Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Tarih Musahabeleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bağdatı, fethi, kanuni, sultan, süleymanın

Kanunî Sultan Süleyman'ın Bağdat'ı Fethi

Eski 11-11-2011   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Kanunî Sultan Süleyman'ın Bağdat'ı Fethi




Osmanlı Devleti'nin Batı'da Macarlara karşı hudut kalesi olan Belgrat'a, 'dâru'l-cihad' dendiği gibi, Doğu'da aynı durumda olan Bağdat'a da, 'dâru'l-İslâm' denmiştir 1514 Çaldıran muzafferiyeti, Safevi İran'ın 19 yıl kendisine gelmesini engellemişti Doğu'daki bu durum, Osmanlı'nın Batı'daki fütuhatını kolaylaştırmış, Macarlara karşı çok daha etkili bir şekilde hareket etmesine zemin hazırlamıştır Bu sırada Safevi İran hükümdarı Şah İsmail vefat etmiş ve yerine genç yaşta Şah Tahmasp geçmişti Bu dönemden sonraki Osmanlı-İran münasebetleri hakikaten tarihin seyrini değiştirebilecek bir önem arz eder Tarihçiler; "Batı'ya doğru harekete geçen Osmanlı eğer İran'la uğraşmamış olsaydı, 16 asırda bütün Avrupa Osmanlı siyasetinin oyuncağı hâline gelebilirdi" denmektedir

Bağdat 1508 yılında Safevilerin eline geçmişti Şehrin ticaret yolları üzerinde bulunması, uzun zaman Abbasi halifelerinin merkezi olması Osmanlı açısından önemini daha da artırmaktaydı Avrupa'yı ekonomik bakımdan baskı altına almak isteyen Osmanlı, Anadolu ve Karadeniz ticaret yollarını kontrolüne geçirmiş, Basra'dan Bağdat'a oradan da Suriye'ye uzanan yolları hâkimiyeti altına almaya çalışmıştı Bu sırada Irak'ın kuzey bölgesi Osmanlı'ya aitti Orta ve güney kesimlerinde yaşayan Arapların önemli bir kısmının Şii olması Safevi tesirini kolaylaştırmaktaydı Bağdat Valisi Zülfikar Han, İran şahı ile arası açıldığından 1529 yılı başlarında Kanunî adına hutbe okutup para bastırmış, şehrin anahtarlarını da İstanbul'a yollamıştı Bunun üzerine İran şahı ordusuyla Bağdat'a gelerek Zülfikar Han'ı idam ettirmiş, yerine de Tekeli Mehmet Han'ı vali tayin etmişti Bu sırada Kanunî dördüncü sefer-i hümâyûnu için Viyana yollarında bulunmaktaydı Osmanlı'nın Batı'da bulunması İran'a geçici bir üstünlük sağlamış gibi oldu İki yıl sonra ise bu defa İran'ın Azerbaycan Valisi Ulama Han Osmanlı'ya sığındığında kendisine beylerbeyilik ve paşalık verilmiştir

Bölgedeki askerî hareketliliğe sebep esas hâdise ise, o sırada Osmanlı hâkimiyetindeki Bitlis ve çevresi hâkimi Şeref Han'ın topraklarının İran toprağı olduğunu ilân ederek şahtan yardım istemesidir Bu hâdise Osmanlı'ya ait bir toprağın başka bir devletin eline geçmesi mânâsına geldiğinden, gerekli tedbirler alınmış ve İran üzerine sefere karar verilmiştir 21 Ekim 1533'te İstanbul'dan hareket eden Veziriazam İbrahim Paşa, kışı İran topraklarına yakın bir yerde geçirdi; böylece İran'ın hareketleri sınırlandırılmak ve devletin bu konudaki ciddiyeti gösterilmek istendi Van ve çevresi alınarak Van Gölü bir İç göl hâline getirildi 11 Haziran 1534 tarihinde Kanunî Sultan Süleyman altıncı sefer-i hümâyûnu olan ve kaynaklarda 'Irakeyn Seferi' olarak adlandırılan sefere çıktı Konya, Erzincan yoluyla Erzurum'a geldi Şehir 1502 yılında Şah İsmail'in eline geçmiş, ahali kılıçtan geçirilmiş, çevredeki aşiretler de İran'a götürülerek iskân edilmişti Sultan, uzun zamandan beri kimsenin yaşamadığı bu güzel şehrin yeniden îmar, inşa ve iskanı için gerekenlerin yapılmasını istedi Padişahın doğu bölgesine yaklaşması, çevredeki emirlerin gözünü korkutup mukavemetini kırdığından, bunlar kendiliklerinden Osmanlı hâkimiyetini tanımaya başladılar 13 Temmuzda Osmanlı ordusu Tebriz'e girdi Daha sonra veziriazam ve padişahın komutasındaki ordular birleşti 29 Ekim'de Hemedan'a gelindi Bunun üzerine İran'ın Bağdat valisi, şehrin artık savunulmasının mümkün olmadığını görerek Bağdat ve çevresini boşaltarak İran taraflarına gitmiştir

Tebriz-Bağdat yolu 1 ay 24 günde kat edilmiştir Sadrazam İbrahim Paşa'nın öncü kuvvetleri 28 Kasım 1534'te Bağdat'a girmiştir Paşa, şehrin yağmalanmaması için gereken tedbirleri almıştır Kanunî şehrin alındığı müjdesini getirene 500 duka bahşiş verdi 30 Kasım'da ordusuyla şehre giren padişah, şehirdeki İslâm büyüklerine ait bütün mezar, kabir ve türbeler ile vakıf eserlerinin tamir edilmesini istedi Dönemin ünlü şairi Fuzulî 70 beyitlik meşhur kasidesini Kanunî'ye takdim etmiş ve kendisine günde 9 akçe maaş bağlanmıştır Fuzulî ayrıca Bağdat'ın Osmanlı yönetimine geçmesine "Geldi burc-i evliya'ya Pâdişâh-î nâm-dâr" mısraıyla (941=1534) tarih düşürmüştür İran'ın Tebriz'i yeniden alması ve Van Kalesi'ni muhasara etmesi üzerine padişah ve ordu-yu hümâyun 1 Nisan 1535 tarihinde Bağdat'tan ayrılmıştır

Mehmet Haleoğlu

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.