Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Bunları Biliyor Musunuz ?

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gariplikleri, yazarların

Yazarların Gariplikleri

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yazarların Gariplikleri





Edgar Wallce ise, çalışmaya başlamadan önce bir işçi tulumunu giyer, sonra da kendini hava akımından korumak için çevresini cam paravanlarla çevirttiği büyük bir masanın başına geçermiş Bir yandan durmadan şekerli çay içer, öte yandan da bir ''dictaphon''a konuşurmuş Böylelikle dakikada 60 sözcük yazabilirmiş Ünlü dedektif romanları yazarı, genellikle gündüzleri uyur, geceleri çalışırmış



Mark Twain da yatakta yazanlardan Yatağa uzanıyor, kağıtları dizinin üstüne yerleştirip başlıyor kalem oynatmaya Yazdıklarını yatağın üstüne ya da yere atıyor Yanındaki komodinden piposunu doldurup boşaltırken yararlanıyor ''Bana güzel bir yatak verin, size ölmez başyapıtlar vereyim'' sözü onunmuş



Walter Scott, erkencilerden Sabahleyin çok erken kalkar, kahvaltı yapmadan yazı masasına otururmuş ''Ivanhoe'' adlı ünlü romanını ise hemen hemen çalışmasına hiç ara vermeden, gece gündüz bir çırpıda yazıp bitirmiş



James Joyce'un yatağında, yüz aşağı yatarken yazdığı söylenir Eski tip siyah mürekkepli kalemle ilk müsveddelerini çiziktiren Joyce, daha sonra kırmızı kalemle düzeltmeler yaparmış



Alexandre Dumas, en yeni, en süslü giysilerini kuşanıp yakasına da bir çiçek yerleştirdikten sonra otururmuş yazı masasının başına O da hiç ara vermeden çalışırmış Hatta, söylentiye göre, romanını bitirmeden evden çıkmamak için ayakkabılarını ve çalışma odasının anahtarını hizmetçisine verirmiş



Balzac, başucunda yanan bir mum olmadan hiçbir şey yazamazmış Kahve tiryakiliğiyle de tanınan Balzac'ın bir başka özelliği ise, çoğu zaman yazı yazarken başına bir yün atkı sarıp ayaklarını da suya sokması Öyle ki, onun bu adetini abartıp roman yazarken keşiş cübbesi giydiğini bile söyleyenler var!



Balzac'ın bir alışkanlığı da, her gün mutlaka belirli miktarda yazı yazması Sözgelimi günde 50 sayfa yazmaya karar verdiyse, dişini sıkıp 50 sayfayı dolduruyor Belirli bir yerde, diyelim 30 sayfada takıldıysa, formunu kaybetmemek için kopya ederek dolduruyor



Wordsworth, hiçbir yapıtını evinde, çalışma odasında yazmamış Bu ünlü İngiliz şairin hizmetçisi gelen ziyaretçinin bir şey sormasına fırsat bırakmadan şöyle dermiş: ''Burası efendimin kitaplığıdır Kendisi şimdi çalışma yerinde; kırlarda bayırlarda dolaşıyor''



Bernard Shaw, evinin bahçesine bir kulübe yaptırtmış ve tüm yazılarını burada kaleme almış Shaw, kendine göre geliştirdiği bir steno yazısı kullanırmış Daha sonra daktilo ile yazmaya başlamış Ancak, silik şeritlerden nefret edermiş Şerit silikleşince, makineyi kaptığı gibi tamirciye götürür, şeridini değiştirtirmiş



Schiller'in yazı masası üzerinde ekşi ya da çürük elma bulundurmaktan hoşlandığı söylenir Yazar elmayı sık sık koklarmış Bu koku ona yağmurdan sonra ormanda, otlar, yapraklar arasındaymış izlenimi verirmiş Böylece bir düş evrenine girermiş Bazen banyoda su içinde yazdığı olurmuş



HGWells'in yapıtlarını en okunaksız el yazısı ile yazdığı söylenir Özel sekreteri olmasaymış, Wells'in romanları kolay kolay basılma olanağı bulamayacakmış Ayrıca, gençliğinde ayaklarını suya sokmadan yazamazmış



Henry James ayakta yazanlardanmış Çalışma odasının çeşitli yerlerine yüksek sehpalar yerleştirir; bunların üzerine kağıtlarını dağıtırmış Ve düşüne düşüne dolaşır, aklına gelen cümleyi en yakınında ki kağıda yazarmış Böyle dolaşa dolaşa çeşitli kağıtlara yazdığı cümleleri sonradan birbirine monte edermiş



Charles Dickens, çok güç uyuyan birisiydi Uyuyabilmek için yatağının başını kuzeye çevirir, sonra da tam ortasına yatardı Tam ortada olduğunu anlayabilmek için iki kolunu uzatarak ölçü alırdı



Alexandre Dumas, doktorunun tavsiyesi üzerine uykusuzluğu yenebilmek için her sabah yedide Arc de Triomphe önünde bir elma yerdi



Richard Wagner, Porsifol Operası üstünde çalışırken (1882) banyodan çıkmadı Suyun sürekli olarak sıcak tutulmasını ve içine egzotik kokular katılmasını istedi



Edmond Rostand da Cyrano de Bergerac'ı banyoda yazmıştı Çalışırken kimsenin kendisini tedirgin etmesini istemezdi; arkadaşlarını kapıdan çevirmeye yüzü tutmazdı Bu yüzden, çareyi banyosuna sığınmakta bulmuştu



Dante, belirli bir şeye ilgisini yöneltme yönünden, benzerine az rastlanır bir insandı Bir gün bir sokakta oturup üç saat süreyle elindeki kitabı okudu; kitap bitince oradan uzaklaştı O sokakta o sırada bir şenlik yapıldığını söyledikleri zaman buna inanmak istemedi



De Quincey, okumak üzere aldığı kitapları geri vermezdi Üstelik bunların canına okurdu Elindeki kitap ne denli ender, ne denli değerli olursa olsun, işine yarayacak bölümleri kopya etmek zahmetine katlanmaz, beğendiği sayfaları koparıp alırdı



Ondokuzuncu yüzyıl başlarında yaşamış İngiliz şair Percy Byuhe Shelley bir okuma tutkunuydu Günde on altı saat okuduğu olurdu Hem de oturarak veya yatarak değil; ayakta durarak okumayı severdi


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.