Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Tarih Musahabeleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
2abdulhamit, alman, döneminde, ordusunda, osmanlı, silahları

2.Abdulhamit Döneminde Osmanlı Ordusunda Alman Silahları

Eski 07-03-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

2.Abdulhamit Döneminde Osmanlı Ordusunda Alman Silahları



Mehmet BEŞİRLİ
Gaziosmanpaşa Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi

Giriş


OsmanlıPrusya askerî ilişkileri ve yardımlaşması, XVIII yüzyılın ortalarından itibaren başlamıştır Prusya kralı II Friedrich, 1760’da Maria Theresia (Avusturya)’ya karşı bir savunma anlaşması yapmak için, Osmanlı Devleti’ne teklifte bulunmuştur1 Ancak o dönemde çeşitli sebeplerden dolayı OsmanlıPrusya arasında geniş çaplı bir askerî/siyasî anlaşma zemini sağlanamamıştır

XVIII yüzyılın sonunda Alman subaylarının İstanbul’a geldikleri ve Osmanlı ordusunun durumunu inceledikleri bilinmektedir Örneğin, III Selim’in isteği ile 1798’de Prusyalı Albay von Goetze Türkiye’ye geldi ve Osmanlı kara birliklerini denetledi2 III Selim, XIX yüzyılın başlarında Nizamı Cedid adı altında 30000 kişilik Avrupa tarzında etkin vuruş gücü olan bir ordu kurmasına rağmen, bu birliklerin başarısı uzun süreli olamadı İç muhalefetin en etkili gücü durumuna gelen Yeniçerilerin ayaklanmasıyla, yeni kurulan askerî düzen sona erdirildi3 Sultan da, yaptığı yenilik denemelerini hayatıyla ödedi

Osmanlı ordusunda radikal yenilik ve değişiklikler, 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra gerçekleştirilmeye başlandı Sultan II Mahmud, Yeniçeriler ve onlara destek veren bazı ulema, bürokrat, asker ve diğer çıkarcı grupların nüfuzlarını kırdıktan sonra yeniliklere başlayabildi Bu çabalar içinde askerî mekanizmada gerçekleştirilmek istenenler oldukça önemli yer tutmaktaydı Ancak bunun altyapısını oluşturmak için, Avrupa’dan yardım almaktan başka çare görülmüyordu Bunu bilen Sultan da, askerî düzenlemeler için modern bir orduya sahip Prusya’nın subaylarını ülkeye çağırmayı en uygun yol olarak görmekteydi Nitekim, bu niyet kısa sürede hayata geçirildi Sultan II Mahmud, 1835’de Prusya Kralı III Friedrich’e başvurarak, ordusunda danışmanlık yapacak subaylar talep etti Bu istek kabul edildi ve 1835 yılının Kasım ayının sonunda Yüzbaşı von Moltke ve Teğmen von Berg İstanbul’a geldiler 1836’dan sonra bunları hepsi yüzbaşı rütbesinde olan von Vinkle, Fischer ve Mühlbach gibi askerî uzmanların Türkiye’ye gelişi izledi Bunların asıl görevleri, askerî konularda danışmanlık ve askerî okullarda öğretmenlik yapmaktı 1839’dan sonra bu subaylar görevlerini tamamlayarak ülkelerine geri döndüler4

Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinde de Türk ordusunun modernleştirilmesi için, askerî teşkilatta bazı düzenlemeler yapıldı ve genel askerî yükümlülükler konuldu Ancak bunlar daesasta ordunun vuruş kabiliyetini artırabilecek düzeyde değildi ya da geniş çapta yenilik getirmekten uzak kaldı Öte yandan dönemin konjonktürel siyasî ilişkileri çerçevesinde XIX yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türkiye’de Fransız kökenli subaylar, Osmanlı ordusunun değişik birliklerinde danışmanlık yapmaktaydılar Yine bazı Prusya kökenli subayların da, aynı dönemde İstanbul’daki askerî okullar ve birliklerde bulunduğu ve danışmanöğretmen olarak çalıştıkları görülmekteydi Bunlardan von Malinowski (Emin Bey), Blum, Grünwaldt ve Wendt (Nadir Bey) paşa olarak Türk ordusunda görev yaparken; Lehmann, Lükling (Mahir Bey) ve Schwensfeuer (Ramim Bey) adlı subaylar albay rütbesini taşımaktaydılar5 Bu Prusyalı subaylar, kendi ordularından ayrılarak Türk ordusunda görev yapmaya başlamışlardı Bu sebeple hiçbir surette resmî sıfatları yoktu6

1840’lardan itibaren Osmanlı ordusunda büyük ölçüde Amerikan silahları kullanılıyordu Hatta Sultan II Abdülhamid’in ilk iktidar yıllarında, iki ülke arasındaki toplam ticaretin % 90’ını Amerikan silah ve malzeme satışı oluşturmaktaydı7 1870’li yıllardan itibaren Alman endüstrilerinin Osmanlı silah pazarına girmesiyle birlikte, ABD ve Alman firmaları arasında kıyasıya bir rekabet başlamıştır
Bu yarışta kısa süre içinde Almanlar üstün duruma geldiler Nitekim ABD’nin 1877’de Osmanlı Devleti’ne silah ihracatı 1000000 Osmanlı Lirası iken, 1883’de % 800 bir düşüşle 138500 Osmanlı Lirasına inmiştir8
Alman silah firmalarının OsmanlıDevleti’ne silah satışlarının tarihi 1860’lara kadar gitmektedir 1861’de denenmek amacıyla Alman Krupp firmasına 9 ilk top siparişleri verildi Bunu 1863’de 48 ve 1864’de de 64 batarya sahra topunun yine Krupp’a siparişleri izledi 1869’dan sonra, firmanın İstanbul’da temsilciliği açıldı10 ve Krupp toplarının Osmanlı pazarına girişi hızlandı XIX Yüzyılın son çeyreğinden itibaren AlmanTürk siyasî ve ekonomik işbirliğinin artması ile birlik
te firmanın Türkiye’ye top ihracı daha fazla artacak ve bunu Schwaben’deki Oberndorf Mauser ve Berlin Lutwig Loewe gibi diğer büyük Alman silah firmalarının11 silah ve cephane ihraçları izleyecektir Bu dönemde Alman silah sanayiinin Türk pazarına girmelerindeki etkenlerden birisi, 1870 Prusya-Fransa Savaşı öncesi ve esnasında kendi ülkeleri için ürettikleri silahların, savaşın bitimi ile ellerinde kalması idi Bunların kısa sürede ülke dışına ihraç edilmesi gerekliydi Osmanlı Devleti de, ordusunun vuruş gücünü yükseltmek için, bu silahlara ihtiyaç duymaktaydı Bu amaçla 1773 yılında Osmanlı Hükümeti; ordu, donanma ve boğazların tahkimi için Krupp’a 1000000 (185 milyon Mark) Osmanlı Lirası değerinde 500 top sipariş etti12 Ayrıca 1873’ten sonra kıyı ve gemi topları siparişleri de yapıldı13

16 Mart 1877 tarihli İngiliz kaynaklı bir haberde Krupp’un, Türkiye’ye değişik çapta 100 top gönderdiği belirtilmiştir14 Bu dönemde Doğu ve Güneydoğu Avrupa devletleri de Krupp’un en önemli müşterileriydiler Örneğin; aynı dönemde Romanya, Osmanlı Devleti’ne karşı mücadele edebilmek için 6,5 milyon Mark tutarında bir meblağı silahlanmaya harcadı Yine aynı dönemde Sırp hükümeti, silah satın almak için dış piyasalardan 9,7 milyon Mark tutarında borçlanmaya gitti Onları Yunanistan izledi Yunan Parlamentosu da, 60 bin kişilik düzenli bir ordu için, 48,6 milyon Mark tutarındaki bir borçlanmaya onay verdi15
II Sultan II Abdülhamid Döneminde İlk Alman Askerî Heyeti ve Silah Sanayiinin Türk Pazarına Girişi
1877-78 OsmanlıRus Savaşı sonrasında İngiltere ve Fransa ile yaşanan siyasî sorunlar, Türk dış politikasında Almanya’yı etkili bir konuma getirmeye başladı16 İngiltere, Fransa ve Rusya arasındaki emperyalistler arasındaki yarışa geç katılan, ancak çok kısa süre içinde çok yol alan ve çoğu sektörlerde bir dev haline gelen Almanya, Osmanlı parçalanmasına katılmadan ülkede sağlayacağı ekonomik, ticarî, askerî ve sermaye yatırımlarıyla barışçı giriş yollarını denemek istiyordu17
Bu amaçla harekete geçmekte gecikmedi Zaten bu dönemde Türkiye’de Alman dostluğunu ya da daha doğrusu girişimlerini sabırsızlıkla bekleyen potansiyel ideolojik bir ortam da oluşmaya başlamıştı18
XIX yüzyılın son çeyreğinde OsmanlıAlman yakınlaşmasını sağlayan en önemli etken, konjonktürün de zorlaması ile Sultan II Abdülhamid’in şahsi tercihi olmuştur Sultan, siyasî bakımdan diğer devletlere nazaran Almanya’yı daha az tehlikeli buluyor ve Avrupalı devletler arasındaki emperyalist rekabeti kullanarak, Osmanlı coğrafyasının dağılmasını geciktirmeyi umuyordu Öte yandan Almanya ile askerî işbirliğini öncelikler arasına sokan başka sebepler de vardı Özellikle Fransa ile yaptığı savaşta Almanya, modern silahları ve savaş tekniği ile askerî yeterliliğini de ispatlamıştı Bu amaçla hem siyasî hem de askerî yakınlaşma ve işbirliği olarak Almanya seçeneği, Sultan’a çok daha realist geliyordu Bütün avantaj ve riskleri değerlendiren Abdülhamid, 1881’den sonra, Türk ordusunu yeniden örgütlemek için, Almanya ile askerî işbirliğine karar verdi Artık bu aşamadan sonra, Almanya’dan askerî heyet talebi ve askerî malzeme alımının önü açılmıştı19 Ancak silah alımı için, Osmanlı malî sıkıntısı, en büyük sorunlardan biriydi ve ancak dış borçlanma ile çözümlenebilirdi20 Bu konuda da Alman sermaye çevreleri ve bilhassa Deutsche Bank hazır bekliyordu
Almanya’ya gelince, bu dönemde özellikle Başbakan Otto von Bismark’ın etkisiyle Kaiser I Wilhelm, Doğu Sorunu’na (Osmanlı coğrafyasındaki problemlere) doğrudan aktif bir biçimde katılmak niyetinde değildi Ancak İngiliz ve Fransızların Yakındoğu’daki hakimiyetlerini sınırlandırmak gerektiğini de bilmekteydi Bismarck’a göre, Almanya Doğu’daki çıkarlarını dikkatlice korumalı, ancak gerek
li olduğunda ileri atılmalıydı21 Öte yandan O, bu dönemde İstanbul’a gönderilecek bir Alman askeri heyetinin, Alman silah sanayii başta olmak üzere ekonomik, ticarî vb birçok konuda Alman çıkarlarına hizmet edebileceğini düşünüyordu22
Sultan II Abdülhamid, Almanya’yı askerî yardımlar konusunda tek seçenek gibi görse de, Fransa’yı da devre dışı bırakmak niyetinde değildi Bu amaçla 1878’deki Rus yenilgisi sonrası dağılan Türk ordusunu yeniden örgütlemek için, ilk planda Fransa’dan askerî danışmanlar istedi Ancak Fransızlar, birtakım sebep ler ileri sürerek bu ricayı yerine getiremeyeceklerini bildirdiler Bu fırsatı İstanbul’daki Alman Büyükelçi Paul von Hatzfeldt (18791881) iyi değerlendirdi ve Almanya’nın bu isteği yerine getirebileceğini bildirdi23 Şartlar oluşunca Sultan II Abdülhamid, 1880 yılının Mayıs ayında, Alman büyükelçi aracılığıyla Almanya’dan bir askerî heyetin Türkiye’ye gönderilmesini rica etti24 Alman Başbakanı Bismarck, bu isteği 1 Haziran 1880’de Kaiser I Wilhelm’e iletti Alman heyetin Türkiye’ye gelmesi ile ilgili görüşmelerin sonuçlanması ve anlaşma zemininin oluşması yaklaşık iki yıl sürdü Anlaşma sağlanınca, 11 Nisan 1882’de Kurmay Albay OttoAugust Johannes Kaehler’in 25 liderliğinde Piyade Yüzbaşı Kamphövener, Topçu Yüzbaşı von Hobe ve Topçu Yüzbaşı Ristow’dan oluşan dört kişilik bir Alman heyeti ordularından izin alarak Türkiye’ye geldiler Yine aynı yıl on genç Türk subayı da, eğitim ve öğretimlerini geliştirmek üzere Almanya’ya gönderildiler 26
III Goltz Paşa ve Alman Silah Firmalarının Türkiye’ye Silah Satışı
Sultan II Abdülhamid, Alman askerî danışman Kaeler’in ölümünden son
ra, 15 Ocak 1883’te Türkiye’ye gelen Colmar von der Goltz’u ferik ünvanıyla 1886’da Osmanlı ordusundaki Alman reform grubunun liderliğine getirdi Goltz, göreve başladığında Balkanlardaki Osmanlı topraklarında krizler had safhadaydı Bu dönemde Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında Doğu Rumeli konusunda baş gösteren kriz, daha sonra Bulgaristan’ın Doğu Rumeli’yi topraklarına katması ile şiddetlendi Bundan memnun olmayan Sırplar da akabinde Makedonya’ya göz dikince, 1885’lerde BulgarSırp çatışması başladı Bu sorunlardan faydalanmak isteyen Yunanistan’ın Girit için tertipler içine girmesi de krizleri büyüttü27 Bu krizler, silah firmaları ve bilhassa Krupp için iştah kabartan bulunmaz fırsatlardı Çünkü her çatışma ya da kriz ortamı, hem Krupp firması hem de diğer Avrupalı silah tüccarları için, yeni silah siparişleri ve yüksek kazanç demekti28 Çünkü aynı dönemde Krupp firması, sadece Osmanlı Devleti’ne değil ona karşı faaliyet içinde olan küçük Balkan devletlerine ve bilhassa Yunanistan’a da silah satıyordu
1875’den itibaren Yunanistan ve diğer Balkan devletleri, Türklerin aleyhine hızlı bir silahlanma yarışına başlamışlardı Aralık 1885’te bu planlara yönelik olarak Yunan Hükümeti, 100 milyon Markın üzerinde iki borç anlaşması yaptı Bu borcun büyük bir kısmının Türkiye’ye karşı silahlanmaya gideceği açıktı Bu pazarda Krupp, yine en önde gidiyordu Nitekim kredi anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonra Krupp, Yunanistan’a büyük miktarda top ve askerî malzeme satışını sürdürdü29
Maliyesi zor durumda olmasına rağmen Osmanlı Devleti de, 1880 ortalarından itibaren, ordusunun savunma gücünü yeni silahlarla artırmanın zorunluluk olduğunu bilmekteydi Bilhassa Goltz geldikten sonra, İngiltere ve Rusya’ya karşı İstanbul ve Çanakkale boğazlarının tahkim edilmesi sorunu gündemin başına oturmuştuBu güçlendirme mekanizmalarını sağlayacak silahların Almanya’dan ve bilhassa Krupp’tan gelmesi kaçınılmazdı Haddizatında Goltz’un ileri sürdüğü askerî reformların ve daha başka birçok askerî modernleştirme projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni silahların alınmasına bağlıydı30 Bu dönemde hem Goltz hem de İstanbul’daki Alman diplomatları, Krupp firmasının Türkiye’deki gayri resmî ticarî temsilcileri gibi çalışmaktaydılar Öte yandan Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanca tavırlar içinde bulunan ve krizleri tetikleyen İngiltere ve Rusya gibi güçler ile şımartılan Balkan devletlerinin sınırlandırılmasında baş rolü oynayan ya da olaylar karşısında en azından tarafsızlığa bürünen Alman diplomatlarının bu çabaları, ticarî, askerî, ekonomik vb imtiyazlar şeklinde Almanlara geri dönmekteydi Bundan askerî anlamda en çok Krupp yararlanmaktaydı
1885 Haziran’ında Osmanlı Hükümeti, bilhassa Çanakkale Boğazı’nın tahkimatı için Essen’deki Krupp firmasına toplam 11 milyon Mark tutarında çeşitli çaplarda 500 top sipariş etti31 Ancak ortaya çıkan olağanüstü durumdan ötürü, 20
Aralık 1885’te imzalanan bir başka anlaşma ile Krupp’un, Osmanlı Devleti’ne ilk planda birinci tertip olarak 120 batarya sahra topunu koşumlarıyla birlikte bir ay sekiz hafta zarfında Osmanlı Devleti’ne teslim etmesi kararlaştırıldı 1886 yılının Ağustos ayı başında onaylanan anlaşmaya göre, Krupp da, sipariş edilen topların mümkün mertebe vaktinde teslim edilmesi için, Osmanlı Hükümeti’nin gerekli tedbirleri almasını tavsiye etmiştir Anlaşmanın üçüncü maddesinde “Devleti Aliyye’nin inde’licâb edevâtı harbiyye bedelâtını vakti mu‘ayyenden evvel te’diye” etmesi durumunda; yani 397683 Osmanlı Liralık tutar ödendiği taktirde firma, önceki anlaşmada belirtilen 42 ayda teslim edilmesi gereken 308 batarya sahra toplarını 5 ay zarfında, 38 ile 40 ay zarfında teslim edilmesi gereken 24 cm çapında 22 batarya topları 14 ay zarfında, 35,5 cm çapındaki 7 batarya topları da 45 ay yerine 24 ay zarfında teslim edecektir32 Schöllgen, 1886’da 440 batarya topun Krupp tarafından Türkiye için hazır hale getirildiğini yazmaktadır33 Bu siparişte Goltz, en üst düzeyde rol oynamıştır34
Ayrıca yine 10 Aralık 1885 tarihli bir tezkere suretinde, Krupp temsilcileri ile Osmanlı Bahriye nazırının Türk sahillerinde gerekli yerlere ve bazı limanlara torpido konulması, kaleler ve bazı istihkamların güçlendirilmesi amacıyla görüşmeler yapması için ferman çıktığı, ancak henüz bir görüşmenin olmadığı belirtilerek, bu konuların müzakere edilmesi ve çıkacak sonucun acele olarak hükümete bildirilmesi emredilmiştir35
Yine Temmuz 1886 tarihli bir belgeye göre, Osmanlı Devleti’nin savunulmasına ihtiyaç duyulan istihdam, sahra ve havan toplarının alınması amacıyla Goltz’un bir layiha sunduğu, top siparişi için Krupp yetkilileri ile görüşmek üzere bir komisyon oluşturulması ve topların alınması için gerekli meblağın Meclisi Vükelâ’da askeriye için kararlaştırılan bütçenin içinde ise satın alınması, eğer bütçede yok ise meblağ tahsisinin yapılması Bâbı Ali’ye bildirilmiştir36 Her halükarda bu meblağ bulunmuş olmalıdır ki, Osmanlı Hükümeti, Krupp’a 1886 Şubat’ında 426 sahra topu ile 60 havan topu sipariş etmiştir37
1885-1887 arasında Alman silah endüstrisi, 16,219 milyon Mark tutarında Türkiye’den sipariş aldı Bu siparişlerin giderlerini karşılamak için Osmanlı Hükümeti, dış piyasalardan borçlanma yoluna gitti Toplam 64,8 milyon Markı bulan silah giderlerini karşılamak için, Osmanlı Bankası’nın aracılığıyla dış piyasalardan 120,5 milyon Mark (6,5 milyon Osmanlı Lirası) tutarında % 5 faizli bir borç anlaşması imzalandı38 Borç için İzmir, Bursa, Beyrut, Edirne ve Selanik vilayetleri gümrükleri karşılık gösterildi Düyûnı Umumiye’nin bu borçta etkisi söz konusu olmadı39 Bu krediden Osmanlı Hükümeti ancak 77,1 milyon Mark tutarında bir girdi sağladı Bunun 7,6 milyon Marklık bir tutarı da, silah siparişi için Krupp, Mauser ve Loewe gibi Alman silah firmalarının kasalarına gitti40 Bu kredi anlaşmasına Osmanlı Bankası’nın aracılık yapması sayesinde, Fransız sermaye çevreleri de oldukça yüksek para kazandılar Ancak Goltz’un etkisiyle Türkiye’den Fransız silah firmalarına verilen silah siparişleri oldukça aşağıya indirgendi Böylece özellikle Krupp, Türkiye’de önemli bir top monopolü oluşturdu ve krikosuz kazançlar elde etmeye devam etti
1886 yılında Türkiye, Elbing’deki Schichau Tersanesi’ne önemli ölçüde torpido sipariş etti41
1887’de Krupp’un en önemli müşterileri Romanya, Yunanistan, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti idi Osmanlı Hükümeti’nin, Krupp’un bu Balkan ülkelerine silah satmasından memnun olmadığı açıktı Ancak bunu engellemek için yapılacak çok fazla bir şey de yoktu42 Yine 1887’de 500 bin tüfek, 50 bin karabina43 ve 100 milyon fişek Mauser/Loewe firmalarından satın alındı44 981887 tarihli bir belgeye göre, Osmanlı Hükümeti; Mauser’den 2470375 Osmanlı Lirası tüfek ve fişek, Krupp’tan 742137 Osmanlı Lirası top, barut vb malzeme ve Germanya firmasından da 260600 Osmanlı Lirası olmak üzere toplam 3473112 Osmanlı lirası tutarında askerî malzeme satın almıştır45 1888 yılında da Osmanlı Harbiye Nezareti’nin planlaması ile Alman silah firmalarına 2,2 milyon Mark değerinde silah siparişi verildi46
Kaiser II Wilhelm’in 26 Kasım 1889’daki İstanbul ziyareti, Alman silah endüstrisinin işine yaradı ve yeni siparişleri beraberinde getirdi Geziden sonra Türkiye, Alman Mauser/Loewe’ye 250 bin tüfek ve Elbing’e torpido siparişi verdi Kaiser’in bu ziyareti aşağı yukarı 15,3 milyon Mark değerinde bir Alman silahının Türkiye’ye satılmasına sebep oldu47 Yani Kaiser II Wilhelm’in İstanbul ziyareti, en çok Krupp ile Loewe ve Mauser firmalarına para kazandırdı ve 1989/90’dan sonra da Türkiye’ye Alman silahlarının ihracı artarak devam etti
189194 yılları arasındaki Alman silah sanayiinin krize girdiği dönemde Oberndorf ve Berlin’de oldukça önemli düzeyde silah üretimi yapan Mauser ve Loewe firmaları, silahlarını Osmanlı Devleti’ne satarak, malî krizden kurtuldular Bu dönemde Türk ordusu için 4 bin filinta tüfek ve 746 bin Mauser tüfeği üretildi Bunların toplam tutarı da 46,3 milyon Marktı48 Loewe, ayrıca Türkiye’den 20 milyon Mark tutarında 100 milyon fişek, 0,6 milyon Mark tutarında barut olmak üzere cephane siparişi aldı Karlsruhe’deki die Lorenzsche Metallpatronenfabrik (Lorenz Metal Fişek Fabrikası) ile Rottweil, Hamburg ve Rheinland’daki barut işletmeleri de Loewe’nin bir yan kuruluşları gibi çalışmaktaydılar Zaten bunlar 1888’de Loewe’nin bünyesine katılmışlardı Ayrıca Düsseldorf’taki Heinrich Erhardt’ın Rheinische Metallwarenund Maschinenfabrik’i (Rheinische Metaleşya ve Makine Fabrikası) fişek üretmekte ve aynı dönemde Türk pazarına da top cephanesi satmaktaydı Yine Oberndorf’taki Loewe/Mauser, 1891’e kadar 9,5 mm çapında M 87, 7,65 mm çapında M 90 tüfekleri üretmekte ve Osmanlı Devleti ile birlikte Arjantin, Brezilya, Şili, Meksika, İspanya ve Çin gibi ülkelere de satmaktaydı 1891’de Isidor Loewe Berlin Marienfelde’de yeni bir tüfek fabrikası kurdu ve 1894’ten itibaren Türkiye ile birlikte yukarıda belirtilen ülkelere de, yeni üretti ği M 94 Modell Mauser tüfeği satmaya başladı 1896 TürkYunan gerginliği öncesinde Isidor Loewe’nin Yakındoğu’daki silah ticareti aşağı yukarı 2 milyon tüfek ile yaklaşık % 37,5’luk bir paya ulaşmıştı 1888 ila 1896 arasında Türkiye’nin Almanya’dan silah ve cephane siparişleri 69,1 milyon Mark tutarındaydı Bunun yaklaşık % 97’lik bir payla, 67,1 milyon Marklık tutarı da Loewe/Mauser Ortaklığı’na aitti49
Krupp firmasına gelince, 1893 yıllarında Türkiye’deki askeri heyetin ve özellikle Goltz’un çabaları sayesinde Türkiye’de top alanındaki üstünlüğünü gittikçe büyültüyordu Ancak rakipleri de yok değildi Türk pazarına top mühimmatı ihracı konusunda kimi zaman İngiliz firması Armstrong ile Krupp arasında rekabet yaşanıyordu Bu rekabeti, Türk askerî uzmanlar da kullanmaya çaba göstermekteydiler Örneğin, 1893 tarihli Türk topçu birliğinden bir askerî elemanın ilettiği yazıda şu ifadeler geçmektedir: “Armstrong toplarının vekillerini teşvîk etdim ve ediyorum Fi’atlarını tenzîl edecekler Bunlar tenzîlât icrâ etdikce bi’ttâbi‘ Krupp fabrikasının vekilleri de tenzîlât etmeğe mecbûr olacaklarından arzûyı hümâyûnı cenâbı mülûkânelerine göre Krupp’dan kırk bin lira daha tenzîl ederek pek ehven sûretle donanmayı hümâyûn içün lazım gelen toplar alınmış olur ve kûlları da veliü’nniamimiz şevketlü efendimiz hazretlerine şu suretde dahi bir hidmeti cedîdede bulunmuş olacağım ma‘rûzdur”50
Yine 1893 yılında Osmanlı Hükümeti, Krupp’tan 78 batarya top51, Loewe/Mauser Ortaklığı’ndan da 23 milyon Markın üzerinde tüfek ve cephane satın aldı52 Krupp, 1894’de de Türkiye’ye 69190 Mark değerinde cephanesiyle birlikte altı adet sahra topu daha sattı Bunu 1895’de 72 adet 12 cmlik cephanesiyle birlikte obüs topu siparişi takip etti53
Öte yandan Elbing’deki Schichau Tersanesi de, Krupp gibi Alman Hükümeti tarafından bilhassa torpido siparişlerinde Türkiye’deki rakipleri İngiliz silah firmalarına karşı korunmaktaydı 1897’de firmaya Türkiye tarafından aynı tipte 23 adet gemi siparişi verildi Bu ticarette de 1891’den itibaren Türk donanmasında görev alan birkaç Alman danışmanın etkili olduğu görülüyordu Özellikle 1892’de Osmanlı donanmasında danışmanlık yapan Alman deniz binbaşısı Kalau von Hofe’nin hizmeti büyüktü54 Ancak yine de 1880’lerden itibaren 1914’e kadar Almanların Osmanlı donanması için gemi ve cephanesi tedariki, İngiliz ve Fransız firmalarına göre sınırlı kaldı 1910’da Alman donanmasından Turgut Reis ve Barbaros Hayrettin adlı iki gemi ile yukarıda ifade edilen Schichau Tersanesi’nden torpidolar satın alındı Ancak bu dönemde İngiltere’ye üç zırhlı ile iki kruvazör siparişi, Fransa’ya da altı destroyer ile iki denizaltı siparişi verildi55 Yani deniz sektöründe İngiliz ve Fransızların payı, Almanların payına göre oldukça yüksek olmuştur
IV XIX Yüzyılın Sonlarında Alman Silah Sanayiinin Türk Pazarına Girişini Kolaylaştıran Aracılar : DiplomatlarAskeri DanışmanlarSermaye Grupları Goltz Paşa, Türkiye’de kaldığı süre içinde Alman askerî nüfuzunun pekişmesine ve silah firmalarının yararına hareket eden en iyi uzmanlaşmış kişi olmuştur Goltz Paşa’nın görev süresi birkaç defa uzatılmıştır Görev süresinin her bitiminden önce Almanya’ya geri dönme niyetini belirtiyordu Ancak Sultan II Abdülhamid, Alman İmparatoru, diğer Alman askerî kabine üyeleri ve İstanbul’daki Alman diplomatlar tarafından kalmaya ikna ediliyordu Örneğin, 1893 başında istedikleri reformları yapamadığı ve buna izin verilmediği gerekçesiyle Türkiye’deki hizmetinin sona ermesini istedi Ancak bir taraftan da İmparator ve Sultan emrederse, Türkiye’deki çalışmalarına devam edebileceğini ileri sürüyordu İstanbul’daki Alman Büyükelçisi Radolin ise, Goltz’un Türkiye’de kalmasını Alman nüfuzu ve silah satışı için istiyor ve “General von der Goltz’un burada kalma sı, Türk ordusu üzerindeki etkimiz ve silah ihracatımızın devamı bakımından, şimdiye kadar olduğu gibi, paha biçilmez bir kazanç olacaktır” diyordu56
XIX yzyılın sonlarına kadar, Alman silah firmalarının Türkiye’deki en etkili işbirlikçisi Goltz Paşa olmuştur Haziran 1883’ten 1 Kasım 1895’e kadar Türk hizmetinde kaldı Türkiye’de kaldığı 12 yıl süre içinde57 Osmanlı subaylarını yetiştirmek için, askerî eğitim konularına ağırlık verdi Goltz, Alman silah firmalarının Türkiye temsilcisi gibi faaliyet göstermekteydi Türk ordusuna silah satışı için, Alman diplomatlar ve Goltz politik ve askerî zemini hazırlarken, sermaye çevreleri ve bilhassa Deutsche Bank da kredi sağlamaktaydılar58 Yani Krupp başta olmak üzere Alman silah firmaları, hem Türkiye hem de dünyaya top ve diğer silahları satarken, Alman diplomatlarının politik nüfuzu, askerî danışmanların iş takibi ve sermaye çevrelerinin parası tarafından desteklenmekteydiler59
Goltz’un 1895’te Türkiye’den ayrılmasından sonra, ülkedeki bilgi kaynağından yoksun kalan Almanya, bunu atadığı askerî ataşeler vasıtasıyla kapatmaya çalıştı Her ne kadar Goltz’dan sonra Türkiye’de Müşir Kamphövener, Ferik von Grumbckow ve Kalau von Hofe, ayrıca dört eski subay Ferik Baron von Brockdorff Paşa, Ferik Heuser Paşa, süvari kıdemli Yüzbaşı (Kolağası) Hausschild Bey ve Yüzbaşı Fitzau kaldılarsa da, bunlar çok fazla etkili değillerdi Artık bu aşamadan sonra, Alman silah endüstrilerinin silah siparişlerinde Kurt von Morgen (18971902), Erich von Leipzig (19021908), Walter von Strempel (1908-1913)60, Otto von Lossow (son Alman askerî ataşe) gibi kara askerî ataşeleri ve deniz ataşesi Human da etkili oldular61
Alman askerî ataşeler içinde kısa sürede Yüzbaşı Morgen ön plana çıktı1898’de onun Almanya’ya ilettiği bir askerî habere göre, 18851895 arasında Alman silah firmaları Türkiye’den 100 milyon Mark tutarında torpido, havan topu, kıyı savunma silahları, tüfek, top ve piyade cephanesi vb silah siparişi almıştır62 Morgen, yüzyılın sonlarında geri çağrıldığında Krupp’a verilen siparişler oldukça yüksek bir meblağa ulaşmıştı Hatta Morgen’in belirttiğine göre, firmanın İstanbul’daki temsilcileri Huber kardeşler, aldıkları komisyonlarla milyoner oldular63


__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 2.Abdulhamit Döneminde Osmanlı Ordusunda Alman Silahları

Eski 07-03-2009   #2
KRDNZ
Varsayılan

Cevap : 2.Abdulhamit Döneminde Osmanlı Ordusunda Alman Silahları



VKaiser II Wilhelm’in 1898 Yakındoğu Ziyaretinin Alman Silah Firmaları Açısından Sonuçları
XIX yüzyılın sonlarına gelindiğinde Osmanlı ordusunun silahlanmasında Alman silah sanayii ve top konusunda özellikle Krupp’un bir tekel oluşturduğu görülmekteydi Yukarıda da belirtildiği gibi, bu tartışmasız üstünlüğün sağlanmasında Türkiye’deki Alman heyetinin lideri Goltz Paşa ve büyükelçi Radowitz’in büyük etkisi vardı Yüzyılın sonlarından itibaren bu rolü 1897’de İstanbul’a atanan Alman Büyükelçisi Marschall von Bieberstein (18971912) ve askerî ataşe Yüzbaşı Morgen devraldı Yani bu aşamadan sonra, Türkiye’deki Fransız silah sanayiinin siparişlerine aracılık yapan Leon Berger ile İngiliz silah üreticileriickers/Armstrong’a 64 karşı Almanlar’ın menfaatlerini savunma bu iki görevliye verildi Armstrong, XIX yüzyılın sonunda top üretimi alanında Krupp’a karşı uluslararası pazarlarda iyi bir rakip olarak ortaya çıkmıştı Ayrıca XX yüzyılın başlarında (1902)’da Vickers ile Deutschen Waffenund Munitionsfabriken (DW&MF) ve Siegmund Loewe arasında bir işbirliği anlaşması yapılarak, ortak üretim ve pazarlamanın gerçekleştirilmesi planlandı65
1897 Türk-Yunan savaşında Türk ordusunun kabiliyeti ve Yunan askeri güçlerini etkisizleştirmesi, özellikle Almanlar tarafından Krupp’un topları ve diğer Alman firmalarının silahlarının başarısı olarak algılandı ya da öyle lanse edildi 1897 TürkYunan Savaşı esnasında Deutschen Waffenund Munitionsfabriken’den 2 milyon Mark tutarında fişek, barut vb cephane siparişi yapılmıştı66 Bu eğilim, gelecekte de Alman silahlarının Türk ordusunda kullanılmaya devam edileceğini ve yeni siparişler alınacağını göstermekteydi Nitekim Osmanlı Hükümeti de, yeni süreçte silah alınması gereğinin farkındaydı ve bunu değişik platformlarda seslendiren devlet adamları da vardı Nitekim Makedonya bölgesinde gerginliklerin artması ve yeni mücadelelerin olması olasılığı, Osmanlı ordusunun yeni silahlarla güçlendirilmesini zorunlu kılmaktaydı67
Alman silah firmaları, Goltz’un Türkiye’den ayrılmasından sonra, XIX yüzyılın son yıllarından itibaren Türk pazarında Fransız ve İngiliz rakiplerle karşılaştılar Bu durum eskiye oranla Türkiye’ye silah satışında ve yeni siparişler elde etmelerinde sıkıntılar oluşturmaktaydı Bu sıkıntılar II Wilhelm’in 1898’deki ikinci İstanbul ziyareti ile çözümlendi Bu ziyaretten Essen’deki Krupp ortaklığı oldukça memnundu Haddizatında, gezide Sultan II Abdülhamid ile II Wilhelm arasında, Krupp’un yeni ve modern top üretimi ve yeni siparişler konusunda görüşme yapılmıştır68
Kaiser II Wilhelm’in Yakındoğu ziyaretinin Alman silah sanayicileri açısından gerçekten önemli sonuçları oldu Özellikle iki ülke liderinin samimi görüşmeleri, TürkAlman ilişkilerini perçinledi Bundan Alman silah firmaları da kazançlı çıktı Nitekim İmparatorun ziyaretinden sonra Büyükelçi Marschall’in gücü ve nüfuzu daha fazla yükseldi Büyükelçi, İstanbul’da bulunduğu süre içinde uluslararası sorunlarda ülkesinin menfaatlerini savunurken, aynı zamanda Alman silah firmalarının bir pazarlama elemanı olarak çalışmaktaydı Hatta Sultan II Abdülhamid’i silahlanma konusunda da ikna etmeyi başardı Sultan, Kaiser’in gezisi sonrası ilk etapta Loewe Konzern ve Deutschen Waffen und Munitions fabriken’e birçok tüfek siparişi verdi69
XX yüzyılın başlarında itibaren Krupp’un, Türk pazarında Fransız Schneider firması ile arasındaki rekabet arttı 1904 yılında Bağdat Demiryolu’na Fransız katılımı konusundaki girişimler başarısızlıkla sonuçlanınca, Fransız Büyükelçi Constans, kısa süre sonra yapılacak borç görüşmelerinde Osmanlıların Schneider/Le Creusot fabrikalarından top ve destroyer satın almasını önerdi
1904’ün sonunda Osmanlı Hükümeti destroyer satın almayı kabul etti Ancak top konusunda aynı gelişme gerçekleşemedi Durumu haber alan Alman diplomatlar, yaklaşık 30 yıldır Osmanlı topunu karşılayan Krupp’u korumak amacıyla tepki gösterdiler Neticede Fransızlar Osmanlı Devleti’ne top satamadılar Ancak 60 milyon franklık 1905 borç anlaşmasının 17 milyonu ile Türkiye’ye top dışında Fransız sanayii malları sattılar Schneider ise, Osmanlı Hükümeti’ne yaklaşık 13500000 Frank değerinde gemi sattı70
6 Nisn 1905’te yapılan bir anlaşma ile Osmanlı Hükümeti Krupp Firması’na yine çeşitli çaplarda 91 batarya top siparişi verdi71 Osmanlı Hükümeti adına Techizatı Askeriye nazırı Rauf Paşa ile Krupp’un İstanbul temsilcisi Huber kardeşler arasından imzalanan anlaşma ile seri atışlı 7,5 cmlik 62 batarya sahra, 23 batarya cebel ve 15 cmlik 3 batarya obüs ve 10,5 cmlik 3 batarya ağır sahra olmak üzere toplam 91 batarya top ile bunlara mahsus mermi, ihtiyaç olan başka eşya ve mermiler toplam 1967634 Osmanlı Lirası 7 kuruş karşılığında satın alınmıştır Anlaşmaya göre, topların ne zaman teslim edileceği ve ödemenin ne şekilde yapılacağı da karara bağlanmıştır72 3 Mayıs 1905 tarihli bir pusulada sipariş olunan 91 batarya topların Krupp’tan 1970084 Osmanlı Lirası karşılığında satın alındığı görülmektedir Bu iki meblağ arasında farklılıkların görülmesi, bu arada yeni askerî alet ve edevat siparişlerinin verilmiş olduğu ile açıklanabilir 3 Mayıs itibariyle siparişler bedelinin 1685159 Osmanlı Lirası ödenmiş, geriye de 284925 Osmanlı Lirası kalmıştır Buna karşın 30 batarya top teslim edilmiş, 30 batarya da teslime hazır durumda olmak üzere 60 batarya topun Osmanlı ordusu için hazırlandığı anlaşılmaktadır Geri kalan 31 batarya topun da, 1906 senesi Ağustos’unda teslim edileceği kayıt altına alınmıştır73
8 Mart 1906 tarihinde Sadrazam Ferit Paşa, Sultan II Abdülhamid’e ilettiği maruzatta Krupp’a sipariş olan topların bedeline mahsuben bir hayli ödeme yapılmasına rağmen, topların Osmanlı Hükümeti’ne teslim edilmediği, bunun sebebinin ne olduğu, teslimatın olmamasına binaen ödemenin de yapılmaması gerektiğini, Alman Büyükelçisi Marschall’a sorduğunu belirtmiştir Sefirden gelen cevapta, imzalanan anlaşma çerçevesinde 30 batarya topun yapımının tamamlanıp, Osmanlı Hükümeti’ne teslim edildiğini, ikinci siparişe ait topların ise daha denenmediğini, deneme işlemi tamamlanmadan top sevki halinde, hükümetin top satın almak için yaptığı bütün fedakarlıklardan bir faydanın hasıl olmayacağını belirtmiştir74 Bu defa 26 Mart 1906’da Sadrazam Ferit Paşa, bu zamana kadar Krupp tarafından ne kadar topun teslim edildiğinin bildirilmesini Techizatı Askeriye Nezareti’nden istemiştir Nezaretten gelen memur, üç defada sipariş edilmiş olan 732 adet muhtelif çapta seri atışlı toplardan, yolda bulunan 6 batarya top ile beraber şimdiye kadar mühimmatıyla beraber Osmanlı Hükümeti’ne teslim edilen top miktarının 336 adet olduğunu, bunların kısmen 2 ve 3 orduya sevk edildiğini gibi, bir kısmının da tophanede mevcut olduğunu, bunlardan başka fabrikada imal edilerek komisyon tarafından 150’yi aşan topun teslim alındığını, geri kalan 200’ü aşkın topun değerinin de ödenmesi halinde 1907 Ağustos’undan evvel fabrikaca teslim edileceği bilgisini vermiştir Ayrıca memur, 346000 Liranın Krupp’a anlaşmada belirlenen zaman içinde yani; Ağustos ayında ödenmesi gerektiği halde bu zamanda yapılacak ödemenin ancak 100 ya da 150000 Lira olabileceğini, geri kalan meblağın ödenmesi için ise gereken tedbirlerin alınmasını belirtmiştir Çünkü Techizatı Askeriye Nezareti’nin belirlediği hesap özetine göre, nezaretin gelirinin yıllık 500000 Lira idi Buna mukabil anlaşması yapılmış ya da yapılmakta olan siparişlerin tutarının ise, yaklaşık 1548000 Lirayı bulmuştur Bu durumda geri kalan yaklaşık 800000 Liralık bir açığın ortaya çıkacağı, siparişlere de para verilmesinin zorunlu olduğu, ancak şu durumda bunun 150000 Lirayı aşamayacağı, öte yandan askeriyenin başka zorunlu ihtiyaçlarının da olduğu hatırlatılarak, Maliye Komisyonu’na durumun bildirilmesi ve yeni ek ödenek aktarımı konusunda bir çarenin bulunması gereği bildirilmiştir75
Techizatı Askeriye Nezareti’nden 10 Kasım 1906 tarihinde çıkan bir başka belgeye göre, Mauser Fabrikası’na sipariş edilen 100 milyon fişek karşılığı 5000 Osmanlı Lirası ile Krupp Fabrikası’na sipariş edilen iki adet kruvazör hissesine mahsuben 2500 İngiliz Lirası ve yine Krupp’a sipariş edilen sahil muhafazası için 4 adet top hissesine ait 2500 Osmanlı Lirası deniz fişekleri tamiratı için küçük çaplı anahtarlı mavzer tüfeklerinin tamiri için 315 Osmanlı Lirası 19 kuruş, 24 cmlik toplar için sipariş edilen top mühimmatına 6000 Osmanlı lirası, mandallı toplara mahsus şarapnellere ödemeden bakaya kalan 658 Osmanlı Lirası 49 kuruş, Krupp’a sipariş olunan cebel topları bakayası olarak 364 Osmanlı Lirası 38 kuruş, Schneider/Le Creusot firmalarına sipariş olunan 4 adet torpido ve bot hissesine mahsuben 1195 Lira olmak üzere toplam 18000 Osmanlı liralık tutar firmaların İstanbul’daki banka hesaplarına yatırılmıştır76
Devrim öncesi 1907’de Osmanlı ordusu aslında yedekleriyle birlikte silahlanmıştı Ordu 1’den 5’e kadar Anadolu ve Avrupa’da mevzilenmişti ve bu orduların silahları 7,65 kalibrelik Mauser model tüfeklerle, Bağdat’ta olan 6 ordu ve Yemen’de mevzilenen 7 ordu ve Hicaz’da bulunan iki tümen de 9,5 mm’lik tüfeklerle donanmıştı Yine bu dönemde Mauser/Loewe Ortaklığı, Türkiye’den 670000 adet tüfek siparişi almıştır77

16 Mayıs 1908 tarihli Techizatı Askeriye nazırının Tophanei Amire ve Seraskeri’ye ilettiği bir yazıya göre, Krupp’un İstanbul temsilcisi Huber, Krupp Fabrikası’na sipariş olunan 91 batarya seri atışlı toplardan 15 ve 21 cmlik toplara mahsus mühimmatın 2321 sandık içinde Deusche Levante Linie Şirketi’nin Hamburg’tan hareket eden vapuruna yüklenerek İstanbul’a sevk olunduğu bilgisini vermiş ve mühimmat listesini de sunmuştur78

VI Sonuç
XIX yüzyılın sonlarından itibaren AlmanTürk siyasî ilişkilerinin artmasıyla birlikte Alman silah sektörünün etkinliği de, o oranda Türkiye’de yükseliş göstermiştir İngiliz ve Fransız yayılmacılığı ve baskılarına karşı Alman İmparatorluğu’nun yardımına başvuran Sultan II Abdülhamid, zamanla Türk ordusunu da Alman modelinde modernleştirmek istemiş ve bu amaçla 1908 Genç Türk Devrimi’ne kadar Alman subaylarının yardımını talep etmiştir Alman ordusundan ayrılarak ya da izinli geçici görevle Türkiye’ye gelen Alman subaylar, çeşitli faktörlerin tesiriyle Türkiye’de istenilen düzeyde başarı sağlayamamışlardır Ancak Alman silah endüstrilerinin ürettiği askerî malzemelerin Türkiye’ye satılmasında oldukça ileri düzeyde rol oynamışlardır Türk ordusu, zamanla Alman silahları bilhassa Krupp topları ile donatılmıştır Alman subaylar ise, Türk ordusunun savunma ve vuruş gücünü artıracak önemli düzeyde reorganizasyon gerçekleştirememişler, buna mukabil Osmanlı Devleti’ni Almanya’nın yanında Birinci Dünya Savaşı’na sokabilecek ölçüde Alman nüfuzunu Türkiye’de pekiştirmişlerdir
Değişik zamanlarda Türkiye’de görev yapan Alman askerî heyetler ve bilhassa Goltz Paşa, 1908 öncesi Krupp başta olmak üzere bazı Alman silah firmalarına oldukça yüklü sipariş almışlardır Birçoğu Krupp’un Türkiye ticarî temsilciliği gibi çalışmışlardır Hatta Türk ordusunun durumu, Türklerin toplumsal yapısı, siyasî, kültürel vb özellikleri konularında Alman Dışişleri Bakanlığı’na gönderdikleri raporlarla ülkelerine en iyi şekilde hizmet etmişlerdir Alman İmparatoru II Wilhelm ve hükümet üyeleri de, Krupp firmasını Türkiye’deki rakipleri karşısında kollamışlar ve Deutsche Bank gibi sermaye çevrelerine de destekletmişlerdir

Sonuç olarak, Sultan II Abdülhamid döneminde Alman silah firmaları ve bilhassa Krupp, Osmanlı Devleti’ne top ve diğer silah mühimmatı satarken, Alman diplomatlar (Büyükelçi, Konsolos,Maslahatgüzar vbleri), askeri danışman / öğretmen subaylar (bilhassa Goltz Paşa ve askeri ataşeler) ve sermaye grupları (özellikle Deutsche Bank’ın başını çektiği konsorsiyum) tarafından desteklenmiştir Diplomatlar, siyasî zemini hazırlarken, Goltz Paşa orduda modernleşme adı altında yeni silah siparişlerinin verilmesinde etkili oluyor, malî sorunu da Deutsche Bank çözüyordu

KAYNAKÇA I Arşiv Kaynakları
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (İstanbul)
Yıldız Perakende, Askerî Maruzat (Y PRK ASK) Yıldız Perakende, Arzuhal Jurnal (Y PRK, AZJ)
Yıldız Perakende, Maliye Nezareti Maruzatı (Y PRK ML) Yıldız Perakende, Başkitabet Dairesi Maruzatı (Y PRK BŞK) Yıldız Perakende, Mütenevvi Maruzat (Y Mtv)
Yıldız Tasnifi, Sadaret Hususi Maruzat Evrakı (YA HUS)
II Kitap ve Makaleler
BEŞİRLİ, Mehmet, “Birinci Dünya Savaşı Öncesi Büyük Güçlerin Osmanlı Stratejileri: İttihatçılar ve Alman Nüfuzunun Tanınması”, Türkler, C 13, Ankara 2002
BEYDİLLİ, Kemal, Büyük Friedrich ve Osmanlılar – XVIII Yüzyılda OsmanlıPrusya Münasebetleri , İstanbul 1985
BOELCKE, Willi, Krupp und die Hohenzollern KruppKorrespondenz mit Kaisern, Kabinettschefs und Ministern 18501918, Frankfurt 1970
EARLE, E Mead, Bağdat Demiryolu Savaşı (Çev: Kasım Yargıcı), Milliyet Yayınları, İstanbul 1972
FULTON, L Bruce, “Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Sonu”, Osmanlı İmparatorluğu’nun Sonu ve Büyük Güçler (Editör: Marian Kent), İstanbul 1999


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.