Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nutuktamamı

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



MİLLİ GÖSTERİLERİN YANKILARI


Her yerde gösteriler yapılması için yaptığım tebligat tarihinden üç gün sonra, yani 31 Mayıs 1919'da Harbiye Nâzırı'nın şu telgrafını aldım: İngiltere Olağanüstü Komiserliği'nden Bâbıâlî'ye tebliğ olunup Harbiye Nezareti'ne verilen nota sureti aynen aşağıya çıkarılmıştır:

Bugüne kadar gelen raporlardan, 3'üncü Kolordu bölgesinde âdî haydutluk olaylarından başka bir şey görülmediği bilinmekle beraber, son notada bildirilen durumlar hakkında özel soruşturma yapılarak sonucunun acele bildirilmesini rica ederim

31/8/1919 Harbiye Nazırı Şevket

Suret

1- Sivas'ın durumu ile orada olup bitenler ve bu şehirde yahut bu şehrin yakınında toplanmakta olan çok sayıdaki Ermeni mültecîlerinin güvenliği ile ilgili olarak son günlerde oldukça kaygı verici haberler almış olduğumu siz Sadrazam Hazretleri'nin yüksek katına bildirmekle şeref duyarım

2 - Bundan dolayı askerî komutanın görev bölgesi içinde bulunan Ermenilerin iyi korunması ve hìmayeleri için elden gelen bütün tedbirleri almasını emreder ve herhangi bir şekilde öldürme veyahut kötü muamele olduğu takdirde, kendisinin doğrudan doğruya sorumlu tutulacağını bildiren bir telgrafın yüksek Harbiye Nezareti'nce adı geçen komutana acele olarak çekilmesi hususunda emir buyrulmasını siz Sadrazam Hazretleri'nin yüksek şahsiyetlerinden rica ederim

3 - Bu talimata benzer bir talimatın ilgili sivil memurlara da verilmesini ayrıca rica ederim

4 - Memleket içindeki güvenlik bozucu olaylar konusunda siz Sadrazam Hazretleri'nin yüksek şahsiyetlerinin ne kadar haklı bir endişe içinde bulunduklarını bildiğim için, siz Sadrazam Hazretleri'nin yüksek şahsiyetlerine ayrıca, işbu uyulacağından eminim

5 - Sözkonusu olan talimatın gönderildiği tarih hakkında verilecek bilginin beni fazlasıyla sevindireceğini bildiririm

Sivas Vali Vekilliği'nden aldığım 2 Haziran 1919 tarihli bir telgrafta da Albay Demange (Dömanj) imzasıyla alınan telgrafta): İzmir işgali üzerine, Aziziye'de Hristiyanlar ölümle tehdit edilmiştir, bu hareket doğru değildir Sizi durumdan haberdar edeyim ki, bu gibi haller müttefik askerleri tarafından ilinizin işgaline yol açar, anlamında ihtarlarda bulunulmaktadır denilmekteydi

Gerçekte, ne Sıvas'ta kaygı verici bir durum vardı ve ne de Hristiyanların ölümle tehdit edildiği doğruydu Bunları, milletçe yapılmaya başlanan gösterilerden korkuya düşen Hrıstiyan azınlıkların, yabancıların dikkatini kendi üzerlerine çekmek için kasıtlı olarak yaydıkları uydurma haberler olarak kabul etmek gerekir Harbiye Nezareti'nin nota suretini de içine alan telgrafına verdiğim cevabı olduğu gibi arzedeceğim:

İstihbarat çok ivedi

Harbiye Nezareti Yüksek Katına

İlgi: 2 Haziran 1919 tarihli şifre 361919

Sıvas ve çevresinde eskiden beri bulunan Ermenileri ve sonradan gelen mültecîleri yılgınlığa düşürecek hiçbir olay geçmemìştir Ne Sıvas'ta ne de çevresinde kaygı verici herhangi bir durum yoktur Herkes sükûnet içinde iş ve güçleriyle meşguldür Bunu kesinlikle bilginize sunar ve sizi temin ederim Bu bakımdan İngiliz notasındaki haberlerin nereden kaynaklandığı bendenizce bilinmek gerekir İzmir ve Manisa'nın işgali ile ilgili acı haberler üzerine Müslüman halk tarafından yapılan ve Hristiyan azınlıklar hakkında hiçbir düşmanlık duygusu gütmeyen toplantılardan belki de bazılarının ürkmüş olması hatıra gelebilir İtilâf devletleri milletimizin haklarına ve bağımsızlığına saygılı kaldıkça, millet de vatanın saldırıya uğrayıp parçalanmayacağından emin oldukça, Hristiyan azınlıkların korkuya kapılmalarına hiç bir sebep yoktur Bu konuda devlete karşı her türlü sorumluluğu yüklenir ve buna kesinlikle güven buyurulmasını istirham ederim Ancak, milletin bağımsızlık ve varlığını yok eden ve millî varlığı tehlikeye düşüren işgal, cana kıyma ve zulüm gibi İzmir bölgesinde görülmekte olan olayların ve benzerlerinin tekrarlanmasına karşı, ne milletin heyecanını ve içindeki acıları ne de bundan doğacak millî gösterileri engelleyip durdurmak için kendimde ve hiç kimsede bir güç ve kudret göremeyeceğim gibi, bu yüzden çıkacak olayların karşısında da sorumluluk kabul edebilecek ne bir komutan ne bir sivil yönetici ve ne de bir hükûmet tasavvur edebilirim

Mustafa Kemal

Bu nota suretiyle tarafımdan verilen cevap sureti bütün komutanlara, vali ve mutasarrıflara bir genelge ile bildirildi

Bu tarihlerde İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin isteğine katılarak bütün milletçe İngiltere himayesinin istenmesi, bu dernek adına, Sait Molla imzasıyla bütün belediye başkanlıklarına bir telgrafla bildirildiği ve bu telgrafın etkisini hükümsüz kılmak için milleti gerektiği gibi aydınlatmakla birlikte hükûmet nezdinde teşebbüslerde bulunduğum da sizce bilinmektedir Bundan başka 27 Mayıs 1919 tarihinde Türkiye - Havas - Reuter (Royter) adındaki ajansın, toplanan Saltanat Şûrâsı ile ilgili açıklamaları arasında Şûrâyı oluşturan bütün üyelerin düşüncesí, Türkiye'nin büyük devletlerden birinin himâyesini sağlama noktasında birleşiyor haberini yayması üzerine, sadrazama, milletin, millî bağımsızlığını korumaya kararlı oldugunu ve doğabilecek bütün kötü sonuçlara karşı her türlü fedakârlığı göze aldığını ve millî vicdanı temsil etmeyen haberlerin endişe verici tepkiler yarattığını yaymakla birlikte, bütün milleti de bu durumdan nasıl haberdar ettiğimi başka bir açıklama dolayısıyla belirtmiştim

Sadrazam Ferit Paşa 'nın, Paris e bilinen daveti üzerine, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk toplantısını yaptığn günlerde bazı demeçler vermiştim Bu konudaki görüş ve davranış tarzımın ne oldugunu açıklamak üzere şu bölgeyi olduğu gibi bilginize sunacağım

Şifre

İvedi Havza, 361919

Kişiye özel

Samsun'da 3'üncü Kolordu Komutanı Refet Beyefendi'ye

Erzurum'da 15'inci Kolordu Komutanı Kâzım Paşa Hazretleri'ne,

Erzurum Valisi Münir Beyefendi'ye,

Canik Mutasarrıfi Hâmit Beyefendi'ye,

Sıvas Vali Vekili Hâkim Hasbi Efendi Hazretleri'ne,

Kastamonu Valisi İbrahim Beyefendi'ye

Ankara'da 20'nci Kolordu Komutanı Ali Fuad Paşa Hazretleri'ne,

Konya'da Yıldırım Kıt'alan Müfettişi Cemal Paşa Hazretleri'ne,

Diyarbakır'da 13'üncü Kolordu Komutanı Vekili Cevdet Beyefendi'ye,

Van Valisi Haydar Beyefendi'ye

Fransız siyasî temsilcisi Mösyö Defrance (Döfrans)'ın Sadrazamlık yüksek makamına gelerek Osmanlı Devleti'nin haklarını konferans huzurunda savunmak için Paris'e gidebileceklerini bildirdiği, Dahiliye Nezareti'nin resmî tebliğlerinden ve ajans yayınlarından anlaşılmıştır İzmir olayı üzerine milletimizin gösterdiği şiddetli tepki ve böylece bağımsızlığını koruma konusunda beliren kesin kararlılığının sonucu olan bu başarı şükranla karşılanmaya değer Ancak, buna rağmen, Yunanlılar'ın İzmir ilini işgali önlenebilmiş değildir Herhalde milletin, kendi haklarının bilincinde ve onları çiğnetmemek için tek bir vücut halinde fedakârca harekete hazır olduğu, İtilâf Devletleri'ne karşı gösterilmeye ve ispata devam edildikçe, bu devletlerin milletimize ve onun haklarına saygılı olacağına şüphe yoktur

Sadrazam Paşa Hazretleri'nin konferans huzurunda Osmanlı Devleti'nin haklarını savunmak için ellerinden geleni yapacakları tabiîdir Ancak, milletçe kesin bir şekilde savunulması istenen ve gerekli görülen haklar özellikle iki noktada önem kazanır Birincisi, devlet ve milletin mutlak olarak tam bağımsızlığı, İkincisi de vatanın ana topraklarında çoğunluğun azınlıklara feda edilmemesidir Bu konuda Paris'e harekete hazırlanan hey'etin görüşü ile millî vicdanın kesin istekleri arasında tam bir uygunluğun bulunması şarttır Aksi halde, millet, pek güç bir durumda ve giderilmesi imkansız oldu bittiler karşısında kalabilir Bu endişeyi doğuran sebepler şunlardır: Sadrazam Paşa Hazretleri, duyulan demecinde, bir Ermeni muhtariyeti ilkesini kabul etmiş olduğunu bildirdi Bunun sınırını belirtmedi, Bundan Doğu illerinin halkı elbette üzüntü duydu ve durumun açıklanmasını istemeye mecbur oldu Toplanmış olan Saltanat Şûrâsı'nda da üyelerin hemen hepsi, millî bağımsızlığın korunmasını ve millet mukadderatının bir millî şûrânın yetkisine bırakılmasını istedikleri halde, yalnız, hükûmetin dayandığı ltilâf ve Hürriyet Fırkası adına Bakan Sadık Bey tarafından yazılı olarak İngiltere'nin himâyesi teklif edildi Geniş bir Ermenistan muhtariyetini ve devletin bir yabancı himayesini kabul konularında, milletin isteği ile şimdiki hükümetin görüşü arasında bir uygunluk olmadığı anlaşılıyor Sadrazam Paşa Hazretleri ile birlikte hareket edecek olan hey'etin, milletin haklarını savunmada uyacağı ilkeler ve program milletçe bilinmedikçe, arzedilen noktalarda endişeye kapılmamak mümkün değildir Bu suretle illerdeki ve onlara bağlı yerlerdeki Müdafaa-i Hukuk-ı Mılliye ve Redd-i İlhak Cemiyetleri'nin temsilcileri ve daha teşkilâtı tamamlanamayan yerlerde de belediye hey'etleri, Sadrazam Paşa Hazretleri'ne ve doğrudan doğruya Zât-ı Şâhâne'ye telgraflar çekerek, millî bağımsızlığın mutlak dokunulmazlığının ve millet çoğunluğunun haklarının korunmasının milletin temel şartı olduğu belirtilmeli ve gidecek hey'etin yapacağı savunmanın esaslarını millete resmen ve açıkça bildirmesi istenmelidir Milletin bu şekildeki hareketi ile, gidecek hey'etin savunmaya çalışacağı ilkelerin gerçekten milletin isteği olduğu, İtilâf Devletleri'nce anlaşılacak ve şüphesiz daha fazla bir önemle dikkate alınarak hey'etin görevini kolaylaştıracaktır Bu düşüncelerin gerekenlere sür'atle ulaştırılmasını ve duyrulmasını, vatanımızın mukadderatı adına vatansever yüksek şahsiyetinizden özellikle istirham ederim Bu telgrafın alındığı zamanın bildirilmesini de rica ederim

Mustafa Kemal

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İSTANBUL'A GERİ ÇAĞRILIŞIM


Bu tarihten beş gün sonra, yani 8 Haziran 1919 da, İstanbul'a Harbiye Nâzırı tarafından çağrıldığımı ve gizlice sorup soruşturmam üzerine, kimler tarafından ne için istendiğimi devlet adamlarımızdan birinin haber verdiğini daha önce başka bir münasebetle yaptığım açıklamada ifade etmiştim O zat, Genelkurmay Başkanlığı makamında oturan Cevat Paşa idi Bunun üzerine, İstanbul ile yapılmış olan yazışmaların bir kısmı herkesçe öğrenilmiştir Bu yazışmalar, Erzurum'da görevden ayrıldığım tarihe kadar değişik Harbiye Nâzırlarıyla ve doğrudan doğruya sarayla devam etmiştir

Anadolu'ya geçeli bir ay olmuştu Bu süre içinde bütün ordu birlikleriyle temas ve bağlantı sağlanmış; millet mümkün olduğu kadar aydınlatılarak dikkatli ve uyanık bir duruma getirilmiş, millî teşkilât kurma düşüncesi yayılmaya başlamıştı Genel durumu artık bîr komutan ile yürütüp yönetmeye devam imkânı kalmamıştı Yapılan geri çağırma emrine uymamış ve onu yerine getirmemiş olmakla birlikte, milli teşkilât ve hazırlıkların yönetimine devam etmekte olduğuma göre, şahsenâsı duruma geçmiş olduğuma şúphe edilemezdi Bundan başka ve özellikle girişmeye karar verdiğim teşebbüs ve faaliyetlerin köklü ve şiddetli olacağını tahmin güç değildi O halde, yapılacak teşebbüs ve faaliyetlerin bir an önce şahsî olmak niteliğinden çıkarılması mutlaka, bütün bir milletin birlik ve dayanışmasını sağlayacak ve temsil edecek bir hey'et adına olması gerekli idi

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



SİVAS'TA GENEL BİR KONGRE TOPLANMA KARARI

Bu sebeple, 18 Haziran 1919 tarihinde, Trakya'ya verdiğim direktifte işaret ettiğim bir noktanın uygulanma zamanı gelmiş bulunuyordu Hatırınızdadır ki, o nokta, Anadolu ve Rumeli'deki millî teşkilâtları birleştirerek, bir merkezden temsil ve idare etmek üzere, Sivas'ta genel bir millî kongre toplamaktı Bu gayenin gerçekleştirilmesi için yaverim Cevat Abbas Bey 21 /22 Haziran 1919 gecesi, Amasya'da yazdırdığım genelgenin esas noktaları şunlardı:

1 - Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir

2 - İstanbul hükûmeti üzerine aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir Bu durum milletimizi yok olmuş gibi gösteriyor

3 - Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır ·

4 - Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için her türlü baskı ve kontroldan uzak millî bir hey'etin varlığı zarurîdir

5 - Anadolu'nun her bakımdan en güvenli yeri olan Sıvas'ta hemen millî bir kongrenin toplanması kararlaştırılmıştır

6 - Bunun için bütün illerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere yola çıkarılması gerekınektedir

7 - Her ihtimale karşı, bu mesele milli bir sır olarak tutulmalı ve temsilciler, gereğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan yapmalıdırlar

8 - Doğu illeri adına, 23 Temmuzda, Erzurum'da bir kongre toplanacaktır O tarihe kadar öteki illerin temsilcileri de Sıvas'a gelebilirlerse, Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sıvas genel kongresine katılmak üzere hareket ederler

Görüyorsunuz ki, bu yazdırdığım hususlar, zaten vermiş ve dört gün önce Trakya'ya tebliğ etmiş olduğum bir kararın bir genelge ile Anadolu'ya da bildirilmesinden ibarettir Bu kararın 21/22 Haziran 1919 gecesi, karanlık bir odada alınmış korkunç ve esrarlı yeni bir karar olmadığı, zannımca kolaylıkla takdir buyurulur

Bu noktanın aydınlanması için, arzu buyurursanız küçük bir açık zorlamada bulunayım

Efendiler, o müsvedde işte bu kâğıtlardır (göstererek), dört maddeliktir İçindekileri bildirdim Sonunda benim imzam vardır Bir de görevi dolayısıyla Kurmay Başkanım olan Albay Kâzım Bey 'in (şimdiki İzmir Valisi Kâzım Paşa), kurmay hey'etinden tebliğ işleriyle görevli memur Husrev Bey 'in ( şimdi büyükelçi ), askerî makamlara şifreleyen yaverim Muzaffer Bey 'in ve sivil makamlara şifreleyen bir memur efendinin imzaları vardır Bunlardan başka daha bazı imzalar vardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ADINI SAKLAYAN BİR TANIDIĞIN AMASYA'YA GELMESİ


Bu imzaların bu müsveddeye konması iyi bir şans ve tesadüf eseridir

Daha, Havza'da bulunduğum sırada Ankara'da bulunan 20'inci Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa' dan bir şifreli telgraf aldım Bu telgraf, aşağı yukarı tanıdığımız bir zat bazı arkadaşlarla birlikte İstanbul'dan buraya gelmiştir Nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda ne emir buyuruyorsunuz şeklinde idi Adeta bir bilmeceyi andıran bu telgraf, bende büyük bir merak ve hayret uyandırdı Söz konusu edilen zatı tanıyorum, benden nasıl hareket edeceğini soruyor; Ankara'da arkadaşım olan güvenilir bir komutanın yanında, telgraf da şifrelidir O halde neden adını şifreli olarak bile yazdırmaktan çekiniyor? Bir hayli düşündüm, kavrar gibi oldum; tahmin buyurulur ki, bilmece çözmekle uğraşacak zamanım yoktu Fakat, Fuat Paşa 'yı yakından görmek, bölgeleri, çevreleri, düşünceleri üzerinde kendisiyle konuşmak, bence pek istenilir bir şeydi Bu bilmeceli telgraftan ilham alarak kendisine şu ricada bulundum: Ankara'dan ayrıldığınızı belli etmeyecek tedbirleri aldıktan sonra, ad ve kıyafet değiştirerek birkaç gün için hemen yanıma geliniz İstanbul'dan gelen arkadaşları da birlikte getiriniz

Gerçekten de Fuat Paşa, dediğim gibi Havza'ya hareket eder Ancak, bazı zorlayıcı sebepler dolayısıyla, ben derhal Havza'dan ayrılıp Amasya'ya gitmeğe mecbur olmuştum Fuat Paşa, Havza yolunda durumu anlar ve Amasya'ya yönelir İşte, böylece 21 /22 Haziranda Amasya'da yanımda bulunuyor Adı şifrede bildirilmeyen zat da Rauf Bey 'di

İstanbul'dan ayrılmak üzere, evimden otomobile bineceğim sırada Rauf Bey yanıma gelmişti Bineceğim vapurun takip edileceğini ve beni İstanbul'da iken tutuklamadıklarına göre, belki de Karadeniz'de batırılacağımı güvenilir bir yerden işitmiş, onu haber verdi Ben İstanbul'da kalıp tutuklanmaktansa, batıp boğulmayı tercih ettim ve hareket ettim Kendisine de eninde sonunda İstanbul'dan çıkmak zorunda kalırsa benim yanıma gelmesini söyledim

Rauf Bey, gerçekten de İstanbul'dan çıkmak gereğini duymuş ve çıkmış Ancak, benim yanıma gelmedi Arkadaşı olan 6'ncı Tümen Komutanı Albay Bekir Sami Bey 'in yanına gitmek ve İzmir cephesine daha yakın bir yerde olmakla, daha etkili ve daha yararlı olacağını zannederek Bandırma - Akhisar yoluyla Manisa bölgesine gitmiş Gittiği yerde halkın maneviyatını bozuk, durumu tehlikeli ve korkunç bulmuş Derhal ad değiştirerek oradan Ödemiş, Nazilli, Afyonkarahisar üzerinden Aziziye Sivrihisar yoluyla ve arabayla Ankara'ya, Fuat Paşa 'nın yanına gelmiş ve bana haber göndermiş; pek güzel ama! adını saklamak suretiyle beni üzmenin anlamı var mıydı?

Öte yandan 3'üncü Kolordu Komutanım olup Samsun mutasarrıflığında bıraktığım Refet Bey 'i artık Sıvas'a Kolordu merkezine göndermek istiyordum Birkaç defa gelmesi için emir vermiştim Bölgeyi teftişe çıkmış Emirlerime cevap bile alamıyordum Nihayet o da bir tesadüf eseri olarak o gün gelmişti

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



RAUF BEY VE REFET BEYLERİN KARARSIZLIĞI


Şimdi, imza meselesine gelelim: Ben müsveddenin yeni gelen arkadaşlar tarafından da imzalanmasını istedim O sırada Rauf ve Refet Beyler benim odamda, Fuat Paşa başka bir odada bulunuyorlardı

Rauf Bey, misafir olduğundan bu müsveddeye imza koymak için kendini ilgili ve yetkili görmediğini nazikçe ifade etti Bunun tarihi bir hâtıra olduğunu ileri sürerek imza etmesini söyledim Bunun üzerine imzaladı

Refet Bey, imzadan çekindi ve böyle bir kongre toplanmasındaki maksat ve yararı anlayamadığını söyledi

İstanbul'dan beri yanımda getirdiğim bu arkadaşın - tuttuğumuz yola göre- anlaşılması pek basit olan bir konuda, böyle bir düşünce ve duygu içinde oluşu bana pek acı geldi Fuat Paşa'yı çağırttım Paşa ,maksadımı anlayınca derhal imza etti Fuat Paşa'ya, Refet Bey'in çekinmesinin sebebinì anlayamadığımı söyledim Fuat Paşa, Refet Bey 'den biraz ciddî açıklama yapmasını istedikten sonra, Refet Bey, müsveddeyi eline alarak kendine göre bir işaret koydu Öyle bir işaret ki, bunu, bu müsveddede bulmak oldukça güçtür

(Buyurun! merak eden inceleyebilir)

Efendiler, gereksiz gibi görülebilen bu açıklamalar, daha sonraki yıllara ve olaylara ait bazı karanlık noktaları aydınlatmava yardımcı olur düşüncesiyle yapılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İSTANBUL'DA BAZI KİMSELERE GÖNDERDİĞİM MEKTUP

Kongreye davet genelgesi sivil ve askerî makamlara şifre olarak verildi Bundan başka İstanbul'da bulunan bazı kimselere de gönderildi Fakat bu kimselere ayrıca bir de genel birer mektup yazdım Kendilerine mektup yazdığım kimseler şunlardı: Abdurrahman Şeref Bey, Reşit Akif Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Seyit Bey, Halide Edip Hanım, Kara Vasıf Bey, Ferit Bey (Nafia Nâzırı) Sulh ve Selâmet Fırkası Başkanı Ferit Paşa (daha sonra Harbiye Nâzırı oldu), Câmi Bey, Ahmet Rıza Bey

Bu mektupta söylediğim noktaları özet olarak tekrar edeceğim:

l Yalnız mitingler ve gösteriler, büyük gayeleri hiçbir vakit gerçekleştiremez

2 Bunlar, ancak milletin bağrından fiilen doğan ortak güce dayanırsa kurtarıcı olur

3 Zaten acı olan durumu tehlikeli şekle sokan en etkili sebep, İstanbul'daki muhalif akımlar ve millî faydayı yararlı bir şekilde yüzüstü bırakan siyasî ve gayri millî propagandalardır

4 Artık İstanbul Anadolu'ya bağlı olmak mecburiyetindedir

5 Size düşen fedakârlık pek büyüktür

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ALİ KEMAL BEY'İN GENELGESİ

25 Hazirana kadar Amasya'da kaldım Hatırlardadır ki, o tarihlerde Dahiliye Nâzırlığı görevinde bulunan Ali Kemal Bey, benim görevden alındığımı ve artık benimle hiç bir resmî muameleye girişilmemesi gerektiği konusunda şifre ile bir genelge yayınlamıştı

23 Haziran 1919 tarih ve 84 sayılı olan bu genelge metni, dikkate değer bir anlayışı gösterir belge olduğu için aynen bilginize sunacağım

Dahiliye Nâzırı Ali Kemal Bey'in 2361919 tarihli ve 84 sayılı şifresinin çözülmüş suretidir:

Mustafa Kemal Paşa büyük bir asker olmakla birlikte günün siyasetini pek bilmediği için, olağanüstü sayılacak vatanseverlik ve gayretine rağmen, yeni görevinde asla başarılı olamadı İngiliz Olağanüstü Temsilcisi'nin istek ve ısrarıyla görevden alındı; bundan sonra yaptıkları ve yazdıkları ile de bu kusurlarını daha çok açığa vurdu Redd-i İlhak Cemiyetleri gibi, Balıkesir ve Aydın dolaylarında Müslüman halkı boş yere kırdırmaktan ve bu fırsattan yararlanarak halkı haraca kesmekten başka iş görmeyen emirsiz, saygısız ve kanunsuz olarak kurulan bazı hey'etler için öteden beri çektiği telgraflarla siyasî hatâsını idarî yönden de artırdı Kendisinin İstanbul'a getirilmesi Harbiye Nezareti ile ilgili bir iştir

Ancak, Dahiliye Nezareti'nin size kesin emri, artık o zatın görevden alınmış olduğunu bilmek, kendisi ile hiçbir resmî işleme girişmemek, hükûmet işleri ile ilgili hiçbir isteğini yerine getirmemektir Bu genelgeye uygun hareket etmekle ne gibi sorumlulukların giderilmiş olacağını takdir buyuracağınızdan eminim Ayrıca, bu önemli ve tehlikeli günlerde memur, halk, her Osmanlı'ya düşen en büyük görev, barış konferansınca geleceğimiz üzerinde karar verilirken ve beş yıldır yaptığımız deliliklerin hesapları görülürken, artık aklımızı başımıza devşirdiğimizi göstermek, akıllıca ve tedbirlice davranışları benimsemek, parti, mezhep, ırk ayrılıklarını gözetmeksizin her ferdin hayatını, malını, ırzını koruyarak, medenî dünyanın gözünde bu memleketi bir daha lekelememek değil midir?

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ALİ KEMAL BEY VE PADİŞAH

Bu şifreli genelgeden, benim ancak Sivas'a vardığım 27 Haziran 1919 tarihinde haberim oldu Ali Kemal Bey, 23 Haziran tarihinde bu genelgesi ile düşmanlara ve padişaha önemli bir görev yaptıktan sonra, 26 Haziran 1919 tarihinde hükûmetten çekilmiştir Ali Kemal Bey ' in sadrazamlığa verdiği resmî istifa yazısından başka, saraya da gidip padişaha kendi eliyle verdiği istifa yazısı suretleri ile sözlü mârûzâtını ve padişahın ona verdiği cevabı, çok sonra öğrendim

Ali Kemal Bey, istifa yazılarında, özellikle bunun padişaha ait olanında: Osmanlı topraklarının çeşitli yerlerinde başgösteren ayaklanma ve karışıklık belirtileri üzerine, ihtilâl ateşinin hemen çıktığı yerde, yayılmadan bastırılıp söndürülmesi ve yok edilmesi için tedbir almak, yalnız kendi makamını ilgilendirirken, padişahın gösterdiği yakın ilgi ve güveni çekemeyen bazı arkadaşlarının birçok yersiz sebepler ileri sürerek ihtilâlin daha da genişlemesine yol açtıklarından söz ettikten sonra resmî görevinden çekilmekle birlikte, özel olarak hizmet ve sadakata devam edeceğini ekliyor ve sözlü olarak da resmî görevinden ayrılmasını fırsat bilen hasımlarının hücumundan ben kulunuzu koruyunuz istirhamında bulunuyor

Padişah, karşılık olarak beni büsbütün yalnız bırakmayacağınıza güveniyorum Bağlılığınız, bana büyük ümit ve teselliler vermiştir Saray, her dakika size açıktır Refik Bey'le işbirliğinden ayrılmayınız iltifatında bulunuyorlar

Kendisine olan bağlılığından padişahın büyük ümit ve teselliye kapıldığı Ali Kemal'i nâzırlık makamında ve padişah huzurunda gördükten sonra, bir de asıl gerçek görevi başında görelim!

Canınız sıkılmazsa, Sait Molla'nın Rahip Frew'a yazdığı mektuplardan birini gözden geçirelim:

Ali Kemal Bey'e, son felâketi üzerine üzüntünüzü bildirdiğinizi söyledim Bu zatı elde bulundurmak gerekir Bu fırsatı kaçırmayalım Bir hediye takdimi için en uygun zamandır

Ali Kemal Bey dün o zatla görüşmüş Basın işinde biraz ihtiyatlı olmak gerektiğini söylemiş Daha önce herhangi bir gidişten yana yöneltilmiş olan düşünce ve kalem erbabını bu defa öncekine aykırı bir gayeye yöneltmek bizde kolaylıkla mümkün olmaz Bütün devlet memurları, Millî Mücadele'yi şimdilik iyi görüyorlar demiş Ali Kemal Bey, talimatınıza harfi harfine uyacak, Zeynelâbidin Partisi'ylede işbirliği yapmaya çalışıyor Kısacası işler bulandırılacak

Aynı mektubun altında bir de notu vardır Şimdi onu da okuyalım: Birkaç defadır söylemek istediğim halde unutuyorum Mustafa Kemal Paşa'ya ve taraftarlarına biraz kendilerini destekliyormuş gibi görünmeli ki, hiç bir şüpheye düşmeden buraya gelebilsin Bu işe fevkalâde önem veriniz Kendi gazetelerimizle onu destekleyemeyiz

Bu belgeler hakkında sırası gelince daha çok bilgi veririm Şimdilik bu kadarı yeterlidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ALİ GALİP BEY SİVAS'TA


Ali Kemal Bey' in daha Amasya'da iken haberim olmadığını arzettiğim genelgesi, memurların ve halkın kafasını gerçekten de bulandırmış Her yerde eksik olmayan menfî ruhlu kimseler derhal aleyhimde propagandaya ve faaliyete geçmişler

Bu yoldaki baltalayıcı gösteri ve hareketlerin en önemlisi Sivas'ta hazırlanmaya başlanmış

Müsaade buyurursanız bunu kısaca anlatayım: Dahiliye Nâzırı Ali Kemal Bey'in, bu genelge ile verdiği emrin tarihi olan 23 Haziran günü, Sivas'ta Ali Galip Bey adında biri, on kadar adamıyla hazır bulunuyormuş Bu kimse İstanbul'dan Elâzığ valisi olarak gönderilmiş olan Kurmay Albay Ali Galip'tir Sözde o ilin ikinci derecede memurları olmak üzere, birtakım insanları da İstanbul'dan seçmiş, birlikte götürüyor

Ali Galip, yol üzerinde bulunan Sivas'ta kalmış Özel bir görevi olduğuna şüphe etmemek gereken Ali Galip, orada derhal kuvvetli taraftarlar bulmuş Görevini hakkıyla yerine getirebilmek için tertip ve tedbirler almaya başlamış

Dahiliye Nezareti'nin, aleyhimdeki emri gelir gelmez, faaliyet başlamış Sivas sokaklarında benim hain, âsî, zararlı bir adam olduguma dair duvarlara yaftalar yapıştırılmış

Kendisi de, bir gün, Sivas'ta vali bulunan Reşit Paşa merhumun yanına giderek, Dahiliye Nezareti'nin emrinden bahsettikten sonra, Sivas'a gittiğim takdirde hakkımda uygulayacağı işlemi sormuş

Reşit Paşa ne yapılabileceğini sormuş, Ali Galip, ben senin yerinde olsam, derhal kollarını bağlar ve tutuklarım Senin de böyle yapman gerekir demiş

Reşit Paşa, bu işin bu kadar basit olacağına inanamamış Konuşma hayli uzamış Konuşmaya katılanlar çoğalmış Öyle ki, bir kısım halk verilecek kararı anlamak üzere toplanmış

Bugün, Haziranın 27'nci günüdür Bakışlarımızı, yeniden bu noktaya dönmek üzere bir an için bu tablodan ayıralım ve Amasya'ya çevirelim:

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



SİVAS'A HAREKET


Ayın 25'inci günü, Sivas'ta aleyhimde bazı yakışıksız olaylar çıkmaya başladığını haber aldım 25/26 Haziran gecesi yaverim Cevat Abbas Bey'i çağırdım ve yarın sabah karanlıkta Amasya'dan güneye hareket edeceğiz, dedim Bu gidişin gizli tutularak hazırlık yapılması için emir verdim

Bir yandan da 5'inci Tümen Komutanı ve kurmay hey'etimle, gizli olarak şu tedbiri kararlaştırdık: 5'inci Tümen Komutanı, tümeninin seçkin subay ve erlerinden oluşmuş, oldukça kuvvetli bir atlı piyade birliğini hemen o geceden başlayarak sür'atle kuracaktı Ben, 26 Haziran sabahı karanlıkta arkadaşlarımla birlikte otomobille Tokat'a hareket edecektim Birlik kurulur kurulmaz, Tokat üzerinden Sivas'a doğru sevk edilecek ve benimle bağlantı kurmaya çalışacaktı Hareketimiz hiçbir yere telgrafla bildirilmeyecek ve elden geldiği kadar Amasya'da da açıklanmayacaktır

26 Haziranda Amasya'dan yola çıktım Tokat'a varır varmaz telgrafhaneyi göz altına aldırarak benim gelişimin Sivas'a ve hiçbir yere bildirilmemesini sağladım 26/27 Haziran gecesini orada geçirdim, 27'de Sivas'a hareket ettim Otomobille Tokat, Sivas'a aşağı yukarı altı saattir

Sivas valisine, Tokat'tan Sivas'a hareket ettiğimi bildirir açık bir telgraf yazdım İmzada Ordu Müfettişliği ünvanını kullandım

Telgrafta, bile bile çıkış saatimi kaydetmiştim Fakat, bu telgrafın, yola çıkışımdan altı saat sonra çekilmesini ve o zamana kadar Sivas'a hiçbir şekilde bilgi verilmemesini sağlayacak tedbirleri aldırdım

Şimdi Efendiler, bakışlarımızı yeniden Sivas'ta, bıraktığımız tabloya çevirelim:

Ali Galip Bey ile Reşit Paşa arasında, bana karşı uygulanacak işlemin tartışılması sahnesine

Tartışmanın kızıştığı bir sırada, Reşit Paşa'nın eline, benim Tokat'tan çekilen telgrafımı verirler Reşit Paşa, haberi Ali Galip Bey'e uzatırİşte kendisi geliyor, buyurun, tutuklayın! der Reşit Paşa, telgrafta yazılı olan hareket saatini görünce hemen kendi saatini çıkarır, bakar Efendim geliyor değil, gelmiş olacaktır diye ilâve eder

Bunun üzerine Ali Galip, ben tutuklarım dedimse, benim il sınırlarım içinde olursa tutuklarım, demek istedim deyince toplantı halinde bulunanları bir heyecan kaplar Hep birden, haydi öyleyse karşılamaya gidelim diyerek toplantıya son verirler

Ancak, şehrin ileri gelenleri, halk ve askerle parlak bir karşılama töreni hazırlayabilmek için biraz zaman kazanmak gerektiğini; fakat, hesapça, benim Sivas şehri kapılarına kadar yaklaşmış olacağımı dikkate alarak, beni, şehrin girişine yakın olan Ziraat Nümune çiftliğinde bir süre dinlendirmenin yolunu aramışlar Vali Paşa, karargâhımın sağlık başkanı olup, daha önce teşkilât kurmak üzere Sıvas'a göndermiş olduğum Tali Bey'i çağırtarak, bu işin yerine getirilmesini ondan rica etmiş ve gerekli hazırlıkları yapar yapmaz kendisinin de bize katılacagını söylemiş

Gerçekten de, tam Nümune Çiftliği yakınlarında, karşımıza çıkan bir otomobilin içinden, Tali Bey göründü Otomobillerden indik, çiftliğin avlusunda oturduk Tali Bey, hikâye ettiğim durumu ayrıntılı olarak açıkladıktan sonra, görevinin beni burada biraz oyalamak olduğunu söyleyince, hemen ayağa kalktım, çabuk otomobillere ve Sivas'a! dedim

Bunun sebebini anlatayım O anda hatırıma gelen şuydu: Karşılama töreni yapacağız diye Tali Bey'i aldatmış olabilirler ve gerçekte aksi bir tertip yapmak için zaman kazanmak isteyebilirlerdi Otomobillere binmek üzere iken Sivas tarafından başka bir otomobil yanımıza yaklaştı İçinde Vali Paşa vardı

Reşit Paşa, Efendim birkaç dakika daha istirahat buyurulmaz mı? diye söze başladı Yarım dakika bile istirahate ihtiyacım yoktur Derhal yola çıkacağız ve sen benim yanıma gel dedim

- Efendim, dedi, sizin yanınıza Rauf Bey binsin ben arkadaki otomobille de gelirim

- Hayır, hayır! dedim Siz buraya

Bu basit tedbirin neden alındığını açıklamaya gerek yoktur Sivas şehrine girerken, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askerî birlikler tören düzenini almış bulunuyordu Otomobillerden indik Yürüyerek askeri ve halkı selâmladım

Bu manzara, Sivas'ın saygıdeğer halkının ve Sıvas'ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi ile dolu olduğunu gösteren canlı bir tanık idi

Bundan sonra, doğruca Kolordu Komutanlık binasına gittim ve hemen maiyyeti ile birlikte Ali Galip'i ve onun yardakçısı olduklarını anladığım fesatçıları getirttim Onlara ne yaptığımı anlatarak, zaten yeterince yorgunluk vermiş olduğuna şüphe etmediğim ayrıntıları uzatmak istemem

Yalnız, bir noktaya işaret etmekle yetineceğim

Efendiler, Ali Galip, karşılaştığı bu kötü davranıştan sonra, bana bildirecek bazı gizli şeyleri olduğunu söyleyerek, gece yalnız olarak yanıma geldi Kabul ettim Davranışlarının dış görünüşüne önem vermemekliğimizi rica ile, Elâzığ valiliğini kabul ederek gelmekten maksadının, benim yolumda hizmet etmek olduğunu ve Sivas'ta kalışının benimle buluşup benden direktif almak maksadına dayandığını açıklamaya ve bin türlü delillerle ispata çalıştı Bizi sabaha kadar oyalamak suretiyle başardığını da itiraf etmeliyim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



MİLLİ GAYE İLE ORTAYA ATILMA KARARI


Bu iki vali beyler ile 15' inci Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa ve yanımda bulunan Rauf Bey, eski İzmit mutasarrıfı Süreyya Bey, karargâhına bağlı Kurmay Başkanı Kâzım Bey, Kurmay Husrev Bey ve Doktor Refik Bey arkadaşlarımla ciddî bir görüşme yapmayı uygun buldum Kendilerine genel ve özel durumu açıklayarak tutulması gerekli olan yolu anlattım Bu münasebetle en elverişsiz durumları, genel ve şahsî tehlikeleri; her ihtimale karşı göze alınması kaçınılmaz olan fedakârlığı dile getirdim Bir de millî gaye ile ortaya atılacakların bugün yok edilmesini düşünen, yalnız saray, hükûmet ve yabancılardır Ancak, bütün memleketin aldatılmasını ve aleyhimize çevrilmesini de ihtimalden uzak tutmamak gerekir Millete önder olacakların, her ne pahasına olursa olsun amaçtan dönmemeleri, memlekette barınabilecekleri son noktada, son nefeslerini verinceye kadar, bu amaç uğrunda fedakârlığa devam edeceklerine daha işin başında karar vermeleri gerekir Kalplerinde bu gücü duymayanların teşebbüse geçmemeleri elbette daha isabetli olur Çünkü, aksi halde hem kendilerini hem de milleti aldatmış olurlar

Bir de söz konusu görev, resmî makam ve üniformaya sığınarak, el altından yürütülebilecek türden değildir Bu tarz bir dereceye kadar sürdürülebilir Fakat, artık, o devir geçmiştir Açıkça ortaya çıkmak ve milletin hakları adına gür sesle bağırmak ve bütün milleti bu sese ortak etmek lâzımdır

Benim, görevden alındığıma ve her türlü sonuçla karşı karşıya bulunduğuma şüphe yoktur Benimle açıktan açığa işbirliği etmek, aynı sonucu şimdiden kabullenmek demektir Bundan başka, bu şartların istediği adamın, başka birçok bakımlardan da, mutlaka benim şahsım olabileceği gibi bir iddia söz konusu değildir Yalnız, herhalde, bu memleket evlâdından birinin ortaya atılması kaçınılmaz olmuştur Benden başka bir arkadaş da düşünülebilir Yeter ki, o arkadaş, bugünkü durumun kendisinden beklediği şekilde harekete evet diyebilsin dedim

Bu konuşma ve açıklamalardan sonra, gelişigüzel karar almak doğru olamayacağından bir süre düşünmek ve özel görüşmeler yapabilmek için, görüşmelere son verdiğimi bildirdim

Tekrar toplandığımızda, işin başında benim devam etmemi, kendilerinin bana yardımcı ve destek olacaklarını bildirdiler Yalnız bir arkadaş, Münir Bey, önemli mazereti dolayısıyla, bir süre için kendisinin fiilî görevden affını rica etti Ben, şeklen, resmî görev ve askerlikten ayrıldıktan sonra da, tıpkı şimdiye kadar olduğu tarzda üst komutan imişim gibi emirlerimin yerine getirilmesinin başarı için temel şart olduğunu belirttim Bu nokta tamamen benimsenip kabul gördükten sonra toplantıya son verildi

Efendiler, İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı makamında, birbirinin yerini alan Cevat ve Fevzi paşalardan, Barış Hazırlığı Komisyonu'nda çalışan İsmet Bey'den başlayarak Erzurum'a gelinceye kadar, her yerde temas ve ilişkide bulunduğum komutan, subay, her türlü devlet adamı ve ileri gelen kimselerle, burada, Erzurum'da yaptığım gibi görüşmeler ve anlaşmalar yapmıştım Bundaki yarar takdir buyurulur Sivas’taki teşkilât ve nasıl hareket edileceği konusunda gerekenlere talimat verdikten sonra, hiç uyumadan geçen 27/28 gecesinin sabahında bir bayram günü, Sivas'tan Erzurum'a doğru yola çıktık

Bir haftalık yorucu bir otomobil yolculuğundan sonra 3 Temmuz 1919 günü halkın ve askerin içten gelen samimi gösterileri arasında, Erzurum'a varıldı İstanbul Hükûmeti'nden gelebilecek menfî emirleri denetlemek ve önlemek için haberheşme kanalı olan önemli merkezlerde tedbirler alınmak üzere, bütün komutanlara, 5 Temmuz 1919 tarihinde emir verdim

Komutan, vali ve Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti'nin Erzurum şubesiyle temasa geçildi

Vali Münir Bey, İstanbul Hükûmeti'nce görevden alınmıştı Hareket etmeyip Erzurum'da kalması için gönderdiğim haber üzerine henüz Erzurum'da bulunuyordu Bitlis valiliğinden ayrılıp İstanbul'a gitmek üzere Erzurum'dan geçen Mazhar Müfit Bey de aynı şekilde Erzurum'da beni bekliyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ERZURUM KONGRESİ HAZIRLIKLARI


Erzurum'a gelişimin ilk günlerinde, Erzurum Kongresi'nin toplanmasını sağlamak üzere, gerekli tedbirlerin alınmasına önem verildi Efendiler, Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti'nin, 3 Mart 1919 tarihinde bir kurucu hey'et meydana getirmek üzere oluşturduğu Erzurum şubesi, Trabzon ile de anlaşarak 1919 yılı Temmuzunun onuncu günü Erzurumda bir Vilayat-ı Şarkiye Kongresi toplamaya teşebbüs etti Benim daha Amasya da bulunduğum tarihlerde, Haziran içinde, Doğu illerine temsilci göndermeleri için teklif ve davette de bulundu İllerden temsilci getirtilmesi için o tarihten başlayarak, benim Erzurum'a gelişime kadar ve ondan sonra da bu konuda pek çok gayret sarfetti

Ancak, o günlerin şartları içinde böyle bir maksadın gerçekleştirilmesindeki güçlüğün büyüklüğü kolaylıkla takdir olunur Kongrenin toplanma günü olan 23 Temmuz yaklaştığı halde, illerden gönderilmesi gereken temsilciler seçilip gönderilmiyordu

Halbuki, bu kongrenin toplanmasını sağlamak artık pek önemli olmuştu Bu sebeple tarafımızdan da ciddî teşebbüslerde bulunmak gerekir

İllerin her birine açık telgraflar gönderildiği gibi, bir yandan da şifreli telgraflarla valilere, komutanlara gereken tebligatta bulunuldu Sonunda, on üç günlük bir gecikme ile yeterince temsilci getirtilerek kongreyi toplama gerçekleştirilebildi

Efendiler, Millî Mücadele'ye ordu mensuplarının desteğini sağlamak, askerî ve millî mücadeleyi biribiri ile uyumlu olarak yürütmek işi de son derece önemli idi

Trabzon'daki tümen vekâletle idare ediliyordu Asıl komutanı Hâlit Bey Bayburt'ta gizlenmişti Hâlit Bey'i gizlendiği yerden çıkartmak iki bakımdan gerekli idi Biri ve en önemlisi, İstanbul'a çağırılmanın ve bir emre uymamanın gizlenmeyi gerektirecek nitelikte olmadığını millete ve özellikle ordu mensuplarına göstererek manevî gücü yükseltmek içindi Diğeri de, sahilde önemli bir nokta olan Trabzon'a dışarıdan bir saldırı olduğu takdirde, oradaki tümenin başında gözü pek bir komutan bulundurmak maksadına dayanıyordu

Bundan dolayı, Hâlit Bey ' i Erzurum'a getirttim Kendisine bizzat özel bir talimat verdikten sonra, gerektiğinde derhal tümeninin başına geçmek üzere Maçka'da bulunması için de emir verdirdim

Biz bu işlerle ugraşırken, bir yandan da, İstanbul da Harbiye Nezareti makamında bulunan Ferit Paşa' nın ve Padişahın, İstanbula dönmemi sağlamak üzere biribiri ardınca çekilen aldatıcı telgraflarına da türlü karşılıklar vermekle vakit kaybına mecbur oluyorduk

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



RESMİ SIFAT VE YETKİLERİMİ BIRAKARAK, MİLLETİN SEVGİ VE FEDAKARLIĞINA GÜVENEREK VİCDANİ GÖREVE DEVAM ETME KARARI


Harbiye Nezareti, İstanbul'a gel, diyor Padişah, önce "hava değişimi al, Anadolu'da bir yerde otur, fakat bir işe karışma" diye başladı Daha sonra, ikisi birlikte "mutlaka gelmelisin!" dediler "Gelemem!" dedim Sonunda, 8/9 Temmuz 1919 gecesi, sarayla açılan bir telgrafbaşı görüşmesi sırasında, birdenbire perde kapandı ve 8 Hazirandan 8 Temmuza kadar bir aydır süregelen oyun sona erdi İstanbul o dakikada, benim resmî görevime son vermiş oldu Ben de aynı dakikada, 8 - 9 Temmuz 1919 gecesi saat 2250'de Harbiye Nezareti'ne, saat 2300'te Padişah'a resmi görevimle birlikte askerlikten de ayrıldığımı bildiren telgraf çekmiş oldum

Durum, tarafımdan, ordulara ve millete duyuruldu Bu tarihten sonra resmi sıfat ve yetkilerden sıyrılmış olarak, yalnız milletin sevgi ve fedakârlığına güvenerek ve onun tükenmez feyiz ve kudret kaynağından ilham ve güç alarak vicdani görevimize devam ettik

Biz, 8/9 Temmuz gecesi İstanbul ile telgraf başında konuşurken bunu başka dinleyenlerin ve ilgilenenlerin de bulunduğunu tahmin etmek güç değildir

O tarihlerde ve ondan sonraki zamanlarda, en hafif deyimi ile saflıklarını uyanıklık ve tedbirlilik gibi göstermeye çalışmış olanlar hakkında bir fikir vermiş olmak için, müsaade buyurursanız, şu belgeyi olduğu gibi bilgilerinize sunmak isterim Konya, 971919 Saat: 600

3'üncü Ordu Müfettişliği Başyaverliğine

Telgraf ve Posta Genel Müdürü Refik Halit Bey ile Konya Valisi Cemal Bey, 6/7 Temmuz gecesi, telgrafla makine başında konuştular Konuşmanın şöyle geçtiğini haber aldım

Mustafa Kemal Paşa Hazretleri için gerekli işlem yapıldı İstanbul'a getirilecek Cemal Paşa Hazretleri için de yapılacak işlem hazırdır

Konya valisi de:

- Teşekkür ederim, dediler

Uygun bir şekilde Paşa Hazretleri'ne arz etmenizi rica ederim

2'nci Ordu Müfettişliği Şifre Müdürü Hasan

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



MERSİNLİ CEMAL PAŞA'NIN İSTANBUL'A GİTMESİ

Gerçekten, Konya'da bulunan 2' nci Ordu Müfettişi Cemal Paşa'nın on gün için izinli olarak İstanbul'a gittiğini dört gün önce öğrenmiş ve hayret etmiştim

Cemal Paşa ile, Samsun'a çıktığım günden beri millî davayı gerçekleştirmek için işbirliği yapmak, askerî ve millî hazırlıklara girişmek ve teşkilât kurmak konularında haberleşmelerimiz vardı Kendisinden, ümit verici olumlu cevaplar almıştım

Benimle bu tarzda ilişki kurmuş olan bir komutanın, kendi kendine izin alıp İstanbul'a gitmesi, akıllıca bir iş olmamak gerekirdi Bu sebeple 5 Temmuz 1919 tarihli şifre ile, Konya'da 12' nci Kolordu Komutanı Salâhattin Bey'e şu iki maddeyi yazdım:

1- Cemal Paşa 'nın on gün için İstanbul'a hareketinin gerçek sebebini açıkça ve çok acele olarak bildirmenizi;

2 - Zâtıâlînizin hiçbir sebep ve suretle oradaki birliklerin başından ayrılmanız doğru değildir Bu konuda Fuat Paşa ile de haberleşerek en kötü ihtimale karşı tedbirler almanız gereklidir Her gün durumunuz hakkında kısa bilgiler vermenizi rica ederim

Aynı şifrenin suretini aynı tarihte Ankara'da bulunan Fuat Paşa'ya da bildirdim

Salâhattin Bey'in Konya'dan 6/7 Temmuz tarihinde, yani Refik Hâlit Bey'in Konya Valisi Cemal Bey' le telgraf başında konuştuğu sırada, cevap olarak verdiği şifreli telgrafta "Cemal Paşa, İstanbul'da bazı kimselerle temas etmek ve ailesiyle görüşmek üzere on gün için ve kendi isteği ile izinli olarak İstanbul'a gitmiştir" denilmekte idi

Cemal Paşa gitti, fakat gelemedi Kendisini çok zaman sonra Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye Nâzırı olarak göreceğiz

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



KOMUTAYI ELDEN BIRAKMAMA KARARI


Maalesef, bu durumun tanığı olan ve kendisine birliklerinin başından ayrılmaması tavsiye edilen Salâhattin Bey' in de bir süre sonra İstanbul'a gittiğini öğrendik

Cemal Paşa' nın gösterdiği bu kötü örnek üzerine, 7 Temmuz 1919 tarihinde, şu genel bildiriyi gönderdim

1 - Bağımsızlığımızı koruma uğrunda kurulmuş ve teşkilâtlanmış olan millî kuvvetlere hiçbir şekilde müdahale ve saldırıda bulunulamaz Devlet ve milletin mukadderatında millî irade söz sahibi ve hâkimdir Ordu, bu millî iradeye bağlı ve onun hizmetindedir

2 - Müfettiş ve komutanlar, herhangi bir sebeple komutadan uzaklaştırıldıkları takdirde, yerlerini alacak kimseler, işbirliği yapılacak niteliklere sahip iseler, komutayı onlara bırakacaklar; ancak, kendileri de yetki bölgelerinde kalarak millî görevlerini yapmaya devam edeceklerdir Aksi takdirde, yani bir ikinci İzmir olayına yol açabilecek kimselerin tayini halinde, komuta asla bırakılmayacak, bütün müfettiş ve komutanlarca kendilerine güvenilemediği gerekçesi ile yapılan tayin reddedilecek ve kabul edilmeyecektir

3 - Memleketimizi kolayca işgal edebilmek maksadıyla İtilâf Devletleri tarafından yapılacak baskılarla, hükûmet herhangi bir birliği, askerî ve millî teşkilâtımızı dağıtma emri verirse, bu emir kabul edilmeyecek ve yerine getirilmeyecektir

4 - Hedef ve gayesi millî bağımsızlığı kurtarmak olan Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyetleri'nin ve teşebbüslerinin gerileme ve başarısızlığına yol açacak herhangi bir etki ve müdahaleyi ordu kesinlikle önleyecektir

5 - Devlet ve milletin bağımsızlığını kurtarma gayesinde devletin bütün sivil memurları, Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyetleri'nin ordu gibi meşru yardımcılarıdır

6 - Vatanın herhangi bir bölgesine saldırıldığı takdirde, bütün millet, haklarını savunmaya hazır bulunduğundan, bu gibi olaylar karşısında, işbirliği için her yer biribirini en kısa zamanda haberdar ederek savunmada hareket ve işbirliği sağlanacaktır

Bu bildiri, Anadolu ve Rumeli'de bulunan bütün ordu ve kolordu komutanlarıyla diğer ilgililere gönderilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.