Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi > Fikir & Yenilikleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürk, bilim

Atatürk Ve Bilim

Eski 02-25-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Atatürk Ve Bilim



Atatürk Ve Bilim

“Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız… Aksine yükselmiş ilerlemiş medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız Bu hayat ancak ilim ve fenle olur İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi güç olur; belki de hiç olmaz"
"İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez Hayat felsefesini geniş açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkümdur
Osmanlı İmparatorluğunun askeri ve siyasal alanda gelişme arayışlarında olduğu 16 ve 17 yüzyıllar Avrupa’da bilim hayatında önemli gelişmelere sahne olur Bilim hayatını alt üst eden birçok değişikliklerden, ne yazık ki, İstanbul’daki bir çok müderrisin haberi olmamıştır Kopernik güneşin gezegen değil merkez olduğu gerçeğini çoktan ortaya koymasına rağmen medreselerde 1400 yıl öncesinin Batlamyus astronomi kitapları öğretilmektedir 1580’de rasathane yıktırılmış, Avrupalıların 1608’den beri kullandıkları teleskoptan bir çok Osmanlı aydınının haberi olmamıştır Matbaa gavur icadı olarak nitelendirilmiş ve ancak 300 yıl gecikme ile gelebilmiş, Osmanlı birçok değişime kapılarını kapamıştır ATATÜRK’ün bilim ve fenne inancı bu ortamın ürünü olan koşullarda oluşmuş ve netleşmiştir ATATÜRK Osmanlı Devletini yıkıma götüren en önemli unsurlardan birinin fetvalarda tıkanan bilim yolu olduğunu kavramış ve aydınlanma çağının çok gerilerinde kalmış milletimizi uyandıracak atılımları başlatmıştır

Bilim, Özgür Düşünce ve Yaratma İşidir…
"Başarılı olmak için aydın sınıf ve halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen bir vazifedir
Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır"
ATATÜRK; ülkenin geleceğini belirleyecek ideallerin halkın ruhuna uygun biçimde seçilmesi ve bunun aydınlar ve gençler tarafından iyice muhakeme edilerek sağlanması gerektiğini belirtir

"İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdırBu millet ve memleket ilme, irfana çok muhtaç; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş olanları korumak kadar doğal ve lüzumlu bir şey olmaktan başka , parti parti eğitim ve öğretim görmek için ilim ve fen almak için Avrupa’ya, Amerika’ya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz"

"İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuzBu nedenle artık himaye çok zayıf kalır
Bunun yerine mecburiyet geçerli olur Hayati gerçekleri bilerek, bilmeyenlere de uygun bir yol ile veya zor ile anlatarak amacımıza yürüyeceğizBizi o amaca varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır Biri dış düşmanlardır Bunlar bizi bir sömürge haline koymak için ilerlememizi istemeyenlerdir Fakat çiftçi arkadaşlar, muhterem babalar, bizim için bunlardan daha zararlı, daha öldürücü bir sınıf daha vardır: O da içimizden çıkması muhtemel olan hainlerdir Aklı eren, memleketini seven, gerçeği gören kimselerden böyle bir düşman çıkmaz İçimizden böyleleri çıkarsa onlar ya aklı ermeyen cahiller, ya memleketini sevmeyen kötüler, ya gerçeği görmeyen körlerdir Biz cahil dediğimiz zaman mutlaka okula gitmemiş olanları kastetmiyoruz Kastettiğim ilim, gerçeği bilmektir Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de, özellikle sizlerin içinizde görüldüğü gibi, gerçeği gören gerçek bilginler çıkar"
ATATÜRK, kurtuluş savaşıyla elde edilen bağımsızlığı, ancak ilim ve fen ile ulaşacağımız çağdaş uygarlık seviyesinde elimizde tutabileceğimizi söylediğinde bu kez de gericilik ve cehalet fırtınasına karşı durmaktadır ATATÜRK’e göre bilim, öncelikle özgün bir kültür yaratmasının etkin bir aracıdır Bilimi, toplumun gelişimini engelleyen bozuklukların giderilmesinin ve ulusal kimlik yaratılmasının etkin bir aracı olarak görür Bilgi her neredeyse alınmalıdır ATATÜRK için bilimin bir diğer önemli özelliği de, zamanla gelişmeye, değişmeye ve yenileşmeye açık bir etkinlik oluşudur Bu özellik, O’nun birçok konuşmasında vurguladığı gibi, bilimsel bilginin değişebilirliğidir Bu sebeple de, “binlerce sene evvelki ilim ve fen lisanının çizdiği düsturları” değişmez gerçekler olarak görmenin, Türk ulusunun geriliğinin esas nedeni olduğu düşüncesindedir ATATÜRK için bilim, özgür düşünce ve yaratma işidir

Benim manevi mirasım ilim ve akıldır

"Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum Benim manevi mirasım ilim ve akıldır Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver (eksen) üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar"
“Siz tarihin fırtına mevsimine benzer bir devrinde, milli tarihin çok acıklı günlerine girmiş olan Türk milletine ufukların ardında bir esenlik kıyısı olduğunu anlatan bir fırtına kuşuna benziyorsunuz” diyen Hamdullah Suphi TANRIÖVER O’nun en önemli niteliğini de vurguluyordu ATATÜRK keskin zekası ile ileriyi görüyor, medeni bir millet olmanın ilim ve fen ile mümkün olacağını kesin bir dille vurguluyordu

ATATÜRK’ün ifadelerinde yer alan ilim ve fen sözünün üzerinde önemle durulmalıdırATATÜRK, bilimi ve teknolojiyi önemserken tarih, felsefe, edebiyat, vb alanları bir tarafa itmemiştir
Prof Dr Bedia AKARSU, bir yazısında “ilim ve fen” sözünün yanlış anlaşıldığının altını çizer ve şöyle der:“Bu ilim ve fen sözü üzerinde biraz durmak istiyorum: Çoğu kez yanlış olarak ATATÜRK’ün ilim ve fen sözü bilim ve teknik olarak anlaşılıyor Oysa bizde eskiden, bugün temel bilimler denilen ve üniversitelerin de temelini kuran iki bilim dalı olan tabiat bilimleri –matematik, fizik vb- ve kültür bilimleri –felsefe, tarih, dil gibi- ayrımı ilim ve fenle karşılanıyordu İstanbul Üniversitesinin Edebiyat ve Fen Fakülteleri, liselerde edebiyat ve fen sınıfları bunun örneğidir Ayrıca eskiden ilmiye sınıfı denilince medreseden yetişenler kastedilirdi Medrese de sadece manevi ilimlerle uğraşırdı Bu sözcüklere önem verip üzerinde duruşum ATATÜRK’ün pozitif bilimlere de kültür bilimlerine de verdiği önemi belirtmek içindir

Onuncu Yıl Nutku’nda, bilimin kılavuzluğunda özgün uygarlığımızı çağdaş uygarlıkların üstüne çıkaracağımızı belirtir Ve Türk milletinin unutulmuş yeteneklerinin ürünü olacak böyle bir uygarlığın, “âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacağını” söyler ATATÜRK’ün anlatmak istediği, belli bir aşamadan sonra özgün bir bilim yaratmamız gerektiğidir Bu sebeple de Batı’nın ürettiği bilgi ve teknolojinin, çağdaş uygarlık olarak tanımladığı seviyeye ulaşmamızda gereğince kullanılması, sadece bir amaçtır Esas amaç ise, bu ara aşamadan sonra kendi uygarlığımızın temeli olacak bir bilim yaratılmasıdır “İlim tercüme ile olmaz, inceleme ile olur” şeklindeki sözleri de bu anlayışı güçlendirmektedir

Siz İrfan Ordusu Mensupları…

ATATÜRK 24 Mart 1923’te Kütahya Lisesi’nde öğretmenlere seslendiği konuşmasında, irfan ordusunun ülkenin kaderindeki önemini çarpıcı bir biçimde ortaya koyar
"Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir, hangisi bir diğerinden üstündür? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz Bu iki ordunun ikisi de hayatidir

"Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuzBiz iki ordudan birincisine, vatan çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya -bütün dünya bilir, bütün dünya şahit oldu ki- pek mükemmelen sahibiz Vatanın dört sene önce düştüğü büyük felaketten sonra, yoktan var olan bu ordu, vatanı yok etmeye gelen bu düşmanı kutsal vatan toprağında boğup mahvetti Yalnız bu orduya sahip olmakla, işimiz bitmiş, gayemiz bu ordunun zaferiyle son bulmuş değildir
Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır Milletimizi geçek mutluluğa, kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz
Arkadaşlar, asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki birliktelik ve alakayı belirtmek için şunu da ifade edeyim, kıymetli bir eserden ordunun ruhu kumanda heyetidir deniliyor Hakikaten böyledir Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür Siz öğretmenler, sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir İstiklal mücadelesinde üç dört senedir düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşla ordunun ruhu olan kumanda heyeti değerlerinin yüksekliğini nasıl ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız yenilikler milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti mağlup etmek savaşında da irfan ordusunun ruhu olan siz öğretmenlerin aynı yeteneği ortaya koyacağınıza eminim"
“Bu konuda size güveniyor ve saygı ile selamlıyorum"

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Ve Bilim

Eski 02-25-2009   #2
Berna
Varsayılan

Cevap : Atatürk Ve Bilim



Çok güzel bir paylaşım, inşaallah bütün arkadaşlarımız okur ve faydalanır; ufukları açılır ve aydınlanırlar
Ellerinize sağlık

__________________
Fani kalbimde ölümlü olarak kalacak olsan da; ölümsüz ruhumda ebedileşeceksin
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.