Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Makaleler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kaleminden, makalaler, yılmaz, özdil

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Kasımpaşalı Başbakan, lafı hiç eğip bükmeden söyledi: "İşsizliği Amerika çözememiş, ben nasıl çözeyim?"

Bunun adı ne? "Tepebaşı'ndan aşağı Kasımpaşa" politikası

---

Başbakan Fransızca bilmediği için Fransa'nın AB'ye hayır demesini Fransızca bilen Dışişleri Bakanı yorumladı:

"Bizi ilgilendirmez"

Peki bu ne? "Jömanfu" politikası

---

Boğaziçi?

Hançerciler İTÜ, ODTÜ? Terörist yuvası

---

Son günlerde sadece bunlar olmuyor

Başka şeyler de oluyor Hele şunları bir alt alta sıralayalım

---

Muhtarlara zam Kaçak Kuran kurslarına af Kaçak yapılara af Camide namaz dersi Sınıfta Kuran dersi Meslek liseliye kısa askerlik önerisi

Arada sırada ucu gösterilen bedelli askerlik

SSK prim borçlarına af Bağ-Kur prim borçlarına af Çiftçiye ucuz mazot

---

Başa dönelim Başbakan haklı İşsizliği tek başına çözemez

Çünkü "tek başına iktidar" olduğu için "Başbakan'ı en çok ben seviyorum" yarışına girişen iş dünyası, aslında Hükümet'e yardımcı olmuyor

"Rabbena, hep bana" diyerek, "daha çok istihdam yaratma" konusunda elini taşın altına koymuyor

AB'ye giremeyeceğimiz belli oldu

Üniversiteler ise, kapılarını türbana açmamaya kararlı

---

Şimdi de yazının ortasına dönelim

Çünkü, iş dünyasından, AB'den ve üniversitelerden umudu kesen Hükümet, "aslına dönüyor"

---

AK Parti, Anadolu'da sürekli anket yaptırıyor

"Taban ne durumda" diye

Oylarda henüz kayma yok Ama millet homurdanıyor Bu nedenle, muhtar maaşlarından gecekonduculara, şeriatçılardan asker kaçaklarına, küçük esnaftan köylüye kadar "tabana" mavi boncuk dağıtılıyor

---

Peki bunun adı ne? "Gaz alma" politikası

Yılmaz Özdil

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



ÖNCE kendisini "kedi" olarak çizen karikatüristi çizdi

Sonra biraz mesafeli, biraz alaycı dili yüzünden Ahmet Hakan’ı çizdi

"Yarı biat" asla ve kat’a kabul edilemezdi, bu yüzden Ahmet Taşgetiren’i çizdi

Aykırı çıkışlara zinhar tahammül edilemezdi, bu yüzden Ali Bulaç’ı çizdi

"Başbakan ticaret yapamaz" meselesini kovalayıp sonuç alan Sedat Ergin’i çizdi

"Bazen övüyorsun ama niye bazen yeriyorsun" dedi ve Ertuğrul Özkök’ü çizdi

Ne olduysa oldu, Fatih Altaylı’yı çizdi

Hepimizin gözü önünde yekten Uğur Dündar’ı çizdi

İsmet Berkan’ı çizdi, Cüneyt Ülsever’i çizdi, Fikret Bila’yı çizdi

"Hasan Abi" dediği Hasan Cemal’in "Yanlış yapıyorsun Başbakan" yazılarına öfkelendi, "abi" falan dinlemeden Hasan Cemal’i çizdi

Sonra baktı, böyle tek tek çizerek olmayacak

"En iyisi ben bu işi en baştan halledeyim" diyerek, tuttu Aydın Doğan’ı çizdi

Durmadı

Akşam Gazetesi’nin bir manşetini beğenmedi, "Gazeteni kapat" diye kükreyerek Mehmet Emin Karamehmet’i çizdi

* * *

Bekir Coşkun, zaten "çizik yemişler cemiyeti"nin fahri başkanıydı

Oktay Ekşi, Hıncal Uluç, Yılmaz Özdil, Tufan Türenç, Yalçın Doğan ve Yalçın Bayer de fahri üye

Peki ya Fehmi Koru’ya ne demeli?

Her yazar bir gün kaçınılmaz olarak çiziği tadacak idi

Ve gün geldi, "Ne güzel! Başbakan, Doğan Grubu’nu çiziyor" diye sevindirik olan Fehmi Koru da çiziğin en hasından yiyiverdi

Bakmayın siz öyle gül gibi geçinip gittiklerine, Nazlı Ilıcak’ın bile isminin üstünde her daim belli belirsiz bir çizik vardı

Gayet dostane ilişkiler kurmuşlardı ama "Paşa’sının Başbakan’ı" manşetinden sonra Taraf Gazetesi’ni de çiziverdi

Başka?

Yeni Şafak yazarlarına kafayı taktı:

Hakan Albayrak’ı çizdi Akif Emre’yi çizdi Salih Tuna’yı çizdi İbrahim Karagül’ü çizdi

Çoktandır uçakta göremiyoruz, galiba Cengiz Çandar’ı da çizdi

Star Gazetesi’nin iki as yazarına, yani Mehmet Altan’a ve Eser Karakaş’a hiç güvenmedi, "çizik kılıcı"nı üstlerinde her daim sallandırdı

O kadar abarttı ki "çizik atma" olayını

O kadar dikkatli ve o kadar rikkatli olmasına rağmen Sabah Gazetesi’ni bile arada çizdiği oldu

* * *

Çizdi Çizdi Çizdi

Ve geride hiç çizmedikleri kaldı

Mesela Vakit Gazetesi’nin en müptezel yazarı Hasan Karakaya ile acilen müşahede altına alınması gereken Ankara Temsilcisi Serdar Arseven kaldı

Mesela "Majestelerinin karikatüristi" Salih Memecan kaldı

Mesela Emre Aköz ile muhterem zevceleri Nur Çintay A adlı "nedime hanım" kaldı

Hadi hakkını yemeyelim:

Kısa sürede gösterdiği olağanüstü performansla sanırım Akif Beki de "ömür boyu çizik yemeyecekler" şerefini hak etmiştir

Ölmeden önce yapılacak on şey

BİR: Sürekli ertelediğimiz bir şeyi yapmak, yani öteden beri kafamızı bozan bir herife tokadı basıp kaçmak

İKİ: Herkes sizin Teşvikiye Camii’nde hüznü ve neşeyi aynı anda içinde barındıran hayli özenti bir cenaze töreniyle son yolculuğunuza uğurlanmak istediğinizi zannederken "Beni Fatih Camii’nden kaldırın" diye "son bir şaka" yapmak

ÜÇ: Niagara Şelalesi’ne gidip nehirler üzerindeki köprülerde Marilyn Monroe ablayı hayal etmek

DÖRT: Önce kovulmayı gerektirecek her türlü hareketi çekip, kovulunca da "Beni kovamazsınız, çünkü ben istifa ediyorum" demek

BEŞ: Önce Murat Karayılan’la röportaj yapıp, ardından da "Ahmet Hakan söyle bakalım, Murat Karayılan’la neden görüştün?" başlıklı sekiz yazı yazmak

ALTI: Reha Muhtar, Zahid Akman ya da Kamer Genç’le bir süre görüşüp, "İyi ki göçüp gidiyorum bu dünyadan" duygusuyla dopdolu olmak

YEDİ: Üzerinde "Hepsi şakaydı" yazan bir not bırakmak

SEKİZ: Çeşme’de Mustafa Denizli ile buluşup en efendi ve en janti bir şekilde şampiyonluk kutlaması yapmak

DOKUZ: Birkaç arkadaş, AKP il ve ilçe örgütlerinin önünde toplanıp "AKP AKP" diye edepsizce bağırıp kaçmak

ON: Düşünülecek, taşınılacak ve en az 15 alternatif mayın temizleme yöntemi bulunarak Başbakan Erdoğan sinir edilecek

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Dünyanın en uzun borusunu döşemişlerdi Türkiye’ye; 1200 kilometre Karadeniz o kadar olduğu için, anca o kadar döşeyebilmişlerdi Pasifik kadar olsaydı, Pasifik kadar döşeyeceklerdi

*

E baktılar ki, çıt yok

Ahali memnun

Hatta basınımız "Fevkalade döşediler" diye manşetler atıyor

Adamlar haklı olarak, "Bu döşeme yetmemiş galiba" diye düşündü

Bu sefer 2000 kilometre döşüyorlar

Yekpare

*

Böylece ANAP’ın elinde bulunan "memlekete boru döşetme rekoru" AKP’nin eline geçmiş olacak

*

Çünkü ANAP, küçük düşünmüş, kuzeyden güneye, diklemesine döşetmişti boruyu "Büyük düşün" diyen AKP ise, enlemesine döşetiyor; taaa doğumuzdan giriyor, batımızdan çıkıyor İnsanın hakikaten koltukları kabarıyor

*

(Bundan sonra gelecek hükümetin, bu rekoru kırabilmesi için, İzmir Çeşme ile Hakkári Şemdinli arasına "hafif çapraz" bir boru döşemesi gerekiyor Ki, Edirne’den Ardahan’a hikáyedir, Çeşme-Şemdinli 2203 kilometredir)

*

Tabii "Ne işimize yarayacak?" sorusuna cevap verilemeyen bu boru döşeme işinin, "Ne işimize yarayacak?" sorusuna cevap verilemeyen, dünyanın en uzun pişmaniyesi rekorunu kırdığımız güne denk gelmesi de, ayrıca bir gurur vesilesidir

*

(Malum, bu borudan geçen gazın yüzde 15’ini biz ucuza alalım, lazımsa kullanalım, fazlaysa istediğimize satalım şeklindeki önerimiz, boruyu döşeyen arkadaşlar tarafından reddedildi Dolayısıyla, bu boruyu niye kendimize döşetiyoruz sorusuna, yetkililerimizin verebildiği en mantıklı cevap, ebelek gübelek şeklinde)

*

Fazla dert etmemek lazım aslında

Bağlantı bağlantıdır

AB’ye 50 senedir giremedik ama

AB’nin borusu bize girdi hiç olmazsa

*

Şimdi sıra geldi, ABD’nin tavsiyesiyle ’’doğalgaz’ık’’ attığımız Rusya’nın bize ne döşeyeceğine

Yılmaz Özdil

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Memleketin

fabrikalarını sat

Telefonlarını sat

Bankalarını sat

Bana mısın demez

*

Kendi tarlasına

inek girsin

Komşusunu tarar!

*

Evindeki boş tenekeyi

bile atmaz

Eli titrer, kıyamaz

Ama, Kıbrıs’ı ver

Kılını kıpırdatmaz

*

Vahdettin sendromudur bu

*

İşgal gemilerini getir Boğaz’a demirle, gıkını çıkarmaz

"O boğaz bu vatanın" diyene, idam fermanı çıkartır!

*

Nabucco da böyle bi şey

*

Nasıl olsa, memleket topraklarına döşenen dünyanın en uzun borusu, kendi tarlasından geçmiyor Onun için alkışlıyor Halbuki, istimlak başlasın, görürüz hangi boru, kimin tarlasına döşeniyor!

*

Üstelik

Belirsiz olan sadece

güzergáh değil

Gazı kim verecek?

*

Rusya yok Çünkü, bu boru, Rusya’nın kolunu bükmek için bize döşeniyor İran olmaz ABD cızzz yapar sonra bizi Zaten İran’a izin verseler bile, kendine zor yetiyor; hatırlayın, geçen sene ağır kış oldu İran’da, parasını ödediğimiz gazı bile kesti de, paniğe kapılmıştınız, "Doncak mıyız?" diye, taaa Nijeryalardan gemilerle getirmek zorunda kalmıştık Kazakistan desen, imzaya bile gelmedi, ne gazı? Mısır, bırakın ihracatı, önümüzdeki yıl ithalatçı olması bekleniyor Irak’ta terör var; borunun döşenmesi ile havaya uçması arasındaki süre 45 dakika Azeri gazı, yetersiz; kendileri söylüyor Türkmenistan, senede 70 milyar metreküp gaz üretiyor, sadece bu yıl için "Satacağım" diye söz verdiği, 80 milyar metreküp Rusya’ya, 40 Çin’e, 10 İran’a, etti 130, kendi de 20 kullanıyor, 150 Yani, ürettiğinin iki mislini satacağım diye taahhüt etmiş, kara kara düşünüyor, nerden bulacağım diye!

*

Kuru fasulyeyle

olmuyor bu iş

Gazı kim verecek?

*

İşte onu da ben yazayım

*

"Tarihi" dedikleri imza töreni için bir basın merkezi kuruldu "Tarihi" dedikleri törene, o kadar dandik dundik hazırlanmışlardı ki, gazetecileri "bilgilendiren" görevlilerin yaka kartlarında "personel" anlamına gelen "staff" kelimesi yerine, yanlışlıkla "stuff" yazıyordu

*

Nedir "stuff" birader?

"Dolma içi!"

*

E dolma içinden alınan bilgilerle de, anca dolma yapılabiliyor tabii

Onun için "doldurdular" manşetleri, "rüya değil gerçek, asrın rüyası, yüzyılın imzası" filan

*

Şimdi bu dolmanın yanına "hıyar"dan bi de cacık yapın, daha güzel girersiniz AB’ye Hadi afiyet olsun

Yılmaz ÖZDİL

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Okurlar

İstisnasız, okur yazar

*

Yazarlar?

Adı üstünde, yazarlar

Pek okumazlar

*

Halbuki, vaziyeti en iyi anlatan makaleleri okurlar, yazar Bir tanesi yazmış bana mesela, okuyayım diye

*

"Çantacıyım

Yapıp, satıyorum

Geçen sene 55 bin çanta yapıp, sattım; bu sene henüz 10 bindeyim Peki o 10 bin çantayı nasıl sattım? Şöyle Sürekli mal verdiğim firmaya gidiyorum, konsinye alıyor Yani? Sen ürünü yığıyorsun, o sattıkça parasını veriyor Ama hemen vermiyor O ay kaç tane çanta satarsa, yüzde 30’unu 6 aylık çek olarak veriyor, geriye kalanı 6 ay sonra peşin ödeyeceğini söylüyor Bu, şu demek oluyor 100 bin liralık mal verdin, o ay 10 bin liralık sattı, 3 bin lirasını 6 aylık çek veriyor, geri kalan 7 bin lirayı 6 ay sonra ödeyeceğini söylüyor Yani? 100 bin liralık malımın tamamı satılsa bile, en erken 6 ay sonra para almaya başlıyorum, 100 bin liramın tamamını toparlayabilmem, en erken bir sene sürüyor Tabii satılırsa Ya satılmazsa? Satılmayan, deposunda bekleyen mallarımı, 6 ay sonra, alarmı takılmış, poşeti açılmış halde, ne halim varsa görmem için, adeta çöp halinde bana iade ediyor Peki, şartlar sadece bu mu? Değil Onun vitrini var, o olmazsa ben malımı satamam, mecburum, dolayısıyla benim kárdan yüzde 2 pay istiyor; parayı 6 aylık çek olarak ödüyor ama, kár payını anında kesiyor Üstüne, genel tutar üzerinden yüzde 15 iskonto istiyor Verdim mi? Verdim İş bitmiyor Mesela, bu şartlarda çalışmak zorunda olduğum bir firmanın bana 80 bin lira borcu var Bu ayın 9’unda ödemesi gereken 14 bin liralık çeki vardı Ödemedi 30 kere filan konuştuk telefonda, 14’ünde yatıracağını söyledi, 14’ünde baktım ki, sadece 4 bin lira yatırmış Aradım, ’hayırdır?’ diye, ’Bana mı güvenip ticarete atıldın, bunu aldığına şükret’ dedi Bu durumda, iki seçeneğim var; ya sineye çekeceğim, ya da mahkemeye vereceğim Mahkemeye verirsem, bitmesi en az 6 ay Üstelik dava açarsan adın çıkıyor, ’sorunlu’ muamelesi görüyorsun, bu gittiği gibi, öbür firmalar da seninle çalışmıyor! Ne yapıyorsun? Ayakta durabilmek için, bankaya gidip, evini ipotek verip, kredi alıyorsun Netice? Geçen sene 70 kişi çalışıyordu yanımda, şu anda 5 kişi çalışıyor"

*

Son cümlesini yazmıyorum Çünkü son cümlesinde, "küçülme durdu, işsizlik hafifledi" diyen arkadaşlara "taaaa saygılarını" iletiyor!

Yılmaz ÖZDİL kaleminden

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Atatürk’e "Senin

adın Mustafa,

benim adım

Mustafa, bundan

böyle senin adın

Mustafa Kemal

olsun" diyen

öğretmeni, ne

öğretmeniydi?

Matematik

*

"Çap, yarıçap, çember, açı, üçgen, eşkenar, yamuk, alan, taban, artı, eksi, eşit, toplam, oran" gibi matematik terimlerini kim türetti, kim Türkçeye kazandırdı?

Mustafa Kemal

*

"Teğet" kelimesini?

Mustafa Kemal

*

Hayat, matematiktir

*

"22 Temmuz’da yüzde 84 oy kullanıldı AKP, yüzde 84 oranında kullanılan oyun yüzde 47’sini aldı Eğer, yüzde 100 üzerinden bu hesabı yapacak olursanız, AKP’nin aldığı oy yüzde 554’tür Bu hesapları iyi biliyoruz, kusura bakmasınlar, bunların içinde piştik" diyen Yani, yüzde 100 üzerinden hesap yapıp, yüzde 115’i bulan kim?

*

Senin başbakan

*

"Milli eğitim çöktü, ÖSS’de liseler döküldü, 30 bin aday sıfır çekti" yorumlarına sinirlenip "Bu eleştirileri yapanlar ne dediklerinin farkında değil, 4 yanlış 1 doğruyu götürüyor Yani, 75 yanlış yapan aday, 25 soruyu doğru bile yapsa, sıfır alıyor" diyen kim?

*

Senin milli eğitim bakanı

*

4 yanlış 1 doğruyu götürüyorsa, 75 yanlış 25 doğruyu mu götürür?

*

Otur

Sıfır

Yılmaz ÖZDİL

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Otellerimiz emekli dolu

Dün

önemli

gündü

22

Temmuz’un

yıldönümü

İlk kez

seçilen milletvekilleri, dün itibarıyla iki yılı doldurdu, hayırlısıyla emekli oldu! Bugünden itibaren çift maaş alacaklar 9884 lira maaş, yanında 2814 lira emekli maaşı Yarın öbür gün şerefle(!) taşıdıkları demokrasi bayrağını bir başkasına devredip, milletvekilliğini bıraktıklarında, tek emekli maaşına kalacaklar, 4671 lira alacaklar

*

Neyse

Bodrum’dayım

5 yıldızlı bir otelde

Devlet Demiryolları’ndan emekli Kazım Bey’le laflıyoruz Her temmuzda Bodrum’a, bu tesise gelir, bir ay kalırmış Aslında bu yaz kriz var diye 20 günlüğüne gelmeye niyetlenmiş ama, 11 lira zammı alınca, eşi Neriman Hanım, "Kazımcığım, geldik 60 yaşına, biriktir biriktir, n’apıcaz bu kadar parayı allasen" demiş, o da, "Valla haklısın hanım, kefenin cebi yok, gidelim ezelim şu 11 lirayı" demiş Ağustosta Marmaris’e geçiyorlar

*

Yaşama sevinciyle dolu emeklilerimizi böyle görünce, mutlu oluyor insan

*

Geçen hafta da Antalya’da bir başka 5 yıldızlı otelde, öğretmen emeklisi Cevat Bey’le konuşuyorduk aynı konuyu Haziranda Paris’e gitmişler arkadaşlarıyla, "İnan Yılmazcım" dedi, "Fransa devleti adına, ben utandım Bir tane Fransız yoktu otelde"

*

Sohbetimize kulak misafiri olan Bağkur emeklisi Kerim Bey dayanamadı, "O da bi şey mi Cevat Beyciğim" dedi, "Biz buradan kalkıp Maldivler’e gidiyoruz, Almanlar bırak oteli moteli, metrobüse binecek bilet parası bile bulamıyor"

*

Şükür hakikaten

*

Zavallı Almanlar

*

Otelin İngiliz animatörü geldi bir ara yanıma Her şey dahil olmasına rağmen, Kerim Bey’in devamlı bahşiş dağıtması dikkatini çekmiş, masaj yaptırmak için Balili kızları üçer üçer alıyormuş "5 lira zam aldılar da, ondan" dedim "Nee! Yıllık 5 lira zam mı aldılar?" diye sordu, "Ne yıllığı be" dedim, "ayda 5 lira, ayda" İngiliz’in gözleri dışarı fırladı duyunca

*

Kerim Bey’in başta AKP’liler, bütün milletvekillerine selamı var bu arada "Ömür gelip geçiyor, kendilerini bu kadar helak etmesinler, arada tatil yapsınlar" diyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Temmuz

gecesi

19’u

20’sine

dönüyor

usul usul

Akdeniz’in

göbeği

Ay batmış

Zifiri

karanlık

Bir balıkçı teknesi

Işıkları sönük

Pata pata, yarıyor suları

Karaya 3

kilometre mesafe

"Vakit tamam"

diyorlar

10 kişiler

Başlarında o

Henüz üsteğmen

*

Üzerinde kamuflaj, ayağında postal, sırtında su almasın diye naylonlara sarılmış hafif silahları, mühimmat Bakıyor takımına, sözler yetersiz, sarılıyorlar, olur a, yakalanırlarsa, teslim olmaya niyetleri yok nasıl olsa Helalleşiyorlar Atlıyor suya

Peşinden öbürleri

*

Yüzüyorlar 3 kilometre Kamuflaj, postal, cephane, ıslanınca oluyor bin kilo sanki Yüzüyorlar Karaya ayak basar basmaz, ilk hedef, hellim peyniri kolilerinde getirilen ve balıkçı mücahitler tarafından Beşparmak’ın eteklerine gizlenen telsizler Buluyorlar İlk temas kuruluyor, "Vardık"

*

Sonraki hedef, tepeci adı verilen, gözcüler Geleceğimize pek ihtimal vermiyorlar ama, gene de tedbiri elden bırakmıyorlar, ki, gemi memi görünürse, aman haberleri olsun ha Tepeliyorlar tepecileri birer birer, silah yok, gürültü yok, elleriyle; ruhları bile duymuyor

*

Yokluyorlar araziyi Görüyorlar ki, bizim istihbarat doğru, onların istihbarat yanlış, "Buralar sarp, çıkamazlar" dedikleri yerleri boş bırakmışlar, "Çıksa çıksa buraya çıkar" dedikleri, taaa uzak noktalara, uzak plajlara yığılmışlar

*

Basıyor telsizin

mandalına

*

Adana, Konya ve Antalya’dan kalkan jetlerimizin homurtusu Kıbrıs semalarını yırttığında, saatler 0525’i gösteriyor Balyoz inmek üzere Rum’un kafasına dank ediyor ama, iş işten geçmiş 35 dakika sonra, C-47 ve C-160’larımız görülüyor Kapılar açılıyor

*

Zirveye yakın o sırada

Beşparmak’ta

Kaldırıyor kafasını

üsteğmen

Gülümsüyor

EOKA’nın kara bulut gibi çöktüğü Kıbrıs’ın gökleri, beyaz baloncuklarla kaplanıyor Türk paraşütçüsü yağıyor

Sağanak

*

Ufka bakıyor

İşte oradalar

Çıkarma gemileri

geliyor

*

Ve, 35 sene sonra

*

Gene bir 20

Temmuz sabahı

*

Zaman ne çabuk da akıp gitmiş, orgeneral olmuş, ordu yönetmiş, çok kritik bölgelerde, sayısız görevlerde, tarifsiz fedakárlıklarda bulunmuş, o üsteğmen Açıyor televizyonu ki, 35 sene önce henüz dünyaya bile gelmemiş olan genç muhabir, Silivri Cezaevi’nin önünden onu anlatıyor: "Vatana ihanet ettiği, çete kurduğu ve devleti yıkmaya çalıştığı için, 200 küsur sene hapsi isteniyor sayın seyirciler"

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Benim manşetim Cansu

Yılmaz ÖZDİL

12072009



Haberler Anında Cebinizde Hürriyet Mobil

Haberler Anında Bilgisayarınızda Haber Alarmı

Haber Kaçırmaya Son Hürriyet Mind

Sitene Haber Ekle Kazan Bumerang

80’li yıllar

Gazeteciliğe yeni başlamışım

Yeni Asır’da

O zamanlar şimdiki gibi tecrübeli muhabirleri kırpıp kırpıp yazar yapmıyorlar; muhabirler oturaklı, en genci 35-40, baba haberlere onlar gidiyor, benim gibi çömezlerin manşet olabilmesi için ağzıyla kuş tutması lazım Haber müdürleri de şimdiki gibi değil, "Bende haber yok" de, iyi gününe denk geldiysen yüzüne tükürür, ters gününe denk geldiysen, tükürüğe bile şükür

Öyle bağırırlardı ki, sanırsın Tarzan’dır

Huzurlu bi çalışma ortamı yani!

*

Gene öyle bir gün

Haber icat etmezsem,

oyacaklar

Açtım gazeteleri

Ki, belki bir fikir uçuşur

"Şampiyon İzmir’den"

yazıyor

Anadolu Lisesi şampiyonu

İzmir’den çıkmış

*

Can havliyle hafızamı yokladım, hatırlıyorum bu başlığı Gittim arşive, geçen seneye baktım, işte orada, şampiyon İzmir’den Bir önceki seneye baktım, bu sefer iki şampiyon var, biri İzmir’den, biri Aydın’dan Bir önceki sene? Denizli’den, ikinci Muğla’dan ÖSS’leri kurcalamaya başladım Hep tanıdık; Ege’den

*

E merak ettim

Niye?

Nedir Ege’yi öne çıkaran?

*

O öğretmenle konuş, bu öğretmene danış, Milli Eğitim’e sor filan, karşıma hep aynı öyküler çıktı Cevabı bulmuştum, manşeti de Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde görev yapan çileli öğretmenlerimiz, hiç olmazsa emeklilik dönemlerinde biraz rahat yüzü görebilmek için, ömürleri boyunca biriktirdikleri üç-beş kuruşla, geçinmesi makul, iklimi güzel, İzmir’den Aydın’dan Denizli’den ev alıyor, meslek hayatlarının son dönemine yakın bir yolunu bulup, tayinlerini bu şehirlere çıkartıyorlardı Yani, "çıraklık-kalfalık" dönemlerini Anadolu’da geçirip, pişip, "usta"lık dönemlerini Ege’de taçlandırıyorlardı Dolayısıyla, Ege çocukları, o zorlu yıllar içinde sinirlerini aldırmış, tecrübeli, babacan, sabırlı, şefkatli, "Bir-iki yıl sonra bırakacağım, bu minikleri özleyeceğim, bırakmadan yapabileceğimin en iyisini yapayım" diye düşünen öğretmen kadrosu tarafından yetiştiriliyordu

*

Netice? Şampiyon

*

Yukarıda anlattığım avantaj nedeniyle şampiyonlar Ege’den çıkıyordu Ama, öğretmenlerin illa ki hepsi emekliliğine yakın tası tarağı toplayıp Ege’ye gelmediği için, Artvin’in kafası çalışan çocuğu da Anadolu lisesine girebiliyordu, Mersin’deki Diyarbakır’daki de Senin okumaya niyetin varsa, tecrübeli öğretmen de vardı

*

Ve, hepsi devlet okullarının öğretmenleriydi tabii Özel öğretmen filan aramazdık, servis mervis yok, yürüye yürüye mahallendeki okula git, öğretmenin kralı orda Zaten "özel okul" diye bir kavram yoktu, hatta alay konusuydu Özel okul denilen, Hababam Sınıfı’nda olduğu gibi, baba parasıyla diploma satın almaya çalışan haytaların gittiği okulumsu yerlerdi Bende acayip para var, bastırıyorum, özel okula gidiyorum diye gurur duymazlar, aksine söylemeye utanırlardı

*

80

90

2009

Bakıyorum manşetlere

"Özel okul"lular şampiyon!

Üstelik, hepsi dershaneden

*

Devlet olmuş Hababam Sınıfı

*

"Fakir fukara garip gureba" diye oy toplayanların yaptığı reform işte bu

*

Dişinden tırnağından arttırıp, boğazından kesip, evladını mecburen özel okulda okutmaya gayret eden ana-babalar Ve, boğazından kesse bile yetmediği için özel okula gönderemediği evladının yüzüne bakmaya utanan ana-babalar

*

Özel okula kapağı attığı için, daha iyi maaş, fiziki şartlar, nispeten mutlu öğretmenler Devlette kaldığı için, gazete bile satın alamaz hale getirilen, hayata küsen öğretmenler Bir tarafta İngilizce, Fransızca, Almanca öğrenen çocuklar, bir tarafta dersler boş geçtiği için Türkçeyi bile öğrenemeyen çocuklar

*

Bana göre, manşet olmalıydı, satır aralarında kalmış Diyor ki, alnından öpmek istediğim şampiyon kızımız Cansu, "Birinci olmak güzel ama, bu eğitim sisteminde ne kadar gurur verici bilemiyorum Bence haber olması gereken, biz değiliz, fırsat eşitsizliği nedeniyle başarısız olan arkadaşlarımız Onların ön plana çıkarılması lazım"

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Çinliler Nejat Uygur’a saldırdı!

Yılmaz ÖZDİL

09072009

Haberler Anında Cebinizde Hürriyet Mobil

Haberler Anında Bilgisayarınızda Haber Alarmı

Haber Kaçırmaya Son Hürriyet Mind

Sitene Haber Ekle Kazan Bumerang

Büyük üstadın hoşgörüsüne sığınarak, başlığı özellikle böyle attım ki, belki Başbakanımız "Uygur’a n’olmuş acaba?" filan diye merak eder!

*

Bine yakın ölü deniyor

Caddeler ceset dolu

Fotoğrafları var

Duvar önüne dizmişler Uygur gençlerini, taramışlar; sokağa çıkma yasağı ilan ettiler, evleri basıyorlar, 16 yaşından büyük erkekleri tutukluyorlar, işkence

*

Hani van minüts?

*

Ne "Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz" diye posta koyan var, ne de "Daha gelmem Pekin’e" diye rest çeken Yaralı Uygurları hastaneye getirip, TRT kameraları önünde ağlayan da yok

*

Başta Deniz Fenerci arkadaşlar, din-iman ayaklarıyla bağış kampanyası başlatanı da görmüyoruz

*

Kıytırık

Eften püften açıklamalar

*

Çünkü, iki kusuru var Uygurların

Birincisi, Türk olmaları

İkincisi, Arapça konuşmamaları

*

Müslüman olmaları bile yetmiyor

*

Bakıyorum, Çin askerleri tarafından hurharca katledilen Uygur kızlarına

Başları açık

E olmaz

*

Üstelik, hadise "Sincan"da yaşanıyor, ki, 28 Şubat’ın merkezidir; en fenası o

*

Dolayısıyla

Ankara’da İstanbul’da protesto gösterileri yapan Uygur soydaşlarımı uyarıyorum; uzatırsanız, polisimiz tarafından coplanırsınız Biz artık sizin bildiğiniz Türklerden değiliz Önce imama, sonra AB’ye uyduk, "Ne mutlu Türküm diyene" lafını bile kaldırıyoruz

*

Bakü’ye kardeşim

Bakü’ye

Biz tadilat dolayısıyla kapalıyız

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Memleketin şiiri

Önce Edirne'de 8 bebek öldü, hastane enfeksiyonundan Bisküvi kolilerinde gömdüler

senin dudakların pembe

ellerin beyaz

al tut ellerimi bebek

tut biraz

Sonra Manisa'da 2 bebek daha öldü, doğar doğmaz Bu sefer, zahmet edip, kantinden bisküvi kolisi getirmediler, ilaç kolilerinde gömdüler

benim doğduğum köylerde

ceviz ağaçları yoktu

ben bu yüzden serinliğe hasretim

okşa biraz

Ardından Kayseri'de 7 bebek daha Aynı sebep

benim doğduğum köylerde

buğday tarlaları yoktu

dağıt saçlarını bebek

savur biraz

O kadar iyi önlem alındı ki hastanelerde İstanbul'da 5 bebek daha öldü Gene ilaç kolisi

benim doğduğum köyleri

akşamları eşkıyalar basardı

ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem

konuş biraz

Güneydoğu'da alt tarafı yağmur yağdı, 39 insanımız boğularak can verdi 17'si bebek

benim doğduğum köylerde

insanlar gülmesini bilmezdi

ben bu yüzden böyle naçar kalmışım

gül biraz

Malatya Devlet Ana'ya emanet edilen kimsesiz bebelerin kafaları paskalya yumurtası gibi birbirine tokuşturuldu çocuk yuvasında İzledik çaresizce

benim doğduğum köylerde

şimal rüzgarları eserdi

hep bu yüzden dudaklarım çatlaktır

öp biraz

Bebeğe tecavüz ettiler Katmerli utanıyorum Benim doğduğum köyde çünkü İzmir'de Annesini de serbest bıraktılar AB'ye uyum çerçevesinde

sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin

benim doğduğum köyler de güzeldi

sen de anlat doğduğun yerleri

anlat biraz

Anlatmak lazım Unutmamak için

Cahit Külebi'yi rahmetle anıyorum

İlk nefeste ölen bebelerimizi de

Bu memleketin, görevini layıkıyla yerine getiren çok değerli yöneticilerini de, siz anarsınız artık

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Mantar kültürü

Türk milletinin, "dünyanın en çok ekmek yiyen milleti" olduğu ortaya çıktı

Adam başı, yılda 200 kilo

Guinness Rekorlar Kitabı'na girmişiz

Pilavı bile ekmekle yiyerek, aile sakinleri tarafından "oha" diye uyarılan biridir, bu satırların yazarı

Onun için, en azından kendi payıma hiç şaşmadım bu dünya rekoruna

Ama şaştığım şu

Gazeteler, televizyonlar, sabahtan akşama kadar, "fesleğen sos eşliğinde, mozzarella peyniri serpilmiş, enginar göbeğinde, bademli brokoli" tarifi veriyor

Kime?

Yılda 200 kilo ekmek yiyen millete

Kıçında donu olmayan ahalinin, Fransız şatolarında dadılarla büyüdüğünü zanneden Türk basınının bu monşer hali, beni çok eğlendirir hep

Bakın son örnek

Havai fişekler ata ata , "İstanbul'un Kültür Başkenti seçildiğini" yazıyorlar

Kime?

İşine dört saatte gidebilen, iki santim yağmur yağdığında oturma odasında boğulan, çantaları kapılırken otomobil lastikleri altında can veren millete

Üstelik

Öyle bir hava veriyorlar ki

Sanki kültür başkenti olmak, "her kente nasip olmayan bir özellik" tir

Daha önce yazmıştık

Tekrar edelim

Avrupa'da Kültür Başkenti olmayan neredeyse kalmadı

İstanbul'a sıra anca geldi

İnanmayan, listeyi okusun

Atina, Floransa

Amsterdam, Berlin

Paris, Glasgow

Dublin, Madrid

Anvers, Lizbon

Lüksemburg, Kopenhag

Selanik, Stockholm

Weimar, Avignon

Bergen, Bologna

Brüksel, Helsinki

Krakov, Reykjavik, Prag

Santiago de Compostela

Porto, Rotterdam

Bruges, Salamanca

Graz, Genova

Lille, Cork

Patras, Lüksemburg

Sibiu, Liverpool

Stavanger, Linz

38 tane

Halk arasındaki tabirle

Avrupa'da Kültür Başkenti olmayanı dövüyorlar

Vaziyet o halde

Şimdi denilebilir ki

"Ne var yani

Geç olsun, güç olmasın"

Demek istediğim zaten bu

"Güç" olabilir

Çünkü "İstanbul'a sıra anca geldi" diyoruz ama

Sıra henüz gelmedi

4 yıl daha bekleyeceğiz

2010'da sıra gelecek

"E ne var Bu kadar beklemişiz, 4 yıl daha bekleriz"

Şu var

Gazetelerin -her nedense- yazmadığı bir notu ilave edeyim

Kıbrıs Rum Kesimi, Avrupa Birliği Konseyi'nin İstanbul'u 2010 Kültür Başkenti ilan eden kararına, şerh koydurdu, şerh

Türkiye, Rum Kesimi'yle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmezse, 2010'da da yok

Maksat uyarayım dedim

Yoksa, "kültürlü" olmak için 4 yıl daha beklemenin bir sakıncası yok tabii

Yılmaz Özdil

15112006/Sabah

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Suudilere özür borçluyuz

Çoğu kişi yakınır

"Boğaz'ı mahvettiler"

"Beton yığınına çevirdiler"

Doğruluk payı vardır bu sözlerin

Ama bunu söyleyene sorun

"İster misin o evlerden birini?"

Yılışık bir gülümseme belirir yüzünde

Yavşar

"Tabii" der, "kim istemez ki"

***

Gerçekten sahip olmayı bırakın

Şaka yollu teklifte bile omurgalı durmayı beceremez

***

Bakın daha dün

"Suudiler, Mekke'deki Osmanlı kalesi Ecyad'ı yıkıyor" diye, dünyayı ayağa kaldırdık

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kültür Bakanlığı, Suudi Arabistan'ı resmen kınadı

"Ecdadımıza hakarettir" denildi

"Türk milletine küfürdür" denildi

"Siz nasıl müslümansınız Kabe'yi korumak için o kalede can veren Türk şehitlerinden utanın" denildi

Yetmedi

İmza kampanyaları yaptık

UNESCO'ya şikayet ettik

Yetmedi

TBMM'de gündeme getirdik

Milletvekilleri ağzına geleni söyledi

Nasıl yapacağını açıklamamakla beraber, "gökkubbeyi başlarına yıkarız" diyen bile oldu

Yetmedi

Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı Fırçalandı

"Höt" falan denildi

***

Dinlemedi tabii adam

Ciddiye bile almadı

Önce

Türk düşmanı İngiliz ajanın Cidde'de oturduğu evi, restore etti Kapısına da, "Bu ev, Türkler'e karşı bağımsızlık savaşı vermemize yardımcı olan Lawrence'in karargahıdır" plaketi astı

Nispet yapar gibi

Sonra

Yıktı kalemizi

Dozerle

Yerine de binalar yaptı

***

E bugün bakıyoruz

O binalardaki dairelerden en çok kim satın almış, devremülk olarak?

Biz

***

Bitirmeden ilave edeyim

Bizim "hele bi yık" diye babalandığımız dönemde, Suudi yönetiminin sesi olarak bilinen Okaz gazetesi, şu manşeti atmıştı:

"Tarih bilinci hakkında konuşacak en son ülke, Türkiye'dir"

***

Haklıymış Arap

Ben kendi payıma, özür dilerim

Yayın Tarihi: 19-11-2006

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



İşler iyi, iyi

Aziz Gelinci

Emekli

Maaşı, 600 lira

Eşi, kanser hastası

Ev, kira

Mecburen çalışmaya devam

Bağdat'ta düşen uçaktaydı

Tansu Alpaydın

DSİ'den emekli

Maaşı, 650 lira

Üç çocuğu var

Biri lisede, ikisi ilkokul

Mecburen çalışmaya devam

Bağdat'ta düşen uçaktaydı

Mehmet Durdu

Kepçe operatörlüğünden emekli

Maaşı, 450 lira

Mecburen çalışmaya devam

Bağdat'ta düşen uçaktaydı

Süleyman Özkartal

İnşaat işçiliğinden emekli

Maaşı, 425 lira

Mecburen çalışmaya devam

Bağdat'ta düşen uçaktaydı

Ölmeselerdi

500'er dolar alacaklardı ayda

700'er lira falan

Konteynerde kalacaklardı

3 metreye, 9 metre 8 kişi, 27 metrekare

Fotoğrafı var bende

Ranzalar metal 4 tane Bitişik nizam Altlı üstlü Pantolon gömlek çorap, ranzaların arasına gerilen ipte asılı Pencere yok Nefes al, alabilirsen Televizyon yok Sandalye yok Zaten koyacak yer yok 4 kişi yatakta oturuyor geceleri sohbet ederken, 4 kişi, kapı ile ranzalar arasında kalan boşlukta, yerde Kapının arkasındaki çivide, hani şu şap diye vurmaya yarayan rakete benzer sineklikten asılı Kapıyı açtın mı, içeri hücum ediyorlar çünkü Dolap yok Raf yok Çantalar, ranzaların altına itilmiş Kalorifer, elektrikli Priz, üçlü Bir göze kalorifer takılı, bir göze şarj için cep telefonu, bir göze poşet çay için su ısıtıcısı Çöp kutusu içerde Lavabo yok Tuvalet, duş, konteynerin yanındaki kabinde, kullanım ortak

Burada yaşamak için

Günde 70 kişinin öldürüldüğü Irak'ta çalışmak için

Bir kağıt imzaladılar

"Başıma gelecek olanlardan sadece kendim sorumluyum" yazılı bir kağıt İşe girebilmek için böyle bir şart var çünkü

Yıllarca prim ödeyip, emekli olmuşlardı

Ölmeselerdi

Hükümet'in çıkardığı Sosyal Güvenlik Kanunu gereği, maaşlarından 120'şer lira kesilecekti Emekli oldukları halde çalıştıkları için

Bu arada

Türkiye İstatistik Kurumu açıkladı

İşsizlik azaldı, milli gelir arttı, özellikle son 4 yılda gelir dağılımı düzelmeye başladı

Hans Merkelbach

Emekli Maaşı, 1400 Euro

Çalışmıyor

Geceliği 35 liradan Antalya'da 5 yıldızlı otelde kalıyor şu anda Eşiyle birlikte

Herşey dahil

Yaşı 55'in üstünde olduğu için, yüzde 10 indirim yapılıyor ayrıca

Alıntı Yaparak Cevapla

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Şezlong

İstanbul'a yaz geleceği yok

E fedakârlıkta bulunayım
Ben yaza gideyim bari

Malum, siyaset düğümlendi
Bunlar açılana kadar
Bi açılayım geleyim gari

Dolayısıyla En şirin ses tonumu kullanarak Enis Berberoğlu'nu aradım, “çipuralar merak etmiştir, izninle biraz arazi olabilir miyim” dedim “Ne zaman gidip, ne zaman geleceksin?” dedi “Derhal gidip, bi ara gelirim” dedim Yemedi tabii “Kaç gün?” dedi “Üç hafta filan” dedim “Oha” demedi “Olmaz” dedi “İki buçuk” dedim “İn” dedi “Abi aşağısı kurtarsa dükkân senin” desem, dükkân onun Mecburen “peki” diyormuş gibi yaptım Onu da çok buldu iyi mi “10 günü geçirme, ne zaman döneceğini yaz, okurun haberi olsun” dedi

Okurun haberi olsun diye yazıyorum 10 günü geçirmem, üç-beş gün telefonum çekmiyor ayağına yatarım, iki-üç gün dönüş için feribot bulamam, dört-beş gün de burdaki yanardağ patladı uçaklar iptal desek, en az 48 saat git-gel yol tutar, temmuzda dönerim

İzin yazısı dümeniyle bugünkü mesaimi doldurmuş bulunuyorum, buraya kadar okuduğunuza göre, cumartesi itibariyle çalıştığıma şahitsiniz, yarın pazar, evrensel tatil, anayasal hakkım, pazartesileri zaten yazmıyorum, salı bismillah, tatile başlıyorum; hesap hatası olmasın

Özetle
Nerde bu adam diye telaş yapmayın, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden
Eyvallah


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.