Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Genel Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
göz, hastalıkları

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...





ARPACIK



TANIM:


Arpacık, etkilediği gözkapağı bezlerine göre ikiye ayrılır Gözkapağının dışında kirpiklere bağlı yağ bezleri vardır Bunlar, gözün yüzeyini koruyan yağı (sebum) salgılarlar Bazen salgı bezi kanalı tıkanır ve içerde kalan bakteriler "dış" arpacığa neden olurlar


Gözkapağının içinde ise, "meibom bezleri" denen bir dizi bez daha vardır Bunlar da yağ bezleridir, ancak kirpiklerle bağlantılı değillerdir, gözkapağının arka yüzüne açılırlar Burada oluşan bir tıkanıklık ve enfeksiyon da "iç" arpacığa neden olur


Sık karşılaşılan bir sorundur Nadiren cerrahi girişimler gerektirmekle birlikte, genellikle antibiyotik uygulamasıyla ve öteki basit yöntemlerle iyileştirilebilmektedir


Arpacık daha çok, derileri kuru ve egzamaya eğilimlilerde görülür Kepek ve pullanma bu koşullarda ortaya çıkar ve arpacık bunların etkisiyle oluşur Diğer enfeksiyonlarda olduğu gibi, genel olarak beden sağlığının bozuk olması ve direnç düşüklüğü de arpacığın sık görülmesine neden olur


Arpacık ortaya çıkmadan birkaç gün önce gözde kaşınma ve batma hissi başlar Arpacık bir iki günde ortaya çıkar Küçük, ağrılı bir nokta biçiminde başlar; sonra şişerek belirgin kırmızı bir püstül (içi irin dolu kabarcık) halini alır Dış arpacık kolayca tanınır Ama iç arpacığın görülmesi için gözkapağını dışa doğru çevirmek gerekir Şişen meibom bezi gözkapağını gerdiğinden iç arpacık, dış arpacıktan daha ağrılıdır


Arpacıkla birlikte gözkapağındaki ağrı ve batma hissi artar Işık ağrıyı artırır (fotofobi) ve göz sürekli sulanır Fotofobi, göz sulanması ve sürekli burnunu çekme, çocukta, kızamık gibi daha ciddi bir hastalığı akla getirebilir


Yeterince erken anlaşılırsa, antibiyotikli merhem ya da damlalar arpacık oluşumunu önleyebilir Ancak, çoğunlukla tanıdan önce püstül(ağızlaşma) oluşur ve antibiyotikler etkisiz kalır Tek tedavi, oluşan iltihabın boşalmasını sağlamaktır Sıcak kompres, kan akımını artırıp gözkapağını yumuşatarak ağrıyı azaltır ve enfeksiyonun iyileşmesini kolaylaştırır Basit bir sıcak kompres, tahta bir kaşığın çevresine pamuklu bir kumaş ya da pamuk sarıp sıcak suyun altına tutularak yapılabilir Su dayanılabilir sıcaklıkta olmalı ve kaşık her seferinde kapalı göz üstünde en az 10 dakika tutulmalıdır Dış arpacığın yerleştiği kıl kökü kolayca fark edilir Kirpik bir cımbızla alınırsa, arpacık kendiliğinden boşalır, ağrı ve şişlik azalır


İç arpacığın tedavisi daha zordur Enfekte olan meibom bezi dışarı açılmaya çalışır ama kalın gözkapağını delemez Sonunda akyuvarlar enfeksiyonun üstesinden gelir ve belirtiler ortadan kalkar ancak geride mikropsuz bir iltihap kisti kalır Meibom kisti, gözkapağının altında ağrısız, küçük bir kitle halinde hissedilir ve ancak cerrahi girişimle çıkarılabilir Lokal anestezi altında gözkapağı dışa çevrilerek kist alınır, çevresi temizlenir


Gözü ovuşturmak, enfeksiyonu bulaştıracağı için zararlıdır Kepeğin önlenmesi de önemlidir, çünkü arpacıkta rolü olduğu düşünülmektedir Neden blefarit, yani gözkapağı iltihabı ise, uzun süreli antibiyotik tedavisi ve hafif kortizonlu damlalar etkili olabilir

Birçok vakada neden bilinememektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



Acil göz hastalıkları




GÖZ YARALANMALARINDA KORUNMA VE İLKYARDIM


Biliyor musunuz ki, göz yaralanmalarının (kazalarının) %90'ı önlenebilir Yine biliyor musunuz ki göz kazalarının (yaralanmallarının) %45'ı ev oritamında olur İster evde, ister okulda, ister işte, ister oyunda, nerede olursanız olun, görmenizi koruyacak her önlemi almalısınız Bu küçük broşürde, gözlerinizi yaralanmalardan korumak için bazı öneriler vereceğiz Elbette bir kaza olduğunda sorunu tek başınıza çözemeyebilirsiniz 0 durumda en yakınınızdaki hekime başvurmanız gerekecektir İlk yardım yapıldıktan sonra sorununuzu hekiminizle paylaşabilirsiniz


Göz Yaralanmasından Korunma


Göz yaralanmasına bağlı görme kaıyıplarını önlemede ilk ve en önemli adım yaralanmayı engellemektir


Evde ne yapalım?


Günlük yaşantımıızda kullandığımız pek çok madde gözle değdiğinde ciddi yanmalarlyanıklar yapar 0 nedenle; spreyleri kullanırken (saç spreyi, sprey deodorant, spreyli temizlik araçları) Çok dikkatli olun ve gözünüze gelmemesi için çıkış deliğini dışarıya ve göz seviyesinden aşağıya ayarlayın


* Kimyasal sıvılar , deterjanlar, amonyak türü maddelerin (temizlikte ve diğer amaçla kullanın) kulianma kılavuzlarını dikkatlice okuyun Her kullarııştan sonra ellerinizi iyice yıkayın ki, göze bulaşma olmasın


*Yağda kızartma yaparken, kızgın yağın sıçramasını önlemek için tencere ve tavaya kapak kullanın


* Çok kuwetli kimyasal kullanmanız gerektiğinde göze teması engellemek için gözlük {mümkünse özel gözlük) kullanın


*Güneş lambaları (ultraviyole) kullanırken opak camlı gözlük kullanın


*Özellikle çocuklar çevrede iken bıçak, çatal gibi araçların kullanımına özen gösterin


İşyerinde


Pek Çok cisim ummadığımız şekilde uçarak gözünüze çarpabilir ve göze zarar verir


*İşinizde metal ya da diğer parçacıkların göze çarpma riski varsa (marangoz, demirci) mutlaka özel iş gözlüğü kullanmalısınız


*Kaynağa bakmak çok tehlikelidir İşiniz bunu gerektiriyorsa özel gözlük kullanmalısınız


*Tanımadığınız bir aleti kullanırken mutlaka kullanım kılavuzunu okumalı ya da yardım istemelisiniz


*İşe başlarken "gözlerimi uçan parçacıklardan, dumandan, tozdan nasıl korurum?" diye düşünmelisiniz


Çocuklarla


Uygun biçimde kullanimazsa pek çok oyun ve oyuncak göze zarar verebilir


*Çocuklara oyuncak seçerken yaşlarını ve sorumluluk alma derecelerini gözönünde bulundurun Özellikle çat- pat, dart ve oyuncak tabancaları satın almayın Ayrıca çocukların kağıt külah içinden üfleyerek uzağa fırlattıkları kağıt parçaları ile oluşturdukları bir oyun ülkemizde çok yaygındır Bu kağıt parçalarının içine iğne koyabilmektedirler Bu çok tehlikelidir Bu oyunu yasaklamalısınız


*Çocukların tehlikeli bir oyun oynadıklarını gördüğünüzde bunları engellemelisiniz: Kartopu gibi, sönmemiş kireç kalıntılarına taş atmak gibi, şişelerle koşmak gibi


*Çocuklara makas gibi, kalem gibi tehlikeli olabilecek cisimleri nasıl kulianacaklarını öğretmelisiniz


Bahçede/Tarlada


*Buğday başakları da dahil pek çok bitki çarptığında göze zarar verir Özellikle dikenleri varsa AIçak dallı ağaçların yanında dikkatli olunmalıdır


*Odun kırma işlemi, fırlayan parçacıklar nedeniyle önemli bir yaralanma nedenidir Özel dikkat belki de gözlük takılması gereklidir


Havaifışek


Havaifişekler her yaş grubu için çok önemli bir göz yaralanması nedenidir


*Patlayıcı olan türleri kullanılmamalıdır


*Çocukların havaifişek ile ilişkisi olmamalıdır


*Havaifışek atılırken yakınında olunmamalıdır


Tüm öneriler bir uzun listeden kısa bir derlemedir Biliniz ki; bir işi yaparken "gözü nasıl korurum?"diye düşünmeniz bile yeterli ve önemli bir önlemdir


İLK YARDIM


İlk yardım ve hemen sonrası gerekli yere başvuru önemlidir


Göze Birşey Kaçtığında


Asla gözünüzü oğuşturmayın Üst göz kapağını kirpiklerden tutarak alt göz kapağının derinliklerine kaçan kaçan cismi hareket ettirecek ve birkaç kez göz kırpmak ile cisim gözden çıkacaktır Gözlerinizi açıp soğuk suyla gözü yıkamanız da yararlı olur Eğer çıkaramazsanız, uğraşmayın ve hekime başvurun


Göze Sert BIr Çarpma Olmuşsa


*Ağrı ve şişmeyi önlemek için hemen, 15 dakika süreyle soğuk baskı uygulayın (buz ya da soğuk suya batırılmış havlu ya da bez parçası ile)


Göz ya da Kapaklarda Kesi Varsa


*Gözü gevşek olarak bandlayın ve hemen hekime başvurun Asla baskı uygulamayın, gözü oğuşturmayın


Kimyasal Yanıklar


Gözü hemen suyla yıkayın Bu sırada göz kapaklarını açmanız gerekir Başı temiz bir su kaynağının (kabın) içine sokup gözlerinizi açarak da yapabilirsiniz Bu işlem en az 15 dakika sürmelidir Bu arada gözün oynatılması (sağa-sola, yukarı-aşağı), iyice yıkanmasını sağlar Kapama uygulamayın Yıkadıktan sonra hekime başvurun


UNUTMAYIN erken, doğru tedavi ile görme korunur ancak yine unutmayın ki, korunma ve ilk yardım Çok daha önemlidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



astigmatizm astigmat




Düzenli ve düzensiz olarak iki ana gruba yarılır Gözün en kuvvetli ata merceği olan korneanın yuvarlak olması gerekirken oval ya da yamuk olması şeklinde özetlenebilir


Bu şekilde nesnelerin görüntüsü görme noktası üzerine düşer, ancak bu görüntü oval ya da yamuk görüntüdedir Aynı cismin bir kısmı net, bir kısmı bulanık olarak görünür Beynin düzeltme mekanizmaları bozuk olan kısımları düzeltirken net olanlar bulanıklaşır ve baş ağrısı gelişir Astigtamtizma baş ağrısının yaygın sebepleri arasındadır


Miyop ve hipermetrop ile birlikte görülebilir Bir gözdeki astigmatı belirlemek için iki değer kullanılır; 1-Astigmatın yani yamukluğun büyüklüğü 2-Astigmatın yönü


Büyüklük silindirik camlarla düzeltilir Yönü ise astigmatın aksi olarak ifade edilir Buraya kadar anlatılan astigmat çeşidi kendi içinde bir düzen içeren bir yamukluk olan düzenli astigmatizmayı anlatmaktadır Burada yamulan sadece bir aksta olmaktadır Buna düzenli astigmatizma adı verilir Ancak gözün yapısal özelliği ya da sonradan geçirilen travma ve enfeksiyon gibi nedenlerle korneada düzensiz yamuklar gelişebilir



Düzenli astigmatın tedavisinde birinci kademe tedavisinde ters yönde yamukluk içeren silindirik mercekler kullanılır Bu camlar gözden bir miktar uzak olduklarından görüntüyü bir miktar bozar


İkinci kademeyse kontakt lensler gelir Ancak bu lenslerinde gözdeki yamukluğa uygun özel yapım lensler olması ve uygulama sorunları nedeniyle çok kolay söylenemez


Üçüncü kademeyse Excimer Laser - wavefront tedavisi gelir Burada korneal yamukluk laser ışınları ile düzeltilir Düzensiz astigmatın yalnızca laser tedavisi ile düzeltilme şansı vardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



BEHÇET HASTALIĞI




Tanım:


İlk kez 1937 yılında Türk dermatoloji profesörü Dr Hulusi Behçet tarafından tarif edilen Behçet hastalığı, ağızda ve genital bölgelerde yaralara (aft, ülser) ve gözde inflamasyona (iltihaba) yol açan kronik bir hastalıktır Bazı hastalarda artrite, damar iltihabı ve tıkanmalarına sindirim kanalında, beyin ve omurilikte inflamasyona da neden olmaktadır


Behçet hastalığı her hastada farklı bir tablo çizer Bazı hastalarda hastalık hafif seyreder ve sadece ağızda ve genital bölgede ülserler bulunur Bazılarında ise daha şiddetlidir ve menenjite neden olabilir (beyni saran zarların iltihaplanması) Şiddetli bulgular genellikle ilk belirtiler başladıktan aylar, hatta yıllar sonra ortaya çıkarlar Bulgular uzun bir süre devam edebileceği gibi, bir kaç haftada da geçebilir Tipik olarak, bulgular görülür, kaybolur ve tekrar ortaya çıkarlar (alevlenme dönemleri)


Nedeni


Behçet hastalığının nedeni tam olarak bilinmemektedir Bulguların çoğunun nedeni kan damarlarının iltihaplanmasıdır Kan damarlarındaki bu iltihaplanmaya bağışıklık sisteminin neden olduğu düşünülmektedir, fakat bu reaksiyonu neyin başlattığı bilinmemektedir


Behçet hastalığı bulaşıcı değildir Gelişmesinde bağışıklık sistemi bozukluğunun yanısıra, kalıtsal nedenlerin de etkili olabileceği sanılmaktadır Çevresel faktörlerin de (virüs ya da bakteri gibi) duyarlı kişilerde hastalığı başlatabileceği sanılmaktadır



Behçet hastalığı "ipek yolu" üzerindeki ülkelerde sıktır (Akdeniz bölgesi, Türkiye, İran, Asya ülkeleri, Uzak Doğu, Japonya)


20'li ve 30'lu yaşlarda başlama eğilimi göstermekle birlikte, her yaşta görülebilir


Tanıda belli bir yöntemle deriye iğne batırılması ile uygulanan "paterji testinden" yararlanılabilir fakat bu test hastaların ancak %40'ında pozitif bulunur



Tedavi


Behçet hastalığı için tam "şifa" sağlayacak bir tedavi bulunmamakla birlikte, uygun ilaçlar ile çoğunlukla bulguları kontrol altına alabilmek mümkündür Tedavide amaç, yakınmaları azaltmak ve sakatlık ya da körlük gibi komplikasyonları (hastalığın neden olabileceği istenmeyen durumlar) önlemektir Hangi ilacın seçileceği ve tedavinin ne kadar süreceği hastanın durumuna bağlıdır Bazı bulguların giderilmesi için bir kaç tedavinin bir arada kullanılması gerekebilir


Topikal (yerel, bölgesel) tedavi: Ağrı ve raharsızlığı ortadan kaldırmak için ülserlerin üzerine inflamasyonu azaltmak için kortikosteroid ya da acıyı azaltması için ağrı kesici merhem sürülebilir Ağız ülserleri için gargara yazılabilir

Ağızdan alınan ilaçlar: Hastanın bulgularının şiddetine göre prednizolon gibi kortikosteroidler, azatioprin, klorambusil, siklosporin, kolşisin gibi immunosupresif (bağışıklık sistemini baskılayan) ilaçlar yazılabilir Eğer bu ilaçlar bulgular üzerinde etkili olamazsa, siklofosfamid ya da metotreksat gibi diğer ilaçlar verilebilir

Tedavi etkili olsa dahi alevlenmeler görülebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



BLEFARİT




Blefarit ne demektir ?

Blefaron Latincede gözkapağı anlamına gelir Blefarit gözkapağının iltihabi bir hastalığıdır Her iki cinsiyette, her yaşta görülebilir ve oldukça yaygındır Blefarit süreğen bir hastalıktır, tedaviye rağmen tekrarlayabilir


Blefarit hastalığı, anatomik ve klinik özellikleri açısından ön ve arka blefarit olarak ikiye ayrılır Ön blefaritte gözkapağının özellikle dış kenarı, kirpik dipleri etkilenir Ön blefarit, bakterilerin aşırı miktarda çoğalmasına veya derinin yağlı-kepekli olmasına bağlıdır Arka blefarit ise kapağın göze değen arka kısmını etkiler ve buradaki gözyaşı yağ bezlerinin anormal olmasıyla ilişkilidir


Vücutta ve gözde başka hastalıklarla birlikte olabilir mi?

Blefaritli hastalarda akne rosasea ve seboreik dermatit gibi cilt hastalıkları sık olarak görülür Bu hastalıklardan ilki, yüz derisinde kızarıklık ve kabalaşma, diğeri ise ciltte aşırı yağlanma ve saç kepeklenmesi gibi belirtilerle kendini gösterir


Blefaritli hastalarda konjonktivit, kuru göz, kirpik batması gibi diğer göz hastalıkları da sıktır


Blefaritin nedeni nedir ?

Blefaritin gelişmesinde gözkapağında normalde de bulunan bazı bakterilerin aşırı miktarda çoğalması önemli bir rol oynar Bu bakterilerin artıkları, toksinleri iltihabi belirtilere neden olur Cildin yağlı olması ve gözkapağındaki yağ bezlerinin anormal olması, bakterilerin çoğalmasını kolaylaştırır Çeşitli virüsler, allerjik etkenler, ilaçlar, sigara dumanı, kimyasal maddeler de blefarite yolaçabilir


Blefaritin belirtileri nelerdir ?

Blefarit her iki gözde batma, yanma hissi, kızarıklık, sulanma, kaşıntı, çapaklanma gibi yakınmalara neden olabilir Gözkapaklarında kızarma, şişlik, kirpiklerde düzensizlik, yapışıklık ve dökülme meydana gelebilir Blefarit tanısı göz muayenesi ile konur


Blefarit başka sorunlara yolaçabilir mi ?

Blefarit, gözkapağı bezlerinde tekrarlayan, akut iltihaplara (arpacık) ve sert şişkinliklere (şalazyon) zemin oluşturabilir Özellikle yaşlılarda kirpiklerde içe dönmesi, göze batması ve dökülme gibi sorunlar gelişebilir

Blefarit gözün görme işlevini etkilemez Çok nadiren gözün kornea tabakasında iltihaba ve görme sorunlarına neden olabilir

Göziçi ameliyat geçirecek hastalarda, ameliyattan sonra enfeksiyon gelişmesi riskini arttırabilir


Blefarit

Gözkapağı kenarlarının düzenli temizlenmesi ve bakımı tedavinin temelidir Hastalar gözkapağı bakımını uzun süre uygulamalıdır


Bu bakımda önce gözkapağı kenarına, yakmayacak biçimde, sıcak pansuman uygulanır Böylece birikmiş ve sertleşmiş olan yağlı maddeler, kabuklar yumuşar Daha sonra ıslak bir gazlı bez ya da kulak pamuğuyla gözkapağı kenarına sürtülür, kirpik dipleri ve çevresindeki birikintiler temizlenir Son aşamada gözkapağı kenarına antibiyotikli-steroidli ilaçlar uygulanır Gözkapağı temizliği için göz doktorunuz hazır karışımları veya bebek şampuanlarını kullanmanızı tavsiye edebilir


Bu tedaviye bazı hastalarda yapay gözyaşı damlalar da eklenir


Bazı hastalara 1-2 ay süreyle ağızdan antibiyotikli ilaç kullanması önerilir


KAYNAK:

HALKA YÖNELİK EĞİTİCİ SAYFALAR

Dr Bülent Yazıcı

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...





Bilgisayar kullanımına bağlı göz yorgunluğu




Günümüz modern teknolojisinde, ister iş hayatı ister özel hayat olsun, bilgisayarların yeri ve önemi inkar edilemez Bu makinelerin faydası yadsınamamakla birlikte, kullanımları yüksek görsel dikkat istemektedir Bilgisayar kullanımına bağlı olarak artan şikayetlerin büyük çoğunluğu, gözlerle ilgili olanlarıdır


Bilgisayar kullanımına bağlı olarak, gözün kendisinde ya da görme kalitesinde birtakım problemlerin meydana gelmesi, göz yorgunluğu hali olarak yorumlanmaktadır Sıklıkla görülen belirtileri şöyle sıralanabilir: Yorgun ve ağrılı gözler, gözlerde yanma ve batma, bulanık görme, kuruluk hissi, sulanma, kaşıntı, kızarıklık, gözleri kısarak bakmak, odaklama zorluğu, çift görme, yazı karakterlerinin veya grafiklerin etrafında ışık hareleri ya da saçılmalar görmek, ışığa karşı hassasiyet, baş ağrısı, boyun, sırt ve omuz ağrısı


Sayılan bu belirtilerden bazılarının, bilgisayar karşısında çalışırken yaşanıyor olması, bilgisayara bağlı göz yorgunluğunu işaret ediyor olabilir Belirtilerin görülme sıklığı ve şiddeti, kişiye bağlı sebepler dışında, çalışma ortamının şekline ve kişinin alışkanlıklarına göre de değişiklikler gösterecektir Bu bağlamda, bilgisayar kullanımının gözlerde yarattığı problemlerden ve çözüm önerilerinden bahsetmek faydalı olacaktır


Bahsedilen yorgunluk belirtilerini kendisinde hisseden kişi ilk olarak muayenesini yaptırıp, göz sağlığı hakkında bilgi edinmelidir; çünkü bu belirtilerin en büyük nedeni gözlerdeki kırma kusurudur (gözlük veya lens takmayı gerektirecek numara bozukluğu) Miyopi, hipermetropi, astigmatizma gibi kırma kusurlarının olup olmadığı saptanarak bunların gözlük camı veya lenslerle düzeltilmesi bu konudaki ilk aşamadır Ayrıca halen kullanılan gözlük camı veya lenslerin numaralarının yetersiz kalması da göz yorgunluğuna sebep olabilecektir Burada, halk arasında yaygınca inanılan yanlış bir görüşe değinmek ve doğrusunu anlatmak yerinde olacaktır; bilgisayar kullanımı insanların gözlerini bozmaz Ancak mevcut olan ve kişinin o ana kadar önemsemediği veya bilmediği bir kırma kusurunun, belirtileriyle ortaya çıkmasına aracılık eder Çalışma koşulları çok aşırıya kaçmadıkça normal bir göz bilgisayar karşısında bozulmaz


Yakın objelere bakarken gözlerde meydana gelen uyum değişiklikleri, tıp dilinde akomodasyon olarak adlandırılır Uzaktaki cisimden yakın bir cisme bakıldığında, gözlerdeki birtakım küçük kaslar kasılarak, kristal lens dediğimiz göz içindeki merceğin çapını değiştirir, böylece gözler yakına uyum sağlamış olur Farklı uzaklıktaki objelerin her an net görülebilmesi, ancak bu bahsettiğimiz akomodasyon mekanizmasının sorunsuz çalışabilmesiyle mümkündür Mekanizmada yetersizlik oluşursa, bilgisayar monitöründeki objelere ve/veya uzaktaki cisimlere bakarken kısa veya uzun süreli geçici bir bulanık görme hali oluşur Normal şartlarda gözler, yakından uzağa ( veya uzaktan yakına) yarım saniye içerisinde uyum sağlarlar, yani yakın objeye bakarken birden uzaktaki cismi seçmek ve onu net algılamak bu süreyi geçmemelidir Eğer bu süre uzarsa uyum mekanizmasında yetersizlik söz konusudur Bu durum göz yorgunluğu ve baş ağrısına yol açacaktır, tedavisinde gözlükler kullanılmaktadır


Akomodasyon (uyum) mekanizması, 40 yaşından sonra insanlarda doğal bir süreç olarak yetersiz olmaya başlar ve 60 yaşlarında tam yetersizlik gelişir Bu duruma presbiyopi (yaşa bağlı yakın görme bozukluğu) adı verilir Tedavisi yakın okuma gözlüğüdür ve genellikle 35-40 cm’ lik yakın okuma mesafesine göre ayarlanarak verilir Ancak bilgisayar karşısında çalışırken monitörler genellikle 70- 75 cm uzakta bulunur, bu mesafeyi net görmek için ikinci bir yakın gözlük edinmek yararlı olacaktır, çünkü esas yakın gözlüğüyle monitöre bakmak, mesafe uygunsuzluğu nedeniyle gözleri yoracaktır


Bilgisayarlarda ekran özellikleri, gözleri etkileyen diğer bir önemli faktördür Çalışmalar sonucu anlaşılmıştır ki, gözler monitöre baktığında tam bir kilitlenme (yani tam bir ekrana uyum) sağlanamamakta, yukarda bahsettiğimiz küçük göz kasları sürekli kasılıp gevşemekte ve kristal göz merceği devamlı şekil değiştirmektedir; bunun anlamı gözlerin ekrana tam odaklanamamasıdır, tabii ki sonucunda göz yorgunluğu şikayetleri başlayacaktır Bu sebeple, göz sağlığı açısından, kullanılan ekranlar yüksek çözünürlü ve düşük parlaklık oranlı olmalıdır, büyük ve daha gelişmiş teknoloji ürünü ekranlar (LCD) en sorunsuz ekran tipleridir Koruyucu filtre kullanılması hem yansımayı azaltır, hem de düşük bir oranda da olsa monitörden yayılan radyasyonu süzer Teknik bir bilgi olarak, 14’’ lik monitörlerin, yeni teknoloji ürünü düşük radyasyonlu büyük monitörlere oranla on kat daha fazla radyasyon yaydığını burada vurgulayalım


Gözlerde kuruma hissi, bilgisayar kullanıcılarının en sık karşılaştığı sorundur; yanma, batma, kaşınma, göz yaşarması ve kızarma ile kendini belli eder Bu durum kontakt lens kullananlarda daha belirginleşir, sebebi lensin doğallığını koruyan gözyaşı tabiatının monitör karşısında değişmeye başlamasıdır Gözdeki kuruma hissinin en büyük sebebi, monitöre bakarken normalin 1/3’ üne inen göz kırpmalarıdır, çünkü insan yakındaki bir objeye dikkatini verdiğinde refleks olarak daha az göz kırpmaya başlar Gözkapakları her kırpmada gözyaşını kornea dediğimiz saydam tabakaya yayıp, oksijenlenmesini, nemlenmesini ve beslenmesini sağladıkları için, az kırpıldığında gözler kuru kalacak ve batmaya başlayacaktır Diğer bir sebep monitörün göz hizasının üzerinde bulunmasıdır, bu durumda gözler yukarı doğru bakacağından kapaklar daha açılmış kalacak, bu da göz yaşının buharlaşmasını arttırarak kurumaya yol açacaktır Ayrıca, çalışma ortamındaki havalandırmanın nem oranının yüksek olması ve havalandırmanın direk göze doğru gelmesi de gözlerde kurumaya yol açabilecektir Bilgisayar kullanırken, sayılan bu etkenlerden gözlerin kurumasını önlemek için, göz kırpma sayısını bilinçli olarak arttırmak, belirli aralıklarla uzağa bakarak göz kırpma refleksini normale döndürmek alınacak önlemler arasındadır Monitörü göz hizasının altına yerleştirmek gerekir, bunun ayarı monitörün üst kenarının göz seviyesinin biraz altında kalmasını sağlayarak yapılabilir Bu önlemlerle geçmeyen göz kuruması, suni gözyaşı damlalarıyla tedavi edilmek durumundadır


Gözlerimizde, fazla ışığın içeri girmesini ve gözü rahatsız etmesini engelleyen bir mekanizma bulunmaktadır Aşırı parlak bir ışık bu mekanizmayı otomatik olarak devreye sokar ve gözün daha fazla çalışarak efor sarf etmesine neden olur Bunun uzun sürmesi durumunda gözler yorulacak, bu aşırı ışıklı ortamdan rahatsız olduğunu, yorgunluk belirtilerini ortaya çıkararak anlatmaya çalışacaktır Çalışma ortamında direk göze gelen bir ışık kaynağını ortadan kaldırmak gerekir, pencereden sızan ışığın arkaya alınması da gözleri rahatlatacaktır Kullanılacak ışık kaynağının, arkadan, omuz hizasından monitöre veya çalışma masasına düşecek şekilde ayarlanması gerekir Ayrıca monitörün kontrast ve parlaklık ayarının da uygun bir şekilde ayarlanması yerinde olacaktır, ekran zemin renginin açık, yazı karakterlerinin ise koyu renklerde tercih edilmesi gözlerin zorlanmasını önleyecektir


Bilgisayar karşısında çalışırken, gözlerin sağlığını korumanın en güzel yolu, onları sık sık dinlendirmektir Her yarım saatte bir ara vermek, birkaç saniye kapalı tuttuktan sonra uzaktaki bir objeye bakıp gözleri rahatlatmak yeterlidir Çalışma masası ve sandalyesinin ergonomi kurallarına uygunluğu vücudu da rahatlatacaktır Uzun süreli çalışmalarda, saat başı yapılacak basit vücut egzersizleri, diri kalmaya yardımcı olacaktır

OpDr Özcan Karakurt

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



Çocukluk çağı göz hastalıkları




PEDİATRİK OFTALMOLOJİ


Doç Dr Süheyla Köse


SEMPTOMATOLOJİ


Eriţkinlerle iliţkili pek çok muayene metodu ve oküler bozukluk çocuklar içinde geçerlidir Ancak çocuklarda muayene ve bazı patolojiler özellik gösterir Muayene erişkinlerde olduğu gibi kolaylıkla uygulanamaz Sağlıklı muayene edilemeyen bebeklerin inhalasyon anestezisi altında değerlendirilmeleri gerekir Pediatrik rutin muayenede öncelikle görme fonksiyonu ve oküler bütünlük değerlendirilmelidir Muayeneye getirilen bir bebekte görme fonksiyonları bakılmalı, korneanın boyutu ve berraklığı incelenmeli, pupil ışık reaksiyonları izlenmeli, başın pasif olarak çevrilmesine cevaben göz hareketleri incelenmeli, gözlerde kayma olup olmadığı saptanmalı (Hirschberg testi), ve oftalmoskop ile fundus muayenesi yapılmalıdır


Görme keskinliğinin değerlendirilmesi:


Görme keskinliği her iki gözde ayrı ayrı değerlendirilmelidir Çocuğun diğer gözü ile gizlice bakması engellenerek görme alınmalıdır İki yaş altındaki çocuklarda görme keskinliği, çocuğun ışığa fiksasyonu, objeleri takibi, pupil ışık reaksiyonu, Teller keskinlik kartları (tercihli bakış testleri), VEP ve optokinetik nistagmus gibi muayene yöntemleri ile saptanabilir Üç yaş ve üzerindeki çocuk koopere olabilir, bu nedenle Allen kartları, E harflerinin yönleri veya bebek, at gibi resimlerin gösterilmesi ve çocuğun cevabı ile subjektif olarak görme keskinliği saptanabilir


Çocukta önemli bazı klinik görünümlerin ayırıcı tanısında aşağıdaki patolojiler düşünülmelidir


Bulanık korneaya neden olan patolojiler; Bulanık ve ödemli bir kornea varlığında konjenital glokom, Descemet membranında yırtılmaya yol açan travma, mukopolisakkaridozlar (Hurler, Schei, Morguio vs), mukolipidozlar, interstisyel keratit araştırılmalıdır


Göz yaşarması: Sulanan ve yaşaran bir göz varlığında konjenital glokom, dakriostenoz, konjonktiva ve korneaya ait enfeksiyonlar, yabancı cisimler düşünülmelidir


Büyük kornea: Kornea çapının normalden büyük olması durumunda konjenital glokom (göz içi basıncı yüksektir), ve megalokomea (göz içi basıncı normaldir) ayırdedilmelidir


Fotofobi: Işıktan çok rahatsız olduğu gözlenen bebekte keratit, konjenital glokom, üveit gibi durumlar araştırılmalıdır


Yenidoğan döneminde kırmızı göz: Bu durumda da konjonktivit, keratit, yabancı cisim düşünülmelidir


Beyaz pupilla (Lökokori, resim): Bebek ve çocuklarda pupillanın beyaz görülmesi genel olarak lökokori adını alır, ciddi bir araştırma ile ayırıcı tanı yapılamsını gerektirir


Retinoblastom, katarakt, retina dekolmanı, şiddetli arka uveit, prematür retinopatisi, persistan hiperplastik primer vitreus, retinal displazi, Coats hastalığı gibi patolojiler lökokoriye yol açabilir Bunların arasında en önemlisi, bebeklerde en sık malign göz içi tümörü retinoblastomdur


Proptozis: Gözün öne doğru yer değiştirmesi şeklinde bir görünüm rabdomyosarkom, orbital sellülit, orbita psödotümörü, optik sinir gliomu, retrobulber kanama, nöroblastom, lenfoproliferatif hastalıklar düşündürmelidir


KONJENİTAL VE NEONATAL ENFESİYONLAR


1) Konjenital toksoplazmozis: Oküler toksoplazmozis lezyonlarının büyük bir çoğunluğu konjenital enfeksiyonlara bağlıdır Oküler lezyonlar, nadiren erişkin dönemde primer bir enfeksiyon sırasında ortaya çıkabilir Karakteristik lezyonu fokal nekrotizan bir retinittir Tek olabilir veya küçük kümeler halindedir Genellikle arka kutupta yer alır Konjenital toksoplazmozisin klasik bulguları fokal nekrotizan retinit, intrakranial kalsifikasyon ve hepatosplenomegalidir Ciddi olarak etkilenen çocuklarda arka segmentte yoğun inflamasyon, katarakt, şaşılık, mikroftalmi görülür Hafif etkilenen olgularda sadece küçük retina skarları ve pozitif serolojik testler kalabilir Tedavide bir veya daha fazla antitoksoplazmik ajanın kombinasyonu (Sulfadiazin, primetamin, klindamisin, tetrasiklin) ve bazen kortikosteroidler kullanılır


2) Konjenital sifiliz: Penisilinin kullanımı sifiliz olgularını azaltmıştır Buna rağmen son yıllarda sifiliz, geri dönüş yapmaya başlamıştır ve 1988'de sifilize ait oranlar 40 yıl içindeki en yüksek seviyelerine ulaşmıştır


- Erken konjenital sifiliz: Anne karnında etkilenen bebekte hayatın ilk 2 yılında, deride vezikül veya püstüller, mükoz membran tutulumu (konjonktivit), kemik, diş deformiteleri, periostit, generalize lenfadenopati, hepatosplenomegali, hiperbilirubinemi, anemi ve gözde korioretinit ortaya çıkar


- Geç konjenital sifiliz: 2-15 yaşları arasında optik atrofi, pupiller anomallikler ve interstisyel keratit bulguları ile ortaya çıkar


3) Konjenital rubella sendromu: Gebeliğin ilk aylarında rubella enfeksiyonu geçiren annelerin yaklaşık % 50'sinin çocuklarında malformasyonlar görülür


Oküler bulgular olarak katarakt, mikroftalmi, glokom, korneal bulanıklık (glokom olmadan), arka kutupta tuz-biber manzarası şeklinde benekli retinit görülebilir Oküler olmayan bulgular olarak da konjenital kalp hastalıkları, sağırlık eşlik edebilir


Etkilenen bebekler 2 yaţa kadar virüsü aktif olarak yayarlar


4) Diğer enfeksiyonlar (Sitomegalo virus)


OFTALMİA NEONATORUM


Hayatın ilk bir ayı içerisinde görülen konjonktival enfeksiyonlara oftalmia neonatorum denilmektedir Enfeksiyon, doğum esnasında anne servix ve vaginasından bebeğe bulaşır


- Kimyasal konjonktivit: % 1'lik AgNO3'a bağlı olarak ortaya çıkar


- Gonokokal konjonktivit: Doğumdan sonra 1-3 günler arasında hiperakut pürülan konjonktivit şeklinde ortaya çıkar Konjonktivada membranlar oluţur Tedavide, topikal ve sistemik penicillin (50000 Ü/Kg) 7 gün veya tek doz cefotaxime 100 mg/kg im etkilidir


- Herpes simpleks konjonktiviti: Genellikle 5-7 günlerde ortaya çıkar Seröz eksudasyon vardır Blefarokonjonktivit ţeklindedir Bazen keratit de görülebilir


- Klamidyal konjonktivit: Neonatal konjonktivitin en sık nedenidir 5-14 günler arasında ortaya çıkar Mukopürülan bir sekresyon vardır Konjonktival reaksiyon papillerdir Tedavide, topikal tetrasiklin + oral eritromycin 25 mgr/kg etkilidir


- Basit bakteriyel konjonktivit: En sık Staf aureus etken olarak saptanır İlk bir ay içerisinde herhangi bir zamanda ortaya çıkar Pürülan sekresyon vardır Tedavisi antibiyotikli damla ve pomadlarla yapılır


Oftalmia Neonatorumun önlenmesi: Özellikle gonokoksik ve klamidyal hastalığın profilaksisi şu şekildedir:


a) Eritromisin pomad % 05 (Ülkemizde yok)


b) Tetrasiklin pomad % 1 (Terramycine pom)


c) Gümüş nitrat % 1 solüsyonundan bir tanesi doğumdan sonra ilk 1 saat içinde uygulanmalıdır


ÇOCUKLUK ÇAĞI ENFEKSİYONLARI


1) Orbital Sellülit: Orbital septum önünde, arkasında veya hem ön hem arkada enfeksiyon olabilir Etyoloji genellikle stafilokok, streptokok ve 5 yaş altında hemofilus influenzadır Kapak enfeksiyonlarına sekonder (örn; akut hordeolum) cilt laserasyonu, böcek ısırması, sinüs, kese ve diş enfeksiyonlarına sekonder, travma veya cerrahi sonrası ortaya çıkar Orbital sellülit yaşamı tehdit edebilen bir enfeksiyon olduğundan hastaların hastaneye yatırılarak acil tedavisi gerekmektedir


2) Toksokara kanis: Nematod enfestasyonudur Pika sendromunda görülür Oküler lezyon, sistemik enfestasyonun geç bir sekeli gibidir Gözde, arka kutup granülomu veya kronik endoftalmi tablosu görülür Ülkemizde sık değildir


GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR


1) Lakrimal drenaj sisteminde anormallikler: Lakrimal kanal tıkanıklığı (dakriostenoz), dakriosistit, konjenital dakriyosel


2) Ptozis: Pupiller alanı kapatan ptozislerde ambliyopi gelişimini önlemek için erken cerrahi tedavi yapılmalıdır


3) Optik fissür boyunca klobomlar (iris kolobomu, koroid kolobomu gibi)


4) Optik sinir anomalileri (Kolobom, optik pit, miyelinli sinir lifleri gibi)


5) Maküler hipoplazi


6) Ön kamara disgenezisi (konjenital glokom)


7) Hyaloid sisteme ait patolojiler: Embryoda hyaloid damar optik sinirden çıkar, vitreus içinden geçer ve gelişmekte olan lensi besler Doğumda bu sistem geriler ve kaybolur Bazen kalıntılar olabilir, Bergmeister papillası adını alır Hyaloid sistem hiç gerilemez ve optik sinirle lensin arka yüzü arasında glial doku kalırsa göz normal şekilde gelişemez Mikroftalmi ve beraberinde katarakt, glokom görülebilir Bu klinik tablo Persistan Hiperplastik Primer Vitreus (PHPV) olarak adlandırılır


ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜMÖRLERİ


1) Retinoblastom: Çocuklukta en sık görülen malign göz içi tümördür Tedavi edilmez ise yaşamı tehdit eder Otozomal dominant olarak kalıtsal veya sporadik ortaya çıkar Ailede retinoblastom öyküsü var ise genetik danışmanlık önemlidir Hastada bulgular genellikle ilk üç yaş içinde ortaya çıkar En sık görülen ilk bulgu lökokoridir Diğer bir ortaya çıkış şekli ise şaşılıktır Bazen intraoküler inflamasyon, glokom veya proptozis ile karşımıza çıkabilir Muayenede tümör retinada tek veya multifokal, düz, pembe ve yuvarlak kitle şeklinde görülür Retinanın dışına (ekzofitik) veya içine (endofitik) büyüme olur Tümör en sık kemik iliğine ve optik sinir aracılığı ile santral sinir sistemine metastaz yapar


Tedavi: Küçük, çok yaygın olmayan tümörlerde radyoterapi, daha ileri olgularda ise enükleasyon uygulanır


2) Diğer Tümörler:


- Rabdomyosarkom: En sık primer malign orbita tümörüdür


- Nöroblastom, optik gliom, medulloepitelyom (diktiyom)


- Lösemi, juvenil ksantogranülom


- Hemanjiom: Genellikle göz kapakları üzerinde lokalize, pembe kırmızı renkte kitle şeklindedir Kitle gözü kapatarak ambliyopi oluşturabilirBu nedenle takibi gerekir Tümör ilk 1 yaş içinde büyür, daha sonra spontan olarak küçülür Görmeyi engelleyen lezyonlarda intralezyoner steroid enjeksiyonu başarılı sonuçlar verir Göz kapalı olsun veya olmasın çocuğa erken yaşta refraksiyon muayenesi yapılması gereklidir Tümör basısı astigmata ve ambliyopiye neden olabilir


- Dermoid kist: Orbitada herhangi bir yerde lokalize, lastik gibi sert, deri altı kitle şeklindedir Yavaş büyür ve çevre dokulara hasar verebilir Bu nedenle cerrahi eksizyonu gereklidir


PREMATÜR RETİNOPATİSİ


Prematüre bebeklerde, aşırı oksijen verilmesi ile ortaya çıkan bir klinik tablodur 1940-1950'lerde çocuklardaki körlüğün önde gelen nedenlerindendi Oksijen etyolojik faktör olarak bulunduktan sonra prematür retinopatisi giderek azaldı Normal retina gebeliğin son yarısında optik diskten perifere doğru tedricen damarlanır ve son olarak temporal perifer, doğumdan kısa bir süre sonra damarlanır Bebek ne kadar erken doğarsa damarlar o kadar az gelişmiş olur İnkomplet vaskülarize temporal retina, oksijen hasarına en duyarlı bölgedir Bu bölgede oluşan yeni damarlar ve fibrotik doku vitreus içerisine ilerleyerek ve retinal çekinti oluşturarak retina dekolmanına yol açar 1500 gramdan daha düşük ağırlıkla doğan prematüre bebeklerin 4 haftalıktan başlayarak damarlar ora serrataya ulaşıncaya kadar her 2-3 haftada bir muayene edilmeleri gerekir


Tedavi: Krioterapi, vitreoretinal cerrahi


ÇOCUKLARDA KATARAKT


Herediter olarak veya bazı metabolik hastalıklarla (galaktozemi, Fabry hastalığı, Lowe sendromu gibi) beraber ya da intrauterin bazı enfeksiyonlara sekonder (Rubella, toxoplazma, sitomegalovirüs enfeksiyonları) katarakt gelişimi görülebilir Ayrıca travmaya bağlı katarakt gelişimi de çocukluk döneminde sık görülür


Tedavi: Cerrahi olarak opak lensin uzaklaştırılması ve uygun refraktif düzeltmenin yapılması gereklidir Beş yaşın altındaki olgularda intraoküler lens konulamadığı için hastaya gözlük veya tek taraflı afak ise kontakt lens önerilmelidir


ÇOCUKLARDA GLOKOM


Doğumda veya doğumdan sonraki aylarda iridokorneal açıdaki gelişimin kötü olması sonucu göz içi basıncında artış ile karşımıza çıkar Bir veya iki gözde sulanma, fotofobi, bulanık kornea ve kornea büyümesi klasik bulgulardır Daha ileri olgularda buftalmus adı verilen ileri derecede göz büyümesi vardır Göz içi basınç yüksekliğine bağlı olarak optik sinirde de hasar gelişir Kornea opasitesi ve optik sinir hasarı gelişmeden tedavi yapılması önemlidir Tedavi cerrahidir


ÇOCUKLARDA RETİNA HASTALIKLARI


1 Retina Dejerenesansları: Leber'in konjenital amorozu, retinitis pigmentoza, koroideremi


2Maküla Dejeneresansları: Best vitelliform distrofi, Stargardt dejeneresansı,


3Vitreoretinal Dejeneresanslar: Jüvenil retinoskizis, Goldmann-Favre Sendromu, Stickler, Wagner dejeneresansı


4Coats Hastalığı: Retinal kan damarlarındaki anevrizmal dilatasyonlar sızıntı ve eksudaya neden olur Erken dönemde periferik damar anomalileri krioterapi veya fotokoogülasyon ile tedavi edilir Retina dekolmanı geliştikten sonra tedavi güçtür Lökokori oluşturur Retinoblastomdan ayırt edilmesi önemlidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



çocuklarda göz hastalıkları




Çocuklarda Göz Hastalıkları




Hazırlayan Doç Dr Huban Atilla

Ankara Üniversitesi Tıp Fak

Göz Hastalıkları AD


1 Bebek ve konuşamayan çocuklarda kırma kusuru ya da gözlük için ölçüm yapılabilir mi?

Çocuklar sözel yanıt vermeye başlamadan önce de gözlük gereksinimi olup olmadığının anlaşılması için ölçüm yapılabilir Gözbebeklerini büyüten damla uygulamasının ardından retinoskopi ya da skiaskopi olarak adlandırılan yöntemle gözlük gereksinimi belirlenebilir Bebeğin ya da çocuğun yaşına, kırma kusurunun cinsine ve eşlik eden kayma durumuna göre gözlük verilebilir Bebekler de gözlük takabilir ve çoğunlukla da ailelerin beklediğinin tersine kolay uyum gösterirler


2 Şaşılık ya da göz kayması nedir?

Şaşılık ya da göz kayması gözlerin görme akslarının paralelliğini kaybederek farklı yönlere bakmasıdır Sık görülür, yaklaşık çocukların %4'ünü etkiler; ancak erişkinlerde de gelişebilir Şaşılık olduğunda kişi bir gözü ile düz ve istediği yere bakarken diğer göz içe, dışa, yukarı ya da aşağı doğru kayabilir Gözler değişerek kayabileceği gibi sürekli olarak aynı göz de kayabilir Her iki gözle istenen noktaya bakılırken beynin görme merkezinde bu iki görüntü birleştirilerek tek olarak ve üç boyutlu olarak algılanır Gözde kayma olduğunda ise beyinde iki farklı görüntü ortaya çıkacağından, beyin kayan gözden gelen görüntüyü baskılar, bu da derinlik hissinde ve her iki gözle sağlanan görüşte azalmaya neden olur Erişkinlerde ise kayan gözden gelen görüntünün baskılanması artık yapılamadığından çift görme ortaya çıkar Yaşamın ilk birkaç ayında görmenin hızla geliştiği dönemde; gözlerin arayıcı hareketleri, kısa süreli yani birkaç dakikalık içe ya da dışa olan kaymalar normal kabul edilebilir Çevredeki objelere odaklanmanın yapılabildiği dördüncü aydan sonra olan kaymalar kesinlikle uzman bir göz hekimine danışılmalıdır Ayrıca katarakt, göz tümörleri ya da nörolojik hastalıklar da kendilerini şaşılık ile gösterebileceğinden, bir göz hekimine danışılmalı ve fundus incelemesini de içeren ayrıntılı bir göz incelemesi yapılmalıdır


3 Şaşılık neden ortaya çıkar?

Şaşılığın nedeni tam olarak bilinmemektedirİşlevsel, nörolojik ya da kaslardaki yapısal bozukluklar ve dengesizlik kaymaya neden olur Gözü hareket ettiren kaslardaki dengesizlikler, bu kasları kontrol eden beyin merkezlerinin etkilendiği serebral palsi, Down sendromu, hidrosefali gibi hastalıklar ya da gözü etkileyen katarakt, glokom ya da travma gibi durumlar gözlerin paralelliğini bozarak kaymaya neden olabilir Kaymanın ilk belirtisi gözlerin aynı noktaya odaklanamamasıdır Ancak, güneşte bir gözünü kapama, kafasını eğerek ya da döndürerek bakma gibi bulgular da kayma sonucu olabilir Erişkin dönemde ortaya çıkan kaymalarda ise en önemli yakınma çift görmedir Bebeklik dönemi ya da okul öncesi dönemde her çocuk olası göz sorunları (şaşılık, göz tembelliği, kırma kusurları, katarakt ya da göz içi tümör) yönünden muayene olmalıdır


4 Şaşılığın tedavisi var mıdır, varsa zamanı önemli midir?

Halk arasında yanlış inanış olarak bebeklikte olan kaymanın büyümekle zamanla düzeleceği düşünülmektedir, ancak bu yanlıştır Şaşılık hiçbir zaman büyümekle kendiliğinden düzelmez

Çocuklarda burun kökünün geniş olduğu ve kayma olmadığı halde kayma varmış gibi görünüme yol açan yalancı şaşılık dediğimiz durumlarda, zamanla burun kemiğinin gelişmesi ile kayma görünümü düzelmektedir Bu da yanlış olarak kaymanın düzeldiğini düşündürmektedir Böyle durumlarda ayırıcı tanı ve doğru teşhis için kesinlikle göz doktoru çocuğu görmelidir Ayrıca ailede şaşılık ya da göz tembelliği olan kişiler varsa çocuk 1-2 yaşında kesinlikle göz doktoruna gösterilmelidir Bunun dışında her çocukta üç yaşına kadar genel bir göz muayenesi yapılmış olmalıdır Tedavide amaçlanan görme gelişimi olumsuz etkilenmeden, her iki gözün bir arada kullanılarak gelişiminin sağlanmasıdır Bu nedenle şaşılık tedavisi ne kadar erken dönemde yapılırsa başarısı o denli yüksek olur Ayrıntılı bir göz incelemesinin ardından, kaymanın nedenine göre tedavi planlanır Eşlik eden kırma kusuru varsa gözlük verilmesi ile kayma düzeltilebilir Cerrahi ile gözlerin paralelliğinin sağlanması iki gözün bir arada kullanılmasını ve derinlik hissi azanılmasını sağlayacaktır Cerrahi girişim lazerle yapılmaz, gözün etrafındaki kasların yerleri değiştirilerek gözün pozisyonu ayarlanır Erişkin dönemde olan şaşılıklarda ya da daha önce tedavi yapılmamış erişkinlerde de cerrahi tedavi ile özellikle çevre görüşte artış sağlanabilir


5 Ambliyopi (göz tembelliği) nedir?

Çocukluk döneminde, kayma olmadan her iki gözden net görüntü algılandığında normal görme gelişimi sağlanmış olur Kayma gibi gelişmenin olumsuz olarak etkilendiği durumlarda kayan gözde göz tembelliği ya da görmede azalma gelişir Şaşılığı olan çocukların yarısında göz tembelliği gelişir Erken (yaşamın

ilk sekiz, dokuz yıllık döneminde) tanı konulduğunda tedavisi olanaklıdır İyi gören gözün kapatılması ile görme düzeyi artırılabilir Ancak gelişme döneminin tamamlandığı dokuz yaş sonrasında görme için tedavi başarısı oldukça düşüktü Tanı ne kadar erken konulursa tedavi başarısı o denli yüksek olacaktır Göz tembelliği ilerleyici bir hastalık değildir görme tamamen kaybedilmez


Göz tembelliğinin tedavisi için eşlik eden şaşılık, gözlük gereksinimi ya da katarakt gibi hastalıklar tedavi edildikten sonra az gören gözün kullanılmasını zorlamak için iyi gören göze kapama yapılır Eğer çocuk kapama yapmaya çok direnç gösteriyorsa, göz damlaları ya da özel çalışma sistemleri kullanılabilir; ancak en etkili tedavi yöntemi kapamadır Göz tembelliği tedavi edilmediği durumda ilerleme göstermez; ancak, gelişme dönemi sonrası tedavisi olanaklı değildir ve her iki gözün bir arada kullanılması ve derinlik hissi algılamasında zorluğa neden olur Polislik, pilotluk gibi mesleklerin seçiminde ve sürücü almada engel oluşturur


6 Bebekler görebilir mi?

Halk arasında yaygın olarak kabul edilen yeni doğan bebeğin göremediği yolundaki görüşün tersine yeni doğan döneminde bebekler görebilir Ancak görme erişkinlerin görme düzeyinde değildir Bir buçuk, iki yaşında erişkin düzeyine ulaşır Gözlerin kullanılması ile gelişim sağlanır Bu nedenle çocukluk döneminde görme sistemi esnektir ve gözlerin kullanılmasına göre biçimlenir Bebeklik döneminde, yani çocuğun konuşamadığı önemde de yapılacak olan göz incelemesi ile gözlük gereksinimi ve şaşılık saptanabilir Ayrıca göz tembelliği dışında görme azalmasına neden olabilecek katarakt, enfeksiyon, tümör ya da diğer göz hastalıkları da saptanabilir İlk muayene için ideal zaman bir yaş civarıdır


7 Yakından okumak ya da televizyon seyretmek gözleri bozar mı?

Bu doğru değildir, çocukların kolları daha kısa olduğundan ve yakına uyum kapasiteleri de yüksek olduğundan okudukları materyali yakında tutarlar Televizyonun ise yaydığı düşük düzeydeki radyasyonun dışında gözleri bozacak olumsuz etkisi yoktur Ancak yakından televizyon izlemek, eşlik eden kırma kusuruna bağlı olabileceğinden bir göz hekimi tarafından değerlendirilmelidir


8 Gözlük takmak gözlük numarasının artmasına ya da azalmasına neden olur mu?

Gözlük takmak gözleri zayıflatarak gözlük gereksinimini artırmaz ya da numarasının artmasına neden olmaz Tam tersi de geçerlidir; gözlük takmak gözlük numarasını azaltmaz Gözlük net görmek için takılır, numaranın değişimine neden olmaz Benzer biçimde kontak lens takılması da gereksinimi değiştirmez Kırma kusurları (miyopi, hipermetropi ve astigmatizma) göz yapısının sonucudur ve gözlük takmadaki amaç bu yapısal farklılıkların neden olduğu odaklama sorununu düzeltmektir Gözlük takarak göz yapısı değiştirilemeyeceğinden numaranın değişimi de söz konusu değildir


9 Katarakt, glokom ve göz tümörleri gibi erişkin dönemde görülen göz hastalıkları bebek ve çocuklarda görülebilir mi?

Katarakt, glokom gibi daha çok erişkin dönemde görülen göz hastalıkları bebeklerde ve çocuklarda da görülebilir Patolojik tanı farklı olmakla birlikte, göz içi tümörleri (en sık retinoblastom) bebeklik ve çocukluk döneminde görülebilir Erken tanı ve tedavi büyük önem taşımaktadır Katarakt ve göz içi tümörlerde gözbebeğindeki beyazlık ailenin ilk fark ettiği bulgu olabilir ve bu durumda zaman geçirilmeden bir göz hekimine başvurulmalıdır Erken tanınması durumunda retinoblastomun tedavisi olanaklıdır Doğumsal ve infantil kataraktlar, sistemik hastalıklar (galaktozemi gibi), intrauterin enfeksiyonlar (TORCH) ile birlikte gelişebileceği gibi tek başına da görülebilir Aile öyküsü olması her zaman gerekli değildir En kısa sürede ameliyat yapılarak hızlı görsel gelişimin olduğu dönemde yoksunluk ambliyopisi gelişmesi engellenmelidir Glokomda ise erişkinden farklı olarak bebeklerde ve çocuklarda göz yapısında aşırı büyüme görülür Hasta ışıktan rahatsız olur, göz sulanması vardır Tedavi edilmezse kornea zamanla saydamlığını yitirip beyaz bir görünüm alır ve optik atrofi gelişir Tedavi, en kısa sürede cerrahi uygulanmasıdır


10 Bazı gıdaların fazla tüketilmesi görme gelişimini etkiler mi?

Havuç gibi bazı gıdaların fazla tüketilmesi görme keskinliğini artırmaz ya da gözlük gereksinimini ortadan kaldırmaz Ancak A vitamini eksikliğinde sistemik bulgulara ek olarak özellikle gece görmede güçlük ortaya çıkar, günlük gereksinimin besinlerden alınması ile çocuklarda ve gençlerde normal gelişim sağlanabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



diabetik retinopati








Prof Dr Jale Menteş




Diabetes Mellitusun en önemli komplikasyonlarından biri olan “Diabetik Retinopati” 20-64 yaş arasındaki kişilerde (yani çalışan nüfustaki), körlük nedenlerinin en başında yer almaktadır Diabetik retinopati ve komplikasyonları


nedeniyle her yıl körlük oranlarına %12-14 lük bir oran eklenmektedir Bu oran, ABD için her yıl 8000 yeni körlük olgusu demektir


Bu rakamlar, gelişmemiş ülkeler için biraz daha düşüktür Bundan 30 yıl önce, önlenemez ve nispeten tedavi edilemez bir hastalık olarak tanımlanan diabetik retinopati, laser teknolojisindeki gelişmelerin katkısı ile bugün artık, diğer körlük nedenleri gibi olmayıp "önlenebilir ve/veya tedavi edilebilir" bir hastalıktır ve diabetik retinopatiden kaynaklanan görme kayıpları da önlenebilir körlük nedenleri arasındadır




İNSİDENS


Gelişmiş toplumlarda hem diabet görülme oranlarının giderek artması, hem de modern tedavi yöntemleri ile diabetlilerin yaşam sürelerinin uzatılması diabetik retinopati görülme sıklığını arttıran en önemli faktörlerdir Diabetlilerin tümünde retinopati gelişmez Diabetik popülasyonun yaklaşık %25i diabetik retinopatinin çeşitli formlarına sahiptir


Gerek 30 yaş öncesi gerekse de 30 yaş sonrası diabet tanısı almış tüm diabetik hastalarda Diabetik Retinopati İnsidensi DİABETİN SÜRESİ ile direkt olarak ilişkilidir


30 yaşdan önce diabet tanısı almış, tip I diabetli hastalarda tanıdan hemen sonra retinopati görülmez Bu tip diabetlilerde diabetik retinopati prevalansı 13 yaşından sonra hızla artmaktadır (Puberteye kadar yaşın koruyucu etkisi vardır)




PATOGENEZ


Diabetik retinopati, retinanın prekapiller arteriol, kapiller ve venüllerini etkileyen mikrovasküler bir hastalıktır


Bugün için diabetik mikrovasküler hastalığın nedeni bilinmemektedir Ancak, gerek diabetik retinopati gerekse diğer komplikasyonlara yol açan etkenin "KRONİK HİPERGLİSEMİ" olduğu sanılmaktadır Uzun süre hiperglisemiye maruz kalan retinada aldoz redüktaz enzim yolu (sorbitol yolu) ve/veya proteinlerin nonenzimatik glikasyonu (glikozilasyonu) gibi metabolik anomaliler oluşmaktadır


Diabetik retinadaki metabolik anomaliler sonucunda şu histolojik değişiklikler ortaya çıkmaktadır:


*Kapiller bazal membran kalınlaşması


*Kapiller endotel hücre harabiyeti ve proliferasyonu


*Perisit hücre kaybı


*İç ve dış kan retina bariyerinde bozulma


Bu değişiklikler ve diabette kan vizkozitesindeki artış sonucunda retinada "fokal intraretinal kapiller tıkanıklıklar" ile "vasküler permiabilite artışı ve sızıntılar" ortaya çıkar




RİSK FAKTÖRLERİ




Metabolik Kontrol:


Diabetik retinopatinin ortaya çıkışı ve prognozunu etkileyen sistemik faktörler içinde en önemlisi Diabetin Metabolik Kontrolüdür


Özellikle haftanın iki günü ve günde 4 kez yapılan ölçümler (sabah açlık, sabah tokluk, öğlen tokluk ve akşam tokluk kan şekeri ölçümleri) ve Hb A1C ölçümleri ile kan şekeri yakından takip edilmelidir Tokluk kan şekeri ölçümleri %70-140 mg arasında olmalı veya 3 ayda bir yapılacak olan Hb A1C ölçümleri 7mg/dl den az olmalıdır


Diabetin Tipi, Süresi ve Hasta Yaşı:


30 yaş öncesi tanı konulmuş diabetiklerde retinopatinin seyri daha şiddetli ve retinopati insidensi daha yüksekdir




Puberte Ve Hamilelik:


Puberte ve hamilelik diabetik retinopatinin ortaya çıkışı ve progresyonunun çok hızlandığı durumlardır


Hipertansiyon:


Son yıllarda, özellikle tip II diabette diastolik kan basıncı yüksekliğinin bir risk faktörü olduğu kabul edilmektedir




KLİNİK


Diabetik retinopatinin sınıflandırılması, retinadaki lezyonların varlığı ve yaygınlığına göre yapılır


1 Nonproliferatif Diabetik Retinopati (NPDR):


a) Hafif NPDR


b) Orta NPDR


c) Şiddetli NPDR (=Preproliferatif DR)


2 Proliferatif Diabetik Retinopati (PDR):


a) Erken PDR


b) Yüksek - risk PDR




NPDR devresindeki lezyonlar yalnızca retina içinde sınırlıdırlar Bu devrede oftalmoskobik ve anjiografik olarak görülen lezyonlar şunlardır:


*Venöz dilatasyon


*Mikroanevrizma


*Retina içi kanama


*Sert eksuda


*Yumuşak eksuda


*İntraretinal mikrovasküler anomali (IRMA)


*Venöz değişiklikler


*Arterioler tıkanıklıklar veya iskemik (=hipoksik, nonperfüze ) retina alanları




PDR devresindeki lezyonlar sadece retina içinde sınırlı değildir, vitreus içine doğru da gelişir NPDR devresindeki lezyonlara ek olarak PDR devresinde görülen lezyonlar şunlardır:


*Neovaskülarizasyon


*Fibröz (glial) doku proliferasyonu


*Retina önü ve vitreus kanamaları


*Retinal traksiyonlar


*Retina dekolmanı


*Neovasküler glokom


Sonuçta hasta ışık hissi negatif olacak şekilde tüm görme yeteneğini hatta gözünü kaybetme riski ile karşı karşıya kalır


*Venöz Dilatasyon:


Diabetik retinada oftalmoskobik olarak görülen en erken lezyon venöz *Mikroanevrizma:


Diabetik retinada en erken lezyonlardan biri olan mikroanevrizmalar, retina kapillerlerindeki fokal, sakküler genişlemelerdir Mikroanevrizmaların duvarı su ve büyük moleküllere karşı geçirgen olduğu için çevre retinada ödem ve lipid birikimine neden olurlar


*Sert Eksuda:


Mikroanevrizma ve dilate kapillerlerden oluşan sızıntıların sıvı komponentlerinin rezorbe olması sonucunda, içindeki lipid ve lipoprotein deriveleri retinanın orta katlarında çökerek sert eksudaları oluştururlar Oftalmoskobik olarak, beyazımsı-sarı renkte ve sınırları belirgin lezyonlar olarak görülen sert eksudaaların maküla merkezinde toplanma eğilimleri vardır


*Retina İçi Kanama:


Mikroanevrizmalardan ve yapısal bozukluk gösteren kapiller damarlardan gelişen retina içi kanamalar, oftalmoskobik olarak genellikle nokta veya leke şeklinde görülürler


*Yumuşak Eksuda:


Yumuşak eksudalar (cotton wool spotlar), arterioler tıkanıklık alanlarındaki hipoksi nedeni ile oluşan sinir lifi nekrozlarıdır Oftalmoskobik olarak, beyazımsı renkte ve sınırları belirsiz lezyonlar şeklinde görülürler


*İntraretinal Mikrovasküler Anomaliler (IRMA):


Retina içinde tıkanmış, irregüler, kısa kapiller segmentlerdir


*Venöz Değişiklikler:


Diabetik retinada, venlerde lokalize genişlemeler, daralmalar yada tıkanıklıkların yanısıra venöz boncuklanma (tesbihlenme), loop gelişimi, kılıflanmalar, reduplikasyonlar ve perivenöz eksudasyonlar gelişebilir


*Arterioler Tıkanma:


Preproliferatif devrenin en tipik lezyonudurlar Retinada hipoksik=iskemik retinal alanların oluşmasına neden olur


*Neovaskülarizasyonlar:


Proliferatif devrenin en tipik lezyonudurlar Gelişiminden, iskemik retina alanlarından salındığı tahmin edilen vazoproliferatif maddelerin sorumlu olduğu sanılmaktadır


*Glial Doku Proliferasyonu:


Yeni damar oluşumlarına komşu olarak gelişen glial dokular vitreusa doğru büyürler ve oftalmoskobide gri-beyaz bantlar olarak görülürler


*Retina Önü ve Vitre İçi Kanama :


Neovaskülarizasyonların kanamaları sonucunda retina önünde ve vitreus içinde büyük kanamalar gelişir


*Retinal Traksiyon ve Traksiyon Dekolmanı:


*Ön segment Neovaskülarizasyonları ve Neovasküler Glokom :






TANI


Diabetik retinopati geliştikten sonra gerek oftalmoskopla gerekse Fundus Flöresein Anjiografi ile tanı koymak oldukça kolaydır




HASTA TAKİBİ


Diabetli hastalar tanı konulur konulmaz, herhangi bir görme şikayetleri olmasa bile göz doktoruna gönderilmeli ve periodik olarak yılda bir kez gözdibi muayenesi tekrarlanmalıdır İster retinopatili isterse retinopatisiz olsun diabetli hastada periodik olarak yapılan tam bir oftalmolojik muayene çok önemlidir Bu muayenenin önemi göz doktorları kadar pratisyen hekimler ve endokrinologlar tarafından da bilinmeli ve hasta ve yakınlarına da anlatılmalıdır


Puberte ve sonrasında 4-6 ayda bir gözdibi bakılmalıdır


Hamilelik ve bir yıl sonrasında, önceden retinopati yoksa 4 ayda bir, varsa 2 ayda bir takip önerilir


TEDAVİ


Günümüzde diabetik retinopatinin tedavisi ve önlenmesinde kullanılabilecek etkili bir farmakolojik tedavi şekli yoktur


Günümüzde Diabetik retinopatinin tedavisinde en etkili ve emin yöntem LASER FOTOKOAGÜLASYON tedavisidir


Laser tedavisine başlamadan önce, hastalar metabolik yönden iyi kontrol ediliyor olmalıdır * Tokluk kan şekeri %70-140 mg arasında olmalı veya Hb A1c seviyesi 7mg/dl den az olmalı,


* Diastolik basınç 90mmHg den az olmalı,


* Renal yetmezlik bulgusu olmamalıdır




Laser tedavisine başlamadan önce mutlaka FFA (Fundus Flöresein Anjiografisi) çekilmesi ve bunun ışığında her bir gözün durumunun ayrı ayrı analiz edilmesi şarttır FFA hastanın ön kol veninden fluoressein adı verilen düşük molekül ağırlıklı bir boyanın enjekte edilerek koroidea ve retina damar sisteminin fotoğrafik teknikler ile görüntülenmesi esasına dayanır


Laser tedavisinin amacı, görme keskinliğini düzeltmek değil, hastalığın progresyonunu durdurmak sureti ile mevcut vizüel performansın korunmasıdır


Diabetik retinopati tedavisinde en çok kullanılan laserler Argon mavi-yeşil ve yeşil laserlerdir Retinada orta şiddette yanıklar oluşturularak sızıntı yapan alanlar ve hipoksik alanlar kapatılırlar


NONPROLİFERATİF DEVREDE, kural olarak maküler tutuluş (Diabetik Maküler Ödem) olmadıkça laser tedavisine gerek yoktur


PROLİFERATİF DEVREDE ise, kural olarak her zaman laser tedavisine ihtiyaç vardır İskemik retina alanları ve kanayan yeni damar oluşumları laser ile kapatılırlar


Laser tedavisinin etkili olmadığı durumlarda Kriopeksi tedavisi uygulanır




Kronik göz içi kanaması ve retina dekolmanı olan gözlerde Vitrektomi ameliyatı yapılır




Son olarak Diabetik Retinopati tedavisinde, iyi metabolik kontrol, hasta -hekim işbirliği, hasta takibi, erken tanı ile zamanında, etkili ve yeterli bir laser uygulaması çok büyük önem taşımaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



Ekzimer Lazer LASIK




Ekzimer Lazer ile LASIK ' in farkları




Ekzimer Lazer' de ışın direkt

olarak gözün kornea tabakasına

yönlendirilir LASIK' te ise kornea tabakasında

bir kapak açıldıktan sonra ışın

kornea tabakasının ortasına

yönlendirilir ve kapak kapatılır



Gözün Kırılma Kusurları Nelerdir ?


Miyopide, gözün ön-arka ekseninin genelde uzun olmasından dolayı uzaktaki cisimlerin görüntülerinin gözün arkasındaki merkez görme noktasına varmadan odaklaşması sonucu ağtabakada net görüntü oluşamaz


Hipermetropide, gözün ön-arka ekseni kısa olduğundan görüntü merkez görme noktasında bulanık olur, ancak arkasında netleşir


Astigmatta ise, görüntü merkez görme noktasında eğik / bozuk olarak meydana gelir


Ekzimer Lazer nedir ?


Ekzimer Lazer yüksek enerjili ültraviyole ışınları yayan bir Lazer cihazıdır Bu ışınlar gözün en önündeki saat camına benzeyen şeffaf kornea tabakasına temas edince, buradaki kornea moleküllerini birbirine bağlayan kimyasal bağları koparır ve böylece korneanın yüzeyindeki o kısım yok olur Bu olay fotokimyasal bir işlem olduğundan gözün hiçbir dokusuna zarar vermez, hatta etkisi gözün iç kısımlarına bile girmez; çünkü gözyaşına veya herhangi bir sıvıya rastladığı anda tüm etkisini kaybeder


LASIK Nedir ?


LASIK ( Lazer in situ Keratomileusis ) yönteminde ise önce gözün ön bölümündeki kornea tabakası ileri teknoloji ürünü otomatik kesici olan mikrokeratom ile ortalama 160 mikron kalınlığında bir bölüm korneadan ayrılmadan, ince bir yaprak halinde kaldırılır ve orta tabakaya Ekzimer Lazer uygulandıktan sonra ince kapak tekrar eski yerine kapatılır


Ekzimer Lazer ve LASIK ile eski Rusya' daki eski miyop düzeltme ameliyatları arasında benzerlik var mıdır ?

Radyal Keratotomi eski Rusya öncülüğünde uygulanıp, artık terk edilmiş olan bir başka yöntemdir: bu ameliyatta bıçak ile sağlam korneanın büyük bir bölümü dikey olarak derinlemesine kesilmektedir Bu nedenle - ben de dahil olmak üzere - bir çok doktor bu müdahaleye karşı çıkmışlardır ve çıkmaktadırlar


Halbuki Ekzimer Lazer yöntemi, ameliyathane şartlarını bile gerektirmeyen bir müdahale olup, gözün önündeki saat camı gibi duran kornea dokusu 0,2 mikron yani milimetrenin onbinde ikisi kalınlığında mikroskopik tabakalar halinde inceltilerek korneaya yeni bir şekil verme işlemidir; bilgisayar hesaplamalarıyla yapılan bu işlem sonunda miyopi, hipermetropi ve astigmatizma düzeltilmiş olur


Anlaşılacağı üzere ne Ekzimer Lazer, ne de LASIK yönteminin Rusya' da yapılan ameliyat ile hiç bir teknik benzerliği yoktur


Ekzimer Lazer ile LASIK yöntemlerinin karşılaştırılması :


Ekzimer Lazer LASIK

Tedavi Sonrası : Göz 2 gün bantlı kalır Hasta gözleri bantsız

gider

1 ve 2 Günler: Ağrı ve Batma olur Hiç batma olmaz

Yüksek derecelerde: Geri dönüş olur Daha başarılı sonuç

alınır

Haze ( Puslu Görüntü ) : Olabilir Hemen hemen hiç

olmaz




Ekzimer Lazer / LASIK kimlere uygulanabilir ?

Bir veya iki gözü miyop, miyop astigmat, hipermetrop veya hipermetrop astigmat olanlara,

Hipermetropisi veya astigmatı 6,00 diyoptriden az olanlara,

18 yaşını bitirmiş olup, gözlük veya kontakt lensinden veya bunların sunduğu görüntüden memnun olmayanlara,

Miyopu son bir senede -1,00 diyoptriden fazla ilerlememiş olanlara,

Mesleklerini gözlük veya lenslerle zor uygulayan sporcu, dalgıç, pilot gibi kişilere,

Yapılacak işlem, kornea kalınlığını 380-400 mikronun altına indirmeyecek kişilere

Tedavi Nasıl Gerçekleşir ?


Hastanın gözü narkoza gerek kalmadan, yerel anestezik bir damla ile uyuşturulduktan sonra, hasta önündeki bir ışığa bakarken Ekzimer Lazer kansız ve bıçaksız, LASIK' te ise kansız olarak işlem tamamlanmaktadır


Müdahale sonrası hastanede kalmaya gerek olmadığından, hasta rahatlıkla evine gidebilmektedir


Görme ne zaman sağlanır ?


Ekzimer Lazer' de müdahale bitiminde göz birkaç gün kapalı kalır ve hasta yaşına göre giderek düzelen bir görmeye kavuşur Fakat Hipermetrop ve Hipermetrop Astigmatların görmelerinin tümüyle düzelmesi zaman almaktadır


Halbuki LASIK' te, hasta gözü kapatılmadan evine gönderilir ve müdahale masasından kalkışından itibaren hemen hemen normale yakın görme sağlanmış olur


Ekzimer Lazer' in diğer tedavi alanları nelerdir ?

Görmeyi engelleyen ve kornea kalınlığının 1/3' ünden azını etkileyen lekelerin temizlenmesinde

Görmeyi azaltan yüzey pürüzlerinin giderilmesinde,

Tedaviye cevap vermeyen inatçı mikrobik keratitlerde,

Tekrarlayan kornea erozyonlarında,

Bazı göz tansiyonu tiplerinde

Hangi Ülkelerde uygulamaktadır ?


FDA onayını aldıktan sonra Ekzimer Lazer, Amerika da dahil olmak üzere Fransa, Belçika, Almanya, İngiltere, Japonya gibi 35 ülkenin 230 merkezinde uygulanmaktadır ve yeryüzünde şu ana kadar 3,320,000 göz başarı ile tedavi edilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...





Göz yaşı kanalı hastalıkları dakriosistit




Dakriosistit

Nazolakrimal kanal tıkanıklığı sonucu gözyaşı kesesinde gelişen inflamasyondur Konjenital yada akkiz olabilir


Tanı:


1 Anatomik tıkanıklığın yerini ve türünü saptamak için sistemin içine radyoopak madde verilerek direkt orbita grafisi çekilir (Dakriosistografi)


2 Lavaj, sonda


3 Lakrimal sistem endoskopisi


Konjenital Dakriosistit (Dakriostenoz):

Yeni doğanlarda %2-6 oranında görülür Nazolakrimal kanalın alt ucundaki membranın (Hasner valvülü) doğumda henuz diferansiyasyonunu tamamlayarak açılmadığı durumlarda ortaya çıkar


Doğumdan 2-3 hafta sonra bir yada iki gözde sulanma, çapaklanmaya yol açar


Membranın diferansiyasyonunu tamamlaması sonucu ilk 6 ay içinde spontan olarak açılma şansı %80-90’dır Bu nedenle 6-8 aya kadar kadar müdahele edilmez, sadece masaj ve enfeksiyon varsa topikal antibiotik önerilir İlk 8 ay içinde spontan olarak açılmazsa sonda ile nazolakrimal kanalın alt meatusa açılan ağzındaki kanal perfore edilir 2,5-3 yaşın üzerindeki olgulara sonda başarısı azaldığından uygulanmaz 5-6 yaşlarında cerrahi yöntemler ile yeni bir drenaj yolu açılır (Dakriosistorinostomi ameliyatı)


Akkiz Dakriosistit: Akut yada kronik tablo ile seyreder


Akut Dakriosistit: Gözyaşı kesesinin akut, süpüratif iltahabıdır Preseptal sellülit gelişimine neden olur Kese bölgesinde ağrı, ödem, hiperemi ve sulanma ile karekterizedir Etken çogunlukla pnömokok yada stafilokok türleridir Kese üzerine bası ile punktumlardan pü regürjite olabilir, yada kesede abse gelişerek deriye fistülize olabilir


Tedavide antibiotikler ve antienflamatuar ilaçlar kullanılır Enfeksiyon geçtikten sonra yapışıklıklar nedeni ile sistem, çoğu kez nazolakrimalis seviyesinde tıkandığından cerrahi uygulanır


Kronik Dakriosistit: Süpüratif belirtiler olmaksızın gelişen gözyaşı kesesi inflamasyonudur Sulanma ve basmakla punktumlardan saydam mukoid salgı gelmesi ile karekterizedir Tedavide antibiotiklerden yararlanılır Kesin tedavisi dakriosistorinostomi ameliyatıdır Bu ameliyatta orta meatus hizasında burun boşluğu ile kese arasında anastomoz sağlanır


Kaynak : Ders Notları, Prof Dr Ayşe Yağcı ; EÜTF Göz Hast ABD, İzmir

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



glokom göz tansiyonu





Glokom, göz içi basıncından görme sinirinin zarar görmesi ile karakterize bir hastalıktır Görme sinirini oluşturan liflerin, basıncın etkisi ile yavaş yavaş harap olmasına bağlı olarak görme alanı daralmaya başlar Zamanında teşhis ve tedavi yapılmadığı taktirde, sinir liflerindeki hasarın geri dönüşsüz olması nedeniyle, görme alanının ileri derecede kaybı ve hatta körlük kaçınılmazdır Glokom önemli bir halk sağlığı sorunu olup, gelişmiş ülkelerde, körlüğün ikinci en sık görülen nedenidir 35 yaş üzerindeki her 50 bireyden yaklaşık olarak birinde glokom mevcuttur


İleri yaş glokomu ağrısızdır, sinsidir !

Glokomda göz içi basıncı sıklıkla yavaş yavaş yükselip, görme sinirinde yavaş, fakat ilerleyici bir harabiyet yapar Bu özellikleri nedeniyle de, halk arasında inanılanın aksine, ağrısız ve sessiz gidişli bir hastalıktır Yine bu özelliğinden dolayı hasta bireylerin çoğu, varolan glokomunun farkında değildir Hastalığın çok ileri evrelerinde ise, görme alanındaki ileri derecede daralma, hasta tarafından hissedilebilir Ya da hastalığın son evresinde, bir gözün ışığı bile seçemediği farkedilir ki, bu aşamada, artık tedavisi mümkün olmayan bir kayıp söz konusudur



Erken dönem glokomuna bağlı, çevresel görmede kayıpla karakterize görme alanı defekti Yola bakan glokomlu olgu, sağ taraftaki yayayı kısmen görememektedir Esasen baktığı yeri net ve eksiksiz gören kişinin, görme alanındaki bu çevresel kaybı, kolaylıkla atlayabileceğine dikkat ediniz






İleri dönem glokomuna bağlı, belirgin çevresel görme alanı kaybı Bu canlandırma resimde de, olgunun, dürbünden veya küçük bir delikten bakarcasına dar bir alanı gördüğüne dikkat ediniz Çevresel kayıp dikkate alındığında hastalığın halk arasında neden “karasu” adını aldığı daha kolay anlaşılmaktadır


Glokomun daha nadir görülen tipinde ise, ani olarak çok yüksek değerlere çıkan göz içi basıncı, göz çevresinde ağrı, gözde kızarıklık, görmede bulanıklaşma, ışıkların çevresinde halelerin görülmesi ve mide bulantısı ile kusmalara neden olur


Diabette glokom riski 3 kat artmıştır!


Glokom normal toplumda %2 sıklıkla görülen bir hastalık olmakla birlikte, bazı bireyler glokom gelişimi yönünden daha fazla risk altındadır


v Birinci dereceden akrabalarında glokom olanlar en fazla risk altında olan gruptur, bu bireylerde glokom gelişme riski on kat daha fazladır


v İkinci önemli risk faktörü diabettir Diabetli hastalarda glokom riski, normal bireylere göre üç kat daha fazladır


v İleri yaşta glokom sıklığını artırır, özellikle 65 yaş üzerinde glokom hastalığına daha sık rastlanır


v Ayrıca hipertansiyon, tıkayıcı damar hastalıkları, migreni olan bireylerde ve yüksek miyop gözlerde de glokom riski artmıştır


Glokom önlenebilir körlüklerin en başında gelir!


Hemen hemen hiç bulgu vermeyen bu hastalık, ancak, kontrol amacıyla göz muayenesi yapılan kişilerde erken tanınabilir

Düzenli yapılan göz muayeneleri ile glokomun erken tanısı mümkündür!

Bu amaçla önerilen göz muayenesi aşağıdaki sıklıkla yapılmalıdır:


v Hiçbir risk taşımayan olgularda


o 35-40 yaş arasında bir kez


o 40-60 yaş arasında 2-3 yılda bir kez


o 60 yaştan sonra 1-2 yılda bir kez


v Risk grubundaki olgularda


o 35 yaştan sonra her yıl 1 kez




Ağrısız ve sessiz gidişi nedeniyle bireylerin çoğu hastalığının farkında değildir Glokomun tespitinde düzenli aralıklarla yapılan göz muayenelerinin önemi büyüktür


Yine bu nedenlerden dolayı göz içi basıncının ölçümü, gözdibi bakısı ve görme alanı incelemesi, göz muayenesinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır




Her bireyin göziçi basıncı kendine özeldir!

Göziçi basıncının normal aralığı, genelde 10-22 mm Hg olarak kabul edilir Ancak, glokom ile göziçi basıncı düzeyi arasında oldukça karmaşık bir ilişki vardır


v Bazı olgularda 22 mm Hg’dan yüksek göziçi basıncı, görme sinirine zarar vermez Bu olgular, yine de daha sonra gelişebilecek harabiyet yönünden takip edilmelidir


v Bazı olgularda ise normal kabul edilen aralıktaki göziçi basıncı düzeyine rağmen, görme siniri harabiyeti vardır Bu tip olgulara Düşük Basınçlı Glokom denmektedir Yapılması gereken, göziçi basıncını mevcut düzeyinden daha aşağılara çekmektir




Göziçi basıncı gün içinde değişir!

Göziçi basıncı günün belirli saatlerinde, kişinin ilaç kullanıp kullanmamasıyla da ilgili olarak, önemli değişiklikler gösterir Sağlıklı kişilerde 5 mm Hg’a kadar olmasını beklediğimiz bu dalgalanma, glokomlularda daha fazladır Bu değişim, vücut tansiyonuyla ilişkili değildir Ancak, vücut tansiyonu sürekli yüksek seyreden olgular risk grubunda olduklarını bilmeli, yılda 1 kez, yakınmaları olmasa da göz doktoruna başvurmalıdır




Erken tanı glokoma ait harabiyeti durdurabilir; ama geri döndüremez!

Glokom tanısında geç kalınmadıktan sonra tedavisi mümkün olan bir hastalıktır Düzenli tedavi ve kontrollerle glokoma bağlı körlükler önlenebilir Günümüzde göz içi basıncını düşürmeye yönelik çok sayıda ilaç alternatifi mevcuttur Glokom tanısı konulduğunda, hastanın sistemik hastalıkları da dikkate alınarak en uygun tedavi seçeneği belirlenir


Bir kez glokom tanısı konulan bireyin ömür boyu, verilen ilaçları düzenli olarak kullanması ve takibi şarttır Göz içi basıncını düşürmeye yönelik bu damlaların, düzenli olarak, mümkün olduğunca günün önerilen saatlarinde ve göze isabet edecek şekilde, göze değdirilmeden damlatılması tedavinin başarısı yönünden çok önemlidir Örneğin, günde iki kez damlatılması önerilen göz tansiyonu damlası, sabahları 0800’de damlatılıyorsa, akşamları da 2000’de damlatılmalı, gece yarısı veya yatmadan önceye bırakılmamalıdır


Glokom tedavisi alan kişinin takibinde, ilaçla elde edilen göziçi basıncı düzeyi, önem taşır Bu nedenle, tedavi alan glokom hastaları, kontrol muayenelerine geldiklerinde de tedavilerini aksatmamalı, muayene günündeki damlalarını da, saatinde damlatmalıdır


Tedavinin başarılı olup olmadığı, hastalığın şiddetine göre değişen sıklıklarla yapılacak kontroller ve görme alanı gibi ek incelemelerle yapılır Genel olarak ilaç tedavisi ile göz içi basıncını kontrol etmek mümkündür; Ancak, ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı veya iyi uygulanamadığı durumlarda laser tedavisi ya da ameliyatlar ile de göz içi basıncını düşürmek yoluna gidilebilir


Özetle; glokom önlenebilir körlük nedenlerinin başında gelir Erken tanı, en önemli tedavi şansını yaratır Hiçbir yakınmanız olmasa dahi, göz doktorunuza önerilen sıklıklarda başvurmanız, görmeye devam edebilmeniz için şarttır





Op Dr E Deniz Eğrilmez & Op Dr Sait Eğrilmez

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



Genel göz hastalıkları




REFRAKSiYON KUSURLARI


Odaklanan isigin gormemizi saglayan retina tabakasinin onune veya arkasina dusmesi sirasiyla miyopi ve hipermetropi olarak adlandirilan gorme kusurlarina yol acar Kornea adini verdigimiz saydam tabakanin dikey ve yatay ekseni arasindaki kirma dereceleri arasinda bir fark varsa bu durum da astigmatizma adi verilen kirma kusuruna sebep olur

Miyopinin duzeltilmesinde gozluk, kontakt lens ve refraktif cerrahi yotemler (radyal keratotomi, excimer laser, LASIK) uygulanabilir Hipermetropinin duzeltilmesinde gozluk, kontakt lens ve refraktif cerrahi yontemler (Termokeratoplasti, excimer laser vb) kullanilabilir Astigmastizmanin duzeltilmesinde gozluk, torik yumsak kontakt lensler, gaz gecirgen kontakt lensler, ve refraktif cerrahi yontemler kullanilabilir



RETiNA ve ViTREUS HASTALIKLARI


Retina gormemizi saglayan isiga duyarli hucreleri (kon ve rodlar) ile sinir liflerini iceren bir tabakadir Retina hastaliklari gormede ciddi ve kalici bozukluklar yapabilir En fazla gorulen retina hastaliklari:

1 Seker hastaligina bagli bozukluklar,

2 Retina dekolmani,

3 Retina ici ve alti kanamalar,

4 Retina altinda sivi birikmesi,

5 Retinanin damarsal hastaliklari,

6 Dogumsal ve herediter hastaliklar,

7 Yasa bagli makula hastaliklari (YBMD),

8 Retina Tumorleridir

Tedavi Yontemleri: Bozuklugun tipine gore, tibbi tedavi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi seklindedir



Erken teshis tedavinin ilk basamagidir,bu nedenle goz Check-Up'inda standart goz muayenesine ek olarak yapilmasi gereken muayeneler;


Ekzoftalmometre ile kontrol, Derinlik hissi muayenesi, Renk gorme muayenesi, Korneal topografi, Konfrontasyon testi, Goz ultrasonografisi, Biometri, Pakimetri, Goz yasi testi: Schiermer testi ve Florescein kirilma testi, Kontrast duyarlilik testi

GOZ TUMORLERi


Cocuklarda gozbebeginde beyazlik oldugunda, gozun renkli kisminda renk degisikligi gelistiginde ve sebepsiz yere gormenin azaldigi durumlarda goz tumorleri yonunden inceleme yapilmalidir Goz kapaklarinda buyume gosteren kitlelerden gerekirse biyopsi alinmalidir Goz tumorlerinin tipine, yerlesim yerine ve hastanin yasina gore, lazer tedavisi, kriyoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavi gerekebilir




OPTiK SiNiR VE GORME YOLLARI HASTALIKLARI


Gormede azalma ve gorme alaninda daralma seklinde belirtilerle kendini belli eder Bu gibi durumlarda optik sinir ve gorme yollari hasarina yol acan etken faktorlerin belirlenmesi ve onlara yonelik tibbi veya cerrahi tedavi uygulanmasi esastir Gerektiginde beyin cerrahisi ve Noroloji bolumleriyle isbirligi yapilmalidir



KONJONKTiViTLER




Allerjik, mikrobik, kimyasal konjonktivitler olabilir Gozde akinti, sulanma, kasinti, yabanci cisim hissi ve yanma tarzi sikayetler olabilir Tedavisi goz damlalariyladir, agir durumlarda sistemik tedavi gerekebilir




UVEiTLER, GOZ iCi iLTiHAPLARi ve BEHCET HASTALiGi



Gozde kizariklik, agri ve gorme azalmasi tarzinda bulgular vardir Etken faktore yonelik tedavi uygulanmalidir Topikal goz damlalari, sistemik tedavi ve bazi olgularda lazer tedavisi uygulanabilir Agir olgular hastanede yatirilarak tedavi uygulanmalidir ve cerrahi tedavi gerekebilir



KERATiTLER ve KORNEA HASTALiKLARi



Saydam tabakanin bulaniklasmasiyla gormeyi ileri derecede bozabilir Korneanin ilttihabi enflamasyonu anlamina gelen keratitlerde etkene yonelik ve ciddi olgular da hastanede yatarak tedavi uygulanmalidir Kontakt lens kullananlarda keratit gelisme riski daha fazladir


Dogustan olan ve gormeyi etkileyen kornea bulaniklariyla, gorme aksini kapatan kalici kornea bulanikliklarinda keratoplasti (goz nakli) uygulanmalidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



göz temizliği




Göz temizliğinde yanlış inanışlar :

Göz temizliğinde halk arasında sık yapılan bazı yanlış uygulamalar mevcuttur


Göze çayla kompres, tükürmek, kaçan bir şeyi dil ile almak ve benzeri yanlış uygulamalar; gözde mikrobik hastalıkların oluşmasına davetiye çıkarmaktadır


Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç Dr Kuddusi Erkılıç yaptığı açıklamada, sağlıkla ilgili her alanda olduğu gibi göz konusunda da halk arasında birçok yanlış inanış bulunduğunu söyledi Göz temizliği konusunda halk arasında yapılan birçok uygulamanın, tıpta yeri olmadığını kaydeden Erkılıç, ilaç sektöründeki gelişmelerle artık bu tür uygulamalara gerek kalmadığını bildirdi


Erkılıç, göz temizliği konusundaki bazı yanlış inanışları şöyle sıraladı:



>>>



Ilık çay ve sütle kompresin gözü temizlediğine inanılıyor Bunlarla sadece sıcaklıklarından dolayı masaj etkisi olduğu için kısmen rahatlama sağlanabilir, ancak hiçbir faydası yok Aksine hijyenik ortamlarda yapılmadığında mikropların göze rahatlıkla yerleşmesine neden olur


Gözde kızarma ve sulanma durumlarında bazı insanlar, başkasının göze tükürmesinin faydalı olacağına inanıyor


Göze bir şey kaçtığında da dil ile o şeyi alması da yanlış bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor Bu durumlarda da başkalarının taşıdığı mikrobik hastalıkların kolayca yayılması sağlanıyor Yani bu tür uygulamaların tıpta yeri olmadığı gibi fayda yerine birçok zararı da beraberinde getirmektedir


Doç Dr Kuddusi Erkılıç, hijyenik ortamlarda yapılmayan makyaj ve göze sürülen sürmenin de aynı şekilde mikrobik hastalıklara davetiye çıkaracağını sözlerine ekledi

Alıntı Yaparak Cevapla

Göz Hastalıkları...

Eski 08-17-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göz Hastalıkları...



göz tembelliği ve tedavisi




GÖZ TEMBELLİĞİ NEDİR? NASIL TEDAVİ EDİLİR?




Göz tembelliği erken çocukluk çağında ortaya çıkan ve bir gözün yeterince görememesi şeklinde tanımlanabilecek bir durumdur Göz tembelliğine her 100 kişiden 3’ünde rastlanmaktadır Göz tembelliği ancak küçük yaşlarda tespit edilebilirse tedavi edilebileceğinden ebeveynlerin bu konuda son derece hassasiyet göstererek erken yaşlarda çocuklarının göz muayenesi olmalarını sağlamaları gerekmektedir




Normal Görme Nasıl Gelişir?


Bebekler doğduklarında ancak belirli oranlarda görebilmektedirler Gözlerini kullandıkça görme potansiyelleri artmaktadır İlk 9 yaş içinde görme sistemi tam olarak gelişmekte ve daha sonra belirgin bir değişiklik olmamaktadır Eğer bir göz tüm düzeltmelere rağmen tam kapasiteli göremiyorsa bu durum kişinin hayatında olumsuz bazı etkilere yol açar Mesela bazı mesleklerde (askerlik, pilotluk gibi) göz tembelliği olanlar yer alamazlar




Göz Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır?


Tüm çocukların 4 yaşına gelmeden önce herhangi bir sorun olmasa da mutlaka bir göz doktoru tarafından muayene edilmiş olması gerekmektedir Bu arada doğumdan itibaren hem ailenin gözlemleri hem de çocuk doktorlarının bazı tespitleri ile gerekli hallerde çok erken dönemlerde de göz muayenesi yapılabilir




Neler Göz Tembelliğine Yol Açabilir?


Göz Tembelliği gözlerin normal olarak kullanılmasını engelleyen her türlü durumda ortaya çıkabilir Çoğu vakada göz tembelliğine yol açan durumlar kalıtsal olabilir Özellikle ailesinde göz tembelliği olan çocuklar göz doktoru tarafından mutlaka muayene edilmelidir




Göz tembelliğinin 3 temel sebebi bulunmaktadır


Şaşılık : Kayan gözde genellikle tembellik oluşmaktadır


Kırma Kusurları : Mevcut olan yüksek kırma kusuru nedeni ile bir göz diğerinden çok bulanık görmekte ise bu göz görsel gelişimini tamamlayamayarak tembel hale gelmektedir Görünüşte gözlerde herhangi bir problem olmadığı için tespit edilmesi en zor olan göz tembelliği tipi budur Aileler çocuklarının gözünde bir kayma tespit ettiklerinde hemen muayenesini sağlamakta ancak diğer durumlarda genellikle göz muayenesi okul dönemine kadar gecikmekte ve bu durumda da çoğu kez geç kalınmış olmaktadır Bu nedenle 4 yaş öncesinde tüm çocukların şikayet olsun olmasın, mutlak surette göz muayenesi olmaları gerekmektedir


Saydam olması gerekli göz dokularında bulanıklık : Bu durumun başında katarakt gelmektedir Bu tip göz tembelliği en erken gelişen göz tembelliğidir Dolayısı ile her yeni doğanın mutlak bir çocuk doktoru tarafından son derece kolay bir test olan kırmızı yansıma testine tabi tutulması ve bir anormallik halinde acilen göz doktoruna muayenesi gereklidir Çünkü bu tip göz tembelliği çok erken ve çok derin olarak gelişmektedir Doğumsal katarakt mümkün olan en kısa zamanda cerrahi olarak tedavi edilmelidir




Göz Tembelliği Nasıl Teşhis Edilir?


Bu çoğu kez oldukça zor bir durumdur Çünkü çocukların görme muayeneleri 35-4 yaş öncesinde oldukça güçlük arz etmektedir Daha küçük çocuklarda ve bebeklerde sağlam gözün doktor tarafından elle kapatılması haline tepkiyi değerlendirmek gibi bir takım yöntemlerle göz tembelliği olan göz tespit edilmeye çalışılır 4 yaş öncesi muayenede göz doktoru temel olarak şunları yapar Gözlerde herhangi bir kayma olup olmadığını muayene eder Daha sonra saydam ortamlarda herhangi bir bulanıklık olup olmadığına bakar, göz bebeği bir damla ile genişletilerek, her iki gözün refraksiyon (kırma) değerleri ölçülür Burada önemli olan nokta özellikle bir gözde, diğerinin çok üzerinde bir kırma kusuru olup olmadığıdır Bunun dışında her iki gözdeki yüksek kırma kusurları da dikkate alınır Kırma kusuru muayenesi dışında retina (görme zarı) ve optik sinir (görme siniri) muayenesi de yapılarak muayene tamamlanır




Göz Tembelliği Nasıl Tedavi Edilir?


Göz tembelliğinde tedavinin esası zayıf gözün kullandırılmasına dayanır Bu, sağlam gözün özel bir bandajla haftalar bazen aylar boyunca kapatılması ile yapılır Önce gerekli olan reçete edilir Çocuk bunu kullanmaya başlar ve kapama tedavisi yapılır Şaşılıkta eğer bir cerrahi müdahale yapılacaksa genellikle önce göz tembelliği giderilmeye çalışılmaktadır Ameliyat öncesi belli bir dönem kapama tedavisi yapılır, ameliyat uygulanır, daha sonra bir müddet daha kapama yapılmaya devam edilir Aileler ne yazık ki kayma ameliyatından sonra her şeyin yoluna girdiği düşüncesiyle kapama yapmayı bırakabilmektedirler Tek başına cerrahi müdahale, oluşmuş göz tembelliğini gideremez Göz doktorunuz kapamanın nasıl yapılması gerektiği ve kapama sırasında ne gibi şeyler yapılması gerektiğini size açıklar Bundan sonrası ise tamamen sizin sabrınıza kalmıştır Çocuklar kapama yapılmasından hiç hoşlanmazlar Ve bunu reddederler Ancak ebeveyn olarak bu dönem, sizin ilgi ve sabrınızla, başarılı bir şekilde yaşanabilir Yaşamları boyunca göz tembelliklerinin mevcudiyeti nedeniyle yaşayacakları sıkıntıları düşünerek bu günlere sabırla yaklaşmalısınız




Az Görme Önlenebilir Bir Problemdir


Başarıda en önemli nokta göz tembelliğinin teşhis zamanıdır Eğer erken teşhis ve düzenli tedavi yapılırsa çoğu kez normal görmeye ulaşılabilmektedir 9 yaş sonrasında yapılacak kapamanın herhangi bir faydası olmamaktadır Katarakt gibi sebeplerle ortaya çıkan göz tembelliklerinde çok seri davranmak gereklidir Erken bebeklik dönemlerinde cerrahi ve kapama tedavileri ile müdahale yapılmalıdır


Tekrar hatırlatalım ki 4 yaş öncesinde tüm çocukların şikayet olsun olmasın, mutlak surette göz muayenesi olmaları gerekmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.