|
|
Konu Araçları |
harfi, harfiosmanlıca, ile, ilgili, kelimeler, osmanlıca, sözlük |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İA' Koyun sürmek, koyun gütmek İAB Kökünden koparmak İAD Korkutmak, tehdit etmek Vaidde bulunmak İADE Geri vermek Eski haline getirme * Mukabilini yapma Karşılığını yapma * Avdet ettirmek * Edb: Bir mısraın veya beytin son kelimesini, kendisinden sonra gelen mısra veya beytin ilk kelimesi olarak kullanma sanatı İade'li şiire "muâd" da denmektedirEy vücud-u kâmilin esrar-ı hikmet masdarıMasdarı zatın olan eşyâ sıfatın mazharıMazharı her hikmetin sensin ki kilk-i kudretinSafha-i eflâke nakşetmiş hutut-ı ahteriAhteri mes'ud olan oldur ki tâb-ı pâkinin Kabil-i feyz ola nutkundan safâ-yı cevheriCevheri ma'yub olan nâkıs benim kim muttasılSadedir hattın hayalinden zamirim defteriDefter-i a'malimin hattı hatadandır siyâhKan döker çeşmim hayâl ettikçe hevl-i mahşeriMahşeri eşkim verir seylâba ger ruz-i cezaOlmasa makbul-i dergâhın sirişkin gevheri Gevheridir ışık bahrinin Fuzulî ab-ı çeşmLiyk bir gevher ki Lütf-u Hak ânadır müşteriFuzulî gazelinde olduğu gibi İADE-İ ÂFİYET Hastalıktan sonra âfiyetin iadesi İyileşme İADE-İ İTİBAR Ticarette iflâstan kurtulma * Kaybedilen itibarı tekrar kazanma Şerefini kurtarma İADE-İ MÜCRİMÎN Suçluların kendi memleketlerine iade edilmesi İADE-İ ZİYARET Ziyarete gelenin ziyaretine gitmek İADETEN Geri vermek üzere İALE Çoluk çocuğun nafakasını te'min etme Evlâd u iyâlin maişetini tedarik etme * İyali çoğalmak, çoluk çocuğu artmak İANAT (İâne C) İaneler İANE Yardım İmdat Yardım için istenen, toplanan şey İANE-İ ASKERİYE Tanzimattan sonra cizye yerine Hristiyan tebeadan alınan vergi Bu vergi sonradan "bedel-i askerî" adını almış ve 1908 Temmuz inkılâbına kadar devam etmiştir İANE-İ CİHADİYE Muharebe zamanında harbin icab ettirdiği fazla masrafları karşılamak ve yardım olmak için halktan alınan paralar Miktarı, her mahallin iktidarı derecesine göre kaza ve liva üzerine merkezden tertib ve "tevzi defterleri"ne maktu' miktar olarak konulurdu Bu çeşit vergi ve ianeler Tanzimat'tan sonra kaldırılmıştır İANET (Avn dan) Yardım İANETEN İane suretiyle, yardım olmak üzere İARE Emaneten vermek Bir malın kullanılmasından karşılık istemiyerek meccanen başkasına vermek İARE-İ MUKAYYEDE Bir mülkün kayıd ve şartlarla birine ödünç olarak verilmesi İARE-İ MUTLAKA Bir mülkün, bir eşyanın sâhibi tarafından hiç bir şart ve kayda bağlı kalmayarak başka birine ödünç verilmesi İARETEN İare olarak Emaneten İAŞE Geçindirmek Beslemek Yaşatmak Diriltmek İAZ İşaret etmek İAZA (İvaz dan) Bedel ve karşılık vermek Bedel vermek İAZE Sığındırmak Muhafaza etmek İltica İBA' Çekinmek Tiksinmek * Kabul etmemek, bir işe razı olmamak * Doymadan yemekten çekilmek İF Vakit İFA' Çocuğun büyümesi İ'FA' Çoğaltmak * Terketmek İFA Ödemek Yerine getirmek Söz verdiğini veya vazife bildiğini yerine getirmek Kılmak Yapmak İFA-Yİ VAZİFE Görevini yapma, vazifesini yerine getirme İFAD Bir kimseyi elçilik (sefirlik) vazifesiyle gönderme İFADAT (İfâde C) Anlatmalar İfadeler İFADAT-I LÂZİME Gerekli ifadeler İFADE Anlatmak Söylemek * Fayda vermek, fayda tutmak İFADE-İ CEBRİYYE Zoraki ifade * Mat: Cebir işaretleri ile maksadını anlatma İ'BA' Hazırlık İBABE Yol, tarik İB'AD Uzaklaştırmak Sürmek Kovmak İBAD Tıb: Bacaklarda diz mafsalının iç kısmındaki büyük damar İBAD (Abd C) Kullar Allah'ın kulları İBAD Devenin ayağını bağladıkları ip İ'BAD Kul etmek, köle yapmak İBADAT (İbâdet C) İbâdetler İBADE Helâk etmek |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İBADET Allah'ın (CC) emirlerini yerine getirmek ve nehiylerinden kaçmak Yapılmasında sevab olup, ihlâsla yapılan herhangi bir amel Şeriatta bildirildiği gibi Allah'a kulluk etmek Kâinatın ve dolayısıyla insanların hilkatindeki hikmet ve gaye (Bak: Târik-üs-salât)( İbadet'in ruhu ihlâstır İhlâs ise yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse o ibadet bâtıldır Faydalar, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar İİ)(İbadetin mânası şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemal-i rububiyyetin ve kudret-i Samedaniyyenin ve rahmet-i İlâhiyyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir Yâni, rububiyetin saltanatı, nasılki ubudiyeti ve itaati ister; rububiyetin kudsiyeti, pâklığı dahi ister ki: Abd, kendi kusurunu görüp istiğfar ile ve Rabbini bütün nekaisten pâk ve müberra ve ehl-i dalâletin efkâr-ı bâtılasından münezzeh ve muallâ ve kâinatın bütün kusuratından mukaddes ve muarrâ olduğunu, tesbih ile Sübhanallah ile ilân etsinHem de rububiyetin kemal-i kudreti dahi ister ki: Abd, kendi za'fını ve mahlukatın aczini görmekle kudret-i Samedaniyyenin azamet-i âsârına karşı istihsan ve hayret içinde Allahu Ekber deyip huzu ile rükua gidip O'na iltica ve tevekkül etsinHem rububiyetin nihayetsiz hazine-i rahmeti de ister ki: Abd, kendi ihtiyacını ve bütün mahlukatın fakr ve ihtiyâcâtını sual ve dua lisaniyle izhar ve Rabbinin ihsan ve in'âmatını, şükür ve sena ile ve Elhamdülillâh ile ilân etsin Demek, namazın ef'âl ve akvâli, bu mânaları tazammun ediyor ve bunlar için taraf-ı İlâhîden vaz'edilmişler S) İBADETGÂH f Kanunlarla tanınmış bir dine, bir mezhebe ait ibadetlerin icrasına tahsis olunan yerler Mabet, ibadethane İBADETHANE f İbadetgâh Allah'a ibadet edilen yer İBADETKÂR f İbadet yapan İbadete düşkün İBADULLAH Allah'ın kulları İBAET Bir şeyi diğer bir şeye ircâ etme İBAG Helâk etmek İBAH İtibar etmek, ehemmiyet vermek Hürmet etmek İBAHA (İbahe) Sevab veya günah olmamak Bir şeyin yasak ve haram olmaktan çıkması * İzin vermek Mübah ve helâl kılmak * Bir şeyi izhâr etmek İBAHA Ateşi söndürme İBAHAT (İbâhe C) Mübahlar Günah ve sevab olmayan işler İBAHÎ Herşeyi mübah sayan İBAHİYYE Sevab veya günah olduğunu kabul etmeyen bâtıl ve dalâlete saparak dinden çıkan bir fırka veya bu fırkadan olan kimse İBAHİYYUN İbaheciler Her şeyi mübah sayan bâtıl bir zümre İBAK Bir esirin, bir köle veya câriyenin sebepsiz olarak, sahibini bırakıp kaçması İBALE Kuyu bileziği * Hayvanları muhafaza etme * Küçük çocuklara def-i hacet ettirme * Devenin hallerini ve huylarını iyi bilmek İBANE Irak etmek, uzaklaştırmak * Ayırmak * İzhar etmek, göstermek İBAR Eritilmiş kurşun * (İbre C) İğneler, ibreler İBARAT (İbare C) İbareler Bir ifadeyi meydana getiren kelime ve cümleler İBARATÜNA ŞETTÂ Bizim ibarelerimiz çeşit çeşittir, muhteliftir, dağınıktır İBARE Bir fikri anlatan bir veya birkaç cümlelik yazı Parağraf * İbretli ders veren söz (Bak: İbaret) İBARE Helâk etmek İBARE-SENC f Düzgün konuşan, akıcı söz söyleyen İBARET Meydana gelmiş, toplanmış Bir şeyden teşekkül etmiş Bir şeyin aynı Bir şeyin içindekini ve aslını beyan Bir halden bir hale tecavüz eylemek * Rüya tabir etmek İB'AS Yeniden yaratmak, göndermek Hayat vermek İBAS Kurutmak İBASE Tedkik ve teftiş etme İBAT (İbt den) Bohça, koltuğun altına alınan şey Paket İBATE Bir yerde barındırma Gece yatırma İBATE VE İAŞE Barındırma ve besleme İBAVET Yabancı bir adamın bir çocuğa baba gibi olması, babalık yapması İBB Zâyi ve telef etmek İBBÂN Uygun zaman, vakit Her şeyin mevsimi İBBÂN-ÜL FÂKİHE Meyva mevsimi İBCAL Büyük saygı, tâzim ve tekrim (Bu mânâlarda kullanılırsa da tebcil şeklinde kullanılması doğrudur) İBCAM Huzur ve rahatını bozma Rahatsız etme İBDA' İzhar etmek Bir yerden diğer bir yere çıkmak * Yaratmak Nümunesiz şey yapmak İBDA' Cenab-ı Hakkın âletsiz, maddesiz, zamansız, mekânsız yaratması ve icâdı * Misli gelmemiş bir eser meydana koymak, icâd, ("İbda', ihdâs, ihtirâ, icâd, sun', halk, tekvin" kelimeleri birbirine yakın mânâdadırlar) * Edb: Geçmişte benzeri olmayan şiiri söylemek İBDA-I SAN'AT Benzeri olmayan mükemmellikte san'at eseri İbda' yapabilene mübdi', eserlerine bedi'a denir İBDA' (İbzâ') Parça parça etmek * Sorulan şeye güzel cevab vermek * Kandırmak * Birisine, kâr tamamen kendine âit olmak üzere sermaye vermek |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İBDAD Uzaklaştırma, teb'id * Bir şeyi uzatma İBDAL Değiştirmek Tebdil ve tahvil eylemek Birinin yerine diğerini getirmek İBDAN Kısrak * Câriye, kız veya kadın esir İBEK f Put, sanem, haç İBER (İbret C) İbretler, ders alınacak şeyler İBER (İbre C) İbreler, iğneler İBGAZ (Buğz dan) Buğzetme, nefret etme, hoşlanmama, sevmeme İBHA Kesilme, inkıtâ' İBHAC Sevindirme, sürur ve sevinç verme İBHAH Sesini boğuk bir şekilde çıkarma İBHAK Gözünü çıkarma, kör etme İBHAL Kendi hâline bırakma, salıverme İBHAM Mübhem, kapalı bırakmak Belirsiz olmak Muayyen olmayan * Edb: Sözün kolayca anlaşılmayacak şekilde kapalı olması, vâzıh olmayışı * Baş parmak İBHAMAT (İbham C) Mübhem şeyler, açıklanmayan mes'eleler, üstü kapalı sözler İBHAMVARÎ f Belli etmeyerek, âşikâr surette tanıtmıgirsin bir tarafına !!!, gizli bir şekilde, mübhem olarak İBHAR (Bahr dan) Deniz yolculuğu İBHİRAR Gece yarısı olma İBİBİK Çavuşkuşu, hüdhüd İBİK Horozun başındaki kırmızımsı bir renkte uzanmış et parçası İBİL (Bak: İbl) İBİŞ Hımbıl, salak * Orta oyunu ve kukladaki şahıslardan biri İBKA Ağlatmak İBKA Bâkileştirmek Devamlı etmek Azletmeyip yerinde bırakmak Yerinde devamlı etmek * Tayinleri her sene, bir sene müddetle yapılan memurlardan bu müddet bitmeden evvel hizmetleri beğenilenlerin yeniden bir sene için yerlerinde kalmalarına müsaade edilmesi * Mc: Sınıfta bırakmak( Madem her şey elimizden çıkacak, fâni olup kaybolacak Acaba bâkiye tebdil edip ibka etmek çaresi yok mu? deyip, düşünürken birden semavî sadâ-yı Kur'an işitiliyor S) İBKAEN İbka suretiyle İBKAEN TA'YİN İşinden ayrılan bir memuru tekrar eski işine getirme İBKA FERMANI Tâyinleri bir sene müddetle yapılan memurların vazifelerinde devam edeceklerine dâir gönderilen ferman İBKAL Yerde ot bitmesi Ramis adı verilen otun yeşermesi İBKAR Fecirden kuşluğa kadar olan vakit * Tehir etmek, sonraya bırakmak İBL (İbil) Dişi deve * Deve sürüsü İBLA' Yutturma, emdirme İBLAG Bildirmek Yetiştirmek Haberdar etmek Göndermek İBLAK Alaca olmak Kapı açmak İBLAN İki sürü deve İBLAS Mahzun olmak, ümitsiz olmak İBLÎ Deveci İBLİM Anber * Bal İBLİS İnsanları Allah yolundan çıkarmağa çalışan şeytan (Bak: Hannas, Şeytan) İBLİSANE Şeytanca İblisçesine, müfsidane İBN Oğul İBN-İ ABBAS (Bak: Abdullah İbn-i Abbas) İBN-İ ARZ Garip, gurbette bulunan İBN-ÜL BETÛL Hz İsâ (AS) Hz Meryem'in oğlu (Bak: Betûl) İBN-İL CELLÂ Meşhur kişi Namlı ve şöhretli adam İBN-İ CERİR-İ TABERÎ (Bak: Taberî) İBN-İ CEVZÎ (Hi: 508-597) El-Muğni isimli Kur'an-ı Kerim tefsiri vardır Hanbelî fıkhı ve tarihî bilgilerde muhakkik âlimlerdendir Ebu-l Ferec İbn-i Cevzî diye de meşhurdur |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İBN-İ DEHALİZ Hırsız İBN-İ HACER-İ ASKALANÎ (Hi: 773-852) Büyük hadis âlimidir Şafiî mezhebinin meşhur fukahasından olup hadis üzerine çok eserleri vardır İBN-ÜL HABBE Ekmek İBN-İ HURRE Dürüst, doğru ve namuslu insan İBN-İ HÜMAM (Hi: 788-861) Hanefî fukahasından meşhur bir zattır Şer'î ilimlerde, edebiyatta mütehassıs idi İBN-İ IRS (C: Benât-ı ırs) Gelincik dedikleri küçük hayvan İBN-İ İSHAK (Ebu Abdullah Muhammed) Medine'de büyümüştür Hz Muhammed'in (ASM) hayatına dair vak'aları derin bir alâka ile toplamağa başladı Daha sonra Mısır'a, oradan da Irak'a gitti Hi: 151 veya 152 tarihinde Bağdat'ta vefat etti Siyere dair iki eser vücuda getirmiştir1 Kitab-ül Mübtedâ ve Kısâs-ul Enbiya 2 Kitab-ül Magazi İBN-ÜL MÂ' Su kuşu İBN-İ MES'UD Ebu Abdurrahman Abdullah Bin Mes'ud da denir (RA)şeref-i İslâm ile müşerref olanların altıncısıdır Bütün gazvelere iştirak etmiştir Dâimî surette huzur-u Risalette bulunduğundan Kur'an-ı Kerim'i herkesten iyi öğrendiği gibi, pekçok hadis de işitmiş ve ezberlemişti Kur'an-ı Kerim'i en evvel Mekke'de Kureyş'e duyuran, Makam-ı İbrahim'de "Rahman" Suresini açıktan okuyan, bu zâttır Ashab-ı Kiramın büyük fakih ve müçtehidlerindendir Bünyesi çok zayıftı Resul-i Ekrem (ASM) bir gün Ashab-ı Kirama hitaben: "Siz İbn-i Mes'ud'un vücudca zayıf olduğuna bakmayınız Mizanda hepinizden ağırdır" buyurmuşlardırBir gün kendisine: Hangi ilim mu'teberdir diye sormuşlar "Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şerif ilmini çok severim" cevabını vermiştir Resul-i Ekrem'den (ASM) 840 hadis rivayet etmiştir Hicri 32 tarihinde 60 yaşını mütecaviz olduğu halde ebedî hayata kavuşmuştur İBN-İ MİKRAZ Sansar İBN-İ ÖMER (Bak: Abdullah İbn-i Ömer) İBN-İ RÜŞD (Kadı Muhammed Bin Ahmed) (Hi: 514-595) Endülüs Devleti zamanında yetişen bir filozoftur Kurtuba'da doğmuştur(Kur'an vahiy olmakla beraber delâil-i akliye ile te'yid ve tahkim edilmiş Evet kâmil ukalânın ittifakı buna şâhiddir Başta ulema-i ilm-i Kelâmın allâmeleri ve İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi felsefenin dâhileri müttefikan esasat-ı Kur'aniyeyi usulleriyle, delilleriyle isbat etmişler M) İBN-İ SEBİL Yolcu Seyyah İBN-İ SİNA (Hi: 370-428) Buhara'lı olup zamanının en büyük âlimi, doktor ve filozofudur Avrupa'da, Avicenna diye tanınmıştır İBN-İ TEYMİYE (Hi: 661-728) Diğer adı Ahmed bin Abdülhalim Harranî'dir Hanbelî fıkıh ve hadis âlimi olarak bilinir Bazı mes'elelerde ifrata kaydığından cumhur-u ulemaca hüsn-ü kabul görmemiştir İBN-İ UYEYNE (Hi: 107-198) Ebu Muhammed Süfyan bin Uyeyne, ikinci derecede tâbiinden olup aslen Kufeli olduğu hâlde Mekke-i Mükerreme'de kalmıştır Hadisde, tefsirde ve bilhassa Hadis-i Şerifleri tefsir etmede derin âlim olup yedi bin Hadis-i Şerif nakletmişti Zâhid, müttaki ve sâlih bir zât olup kuru arpa ekmeği ile beslendiği meşhurdur (Rahmetullahi aleyh) İBN-ÜL ÜNS Dost İBN-İ ÜSBUAYN Çok güzel genç * Ayın ondördü İBN-ÜS-SEBİL Misâfir İBN-İ VAKT Zamanın uyarına giden, vaktin icaplarına göre hareket eden kişi Zamane adamı * Mizaç ve tabiata göre söz söyleyen kimse İBN-İ VERDÂN Hamam içinde olan kara çekirge İBN-İ ZÜKÂ Sabah İBN-ÜZ ZAMAN Zamanın çocuğu Devrin adamı İBN-ÜZ ZİNÂ Zinâ sonucu meydana gelen çocuk Piç İBNE Kız çocuğu Veya teennüs eden oğlan İBRÂ (Ber' den) Temize çıkarmak Borçtan kurtarmak Sağlamlaştırmak İBRÂ-İ ÂMM Huk: Bir kimsenin zimmetini bütün haklardan, dâvâlardan temize çıkarmak İBRÂ-İ HÂS Huk: Bir kimsenin zimmetini belirli bir haktan, hususi bir dâvâdan veya bir kısım haklardan beri kılmaktır İBRÂ-İ ISKAT Huk: Bir kimsenin diğer bir kimsedeki hakkını, tamamen veya kısmen terketmesi İBRÂ-İ İSTİFA Bir kimsenin, başka birisindeki hakkını aldığına dair ikrar etmesi İBRAD Güçsüzleştirme, âciz bırakma * Soğutma İBRAHİM İbrahim kelimesi, İbranicede baba anlamına gelen "eb"; ve cumhur demek olan "reham" kelimelerinden meydana gelmiştir "Ebu-l cumhur" ise; cumhurun babası demektir Bu ismi meydana getiren kelimelerin ikisinin de hareke veya telaffuzlarını az bir değişiklik yapmakla yine bu mânalar Arapçada vardır Bu da İbranilerle Arapların yakınlıklarına delildir İBRAHİM (AS) Halilullah ve Halil-ür Rahman da denir Peygamberlerden İshak ve İsmâil'in (AS) babasıdır Yirmi sahifelik kitap kendisine nâzil olmuştur Süryanice konuşurdu Peygamberimizin de (ASV) ceddi idi Urfa'da doğduğu da rivayet edilir Zamanın kralı Nemrud tarafından ateşe atılmak istendi, mu'cize olarak ateş onu yakmadı En şiddetli zamanda dahi Allah'tan başka kimsenin dostluğunu kabul etmediğinden, sadece ondan meded beklediğinden kendisine Halilullah denilmiştir Sonra Mısır'a ve Kenan iline gitti Oğlu İsmail (AS) ile birlikte Kâbe-i Muazzama'yı yeniden inşa' ettiler Kudüs'te medfun'dur( $ Ayet-i Kerimesinin delâletine göre, Hazret-i İbrahim ateşe atıldığı zaman, ateşin harareti burudete inkılâb etmesi, beşerin keşfettiği yakıcı olmayan mertebe-i nâriyeye örnek ve me'hazdır İİ)(Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'ın Nemrud'a karşı imate ve ihyâda Güneş'in tulu' ve gurubuna intikali, cüz'î imate ve ihyadan küllî imate ve ihyâya intikaldir ve bir terakkidir O delilin en parlak ve en geniş dairesini göstermektir Yoksa bir kısım ehl-i tefsirin dedikleri gibi, hafî delili bırakıp, zâhir delile çıkmak değildir M) İBRAHİM BİN EDHEM Babası Belh Şehrinin Pâdişahı idi Hicri 2 asırda yetişmiş büyük bir veliyullahtır Bir çok kerametleri görülmüş, Allah rızası yolunda dünya saltanatını terk ederek fakirliği kabul etmiş ve bütün ömrünü ibadet ve taat ile geçirmiştir Kerametleri dillere destandır |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İBRAHİM DESUKÎ Büyük âlim ve mutasavvıflardan olup büyük makam sâhibi bir zâtdır Pek meşhur ve çok güzel sözleri ve mev'izaları vardır 676 tarihinde 43 yaşında Şam'da vefat etmiştir (KS) İBRAHİM HAKKI (KS) : Hi: 12 asırda yaşamış büyük âlim ve mutasavvıftır Hasankale'li olup en son Tillo'da yaşamıştır Marifetname isimli meşhur eseri vardır İBRAHİM-VARİ f İbrâhim (AS) gibi Fani, gelip geçici şeylere kalbini bağlamamak sureti ile İBRAK Av hayvanlarını ürkütüp korkutmak * Koyun kurban etmek * Şimşek çakmak İBRAK Deveyi çökertmek İBRAM Israrla rica etmek Usandırıncaya kadar üzerine düşmek * Usandırmak, yıldırmak * İpi sağlam bükmek * Muhkem kılmak İBRAMAT (İbram C) Yalvarmalar, ısrar etmeler, rica etmeler, zorlamalar İBRANAME Alacaklı kimse tarafından alacak ve verecek kalmadığına dair verilen kâğıt İbrâ senedi İBRANİ Eski Yahudi Sülâlesi veya o soydan olan İBRAR Yapılan yeminin doğru olduğu tasdik edilme İBRAZ Göstermek Meydana koymak İBRAZ-I FAZL U HÜNER Hüner ve fazilet gösterme İBRE İnce iğne gibi âlet * Saatlerde veya pusuladaki rakamlara işâret eden ince âlet * Çam gibi ağaçların yaprağı İBRE-İ HAYYAT Kendi işlerini bırakıp başkasının işlerini halledip düzeltmeye çalışan adam * Terzi iğnesi İBRET Uyanıklığa sebeb olan ders * Çok çirkin ve düşündürücü * Tuhaf, acâyip İBRET-İ ÂLEM İÇİN Bütün âleme ibret olsun diye Herkese ibret olsun için İBRETAMİZ (İbret-âmiz) f İbret öğreten Ders verici hâdise İBRETBAHŞ f İbret veren, ibreti iktiza eden İBRETBİN f İbret almış, ders almış İBRETEN İbret olmak üzere, intibah ve ibret vesilesi olmak için İBRETFEŞAN f İbret dağıtan, çok mühim ders verici hâdise İBRETNÜMA f İbret gösteren İbret veren İBRETNÜMUN f İbret olan, ders olan İBRÎ (İbriyye) İğne yapan veya satan kimse * İğne veya ibresi olan İBRÎ Yahudi, İbrani İBRİC Yoğurdu yayıp ayran yapmağa yarayan âlet Yayık İBRİK (C: Ebârik) Topraktan, tenekeden, hattâ bakırdan, gümüşten, altundan yapılan emzikli su kabı * Abdest almağa, çay, kahve vs yapmağa yarayan ayrı ayrı ve türlü türlü kaplar * İyi ve parlak kılıç İBRİKDAR Eskiden sarayda büyük devlet adamlarının konaklarında su döken ve leğen ibrik işlerine bakan kimse İBRİN Yüzü çok parlak ve güzel olan sevgili İBRİNŞAK Ağaçta çiçek açmak İBRİŞİM İpek ipliği, bükülmüş ipek * İbrişimden yapılmış İBRİYE Baş konağı İBRİYY İğne yapıcı veya satıcı İBRİYYUN Yahudiler, İbraniler İBRİZ Halis altun, saf altun İBS Sevinmek, ferah İBSAL Bir şeyi sipariş etme * Men etme İBSAN Bir kimsenin huyunun veya yüzünün güzel olması İBSAR Dikkatle bakmak, tetkik etmek İBSAS Sırrı açıklama * Yayma, dağıtma İBSİ'RAR At yarışlarında koşuşma İBŞAR (Büşr den) (C: İbşarât) Müjdeleme, tebşir etme, sevinçli bir haber bildirme İBŞARAT (İbşâr C) Müjdelemeler, tebşir etmeler, sevinç verici haber bildirmeler İBŞAS Bazı bitkilerin veya çiçeklerin birbirine sarılıp karışması İBTA' Gecikme, geciktirme * Ağır hareket İBTAL Battal etmek Çürütmek Hükümsüz bırakmak |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İBTAL-İ HİSS Duygusunu battal etmek ve uyuşturmak(Evet, şu elim elemi ve dehşetli mânevi azabı hissetmemek için ehl-i dalâlet, ibtâl-i his nev'inden gaflet sarhoşluğu ile muvakkaten hissetmez Fakat hissedeceği zaman kabre yakın olduğu vakit birden hisseder Çünki, Cenab-ı Hakka hakiki abd olmazsa kendi kendine mâlik zannedecek S) İBTALE Bâtıl ve boş şey İBTALİYYAT İşe yaramıyan, boş sözler İBTAR Parçalama * Mahrum etme, esirgeme * Gündüzün başlangıcı İBTAR Şaşma, tuhafına gitme, hayrette kalma * Alabileceği miktardan fazla yük yükletme İBTAŞ Şiddetle tutma, kavrama İBTAT Kesmek Kat'etmek İBTİAR Kuyu kazma İBTİAS Gönderme, ba's etme İBTİDA' Benzeri olmayan bir şey yaratmak (Bak: İbdâ') İBTİDA Baş taraf Evvel Başlangıç En önce, başta İBTİDA-İ DÂHİL Tar: Medreselerden orta tahsili verenler İBTİDA-İ CÜLUS Hükümdarlığın başlangıcı Tahta çıkışın ilk zamanları İBTİDAD İki kişinin bir şeyi bir tarafından tutup kavraması İBTİDAEN Önceden, ilk ve başlangıç olarak İBTİDAÎ Başlangıca ait, en önce olarak İlk, evvelâ * Ham, işlenmemiş * İlk tahsil veren okul (Daha da evvel bunun yerine "Sıbyan Mektebi" tabiri kullanılırdı) İBTİDÂİYYÂT Başlangıçta olanlara öğretilen bilgiler * Bu derslere ait kitaplar İBTİDA-ŞÜDEGAN f Stajyer İBTİDAR Bir işe sür'atle başlama İBTİGA Maksad, gaye Taleb, arzu, istek İBTİGA-İ TE'VİL Te'vil maksadıyla Te'vil ederek izahta bulunma İBTİHAC Sevinç, sevinme İç açıklığı İBTİHAC Bolluk, bereket, mebzuliyet İBTİHAL Halktan alâkayı keserek Allaha tazarru' ve niyazda bulunmak İBTİHAR İki parça olma, ikiye bölünme İBTİHAS Bir şeyin doğruluğunu öğrenmek için soruşturma, tetkik etme İBTİKA' Bir şeyin renginin fıtri olarak değişikliğe uğraması İBTİKA' (Bükâ dan) Ağlama, göz yaşı dökme İBTİKAR Sabahleyin erkenden kalkma İBTİLÂ Belâya uğramak Musibete düşmek İyi veya kötü şeye düşkünlük, tiryakilik * İnsanın iyiliğini, kötülüğünü ve kemâl derecesini meydana çıkaran imtihan, tecrübe İBTİLÂ-Yİ ŞEDİD Şiddetli tiryakilik İBTİLA' Zorlukla yutmak * Gelini gerdeğe koymak İBTİLAC Meydana çıkma, zuhur etme, görünme İBTİLAL Islanmak İBTİLAZ Alma İBTİNA' (Binâ dan) Bir şeyin üzerine bina etme Bir dava veya bahiste bir şeye istinad etme İBTİNAEN İbtinâ ederek, mübteni olarak, dayanarak İBTİRA' Ağaç yontma İBTİRAD Duş yapma, soğuk su ile banyo yapma * Serinlemek için soğuk su içme İBTİSAM Tebessüm etmek İnce ve hafif gülümsemek İBTİSAR (Basar dan) Kalb gözüyle görme Basiret * Görüp hakikatına varma İBTİSAR Bir şeye başlama, ibtida İBTİŞAK Haysiyet ve nâmusa dokunma * Yalan söyleme İBTİTA' Kesilme, inkıta' İBTİTAR Tâbi olma, uyma, ittiba etme İBTİYA' Satın alma, mübâyaa etme İBTİYAR Seçip kabul etme * Kavga yapma, dövüş etme * Güçsüz, zaif ve kuvvetsiz olma İBTİYAZ Biriktirip yığma İBTİZA' Birşey meydanda ve açık olma İBTİZAL Çokluğu sebebiyle bir nimetin kıymetini bilmeyip, hor kullanmak * Devamlı şeklide bir şeyi kullanmak * Edb: Herkesin bildiği bir sözü tekrar etmek (Mümtâziyetin zıddıdır) İBTİZAR Cebren ve zorla alma Soygunculuk yapma |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İBTİZAZ İhtiyacdan dolayı zillet ve hakaretlere tahammül etme İBYİZAZ Beyazlama, ağarma İBZA' Bir kimseyi sıkıntı ve kedere boğma Mahvetme İBZA' Kötü söyleme, fena söyleme İBZAL Esirgemeyip bol sarfetme, bol kullanma İBZAZ Yağlanma, şişmanlama, semirme İBZAZ Bir şeyi istenilen miktardan veya gerektiğinden az verme İCA' (Veca dan) Ağrıtma, veca verme İCAA (Cu dan) Yemek içmek için hiçbir şey vermiyerek aç bırakma İ'CAB Şaşırtmak Hayran etmek Hayrete düşürmek * Hodpesendlik Kendini beğenmişlik İCAB Lâzım Gerekli Lüzum Sebeb olmak * Ist: Akitlerde ilk söylenen söz Bir mal sahibinin müşteriye karşı, "Bu malımı sana şu kadar paraya sattım" demesidir Müşterinin de kabul etmesine dair olan sözüne "kabul" denir Şer'i ıstılahta buna "icâb ve kabul" denir İCABAT İcablar Gerekenler Lüzum edenler İCABE(T) Kabul olmak Kabul etmek * Râzı olma, rızâ gösterme, muvafakat etme İCABE-İ DUÂ Duânın kabul olması Duâya cevap verilmesi Muvafakat edilmesi (Bak: Dua) İCABETGÂH f Kabul etme yeri İCABÎ Müsbet İcaba âit, icaba dair * Lâzım, gerekli, zarurete müteallik İCAD Vücuda getirmek Yeniden bir şey meydana getirmek Yoktan var etmek (Bak: İbda')(şu zamanda çok ileri giden feylesoflar diyorlar ki: "Hiçten, hiçbirşey icad edilmiyor ve hiçbirşey idam edilmiyor; yalnız bir terkip bir tahlildir ki, Kâinat fabrikasını işlettiriyor"Elcevap : Nur-u Kur'an ile mevcudata bakmayan feylesofların en ileri gidenleri bakmışlar ki, tabiat ve esbab vasıtasiyle bu mevcudatın teşekkülât ve vücudlarını -sabıkan isbat ettiğimiz tarzda- imtina derecesinde müşkilâtlı gördüklerinden, iki kısma ayrıldılarBir kısmı, Sofestaî olup, insanın hassası olan akıldan istifa ederek, ahmak hayvanlardan daha aşağı düşerek, Kâinatın vücudunu inkâr etmeyi; hatta kendilerinin vücudlarını dahi inkâr etmesini dalâlet mesleğinde esbab ve tabiatın icad sahibi olmalarından daha ziyade kolay gördüklerinden; hem kendilerini, hem Kâinatı inkâr edip, cehl-i mutlaka düşmüşlerİkinci güruh bakmışlar ki; dalâlette esbab ve tabiat mucid olmak noktasında, bir sinek ve bir çekirdeğin icadı, hadsiz müşkilâtı var Ve tavr-ı aklın haricinde bir iktidar iktiza ediyor Onun için bilmecburiye icadı inkâr ediyorlar, "yoktan var olmaz" diyorlar ve idamı da muhal görüyorlar, "var yok olmaz" hükmediyorlar Yalnız, harekât-ı zerrât ile, tesadüf rüzgârlariyle bir terkib ve tahlil ve dağılmak ve toplanmak suretinde bir vaziyet-i i'tibariye tahayyül ediyorlar İşte sen gel, ahmaklığın ve cehaletin en aşağı derecesinde, en yüksek akıllı kendini zanneden adamları gör; ve dalâlet, insanı ne kadar maskara ve süfli ve echel yaptığını bil; ibret al! Acaba her senede, dört yüzbin envâı birden zemin yüzünde icad eden ve Semavat ve Arzı altı günde halkeden ve altı haftada, her baharda, kâinattan daha san'atlı, hikmetli zihayat bir kâinatı inşa eden bir Kudret-i Ezeliye, bir İlm-i Ezelî'nin dairesinde, plânları ve mikdarları taayyün eden mevcudat-ı ilmiyeyi göze göstermiyen bir ecza ile yazılan ve görünmeyen bir yazıyı göstermek için sürülen bir ecza misillü, gayet kolay o mâdumât-ı hâriciye olan mevcudat-ı ilmiyeye vücud-u hârici vermeği o Kudret-i Ezeliyeden uzak görmek ve icadı inkâr etmek; evvelki güruh olan Sofestâilerden daha ziyade ahmakane ve cahilânedir Bu bedbahtlar, âciz-i mutlak ve yalnız bir cüz-i ihtiyariden başka ellerinde olmayan; firavunlaşmış kendi nefisleri, hiçbir şeyi idam ve yok edemediklerinden ve hiçbir zerreyi, bir maddeyi, hiçten, yoktan icad edemediklerinden ve güvendikleri esbab ve tabiatın ellerinde hiçten icad gelmediği cihetle, ahmaklıklarından diyorlar: "Yoktan var olmaz, var da yok olmaz" deyip, bu bâtıl ve hatâ düsturu, Kadir-i Mutlak'a teşmil etmek istiyorlar Evet, Kadir-i Zülcelâl'in iki tarzda icadı var Biri; ihtira ve ibda' iledir Yâni; hiçten, yoktan vücud veriyor; ve ona lâzım her şey'i de hiçten icad edip eline veriyor Diğeri; inşâ ile, san'at iledir Yâni; kemal-i hikmetini ve çok esmasının cilvelerini göstermek gibi, çok dakik hikmetler için, kâinatın anasırından bir kısım mevcudatı inşa ediyor Her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, Rezzakıyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır Evet Kadir-i Mutlak'ın, iki tarzda; hem ibda' hem inşâ suretinde icadı var Varı yok etmek ve yoğu var etmek; en kolay, en sühuletli, belki daimî, umumî bir kanunudur Bir baharda, üçyüz bin envâ-i zihayat mahlukatın şekillerini, sıfatlarını, belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten var eden bir kudrete karşı, "yoğu var edemez!" diyen adam, yok olmalı!L)(Eğer desen: "Delil-i İhtiraî i'tâ-i vücuddur İ'tâ-i vücud ise; i'dam-ı mevcudun refikidir Halbuki: Adem-i sırftan vücudu ve vücud-u mahzdan adem-i sırf-ı aklımız tasavvur etemiyor" Cevaben derim: Yahu! Sizin bu istis'âbınız ve şu mes'elenin tasavvurundaki istiğrabınız, bir kıyas-ı hâdi'in netice-i vahimesidir Zira icad ve ibda-i İlâhiyi, abdin san'at ve kesbine kıyas edersiniz Halbuki abdin elinden bir zerreyi imate veyahut icad etmek gelmez Belki yalnız umur-u itibariye ve terkibiyede bir san'at ve kesbi vardır Evet, bu kıyas aldatıcıdır, insan kendini ondan kurtaramıyorElhasıl : İnsan kâinatta mümkinatın öyle bir kuvvet ve kudretini görmemiş ki, icad-ı sırf ve i'dam-ı mahz etsin Halbuki hükm-i aklîsi de daima üss-ül-esası, müşahedattan neş'et eder Demek âsâr-ı İlâhiyeye mümkinat tarafından bakıyor Halbuki: Hayret-efza âsârıyla müsbet olan kudret-i Sâni'in canibinden temaşa etmek gerektir Demek ibadın ve kâinatın umur-u itibariyeden başka tesiri olmayan kuvvet ve kudretlerin cinsinden olan bir kudret-i mevhume içinde Sânii farz ederek o noktadan şu mes'eleye temaşa ediyor Halbuki Vacibü'l-vücud'un canibinden, kudret-i tâmmesi nokta-i nazarından bu mes'eleye temaşa etmek gerektir RN) İCAD (Ücâd) Kapı ve pencerelerin üstlerinde bulunan kemer İCADE İyi yapma, iyi işleme İCADGERDE f İcad olunmuş İC'AF Yere düşürme, yıkma İ'CAF Devamlı olarak hastaya bakma * Zayıflatmak İCAH Örtü, perde İ'CAL Acele ettirme, çabuk yaptırma * Öne geçme İCAL Korkutmak İCALE (Cevelan dan) Dolaştırma, cevelan ettirme İCALE-İ ESB Atı dolaştırma |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İCALET El kitabı Lüzum etttiği zaman müracaat olunup faydalanılan, cepte ve elde taşınabilir küçük kitap * Acele ile ve derhal yapılan iş İCALETEN Hemen, acele olarak, seri bir şekilde İ'CAM Harflere, yazıya nokta koymak * İsteğini açıklıkla bildiremeyip, maksadı belirsiz, muğlak söylemek İCAM (Eceme C) Arslan yatakları * Çalılıklar, ağaçlıklar, meşelikler İCAN Boyun, unk İCANE (C: Ecanin) Hamam taşı * İçinde bez ve kaftan yıkanılan kap İCAR Kiralamak Kiraya vermek * Kira parası İCAR Kadının başına bağladığı nesne İCARAT Kiranın gelirleri Gelirler İCARE Kira Gelir, irâd Ücret * Fık: Belli bir menfaati belli bir karşılık ile satmak İCARE-İ AKAR Ev, dükkân, arsa gibi yerlerin kirası İCARE-İ FÂSİDE İn'ikad şartlarını câmi' olduğu halde sıhhat şartlarını tamamen veya kısmen cami olmayan icaredir Bu, aslen meşru olduğu hâlde vasfen meşru bulunmamış olur Binaenaleyh böyle bir icareyi mucir ile müstecirden herhangi biri fesh edebilir İCARE-İ GAYR-İ MÜN'AKİDE İn'ikad şartlarını tamamen veya kısmen câmi' olmayan icaredir ki, buna "İcare-i batıla" da denir İCARE-İ MEVKUFE Başkasının hakkı taalluk edip icazeti lahık olmadıkça nâfiz olmayan icaredir İCARE-İ MÜECCELE Sonradan alınacak kirâ İCARE-İ MÜN'AKİDE Bey'ide olduğu gibi in'ikad şartlarını tamamen câmi' olan icaredir İCARE-İ MÜNECCEZE Bir şeyi akd-i icare ânından itibaren kiraya vermektir Akd zamanında kiranın başlangıcı söylenmezse kira, bir icare-yi müneccezeye haml olunur İCARE-İ MÜSANEHE Yıllık olarak yapılan icaredir Bir hanenin bir yıl müddetle kiraya verilmesi gibi İCARE-İ MÜŞAHERE Aylık olarak yapılan icaredir Bir haneyi bir aylığına kiraya vermek gibi İCARE-İ MÜZAFE Bir şeyi gelecek muayyen bir vakitten itibaren kiraya vermektir Meselâ: Bir hâneyi gelecek falan ayın birinden itibaren bir sene müddetle şu kadar bin liraya kiraya vermek, bir icare-i müzafedir İCARE-İ SAHİHA İn'ikad ve sıhhat şartlarını tamamen câmi' olan icaredir ki, şuyu'ı asilden ve şartı mufsidden hâli olmak üzere malum bir menfaatı, malum bir bedel mukabilinde temlik etmekten ibarettir İCARET İcâr, ücret Kiraya vermek * Kurtarmak, yardım etmek İCARETEYN Müeccel ve muaccel icarelerle kiralanan vakıf emlâkı Hem derhal alınan, hem ileride alınacak kirası olan vakıf bina İCAS Gönlüne korku düşürmek İ'CAZ Âciz bırakmak Acze düşürmek, şaşırtmak * Edb: Mu'cize derecesinde düzgün ve icazlı söz söylemek Benzerini yapmada herkesi acze düşürmek Güzel söz söylemekte insanların muktedir olmadıkları derece * Mu'cizelik olan şey(Kur'an 1350 senedir bütün hakaikını kâinat çarşısında açıp teşhir ettiği halde herkes, her millet, her memleket onun cevahirinden, hakaikından almıştır ve alıyorlar Halbuki, ne o ülfet, ne o mebzuliyet, ne o mürur-u zaman, ne o büyük tahavvülâtlar onun kıymettar hakaikına, onun güzel üslublarına halel vermemiş, ihtiyarlatmamış, kurutmamış, hüsnünü söndürmemiş; şu hâl tek başı ile bir i'câzdır M) İCAZ (İycâz) Edb: Az söyle çok şey anlatmak Sözü muhtasar söylemek Çok mânaya gelen kısa cümlenin hâli Mâruf ve müteârif olan cümleden kısa bir cümle ile maksadı ifâde san'atıBöyle sözlere mucez, veciz veya vecize denilir İCAZ-I BİTTAKDİR Maksadı az sözle ifade etmekle beraber fazla olan etraflı mânaların zuhurudur İCAZ-I HASR Lafzan hiçbir hazf olmadığı halde, ibârenin mânaca zengin olmasıdır İCAZ-I HAZF Mânâya halel gelmemek şartı ile ve lâfzî veya aklî karine delâleti ile cümleyi tamamlayanlardan birinin hazfıdır İCAZ-I MAKBUL Tazammun ve hazf ile olan icaz İCAZ-I MUHİLL Sözün istenilen mânayı ifadeye kifayet etmemesi yüzünden mânanın bozulması halidir İCAZ Kadın eşarbı Baş örtü İCAZET İzin Müsaade Şehadetname Diploma "Olur" demek Destur vermek İlmî ehliyet Reva görmek İCAZET-İ FİİLİYE Bir kimseden izin ve ruhsata delalet eden bir fiil ve hareketin sudûr etmesi İCAZET-İ KAVLİYE Bir kimsenin bir şey hakkında "izin verdim" demesi İCAZET-İ KÜLLÎ Vaktiyle Osmanlı serdarlarına ve sefirlerine müsâlaha, muahede akdi ve sair işler hakkında verilen mezuniyet Tam salâhiyet demektir Bu salâhiyeti alan kumandan veya sefir, üzerine aldığı işi merkezden sormaya ihtiyaç kalmadan maslahatın icabettirdiği ve kendi aklının erdiği vechile yapıp bitirirdi İCAZET-İ LÂHİKA Bir kimsenin önce izni olmadığı halde, yapıldıktan sonra bir şeyi tasdik edip kabul etmesi İCAZETNAME f Şehadetname Diploma Şehadet kâğıdı İCAZET VERMEK Medrese usulüne göre okuttuğu dersi bitiren talebeye hocası tarafından izin verilmesi Bu tasdikan verilen mühürlü kâğıda "icazetname", icazet vermiş olan müderrise de "muciz" denilirdi İCAZÎ İcaza dair, icaza ait ve müteallik Veciz bir tarzda İCAZKÂR f İcazlı, kısa ifadelerle çok şey anlatmak halinde olan İ'CAZKÂR f Mu'cizeli olmak Başkalarını acze düşürecek derecede olmak İ'CAZKÂRANE f Herkesi yarışmada âciz bırakacak yolda İ'CAZNÜMA Mu'cize gösterir derecede Mu'cize derecesinde eser göstermek Âciz bırakmayı göstermek İCBA' Ekilen ekini henüz olgunlaşmadan satmak İCBAR Zor Zorlama Cebretmek İCBAR-I NEFS Kendini zorlama, nefsini icbar etme İCCAR (C: Ecâcir) Dam, çatı İCCAS Erik * Zerdâli * Armut İCDAF Bağırıp çağırma İCDAN Sonradan zengin olma İCFA' Koparmak İCFAL Gidermek * Devekuşu seğirtmek İCFİL Yaşlı kadın, ihtiyar kadın * Korkak adam İCHA' Ayaz çıkma İCHAD Eziyet çekme, elem ve sıkıntıya mâruz bırakılma * Gayret etme İCHAF Zulüm etme, gaddarlık * Gidermek * Noksan etmek, eksiltmek İCHAM Men'etmek, engel olmak |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İCHAR (Cehr den) Sesle okuma * Ortaya çıkarma, zuhur ettirme, meydana çıkarma, açıklama İCHAŞ Bir kimseden yardım ve medet istemek İCHAZ Hazırlandırmak İCÎ f Atmaca * Hükümdar vekili İCL Dana Sığır yavrusu İCL-İ SAMİRÎ Musa (AS) zamanında Samirî'nin yaptığı buzağı heykeli (Bak: Samirî) İCL (C: İcâl) Boyun ağrısı * Sığır sürüsü İCLÂ (Cilâ dan) Sürme, nefyetme, sürgün etme Evinden barkından ayırma * Sür'atle seğirtme * Cilâlama, parlatma İCLÂ-Yİ VATAN Yerinden yurdundan sürgün etme, başka tarafa nefyetme İCLAB Cem'etmek, toplamak * Yoldaşlık etmek * Ardından çağırmak * "Gitsin" diye haykırmak İCLAL Ağırlama İkram Tekrim eylemek Büyüklüğünü kabul edip hürmet etmek Büyüklük Azamet İCLALEN Büyük sayarak, saygı ve hürmet göstererek İCLAS Oturtmak Tahta çıkartmak Padişahı tahta oturtmak İCLE Düve, dişi buzağı İCLET (C: Ucul) Dişi buzağı * Bir cins ot * Kırba İCLİHMAM Toplanmak, cem'olmak İCLİNBAB Yan yatmak İCMA' Toplanma Dağınık şeyleri toplamak * Hazırlamak * Azm ve kasdeylemek * Topluluk Fikir birliği Bir mes'eleden âlimlerin ittihad etmesi * Fık: Sahabe-i Güzin Hazretlerinin (RA) ittifakları üzere akaid hükmüne geçmiş umur-u diniyenin tamamı İCMA-İ ÜMMET Ist: Aynı asırda yaşamış olan İslâm âlimlerinden müctehid olanların, şeriatın bir mes'elesi hakkında verilen hükümde birleşmeleridir İCMAD Dondurma, câmidleştirme İCMAD-I MÂ Suyun dondurulması Suyun buz haline getirilmesi İCMAEN Toplu olarak, hep birlikte İcma-i ümmet olarak İCMAL Hülâsa etmek Kısaltmak, bir araya toplamak Kısa anlatmak Biriktirmek * Uzun bir hesaptan çıkarılan hülâsa, netice İCMAL-İ SENEVÎ Senelik gelir ve giderleri yahut yalnız giderleri toplu ve kısaltmış olarak gösteren cetveller İCMAL-İ ŞEHRÎ Aylık gelir ve giderleri, yahut yalnız giderleri toplu ve kısaltılmış olarak gösteren cetveller İCMALEN Kısaca Özlüce İcmali ve hülâsa olarak İCMALÎ Kısaca, toplu olarak, tafsilatsız Muhtasaran İCMALÎ İMAN İman esaslarını kısaca bilmek Allah'a ve Peygamberine imân ettiğini söylemek ve tasdik etmek (Bak: İman-ı icmalî) İCMAM Atı soluklandırma, dinlendirme * Biriktirme İCMAR Bir araya toplamak * Süratle yürümek * Atın sıçrayarak yürümesi * Bir şeyin umumi olması Ateşe öd ağacı koymak * Bir şeyi buhurlamak Tahmini hesab yapmak * Yeni ayın görünmesi İCNAF Doğruluktan ayrılma Sadakattan uzaklaşma İCNAN Deli etme, divane eyleme * Bir şeyi örtme İCNE Tıb : Yanak kemiği İCNİS Tembel ve uyuşuk adam İCRA Bir işi yürütmek * Yerine getirmek Yapma Tatbik etme * Vekil göndermek * Mahkeme kararını yerine getirmek * Suyu akıtmak * Huk: Borçlunun alacaklıya karşı ödemekle mükellef olduğu bir borcu, adlî bir teşekkül vâsıtasıyla ödetme İCRA-YI İCABÎ Lüzum eden muamelenin yerine getirilmesi İCRA-YI LU'BİYYAT Oyun icra etme, sahnede oyun oynama İCRAAT (İcrâ C) Meydana getirilen işler Yapılan işler * Ameliyat Tatbikat İCRAAT-I CELİLİYE Allah (CC)ın celalî sıfatına yani, kibriya ve azametine delâlet eden, kudret-i hakkı ile hâsıl olan icraatı İCRA HEY'ETİ Mahkeme kararını tatbike memur olan heyet İcra memurları heyeti İCRA KUVVETİ Memleketi idâre eden, kanunları tatbik eden kuvvet İCRAM Kabahat yapma, cürüm işleme İCRA MEMURU Mahkeme kararını tatbik ile borçludan borcunu alıp alacaklıya vermekle vazifeli olan adliye memuru İCRA VEKİLLERİ HEY'ETİ Vekiller heyeti Başvekilin riyaset ettiği bakanlardan meydana gelen hey'et İCSA' Dizüstü getirme Çökertme İCŞAM Teklif etmek İCŞAŞ Bir şeyi döverek ufaltma, küçültme İCTİBA Seçmek İhtiyar ve intihâb etmek Seçkin bir şeyi almak * Tahsildarın para ve vergi toplaması İCTİBAZ Mıknatıstaki kendine çekme hasiyeti İCTİHAD Kudret ve kuvvetini tam kullanarak çalışmak Gayret etmek Çalışmak * Anlayış * Kanaat * Fık: Şeriatın fer'î mes'elelerine âit hükümleri, İslâm müçtehidlerinin, usulüne uygun olarak, Kur'an ve Hadis-i Şeriflerden çıkarmaları ve bunun için tam gayret etmiş olmaları Böyle içtihad eden zâtlara Müçtehid denir(Mesail-i diniyeden olan içtihad kapısı, açıktır Fakat, şu zamanda oraya girmeğe altı mâni vardır:Birincisi : Nasılki, kışta fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kapılar açmak hiç bir cihetle kâr-ı akıl değil Hem nasılki, büyük bir selin hücumunda tâmir için duvarlarda delikler açmak gark olmağa vesiledir Öyle de: Şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecânibin istilâsı ânında ve bid'aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahribatı hengâmında, içtihad namıyla kasr-ı İslâmiyetten yeni kapılar açıp, duvarlarında muharriplerin girmesine vesile olacak olan delikler açmak İslâmiyete cinâyettirİkincisi : Dinin zaruriyatı ki içtihad onlara giremez Çünki kat'i ve muayyendirler Hem o zaruriyat, kut ve gıda hükmündedirler, şu zamanda terke uğruyorlar ve tezelzüldedirler Ve bütün himmet ve gayreti onların ikamesine ve ihyâsına sarfetmek lâzım gelirken, İslâmiyetin nazariyat kısmında ve selefin içtihadat-ı sâfiyâne ve hâlisânesiyle bütün zamanların hacatına dar gelmeyen efkârları olduğu halde, onları bırakıp, heveskârane yeni içtihadlar yapmak bid'atkârâne bir hıyânettirÜçüncüsü : Her zamanın insanlarınca kıymetli addedilerek efkârı celbeden câzibedar bir metâ merguptur Meselâ: Bu zamanda en rağbetli, en iftiharlı, siyâsetle iştigal ve dünya hayatını te'min etmektir Selef-i sâlihin asrında ve o zaman çarşısında en mergup metâ, Hâlik-ı semâvat ve arzın marziyatlarını ve bizden arzularını kelâmından istinbat etmek ve nur-u Nübüvvet ve Kur'an ile kapatılmayacak derecede açılan âhiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi kazandırmak ve vesâilini elde etmek idi Bu itibarla, o zamanlarda bütün fikirler, kalbler, ruhlar marziyat-ı İlâhiyeyi bilmek ve öğrenmeğe müteveccih idi Bunun için istidat ve iktidarı olanlar o zamanlarda vukua gelen bütün ahvâl ve vukuat ve muhâverattan ders almakla, içtihadlara zemin teşkil eden yüksek istidatlar vücuda gelirdiŞimdi ise, fikir ve kalblerin teşettütü, inâyet ve himmetlerin zâfiyeti, insanların siyaset ve felsefeye iptilâ ve rağbetleri yüzünden bütün istidatlar fünun-u hâzıra ve hayat-ı dünyeviyeye müteveccihtir Ahkâm-ı diniyeye sarfedilecek müstakim bir içtihad yokturDördüncüsü : İçtihad kapısından İslâmiyete girip mesâilini genişlendirmeğe meyleden adamın maksadı, zaruriyata imtisal ile takva ve kemale mazhariyet ise güzeldir Amma zaruriyatı terk ve hayat-ı dünyeviyeyi, hayat-ı uhreviyeye tercih eden adam ise, onun içtihada meyli, meyl-üt-tahribdir Tekliften çıkıp kaçmak için bir yol bulmaktırBeşincisi : Her şeyin, her hükmün vücuda gelmesi bir illete binaen olduğu gibi, bir maslahata dahi tâbidir Fakat maslahat illet değildir Ancak tercih edici bir hikmettir Bu zamanın efkârı, bizzat saadet-i dünyaya müteveccihtir Şeriatın nazarı ise, bizzat saadet-i uhreviyeye müteveccih olup, bittabi dünyaya da nâzırdır Çünki, dünya âhirete vesiledirUmumi bir beliyye olan ve nâsın ona müptelâ olduğu çok işler vardır ki zaruriyattan olmuştur O gibi işler su-i ihtiyar ile gayr-i meşru meyillerden doğmuş olduklarından, mahzuratı ibâhe eden zaruriyattan değildir Ve ruhsat ve müsaade-i şer'iyenin şümulüne dâhil olamazlar Meselâ: Bir adam su-i ihtiyâriyle haram bir tarzda kendini sarhoş etse, hâl-i sekirde yaptığı tasarrufatta mâzur olamaz Bu zamanda bu gibi içtihadlar, semavî değil ancak arzî içtihadlardır Bu gibi içtihadlar ile Hâlik-ı Semavat ve Arz'ın hükümlerinde yapılan tasarrufat merdutturMeselâ : Bazı gafiller, hutbenin Türkçe okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhassa siyasî ahvalden haberleri olsun Halbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytani fikirlerden hâli değildir Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdırSual : Avâm-ı nâs Arabiden haberdar değildir, fehmedemez?Cevap : Avâm-ı nâs, zaruriyat ve müsellemat-ı diniyeye muhtaçtır Ve hutbe makamı da bu gibi hükümlerin tebliği içindir Bu hükümler kisve-i Arabiye içinde tafsilen değilse de icmalen avâm-ı nâsa mâlum ve mâruftur Maahaza lisan-ı Arabda bulunan şehamet, yükseklik, meziyet, satvet diğer lisanlarda yoktur MN) |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İCTİHADÂT (İctihad C) İçtihadlar İCTİHADÎ İçtihada müteallik İçtihada dair İçtihada ait İCTİHAF Bir şeyden çok şey almak * Üç parmakla yemek İCTİHAH Kadının veya dişi hayvanların hâmile olması İCTİHAR Askeri çoğaltma * Meydanda ve gözükür olma Aşikâr olma İCTİLAB Celbetmek, çekmek İCTİLAL Bir şeye bakmak İCTİMA' Toplantı Toplanmak Bir araya gelmek Kavuşmak İCTİMA-İ A'ZAM Ast: Bir çok gezegenin burç mıntıkalarının aynı noktasına tesadüf etmiş gibi görünmeleri İCTİMA-İ NEYYİREYN Güneş ile Ay'ın bir istiva üzerine gelmeleri İCTİMA-İ SÂKİNEYN İki sessiz harfin yanyana bulunması * Ast: İki gezegenin yan yana gelmesi İCTİMA-İ ZIDDEYN İki zıt şeyin bir arada, beraber olması(Bir şey zâtî olsa onun zıddı o zâta ârız olamaz Çünkü "ictima-i zıddeyn" olur, o da muhâldir İşte bu sırra binaen madem Kudret-i İlâhiyye zâtiyedir ve Zât-ı Akdes'in lâzım-ı zarurîsidir Elbette o kudretin zıddı olan acz, O Zât-ı Kadir'e ârız olması mümkün olmaz Ş) İCTİMAAT İçtimalar Toplanmalar İCTİMAÎ Topluluğa ait, birlikte yaşayanlara dair Cemiyet hayatına ait ve müteallik Sosyal İCTİMAİYYAT İçtimaî ilimler Topluluk hayatına dair ilimler Sosyoloji İCTİMAİYYUN İçtimaî hayatı en güzel şekilde idareyi düşünen ve ona çalışan İçtimaî mes'elelere dair ilimlerle uğraşan kimseler Sosyologlar İCTİMAR Tütsülenme, buhurlanma İCTİNA Meyve toplamak Meyve devşirmek Bir yere toplamak * Aldanmak İCTİNAB Çekinmek Sakınmak Uzak olmak İCTİNAH Bir yana eğilme, meyletme * Secde etme * (Hayvan) bir tarafa meyilli koşma İCTİNAN Gizlenmek İCTİRA' (Cür'et den) Cesaret etme, cür'et etme, yeltenme, atılma İCTİRA' (Cür'a dan) Suyu soluk almadan birden içme * Ağacı bir tutuşta kırma İCTİRAH El emeği ile kazanılan para ile geçinme İCTİRAM Kabahat yapma, cürüm işleme İCTİRAR İleri ve geri çekme, çekilme * Hayvanın geviş getirmesi İCTİRAZ Devenin geviş getirmesi İCTİSAR Cür'et ve cesâret göstermek * Çölü aşıp gitmek * Denizde geminin geçip gitmesi İCTİSAS Ağacı kökünden çekip koparmak İCTİSAS Hayvanın, ağzı ile çayırı araştırarak otlaması İCTİSAS Evleri yakın olmakla bir arada olma İCTİŞA' Yer uygun olmama İCTİVA' İğrenme, tiksinme İCTİVAR (Civar dan) Komşu olma, muhit yapma İCTİYAB Gömlek giyme * Yırtma * Kuyu kazma İCTİYAH Öldürme İCTİYAL Doğru yoldan döndürme İCTİYAS Yağma için dolanma * Taleb etmek, istemek İCTİYAZ Geçmek, mürur |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İCTİZA' Ağaç veya dal kesme İCTİZA' İktifa etmek, yeter bulmak İCTİZAB (Cezb den) Çekip uzatma * Etrafına toplanma İCTİZAL Sevinme, mesrur olma İCTİZAZ Yün kırkma * Çayır ve ot biçme İCTİZAZ-I AGNAM Koyun kırkma İCYAM Men'etmek, engel olmak İCZAB Koparmak İCZAL Birini sevindirme, mesrur etme, gönlünü hoş etme İCZAL Semerin, devenin boynunu yara etmesi İCZAM El kesme * Hızlı yürüme İÇ t Herşeyin içerisi, dâhil, derun * Bir şeyin ortasındaki kısım, göbek * Karın, mide * Kalb, vicdan, gönül * Harem dairesi * Bir şeyin görünmez ciheti, bâtın İÇ CEBEHANE t Şimdiki askerî müzeye eskiden verilen addır İç cebehâne tâbiri bilahare "Hazine-i esliha", Üçüncü Sultan Ahmed devrinde "Dâr-ül esliha", daha sonraları da "Harbiye ambarı" olarak değiştirilmiş, en sonunda "askerî müze" şeklini almıştır İÇERLEK t Dip, kuytu yer Çıkmaz * Daha geride, daha içeride bulunan İÇ EZAN t Cuma günleri hatib minberde iken müezzin tarafından mahfilde okunan ezan Diğer namazlarda yalnız minarede ezan okunurken, cuma günleri öğle vaktinde hem minarede, hem de caminin içinde müezzin mahfilinde ezan okunur İkinci ezan caminin içinde okunduğu için buna "iç ezan" denilir İÇGÜVEY t (İçgüveyi, içgüveysi) Kayınpederinin evine alınan dâmat Karısı tarafının evinde oturan dâmat İÇ HAZİNE t Osmanlı İmparatorluğu zamanında sarayda muhafaza edilen bir kısım paralar İÇ İL MÜDERRİSLERİ t İstanbul, Edirne ve Bursa'da ve bunlara bağlı yerlerde 150'şer akça ve daha fazla yevmiyeleri olan medrese müderrisleri İÇ KALE t Kale duvarlarıyla çevrilmiş şehir ve kasabaların bazılarının ortasında ve en yüksek yerinde yapılan küçük kaleler Bu çeşit kalelere "bâlâ hisâr" da denilirdi Bu iç kaleler, düşmanın, surları geçmesi hâlinde veya şehirde bir isyân çıktığı zaman, hükümdar veya kumandanın çekilip kendini müdafaa etmesi için yapılırdı İÇLİ t İçi dolu * Çabuk müteessir olan, hassas duygulu * Kin tutan, haset eden İÇ OĞLANI t Saray hizmetine alınıp devletin çeşitli makamlarına namzed olarak yetiştirilen gençler İç oğlanı, Yıldırım Bayezid zamanında yeni teşekküle başlayan saray hizmetlerinde bulunmak üzere yeniçerilik için toplanan devşirmelerden ayrılmak suretiyle meydana getirilmiş ve bu usûl sonradan yapılan kanunla devam edip gitmiştir İÇTİHAD (Bak: İctihad) İÇTİMAÎ (Bak: İctimaî) İÇTİNAB (Bak: İctinab) İDA' Emanet bırakmak Vedia koymak * Huk: Kendi malının muhafazasını başkasına havale etme İDA' Fasid olmak Bozulmak * Helâk olmak * Yardım etmek İ'DA' Düşman etmek * Sıçratmak * Geri getirmek * Muavenet etmek, yardım etmek İDÂA Zâyi etmek Boşuna harcamak İDÂA-İ VAKT Vaktini boşa geçirmek Vaktini zâyi etmek İDAB Herkesi ziyafete davet etme Sofrası herkese açık olma * Doğruluğunu ve hak olduğunu herkese bildirme İDAB Acib nesne İDABE Edeblilik, terbiyeli oluş İDAD Saymak Sayı Hesab etmek * Ölüm vakti * Fark Vergi * Bahşiş * Küfüv Denk, hemtâ * Delilik emâresi * Parmakla hesab etmek İDAD (İded) Üstünlük, galibiyet, zafer * Kuvvet, zor İ'DAD Hazırlama Yetiştirme Geliştirme İD'AD Korkutmak İDADE Kol bağı İ'DADİYE Hazırlığa ait Hazırlığa mahsus * Orta tahsili veren okullar Vaktiyle rüşdiyeden sonra gidilip yüksek mekteblere girebilmek için lâzım gelen bilgileri öğreten okul Sultaniyelerden aşağı olan mekteb İDAHA Muti olmak, itaat etmek |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) [font=Trebuchet MS]İDAK Davarın kösneyip aygır istemesi İ'DAL Güç olmak, zor olmak İDALE Bir şeyin elden ele geçmesi İ'DAM Vücudu ortadan kaldırmak Yok etmek Öldürmek İ'DAM-I NEFS İntihar Kendi kendini öldürmek İDAM Katık Ekmekle beraber yenen şey İDAM Islah etmek Muvafık kılmak, uygun yapmak İD'AM Direk vurmak İDAME Devam ettirmek Dâim ve bâki kılmak İDANE (Deyn den) Borç, ödünç verme, ikrâz İDANETEN Borç olarak, ödünç olarak, idane suretiyle İDARE Devrettirmek Çekip çevirmek Döndürmek Kullanmak Becermek İDARE-İ ASKERİYE Askerlik işleriyle meşgul olan idare İDARE-İ EKVANÎ Kevnlerin, âlemlerin idaresi, tasarrufu İDARE-İ MAHSUSA İlk adı "İdare-i Aziziye" olan devlet vapur işletme dairesi İDARE-İ MASLAHAT Bir işi mümkün mertebe iyi-kötü yürütmek İDARE-İ MEŞRUTA Meşrutiyet idaresi, meşrutiyetle idare İDARE-İ MUTLAKA Bir hükümdarla idare Bir hükümdarın idare ve yönetimi altında bulunan devlet Mutlakiyet idaresi İDARE-İ MÜSTEBİDE İstibdat idaresi İDARE-İ ÖRFİYE İcabında devletin bir yerde mülki idareye ait nizamları tatil ile kanunen kurduğu askerî idare Örfi idâre, sıkıyönetim İDARE-İ UMÛR İşlerin görülmesi İDARE FİTİLİ Eskiden geceleyin yatak odalarını aydınlatmak için zeytinyağı konmuş küçük bir tabağın içinde yakılan bir çeşit fitilin adıdır Küçük petrol lâmbalarına da idâre denildiği için bunların fitillerine de bu ad verilir İDAREHANE f Bir işe bakan hey'etin veya bir işi idare edenlerin toplanarak iş gördükleri yer ve dâire * Dergi, gazete vs gibi yayınların yazı işlerine bakılan dâire |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İDLÂLİYYÂT İnsanı doğru yoldan saptıracak fikirler, azdıracak mevzular Kur'ânla muaraza eden safsata ve bâtıl felsefi nazariyeler İFADE-İ MERAM Dilek ve maksadını anlatmak İFADE-İ ŞİFAHİYYE Ağızdan söyleyerek, şifahî olarak ifade ederek İFADE-İ TAHRİRİYE Yazı ile anlatış İFAHA Yellenmek İFAHE Kan fışkırtma * Kanatma İFAKAT (Fevk den) İyileşme, hastalıktan kalkma Hastalıktan kurtulup tamamen iyileşinceye kadar aradan geçen zaman * Ayılma Sarhoşluk veya baygınlıktan kurtulma İFAKAT-PEZİR f İyileşmesi mümkün, iyileşebilir İFAKAT-YÂB f İfakat bulucu, iyileşen İFAKAT-YAFT f Sıhhat bulan, iyileşen, hastalıktan kalkan İFAL Sür'atle gitmek, hızla gitmek * Uzaklaşmak, ırak olmak İFASA Yumuşak söylemek * Aşikâre söylemek Açık açık konuşmak İFATE (Fevt den) Kaybetme, kaçırma, elden çıkarma İFATE-İ FIRSAT Fırsatı kaçırma Fırsatı değerlendirememe İFATE-İ VAKT Vakit kaybetme, zaman harcama İFAVE Çorbanın iyisi * Çömlek kaynarken yüzüne çıkan köpük İFAZA (Feyz den) Bereketlendirmek Feyz vermek Bol bol dağıtmak ve akıtmak Taşıp yayılmak İFAZA-BAHŞ f Feyizlendiren, feyiz aldıran İFAZE (Fevz den) Maksada erdirmek Merama kavuşmak Zaferyâb eylemek İFCA' Geçimini genişletme İFCAC Kuş cıvıldaması, kuş ötmesi İFCAC-I TUYUR Kuşların cıvıldayışı İFCAR Fecir vaktine girme * Bir kimseyi fâcir sayma İFDA' Fidye kabul etme İFCAS Mânâsız ve münasebetsiz şeylerle kibirlenme İFDA' Sahraya çıkmak, çöle çıkmak İFDAH (Fadih den) Kötülüğü açığa vurma Kusur ve ayıpları meydana çıkarma İFDAL (Fadl dan) Lütuf ve bağış İhsan İFFET Namus Temizlik Perhizkârlık Nefsi behimî temayüllerden men etmek Helâla razı olup haramdan kaçınmak İFFET-FÜRUŞ f Namus ve iffetten söz eden Namusluluk taslayan İFFETLİ (İffetlü) Namus, hayâ ve iffet sahibi kadın * Doğru, rüşvet yemez, haram yemez, istikametli kimse * Eskiden kadınlara yazılan mektub hitabı İFHA' Unutmak İFHAC Davarın ayaklarını ayırıp sağmak İFHAH Âciz bırakma İFHAK Doldurmak İFHAM İkna edip sükût ettirmek Delil göstermekle ve isbat etmekle galip gelmek İFHAM Bildirmek Anlatmak Maksadı bildirmek İFHAM Ulu etmek, yüceltmek İFHAR Şereflendirmek Şeref vermek Fahirlendirmek İFHAŞ (Fuhş dan) Kötü ve fena söyleme İFK Bühtan Bir suçu birisine yüklemek İftira İFKA' Fakir ve kötü durumda bulunma İFKAD Kaybettirme, kazandırmama İFKAH Öğretme İFKAR' Fakir düşürme, fakirleştirme * Hayvanı kirâya verme İFLA' Sütten ayırma, memeden kesme * Yabana kaçma İFLAH Mübarek ve muvaffakiyetli olmak Selâmete çıkmak Felâha kavuşmak * Nimette dâim ve kararlı olmak (Bak: Felah) İFLAK şiir okurken fesahat üzerine olmak * Mâna ve kelime icad etme İFLAL Gidermek * Yağmur gelmeyen yere yetişmek İFLAS Malı tükenmek, parası kalmamak Borçlarını ödeyemiyecek hâle gelmek Sermayesini batırmak * Ahirette günahları çok olanın hüsrana düşmesi İFLAS Sıyrılıp kurtulmak İFLAT Kement veya bağdan kurtulup kaçma İFLİLAK Yer yüzünü bulut kaplamak İFNA' Mahvetmek Tüketmek Kıymetini kaybetmek Çok zarar etmek Yok etmek İFNA-Yİ BEDEN Vücudu yok etme, öldürme İFNA-Yİ HAYAT Hayatını sarf edip bitirmek Hayatını yok etmek İFNA-Yİ MAÂL Malını sarfetme, malını ifnâ etme İFRA' Kesmek * Yarmak İFRAC Açılma * Ayrılmak * Genişletmek * Açmak İFRAC-ÜL BÂHİRE Geminin kıyıdan veya iskeleden açılması İFRAD Tek olarak söylemek * Ayırmak * Göndermek Yollamak İFRAG Bir halden başka bir hale sokma Kalıba dökmek Şekil vermek * Boşaltmak Akıtmak Dökmek Câri kılmak İFRAH Ferahlandırmak Memnun etmek İFRAH Belirsiz bir şeyi belirtme * şübhe ve tereddütü giderme * (Kuş) yavrulama * (Tohum) yeşerme İFRAM Doldurma, doldurulma İFRAR Kaçırmak Kaçırılmak Firara mecbur etmek İFRAS Fırsat ele geçme İFRAŞ Zemmetme, kötüleme, çekiştirme * Serip döşetme İFRAT Haddinden geçmek Pek ileri gitmek * Takatinden ziyade iş vermek (Tefrit'in zıddı) İFRAT-I NEŞAT Sevinç coşkunluğu, sevinçten dolayı çoşma İDARE KANDİLİ Yatak odalarını aydınlatmağa ve elde gezdirmeğe mahsus küçük, ışığı az lâmba İDARETEN İdare için Kanun ile değil, işin gelişine göre yaparak İdare yoluyla, işi idare ederek İDARÎ İdare * İdare ile alâkalı İD'AS Tepelemek İDAVE (C: Edâvâ) Deriden yapılmış su kabı Asker matarası İDB Acib iş İDBAK Ulaştırmak Yapıştırmak * Tecvidde: Harf okunduğu zaman dilin üst damağa yapışmasına denir Bu sıfatın harfleri Sad, dad, tı, zı'dır İsimlerine müdbaka denir (Bak: İtbak) İDBAR Geriye gitmek Geri dönmek * İşlerin ters gitmesi * Talihsizlik * Bir gezegenin diğer oniki burcun tertibine zıt olarak hareketi (Asıl tertibe göre gitmesine de ikbal denir) İDBİSAS Ne kırmızı, ne siyah olmak * Ot bitmek İDCAN (İdcican) Gökyüzü yağmur bulutlarıyla örtülme * Hava çok sisli ve dumanlı olma |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İFRAT-I NEŞAT Sevinç coşkunluğu, sevinçten dolayı çoşma İFRATKÂR f Pek ileri giden Haddini aşan İFRAT Ü TEFRİT Birbirine tamamıyla ters olan iki uç Çok fazla ve çok az İFRAZ Ayırmak, tefrik etmek Ayrılmak İFRAZ f Yükseklik Rif'at İrtifa' İFRAZ Vazifeye tayin etmek * Farzedip vermek İFRAZAT Vücuddan çıkan, bedenden ayrılan kan, irin, balgam gibi şeyler İFRAZCİYAN Darphanede sikke (para) kesenler Altun, gümüş ve bakır madenlerini para haline getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir İFRAZ HAZİNESİ Tar: Kullanılmayan kıymetli eşyanın saklandığı yer Bu gibi kıymetli şeylerden ikinci dereceden olanların muhafaza olunduğu yere de "Bodrum Hazinesi" denilirdi İFRİNKA' Parmak çıtırdatma * Gidermek * Ayırmak İFRİT Cin taifesinden çok muzır, şerir ve korkunç bir cins * Mc: Korkunç, kızgın ve öfkeli insan İFRİZ Dam saçağı İFSAD Bozmak Azdırmak Fesada uğratmak Fitne salmak Karıştırmak İFSAD-I Mİ'DE Mideyi bozma İFSADAT (İfsad C) İfsadlar, kargaşalıklar, fesada uğratmalar İFSAH Açmak, genişletmek İFSAH Fesahatla konuşmak Açık ve düzgün söz söylemek İFSAH Unutmak Akıldan çıkarmak İhmal etmek İFSAM Hastanın ateşinin düşmesi * Kesilip bitme, tükenme * Yağmurdan sonra hava açılma İFŞA (C: İfşâât) Duyurmak Fâşetmek Meydana çıkarmak Gizli bir şeyi herkese duyurmak İFŞA-Yİ RAZ Sırrı açıklama İFŞAAT (İfşa C) İfşa etmeler, fâşetmeler, meydana çıkarmalar, duyurmalar İFTA Fetva vermek (Bak: Fetva) İFTAH Açmak Fethetmek (Bak: Feth) İFTAH Seğirtme * Sık nefes alma, hızlı hızlı soluk alma İFTAL f Dağınık * Yırtık, aralık, yarık İFTAM Memeden ayırma, sütten kesme İFTAN Fitneye düşürme * Ayartma İFTAR Oruç açmak Oruç açılırken yenen yemek (Zıddı: İmsak) İFTARİYYE İftarlık İftar için hususi olarak hazırlanmış nevale Bunlar oruç bozulduktan sonra yemek yenmeden evvel yendiği için bu ad verilmiştir * Osmanlı İmparatorluğu zamanında padişah sarayında, vüzera, eşraf ve âyân konaklarında, davetlilere iftardan sonra diş kirası namıyle verilen bahşiş, para İFTİAL Bir şeyi iş edinmek Kendiliğinden yapmak * Arabçada beş harfli fiilin birinci babı * Yalan düzmek, iftira etmek İFTİAL Fal tutma, fala bakma İFTİAT Başa tülbent sarmak |
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler... |
09-10-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük (İ Harfi)-Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İle İlgili Kelimeler...RE: Osmanlıca Sözlük (İ Harfi) İFTİCA' Birdenbire, ansızın olma İFTİDA' (Fidye den) Fidye vererek esirlikten kurtulma İFTİDAH (Fadâhat den) Kırma, kırıp ufalama * Maskara olma, rezil olma İFTİHAM (Fehm den) Kavrama, anlama Fehmetme İFTİHAR Övünmek Kendini beğenircesine kendinden ve yaptıklarından bahsetmek * Başkasının iyi bir hali ile sevinmek (Bak: Tahdis-i ni'met) İFTİHARİYYAT İftihar yoluyla söylenen sözler İFTİHAR MADALYASI Padişaha sadakat gösterenlere, tarım ve san'atın ilerlemesine çalışanlara, yangın ve sâri hastalık anında devlet ve millete büyük hizmetleri dokunanlara verilmek üzere II Abdülhamid'in irade-i seniyesiyle altın ve gümüşten olmak üzere çıkarılan madalya (1886 ve 1887) Madalyanın ön yüzünde yukarı kısmında şualar içinde tuğra ve alt kısmında Osmanlı arması; diğer yüzünde defne dalı arasında bir boş saha vardır Buraya, madalyanın sahibi olacak şahsın adı yazılırdı Kırmızı renkli kurdele ile göğsün sol tarafına takılırdı Sahibinin ölümünde vereseye intikal etmez, hükümete geri verilirdi İFTİHAS Gerçeği ve hakikatını dikkatle araştırma İçyüzünü iyice tetkik etme * İmtihan etme, deneme İFTİKAD Arayıp sormak * Kaybolmak İFTİKAK (Fekk den) Rehinden kurtarma, rehinden çıkarma İFTİKAL Çok çalışma, bir işte çok fazla emek harcama, pek fazla gayret sarfetme İFTİKAR Yoksulluğunu, fakirliğini açığa vurmak * Çok ihtiyacı olmak * Tevazu' Alçak gönüllülük İFTİLA' Otlatma İFTİLAK Taaccüb etmek, şaşırmak İFTİLAL Bükülme * (Asker) muharebeden yılma İFTİLAT Ansızın bir işe girişme * Hatıra gelivererek şiir veya söz söyleme İFTİLAZ Kesmek, kat' * Bir kimsenin bir parça malını almak İFTİNAN Türlü türlü ve birbirini tutmayan düzensiz söz söyleme * Fitneye düşmek * Âşık olmak İFTİRA Birinin üzerine suç atmak Bühtan İfk Yalan yere birisini suçlu göstermek İFTİRAAT (İftira C) İftiralar, asılsız isnatlar, aslı esası olmayan suç yüklemeler İFTİRAK Perişan olmak * Ayrılmak, dağılmak Hicran İFTİRAK-I İZAM Kemiklerin dağılması İFTİRAKAT Ayrılıklar İftiraklar Parçalanmalar İFTİRAR Gülmek İFTİRAS Yırtmak Parçalamak Yırtıp parçalamak * Zorla yere yıkmak İFTİRAS Fırsat gözlemek Fırsatı ganimet bilmek İFTİRAŞ İzine uyma * Namusa dokunur söz söyleme * Yayılma * Cima * Döşemek İFTİRAZ Farz kılma, vacib kılma İFTİSAD Neşter ile kan aldırma İFTİSAL Sütten kesilme, memeden ayrılma * Fidanı çıkarıp başka yere dikme İFTİTAH (Fetih den) Açmak, başlamak, fethetmek Zabtetmek İFTİTAH TEKBİRİ Namaza başlarken alınan tekbir Namaz, her nevi dünya meşguliyetinden alâkayı keserek kılındığı için, Allahü Ekber diye iftitah tekbirini alarak namaza başladıktan sonra ibadet esnasında dünya işi haram olup namazı bozar Bu mâna için bu tekbire, tahrime adı da verilir İFTİTAN (Fitne den) Fitneye uğrama * Aldatmak * Azdırmak İFTİYAK Fakirleşmek, yoksullaşmak İFTİYAL Fal tutma İFTİYAT Düşünmeden bir işe başlama * Bir şey kaybolup gitme İFTİZAH (Bak: İftidâh) İFZA' Korkutmak * Güç olmak İFZA' Medet etmek, yardım etmek * Korkutmak İFZAH (Fazih den) Kusuru, kötülüğü, ayıbı açığa vurma İG Koku, rayiha İĞ Yün, pamuk vs kıvırmağa mahsus iğne İGAL Acele ile bir kimseyi bir yere sokma * Uzaklara gitme İGAME Havanın bulutlu olması İGARE Yağma etmek, hücum etmek * Teşvik etmek Gayrete getirmek Acele etmek İGASE İmdada yetişmek, yardım etmek İGAZA Kızdırma, darıltma İGBAB Korkmak * Bir gün görüp bir gün terketmek İGBİRAR Kırılmak Gücenmek * Toz ile paslanmak * Boz benizli olmak |
|