Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinema, Müzik & Online Videolar > Radyo, Sinema ve Tiyatro

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
tiyatrocular, yazarlar, ünlü

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar




Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

BERTOLT BRECHT- 1898-1956

Yüzyılımıza damgasını vuran oyun yazarı ve tiyatro kuramcılarından Bertolt Brecht Bavyera'nın Augsburg kentinde doğdu Aynı zamanda yetenekli bir şair olan Brecht ilk şiirlerini 1913'te okul gazetesinde yayımladı Bundan bir yıl sonra ise yaşadığı kentin yerel gazetesinde yazıları çıkmaya başladı Edebiyata ve tiyatroya büyük ilgi duymasına karşın bir süre tıp eğitimi gördü I Dünya Savaşının son yılında askere alındı ve bir hastanede görev yaptı Aynı yıl "Ölü Askerin Öyküsü" adlı bir şiir yazdı Bu şiiri, yıllar sonra Nazilerce suçlanarak Alman yurttaşlığından atılmasına neden oldu 1919 şiir çalışmaları açısından verimli bir yıldı Şiirlerini Die Hauspostille'de (Dua Kitabı) topladı
Bu sırada tiyatroya olan ilgisi de sürüyordu 1924'te Berlin'e gitti Burada Carl Zuckmayer, Max Reinhardt ve Helena Weigel gibi dönemin ünlü sanatçılarıyla tanıştı ve birlikte çalışma olanağı buldu Bir süre sonra yetenekli bir oyuncu olan Helena Weigelle evlendi ve bu evlilik ömrünün sonuna kadar sürdü Brecht'in oyunların pek çoğunda Weigel başrolde oynadı
Tiyatro yönetmeni Erwin Piscator ve besteci Kurt Weill ile tanıştıktan sonra Brecht tiyatro yaşamında yeni bir adım attı Piscatorla birlikte Jaroslav Hasekin ünlü romanı Aslan Asker Şvayk'ı sahneye uyarladıktan sonra yazdığı Adam Adamdır adlı oyunu "epik tiyatro" anlayışının ilk denemesiydi Bu öğretici bir tiyatro türü olup, olaylar geleneksel tiyatrodakinin aksine, dramatik bir biçimde canlandırılacak yerde, izleyiciye anlatılır İzleyici sahnede olup biteni bir gözlemci gibi izler Epik Tiyatro'da amaç düşündürmek, izleyicinin aklını kullanarak bir karara varmasını, harekete geçmesini sağlamaktır Brecht dünyanın değişmesinden; insanların fırsat eşitliğine, düşünce özgürlüğüne sahip olduğu, adaletli bir düzenin kurulmasından yanaydı Benimsemiş olduğu Marxist dünya görüşü doğrultusunda, böylesine bir dönüşümün gerçekleşeceğine inanıyordu Tiyatronun bu amaca ulaşmak için etkili araçlardan biri olduğu kanısındaydı
Gene bu sırada yazdığı ve Kurt Weill'in bestelediği; dünya çapında ün kazanacak olan Mahagonny ve Üç Kuruşluk Opera adlı müzikalleri sahneye koydu
Nazilerin yönetime gelmesiyle birlikte Brecht'in Almanya'da çalışma olanağı ortadan kalktı 1933'te Almanya'yı terk etti Önce İsviçre'ye, oradan Danimarka'ya gitti 1939'a kadar kaldığı Danimarka'da Tak-tik , Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti, Galileo'nun Yaşamı, Cesaret Ana ve Çocukları gibi her biri başyapıt olan oyunlar yazdı Sezuanın İyi İnsanını da burada yazmaya başladı
1939'da Danimarka'nın da Nazi tehdidi altına girmesi üzerine önce Finlandiya'ya, oradan da 1941 de ABD'ye gitti Brecht'in oyunlarından bazıları bu dönemde İngilizce'ye çevrildi ve ABD de sahnelendi Ne var ki, bu ülkede izleyici Brecht'in oyunlarından tedirgin oldu ve ilgi göstermedi 1947de ABD'de esen Soğuk Savaş rüzgarı, Brecht'in Amerika'ya Karşı Etkinlikleri Soruşturma Komisyonu'nca sorguya çekilmesine yol açtı Dünya görüşüne ilişkin suçlamalara karşı çıktı ABD'de barınmayacağını anlamıştı
Brecht, Alman Demokratik Cumhuriyeti yöneticilerinin çağrısı üzerine Doğu Berlin'e yerleşti ve içlerinde eşi Helena Weigelin de bulunduğu bir grup oyuncuyla 1948'de Berliner Ensemble adlı tiyatro topluluğunu kurdu Berliner Ensemble, gerek kuramsal çalışmaları, gerek sahnelediği çok başarılı oyunlarıyla, dünya çapında ün kazanmakta gecikmedi
Ülkemizde de tanınan ve oyunları çok sevilen Brecht 1956 ilkbaharında hastalandı ve bundan kısa bir süre sonra Berlin'de öldü


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar






CARLO GOLDONI 1707-1793

İtalyan oyun yazarı Commedia dell'arte oyunlarındaki maskeli, kalıplaşmış tiplerin yerine daha gerçekçi karakterler; gevşek yapılı, çoğu zaman yinelemelerle dolu kurgunu yerine, sıkı dokulu olay örgüleri ve sonu önceden kestirilebilen farsın yerine de neşeli ve kendiliğinden gelişmeye açık bir hava getirmiştir Bu yenilikler nedeniyle Goldoni, İtalyan gerçekçi komedisinin kurucusu sayılır Bir hekimin oğlu olan Goldoni, yaşıtlarına göre erken bir gelişme gösterdi Tiyatroyla ilgilenmeye küçük yaşta babasının kütüphanesindeki komedileri okuyarak başladı 1721'de Rimini'de devam ettiği okulu terk ederek gezginci bir tiyatro kumpanyasına katıldı Daha sonra Pavia'daki papalığa ait yüksekokulda öğrenimini sürdürdü Plautus, Terentius ve Aristophanes'in komedilerini orada okudu Moliere'i okuyabilmek için Fransızca öğrendi Kentin soylu hanımlarını konu alan bir yergi yazdığı için, Pavia'daki Ghislieri Yüksekokulu'ndan atıldı Pavia Üniversitesi'nde gönülsüzce hukuk okumaya başladı Venedik (1731-33) ve Piza'da (1744-48) avukatlık yapmasına ve diplomatik görevlerde bulunmasına karşın, asıl ilgisini Venedik'teki San Samuel Tiyatrosu için yazdığı oyunlara yöneltmişti 1748'de oyunlarını Venedikli oyuncu ve tiyatro yöneticisi Girolamo Medebac'ın Sant'Angelo Tiyatrosu için oyunlar yazmaya başladı İlk oyunlarında üslubunun henüz belirginleşmemiş olmasına, eski ve yeni üsluplar arasında gidip gelmesine karşın Samuel Richardson'ın romanından uyarladığı La Pamela (1750) gibi ciddi oyunlarında, maskeli karakterleri tümüyle kaldırdı 1750-51 sezonunda, çalıştığı tiyatroyu öteki kumpanyaların rekabetinden koruyabilmek için 16 yeni komedi yazacağını açıkladı Bunlardan Venedik lehçesiyle yazdığı, I pettegolezzi delle donne ( Dedikoducular), commedia dell'arte tarzındaki Il bugiardo (Yalancı, 1942, 1944) ve bir İtalyan töre komedisi olan Il vero amico (Gerçek Arkadaş) Goldoni'nin en başarılı yapıtları arasında yer alır Goldoni 1753'ten 1762'ye değin San Luka Tiyatrosu için oyunlar yazdı Commedia dell'arte tarzından hızla koptuğu bu dönemin önemli yapıtları bir İtalyan töre komedisi olan La locandiera (1753; Otelci Kadın) ve Venedik lehçesinde yazdığı I rusteghi (1760, Yabanlar, 1953), ile Le baruffe chiozzote'dir (1762; Chioggia Kavgaları) Goldoni, Il malcontenti (1755, Tatminsiz) oyununda rakibi oyun yazarı Pietro Chiari'yi yerdi Bir commedia dell'arte hayranı olan Carlo Gozzi de 1757'de yazdığı bir yergi şiiriyle Goldoni'yi aşağıladı Ayrıca Le amore delle tre melarance (1761; Üç Portakalın Aşkı) adlı commedia dell'arte tarzındaki oyununda Goldoni ve Chiari'yle alay etti Goldoni, 1762'de Comedie-Italienne'i yönetmek için, Venedik'ten ayrılıp Paris'e gitti Burada yazdığı Fransızca oyunlarını sonradan Venedik seyircisi için yeniden kaleme aldı Fransızca L'Eventail (1763) adıyla yazdığı ve Il ventaglio (1764; Yelpaze, 1955) adıyla İtalyanca'ya çevirdiği yapıtı en başarılı oyunları arasında yer alır Goldoni, Versailles'daki prenslere İtalyanca öğretmek için, 1764'te oyun yazarlığını bıraktı 1783'te Memoires (1787; Anılar) adlı ünlü yapıtını yazmaya başladı Fransız Devrimi'nden sonra, emekli aylığı kesildi, birkaç yıl sonra da yoksulluk içinde öldü


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar





ANTON ÇEHOV 1860-1904

Öyküleri ve oyunlarıyla dünya edebiyatında çok özgün bir yeri olan Rus yazarlarından Anton Pavloviç Çehov, Azak Denizi kıyısındaki Taganrog'da doğdu Özgürlüğe kavuşmuş bir kölenin torunu ve bir taşra bakkalının oğludur İlk ve ortaöğrenimini doğduğu kentte tamamladı 1879'da tıp öğrenimi görmek üzere Moskova'ya gitti Öğrenim yıllarında ailesine destek olmak amacıyla gazete ve dergilere yazılar ve kısa mizah öyküleri yazdı Çehov tıp öğrenimini bitirdiğinde yazılarıyla yaygın bir ün kazanmıştı O yıllarda dönemin önde gelen dergilerinden Yeni Zamanın yönetmeniyle tanıştı ve takma ad kullanmaktan vazgeçerek, öykülerini kendi imzasıyla yayımlamaya başladı
Oyun yazarlığına tek perdelik oyunlarla başlayan Çehov'un sahnelenen ilk başarılı oyunu Ivanov'dur Çehov 1890da bir tutuklu ve sürgün yeri olan Sahalin Adasına gitti Oradan döndükten sonra izlenimlerini Sahalin Adası adlı kitapta yayımladı Çehov, insanların içinde bulunduğu kötü koşulların değişmesi için herkesin sorumluluk duyması ve bir şeyler yapması gerektiğine inanıyordu Bir araştırma tezi niteliğini taşıyan Sahalin Adası, hapishane koşullarında bazı iyileştirmeler yapılmasına yol açtı 1891'de Avrupa gezisine çıkan yazar, Rusya'ya döndükten sonra, en güçlü yapıtlarından 6 Numaralı Koğuşta özgürlükçü düşünceleri savundu Bu dönemde yazdığı oyunlar arasında başyapıtlarından Martı ise, ilk kez 1896'da St Petesburg'da sahnelendi İzleyicinin alışık olmadığı türden bir oyun olduğu için başarısızlığa uğradı Çehov 1894 Martında bir akciğer kanaması geçirdi Sağlığının düzelmesi için Karadeniz kıyısındaki Yalta'ya yerleşti Burada onu görmeye gelen Tolstoy, Gorki ve Bunin gibi yazarlarla sık sık görüşme ve tartışma olanağı buldu 1898'de ünlü oyun yönetmeni Konstantin Stanislavski, Martı'yı Moskova Sanat Tiyatrosunda yepyeni bir anlayışla sahneye koydu Oyun bu kez büyük bir başarı kazandı Bu oyunu Vanya Dayı, Üç Kız Kardeş ve yazarın ölümünden az önce tamamladığı Vişne Bahçesi izledi Bu yapıtlarının tümü de, insan doğasının iç gerçekliğini dile getiren, bu nedenle de tiyatro sanatında yeni bir çığır açan yapıtlardı
Ünü çar tarafından da kabul edilen Çehov, Akademi üyeliğine seçilmiştir Ne var ki, 1900'de Tolstoy'un bu Akademiye girmesini çar onaylamayınca Akademi'den ayrıldı Martı'nın ünlü oyuncusu Olga Knipper ile evlenen Çehov, sağlığının giderek kötüleşmesine karşın, Vişne Bahçesi'nin 1904'teki ilk sahneye konuşunda bulunduğu ve aynı yıl Almanya'daki sağlık merkezlerinden biri olan Badenweiler'da veremden öldü


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar





BERNARD SHAW 1856-1950

İrlanda'nın Dublin kentinde, yoksul düşmüş bir ailenin oğlu olarak doğan George Bernard Shaw, yazdığı komediler, denemeler ve eleştirilerle çağdaş edebiyat ve siyasete büyük katkılarda bulunmuştur Çocukluğunda ailesinin yakın çevresinde bulunan müzik öğretmeni, ona müzik sevgisini aşılayarak daha sonra başarılı bir müzik eleştirmeni olmasını sağladı 16 yaşında okulu yarım bırakarak bir emlak komisyoncusunun yanında çalışmaya başlayan Shaw, yaşamını yazar olarak kazanmak için 1876'da annesiyle birlikte Dublin'den Londra'ya gitti Burada, yarım kalan eğitimini British Museum'un kütüphanesinden yararlanarak kendi çabasıyla tamamlamaya çalıştı Bu dönemde yazdığı romanlar başarısız oldu
1880lerde siyasetle ilgilenmeye başlayan Shaw, yönetim değişimin ve reformun gerekliliğine inanarak sosyalist oldu Bu düşüncelerin geniş kitlelere ulaşmasını ve daha iyi anlaşılmasını sağlaya çalışan Fabian Derneğine katıldı 1880lerin başında İngiltere'de kurulan Fabian Derneği günümüzde de etkinliğini sürdürmektedir Demokratik bir sosyalizmi amaçlayan dernek, bu hedefe ulaşmada eğitimin önemine inanır Konferanslar, tartışmalar ve toplantılarla görüşlerini yaymaya çalışır
Shaw'un ilgi alanı yalnızca siyasetle sınırlı değildi Güzel sanatları, müziği, tiyatroyu seviyordu 1885ten sonra birçok gazete ile dergiye kitap, resim, müzik ve tiyatro eleştirileri yazmaya başladı Çeşitli konularda çok net ve açık düşünceler üretebilme yeteneği olan Shaw, başka insanların da olayları aynı biçimde gösterebilmesini sağlamaya çalıştı Bunu yapabilmenin en iyi yolunun oyun yazarlığı olduğu düşüncesiyle komediler yazmaya başladı İlk oyun 1982'de sahnelendi Toplumsal içerikli ve insanların gerçekleri açıkça görebilmesini sağlayacak oyunlar yazan Shaw, bunları ağır bir dille değil, eğlenceli komediler biçiminde sundu Shaw, oyunlarında bir öykü anlatmanın yanı sıra, kendi görüşlerini de kanıtlamayı amaçladı Bu görüşler insanların inançlarını altüst ediyor, rahatsız ve tedirgin olmalarına yol açıyordu Bu yüzden kısa sürede birçok eleştiriye hedef oldu, ama çarpıcı bir dille ve akıllıca yazılmış bu oyunlar izleyicilere beğenilmekte gecikmedi Bir çoğu İngiltere'nin yanı sıra Avrupa ve Amerika sahnelerinde de büyük başarılar elde etti Türkçe'ye de çevrilen önemli yapıtları arasında, Silahlar ve Kahraman, Kandida, Hiç Belli Olmaz, Caesar'la Kleopatra; İnsan, Üstün İnsan ve Bir Kadın Yarattım sayılabilir Shaw'un, daha sonra özgün adıyla da Türkçe'ye çevrilen Bir Kadın Yarattım adlı komedisi 1938'de sinemaya uyarlandı ve Shaw bu filmle senaryo dalında Oscar kazandı Oyun 1964'te My Fain Lady adıyla müzikal olarak yeniden filme çekildi Ülkemizde de Benim Tatlı Meleğim adıyla gösterildi
1 Dünya Savaşında savaş karşıtı görüşleri yüzünden eleştirilere hedef olan Shaw, bu dönemde İngiltere ile yandaşlarının da Almanlar kadar suçlu olduklarını, barış konusunda hızla çalışmalara başlamak gerektiğini savundu Savaşın ardından daha iyi bir dünya kurabilmek için eski düşünce ve yöntemlerin değiştirilmesi gerektiği düşüncesi toplum içinde de ağırlık kazanmaya başladı Böylece, Shaw'un insanları düşünmeye yönelten oyunları güncellik kazandı Başyapıtlarından biri olan Jan Dark ilk kez 1924'te sahnelendi Zamanın en iyi oyunu olarak kabul edilen bu yapıtta Shaw, kendine özgü anlatımıyla Jan Dark'ın kahramanca yaşamı ve ölümünü öyküleştirmiştir Oyunun kazandığı başarı üzerine, 1925'te Nobel Edebiyat Ödülü Shaw'a verildi, ama o bu ödülü geri çevirdi


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar





DARIO FO 1926

İtalyan oyun yazarı, yönetmen, mim oyuncusu ve tiyatro yöneticisi Gösterileri güncel sorunlardan kaynaklandığı için tiyatro karikatürcüsü, toplumsal ajitatör ve radikal palyaço olarak da nitelenmiştir Önceleri küçük kabare ve tiyatrolar için yergili revüler yazımında bir metin yazarına yardım etti Oyuncu Franca Rame ile evlendikten sonra 1959'da karısıyla birlikte Dario Fo- France Rame Topluluğu'nu kurdu İkili "Canzonissima" adlı televizyon programında sundukları komik skeçlerle kısa sürede tanındı Zamanla siyasal bir ajit-prop tiyatrosu geliştirdiler Çoğu kez küfürlü ve açık saçık da olsa oyunları temelde commedia dell'arte geleneğine dayanıyordu ve Fo'nun deyişiyle "resmi olmayan solculuk"la kaynaşmıştı Fo ve Rame 1968'de İtalyan Komünist Partisi'yle bağları olan Yeni Sahne adlı bir başka topluluk kurdular 1970'te ise Halk Tiyatrosu Topluluğu ile fabrika, park, spor alanı gibi halkın toplu olarak bulunduğu yerleri dolaşmaya başladılar Morte Accidentale di un anarchico (1974; Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü, 1990) ve Non si paga, non si paga! (1974; Ödemiyoruz, Ödeyemeyeceğiz!) gibi oyunları çok tutuldu Bir oyuncu olarak Fo en çok, tek başına bir yetenek gösterisi yaptığı Mistero Buffo'daki (1973) rolüyle tanındı Her izleyici topluluğu önünde değişecek kadar güncelliğe dayanan bu yapıt ortaçağ gizem oyunlarının çağdaş bir uyarlamasıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar





FREDERICO GARCIA LORCA 1898- 1936

İspanyol şair ve oyun yazarı Ölüm üzerine şiirleri ve Bodas de sangre (1933; Kanlı Düğün, 1966), Yerma (Yerma, 1962) ve La casa de Bernarda Alba (1939; Bernarda Albanın Evi, 1965) oyun üçlemesi ile tanınır İspanya İç Savaşı'nın başlamasından kısa bir süre sonra, Milliyetçiler tarafından kurşuna dizilmiştir Babası çiftçi, annesi öğretmendi İlk piyano derslerini oğlunun müzik yeteneğini fark eden annesinden aldı Ailesi Granada'ya taşınınca orada bir Cizvit okuluna girdi Sonra da babasının isteği üzerine Granada Üniversitesi'nde hukuk okudu Ama çok geçmeden edebiyat, resim ve müzik ile uğraşmak üzere hukuku bıraktı Usta bir besteci ve yetkin bir yorumcu olan Lorca, arkadaşları arasında "müzikçi" olarak tanınıyordu 1918'de Kastilya gezisinden esinlenerek yazdığı Imperesiones y paisajes'i (İzlenimler ve Manzaralar) yayımlaması herkesi şaşırttı Bu düzyazı yapıt Lorca'nın yakında "yazar" olarak da tanınabileceğini gösteriyordu 1919'da Madrid Üniversitesi'nde sanatta yeniliklere açık gençlerin bir araya geldiği Residencia de Estudiantes adlı öğrenci yurduna yerleşti Başkentin kültür merkezi durumundaki bu büyük üniversitede ressam Salvador Dali, sinema yönetmeni Luis Bunuel ve şair Rafael Alberti gibi kendi kuşağından sanatçılarla arkadaşlık kurdu Şair Juan Ramon Jimenez gibi kendinden daha yaşlı ünlülerle de gene orada tanıştı Residencia'daki ilk iki yılı içinde Lorca'nın şiirleri İspanya'daki bütün edebiyat çevrelerine yayıldı Oysa yapıtlarından hemen hiçbiri yayımlamamıştır "Şiir okunmak içindir; kitaba girdi mi ölür" , diyordu Bu, yüzden şiirlerini ve oyunlarını Residencia'da ve Madrid'in başka yerlerinde ortaçağ trubadurları gibi kendisi okuyordu Lorca'nın yazarlık yaşamı boyunca yapıtlarının çoğu yayımlanmadan çok önce kulaktan kulağa yayıldı Bir yandan deneysel şiirler yazan Lorca, bir yandan da El maleficio de la mariposa (Kelebeğin Nazarı Değdi) adlı ilk oyunu üzerine çalışıyordu Şiirleri sonradan Libro de poemas (1921; Şiirler Kitabı), Primeras canciones (1936; İlk Şarkılar) ve Canciones (1927; Şarkılar) adlarıyla yayımlandı 1920'de Madrid'deki Eslava Tiyatrosu'nda sahneye konan oyunu ise ilk geceden sonra gösterimden kaldırıldı Lorca dehasının en yatkın olduğu alanı, 1922'de Granada'daki Fiesta de Cante Jondo halk müziği şenliğinde, ünlü besteci Manuel de Falla ile birlikte giriştiği ortak çalışmalarda buldu Müzik ve şiir alanındaki eğilimleriyle ruhsal dürtülerini halk ve Çingene müziği geleneklerinde ortaya koyabiliyordu 1922'de yazdığı Poema del cante jondo (1931; Cante Jondo Şiiri) ve 1924-27 arasında yazdığı Romancero gitano (1928; Çingene Türküleri, 1969) adlı yapıtları bu çözülüşü dile getiriyordu Çingene Türküleri'nde yer alan 18 şiirde, geleneksel bir edebi biçim olan İspanyol baladının eski büyüsünü çarpıcı yeni imgelerle birleştirdi Lorca bu arada bir yandan da oyun yazıyordu Bu alandaki ilk başarısını 1927'de Barselona'da Salvador Dali'nin dekorlarıyla sahnelenen Mariana Pineda'nın şiirsel ve romantik manzum oyunuyla elde etti Desenleri de ilk kez aynı yıl, aynı kentte sergilendi 1928'de Çingene Türküleri'nin yayımlanması Lorca'ya uluslar arası bir ün kazandırdıysa da mutluluk getirmedi Kendi deyişiyle "Çingene severliği"nin efsaneleşmesinden duyduğu rahatsızlık ve "yaşamımın en acılı dönemlerinden biri" olarak nitelendirdiği duygusal bir bunalımın verdiği acıyla 1929-30 yıllarında ABD ve Küba'da biraz huzur ve yeni bir esin kaynağı aramaya çıktı Ölümünden sonra 1940'ta yayımlanan Poeta en Nueva York (Ozan New York'ta) şiiri de bu geziden doğdu Şiirinde makineleşmiş bir uygarlıkta, yaşamın içinde ölümü görmenin dehşetini, çarpıcı bir biçimde bir araya getirilmiş katı, ürpertici imgelerle aktardı 1931'de Lorca İspanya'ya geri dönmüş ve sonradan Divan del Tamarit (1936; Tamarit Divanı) adıyla basılacak olan şiirlerinin yanında yeni oyunlar yazmaya başlamıştı Çocukluğundan beri kuklalara duyduğu tutku dolu hayranlığı dile getirebilmek için Los titeres de cachiporra (Kuklalar Tiyatrosu) ve Retabillo de Don Cristobal (Don Cristobal'ın Kukla Oyunu) adlı iki kukla oyunu yazdı Ama bunlardan bile Lorca'nın hüznünden izler vardı İspanya'da Cumhuriyet kurulduktan sonra Lorca kendini tümüyle tiyatroya verebildi Bu dönemde La Barraca adlı bir öğrenci topluluğu Milli Eğitim Bakanlığı'nın parasal desteğiyle 1932'den 1935'e değin klasik tiyatro başyapıtlarını, eğitimsiz işçi ve köylülere tanıttı Topluluğun kurucusu, yönlendiricisi, yöneticisi ve müzikçisi olan Lorca, Lope de Vega, Calderon de la Barca ve Cervantes'den oyunlar sahneye koyarak tiyatroda büyük deneyim kazandı Lorca'nın halk oyunları üçlemesinin ilk oyunu olarak 1933'te sahnelenen Kanlı Düğün bu çalışmaların sonucunda ortaya çıktı Oyunun teması bir gazete haberinden alınmıştı: Düğün günü gelin, gizlice sevdiği adamla birlikte kaçıyor, sonunda iki erkek birbirini öldürüyordu Lorca'nın oyununda kişiler kaderin kurbanıdır; başka türlü davranmak ellerinden gelmez İlkel tutkular ile uygarlığın amansız namus anlayışı arasındaki çatışmanın tuzağına düşmüşlerdir ve çatışma ölümle sonuçlanacaktır 1934'te Lorca boğa güreşçisi bir arkadaşının yaralanıp ölmesi üzerine Llanto por Ignacio Sanchez Mejias şiirini yazdı Lorca'nın en iyi şiiri, modern İspanyol edebiyatının en yetkin ağıtı ve hatta bütün edebiyatlardaki en başarılı ağıtlardan biri olan bu şiir, sürekli yinelenerek yankılanan, akıldan kolay kolay çıkmayacak, hüzün dolu "A las cinco de la tarde" (Akşamüstü saat beşte) nakaratı ile sürer Aynı yıl Lorca'nın halk oyunları üçlemesinin ikincisi ve Kanlı Düğün ile birlikte, 20 yüzyılın az sayıdaki başarılı şiirsel trajedilerinden biri olan Yerma sahnelendi Yerma'da çocuğu olmadığı için çaresizlik içinde kısır kocasını öldüren bir kadının çektiklerini konu alan Lorca, Haziran 1936'da bir akşam, arkadaşlarının evinde üçlemenin son oyunu Bernarda Alba'nın Evi'ni okudu Hemen bütünü düzyazı biçiminde olan bu oyunda despot anneleri tarafından zorlu bir yas evinde tutulan, kin ve şehvet duygularıyla yanıp tutuşan dört kız kardeş anlatılıyordu İç Savaş başlayınca Lorca Temmuz da Madrid'den ayrılarak Granada'ya gitti Ama yapıtlarından hiç eksik olmayan şiddet ve acı ölüm onun da kaderinde vardı Granada'da bir gece, Milliyetçiler tarafından yargılanmadan kurşuna dizildi


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar





FRIEDRICH SCHILLER 1759-1805

Alman şair, oyun yazarı, tarihçi ve edebiyat kuramcısı olan Jahann Christoph Friedrich von Schiller dünyanın önde gelen yazarlarındandır Çağdaşı Johann Wolfgang von Goethe ile birlikte çağdaş Alman edebiyatının kurucularından sayılır
Schiller, Württemberg'deki Marbach'ta, bir askerî cerrahın oğlu olarak doğdu Württemberg dükünün ısrarı üzerine, hukuk öğrenimi görmek üzere dükün Ludwigsburg yakınında kurduğu askerî akademiye girdi Okul Stuttgart'ta taşınınca Schıller'in tıp öğrenimine geçmesine izin verildi Bu sırada lirik şiirler yazmaya başlamıştı Bunların ilki 1776'da bir dergide yayımlandı 1780'de öğrenimini tamamlayan Schiller yardımcı hekim olarak orduda göreve başladı
Schiller ilk oyunu olan Haydutları 1781'de imzasız olarak yayımladı Düzyazıyla kaleme alınmış olan bu oyun sonraki yıl Mannheim'da sahnelendi Özünde toplumsal bir eleştiri olan bu yapıt, baskı yönetimine karşı çıktığı için büyük bir başarı kazandı Ne var ki, dük oyundaki başkaldırı ruhundan hoşlanmamıştı Genç yazar dükün baskısından kurtulmak için Stuttgart'tan kaçtı
1783'te Schiller maaşlı oyun yazarı olarak Mannheim Tiyatrosu'na girdi Burada yalnızca bir yıl çalıştı Yazdığı oyun geri çevrilince görevi bıraktı 1785'te Dresdende yazmış olduğu "Ode an die Freude" (Neşeye Övgü) adlı şiirini sonradan büyük Alman bestecisi Ludwingvan Beethoven, Dokuzuncu Senfoni'sinin sonundaki koro bölümünde kullandı

Felsefeye ilgi duyan Schiller'in estetik konusundaki yazıları İnsanın Estetik Terbiyesi Üzerine Mektuplar adlı kitapta yer alır Schillerin koşukla yazılmış olan oyunu Don Carlos, beş perdelik tarihsel bir dramdır İspanyadaki mutlak krallık ve engizisyona karşı, Aydınlanma Çağının özgürlükçü düşüncesini ve cumhuriyet yönetimini savunur
1787'den 1789'a kadar Weimar'da yaşayan Schiller bu arada tarih yazarlığına da yöneldi Hollanda halkının İspanya yönetimine karşı ayaklanışını anlatan Geschichte des Abfalls der vereinigten Niederland von der spanischen Regierung (Birleşik Hollanda'nın İspanyol Yönetiminden Ayrılmasının Tarihi) adlı yapıtı kaleme aldı Schiller aynı dönemde Goethe'yle tanıştı
1789'dan 1793'e kadar Jena Üniversitesi'nde tarih profesörü olarak çalışan Schiller'in Otuz Yıl Savaşı Tarihi adlı iki ciltlik yapıtı bu dönemde yayımlandı
Schiller'in 1798-99 arasında yazdığı Wallenstein adlı üçleme en ünlü oyunudur Wallenstein, Otuz Yıl Savaşları dönemindeki olayların üzerine kurulu üç bölümlük tarihsel bir trajediydi Schıller bu oyunla Almanya'nın en büyük oyun yazarlarından biri olduğunu kanıtladı
Schiller'in öbür oyunları arasında, İskoçya Kraliçesi Mary Stuart'ın yaşamını konu alan Maria Stuart, Jan Dark'ı konu alan Orleans Kızı ve Giyom Tel vardır Schiller oyunları, denemeleri, öyküleri ve mektuplarının yanı sıra lirik, felsefi şiirler ve baladlarıyla da tanınır


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar





MOLIERE 1622-1673

Fransız oyun yazarı ve oyuncu Moliere, sarayın döşemelerini yapan bir mobilyacının oğluydu Paris'in en iyi okullarından College de Clermont'da öğrenim gördü 1643'te Illustre- Theatre adlı bir tiyatro topluluğu kurdu, sahne adı olarak Moliere'i seçti Moliere'in bilinen ilk yapıtları, 1655'te Lyon'da sahnelenen L'Etourdi ou contretemps (oynanışı Savruk, 1876; yayımlanışı Şaşkın yahut Beklenmedik Engeller, 1944) Moliere ve topluluğunun ilk başarılı temsili ise 1658'de Louvre Sarayı'nda Kral XIV Louis önünde oynanan Corneille'in Nicomede'iydi Moliere, ertesi yıl ilk önemli komedisi sayılan ve Paris'te sahnelenen ilk oyunu olan Les Precieuses'ü (oynanışı Dudukuşları, 1876; yayımlanışı Gülünç Kibarlar, 1943) yazdı Sosyetenin kibar davranışlarına özenen iki taşralı genç kızı konu alan bu oyun, Moliere'in bütün yapıtlarında öne çıkan bir temanın ilk işlenişiydi: Moliere burada, toplumsal kuralların gerektirdiği yüzeysel kibarlıkla altta yatan içgüdüsel davranış arasındaki uyumsuzluğun yarattığı gülünçlüğü ele alıyordu Moliere'in topluluğu 1661'de, Kardinal Richelieu'nün bir tiyatro binası olarak yaptırdığı Palais Royal'deki (Kraliyet Sarayı) bir salona taşındı Moliere'in bütün "Paris" oyunları burada sahnelenecekti 1662'de sahneye konan ünlü oyunu L'Ecole des femmes (oynanışı Kadınlar Mektebi, 1876; yayımlanışı Kadınlar Mektebi, 1941) daha ilk gecesinde skandal yarattı Seyirciler ve yetkililer, artık hiçbir değere saygısı kalmamış bir komedyenle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlardı Oyun, kadınlardan çekinen ve bu yüzden de saf, gözü açılmamış bir genç kızla evlenerek onu kendi ilkeleri doğrultusunda yönetmek isteyen bir erkeği konu alıyordu Oyunun sonunda adam genç eşine aşık oluyor, ama aşkı dile getirmesini ve kadınlara bir sevgili gibi yaklaşmasını bilmediği için gülünç durumlara düşüyordu Moliere oyuna gelen eleştirilere 1663'te La Critique de L'Ecole des femmes (Kadınlar Mektebinin Tenkidi, 1944) ve L'Impromptu de Versailles (Versailles Tulûatı, 1944) adlı tek perdelik oyunlarıyla karşılık verdi Bunlardan ilkinde komedi anlayışını yansıtıyor, ikincisinde ise oyuncuların dinlenme odasını ve prova sırasında sahne arkasındaki konuşmaları çok gerçekçi bir bakışla anlatıyordu Moliere 1662'de Armande Bejart'la evlendi Üç çocuğu oldu, ama bunlardan yalnızca biri yaşadı 1664'te sahnelenen Le Tartuffe, ou I'imposteur (oynanışı Tartüf, 1876 ve Riyanın Encamı, 1881; yayımlanışı Tartuffe, 1944) adlı oyunun Kadınlar Mektebi'nden de daha büyük bir gürültünün kopmasına yol açtı Oyun kilisenin baskısıyla yasaklandı ve ancak 1669'da yeniden oynanma olanağı buldu Tartuffe, bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atmış, dindar görünüşlü bir sahtekarın serüvenleri üzerine kuruluydu Moliere Tartuffe'ün yasaklanmasına karşın, daha da kışkırtıcı bir oyun olan Dom Juan, ou le festin de Pierre'i (oynanışı Don Civani, 1876; yayımlanışı Don Juan, 1943) sahneye koydu Don Juan, aristokratik bağımsızlık ilkesini hiçbir borç ya da yükümlülük tanımamak ve Tanrı'yı da hiçe saymak noktasına kadar vardıran, ama herkesin kendisine karşı yükümlülüklerini yerine getirmesini de istemekten geri kalmayan tipik bir Moliere kahramanıydı Uşağı Sganarelle ise gerçekliği, dindarlığı ve ürkekliğiyle her bakımdan efendisinin tersiydi Bu iki kahraman, Cervantes'in Don Quijote ile Sancho Panza'sının Fransız edebiyatındaki karşılığı olarak da görülebilir Ama Don Quijote'nin saf hayalciliğinin yerini, Don Juan'da edepsizlik almıştır Sonunda Don Juan, tanrıtanımazlığından ötürü cehenneme gönderilir; ama bu arada seyirciyi eğlendirmeyi ve onların ikiyüzlülüklerini de açığa çıkarmayı başarmıştır Moliere, 1666'da da en başarılı oyunlarından sayılan Le Misanthrope'u (oynanışı Adamcıl, 1876; yayımlanışı İnsandan Kaçan, 1976) sahneye koydu Komedinin kahramanı Alceste, ilkelerine sımsıkı bağlı, hiç kimseyi beğenmeyen, ama bu arada kendi kusurlarının hiç farkına varamayan yeni tip bir budalaydı Moliere'in en ünlü oyunlarından biri olan L'Avare (Cimri, 1938, 1991) ilk kez 1668'de sahnelendi Yapıt, şiiri andıran bir düzyazıyla yazılmıştı Geleneksel komedinin bütün kalıplarının dönüşüme uğratılarak kullanıldığı bu oyun, kahramanının çelişkisini fazla sert ve çıplak bir tarzda göz önüne serdiği için önceleri pek tutulmamıştı Cimrinin para tutkusu, oyunun bazı sahnelerinde gaddarlık, patolojik bir yalnızlık, hatta açıkça çılgınlık noktasına varıyordu Sonradan Goethe Cimri'nin bir komedi değil, bir trajedi olduğunu öne sürmüşse de bu yorum abartılı sayılabilir Çünkü komediye özgü olan temel çelişki, insanca olmayan amaçlarla insani içgüdüler arasındaki karşıtlık, burada da ortaya çıkar; ama Moliere seyirciye neşeli bir gülünçlüğü değil, saçmalık ve sakinliği hissetirir Moliere'in 1668'de sahnelenen öteki oyunu George Dandin (oynanışı Kıskanç Herif, 1873; yayımlanışı George Dandin, 1943) uzun süre bir fars olarak değerlendirilmiştir Günümüzdeki bazı eleştirmenlere göreyse, Moliere'in belki de en özgün, en gözüpek yapıtıdır Komedinin kahramanı Dandin, kendi budalalığını kabul eden, ama her şeyin ters gittiği bu dünyada akıllı olmanın da işe yaramadığını öne süren ironik bir tiptir Haklı olduğu sezilmekte, ama kendisi haklı olduğunu bir türlü açıkça kanıtlayamamaktadır Moliere'in sağlığı 1669'dan sonra giderek bozuldu Gene de 1670'te başyapıt sayılan Le Bourgeois gentilhomme'u (oynanışı Köylü Asilzade ve Burjuva Jantilom, 1927; yayımlanışı Kibarlık Budalası, 1937) sahnelemeyi başardı Bu, Moliere'in en sevinçli, en mutlu komedilerinden biriydi Orta sınıf içindeki yükselme ve sınıf atlama çabalarını konu alan oyunun kahramanı Jourdain, boş ve anlamsız sözleriyle sözlerin gerçekten boş olduğunu ister istemez hissettiren, cömert yaradılışlı ama bundan da utanç duyan, sevimli bir tipti Hastalığına karşın, ömrünün son yıllarında Moliere üç önemli oyun daha sahneledi 1671'de sahnelenen Les Fourberies de Scapin (Scapin'in Dolapları, 1944), 1672'de sahnelenen Les Femmes savantes (oynanışı Okumuş Kadınlar, 1876; yayımlanışı Bilgiç Kadınlar, 1944) ve 1673'teki sahnelenen Le Malade imaginaire (Hastalık Hastası, 1940, 1982) Bu son oyun, ölümünden ve doktorlarından korkan bir hastalık hastasının kuruntularıyla birlikte tıp mesleğini ve doktorların bilgiçliğini de alaya alıyordu Oyunun üçüncü gecesinde Moliere sahnede fenalık geçirdi ve evine götürüldükten hemen sonra öldü Moliere'in ayna zamanda bir oyuncu olması yazdıklarını da etkilemiştir Oyunlarının karakterleri, kendi tiyatro topluluğunun oyuncularını andırır Kendisi de genellikle, çabuk kızan adam, uşak, aldatılmış koca, dar kafalı burjuva ve "Moliere denen herife" söven yobaz ihtiyar gibi rollere çıkmıştır Gerçek yaşamda, hatta provalarda yaşadığı durumları kolayca bir oyun malzemesi haline getirmekte ustadır Bu yüzden çoğu oyunlarında bir doğaçlama havası görülür; modeli önceden belirlenmiş bir oyun yazmaz, o anda bulduğu, eline geçen konuyu ya da insan tipini oyunlaştırır Oyunlarının konuları ve olay örgüleri, belli bir tartışmayı başlatmak için çoğu zaman yalnızca bir araç işlevi görür Bu konuşmalar içinde, oyun kişileri, birbirlerinin görüş ve sözlerindeki yanlışlık, anlamsızlık ya da çelişkiyi ortaya çıkarırlar Roller sık sık değişir, akıllı adam aptal duruma düşer, budalanın da derinde yatan bir mantığın sözcüsü düzeyine yükseldiği olur Bu nedenle, Moliere'in oyunlarını bir akılcılık savunusu olarak görmek yanlış olur: Moliere de akılla akılsızlık birbirine çok yakındır; bu yakınlık, Moliere komedisinin çağı için çok yeni bir kavramı, saçmalık kavramını öne çıkarmasını sağlar Eğer bir söz ya da olay, her türlü akılcılık sınırını aştığı halde bizi güldürüyorsa, Moliere'e göre burada akılla budalalık sürekli yer değiştiriyor demektir Moliere, klasik çağın ve günümüzün ölçülerine göre, profesyonel bir yazar ya da edebiyatçı değildi Oyunlarının tümünü, yayımlamak amacıyla değil, oynanmak amacıyla yazmıştır


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar




SAMUEL BECKETT 1906-1989

Çağdaş edebiyatın önemli yazarlarından biri olan İrlandalı oyun yazarı, romancı, şair ve eleştirmen ve Samuel Beckett, Protestan bir ailenin oğlu olarak 13 Nisan 1906'da Dublin yakınlarındaki Foxrockda doğdu 1920'de Portora Kraliyet Okuluna gittikten sonra, 1923'te Dublindeki Trinity Collegee girerek Roman dilleri öğrenimi gördü 1928de Paristeki Yüksek Öğretmen Okulunda İngiliz dili profesörü olarak görev aldı
Bu dönemde, çağdaş roman ve öykü yazarları arasında önemli bir yeri olan İrlandalı yazar James Joyce ile tanışarak onun çevresine girmesi, Beckettin yazarlık yaşamını önemli ölçüde etkiledi 1930da Dubline dönerek Trinity Collegede Fransızca dersleri verdi 1931den sonra ise Londrada yaşamaya başlayarak Fransa ve İtalyaya yolculuklar yaptı 1937de Parise yerleşen Beckett, II Dünya Savaşı sırasında bir yer altı direniş grubuna katıldı Nazilerden kaçmak amacıyla gittiği Fransanın güneyindeki Vauclusede gündüzleri tarım işçisi olarak çalışırken, geceleri Watt adlı romanını yazdı Savaştan sonra İrlandada Kızılhaç Örgütüne gönüllü olarak yazıldı ve bir askeri hastanede çevirmenlik yapmak üzere yeniden Fransaya gelerek 1945'te Paris'e yerleşti
Beckett, yazarlık yaşamanın en verimli dönemi olan 1946-50 yıllarında, yapıtlarını önce Fransızca yazıp, sonra İngilizce'ye çevirmeye başladı Bu dönemde yazdığı Molloy, Malone Meurt ve L"Innommable adlı roman üçlemesinde, etkisinde kaldığı düşünür Descartes'ın "Düşünüyorum, öyleyse varım" felsefesinden hareket ederek, insanın benlik ve varoluş arayışlarını irdeledi Beckett'in, ülkemizde de sahnelenen Godot'yu Beklerken adlı oyunu, yazarın en çok tartışılan ve ona dünya çapında ün kazandıran yapıtıdır Bu oyun ve bunu izleyen Sonu, Krapps Last Tape, Küller, Mutlu Günler ve Play gibi sahne ve radyo için yazılmış oyunlar, II Dünya Savaşından sonra Avrupa'da ortaya çıkan ve gerek biçim, gerek içerik açısından yerleşmiş tiyatro kurallarına karşı çıkan Uyumsuzluk Tiyatrosunun en çarpıcı örneklerindendir Bu oyunlarda Beckett, acıklı olanı bir çeşit mizahla dile getirerek bir kara güldürü havası yaratmış, en aza indirgenmiş kişiler ve dekorla, insanın amaçsız ve anlamsız bir evrendeki umutsuzluğunu, başkalarıyla iletişim kuramamasından kaynaklanan yalnızlığını aktarmaya çalışmıştır
Sözsüz Oyun adlı dizi ve Come and Go gibi oyunları ise sözcüklerin en aza indirgendiği çok kısa yapıtlarıdır
1970'te Nobel Edebiyat Ödülü Beckett'e verilmiştir


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar





WILLIAM SHAKESPEARE 1564-1616

En büyük oyun yazarlarından biri olarak değerlendirilen İngiliz şair William Shakespeare, yarattığı karakterlerde insan doğasının en değişmez özelliklerini benzersiz bir şiir diliyle yansıtması dolayısıyla, yaşadığı yüzyıldan bu yana her çağda ve her ülkede en sık sahnelenen oyunlar yazarıdır Warwickshireda Stratford-upon-Avon'da doğan Shakespeare'in bunca ününe karşın, yaşamına ilişkin bilgiler çok azdır
Babası ticaretle uğraşan bir işadamıydı Shakespeare büyük bir olasılıkla Stratford'daki ortaokulda öğrenim gördü 18 yaşındayken, kendisinden yaklaşık sekiz yaş büyük olan Anne Hathaway ile evlendi ve bu evlilikten önce bir kızı, sonra biri oğlan öbürü kız ikizler dünyaya geldi Bu sıralarda Stratford'u terk eden Shakespeare'in bundan sonra 1592'ye kadarki yaşamına ilişkin bilgi yoktur Bu tarihte bir oyun yazarının yazdığı bir kitapçıkta Shakespeare değinilmesi, hatta onun başkalarının oyunlarını çalmakla suçlaması dolayısıyla, Shakespeare'in bu sırada bir tiyatro topluluğunda yazar ve oyuncu olarak çalıştığı bilinmektedir Yılda ortalama iki oyun yazan Shakespeare kendi oyunlarında da küçük roller alıyordu 1594e gelindiğinde Chamberlain Topluluğu'nun önde gelen bir oyuncusuydu Aynı yıl oyunları yayımlanmaya başladı Yazdığı oyunların başarısı üzerine kazancı gittikçe artan Shakespeare'in Kraliçe I Elizabeth döneminin sonlarında varlıklı bir yaşam sürdüğü, kendi oyuncu topluluğu için 1599'da Londra'da yaptırılan Globe Tiyatrosunun hisselerinin bir bölümünü satın aldığı bilinmektedir Londra'da birkaç yıl daha kalan Shakespeare, daha sonra Stratford'a dönerek burada yaşamaya başladı ve büyük bir olasılıkla son oyunlarını da burada yazdı Shakespeare'in, bir bölümü soylu bir genci öven, bir bölümü de bir kadına duyduğu sevgiyi dile getiren Soneler'i son derece duyarlı ve zengin bir dille kaleme alınmış şiirlerdir
Shakespeare her biri birbirinden değişik komedi ve trajediler kaleme aldı Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı komedisinde, bazı kendi halinde kişilerin dükü eğlendirmek için bir oyun sahnelemeye kalktıktan sonra iki lafı bir araya getirememeleri Shakespeare'in benzersiz güldürü yeteneğini ortaya koyar Trajedilerinde ise izleyicilerin tüylerini diken diken eden bir gerilim yaratabilmiştir Birçok başka yazar ince esprili komediler, romantik oyunlar, ürkütücü cinayet ve öç alma trajedileri, büyük öyküleri yazmakta ustaydı Ama hiçbiri bunların tümünde birden Shakespeare kadar başarılı olamadı
Bu olağanüstü çeşitliliğin yanı sıra, izleyicilerin ve okuyucuların Shakespeare'in oyunlarında en çok hayranlık duydukları şeylerden biri, onun yapıtlarındaki karakterlerin "kitap karakterleri" gibi gözükmemesiydi Tersine, bu karakterler bir oyunda değil de yaşamda karşılaşıldığında görünür görmez tanınacak kadar gerçek kişilerdir Aslında Shakespeare'in kahramanlarından bazıları, o kahramanın yer aldığı oyunu görmeyen kişilerce bile bilinir İriyarı, hoşsohbet, cana yakın bir adam olan, eğlenceyi ve şarabı seven Sir John Falstaff bunlardan biridir Yazarın Henry IV adlı oyununun birinci ve ikinci bölümlerinde geçen Prens Halin arkadaşlarıdır Shakespeare Henry V'te Falstaff'ın nasıl öldüğünü anlatan bir sahneye yer vermiş, ama Kraliçe I Elizabeth'in bu karakteri başka bir oyunda gene görmek istemesi üzerine de Windsor'un Şen Kadınları adlı komedisinde Falstaff yeniden ortaya çıkmıştır Shakespeare'in karakterleri arasında özellikle ünlü olanlardan biri de, tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi, hiçbir zaman tam olarak anlaşılamayan, her çağda yoruma açık bir kişiliği olan Danimarka Prensi Hamlet'tir Acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hamlet'in ikilemini, Shakespeare ünlü "Olmak ya da olmamak! İşte bütün sorun bu!" dizesiyle dile getirmiştir
Shakespeare'in Hamlet, Macbeth ve Kral Lear gibi trajedilerinde kahramanların asıl sorunu kendi kusurları ya da zayıflıklarıdır Bunlar çoğunlukla acımasızlık, hırs, kıskançlık, bencillik gibi hoş olmayan özelliklerdir Öte yandan Shakespeare gene de öyle canlı karakterler yaratır, onların iç dünyasını ve acılarını öylesine sevecenlikle sergiler ki, izleyiciler onlara yakınlık duyar, başlarına gelenlere üzülür Shakespeare'in böyle canlı karakterler yaratması, oyunun öyküsü gerçek dışı bile olsa, kişilerin inandırıcı olduğu anlamına gelir Karakterlerin şiir diliyle konuşmaları bile onların inandırıcılığını zedelemez

Komediler
Bir Yaz Gecesi Rüyası bir büyü ve yanlışlıklar komedisidir Atina yakınlarındaki bir koruda yollarını şaşıran dört sevgili, Periler Kralı Oberon ile kavgacı hizmetkârı Puck'ın büyüsüne kapılırlar Kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir Onlar da perilere katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar Sonunda her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin Dük Theseus'un düğün şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir
On İkinci Gece de bir yanlışlıklar komedisidir Kadın kahraman Viola'nın gemisi yabancı bir ülkenin açıklarında batar Erkek kılığına giren ve "Cesario" adını alan Viola, ülkenin yöneticisi Dük Orsinonun hizmetine girer Erkek kılığındayken Dük'e aşık olur Orsino'nun aşık olduğu zengin Kontes Olivia da "Cesario"ya tutulunca durum karışır Gene en komik sahneler, neşeli Sir Tobby Belch ve arkadaşlarının Olivia'nın kendini beğenmiş ve süslü uşağı Malvolio'yu kandırmak için oyun oynadıkları sahnedir
Venedik Taciri de bir komedi olmakla birlikte ciddi bölümler de içerir Oyundaki kötü adam Yahudi tefeci Shylock'tur Borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar Antonio'dan, kendi vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister Shylock'un açgözlülükle bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra Antonio kendisini savunan genç bir avukatın zekâsı sayesinde kurtulur

Trajediler
Shakespeare'in tüm oyunları arasında en çok sahnelenen Romeo ile Juliet' tir İtalya'nın Verona kentinde yaşayan birbirlerine düşman ailelerin çocukları olan Romeo ile Juliet'in, aileleri arasındaki nefret yüzünden son bulan aşkları anlatılır
Hamlet'te, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez Oyun, yalnızca amcası Claudius'un değil, kraliçe ve Hamlet'in de öldükleri bir sahneyle biter
Kral Lear Shakespeare trajedilerinin en korkuncu, ama belki de en önemlisidir Gururlu ve bencil olan yaşlı Kral Lear, sadık ve sevgili kızı Cordelia'nın kendisini ne kadar sevdiğini ablaları gibi abartmalı bir dille açıklamaması üzerine, öfkeye kapılarak onu sürgüne gönderir ve tüm servetini öbür kızları Goneril ve Regan arasında paylaştırır Oysa iltifat dolu sözlerine karşın bu iki kardeş zalim ve haindir Çok geçmeden Lear onların gerçek yüzlerini görür Fırtınalı bir gecede sokağa atılan Lear, Cordelia'ya yaptığı haksızlığın acısıyla çıldırmaya başlar Sonunda onu kurtarmak için geri dönen Cordelia da düşmanları tarafından öldürülür Üzüntüden perişan olan kral kızının ölüsüne sarılarak son nefesini verir

Tarihsel Oyunlar
Shakespeare konuların İngiliz tarihindeki olaylardan alan birkaç oyun da yazdı Bunlardan ilki, rakiplerine ve düşmanlarına acımasız davranan kötü ruhlu ve kambur Kral III Rıchard'ı anlatan Kral Üçüncü Rıchard'ın Tragedyası'dır Kurbanları arasında Londra Kulesi'nde öldürülen iki genç prens de vardır Yaşamını yitirdiği Bosworth Field çarpışmasından bir gece önce prenslerin ve öteki kurbanlarının hayaletleri uykusunda Richard'a görünür
Tarihsel oyunlarından bazıları bir dizi oluşturur: The Tragedy of King Richard II, Henry Ivün iki bölümü ile Henry V The Tragedy of Richard I'ı da güçsüz kral tahtından vazgeçerek tacını IV Henry adını alan Henry Bolingbroke'a bırakır Öbür iki oyunda, yeni kralın yönetimi sırasında sorunlar ve ayaklanmalar baş gösterir; bu sırada kralın öz oğlu Prens Hal avare ve savurgan bir yaşam sürer Ama babasının ölümüyle tahta geçerek V Henry adını alan Prens Halin döneminde düzen yeniden kurulur V Henry'nin orduları Fransa'da büyük zafer kazanır Henry'nin Fransız prensesiyle evlenmesi her iki ülkeye de barış getirir
Shakespeare'in, konularını Eski Yunan ve Roma tarihinden alan oyunlarından en ünlüsü ise Julius Caesar'dır Bu oyunda dürüst ve erdemli bir kişiliği olan Brutus, Jül Sezar'ın kendisini Roma imparatoru ilan etmesini önlemek amacıyla, arkadaşlarıyla birlik olup çok sevdiği Jül Sezar'ı özgürlük adına öldürür Ama bunun cumhuriyetin yok olmasını önleyememesi üzerine de kendi canına kıyar

"Mutlu Son"la Biten Oyunlar
Shakespeare yaşamının sonlarına doğru kötülük ve acıyı içerdikleri için tam olarak birer komedi sayılmayan, ama ölümle değil de bağışlama ve mutlu sonla bittikleri için trajedi de sayılmayan birkaç oyun yazdı Bu oyunlardan biri olan Kış Masalı'nda, Leontes adlı bir kral hiçbir neden yokken karısı Hermione'yi kıskanır, karısıyla tüm ilişkisini keser ve bebek yaşındaki Perdita adlı kızının yabani hayvanlara yem olsun diye ıssız bir yere bırakılmasını emreder Perditayı bir çoban kurtarır ve büyütür Sonunda kız, babasına geri döner Kralın uzun yıllar boyunca pişmanlıkla andığı ve öldü diye yas tuttuğu Hermione de geri döner, böylece sonunda geçmişin hataları bağışlanır
Fırtına'da ise olay, düklüğü elinden alınan Prospero'nun yönetimindeki bir adada geçer Büyü gücüne sahip Prospero, hava perisi Ariel'i ve yarı insan yarı canavar Caliban'ı yönetmektedir Yıllar önce hileyle düklüğü ele geçiren Prospero'nun kardeşi Antonio, adanın yakınında bir deniz kazası geçirir Prospero büyü gücüyle kendisine haksızlık edenleri cezalandırır Ama daha sonra onları bağışlar ve kızı Miranda'nın Antonio'nun oğlu Prens Ferdinand ile evlenmesine izin verir Oyun Prospero'nun büyülü değneğini kırması, büyü kitabını denize atması ve tüm grubun düşmanlıkları geride bırakıp büyüyle onarılmış gemiyle İtalya'ya yelken açmasıyla sona erer


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar




SADRİ ALIŞIK (1925 - 1995)






Sadri Alışık 5 Mart 1925 yılında İstanbul'da doğdu Asıl adı Sadrettin olmasına rağmen, annesi Saffet hanım ve babası Rafet Kaptan onu hep Sadri diye çağırırlardı Babası Kaptan olduğundan haftada biriki kez eve gelebiliyordu Bu yüzden ailenin sorumluluğu ve idaresi anne Saffet Hanım'da idi Sadri Alışık sekiz yaşındayken kız kardeşi Nevin dünyaya geldi

Sadri Alışık'ın içindeki oyunculuk aşkı küçük yaşlarda kendini göstermeye başlamıştı Arkadaşları bilye oynayıp, uçurtma uçururken, O piyesler hazırlayıp mahalle arkadaşlarına oyunlarını sunardı Altı-yedi yaşlarındayken bir sünnet gecesinde Naşid Özcan Tiyatrosu'nu izledi O günden sonra tiyatroya olan tutkusu başladı Paşabahçe 39 İlkokulunda üçüncü sınıftayken ''İSTİKAL PİYESİ'' adlı oyunda "Adalı Halil" rolünü aldı ki bu başroldü

İlkokulu bittikten sonra ailenin isteği ile Cağaloğlu'na taşındılar Orta okul ikinci sınıfta tiyatro aşkı tekrar başladı Ancak okulda tiyatro yoktu

Liseye İstanbul Erkek Lisesin'de başladı Lisenin yanısıra Cağaloğlu Halk Evi'nde tiyatroya gidiyordu Liseyi bırakıp devam mecburiyeti olmadığından Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne kayıt oldu






Yavaş yavaş, sahne, resim, tiyatro derken sinemaya adım attı ve ilk filmi Günahsızlar'ı 1945 yılında çevirdi Şöhret basamaklarını hızla ilerleyen Sadri Alışık 1959 yılında çevirdiği Yalnızlar Rıhtımı adlı filmde otuz sekiz yıllık hayat arkadaşı Çolpan İlhan ile tanıştı Evlendikten bir kaç sene sonra oğlu Kerem dünyaya geldi Sinema yaşantısının yanı sıra, sahne showlarında da çok başarılı oldu İçkiyi çok seven Sadri Alışık, en iyi dostu Ayhan Işık'ın ölümünden sonra kendini iyice içkiye verdi Karaciğer yetmezliğinden Amerika'ya giden Sadri Alışık Amerika'da yaşayan Türk doktoru Münci Kalayoğlu tarafından ameliyat edildi ve sağlığına kavuştu Sanat yaşamını televizyonda devam ettirdi

Sadri Alışık genellikle, değişen toplumsal değerler içinde güzelliğe tutkun, umutlu, yaşama sevinciyle dolu, dürüstlüğü ve doğruluğu özleyen insan tipini oynadı

Sinemanın yanısıra şiir ve resimle de uğraşan Alışık, beş yüzün üzerinde filmde rol aldı En son rolü ise Yengeç Sepeti adlı dizide baba rolüydü

Sadri Alışık 18 Mart 1995 yılında vefat etti

FİLMLERİ

Oyuncu (189 Film) Dansöz 2000-Yengeç Sepeti 1994-Çapkın Baba 1990-Saat Sabahın Dokuzu 1987-Şalvar Bank Reşit 1986-
Çalıkuşu Miralay Hayrullah Bey 1986-Bebek Davası 1986-Kartallar Yüksek Uçar Banazlı İsmail 1983-Acı Hatıralar Osman 1977-Seyahatname 1977-Saffet Beni Affet 1976-Baş Belası Baba 1976-Ben Sana Mecburum 1976-
Hamza Dalar Osman Çalar 1976-Deli Deli Tepeli 1975-Haşhaş 1975-Atını Seven Kovboy Red Kit 1974-Ne Hakem 1974-Ayyaş 1974-Balıkçı Osman 1973-Tatlım 1973-Dikiz Aynası 1973-Turist Ömer Uzay Yolunda Turist Ömer 1973-Dertli Haşmet 1973-Afacan Harika Çocuk 1972-Aynı Yolun Yolcusu 1972-Kırk Yalan Memiş Memiş 1972-Sevgili Hocam 1972-Ay Aman Of 1972-Gelinlik Kızlar Sadi 1972-Çılgın Yenge 1971-Sevdiğim Uşak 1971-Kavanoz Dipli Dünya 1971-Afacan Küçük Serseri 1971-Ayıpettin Şemsettin 1971-Cımbız Ali 1971-Tamam Mı Canım 1971-Toto Kralı 1971-Turist Ömer Boğa Güreşçisi Turist Ömer 1971-Üvey Ana 1971-Ali Baba Kırk Haramiler Ali Baba 1971-Afacan 1970-Fıstık Gibi 1970-Talihsiz Yavru Fatoş 1970-İç Güveysi 1970-Turist Ömer Yamyamlar Arasında Turist Ömer 1970-Ah Müjgan Ah 1970-Arkadaşlık Öldü mü? Osman 1970-Erkeklik Öldü mü Abiler 1970-İşler Karışık 1970-Talihsiz Baba 1970-Tatlı Hayat 1970-Darıldın Mı Cicim Bana Osman 1970-Acı İle Karışık 1969-Altın Kalpler 1969-Damga 1969-Hancı Turhan 1969-Kaldırım Çiçeği 1969-Menekşe Gözler 1969-Muhabbet Kuşu 1969-Turist Ömer Arabistan'da Ömer 1969-Kırmızı Fener Sokağı 1968-Dertli Gönlüm 1968-Agora Meyhanesi 1968-Yara 1968-Paydos Öğretmen Murtaza 1968-Benimle Evlenir Misin Cafer 1968-Efkarlı Sosyetede Efkarlı Arif 1968-Hindistan Cevizi 1967-Kız Kolunda Damga Var 1967-Gecekondu Peşinde 1967-Serseri 1967-Serseriler Kralı 1967-Akşamcı 1967-Bekar Odası Kazım 1967-Bitirimsin Abi 1967-Marko Paşa 1967-Şaşkın Hafiye Killing'e Karşı Şaşkın Hafiye 1967-Ağır Suç Şevket 1967-Ringo Kazım Ringo Kazım 1967-Karakolda Ayna Var Taş kasaplı Necati 1966-Günahkar Kadın 1966-Gariban 1966-Sevgilim Bir Artistti 1966-Şoför Deyip Geçmeyin 1966-Turist Ömer Almanya'da Ömer 1966-Seni Bekleyeceğim 1966-Milyonerin Kızı / İntikam Hırsı 1966-Ağlama Değmez Hayat Osman 1966-Ah Güzel İstanbul Haşmet 1966-Sokak Kızı 1966-Boyacı 1966-Efkarlıyım Abiler Gönlübol Arif 1966-Kaderin Cilvesi Ahmet 1966-Serseri Aşık 1965-Üç Kardeşe Bir Gelin 1965-Ava Giden Avlanır 1965-Hırsız 1965-Nazar Değmez İnşallah 1965-Berduş Milyoner 1965-Pantolon Bankası 1965-Soytarı 1965-Şakayla Karışık Ofsayt Osman 1965-Seveceksen Yiğit Sev 1965-Adım Çıkmış Sarhoşa 1965-Kocamın Nişanlısı 1965-Komşunun Tavuğu 1965-Turist Ömer Dümenciler Kralı Turist Ömer 1965-Sana Layık Değilim Osman 1965-Yankesicinin Aşkı (Yankesici Kızın Aşkı) Osman 1965-Beş Şeker Kız 1964-Fıstık Gibi Maşallah Fikri/Fikriye 1964-Bomba Gibi Kız Kenan 1964-Anadolu Çocuğu 1964-Ahtapotun Kolları 1964-Ayşecik Çıtı Pıtı Kız 1964-Hızır Dede 1964-Köye Giden Gelin 1964-Sokakların Kanunu 1964-Erkek Sözü 1964-Kelebekler Çift Uçar 1964-Uçurumdaki Kadın 1964-Turist Ömer Ömer 1964-Sıkı Dur Geliyorum 1964-Ayşecik Cimcime Hanım Turist Ömer 1964-Avare Sedat 1964-Taşralı Kız Sami 1964-Afilli Delikanlılar Salih 1964-Çalınan Aşk 1963-Helal Olsun Ali Abi 1963-Aman Kimse Duymasın 1963-Kendini Arayan Adam 1963-Arka Sokaklar Nejat Bey 1963-Üç Öfkeli Genç 1963-Bize de mi Numara 1963-Geçim Dünyası 1963-Acı Aşk 1963-Dişi Kurt Kudret Reis 1963-İlk Göz Ağrısı 1963-Maceralar Kralı 1963-Hayat Bazen Tatlıdır 1962-Küçük Hanımın Kısmeti 1962-Fatoş'un Bebekleri 1962-Küçük Hanımın Şoförü Bülent 1962-Ayşecik Yavru Melek 1962-Daima Kalbimdesin 1962-Küçük Hanım Avrupa'da Bülent 1962-Aşkın Saati Gelince 1961-Seviştiğimiz Günler 1961-Küçük Hanımefendi Bülent 1961-Utanmaz Adam 1961-Şahane Kadın 1961-Seni Benden Alamazlar 1961-Silahlar Konuşuyor 1961-Külkedisi 1961-Vatan Uğruna 1959-Ben Kahpe Değilim 1959-Düşman Yolları Kesti 1959-Şeytan Mayası 1959-Hicran Yarası 1959-Kalpaklılar 1959-Zümrüt Fuat 1959-Yalnızlar Rıhtımı Rıdvan Kaptan 1959-Altın Kafes 1958-Duvaklı Göl 1958-İstanbul Macerası 1958-İftira 1958-Kahpenin Aşkı 1957-Beş Hasta Var 1956-Izdırap Şarkısı 1955-Sevdiğim Sendin 1955-Battal Gazi Geliyor Eflahun 1955-Beyaz Şehir 1955-Halıcı Kız 1953-Soygun 1953-Suçlu Benim 1953-İki Süngü Arasında 1952-Yavuz Sultan Selim Ağlıyor 1952-Vatan ve Namık Kemal 1951-Şanlı Maraş 1951-Tanrı Şahidimdir 1951-Kendini Kurtaran Şehir 1951-Allahaısmarladık 1951-Hürriyet Şarkısı 1951-İstanbul Çiçekleri 1951-Çakırcalı Mehmet Efe 1950-İstanbul Geceleri 1950-Fato / Ya İstiklal Ya Ölüm 1949-Günahsızlar 1944

--->: Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar frmacil sayfa 2iki --->: Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar




Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar




OSCAR WILDE
16 Ekim 1854'te Dublin'de (İrlanda) ailesinin ikinci çocuğu olarak doğdu Babası dönemin ünlü doktorlarından William Wilde, annesi İrlanda'nın İngiltere'den bağımsızlığını savunan devrimci şiirleriyle dikkat çekmiş yazar Jane Francesca Elgee idi Wilde'ın üçü gayrımeşru beş kardeşi vardı Kendisinden üç yaş küçük kız kardeşi Emily'nin henüz on yaşındaki ölümü Wilde'ın çocukluk döneminin en sarsıcı olayı oldu; yazar kardeşinin saçlarından bir tutamı ömrünce üzerinde taşıdığı küçük bir zarfta sakladı

Wilde'ın öğrenim dönemi çeşitli burslar kazanmasını sağlayan başarılarla geçti 1874'te Oxford Magdalen College'den mezun olduktan sonra sanat eleştirmeni olarak çalışmaya başladı 1878'de Ravenna adlı şiiriyle Newdigate Ödülü'nü kazandı ve bir yıl sonra Londra'ya yerleşti 1881'de Poems (Şiirler) adlı ilk kitabı basıldı Aynı yıl estetik konferansları vermek üzere ABD'ye geçti Başlangıçta dört ay olarak planlanan elli konferanslık dizi yaklaşık bir yıl sürdü ve Kanada'dakilerle birlikte yazar, dokuz aylık bir süre içinde yüz kırkın üzerinde konferans verdi Bu dönemde Amerikalı yazar ve şairler Henry Longfellow, Oliver Wendell Holmes ve Walt Whitman'la tanıştı ve bir yıl sonra New York'ta sahnelenecek olan Vera adlı oyununu düzenledi Kuzey Amerika dönüşü üç yıl Paris'te kaldı 1883'te Duchess of Padova (Padova Düşesi) adlı oyunu yazdı 1884'te Constance Lloyd'la evlendi İki yıl içinde bu evlilikten iki erkek çocuk sahibi oldu 1887'de Woman's World Dergisi'nin editörlüğünü üstlendi; aynı yıl Canterville Hayaleti'ni kaleme aldı Bundan sonraki altı yıl Wilde'ın yazarlık hayatının en verimli dönemi oldu Çocuk öykülerinden oluşan iki kitap, 1890'da bir Amerikan dergisinde yayınlanan tek romanı Dorian Gray'in Portresi, A Woman of No Importance (Önemsiz Bir Kadın), An Ideal Husband (İdeal Bir Koca) ve The Importance of Being Earnest (Ciddi Olmanın Önemi) adlı oyunları bu dönemde yayınlandı Dorian Gray'in Portresi 1891'de kitap haline getirildi ve içerdiği homoerotik öğeler şiddetli tepkilere yol açtı Aynı kitap daha sonra Wilde'ın kaderini belirleyecek davalarda kanıtmışçasına kullanıldı Bununla birlikte aynı dönemde yazılan oyunları büyük beğeni topladı ve onu zamanının en önemli oyun yazarlarından biri haline getirdi

Oscar Wilde 1891'de Queensberry Markisi'nin üçüncü oğlu, üniversite öğrencisi Lord Alfred 'Bosie' Douglas'la tanıştı Kısa süre içinde çift dört yıl sürecek bir aşk yaşamaya başladı 1895'te Wilde, oğlunun kendisiyle ilişkisini tasvip etmeyen ve kendisine kamu önünde hakaret eden Queensberry Markisi'ni iftira suçlamasıyla dava ettiyse de bir süre sonra davayı geri aldı Ancak Markinin Wilde aleyhine açtığı dava yazarın "gayrıtabii davranışlar"dan iki yıl kürek cezasına çarptırılmasıyla sonuçlandı Tutuklanmasıyla birlikte evinde bulunan her şey 25 şilinlik bir bedelle satıldı Yazarın torunlarından birinin deyişiyle " krallık, çağının kibirli ikiyüzlülüğüne meydan okumaya cesaret etmiş parlak ve öfkeli bir hayatın yirmi yılını sembolik olarak kendisinden koparmıştı" 1897'de hükümlülüğü sırasında sevgilisine yazdığı mektuplardan oluşan De Profundis'i yazdı ve aynı yıl serbest bırakıldı Hayatının kalan kısmında Sebastian Melmoth adını alarak Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde amaçsızca dolaştı; bu arada mahkumiyetinin geçtiği yerin adını taşıyan Reading Zindanı Baladı yayınlandı Wilde bir süreliğine Alfred Douglas'la yeniden bir araya geldiyse de birliktelikleri çok kısa sürdü

Tutuklanmasından sonra eski aile adlarından biri olan "Holland"ı soyadı olarak alan eşi çocuklarını alarak İsviçre'ye göçmüş ve 1898'de orada ölmüştü Oscar Wilde 30 Kasım 1900'de Paris'te öldü ve Pere Lachaise Mezarlığı'nda gömüldü


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar




Levent Kırca

Levent Kırca, (d 1950, Samsun) Türk tiyatro ve sinema oyuncusu

İlk kez 1964'de Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahneye çıktı Ankara Birlik Sahnesi ve Halk Oyuncuları'nda çalıştı Nasreddin Hoca Oyun Treni, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Sağlık Olsun!, Ne Olur Ne Olmaz gibi televizyon dizilerinin yapımcılığını üstlendi

1978'de Altınşehir adlı filmle sinemaya geçti Ne Olacak Şimdi? ve Mavi Muammer adlı filmlerde oynadı Hodri Meydan Topluluğu adlı tiyatro grubunu kurdu Eşi Oya Başar ile birlikte Güzel ve Çirkin ve Sefiller adlı oyunları sergiledi Üç Baba Hasan, Kadıncıklar adlı oyunları sergiledi 17 yıl süren Olacak O Kadar adlı televizyon programını hazırladı İlk sinema yönetmenlik denemesini Son adlı filmle yaptı Daha sonra Şeytan Bunun Neresinde adlı filmi yönetti

1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı

Oynadığı Bazı Tiyatro Oyunları

Ateşin Düştüğü Yer
Toros Canavarı
Kadıncıklar
Üç Baba Hasan
Sefiller
Güzel Ve Çirkin
Oyun Nasıl Oynanmalı

Filmografi

Ağa Kızı, 2004 (Oyuncu : Osman Ağa-Hasan Ağa rolünde)
Kendini Bırak Gitsin, 2004
Şeytan Bunun Neresinde, 2002 (Oyuncu ve yönetmen)
Son, 2001 (Oyuncu, senarist ve yönetmen)
Ölürsün Gülmekten, 2000
Mavi Muammer, 1985 (Oyuncu : Muammer rolünde)
N'Olacak Şimdi?, 1979(Oyuncu: Orhan rolünde)
Altın Şehir, 1978 (Oyuncu : Ökkeş rolünde)


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar




Afife Jale

Afife Jale (1902, İstanbul - 24 Temmuz 1941, İstanbul), ilk Türk kadın tiyatro oyucusudur
Dr Sait Paşa'nın torunudur Tiyatro sevgisiyle 1918'de, Türk ve Müslüman kadınlarının sahneye çıkmaları yasak olan bir dönemde Darülbedayi'ye (Şehir Tiyatroları) alınmak üzere açılan sınava girer Prof Metin And, Türk Tiyatrosu Tarihi kitabında o dönemi "1920 yılında Darülbedayi, Hüseyin Suat'ın "Yamalar" adlı oyununu Kadıköy'deki Apollon Tiyatrosu'nda (şimdiki Reks Sineması) sahneye koyuyordu Bu oyunda Emel adlı kızı oynayan Eliza Binemeciyan topluluktan ayrılıp yurt dışına gittiği için bu rolü yüklenecek bir bayan aranıyordu bu rol için seçilen Afife, "Jale" takma ismiyle Kadıköy'de Apollon Tiyatrosu'nda sahneye çıkar O tarihi geceyi, altı yıl sonra Refik Ahmet Sevengil'e anlatırken "Hayatımda mesut olduğum ilk gece" diyordu; "Sanatın, ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içinde idim Opiyekte güzel bir sen (scene : sahne) vardır; ağlama sahnesi Orada taşkın bir saadetle ağladım Sahiden ağladın Alkış, alkış, alkış Perde kapandı; açıldı, bana çiçekler getirdiler Muharrir Hüseyin Suat bey, kuliste bekliyormuş; ben çıkarken durdurdu; alnımdan öptü: "Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı; sen işte o fedaisin" dedi şeklinde konuşmuştu

Daha sonra "Tatlı Sır" ve "Odalık" oyunlarında da polis baskını ile karşılaşır İçişleri Bakanlığı'nın gönderdiği bir genelgeyle müslüman kadınların sahneye çıkmaları yasaklandı Ancak bu işin bir de geçmişi vardı 10 Kasım 1918'de, Behire, Memduha, Beyza, Refika ve Afife stajyer kadrosuna alınmışlar, ötekiler işi bırakmışlardı İkisi de sahneye çıkarılmamışlardı Refika suflör olarak çalışıyordu Tüm baskılara karşın bundan sonra Burhanettin Topluluğunda Seniye, Yeni Sahne’de Şaziye (Moral), Münire (Neyyire Neyir), Bedia (Muvahhit) Milli Sahne'de Huriye ve Hikmet, Ruhat gibi Müslüman Türk kadınları Afife'yi izlediler" diye anlatır

Nezihe Araz'ın kaleminden Afife şöyle sesleniyor "Beni acıyarak değil, düşünerek severek, kucaklayarak hatırlayın Tiyatro varsa ben varım" inancı ve aşkıyla yaşıyordu Afife, "Olmak ya da olmamak" işte gerçek buydu onun için "Olmak"la sanatını icra etmek eşanlamlıydı, bu eşanlam da tiyatroydu Toplum hayatında ilk olmak; yani onun deyimle "ilk ateşi yakmak"," ilk türküyü söylemek"," ilk aşkı ya da direnişi başlatmak" bir olaydı ve bunun her zaman bir bedeli vardı İlkler yol boyu bu bedeli ödediler"

Bu zaptiye baskının ilkinde Afife arkadaşlarınca kaçırılmışsa da daha sonra sokakta polisce yakalanarak karakola götürülür "Dinini, milliyetini unutan sen misin?" diye hırpalanır Aile içinde babası da onun tiyatrocu olmasına karşıdır Babasının gözünde Afife artık fahişedir Evden de ayrı yaşamak zorundadır Bu arada Darülbedayi'deki ücretli görevine de son verilir Güvencesiz ve parasızdır Önüne geçilmeyen şiddetli baş ağrıları başlar Hekimi morfinle tedavi yoluna giderek büyük bir yanlışlık yapar Bunun sonucu Afife artık bir morfin bağımlısıdır Bu nedenle yaşamının son yıllarını Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde geçirir ve 39 yaşındayken burada ölür

Günümüzde, bir şirket tarafından düzenlenen ve gelenekselleşmiş hale gelen Afife Tiyatro Ödülleri, sanatçının anısına her yıl düzenlenmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar

Eski 10-24-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ünlü Tiyatrocular Ve Yazarlar




Müşfik Kenter

Müşfik Kenter (8 Eylül 1932, İstanbul - ) Türk-İngiliz tiyatro oyuncusu Tiyatrocu Yıldız Kenter'in kardeşidir Ablası ile birlikte Kent Oyuncuları'nı kurmuştur

Diplomat Ahmet Naci Kenter ve Olga Cynthia'nın oğlu olarak 1932 yılında İstanbul'da dünyaya geldi 1947`de Ankara Devlet Tiyatrosu Çocuk bölümünde tiyatroya başladı Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde eğitim gördü; okulu 1955 yılında yüksek derece ile bitirdi ve devlet tiyatrosuna girdi Sanat yaşamı, devlet tiyatrosunda oynadığı Oğuz Ata oyunu ile başladı

Müşfik Kenter, 1959 yılında Devlet Tiyatrosu'ndan ayrıldı, İstanbul'a giderek kardeşi Yıldız Kenter ile beraber Muhsin Ertuğrul ile çalıştı, Küçük Sahne'de oyunlar sergilediler Şükran Güngör ve Kamuran Yüce ile bu dönemde biraraya geldiler ve dörtlü olarak birlikte uzun yıllar tiyatro yaptılar

1960-1961 yılları arasında Site Tiyatrosu`nu kurdular 1962'de adını Kent Oyuncuları olarak değiştirdiler İki kardeş ve Şükran Güngör, 1968'de İstanbul’da Kenter Tiyatrosunun binasının inşaatını tamamladılar Tiyatroyu yapmaları tüm paralarını ortaya koymalarını, büyük bir turne ile Anadolu'yu gezmelerini ve bir koltuk satma kampanyası ile destek toplamaları gerekmişti Seyircilerin pek anlamayacağı düşünülen oyunları sahnelemekten çekinmediler

Müşfik Kenter, İngiliz Kültür Heyeti ve Rockefeller`den burslar alarak Amerika ve İngiltere`de tiyatro araştırmaları yapmış ve incelemelerde bulunmuştur

İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, Yugoslavya, Kıbrıs gibi bir çok ülkede oyunlar sergiledi

Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı`ndan emekli olduktan sonra, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Başkanlığını ve Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği görevlerinde bulundu

Tiyatro oyunculuğunun yanı sıra sinema oyunculuğu da yaptı 1966 Antalya Film Festivali'nde, Bozuk Düzen filmiyle "en iyi yardımcı erkek oyuncu" ödülünü kazandı Yerli ve yabancı TV filmlerinde seslendirme yaptı Mehlika Kenter ve Gülsüm Kamu ile evlenip ayrıldı Kadriye Kenter'le evlidir

Oynadığı Bazı Tiyatro Oyunları

Nasrettin Hoca Birgün
Çözüm
Kuvayi Milliye
Huysuz İhtiyar
Anlat Şehrazat (Binbir Gece Hikayeleri)
Martı
Helen Helen
Martı
Lütfen Kızımla Evlenirmisin
İvanov
Nükte
Ramiz İle Jülide
Ver Elini Brodvey
Konken Partisi
Görünmez Dostlar
Van Gogh
Kim Kimi Kiminle
Kökler
Kahramanlar Ve Soytarılar
Arzu Tranvayı
Vanya Dayı
Çöl Fresi
Buzlar Çözülmeden
Ders
İnsan Denen Garip Hayvan
Ayak Takımı Arasında
Sanalyeler
İçerdekiler
Salıncakta İki Kişi
Bedel
Üç Kız Kardeş
Bir Garip Orhan Veli
Üç Kuruşluk Opera
Kapıcı
Yarın Cumartesi
Öfke
Nalınlar
Mary-Mary
Antigone
Mikadonun Çöpleri
Cyrano De Berjerak
Hamlet
On İkici Gece
Deli İbrahim


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.