Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Genel Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hastalıkları, kbb

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları





BAROTRAVMA: BASINÇ DEĞİŞİKLİĞİ TRAVMASI



Orta kulağın hava dolu boşlukları temporal (kulak kemiği)kemikteki pnömatizasyon(havalanma) derecesine göre 25ml ile 13 ml arasında çok farklı gaz hacmine sahiptir Orta kulaktaki hava, uçakta yükselirken genişler Basınç farkı 20 m bar�a ulaşınca tuba (öztaki borusu-kulakla boğaz arasındaki kanal) pasif olarak açılır ve genişleyen gazlar nazofarenks (bogazın üst bölümüne)�e geçer



Alçalış sırasında durum farklıdır Çevre basıncın artmasına bağlı olarak orta kulakta bulunan gazın hacmi küçülür Bunun eşitlenmesi için nazofarenks�den orta kulağa hava gelmesi gerekir Ancak tuba�nın tek yönlü valf mekanizması gibi çalışması nedeniyle nazofarenks�den orta kulağa hava gönderilmesi pasif olarak geçekleşmez Bunun için mutlaka yutkunma, esneme gibi hareketler veya bilinen basınç eşitleme (Valsalva, Frenzel, vb) manevraları yardımı ile tuba�nın aktif olarak açılması zorunluluğu vardır

Basınç değişikliğinin çok hızlı oluştuğu hallerde (jet savaş uçakları) tuba�nın aktif olarak açılma zorunluluğu önem gösteren bir konudur Bu basınç eşitlemesi yapılmadığı takdirde nazofarenks ve orta kulak arasında basınç farkı artar, tuba artık açılmaz ( tuba blokajı) ve basınç farkı 80-120 m bar�a ulaştığı takdirde orta ve iç kulak barotravmaları (basınca bağlı travmalar) oluşabilir

Barotravmalar

Dış kulak yolu barotravması (DKYB): Uçak gürültüsünü azaltmak için kullanılan kulak tıkacı veya buşon ile kulak zarı arasında oluşan havalı sahadan kaynaklanır Alçalış sırasında bu havalı boşluktaki gaz küçülür Bunun sonucu olarak dış kulak yolu derisi ve kulak zarının epitel tabakasında hemorajik büller meydana gelir Dış kulak yolu osteomları(kemik çıkıntıları) ve yabancı cisimleri de DKYB�na neden olabilen faktörlerdir

Orta kulak barotravması (aerotitis media): Orta kulaktaki basınç azlığını gidermek için basınç eşitleme manevraları geç yapılacak olursa , basınç farkı 80-120 cc su basıncına ulaşır ve tuba artık açılmayabilir (tuber blokaj) Tuba�nın açılma sıklığı jet savaş uçaklarında, dalışlarda dakikada 3-5 kez, pike yapan uçaklarda ise 15-20 kez olmalıdır

Barotravma�ların meydana çıkışında diğer bir etken, tuba�nın geçirgenlik derecesi ve tuba çevresindeki epitel ile çevre dokuların durumudur Başlangıçta kulak zarında retraksiyon (gerilme) olur Böylelikle orta kulaktaki basınç azalması %10�a kadar eşitlenebilir Basınç azalması devam ettiği takdirde önce manibrium mallei(Malleus denilen minik kemiğin kulak zarı üzerine yapıştığı alan) üzerinde, daha sonra tüm kulak zarında hiperemi (kızarıklık) meydana gelir Daha sonra hemorajik büller (içi kan ile dolu kesecikler) oluşur Orta kulaktaki düşük basınç vantuz mekanizmasıyla orta kulak mukozasında ödem (şişme) yaratır, submüköz hemoraji (mukoza altı kanaması) görülür

Orta kulak boşluğunda seröz ve hemorajik eksuda(sıvı ve kan toplanması ) meydana gelir Eksuda, orta kulaktaki negatif basıncı dengelemek için damar çeperlerinin geçirgenliğinin bozulmasıyla ortaya çıkan negatif basınç derecesine göre az veya çok olabilir Bu sıralarda tuba açılır ve basınç dengelemesi olursa eksuda kaybolur Eğer tedavi edilmezse ve sık sık yinelerse timpanoskleroz�a(kulak zarı kireçlenmesine) dönüşebilir Basınç farkı 04-06 bar�dan itibaren kulak zarının yırtılmasına neden olur Perforasyon (yırtılma)genellikle çizgi biçiminde ve kenarları kanlıdır

Basınç farkı 20 m bar�dan itibaren kulak ağrısına neden olur Kulakta dolgunluk hissi, uğultu, fenalık hissi, bulantı, baş dönmesi ve işitme eksikliği görülür

Çevre basıncının azalması yani uçakla yükseliş sırasında orta kulaktaki gazlar genişler Eğer östaki borusunda genişleyen gazın nazofarenks�e geçmesini engelleyecek (iltihap, polip,vb) bir durum varsa, gaz orta kulakta birikir Zar dışarı doğru itilir Kulakta dolgunluk hissi, işitme kaybı, kulak ağrısı ve baş dönmesi görülür Eğer östaki borusunda genişleyen gazın nazofarenks�e rahatça geçmesini engelleyen bir patoloji(hastalık) yoksa, bu geçiş pasif olarak yapılacağından yükseliş sırasında barotravma olma olasılığı azdır

Orta kulak barotravma�sının sebebi uçuş sırasındaki hava basıncı değişikliklerinde yatmaktadır Çoğunlukla üst solunum yollarında akut bir enfeksiyon vardır Bunun dışında paranazal sinüs enfeksiyonları, nazal polip (burun etleri), allerjik rinit (saman nezlesi) gibi tuba ağzındaki mukozada iltihap ve ödem yapan faktörler tubuler fonksiyonun bozulmasına neden olurlar

İç kulak barotravma (İKBT): İç kulak barotravma�sının oluşma mekanizması için sadece hipotez mevcuttur Tuba fonksiyon bozuklularında uçucu, alçalış sırasında orta kulaktaki gaz hacmini eşitlemek için şiddetle orta kulağa hava vermesi veya zorlu bir Valsalva sırasında östakinin birden açılması sonucu orta kulağa aniden basınçlı hava gönderilmesi sonucu yuvarlak pencereyi örten segonder(ikincil) zar bombe yapar ve rüptüre (yırtılabilir) olabilir Bu mekanizma eksplosiv (dış basınçla ) iç kulak barotravma�sı olarak adlandırılır Düşünülen diğer bir mekanizma ise implosiv(iç basınçla) mekanizma olup, tuba�yı açmak amacıyla kuvvetli bir Valsalva manevrası tatbik edildiği zaman yuvarlak pencere orta kulağa doğru bombeleşir ve rüptür meydana gelebilir

Semptomlar 8belirtiler) ani iç kulak tipi işitme kaybı, tinnitus8kulak çınlaması), vertigo (baş dönmesi) ve denge kaybıdır

Tedavi

Profilaksi(önleme) : Basınç eşitleme tekniği, basınç eşitleme bozukluğu olan her uçucu ile konuşulmalı ve kontrol edilmelidir Orta ve iç kulak Barotravmalarından kaçınmak için basınç eşitleme manevraları mutlaka yapılmalıdır En iyi profilaksi bunun bilinmesi olup, basınç eşitlemenin zamanında ve doğru yapılmasıdır gereklidir

Uçucu seçimi de profilakside çok önemli yer kaplar Pilotaj muayeneleri esnasında uçuşa engel teşkil edecek hastalıkların belirlenerek bu kişilerin uçmalarının engellenmesi gerekmektedir

Yolcular açısından ; yolcuların yere iniş sırasında uyumaları sakıncalıdır Aksi takdirde basınç farkı büyük olmakta ve tuba blokajı meydana gelebilmektedir Basınç eşitlemede sakız çiğnemek, ufak yudumlarla su almak, bebeklere biberondan sıvı içermek uygundur ÜSYE, sinüzit, farenjit, tonsillit gibi durumlarda uçulmamalıdır Yapılan çalışmalarda daha evvel uçuş sırasında kulak ve sinüs ağrısı çeken hava yolu yolcularında özellikle çocuklarda barotitis gelişme riski fazladır Valsalva manevrası çocukların 1/3� de, yetişkinlerin ise yarısında orta kulaktaki negatif basıncı düzeltmede yeterli olmaktadır Ancak Valsalva manevrasının başarısız olması halinde uçağın alçalışı sırasında veya daha evvel Otovent şişirmenin çocuklarda ve yetişkinlerde etkili olduğu gösterilmiştir

Alternobarik vertigonun tedavisi de profilaktiktir Uçucuların ÜSYE, sinüzit, farenjit gibi durumlarda uçmalarına engel olunulması, böyle bir tablonun ortaya çıkmasına mani olacaktır

Dış kulak yolu barotravması : Dış kulak yolundaki ufak hemorajik sahalar tedavi gerektirmez Ancak büyük hemorajik büller enjektör yardımı ile veya insize edilerek boşaltılır Dış kulak yolu Castellani solüsyonu ile temizlendikten sonra terracortril pomat ile bulanmış steril bez yahut weak kulak yoluna yerleştirilir

Orta ve iç kulak barotravma: Orta kulak barotravmaların da; sıcak tatbikatı, antibiyotik, antienflamatuar, mukolitik, topikal ve sistemik pödoefedrinli ilaçlar verilir Orta kulakta serözite varsa parasentez yapılarak boşaltılır Uçuşa tubal fonksiyonlar düzelinceye kadar müsaade edilmez Kronik tuba disfonksiyonlarında havalandırma tüpü yerleştirilir Uçucunun işitme sorunu yoksa, havalandırma tüpü ile uçmasında sakınca yoktur

Travmatik perforasyon oluşması halinde zorunlu olmamakla birlikte önlem olarak yukarıdaki tedavi verilir ve ek olarakta uçucunun bir süre sümkürmemesi istenir Büyük perforasyonlar ise miringoplasti ile kapatılır

Eğer rüptür şüphesi varsa timpanotomi yapılmalı ve fistül kapatılmalıdır

Orta kulağın hava dolu boşlukları temporal (kulak kemiği)kemikteki pnömatizasyon(havalanma) derecesine göre 25ml ile 13 ml arasında çok farklı gaz hacmine sahiptir Orta kulaktaki hava, uçakta yükselirken genişler Basınç farkı 20 m bar�a ulaşınca tuba (öztaki borusu-kulakla boğaz arasındaki kanal) pasif olarak açılır ve genişleyen gazlar nazofarenks (bogazın üst bölümüne)�e geçer



Alçalış sırasında durum farklıdır Çevre basıncın artmasına bağlı olarak orta kulakta bulunan gazın hacmi küçülür Bunun eşitlenmesi için nazofarenks�den orta kulağa hava gelmesi gerekir Ancak tuba�nın tek yönlü valf mekanizması gibi çalışması nedeniyle nazofarenks�den orta kulağa hava gönderilmesi pasif olarak geçekleşmez Bunun için mutlaka yutkunma, esneme gibi hareketler veya bilinen basınç eşitleme (Valsalva, Frenzel, vb) manevraları yardımı ile tuba�nın aktif olarak açılması zorunluluğu vardır

Basınç değişikliğinin çok hızlı oluştuğu hallerde (jet savaş uçakları) tuba�nın aktif olarak açılma zorunluluğu önem gösteren bir konudur Bu basınç eşitlemesi yapılmadığı takdirde nazofarenks ve orta kulak arasında basınç farkı artar, tuba artık açılmaz ( tuba blokajı) ve basınç farkı 80-120 m bar�a ulaştığı takdirde orta ve iç kulak barotravmaları (basınca bağlı travmalar) oluşabilir

Barotravmalar

Dış kulak yolu barotravması (DKYB): Uçak gürültüsünü azaltmak için kullanılan kulak tıkacı veya buşon ile kulak zarı arasında oluşan havalı sahadan kaynaklanır Alçalış sırasında bu havalı boşluktaki gaz küçülür Bunun sonucu olarak dış kulak yolu derisi ve kulak zarının epitel tabakasında hemorajik büller meydana gelir Dış kulak yolu osteomları(kemik çıkıntıları) ve yabancı cisimleri de DKYB�na neden olabilen faktörlerdir

Orta kulak barotravması (aerotitis media): Orta kulaktaki basınç azlığını gidermek için basınç eşitleme manevraları geç yapılacak olursa , basınç farkı 80-120 cc su basıncına ulaşır ve tuba artık açılmayabilir (tuber blokaj) Tuba�nın açılma sıklığı jet savaş uçaklarında, dalışlarda dakikada 3-5 kez, pike yapan uçaklarda ise 15-20 kez olmalıdır

Barotravma�ların meydana çıkışında diğer bir etken, tuba�nın geçirgenlik derecesi ve tuba çevresindeki epitel ile çevre dokuların durumudur Başlangıçta kulak zarında retraksiyon (gerilme) olur Böylelikle orta kulaktaki basınç azalması %10�a kadar eşitlenebilir Basınç azalması devam ettiği takdirde önce manibrium mallei(Malleus denilen minik kemiğin kulak zarı üzerine yapıştığı alan) üzerinde, daha sonra tüm kulak zarında hiperemi (kızarıklık) meydana gelir Daha sonra hemorajik büller (içi kan ile dolu kesecikler) oluşur Orta kulaktaki düşük basınç vantuz mekanizmasıyla orta kulak mukozasında ödem (şişme) yaratır, submüköz hemoraji (mukoza altı kanaması) görülür

Orta kulak boşluğunda seröz ve hemorajik eksuda(sıvı ve kan toplanması ) meydana gelir Eksuda, orta kulaktaki negatif basıncı dengelemek için damar çeperlerinin geçirgenliğinin bozulmasıyla ortaya çıkan negatif basınç derecesine göre az veya çok olabilir Bu sıralarda tuba açılır ve basınç dengelemesi olursa eksuda kaybolur Eğer tedavi edilmezse ve sık sık yinelerse timpanoskleroz�a(kulak zarı kireçlenmesine) dönüşebilir Basınç farkı 04-06 bar�dan itibaren kulak zarının yırtılmasına neden olur Perforasyon (yırtılma)genellikle çizgi biçiminde ve kenarları kanlıdır

Basınç farkı 20 m bar�dan itibaren kulak ağrısına neden olur Kulakta dolgunluk hissi, uğultu, fenalık hissi, bulantı, baş dönmesi ve işitme eksikliği görülür

Çevre basıncının azalması yani uçakla yükseliş sırasında orta kulaktaki gazlar genişler Eğer östaki borusunda genişleyen gazın nazofarenks�e geçmesini engelleyecek (iltihap, polip,vb) bir durum varsa, gaz orta kulakta birikir Zar dışarı doğru itilir Kulakta dolgunluk hissi, işitme kaybı, kulak ağrısı ve baş dönmesi görülür Eğer östaki borusunda genişleyen gazın nazofarenks�e rahatça geçmesini engelleyen bir patoloji(hastalık) yoksa, bu geçiş pasif olarak yapılacağından yükseliş sırasında barotravma olma olasılığı azdır

Orta kulak barotravma�sının sebebi uçuş sırasındaki hava basıncı değişikliklerinde yatmaktadır Çoğunlukla üst solunum yollarında akut bir enfeksiyon vardır Bunun dışında paranazal sinüs enfeksiyonları, nazal polip (burun etleri), allerjik rinit (saman nezlesi) gibi tuba ağzındaki mukozada iltihap ve ödem yapan faktörler tubuler fonksiyonun bozulmasına neden olurlar

İç kulak barotravma (İKBT): İç kulak barotravma�sının oluşma mekanizması için sadece hipotez mevcuttur Tuba fonksiyon bozuklularında uçucu, alçalış sırasında orta kulaktaki gaz hacmini eşitlemek için şiddetle orta kulağa hava vermesi veya zorlu bir Valsalva sırasında östakinin birden açılması sonucu orta kulağa aniden basınçlı hava gönderilmesi sonucu yuvarlak pencereyi örten segonder(ikincil) zar bombe yapar ve rüptüre (yırtılabilir) olabilir Bu mekanizma eksplosiv (dış basınçla ) iç kulak barotravma�sı olarak adlandırılır Düşünülen diğer bir mekanizma ise implosiv(iç basınçla) mekanizma olup, tuba�yı açmak amacıyla kuvvetli bir Valsalva manevrası tatbik edildiği zaman yuvarlak pencere orta kulağa doğru bombeleşir ve rüptür meydana gelebilir

Semptomlar 8belirtiler) ani iç kulak tipi işitme kaybı, tinnitus8kulak çınlaması), vertigo (baş dönmesi) ve denge kaybıdır

Tedavi

Profilaksi(önleme) : Basınç eşitleme tekniği, basınç eşitleme bozukluğu olan her uçucu ile konuşulmalı ve kontrol edilmelidir Orta ve iç kulak Barotravmalarından kaçınmak için basınç eşitleme manevraları mutlaka yapılmalıdır En iyi profilaksi bunun bilinmesi olup, basınç eşitlemenin zamanında ve doğru yapılmasıdır gereklidir

Uçucu seçimi de profilakside çok önemli yer kaplar Pilotaj muayeneleri esnasında uçuşa engel teşkil edecek hastalıkların belirlenerek bu kişilerin uçmalarının engellenmesi gerekmektedir

Yolcular açısından ; yolcuların yere iniş sırasında uyumaları sakıncalıdır Aksi takdirde basınç farkı büyük olmakta ve tuba blokajı meydana gelebilmektedir Basınç eşitlemede sakız çiğnemek, ufak yudumlarla su almak, bebeklere biberondan sıvı içermek uygundur ÜSYE, sinüzit, farenjit, tonsillit gibi durumlarda uçulmamalıdır Yapılan çalışmalarda daha evvel uçuş sırasında kulak ve sinüs ağrısı çeken hava yolu yolcularında özellikle çocuklarda barotitis gelişme riski fazladır Valsalva manevrası çocukların 1/3� de, yetişkinlerin ise yarısında orta kulaktaki negatif basıncı düzeltmede yeterli olmaktadır Ancak Valsalva manevrasının başarısız olması halinde uçağın alçalışı sırasında veya daha evvel Otovent şişirmenin çocuklarda ve yetişkinlerde etkili olduğu gösterilmiştir

Alternobarik vertigonun tedavisi de profilaktiktir Uçucuların ÜSYE, sinüzit, farenjit gibi durumlarda uçmalarına engel olunulması, böyle bir tablonun ortaya çıkmasına mani olacaktır

Dış kulak yolu barotravması : Dış kulak yolundaki ufak hemorajik sahalar tedavi gerektirmez Ancak büyük hemorajik büller enjektör yardımı ile veya insize edilerek boşaltılır Dış kulak yolu Castellani solüsyonu ile temizlendikten sonra terracortril pomat ile bulanmış steril bez yahut weak kulak yoluna yerleştirilir

Orta ve iç kulak barotravma: Orta kulak barotravmaların da; sıcak tatbikatı, antibiyotik, antienflamatuar, mukolitik, topikal ve sistemik pödoefedrinli ilaçlar verilir Orta kulakta serözite varsa parasentez yapılarak boşaltılır Uçuşa tubal fonksiyonlar düzelinceye kadar müsaade edilmez Kronik tuba disfonksiyonlarında havalandırma tüpü yerleştirilir Uçucunun işitme sorunu yoksa, havalandırma tüpü ile uçmasında sakınca yoktur

Travmatik perforasyon oluşması halinde zorunlu olmamakla birlikte önlem olarak yukarıdaki tedavi verilir ve ek olarakta uçucunun bir süre sümkürmemesi istenir Büyük perforasyonlar ise miringoplasti ile kapatılır

Eğer rüptür şüphesi varsa timpanotomi yapılmalı ve fistül kapatılmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Burun kanaması




Burun kanaması KBB alanındaki en çok görülen şikayetlerden biridir Hemen herkes hayatında bir kezde olsa burun kanaması geçirmiştir Genellikle basit nedenlere bağlı ve kolayca durdurulan bir durum olmasına rağmen bazen sebebi çok ciddi olup hayatı tehdit eden şiddette kanamalar olabilir

Burun Neden Sık Kanar: Burun içi oldukça yoğun ve yüzeyel damarlar içerir Özellikle burun boşluğunu ikiye ayıran bölmenin ön kısmı buruna gelen damarların birbiriyle birleştiği ve bu damarların oldukça yüzeyel olduğu bir bölümdür Özellikle çocuklarda bu kısım hiç bir etki olmadan bile kanayabilir Burun boşluğunun her iki kenarında bulunan ve konka adı verilen etlerde damar açısından çok zengindir ve bazı kanamaların sebebidir

Burun Kanamasının Nedenleri Nelerdir: Burun kanaması hem buruna ait sebeplere (lokal sebepler) hemde burun dışındaki problemlere (genel sebepler) bağlı olarak gelişir

Lokal Sebepler:
-Burun içi iltihapları
-Sinüzit
-Buruna gelen darbeler
-Çocukların burun karıştırmaları
-Buruna sokulan yabancı cisimler
-Burun içi ve sinüs tümörleri
-Burunda kemik eğriliği (septum deviasyonu)
-Allerjik rinit

Genel Sebepler:
-Hipertansiyon
-Kan Hastalıkları (Kanama-pıhtılaşma bozuklukları,lösemi vs)
-Barsak Parazitleri

Hangi Tetkiklerin Yapılması Gerekir: Özellikle şiddetli burun kanamalarında genellikle ilk yapılan iş, sebebine bakılmaksızın kanamanın durdurulmasıdır Kanama durdurulduktan sonra sebebi konusunda bazı araştırmalar yapılmalıdır Sebebin araştırılmasında yapılması gereken ilk şey hastanın muayenesidir Birçok kez muayene ile sebep anlaşılır Şüphelenilen sebebe göre yapılabilecek tetkikler şunlardır

-Tansiyon ölçülmesi
-Sinüzit filmlerinin çekilmesi (normal filmler ya da tomografi)
-Barsak paraziti araştırılması
-Kanama-Pıhtılaşma testleri
-Kan hastalıkları ile ilgili testler
Bu testler her zaman her hastaya uygulanmaz Doktorun şüphelendiği sebebe göre bir kısmı yapılarak sebep bulunmaya çalışılır

Nasıl Tedavi Edilir: Birçok burun kanaması kendiliğinden ya da hastanın burun ucunu tutması ve soğuk uygulaması ile durur Ancak bu şekilde durmayan kanamalar doktor müdahelesini gerektirir Kanamayı durdurmak için yapılabilecek müdaheleler şunlardır:
-Damarın Yakılması: Hafif derecedeki sık tekrarlayan kanamalar için kullanılır Burun bölmesinin ön kısmındaki damar ağına kimyasal maddeler uygulanarak kanamanın önlenilmesine çalışılır Her iki tarafa uygulandığında veya aşırı kimyasal madde uygulandığında burun bölmesinin delinmesi riski vardır
-Tampon konulması: Sık uygulanan bir tedavi yöntemidir Burun ucunun tutulması ya da soğuk uygulama ile durdurulamayan kanamalarda kullanılır Burun boşluğuna konan tampon kanayan damar üzerine baskı yaparak kanamayı durdurur Tampon olarak antibiyotikli kremler sürülmüş gazlı bez kulanılabileceği gibi, ortasında hastanın nefes almasını sağlayacak borunun bulunduğu daha konforlu tamponlar da kullanılabilir Tamponlar genellikle 48 saat kalarak çıkarılır Daha uzun süre kalması bazen problem infeksiyonlara yol açabilir Tampon süresince hastaya antibiyotik verilmesi ihmal edilmemelidir
Bazen burun kanamasının kaynağı burnun arka bölümleridir ve önden konan tamponlarla durdurulamaz Bu durumda arka (posteriör) tampon denen ve ağız içinden sokularak burnun arka kısmına yerleştirilen tampon kullanılır
Damarların Bağlanması: Bu işlem bir ameliyattır ve hastanın hayatını tehdit edecek şiddette olan ve tampon konmasıyla durmayan kanamalarda kullanılır Kanamanın yerine göre belirlenen damar bazen sinüs içinden bazen de boyun açılarak bağlanır

Hastaya yapılan müdaheleler esnasında hastanın rahatlatılması önemli yer tutar Özellikle yaşlı ve hipertansiyonlu hastalarda bu amaçla hastaya diazem ya da diğer sakinleştirici ilaçların verilmesi gerekebilir



Burnum Kanadığında Evde Ne Yapabilirim: Birçok kez hastanın kendi uyguladığı yöntemler kanamayı durdurabilir Hastanın ilk yapması gereken şey burun ucunu sıkıca tutarak başın öne doğru eğilmesidir Eğer baş arkaya doğru eğilirse kanın genizden boğaza gitme ihtimali artar Burun üzerine soğuk uygulaması da faydalıdır Hatta hasta burun ön kısmına tampon görevini üstlenecek bir gazlı bez de koyabilir Ancak hastanın kendi uyguladığı yöntemler kanamayı durdursa da mutlaka uygun zamanda bir KBB uzmanına muayene olmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Burunda et büyümesi





Burunda et kavramı bazen karışıklığa yol açmaktadır Değişik hastalıklar burunda et var şeklinde hastaya anlatılabilir Daha çok çocuklarda görülen ve burnun arka kısmında, geniz adı verilen kısımda ki et büyümesi bademcik ve geniz eti kısmında anlatılmıştır Ayrıca herkeste burun içinde konka adı verilen etler vardır Her iki tarafta 3'er tane bulunan bu etler burun içi yüzeyini arttırarak nemlendirme ve ısıtma görevini sağlarlar Konkaların büyümeside burunda et şeklinde hastaya anlatılır Diğer bir burunda et olarak tarif edilen hastalıkta nasal poliptir Nasal polip genellikle alerjik nedenlere bağlı olmak üzere sinüs içinden buruna doğru et büyümesidir Burun içindeki tümöral büyümelerde hastaya burnunda et var şeklinde sunulabilirBu kısımda burunda et büyümesi olarak anlatılacak olan önce konkaların büyümesi sonra da nasal poliptir

KONKA HİPERTROFİSİ

Konka Ne Demektir: Konkalar burun ile sinüslerin arasındaki duvarda yerleşen ve her iki tarafta 3'er tane bulunan kemik ve bunu saran yumuşak dokudan ibarettir Alt, orta ve üst konka şeklinde isimlendirilirler Burun çevresindeki sinüslerin birçoğu alt ve orta konka arasındaki boşluğa açılır

Konkalar Neden Büyür: Konkalar burnun normal işleyişine göre bazen büyüyüp bazen küçülürler Ancak burun tıkanıklığı yapacak kadar büyümeleri genellikle alerjik veya iltihabi sebeplere bağlı olarak gelişir Bu tür büyüme genellikle alt konkada görülür Orta konkadaki büyümeler sıklıkla konka içinde hava kisti bulunmasına bağlıdır Eğer hastada bir tarafa doğru septum deviasyonu varsa diğer taraftaki alt konkada büyüme görülebilir

Ne Gibi Belirtiler Yapar: Konka büyümesinin en önemli ve çoğu zaman tek şikayeti burun tıkanıklığıdır Bu tıkanıklık bir veya iki tarafta birden olabilir Hasta hangi tarafının üzerine yatarsa o tarafta daha fazla tıkanıklık olur Burun tıkanıklığı dışında horlama, geniz akıntısı, sinüzit veya alerjiye bağlı şikayetler oluşabilir

Muayenede Ne Görülür: Burun muayenesinde özellikle alt konkalardaki büyüme farkedilir Orta konkadaki büyümeyi farketmek daha zordur Beraberinde akıntı veya alerji bulguları saptanabilir

Teşhis Nasıl Konur: Teşhis, büyümenin gözle görülmesiyle konur Ancak tüm konkaların boyutlarını görmek, sinüzit olup olmadığını görmek, hava kistlerinin varlığını belirlemek ve ameliyat düşünülüyorsa yapılacak işlemleri belirlemek için bilgisayarlı tomografi çektirmek gerekir

Nasıl Tedavi Edilir: Konkaların küçülmesi için başlangıçta ilaç tedavisi uygulanır Bu amaçla en çok kortizonlu burun spreylerinin etkili olduğu görülmüştür Bazen direk konkanın içine de injekte edilebilir Alerjiye bağlı konka büyümelerinde alerjinin tedavisi konkanın küçülmesini sağlayabilir Ancak sıklıkla ilaç tedavisi yeterli olmaz ve ameliyat gerekir Orta konkadaki hava kistleri ancak ameliyatla tedavi edilir

Ameliyat Nasıl Yapılır: Konkaları küçültmek için şimdiye kadar birçok ameliyat şekli tarif edilmiştir Bunlar arasında konkanın yakılması (koterizasyonu), konkanın dışa doğru kırılması sayılabilir En etkili yöntem konkanın tamamen ya da kısmen çıkarılmasıdır Son zamanlarda radyofrekans dalgaları da konka küçültmek için kullanılmaktadır Konkanın çıkarılması dışındaki ameliyatlarda, yeniden büyüme sık görülür Ameliyat hem genel hemde lokal anestezi ile yapılabilir Ameliyattan sonra genellikle burun içine tampon konur Burun dışında herhangi bir ameliyat izi olmaz

Ameliyatın Riskleri Nelerdir: Anestezi komplikasyonları dışında konkalar için uygulanan ameliyatlarda en sık görülen problem kanamadır Konkalar kanlanması çok fazla olan organlar olduğu için bu durum bazen şiddetli olmaktadır Bunun dışında genel olarak güvenli ameliyatlardır

Ameliyattan Sonra Nelere Dikkat Etmeliyim: Ameliyattan sonra hasta için genellikle pek problem olmaz Tamponlardan dolayı biraz baş ağrısı ve huzursuzluk olabilir Tamponlar çıktıktan sonra burun içinde kabuklanma olabilir Doktorunuz bunları kendi belirleyeceği periyotlarda, uygun şekilde temizleyecektir

NASAL POLİP

Nasal Polip Nedir: Nasal Polip sinüslerden kaynaklanan ve burun içine doğru büyüyen etlerdir Konka büyümesinden farkı, normalde burun içinde olmayan etler olmasıdır Konka büyümesine göre daha fazla burun tıkanıklığı yaparlar ve büyümeye daha fazla meyillidirler Bazen burun ucundan dışarı veya genizden boğaza doğru sarkabilirler

Nasal Polip Neden Oluşur: Nasal polip oluşmasının en önemli sebebi alerjilerdir Ancak bazen kronik sinüzite bağlı olarak ta gelişebilir Sinüs içini döşeyen mukoza alerji veya iltihaba bağlı olarak şişer ve sinüslerin ağzından çıkıp burun içine doğru büyür Nasal polip genellikle her iki tarafta birden oluşur

Ne Gibi Belirtiler Yaparlar: Nasal poliplerin en önemli belirtisi burun tıkanıklığıdır Bunu dışında horlama, ses tonunda bozulma, burun akıntısı, baş ağrısı ve alerji ya da sinüzitin diğer belirtileri görülebilir

Muayenede Ne Görülür: Burun Muayenesinde her iki tarafta ya da tek tarafta soluk renkli, ödemli ve burnu tıkayan bir kitle görülür Etrafında akıntı görülebilir

Teşhis Nasıl Konur: Teşhis burunda etin görülmesiyle konur ancak yaygınlığını görmek için mutlaka bilgisayarlı tomografi çekilmesi gerekmektedir

Nasıl Tedavi Edilir: Çok küçük polipler bazen kortizonlu sprey ya da tabletlerle küçülsede tedavi büyük oranda ameliyatla yapılır Ameliyat öncesi bir süre ilaç tedavisi verilmelidir Bu ameliyatı daha kolay hale getirir

Ameliyat Nasıl Yapılır: Nasal polip için yapılan ameliyatlar son yıllarda endoskopik yöntemle(görüntülü yöntem) yapılır Nasal polip sinüsler içinde de bulunduğu için ilgili sinüsünde tedavisi gerekir Endoskopik yöntemde, ışık kaynağı, kamera ve monitör kullanılarak burun içinden girilir ve burun içi ile sinüslerdeki polip temizlenir Burnun yan tarafındaki maksiller sinüse girmek için bazen dudak altından girilmesi gerekebilir Ameliyat hem lokal hem de genel anestezi ile yapılabilir Polip temizlendikten sonra sinüslerin burun içine açılım yerlerinin normale dönmesi sağlanmaya çalışılır

Ameliyatın Ne Gibi Komplikasyonları Vardır: Anestezi komplikasyonları dışında endoskopik ameliyatta en sık görülen problem kanamadır Bu bazen cerrahın çalışmasını engelleyecek kadar şiddetli olur ve ameliyatta asıl amaç kanamayı durdurmak haline gelmektedir Bunun dışında burun ve sinüslerin çevresinde önemli organlar bulunduğu için ciddi komplikasyonlar gelişebilir Bunlar arasında göz çukuru içine girilerek göz küresi ve sinirinin zedelenmesi, beyin zarının delinerek beyin sıvısının burun içine akması, beyine giden büyük damarların yaralanması, beyin absesi gibi ciddi problemlerin yanı sıra bazı küçük ve daha sonra tedavi edilebilen komplikasyonlar da vardır

Ameliyattan Sonra Nelere Dikket Etmeliyim: Endoskopik yöntemle yapılan ameliyattan sonra en önemli konu pansumanların uygun yapılmasıdır Polip ameliyatında pansuman burun içinin uygun şekilde temizlenmesi anlamına gelir Bunun için başlangıçta birkaç günde bir daha sonra daha seyrek olarak doktorunuza gitmeniz gerekecektir Kaç günde bir temizlenmesi gerektiği ameliyatın seyrine ve doktorun tercihine göre değişir Doktorunuz her pansumandan sonra bir sonraki görüşme zamanını söyleyecektir Hasta kendisi burun içini serum fizyolojikle yıkayarak yapışma ve birikintileri önlemeye çalışabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Bademcik ve genizeti




Bademcik ve Geniz Eti Nedir: Bademcikler (tonsil) ve geniz eti (adenoid), lenfoid doku denilen ve vücudun bağışıklık sisteminde rol oynayan organlardır Tonsiller yutak girişinde, dil kökünün iki yanında yerleşmişlerdir Adenoid ise nasofarinks adı verilen ve yutağın üst kısmında yani burun boşluğunun arka tarafında bulunurlar

Görevleri Nedir: Tonsil ve adenoid lenfoid dokunun bir parçasıdır ve lenfositler içerirler Bu lenfositler, vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olan antikorları üretirler Ancak tonsil ve adenoidlerin bağışıklık sistemindeki rolleri önemli oranda değildir ve çoğu zaman fonksiyonel değildirler Bademcik ve geniz eti alınan kişilerde bağışıklıkla ilgili hiç bir olumsuz durumun olmaması da bunu göstermektedir

Ne Gibi Sorunlara Yol Açarlar: Tonsil ve adenoid hem infeksiyonlara hemde büyüklüklerine bağlı olarak bazı sorunlara yol açabilirler Adenoid daha çokçocukluk çağının problemi olmasına rağmen tonsil hem çocuklarda hem de erişkinlerde hastalık yapabilmektedir Sık geçirilen infeksiyonlar, hem hastanın günlük yaşamını etkiler, hemde sık sık ilaç kullanımına neden olur Ancak geçirilen infeksiyonların (iltihapların) en önemli sonuçları, kalp kapakçıkları, eklem ve böbreklerin risk altında olmasıdır

İnfeksiyonları dışında tonsil ve adenoidin büyüklükleri de önemli sonuçlara yol açar Tonsillerin büyük olması; yutma, beslenme ve konuşma sorunları yaparAyrıca tonsil üzerinde biriken yiyecek ve doku artıkları ağız kokusu ve hijyen bozukluğuna neden olur Adenoid dokusunun büyük olması herşeyden önce burun tıkanıklığına yol açar Bu hastalarda ağzı açık uyuma ve horlamaya neden olur Burun, solunan havanın ısısını ve nemini ayarlar ve bazı zararlı partikülleri tutar Bu nedenle ağız solunumu yapan hastalarda bazı solunum yolu problemlerine yol açar Geniz eti ayrıca şu problemleri oluşturur:

-Orta kulakta havalanma bozukluğu ve buna bağlı kulak zorunda çökme, işitme kaybı ve iletişim bozukluğu İşitme kaybı bazen anne-babanın farkedemeyeceği seviyede olur ancak sıklıkla da hastayı doktora götüren ilk sebeptir
-Çene ve yüz kemiklerinde gelişim bozukluğu
-Geniz akıntısı nedeniyle boğaz iltihabı (farenjit), öksürük ve alt solunum yolu problemleri
-Baş ağrısı
-Sinüzit
-Oluşan yüz ifadesi nedeniyle 'geri zekalı' görüntüsü

Nasıl Tedavi Edilir: Bademcik ve geniz etinin akut iltihaplarında tedavi genellikle ilaçlardır İlaç olarak en sık antibiyotikler, ağrı kesiciler ve eğer alerjik faktörlerde düşünülüyorsa antihistaminiklerdir Ciddi problemlere yol açmayan ve sık infeksiyona yol açmayan bademcik ve geniz eti ilaçlarla tedavi edilmesine rağmen, bazen bademcik ve geniz etinin alınması gerekir

Hangi Durumlarda Alınmalıdır: Tonsil ve adenoidin alınmasına karar vermek, bazen kolaysa da bazen hastayı belli bir süre takip etmeyi gerektirir Ameliyata karar verilmesine neden olan durumlar şunlardır:

-Sık sık infeksiyon geçirilmesi: Genelde kabul edilen durum, birbirini takip eden yıllarda, senede 3 veya daha infeksiyon geçirilmesidir
-Tonsillerde infeksiyon olmasada yutmayı zorlaştıracak kadar büyümesi
-Tonsil dokusunun tek taraflı büyümesi (lenfoma veya başka habis hastalıkların belirtisi olabileceğinden)
-Tonsil üzerinde ağız kokusuna neden olabilecek şekilde sık sık birikim olması
-Adenoid dokusunun nefes almayı bozacak kadar büyümesi
-Orta kulak iltihabı (otitis media) ve işitme kaybına neden olması
-Sık sık sinüzit ve alt solunum yolu problemlerine neden olması

Ameliyat Hangi Yaşta Yapılmalıdır: Ameliyat için kesin bir yaş yoktur Hastaya verdiği zarar göre karar verilir Sık kabul edilen durum tonsil ameliyatı için hastanın 3 yaşını doldurmasıdır Adenoid alınması ise 1 yaşında dahi yapılabilir Birçok kez çocuk büyüsün diye beklemek hastaya zararlı olabilmekte ve tedavi başarısını düşürmektedir

Bademcik ve Geniz Eti Ameliyatı Nasıl Yapılır: Tonsil için bazen lokal anestezi yapılmasına rağmen adenoid dokusunun alınması genel anesteziyi gerektirir Tonsil'in alınması uygun kesi ile etrafındaki kapsül ile birlikte çıkarılması şeklinde olur Adenoid ameliyatı ise büyümüş dokunun kazınması şeklindedir Ameliyat süresi genellikle kısadır ve 30-60 dk arasında değişir Ameliyat sonrası genellikle hastanede yatmak gerekmez Bazen özellikle kanama riski açısından 1 gece hastanede kalınması gerekebilir

Ameliyatın Riski ve Komplikasyonları Nelerdir: Her ameliyat gibi bademcik ve geniz eti ameliyatlarının da risk ve komplikasyonları olabilmektedir Lokal veya genel anestezi her zaman için bazı riskler taşır Ancak anestezi teknik ve ilaçlarındaki gelişmeler her geçen gün bu riski azaltmaktadır Bunun dışında en sık görülen komplikasyon kanamadır Bazen ciddi boyutlara ulaşabilmesine rağmen, dikkatli ve titiz bir çalışma ve hastanın uygun takibi ile bu problem nadir görülmektedirÖzellikle erişkin hastalarda olmak üzere ağrı hastayı en çok rahatsız eden durumdur Ameliyat sonrası farenjit oluştuğuna dair inanış vardır Bu yanlış bir düşüncedir Hastalar bademcik alındıktan sonra hiç boğaz ağrısı olmayacağı beklentisine girerlerse yanılabilirler Mevcut farenjitin bademciklerin alınmasıyla bir ilgisi yoktur Hatta bazen infeksiyonlu tonsiller farenjiti arttırırlar

Ameliyattan Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir: En çok uyulması gereken kurallar beslenme ile ilgilidir Özellikle ilk 3 günde kanama olasılığı daha çok olduğu için soğuk ve sıvı gıdalar seçilmelidir Bu nedenle soğuk süt, çorba, meyve suyu, muhallebi, dondurma gibi besinler idealdir Amaliyatın ilk gününde koyu renkli kan kusulması normaldir ve yutulan ameliyat sırasında yutulan kanla ilgilidir Ancak sürekli kırmızı renkli yeni kan gelmesi hemen doktorunuza başvurmayı gerektirir 4günden itibaren yavaş yavaş normal gıdaya geçilir Hastanın ağrı nedeniyle birşey yemek istememesi ağrının devamına neden olur Mutlaka bol miktarda sıvı alınmalıdır Ameliyattan sonra hafif ateş olması beklenen bir durumdur Yeterli sıvı alınması ve ateş düşürücü ilaçlarla genellikle normale döner Bazen hastalar ameliyattan birkaç gün sonra doktora başvurarak bademcik bölgesinde iltihap geliştiğinden yakınırlar Bu genellikle bademcikler alındıktan sonra o bölgede beyaz bir örtü oluşturan iyileşme dokusunun hastayı yanıltmasıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Baş dönmesi




Baş Dönmesi Nedir: Baş dönmesi diyince hastanın dengesini sağlamadaki her türlü problem anlaşılır Bu durum hastayı yatağa düşürüp gözlerini dahi açamayacağı şiddetten, sadece zaman zaman bir kayma hissine kadar değişebilir Hatta sadece bir göz kararması şeklinde ortaya çıkabilir Tıp dilinde genel olarak vertigo adı verilir

Denge Nasıl Sağlanır: Dengenin sağlanması hala tam olarak çözülememiş çok karmaşık ve çok fazla organın rol oynadığı bir durumdur Bu konuda rol oynayan organ ve sistemler arasında beyin, omurilik, iç kulak (labirent), gözler, eklem ve kaslar sayılabilir Bu organları etkileyen herhangi bir hastalık baş dönmesi ile birlikte o organa ait diğer belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir Bu kadar çok organın rol oynadığı bir belirti olan baş dönmesi doğal olarak sadece bir branş uzmanı tarafından değerlendirilemez Genellikle başlangıçta KBB ve Nöroloji doktorları muayene etsede göz, dahiliye veya fizik tedavi branşlarında da muayene olmak gerekebilir

Ne Gibi Şikayetler Hissedilir: Baş dönmesi her hasta tarafından farklı anlatılır Her taraf dönüyor, yer ayağımın altından kayıyor, bir yana doğru kayıyorum, kafamın içi boşalıyor, gözlerim kararıyor şeklinde açıklamalar sık duyulur Bunkarın hepsine birden baş dönmesi denir Baş dönmesi olan hastalarda, sebebin ne olduğuna göre başka belirtilerde olur Kulak hastalıklarına bağlı baş dönmelerinde bereberinde kulak çınlaması, işitme azlığı, kulakta basınç hissi, bulantı-kusma, kulak akıntısı ve gözlerde anormal hareketler (nistagmus) saptanabilir Nörolojik hastalıklara bağlı baş dönmelerinde ise baş ağrısı, uyuşmalar, felçler, göz hareketlerinde anormallikler olabilir Baş dönmesi ile bulunabilecek diğer şikayetler çok değişken olabilir Ancak birçok hastada da sadece baş dönmesi mevcuttur

Sebepleri Ne Olabilir: Yukarıda anlatıldığı gibi baş dönmesi birçok organa bağlı olabilir Ancak burada daha çok iç kulaktaki baş dönmesi yapan hastalıklardan bahsedilecektir İç kulaktaki herhangi bir hastalık diğer kulak şikayetleri ile beraber baş dönmesi yapabilir Ancak sadece baş dönmeside oluşabilir Baş dönmesi yapan kulak hastalıkları arasında şunlar sayılabilir:
-ÜSYE (üst solunum yolu infeksiyonları) sonrası iç kulak tutulumu
-Pozisyona bağlı baş dönmesi (BPPV olarak kısaltılır ve iç kulakta dengemizi sağlayan toza benzer bazı maddelerin fizyolojisinin bozulması)
-Meniere Hastalığı (İç kulaktaki sıvıların kimyasal durumlarının değişerek basınç artışı yapması)
-Vestibüler Nörinit (İç kulaktaki denge ile ilgili sinyalleri beyine ulaştıran sinirin iltihaplanması)
-Kronik orta kulak iltihaplarının iç kulağa yayılması (labirentit)
-Menenjit veya diğer ateşli hastalıkların içkulağı etkilemesi
-İç kulakta veya iç kulak sinirindeki tümöral hastalıklar

Yukarıda belirtilen iç kulak hastalıkları hakkında kendi bölümlerinde daha ayrıntılı bilgi verilecektir

Muayenede Ne Görülür: Baş dönmesi eğer iç kulaktaki bir hastalığa bağlı ise genellikle kulak muayenesinde bir problem görülmez Sadece orta kulak iltihaplarının iç kulağı etkilemesine bağlı baş dönmesi varsa kulak zarında delik ve orta kulakta iltihaplanma görülür Hastada anormal göz hareketleri saptanabilir Bu göz hareketlerinin yönü hangi kulağın hasta olduğuna dair bazı bilgiler verebilir Baş dönmesi gözle görülen bir problem olmadığı için mümkün olduğunca çok bilgi edinilmelidir Bu amaçla doktorunuz ayakta yada yatarken hatta yürürken bazı testlere tabi tutacaktır

Ne Gibi Tetkikler Yapılır: Baş dönmesi için ne gibi tetkiklerin yapılacağı muayene sonunda elde edilen bilgilere göre yapılır Eğer muayene sonucunda kulakla ilgili bir hastalık olmadığı kararına varılırsa doktorunuz sizi diğer branşlara sevkedecektir Ancak buna karar verirken muayene sonrası bazı tetkikler genellikle yapılır Bu tetkikler arasında en sık başvurulan odiometri adı verilen ve hem işitme hemde iç kulak fonksiyonları hakkında bize bilgi veren test uygulanır Ayrıca yine kulakla ilgili normal filmler, bilgisayarlı tomografi veya manyetik resonans (MR) tetkiki yapılabilir Bu testlere bazı kan tahlilleri de eklenebilir Ancak birçok kulak hastalığında dahi odiometri, bilgisayarlı tomografi ya da MR' ile bile birşey görülmemektedir Bu gibi testler genellikle tümör gibi daha ciddi problemleri ekarte etmek için uygulanır

Nasıl Tedavi Edilir: Baş dönmesi kendisi bir hastalık olmayıp başka hastalığın belirtisi olduğu için öncelikle asıl sebebin tedavisi gerekir Ancak birçok başdönmesi hastasında ortaya net bir sebep konamamaktadır Bu nedenle asıl amaç baş dönmesini ortadan kaldırmak haline dönmektedir Kulak hastalıklarına bağlı baş dönmeleri (tümörler hariç) genellikle kısa ya da uzun zamanda kendiliğinden ortadan kalkmaktadır Çünkü diğer kulak zaman içinde hasta kulağın problemini kompanse etmektedir Bu bazen 6 ay ya da 1 yıla kadar uzayabilir Baş dönmesi eğer pozisyonel baş dönmesi (BPPV) ise bunun tedavis Epley manevrası denen ve doktorunuzun size muayene masasında uygulayacağı bazı hareketlerle olmaktadır Bu hareketler iç kulaktaki bazı partiküllerin yerine oturmasını sağlamaktadır Diğer sebeplerde ilaç tedavisi kullanmak gerekir Bu amaçla değişik ilaçlar kullanılsada hemem hemen hepsi belli oranda baş dönmesini azaltırlar Baş dönmesi şiddetli olan hastalar bazen serum takılıp hastaneye yatırmak gerekebilir Tümörlere bağlı baş dönmelerinin tedavisi tümörün çıkarılmasıdır yani ameliyattır İlaç tedavisine cevap vermeyen Meniere hastalığında da bazen ameliyat yapılır

Nelere Dikkat Etmeliyim: Baş dönmesi olan hastaların, bu durumu azaltmak için evde uygulayabileceği bazı hareketler vardır Bunları ya doktorunuz size tarif edecektir ya da verilecek broşürlerle size bilgi verilecektir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları





Baş ve boyun kanserleri



Erken teşhis edildiklerinde baş-boyun kanserleri tedavi edilebilirler Baş-boyun kanserlerinin çoğu da erken belirtiler verirler Erken belirtileri bilmekle, doktorunuzu uyarabilir ve teşhisi kolaylaştırabilirsiniz Unutmayınız: baş-boyun kanserlerinin tedavisinin başarılı olması, erken teşhise bağlıdır Baş-boyun kanserlerinin belirtilerini bilmek ve bunların farkına varmak hayatınızı kurtarabilir


Dikkat etmeniz gereken belirtiler :

Deri değişiklikleri
Deri kanserleri, en sık görülen baş ve boyun bölgesi kanserleridir Deri kanserleri doğru yöntemler zamanında kullanıldığında genellikle ciddi sorunlar oluşmadan tedavi edilebilirler Baş ve boyunda en sık görülen deri kanseri türü "bazal hücreli kanser"dir En sık alın, yüz ve kulak kepçesi gibi güneş ışınlarına daha fazla maruz kalan bölgelerde görülmekle birlikte, her yerde oluşabilir Bazal hücreli deri kanseri başlangıçta küçük ve soluk renkli bir leke şeklinde başlar; daha sonra orta kısmında küçük bir yara gelişir Bu yaranın bazı bölgeleri zaman içinde iyileşme gösterebilir, ancak yara tamamen kaybolmaz

Baş ve boyun bölgesinde "yassı hücreli kanser" ve "malign melanom" gibi diğer deri kanseri türleri de görülebilir Yassı hücreli kanserler genellikle alt dudak ve kulak kepçesinde ortaya çıkar Görünümleri bazal hücreli kansere benzeyebilir ve erken teşhis edilip tedavi edildiklerinde bazal hücreli kanserlerden daha tehlikeli değildirler Dudak, yüzün alt bölümü veya kulak kepçesi derisinde iyileşmeyen bir yara farkederseniz şüphelenmeniz gerekir "Malign melanom" deride koyu siyah veya koyu mor renk değişikliğine neden olur; bazen de ortadaki bir lekenin etrafında daha küçük lekeler görülür Baş veya boyun derisinde özellikle büyüklüğü artan siyah veya koyu mor renkli bir leke farkederseniz muayene olmanız gerekir



Ses değişiklikleri
Gırtlak kanserlerinin çoğu ses değişikliklerine neden olur İki haftadan uzun süren ses kısıklığı veya herhangi bir ses değişikliğinde muayene olmanız gerekir Ses tellerinizin incelenmesi için bir Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları uzmanına başvurmanız gerekir Ses değişikliklerinin çoğunun nedeni kanser değildir; ancak, şansınızı zorlamayınız ve iki haftadan uzun süren ses kısıklığı halinde bunun kansere bağlı olup olmadığını anlamak için muayene olunuz



Ağız içinde şişlik
Ağız ve dil kanserlerinin çoğu ağız içinde yara veya şişliğe neden olurlar Bu yara ve şişlikler iltihaplanmadıkça genellikle ağrısızdırlar Kanama da görülebilir, ancak bu genellikle geç bir belirtidir Ağız içinde bir yara ve şişlik ile birlikte boyunda da şişlik varsa mutlaka muayene olunuz Teşhis için muhtemelen bir biyopsi (dokudan örnek alınarak inceleme) yapılması gerekecektir



Yutma problemleri
Boğaz ve yemek borusu kanserlerinde özellikle katı gıdalarda olmak üzere yutma güçlüğü görülebilir Yutma güçlüğünde alınan gıda boğazda belli bir noktada takılır, daha sonra yutulabilir veya geri çıkartılır Her yutma işlemi sırasında sorun yaşanıyorsa muayene olmanız gerekir Teşhis için yemek borusunun ilaçlı bir röntgen filminin çekilmesi ve yemek borusunun içini görmek için endoskopi yapılması gerekebilir



Tükürmekle veya öksürmekle kan gelmesi
Bu belirtilerin nedeni genellikle kanser değildir Ancak burun, ağız, boğaz veya akciğer kanserlerinin belirtisi de olabilir Tükrükte veya balgamda birkaç günden uzun süreli kan gelmesi şikayetiniz varsa muayene olmanız gerekir



Sürekli kulak ağrısı
Kulakta veya yutkunma sırasında kulak bölgesinde hissedilen sürekli ağrı olması, boğazda iltihaplanma veya bir tümörün erken belirtisi olabilir Kulak ağrısıyla birlikte yutma güçlüğü, ses kısıklığı veya boyunda şişlik de varsa bu durum genellikle önemlidir ve muayene olmanız gerekir

Boyunda şişlik
Baş ve boyun bölgesinde başlayan kanserler, genellikle vücudun başka bölgelerine yayılmadan önce boyundaki lenf bezlerine yayılırlar Boyunda 2 haftadan uzun süredir varolan bir şişlik, doktora gitmenizi ve muayene olmanızı gerektirir Boyundaki bütün şişlikler kanser değildir; ancak boyundaki şişlik ağız, boğaz, gırtlak, tiroid bezi, lenf ve kan kanserlerinin erken belirtisi de olabilir Kanserlerin neden olduğu şişlikler genellikle ağrısızdırlar ve zamanla büyürler





Baş ve boyun kanserleri için risk faktörleri
Baş ve boyun kanserlerinin yaklaşık %90'ının nedeni bazı risk faktörleriyle uzun süreli temastır Tütün (sigara, puro, pipo içimi ve tütün çiğneme) ve alkol kullanımı, ağız, boğaz, yemek borusu, gırtlak ve dil kanserlerinin oluşumunda en önemli faktörlerdir (Tütün ve alkol kullanmayan erişkinlerde ağız ve boğaz kanseri hemen hemen hiç görülmez) Dudak ve deri kanserleri için en önemli risk faktörü ise güneş ışınlarına aşırı maruz kalmaktır



Ne yapmalısınız ?
Yukardaki belirtilerin hepsi kanser dışındaki hastalıklarda da görülebilir ve genellikle teşhis kanser değildir Emin olmak için, belirtiler ortaya çıktığında doktorunuza muayene olmanız gerekir

UNUTMAYINIZ Baş ve boyun bölgesindeki kanserler erken teşhis edildiklerinde ciddi sorunlar olmadan tedavi edilebilirler Belirtilerin ortaya çıkması ile teşhis koyulup tedavinin başlaması arasındaki gecikme, genellikle hastaların doktora geç başvurmasından kaynaklanmaktadır Hastaların belirtilerin çıkmasını takiben erken muayene olup erken teşhisin gerçekleşmesi ile bu kanserlerin tamamen iyileştirilebilme oranları artacaktır
KENDİNİZİ GARANTİYE ALINIZ Doktora erken müracaat ediniz! Başta sigara içimi olmak üzere kanser için risk taşıyan alışkanlıklardan kaçınınız ve sağlıklı yaşam için gerekli düzenlemeleri kendi hayatınıza uygulayınız

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Boğazda Beta Hemolitik Streptokok İltihabı



A Grubu Beta hemolitik streptokoklar, bakteri türü mikroplardır Özellikle kış aylarında kapalı ortamlarda birarada bulunan insanlarda boğaz iltihaplanmalarına (farenjit) neden olurlar Streptokoklar, solunum yollarından havayla çıkan damlacıkların insandan insana geçmesiyle bulaşırlar En sık 5-15 yaş arasındaki çocuklarda hastalık yaparlar



Belirti ve Bulguları:
Boğaz ağrısı ve ateşi olan çocukların yaklaşık %10'unda A Grubu Beta hemolitik streptokok iltihabı vardır Boğazın (farenks) iltihaplanması olan farenjit nedeniyle çocuğun yutkunması ve beslenmesi güçleşir Streptokok farenjiti olan çocuğun ateşi genellikle 38°C'den yüksektir; titremeler, vücutta ağrılar ve iştahsızlık olur Birlikte karın ağrısı, bulantı ve kusma gibi karın belirtileri de bulunabilir Bakıldığında bademcikler ve boğazda kızarıklık, şişlik ve beyaz lekelenmeler görülür Alt çene kemiğinin köşesinde ve boyunda lenf bezleri şişmiş olabilir

Bazen streptokok iltihaplarında, mikropların salgıladığı toksinler deride yaygın kızarık biş döküntüye neden olur Bu durumda hastalığın adı "kızıl"dır ve genellikle boğaz iltihabının 2gününden 6gününe kadar sürerTedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi edilmiş streptokok iltihapları, nadiren ateşli romatizma adı verilen ve kalp romatizması ile eklem iltihaplarına neden olabilen bir hastalığa da yol açabilirler A Grubu Beta hemolitik streptokok iltihaplarının bir diğer nadir komplikasyonu da, hastalığın başlangıcından 2-3 hafta sonra ortaya çıkabilen böbrek iltihabıdır Streptokoklar ayrıca sinüzit 'e, orta kulak iltihabı 'na, zatürreye ve deri iltihaplarına da neden olabilirler



Hastalığın önlenmesi :
Streptokoklara bağlı boğaz iltihaplarını önlemenin kesin bir yöntemi yoktur En güvenli yol, evde boğaz iltihabı olan bir kişi varsa, bu kişiyle çok yakın temasta bulunmamak ve genel temizlik kurallarına dikkat etmektir

Bazı kişiler, özellikle de çocuklar, kendilerinde hiçbir hastalık belirtisi olmadan streptokok mikrobunun taşıyıcısı olabilirler Okul çağındaki çocukların yaklaşık %5-15'inde taşıyıcılık görülebilir



Hastalığın süresi :
A Grubu Beta hemolitik streptokok iltihaplarının inkubasyon dönemi (bulaşma ile hastalık oluşma arasında geçen süre) genellikle 7-10 gündür Boğaz iltihaplarında ateş genellikle 5 gün içinde düşer, bunu takiben boğaz şikayetleri de azalır Antibiyotik tedavisi genellikle 10 günde tamamlanır Eğer belirtiler düzelmişse ve ateş yoksa, antibiyotik tedavisinin başlanmasını takibeden 48saatten sonra çocuğunuz okula gidebilir Şikayetler kısa sürede kaybolsa bile, ilaçlar doktorunuz tarafından önerilen süre ve dozda kullanılmaya devam edilmelidir



Evde uygulanabilecek tedavi :
Eğer çocuğunuz boğaz ağrısı nedeniyle yemek yemekte güçlük çekiyorsa yumuşak veya sıvı gıdaları tercih edin Çocuğunuzun bol sıvı almasını (su, meyve suları, vs) ve istirihat etmesini sağlayın

Oda havasının nemlendirilmesi, çocuğunuzun boğaz şikayetlerini azaltacaktır Eğer boyunda ağrılı lenf bezi şişlikleri varsa, boyuna nemli ve ılık bir havlu koymak onu rahatlatabilir

İlaçları doktorunuzun önerdiği süre ve dozda kullanmaya özen gösterin Bu, ateşli romatizma ve bademcikler etrafında abse gelişmesi gibi komplikasyonların önlenmesi için mutlak gereklidir



Tıbbi tedavi :
Çocuğunuzun boğazında A Grubu Beta hemolitik streptokok iltihabından şüphelendiğinde, doktorunuz boğaz kültürü yapılmasını isteyecektir Eğer boğaz kültüründe üreme olursa bu, mikrobun türünü tayin edecek ve hangi antibiyotiklerin tercih edilebileceğini bildirecektir

Çocuğunuzda A Grubu Beta hemolitik streptokok iltihabı olduğu kesinleşirse, ağızdan ya da enjeksiyon şeklinde verilebilen penisilin veya başka türde bir antibiyotik ile tedavi edilmesi gerekecektir Ağızdan verilen ilaçlarda allerji ihtimali daha düşük olduğundan birçok doktor bu şekilde evde tedaviyi tercih etmektedir Bu durumda çocuğunuz evde 10 gün süreyle ilaçlarını almalıdır



Doktorunuza ne zaman başvurmalısınız ?
Çocuğunuzun boğazında streptokok iltihabının belirtileri varsa, özellikle de evde veya okulda başka birisinin yakın zamanda streptokok iltihabı geçirdiğini biliyorsanız doktorunuza başvurunuz

Eğer çocuğunuz streptokok iltihabı için tedavi altındayken şu belirtilerden birini görürseniz yine doktorunuza başvurunuz: ateşin düştükten birkaç gün sonra tekrar yükselmeye başlaması, deri döküntüsü, kulak ağrısı, koyu veya kanlı burun akıntısı, öksürük ve balgam çıkartma, göğüs ağrısı, solunum güçlüğü ve aşırı halsizlik, havale geçirme, eklemlerde şişlik ve ağrılı kızarıklık, bulantı ve kusma

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Burun gerisine akıntı nazal akıntı



BURUN GERİSİNE AKINTI (BGA)

Burun Gerisine Akıntı (BGA) boğazda akıntı toplandığını hissetmek veya burnun gerisinden akıntının aktığının farkına varmaktır BGA egzersiz, kalın salgı veya boğaz kasları ve yutma ile ilgili sorunlardan ötürü de ortaya çıkabilir

Normal olarak, burnu ve sinüslerin içini kaplayan salgı bezleri günde 250-500 ml salgı üretmektedir Bu mukozanın yüzeyinde ancak mikroskopla görülebilen hareketli küçük kıllar vardır Bunlar salgının geriye doğru hareket etmesini sağlar Daha sonra bu bilinçsiz olarak farkına varmadan yutulur Bu salgı zarları ıslatır ve temizler, enfeksiyonlara karşı savaşır Bu salgının üretilmesi ve temizlenmesi sinirler, kan damarları, salgı bezleri, hormonlar, ve küçük kılcıklar arasında ki ilişkiye bağlıdır

NORMAL OLMAYAN SALGlLAR

Artmış ince ve temiz salgı soğuk algınlığı, grip (üst solunum yolu viral enfeksiyonu), alerji, soğuk hava, parlak ışık, bazı besinler ve baharatlar, gebelik ve hormonal değişiklikler, doğum kontrol hapları ve bazı tansiyon ilaçlarının da içinde olduğu ilaçlar, ve burun içi kemik eğriliği gibi durumlarda görülür

Vazamotor rinit allerjik olmayan aşırı salgılı ve tıkalı burun şikayeti yapan bir hastalıkdır Artmış kalın salgı sıklıkla kış aylarında nemlendirme yapılmadan ısıtılan, nemin düştüğü ev ve binalarda görülür Bunun yanında sinüs ve burun enfeksiyonlarında ve kümes hayvanlarının ürünlerine karşı oluşan allerjilerde de görülmektedir Eğer soğuk algınlığında ki salgı zaman içinde kalınlaşıp sarı, yeşil renk almaya başlıyorsa muhtemelen bakterilerin yol açtığı bir cismin belirtisi olabilir (fasulye, bezelye, bir parça kağıt, oyuncağın bir parçası vb) Salgının azalması aşağıda ki nedenlerden birinden dolayı olabilir:

Uzun süre çevreye ait tahriş edici maddelere maruz kalmak burnu kurutup zarların zarar görmesine neden olabilir (sigara dumanı, endüstriel dumanlar, araba dumanları) Salgı azaldığında normalden daha kalındır ve yanlış olarak artmış hissi verir
Yapısal bozukluklar (burun septumu düzensizlikleri) hava akımını değiştirerek burun zarlarının kurumasına neden olur(Yapısal bozukluğa bağlı olarak salgıyı arttırır veya azaltır)
Yaşın ilerlemesiyle mukus zarlar büzüşür ve kurur Bu normalden daha az ve kalın salgı yapılmasına ve kişinin BGA hissine kapılmasına yol açar
Diğer az rastlanan nedenler de zarlarda değişiklik yaparak bu hisse neden olurlar
YUTMA PROBLEMLERİ

Yutma ağızda ki sıvı ve katı gıdaların yemek borusuna geçmesinden oluşan karmaşık bir olaydır Bu ağızdaki, boğazdaki ve midedeki sinir ve kasların koordinasyon içinde çalışması ile olur Yutma problemleri katı veya sıvı gıdaların boğazda birikmesine daha sonra ses tellerinin olduğu bölgeye dökülmesine ve bunun sonucunda ses kısıklığı, boğaz temizleme hissi veya öksürük ortaya çıkabilir

Yutma güçlüğünün birçok nedeni vardır: Yaşla birlikte yutma kasları hem güçlerini hem de koordinasyon yeteneklerini kaybederler Bundan dolayı bazen normal salgı bile mideye geçemeyebilir

Uyku sırasında yutkunma daha az olur ve salgı ağızda birikir Uyanırken öksürme veya boğaz temizleme hissi duyulabilir

Her yaşta sinirlilik ve stres boğaz kaslarında kasılmaya ve bunun sonucunda boğazda birşey varmış hissine neden olmaktadır Sıksık boğaz temizlemek tahrişi daha da arttırarak durumun kötüleşmesine neden olur Besinlerin geçtiği yol üzerindeki büyümeler veya şişlikler katı ve /veya sıvı gıdaların geçişini yavaşlatır veya engeller

Yutma bozuklukları midedeki besinlerin veya asidin yemek borusuna veya boğaza geri geldiği Gastroözafageal Reflü (GER) veya Larengofarengeal Reflu (LPR) olarak tanımlanan durumundan da kaynaklanabilir Yanma hissi hazımsızlık ve boğazda rahatsızlık belli başlı bulgulardır ve bunlar özellikle yemek yedikten sonra yatınca daha da artmaktadır Yemek borusu ile midenin birleşim yerinde meydana gelen torba şeklindeki fıtıklarda buna neden olur

TEDAVİ

Tedaviye başlamadan önce mutlaka teşhis konulmalıdır Bu detaylı bir Kulak Burun Boğaz muayenesi ve muhtemel bazı laboratuar, endoskopik ve röntgen çalışmalarını içermektedir

Bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotikler ile tedavi edilir ancak bunlar geçici bir iyileşme sağlar Kronik sinüzite kapalı sinüslerin ağzını açmak için yapılacak cerrahi bir müdahaleye ihtiyaç vardır

Allerji; sebebini ortadan kaldırmakla kontrol edilebilir Antihistaminikler ve dekonjestanlar, kromolin ve steroid burun spreyleri, diğer şekillerdeki steroidler ve hiposensitizasyon (aşı tedavisi) tedavi için kullanılabilir Ancak bazı antihistaminikler kurumaya neden olup salgıyı daha da kalınlaştırırlar Dekonjestanlar kan basıncının artmasına, kalp ve tiroid rahatsızlıklarının şiddetlenmesine neden olurlar Steroid spreyler tibbi kontrol altında genellikle yıllarca güvenle kullanılabilir Ancak kısa dönemde yan etkisi olmayan ağızdan alınan ve enjeksiyonla verilen steroidlerin uzun dönem kullanımlarında muhakkak sıkı bir kontrol ve gözlem yapılmalıdır

Gastroözafageal Reflü tedavisine yatağın baş tarafını 12-15 cm kaldırmak, az ve sık yemek yemek, alkol ve kafeinin yasaklanması, yorucu olmamak şartıyla spor yapılması gibi yaşamı düzenleyici önerilerle başlanır Antiasit veya bu hastalıkda çok etkili olan mide asit üretimini durduran ilaçlar doktor kontrolunda verilmelidir pH ölçümü gibi kesin teşhis yöntemleri vardır

Yapısal bozukluklar cerrahi uygulama gerektirir Septum deviasyonu sinüslerin normal olarak boşalmasını engeller ve kronik sinüzite neden olur Septumdaki bir çıkıntı tahrişe ve anormal salgıya sebeb olacaktır Septumdaki bir delik kabuk bağlamaya neden olur Genişlemiş veya şekli bozulmuş konkalar (burnun yan duvarlarında çıkan ve hava akımının ayarlıyan, nemlendiren yapılar) veya polipler (enfeksiyon, allerji veya tahriş sonucunda oluşan selim büyümeler) de aynı şikayetlere yol açabilir

Her zaman bir neden bulmak mümkün olmayabilir Tıbbi tedavi cevap vermezse hasta cerrahi tedaviye karar vermelidir

Bazı durumlarda özel bir neden bulunamaz Düzeltilebilecek bir hastalık yoksa tedavi daha kolay akabilmesi için salgının inceltilmesi yönünde olur Bu daha ziyade sıvı alımı yetersiz olan yaşlı kişiler için geçerlidir Bu hastalar günde en az sekiz bardak su içmeliler, Kafeini bırakmalılar ve eğer uygunsa idrar söktürücü kullanmamalıdırlar Salgıyı inceltecek guaifenesin veya organik iyot kullanıldığında tükrük bezlerinde şişme veya vücutta döküntü gelişirse ilaç kesilmelidir

Burunun su ile yıkanması kalın ve azalmış salgının düzeltilmesine yardımcı olur Bu burun için yapılmış özel cihazlarla günde iki ila altı defa uygulanabilir Sıcak suyun içine yemek sodası veya tuz ilave edilerek bu sıvı yapılabilir Son olarak da reçete gerektirmeyen basit tuz çözeltiler burnu nemlendirmek için kullanılır

KRONİK BOĞAZ KIZARIKLIĞI (FARENJİT)

BGA sıklıkla kırmızı, tahriş olan bir boğaza neden olur Boğaz kültürlerinden genellikle bir sonuç alınmaz ama bademcikler ve diğer dokular şişerek rahatsızlığa neden olurlar BGA tedavi edildiğinde bu olayda ortadan kalkacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Burun estetiği



Burun Şekil Bozukluğu (Burun Estetiği)

Burun, en göz önünde olan organlarımızdan bir tanesidir Her ırk ve kişinin, belli bir burun şekli vardır Çoğunlukla travmaya bağlı bazen de yapısal olarak burun şeklinde bozukluklar olabilir Doğallıktan uzak görüntüler kişiyi rahatsız ederse, kişinin "burun şeklinin değiştirilmesi"ni isteme hakkı vardır

Burun şekil bozukluklarının en sık karşılaşılanları, burun sırtında kemer şeklinde eğrilik, burun ucunun kalın ve düşük olması, burunun yüze göre geniş olmasıdır



Ameliyatımı Kime Yaptırmalıyım?

Burun birçok görevi olan bir organdır İlk ve en önemli görevi nefes alıp vermektir Çünkü normal solunum burundan yapılır Böylece solunan hava burunda ısıtılır, nemlendirilir, temizlenir ve akciğerlere öylece gönderilir Ayrıca burunun koku ve tat alma görevleri de çok önemlidir Burun içerisine açılan sinüsler ve bunların rahatsızlıkları da son yıllardaki teknlojik gelişmelerle oldukça değişiklikler ve başarılar kazanmıştır Burunun görevlerinin sağlıklı olmasından ihtisas eğitimi sırasında her türlü burun rahatsızlığının ilaç ve cerrahi tedavisinin öğretildiği kulak, burun, boğaz hekimleri sorumludur Kulak, Burun, Boğaz uzmanı aynı zamanda bir baş-boyun cerrahıdır

Burun estetik operasyonu, yüz estetik operasyonlarının içerisinde değerlendirilir Amerikan Yüz Plastik ve Rekostrüktif Cerrahi Cemiyetinin üyelerinin %60'ı Kulak, Burun, Boğaz uzmanları tarafından oluşturulmaktadır Burun estetik operasyonları günümüzde kulak, burun, boğaz hekimleri ve plastik ve rekonstrüktif cerrahlar tarafından yapılmaktadır Her iki branştaki hekimlerin özel ilgileri olabilir

Bizim estetik ameliyat prensibimiz, kişinin yüzüne uyan, abartılı, müdahale edilmiş görüntüsü vermeyen burun şeklini kazandırmaktır Bunun belirlenmesi için, kişinin ve hekimin yapılacak değişiklikleri, fotoğraf üzerinde konuşması ve kişinin beklentilerinin anlaşılması çok önemlidir Güzel burun yoktur, güzel görünen burun vardır

Burunu sadece estetik özellik arzeden bir organ olarak görmemekte, diğer önemli görevlerinin de mutlaka sağlanması gerektiğine inanmaktayız Tıkalı, fakat çok estetik kabul edilen bir burun şekli bizim için hiç muteber değildir Kişi de bunun yarattığı tıbbi şikayetlerle ergeç karşı karşıya kalacaktır

Burun şekil bozukluğu olan kişilerde çoğunlukla burun içerisinde de eğrilik olduğu için aynı ameliyatta o da düzeltilir

Günümüzde endoskopik sinüs ameliyatları ile aynı anda estetik ameliyatı da yapılabilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Boyun lenf bezlerinde şişme



Servikal Adenit

Boyundaki derin ve yüzeyel fasyalar arasında yer alan tonsiler, submandibuler, submental, oksipital, yüzeyel ve derin juguler, nukkal, spinal aksesuar ve transvers servikal lenf bezlerinin enfeksiyonudur Etkenler genellikle viruslar, S aureus, grup A streptokok, diğer streptokoklar, anaerob bakteriler, Bartonella henseleae, atipik mikobakteriler ve Gram negatif basillerdir Akut bilateral adenitler daha çok viruslara ve grup A streptokoka, akut tek taraflı adenitler S aureus, grup A streptokok, anaerob bakteriler ve viruslara, subakut ve kronik adenitler ise atipik mikobakteriler, tüberküloz, toksoplazmozis ve kedi tırmığı hastalığı (Bartonella henseleae)�na bağlıdır Nadiren M tuberculosis, mantarlar, T gondii, F tularencis, Y pestis, HIV ve C diphtheriae da etken olarak karşımıza çıkabilir Mikroorganizmalar genellikle üst solunum yolu, tonsiller ve dişlerden veya travma yolu ile, nadiren kan yolu ile lenf bezlerine gelir

Klinik: Lenf bezi büyümesinin süresine ve tek veya iki taraflı olmasına bağlı olarak değişir Sistemik semptomlar genellikle yok veya hafiftir Birlikte etraf dokuda sellülit veya bakteriyemi varsa, yüksek ateş görülebilir Özellikle streptokok adenitlerinde başlangıçta üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları olabilir Lenf bezi büyüklüğü 2-6 cm kadar olabilir, en sık submandibular (% 50-60) ve üst servikal bezler (% 25-30) etkilenir Bez üzerindeki deri genellikle hiperemiktir ve lokal ısı artımı vardır Vakaların yaklaşık ¼�ünde fluktuasyon alınır Daha çok S aureus ve mikobakteri enfeksiyonlarında süpürasyon olabilir Lenf bezlerinin yoğun olarak bulunduğu diğer bölgeler (klavikula üstü, aksilla ve inguinal bölge) kontrol edilmeli, dalak ve karaciğer büyüklüğü araştırılmalıdır Vücutta yaygın lenfadenopati ve hepatosplenomegali varsa, servikal lenfadenopati genellikle sistemik bir hastalığa (EBV, CMV gibi viral enfeksiyonlar, toksoplazmozis, tüberküloz, kollajen doku hastalıkları, lösemi�) cevap olarak gelişmiştir Ağız boşluğu, farinks, burun, kulak, saçlı deri gibi lenf drenajı boyundan geçen bölgelerin muayenesi ile muhtemel primer kaynak ile ilgili bilgi elde edilir

Komplikasyonlar: Abse formasyonu, sellülit, bakteriyemi, internal juguler ven trombozu, etkene bağlı komplikasyonlar (akut romatizmal ateş, glomerulonefrit, haşlanmış deri sendromu�)

Tanı: Hafif vakalarda klinik tanı yeterlidir Ancak antibiyotik tedavisine cevap alınamazsa, iğne aspirasyonu veya insizyon ile örnek alınıp Gram, Wright ve Ziehl-Nielsen boyaları ile boyanıp incelenmeli, gerekirse sitolojik ve patolojik yönden değerlendirilmelidir Ağır vakalarda tedaviye başlamadan örnek alınması uygun olur Persistan, 8-12 haftada tanı konamamış adenitlerde ve neoplazi ile uyumlu bulgular varsa (alt servikal ve supraklavikular lenfadenopatiler, kilo kaybı, düşmeyen ateş, deriye ve derin dokulara yapışıklık)

Ayırıcı Tanı: Kabakulak, bakteriyel parotitis, diş abseleri, konjenital boyun kitleleri (tiroglossal kanal kisti, brankial yarık kisti, kistik higroma, epidermoid kist), boyun tümörleri (lenfoma, nörojenik tümörler, tiroid tümörleri, parotis tümörleri, Kawasaki hastalığı, ilaç reaksiyonları, kollajen doku hastalıkları, sarkoidoz, retiküloendotelyozlar, depo hastalıkları

Tedavi: Lenf bezinin fazla büyümediği, hassasiyetinin az olduğu ve primer enfeksiyon odağının bulunmadığı hafif vakalarda antibiyotik tedavisine gerek yoktur, lenf bezi küçülmeye başlayıncaya kadar haftalık kontrollerle izlenmesi yeterlidir

Büyüme devam ederse veya hasta başvurduğunda lenf bezi büyük (ancak 3 cm�den küçük), hassas, deri kızarık ve primer enfeksiyon odağı yoksa oral empirik antibiyotik tedavisi başlanıp, küçülme oluncaya kadar izlenir Bu hastalarda antibiyotik olarak flucloxacillin, cephalexin, clindamycin veya amoxicillin/clavulanate kullanılabilir

Lenf bezi 3 cm veya daha büyükse, inflame ise, birlikte sellülit varsa ve/veya sistemik semptom ve bulgular varsa, başlangıç antibiyotik tedavisine cevap vermemişse, hastanın hospitalize edilmesi ve insizyon veya dreya drenaj ile örnek alınıp incelenmesi uygun olur Etken saptanamamışsa, veya sonuçları beklerken parenteral clindamycin, cefazolin + metronidazole, sulbactam/ampicillin veya vankomycin (veya teikoplanin) + metronidazole tedavilerinden biri başlanabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları





bademcik ve geniz eti ameliyatı



BADEMCİK VE GENİZ ETİ

Bademcik (Tonsil) ve geniz eti (Adenoid) olarak isimlendirilen dokular lenfoid hücrelerden oluşmuştur Lenfosit yapımında rolü vardır Yeni doğanda anneden geçen immünglobulinler nedeniyle küçüktürler 4-5 yaşlarda daha sık olmak üzere enfeksiyonlara bağlı olarak büyürler İleri yaşlarda küçülme eğilimi gösterirler Geniz etinin büyük olması burundan solunuma engel oluşturur Ayrıca kulak ve sinüslerin boşalımını bozarak değişik boyutta problemlere yol açarlar Bu çocuklarda işitme kayıpları, horlama, ağızdan soluma, gece öksürükleri, burun akıntıları gözlenmektedir Kronik geniz eti iltihapları veya büyümeleri ortodontik bozukluklar, yüz gelişiminde bozukluklar ve konuşma bozukluğuna yol açabilmektedir

Bademcik ve geniz eti büyümeleri üst solunum yolunu daraltacak boyuta ulaştığında horlama ve apne dediğimiz uykuda nefessiz kalma gibi ciddi sorunlar başlatır Bu durumlarda bir KBB uzmanı ile görüşülmesinde yarar vardır

Romatizmal ateş olarak bilinen hastalık A grubu beta hemolitik streptokoklara karşı oluşturulan antikorların yol açtığı bir komplikasyondur Kalp kapakçıklarında bozukluklara yol açabilmektedir



BADEMCİKLER VE GENİZ ETİ HANGİ DURUMLARDA ALINMALIDIR?

Bademcik ve geniz eti ameliyatları KBB kliniklerinde sık uygulanmaktadır İlaç tedavisinden fayda görülmediğinde cerrahi olarak bunların çıkartılmasına baş vurulmaktadır Bu ameliyata karar vermek için kullanılan iki kriter vardır

Kesin ve göreceli olarak ameliyatın gerekliliği belirlenir

Kesin ameliyatı gerektiren durumlar:

Üst solunum yolunun bademcik ve geniz eti büyüklüğüne bağlı olarak tıkanması
Bademcik etrafında abse (Peritonsiller abse)
Kötü huylu tümör şüphesi
Çene yapısını bozan geniz eti ve bademcik büyümeleri
Göreceli kriterlerin en başında sık tekrar eden bademcik enfeksiyonları gelmektedir Bademcik ameliyatlarının %40'ı bu nedenle yapılmaktadır

Son bir yılda 7 defa veya son iki yılda yıl başına 5 'şer defa veya son üç yılda yıl başına 3 'er defa yada daha sık ateşli bademcik iltihaplanması geçirilmesi
Difteri (Kuş palazı) mikrobu taşıyıcıları
Kalp kapak bozukluğu olan kişiler
Bademcik ve geniz eti iltihaplanmasına bağlı olarak sık orta kulak iltihabı geçirilmesi
Bu gibi durumlarda kronik bademcik iltihaplanması olarak adlandırılır Çözümünde cerrahi tedavisi önerilir, planlanır

BU AMELİYATLAR HANGİ YAŞTA YAPILIR?

Bademcik hastalıkları çocuk yaş grubu sorunu olarak bilinmekle birlikte erişkin işinde aynı kurallar geçerlidir Ameliyata engel oluşturacak herhangi bir ciddi sağlık problemi olmayan erişkinlerde de bademcik ameliyat uygulanmaktadır Alt yaş sınırı zorunlu haller dışında 4-5 yaş olarak belirlenmiştir Üst yaş sınırını belirlemek mümkün değildir Genel olarak ileri yaşlarda bu hastalığın görülme oranı düşüktür ve çoğu zaman basit çözümler tercih edilmektedir

BADEMCİK AMELİYATI RİSKLİ MİDİR?

Bademcik ameliyatları riski oldukça düşük orandadır İstatistiklerde 14000 ameliyattan birinde anesteziye veya cerrahiye bağlı ciddi komplikasyon bildirilmektedir Ameliyat sonrası ciddi kanama oranı 5/1000 gibi düşük orandadır Bademcik ameliyatından sonra vücudun savunma sistemi ile ilgili bir çok bilimsel çalışma yapılmış ancak net bir sonuç elde edilmemiştir Bademcikleri alınmış insanlarda lenfositlerin bazı tiplerinin sayısında azalma gösterilmiştir Ancak bunun klinik olarak sorun doğurduğuna rastlanılmamıştır Bademcik ameliyatından sonra daha kolay farenjit olunduğu yolunda bir inanış vardır Bademciği alınmış yada alınmamış insanlarda farenjit görülme oranı aynı sıklıktadır Bademciklerin alınması farenjit olma oranını artırmamaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Bebeğim duyuyormu?



BEBEĞİM NORMAL DUYUYOR MU?

Çocuğunuzun işitme kaybının olup olmadığının belirlenmesi:

Çocuğunuzun işitme kaybı olduğunu düşünüyorsanız haklı olabilirsiniz Aşağıdaki kontrol listesi, çocuğunuzun bir işitme kaybı olduğunun belirlenmesinde yardımcı olacaktır Her maddeyi dikkatlice okuyun ve sadece size, ailenize veya çocuğunuza uyan faktörleri dikkate alın

İşitme kaybı için göstergeler:
Uyan her maddeyi kontrol edin

Anne hamilelik sırasında

Kızamıkçık, viral bir enfeksiyon ve grip geçirmiş
Alkollü içecek tüketmiş

Yenidoğan (doğumdan ilk 28 güne kadar)

Doğumdaki kilosu 1600 gramdan düşük
Yüz ve kulaklarının görüntüsü farklı
Doğumda sarılığı oldu ve kan değişimi uygulandı
Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde beş günden fazla kaldı
Damardan iğne ile antibiyotik aldı
Menenjit geçirdi

Ailemde

Erken yaşlarda olan veya gelişmiş, kalıcı veya ilerleyen işitme kaybı olan, bir veya daha fazla birey var

Bebeğim(29 gün ile 2 yaş arası)

Damardan antibiyotik aldı
Menenjit oldu
Nörolojik bir bozukluğu var
Kulaktan kanamanın olduğu veya olmadığı kafatası kırığı olan ciddi bir yaralanma geçirdi
3 aydan fazla süren, kulakta sıvının olduğu tekrarlayan kulak enfeksiyonu var
Çevreye Cevap Verme (konuşma ve lisan gelişimi)

Yenidoğan (doğumdan 6 aya kadar)

Beklenmedik yüksek sesli gürültülerle irkilmiyor, hareket etmiyor, ağlamıyor veya her hangi bir şekilde tepki vermiyor
Yüksek sesli gürültülerle uyanmıyor
Kendiliğinden sesleri taklit etmiyor
Sadece sesle sakinleştirilemiyor
Başını sesime doğru çevirmiyor

Küçük bebeğim (6 ay-12 aya kadar)

Sorulduğunda tanıdık kişi veya eşyaları gösteremiyor
Konuşma sesi çıkarmıyor yada konuşma sesi çıkarmayı bıraktı
12 aylıkken, �el salla� ,�elini çırp� gibi basit sözleri yalnız dinlemekle anlamıyor

Büyük bebeğim (13 ay-2 yaş )

Hafif bir sesle ilk seslenişte doğru yöne dönmüyor
Çevreden gelen seslere duyarsız
İlk seslenişte cevap vermiyor
Sese cevap vermiyor veya sesin nereden geldiğini anlıyamıyor
Tanıdık insanlar ve evde çevresindekiler için basit kelimeleri kullanmaya ya da taklit etmeye başlamadı
Benzer yaştaki diğer çocuklar gibi ses çıkarmıyor ve konuşamıyor
Normal ses yüksekliğinde televizyon seyretmiyor
Anlama ve iletişim için kelimelerin kullanımında yeterli gelişmeyi göstermiyor

Ne Yapmanız Gerekir?

Bu göstergelerden bir veya daha fazlasını tespit ettiyseniz, çocuğunuzun işitme kaybı olması ihtimali olabilir

Çocuğunuzda bu göstergelerden bir veya daha fazlası varsa, çocuğunuzu kulak muayenesi ve işitme testine götürmeniz gerekir Bu herhangi bir yaşta, doğumdan hemen sonra bile yapılabilir

Bu faktörlerden hiçbirini belirlemediniz, fakat çocuğunuzun normal duymadığından şüpheleniyorsanız, çocuğunuzun doktoru endişelenmiyorsa bile çocuğunuzun işitmesini ölçtürün

İşitme kaybı olmasa bile testin ona bir zararı olmaz Ne var ki, çocuğunuzda işitme kaybı varsa, geç teşhis konuşma ve lisan gelişimini etkileyebilir

Bu kontrol listesi maddelerinin hiçbiri bulunmasa bile işitme kaybı mevcut olabilir

18 yaşın altındaki bir çok çocukda farklı derecelerde işitme kaybı vardır Siz ebeveynler ve onların ana babaları bebeklerinizdeki işitme kaybını keşfedecek kişilersiniz Çünkü onlarla en fazla vakit geçiren sizsiniz Eğer herhangi bir zaman bebeğinizin işitme kaybı olduğunu düşünürseniz bunu doktorunuzla görüşün

Bebeğinizin duyması profesyonel olarak herhangi bir yaşta test edilebilir Bilgisayarlı işitme testleri yenidoğanları taramayı mümkün kılar Bazı bebeklerin diğerlerine göre ortalamadan daha fazla işitme kaybı olasılığı vardır Bu listedeki herhangi bir maddeyi belirlerseniz, mümkün olan en kısa zamanda çocuğunuza işitme testi yaptırmalısınız

Okula başlamadan önce tüm çocuklara işitme testi yapılmalıdır Bu anne, baba veya çocuğun farketmediği hafif işitme kayıplarını ortaya koyabilir Tek kulaktaki bir kayıp bu yolla saptanabilir Böyle bir kayıp, belirgin olmasa da konuşma ve lisanı etkileyebilir

İşitme kaybı kulak kiri veya kulakta sıvı birikmesinden bile kaynaklanabilir Bu tipte geçici işitme kaybı olan bir çok çocuğun, ilaç tedavisi veya küçük bir cerrahiyle işitmesi düzeltilebilir

Geçici işitme kaybının tersine bazı çocukların kalıcı olan sinir kaynaklı sağırlığı vardır Bu çocukların çoğunluğunun bir miktar kullanılabilir işitmesi olur Çok azı tamamen sağırdır Erken teşhis, erken işitme cihazı uygulanması ve özel eğitim programlarına erken başlamak, çocuğun mevcut işitmesini en yüksek seviyeye getirmeye yardımcı olabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



DİFTERİ




Difteri, ateş, halsizlik ve solunum güçlüğü ile seyreden kapsüllü bir bakterinin neden olduğu, en çok çocuklarda görülen bir enfeksiyon hastalığıdır

Bulaşma yolları

Öksürme, aksırma ile havaya yayılan bakteri ağız, boğaz ve buruna yerleşerek enfeksiyona yol açar Duyarlı bir kişide mikrop en sık olarak boğaza yerleşir, burada ürer ve toksin salgılar Hastalanan her 10 kişiden 1�i her türlü tedaviye rağmen solunum yollarının tıkanması , kalp yetmezliği ve felçler nedeniyle yaşamını kaybeder

Hastalığın görülme özellikleri

Difteri, özellikle ılımlı iklimlerde dünyanın her tarafında görülen bir hastalıktır Sonbahar ve kış aylarında görülme olasılığı artar Hastalığın yaş ile ilgisi vardır Yenidoğanların büyük bir çoğunluğu hastalığa bağışıktır Hastalık ilk 6 ayda nadirdir En fazla 2-5 yaşlarında görülür 10 yaşına doğru bağışıklık oranı yeniden artar Büyük yaşlarda görülen nadir vakalar ise hafif seyir gösterir Aşının düzenli olarak uygulandığı ülkelerde difteri hemen hemen ortadan kalkmış ve sıklığı ileri yaşlara kaymıştır

Hastalığın belirtileri

Difterinin kuluçka dönemi 1-7 gündür Hastalık oluştuğu yere göre klinik tiplerine ayrılır
Difteri anjini (boğazda bademcikler çevresindeki difteri): Hastalık en sık bu bölgede görülür Hasar boğazda noktalar şeklinde başlar ve 12-24 saat içinde beyaz veya grimtrak, yüzeyi düz, kaldırmakla kanayan bir zar haline dönüşür Bu zar bademcik üzerinde kalabilir veya her iki bademciğe, küçükdile, yumuşak damağa, yutak duvarına, buruna yayılabilir Boynun her ik yanında bezeler difteri anjinine eşlik eden belirtilerdir Klinik tablonun ağırlığı ve sistemik belirtiler toksemi derecesine bağlıdır

Nadir difteri lokalizasyonları

Deri difterisi : Sınırları belirli ve kaidesinde membran bulunan bir ülser olarak belirir

Göz difterisi : Konjunktiva difterisi şeklindedir Göz kapaklarını ilgilendiren bir kızarıklık vardır, sonra buna ödem (şişlik) ve psödomembran eklenir

Kulak difterisi : Dış kulak yolunda devamlı irinli bir akıntı vardır

Vajinal difteri : Ülseratif lezyonların ve yaraların birleşmesi şeklinde kendisini gösterir

Hastalığın neden olduğu kötü sonuçlar

Difterinin neden olduğu kötü sonuçların sıklığı ve derecesi mikrobun zehirleme derecesi ve tedaviye başlama zamanına göre değişir Ön planda kalp-damar ve sinir sistemini ilgilendirir
Toksik miyokardit : Ağır difteride hemen her vakada rastlanılan bir komplikasyondur Kalp kasının iltihabıdır Belirtileri ilk 1-2 hafta içinde, bazen de ilk günlerde ortaya çıkar Miyokardit sık olarak kalpte iletim bozukluklarına yol açar Dinlenme ile birinci kalp sesinin hafiflemesi ve hızlı atımı, miyokardit işaretidir Ağır vakalarda miyokardit çoğunlukla ilerleyicidir Difterili hastalarda ilk 3 hafta içinde en başta gelen ölüm nedeni kalp yetersizliğidir Kalp komplikasyonları ilk 2 haftada çıkarsa erken, 3 haftadan 50 güne kadar görülürse geç olarak nitelendirilir

Felçler : Ağır difteri zehirinin sinir dokusuna yaptığı zarar ile felçler görülebilir Difteri felçlerinin karakteri simetrik ve ağrısız olmaları ve kalıcı hasar bırakmamalarıdır

Yumuşak damak felci, difteride en sık rastlanılan ve en erken gelişen felç tipidir Anjinden 1-3 hafta sonra ortaya çıkar Yutma güçlüğü, sulu gıdaların burundan gelmesi, burundan konuşma (hımhım konuşma) ile kendini gösterir 1-2 haftada tamamen geriler

3-6haftalarda gözde göz merceğinin kendini ayarlamasını yapan kasların felci ile yakını görmede güçlük (okuyamama, iğneye iplik geçirememe)

Hastalığın neden olduğu diğer kötü sonuçlar
Difterili süt çocuklarında sekonder bronkopnömoniler (zatürre) sıktır Bazı vakalarda geçici nefrit (böbrek iltihabı) belirtileri ortaya çıkabilir Nadir olarak plörezi (göğüs zarının iltihabı), apseleşen lenfadenitis (lenf bezi iltihabı; genellikle streptokoksik) gelişebilir

Bağışıklık

Difteri hastalığının geçirilmesi yaşam boyu süren bir bağışıklık vermez Anne kanında difteri antitoksini varsa yenidoğan çocuk difteriye karşı bağışıktır ve bu pasif bağışıklık 3-4 ay sonunda kaybolur Difteriye karşı bağışıklık durumu Schick testi ile tayin edilir Schick testi difteri ile temas etmiş kişilerde bağışıklık durumunun saptanmasında, ayrıca immun yetersizlik sendromlarının tanısında kullanılan bir deri testidir

Korunma

En iyi korunma şekli aşıdır Difteri aşısı her sağlıklı çocuğa rutin olarak uygulanmalıdır Aşı uygulanmasına çocuk 2 aylıkken başlanır ve 2 aylık aralarla üç doza tamamlanır Üçüncü aşıdan 1 yıl sonra bir doz daha verilir Bunu izleyerek 3 yıl sonra bir rapel, daha sonra 10 yıllık aralarla hatırlatma dozları yapılır
Difterili hastanın diğer kişilerden ayrı tutulması şarttır Karantina birer hafta aralar ile yapılan boğaz kültürü negatif olana kadar devam ettirilir Taşıyıcıların saptanması ve tedavisi korunmada çok önemlidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Doğuştan sağırlık





Sağırlık irsi bozukluklardan (anormalliklerden) kaynaklanabilir Kalıtıma bağlı bir böbrek hastalığı olan irsi nefritle (Alport Sendromu) beraber gelişmiş olabilir Kalıtıma bağlı daha birçok sağırlık türleri vardır Guatrla birlikte sağırlık (Pendred Sendromu), dış kulak, yüz ve boyun sakatlıklarının doğurduğu sağırlık, cilt anormalliklerinden kaynak!anan sağırlık, zihinsel geriliğin neden olduğu sağırlık; retinitis pigmentosa (gece körlüğü) ve periferal nöropatiye bağlı sağırlık (duyma özürü) bu tür sağırlıklardır

Sık rastlanmayan ve başka anormalliklerle (bozukluklarla) ilgisi olmayan sağırlık türleri de vardır Bunlar yaygın sayılmaz Eğer ailenizden birinde veya çocuğunuzda bu tür bir sağırlık belirlenirse bir uzmandan genetik konuda bilgi edinin Sağır bir bebek veya çocuk için uygun tedavi ve eğitime gecikmeden başlanmalıdır

Eğer bir hamile anne adayı kızamıkçık geçirirse, gelişen bebeğin etkilenme riski vardır Eğer kızamıkçık (German measles) hamileliğin ilk üç ayı içinde olursa, çocuğun sağır olarak doğma olasılığı vardır Ayrıca katarakt, kalp problemleri ve beyin veya sinir sistemi bozuklukları gibi başka ciddi sakatlıklar da olabilir Hamileliğin daha sonraki aylarında geçirilen kızamıkçık işitme kaybı yapabilir, fakat diğer sakatlıklara neden olma olasılığı azdır Erken doğum (prematüre), doğum sırasında veya hemen doğum sonrası oksijensiz kalmak, kan uyuşmazlıkları ve menenjit genç yaşlarda sağırlık yapabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kbb Hastalıkları

Eski 08-17-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kbb Hastalıkları



Dengesizlik ve başe dönmesi



Denge Sistemi: Vestibüler Sistem
Vestibüler sistemin iki işlevi vardır
Dengenin korunması ve böylece yaralanmanın önlenmesi
Gözün konumunun korunması ve bakılan nesnenin en yüksek çözünürlüğünün eldesi yoluyla ayrıntıların görülmesi
Sistemin duyu organları:
İç kulağın Vestibüler Kısmı (Vestibüler Labirent)
Gözler
Somatosensorlar (Kas, kiriş, eklem ve deri)


Duyu organları doğrudan beyin sapıyla bağlantılıdır, aynı zamanda beyincik ve beyinle de bağlantıları vardır Zemin, duvar, tavan gibi görsel bilgilerin ve yer çekiminin etkilerinin beyinde yorumlanması vucut oryantasyonu hakkında değerli ipuçları verir Beyincik, denge duyu organlarından gelen bilgileri birbirleriyle kıyaslar, işler ve sonuçta vucudun duruşunun ve gözün konumunun korunması için tüm vucut kaslarına refleks şeklinde yanıtlar gönderir
İç kulağın vestibüler kısmının iki işlevi vardır:

Vucudun tabii dik duruşunun refleks olarak ayarlanması
Vucudun o andaki durumu hakkında bilgi sağlamak (vucut oriyantasyonu)
İç kulağın vestibüler kısmının sezici organları:
Yarım daira kanalları: Her biri birbirine dik düzlemde bulunan yarım daire şeklindeki 3 kanaldan oluşur Bir tanesi yatay düzlemle 30 derece açı yapar Her kanal kendi düzlemindeki dönme gibi açısal eylemleri sezer ve yanıt verir
Utrikül: Makulası (sezgi yapısı) yatay düzlemdedir, dik alçalma ve doğrusal ivmeye yanıt verir
Sakkül: Makulası utriküldekine diktir, doğrusal ivmeye yanıt verir



Postür (Vucudun Dik Duruşu)
İç kulaktan kaynaklanan refleksler, diğerleriyle birlikte, postürün korunmasıyla ilgilidir Postüral refleksler 2 türdür
Statik refleksler: Bunlar istirahat durumundaki bedenin postüral tepkileridir Kas, eklemler ve diğer yapılardan çıkan reflekslerle birlikte iç kulağın ( özellikle utrikül'den) reflekslerini içerir
Tonik labirent refleksleri: Beden, el, kol, ayak, bacak, boyun ve gözleri etkiler
İçkulağın dik duruş refleksleri: Vucut anormal bir konumda durursa vucudu normal duruş konumuna döndürür
Kinetik Refleksler: Hareket eden vucudun postüral tepkileridir İvmesi olan eylemler tarafından üretilir
Açısal: Herhangi bir düzlemdeki dönme eylemlerindeki gibi
Progresif: Doğrusal eylemlerindeki gibi
Vucudun bir yanı hareket ettiğinde dengeyi korumak için postürün refleks ayarı gereklidir
Genel olarak kinetik refleksler vucudu normal duruşuna getirir, statik refleksler normal duruşu korur




Vestibüler sistemin bozuklukları iki sınıfa ayrılır:

Periferik: İç kulak ve denge siniri ile ilgili
Santral: Beyin sapındaki denge sinirinin girdiği denge merkezleri, beyincik ve beyin ile ilgili
Vestibüler sistemin periferik bozuklukları beyindeki vestibüler merkezler tarafından telafi edilir Bu telafi işlemi, iç kulaktan gelen denge bilgileri yerine gözden ve kas-eklem-deriden oluşan somatosensor sistemden gelen denge bilgileri konularak yapılır ve 3 ile 6 haftada telafi işlemi tamamlanır ve denge tam olarak sağlanır Bu telafi mekanizmasına "Santral Vestibüler Kompenzasyon" adı verilir
Vestibüler sistemin santral bozuklukları da aynı mekanizmayla telafi edilirse de denge hiçbir zaman tam olarak sağlanamaz

Vestibüler sistemin bozukluğunda ortaya çıkan yakınmalar:

Baş dönmesi ve
Dengesizlik
olup nistagmus adı verilen göz hareketleri tek bulgudur
Başdönmesinde mutlaka bir dönme hissi vardır; ya kendinizin döndüğünü ya da çevredeki duvar veya cisimler sizin etrafınızda döndüğünü hissedersiniz Bu durum iç kulakta vestibuler sistem etkilendiğinde ortaya çıkar

Vestibüler bozukluklarda dönme hissi hemen hemen daima nistagmusun hızlı hareketi yönündedir

Dengesizlikte ise bir sersemlik hissi, denge bozukluğu hissi, yürümekte zorluk hissidir, ve bir çok sebebi olabilir





Nistagmus
Nistagmus gözün postür'ündeki (normal duruşundaki) bozulmadır ve özelliği gözde az çok ritmik bir sallantı olmasıdır Göz hareketlerinin hızı her iki yönde aynı olabilir, veya bir yönde diğer yöne göre daha hızlı olabilir yavaş ve hızlı hareketler arasında aralık yoktur Göz hareketleri yatay, düşey veya rotatuar (burgu gibi dönmeli) olabilir
Gözün postürü görsel ve vestibüler uyarılara dayanır Görsel uyarılar görmek istediğimiz cisimle ilgilidir

Vestibüler sistem ise başın ve vucudun hareketine göre gözün konumunu ayarlayarak cismin görülmesini devam ettirir Gözün postürü denge sisteminden göz kaslarına gelen uyarılarla düzenlenir

Gözün postürünü düzenleyen uyarıların oluşmasında veya iletilmesinde bozukluk olduğunda nistagmus ortaya çıkar

Periferik Vestibüler Sistemden kaynaklanan nistagmusun bir hızlı bir de yavaş hareketi vardır

Hastalıklı olan yavaş hareket olmasına karşın hızlı hareketin yönü nistagmusun yönü olarak kabul edilmiştir Hızlı hareket aslında yavaş hareketin merkez tarafından telafisi olarak ortaya çıkar

Spontan Nistagmus: İleri bakışta ritmik göz hareketleri varsa buna Spontan nistagmus adı verilir
Sağa ya da sola bakışta ortaya çıkan nistagmuslar da kolaylık olsun diye spontan nistagmuslar adı altında değerlendirilir

İç kulaktan kaynaklanan nistagmusun dört özelliği vardır:

Baş dönmesi ile birlikte olur
Tek yönlüdür
Hızlı hareket yönüne bakılınca çoğalır
Karanlıkta, göz kapatıldığında veya kalın mercekli gözlük takılarak cisimler net görülemediğinde çoğalır


Bir iç kulak tamamen tahrip olduğunda ortaya çıkan nistagmus genellikle 4 haftada tamamen yok olur Fakat karanlıkta telafi mekanizması aksayacağı için yeniden ortaya çıkabilir

İç kulaktan kaynaklanan nistagmusların yönünü belirtmek kadar derecesini belirtmek de gerekir

Birinci-Derrece-Nistagmus: Hızlı hareket yönüne bakılınca ortaya çıkan nistagmustur
İkinci-Derrece-Nistagmus: Hızlı hareket yönüne bakılınca ve ileriye bakılınca ortaya çıkan nistagmustur
Üçüncü-Derrece-Nistagmus: Hızlı hareket yönüne bakılınca ve ileriye bakılınca ortaya çıkan nistagmustur
Örneğin, sağ iç kulağı hızla tutan tahrip edici bir hastalık gözlerin sağa doğru yavaş hareketle, sola doğru hızlı hareketle sallanmasına neden olur Bu sola nistagmus demektir Hastalığın ilk günlerinde üçüncü-derece-nistagmus vardır ve vertigo şiddetlidir Sonraki günlerde "santral telafi mekanizması" işler ve nistagmus ikinci-dereceye ve birinci-dereceye dönüşürken vertigo da giderek azalır ve 4 hafta sonra " santral telafi" tam oluşunca nistagmus ve vertigo hiç kalmaz




Tedavi
Denge sisteminin mükemmel bir telafi mekanizması vardır ve tedavide bu mekanizmadan büyük olçüde yararlanmak gerekir Herkes buz üzerinde kaymayı ya da kayak yapmayı öğrenebilir Sistemin bir kısmında sorun çıksa bile sıkı bir eksersiz-eğitim ile birkaç haftada telafi edilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.