Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
deyim, hikayeleri

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-25-2009   #16
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Toprağı Bol Olmak

Toprağı Bol Olmak İlk çağ inançlarına göre, insanlar öldükleri vakit bittakım eşyaları ile birlikte gömülürlerdi tanrılarına sunmak ve öte dünyda kullanmak üzere mezarlara birlikte götürdükleri bu eşyalar genellikle kıymetli maden ve taşlardan mamul kap kacak ile takılardan oluşurdu türk beyleri de İslamiyetten önceki zamanlarda korugan dedikleri mezarlarına altın, gümüş ve mücevherleriyle birlikte gömülürler, sonra da üzerine toprak yığdırtarak höyük yapılmasını vasiyet ederlerdi eski medeniyetlerin beşiği olan ortadoğu ve anadolu\da, pek çok ünlü hükümdarlara ait bu tür mezar ve höyükler hala bulunmaktadır altın ve hazine her zaman insanoğlunun ihtiraslarını kamçılamış, nerede ve ne kadar kutsal olursa olsun elde edilmek için insanı kanunsuz yollara sevk etmiştir höyüklerdeki hazineler de zamanla yağmalayanmaya başlanınca ölenin ruhununmuazzep edildiği düşüncesiyle üzerine toprak yığılır ve gittikçe daha büyük höyükler yapılır olmuş o kadar ki ölenin yakınları ve cenaze merasimine katılanların birer küfe toprak getirip mezarın üstüne atmaları gelenek halini almış Öyle ya, mezarın üzerinde toprak ne kadar bol olursa, düşmanlar ve art niyetliler tarafından açılması ve hazinenin yağmalanması, o kadar engellenmiş olurdu bu durumda toprağı bol olan kişi de öte dünyada rahat edecek, en azından kulanmaya eşyası ve tanrılara sunmaya hediyesi bulunacaktır bugün dilimizde yaşayan \"toprağı bol olmak\" deyimi, aslında ölen kişi hakkında iyi dilek ifade eder türklerin İslam dairesine girdikten sonra yavaş yavaş terk ettikleri höyük geleneği, \"toprağı bol olmak\" deyiminin de gayrimüslimler hakkında kullanılmasına yol açmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-25-2009   #17
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Kırk Dereden Su Getirmek

vakti zamanında köyün er kişilerinden biri, köyün en güzel kızına aşık olur fakat kızın etrafında köyde bir yığın potansiyel aday dolaştığı için, bu er kişiyi gözü bilem görmemektedir er kişi sürekli hanım kızımızın dikkatini çekmeye çalışmakta fakat bu konuda başarılı olamamaktadır kızımız her gün elinde kovayla köy çeşmesine su doldurmaya gitmekte ve bu er kişi de her gün çeşme civarında konuçlanıp kızımızı izlemekle yetinmektedir bir gün yine hanım kızımız çeşme kuyruğundayken sıra tam ona geldiğinde su kesilir er kişi bu fırsattan istifade etmek niyetiylen hemen kızımızın yanına koşar ve elinden kovayı alarak: \"sizin için büyük bir zevkle diğer köyün deresinden su doldurup getirebilirim\" der hanım kızımız da \"e hadi git bari\" der ve kovayı verir er kişisi maratona katılmış koşucu misali, bi koşu öbür köye gider ve suyu doldurup getirir hanım kızımız suya bakar ve: \"i ıhh ben bu suyu beğenmedim, hafif bulanık\" der er kişisi: \"emret gözümün nuru, ben başka köyün deresinden en güzel suyu bulur getiririm sana\" der ve kovayı alarak yine maratona çıkar suyu alıp getirdiğinde hanım kızımız yine beğenmez ve er kişisi kovayı alıp başka dereye su getirmeye gider bu böyle sürüp durur ve er kişisi, kızımız uğruna kırk köyün deresinden su getirmiş ama hiç birini beğendirememiştir er kişisi bu uğurda uğraşıp dururken, köydeki su kesintisi sona erer ve köy çeşmesi akmaya başlar bunu gören kıza vurgun başka bir köy delikanlısı hemen bi koşu hanım kızımızın evine vararak kovayı alır ve köyün çeşmesinden doldurup getirir beşlik simit gibi sırıtıp hanım kızımızın eşiğinden geçen delikanlıyı gördüğünde diğer er kişisi harap ve bitap halde dolanırken bu durumu görür ve \"hangi dereden doldurup getirdin suyu\" diye şaşkınlıkla sorar delikanlı \"hiiç köyün çeşmesinden dolduruverdim\" deyince, bizim er kişisi bedbahtlık içersinde: \"vay bee ben kırk dereden su getirdim, yine yaranamadım\" der

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-25-2009   #18
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



O kadar Uzun Boylu Değil

arapça gramer kaidelerine göre \musa\ ismindeki \a\ ve \u\ sesi uzatılarak okunur ancak, anadolu halkının bu gramer kaidesine uydugu pek söylenemez vaktiyle medrese tahsili alan biri, adını sorduğu adamdan, musa cevabını, \a\ ve \u\ sesini kısa olaak söylemesi üzerine \a\ ve \u\ sesini uzatmasını isteyerek, nasıl söylemesi gerektiğini de göstermiş ve adama adını tekrar ettirmiş o da bu sefer: \muuuusaaa\ diye uzatarak söyleyince diğeri dayanamayıp : \\\o kadar da uzun boylu değil\\\ demiş

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-25-2009   #19
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Zıvanadan Çıkmak

sinirlenildiği zaman kullanılan \"zıvanadan Çıkmak\" deyiminin aslı çokta uzaklara gitmemektedir hâla anadolumuzda taş ve ağaç kullanılarak yapılan köy evlerine hepimis şahit olmuşusdur etrafı taşlarla örülür ve üst kısmı sağlam 4-5 büyük kütük ile taşların üstüne yerleştirlir ve devamına çatı yapılır İşte bu büyük kütüklerin taşlardan kaymaması, kurtulmaması için, lastikten taşların üst bölümüne yuva yapılır ve ağaçlar bu kısma oturtulur yapılan bu yuvaya zıvana denir zıvanadan kurtulması ev için büyük tehlike oluşturur \"zıvanadan Çıkmak\" deyimi, yıkmak dağıtmak manasında kullanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-25-2009   #20
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Suya Götürüp Susuz Getirmek

diğerinden daha akıllı , kurnaz olmak anlamında kullanılan bir deyim zengin ve büyük bir aşiretin obasında , genç ve yakışıklı , yoksul bir çoban varmış aşiret reisinin kızına aşık olmuş kızın da çobanda gönlü varmış ama babası onu zengin biri ile nişanlamış bir gün yoksul çobanla genç kızı kuytuda konuşurken görenler ,aşiret reisine haber vermişler İki aşık yakalanmış kızını çadırına hapsetmiş çobana da bir ceza vermek üzere obanın yaşlıları toplanmışlar… akçakocalardan , çobana acıyan biri , şöyle bir öneride bulunmuş : -bu çoban bize, işinin ehliolduğunu ispat etsin sürüsünü iki gün susuz bırakalım Üçüncü gün sürüsünü dereye götürsün ama su içmeden geri çevirsin bunu başarırsa kızı ona verelim demiş bunun olanaksızlığına inanan ötekiler ve aşiret reisi , öneriyi uygun bulmuşlar sürüyü iki gün susuz bekletmişler Üçüncü gün oba halkı toplanarak çobanı izlemeye koyulmuş kavalını çalarak sürüyü dere kenarına kadar getiren çoban , dere kıyısına gelince öyle içli çalmaya başlamış ki , sürünün başı olan koyuna adeta yalvarmış ve onları geri döndürüp obaya getirmiş kızı da almış bu efsane bir deyim yaratmış ve işinin ehli , kurnaz kişiler için “ suya götürür de susuz getirir” deyimi söylene gelmiş

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-25-2009   #21
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Bel Bağlamak

birisine güvenmek, bir işe ümit bağlamak yerinde kullanılan bel bağlamak dilimize tarikat ritüelleriyle yansımış bir deyimdir sufiler, bir tarikata girmek ve ikrar vermek anlamında bel bağlamak derler fütüvvet ehli, kendi halkalarına dahil olanlara şeddyünden dokunmuş kemer kuşata gelmişlerdir mevlevilikte buna elifi nemed keçeden dokunmuş uzunca kuşak, bektaşilikte de tîğ-bend denilir bir kişi tarikata girince beline bağlanan bu kuşak, dervişin, artık o yolun bütün yasaklarını kabul ettiği, bütün emirlerini yerine getireceği anlamına gelir ve bu husus da kuşak kuşatma merasiminde kendisine telkin olunurdu hayat tarzında köklü değişiklikleri öngören bel bağlamak, insana bir tür kurtuluş ve güven hissi telkin eder; böylece bel bağlayan kişi de huzur bulurdu bugün deyim daha ziyade olumsuz anlamıyla \"sana bel bağlamıştım, bu işe bel bağladım, ona bel bağlanmaz, böyle bir işe bel bağlamak doğru değildir\" gibi kullanımlarıyla yaşar tarikatların gittikçe yozlaştığı dönemlerin hatırasını taşıyan deyimin giderek tasavvufî anlamı unutulmuş, dilimizde güvensizlik anlamıyla yaşamaya devam etmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #22
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Abayı yakmak


Aba, dövme yünden değişik kalınlıklarda yapılan bir tür kumaşın adı olup genellikle beyaz renkte imal edilir Siyah renklisine ise kebe denir
Bu cins kumaşın kullanıldığı pek çok yer olmakla beraber aba denilince genlikle dervişlerin giydiği hırka anlaşılır Vücudun tamamını örtecek kadar geniş ve uzun, yakasız ve yensiz dikilen abanın özelliği, düğmesiz olup kuşak ile kullanılmasıdır
Bu deyim mecazen “birisine âşık olmak, tutulmak, gönül vermek” gibi anlamlar ihtiva eder Dervişler arasında birilerinin aşkının büyüklüğünden bahsedilecekse eskiden, “Ooo! Abası hayli yanıktır!” gibi ifadeler kullanılırmış
Eski tekkelerin mimarî kompleksi içinde bir mescid (veya cami), ortada şadırvanı olan bir avlu ve avluyu çevreleyen derviş hücreleri, büyükçe bir dershane, mutfak, kiler, ambar vs bulunduğu bilinmektedir Bilhassa kış aylarında dershanelerin ocağı harlı ateşle yakılarak dervişânın burada toplanmaları sağlanır; böylece hem iktisat yapımlı, hem de uzun saatler mürşidden istifade ortamı oluşturulurdu
İşte böyle bir kış gecesinde, yün abalarına bürünmüş dervişler dershanede halka olup şeyh efendiyi dinlemeye başlamışlar Efendi hazretleri coştukça anlatmış; anlattıkça coşturmuş ve dervişler kendilerinden geçecek derecelere gelmişler Bu sırada ocağa sırtı dönük dervişlerden birisinin abasına ateş sıçrayıp dumanı tütmeye başlamışsa da dervişin sıcaklığı hissettiği yok! İçindeki ateş, dışındakinin sıcağını bastırmış durumda “Pir aşkına Yar aşkına (Allah aşkına)!” yanmaya devam ediyor Nihayet şeyh efendi dumanını fark edip bu müridini ikaz ile yanmaktan kurtarıyor ve arkadaşları arasında mahçup olmasın diye onu diğerlerine “gerçek Hak âşıkı” olarak tanıtıyor Şimdi argo lisanda kullanılan “abayı yakmak” deyimi işte o hâdisenin yadigârıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #23
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



İpe un sermek




Komşuları, Nasrettin Hoca'dan devamlı olarak öte beri istedikleri için, Nasrettin Hoca, komşularından bıkmış İstenen şeyleri vermemek için, bir bahane öne sürüyormuş

Yine bir gün komşularından biri, Nasrettin Hoca'nın kapısını çalmış
- Hoca, demiş, karım çamaşır yıkadı Çamaşırı asmak için, çamaşır ipi verir misin? Nasrettin Hoca, komşudan bir şey istemenin böylesine rastlamadığı için, kızgınlıkla:
- İp boş değil, üzerine un serdim, demiş
Komşu, hayretle sormuş:
- Amma yaptın Hoca? İpe un serilir mi?
Nasrettin Hoca dayanamamış:
- İnsanın vermeye gönlü olmayınca, ipe un da serer, demiş

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #24
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Bir çuval incir berbat oldu

İncir işleme fabrikalarında incirler çürük,kurtlu,bozuk olanlar ayıklanır,sağlamlar boy boy ayrılırmış
bir torba yada çuvaldaki gözden kaçmış bozuk incirleden sağlam incirlere hastalık sirayet edermiş
küçük bir yanlışlığın güzelim işleri bozduğu bu olaydan ilham alınır olmuş

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #25
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Pabucu Dama Atılmak

Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkarların bağlı bulunduğu teşkilat, ticaretin yanında sosyal hayatı da düzene sokuyordu Kusurlu malın, malzemeden çalmanın ve kalitesiz işin önüne geçmek için de ilginç bir önlem alınmıştı Bir ayakkabı aldınız veya tamir ettirdiniz diyelim Ama kusurlu çıktı Böyle durumlarda heyet şikayeti ve sanatkarı dinliyor Eğer şikayet eden gerçekten haklıysa, o ayakkabıların bedeli şikayetçiye ödeniyordu Ayakkabılar da ibret-i alem olsun diye ayakkabıyı imal edenin çatısına atılıyordu Gelen geçen de buna bakıp kimin iyi, kimin kötü ayakkabı tamir ettiğini biliyordu Böylece pabuçları dama atılan ayakkabıcı maddi kazançtan da oluyor ve gerçekten pabucu dama atılmış oluyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #26
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



AĞZINDAN BAKLAYI ÇIKARMAK

Türkçe de bakla ile alakalı iki deyim vardır Her ikisinde de illiyet, kurutulmuş baklanın zor ıslanması ve zor yumuşamasıyla ilgilidir
Kurutulmuş baklanın ağza alındığında ıslanıp yumuşaması uzun bir süreyi
ilzam eder Sır saklama ve dilini tutma konusunda kendisine itimat edilemeyen kişiler için " ağzında bakla slanmaz" deyiminin kullanılması bu yüzdendir Yani duyduğu bir sırrı hemen başkasına anlatır, demlenesiye kadar yahut bir baklanın ıslanacağı müddet kadar olsun beklemez demeye gelir Baklayla ilgili diğer deyim baklayı ağzından çıkarmaktır Deyim, içimizden geçtiği halde mekan ve zaman müsait olmadığı için nezaket veya siyaset en söyle ( me ) diğimiz şeyler için birisinin bizi ikazı zımnında "çıkar ağzından (dilinin altından) baklayı" demesine işarettir

Deyimin hikayesi şöyle:

Vaktiyle çok küfürbaz bir adam yaşarmış Zamanla kendine yakıştırılan küfür bazlık şöhretine tahammül edemez olmuş Soluğu bir tekkede almış ve durumu tekkenin şeyhine anlatıp sırf bu huyundan vazgeçmek
için dervişliğe soyunmaya geldiğini söylemiş Şeyh efendi bakmış, adamın niyeti halis, geri çevirmek olmaz, matbahtan bir avuç bakla tanesi getirtmiş Bunlara okuyup üfledikten sonra yeni dervişe dönüp tembih etmiş:
-Şimdi bu bakla tanelerini al Birini dilinin altına, diğerlerini cebine koy Konuşmak istediğin vakit bakla diline takılacak, sende küfür etmeme isteğini hatırlayıp o an da söyleyeceğin küfürden geçeceksin Bakla ağzında
ıslanıp da erimeye başlayacak olursa cebinden yeni bir baklayı dilinin
altına yerleştirirsin
Adamcık şeyhinin dediği gibi tekkede kalıp kendini kontrol etmeye başlar Bu arada şeyh efendi de bir yere gidince onu yanından ayırmamaktadır Yağmurlu bir günde şeyh ile derviş bir sokaktan geçerlerken bir evin penceresi hızla açılır ve gençten bir kız çocuğu başını uzatarak,
- Şeyh efendi, biraz durur musun? Deyip pencereyi kapatır Şeyh efendi söyleneni yapar, illa yağmur sicim gibi yağmaktadır Sığınacak bir saçak altı da yoktur Üstelik niçin durdurulduğunu henüz bilmemektedir ve kız da pencereden kaybolmuştur Bir ara evin kapısına varıp kızın ne istediğini sormak geçer içinden ve tam kapıya yöneleceği sırada kız tekrar pencerede görünür ve,
- Şeyh efendi, der, birkaç dakika daha bekleseniz
Şeyh içinden "lahavle" çekse de denileni yapmamak tarikat adabına mugayir olduğundan biraz daha beklemeyi göze alır O sıra da küfürbaz derviş kendi kendine söylenmeye başlamıştır Yağmurun şiddeti gittikçe artmakta, bizimkiler de iliklerine kadar ıslanmaktadırlar Nihayet pencere üçüncü kez açılır ve kız seslenir:
- Gidebilirsiniz artık!
Şeyh efendi merak eder ve sorar:
- İyi de evladım bir şey yok ise bizi niçin beklettin?
- Efendim, der kız, elbette bir şey var, sizi sebepsiz bekletmiş değiliz Tavuklarımızı kuluçkaya yatırıyorduk Yumurtaları tavuğun altına koyarken bir kavuklunun tepesine bakılırsa piliçler de tepeli olur, horoz çıkarmış Annem sizi geçerken gördü de yumurtaları kuluçkaya koydu Münasebetsizliğin bu derecesi üzerine şeyh efendi,
- Ulan derviş, der, çıkar ağzından baklayı

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #27
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Mangalda kül bırakmamak

deyim Osmanlı zamanından gunumuze gelmekte Yeniçeri ocağına alınacak gençler sırf erkeklerden oluşan bu ocağa alınan gençler bir heyet önüne çıkarılıp külle dolu olan mangala çok af edersiniz yellenmesi söyleniyormus genç az kül kaldırırsa ocağa alınıyor cok kül kaldırırsa cinsel tercihinin farklı olduğu düşünülüp ocağa kesinlikle alınmıyormuş

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #28
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri




Gemileri Yakmak

Gemiyle işgale gittikleri bir yerde ordusu rakibin gücü karşısında korku duymaya başlayınca Sezar askerlerini yüksek bir tepeye çıkartır ve aşağıda kalan bir kaç askere gemileri ateşe vermeleri emrini verir Geldikleri gemiler gözlerinin ününde çıtır çıtır yanan ordu şok geçirmiştir sezar 'gördüğünüz gibi gemileri yaktık artık dönüş yok ya bu savaşı kazanırsınız ya da hepimiz burada ölürüz' şeklinde bir konuşma yapar savaş sezarın ordularının ezici zaferiyle sonuçlanır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #29
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri



Kazan Kaldırmak

İsyan etmek anlamında kullanılan bir deyimdir
Yeniçerilerin her ortasının matbahı ve aşçısı ve aşçı ustası vardı; ve her orta kendi yemeğini kendi arzusuna göre ayrı ayrı pişirirdi; bunun için orta efradı kendi yevmiyelerinden her hafta kumanya parası olarak levazım heyetine bir para verir ve bu para ile bir haftalık yemek ihtiyacı temin edilirdi; hükümet bunların iaşeleriyle uğraşmazdı; yalnız yeniçerilere verilecek etin fiyatı muayyen olup et fiyatı ne kadar yüksek olursa olsun yeniçerilere o fiyattan fazlaya verilmezdi fakat hükümet bu miktardan fazlasının parasını zarar-ı lahim ismiyle hazineden kasaplara öderdi yeniçerilerin yemekleri her ortanın matbahında pişerdi; yemek pişen kazan oda halkı tarafından mukaddes addolunurdu Bir isyan vukuunda bu kazanlar meydanlara çıkarılırdı ki buna tarihlerde kazan kaldırma denilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Deyim Hikayeleri

Eski 06-27-2009   #30
TiFus
Varsayılan

Cevap : Deyim Hikayeleri




Lafla Peynir Gemisi Yürümez

Bu deyimin de çok ilginç bir hikâyesi var Bir zamanlar İstanbul'da Aksi Yusuf adında bir peynir tüccarı varmış Bu tüccar çıkarcı ve cimri kişiymiş Trakya'dan getirdiği peynirleri İstanbul'da satar, artanı da deniz yoluyla İzmir'e gönderirmiş İzmir'de peynir fiyatları yükseldikçe elinde ne kadar mal varsa gemilere yükletir, ama taşıma ücretini peşin vermeyerek kaptanları yalanlarıyla oyalar durur
- "Hele peynirler sağ sâlim varsın, istediğiniz parayı fazla fazla veririm" diye vaatlerde bulunurmuş Birkaç kez aldanan gemi kaptanlarından birisi yine İzmir'e doğru yola çıkmak üzere iken sinirlenmiş ve şöyle demiş

- Efendi, tayfalarıma para ödeyeceğim Gemimin kalkması için masrafım var Parayı peşin ödemezsen Sarayburnu'nu bile dönmem
Aksi Yusuf :
" Hele peynirler sağ salim varsın" demeye başlayacakmış ki, Gemici:
-Efendi "Lâfla peynir gemisi yürümez" sözünü yapıştırıvermiş ve sözlerine "geminin yürümesi için kömür lâzım, yağ lâzım" diyerek devam etmiş
Bu sözler üzerine Aksi Yusuf parayı ödemiş O gün akşama kadar şu tek cümleyi sayıklayıp durmuş "LÂFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ HA!" bu söz daha sonra iş yapmayıp sadece boş konuşanlar için söylenmeye başlanarak deyimleşip güzel Türkçe'mize yerleşmiş

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.