Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cenazeme, gelir, misin

Cenazeme Gelir Misin?

Eski 02-25-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Cenazeme Gelir Misin?



Cenazeme gelir misin?


Biliyorum, hiç beklemiyordun bu daveti Birden geliverdi değil mi? Ansızın vurdu şakağına; saçaktan düşen buzdan kılıçlar gibi Şaşırdın Huzurunun göbeğine irice bir taş savruldu; halka halka titremede gönlünün düştüğü göl şimdi Neşesi kaçtı vaktin; sevinçlerini pervane ettiğin mumlar titredi, bitti Akrep ve yelkovanın ayakları dolandı; beklediğin “az sonra”lar havada asılı kaldı Hüznün ölü kelebekleri kıpırdadı, sızılandı Aşinâlığın tadı bozuldu; acının ketum, kekre sütunları devrildi göğsüne Başını yasladığın uzun saatler, uzanıp uyuduğun bitmez günler vaadlerini yerine getiremeyeceklerini söylediler; yüzleri yerde, mahçup Oyala(n)dığın ağaç gölgeleri çekildi üzerinden Avunduğun/avuttuğun haz perdeleri parelendi Gözlerini ıslatamadan giden yağmurlar elindeki şemsiyeyi uçurdu Konforunu bozmamak için parmak uçlarına basa basa odana giren, kalbini kanatmadan usulca gidiveren uzak acılar yakana dolandı şimdi
“Daha dün konuşmuştuk ama” diyorsun “Ama nasıl olur!”lar çekip çekiştiriyor iki yakanı “Hiç beklenmedik bir ölüm!” “Vakitsiz” “Erken!” “Sürpriz!”

İşine ara vereceksin bugün Kocaman bir pürüz olup çıkıverdim karşına Hızını kestim hayatının Üzerine saldım kaygılarını Köşe bucak kaçtığın korkulara sobelettim seni Ölümle arana koyduğun duvarı yıktım “Ölüm bize de yaklaşırmış/yakışırmış” dedin “Ölmesi kanıksanmış, ölünesi bir yaştayız artık” “Rahmetli” sıfatını ismimin üzerine yumuşak bir şal gibi atıvereceksin

İki yakasında da eksiğim İstanbul’un Vapurların hiçbiri beklemiyor beni iskelede Ben öldüm diye şeritleri eksilmedi otoyolların

Hayret! Ben öldüm bu defa Şimdiye kadar hep başkalarıydı ölen Gitsen de bir gitmesen de bir, bir cenaze olacak cami avlularından birinde

Seni bilmem ama ben bu cenazeye mutlaka gitmeliyim Ayıp olur, çok ayıp Davetlilerin yüzüne bakamam sonra Dediği gibi şairin, bir musallâlık saltanatım bu benim Başroldeyim

Toprağa konulacak adam rolü benim Ardından ağlanılacak adamı ben oynayacağım Hiç itirazsız karanlığa uzanmak bana düştü bu defa Üzerine toprak atılan adamı Unutulmuşluklar altında yüzü erimeye bırakılan adamı Hüzünlerin münasebetsiz müsebbibi olacak adamı Ayakkabısı kendisini beklerken bağları çözülecek adamı Elbiseleri evden çıkarılacak adamı Ben oynayacağım

Yatağı soğuk kalacak adamı Akşam eve dönmeyecek adamı Kapıyı çalması beklenmeyecek adamı Sofrada yeri olmayacak adamı Adı telefon rehberinden silinecek adamı Şehrin dudaklarından yarım ağız çıkmış bir hece gibi önemsizleşecek adamı Ben oynayacağım Sevinçlerin ortasına en fazla bir hıçkırık gibi sokulsa bile hatıraların eşiğinden yüz geri edilecek adamı Resmine bakıp bakıp da ağlanacak (yoksa ağlanılmayacak mı?) adamı “Adı neydi Hani!” diye yokluğu kanıksanacak adamı Soluk bir resimde mahzun bir tebessümün ardında aşklarını saklayan, susturan adamı Ben oynuyorum bugün Sahnedeyim

Beklerim

En öndeki olmalısın ayakta duranların En dik duranı

İşte davetiyen:

Canını çok seven, her günün sabahında burada sonsuzca yaşayacağına yeniden kanan, her lezzetin tükenişinde ölümün yanına uğradığını unutan, her hazzın zirvesinde yakasındaki ölümlü etiketini isteyerek düşüren, her yaz sıcağında içi dünyaya iyiden iyiye ısınan, doğduğu yılın rakamının büyüklüğünün kendisini kabirden uzak tuttuğunu sanarak avunan, kalbinin her atışında ölümlerden döndüğünün farkında olmayan, damarlarının bir köşesinde ansızın geliverecek pıhtılardan yapılmış veda haberleri saklayan, ayrılıkların çatlaklarından giren hüzünleri ölümün nefesi gibi yudumlayan, sevenlerinin gözlerinin ışığına sığınarak ısınan, unutulmayı, yok sayılmayı en ürkütücü uçurum bilen, güzelliğini aynaların kırıklarında arayan, toprağa girmeye üşenen, uzun süredir aramızda yaşayan dostumuz, arkadaşımız, sırdaşımız, kardeşimiz, babamız, evladımız, şimdilik unutmayacağımızı umduğumuz, bir süre unutmaktan utanacağımız, sonra unutacağımız, en sonunda unuttuğumuzu da unutacağımız

senai demirci

doğduğu gün yakalandığı fanilik hastalığından, uzun süredir yatalak olmasına yol açan “her nefis ölümü tadacaktır!” yarasından, ömür boyu sancısını çektiği amansız yaşama rahatsızlığından kurtulup aramızdan ayrıl[maya ayarlan]mıştır

Cenazesi -umulur ki- en uzak zamanda, sızılarının köşe başlarında kılınan cenaze namazını takiben kaldırılacak, gözünden (belki gönlünden) uzak bir yerde unutuluş toprağına gömülecektir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.