Troya Mitolojisi |
05-08-2009 | #1 |
ysnkrks
|
Troya MitolojisiTROYA MİTOLOJİSİ Troya şehrinin kurulmasıyla ilgili mitosta, Troaslı İlios günün birinde Frigya Kralı'nın düzenlediği bir yarışmaya katılarak birinci olur Kazandığı ödüller içinde kara benekli bir inek de vardır Biliciler İlios'a ineği izlemesini ve kentini ineğin durduğu yerde kurmasını söylerler İnek gidip gidip Karamenderes (Skamondros) ile Dümrek (Smois) ırmaklarının arasında denize yakın bir yerde durur Kurulan şehre önce İlios, sonra kurucunun atalarında Tros'un anısına Troya adı verilir Bir süre sonra Zeus kente Pallas Athena heykeli indirecek, İlios da heykelin indiği yere Athena tapınağını yapacaktır İlios soyu çoğalarak Priamos'a kadar gelir Homeros'un İlyada'sında geçen şu çok ünlü savaşın hikayesi ise kısaca şöyle ortaya çıkmıştır; Tanrı Zeus'un bir kuğu şekline girerek Leda'dan peydah ettiği Helena evlenecek yaşa gelince Akhaların önde gelenleri Tündareos'un sarayına giderler Burada Tündareos ya da Helena'nın seçimiyle, Menelaos Helena'nın kocası olur Daha sonra Tündareos ölünce Sparta Krallığı Menelaos'a kalmıştır Efsaneye göre, savaşın nedeni ise Iolkos Kralı Pelans ile Thetis'in düğünlerine davet edilmeyen kavga tanrıçası Eris'in, sinirlenip bir oyun düzenlemesi ve Hera, Afrodit ve Athena'nın oturduğu ziyafet sofrasına, üzerinde 'en güzele' yazılı bir elma atmasıyla başlar Elmanın kimin olduğu üzerine 3 güzel tartışmaya başlarlar ve Zeus'tan bu sorunu çözmesini isterler Zeus işin içinden çıkamayınca, çareyi dağlarda çobanlık yapan ve yalnız yaşayan Paris'i rehber ilan etmekte bulur Güzellerden her biri kendisini seçmesi için Paris'e bir şey vadederler Paris Afrodit'e kanar ve dünyanın en güzel kadınını elde etmek için Afrodit'i yarışmanın birincisi seçer Paris, Afrodit'in yardımıyla Sparta'ya gider, Helen'i kaçırır, prensi olduğu Troya şehrine geri döner Bunun üzerine Sparta Kralı Menelaos, Akha ordularını toplayarak Troya'ya savaş açar Böylece 10 yıl sürecek Troya savaşı başlamış olur Troya, Kazdağı'nın eteğinde, Skomondros(K Menderes) ile Simoeis(dümreli) çaylarının sınırladıkları ve bir yanı Ege denizine, bir yanı boğaza bakan üçgen biçimli, ova egemen yüksekçe bir yerde kurulmuş, Schilemann, Dorgfeld ve Blegen tarafından kazılımıştır 1871'de Schilemann, Priamos'un hazinesini bulma umuduyla işe başlamıştır 1882'de Schilemann, WDorpfeld ile birlikte çalışmış ve Dorpfeld burada 9 yapı katı saptamıştır 1932-1938 arası CarlWBlegen başkanlığında yapılan kazılar sonucunda Dorpfeld'in 9 kültür katı, 30'a yakın yerleşme katına bölünmüştür Troya şu anda Monfred Korfmann tarafından kazılmaktadır TROYA 1 (MÖ 3000-2500) Troya 1'in en gelişmiş evresi 1y'de kentin çapı 90 metreydi Toya 1'in ana girişi güney tarafta ve duvarı çok iyi korunmuş durumdadır İki kule ile savunulan kent kapısı 297 metre enindeydi 3 metre kadar genişlikte dar bir koridor şeklinde bu girişin iki yanında üçgen şeklinde yapılmış olan savunma kulelerinin de doğu yönündekinin alt kısmı ve bitişindeki sur kalıntıları görülebilir Yüksekliği 35 metreye yakın olan kule kalıntısının tabanının irü taşlardan oluştuğu, duvarlarının da yukarıya doğru çıktıkça küçülen taşlardan örüldügünü görmekteyiz Troya 1'e ait en sağlam kalıntı megaron tarzı bir evdir(1b) Onun altındaki yapı ise 1a katmanına aittir Yine megaron tarzı evin dıştan ölcüsü 18,75*7 metre, duvar örtüsü balık sırtı şeklindedir Büyük odasında biri tam ortada, diğeri doğu duvara yakın olmak üzere 2 ocak bulunmuştur Sadece birinci ocak görülebilir durumdadır Aynı odada kuzey ve doğu duvara doğru dayanan ve günümüzde izleri belli olmayan platform, 2 metre uzunluğunda, 90 cm genişliğinde ve ve 30 cm yüksekliğindeydi Bu megaron yapısı bugüne değin bilinen en eski örnekti Güneyinde pek belirgin olmayan 5 paralel duvar kalıntısının da megaron tipi yapı olma olasılığı vardır 1987 yılında Troya 1 evresine ait duvarların hemen hepsi temizlenmiştir Schilemann yarmasındaki yapılar Troya 1 evresine aittir ve MÖ 3000-2800'lere tarihlenmektedir Troya 1 büyük bir tahriple son bulmuştur TROYA 2 (MÖ 2500-2200) Troya 2'nin çapı 110 metreyi geçmekte ve 7 yapı katından oluşmaktaydı Troya 1 bir yangınla son bulmasına rağmen Troya 2'de gelişmeler görülür Fakat kültür değişikliği yoktur Eski dünyanın batısında, bir plan sistemi gösteren ilk kent olma özelliğini taşır Anıtsal ölçüde megaronların yanyana bir cephe oluşturacak biçimde sıralanmaları ve bu yapı kompleksine propilonla girilmesi sistemi, 700 yıl sonraki Tiryns akropolünde görülmektedir En geç evresi olan 2g yapı katında yerleşmenin orta noktasında yer alan, megaron tipi plana göre inşaa edilen yapının krala ait olabileceği, değilse bile bir bir toplantı yeri olabileceği tahmin edilmektedir Bu yapı evresindeki planların megaron tipinin türevleri oldukları görülmektedir Konutların büyüklükleri arasındaki farklılıklar ise Troya 2g yerleşmesinde yaşayan toplumda belirli bir sosyal farklılaşmanın olduğunun kanıtıdır Troya 2, üç ana evresiyle tanmlanmaktadır(2a, 2b, 2c-g) Bunların herbirinin yeni bir sur duvarı vardır 2a'dan FL ve FN olarak gösterilen, üstleri açık ve koridorlu 2 geçit kalmıştır Bunlar 2b'nin duvarlarına uydurulmuş ve kullanılmaya devam edilmiştir FM (c5-6) ve FO(f-g6-7) kapıları ana girişlerdir Büyük megaronun ( )olarak gösterilen çoğu yeri Schilemann'ın kuzey-güney açması sırasında tahrip olmuştur Troya 2 büyük kent kapısı güney surunun(FN) ortasında idi Güneybatı kapısının (FM gc) kalıntıları ve taş döşemeli 21x7,5 metre boyutlarındaki rampası iyi korunmuştur Bu rampa, girişi 5,25 metre uzunluğunda ve 2 kanatlı bir kapısı olan, FM propilonuna çıkıyordu Megaron planlı (FM) propilonu 2c-g evrelerine aitti FN kapısı 2c'nin ana girişiydi Son evreye ait olan giriş, FN ile gösterilen büyük propilondu ve megaron biçimindeydi Buradan 2c-g (2200-2100) yıllarında yapılan açık bir alana giriliyordu Çakıl döşeli bir avlu içindeki alan 2a ve 2b'nin kent duvarlarının üstü düzeltilerek yapılmıştı Büyük megaron (2a), 2c yapı katına aitti 1989 kazılarında yapının yangın geçirmiş doğu duvarı ortaya çıkarılmıştı Yapı tepenin en yüksek noktasında ve çevreye çok hakim bir konumdaydı Bir kısmı Schilemann'ın kuzey-güney açması ile tahribe uğramışsa da planı saptanmıştır Dorpfeld'in saptadığı 2h, 2r, 2f megaronlarının da kral ailesine ait olmsası muhtemeldir 2d yapısı ise depo niteliğindedir Schilemann tarafından 1871-90 yılları arasında yapılan çalışmalarda Troya 2 yapı katmanları arasında ele geçirilen hazine buluntusu çok gelişmiş bir metal işçiliğinin örneği ve gelişmiş bir dış ticaretin göstergesidir Schilemann, Priamos'un diye nitelediği hazineyi Troya 2'nin rampalı kapısının batı duvarı dibinde bulmuştur Bu evrenin çanak çömleği de karakteristiktir Kazılarda Troya 2'ye ait buluntuların çoğunun 1 metre kalınlığında bir yangın molozunun atından çıkması, bu kentin ani bir istilaya uğradığının bir göstergesidir Bu nedenle Schilemann burayı Homeros'un İlyada'sında geçen Troya olarak nitelendirmiştir Aynı dönemde Batı Anadolu ve Kıta Yunanistan'ındaki çeşitli yerleşimlerdeki benzer yıkımlar ve izleyen dönemde bu kentlerin kültür yaşamında görülen uzun süreli durgunlukların MÖ 2000 yıllarının başlarında Orta Avrupa'dan gelen Hint-Avrupa kökenli göçlerden olduğu sanılmaktadır Troya 2'yi dışardan gelen göçmen toplulukların yıktığı ve buraya yerleşmeden yollarına devam ettikleri sonucuna varılmıştır TROYA 3 (MÖ 2200-2050) Hisarlık höyüğündeki 3 Erken Tunç Çağı yerleşmesinde yaşam şeklinin pek değişmediği görülmektedir Bu dönemde 4 yapı evresi saptanmış ve höyüğün 3 metre daha yükseldiği anlaşılmıştır Evlerin döşemelerinin daha önceki gibi sıkıştırlmış kil ya da toprakla kaplandığı, duvarların da aynı şekilde örüldüğü biliniyor olsa bile bu dönemde bağımsız konutlara rastlanmamaktadır Bitişik yapılan evlerin arasında kalan sokaklar oldukça dardır Daha önceki dönemden farklı olarak, kent surlarının tamamen taştan yapıldığı ve hatıllarla güçlendirilmiş kerpiçlerin kullanılmadığı görülmektedir Son yapılan kazılarda Troya 4'ün altındaki tabakalarda bir sınır ya da teras duvarı ortaya açığa çıkarılmıştır ve bunun Troya 2'nin sonu olabileceği düşünülmektedir Ayrıca, kuzeye doğru, üzerinde beyaza boyanmış kerpiçlerin olduğu, bir yapıya ait taş temel bulunmuştur Bu dönemde pişmiş kap üretiminde ve dokumacılıkta eskiden beri bilinen gelenekler sürdürülmüştür TROYA 4 (MÖ 2050-1900) Beş ayrı yapım evresinin izlendiği bu kat Erken Tunç çağının son yerleşmesidir Kazılarda ele geçen eşyalardan Kıta Yunanistan'ı, Ege adaları ve Orta Anadolu'yla ilişkilerin yoğunlaştığı anlaşılmaktadır Bitişik yapılmış, kil döşemeli taş temel üzerine kerpiçten oluşturulmuş duvarları olan evlere ve ilk kez avlularda yer alan kubbeli fırınlara rastlanmıştır Troya 4 evresine ait, üstüste 6 yangın evresinin olduğunu bilmekteyizDoğu profilinde bunu açıkça görmek olasıdırBütün bu tabakaları 4evreye tarihlememizin nedeni, binaların aynı yapım planlarını izlemiş olmasıdırBitişik yapılmış olan bu evlerin hepsinde, girişin sağ ya da solunda mutlaka oval fırın vardırBinalar ve tabanlar inanılmaz derecede güneye doğru eğim yapmışlardırBu nedenle, höyüğün kenarında olan bu önemli buluntuları saptamak mümkün olmuştur Böylece Troya 4'ün mimari planı açık bir şekilde gözönündedir En alttaki yanık tabakada, bir oda içinde yabani hayvan kemiklerine rastlanması, bunların o dönemde sürekli meydana gelen yangınlardan kaynaklandığını düşündürebilir TROYA 5 (İÖ 1900-1800) 6 yapım evresinin saptandığı iki metre kalınlığa sahip bu yerleşme katmanında Batı Anadolu'da, Erken Tunç Çağı'ndan Orta Tunç Çağı'na geçiş dönemine rastlanmıştır Bu dönemde Ege dünyasıyla süregelen ilişkilere Kıbrıs'la başlayan ilişkilerin eklendiği sanılmaktadır Surların alt kısımları işlenmemiş taşlardan ve üst kısımları kerpiçten yapılmıştır Evlerin planlanmış döneme göre daha düzenli olduğu, dikdörtgen bir alanın üç tarafına küçük odaların yapıldığı, odaların köşelerinde kilden yapılmış oturma veya yatak sekilerinin olduğu, kubbeli ocakların veya arı kovanı şeklindeki fırınların kullanıldığı anlaşılmaktadır Evlerden birinin döşemesinin altında hocker tarzında (insanın ana karnındaki duruşu) gömülmüş yeni doğmuş bir bebenin iskeletine ait kemik kalıntıları bulunmuştur TROYA 6 (İÖ 1800-1275) Troya 6, 300000 m2 bir alana yayılmıştır Sekiz yapı katından oluşan 6'ncı yerleşme üç ana evre gösterir En parlak devir Troya 6(f-e) evreleridir Kazılarda elegeçen buluntular, tamamıyla yeni plan ve yapılar, Troya 6'nın o döneme kadarki yaşayanlarından başka insanlarla ilişkisi olmuş olabileceğini akla getirmektedir Sur duvarı, birbirine beş kapıyla bağlanan altı bölümden oluşur Surun en görkemli bölümü 6g evresine giren bir kuledir ve uzunluğu 18, genişliği 8 metredir Kulenin ortasında keskin köşeli bir sarnıç ve onun içinde sekiz metre derinlikte kayaya oyulmuş bir kuyu vardır Bu kuyudan kuşatma sırasında yararlanılıyordu Uzunluğu 415, genişliği 45 m olup yüksekliği 4 m'yi geçen duvar boyunca dört dikey çıkıntıya rastlanır Fakat bu duvar yüksek bir Roma dönemi duvarıyla kapanmaktadır (6 r - 6 s) Buleteryon ve Schliemann'ın kuzey-güney açması ile tahrip edilen duvarın doğu bölümü iyi durumdadır 6 h kulesi tarafından tahrip edilen sur günümüzde etkileyici bir durumdadır Bu duvarlar konglomera taş bloklar ile dörtgen kesilip dış yüzeyleri düşmanın tırmanmasını engelleyecek şekilde yontulduktan sonra harç kullanmadan içe doğru eğimli bir şekilde birleştirilmiştir Her on metrede dişler yaparak kenti çevrelemektedir Troya 6'da kulelerin kullanılması bu dönemde şehrin güçlü olduğunu gösterir Girişin koridor şeklinde olması kente buradan girebilecek düşmanların iki ateş arasında kalmasını sağlamak içindir Troya 6 yerleşmesinin sarayları ve diğer önemli yapıları, tepenin üzerinde yeralıyordu Ancak Hellenistik dönemde Athena Tapınağı'nın inşasında bu yapıların bir kısmı tahrip olmuştur Akropolün güneybatısından (6 t) girerek hafif yokuş yukarı ana cadde izlenirse solda Direkli Ev olarak nitelendirilen yapıya gelinir Troya 6 ve Troya 7a'da kullanıldığı düşünülmektedir 26x12 m boyutlarındadır Yapıyı destekleyen direklerden biri belirgindir Yapının güney duvarı daha kalın örülmüştür Arka tarafta hafif bir genişleme gösteren yapı megaron tarzında farklılık gösterir Direkli evin kuzeydoğusunda 630 nolu ev görülür İÖ 1700'e tarihlenen evin duvarları küçük taşlardan meydana gelir 6 g'nin kuzey bitişinde megaron tarzı evlere rastlanmıştır Bu odaların çoğundan kent nüfusunun bu dönemde birden arttığı, duvarlarının zayıf mimarisinden aceleyle yapıldıkları anlaşılmaktadır Kazılarda bu odalarda erzak küplerinin çok sayıda bulunması kiler niteliğinde olabileceğini göstermektedir Evlerin ortak özelliklerinden biri dışa, surlara bakan duvarlarının daha kalın ve özenli yapılmış olmasıdır 6 c evinin bir kısmı Schilemann tarafından tahrip edilmiştir 6 f yapısı farklı karakter göstrir Duvarlar geniş ve büyük kesme taşlarla örülmüş olup dışta dişler yaparak bölümlere ayrılmıştır 6 a yapısı 19,18x12,30m boyutlarında bir yapıdır Troya 6'nın megaron planını normal olarak gösteren yapılardandır Troya 6'nın önemli bir yapısı Antalı Ev -6 t- girişinin doğusunda bulunur Üzerine gelen bulevteryon tarafından büyük ölçüde tahribe uğramıştır Eve Anta adını veren taş halen yerindedir Akropol evlerinin birçoğu trapezoidaldir Bu türdeki evlerin dar yüzleri kente, geniş yüzleri ise surlara bakmaktadır Böylece trapezodial evler kuzeyden güneye doğru genişleyen ve yelpaze gibi açılan akropol planına uymaktadır Homros'un İlyada'sında bahsettiği Priamos'un İlyon kenti, Troya 6h'dir İlyada'da anlatılan ve 10 senelik savaş sonucu ele geçirilen kent burası idi Odesya'da anlatılan İlyon tahribi ise 7a katında olmuştur |
Cevap : Troya Mitolojisi |
05-08-2009 | #2 |
ysnkrks
|
Cevap : Troya MitolojisiTROYA 7 (MÖ 1275-1240) Troya 6'nın bir deprem ile son bulmasıyla Troya 7a katmanında depremin aralıklarla devam ettiği ve deprem sonucu yıkılan yapılar altında insan iskeletlerine rastlanması, buranın ansızın terkedildiği izlenimi yaratmaktadır Yine de bir kültür değişikliğine rastlanmamıştır 6h evresinde bulunan Minyas seramiğinin aynı bollukta 7a katında da varolduğu kaydedilmiştir Bu dönemde plan ve mimarinin düzenlemesinde bir karakter değişikliği görülür 6f-h evrelerindeki yüksek sanat düzeyinden ve kent planından bir eser kalmamış, ayrıca sosyal sınıf ayrılığı gösteren ev tipleri ortaya çıkmıştır İyi korunmuş bu evler doğu suru ve kapısı arasında görülebilir Bu köklü değişim deprem sonrası akropol dışında oturan halkın devlet yönetimine geçmesiyle ve kral ve soyluların ortadan kalkmasıyla açıklanabilir Uzun zaman kral ve soyluların kendilerini sömürmesinden bıkan halk tabakası depremden yararlanıp bir darbe gerçekleştirimiş olabilir Troya 7b 1 (1240-1190): 7a katındaki yanık tabaka 50 ila 100 cm arasında değişen bir kalınlık gösterir Bu tahribe karşın Troya'lılar kentlerine dönmüşler ve surlarla evleri onarmışlardır Minyas seramiği üretimi devam etmiştir İlk kez 7a'da görülen yapı tarzı burada da devam etmektedir Troya 7b 2 (MÖ 1190-1100): Troya 6'dan sonra ilk kültür değişikliğine bu tabakada rastlanır Bu katta Buckel keramik denilen ve benzerlerine yalnızca Balkan ülkelerinde rastlanan kurşuni renkli, yüksek keskin kulplu ve üzerleri boynuzcuklarla süslü kaplar görülür Duvar örgüsünün dip kısmı ortostat şeklinde blok taşlarla güçlendirilmiştir Bu tip bir ev 6u kapısının batısında görülmektedir Troya 7b 2'de yerleşen Balkan kökenli halk buraya zor kullanmadan gelmiş olmalıdır Çünkü bundan önceki tabakada bir yangın veya tahribe rastlanmamıştır Buradan, Ege göçüne ilk durağın Troya olmuş olabileceği akla gelir Bu dönemde Troya akropolünün göçler nedeniyle gücünü yitirdiğini görmekteyiz Troya 7 evresi için yeni yapılan çalışmalarda, önceden bilindiği gibi üç tabaka değilde, dört ya da beş tabakadan oluşmuş olma ihtimali belirmiştir TROYA 8 (MÖ 700-350) Bu evrenin buluntuları 7 yüzyıldan eskiye gitmez İlk yapılara batı kapısının doğusunda rastlarız Burası yukarı temenos olarak adlandırılan sunağın altına rastlamaktadır Sunak Hellenistik dönemde yapılmıştır Sunağın batısında bulunan ve kare plana sahip başka bir sunak ise Agustus dönemine aittir Yukarı temenosun güneyinde "aşağı temenos" adı verilen ve içinde iki sunağın bulunduğu kutsal yer de Helenisitik dönemde inşaa edilmiştir Bu dönemdeki en önemli yapı Athena tapınağıdır Tapınak ve onu çeviren kutsal alan ve anıtsal giriş kapısının yapılması için düz bir platform elde etmek üzere höyük tepesinde bulunan eski yapı kalıntılarının bir kısmı yıkılarak düz bir saha açılmış ve üzerine inşaa edilmiştir Bu yüzden bu devreye ait cevaplanamaycak sorular ortaya çıkmıştır Geriye kalan son kalıntılar da Schilemann'ın büyük açmasıyla ortadan kalkmıştır Homeros'un İlyada'sında Athena tapınağından bahsetmesi ve tapınağın kentin en yüksek noktasında bulunduğunu söylemesi arkeologları buranın bir tapınak olabileceği kanısına yöneltmiştir Ancak, yapılan çalışmalarda yapının Athena Tapınağı olduğu konusunda herhangi bir somut kanıta rastlanmıştır Tapınağın yeri Schliemann tarafında tamamen kazılmış olduğu için şu an burada derin bir çukur mevcuttur Herodotos'a göre Xerxes burada tanrıçaya bin öküz kurban etmiştir İskender ise Granikos zaferinden sonra tapınağı ziyaret edip armağanlar sunmuş ve daha sonra gönderdiği bir mektupta buraya görkemli bir tapınak yaptıracağı konusunda söz vermiş olduğu bilinir Strabon, İskender'in bu isteğini Lisimakos'un yerine getirdiğini söyler TROYA 9 (MÖ 350-MS 400) Roma döneminde Novum İlyum olarak bilinen kentin yapısal olarak çok büyüdüğü görülmektedir Troya 9'un bu dönemde Sezar (İÖ 59-44) ve Oktavyus Ogustus (İÖ 31-14) devirlerinde kültür açısında yeni bir ivme kazanmıştır Athena Tapınağı bu dönemde yapılan değişikliklerle genişletilmiştir Troya bu dönemde Roma İmparatoru Büyük Konstantin (MS 324-327) tarafından başkentin yeri olarak düşünmüş, ancak daha sonra Bizantion'da karar kılmıştır Novum İlyum'um son yapılan çalışmalarda anıtsal bir yapıya sahip olduğu ortaya çıkmıştır Bu yapıların çoğu yazılı kaynaklardan bilindiği üzere Julius Klaudyus hükümdarlığında ve daha sonraki hükümdarlar tarafından yapılmıştır İlyum kale duvarının tam önünde yeralan tiyatro, sunaklar ve ovaya doğru uzanan burun üzerindeki kuzeydoğu terasındaki büyük tiyatro gibi Hellenistik ve Roma dönemleri anıtlarına yeni bulgular da eklenince burası büyük şehir niteliğine bürünmektedir Yapılan kazılar sonucunda görülmüştür ki Roma yapılarının temelleri çok derindedir Bu yapılar arasında derinleşilen her kısımda Troya 6 evresine ait tabakalara rastlanmıştır Bu açmalar, Troya 6-7 kale yerleşmesinin güney kapısından 100-170 m kadar uzaktadır Bu devirde Athena tapınağının genişletildiği anlaşılmaktadır Tapınağın dört tarafı 80 m uzunluğunda sütun sıralarıyla çevriliydi Bu büyük meydanın yapılması sırasında Troya 6'nın en önemli yapılarıyla Troya 7'nin evleri tahrip edilmiştir Troya 6'nın büyük giriş kapısı, 7t nin hemen doğusunda, yarısı şehir surunun üstünde yeralan bulevteryon ve küçük tiyatro ile şehir duvarı üstünde bulunan tiyatro Roma çağına aittir Büyük Tiyatro Kuzeydoğudaki tepenin yamacına yaslanmış bir vaziyettedir Ovaya ve denize hakim bir konumdaki ve 10000 kişi alabildiği sanılan bu yapıdan geriye çok az şey kalmıştır Blegen yaptığı kazılarda sahne binasının ve orkestranın bir kısmını günışığına çıkarmıştır Oturma sıralarının bulunduğu yamaç henüz kazılmamıştır Anıtsal Çeşme (Nimfeum) Güneye doğru tarlaların içindeki kalıntıların anıtsal çeşmeye ait oldukları bilinmektedir Burada insan ve hayvan figürleriyle süslü döşeme mozaiklerine reastlanmıştır Bu mozaiğin üst kısmında üçüncü yüzyıla tarihlenmiş boyalı duvar sıvaları bulunmuşturAynı yönde 500 m kadar ileride Troya 6'nın son evrelerine ait olduğu sanılan bir mezarlığa rastlanmıştır Kazılarda ağızları kapalı olarak toprağın hemen altına gömülmüş değişik şekil ve büyüklüklerde pişmiş toprak testiler içinde ölülerin yakılmasından sonra geriye kalan kül ve kemik artıkları ele geçmiştir Küçük Tiyatro(Odeon) En iyi korunmuş yapılardan biridir Oturma sıraları sağlam durumdaki Odeon'un kavea bölümünün batısı, üst kısımdan itibaren toprakla doldurularak yükseltilmiştir Meclis Binası (Buleteryon) Yapının daha önceleri Odeon olarak kullanılmış olabileceği sanılmaktadır Önde dörtgen planlı bir girişi, arkasında yarım daire şeklinde bir orkestrası ve bunun gerisinde oturma sıralarının yeraldığı kavea yeralmaktadır Giriş holünün Troya 6 sur duvarının üstüne oturtulmuş tek parçalı mermer eşiktaşı hala yerindedi |
|