|
|
Konu Araçları |
eshabi, evliyalardan, hikayeler, kiramdan, tarihimizden |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerİMAM-I AZAM'IN BABASI VE ELMA Mezhep imamımız îmam-ı A'zam hazretlerinin babası Numan bin sabit hazretleri gençliğinde bir gün ark kenarında abdest alıyordu Tam abdest almaya başlayacağı zaman ark sularına kapılıp gelen bir elma gördü Elmayı nereden geldiğini ve haram veya helal olup olmadığını düşünmeden bir defa ısırdı Hikmeti ilahi o ana kadar elmanın ne olduğunu düşünmeyen Numan, hemen hata ettiğini ve mutlaka elmanın sahibini bulup helal ettirmesini lazım geldiğini düşündü Abdestini alıp namazını eda ettikten sonra suyun- geldiği tarafa doğru gitmeye başladı Elma elinde olduğu halde araya araya elmanın düştüğü bahçeyi ve sahibini buldu Bahçenin sahibine meseleyi anlatıp elmayı, yanlışlıkla ısırdığını ve hakkını helal etmesini istedi, İmam-ı Azam hazretlerinin babasının bu hareketi, elma sahibinin dikkatini çekmişti; Hakkını helal edemeyeceğini, hakkını helal etmesi için bazı şartları olduğunu söyledi Nu'man hazretleri ne isterse yapacağını, yeter ki hakkını helâl etmesini isteyip şartının ne olduğunu sordu Elma sahibi de, hakkını helal etmesi için iki sene bahçesinde çalışması lazım geldiğine ve kendisine iki yıl hizmet etmesinin şart olduğunu söyleyince, Nu'man hazretleri çaresiz kalmıştı; ahirette ceza çekmektense bu dünyada bir şahsa iki sene hizmet etmek daha iyidir diye düşündü ve şartlarını kabul ettiğini söyledi Nu'man hazretleri, bir elmayı yanlışlıkla ısırdığı için elmanın sahibine iki sene hizmet etmiş ve adamın işinde canla-başla çalışmıştı, iki sene dolduktan sonra adama; zamanın dolduğunu ve artık hakkını helâl etmesini istediğini söyleyince, adam, «yine helal etmiyorum, benim bir kızım var onunla evlenirsen ancak o zaman helal ederim» dedi Hazreti Nu'man : «Olur» dedi Adam yalnız kızının kusurlu olduğunu, elinin çolak, gözünün kör, ayağının topal, başının kel, kulağının sağır ve ahlas olduğunu söyleyip, iyi düşünmesini ve sonra pişman olmamasını söyledi Hazreti Nu'man yine düşündü taşındı «ahirette ceza çekmekten iyidir» deyip kızla evlenmeyi de kabul etti Adam hazreti Nu'man'a vermek için kızının büyümesini beklemişti Düğün yapıldı, nikâh kıyıldı, zifaf gecesi hazreti Nu'man'a gelinin olduğu odayı gösterdiler Nu'man hazretleri içeriye girip içerde kendisine söylenen evsafta bir kızın bulunmadığını görünce bir yalnışlık olduğunu zannederek hemen dışarı fırladı ve durumu öradakilere anlattı Çünkü içerde kayın pederin söylediğinin aksine her a'zası yerinde genç ve güzel bir kız kendisini karşılamıştı Kayınpederi bir yanlışlık olmadığını söyleyerek meseleyi şöyle anlattı: «Benim kızım kördür, daha harama bakmamıştır Sağırdır haram dinlememiştir Topaldır gayri meşru yolda yürümemiştir vs» diye sayıp, «senin hanımın o içerde bekleyendir Allah mes'ut etsin» dedi Daha sonra seneler geçip bu evlilikten İmam-ı A'zam dünyaya geldi Annesi İmam-ı A'zam'ı hocaya okuması için teslim etmişti, İmam-ı A'zam unvanına kavuşan o zaman henüz üç yaşında bulunan Sabit üç günde Kur'an-ı Kerîm'i hatmettiği zaman annesi: — «Ah oğlum baban o elmayı ısırmasa idi sen bir günde hatmedecektin» buyurdu * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerBEHLÜL'ÜN PADİŞAHLIĞI Halife Harun Reşid'in kardeşi Behlül Dane Hazretleri bir gün kardeşinin tahtına geçip oturmuştu Birkaç dakika oturmadan hemen sarayın hizmetçileri gördüler Behlül Dane Hazretlerini tahttan indirdikleri gibi bir de temiz dayak attılar Behlül ağlamaya da başlamıştı O anda saraya Harun Reşit gelerek Behlül'ün neden ağladığını sordu Oradakiler Behlül'ün büyük ve affedilmez bir hata ettiğini, tahta çıkıp oturduğunu, kendilerinin de tahttan indirip dövdüklerini söylediler Ağabeyinin ağlamasına üzülen Harun Reşit: — «Behlül böyle hatalardan dolayı dövülür mü?» deyip, özür diledi Behlül Dane Hazretleri kardeşine: — «Kardeşim ben, beni dövdüler diye ağlamıyorum Ben birkaç dakika tahta çıkmakla bu kadar dayak yedim, yarın senin durumun ne olur, ne kadar dayak yiyeceksin diye düşünüyor ve onun için ağlıyorum,» dedi Bu sözler Harun Reşid'in gözlerini yaşarttı — «O halde söyle nasıl hareket edersem kurtulurum,» dedi Behlül Dane Hazretleri de şu nasihatta bulundu: — Adaletle hükmet, kimseyi incitme, millet senden memnun olup sana dua etsinler Ancak o zaman kurtulursun * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerYAVUZ SULTAN SELİM'İN SON SÖZÜ Yavuz Sultan Selim, hayatının son demlerinde yanından ayırmadığı doktoru Hasan Can'a hasta yatağında bulunduğu bir sırada: — Hasan, beni nasıl görüyorsun, dedi Hasan Can: — Sultanım Allah'a kavuşmak zamanıdır O'na yöneliniz! dedi Yavuz: —— Ya Hasan bunca zamandır sen bizi kiminle sanıyorsun? Allah'a karşı bir kusurumuz mu var?, dedi Hasan Can: — Sultanım hiç bir zaman sizin için öyle düşünmedim ve düşünmem Yalnız şu var ki her zamanki halinizle şimdiki haliniz mukayese edilemez Ben bu bakımdan size hatırlatmak istedim, demişti ki Padişahın ağzından artık son defa Lailahe illallah, Muhammedün Resûlüllah dediği duyuldu Yavuz Sultan Selim şehadet getirerek ruhunu teslim etti * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerCENNETE İLK GİREN KOCASINA SADIK KADINDIR Hazreti Fatımatüzzehra (ra) Hazretleri bir gün babası Peygamberimiz (sas)'e: — Babacığım cennete en önce kadınlardan kim girecek? diye sordu Peygamberimiz (sas): — Falan mahallede bir kadın var O kadın ilk cennete girecek kadındır, buyurdular Hazreti Fatıma çok merak etmişti: — Benden de mi evvel girecek babacığım? diye sordu Hazreti Peygamberimiz: — Senden de evvel girecek, istersen git de bir tanış O zaman sen de neden önce onun gireceğini öğrenirsin, buyurdular Hazreti Fatıma'nın o kadın hakındaki merakı iyice artmıştı Bir gün kadının evini sora sora buldu, kapısını çaldı, içerden ihtiyar bir kadın sesi duyuldu: — Kim o? Hazreti Fatıma, kendisini tanıtıp görüşmek istediğini söylediğinde kadın: — Canım sana feda ey Allah Resulünün kızı Sizinle çok görüşmek arzu ederdim Fakat dışarı çıkmadığım için ziyaretinize gelemedim Sizin beni arayıp bulmanız benim için bir lütuftur Ancak ne var ki ben kocamdan izin almadan size kapıyı açamayacağım Sizden çok özür dilerim Yarın gelirseniz içeri girmeniz için izin alır kapıyı açarım, görüşürüz, dedi Hazreti Fatıma geri gitti, kadın da meseleyi anlatıp kocasından izin aldı İkinci gün kadınla görüşeceğine emin olarak gelen Hazreti Fatıma yanına Hazreti Hasan'ı da alarak geldi Kadının kapısını çalarak geldiğini bildirdi Fakat kadın Hazreti Fatıma'nın yanında bir çocuk bulunduğunun farkına varmıştı Hazreti Fatıma'ya: — Yanınızda bir de çocuk var Ben yalnız sizin için izin almıştım, içeri siz girebilirsiniz, fakat çocuk dışarda kalır, isterseniz yarın gelin onun için de izin alayım, beraber içeri girersiniz, dedi Hazreti Fatıma ikinci defa içeri giremeden geri döndü Üçüncü gün yanına Hazreti Hüseyin'i de alarak gitmişti- Kapıda yine aynı durumla karşılaşarak Hüseyin'i içeri alamayınca geri dönmek mecburiyetinde kaldı Üçüncü gün üçü birden gittiklerinde kadın kocasından her üçü için de izin almıştı, içeri girdiler Hazreti Fatıma bir de baktı ki, içerde kendisini karşılayan dışarda sesinden tanıdığı kadın değil Genç ve güzel bir kadın Hayretle sordu: — Sizinle dışardan konuşurken sesiniz başka idi, şimdi başka, bu nasıl oluyor? dedi Kadın; — Sizinle konuşurken sesim dışarıya çıkmakta idi Ben de sesimi yabancı erkek duyar da günaha girerim diye ağzıma taş parçası alarak konuşuyordum Şimdi ise o taşı çıkardım, dedi Hazreti Fatıma'nın gözleri yaşarmıştı Babasının neden cennete evvelâ bu kadının gireceğini söylediğini anladı Kadın Hazreti Fatıma (ra)'ya: — Ey Allah'ın Resulünün kızı! Acaba ben kocama karşı vazifemi ifa etmiş oluyor muyum? "Allah beni kocama itaatsizlikten dolayı hesaba çeker diye korkuyorum, dedi Hazreti Fatıma babasının müjdesini bildirdi: — Hayır! Sen bil'akis babamın cennete ilk girecek kadın diye müjdelediği birisin Hiçbir kadın sizin yaptığınızın onda - birini bile yapamaz, dedi Ve cennete ilk girecek olan kadınla bir hayli sohbet ettikten sonra müsaade isteyerek oradan ayrıldı * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerHARUN REŞİD'İN ALLAH KORKUSU Halife Harun Reşit karısı Zübeyde hanımla sohbet ediyorlardı Karısı Harun Reşit'e: — Sen tebeanâ karşı Hazreti Ömer gibi adil olmadıkça cennete gireceğini sanma! Zalim olursan cehennemliklerden olursun, dedi Harun Reşit karısının bu ithamına tahammül edemeyerek: — Ben Allah'ın cennetlik kullarındanım Eğer bu sözümde yalan varsa sen benden üç talak boş ol, diyerek yemin etti Zübeyde hanım islâmî emirlere bağlı bir kadındı Kocasının böyle söylemesine karşı: — Ey Harun! Aşare-i mübeşşereden başka cennetlik olduğu dünyada iken belli olan kim var? Sen nasıl böyle konuşuyor ve yemin ediyorsun? Bu sözden sonra aramızda ayrılık kesinleşmiştir, dedi ve Halife Harun Reşit'ten ayrıldı Bir daha da yanına yaklaşmamaya karar verdi Harun Reşit müşkül durumda kalmıştı Zamanının meşhur alimlerini çağırarak meseleyi anlatıp karısının boş olup olmadığını sordu Bütün alimler nikâhın zail olduğunu bir daha evlenebilmeleri için hülle yapılması lâzım geldiğini söylediler Harun Reşit'in bazı yakınları durumu bir de İmam-ı Yusuf'a sormayı tavsiye ettiler Halife İmam-ı Ebu Yusuf'u çağırtıp durumu bir de ona anlattı İmam-ı Ebu Yusuf: — Ey Emirel Mü'minin siz hiç sadece Allah korkusundan dolayı işlemeye azmettiğiniz bir hatadan vazgeçtiniz mi? diye sordu Harun Reşit kısa bir müddet düşündükten sonra başından geçen ibretli bir hâdiseyi şöyle anlattı: — Memleketimizde uzun süren bir kıtlık hüküm sürmekte idi Ben de halife olmam dolayısıyla hazineden halka erzak dağıtıyordum Bir gün yoksullar içerisinde genç ve güzel bir kadın gelip kocasının ihtiyar olduğunu ve çocuklarının aç kaldıklarını söyliyerek erzak istedi Rüşvet olarak da hiç uygun olmayan tekliflerde bulundu Kadının bu teklifi bana çok büyük tesir icra etti ise de kadından uzaklaştım ve Allah korkusundan günlerce tevbe - istiğfar ettim diye anlattı İmam Ebu Yusuf: — Senin söylediklerin Zübeyde hanımla aranızda yapılan nikâhı bozmamıştır Çünkü Cenab-ı Allah: «Ve Limenhâfe makame Rabbihî cen-netan« buyurarak Allah'dan korkanlara iki cennet olduğunu beyan ediyor Sen de Allah'tan korktuğuna göre nikâhınız bozulmamıştır, diye fetva verdi İmam-ı Ebû Yusuf'un bu fetvası kendisine bildirilen Zübeyde hanim Harun Reşit'le beraber yaşamaya razı oldu * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerHAZRETİ ALİ'NİN KÂFİRİ AFFI Bir harpte Hazreti Ali (ra) bir kâfirle çarpışıyor ve kâfir usta bir savaşçı olduğu için bir türlü mağlup edemiyordu Tam karşı karşıya geldikleri bir sırada Hazreti Ali: — «Ya Allah!» diyerek kâfirin üzerine hücum edip yere yatırdı Çıkıp göğsü üzerine oturduktan sonra hançerini çıkarıp geberteceği sırada kâfir Hazreti Ali'nin yüzüne tükürdü Kâfir, bunu Hazreti Ali gazaba gelsin de; daha çabuk öldürsün diye yapmıştı Hazreti Ali hemen kâfirin üzerinden kalkarak onun da ayağa kalkmasına müsaade etti Kâfir şaşırmıştı: — Ya Ali, ben seni kızdırmak için yüzüne tukurdum, sense beni tam öldüreceğin sırada serbest bıraktın Bunun sebebi nedir? diye sordu Hazreti Ali kâfire şu cevabı verdi: — Ben bu harp meydanında Allah rızası için çarpışıyorum Sen yüzüme tükürdüğün zaman içimde sana karşı bir hissi nefret belirdi, seni öldürmüş olsa idim Allah için değil de nefsime yapılan hakaretten dolayı öldürmüş olacaktım Bundan dolayı seni öldürmekten vazgeçtim, dedi Kâfir Hazreti Ali'nin bu âlicenaplığına hayran kalarak İslâmiyeti kabul edeceğini ve İslâm dinini ta'rif etmesini istedi Hazreti Ali İslâmiyetin şartlarını öğretip adam şehadet kelimesi getirerek müslüman oldu * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerKASİDE-î BÜRDE Mekke-i Mükerreme fethedilmişti Hazreti Resulü Ekrem'e düşmanlık eden ve daima aleyhinde söz söyleyen on kişi Peygamberimiz tarafından idama mahkûm edilmişti Bu idamlıklar içerisinde meşhur arap şairlerinden Kaab bin Züheyr de vardı Kaab bin Züheyr Mekke fethedilir edilmez, hemen Mekke'den kaçmıştı Fakat huzursuzdu Kaab bin Züheyr'in kardeşi Büceyr, bir gün Resûlüllah'ın huzuruna çıkarak: — Ya Resûlallah! Kardeşim Kaab huzurunuza gelse kabul eder misiniz? diye sordu Hazreti Peygamberimiz: — Kabul ederim, ey Büceyr! buyurdular Büceyr, kardeşi Kaab'a haber göndererek af edildiğini bildirdi Kaab çok sevinmişti Koşarak Resûlüllah'ın huzuruna vardı, İslâmiyetin şartlarını öğrenerek müslüman oldu Resûlüllahın huzurunda Peygamberimizi medheden bir kaside inşad etti Kaside Peygamberimizin çok hoşuna gitmişti Sırtından bürdesini çıkararak Züheyr'e hediye etti Bu kasidenin ismi de ondan sonra Kaside-i Bürde olarak kaldı, (îmam Busıyrinin yazdığı ise Kaside-i Bür'e'dir) * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerİBRAHİM EDHEM'İN HAMAM PAHASI İbrahim Edhem Hazretleri bir gün hamama girmek istemiş Hamamcıya: — Param yok, hamama girmeme müsaade etmez misiniz? demişti Hamamcı parasız hamama girilmez diyerek hamama sokmadı, İbrahim Edhem Hazretleri ısrar etti ise de hamamcı kabul etmedi Boynu bükük olarak hamamdan ayrılan İbrahim Edhem Hazretleri, öyle bir bağırış bağırdı ki yer gök çın çın öttü Bu sesi duyan halk, ağlamakta olan İbrahim Edhem Hazretlerinin başına toplanıp: — Bu kadar feryada hacet yok, hamam parasını biz verelim de ağlama!, dediler İbrahim Edhem Hazretleri toplanan kalabalığa şöyle seslendi: —— Ey ehalî! Siz, benim hamama giremediğim için mi ağladığımı sanıyorsunuz? Ben hamama giremediğim için ağlamıyorum Ben dünyada iken parasız hamama bile sokmuyorlar Ya ahirette de senin cennete girecek bir amelin yok diye kapıdan geri çevrilirsem benim halim ne olur? diye ağlıyorum Çünkü salih ameli olup oraya girmeyi hak etmeyenleri içeri sokmayacaklar, buyurdu * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerİMAM-I BİRGİVİ HAZRETLERİNİN BÜYÜKLÜĞÜ Meşhur İslâm âlimlerinden İmam-ı Birgivî Hazretleri zamanın Şeyhülislâmı tarafından verilen bir fetvayı yırtmış ve fetvanın yanlış olduğunu söylemişti Verdiği fetvanın yırtıldığını haber alan Şeyhülislâm, Birgivî Hazretlerini hesap sormak için huzuruna çağırdı Şeyhülislâmın makamına varan Birgivî Hazretleri namaz kılmakta olan Şeyhülislâma selâm verip içeri girdi Şeyhülislâm namazı bitirdikten sonra: , — Namaz kılan bir kimseye selâm verilir mi? diye sordu İmam-ı Birgivî Hazretleri ise: — Biliyorum namaz kılan bir kimseye selâm verilemez Lâkin siz benim içeri girdiğimde namaz kılmıyor, içeri çok karanlık şu pencereyi nasıl büyütmeli diye düşünüyordunuz Ben de sizi pencere ile meşgul görüp selâm verdim, dedi Şeyhülislâm, Birgivî Hazretlerinin kemalâtını anlamıştı Böyle bir kâmil insanı ayağına çağırdığından dolayı özür diledi Yemek vakti oldu Yemek yiyeceklerdi Şeyhülislâmın maiyeti davet edildi Sofra hazırlandı Herkes mükellef vaziyette kurulmuş olan sofraya oturdular Birgivî Hazretleri ise onların yemeğine hiç iltifat etmeyerek kendi torbasından zeytin - ekmek çıkarıp yemeye başladı Şeyhülislâm ve diğer misafirler, Birgivî Hazretlerine hazırlanan yemekten niçin yemediğini sordular Birgivî Hazretleri eliyle yemek yiyenlerin gözlerini yukarıdan aşağıya bir sıvazlayınca, gördüler ki kendi yemekleri, o iştahla - zevkle yedikleri yemek kokmuş leşten ibaret Kokmuş leşin üzerinde gezen kurtları görünce onlar da şaşırdılar nasıl bu yemeği yediklerine Birgivî Hazretleri himmet edip tekrar normal hale avdet ettiklerinde İmam, bir de kendi ekmeğini elinin içine alıp sıktı ki, elinden süzülmüş balın damladığını gördüler Çünkü onların yediklerine kul hakkı karıştığı için haram olmuş, Birgivîninki ise kendi elinin emeği olduğundan helâldi * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerALLAH'A ŞÜKRETTİĞİ İÇİN OTUZ YIL TEVBE ETTİ Büyük Allah dostlarından Sırrı Sakatî Hazretleri esnaflık yapardı Bir kere dükkânlarının "bulunduğu çarşıda yangın çıkmış, bütün dükkânlar; terlikçiler, örücüler, elbiseciler tamamen yanmıştı: Halk yangın yerine koşmuş, kimin dükkânı yanmış kimin yanmamış diye bakıyorlardı Yangın yerinden ayrılan bir zata rastlayan Sırrı Sakatî Hazretleri: — Benim dükkân da yanmış mı? diye sordu Adam: — Bütün dükkânlar yandığı halde seninki yanmamış, dedi Sırrı Sakatı Hazretleri: — Oh! Şükürler olsun, dedi Fakat dönüp evine geldikten sonra hata ettiğini anlayarak: — Ya ben yanmasında hayır olan bir şeyin yanmamasına oh çekip, Allah'a şükrettiysem, ne günahlar işlemiş olurum, diye tam otuz yıl gözyaşı dökerek ağladı Cenab-ı Allah'dan affını diledi Ya bizler Her sözü Allah'a isyan olan bizler * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerBİR ÇÖP İÇİN AZAP İsa aleyhisselâm bir kabristandan geçerken azap gören bir ehl-i kubur görüp Cenab-ı Allah'tan sebebini sual etti Allah (CC) : — «Ya îsa dua et de o kulum dirilsin, sen de kendisinden niçin azap olunduğunu sor!» buyurdu Hazreti İsa duada bulunarak mevta dirildiğinde niçin azap olunduğunu sordu Azap gören zat: — «Ya îsa, ben dünyada iken hamallık yapardım Bir gün odun taşırken sahibinin haberi olmadan taşıdığım odundan bir çöp koparıp dişimi karıştırdım, işte Cenab-ı Allah bana bunun için azap etmektedir» deyip kabrine geri girdi * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerBİR ÇÖP İÇİN AZAP İsa aleyhisselâm bir kabristandan geçerken azap gören bir ehl-i kubur görüp Cenab-ı Allah'tan sebebini sual etti Allah (CC) : — «Ya îsa dua et de o kulum dirilsin, sen de kendisinden niçin azap olunduğunu sor!» buyurdu Hazreti İsa duada bulunarak mevta dirildiğinde niçin azap olunduğunu sordu Azap gören zat: — «Ya îsa, ben dünyada iken hamallık yapardım Bir gün odun taşırken sahibinin haberi olmadan taşıdığım odundan bir çöp koparıp dişimi karıştırdım, işte Cenab-ı Allah bana bunun için azap etmektedir» deyip kabrine geri girdi * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerÜÇ YARALIYA DA NASİP OLMAYAN SU Peygamberimiz samanında Yermük Savaşı vuku bulmuştur Bu savaşta eshap, birçok şehit vermiş ve birçok eshap da gazilik şerefi kazanmıştır, işte bu harpte vuku bulan bir hâdise; eshabın biribirine şe-hadet şerbeti içerken bile nasıl bağlı olduğunu göstermektedir Şöyle ki; Huzeyfetül Adevî isimli sahabî, harpte kahramanca savaşan amcası oğlunun yaralanarak yere düştüğünü gördü Yanında bir miktar su bulunuyordu Yere düşerek inlemeye başlayan amcası oğlunun yanına yaklaştı Suyu ona vereceği sırada, başka bir yaralının «Su! Su!» diye bağırdığı duyuldu, Şehadet şerbetini içmek üzere olan amcasının oğlu, hemen Huzeyfe'ye eliyle işaret ederek suyu ona götürmesini istedi Hazreti Huzeyfe suyu hemen ona götürdü O anda başka bir yaralı yine ölüm anında idi «Su! Su!» diye inliyordu Suyu içmek üzere olan ikinci yaralı da Hazreti Huzeyffe'ye eliyle işaret ederek suyu öbür kardeşine götürmesini bildirdi Hazreti Huzeyfe suyu alarak üçüncü yaralının yanına yaklaştığında, irtihal etmiş olduğunu gördü Hemen kendisine en yakın olan ikinci yaralıya suyu götürmek için koştuğunda, onun da göçmüş olduğunu gördü Bu sefer bari amcam oğlu içsin diyerek, amcası oğlunun yanına geldi ki o da ahirete gitmiş Hiç kimseye nasip olmayan su, böylece Hazreti Huzeyfe'nin elinde kaldı * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerBEYAZİT-I BESTAMİ VE KARINCALARIN VATANI Beyazıt-ı Bestamî Hazretleri hacca gitmiş, gelirken de Hemedan şehrine uğramıştı Hemedan'da pazara çıkıp, Usfur çiçeği tohumu aldı Hemedan'dan devesine binip Bestam'a geldi Usfur çiçeğinin tohumunu çıkarmak icre torbayı açıp baktığında Hemedan'dan torbanın içine bir miktar karıncanın da girmiş olduğunu gördü Ne yapması lâzım geldiğini düşünen Bestamî Hazretleri: — «Böyle çalışkan bir mahluku vatanından ayırmaya benim hakkım yok» diyerek, karıncaları geri Hemedan'a götürmeye karar verdi O kadar yolu kat'eden Hazreti Beyazıt, karıncaları götürüp aldığı yere geri bıraktı * * * |
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden Hikâyeler |
07-12-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eshab-İ Kiram'dan, Evliyalardan, Tarihimizden HikâyelerBAŞINA SICAK KÜL DÖKÜLEN BEYAZIT Kibar-ı Evliyadan Beyazıd-ı Bestamî Hazretleri; bir gün hamama girmişti Hamamdan çıkıp evine giderken iki katlı bir evin dibinden geçiyordu, yukarıdan tepesine bir leğen sıcak kül döküldü Başındaki sarığı ve cübbesi yanan Allah dostu: — «Şükürler olsun ya Rabbi!» diyerek elini yüzüne sürdü Sonra yanındakilere dönerek şu vecizeyi söyledi: — Ben ateşe lâyık bir kulum Hiç başıma kül döküldü diye kızar mıyım? * * * |
|