Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Sanat Tarihi / Arkeoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
antik, tarih

Antik Tarih

Eski 05-08-2009   #1
ysnkrks
icon111

Antik Tarih



Antik Tarih

Ankara, 3000 yıl kadar önce kurulmuştu Galatlar bu kente, "durduran, yol kesen" anlamına gelen Ankyra adını verdiler Bu deyim daha sonra gemicilikte kullanılarak gemi çapası (Anchor) anlamını aldı Deyimin, bugün Kale'nin bulunduğu kayalık alanın konumu yüzünden düşünüldüğü anlaşılmaktadır
Bir de Engürü vardır Ankara'nın isimleri arasında Söylenceye göre bu adın aslı Farsça "üzüm" sözcüğünün karşılığı olan "Engür"dür Engürü adı da, bir zamanların bağlık bahçelik Ankara'sını çok güzel anlatan adlardandır Sırası gelmişken belirtelim ki, Ankara ve çevresi üzümün anavatanıdır En iyi şarapların da Çankaya'nın Kavaklıdere'sinde yapıldığı bilinir Kim bilir, belki de Anadolulu Baküs Çankaya'da doğmuştur

Ankara'nın kurucularına ilişkin iddialar bir değil, ikidir Uzmanlar Ankara'yı ünlü bir baba oğul arasında kime mal edeceklerini şaşırırlar Bir rivayete göre, Ankara'nın kurucusu Frig Kralı Gordios'tur Bir rivayete göre de onun oğlu Midas'tır
Hititler döneminde Ankara bir askeri garnizon olarak kullanıldı Daha sonra bu alanda
Frigyalılar egemen oldular ve kenti kuran da onlar oldu

MO 700'den sonra kentin yeni hakimleri olarak Lidyalılar'ı görüyoruz MO 547 tarihinden itibaren de iki yüzyıl kadar kent ve bölge Pers egemenliği altında kaldı

MO 333 yılında Büyük İskender kenti Makedon-Helen egemenliğine soktu Gordion'un ünlü ve efsanevi kördüğümünü çözemeyince kılıcıyla kesen İskender'in, yörede bir süre kaldığı biliniyor Ankara Kalesi de bu dönemde Anadolu'ya gelen Galatlar tarafından yapıldı

MO 189 yılında Romalı Komutan Vulso, Galatlar'ı yenerek Ankara'yı Roma egemenliğine aldı Ankara'yı uzun yıllar egemenlikleri altında tutan Romalılar zamanında kente önemli yatırımlar yapıldı Bugün Ankara'da, Roma döneminden kalma hamam, tapınak, sur, agora, hipodrom, sütun, tiyatro gibi çok sayıda eser görülür Örneğin, Ulus'ta, Hükümet Meydanı'ndaki Julianus sütunu bunlardan biridir Roma İmparatoru Julianus'un MO 362'de Ankara'dan geçişi anısına dikilen bu sütun, yivli taşlardan oluşmuş ve yaprak biçiminde bir taçla süslenmiştir Yeri, bu yüzyılın başında, iki yüz metre kadar kuzeye taşınarak değiştirildi Halen kalıntıları bulunan Roma Hamamı, döneminin dünyadaki üç büyük hamamından biri olarak
nitelendirilir 1939'da başlanan bir kazı sonunda ortaya çıkan, 12 külhanlı, dev boyutlardaki bu hamamın MS 2 yüzyıl sonu ile 3 yüzyıl başında yapıldığı bilinmektedir Hamamda, yılan tutan kocaman bir elin varlığı, yapının, Sağlık Tanrısı Asklepius adına inşa edildiğini düşündürmektedir Hamamın ortaya çıkarılması amacıyla yapılan kazılarda Roma İmparatoru Caracalla ve annesi Julia Domna adına çıkarılmış çok miktarda sikkeye rastlanmıştır Taş temeller üzerine oturan hamamın dış duvarları, dört sıra tuğlanın üs tüste konmasından oluşmaktadır İç duvarlar ise mermerle kaplıdır Kente 60 km uzaktaki Elmadağ'dan taş borularla getirilen su, bu hamamla birlikte bütün mahallelere dağıtılıyordu

Hacıbayram Camii'nin yanında yer alan Augustus Tapınağı konusunda Prof Dr
Akurgal şunları yazıyor:

"Roma İmparatoru Augustus (MÖ 27-MS 14), ölümünden on altı ay önce Vesta Rahibelerine dört belge teslim eder Bunlardan biri vasiyetnamesidir; ikincisi cenaze töreni hakkındaki buyruklarını, üçüncüsü imparatorluğun parasal ve askeri durumu ile ilgili kayıtlarını kapsamakta, dördüncüsü ise yaşadığı sürece yaptığı işleri (icraatı) anlatmakta idi

"Bunlardan ancak sonuncusu, 'index rerum gestarum', Ankara Augustus Tapınağı'nın duvarlarında iki dilde, Latince ve Helence yazılmış olarak günümüze değin gelmiştir Buna karşılık madenden iki levha üzerine yazılı olup Roma'da imparatorun mezarının önünde yer alan orijinal metin ise tamamen yok olmuştur

"Güzel bir rastlantı sonucu 'Res Gestae Divi Augusti' (yani tanrılaşmış Augustus'un yaptığı işler) adını taşıyan bu kitabenin günümüze değin bilinen diğer iki kopyasına ait parçalar yine Anadolu'da ele geçirilmiştir Şimdi Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde saklanmakta olan bu parçalar Ankara Tapınağı'nın bazı eksik bölümlerinin tamamlanmasında yardımcı olmuşlardır

"Augustus'un uğraşılarını anlatan Latince metin, tapınağın Pronaos (ön oda) adı verilen iki yan duvarının iç yüzeylerinde yer almaktadır Yazıt Hacıbayram Camii'ne yakın olan duvarın üstünde halen okunaklı iri harfler halinde 'Re-rum gestarum divi Augusti' (yani tanrılaşmış Augustus'un icraatı) sözcükleri ile başlar ve duvarın büyük bir bölümünü kaplar Latince yazıtın arkası, onun karşısında kalan duvarın iç yüzünde devam eder Latince metnin Helence çevirisi ise bu duvarın, yani batı-doğu doğrultusundaki tapınak duvarının dış yüzündedir 0 tarihlerde Ankara'da konuşulan dil Helence olduğu için yazıtın Helenceye çevrilmesi gerekiyordu

"Eski tarih boyunca Ankara'nın akropolisi (tepe kenti) Hacıbayram Camii'nin bulunduğu yerde idi Roma döneminde Ankara kenti, Roma ve Augustus Tapınağı'nın bulunduğu bu kutsal tepenin etrafını çeviriyordu Çankırı Caddesi üzerindeki Roma Hamamı, Kale dibindeki Roma Tiyatrosu ve Hisar'daki Kale'nin kendisi Roma kenti sınırlan içindeydi Kentin kuzey ucu Radyoevi'ne doğru uzanıyordu Roma dönemi sikkelerindeki tasvirlerden ve yazıtlardan anlaşıldığına göre Ankara'da Romalılardan önce Tanrı kadın Kybele'ye (bereket tanrıçasına) ve Ay Tanrısı Men'e tapılıyordu Kybele, Çatalhöyük'te gördüğümüz üzere, daha neolitik çağda, yani MÖ 7 ve 6 binlerde Anadolu halklarının başlıca Tanrısı olduğu gibi, Frigler'in de en önemli Tanrısı idi Men de bir Anadolulu Tanrı olup büyük olasılıkla Luvi kökenlidir Ona özellikle Frigya ile Lydia bölgelerindeki yerli halklar tapınıyordu Helenler'in Ay Tanrısı dişi olup adı Selene idi Bununla beraber aynı bölgelerde yaşayan Helenler de Men'e tapıyorlardı
"Augustus Tapınağı'nda cephenin ve giriş yerinin Helen kutsal yapılarındaki gibi doğuya değil de, batıya dönük oluşu da burasının eski Anadolu geleneğine, yani Helenler'den önceki
dönemlere ait bir tapınma yeri olduğuna işaret etmektedir

"Bizans çağında Augustus ve Roma Tapınağı'nı kiliseye dönüştüren Hıristiyanlar, cella'nın (ortadaki büyük odanın) güney duvarında üç pencere açmışlar ve cella ile opisthodomos'un (arka odanın) arasındaki duyan yıkarak orayı bir Krypta haline sokmuşlardır" (Ankara Dergisi, s 1 1990)
Türkler, Augustus ve Roma Tapınağına hiç dokunmadılar; ona saygı ve hoşgörü göstererek Hacıbayram Camii'ni kilisenin hemen yanı başında inşa ettiler
Kentin onarılıp güzelleştirildiği dönem olmuştur Roma dönemi Hatta çılgın imparator Neron, Ankara'yı Metropol yani Başkent ilan etmişti Bu döneme ait yazıt ve sikkelerde Ankara'nın başkent olduğu açıkça yazılıdır Bir başka Roma İmparatoru Caracalla da, kenti çevreleyen surları onarmıştı

Ankara Kalesi'nin eteklerinde bir bedesten ve iki hanın onarılıp müzeye dönüştürülmesiyle kazanılan çok değerli bir yapıda, taş devrine ait bulgulardan, anılan Roma dönemi kalıntılarına kadar pek çok eser sergilenmektedir Müze şimdilerde Anadolu Medeniyetleri Müzesi olarak adlandırılıyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.