Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Şiir Cenneti

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahmet, haşimin, şiirleri

Ahmet Haşim'in Şiirleri

Eski 09-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ahmet Haşim'in Şiirleri



Ahmet Haşim Şiirleri

GECE

Titreyen ellerimle penceremi

Açtım afaki leyle karşı Yine

Gecenin gölgeden manazırına

İmtizac eylemiş nücumü bahar

Sihri eb`at içinde şimdi gümüş

Bir sehap andıran miyah uyumuş

Kalbi seydayı leyl olan rüzgar

Esiyor gölgelerde velvelekar

Ah o bir aşkı bi-tenahi mi

Geceden, tudei manazırdan

Yükselen rasei humarü buhar?

Sanki hulyayı vasla müstağrak

Sebi bir itri hisle doldurarak

Dolaşan, titreşen kadınlardı

Sanki bir savti gaibü mühtez

Kalbe bir aşkı bi-vefa yetmez

'Seviniz, muttasıl sevin! ' derdi

GELDİM

Bir gün

Akşamın ölgün

Duran o namütenahi ziya denizlerine

Gark olan eşcar,

Gark olan ovalar

Oluyorken sükut ü hüzne makar

Geldin alam-ı kalbi teskine

GELMEDEN EVVEL

Kalbim

Benim bir ormandı,

İsimsiz, asude,

Bir büyük orman;

Ve gölgelerinde revan

Olan hafi suların aks-i şevk-i müttaridi

Dağıtırken sükutu bihude,

Düşünürdüm ki, hangi gün, ne zaman,

Ne zaman

Girecektin o kalb-i mes'ude?

Etmeden zehr-bad-ı fasl-ı elem

Reng-i eşcar ü abı fersude,

Dolacak mıydı seslerin, bilmem

O tehi saye zar-ı mesdude?

Sanki hicrana bir teselliydi

Şeceristan-ı kalb içinde revan

Olan hafi suların musiki-i nevmidi

Ey şebabın hayal-ı cavidi,

O melul akşamın havası kadar

Gelişin bir sükun-ı saridi

GELDİN

Bir gün

Akşamın ölgün

Duran o namütenahi ziya denizlerine

Gark olan eşcar,

Gark olan ovalar

Oluyorken sükut ü hüzne makar

Geldin alam-ı kalbi teskine

Ey şebabın hayal-ı cavidi,

O melul akşamın havası kadar

Gelişin bir sükun-ı saridi

KARANLIK

Aşkın bu karanlık gecesinde

Bülbül yine vahşi müterennim

Mecnûn'u terk etti mi Leylâ?

Vahşî sesi firkat sesi sandım

Aşkın bu karanlık gecesinde,

Hicrânımı duydum, seni andım,

Firkatzede bülbül gibi yandım

O ESKİ HÜCREYE BENZER Kİ

Ziya-yı şemse kapanmış bütün deriçeleri

Bir öyle hücreye benzer ki ömrümün kederi

Gubar-ı ye's ü fena sinmiş orda elvana

Emel, heves bırakılmış sükut u nisyana

Bütün hadayık-ı histen o toplanan ezhar

Uyur mekaabir-i minada bi-ümid-i bahar

Bu penbe gül, bu gül ağır ağır erimiş

Üzerlerinde değiştikçe her mükedder kış

Ocak harab ü tehi, lamba kimsesiz, a'ma

Bu samt-ı haste eder hüzn ü uzleti ima

Soluk cidara asılmış, durur garik-i melal

O çehreler ki uyur gözlerinde eski hayal

O eski hücreye benzer ki ömrümün kederi

Çekilmiş ufk-ı teselliye karşı perdeleri

ORMAN

Su değil, mesimin havası akan

Duyduğun yaprağın, dalın sesidir

Suda yıldızların parıltısıdır

Bu karanlıkta bazı bazı çakan

ŞAİRSİZ DÜNYA

Şairdir şiiri anlatan

Şairdir seni tanıyan

Şairdir duyguları yaşayan

Şairdir size bakan

SEHER

Ağaçların seheri zirvesinde titreşiyor

Tuyûr-ı fâniye-i âlem-i tahayyül ü hâb

Semâyı kaplayacak, şimdi, gâzeler gibi nûr

Zavallılar kalacaklar esir-i ufk-ı türâb

Ve onların gözü eyler nücûm-ı fecre itâb

Ve onların sesi eyler «nihayet»i işrâb

SONBAHAR

Bir taraf bahce, bir tarafta dere

Gel uzan sevgilim benimle yere

Suyu yakuta döndüren bu hazan

Bizi gark eyliyor düsüncelere

SÜVARİ

Şu bakır zirvelerin ardından

Bir süvari geliyor kan rengi

Başlıyor şimdi malül akşamda

Son ışıklarla bulutlar cengi

Bir bakır tasta alev şimdi havuz

Suya saplandı kızıl mızraklar

Açılıp kıvranarak göklerde

Uçuyor parçalanan bayraklar

AĞAÇ

Gün bitti Agacta nes`e söndü

Yaprak ates oldu, kus da yakut;

Yaprakla kusun pariltisindan

Havzun suyu erguvana döndü

Bir Günün Sonunda Arzu

Yorgun gözümün halklarında

Güller gibi fecr oldu nümayan,

Güller gibisonsuz, iri güller

Güller ki kamıştan daha nalan;

Gün doğdu yazık arkalarında!

Altın kulelerden yine kuşlar

Tekrarını ömrün eder ilan

Kuşlar mıdır onlar ki her akşam

Alemlerimizden sefer eyler?

Akşam, yine akşam, yine akşam

Bir sırma kemerdir suya baksam;

Üstümde sema: Kavs-i mutalsam!

Akşam, yine akşam, yine akşam

Göllerde bu dem bir kamış olsam!

AKŞAM YİNE TOPLANDI DERİNDE

Canan gülüyor eski yerinde

Canan ki gündüzleri gelmez

Akşam görünür havuz üzerinde,

Mehtab, kemer taze belinde

Üstünde sema, gizli bir örtü

Yıldızlar, onun gülüdür elinde

BAHÇE

Bir Acem bahçesi, bir seccade

Dolduran havzı ateşten bade

Ne kadar gamlı bu akşam vakti

Bakışın benzemiyor mutade

Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar

Dalmış üstündeki kuşlar yâda

Bize bir zevk-i tahattur kaldı

Bu sönen, gölgelenen dünyada

BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU

Yorgun gözümün halkalarında

Güller gibi fecr oldu nümâyân,

Güller gibi sonsuz iri güller,

Gün doğdu yazık arkalarından!

Altın kulelerden yine kuşlar,

Tekrârını ömrün eder i'lân,

Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,

Âlemlerimizden sefer eyler?

Akşam, yine akşam, yine akşam,

Bir sırma kemerdir suya baksam;

Akşam, yine akşam, yine akşam,

Göllerde bu dem bir kaçmış olsam!

TAHATTUR

Bir Acem bahçesi, bir seccâde,

Dolduran havzı ateşten bâde

Ne kadar gamlı bu akşam vakti

Bakışın benzemiyor mu'tade

Gök yeşil, yer sarı, mercân dallar,

Dalmış üstündeki kuşlar yâda;

Bize bir zevk-i tahattur kaldı


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.