Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beydeba, eserleri, hikayeleri, kimdir, masalları

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Şaşkın Tilki

- Bir gün; bir tilki ormanda geziyordu

Ağacın üzerinde semiz mi semiz bir horoz gördü

Ağzının suyu aktı Kenara sindi, saklandı, horoza saldıracağı sırada, garip bir ses:

- Güüm güm de güm güm!

Baktı, sesin geldiği yöneGördüğünden bir şey anlamadıTilki, davulu ne bilsinSaf saf düşündü "Bu da ne acaba? Nasıl bir yaratık bu böyle?" diyeFakat sesi böyle ilginç olur da tadı olmaz mı? Bu düşünceyle horoza değil ona saldırmayı kurdu aklındanBir süre beklediDavul rüzgarın sallamasıyla, "güm güm de güm güm!" diye sesler çıkarıyorduTilki,gerildi gerildi, davula doğru atıldı birden

Fakat bir de ne görsün! İçi boş bir kasnak

Yiyecek gibi değil

Bu arada horoz da kaçmıştı

Tilki, yaptığına pişman, önüne baka baka uzaklaştı oradan

Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Yaramaz Fare

Hazıra Mal Dayanmaz

Bir zamanlar bir köyde, tedbirli bir çiftçi yaşardıNe olur ne olmaz diyerek, ekinin büyük bir kımını saklamıştıO yıl ki ekinden buğday, arpa, çavdar gibi ürünün yarısını ambara depolamıştı

Bazen kıtlık olurdu köydeÇiftçi, bunu düşünüp böyle davranmıştı

Ambarın dışarı bakan duvarında delik açılmıştı

Bunu yaramaz fare yapmıştıDışarı sürekli tahıl akıyordu

Fare:

- Gökten yağıyor, arkası kesilmez nasıl olsa diyerek har vurup harman savuruyordu

Üstüne üstlük bir de pek çok arkadaşını çağırmıştı burayaOrtalıkta ne kadar tembel varsa üşüşmüştü ambaraHemen hepsi tıka basa yiyordu

Gün geldi şiddetli bir kıtlık ortaya çıktı

Bir tane buğdaya muhtaç oldu insanlar

Sadece köylüler değil, fareler de kıtlığı hissettilerBizim çiftçi ambarına gidip baktıTahıl bir hayli azalmıştı

“Kahrolası fareler!” diyerek söylendiÜrünü daha güvenli bir yere taşımaya başladı

Adam taşıyadursun, bizim tembel fare uyuyordu bu sıra

Çiftçi tahılı güvenli biryere taşımıştı bileTembel fare hala derin uykudaydıÇevresindeki çıkarcılar tahılın bittiğini görünce birer birer sıvışmışlardı

Neden sonra fare uyandıÇevresinde kimseler kalmamıştıKıtlık herkesi etkiliyordu

Fare yalnız kaldığına çok sevindi”Nasıl olsa benim yiyeceğim var” diye düşündü

Çok acıkmıştı

Ambara gittiDeliğe baktıEskisi gibi buğday yağmıyordu delikten

“Nasıl olur! bir yanlışlık olmalı!” diyerek çok kızdıO kızgınlıkla delikten ambara baktı

Daldı ki ne görsün! Bir tek tane kalmamış

Az kalsın aklını kaybediyordu

Oracığa yığılıverdiKahrolmuştu

“Ben mahvoldum, ben mahvoldum!” diyerek ağlamaya başladıAklı başına gelmiş ama iş işten geçmişti

Vaktiyle kendisi herkesi doyururken şimdi herkese muhtaç bir duruma düşmüştü

Açlıktan ölecek gibiydi

Pişmanlık duygusu içini kemiriyordu

“Ben ne yaptım” diyerek başını taştan taşa vurmaya başladı

Aradan çok geçmedi, müsrif fare ölüp gitti bu dünyadan

Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



İki Arkadaş

Vaktiyle ülkelerden birinde Salim ve Ganim adında iki arkadaş yaşardıBir gün birlikte geziye çıktılar

Az gittiler uz gittiler

Dere tepe düz gittiler

Gide gide bir çöle vardılarGeniş, engin bir çöldü burasıAç kaldılar susuz kaldılarGüç bela çölü geçtiler

Tekrar düştüler yola

Sonunda yüce bir dağa ulaştılarEteğinde büyük bir havuz vardı

Çevresi, rengarenk çiçeklerle donanmıştıAğaçlar yeşilliklerini havuza taşırmışlardıCennet gibiydi sanki

İki arkadaş nasıl da yorulmuşlardı

Havuzda bir süre dinlenmek istediler

Kenara oturdularYanlarında getirdikleri azıktan biraz yedilerHavuzun suyu oldukça serindiEllerini yüzlerini yıkadılar

Çevreyi seyrederken gözlerine birşey iliştiGidip baktılarMermer bir levhaÜzerine ilginç bir yazı

OkudularÇok şaşırdılar

Şöyle diyordu yazıda:

“Ey yolcu! Bir yolculuğa çıkmak ister misin ? Sonuçta seni sonsuz bir mutluluk bekliyorAtılmak istersen eğer bu maceraya, önce havuzu, yüzerek karşıya geçOrada taştan bir arslan heykeli göreceksin

Şayet onu omuzlayıp bir çırpıda şu dağa çıkarabilirsen, sınırsız bir mutluluğa erişecksin

Fakat çıkacağın yol çok sıkıntılıdır,yorucudurYukuş diktirYolda ayağına dikenler batacak, çalılar takılacakYırtıcı hayvanlarla karşılaşacaksınOnlardan kurtulmak güçtürBütün bunları yenersen, sonuçta mutlu olacaksın”

İki arkadaş donup kaldılar

Bir süre sessizce durdularSessizliği önce Salim bozdu:

- Ben , dedi, böyle sonu belirsiz bir maceraya atılmam

Ganim itiraz etti:

- Zahmetsiz bir şeye ulaşılmazSıkıntı çekmeden insan mutlu olamaz

Salim, düşüncesinde kararlıydı:

- Hayır, dedi, ben onca tehlikeyi göze alamam

Ganim:

- Sen kabul etmezsen etme, dedi, ben şansımı deneyeceğim

Salim korkmuştu

Arkadaşına acıyordu

- Bari, dedi, senin karşılaşacağın tehlikeleri görmeyeyim

Ve uzaklaştı oradan

Gani, korkusuzduFakat, yine de bir ürperti duymuyor değildi yüreğinde

Bildiği bütün duaları birer birer okuyarak atladı havuza

Yüzmeye başladıGittikçe güçten düşüyorduGüç bela karşıya ulaşabildi

Havuzun diğer ucuna varınca derin bir nefes aldıRahatlamıştıBir süre dinlendi, soluklandıÇevreyi seyretmeye başladı

Taştan yapılmış arslan heykeli karşısındaydıKuşkulu kuşkulu yaklaştıGücünü toplayıp heykeli sırtladı

Yine, okuyarak bildiği bütün duaları, dağa yükselen dik yokuşa doğru yürümeye başladıYokuş soluğunu kesiyorduOldukça dikti

Omzundaki heykelse sanki gittikçe ağırlaşıyorduNefes nefese kalmıştıDurup dinlenmek istediYokuşta durmanın tehlikeli olacağını düşünüp vazgeçtiAnasından emdiği süt burnundan gelmişti

Sonunda dağın doruğuna varmıştı

Oflaya puflaya heykeli taşıdı doruğa

Yere koyar koymaz arslan dile gelip kükredi

Öyle bir kükreyişti ki bu, dört bir yana korkunç bir gürültü halinde yayıldı

Dağın arkasında büyük şehirler vardı

Arslanın kükreyişi kantlere kadar ulaştı

Sesi duyan bir gurup insan Ganim ‘in bulunduğu yere doğru geliyordu

Ganim şaşkınlık içindeydiBir arslana;bir de üzerine doğru gelen kalabalığa bakıyorduHiç bir şey anlamadı

Kalabalıktan çok korkmuştu

“Aman Allahım, nedir bu başıma gelenler?” diye söylenmeye başladı

Kalabalık gittikçe yaklaşıyorduGanim ‘deki gerilim son sınıra ulaşmıştı

Fakat korkusu boşunaydıTopluluktan birkaç kişi öne çıktı

Ellerinde süslü padişah giysileri vardıSessizce yaklaştılar

Kaftan’ı Ganim ‘e giydirdilerBaşına büyük bir kavuk oturttular

Güzel bir Küheylan’a bindirdiler ve şehre doğru yola koyuldular

Ganim, şimdi çok sevinçliydi

“Başıma devlet kuşu kondu galiba” diyordu

Yine de hayretler içindeydiKalabalıktan birisine sordu

- O gördüğünüz arslan ve havuz tılsımlı şeylerdir, cevabını aldı

Bir başkası:

- Bizim padişahımız ölünce, dağdan arslanın kükremesini beklerizArslan kükreyince yeni hükümdarımızın geldiğini anlarız, dedi

******

Dimne’nin anlattığı bu hikaye Kelile’yi çok etkilemişti

- Tamam, dedi, kabul ediyorum Devlet yönetiminde önemli yerlere gelmek için soylu olmak zorunlu değil Yetenekli ve akıllı olan bir kişi bu makama erişebilirFakat sonuçta başkaları yadırgamaz mı bunu?

- Sanmıyorum, dedi Dimne Belki başlangıçta garip bulanlar olabilir Ama, sen eriştiğin makamın gereğini yerine getirirsen bir sorun çıkmaz

Kelile hala kuşkuluydu

- Diyelim ki padişaha yakın bir mevkiye geldinSeni kıskananlar olacaktırOnların kötülüklerinde nasıl emin olabilirsin?

Dinme’nin kendine güveni sonsuzdu

- Kolay, dedi

Bazı kurallara uymalısınKızgın olmamalısınNefsinin istediğine karşı gelmelisinGörevini düşünmelisinÖnüne hangi görev çıkarsa çıksın çekinmeden kabul etmelisin

Serin kanlı olmalısın

Kelile:

- Söylediklerin güzel şeyler, dediPeki padişaha kendini nasıl beğendireceksin?

Dimne:

- O da kolay, dediOnun da yolu yordamı var

Öncelikle hükümdarına bağlı olacaksınNe olursa olsun buyruğundan dışarı çıkmayacaksınÜlkenin ve padişahın yararına olan her işi destekleyecek, özendireceksinZararlı şeylerden kaçındıracaksın

Ve sultanını gerçek bir sevgiyle seveceksin

Kelile, Dimne ‘nin kararlı olduğunu anladı

- Bari, dedi, padişahın yanında bulunmanın ateşten bir gömleği giymek kadar tehlikeli olduğunu aklında çıkarma

Dimne, Kelile’ye hak verdi

Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Padişaha Arılardan İlham

Yüzyıllar Önce Çin Ülkesinde Hümayun Fal adında bir padişah yaşardıOldukça zengin bir halkı vardıYönetiminden herkes memnunduÜzerine düşeni büyük bir dikkatle yapardıBilgindi

Hümayun Falın Haceste Ray isminde bir veziri vardıPadişahına bağlılıkta eşine zor rastlanır bir vezirdiDevlet yönetimini ilgilendiren konularda ilginç düşüncelere sahipti Padişah, Haceste Ray ın görüşlerine çok önem verirdiKarar verirken onun düşüncesini almayı ihmal etmezdi

Günlerden bir gün Hümayun Fal ava çıkmak istedi

Yanına Haceste Rayı da aldı

Maiyetinde bir çok insanla ava çıkmıştı

Av isteği sönene kadar avlandı

Yanındaki insanları geri gönderdiKendisi, veziri Haceste Rayla birlikte saraya dönecekti

Hava sıcak mı sıcaktı

Çöl sıcağı gibiBunaltıcıydı

Haceste Ray,

- Bu sıcağa dayanmamız çok güç padişahım,dediGüneş batıncaya dek bir gölgede dinlensek,ne dersiniz,sonra serinlikte saraya döneriz

Padişah da sıcaktan bunalmıştıVezirinin önerisini kabul etti

Haceste Ray,padişahı, bulundukları yere yakın bir dağa götürdü

Dağ, yemyeşil bir ormanla çevriliydiOrmanda bereketli bir fışkırmayla yükselen büyük ağaçlar, çevreyi yeşilliğe boğmuştu

Kalın gövdeli bir ağacın yanında konakladılarKovuğunda bir arı yuvası vardıBinlerce arı üşüşmüştü

Padişah çok şaşırdıVezirinden bu hayvanların niçin kovuğa doluştuklarını sordu

Vezir Haceste Ray,

- Bu hayvanlar toplu halde yaşarlar padişahım,dedi,çok temizdirlerYasub adında bir bey vardırbütün arılar ona bağlıdırHiç biri sözünden çıkmazArı beyi,diğerlerine göre daha büyüktürAyrıca ,topluluğun yönetiminde ona yardım eden pekçok arı vardırPadişah gibidir oÇevresinde vezirleri, komutanları,yardımcıları bulunur

Padişah Hümayun Fal,vezirin anlattıklarını ilgiyle dinliyordu

Vezir,konuşmasını şöyle sürdürdü:

- Arıların işlerini görürken ilginç bir yardımlaşma örneği sergilediklerini biliyoruz

Bal için gerekli peteği kurarken,önce her deliği altı köşeden oluşan düzgün gömeçler yaparlarBu altıgen evcikleri balla doldururlarBal,çok şifalıdırArılar, çiçekten çiçeğe konarak toplarlar bu özü

Padişah,arıların çalışkanlıklarını öğrenince çok şaşırmıştı

Vezir Haceste Ray,daha ilgi çekici bir ayrıntıdan söz etti:

- İşin ilgi çekici bir yanı da,padişahım,arıların temiz olmalarıDoğrusu, bu kadar çok gezen hayvancıklar üzerlerinde en küçük bir pislik dahi taşımazlarŞaşırtıcı bir şeydir buZaten, ayağında ve kanadında bir pislikle dönen bir arı içeri hemen alınmazKovanın girişinde bekçi arı bulunurSıkı bir temizlik kontrolü yapılırBal özü toplamaktan dönen her arıya bu inceleme uygulanırEğer yanında yabancı bir madde varsa içeri alınmaz

- Allah Allah,dedi Padişah şaşkınlıkla

- Ola ki,diye sürdürdü konuşmasını vezir,içeri üzerinde pislik olan bir arı yanlışlıkla girse,hemen belirlenirVe diğerlerine ibret olsun diye öldürülürBu emri de bey arı verir

Padişah Hümayun Fal,kovandaki düzeni merak etmişti

Vezir:

- İlk saltanat binasını kuran Cemşidin arılardan esinlendiği söylenir,dedi

Padişah, bunun üzerine kovanı incelemek istediğini söylediArıların çalışmalarını görünce hayranlığı daha da arttıİlginç olan bir başka konu daha vardıArıların hepsi silahlıydıYani iğneleri vardıFakat bunu birbirlerine karşı kullanmıyorlardıAncak, kovanın güvenliği için dışardan gelecek bir tehlikede kullanıyorlardı

Padişah Hümayun Fal,artık hayranlığını gizlemedi:

- Nasıl olur! dedi şaşkınlıkla, arılarda görülen bu düzen insanlarda yokAsıl insanlarda olması gerekmez mi?Büyüğe saygı, küçüğe sevgiEvini temiz tutmakGörevini kusursuz yerine getirmek arılarda görülüyor,fakat insanlar arasında önemli ölçüde yerleşmemiş bu kurallar!

Vezir Haceste Ray, padişahın zihninde oluşan soruyu cevaplamaya çalıştı:

- Bu hayvanların hepsi aynı özellikte yaratılmıştır padişahım,dedi; oysa insanların her biri farklı kişiliğe sahipİlk insanın yaratıldığı balçıkta melek özelliği vardıİnsanlar buna göre davransalardı, kimbilir belki de melekten üztün bir yaratık olurlardıFakat insanda bir de kötülük yanı varYani hem iyiliğe hem de kötülüğe eğilimli

- İyiler her zaman daha az,diye vezirin sözlerine ekledi Padişah,

- Evet, dedi Vezir, sürekli iyilik yapan insanlar çok az

Padişah bir süre düşünceye daldıVezirin söyledikleri çok doğruydu

- Madem, dedi Padişah, iyiler az,o halde yardımcı olmalıyız onlaraKötülerden de uzak durmalıyızOnlarla dost olmak, yılanlarla dost olmak kadar tehlikelidir

Vezir Haceste Ray,Padişahın sözlerinde halktan uzaklaşmak düşüncesinin uzaktan uzağa kendisini gösterdiğini hissetti:

- Yüce ruhlu insanlarla görüşmek,onlardan yararlanmak iyidir, dediBunun yanında ,kötüleri de kendi başlarına bırakmak gerek PadişahımÖzellikle bir padişahın halkından uzak durmaması çok önemli

Kuşkusuz, dedi Padişah

Vezir devam etti:Kaldı ki insanın yalnız yaşaması da imkansızBirçok ihtiyacımız varYalnız yaşarsak bunlardan birini bile kendi başımıza karşılamamız güçtür

Padişah,"vezir çok doğru söylüyor "diye geçirdi aklından

Söz gelimi, çiftçilik yapmak istiyoruzBunun için öncelikle bazı araçlara gerek duyarızBu aletleri yapmak için bir demirciye , bir marangoza başvurmamız gerekirAncak bundan sonra ekin ve hasat yapabilirizYalnız yaşasak tüm bunları yapamayız

- Çok doğru dedi Padişah

- Nitekim diye konuşmasını sürdürdü vezirBir düşünür şöyle diyor:

"Bir insanın bir lokma ekmek yiyebilmesi için bin kişinin çalışması gerekir"

- Haklısın, dedi Padişah Vezire

Padişah Hümayun Fal, farklı bir konuya geldi

- İnsanlar birbirinden apayrı kişilikte yaratılmış diyorsunİnsanda hırs denilen bir duygu varBu durumda daha fazlasını elde etmek için güçlüler zayıfları ezmez mi?

Vezir,Padişahın amacını kestirmişti:

- Padişahım, dedi;bunu önlemek, ancak adaletli bir yönetimle mümkün olurBunun içinde öncelikle güçlü kanunlara ihtiyaç var

Padişah, adaletin ne demek olduğunu biliyorduFakat, vezirin düşüncelerini kanatlandırmak için tekrar sordu

- Peki bu kanunları nasıl gerçekleştireceğiz?

- İçinde yaşadığımız dünyaya bakınız Herşey bir kurala bağlıHiçbir şey başıboş değilYüce Yaratıcı evrenin işleyişini bazı yasalara bağlamışİnsanın mutlu olması bunlara uymasıyla mümkün

- Bu kuralları nereden öğreniyoruz? diye sordu Padişah

- Yüce Allah,dedi VezirPeki, dedi Padişah, bu kanunların korunması nasıl gerçekleşecek?

- Toplumu yönetenler tarafından dedi VezirPadişah konuyu istediği noktaya getirmişti

- Yöneticilerin ne gibi özelliklere sahip olması gerekir sence? diye sordu

- Öncelikle bilgili olmaları dedi vezirYetenekli insanları çevresine toplamalıOnların düşüncelerinden yararlanmalıÇıkarcı kişileri de yönetimden uzaklaştırmak gerekir

- Çıkarcı kişiler mi? diye sordu Padişah

- Evet dedi VezirÇıkarcılar sadece menfaatını düşünenlerBiliyorsunuz, saltanat güç demektirBunu elinde bulunduran bir insanın çevresinde çıkarcılar bulunurBunlar gerçekte olmamış şeyleri olmuş gibi padişaha bildirirlerYalan söylerlerÇıkar sağlamak için yapmayacakları yokturBazen padişah yanılabilirÇevresindekilerin onu uyarması gerekirÇıkar düşkünleri Padişaha dalkavukluk yaparlarPadişah onların yanıltmasıyla adaletsiz işler yapabilir

- Çok doğru, dedi padişah

- Eğer padişah, diye sürdürdü konuşmasını Vezir, uyanık davranırsa, bu çıkarcıları yanından uzaklaştırabilirYalanla doğruyu ayırabilirBöylece haksızlığı önlemiş olur

Vezir Haceste Ray daha sonra Hindistan ın ünlü padişahı Debşelemi örnek verdiDebşelem,filozof Beydeba ın düşüncelerine çok önem vermiştiOndan adaletli yönetime ilişkin birçok şey öğrenmiştiBeydeba ın yol göstericiliği padişahı başarılı kılmıştıÜlkesi gelişmiş, halkı mutlu olmuştu

Padişah Hümayun Fal Debşelem ile Beydeba ın öyküsünü çok merak etmişti

Vezirine anlatması için emir verdi

Vezir Haceste Ray, emir üzerine hikayeyi anlatmaya başladı

Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Arslan, Öküz Ve Çakal

Her türlü aşağılama ve kendini büyük görme somut alemin depremidir

Vaktin birinde oldukça çalışka bir tüccar vardıKazanç sağlamak için gezmediği ülke kalmamıştıPek çok işe girmiştiÇok yorulmuştu

Günlerce uykusuz kalmış, aç yatmıştı

Daha çok kazanmak için ne gerekirse yapmıştı

Aradan yıllar geçti Tüccar çok zengin oldu

Serveti padişahların hazinesinden daha çoktu

İki de oğlu vardı Onları en iyi şekilde yetiştirmek istiyorduBu uğurda elinden geleni esirgemiyorduNe gerkirse yapıyordu

Gel zaman git zaman tüccar yaşlandıSaçı sakalı ağardıBeli büküldü

Çocuklarının durumu değişmiştiHar vurup harman savuruyorlardıBolluk içinde yaşıyorlardıGeleceği düşünmeden ellerine geçeni harcıyorlardıEğlenceler düzenliyorlar, israf içinde yüzüyorlardı

Tüccar, çocuklarını durumuna çok üzüldüBu gidişle, bir ömür boyu elde ettiği serveti bir anda tüketecektiÇocuklarına bir ders vermek istedi

Onları yanına çağırdı

Servetin önemini anlattı

- Oğullarım, dedi; insanlar için servetin üç anlamı vardırBirincisi, dünya da rahat etmekGüçlü bir hazineye sahip olmakla sağlanabilir bu

İkincisi, ün sahibi olmakBunu da ancak mal sağlayabilir

Üçüncüsü, dünyayı ahiretin tarlası bilmekDünyada , öte dünya için çalışmanın bir yolu da mal ve mülk den geçerZengin insanlar, dünyada inançları için eserler yaptırırlarBu da onların öte dünyasını aydınlatır

İşte servet bu denli önemlidirMalı mülkü kazanmak zordurBöylesine güç elde ettiğimiz bir şeyi kolay harcamak doğru mudur?

Sizin bu durumunuz beni çok üzüyorSiz, hazır serveti rahatça harcıyorsunuzYerine yenisini koymuyorsunuz

Çocuklar babalarını dikkatle dinlediler

Büyük oğul, söz aldı:

- Ben, dedi, babasına; senin anlattığını doğru bulmuyorumMal mülk insana Allah tarafından verilirEğer, Yüce Allah onu vermezse insanın yapabileceği bir şey yoktur

Bu konuda bir hikaye biliyorum

Tüccar, büyük oğluna, bu hikayeyi anlatmasını söyledi

Büyük oğul,”İki Şehzade” hikayesini anlatmaya başladı

Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



İki Güvercin Hikayesi Ya Da Gezmenin Bedeli

Vaktin birinde bir ülkede iki güvercin vardıYuvalarında güven içinde yaşıyorlardıBirinin adı Bazende, diğerininki Nevazende’ydi

Yuvaları o kadar güvenliydi ki,doğrusu oradan ayrılmayı düşünmek düpedüz aptallık olurduBuna rağmen Bazende ‘nin içine bir gün gezme arzusu düştüNevazende ‘ye bu isteğini açtı:

- Sevgili arkadaşım, daha ne zamana kadar yuvamızda oturup duracağızBen uzak ülkeleri, masmavi denizleri çok merak ediyorumGezip tozmak istiyorumBilgimi, görgümü, artırmak niyetindeyimNe dersin?

Nevazende, onun bu düşüncesini kaygıyla karşıladı:

- Güzel, dedi,gezmek, değişik yerler görmek çok güzelFakat tehlikelerden emin olamazsınBir fırtına , bir rüzgar, yırtıcı bir hayvan… Bütün bunlar olmasa…

Bazende, söze girdi hemen,

- Doğru, haklısın, ben de o tehlikeleri hesaba katmıyor değilimFakat sıkıntı çekmeden rahata kavuşulmazYolda çekeceğim çilelere karşı bilgimi, görgümü artıracağım

Nevazende, arkadaşının kararının kesin olduğunu gördü:

- Yine de gel şu düşünceden vazgeç dostum, dediYanında yakınların olsa ya neyseBöyle yalnız başına tehlikelere nasıl göğüs gerebilirsin?Boşver! Vazgeç bu sevdadanYuvamızda mutluyuzBunu bozmayalım

Nevazende’nin öğütleri Bazende’yi bir türlü etkilemediO, kararlıydıHer türlü tehlikeye rağmen gezme düşüncesinden vazgeçemiyorduKararını kesin vermiştiUçacaktı

Uzak ülkelere gidecekti

Sonunda hazırlığını yaptı, Bazende

Arkdaşıyla vedalaştı

Yuvadan havalandıYüksekler doğru kanat çırptı

Ufukta kayboldu

Nice denizler aştıNice dağlar dolaştı

Günlerce yol aldı

Havada süzülürken ayaklar altında kayan güzelliği zevkle seyrediyordu

Günlerce kanat çırptı

Fakat keyfi o kadar yerindeydi ki, yorgun oluşu aklının ucundan geçmiyordu

Günler günleri kovaladı

Bazende, arada bir dinlenerek sürekli uçtuSürekli yol aldı

Birgün yüce mi yüce bir dağın doruğuna ulaştıCennet gibi bir yerdi burasıZümrüt gibi yemyeşildiAğaçlar, çiçekler, aşağıda akarsular, dereler…Mis gibi bir koku vardıŞırıl şırıl sular akıyordu

Bir süre dinlenmek istediHem bu cennet güzelliği de seyredecekti

Fakat birden büyü bozuldu

Sessizliğin ortasına bir fırtına düştü

Kuvvetli bir rüzgar sanki sessizliği yırtar gibi esiyorduGökyüzünü yağmur bulutları doldurdu bir andaOrtalık kararıverdiŞimşekler çakmaya yıldırımlar düşmeye başladı

Bazende neye uğradığını şaşırmıştı

Fırtına sağnak bir yağmurla sürdü gitti

Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında zavallı Bazende sığınacak doğru dürüst yer bulamadı

Hele şimşek ve yıldırım gürültüsü! En çok onu korkutan buydu

Bazende yağmur altında sırılsıklam olmuştuÜşüyorduFırtınaya karşı uçmaya çalıştı, çok yorgun düşmüştüKanatlarını kaldıramaz bir haldeydi

Fırtına biraz biraz yavaşladığında kalın gövdeli bir ağacın kovuğuna sığındıBir an sevgili arkadaşı Nevazende ve yuvası aklına geldiSessizce iç geçirdi”Ah!” diye inledi,”İnsanın kendi yuvası gibi var mı?” Şimdi yuvasında olsaydı! Kendisini güvende hissedecekti

Bazende, gurbete çıkmanın ilk pişmanlığını duyuyordu

Neden sonra fırtına dindi

Sabaha doğru artık hava normale döndüGüneş açtıTekrar zümrüt güzellik ortaya çıktıÇiçekler gülüşmeğe, böcekler ötüşmeğe başladıKelebekler kesik, zarif danslarıyla zümrüt güzelliği süsleilerKuşlar şarkılar söylemeye başladılar

Bazende sığındığı kovuktan çıktı

Kendisini müthiş yorgun hissediyordu

Çaresiz, uçmalıydı

Tekrar havalandı

Öğleye dek uçtu Bazende Yine halsizleşmiştiGüneşte iyice yükselmişti

Bir de ne görsünAman Allah’ım! Koskocaman bir şahin! Büyük bir iştahla üzerine doğru gelmiyor mu?Şahinin heybetinden çok korktu Bazende Neydi bu başına gelenKorkudan gözleri karardıBaşı dönmeğe başladıKulakları uğulduyorduKanatlarında artık güç kalmamıştı

Ölümün yaklaştığını hissettiŞahin hızla üzerine geliyorduBazende’nin gözünün önüne yuvası ve arkadaşı geldiBu tehlikeyi de atlatırsa hemen yuvasına dönecekti

Şaşılacak bir şey oldu bu sıraKocaman bir tavşancıl kuşu ortaya çıktıO da şahin gibi Bazende ‘yi gözüne kestirmiştiÜzerine doğru geliyordu

Şahin’le tavşancıl avı paylaşmaya yanaşmadılar anlaşılan ve birbirlerine düştülerAralarında amansız bir dövüş başladıBazende kavgadan yararlanarak oradan uzaklaştı

Kuytu bir yere sığındıKorkudan tir tir titriyordu zavallı güvercinKalbi duracakmış gibiydi

Sabaha dek orada sessizce bekledi Bazende

Sabahın diri ışıklarıyla çıktı gizlendiği yerdenTabiat cıvıl cıvıldıHerşey tatlı bir güzellik içindeydi

“Oh! Çok şükür” diye mırıldandı,”yaşamak ne güzel şey”

Dünkü kararını unutmuştu

Hiçbir şey olmamış gibi yine havalandıYorgun kanatlarını boşluğa bıraktıSüzülmeğe başladı

Uzak diyarlara doğru yol almağa durdu

Uçtu uçtu; günlerce uçtu

Yoruldu, dinlendi, tekrar havalandı

Bir hayli acıkmıştı, yorulmuştu

Süzüldüğü yerde aşağı doğru baktıYemyeşil bir bahçe gördü

Aşağıda güzel bir çimlik vardıO da ne! Kendisi gibi bir güvercin çimende tatlı tatlı yem yiyordu

Yanına doğru süzüldü onun

Çimliğe konduKonar konmaz taneleri yemeğe başladıSağına soluna bakmadan yemeğe koyulduğu çimenlikte bir tuzak vardıBazende bundan habersizdiSonunda “şak” diye kurulan tızağa düşmesin mi!

“Eyvah! bir tuzak galiba” diye bağırdı

Çaresiz çırpınmaya başladıYerdeki yemin oraya mahsustan konulduğunu anladıO güvercinde av çekmek için duruyordu oradaAnladı ama, iş işten geçmiştiYapılacak bir şey yoktu

Güvercin yanına yaklaştıBazende, sitemli bir biçimde konuştu:

- Güvercin kardeş, sen de benim cinsimdensinBurada bir tuzak olduğunu insan söylemez mi?

Güldü diğer güvercin:

- Yapılacak hiç bir şey yok, dediBizde bu hırs olduktan sonraBırak bizim gibi zavallı kuşları, insanları bile tuzağa düşürür bu duyguİnsanların ilk atası Hazretî Adem ‘in de cennet’ten çıkarılması hep bu hırs yüzünden değil mi?

Bazende, güvercinin sözlerine hak verdiFakat yapılacak bir şey yoktuKendisine ancak o yardım edebilirdi

- Haklısın, dedi Güvercin ‘e Fakat bu tuzaktan kurtulmam gerek, bana yardım edebilir misin?Eğer bunu yaparsan ömrüm boyunca sana minnettar kalırım

Çağırtkan Güvercin de çaresizdi:

- Ayağıma baksana, dedi

Bazende, baktı ayağı bağlıydı

- Görüyorsun, dedi Çağırtkan Güvercin, ben de bağlıyım

Kendi isteğimle burada durmuyorumGücüm olsaydı, önce kendim kurtulurdum

Bir de öykü anlattı Çağırtkan Güvercin


Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Çağırtkan Güvercin

Bazende Çağırtkan Güvercin ‘in anlattığı öyküyü çok beğendiDerin bir anlamı vardıFakat şimdi bunun sırası değildiBir an önce kurtulmalıydı tuzaktan

Sevgili, eşi Nevazende’yi düşündüYuvasında yaşadığı mutlu günler geçti gözünün önündenİç geçirdiÇaresizliğine ağladı

Baktı, ayağındaki tuzağa, kararını verdi

Şansını denemeliydi

Kanatlarını gerdiBütün vücudunu gerdi

Olanca gücüyle çırpındı, kanatlanmağa çalıştı

Tuzağın bağlı olduğu ip çok zayıflamıştı, eskimiştiAnsızın kopunca ip, Bazende havalanmıştı

Çağırtkan Güvercin ‘e kanat salladı, göğe yükselirken

Bazende, özgürlüğe kavuşmuş olmanın sevinciyle dah da yükseğe havalandı

Artık yuvasına dönmek istiyorduEşini çok özlemişti

Uça uça bir köye vardı

Köyün kıyısındaki ekin tarlasına konduYorulmuş ve acıkmıştıHem dinlenmek hem de birşeyler yemek istiyordu

Burada da kendisini bir tehlikenin beklediğinden habersizdiTarla sahibinin oğlu elinde bir okla bekliyorduBazende’nin tarlaya konduğunu görünce, okunu germiş ve ona doğru bırakmıştıZavallı güvercin yan tarafından yaralanmıştıKanlar içinde nereye, nasıl uçtuğunu bilmeden çırpınarak kaçmaya çalışmıştıGözü dönmüş çocuksa ardından izlemişti onuBazende bir kuyuya kendisini atmış, çocuk da geri dönmüştü

Kuyu derin ve karanlıktı

Yaralı bir halde, geceyi burada geçirdi

Sabah olunca, güç durumuna karşın evine dönmek için tekrar uçmaya başladı

Yuvasına ulaştığında artık gücü takatı kalmamıştıBitkindiÇok yorgundu

Nevazende, yaralı eşinin durumunu görünce çok üzüldüBir kaç ay içinde nasıl da zayıflamıştı

- Bu sana ders olsun, dedi, artık yuvanı terketmek yokSonu belirsiz gezilere çıkmak da yok

Başvezir hikayeyi burada bitirdi

Padişah Debleşem, vezirin anlatmak istediğini kavramıştı

- Ey başvezirim! dedi, doğrudur, gezmenin güç yanları çokturFakat doğduğumuz, yaşadığımız yerden hiç dışarı çıkmazsak bilgisiz kalırızMiskinleşirizŞayet doğan ve atmacalar yuvalarından çıkmasalardı, hiç hükümdarların omuzlrı üzerinde oturabilirler miydi?Çaylak palazlarıyla birlikte büyüyen Şahin ‘in hikayesini bilir misiniz? Şahin çaylağın yuvasında kalmış olsaydı Padişah’ın elini öpebilir miydi?

Başvezir, Padişah’ın sözünü ettiği hikayeyi bilmiyorduOrada bulunanlar da hikayeyi merak ettilerPadişah’tan anlatması için ricada bulundular

Padişah Debleşem Şah, Şahin yavrusunun öyküsünü anlatmağa başladı


Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Hayalin Çizdiği Başarı

Zamanlardan bir zaman çalışkan bir adam yaşardı bir ülkede

Çok çalışırdıÇok para kazanırdı

Fakat harcaması fazla olduğu için bir türlü yoksulluktan kurtulamazdı

Gün geldi, bir erkek çocuğu oldu

Adamcağız buna çok sevindiÇocuğun dünyaya gelişiyle birlikte evine bolluk ve bereket gelmişti

Artık yoksul adamın durumu değişmiştiGeliri harcamalarından fazlaydıPara artırmış, zengin olmaya başlamıştı

Çocuk, henüz küçük yaştayken ok atmak, kılıç kullanmak istiyordu

Okuldan kaçıyorduAtış meydanlarına gidiyor, ok atıyor, kılıç kuşanıyordu

Bütün ilgisi silah kullanmak yolundaydı

Aradan yıllar geçtiÇocuk büyüdü, genç delikanlı olduBabası, kendisini evlendirmek istedi

Oğluyla konuştuİsteğini ona açtı

Çocuk kabul ettiFakat bir şart ileri sürdü

- Nedir? diye sordu babası

- Düğün giderlerini ben karşılayacağımGelini de ben seçeceğimEvleneceğim kızı kendim belirlemeliyim

Babası çok şaşırdı:

- Sen de düğün yapacak para var mı ki evladım?

Delikanlı ok gibi fırladı yerinden, kılıcını eline aldı:

- Benim, dedi evleneceğim gelin, ancak bir sultan olabilirO da ancak kılıçla gelir!

Babası oğlunun bu durumuna çok üzüldü

“Sonu karanlık bir yola girdi” diye düşündü

Fakat aradan yıllar geçti, oğlu o ülkeye padişah oldu ve sultan bir gelin aldı

Şahin yavrusu, Anne Çaylağa bu öyküyü anlattıktan sonra;

- Ben, artık bir lokma için buralarda kalamam, dedi

Başka ülkelere gitmek istiyorumGönlümde başka iklimler yatıyorBeni burada tutmayın, diye yalvardı

Anne Çaylak, sonunda Şahin ‘i yuvada tutmanın imkansız olduğunu anlamıştı

Çok üzülmesine rağmen gitmesine izin verdi

Padişah Debleşem, şahin hikayesini anlatmaya devam ediyordu:

- Şahin, yola çıktıktan sonra bir hayli uçmuştu

Durup dinlenmeden epeyi kanat çırpmış çok yol almıştı

Yolu gide gide yüce bir dağa vardı

Karnı acıkmıştı Av peşinde koştu bir zaman, ve ilk olarak bir keklik avladı

Keklik eti çok lezzetliydiŞahinin hoşuna gitmiştiTadı damağında kaldı

- Şimdiye deknasıl d avlanmadım! diyerek hayıflandı

Anne Çaylağı düşündü bir süreGurbete çıkmaması için çırpınıp duruyorduOysa değişik yerler gezmek ne kadar da yararlıydı

- Gurbete çıkmasaydım, şimdi bu lezzetli eti yiyebilir miydim? diye söylendi şahin

- Kimbilir ilerde daha neler bekliyordu kendisini? Bunu düşününce, bir an önce dinlenip yola çıkmak istedi Ve kısa bir aradan sonra yola koyuldu

Havada süzüldüAşağıda gördüklerine inanamıyorduYemyeşil tepeler, görkemli dağlar…Şırıl şırıl akan sular…

Yol boyunca soğuk pınarlardan içtiTürlü türlü hayvan avladı

Kendisini oldukça rahat hissediyorduHavada süzüldükçe aşağıda yemyeşil tabiatın sürüp gitmesinden sonsuz tatlar almaktaydı

Gezisi unutulmaz anılarla sürüp gidiyordu Bir ara yorulmuştuÇevreyi kolayca izleyebileceği yüksek bir kayaya konmuştu

İlerde, ağaçların arasında kalabalık gördü Bir padişah sarayındaki adamlarıyla birlikte ava çıkmıştıKolunda da alımlı bir Doğan vardı

O anda ansızın ortaya çıkan bir kuşun ardına doğanı salıverdi, PadişahDoğan, avı yakalamak için uçarken, bizim şahin harekete geçtiDoğan’dan önce avı yakalayıverdi

Padişah kendi doğanından önce avı yakalayan Şahin ‘e sahip olmak istedi

Bunu üzerine evcil bir şahin’i bizim şahin’e doğru gönderdilerO da saraya gelmesi için çağrıda bulundu

Yavru Şahin bunu bekliyordu zatenHemen kabul etti ve Padişah’ın omuzuna çıktı

Debleşem Şah, hikayeyi burada bitirdiBaşvezir, düşüncesinin padişah tarafından geçersiz kılındığını gördüBunun üzerine ikinci vezir Padişah’ın huzuruna çıktı

O da, başvezir gibi geziye çıkmanın kötü yanlarından söz etti

- Ülkenin huzuru padişahın sağlıklı ve güçlü olmasına bağlıdırSeyahate çıkarsanız rahatsızlanabilirsinizÇok sıkıntı çekersiniz, dedi

Debleşem Şah, ikinci vezirin sözlerini de bağenmedi

- Padişah yorgunluğu halkın mutluluğu içindir Gezmekten korkmamak gerekirGezmek, değişik farklı yerler görmek iyidirÜlkem ve halkım için ben bundan yanayım, dedi

Debleşem Şah, yavru bir kaplanın hikayesinden söz etti danışmanlarına

Vezirler, padişahın başka ülkelere geziye çıkmasını istemiyorlardı

Padişah ise, anlattığı hikayelerle gezi düşüncesini benimsetmeye çalışıyordu

Söyleşi gele gele yavru bir kaplanın hikayesine geldi


Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Çaresiz Deve

Zamanın birinde, bir deve yavrusu annesinin arkasında gidiyormuşFakat anne deve o kadar hızlıymiş ki, yavru bir türlü yetişemiyormuşHızlı gideceğim diye de kendisini paralıyormuş

Annesine yalvarmış,

- “Anneciğim, nolur biraz yavaş yürü sana bir türlü yetişemiyorum”demiş

Bunun üzerine anne deve,

- “Ah yavrum” demiş, “yular ben de değil ki, başkasının elinde, o beni hızlı yürütünce hızlı gidiyorum

Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Şahin Yavrusu

Oldukça dik ve yüksek bir kayanın tepesi…

Günlerden bir gün iki şahin buraya yuva yaptılar

Gel zaman git zaman, sevimli bir palazları olduÖzellikle anne şahin sevinçten çıldıracak gibiydi

Yuvalarını rengarenk tüylerle süslediler

Yavrularına türlü türlü yiyecekler getirdiler

Mutluluklarını artıran bu olaya çok sevindiler

Yavru şahin büyümeğe başlamıştıGün geçtikçe gerçek tüylerine kavuşmuş, gagası, pençeleri gelişmiştiKanatlarının da iyiden iyiye büyüdüğünü hissediyordu

Yine günlerden bir gün…Anne ve baba şahin yavruya yiyecek bulmak için uçtularOnu yuvada yalnız bıraktılar

Yavru sıkılmıştı

KalktıYuvanın ucuna çıktıKanatlarını gerdiEsnedi

” Çok güzel bir gün” diye geçirdi içinden

Uzaklarda bulutlar…

Güneş, ışıklarını dört bir yana salmıştıBerrak mı berraktı gökyüzü

“Ben de annem ve babam gibi uçamaz mıyım acaba?” diye düşündü

Canı da çok sıkkındı, sürekli oturmaktan…

Kararını vermiştiUçacaktıUçmayı deneyecektiKanatlarını iyice gerdiGözlerini kapadıKendini boşluğa bıraktı

Fakat zavallı şahin yavrusunun uçmaya gücü yetmediKanatlarında kendisini taşıyacak kuvvet yoktu henüzBir süre çırpındı havada sonra hızla düşmeye başladıPanik içinde bağırıyori çırpınıyordu

Yavru şahinin hızla yere doğru düştüğü sırada, yerde bir başka yuvadan bir anne dışarı çıkmıştıAnne Çaylak, yavrularına başka yuvadan bir anne dışarı çıkmıştıAnne Çaylak, yavrularına yiyecek bulmak için yuvadan çıkmıştı ki,yukardan gelen bir bağırtı işittiHızla bir şey düşüyordu yere…

“Şahinin pençesinden düşen bir fare olmalı” diye düşündü Anne Çaylak

Ve koşarak yavru şahinin düşeceği noktaya gitti

Orada durdu ve bekledi

Şahin yavrusu tam düşeceği sıra Anne Çaylak kanatlarını açtıYavruyu kanatları üzerine aldı

Fare diye beklediği şeyin bir yırtıcı kuş yavrusu olduğunu görünce şaşırdı

“Yüce Allah” dedi, “bu yavrunun ölmemesini takdir etmiş, buna da beni araç yaptı Bu yavru artık benim yavrumdur, onu diğer çocuklarımla beraber büyüteceğim

Anne Çaylak’ın düşüncesi gerçekleşti

Yavru Şahin, çaylak yavruları arasında büyüyordu

Günler günleri aylar ayları kovaladı

Yavrular büyüdü

Şahin yavrusu, çaylaklara bakarak, kendisinin onlardan farklı olduğunu düşünüyordu

Anne Çaylak, yırtıcı bir kuşun annesi olmayı kendisi için önemli bir özellik olarak görüyorduBu yüzden gerçeği anlatmıyordu

Fakat gün geçtikçe yavru şahin kendisinin farklı olduğunu anladı

Kalbini derin bir üzüntü kapladı

YalnızlaştıÇevresinden iyice koptu

Anne Çaylak, Şahin ‘e üzüntüsünün sebebini sordu

Şahin:

- Kendimi garip bir üzüntünün kollarında hissediyorumİzin verseniz, değişik yerler gezsemFarklı kişiler tanısam, kederimi biraz dağıtabilirim

Anne Çaylak, şahinin ayrılmayı düşündüğünü görünce şaşkına döndüBirden beyninden vurulmuş gibi, gözleri yerlerinden fırladı, ne söyleyeceğini şaşırdı, başladı dil dökmeye:

- Bak yavrum, insan gurbete iki nedenle çıkabilir: Biri, geçimini sağlamak, diğeri,kendi ülkesinde kalmayacak kadar rahatsız olmakÇok şükür bunların hiçbiri sende yokSana yavrularımda daha çok sevgi besliyorumOnlara yedirdiğimden fazlasını yediriyorumElimden başka ne gelir bilmem ki…

Şahin, sessizce öününe bakıyordu

Anne, şahinin içinde kesin bir ayrılma düşüncesi oluğunu hissetti

Ona, gurbete çıkmanın tehlikeli olduğuna dair bir hikaye anlattı


Alıntı Yaparak Cevapla

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri

Eski 09-11-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beydeba - Beydeba Kimdir? Beydeba Eserleri - Beydeba Masalları - Beydeba Hikayeleri



Kelile Ve Dimne

Padişah Debleşem, hikayeyi burada bitirdi

Vezirlerine Serendip’e gitme niyetinde olduğunu açıkladıYaşlı Bilge’nin söylediği hikayeleri öğrenmek istiyordu

- Ben, dedi; geziden kaçarsam, bilgiden yoksun kalırımİnsanı doğru yola ulaştıran bilgi, hikmettir Hikmet ise, Serendip’e gitmeme bağlıVasiyetlerin anlamını ancak bu şekilde çözebilirim

Vezirler,Padişahın düşüncesinde kararlı olduğunu anlamışlardı

Yol hazırlığı başladı

Padişah Debleşem, vezirlere ülke yönetimiyle ilgili bazı emirler verdi

Gerekli hazırlıklar yapılmıştı

Debleşem Şah, yanındakilerle birlikte yola çıktı

Bazen karadan bazen denizden gitti

Günlerce, aylarca yol aldı

Dağ dağa kavuştuDüz düze uzandı

Çok ülkeler geçildi, çok iklimler aşıldı

Debleşem Şah, gördüğü her yerden ilginç bilgiler edindiÇok dersler aldı

Yoruldukça dinleniyordu Gördüğü güzel manzaralar yorgunluğunu alıyordu

Dinlenerek tekrar yola koyulduTekrar dağlar aşıldıOvalara düşüldüDenizler geçildi

Sonunda Serendip Adası’na vardılar

Adanın ortasında yüce bir dağ yükseliyordu: Serendip Dağı…

Dağın eteğinde bayındır şehirler kuruluydu

Debleşem Şah, kentlerde gezindi bir süreÇevreyi seyrettiŞimdiye dek bilmediği şeyler öğrendiGörmediği şeyler gördü

Bilgisini, görgüsünü daha da artırdı

Aradan bir kaç gün geçmişti

Padişah, yanına birkaç adamını alarak dağa gittiDağın eteğinde bir mağara vardı

Burası, ünlü düşünür Beydeba’nın eviydi

Beydeba, hikmet bilgisinin önemli bir bilginiydiBir çok ilimde uzmandıDüşünce alanında tartışmasız büyük bir düşünürdü

Padişah, tıpkı bir hükümdarın huzuruna giriyormuş gibi izin isteyerek yanına gitti Beydeba’nın

Hazineden çıkan vasiyetten söz etti

- Vasiyette sözü geçen düşünceleri yorumlar mısınız? diye ricada bulundu

Beydeba, uzun ve yorucu bir yolculuktan gelmiş olan Padişah’a baktı bir süreBilgi aşkıyla yanıp tutuşan adama gülümsedi

- Acele etme Sultanım, dedi

Günlerce mağarada kaldılar Beydeba, Padişah’ın isteğini yerine getirecekti

Günler süren söyleşmeden hikmet dolu bir kitap ortaya çıktı

Kelile ve Dimne


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.