Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Genel Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
jinekoloji, kadın, sağlığı

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Hormon varsa selülit vardır

Görüntüsü "portakal kabuğu"na benzetilen selülit en çok; karın, kalça, bacak içi, diz çevresinde görülür Selülit salt estetik bir mesele değil, zayıf kadınlarda da görülebilen bir çeşit hastalıktır Sıcak yaz günlerini kabusa çeviren bu hastalıkla baş etmek istiyorsak önce düşmanımızı iyi tanımalıyız İşte selülitin nedenleri, oluşumu ve çözüm yolları Hormon tedavilerini bir an için göz ardı edersek; tüm kozmetik selülit tedavilerinin hareket noktası, vücutta sıvı toplanmasını kontrol etmek, kan ve lenf dolaşımını hızlandırmak, bölgesel yağ hücrelerini rahatlatmak, yağ asitlerini parçalayıp idrarla dışarı atılmasını sağlamaktır Etkili bir selülit tedavisi için; * Hormon dengesinin korunması, * Muhakkak egzersiz yapılması, * Su, proteinler, doymamış yağların alımına ve tuz ve şeker kısıtlamasına önem veren bir beslenme düzeni kurulması, * Ödemleri çözerek yağları parçalayan kombine tekniklerin bir araya getirilmesi gerekir Önce spor ve hareket: Bütün sporlar vücudumuzdaki büyüme hormonunu doğal yoldan artırır ve kan ile lenf dolaşımını hızlandırır Aynı zamanda vücuttaki yağ depolarını enerjiye dönüştürerek erimesine katkıda bulunurlar Özel olarak selülitten kurtulmak için yapılabilecek en yararlı egzersizler, tempolu yürüyüş, merdiven çıkmak, yüzmek ve bisiklete binmektir Merdiven çıkmak bacaklarımızdaki kas kütlesini geliştirir Her gün, 1 saat süreyle, yavaş ama tempolu bir yürüyüş yapmak kan dolaşımını düzene sokar ve metabolizmanızı hızlandırır Yüzmek, kalbe yüklenmeden tüm vücut kaslarını çalıştırır, düzenli nefes almanızı sağlar Ayrıca suyun hareketleri vücudunuza dışarıdan masaj etkisi yapar Bisiklete binmek de çok yönlü bir spordur Kalbinizi yormadan kan dolaşımını düzenler, özellikle karın ve kalça bölgesindeki yağların erimesine yardımcı olur ve bağırsakların hareketlenmesini sağlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Göz altı torbaları ve morlukları yüze yaşlı ve yorgun bir görünüm verir Bunların sebebinin yorgunluk ve allerji olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz Büyük olasılıkla göz altınızdaki kılcal damarlarda bir sorun var

Çoğu insan göz altı morlukları nedenlerinin yoğun gece hayatı, geç saatlere kadar çalışma, yorgunluk veya basit alerjiler olduğunu düşünür Fakat yapılan dermatolojik araştırmaların birçoğu gösteriyor ki; siyah halkalar göz çukurlarındaki kılcal damarların içinde yer alan hemoglobinin oksidasyonuna bağlıdır Yüze yaşlı ve yorgun bir görünüm veren göz altı morlukları ve torbalarını tamamen ortadan kaldıran, dünyada pek çok kişinin kullandığı Hylexin adlı krem artık Türkiye’de Göz altı morluklarınız sabahları, belli bir süreden sonra yok oluyorsa büyük olasılıkla Hylexin’e ihtiyacınız yoktur Fakat göz altı morluklarınız kalıcıysa, basit bir göz kreminden daha fazlasına ihtiyacınız var demektir Bu sorununuz için Hylexin’i kullanmalısınız Sahip olduğu etken maddeler ve özel formülüyle kozmetik dünyasında bir ilki gerçekleştiren Hylexin , giderilmesi güç olan göz altı morluklarını hızlı bir şekilde azaltıyor Genç yaşlı pek çok kişide görülen ve kurtulması çok zor olan göz çevresi morluk ve şişlikleri Hylexin’le tarihe karışıyor Göz çukurundaki kılcal damarların kan sızdırması ve bu kanın oksijene maruz kalarak göz çevresindeki hassas bölgenin renk değiştirmesi sonucu oluşan halkalar, yüzde yaşlı ve yorgun bir ifadeye neden olur Normal bir göz kremi ile giderilmesi çok güç olan bu halkalar Hylexin ile kısa zamanda ortadan kalkıyor Hylexin ; bir çok klinik testten başarı ile geçmiş özel formülüyle göz çukuru dokusunun enzim aktivitesini en iyi durumuna getirerek, morlukları gözle görülür bir biçimde azaltıyor Ayrıca kılcal damarları güçlendirerek sızıntının durmasına yardım eden ürün, göz çevresi morluklarını ve torbalarını ortadan kaldırarak daha dinç ve genç bir görünüm kazandırıyor Klinik deneylerde, göz çevresi lekelerine sahip deneklerin büyük çoğunluğunda olumlu sonuçlar veren Hylexin , test sonucunda yüksek çözünürlüklü fotoğraflarla da başarısını ortaya koyarak sadece bir kapatıcı değil, kalıcı çözüm üreten bir ürün olduğunu kanıtlıyor Sıradan bir kozmetik ürününden farklı olarak, göz altı morlukları için özel olarak üretilen ve kalıcı göz altı morluklarında dahi etkili sonuçlar veren Hylexin, yetkili eczanelerde satışa sunuluyor

Thalasso terapiyi yaratan marka Türkiye’de

SPA merkezlerine ve uygulamalarına olan ilginin artması ve sektörün hızla büyümesiyle beraber Yaz Turizm AŞ, dünyanın 75 ülkesinde yaygın olarak kullanılan, thalasso terapinin yaratıcısı Algotherm markasını Türkiye’ye getirdi Silkar Holding ve Yaz Turizm AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Silahtaroğlu Baykal’ın girişimleriyle, Türkiye’de hızla büyüyen SPA sektörüne giriş yapan Algotherm, deniz bazlı bakım ve thalasso terapi ürünlerinden oluşuyor Yüz ve vücut bakım olmak üzere iki farklı kategoride ürün yelpazesi bulunan Algotherm ile kendinize canlılık kazandırabilir, içinizdeki enerjiyi dışarıya yansıtabilirsiniz Yüz bakım ürünlerinde; temizleme, peeling, dengeleme, nemlendirme ve kırışık önleyici nemlendirme, anti-aging, beyazlatma, göz ve göz çevresi olmak üzere 7 ürün serisi bulunuyor Vücut bakım ürünleri ise; 10 çeşit seriden oluşuyor

Bu ay kadın olmanın tadını çıkarın

FlorMar, Dünya Kadınlar Günü nedeniyle mart ayı boyunca sürecek bir kampanya düzenliyor Buna göre, ay içerisinde 3 adet FlorMar ürünü alan herkese parlatıcı ruj, tüp maskara veya tırnak bakımı hediye Islak ve parlak görünümüyle dudaklarda çekici bir etki yaratan FlorMar Glossy Tubes’un özel meyve aromalı, 20 farklı rengi bulunuyor Özel formülleri ve fırçaları ile kirpiklerdede benzersiz bir etki bırakan Unique Tube Maskara serisi farklı özellikte 5 çeşit maskaradan oluşuyor Özel formüllü FlorMar Tırnak Bakım ürünleri ile sağlıklı uzayan, yaratmak çok kolay FlorMar, ‘Yumuşak Tırnaklar’, ‘Tırnak Yiyenler’ ve ‘Kırılgan Tırnaklar’ için üretilen ve 2 farklı üründen oluşan serileriyle, tırnaklarınıza etkili çözümler sunuyor Tırnak yapınıza uygun 6 farklı ürün seçeneği ile, tırnaklarınızda uzun süreli ve etkili bir görünüm yaratmanız mümkün

Sivilceler hayatınızı karartmasın

Sivilce ve akne, kadın erkek her yaştan insanın sorunu Sivilceler kıl keselerinde ve kıl keselerini saran kanal yüzeyinde ve yağ üreten yağ bezlerinde oluşur Sivilceler ile ilgili birkaç öneri:

Bunları Yapın

Aşırı güneş ışığından sakının Az miktarda güneş ışığı başlangıçta sivilcelenmeyi düzeltse de bu ilerleme geçicidir Sürekli güneşlenmek gözeneklerin tıkanmasına neden olur ve ciltte oluşan siyah ve beyaz yağlı noktaları artırarak cildin daha kötü hale gelmesine sebep olur

Vitamin desteğinizi kontrol altına alın Günlük olarak önerilen vitamin dozu olan 120-150 mg’dan daha fazla iyot içeren vitamin desteklerinden kaçınmak gerekir İyotun normal dozu ciltte kötüleşmeye yol açmazken, önerilen dozun fazlası sivilcelenmeyi daha da artırabilir

Cildinizi yağdan ve bakteriden koruyun Basit birkaç sağlıklı alışkanlıkla ciltte sivilcelere neden olan yağ ve kirlerden korunmak mümkün Bunun için ön şart ellerin sık sık yıkanması Cildi bakterilerden korumak için ellerin çeneniye götürüldüğü zamanlar da dahil olmak üzere yüze dokunmaktan kaçınmak gerekiyor Kullanılan bütün kozmetiklerin yağsız ve yağlanma yapmayan ürünler olduğuna emin olmak da diğer bir şart

Egzersiz yaparken her zaman bol pamuklu giysiler giyin ve asla makyaj yapmayın Yağsız ya da yağlanma yapmayan makyaj malzemeleri bile terle birlikte gözenekleri tıkayabilir

Sağlıklı bir yaşam tarzı belirleyin Dengeli beslenerek, yeteri kadar uyuyup egzersiz yaparak ve bol su içerek cildin sağlıklı görünmesini sağlanabilir

Bunları Yapmayın

Cildinizi yolmayın Aynı zamanda cildi elle ovmak, tahrişe ve daha çok sivilceye sebep olur Sivilce başlangıçlarını yolmak ciltte kalıcı izler de bırakır

Kendinizi strese sokmayın Stres cildinizin daha fazla yağ salgılamasına neden olan kortizon hormonunun seviyesini yükseltir Tüm bu önerileri pek çok insanın sivilce ve akne sorununu çözen Proactiv Solution’ı yaratan ünlü dermatologlar Katie Rodan ve Kathy A Fields, ‘Yüzünüzün Gerçekleri’ adlı kitapla cilt sağlığını korumanın basit ama etkili yollarını meraklılarına sunuyor Proactiv Solution 4’lü ürün setiyle birlikte ücretsiz olarak hediye edilen ‘Yüzünüzün Gerçekleri’ kitabı sivilce, akne ve siyah noktadan uzak pürüzsüz bir cilde sahip olmak için aydınlatıcı bilgiler içeriyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Doktorunuzla aranızda iyi bir iletişim olmalı Doğru teşhis ve uygun tedavi için doktorla her şeyi konuşmalı, bilgi alışverişinde bulunmalısınız Kadınlar bu konuda oldukça başarılıdır ve kadın en iyi hastadır

Prof Dr Mehmet Öz, akıllı bir hastanın cerrah seçiminde nelere dikkat etmesi gerektiği hakkındaki soruları yanıtladı:

* Bu kitabı yazmak ne kadar zamanınızı aldı, kitaptaki veriler sizce Türkiye'ye de uyumlu mu? Kitabı yazmak bir yılımızı aldı Bu kitapla ilgili çalışmalarımıza 'Siz Kullanım Kılavuzu' adlı ilk kitap çıkmadan önce başladık En önemli hasta güvenlik organizasyonu olan Joint Commission ile birlikte çalıştık Bu kuruluş Amerika'daki bütün hastaneleri gözden geçirir ve hatta Türkiye'deki hastaneleri bile Kitapta yer alan istatistikler, Amerika'yı kapsar ve bu sonuçlar tüm batı dünyası ile de uyumludur

* Sizce bir hastanın yapacağı en önemli hata nedir? Doktorla konuşmamaktır Konuşmak teşhis açısından çok önemlidir Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; doktorlar hastalarının konuşmalarını 23 saniye içinde bölüyor Doktor hasta arasındaki bu sağlıksız iletişimi değiştirmek gerekli Bu şekilde devam edilirse gerçek bir bilgi alışverişi olmaz

* Sizce kadınlar mı, erkekler mi daha akıllı hastalar? Kesinlikle her yaştaki kadınlar en iyi hastadır Bu gruba az sayıda bile olsa erkekler de girer Ayrıca hasta ile ilgilenen kişilerin çoğu da kadındır ve bu kadınlar kocalarına, babalarına, oğullarına bakarlar Bu kadınları sağlık konusunda daha güvenli bilgi sahibi yapmadan ilaçları da daha güvenli yapamayız

* Sizin çok ünlü hastalarınız da oluyor, sizce onlar açısından her şey daha mı kolay? Para sağlıkta her kapıyı açıyor mu? Bir hastanede VIP hasta olmanın pek bir yararı yoktur Sizler hastalandığınızda doktorunuzun nasıl normal bir insan olmasını isterseniz, doktorlar da hastasının normal birisi olmasını ister Hastalar arasında hiçbir fark yoktur Sen önemli bir insansın diye; bölüm başkanı gelip senin kanını alabilir ama bu bütün sorunları çözmez

* Türkiye'deki sosyal güvence sistemi hastalara doktor ve hastane seçme şansı çok fazla tanımıyor Siz Türkiye'deki akıllı hastalara neler önerirsiniz? Bir sürü doktora ulaşılabilir olmanın bir gereği yoktur Önemli olan; ihtiyacı olan önemli doktorlara ulaşabilmektir Yılmayın, ta ki doğru doktoru bulana kadar! Ve de doktorunuza bir öğrenci gibi yardımcı olun Çünkü doktorunuz vücudunuzu size öğreten bir öğretmendir

* Hasta doktorunu seçerken nelere dikkat etmeli? Verebileceğiniz en önemli kararlardan biri doktorunuzu seçmektir Vücudunuzun sahibi olarak kurallarınız olmalı Doktorunuzu futbol takımınızın koçu olarak düşünün yani sonuçta en önemli kişidir Onu dikkatli seçmeliyiz ki; gelecek yıllarımızı da sağlıklı ve rahatlıkla geçirebilelim Eğer buna dikkat etmezsek kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz Çağrıldığımız kurtarma operasyonlarında çok kez böyle kötü sonuçların olduğunu gördük Akıllı bir kişi doktorunu düşünerek seçmeli ve o an doktorunun iyi olmadığını düşünürse hemen odasını terk etmeli Ayrıca zaten akıllı doktor da hastasını seçer Bu nedenle doğru hasta ve doğru doktorun çakışması, tedavinin başarısını büyük oranda artırır Doktor sizi kabul etmese bile doğru doktor olduğuna inanıyorsanız, vazgeçmeyin Çocuğunuzun ilk doktoru çok önemlidir Çocuğunuzun ilk diş doktoru ona kötü bir tecrübe yaşatırsa, çocuk bundan sonraki hayatında randevulardan hep korkacaktır Çocuğunuz doktora götürme durumunu bir cezalandırma gibi görmemelidir

* Doktor seçerken ilk kime danışmalı? Eğer sağlık kuruluşunda çalışan bir tanıdık ya da akrabanız varsa kendinizi şanslı hissedin Ve ilk danışman olarak onu kullanın Doktor seçiminde başlangıç olarak tanıdıklara sormak çok iyi bir yoldur Ama bazen de tanıdıkların söylediği kişiler, sizin için en doğru olmayabilir Burada en önemli şey, sizin kendiniz için en doğru kararı verebilmenizdir Bunun için araştırma yapmayı öğrenmeniz gerekir Doğru doktoru bulmak için birtakım basamaklara ihtiyacınız vardır İnternet, size uygun doktoru bulmak için en hızlı ve en kolay yoldur Sitelerde ihtiyacınız olan branşla ilgili doktorları ve sorunlarınızı bulabilirsiniz Ayrıca sağlık haberleri bu konuda size yol gösterebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Kıskançlığı dozunda bırakın

Hayatımızın çeşitli zamanlarında zorluklarla karşılaşmamız doğal gelişmeler olarak karşılanmalı Evliliklerde karşılaşılan sorunlardanbazıları ise çok kolay altedilemeyen sorunlar arsında yer alır ki bunlardan biri:
KISKANÇLIK

İdeal evliliklerin temelinde, dozunda kıskançlık ve eşin sadakatine güven duygusu bulunur

Sokolof 'a göre "Kıskançlık, insanın en az bilinen duygusu ve üzerinde en az konuşulan davranışıdır Bir muammadır" Decrates ise, "Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur" diyor

Her insanda az veya çok kıskançlık duygusu vardır Karşısındakini ya sevgiden dolayı, ya da "sende var bende niçin yok" diye kıskanır

Aslında dozunda olan kıskançlık normaldir ve sevginin, bağlılığın bir göstergesi olarak kabul edilir Danışmanlar "Normal kıskançlık, pek çok evliliği kurtarmış bir evlilik sübabıdır Anormal kıskançlık ise yıkıcı bir saplantıdır ve tedavi edilmesi gerekir" demektedir

Kıskançlığın olmadığı evliliklerde, aile bağları zayıftır Kadın ve erkek, "kıskanılarak" bir sahiplerinin bulunduğunu hisseder ve hatırlarlar

Kıskançlığın olmaması tabii ki problemdir, ama yanlış kullanıldığında çok yıkıcıdır Abartıldığında, sevgi gibi yapıcı bir duygunun zıddı haline gelebilir Sadece kıskananı değil, kıskanılanı da yıpratır Bu durumlarda kıskançlık çiftleri birbirine bağlayan değil, ayrılığı hızlandıran ciddi bir hastalık haline gelmiş demektir

Neden kıskançlık ?
İdeal evliliklerin temelinde, dozunda kıskançlık ve eşin sadakatine güven duygusu bulunur Bu ikisi bir arada yer almalıdır Evlilikte güvensizliğe yer yoktur Kıskançlık ve güvensizlik aşırıya vardımı çekilmez olur İnsanlar birkaç sebeple kıskançlıklarını aşırıya vardırırlar

Kıskançlık çok aşırıya varmışsa bir paranoya vakası ile karşı karşıyayız demektir Bu tipler aşırı gururlu, geçimsizdir, kendini üstün görür, şüpheci ve evhamlıdır Her şeyden olmadık anlamlar çıkarırlar Yolda yürürken bile eşlerini göz altında tutarlar Eve gelince perde ile oynanıp oynanmadığını araştırır, pencereden gözetlediği konusunda hesap sorarlar Kocası biraz geç gelse, kadınlar nerde kaldın diye eşlerini bunaltırlar

Yaşlılıkta değişik sebeplerle ortaya çıkabilen demans (bunama) hallerinde de hastalık derecesinde kıskançlık görülebilmektedir

Ne yapmalı ?
Kıskançlık konusuna ılımlı yaklaşmak gerekir Her şeyi karşılıklı konuşarak mantıklı bir yola oturtmak en uygunudur Kıskançlığı hezeyana çevirmeden, bunu tek başına çözemeyeceğini bilmelidir Eşi ile diyalogla orta yolu bulmaya çalışmalıdır Eşler, çekinmeden birbirlerine duygu ve düşüncelerini açmalı, doğruyu yanlışı beraberce ayıklamalıdırlar

Aşırı kıskanmayı sevginin bir yolu olarak görmemeli aksine sevgiyi gideren bir unsur gibi değerlendirmelidir Çiftlerden birinin devamlı olarak diğerinden şüphe etmesi, onu izlemesi, her hareketinin ve sözünün altında başka bir anlam araması her iki taraf için de gerçekten zordur İnsanların birbirlerinin günlük hayatları ile ilgilenmeleri duydukları yakınlığın bir sembolüdür Çiftler elbette birbirlerine soru sorabilirler Ama soruların asla sorgulama halini almaması, insanları bunaltmaması gerekir

Çevrelerinde aşırı kıskanç olarak görülen kişinin neler hissettiğini, niçin böyle yaptığını yakın dostları ile paylaşmasında, fikirlerini almasında fayda vardır

"İllâ gerçeği bulacağım" diye hayatı kendimize ve eşimize zehir etmemiz doğru değildir Bir dedektif gibi düşünmek ve davranmak zorunda olmadığımızı bilmeliyiz

Kıskançlık duygularının kaynağını araştırmalıdır Sebeplerini kendi kendimize sıralamalıyız Haklı mı haksız mı olunduğuna karar verilmelidir ve kıskanç insanın çevresine rahatsızlık saçtığı akıldan çıkarılmamalıdır

Son olarak, bu tedbirlerle halledilemeyen ve anormal, garip yönleri fazla olan kıskançlıklarda muhakkak beraberce bir psikiyatriste gidilerek tedavi yolu seçilmelidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Kadınlarda bel ağrısı

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr Emre Acaroğlu, sırtın bittiği yerden kalçalara kadar olan bölgede ortaya çıkan ağrıların "bel ağrısı" olarak isimlendirildiğini söyleyerek, neredeyse tüm insanların hayatları boyunca en az bir kere belinin ağrıdığını belirtti "Yüksek topuklar bel çukurluğunu derinleştirdiğinden, altta yatan sınırlı bel darlığı olan hastalarda ağrının daha erken ortaya çıkmasına ve artmasına neden olabilir" uyarısında bulunan Prof Dr Acaroğlu, ağrıların erkeklere göre kadınlarda görülme oranının daha fazla olduğuna dikkat çekti

Bazı insanlarda bel ağrılarının kronik bir hal aldığını kaydeden Prof Dr Acaroğlu, "Bel ağrısı tanısı için özel bir teste gerek yok Belimiz ağrıyor ise öncelikli tanı bel ağrısıdır Muayenede ciddi bir sorun olduğunu düşündürecek bulgular yok ise ağrıların çoğu, pek ciddi bir girişim gerektirmeden iyileşiyor Ancak eğer ağrıya eşlik eden başka bulgular varsa ya da ağrı birkaç haftadan fazla ısrar ederse, o zaman görüntüleme gerekir İmkan var ise birinci öncelik MR incelemesi olabilir" dedi Bel ağrısının kadınlarda görülme sıklığının erkekler göre biraz daha yüksek olduğunu belirten Prof Dr Emre Acaroğlu, "Kesin sayı veremiyorum Bu konuda kesin istatistikler yok; ama özellikle orta yaş ve sonrasında çıkan ağrılarda ağırlık daha çok hanımlardan yana Daha genç yaşlarda ortaya çıkan ağrılar genellikle aktivite kaynaklı olduğundan, erkek nüfusta biraz daha fazla olabilir" diye konuştu Bel ağrısı çekmemek için yapabilecek bir şey olmadığını ifade eden Prof Dr Acaroğlu, şunları dile getirdi:

"Bel ağrısının kronik, sürekli bir hale gelmemesi için yapılabilecek şeyler var Sürekli bel ağrısıyla ilişkilendirilen faktörler; sigara içmek, kilolu olmak, özellikle karın kaslarımızın gevşemesine ve erimesine izin vermek olarak sayılabilir Bu durumda, doğal olarak bu faktörleri ortadan kaldırırsak belimizi korumuş oluruz Bir de bazı mesleklerde, mesela ağır yük taşıyan ya da sürekli oturan kişilerde bel ağrıları ortaya çıkabiliyor, bu durumda mesleki ergonominin iyileştirilmesi ağrı şiddet ve sıklığını ciddi olarak azaltabilir"

Prof Dr Acaroğlu, özellikle kadınların vazgeçemediği topuklu ayakkabıların bel ağrısı üzerinde etkili olduğunu belirterek, "İdeal topuk yüksekliği 3 ila 4 santimetre Hiç topuğu olmayan ayakkabılar da ayaktan bele kadar sorunlar yaratabilir Ama tabi çok yüksek topuklu ayakkabıların ağrı nedeni olma olasılığı daha yüksek Buradaki en sık mekanizma bacak arkasındaki kasların gerilerek zaman içinde bele de yayılan ağrılara neden olmasıdır Bir de, yüksek topuklar bel çukurluğunu derinleştirdiğinden, altta yatan sınırlı bel darlığı olan hastalarda ağrının daha erken ortaya çıkmasına ve artmasına neden olabilir" şeklinde konuştu

Hamilelikte bel ağrısının görülme olasılığının yüzde 100 olduğunu belirten Prof Dr Acaroğlu, "Öncelikle benim izlenimim gebelik öncesi ya da gebeliğin erken dönemlerinde düzenli egzersiz yaparak karın kaslarını nispeten toplu tutan hanımlar gebeliklerini çok daha ağrısız taşıyorlar Bir de bu konuda özel fizyoterapi programları var, yararlı olduklarını düşünüyorum" ifadelerini kullandı

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



"Estetik" yeni hastalık oldu

Yeni ‘hastalık’ estetik cerrahi
Nüfusu hızla yaşlanan Avrupa’da estetik ameliyatları yaygınlık kazanıyor Plastik cerrahi ile yeni bir görüntüye kavuşturulan insanlarla ilgili reality showlar ise bu eğilimi daha da körüklüyor Avrupa’da 1315 cerrah, dünyada yapılan ameliyatların yüzde 33’ünü gerçekleştirdi İngiltere’de estetik cerrahi sektörü geçen yıla göre yüzde 35 oranında büyüdü Estetik en çok İspanya, Fransa, Almanya ve Türkiye’de yaygın

KADINLAR TEK TİP OLDU

İngiliz Doktor Jonathan Cole, “Güzel bir görüntüye sahip olmak kültürün bir parçası haline geldi Estetik, erkekler için bile doğal karşılanıyor Sanayi devriminden önce çevremiz 200 kişiden oluşuyordu Şimdi, her gün binlerce kişiyle karşılaşıyoruz İnsanları etkileyebilmek için görüntümüz çok önemli Ancak, kadınlar gittikçe tek tip hale geliyor Brezilya’nın büyük göğüslü kadınları, göğüslerini küçültürüyor ABD’li ve Avrupalı kadınlar da göğüslerini büyütüyor Böylece, göğüs boyları tek tipe iniyor Unutmayın ki; herkesin birbirine benzediği bir dönemde, farklılık daha çok ilgi çeker” dedi

Göğüs büyütme ilk sırada

Kadınların yaptırdığı estetik ameliyatlar şöyle sıralanıyor:

1) Göğüs ameliyatı: 2 gece hastanede yatmak gerekiyor

2 hafta ağrı yapıyor

2) Burun ameliyatı: Hastanede 1 gece yatılıyor Şişlik yaklaşık 10 günde iniyor

3) Yağ aldırma: Dinlenme süresi 2 hafta

4) Göz torbası aldırma: 3 ile 7 gün arası sızlama yapıyor

5) Karın derisini toplama: 2 hafta boyunca yatmak gerekiyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Daha dolgun dudaklar

Dudaklara dolgunluk veren yeni bir güzellik ürünü Türkiye'de çılgınlık derecesinde yaygınlaşıyor Başta manken Şenay Akay olmak üzere birçok ünlü sima bu ürünleri kullanarak incecik dudaklarını dolgunlaştırıyor Hem de sanki silikon taktırmışçasına Sally Hansen'in Amerika'da yok satan ürünü Lip Inflation, nane, tarçın ve zencefil aromalı Uzmanların hiçbir yan etkisi olmadığını söylediği ürün eczanelerde 27 YTL'ye satılıyor İçeriğinde bulunan kolajen sayesinde dudak çatlaklarını ve dudak kontürünü daha belirgin hale getirerek daha dolgun görünmesini sağlıyor Ancak kulananlar sanki acı biber yemiş gibi dudakları yaktığını da hatırlatıyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Teknoloji kadınların hizmetinde

Selülit genetik, hormonal sebeplerle deri ve deri altı dokusundaki dolaşım bozukluğu sonucu bu dokularda ödem, elastik liflerin elastikiyet ve sıklığında bozulma sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır

Başlangıçta fark edilebilen ilk bozukluk damar geçirgenliğindeki değişimdir Dokular arasına sıvı sızması ödem olarak bilinen durumu oluşturur Bu durum tedavi edilmezse deri sıkışarak gerginleşir esnekliğini yitirir Bu durum deri altındaki yağ hücrelerinin ve liflerin gelişigüzel dizilimine şişlik ve yumrular oluşumuna sebep olur Ciltte portakal kabuğu tabiri kullanılan görünüm oluşur

Kalça, bacaklar, büklüm yerleri, omuz ve kollar sıklıkla gözlenen bölgelerdir Karın ve göğüslerde daha seyrek olarak rastlanmakadır Tedavide başarıyı artırabilmek için birçok yöntem denenmiştir Kremler, losyonlar, ultrason tedavisi, elektro-lipoliz, ozon tedavisi, mesoterapi, pressoterapi, liposuction, manuel masaj bu yöntemlerdendir

Daha başarılı ve az yan etkili yöntem arayışı lazerli selülit tedavisini ortaya çıkarmıştır Lazerle selülit tedavisi bu alanda yeni bir buluş ve devrim niteliği taşımaktadır Kısa sürede ciddi pozitif sonuçlar alınmaktadırYaklaşık 3 yıl önce bulunmuş ve FDA onayı almış olan bu cihaz üç etkin mekanizma ile sellülit tedavisi yapmaktadır

1-lazer enerjisi kan dolaşımını düzenler, elastik liflerin elastikiyetini artırır

2- masaj yoluyla derin dokularda dolaşım kolaylaşır, ritmik masaj sayesinde kollojen doku uyarılır, lenf drenajı yapar

3-soğutucu etki yağ dokusunun hacmini azaltarak ve ödemi çözücü etkiye katkıda bulunarak bu etkileri kuvvetlendirir

Bu etkiler dokudaki biyolojik atıkların atılmasını ve dokunun oksijenlenmesini, bağ dokunun yeniden organizasyonunu sağlar Dokunun gerginliği ve elastikiyeti tekrar düzenlenmiş olur

Cilt tonusu artar cilt sıkılaşır, pürüzler yok olur, cildin kanlanması artar Uygulama yapılan bölgelerde ve vucudun genelinde bir zayıflama ve toparlanma oluşur

İşlem ağrısızdır Hatta o anda var olan yorgunluk ağrılarını giderir Vucudun her tarafına uygulanabilir Haftada 2-3 seans toplam 15 seansta gözle görülür net bir iyileşme sağlanır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Doğum kontrol iğneleri

Kolay uygulanabilir olması,güvenilirliğinin yüksek olması ve diğer yöntemleri kullanamayacak olanlarda da uygulanabilmesi her geçen gün aylık ve üç aylık doğum kontrol iğnelerinin kullanımını arttırıyor

Aylık iğneler adetin ilk günü ,üç aylık olanlar ise adetin ilk beş günü içerisinde uygulanabiliyor

Yan etkileri diğer doğum kontrol ilaçlarına oranla bir hayli düşük

Ağızdan alınan doğum kontrol hapları 35 yaş üzeri ve sigara kullanan bayanlarda risk oluştururken iğneler bu grupta uygun bir seçim olarak öneriliyor

Ağızdan alınan doğum kontrol haplarındaki kullanımın unutulması riski bu yöntemle minimuma indiriliyor

Özellikle emziren kadınlarda doğumdan altı hafta sonra uygulanabiliyor ve bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi görülmüyor Emziren kadınlarda süt miktarı,kalitesi ve emzirme süresini etkilemiyor

Tansiyon ve şeker hastalarında kullanımında ciddi bir olumsuzluk gözlenmemiş olsa da doktor kontrolünde kullanılması öneriliyor

Uzun süreli kullanımında adet görmeme veya adet düzensizliklerine sebep olabiliyor; ancak ilacın bırakılmasıyla düzeliyor Ancak adet görmeme tıbbi bir problem olarak kabul edilmiyor Hatta anemi(kansızlık)nin sık görüldüğü bölgelerde bir avantaj olabileceği söyleniyor

Endometrium kanserine karşı koruyucu olduğu, dış gebelik oluşma riskini azalttığı, mevcut over kistleri ve selim meme kitlelerini gerilettiği iddia ediliyor

Zaman zaman yönteme ara verip vücudun dinlendirilmesi gereksinimi yok

Emzirmeyen kadınlarda doğumdan hemen sonra uygulanabiliyor

İlk enjeksiyondan sonra sık ve beklenmeyen kanama ve lekelenmelere neden olabiliyor

Yöntem bırakıldıktan sonra doğurganlığın geri dönüşü ortalama dokuz ay sürüyor

Seyrek görülse de baş ağrısı,kilo alma ,memelerde duyarlılık, mide bulantısı, ruhsal değişiklikler gibi bazı yan etkilere neden olabiliyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Bu haber kadınlara!

Başkentte, müşteri sayısını artırıp rakiplerinin bir adım önüne geçmek isteyen bir kadın kuaförü, kadınların saç ve makyaj tarzlarını, karakterden, kariyer seçimi ve iş hayatına, aşktan, para ve sağlığa kadar pek çok konu üzerinde etkili olduğuna inanılan burçlara göre belirliyor

Sıhhiye’deki işyerinde hizmet veren Nazan aaacan, 15 yıldır bayan kuaförü olduğunu, aynı zamanda astroloji ile "yakından" ilgilendiğini belirterek, "astroloji bilgileri ışığında insanların kişiliklerine ve geleceğine ilişkin analizlerde bulunabildiğini" ifade etti aaacan, "günümüzde yalnızca saç kesimi ve fön çekmenin kuaförlük için yeterli olmadığını", bu nedenle astroloji bilgilerini mesleğine uyarladığını kaydetti

Burçların, insanların karakterlerini etkilemesinin yanı sıra beğenileri, arzuları, hayattaki duruşları ve tarzları üzerinde de etkili olduğunu öne süren aaacan, "Kadınların çoğu, burçlarının giyim, kuşam, saç ve makyaj tarzlarını belirlediğini bilmiyor Bu nedenle astroloji bilgilerinden yararlanarak ve mesleki yeteneklerimi kullanarak, onlara burçları doğrultusunda en fazla yakışan saç rengi, biçimi ve makyajı seçiyorum" dedi

"Burçların kendine özgü renkleri olduğunu", kıyafet ve saç rengi seçimlerinde bu renklerin tercih edilmesinin "daha çok" beğeni toplayacağını ifade eden aaacan, şunları kaydetti: "Ateş burçlarından (Koç, Aslan ve Yay) olan kadınlara, çılgın saç renkleri yakışır En uygun saç rengi ise platin sarısı Kahverengi ve ateş kızılı da bu grubun kadınlarına hoşluk kazandırır Ateş burcu kadınları makyajda en çok kahve tonlarını ve pembeyi tercih etmeli
Uzun ve dalgalı saçlar bu grubun kadınları için idealdir

Toprak burçlarından (Oğlak, Başak ve Boğa) kadınlar, saç ve makyaj için turuncu ve kahve tonlarını ön planda bulundurmalı Kat kesim bu gruba oldukça yakışıyor Mavi/siyah saçlar hava grubu burçlarından (Kova, Terazi ve İkizler) hanımları mükemmel bir görünüme kavuşturuyor Kısa, sert saç kesimleri Kova, Terazi ve İkizler kadınlarını çok çekici kılıyor
Makyajda mavi-yeşil tonlara ağırlık vermeli

Su burçları (Balık, Akrep ve Yenge&#231 saç boyamada sarı renkleri tercih etmeli Gölge ve balyaj çok yakışır bu grubun hanımlarına
Makyaj da ise metal renkler göz önünde bulundurulmalı" Kadınların, rahatlamak ve bakımlı olmak için kuaföre geldiğine işaret eden aaacan, kendilerinin de müşterilerine en iyi hizmeti sunmaya çalıştıklarını söyledi aaacan, "Müşterilerimiz buradan aldıkları hizmetten memnun olarak ayrılıyorlar" dedi

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Kadınlar mutlaka okumalı!

Sanayide baca gazlarında bulunan 'dioksin' maddesinin, kadınlarda kısırlığa neden olan 'Endometriyozis' hastalığının sıklığını artırdığı bildirildi

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr Bülent Tıraş, yaptığı açıklamada, Türkiye'de 13-45 yaş arasındaki her 10 kadından birinde Endometriyozis hastalığının görüldüğünü ve bu kadınların yaklaşık yüzde 50'sinin çocuk sahibi olabilmeleri için tedavi görmeleri gerektiğini söyledi

Endometriyozis hastalığının, yumurtalıkta kist oluşumuna neden olduğunu ve özellikle kentte yaşayan kadınlarda hastalığın daha sık görüldüğüne dikkati çeken Tıraş, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'nın (IARC), kanser yapan maddeleri sıraladığı listesinde 'dioksin' maddesinin, kadınlarda kısırlığa neden olan endometriyozis hastalığına neden olduğunu açıkladığını bildirdi

KİSTLER ÇOK KÜÇÜKKEN AĞRI YAPABİLİYOR
Endometriyozis hastalığı olan kadınların, kasıklarda kronik ağrı, adet döneminde-cinsel ilişki sırasında ağrı ve kısırlık belirtileriyle doktora başvurduklarını anlatan Prof Dr Tıraş, hastalığa bağlı oluşmuş karın içi yapışıklıkları ve çikolata kistleri olarak adlandırılan yumurtalık kistlerinin tedavisinin laparoskopi yöntemiyle yapıldığını söyledi

Tıraş, Türkiye'de 13-45 yaş arasındaki her 10 kadından birinde Endometriyozis hastalığının görüldüğünü ifade ederek, ''Hastalığın yaygınlık oranı yüzde 4-5 civarında, ancak çocuk sahibi olamayan kısır kadınlarda bu oran yüzde 40-50'ye kadar çıkabiliyor Yani kısır olan 2 kadından birinin sorunu endometriyozis'' diye konuştu Tüm ameliyatlar ele alındığında her yüz hastanın 18'inde endometriyozis gözlendiğine işaret eden Tıraş, kısırlık nedeniyle ameliyat edilen hastalar da ise endometriyozisin görülme sıklığının
yüzde 33'lere kadar yükseldiğini sözlerine ekledi

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Hipertansiyon kadınlarda yaygın

Türkiye'de, erişkin yaşlardaki kadın nüfusunun yüzde 37'sinde hipertansiyon görülürken, erkeklerde bu oranın yüzde 28 olduğu bildirildi

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr İlhan Satman, hipertansiyonun, kan basıncının yükselmesinden kaynaklanan, kalp-damarlarda bir dizi soruna yol açan bir hastalık olduğunu söyledi

Hipertansiyonun görülme sıklığının, yaşlanmayla birlikte arttığını belirten Satman, şöyle konuştu:

''Hipertansiyon, ilk olarak 25-55 yaşlarında ortaya çıkar 20 yaşından önce tek bir nedene bağlanamayan (primer hipertansiyon) çok nadirdir Bu yaş grubundaki hipertansiyon çoğu kez başka bir hastalıktan, (böbrek yetersizliği, böbrek veya kalp damarlarının daralması, böbrek üstü bezinde ur bulunması gibi) kaynaklanmaktadır 50-55 yaş grubunda yüzde 47, 60-65 yaş grubunda yüzde 62, 70 yaşından sonra yüzde 74 oranında hipertansiyon görülmektedir''

Satman, hipertansiyonun erişkin yaşlardaki kadın nüfusunun yüzde 37'sinde, erkeklerde ise yüzde 28 görüldüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:

''Hipertansiyon, kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor Bir başka deyişle kadınlarda hipertansiyon erkeklerden yüzde 32 oranında daha fazla görülmektedir Bunun başlıca nedenleri arasında kadınlarda obezite ve diyabetin daha yaygın olması, hormonal nedenler, hareketsizlik ve bazı ilaçların (romatizma ilaçları, kortizonlu ilaçlar ve östrojen gibi hormonal ilaçlar vb) kullanılması sayılabilir''

''ERİŞKİN NÜFUSUN YÜZDE 30'U HİPERTANSİYONLU''

Türkiye'de 20 yaş ve üzerindeki erişkin nüfusun yüzde 30'unun hipertansiyonlu olduğunu vurgulayan Satman, şunları kaydetti:

''Hipertansiyonlu kişilerin yaklaşık olarak yarısından biraz fazlası (yüzde 54), kan basıncı yüksekliğinin farkında değildir Hipertansiyonu olduğunu bilen hastaların ancak yüzde 45'i düzenli ilaç kullanmaktadır ve bunların da sadece yüzde 40'ında kan basıncı kontrol altında bulunmuştur Dünyada çeşitli toplumlarda erişkin nüfusun hipertansiyon sıklığı ise yüzde 25 civarındadır''

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



Başağrısının bedeli ağır

Kadınların baş ağrısı şikayetinin erkeklere göre daha fazla olduğu ve Türkiye'de sadece kadınların bu rahatsızlıktan dolayı tedavi ve iş kaybı maliyetinin yıllık 300 milyon dolara ulaştığı bildirildi

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Baş Ağrısı ve Klinik Farmakoloji Dernekleri Başkanı Prof Dr Cankat Tulunay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, migren ağrısı çeken 380 kadın üzerinde, ağrının ne kadar sıklıkta yaşandığı, hangi ilaçların kullanıldığı, ilaçlara ve doktorlara harcanan tutarları belirlemek için anket çalışması yaptıklarını bildirdi

Tulunay, ağrıların getirdiği maliyetin yanı sıra iş hayatında da verimi düşürdüğünü, böylelikle, sosyoekonomik boyutunun da bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Anket, erkeklere göre baş ağrısı şikayeti daha fazla olan kadınlar üzerinde yapıldı Anket sonuçlarından yola çıkarak, ağrılarından dolayı kaç gün işe gidemedikleri, ilaç ve hastane masraflarını belirledik Bu çalışma bize sadece kadınların baş ağrısı şikayeti nedeniyle ülkemizde yıllık 300 milyon dolar tedavi ve iş kaybı maliyeti getirdiğini gösterdi Erkeklerde de bu miktarın yıllık 100 milyon dolar olduğunu tahmin ediyoruz''

Tulunay, bir gözlemlerinin de doktorların gereksiz yere baş ağrısı tedavisi için pahalı ilaç yazdıkları yönünde olduğunu ifade ederek, ''Ülkemizde ilaç firmalarının aşırı promosyonu nedeniyle ne yazık ki doktorlar, 2-3 YTL'lik ilaç yerine 8-10 YTL'lik ilaç veriyorlar Doktorların gerek olmadığı halde pahalı ilaçları yazmaları, maliyetin artmasına neden oluyor'' dedi

Kronik baş ağrılarının ikili ilişkilerde de olumsuz sonuçları beraberinde getirdiğini vurgulayan Tulunay, şunları söyledi:

''Maddi kaybın yanında bu ağrılar, çiftlerde yorgunluk, halsizlik, agresiflik gibi birtakım olumsuzları da beraberinde getiriyor Yani ağrılar, hem servet harcanmasına, iş kayıplarına hem de aile saadetinin baltalanmasına zemin hazırlıyor Sadece baş ağrısı nedeniyle boşanmalar bile olduğu ortaya çıktı İşin kötü tarafı ise hiç kimse ağrıların insan hayatında bu kadar etkili olduğunu düşünmüyor''

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



KADINLARDA KISIRLIK
Nedir ?
Geçmişe dönük incelemelerde,evlenen çiftlerin ortalama 6 ay içinde gebe kaldıkları tesbit edilmiştir% 10 – 15 kadar çift,doğum kontrolü uygulamadıkları ve düzenli ilişki içinde oldukları halde bir yıl içinde çocuk sahibi olamamaktadırİşte,korunmaksızın düzenli cinsel ilişkisi olan çiftlerin bir yıl içinde gebe kalamaması durumunda kısırlıktan (infertilite) söz edilebilir

Kısırlık ; erkek ya da kadın veya her ikisinde birden olan üreme problemleri neticesinde ortaya çıkarBazı çiftlerde belli bir kısırlık nedeni de bulunamamaktadırKısır çiftlerin yaklaşık % 20 sinde birden fazla neden bulunmaktadırKısırlığın erkek ve kadına ait olan nedenleri yaklaşık olarak eşit oranlardadır

Bir kadının gebe kalabilmesi için öncelikle hormonlarının düzenli çalışması ve pelvik organlarının (uterus, tüpler ve overler) fonksiyonel olması gerekirYaşlanma ile overlerde (yumurtalıklar) gerileme başlayacaktır Yaşlanma ile yumurtaların sayılarında ve niteliklerinde azalma olur,bunun neticesinde ovulasyon (yumurtlama) daha seyrek olarak oluşmaya başlar30 yaşından sonra her 5 yılda bir ovulasyon sayısında progresif olarak bir azalma olmaktadır44 yaşından sonra,gebelik ihtimali ilaçlarla bile hemen hemen tamamen kaybolmaktadır

Belirtiler
Kısırlığın,gebe kalamama dışında hiç bir belirtisi yokturAncak kısırlığın nedenlerine ait bir takım belirti ve bulgular mevcuttur ve doğal olarak bunlar da medikal problemlerdirTıbbi öykünüz kısırlığın nedenini açıklamaya yardım edebilirBunlar,muhtemelen aşağıdaki nedenlerden bir yada bir kaçıdır ;

Ovulasyon problemi infertil olan her beş kadından birinde bulunmaktadırEğer her ay adet düzeniniz dahilinde ovulasyon görmüyorsanız muhtemelen giderek daha azalacak veya yok olacaktırOvulasyon probleminin en sık nedenleri ; beslenme bozukluğu,hızlı kilo kaybı,ağır egzersiz programı,aşırı zayıflık veya şişmanlıktırTroid hastalıkları,hipofiz bezine ait bazı problemler,adrenal bez hastalıkları ve polikistik over gibi bir kısım hormonal bozukluklar da ovulasyonun olmasını zorlaştırır ya da engellerlerBeklenmeyen,ani bir kilo alma ya da kilo kaybı,aşırı kıllanma ya da saç kaybı (kelleşme),akne ya da overlerde kist oluşması gibi bazı belirtiler hormonal bozuklukların neden olduğunu düşündürürOver kistleri pelvik ağrılara neden olabildikleri gibi ovulasyonla ilgili problemler de yaratabilirler
Fallop tüplerinde herhangi bir yapışıklık ya da tıkanıklığın olması,yumurtanın uterusa ulaşmasında problem yaratacağından gebeliği engelleyebilirKadına ait kısırlık nedenlerinin yaklaşık % 30 unu da tüpler ait problemler teşkil etmektedirTüplerdeki hasar daha çok geçirilmiş bir tubal cerrahi, tubal dış gebelik,endometriozis, veya geçirilmiş bir pelvik inflamatuar hastalık nedeniyle oluşmaktadırPelvik inflamatuar hastalık (PID),gonore ya da klamidya gibi sıklıkla aaaa yoluyla geçen hastalıklarla meydana getirilen ,bakteriyel bir enfeksiyon hastalığıdırEnfeksiyon neticesinde tüplerde sıklıkla hasar,yapışıklık yada tıkanıklık meydana gelirAteşli ya da ateş olmaksızın pelvik bir ağrının varlığı PID ya da endometriozisi düşündürmelidir
Kadın infertilitesinin yaklaşık % 20 kadar nedenini de uterusa ait problemler teşkil ederMyomlar ya da uterin polipler aşırı adet kanamalarına,pelvik ağrılara ya da uterusta aşırı büyümelere neden olabilirlerUterus içinde meydana gelmiş bir hasar (skar),muhtemelen geçirilmiş bir uterin enfeksiyon,kendiliğinden ya da tıbbi yoldan olan düşükler veya küretaj gibi cerrahi müdahalelerin bir komplikasyonu sonucu meydana gelebilirBu durum normalden az miktarda ve seyrek adet kanamalarına neden olabilirken adet kanamalarında hiç bir değişikliğe neden olmadan da seyredebilir
Teşhis
Kadın infertilitesinin teşhisinde ilk ve en önemli unsur ovulasyonun (yumurtlama) varlığıdırYumurtanın atılmasıyla birlikte aaaa hormonlarının seviyesinde de büyük değişiklikler olurHormon seviyelerindeki bu değişiklikler idrar ve kan testleri ile,günlük vücut ısısı takibi ile veya servikal – vajinal salgıların yoğunluk ya da kalite açısından değerlendirilmesi ile tesbit edilebilir

Hormon değişikliklerinden ilk olarak sabah ölçülen vücut ısısı etkilenirEğer bir termometre ile her gün,sabah kalktığınızda vücut ısınızı ölçerseniz,adet döngünüzün ikinci yarısı içinde ısının arttığını tesbit edebilirsinizOvulasyon sonrasında vücut ısısında hafif bir artış olur
Ovulasyonun tesbiti için bir başka yol da evde kendi kendinize,idrar ile yapabileceğiniz,yumurtanın atıldığını gösteren ovulasyon tesbit (ovulation predictor) testidirBu test ile idrarda artan luteinizan hormon seviyesi kontrol edilmiş olunmaktadırEğer siklusun ikinci yarısında pozitif bir test sonucu görülmesi ovulasyonun olduğuna işaret eder
Dikkatli bir takip ile bazı kadınlar,ovulasyonun bir işareti olan vajinal salgının görünümündeki değişiklikleri farkedebilirler
Eğer gerekli görülürse,menstrüel siklusun geç dönemlerinde,ovulasyon varlığını teyid etmek için kanda artmış progesteron seviyesi tesbit edilebilirFollikül stimülan hormon (FSH) ve östrojen (E2) gibi diğer iki aaaa hormonunun kandaki seviyeleri de yumurtanın salınabilmesi için uygun şekilde çalışan bir yumurtalığın (over) varlığını gösterebilirOvulasyonun tesbiti için bu kan testleri en kullanışlı testlerdir

Tıbbi hikayenizi dinleyen ve sizi muayene eden doktorunuz,bundan sonra,muhtemelen,troid ,hipofiz ve adrenal hormonları gibi fertiliteyi etkileyebilecek hormonları tetkik etmek amacıyla kan testleri isteyecektirEnfeksiyon olup olmadığını anlamak amacıyla vajinal ve servikal mukusun incelenmesi için örnek de almak isteyebilir

Kısırlığın nedenini anlamak için uygulanan diğer testler pelvik organların fiziksel yapısını açıklamaya yöneliktir ;

Histerosalpingografi (HSG), x-ışınları kullanılarak yapılan bir incelemedirBurada serviksten geçen silindirik bir katater yardımıyla uterus içine sıvı bir x-ışını boyası verilmektedirX-ışınlarına duyarlı bu boyanın yayılım şekli değerlendirilerek uterus kavitesi,muhtemel polipler,myomlar ya da kavitede düzensizlik yaratabilecek benzer tümoral kitlelerin varlığı yönünden araştırılacaktırAyrıca boyanın tüpler içinde ilerleyişi ve karın içine yayılışı sonrasında da tüplerin herhangi birinde kısmi ya da total bir tıkanıklık olup olmadığı anlaşılabilir
Ultrasonografik inceleme; uterusun şekli,büyüklüğü,iç yapısı ve endometrial tabaka hakkında bilgi verici olmasına rağmen tüplerdeki tıkanıklıkları gösteremezAyrıca,overlerin (yumurtalıklar) şekli,boyutları ve kistik bir oluşuma sahip olup olmadıkları konularında da faydalıdırPelvisin ultrasonografik incelenmesi, röntgen (X ışınları) ya da ilaçlı / boyalı filmler gibi vücudu etkileyebilecek tetkiklerden çok daha güvenlidir
Histeroskopi ve laparoskopi ise jinekologlar tarafından uygulanabilecek cerrahi prosedürlerdirHer iki prosedür de pelvik organların bir video kamera ile görüntülenebilmesini ve özel cerrahi enstrümanlar ile operasyona olanak verilmesini temin ederlerDoktorunuz histeroskopi yaparken bu enstrümanları kullanarak uterusun içini gözleyebilir,biyopsi alabilir,polip,myom ya da skar dokuları varsa bunlara müdahale edebilirHisteroskopi ile deforme olmuş bir uterin kavite,içeriden yeniden şekillendirilebilirBenzer enstrümanlar kullanılarak yapılan laparoskopi ise karın içinden pelvik organların gözlemlenmesine,gerekli yerlerden biyopsi alınabilmesine,skar dokularının pelvik organlardan ayrılmasına,uterusa ait polip ve tümörlerin alınmasına ve overlerdeki kistlerin çıkarılmasına olanak tanır
Vakaların % 80 inde kısırlığın nedeni tesbit edilebilmektedirUnutulmaması gereken en önemli şey,nedeni tesbit edilememiş olsa bile,kısır olarak nitelendirilen çiftler her zaman için spontan olarak gebe kalabilme potansiyeline sahiptirler

Beklenen süre
Kısırlığın araştırılması genellikle oldukça uzun bir zaman alabilir,çünkü bir çok test uygulanması gerektiği gibi bu testlerin bir çoğu da adet siklusunun sadece bazı özel dönemlerinde yapılabilmektedirAyrıca tedavi de; zaman,dikkatli planlama ve düzenli takip gerektirmektedirGebelik oluşana kadar harcanan hatırı sayılır derecede çok zaman, bu durumdaki çiftler için oldukça yıkıcı ve üzüntü vericidirKısırlığın sebebi ya da tedavi yolları araştırılacak olan bir kadının, özellikle psikolojik yönden hazırlanması problemlerle başetmek açısından yardımcı olacaktır

Korunma
Gebe kalabilmek için şansınızı arttırmanın bir takım yolları vardır ;

Orta dereceli bir egzersiz programı takip ediniz Eğer çok ağır egzersiz programları uygularsanız adetlerinizde azalma ya da tamamen yok olma meydana gelebilir ki bu da gebe kalabilme şansınızı azaltalacaktır
Aşırı kilo almaktan sakınınızOptimum olarak 20 – 27 arasında vücut kütle indeksine denk gelecek şekilde bir kiloya sahip olmak gerekir
Alkol,sigara,aşırı kafein ve mariuana ya da kokain gibi bağımlılık yapıcı maddelerden uzak kalınız
Kullandığınız ilaçları doktorunuza söyleyinizdigoksin,vücut yapıcı steroidler,troid,depresyon, hipertansiyonve astım gibi hallerde kullanılan bazı ilaçlar ve bazı antasitler gebe kalmanızı engelleyebilir veya gebeliğin korunmasını engelleyebilirler
Gebe kalmadan önce sağlıklı bir vücuda sahip olmak da önem arzetmektedirBu nedenle gebelik öncesinde en az bir ay boyunca günde 0,4 miligram folik asit alınmasında yarar vardırGebelikten bir kaç ay önce alınmaya başlayan folik asit takviyesi bebekte oluşabilecek omuriliğe ait anormalliklerin gelişme riskini oldukça azaltacaktır

Tedavi
Tedavi,nedene yöneliktirKısırlığın bir kısım nedenleri spesifik bazı tedavi yolları gerektirir; örneğin,bir myomun cerrahi yolla çıkarılması ya da troide ait problemler için ilaç tedavisi uygulanması gibi

Ovulasyonun seyrekliği yada olmayışı ile birlikte olan infertilite vakaları sıklıkla hormonal ya da fertilite ileçları ile ve özel laboratuvar uygulamaları ile tedavi edilebilmektedirTüm fertilite ileçlarının potansiyel yan etkileri vardır ve ikiz ya da dah fazla sayıda çoğul gebeliklere neden olabilirlerBu ilaçların kullanımı ve prosedürlerin uygulaması için bu konuda deneyimli doktorlara ihtiyaç vardır

Klomifen sitrat,yumurtalıkları uyararak oradan bir ya da daha fazla yumurta salınmasına olanak tanıyan bir ilaçtırBu tip ilaçlar doğal hormonlarınızın seviyelerinde ayarlamalar yaparak indirek olarak etki gösterirler
Luteinizan hormon (LH) ve follikül uyarıcı hormonun (FSH) enjeksiyonik formları ancak bir infertilite uzmanı tarafından dikkatli bir denge içinde kullanılmalıdırBu ilaçlar overleri etkileyerek bir siklusta birden fazla yumurta oluşmasını sağlarBu uygulama superovulasyon ya da ovulasyon indüksiyonu olarak adlandırılır
Eğer tüplerde bir problem yoksa çatlayan follikülden çıkan yumurta tüpler yoluyla uterusa doğru ilerlemeye başlayacak ve bu sırada intra uterin inseminasyon (IUI: aşılama) yoluyla rahim içine verilen spermlerle karşılaşacaktırBununla birlikte,eğer,tüpler kapalı ya da problemli iseler,ilaçlarla oluşturulan yumurtalar özel cerrahi yollarla toplanarak laboratuvar ortamında spermler tarafından döllendirilirler,daha sonra döllenmiş bu yumurtalar ya da embriyolar değişik embriyo nakil teknikleri ile uterus içine direk olarak yerleştirilerek orada gelişmeye bırakılırlar

IUI (Intra Uterin Inseminasyon : aşılama),spermlerin rahim içine direk olarak verilmesinden ibaret bir tekniktirErkekten,genellikle masturbasyon yoluyla alınan sperm örnekleri bir kısım işlemlerden geçirildikten sonra,özel bir kanül ya da enjektör yardımı ile uterus içine verilirler
In Vitro Fertilizasyon (IVF) ise,yumurta ve spermin vücut dışında,laboratuvar ortamında bir kap içinde karşılaştırılması esasına dayanırYumurtalar,ilaçlarla uyarılan overlerden,cerrahi yolla elde edilirlerLaboratuvarda spermlerle birleştirildikten sonra oluşan başarılı embriyolar uterus içine verilirler Uterus içine birden fazla başarılı embriyolar da verilmiş olabilir fakat IVF bunların rahim içinde tutunarak gebeliğin devamını garanti edemezBazen de uterusa bırakılan birden fazla yumurta tutunarak, ikiz,üçüz, ve daha fazla sayılı çoğul gebelikler meydana gelebilir
ZIFT (Zygote Intra Fallopian Transfer) veya GIFT (Gamete Intra Fallopian Transfer) olarak adlandırılan teknikler ise IVF nun değişik uygulanan prosedürleridir ve her ikisinin uygulanabilmesi için de tüplerin tamamen sağlıklı olmaları gereklidir İlaçlar yoluyla oluşturulan yumurtalar cerrahi yolla toplanırlar ve laboratuvarda bir araya getirildikten sonra uterus içinde değilde direk tüp içine verilirler (ZIFT) ya da yumurta oluşumu ilaçlarla sağlandıktan sonra,follikülün çatlayıp,yumurtanın dışarı atılmasını takiben spermlerin direk olarak tüpler içine verilirler ve döllenmenin ,tüpler içinde,kendiliğinden olması sağlanır (GIFT)Her ikisinde de amaç;sperm ve yumurta karşılaşıp da döllenme gerçekleştikten sonra,tüplerden uterus içine kadar gidebilmesi 4-5 gün kadar süren embriyo taslağının,matüritesinin sağlanması ve gelişimini tamamlayabilmesi için ona zaman tanınmasıdırBu iki teknikte de IVF de olduğu gibi işlem öncesinde yumurta oluşumunu sağlamak amacıyla ilaç tedavisi ve oluşan yumurtaların toplanması amacıyla da cerrahi teknikler gerekmektedir
ICSI (Intra Cytoplasmic Sperm Injection : Mikroenjeksiyon),daha çok erkek infertilitesinde tercih edilebilecek bir tedavi yöntemidirSayı,yapı ve hareket açısından normal bir döllenmeyi sağlayamayacak kadar zayıf özellikte spermleri olan erkeklerden alınan iyi özellikteki tek bir sperm ,laboratuvar şartlarında,çok özel tekniklerle,mikroskop altında yumurtanın zarı içine verilir ve yumurtanın döllenmesi sağlanır Oluşan embriyo taslağı yine çok özel teknikler ile uterusun duvarı içine yapıştırılır (hatching)Bu teknikte de uygulama öncesinde ilaçlarla yumurtaların oluşturulması ve bu yumurtaların cerrahi yolla toplanması işlemi mevcuttur
Kısırlık tedavileri başlamadan önce ; anne – babalık ve prosedürlere uyum konusunda doktorunuzdan bilgiler alınız

Ne zaman doktora başvurmalıdır?
Korunmaksızı, eşinizle birlikteliğinizin ilk yılı bitmiş olmasına rağmen henüz gebe kalamamışsanız (bu, hayatınızın herhengi bir döneminde kendiliğinden gebe kalamayacağınızı garantilemez) durumu açıklığa kavuşturmak için doktorunuza başvurmanız yerinde olacaktırEğer 30 lu yaşlarda iseniz spontan gebeliği en fazla 5-6 ay kadar beklemeli ve daha sonra doktorunuza başvurmalısınızEğer 40 lı yaşlarda iseniz henüz tamamen geç kalmış olmamak için hiç vakit kaybetmeden doktorunuza ulaşınız

Eğer kısırlık tedavisi esnasında yumurtaları büyütmek için alınan ilaçlar pelvik ağrı ya da karın şişliği gibi şikayetler yaratıyorsa mutlaka doktorunuzu uyarınUyarılan yumurtalar daima karın içinde sıvı toplanmasını ve bu nedenle de ağrı ve şişkinliklere neden olurlar

Takip
Ne mutlu ki, kısırlık nedeniyle tedavi görmekte olan çiftlerin hemen yarısı,hızla ilerleyen teknoloji ve ilaçlar sayesinde artık gebeliği yakalayabilmektedirler

Alıntı Yaparak Cevapla

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji

Eski 09-06-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kadın Sağlığı Ve Jinekoloji



VE NİHAYET YAŞLILIK
Zaman ilerledikçe vücudumuzda da bazı fizyolojik değişimler başlar 20'li yaşlarda sahip olduğumuz vücut, 50'li yaşlara gelindiğinde büyük değişiklikler gösterir Değişim sadece fiziki görünümde kalmaz Tıpkı vücudumuz gibi, saçlarımız da yaşlanmanın etkilerini taşır Her on yılda bir vücudumuzda ve saçlarımızda ne değişiklikler yaşanıyor görelim 20'li yaşlarında hiç kimse 10 yaş genç görünmeye gerek duymaz Ama yine de herkes bu genç ve taze görünümünü muhafaza etmek ister 20'li yaşlardayken vücudumuzda meydana gelen değişmelere bir bakalım * Cilt, çocukluk yaşlarından itibaren olumsuz koşullardan etkilenmeye başlar * Cildin yaşlanma süreci 17- 25 yaşları arasında başlar * Kas yoğunluğunun artışı bu yaşlarda yavaşlar * Vücuttaki fazla yağ vücuda dağıtılır * Hücre yenilenmesi yüzde 28 azalır * Kemiklerin gelişimi durur * Cildin yağ oranı düşer ve ince çizgiler çıkmaya başlar NELERE DİKKAT ETMELİYİZ? 20'li yaşlar, cildinize gereken önemi vermeniz gereken dönemin başında gelir Artık hormonlarınız oturmuş, cildinizin yapısı belirlenmiştir
* Cildinizi her zaman nemlendirin ve güneşin zararlı ışınlarından koruyun Kışın bile koruyucu kremlerle dışarı çıkın

* Hücre yenilenmeniz yavaşladığından ölü hücrelerinizden peeling yaparak kurtulun

* Hiçbir şeyin sizi sigara kadar kolay yaşlandırabileceğini unutmayın, sigara içiyorsanız bırakmaya çalışın ya da azaltın

* Fazla tuzlu, fazla şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durun Bu tür bir beslenme, ileride kalp hastalıklarına, şeker hastalığına ve hatta kansere neden olabilir

* Düzenli beslenmeye özen gösterin ve bolca meyve sebze tüketin

* 20'li yaşların ortasına kadar kemikler gelişimini sürdürür Bu yüzden bol bol kalsiyum ve omega 3 yağ asidi tüketin

* Spor yapın, eğer spor yapmaya fırsatınız yoksa bol bol yürüyün

20 'Lİ YAŞLARDA SAÇLARINIZ

* Her santimetre karede yaklaşık 1100 saç kökü ile doğarsınız

* Saçlar en çok 16-24 yaşları arasında hızla uzar

* Saçlarınız en çok 20 yaşında gürdür

* Saç renginiz siz yaşlandıkça koyulaşabilir

* Bu yaşlarda santimetre kare başına düşen saç kökü sayısı 600'e iner

* Erkeklerin yüzde 20'si, yirmili yaşlarda kellikle karşı karşıya kalır 30'lu yaşlar:

Yaşlanmanın ilk belirtileri ile bu yaşlarda karşılaşılır Fakat yine de siz yaşlanıyorum endişesine kapılmadan genç kalmaya ve genç hissetmeye özen gösterin Düzgün beslenme ile hem formunuzu, hem de enerjinizi koruyabilirsiniz Özellikle spor yaparsanız bu çağlarda sıkça rastlanan selülit sorununu da gidermiş olursunuz

* Kadınlarda en çok bu yaşlarda kalça bölgesinde yağlanma başlar

* Vücudunuz yüzde 2, yüzde 4 arasında daha az enerji yakmaya başlar

* Hücre yenilenmesi yavaşladığından genç görünümünüzü yavaş yavaş kaybetmeye başlarsınız

* Yağ bezleri daha az çalıştığından cilt giderek kurumaya başlar

* 30'lu yaşlarda güneş lekeleri ortaya çıkar

* Cildin kolajen miktarında azalma başlar ve kırışıklıklar belirginleşir

* Gözünüzün etrafındaki deri incelmeye başlar

NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

* Antioksidanların, A, B, C ve E vitaminlerinin bol olduğu zengin bir beslenme programı uygulayın

* Yüzünüze mutlaka antikoksidanlar içeren güneş koruyuculu krem kullanın

* Cildiniz daha çok kuruyacağından zengin bir nemlendirici kullanın

* Cildiniz parlaklığını kaybetmeye başlayacağı için peeling ve bakım maskeleri uygulayın

* Kaslarınızı güçlendiren bir egzersiz programı uygulayın

* Tuzu az tüketin ve potasyum açısından zengin gıdalar yiyin örneğin muz, tahıllar, patates ve kuru meyveler gibi Bu tür gıdalar selülite de iyi gelir

* Bol bol su için

* Şekerli gıdalardan uzak durun

* Uyku düzeninize dikkat edin, cilt kendini uykudayken tamir eder

30'LU YAŞLARDA SAÇLARINIZ

* Erkeklerin yüzde 40'ı 35 yaşındayken saç dökülmesi sorunu ile karşı karşıya kalır

* İlk beyazlar bu yaşlarda ortaya çıkar

* Saçlarınız incelmeye başlar

* Saç deriniz daha az yağ ürettiğinden saçlarınız daha çok korumaya gereksinim duyar

40'lı yaşlar:

Özellikle menapoza giren kadınlarda yaşlanma süreci iyice hızlanmaya başlar Bu yaşlarda güneşten korunma ayrı bir önem kazanır Hücre yenilenmesi iyice yavaşladığından, cilt çok daha hassas bir hale gelir Sindirim sistemi fonksiyonları yavaşlar, bu yüzden doğru beslenme daha önemli bir hale gelir

* Bu yaşlarda çabuk kilo verirseniz, ciltte sarkmalar meydana gelir

* Ciltte minder görevi gören yağların verilmesi cildi daha hassas hale getirir

* Bu yaşlarda düşen ostrojen seviyesi ciltte nem ve kolajen kaybına neden olur

* Yağ oranı giderek düşer ve ciltte aşırı kuruluk meydana gelir

* Çizgiler ve kırışıklıklar daha da belirginleşmeye başlar

* Yüzünüzün gençliğini muhafaza etmek istiyorsanız jogging yapmayın, bu yüzünüzde sarkmalara neden olabilir

NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

* Cildiniz daha çok kuruyacağından ve sertleşeceğinden peeling yapmak çok önemlidir İçeriğinde antioksidanlar içeren zengin nemlendiriciler ve güneş koruyucu kremler kullanın

* A vitamini içeren kremler kullanın Bunlar cildinizin kolajen seviyesini arttırır ve cildinizin daha genç görünmesini sağlar

* Sağlıklı bir kemik ve kas yapısı muhafaza etmek için düzenli egzersiz yapın, mümkünse doktor kontrolü olmadan spor yapmayın

40'LI YAŞLARDA SAÇLARINIZ

* Saçlarınızdaki beyaz saç oranı artar, yaşlandıkça pigmentler solar ve daha az melanin üretiriz

* Erkeklerde kellik bu yaşlarda daha sık görülür

* Kadınlarda ostrojen seviyesi azaldığı için saçlar daha çok kurur ve incelir

* Saçlarınız yüzde 25'e kadar dökülebilir, saçlarınızda azalma farkedilir 50'li yaşlar:

Kendinizi bilgilendirir, doğru bir cilt bakımı yapar, düzenli spor yapar ve dengeli beslenirseniz, 50'li yaşlarda bile sağlıklı ve iyi görünmemeniz için hiçbir sebep yok Günümüzün 50'li yaşlarında olan kadınları artık geçmişteki gibi değil 50'li yaşlarda olmanız, hayattan emekli olmanız anlamına gelmiyor!

* Aldığınız kalorilerin çok azını yakıyorsunuz, kalorilerin çoğu yağ olarak vücudunuzda depolanıyor

* Menopozdan sonra göğüslerde bu yaşlarda yağ birikimi oluşur ve ebatlarında büyüme olur 64 yaşından sonra ise küçülme başlar

* Belde yağ depolanmaya başlar ve kalınlaşır

* Menopozdan dolayı düşen ostrojen seviyeniz yüzünden cilt iyice incelir ve hassaslaşır

* Kırışıklıklar derinleşir ve ciltteki yağ oranı çok azaldığından cilt sarkar

* Kadınlar ostrojen seviyesi azaldığından, testesteron seviyesi arttığından kıllanma sorunu ile karşı karşıya kalabilir

NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

* Cildinizi nemlendiren yaşlanma karşıtı kremler kullanın

* Ölü hücrelerinizden kurtulmanızı sağlayan nazik bakım kremleri, maskeleri kullanın

* Güneşten uzak durun

* Egzersiz yapın, bu yaşlarda önerilen en iyi egzersiz yoga ya da yüzmedir

50'Lİ YAŞLARDA SAÇLARINIZ

* Saç köklerinizin sayısında azalma başlar, saçlarınızın hemen hemen hepsi beyazlaşır

* 50 yaşındayken santimetre kareye düşen saç kökü sayısı 250-300'e düşer

* Kadınların yüzde 50'sinin saçları bu yaşlarda düşen ostrojen seviyeleri yüzünden incelir

* Erkeklerin yüzde 65'i 60 yaşına geldiğinde kelleşme sorunu ile karşı karşıya kalır

* 60 yaşında hâlâ saç kaybınız yoksa, kelleşme sorunu yaşamayacaksınız demektir

* Saçların uzaması günde 032 mm'ye kadar iner

* Yağ bezeleri artık yağ üretmediğinden saçlarınız iyice kurumaya başlar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.