Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel > Gebelik & Doğum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gebelik, sorunları

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #31
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




33 Hafta

Bazı anne adaylarının ileri gebelik haftalarına kadar "karınları çıkmayabilir" Bu, doktorunuz ultrasonda bebeğinizin ölçülerini normal bulmuş olmak şartıyla bebeğin gelişmesinde bir problem olmasından değil, anne adayının yapısal özelliklerinden kaynaklanan bir durumdur

Daha önceki haftalarda öğrendiğiniz gibi, ayak bileklerinde şişmeler normal gebelik bulguları olarak kabul edilir Ancak elde ve yüzde şişme, şiddetli baş ağrısı, sinek uçuşması, şimşek çakması, şişmelerin 2-3 gün gibi bir süre içinde aniden artması, karın ağrısı, bulantı-kusma, kendinizi hasta hissetme gibi durumlarda preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) söz konusu olabileceğinden doktorunuza başvurmalısınız Tansiyon yükselmesi, idrarda protein ve vücutta şişmeyle seyreden bu hastalık ciddi bir durumdur

Bu gebelik haftasından önceki iki hafta boyunca bebeğinizin amnios sıvısı miktar olarak en yüksek aşamadaydı Doğuma kadar da miktarı (nispeten) sabit kalır Amnios sıvısı bebeğinizi dış ortama karşı koruyan steril bir sıvıdır Bebeğiniz bu sıvıyı yutar, akciğerlerinden ve cildinden de emilerek kana geçer Eksilen sıvı bebeğinizin idrar yapmasıyla yeniden tamamlanmış olur Sıvının içinde bebeğinizin vücut biyokimyasını yansıtan maddeler dışında, cildinden dökülen hücreler, verniks, lanugo ("tüy") gibi maddeler de bulunur

Bebeğin sıvısının azalması kordona baskı oluşması riskini artırması nedeniyle ciddi bir durumdur Her ultrason değerlendirmesinde doktorunuz bebeğinizin gelişmesi yanında mutlaka amnios sıvısı miktarını da değerlendirmektedir

Bebeğinizin beyin dokusunun hızlı bir şekilde büyümesi nedeniyle bu hafta içinde baş ölçüleri de nispeten hızlı bir şekilde büyür Yandaki ultrason resminde BPD (Biparietal diameter=bebeğinizin enlemesine baş çapı) ölçümünü görüyorsunuz

Cilt altında yağ dokusu depolanmaya devam ettikçe bebeğinizin rengi kırmızıdan pembeye dönmeye başlar Testisler artık tümüyle karın boşluğundan normal yerleri olan skrotuma inmişlerdir

Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 42 cm ve ağırlığı 2000 (1480-2750) gram!

--->: Gebelik & Sorunları frmacil dördüncü 4 sayfa --->: Gebelik & Sorunları

Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #32
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




34 Hafta

Braxton-Hicks kasılmaları (hazırlayıcı kasılmalar) bu haftadan itibaren biraz sıklaşabilir

Yanda bebeğinizin ultrasonda hemen göğüs kafesinin altından alınmış bir kesitini görüyorsunuz Bu kesitte karaciğer ve içindeki damar yapıları gözleniyor Bu haftadan itibaren bebeğinizin solunum hareketleri giderek artan sıklıkta bu kesitte gözlenebilir Bebeğiniz tarafından bu solunum hareketleri dış dünyadaki gerçek solunuma hazırlık olarak sıklıkla uygulanır Bu hareketlerin varlığı bebeğinizin sağlıklı olduğunu gösteren en önemli bulgulardan biridir

Doktorunuzdan size bu hareketleri göstermesini mutlaka talep edin, zira içinizdeki canlının marifetlerine bu hareketleri görerek daha yakından tanık olabilirsiniz :-))

Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 43 cm ve ağırlığı 2200 (1680-2930) gram!


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




35 Hafta

Ne kadar vurgulansa az: "Bebek hareketlerine dikkat" Bebek hareketleri bebeğinizin sağlıklı olduğunu gösteren en önemli bulgulardan biridir Sağlıklı bebek, fazla enerjisini hareket ederek harcar

Bu hareketler bebeğinizin kaslarının gelişmesi açısından önemlidir Bebeğiniz ayrıca yaptığı solunum hareketleriyle solunum kaslarını da güçlendirerek dış dünyaya hazırlanır Çeşitli nedenlerle (sizin uzun süredir aç olmanız, yorgun olmanız, uykusuz olmanız gibi) bebeğiniz belli zamanlarda nispeten daha az oynayabilir Hareket azalmasının tanımını her anne adayı kendisi yapmalıdır Düzenli olarak hareket etmekteyken, hareket etme alışkanlıkları aniden değişen bir bebekte mutlaka problem olması gerekmez, ancak ileri inceleme amacıyla NST (nonstres test) yapılması gerekebilir

Yandaki ultrason kesitinde ince uzun çizgiler bebeğinizin uyluk kemikleridir Uyluk kemiği insan vücudunun en uzun kemiğidir ve bu kemiğin uzunluk ölçümü üçüncü trimesterde yapılan gebelik haftası tayininde hata payı en düşük olan incelemedir Her ultrason incelemesinde doktorunuz bu kemiğin uzunluğunu da mutlaka ölçmektedir

Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 44 cm ve ağırlığı 2490 (1850-3200) gram!


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #34
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




36 Hafta

Bu haftadan itibaren artık doktorunuza haftalık gitmelisiniz

Artık gebelik sürenizin tamamlanması için yaklaşık dört hafta kaldı ve içinizi bir heyecan kaplamaya başladı bile İlk gebeliğinizse sürekli olarak aklınızda "nasıl olacak acaba?" düşüncesi olabilir Doğum yapacağınız yeri ve yatacağınız odayı görmek rahatlamak açısından oldukça faydalı olabilir Doktorunuz size bu imkanı muhtemelen tanıyacaktır

Bebeğinizin artık yağ dokusu giderek artıyor ve buna bağlı olarak kolları ve parmakları boğum boğum ortaya çıkmaya başladı :-) Bu haftanın sonundan itibaren doğsa bile "erken doğuma" bağlı bir problem yaşama riski çok düşük Miadında bir gebelik 38-42 haftalar arasında olmasına karşın biz doktorlar 36 haftadan itibaren doğan bebekleri preterm (prematüre) olarak tanımlamayız

Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 46 cm ve ağırlığı 2700 (2080-3330) gram!


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #35
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




37 Hafta

Bu haftadan itibaren ev işlerinden de izne ayrılın Eşiniz ve yakınlarınız tüm evi işi görevlerini seve seve sizin yerinize yaparlar Ne de olsa ailenin odak noktası sizsiniz

Çocuklar yeni gelecek bir kardeş için hem sevinirler, hem de onlara olan yoğun ilginin azalmasından korkarlar Şimdiden "yeni gelecek bebeğin yeri ayrı, senin yerin ayrı" mesajını vermeye başlamanızda fayda var

Ağırlaştınız mı? "Ağırlaşmak" ne anlama geliyor? Bebek yavaş yavaş "aşağıya inmeye başladı" mı? Yoksa bebek hareketleri mi ağırlaştı? Her ikisi de doğru

Bebeğiniz artık her geçen gün yaklaşık 25-30 gram ağırlaşıyor ve yeri de giderek daraldığından hareketlerini daha farklı hissetmeye başladınız Ayrıca bebeğiniz başını yavaş yavaş doğum kanalının girişine doğru yönlendirmeye başladı Buna bağlı olarak karnınızın en üst seviyesi biraz aşağıya inmiş olabilir Bu gebelik haftasında sıklıkla yaşanan bir durumdur bu

Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 47 cm ve ağırlığı 2850 (2250-3500) gram!

Unutmayın: Miadında bir bebek 2500 gram ile 4000 gram arasında doğar Yani normal doğum kilosu spektrumu oldukça geniştir

Bu hafta biraz doğum olayına ısınmaya başlayın


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #36
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




38 Hafta

Evet, artık sınıra girdiniz Doğumların %75'i 38-42 gebelik haftaları arasında gerçekleşir Yaklaşık %6 anne adayında doğum ağrıları 42 hafta dolmasına rağmen başlamaz Geri kalan %20 anne adayı ise bebeğini 38 haftadan önce doğurur Muhtemel doğum tarihinizi belirlerken son adet tarihinizin ilk gününü girdiğinizden eminseniz, sitenin otomatik hesaplayıcısının size verdiği tarihte doğum yapma şansınızın yalnızca %5 olduğunu bilmelisiniz Anne adaylarının büyük kısmı bu tarihten beş gün önceki ve beş gün sonraki tarihlerden birinde doğum yaparlar

Bu haftadan itibaren artık doğum sancıları her an başlayabileceğinden sancıların nasıl bir şey olduğu hakkında bilgi sahibi olmalısınız

Gerçek doğum sancılarının başladığını ve artık çantanızı alıp hastaneye gitmeniz gerektiğini nasıl anlayacaksınız?

Gerçek doğum sancılarının en önemli özelliği düzenli aralıklarla oluşmalarıdır Önceleri daha az sıklıkla ancak yine de düzenli aralıklarla gelen doğum sancıları belli bir aşamadan sonra tipik olarak 10 dakikada üç kez ortaya çıkar ve her bir kasılma yaklaşık 50 saniye sürer Gerçek sancılar istirahat etmekle geçmez Şiddeti de zaman içinde giderek artar Kasılmaları karnınıza ellediğinizde rahatlıkla hissedebilirsiniz Eğer kasılmalarınız belli bir düzene girmişse ve istirahatla geçmiyorsa hastaneye gitme zamanıdır

"Nişan" denilen hafif kanlı-sümüksü akıntı, serviksteki bebeği koruyucu tıkacın atılmasından ibarettir Ek bir belirti ya da şikayet yoksa beklemeye devam edebilirsiniz Genellikle nişandan sonraki ilk iki günde doğum başlar

Bebeğiniz günde yaklaşık 25-30 gram almaya devam ediyor

Barsaklarında mekonyum adı verilen ilk dışkı da giderek birikmeye başladı Bu dışkı normal şartlarda doğumdan sonraki ilk 24 saatte çıkarılır


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #37
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




40 Hafta

Evet, işte sihirli rakam: 40 Bu haftanın sonunda doğum yapmış olma olasılığınız yüksek Belki de biraz daha bekleyeceksiniz Panik olmayın Olağan doktor kontrollerinize gitmeye devam edin Doktorunuzun, hastanenin ve gerekli olan diğer telefonların yazılı olduğu kağıdı tetkiklerinizin bulunduğu doğum dosyasına yerleştirin ve bu dosyayı görünür bir yerde bulundurun

Mutlaka muhtemel bir trafik sıkışıklığı durumunda hastaneye ulaşabileceğiniz kestirmeleri de öğrenmişsinizdir Arabanın benzin deposu dolu değil mi?

Doğum sancılarınızın başlaması dışında doktorunuza hemen haber vermeniz gereken diğer durumları da hatırlayın: Bebek hareketlerinin azalması, suyunuzun gelmesi, kanama olması, karnınızda şiddetli ağrılar veya normalden farklı bir şeyler olduğunu düşündüğünüz her durumda doktorunuzu arayın

Yandaki resimde bebeğinizin doğum kanalına girişini görüyorsunuz Pelvis (leğen) kemiklerinin oluşturduğu "çatı" içinde etrafı kas ve bağdokusu ile kaplı yaklaşık 10X10 cm çapında bir kanal olan doğum kanalı, bebeğin dış dünyaya açıldığı yoldur Bu kanalın içi dümdüz bir yol değil, girintili çıkıntılıdır Uterusun kasılmaları, leğen kemiklerinin oluşturduğu doğal tümsek ve çıkıntılar ona nereden nasıl geçmesi gerektiğini gösterir

Bebeğiniz leğen kemiklerinin üst sınırlarının oluşturduğu kanal girişine başını yatay sokar, kanalın ortasına geldiğinde başını 90 derece hareket ettirerek yüzünü size doğru döndürür, kanalın çıkışına geldiğinde halen bu pozisyondadır ve bu şekilde başını çıkarır Baş çıktıktan sonra omuzların da doğum kanalına girebilmesi için başını sizin bacaklarınızdan birinin iç yüzüne doğru döndürür Bu esnada doğum yardımı yapan kişinin yardımıyla tüm vücut doğurtulur

Dünyanın her doğum hanesinde şu anda doktorlar ve ebeler doğum başındalar Siz de henüz katılmadıysanız kısa bir süre içerisinde senaryoya başrol oyuncusu olarak katılacaksınız

Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 50 cm ve ağırlığı 3350 (2770-3900) gram!


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #38
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




41 Hafta

42 haftadan itibaren gebelik miad geçmesi olarak adlandırılır

Bu haftanın sonunda yani 42 haftaya girdiğinizde henüz doğum başlamamışsa doktorunuz doğumu gerçekleştirmek için size bazı önerilerde bulunacaktır

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, sizin son adet tarihinizin ilk gününü doğru olarak hatırlamanız ve bu son adet tarihinin gebeliğin ilk haftalarında yapılan bir ultrasonla teyit edilmiş olmasıdır

Tıbbi inceleme ve önceki ultrason incelemelerinizin dikkatli bir şekilde gözden geçirilmesi sonrasında gebeliğin gerçekten 42 haftaya girdiği belirlendiğinde (bu haftanın bitiminde) doğum gerçekleştirilmelidir
Normal doğuma engel teşkil edecek bir durum saptanmamışsa doğum eylemi suni sancıyla başlatılmaya çalışılır

Normal doğuma engel teşkil edecek bir durum söz konusuysa doğum sezaryenle gerçekleştirilir


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #39
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




SEZERYAN MI NORMAL DOĞUM MU ?

Artık günümüzde bu sorunun pek anlamı kalmamıştırÇünkü tıp ilerledikçe doğum daha kolay ve ağrısız hale getirilmiştir Fakat iki doğum şekli arasında karar vermek durumunda iseniz her iki doğum şekli hakkında bilgi edinerek sağlıklı bir karar verebilirsinizAnne ve baba adaylarını 40 hafta boyunca en çok düşündüren konuların başında doğum şeklinin nasıl olacağı gelmektedir Özellikle ilk gebelik tecrübesini yaşayan çiftler etrafında tecrübeli saydıkları kişiler tarafından yöneltilmekte ve çoğukez yanlış bilgilendirilmektedirlerNormal doğum ya da sezaryen; Her iki yöntemin de avantaj ve dezavantajları vardır

Normal Doğum
Normal doğum milyonlarca yıldır bütün memeli varlıkların soylarını devam ettirmekte kullandıkları yöntemdir En önemli avantajı normal ve fizyolojik olmasıdırDoğum sonrası anne birkaç saat içinde normal aktivitesine dönebilmekte çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabilmektedir Normal doğumu takiben gebelik öncesi yaşantısına hemen dönebilmekte ve hastanede kalış süresi son derece kısa olmaktadır Bebek açısından ise avantajı doğum esnasında sıkışıp büzüşen bebeğin akciğerlerinin soluk alıp vermeye daha hazırlıklı olmasıdır Ayrıca anne ve bebek arasında duygusal temas daha kısa sürede ve güçlü başlamaktadır

Sezaryen
Sezaryen anne karın boşluğuna girilerek rahimin açılması ve bebeğin bu şekilde doğurtulmasıdır Son yıllarda sezaryen doğumlarda çok büyük bir artış göze çarpmaktadır Bu artışta en önemli faktör anne adaylarının normal doğumdan korkması ve kendilerinin sezaryen olmayı istemeleridir Sezaryenin en önemli avantajı bebek açısından riskleri en aza indirmesidir Sezaryen doğumda yukarıda normal doğumda bahsedilen risklerin hemen hemen hepsi bertaraf edilmektedir Ancak sezaryen ile doğan bebeklerde doğum sonrası ilk birkaç günde solunum sıkıntısı gelişme olasılığı biraz daha fazladır Buna karşılık sezaryen ile doğum anne açısından normal doğuma kıyasla daha problemlidir Genel anestezi riski çok düşük de olsa bulunmaktadır Bu risk epidural anestezi ile ortadan kaldırılabilir Ameliyat sonrası hastanın kendine gelmesi ve bebeğini emzirmeye başlaması 2-3 saati almakta, annenin ağzıdan beslenmeye başlaması ise ortalama 8 saat sonra olmaktadır Genelde ameliyat sonrası 2 ya da 3 gün hastanede yatması gereken annenin ameliyattan 8 saat sonra ayağa kalkıp dolaşmaya başlaması normal doğuma göre biraz daha problemli olmaktadır Hastanın normal hayatına dönmesi genelde 4-5 gün kadar sürmektedir Ameliyat sonrası ilk birkaç saat oldukça ağrılı geçmektedir Ayrıca yine ameliyattan sonra kişinin en az 6 ay ağır işlerden kaçınması uygun olur Uzun dönemde ise dikiş yerlerinde zaman zaman ağrılar olması ve karın içinde ameliyat bağlı yapışıklıklar sezaryenin diğer komplikasyonlarıdır

Doğum sancılarının belirli bir amacı vardır Her sancı sizi bebeğinize biraz daha yaklaştırır Doğum sırasında başvurulan ağrı giderme metodları hakkında biraz bilgi verelim

AĞRI GİDERME METODLARI

EPİDURAL :Bu anestezi vücudun alt bölümlerine giden sinirleri geçici bir süre uyuşturur Omurların arasından iğneyle verilir Özellikle doğumdaki sırt ve bel ağrılarını gidermede yararlıdır Ama her hastanede uygulanmaz Normal şekilde etki ederse doğumda hiç ağrı duymazsınız Doğumdan sonra bacaklarda uyuşma hissi duyarsınız Bebeğe bir zararı yoktur
GAZ VE HAVA :Oksijen ve azot oksit karışımıdır Bu karışımı el maskesi ile solursunuz Etkisi bir iki dakika içinde görüldüğünden sancıların geldiği zaman gazı solursunuz Ancak ağrıyı kısmen giderdiği için bazen yeterli olmaz Üstelik bulantı yapabilir Bebeğe bir zararı yoktur
TENS :Belinize küçük elektrik akımları ile vücudun doğal ağrı giderici sisteminin uyarılması ve böylece ağrıların azaltılması yöntemidir Bu yöntem her hastanede kullanılmaz Doğum çok ağrılı ise bu yöntem pek işe yaramaz

DOĞUMDA UYGULANAN YÖNTEMLER
EPİZYOTEMİ :doğumda vajina çıkışına uygulanan bir kesik yırtık oluşmasını önler Her hastanede ve her zaman uygulanmazYırtıktan sakınmak için doğumda olabildiğince dik durmalı ve pelvis kaslarını nasıl gevşeteceğinizi iyi öğrenmelisinizBu yöntem bebek prematüre ise , sıkıntıda ise , başı büyükse ve makat gelişi ise , ıkınmaları kontrol edemiyorsanız uygulanır
YARDIMLA DOĞUM :Bebek bazen forseps ya da vakum gibi araçlar yardımıyla yaptırılır Forseps rahim ağzının bütünüyle açıldığı bebeğin başının görüldüğü evrede uygulanır Doğum süreci çok uzamışsa ve rahim ağzı tam açılmamışsa vakum kullanılır Bebek yada siz sıkıntıda iseniz , bebek bir türlü çıkmıyorsa , ters ya da prematüre ise bu yöntemler kullanılır Etkileri geçicidir
YAPAY SANCI:oğumun bazı ilaçlar verilerek başlatılmasıdır Doğum yavaş gittiğinde doğumu hızlandırmak için de ilaç kullanılabilir Beklenen doğum tarihi geçmişse , sizi ve bebeği zora sokacak yüksek tansiyon gibi bir sorun varsa uygulanır
Şunuda unutmayalımki ameliyatın gerçekleşeceği yer , ortam ve doktora göre doğum yöntemleri, uygulanacak işlemler farklı olabilirHer hastanenin işleyiş tarzı farklıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #40
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




KAN UYUŞMAZLIĞI

Kan uyuşmazlığı adından da anlaşılacağı üzere anne ve babanın kan grupları arasında uygunsuzluk olmasıdır İnsan kan grupları A, B, AB, ve O olarak 4 türdür Bunun yanı sıra D faktörü adı verilen Rh faktörü de pozitif ya da negatif olabilir Anne karnındaki bebeğin uyuşmazlıktan etkilenebilmesi için bebeğin kan grubu ile anneninkinin uyumsuz olması, bebeğin kanının anne kanı ile temas etmesi, ve annenin bağışıklık sisteminin bu duruma cevap olarak antikor üretmesi gerekir En sık rastlanılan uygunsuzluk Rh uygunsuzluğudur Bu durumda baba Rh(+) iken anne Rh(-)dir Eğer bebek de Rh (+) olursa bebeğin kanındaki bu Rh faktörü anne kanına geçer ve annenin bağışıklık sitemi Rh faktörünü ortadan kaldırmak için antikor adı verilen maddeler üretir Bu nedenle ilk bebek durumdan etkilenmez Rh uygunsuzluğundan sadece Baba pozitif anne negatif iken söz edilebilir Baba negatif anne pozitif ise uyuşmazlık önemli değildir

Etki Mekanizması
Rh uygunsuzluğu varlığında (anne (-) baba (+)) eğer bebek de pozitif ise doğum esnasında anne kanı ile bebeğin kanı temas eder ve anne kanına Rh faktörü geçer Anne buna anti Rh üreterek cevap verir Bir sonraki bebek eğer Rh (+) olur ise anne kanındaki bu anti Rh lar bebeğe geçer ve bebeğin kanında çökelmelere neden olur Bazı durumlarda anne ve bebek kanı doğumdan önce de temas edebilir Bu durumlar

Amniyosentez
Düşük
Gebelik sırasında fazla miktarda kanamalardır
Bazen Rh(-) bir kadına hata ile Rh(+) kan verilebilir Bu durumda ortada gebelik yokken bile kadının kanında anti-Rh antikorlar bulunabilir ve ilk bebek uygunsuzluktan etkilenebilir

Belirtiler
Kan uyuşmazığında eğer bebek etkilenmiş işe anneden geçen anti-Rh lar bebeğin kan hücrelerinin parçalanmasına ve çökelmesine neden olur Bu durumda bebekte kansızlık yani anemi görülür Buna bağlı olarak ultrasonda bebekte hidrops adı verilen durum tespit edilir Bebekteki anemi sonucu kalp yetmezliği ve vücut boşluklarında biriken sıvı hidrops tablosunun nedenidir Hastalığın şiddetine ve yok edilen kan hücrelerinin miktarına bağlı olarak bebekte anne karnında ölüm de dahil olmak üzere her türlü distres belirtisi görülür

Teşhis
Kan uyuşmazlığının teşhisi için hem anne hem de baba adayının kan grubunun bilinmesi önemlidir Eğer anne Rh (+) ise babanın kan grubu önemini yitirir Gebelik takibi esnasında annenin kanında normalde olmaması gereken anti-Rh aranır Bu teste indirek coombs adı verilir Doğum sonrası bebekte anneden geçen antikorların aranmasına ise direk coombs testi adı verilir Bebeğin kan uyuşmazlığından etkilenip etkilenmediğini anlamak için ayrıca kordosentez de yapılabilir

Tedavi
Kan uyuşmazlığında amaç annenin Rh pozitiflere karşı antikor oluşturmasını engellemektir Bu nedenle kan grubu Rh(-) eşi Rh (+) olan gebelere 28 haftada anti-D iğnesi yapılmalıdır Bu ilaçlara halk arasında uyuşmazlık iğnesi adı verilir Doğumdan sonra bebeğin kan grubu pozitif ise ilk 72 saat içinde yeniden anti-D yapılmalıdır

Benzer şekilde düşük, dış gebelik, kürtaj gibi durumlarda da müdahaleden hemen sonra anti-D yapılmalıdır Tanısal amaçlı girişimler olan amniyosentez, kordosentez, CVS gibi işlemleri takiben anti-D yapılması gebeliğin sağlıklı devamı açısından son derece önemlidir


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #41
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




GEBELİKTE BESLENME
Gebelik sırasında beslenme hem annenin sağlığı, hem bebeğin gelişimi hem de yenidoğan sonuçları üzerinde son derece önemli bir etkiye sahiptirGebelik boyunca anne vücudu, hem bebeğin gelişimi ve büyümesini sağlamak hem de kendi vücudundaki dengeyi korumak adına pek çok fizyolojik değişikliğe maruz kalmaktadır

Yapılan çalışmalarda gebelik öncesi beslenme yetersizliği olan kadınlarda gebe kalma şansının daha düşük olduğu ve gebelik durumunda bebekte nöral tüp defekti olasılığının daha yüksek olduğu görülmüştür Gebeliğin ilk 3 ayında beslenme yetersizliği durumunda ölü doğum, erken doğum ve yeni doğan döneminde ölüm riskinin arttığı gösterilmiştir Gebeliğin 3 ayından sonra ise düşük doğum ağırlığı ve erken doğum olasılığı artmaktadır Bebekte anomali oranında nöral tüp defektleri dışında genel olarak bir artış görülmemektedir

Diğer yan yapılan çalışmalarda yüksek proteinli beslenme veya gebelik sırasında aktiviteye bağlı enerji kaybı ile bebek doğum ağırlığı arasında direk bir ilişki gösterilememiştir Protein ve enerji yönünden dengeli beslenmenin doğum ağırlığında yaklaşık olarak 30 gram gibi minimal bir artışa yol açtığı gösterilmiştir

Kalori gereksinimi: Gebelerde, gebe olmayan kadınlara göre, bazal enerji ihtiyacı yaklaşık olarak 15-20 oranında artmıştır Bu ihtiyaç artışı hastanın kilosu ve aktivitesine bağlı olarak 300 – 500 kcal ( minimum kilogram başına 36 kcal gün) arasında değişmektedir

Kilo Artışı: Gebelikte tavsiye edilen toplam kilo artışı gebelik öncesi vücut kitle indeksine (VKİ BMI Body mass index kgm2) göre hesaplanır Gebelik öncesi ağırlığı normal startlarda olan bir gebenin alması önerilen toplam kilo miktarı 11-16 kilogram arasında değişmektedir Vücut kitle indeksine bağlı olarak kilo alımı 7 ile 18 kg arasında değişebilir Fazla kilolu kadınların ( gebelik öncesi ağırlığı stardın 20 ’si ve üzerinde olan kadınlar) maksimum alabilecekleri kilo miktarını 11 kg ile sınırlamaları gerekirken, Düşük kilolu kadınlar ( gebelik öncesi ağırlığı stardın 10’u veya daha azı olan kadınlar) 18 ya da daha fazla kilo alabilirler
İlk trimesterde ( ilk 3 aylık dönem) toplam 13-27 kg’lık, son iki trimesterde ise haftalık olarak 220-450 gramlık artış olması gerekmektedir

Eğer bir hasta gebeliğin ilk yarısında 4-5 kg’lık kilo artışını gerçekleştirememişse gebenin beslenme durumu dikkatlice gözden geçirilmelidir

Hastalar gebelikte kilo kaybına karşı uyarılmalıdır Obez kadınlarda 68 kg’lık kilo artışı yeterli olabilmektedir Ancak 68 kg’ın altındaki kilo artışı, plazma hacmindeki yetersiz genişleme ve intrauterin gelişme kısıtlılığı riski ile ilişkilidir

Gebelik sırasında ortalama olarak 125 kg alındığında, bunun 9 kg’nı bebek, plasenta, artan kan hacmi ve sıvı birkimi oluşturmakta; diğer 35 kg vücutta yağ olarak depolanmaktadır

Yapılan çalışmalarda gebelik sırasında yetrsiz kilo alımı durumunda erken doğum ve düşük ağırlıklı bebek doğurma oranının arttığı, fazla kilo alımı durumunda ise bebeğin büyük olmasına bağlı olarak sezaryen oranının arttığı gözlenmiştir

GEBELİKTE DOĞRU VE YETERLİ BESLENME
Annenin günlük yaşantısını sürdürecek yeterli enerji ve besin öğelerini alırken fazladan alacağı protein, enerji, vitamin ve mineraller hem kendisi hem de doğacak bebeğin sağlıklı olmasının garantisidir Gebelikte pek çok vitamin ve mineral açısından artmış ihtiyaç durumu söz konusudur Demir hariç, bu besin ihtiyaçlarının tümü iyi dengelenmiş bir diyetle karşılanabilmektedir
Normal bir gebelik sürecinde annenin kendi gereksinimine ek olarak tükettiklerinin bebeğe aktarılması annenin yaklaşık 11-16 kg alması demektir Bu artışı sağlayabilmek için normal diyete ek olarak, günlük 20 gr protein, 15-20mg demir, 500mg kalsiyum ve ortalama 300 kalorilik enerji alımı gereklidir
Doğru beslenme ve gebelik durumunun özellikleri nedeniyle gereksinmelerin çeşitli yiyecek guruplarından sağlanması gerekir
Yiyecekler vücudumuzda çeşitli görevler yaparlar Aynı görevleri yapan yiyeceklerden besin gurupları oluşturulmuştur Gurup seçeneklerinden birini tüketmiyorsanız bir diğerini yiyerek de doğru beslenebilirsiniz
ET, YUMURTA, KURUBAKLAGİL GRUBU: Beyin, kas, kemik ve dişlerin gelişimi ve kan yapımında görevlidir Protein ve demir gereksinimini karşılarlar
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ: Kemik, diş gelişimi ve büyüme ile görevlidirler Protein ve kalsiyum kaynağıdırlar
SEBZE VE MEYVELER : Büyüme ve gelişme için vitamin ve mineralleri sağlarlar
TAHILLAR: Enerji ve B gurubu vitaminleri içerdiklerinden büyüme ve gelişmeye yardımcı olurlar
YAĞLAR VE ŞEKERLER : Sadece enerji içerirler Enerji gereksinimine yardımcı olurlar
Yeterli ve dengeli beslenmede dikkatli bir şekilde tüketmek zorunda olduğumuz bu besin guruplarını gebelikte de aynı özenle tüketmeliyiz ki sağlıklı yaşayabilmek için doğru beslenme alışkanlıklarını kazanabilelim

Vitamin ve Mineral Eksikliğinin Gebelik Üzerindeki Etkileri
Folik AsitNöral tüp defektleri
DemirAnemi ve kanama
İyotKretenizm
KalsiyumHipertansiyon, preeklampsi
ÇinkoAnemi, nöral tüp defektleri, düşük doğum ağırlığı, anensefali
A VitaminiHIV’nin bebeğe geçiş oranında artış, annede anemi, enfeksiyon ve anne ölümünde artış
D VitaminiNeonatal hipokalsemi
K VitaminiHemoraji
BakırAnemi, anensefali, düşük doğum ağırlığı
SelenyumNöral tüp defekti, beyin ve kalp damar sisteminde fonksiyon bozukluğu, düşük olasılığında artış
MagnezyumKa pıhtılaşma eğiliminde artış, preeklampsi, erken doğum
Folik Asit: Folik asitin nöral tüp defektleri dışındaki anomalilerinde riskini azalttığına dair bulgulara rastlanmıştır Son zamanlarda folik asit eksikliğinin Down Sendromu riskini de artırdığı öne sürülmüştür
Önerilen Doz: 1 Üreme Çağındaki Kadınlar:400 mikrogramgün
1 Gebeler: 1 mggün
2 Nöral tüp defekti riski olan kadınlar: 4 mggün
Folik asit alımına gebelik oluşumundan 2 ay önce başlanması önerilmektedir Bu şekilde kullanıldığı zaman nöral tüp defekti görülme riskinde 23 oranında azalma olmaktadır Epilepsi tedavisi alan kadınlarda folik asitin daha yüksek dozlarda alınması gerekir
Birçok gebelik planlanmadan gerçekleştiği için gebelik öncesi folik asit alınmamaktadır Bu nedenle üreme çağındaki bütün kadınlara folik asit verilmesi önerilmekle birlikte, bu konuz tartışmalıdır
Demir: Gebelikte şiddetli anemi (Hemoglobinin 7 grdl’nin altında olması) düşük doğum ağırlığı, prematür doğum, gebeliğin son 3 ayı ve yeni doğan döneminde ölüm ve anne hastalık ve ölüm riskini artırmaktadır Gebelerde kan hacmi kırmızı kan hücrelerine oranla daha fazla arttığı için fizyolojik olarak anemi gelişmektedir Ancak kan hemoglobin düzeyleri normal olan gebelerde rutin olarak demir verilmeyebilir Ayrıca demir eksikliğ olduğu halde yakınması bulunmayan hastalarda demir verilmeyebileceği üzerinde durulmaktadır Gelişmekte olan ülkelerde demir eksikliği anemisi sık görüldüğü için rutin demir takviyesi önerilebilir Biz de bütün gebelere demir tedavisi öneriyoruz
Önerilen Doz: 60 mggün elementer demir
İyot: Gebelik sırasında iyot eksikliği bebekte geri zekalılığa yol açabilmektedir Ancak tuz gibi yiyeceklere iyot eklenmesi sayesinde gebelerde iyot eksikliği görülme olasılığı oldukça düşüktürBu nedenle gebelik sırasında rutin iyot takviyesine gerek yoktur Ancak geri zekalı çocuk oranının yüksek olduğu bölgelerde gebelik öncesi ve gebeliğin ilk yarısında iyot takviyesi yapılabilir Verilecek iyot miktarı iyot eksikliğinin derecesine göre belirlenir Bu takviye iyotlu yiyecekler veya direk ilaç şeklinde yapılabilir İyotun aşırı alınması durumunda ise bebekte tiroid fonksiyonlarının baskılanmasına ve guatr’a neden olabilmektedir
Kalsiyum: Bazı çalışmalarda gebelik sırasında kalsiyum alımının gebelik tansiyonu riskini azalttığı görülmüştür Bu nedenle özellikle gebelik tansiyonu açısından risk taşıyan gebelerde dışarıdan kalsiyum verilmesiönerilmektedir Ayrıca günde 2 gram gibi yüksek dozda alınan kalsiyumun bile herhangi bir zararlı etkisi gösterilememiştir
Önerilen Doz: Gebelikte günlük kalsiyum gereksinimi 1200 mg’dır Gebelere rutin olarak önerilen vitaminlerin içerisindeki kalsiyum yeterli değildir Bu nedenle dışarıdan bol kalsiyum içeren yiyecekler veya kalsiyum hapları ile ek takviye yapılması önerilmektedir Gebelerde kalsiyum alımının annede gebelik tansiyonu riskini azaltması dışında,özellikle riskli hastalarda olmak üzere düşük doğum ağırlığı riskini de azalttığı görülmüştür
Çinko: Çinko birçok enzimin fonksiyonunda, çekirdek proteinlerinin yapımında, DNA sentezinde, protein sentezi ve hücre bölünmesinde rol oynamaktadır Gebelikte çinko düzeylerinde oluşan değişiklikler konusunda çelişkili yayınlar bulunmaktadır Ayrıca doğum ağırlığına etkisi konusunda da net veriler bulunmamaktadır Aynı karışıklık rahim içi büyüme geriliği, erken doğum ve doğumsal anomaliler için de sözkonusudur Bu nedenle gebelikte rutin çinko takviyesine gerek olup olmadığı konusunda bir görüş birliği bulunmamaktadır Genel olarak günlük alınması gereken miktar 15 mg olarak belirtilmektedir
Bakır: Bakır bazı enzimlerin yapısında, damar oluşumunda ve bağ dokusu sentezinde rol oynamaktadır Gebelik sırasında kaki bakır düzeyinde bir yükselme görülür Anne kan düzeyi ile bebekteki kan düzeyleri arasında bir ilişki bulunmamaktadır Yapılan çalışmalarda bakır düzeyi ile düşük, erken doğum ve doğum ağırlığı ile bir bağlantı bulunamamıştır
Selenyum: Selenyum antioxidan özelliğe sahip olup, glutatyon peroxidaz enzimi aktivitesini artırır, vücutta serbest radikal oluşumunu ve DNA değişikliklerini önler Yapılan çalışmalarda gebelik sırasında selenyum düzeylerinde düşme olduğu görülmüştür Çocuklarda selenyum eksikliği fetal kardiyomyopatiye neden olmaktadır Çok az çalışmada ise eksikliğinde nöral tüp defektleri, düşük ve erken doğum riskinin arttığı gösterilmiştir

--->: Gebelik & Sorunları frmacil beşinci 5 sayfa --->: Gebelik & Sorunları

Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #42
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




Gebelik Ve Diabet

Diabetes mellitus (Şeker hastalığı) hakkında genel bilgiler
Diabetes Mellitus latince'de "ballı idrar" anl***** gelen bir kelimedir Şeker hastalığının ilk zamanlarında muhtemelen hastanın idrarının tadına bakılarak tanı konmaktaydı Kan şekeri çok yüksek olduğunda idrara geçen glikozun idrara şeker tadı verdiğinin keşfedilmesi nedeniyle hastalığa bu isim verilmiş olabilir

Kan şekeri normalde yaklaşık olarak 100 mililitre kanda 100 gram bulunacak şekilde sabit sınırlar içerisinde tutulur Yemek sonrası besinlerden kana geçen glikoz (şekerin en ufak yapıtaşı) pankreas organından insülin salgılanmasını uyarır Salgılanan insülin vücudun tüm hücrelerinin bu glikozdan faydalanmasında aracı görevi görür

Böylece yemek sonrası oluşan kan şekeri yükselmesi glikozun hücrelerin içine girmesiyle normal sınırlarına geri döner İnsülin kanda glikoz yükselmesine bağlı olarak salgılandığından kan şekeri normale döndüğünde salgı durur ve böylece kan şekeri seviyesinin aşırı düşmesi engellenmiş olur

Herhangi bir nedenle (uzun süren açlık gibi) kan şekeri seviyesi düşerse bu sefer glukagon adlı bir hormon salgılanır Bu hormon ise karaciğer depolarından kana şeker sağlanması yönünde çalışarak seviyeyi normale döndürmeye çalışır

Diabetes Mellitus vücudun çeşitli nedenlerle kan şekeri seviyesini ayarlamada başarısız olduğu bir hastalıktır Bunun sonucunda kan şekeri toklukta aşırı yüksek olduğu gibi açlıkta da yüksek seyreder Kan şekeri seviyesinin yüksek seyretmesi ve yüksekliğin uzun yıllar devam etmesi kan damarları üzerinde birçok yoldan olumsuz etki yaratır Damarlardaki bozukluk başta göz, böbrek ve kalp olmak üzere tüm organlarda hastalık süresi ile direkt ilişkili olarak çeşitli bozukluklar meydana getirir

Eğer herhangi bir nedenle pankreastan salgılanan insülin yetersiz olursa Tip I diabet, ya da insülin yeterli olmasına rağmen hücreler glikozu kullanamamaktaysa Tip II diabet ortaya çıkar Her iki durumda da ortak bulgu kan şekerinin yüksek seyretmesi ve bu durumun hastalığın süresiyle direkt ilişki içinde tüm organlara zarar vermesidir

Cushing sendromu, akromegali, hiperprolaktinemi gibi hormonal hastalıklarda, başka bir nedenle yüksek doz kortizon tedavisi görenlerde ve diğer birçok ağır hastalığın seyri esnasında da kan şekeri kontrolden çıkabilir Bu durumlarda hastalığın tedavi edilmesi ya da kortizon tedavisinin bitmesi durumunda kan şekeri genellikle kısa zamanda normale döner Bu bahsedilen diabete ikincil diabet (başka bir nedene bağlı ortaya çıkan şeker hastalığı) adı verilir

Hangi nedenle ortaya çıkarsa çıksın şeker hastalığı çok yemek yeme, çok su içme ve fazla idrar yapma şeklinde belirti verir Genç yaşlarda Tip I diabetin ilk belirtisi kanda aşırı şeker yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkan ketoasidoz (şeker koması) olabilir Bazen ilk belirtiler vücudun çeşitli yerlerinde yaralar çıkması, sık sık vajinal mantar enfeksiyonu oluşması ya da tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olabilir Nadir durumlarda ilk belirtiler bozulan organların yaptığı belirtiler (böbrek yetmezliği gibi) olabilir

Şeker hastalığının tanısında değişmez bulgu açlık kan şekerinin en az iki ölçümde normalden yüksek çıkmasıdır Bu durumda diabet aşikardır Latent (gizli) diabet ise OGTT adı verilen şeker yükleme testleriyle ortaya çıkarılabilir

Tip I diabet genellikle erken yaşlarda belirti veren ve tedavisinde insülin kullanılması gereken bir hastalıktır Bu yüzden tıp literatüründe "insüline bağımlı diabet" ya da kısaca IDDM (Insulin dependent diabetes mellitus) olarak anılır Tip II diabet ise genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkar Bu hastalıkta ise kan şekerinin hücreler tarafından kullanımındaki bozukluğu gidermeye yönelik olarak tablet şeklindeki çeşitli ilaçlardan ya da ileri aşamalarda insülinden faydalanılır

Şeker hastalığı bazen ilk kez gebelikte ortaya çıkabilir Buna da gestasyonel (gebeliğe bağlı) diabetes mellitus adı verilir

Daha öncesinden şeker hastalığı olan ve bu nedenle insülin kullanan gebeler ve mevcut gebeliği esnasında şeker hastalığı tanısı konan gebelerde anne adayı ve özellikle de bebek açısından tehlikeli durumlar ortaya çıkabilir

GEBELİKTEN ÖNCE VAROLAN DİABET VE GEBELİK

Tanım: Gebeliği öncesinde diabet (şeker hastalığı) tanısı konmuş ve tedavisi süren gebelerde Tip I ya da Tip II diabet sözkonusu olabilir Ancak gebelerin büyük kısmının genç yaşta olmaları nedeniyle gebelikte Tip I diabet (insülin kullanılan diabet) daha sık görülür

Diabetli gebelerin tümüne yakını gebelik öncesinde tanısı konmuş hastalardır Nadir durumlarda tesadüfi olarak Tip I diabet ilk bulgularını gebeliğin ilk yarısında verebilir

Gebelikte diabetin tehlikeleri nelerdir?

Gebelik esnasında varolan diabet hem anne adayı hem de bebek için oldukça tehlikeli durumların oluşmasına yol açan bir hastalıktır Bu yüzden gebelikte var olan diabet her zaman ciddiye alınması ve ihmal edilmemesi gereken bir durumdur

Anne adayı için varolan tehlikeler:

Vücudun normal bir kan şekeri seviyesini sürdürmek için gerekli olan insülin ihtiyacı gebelikle birlikte önemli derecede artar (özellikle 3 trimesterde insülin ihtiyacı %100'e kadar artabilir) Diabetli gebelerde bu ihtiyaç karşılanmadığında kan şekeri çok yükselebilir ve ketoasidoz adı verilen ve komaya kadar varabilen ciddi durum ortaya çıkabilir ("şeker koması")

Kontrolsüz diabeti olan gebelerde pyelonefrit (böbrek enfeksiyonu) gibi ciddi enfeksiyonların olasılığı artar Dirençli vajinal kandidiyazis (mantar) gelişebilir

Diabeti olan gebelerde hipotiroidi (tiroid bezinin yetersiz çalışması) sık rastlanan bir durumdur

Özellikle uzun zamandan beri şeker hastası olan ve damarsal hastalık ya da böbrek hastalığı gelişmiş olan gebelerde preeklampsi ortaya çıkma olasılığı belirgin bir şekilde yükselir

Bebek için varolan tehlikeler:

Gebeliğin erken döneminde, bebeğin organlarının oluştuğu aşamada kan şekerinin yüksek seyretmesi bebekte ciddi bazı anomalilere neden olabilir Özellikle kan şekeri kontrol edilmemiş bir şekilde gebeliğe başlayanlarda anomalili çocuk doğurma riski 3-4 kat artar

Diabeti gebeliğin erken dönemlerinde kontrolsüz kalan gebelerde spontan abortus (düşük) yapma riski de yükselmiştir

Diabeti olan gebelerin bebeklerinde başta kalp olmak üzere, santral sinir sistemi, iskelet sistemi, genitoüriner sistem (genital organlar ve idrar yolları) ve sindirim sisteminde çeşitli anomaliler meydana gelebilir Bunların bir kısmı ve özellikle kalpte oluşanlar normal ultrason incelemesinde görülemeyebilir

Kan şekerinin yüksek seyretmesi gebeliğin tüm dönemlerinde bebeğin anne karnında aniden ölme riskini artırır

Kontrol edilmemiş diabet bebeğin normalden iri olmasına, amnios sıvısının artmasına neden olabilir

Kontrol edilmemiş diabeti olan anne adaylarının bebeklerinde akciğer olgunlaşması diğer bebeklere göre daha geç olur

Preeklampsi gelişen gebelerin bebeklerinde intrauterin gelişme geriliği (IUGG) ortaya çıkabilir

Kontrol edilmemiş diabeti olan anne adaylarının bebeklerinde antenatal dönemde fetal distres gelişme riski normal gebeliklere göre çok daha fazladır

Doğum eylemi esnasında da bebek açısından bazı problemler ortaya çıkabilir:

Kontrolsüz diabeti olan gebelerin bebeklerinde antenatal dönemde (doğum öncesi) olduğu gibi intrapartum dönemde de (doğum eylemi esnasında) fetal distres daha sık gelişir

İri bebeğin doğumu esnasında doğum eyleminin yavaş seyretmesi ya da durması yanında çıkım esnasında omuz takılması problemi ortaya çıkabilir

Bebek doğduktan sonra da başta hipoglisemi (kan şekeri düşmesi), hipokalsemi (kalsiyum düşüklüğü) ve hiperbilirubinemi (bilirubin yüksekliği) olmak üzere ciddi yenidoğan problemleri ortaya çıkabilir

Tüm bu sayılanlar gebelik öncesi dönemden başlamak üzere gebeliğin seyri esnasında ve doğum eylemi esnasında kan şekerinin normal sınırlar içinde (60-120 arası) tutulmasıyla büyük oranda başarılı bir şekilde önlenebilmektedir

Bu nedenle diabeti olan anne adayı gebe kalmayı planladığı dönemden gebe kalana kadar, gebelik boyunca sıkı bir takipte tutulur, normal gebelikten daha fazla sayıda kontrole çağırılır ve daha fazla sayıda tetkik yapılır

Diabetli gebelerde yaklaşım:

Genel yaklaşım:

Diabet tanısı konan gebelerin takibi normalden farklıdır Tanı konduktan hemen sonra ya da önceden diabetli olduğu bilinen bir gebede genel gebelik muayeneleri yapıldıktan sonra tüm vücut sistemleri ayrıntılı olarak gözden geçirilir Göz dibi muayenesi ve nörolojik muayene yapılır Bu gebeler daha sık aralıklarla antenatal kontrollere çağırılır ve bu antenatal kontrollerin her birinde kan şekeri değerlendirilerek insülin tedavisinin etkinliği gözden geçirilir ve gerekirse insülin dozu tekrar ayarlanır Belli bir gebelik haftasından sonra fetal iyilik hali testlerine başlanır

Diabetli gebelerde anomali gelişiminin önlenmesi:

Diabeti olan anne adaylarında anomalili bebek doğurma riskini azaltmak mümkündür Bunun için anne adayının ilk gebe kaldığı günden birinci trimesterin sonuna kadar kan şekerinin normal seyretmesi sağlanır Kan şekerini kontrol etmenin en ideal yolu gebe kalmadan önce kan şekerini kontrol altına almak ve bunu sürdürmektir

Kan şekerinin son zamanlarda nasıl seyrettiğini ortaya çıkarmak mümkündür Bu amaçla gebeliğin mümkün olan en erken döneminde kanda glikozillenmiş hemoglobin değeri (HbA1C) ya da fruktozamin saptanır Bu iki inceleme aylar öncesine ait kan şekeri yüksekliklerini yansıtır Değerin yüksek çıkması uzun zamandan beri kan şekerinin yüksek seyrettiğini gösterir Ancak bu değerin yüksek olması kesin bir tahliye nedeni değildir Bu durumda bebekte anomali ortaya çıkmış olma riski yüksek olduğundan bebekte daha ayrıntılı inceleme yöntemleriyle anomali araştırılır

Diabetli gebelerde bebekte anomali aranması:

Tüm diabetik anne adaylarında ve özellikle de glikozillenmiş hemoglobin değeri yüksek bulunan anne adaylarında bebek ayrıntılı anomali testlerine tabi tutulur Normal seyreden gebeliklerde tek başına yeterli olan üçlü test incelemesine ek olarak bu gebelerde 18 gebelik haftasında II düzey ultrason (daha ayrıntılı ultrason incelemesi) ve 20 gebelik haftasında fetal ekokardiografi yapılır

Üçlü test 16 gebelik haftasında uygulanır ve özellikle Down sendromu ("mongol çocuk") ve nöral tüp defekti (anensefali, spina bifida gibi durumlar) riskini belirler

II düzey ultrason ise normal ultrasondan daha iyi çözünürlüğe sahip olan ve deneyimli kişilerce uygulandığında bebeğin "tepeden tırnağa" ayrıntılı bir şekilde incelenmesine olanak veren bir ultrasondur

Fetal ekokardiografi de yine ultrason prensibiyle çalışan ve deneyimli kişilerce uygulanan bir testtir Bunda da kalp ve ana damarların anomali açısından ayrıntılı olarak taranır

Bu testlerden birinde bir anormallik bulunması durumunda amniosentez ya da kordosentez gerekebilir

Diabetli gebenin ve bebeğinin antenatal değerlendirilmesi:

Diabetli gebe tüm gebeliği boyunca kan şekerini evinde düzenli olarak kontrol etmeli, diyetine uymalı ve insülin tedavisini sıkı bir şekilde uygulamalıdır Doktorunun çağırdığı aralıklarla kontrole gelmesi çok önemlidir Kontrollerde insülin dozlarının tekrar ayarlanması gerekebilir Gözler ve böbrekler başta olmak üzere tüm organlar belli aralıklarla gözden geçirilir

Kontroller esnasında bebekte irileşme, polihidramnios (amnios sıvısı artışı), gelişme geriliği gibi durumlar aranır Preeklampsi belirtileri aranır ve preeklampsi gelişmesi durumunda gerekli önlemler alınır

Belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 32 hafta) fetusun iyilik hali NST ve BFP gibi testlerle haftada bir ve belli bir gebelik haftasından sonra haftada iki kez araştırılır

Uzun zaman kontrolsüz kalan ya da preeklampsi gelişen gebelerde bu testlere 28gebelik haftasında başlanır

Anne adayının bebek hareketlerine duyarlı olması gerekir Her bebeğin kendine özgü hareket etme alışkanlığı vardır Anne adayı bebeğinin az oynamaya başladığını farkettiğinde bu durumu hemen doktoruna haber vermelidir

Diabetli anne adayı belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 36 haftada) hastaneye yatırılarak izlenir Bu aşamada fetal iyilik hali testleri sıklaştırılır, kan şekerleri düzenli olarak kontrol edilmeye devam edilir ve gerekirse tekrar doz ayarlaması yapılır Polihidramnios, iribebek, İUGG ya da preeklampsi gelişen gebeler tanı konduğu andan itibaren hastaneye yatırılarak izlenirler

Gebeliğin sonuna doğru doğum şekli hakkında karar verilir

Doğumun zamanı ve şekli konusunda karar verilmesi:

Fetal distres dışındaki bir nedenle 39 haftadan önce doğumun gerçekleştirilmesi gerekirse amniosentez ile elde edilen amnios sıvısında akciğer olgunlaşma testleri yapılır ve sonuca ve gebenin durumuna göre doğum gerçekleştirilir ya da bir süre daha beklenir

39 bazen de 40 gebelik haftasını dolduran gebede doğum eylemi henüz başlamamışsa doğumu gerçekleştirme girişimleri başlatılır

İri bebek ya da başka bir nedenle sezeryan gerekli değilse diabetik anne adayı normal doğum yapabilir

Normal doğum yapmasına izin verilen gebeler doğum eylemi esnasında CTG ile sürekli monitorizasyona tabi tutulurlar ve en ufak bir fetal distres bulgusunda doğum sezeryan ile gerçekleştirilir

Diabetik anne adayının doğum yapacağı hastanenin yenidoğan ünitesinin diabetik anne çocuğu bakımı konusunda tecrübesi olmalıdır

Doğumun hemen sonrasında insülin ihtiyacı azaldığından annenin insülin dozları tekrar ayarlanır

GESTASYONEL (gebeliğe bağlı) DİABET

Tanım:

Daha önceden diabeti olmayan bir gebede ikinci trimester ve sonrasındaki bir zamanda diabet ortaya çıkmasına gestasyonel diabet adı verilir

Gebelikte fetusun gelişmesini sağlamaya yönelik olarak glikoz metabolizmasında önemli değişiklikler meydana gelir Plasentadan salgılanan HPL (Human placental lactogen) adlı hormon gebelikte fetusa yeterince glikoz gitmesini sağlamak amacıyla insülinin kan şekerini düşürücü etkisini frenler Böylece gebelikte doğal bir hiperglisemi eğilimi ortaya çıkar Bu eğilim bazen patolojik boyutlara ulaşabilir Özellikle HPL'nin en etkili olduğu 24 gebelik haftasından itibaren anne adayı diabetik hale gelebilir

Gestasyonel diabet kimlerde görülür?

Gestasyonel diabet tüm gebelerin yaklaşık %5'inde ortaya çıkar Gebelikle beraber görülen şeker hastalıklarının %90'ı gestasyonel diabet özelliklerini taşır

Gestasyonel diabet gelişme riskinin yüksek olduğu gebeler:
Daha önce ölü doğum yapmış , anomalili bebek doğurmuş, iri bebek (4000 gram üzerinde) doğurmuş; birden fazla sayıda düşük yapmış olan;
daha önceki gebeliğinde gestasyonel diabet geçirmiş olan;
gebelik öncesi kilosu normalden fazla olan;
yaşı ileri olan (35 yaş ve üzeri);
birinci derece akrabalarından birinde diabet olan;
tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ya da mantar enfeksiyonu olan anne adaylarında mevcut gebelikte gestasyonel diabet gelişme riski artar
Mevcut gebeliğinde bebeği gebelik haftasına göre daha iri olan;
gebelik esnasında fazla kilo alışı preeklampsiye bağlı olmayan;
nedeni açıklanamayan polihidramnios (amnios sıvısının artması) saptanan;
bebeği beklenmedik bir şekilde ölen;

idrarda glikoz çıkışı saptanan ya da diabet belirtileri gösteren (çok yemek yeme ve su içme, bol idrar yapma gibi) gebelerde de gestasyonel diabet mevcut olabilir ya da gebeliğin kalan kısmında gelişebilir

Gestasyonel diabet tanısı nasıl konur?

Gebelikte şeker hastalığı tarama testi (PPG):

Gestasyonel diabet tanısı konan gebelerin yarısında yukarıda bahsedilen risk faktörlerinden hiçbiri bulunmaz Bu nedenle hiç bir şikayeti olmasa bile tüm gebeler 24-28 gebelik haftalarında yani HPL hormonunun kanda en yüksek seviyelere ulaştığı ve diabet gelişme riskinin en yüksek olduğu dönemde şeker hastalığı tarama testine tabi tutulurlar

Postprandial glikoz (gıda alımı sonrası glikoz) (PPG) testinde 12 saatlik açlık süresinden sonra damardan alınan kanda açlık kan şekeri ve suda çözünmüş 50 gr saf glikoz içilmesinden bir saat sonra tokluk kan şekeri ölçülür Testte bozukluk çıkması mutlaka diabet olduğunu göstermez Oral glikoz tolerans testi (şeker yükleme testi) (OGTT) uygulanarak kesin tanı konur PPG'de bozukluk çıkan gebelerin ancak %15'lik kısmında gestasyonel diabet saptanır

Gebelikte şeker hastalığı tanı testi (Şeker yükleme testi) (OGTT):

Yine 12 saatlik bir açlık süresi sonunda açlık kan şekeri ve suda çözünmüş 100 gram glikozun içilmesinden bir, iki ve üç saat sonra damardan kan alınarak tokluk kan şekeri ölçümü yapılır Bu dört ölçümden iki ya da daha fazlasının yüksek çıkması durumunda gestasyonel diabet tanısı kesinleşir

Ölçümlerden yanlızca biri patolojik çıkan anne adayları yakın takibe alınır Bu anne adaylarında belli bir süre sonra OGTT tekrarlanır

Gestasyonel diabet gelişme riski yüksek olan anne adaylarında tanı için şeker tarama testi (PPG) değil, direkt olarak şeker yükleme testi (OGTT) yapılır Test normal çıksa bile 32-34 gebelik haftaları arasında tekrarlanır

Gestasyonel diabetin yarattığı tehlikeler nelerdir?

Gestasyonel diabet tanısı konduktan sonra tedavi ya diyetle ya da insülin kullanılarak yapılır Tablet şeklindeki şeker düşürücü ilaçlar gebelikte kullanılmazlar

Özellikle insülinle tedavisi gereken gestasyonel diabetli hastalarda istenmeyen durumların ortaya çıkma riski yanlızca diyetle kontrol altına alınabilen gestasyonel diyabete göre belirgin şekilde yüksektir Ancak diyetle kontrol altına alınan gebelerin %10'luk bir kısmında antenatal kontrollerin birinde diyete uyamama ya da diyetin yetersiz gelmesi nedeniyle insülin tedavisi başlamak gerekebilir

Anne adayı için varolan tehlikeler:

Gestasyonel diabette Tip I diabetin aksine ketoasidoz ("şeker koması") daha az görülür

Gestasyonel diabet uygun bir şekilde kontrol altına alınmazsa piyelonefrit (böbrek enfeksiyonu) gibi ciddi enfeksiyonların ortaya çıkma olasılığı artar Dirençli vajinal kandidiyazis (mantar) gelişebilir

Gestasyonel diabette ve özellikle de diyet ile kontrol altına alınabilen tipinde preeklampsi gelişme riski normal gebeliklerle eşittir

Bebek için varolan tehlikeler:

Gestasyonel diabet organ gelişimi tamamlandıktan sonra ortaya çıkan bir durum olduğundan bu anne adaylarının bebeklerinde anomali ortaya çıkma riski normal gebeliklerle eşittir

Kan şekerinin yüksek seyretmesi gebeliğin tüm dönemlerinde bebeğin anne karnında aniden ölme riskini artırır Bu risk özellikle insülinle kontrol altına alınmaya çalışılan gestasyonel diabetli gebelerde veya kontrolü aksatan gebelerde daha yüksektir

Kan şekeri yüksekliği kontrol altına alınamayan gestasyonel diabet bebeğin normalden iri olmasına, amnios sıvısının artmasına neden olabilir

Gestasyonel diabetlilerin, özellikle de kan şekeri diyetle kontrol altına alınabilen anne adaylarının bebeklerinin akciğer olgunlaşmasının normal gebelere göre daha geç olduğuna dair bir bilimsel veri yoktur

Kontrol edilmemiş gestasyonel diabeti olan anne adaylarının bebeklerinde antenatal dönemde fetal distres gelişme riski normal gebeliklere göre çok daha fazladır

Gebelik öncesinden varolan diabette olduğu gibi gestasyonel diabette de doğum eylemi esnasında bebek açısından bazı problemler ortaya çıkabilir Bu gebelerin bebeklerinde antenatal dönemde (doğum öncesi) olduğu gibi intrapartum dönemde de (doğum eylemi esnasında) fetal distres daha sık gelişir

İri bebeğin doğumu esnasında doğum eyleminin yavaş seyretmesi ya da durması yanında çıkım esnasında omuz takılması problemi ortaya çıkabilir

Bebek doğduktan sonra da özellikle doğum eyleminin hemen öncesinde ya da doğum eylemi esnasında kan şekeri yüksek seyreden annelerin bebeklerinde başta hipoglisemi (kan şekeri düşmesi), hipokalsemi (kalsiyum düşüklüğü) ve hiperbilirubinemi (bilirubin yüksekliği) olmak üzere ciddi yenidoğan problemleri ortaya çıkabilir

Tüm bu sayılanlar gestasyonel diabet tanısı konduktan sonra diyet ya da gerektiği durumlarda insülin kullanılarak kan şekerinin etkili bir şekilde kontrol altına alındığı durumlarda daha az sıklıkla ortaya çıkar

Bu nedenle gestasyonel diabeti olan anne adayı tanı konduktan sonra tüm gebelik boyunca sıkı bir takipte tutulur, normal gebelikten daha fazla sayıda kontrole çağırılır ve daha fazla sayıda tetkik yapılır

Gestasyonel diabetlilerde yaklaşım:

Diabetli gebenin ve bebeğinin antenatal değerlendirilmesi:

Diabet tanısı konan gebelerin takibi normalden farklıdır Tanı konduktan hemen sonra ya da önceden diabetli olduğu bilinen bir gebede genel gebelik muayeneleri yapıldıktan sonra tüm vücut sistemleri ayrıntılı olarak gözden geçirilir Bu gebeler daha sık aralıklarla antenatal kontrollere çağırılır ve bu antenatal kontrollerin her birinde kan şekeri değerlendirilerek diyetin ve/veya insülin tedavisinin etkinliği gözden geçirilir Gerekli durumlarda tek başına diyet tedavisinden vazgeçilerek diyet+insülin tedavisine geçilir İnsülin tedavisi yetersiz geldiği görülen gebelerin insülin dozları tekrar ayarlanır Belli bir gebelik haftasından sonra fetal iyilik hali testlerine başlanır

Gestasyonel diabeti olan anne adayı gebelik boyunca kan şekerini evinde düzenli olarak kontrol etmeli, verilen diyete ve alıyorsa insülin tedavisine uymalı ve doktorunun çağırdığı aralıklarla kontrole gelmelidir Kontrollerde insülin dozlarının tekrar ayarlanması, ya da dietin tekrar ayarlanması veya yanlızca diyet alanlarda diyete ek olarak insülin tedavisine geçilmesi gerekebilir

Kontroller esnasında ultrason incelemesiyle bebekte irileşme, polihidramnios (amnios sıvısı artışı) aranır

Belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 36 hafta) fetusun iyilik hali NST ve BFP gibi testlerle haftada bir ve belli bir gebelik haftasından sonra haftada iki kez araştırılır

Diyetle kan şekeri kontrol altına alınan gebelerde fetal iyilik hali testlerine daha geç bir dönemde başlanabilir

Anne adayının bebek hareketlerine duyarlı olması gerekir Her bebeğin kendine özgü hareket etme alışkanlığı vardır Anne adayı bebeğinin az oynamaya başladığını farkettiğinde bu durumu hemen doktoruna haber vermelidir

Gestasyonel diabeti olan ve insülin kullanan anne adayı belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 38 hafta) hastaneye yatırılarak izlenir Bu aşamada fetal iyilik hali testleri sıklaştırılır, kan şekerleri düzenli olarak kontrol edilmeye devam edilir ve gerekirse tekrar insülin doz ayarlaması yapılır Gebeliğin sonuna doğru doğum şekli hakkında karar verilir

Doğumun zamanı ve şekli konusunda karar verilmesi:

Gestasyonel diabetli anne adayının kan şekeri diyetle kontrol altına alınabiliyorsa doğum eyleminin kendiliğinden başlaması beklenir Normal gebeliklerde miad geçmesi durumundaki yaklaşım şeması bu gebeler için de geçerlidir

Ancak gestasyonel diabetli anne adayının kan şekerleri insülinle kontrol altında tutuluyorsa gebelik süresinin 40 haftayı geçmesine genellikle izin verilmez Bu gebelik haftasına gelinmesine rağmen doğum eylemi başlamazsa indüksiyon (suni sancı) ile doğum gerçekleştirilmeye çalışılır

İri bebek ya da başka bir nedenle sezeryan gerekli değilse gestasyonel diabetli anne adayı normal doğum yapabilir

Normal doğum yapmasına izin verilen gebeler doğum eylemi esnasında CTG ile sürekli monitorizasyona tabi tutulurlar ve en ufak bir fetal distres bulgusunda doğum sezeryan ile gerçekleştirilir

Diabetik anne adayının doğum yapacağı hastanenin yenidoğan ünitesinin diabetik anne çocuğu bakımı konusunda tecrübesi olmalıdır

İnsülin kullanan gestasyonel diabetli annelerde doğumun hemen sonrasında insülin ihtiyacı azaldığından insülin dozları tekrar ayarlanır

Gebeliklerinde gestasyonel diabet tanısı konmuş annelere lusalık bitiminde 75 gram glikozla OGTT (şeker yükleme testi) uygulanır Bu test normal çıksa da annenin sonraki gebeliklerinde ya da hayatının ileriki dönemlerinde şeker hastalığına yakalanma riskinin diğer insanlara göre daha fazla olduğunu bilmesi gerekir


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #43
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




Gebelik Ve Sigara Kullanımı

Sigaranin genel olarak saglik üzerindeki olumsuz etkileri iyi bilinmektedir Sigara kullanimi ile akciger kanseri, kalp-damar hastaliklari, kronik akciger hastaliklari, mesane kanseri, mide-barsak kanserleri ve rahim agzi kanseri gibi birçok hastaligin riskini artirdigi birçok çalismada gösterilmistir ABD’de yilda 450000 ölümden sorumlu nedenler arasinda sigara da yer almaktadir Ayrica sigaranin neden oldugu hastaliklar nedeniyle yapilan harcamalarin 157 milyar dolar oldugu belirtilmektedir Bu istatistikler sigaranin gerek saglik, gerekse ekonomik açidan ne kadar önemli bir sorun oldugunu net olarak göstermektedir

Gebelik sirasinda sigara kullaniminin hem kadin, hem de bebek üzerinde çok önemli olumsuz etkileri bulunmaktadir Gebelikte sigara kullanimi göbek kordonu ve plasentada degisiklikler, plasentanin asagi yerlesmesi, dis gebelik, bebekte gelisme geriligi, düsük, erken dogum, düsük dogum agirligi, idrar yollari anomalileri, bebekte dogum öncesi ve sonrasi ani ölüm gibi önemli hastalik ve durumlarin riskini artirmaktadir Ayrica süt vermede sorunlari, bebegin fiziksel gelisimi, sinir sistemi fonksiyonlarinda bozukluk, bebegin entellektül gelisimi ve ruhsal durumunda bozulmalara neden olabilmektedir Solunum sistemi, sinir sistemi, duyu organlari, deri ve idrar yollari hastaliklari sigara içen annelerin çocuklarinda daha sik görülmektedir

Sigarada nikotin disinda karbon monoksit, siyanid, anilin, metanol, hidrojen sülfit, arsenik, kursun ve kadmiyum gibi birçok toksin bulundugu için potansiyel olarak bebekte enomalilere neden olabilecegi düsünülmektedir Sigaranin içerisinde 3000’nin üzerinde toksin bulunmaktadir Simdi bu riskleri biraz daha istatistiksel bilgilerle ortaya koymak istiyorum

Düsük dogum agirligi nedenlerinin % 20-30’nun annenin sigara kullanimina bagli oldugu düsünülmektedir Genel olarak sigara kullanan annelerin bebekleri 200-250 gram daha düsük agirlikta ve 1 cm daha kisa dogmaktadir Ayrica dogum kilosu düsük olan bebeklerin kronik bir hastaliga yakalanma ve dogumdan sonraki ilk 1 ay içerisinde ölüm riski 40 kat artmaktadir Dogum agirligindaki düsüs ile içilen sigara sayisi arasinda direk bir baglanti bulunmaktadir Yani çok yaygin bir inanis olan 5 sigarani zarari yoktur düsüncesi tamamen yanlis olup, sigaranin zararli etkileri ilk sigara ile birlikte baslamaktadir Gebeligin ilk 16 haftasinda sigarayi birakan anne bebeklerinde dogum agirligi normal olmaktadir

Sigara içen gebelerde düsük ve erken dogum olasiligi 2 kat artmakta ve dogumdan sonraki ilk 1 yil içerisinde ölüm riski artmaktadir Dogumdan sonra 2-5 aylar arasinda “ani bebek ölümü” en önemli bebek ölüm nedeni olup, sigara içen annelerin bebeklerinde bu risk içilen sigara sayisina bagli olarak 2-6 kat artmaktadir

Gebelik sirasinda sigara birakildigi zaman dogum sonrasi bebek ölümlerinde %10 ve gebeligin son dönemleri ile dogum sonrasi erken dönemde bebek kaybi riskinin ise %12 düzeyinde azalacagi tahmin edilmektedir

Gebelikte sigara kullanimin bir diger önemi de bebegin sinir sistemi gelisimi üzerindeki olumsuz etkileridir Yapilan çalismalarda dogum öncesi sigaraya maruz kalan bebeklerde hiperaktivite, dikkat eksikligi, heceleme ve okuma zorluklarinindaha sik oldugu görülmüstür Yine bazi çalismalarda bu bebeklerde entellektüel gelisimde yetersizlik ve bazi davaranis bozukluklarinin daha sik oldugu gösterilmistir Bunun sonucunda dikkat eksikligi, okuma ve matematik problemlerinin ögrenilmesi ortalama olarak 4-5 ay daha geç olmaktadir

Sigara içerisindeki karbonmonoksitin beyin proteinleri, DNA, noradrenalin ve seratonin konsantrasyonlarini azaltmasi, dopamin dolasimini degistirmesi ve nikotinin beyin oksijenlenmesini azaltmasinin yukarida sözettigimiz etkilerden sorumlu oldugu düsünülmektedir

Son zamanlarda yapilan bir çalismada ise sigaraya maruz kalan bebeklerin daha hiperaktif oldugu, stressle basa çikmada daha çok sorun yasadiklari, daha az uyuduklari, daha sik soluduklari, beslenme sorunlarinin daha sik oldugu, daha çok terledikleri ve daha sik ateslendikleri gösterilmistir

Sonuç olarak gebelikte sigaranin bebek üzerinde dogum öncesi ve sonrasi dönemde çok önemli yan etkileri bulunmaktadir Genel olarak saglik üzerindeki olumsuz etkileride gözönünde bulunduruldugunda sigara birakmanin önemi açikça görülmektedir Burada direk olarak deginmemekle birlikte sadece aktif degil, pasif içicilikte ayni olumsuz etkilere yol açmaktadir

Gebelikte Sigara Birakmanin Yollari

Gebelik dönemi kadinlarin sigarayi birakma konusunda en motive oldugu dönemdir Ancak buna ragmen birçok kadin sigara birakma konusunda basarisiz olmakta veya hiç birakma girisiminde bulunmamaktadir Burada hekime de çok önemli görevler düsmektedir Öncellikle sigaranin bebek üzerindeki olumsuz etkileri hastaya detayli bir sekilde anlatilmali, hastaya sigarayi birakma yollari konusunda bilgi verilmeli ve gerekirse bir psikiyatrist veya psikolog ile konsulte edilmelidir

Birçok hasta gebelikte 5 sigaranin hiçbir zarari omadigini düsünmekte ve yine birçogu bu bilgiyi direk olarak bir hekimden aldigini belirtmektedir Bu kesinlikle dogru olmayip, daha önce de belirttigim gibi sigaranin olumsuz etkileri ilk sigara ile birlikte baslamaktadir

Sigara birakma yollari benim direk olarak alanima girmedigi için sadece basliklar seklinde vercegim:

1 Sigara birakmanin motive edilmesi: Bunun için hastaya sigrayi birakmanin önemi ve sigaranin riskleri anlatilmali, sigaranin birakilmasi ile elde edecegi ekonomik kazançlar anlatilmali ve gerekirse hasta belirli araliklarla klinige çagrilmalidir
2 Ilaçlar: Bupropion SR (Zyban): Uzun dönemde sigara birakma oranini 2 kat artirmaktadir Tek basina veya nikotin replasman tedavisi (yapistirma, sakiz, sprey gibi) ile birlikte kullanilabilir
3 Nikotin Replasman Tedavisi: Bunun için yapistirma, sakiz, solunum yolu veya burun spreyi seklinde alinabilir Nikotin yapistirma bantlari sigarayi birakma oranini 2 kat artirmaktadir Yine yapilan çalismalarda nikotin sakizlarinin sigarayi birakma oranini %30-80 artirdigi gösterilmistir Burun spreyinin en önemli avantaji ise sigarayi birakmaya belirtileri hizli bir sekilde hafifletmesi ve kilo aliminin daha geç görülmesidir Yani kilo alimini önlememekte, ancak daha geç ortaya çikmaktadir
4 Diger tedaviler: Daha az kullanilmakla birlikte Klonidin ve Nortriptilin gibi ilaçlarda sigarayi birakmak için kullanilmaktadir
5 Bilissel-Davranisçi Tedaviler: Öncellikle sigara istegi uyandiran durumlarda sigara içilmemesi saglanmalidir Içilen sigara sayisi tek tek kaydedilmeli ve sigaranin zararlari her defasinda hastaya animsatilmalidir Sigara içilmesini tesvik eden nedenler ve çevresel etkenmeler mümkün oldugunca azaltilmali ve hastanin sigara içmedigi dönemdeki psikolojik etkilerini nasil azaltabilecegi konusunda bilgi verilmelidir Sigara birakma konusunda bir gün belirlenmeli ve bir eksersiz progr----- baslanmalidir


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #44
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




Gebelikte Hemoroit (Basur)

Hemoroid nedir, belirtileri nelerdir?

Gebelik, hemoroid oluşumunu ya da varolan hemoroidlerin yarattığı şikayetlerin artmasını kolaylaştıran bir durumdur Ancak alacağınız bazı önlemlerle gebeliğinizi bu açıdan hiçbir sorun yaşamadan atlatmanız mümkündür

Hemoroid (basur, mayasır), anüs ve rektum (kalınbarsağın son kısmı) bölgesindeki toplardamarların bir tür varisidir Varis, toplardamarlardaki kıvrılmalar ve bölgesel olarak kan akımının ileri derecede yavaşlaması sonucu cilde veya hemoroid durumunda mukozaya yakın toplardamarların belirginleşmesidir Bu belirginleşen toplardamar pakeleri ("toplulukları") dışkılama esnasında ve özellikle de kabızlık ve dışkının sert olmasına bağlı ıkınmada kolaylıkla yırtılarak kanar

Hemoroidin ilk belirtisi genellikle dışkılama esnasında görülen taze kandır Bu kanama genellikle kısa zamanda durur ancak her dışkılama esnasında yineler Kanama dışında görülen diğer belirtiler bölgede dolgunluk ve özellikle dışkılamayla başlayan ve uzun süre devam eden ağrıdır Bunun dışında temizlik esnasında ele kitle gelmesi diğer bir belirti olabilir Hemoroidlerin içinde kan akımı ileri derecelerde yavaşladığından bazı durumlarda damariçinde bir pıhtı oluşup damarın tümüyle tıkanmasına neden olur Bu durum çok şiddetli ağrıya yolaçar ve tedavi edilmediği sürece ağrı devam ederGebelikte hemoroidler kan kaybına yolaçarak demir eksikliği anemisine neden olabilirler 15 mililitre kan kaybı bir günlük demir ihtiyacını tüketir

Gebelikte neden hemoroid daha sık oluşur?

Gebelikte kan hacminin artmasına bağlı olarak özellikle vücudun alt yarısında toplardamar içi basınç artmıştır Büyüyen uterusun ana toplardamarlara (vena cava inferior) baskı yapması bu basıncı daha da artırır ve akım yavaşlar Akım yavaşladığında yüzeyel toplardamarlarda varisleşme ortaya çıkar Progesteronun damar düz kaslarını gevşetici etkisi bu varisleşmeyi kolaylaştırır Sonuç olarak bacaklarda, vulvada ve anüs bölgesinde varisler ortaya çıkarHemoroid gebelikte en sık görülen varis şeklidir, bunu bacaklardaki varisler takipeder Vulva varisleri ise ender görülürler

Gebelikte hemoroid belirtileri için ne gibi tedaviler uygulanabilir?

Hemoroid için temel olarak iki tedavi şekli vardır Cerrahi tedaviyle hemoroidlerin çıkarılması ve ilaçla tedavi İlaçla tedavi de belirtilerin şidetine göre bölgesel krem ve fitil uygulaması şeklinde olabileceği gibi, ağızdan alınan uzun süreli tablet tedavisi şeklinde de olabilir

Gebelikte belirtiler tedavi gerektirecek kadar şiddetli olduğunda ilk olarak lokal (bölgesel) tedavi tercih edilir Bu tedaviye aşağıdaki önlemler de eklendiğinde tedavi genellikle başarılı olur Yanıt alınamayan durumlarda gebeliğin üçüncü ayından sonra tablet şeklinde tedaviye geçilebilir

Gebelikten sonra hemoroidlerde önemli derecede iyileşme meydana geldiğinden cerrahi, gebelikte hemoroid tedavisi için son seçenektir

Gebelikte anne adayının hemoroid sorunlarını azaltmak için alabileceği önlemler nelerdir?

Kabızlığın önlenmesi: kabızlık dışkılama esnasında daha çok ıkınılması nedeniyle hemoroid belirtilerini kötüleştiren bir durumdur Lifli gıdalarla beslenerek, bol su içerek, düzenli egzersizlerle ve gerekli durumlarda ilaç kullanılarak kabızlık mutlaka önlenmelidir Kabızlık önlenmediği ve dışkılar yumuşatılmadığı sürece hiçbir hemoroid tedavisi başarılı olamaz

Pakelerin içeri itilmesi: Pakeler (hemoroid "memeleri") bazen dışkılama sonrasında dışarı çıkar ve orada kalırlar Bu durumlarda parmağınızı vazelinle kayganlaştırdıktan sonra bu pakeleri tekrar içeriye ittirmelisiniz Dışarıda kalan pakeler içlerindeki damarların daha kolay tıkanmasına ve kuruma nedeniyle daha çok ağrı oluşmasına neden olur

Kegel egzersizleri: bu egzersizler perine (perine vajina girişi ile makat arasında kalan bölgedir) kaslarını güçlendiren egzersizlerdir ve hemoroid tedavisinde ek bir önlem olarak uygulanabilir Günde en az 50-100 adet Kegel egzersizi yaparak bölge kan akımının hızlanmasına yardımcı olabilirsiniz Kegel egzersizi yapmak çok basittir: bir parmağınızı vajinanın girişinden içeriye hafifçe yerleştirdikten sonra kaslarınızla parmağınızı sıkıştırmayı deneyin Bu sıkıştırma hareketi Kegel egzersizidir Bu egzersiz esnasında perinede bulunan tüm kaslar bir bütün halinde çalışırlar

Eczanede satılan oturma banyoları da belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur

Hemoroidler normal doğuma engelmidir?

Hemoroidler normal doğuma nadiren engel olurlar Ancak büyük ve kolay kanayan hemoroidler zorlu bir doğumda aşırı ıkınmaya bağlı olarak kanayabilirler ve doğum sonrası şiddetli ağrılara neden olabilirler Bunun için hemoroid tedavisinin doğum eyleminden çok önce başlanmasında fayda vardır Doğum sonrası hem hemoroidler hem de belirtileri hızla geriler Tek başına hemoroid varlığı vajinal doğum için bir engel değildir


Alıntı Yaparak Cevapla

Gebelik &Amp; Sorunları

Eski 10-19-2012   #45
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gebelik &Amp; Sorunları




Gebelik ve troid hastalıkları guatr

Gebelik, tiroid bezi hastalıkları açısından kritik ve bu yüzden de araştırılması gereken bir dönemdir Genç kadınların gebelik dönemlerinde guatr oluşumu ve mevcut olan guatrın hızlı büyüdüğü ve daha belirgin hale geldiği bilinmektedir Bu olay iyot ek***liği olan coğrafi bölgelerde oldukça sıktır Gebelik dönemindeki kadınların iyot ihtiyaçları diğer genç insanlara göre çok daha fazladır Genellikle gebeler gebelik dönemlerinde çocuğa zarar verir gerekçesiyle ilaç kullanmaktan kaçınırlar Ancak iyot ek***liği durumlarında gebelerin gereken iyot ihtiyaçları karşılanmalıdır Bu yüzden bu durumdaki gebelerin iyot tabletleri almaları gerekir Şu unutulmamalıdır ki; iyot ek***liği de çocukta zararlı etkilere neden olur

Gebelerdeki iyot ek***liğinin nedeni ise artmış iyot kaybıdır Kısmen çocuğa, kısmen de idrarla iyot atılımının artmasına ve sonuçta iyot dağılım alanının çoğalmasına bağlıdır Gebelikte günlük iyot ihtiyacı ve gıdalarla alınan iyot miktarı arasında mevcut olan fark iyot ek***liğinde daha da artmaktadır

Gebelerde Guatr:

Yeni oluşan guatr veya var olan guatrın hızlı büyümesi genç ve gebe kadınlarda sıktır Nedeni ise günlük ihtiyaç ile günlük alınan iyot miktarı arasındaki farkın artmasıdır Tiroid bezinin uyum mekanizmasından dolayı guatr oluşur

İyot ek***liğinin fazla olduğu 2 gebelik haftasında çocukta guatr oluşma riski vardır Buna yenidoğan guatr'ı denir Bu hastalıkta iyot ek***liğinin olduğu coğrafi bölgelerde sık görülür Gebe kadınların bu iyot ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için iyotlu tuz tüketimi önerilmez Çünkü çok yüksek miktarlarda iyotlu tuz almaları gerekir Bu da gebelerde yüksek tansiyon gelişme ve ödem oluşma riskini arttırmaktadır Bu yüzden de gebeler günlük 200 mikrogram'lık tabletler halinde iyot almalıdırlar Bu tedavi sayesinde annede yeni guatr oluşumu ve var olan guatrın büyümesi önlenir Ayrıca çocuktaki iyot ek***liği de giderilip yenidoğan guatr oluşumu engellenir

Genç kadınlarda gebe kaldıkları sırada guatrları mevcutsa bu tedavi guatrlarının büyümesini engelleyemez Bu yüzden de bu hastalar da tiroid hormonu preparatları kullanılmalıdır Bu tedavinin çocuğa hiçbir yan etkisi ve zararı yoktur Çünkü tiroid hormonları plasentadan geçemez

Sonuç olarak guatrsız gebelerde mutlaka iyot tedavisi uygulanmalı, guatrlı gebelerde ise buna ek olarak tiroid hormon tedavisi de uygulanmalıdır Bu tedavi çocuğa zarar yerine fayda getirir Eğer tedavi uygulanmazsa çocukta guatr gelişme riski yüksektir

Gebelerde Hipotiroidi:

Belirgin hipotiroidisi olan kadınlar nadiren gebe kalabilirler Kısırlık nedenleri içinde önemli bir yer alır Gebe kaldıkları taktirde de önceden gördükleri tiroid hormon tedavilerine devam edilir Gebelik esnasında hipotiroidizm oluşursa da hormon tedavisine başlanılır Hipotiroidili gebe kadınlar gebelikleri sürece tedavi görmezlerse erken doğum , düşük vs istenmeyen sonuçlarla karşılaşabilirler Bu hormon tedavisi ile bu olaylar minimal gözlenir Bu tedavinin de çocuklar üzerine hiçbir zararlı etkisi yoktur Aksine faydaları çoktur

Gebelikte Hipertiroidi:

Hipertiroidi, gebelikte nadiren görülür ve bu durum sevindiricidir Çünkü hipertiroidili bir gebenin tedavisi guatrlı ve hipotiroidili gebeninkinden oldukça zor ve sorunludur Bunun nedeni de annenin tiroid bezini frenlemek için kullanılan ilaçların plasentadan geçip çocuğun kan dolaşımına geçmesindendir Ancak bu geçişin, kullanılan ilaçların dozlarına bağlı olduğu biliniyor Bu ilaçların yüksek dozları çocukta hipotiroidi ve guatr oluşturmaya yeterlidir Bu kesinlikle istenmeyen bir durum olup, çocuğun zihinsel ve motor gelişimini kötü yönde etkiler Belirli bir dozun altında da çocuğun tiroid bezine etki etmediği biliniyor Sonuçta bu tür, hipertiroidili gebelere mümkün olan en düşük doz ilaç verilmelidir Öte yandan tedavi edilmeyen hipertiroidili gebelerde düşük, erken doğum, plasentanın erken ayrılması gibi istenmeyen olayların sıklığı artar Ayrıca çocuklarda anomali oluşma sıklığı da artar

Basedow hastalığı olan gebelerin tedavisi sonucu çocuklarında % 3 doğumsal guatr ve yaklaşık % 1 doğumsal hipotiroidi geliştiği gözlenmiştir Bunlar tamamen tedavi sonucu oluşur Oysa Basedow'lu gebelerin çocuklarında % 1-3 oranında doğumsal hipertiroidi görülme olasılığı var Bu durum tedaviden kaynaklanmaz Annedeki tiroid bezini stimüle (uyaran) eden antikorların çocuğa geçmesiyle oluşur

Sonuçta hipertiroidili kadınların gebelikleri yüksek riskli gebelik grubuna girer Mutlaka kadın-doğum ve Endokrinoloji uzmanının denetimi altında olmalıdırlar


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.