~~Lalenin Sırrı~~ |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
~~Lalenin Sırrı~~TASAVVUFTA LALE YARADAN`I HATIRLATIR Aşkımdan pürsafâyımdır sanırsın belki bu demler… Aşkın neşvesi olmaz Lâle; Eğlâl Leylî; Leylâ olmadan Ey güzel… * * * Üzerimde aşkın pırıltıları olabilir belki… Veya âşıkların in'ikasıyla bir kıvılcım görebilirsin yüzümde… Bu yüzümde gördüklerin ancak bir gölge ve akisten ibarettir Ne özüdür, ne de kendisi… Aynada yüzünü gördüğün vakit: "-Bu zât benim gibi biridir ancak!" diyebilir misin? Bir nehrin üzerine düşen yaprak için: "-Bu ne güzel, ne berrak bir sudur" diyebilmen mümkün müdür? Sana berrak su diyebilmeleri için bulutların ötesinden dökülüp gelen ve nehre karışan bir yağmur damlası olman îcâb etmez mi? İşte benim aşka yakınlığım onun akışıyla yönlenen bir yaprak kadar yakın, uzaklığım ise bir o kadar ondan ayrı bir cisim olup ona karışmamdaki zorluktan ve sırdandır Lâle, kelime olarak ele alındığında Arapça "Allâh" lâfzına âit harfleri taşımakta olduğu görülür Eğlâl kelimesi de "lâle" kökünden gelir Eğlâl ise Yâsin Sûresi'nde "eğlâlen" şeklinde geçmektedir Manası ise; "boyunduruk"tur Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz hicret edecekleri vakit kapıdaki müşrikleri etkisiz hâle getirmek için Yâsin Sûresi'nin bu âyetini okuyarak onlara bir avuç toprak atmıştı Müşrikler bunun etkisiyle sanki boyunlarına boyunduruk geçirilmişçesine başlarını aşağıya indirememiş ve Efendimiz'i görememişlerdi Onlar Efendimiz'i göremedikleri gibi gözleri kâinatın bütün hakîkatlerine âmâ olmuştur Bunun mukâbili olarak kalblerine Allâh lafzını yerleştiren ve istîdâdınca idrak etmiş olan Hak âşıkları da sanki boyunlarına nurdan bir halka geçirmişcesine başları yukarıda ilâhî cezbeye gark olmuş, onun neşvesiyle müstağrak bir hâldedirler Aşağının kötülük ve pisliklerinden uzak, mâsivâdan arındırılmış bir gönülle herşeyden mahrûm olanlar için duâ ve ilticâ hâlindedirler Lâlenin harfî manası "hilâl"e de ulaşmaktadır Onlar semâdaki hilâlin parıltılarıyla yol alır, yıldızlarla semaya dururlar Bir semâzenin en makro hâlidir, hilâli çevreleyen yıldızlar… Lâlenin ebced hesabı 66'dır Altmış altı "Elhamdülillâh"a denk gelir Onlar o hayret makamının coşkusuyla yaşadığı istiğrak hâline hamdederek "Elhâmdülillâh" derler Lâlenin içi kömür gibidir Ancak dıştan görünmez Dışı ise içinin tam tersine pasparlak, canlı ve rûha sekînet verici bir görünüme sahiptir Onun bu hâli tıpkı bağrı yanık bir dervişin mütebessim nûr hâleli yüzüne benzer Gerçek lâlelerin hepsinde renkli altı yaprak bulunur Bu ise îmanın altı nûrunun libâsına bürünen dervişin îmân ve ihsan potasında erimesi ve daha sonra bu nurun şualarıyla derinden bir yanışa gark olmasının da bir simgesidir Bununla beraber Kur'ân-ı Kerîm'in (aynı zamanda Fâtiha sûresinin) altıncı âyeti de "Bizi dosdoğru yola (Sırât-ı Müstakîm'e) ilet" âyet-i kerimesidir Bu âyet aynı zamanda bir duâ vasfı taşımaktadır Lâlenin renkli yapraklarının yukarıya doğru olması da tıpkı bir dervişin duâ edişindeki edâyı andırır Zira derviş bu hâl ile sırât-ı müstakîm üzere olmayı murâd etmiş ve ifrat-tefrit noktalarını törpüleyerek hakîkate, yani istikâmete ermiştir Ve tıpkı lâlenin derûnundaki siyahlığı göstermemesi gibi o da içinde yaşadığı yanış halini gizlemiş ve kendine her nazar edene o güzel rengini sunarak ona ferahlık vermiştir Nitekim lâlenin en revaç bulduğu dönemlerden biri olan Osmanlılar zamanında ona, "ferâhâver (ferahlık veren)" denmiştir İşte bu vasıflarla vasıflanan derviş de tıpkı lâlenin bu adını alarak etrafına letâfet ve zerâfet saçmış, gönüllere âb-ı hayat sunmuştur Hülâsa; lâlenin eğlâl oluşu, Lâlenin hakîkat deryasına dalış hâlidir Leyl; gece demektir Gece sevda demektir "Sevda"nın asıl manası "siyah"tır Gece kıymet bilene "kara sevda"nın yaşandığı ânlardır Eğer sen geceyi kopkoyu bir boşluk olmaktan çıkarmak istersen, gönüldeki yârları ve ağyârları yok etmelisin! İşte o zaman her yer sana âyân olur Sanırsın ki gece bitmiş de gündüz oluvermiştir Böylece fânî muhabbetler silinerek kalb sevdânın deryâsının derinliklerinde yolculuğa çıkmıştır Burada bahsedilen "Leylâ" temsîlî olup, asıl kasdedilen "Mevlâ"dır Her yerin âyân oluşuyla kalb kâinâtın esrârını okuyucu ve alıcı bir hâle gelir Ve Cebrâil'in "Oku" emrini müteâkiben örtüsüne bürünen ürkek yürek, artık serpilip açılır ve her yanda Leylâ'yı "Mevlâ" görür hâle gelir Ey Gönül! Cânına üflenen nefhayla yan da kavrul! Amma lâle gibi ol ki, hâlinden sadece "yâr" haberdâr olsun Öyle ki, Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- ümmeti için gönlü dâim hüzne gark olurken dahî, yüzü her lahzâ beşûş (mütebessim) idi… alıntı |
~~Lalenin Sırrı~~ |
08-03-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
~~Lalenin Sırrı~~Ey Gönül! Cânına üflenen nefhayla yan da kavrul! Amma lâle gibi ol ki, hâlinden sadece "yâr" haberdâr olsun selamun aleyküm zaynep rukiye kardeşim elinize,emeğinize sağlık olsun inşaAllahgerçekten çok güzel ve bilgilendirici bir paylaşımdı sağolasınız Allah(cc)razı olsunRabbimizin sanatlarını inceleyince onların (haşa)abes birşey olmadığını,herbirisinde ayrı ayrı hikmetlerin ve mükemmelliğin gizlendiğini görüyoruzRabbimiz bütün mevcudatı birer ibret ve tefekkür kaynağı olarak yarattı muhakkak ama bizler çoğu zaman bunu göremiyoruz ve herşey basitmiş gibi geliyor malesefdüşününce,iyice analiz edince meğer ne kadar çok faydası ve hikmeti varmış diyoruzben daha önce bir laleyi hiç böyle düşünmemiştim doğrusubu vesileyle gördük ve şükrettik sağolasınız kardeşimbu tefekkürvari paylaşımınız için teşekkür ederimRabbim bir an bile gaflete dalmaktan muhafaza etsin bizleriyarattığı güzel ve hikmet dolu eserlerini hakkıyla tanımak nasib etsin bizlereAMİN AMİN AMİNAllaha(cc)emanet olunuz,selamun aleyküm |
|