Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte dikkat edilmesi gereken durumlar Sigara ve alkol kullanmayınız Hekim önerisi dışında ilaç almayınız Hekiminizin önerdiği demir ilacını düzenli olarak kullanınız Uzun süre ayakta durmayınız Günlük işleriniz sırasında kendinizi yormayınız Bisiklet sürme, tenis oynama, kayak yapma gibi sporlardan uzak durunuz Mesleğiniz gereği de olsa ağır nesneler kaldırmaktan, zararlı metal, kimyasal madde ve radyasyondan uzak durunuz Yolculuktan önce doktorunuza danışınız Bol ve rahat giysileri seçiniz Alçak topuklu rahat ayakkabılar giyiniz Pamuklu iç çamaşırları giyinin ve iç çamaşırlarınızı günlük olarak değiştiriniz Yüzük ve bilezik gibi takılar takmayınız Diş bakımına özen gösterin Sabah uyanınca, akşam yatmadan önce ve her öğünden sonra yumuşak fırça ile, yavaş hareketlerle dişlerinizi fırçalayınız Röntgen ışınlarından sakının Çok fazla zorunlu olmadıkça radyolojik inceleme yaptırmayınız Her türlü canlı aşıdan sakınınız Düşük riski yok ise son aya kadar cinsi ilişkide bulunmakta sakınca yoktur Haftada en az bir kez ayakta; duş alır biçimde, ılık su ile banyo yapın Meme bakımına özen gösteriniz Sarkmayı önlemek için çok sıkı olmayan askılı, pamuk dokumalı sutyen giyiniz Dolgunluğu önlemek için hafif parmak dokunuşları ile masaj yapınız Bol su içiniz C vitamini ve kalsiyum yönünden zengin gıdalar (Turunçgiller, süt ve süt ürünleri) seçiniz Lifli besinleri tercih ediniz Gebelik boyunca 10-12 kg'dan fazla kilo almamaya özen gösteriniz Gebeliğiniz boyunca cep telefonunuzu karın bölgenizden uzak tutunuz |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte elde ağrı ve uyuşukluk Uyuşukluk baş parmağınız, işaret parmağınız ve orta parmağınızın tamamını, ayrıca yüzük parmağınızın yarısını kapsıyorsa, bu olasılıkla karpal tünel sendromu olabilir Bu durum et kesme, piyano çalma, daktilo yazma gibi yineleyici el hareketlerini gerektiren işleri sürekli yapanlarda çok yaygın olmakla birlikte, gebelerde de sık görülür Bu parmakların duyusunu sağlayan sinirin geçtiği bilekteki karpal tünel, gebelik sırasında (vücuttaki birçok başka doku gibi) şişer ve sinire baskı yapması sonucu uyuşukluk, sızlama, yanma ve/veya ağrıya yol açar Belirtiler el ve bileği de etkileyebilir ve kola da yayılabilir Gebelikten dolayı ellerinizde biriken sıvı yüzünden, şişme ve birlikte ortaya çıkan belirtiler *******i daha şiddetli olabilir Yakınmalarınızın şiddetini arttıracağından, ellerinizin üstüne yatmaktan kaçınmaya çalışın Uyuşukluk olduğunda ellerinizi yatağınızın yanına sarkıtmanız ve kuvvetlice sallamanız şikayetinizi hafifletebilir Bu uygulama etkili olmuyorsa ve ağrı ya da tek başına uyuşukluk uykunuzla birlikte ortaya çıkıyorsa durumu hekiminizle birlikte değerlendirin Bileklik takmanız ve her gün B6 vitamini almanız sıklıkla yararlı olur Bazı kişiler akupunkturdan yararlanır Kortizonlu (stereoid) ve kortizonsuz (nonstereoid) iltihap kurutucu (antienflamatuvar) ilaçların gebelik sırasında kullanımı önerilemez Başka tedaviler başarısız olursa ve sorun gebelikten sonra da sürerse, basit bir ameliyat uygun olabilir |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte Grip Sonbaharın gelmesi yanlızca sıcak yaz günlerinin ve tatilin sona erdiğini göstermekle kalmaz Sonbahar değişken hava sıcaklıkları ile birlikte aynı zamanda kış hastalıkları olan grip ve soğuk algınlığı sezonunun da habercisidir Normal zamanlarda bile çok rahatsızlık verici olan bu durum hamilelikte hem daha çok sıkıntı yaratır hem de anne adaylarının bebekleri açısından endişelenmesine neden olur Grip ve soğuk algınlığı nedir? Grip (bilimsel adı ile influenza) ve soğuk algınlığı birbiriyle çok sık karıştırılan ve hatta birbiri yerine kullanılan iki terim olmakla birlikte aslında birbirlerinden çok farklı iki durumu ifade ederler Her iki hastalıkta da benzer belirtiler görülmekle birlikte hem hastalığın nedeni hem de sonuçları çok farklıdır Her iki hastalık da viruslerin neden olduğu ve üst solunum yollarını tutan hastalıklardır Grip Influenza A, B, ve C adı verilen 3 tür viruse bağlı bir hastalıkken, 200 değişik tür vürus soğuk algınlığına neden olabilir Soğuk algınlığı Soğuk algınlığı genelde burnu tutan bir hastalıktır ve bu hastalığa neden olan mikropların önemli bir kısmı rhinovirus adı verilen gruba dahildir Rhino Yunanca burun anlamına gelmektedir Belirtiler genelde vürusle karsilasildiktan 2 günsonra ortaya çıkar En sık karşılaşılan yakınmalar nezle, burun tıkanıklığı ve hapşırmadır Ateş genelde görülmezken boğaz ağrısı ya da hasassiyet olabilir ancak muayenede boğazda kızarıklığa nadiren rastlanır Sinüslerde ağrı ve kulak ağrısı sık görülür Virüsün tipine bağlı olarak gözlerde sulanma, öksürük, geniz akıntısı, iştahsızlık, halsizlik gibi yakınmalar da olaya eşlik edebilir ancak yine de sorunun merkezi burundur İlk başta daha sıvı olan burun akıntısı birkaç gün içinde koyulaşarak kıvam değiştirebilir ve rengi sarı-yeşile dönebilir Belirtiler 7-10 gün içinde azalarak kendiliğinen kaybolur Grip Influenza viruslerinin neden olduğu grip hastalığı ise her yıl yaygın salgınlara neden olabilen ciddi bir hastalıktır Geçtiğimiz yüzyılın başında meydana gelen ve tüm dünyayı etkileyen grip salgını 20 milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuştur Amerikan Hastalık Kontrol Merkezinin verilerine göre her yıl nüfusun %10-20'si gibe yakalanmakta ve ortalama 114000 kişi grip nedeni ile hastanede tedavi edilmek zorunda kalmakta ve 20000'den fazla kişi hayatını kaybetmektedir Hayatını kaybeden hastaların önemli bir kısmı ya ciddi sağlı sorunu olan kronik hastalar, ya da ileri yaştaki düşkün kişilerdir Bu nedenle grip çok ciddi bir hastalıktır Hastalığa neden olan virüs çok sık aralıklarla form değiştirdiği için yaygın salgınlara neden olur Daha seyrek aralıklarla ise virüsün yapısında büyük değişimler meydana gelir ve tüm dünyayı etkileyen salgınlar görülür Hastalık genelde vücut sıcaklığında yükselme yani ateş ile başlar Yüzde kızarıklık ve halsizlik tabloya eşlik eder Bazı kişilerde başdönmesi, bulantı ve kusma görülebilir Ateş genelde 2-3 gün devam ederken nadiren 5 güne kadar uzayabilir Ateşten sonra genel vücut bulguları ortaya çıkar ve solunum sistemi yakınmaları artar En önemli bulgulardan birisi kuru öksürüktür Bununla birlikte boğaz ağrısı, boğazda kızarıklık, soğuk algınlığı belirtileri, yaygın ks ve eklem ağrıları sık görülür Grip virüsü solunum sistemi içinde burun, boğaz, soluk borusu hatta akciğerlere bile yerleşebilir ve zaatürreye neden olabilir Soğuk algınlığına neden olan virüslerden farklı olarak solunum sistemini döşeyen epitel tabakasına zarar vererek bakterilerin de olaya karışmasına neden olabilir Öksürük dışındaki belirtiler genelde 1 hafta içinde kendiliğinden kaybolurken öksürük birkaçhafta daha devam edebilir Bulaşma yolları Her iki hastalık da damlacık enfeksiyonu şeklinde havadan bulaşır Virüsü taşıyan kişi hapşırdığında milyonlarca virus havaya karışır ve kişinin göz, burun ve ağızından girerek enfeksiyona neden olur Virüsu alan kişi bundan sonraki ilk 2 gün civarında en fazla bulaştırıcılığa sahiptir Yani belirtilerin ilk görüldüğü dönem bulaşıcılığın da en fazla olduğu dönemdir Öte yandan eller de bulaşmada rol oynayabilir Hasta olan bir kişi eli ile burnunu sildikten sonra örneğin bir başkası ile el sıkıştığında ve elini sıktığı kişi daha sonra gözünü kaşıdığında hastalığı alabilir Grip ve soğuk algınlığı arasındaki farklar nelerdir? Bu iki hastalığın ayrımını yapmak her zaman kolay değildir ancak kural olmamakla birlikte bazı farklılıklar yardımcı olabilir Soğuk algınlığı genelde burunu etkilerken grip tüm vücudu etkiler Gribin belirtileri Kas ağrısı Kuru öksürük Burun tıkanıklığı, soluk almada güçlük Burun akıntısı Ateş Titreme Şiddetli olabilen baş ağrısı İştahsızlık Halsizlik Yorgunluk Soğuk algınlığının belirtileri Burun akıntısı Hapşırma Öksürük Hafif başağrısı Hafif ateş Gözlerde sulanma Kulak ağrısı Her iki hastalık da kopmlikasyonlara neden olabilirken zaatürre gibi ciddi durumlar soğuk algınlığında görülmez Grip ile soğuk algınlığı arasındaki temel farklardan birisi de gribin aşı ile önlenebilir bir hastalık olmasıdır Hamilelik, grip ve grip aşısı Hamilelik tek başına gribe yakalanmak için bir risk oluşturmaz Ancak hamile bir kadın gribe yakalandığında komplikasyon görülme şansı çok daha artmaktadır Aynı yaş grubundan kadınlar karşılaştırıldığında hamile olanların grip nedeni ile hastaneye yatırılarak tedavi edilme oranlarının hamile olmayanlara göre daha yüksek olduğu görülmektedir Hamilelik kişinin bağışıklık siteminin yanı sıra dolaşım ve solunum sisteminde de değişikliklere neden olarak komplikasyonlar açısından daha yüksek risk altında olmalarına yol açar Öte yandan hamileliğin son dönemlerinde gribe yakalanan bir anne adayının doğum sonrası hastalığını bebeğine geçirme şansı fazladır Grip aşısı canlı virüs içermeyen ve hamilelikte kullanılabilen güvenli bir aşıdır Amerikan jinekolog ve Obstetrisyenler birliği (ACOG) 2000 yılıaralık ayında yayınladığı görüşünde salgın mevsiminde hamileliğinin ikinci ya da üçün trimesterinda olan kadınlara grip aşısı olmaları önermektedir Yine aynı bildiride şeker hastalığı, astım, hipertansiyon gibi yüksek risk durumlarının varlığında gebelik yaşına bakılmaksızın grip aşısı yapılması önerilmektedir Bu gibi yüksek risk faktörleri olmayan kadınlarda ise aşının ilk trimester sonunda yapılması önerilmektedir Bununla birlikte aşı sonrası annede gelişen antikorlar bir miktar bebeğe de geçerek yaşamının ilk aylarında onu da gribe karşı koruyacaktır Grip mevsimi genelde Kasım-Nisan aylarını kapsar Hastalık en fazla Aralık ile Mart başına kadar olan dönemde görülür Salgın başladığında genelde ilk 3 hafta en etkili olduğu dönemdir hastalanan kişi sayısı sonraki 3-4 haftada giderek azalır Aşı için en ideal dönem Ekim ayı ile Kasım ayı ortasına kadar olan zaman aralığıdır Aşı sonrası antikor üretilmesi ve koruyuculuğun başlaması için 1-2 haftaya gerek vardır Grip aşısının koruyuculuğu %70-90 arasında değişmektedir Grip aşısı gebelikte ve emzirme döneminde güvenli olarak kabul edilmektedir Grip aşısının olası yan etkileri şunlardır: Enjeksiyon alanında lokal hassasiyet ve şişlik (%10-64 olguda) Hafif ateş ve halsizlik Nadiren alerjik reakisyon Grip aşısı gribe neden olmaz Aşı sonrası ilk 2 hafta içinde görülen üst solunum yolları enfeksiyonları tamamen tesadüfüdir ve aşı ile bir ilgisi yoktur Öte yandan aşı hazırlanırken yumurta kullanıldığı için yumurta alerjisi olanlarda grip aşısı kontraendikedir ve yapılmamalıdır Tedavi Ne yazik ki her iki hastalık için de etkili bir tedavi yoktur Hiçbir ilaç ya da uygulama hastalığın süresini kısaltmaz Eskiler soğuk algınlığı ilaç ile 7 günde ilaçsı 1 haftada geçer derler Ancak yakınmaların daha hafif ve daha az rahatsızlık verecek şekilde atlatılmasına yardımcı olabilecek destek tedavileri uygulanmalıdır Amerika Birleşik Devletlerinde Influenza virüsüne karşı ilaçlar bulunmaktadır Ancak bu ilaçların etkili olabilmesi için hastalık belirtileri başladıktan sonraki ilk 48 saat içinde alınması gereklidir Hamilelikte C kategorisine giren bu ilaçlar ancak anne adayı ciddi risk altındaysa kullanılmalıdır Grip ya da soğuk algınlığı sırasında destekleyici tedavi ve yapılması gerekenler şunlardır: Her iki hastalık da virüslerin neden olduğu hastalıklardır Antibiyotikler virüsler üzerinde etkili değildir bu nedenle ikincil bir bakteriyel enfeksiyon olmadığı sürece antibiyotik kullanılmamalıdır Tedaviden çok hastalığa yakalanmamak daha önemlidir Bu nedenle salgın dönemlerinde kapalı yerlerde fazla uzun kalmamak ve elleri sık sık yıkamak koruyucu olabilir En iyi ve en etkili destek tedavisi istirahattir Eğer mümkünse yatak istirahati yapılmalıdır Yatarken başınızı yukarıda tutmak (2 yada daha fazla sayıda yastık ile yatmak) geniz akıntısının vereceği rahatsızlığı azaltacaktır Bulunulan ortamın yeteri kadar sıcak olmasına ve iyi havalandırılmasına dikkat edilmelidir Havanın kuruması engellenmeli, nemli olması sağlanmalıdır Yeteri kadar sıvı alımı son derece önemlidir Hastalık dönemlerinde beslenmeye dikkat etmeli, iştahsızlık varsa enerji ihtiyacını gidermek için karbonhidrattan zengin diet uygulanmalıdır Boğaz ağrısını gidermek için pastil kullanılabilir Burun tıkanıklığı için tuzlu su ya da okyanus suyu vb kullanılabilir Ağrı ve ateşi gidermek için parasetamol alınabilir Yakınmalar düzeldiğinde hemen normal aktiviteye dönülmemeli, tam bir iyileşme için bir süre daha dinlenmeye devam edilmelidir Aşağıdaki durumlarda mutlaka doktorunuza başvurmalısınız Yüksek risk grubundaysanız Ateşiniz 385 derecenin üzerine çıkarsa ve birkaç gün içinde düşmezse Soluk alıp vermede güçlük olursa Göğüs ağrısı ortaya çıkarsa Şiddetli kulak ağısı, kulaktan akıntı ve kanama olursa Döküntü ve kızarıklık ortaya çıkarsa Ense sertliği ortaya çıkarsa Birkaç gün içinde düzelemediğinizi ve ciddi derecede hasta olduğunuzu düşünüyorsanız KAYNAKLAR Munoz FM A step ahead Infant protection through maternal immunization Pediatr Clin North Am - 01-Apr-2000; 47(2): 449-63 Munoz FM Vaccines in pregnancy Infect Dis Clin North Am - 01-Mar-2001; 15(1): 253-71 Prevention and Control of Influenza - Recommendations of the Advisory Committee on Immunization Practices: MMWR: April 12, 2002 / 51(RR03);1-31 The American College of Obstetricians and Gynecologists Committee Opinion No 246, December 2000 http://wwwcdcgov/ncidod/diseases/flu/fluvachtm |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte hekiminizi aramanız gereken durumlar En iyisi, acil bir durum ortaya çıkmadan önce hekiminizle bu durumu konuşmanızdır Eğer bunu yapmadıysanız ve acil yardıma ihtiyacınız olduğunu hissederseniz şunları deneyin: Öncelikle hekiminizin muayenehanesini arayın Eğer ulaşamıyorsanız mesajınızı bırakın, arama nedeninizi ve nerede olduğunuzu belirtin Ardından en yakın acil servise başvurun Aşağıdaki belirtilenlerden herhangi birini yaşarken diğer belirtileri de yaşayıp yaşamadığınıza dikkat edin Bunların asıl belirtilerinizden ne kadar farklı ne kadar uzak olduğu önemli değildir Ayrıca belirtinin ne sıklıkta olduğunu ne kadar süre devam ettiği, neyin belirti şiddetini arttırıp ağırlaştırdığı çok önemlidir Aşağıdakilerden herhangi birini hissettiğiniz an acilen hekiminizi arayın Alt karın bölgenizde tek tarafta ya da her iki tarafta şiddetli ağrınız varsa o gün hekiminizi aramalısınız Eğer bu ağrı kanama ya da bulantı ve kusma ile birlikte ise acilen arayın Orta karın bölgesinde şiddetli ağrı (kusma ile birlikte olabilir ya da olmaya bilir), el ve yüzde şişme Hafif vajinal akıntı; aynı gün hekiminizle görüşün Ağır vajinal kanama (özellikle karın ve bel bölgesinde ağrı ile birlikte ise) Meme ucundan, mesaneden ya da rektumdan kan gelmesi, aynı gün hekiminizle görüşün Öksürünce kan tükürmek Yoğun ya da sızıntı şeklinde vajinal akıntı Ani susuzluk hissi, idrar azlığı ya da gün boyunca hiç idrar yapmama Ellere, yüzde ve gözlere şişme : aynı gün hekiminizi arayın Eğer çok ani ve şiddetli olursa ya da baş ağrısı, görme bozukluğu ile birlikte olursa acilen hekiminizi arayın İki ya da üç saatten uzun süren şiddetli baş ağrısı; aynı gün hekiminizi arayın Bu ağrı görme bozukluğu, yüz, göz ve ellerde şişlikle birlikte ise acilen hekiminizi arayın Bayılma ya da baş dönmesi; aynı gün hekiminizi arayın Titreme ve 37,5 °C nin üstünde ateş (gripal yakınmalar ve üşüme dışında); aynı gün arayın 38,5 ° C nin üzerine çıkarsa hekiminizi acilen arayın İlk üç ayda günde 2-3 kezden fazla gözlenen kusma, ileri dönemlerde kusma; aynı gün hekiminizi arayın Eğer kusma ağrı ya da ateş birlikte olursa hekiminizi acilen arayın Aşırı yemeye bağlı olmayan ve ansızın 1 kg'dan fazla kilo alma; aynı gün hekiminizi arayın El ve yüzde şişme ve /veya başağrısı ya da görme bozuklukları ile birlikteyse acilen hekiminizi arayın 20 haftadan sonra, 24 saatten daha uzun süre bebek hareketlerinin duyulmaması; aynı gün hekiminizi arayın 28 haftadan sonra saatte on hareketten daha az hareket etme, acilen hekiminizi arayın Koyu renk idrarla birlikte ya da tek başına bütün vücutta kaşıntı, renksiz dışkı sarılık; aynı gün hekiminizi arayın |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte hemoroid basur Hemoroid nedir, belirtileri nelerdir? Gebelik, hemoroid oluşumunu ya da varolan hemoroidlerin yarattığı şikayetlerin artmasını kolaylaştıran bir durumdur Ancak alacağınız bazı önlemlerle gebeliğinizi bu açıdan hiçbir sorun yaşamadan atlatmanız mümkündür Hemoroid (basur, mayasır), anüs ve rektum (kalınbarsağın son kısmı) bölgesindeki toplardamarların bir tür varisidir Varis, toplardamarlardaki kıvrılmalar ve bölgesel olarak kan akımının ileri derecede yavaşlaması sonucu cilde veya hemoroid durumunda mukozaya yakın toplardamarların belirginleşmesidir Bu belirginleşen toplardamar pakeleri ("toplulukları") dışkılama esnasında ve özellikle de kabızlık ve dışkının sert olmasına bağlı ıkınmada kolaylıkla yırtılarak kanar Hemoroidin ilk belirtisi genellikle dışkılama esnasında görülen taze kandır Bu kanama genellikle kısa zamanda durur ancak her dışkılama esnasında yineler Kanama dışında görülen diğer belirtiler bölgede dolgunluk ve özellikle dışkılamayla başlayan ve uzun süre devam eden ağrıdır Bunun dışında temizlik esnasında ele kitle gelmesi diğer bir belirti olabilir Hemoroidlerin içinde kan akımı ileri derecelerde yavaşladığından bazı durumlarda damariçinde bir pıhtı oluşup damarın tümüyle tıkanmasına neden olur Bu durum çok şiddetli ağrıya yolaçar ve tedavi edilmediği sürece ağrı devam eder Gebelikte hemoroidler kan kaybına yolaçarak demir eksikliği anemisine neden olabilirler 15 mililitre kan kaybı bir günlük demir ihtiyacını tüketir Gebelikte neden hemoroid daha sık oluşur? Gebelikte kan hacminin artmasına bağlı olarak özellikle vücudun alt yarısında toplardamar içi basınç artmıştır Büyüyen uterusun ana toplardamarlara (vena cava inferior) baskı yapması bu basıncı daha da artırır ve akım yavaşlar Akım yavaşladığında yüzeyel toplardamarlarda varisleşme ortaya çıkar Progesteronun damar düz kaslarını gevşetici etkisi bu varisleşmeyi kolaylaştırır Sonuç olarak bacaklarda, vulvada ve anüs bölgesinde varisler ortaya çıkar Hemoroid gebelikte en sık görülen varis şeklidir, bunu bacaklardaki varisler takipeder Vulva varisleri ise ender görülürler Varislerle ilgili daha geniş bilgi almak için tıklayın Gebelikte hemoroid belirtileri için ne gibi tedaviler uygulanabilir? Hemoroid için temel olarak iki tedavi şekli vardır Cerrahi tedaviyle hemoroidlerin çıkarılması ve ilaçla tedavi İlaçla tedavi de belirtilerin şidetine göre bölgesel krem ve fitil uygulaması şeklinde olabileceği gibi, ağızdan alınan uzun süreli tablet tedavisi şeklinde de olabilir Gebelikte belirtiler tedavi gerektirecek kadar şiddetli olduğunda ilk olarak lokal (bölgesel) tedavi tercih edilir Bu tedaviye aşağıdaki önlemler de eklendiğinde tedavi genellikle başarılı olur Yanıt alınamayan durumlarda gebeliğin üçüncü ayından sonra tablet şeklinde tedaviye geçilebilir Gebelikten sonra hemoroidlerde önemli derecede iyileşme meydana geldiğinden cerrahi, gebelikte hemoroid tedavisi için son seçenektir Gebelikte anne adayının hemoroid sorunlarını azaltmak için alabileceği önlemler nelerdir? Kabızlığın önlenmesi: kabızlık dışkılama esnasında daha çok ıkınılması nedeniyle hemoroid belirtilerini kötüleştiren bir durumdur Lifli gıdalarla beslenerek, bol su içerek, düzenli egzersizlerle ve gerekli durumlarda ilaç kullanılarak kabızlık mutlaka önlenmelidir Kabızlık önlenmediği ve dışkılar yumuşatılmadığı sürece hiçbir hemoroid tedavisi başarılı olamaz Pakelerin içeri itilmesi: Pakeler (hemoroid "memeleri") bazen dışkılama sonrasında dışarı çıkar ve orada kalırlar Bu durumlarda parmağınızı vazelinle kayganlaştırdıktan sonra bu pakeleri tekrar içeriye ittirmelisiniz Dışarıda kalan pakeler içlerindeki damarların daha kolay tıkanmasına ve kuruma nedeniyle daha çok ağrı oluşmasına neden olur Kegel egzersizleri: bu egzersizler perine (perine vajina girişi ile makat arasında kalan bölgedir) kaslarını güçlendiren egzersizlerdir ve hemoroid tedavisinde ek bir önlem olarak uygulanabilir Günde en az 50-100 adet Kegel egzersizi yaparak bölge kan akımının hızlanmasına yardımcı olabilirsiniz Kegel egzersizi yapmak çok basittir: bir parmağınızı vajinanın girişinden içeriye hafifçe yerleştirdikten sonra kaslarınızla parmağınızı sıkıştırmayı deneyin Bu sıkıştırma hareketi Kegel egzersizidir Bu egzersiz esnasında perinede bulunan tüm kaslar bir bütün halinde çalışırlar Eczanede satılan oturma banyoları da belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur Hemoroidler normal doğuma engelmidir? Hemoroidler normal doğuma nadiren engel olurlar Ancak büyük ve kolay kanayan hemoroidler zorlu bir doğumda aşırı ıkınmaya bağlı olarak kanayabilirler ve doğum sonrası şiddetli ağrılara neden olabilirler Bunun için hemoroid tedavisinin doğum eyleminden çok önce başlanmasında fayda vardır Doğum sonrası hem hemoroidler hem de belirtileri hızla geriler Tek başına hemoroid varlığı vajinal doğum için bir engel değildir |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte kabızlık Gebelikte kabızlığa çok sık rastlanır ve birçok nedeni vardır Birisi gebelikte hormon düzeylerindeki artışa bağlı olarak bağırsak kas dokusundaki gevşemedir Bir başkası büyümekte olan rahmin bağırsaklara baskı yaparak normal çalışmasını engellemesidir Ancak bütün bunlara karşın gebelikteki kabızlık asla ç****iz değildir Aşağıdaki önlemleri uygularsanız hem bu düzensizliği hem de sonucu olan basurları engellemiş olursunuz Lifli Gıdalar Alarak Savaşın Kabızlık yapıcı saflaştırılmış yiyeceklerden kaçının ve lif bakımından zengin taze meyve ve sebzeler (çiğ ya da hafif pişmiş ve mümkünse kabuklu), kepekli gıdalar, ekmekler ve baklagiller (kuru fasulye ya da bezelye); kuru meyveler (kuru üzüm, kayısı, incir vb ) yemeye çalışın Eğer normalde çok az lifli besin alıyorsanız, öğünlerinize lifli besinleri azar azar ekleyin, yoksa mideniz rahatsız olur (Bir süre rahatsızlık hissedebilirsiniz Bunun sebebi de lifli besinlerin geçici yan etkilerinden birinin gaz ve şişkinlik olmasıdır) Bütün günkü öğünlerimizi 6 eşit parçaya bölerseniz 6 eşit parçaya bölerseniz çok daha iyi olur 3 büyük öğünde kendinizi çok rahatsız hissedebilirisiniz Bütün bunlara karşın yanıt alamıyorsanız yemeklerinize buğday kepeği ekleyin Önce üzerine serpmekle başlayın, 2 yemek kaşığına kadar arttırabilirisiniz Daha fazla almayın çünkü bu mide-bağırsak sisteminizin çok hızlı çalışmasına, dolayısıyla gerekli besinlerin emilmeden atılmasına yol açar Düşmanınızı suda boğun Kabızlık bol sıvı alımına dayanamaz Özellikle su meyve sebze suları dışkıyı yumuşatır ve besinlerin sindirim sisteminde rahatça ilerlemelerini sağlar Bazıları limon sıkılmış (ama şekersiz) sıcak su içmenin faydalı olduğunu söylemektedirler Kabızlık şiddetliyse kuru erik suyu oldukça yararlıdır Egzersiz kampanyası başlatın Günlük hayatın rutinliğine en az ½ - 1 saatlik yürüyüşler ekleyin Yine de yetersiz olursa hekiminize danışın; daha farklı şeyler önerebilir Kabızlığınız yoksa: Gebe kadınlar gebelikteki kabızlığın normal olduğu konusunda anneleri, arkadaşları, kitaplar, hekimler tarafından öyle hazırlanırlar ki kabızlığı olmayanlar kendilerinde sorun olduğunu düşünürler Gebelikte mide bağırsak sistemi gebelik öncesine göre daha iyi çalışmaz Fakat diyetteki besinler sayesinde (Dengeli Beslenme Diyet'inde önerildiği gibi meyve, sebze, kepekli gıdalar, meyve suları) daha düzenli olabilir Mide-bağırsak sisteminiz kabızlığa alışkınsa diyet değişikliğine bağlı olarak başlangıçta tuvalete çıkmalarınız azalır ve geçici olarak gaz ve şişkinlik olabilir ama daha sonra "düzenli" bir hale gelirsiniz ve bu devam eder Eğer çok sık çıkıyorsanız (günde iki kereden daha sık), ya da dışkınız sulu, kanlı yada sümüksü bir maddeyle kaplıysa mutlaka bu konuyu hekiminizle bu konuyu görüşün Gebelikteki ishal acil müdahale gerektirir |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte karında kasılmalar Braxton Hicks kasılmaları Bunlar olasılıkla gebeliğin 20 haftasından sonra başlayan, doğum provası niteliğindeki Braxton Hicks kasılmalarıdır Bu kasılmalar daha önce gebe kalmış kadınlarda daha erken başlar ve daha şiddetli olur Aslında rahminiz doğumda normal olarak bebeği itecek olan gerçek kasılmalara hazırlık olarak kaslarını germektedir Bu alıştırma kasılmalarını genellikle sancısız (olasılıkla rahatsızlık verse de) sıkışmalar şeklinde hissedersiniz Yukarıdan başlar, yavaş yavaş aşağı iner ve gevşerler Genellikle 30 saniye sürerler (solunum egzersizlerine başlamanız için yeterli süre); ancak; 2 dakika veya daha fazla da sürebilirler Dokuzuncu ayda gebeliğin sonlarına doğru Braxton Hicks kasılmaları sıklaşabilir ve şiddetlenebilir; bazen sancılı da olabilir ve bunları gerçek doğum kasılmalarından ayırmak güçleşir Bebeğinizi doğurtmaya yetmeseler de bu kasılmalar rahim ağzının açılmasına neden olabilirler Bu kasılmalar sırasında hissedebileceğiniz rahatsızlığı gidermek için sırtüstü uzanmayı ve gevşemeyi ya da kalkıp dolaşmayı deneyin Duruşunuzu değiştirmek bunları tümden durdurabilir Braxton Hicks kasılmaları gerçek doğum anlamına gelmese de, bunları erken doğumdan önce ortaya çıkan rahim hareketlerinden ayırmak güç olabilir Bu nedenle, bir sonraki ziyaretinizde mutlaka hekiminize bunları anlatın Çok sık oluyorlarsa (saatte dörtten fazla) ve/veya birlikte ağrı varsa (sırt, karın veya kasık ağrısı), ya da olağandışı vajinal akıntı olmuşsa ve erken doğum riskiniz yüksekse hemen hekiminizi arayın |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte kasık ağrısı Bu büyük ihtimalle, rahmi destekleyen kas ve bağların gerilmesine bağlıdır; neredeyse bütün gebeler bunu hissetmiştir Bu ağrılar kramp tarzında veya keskin, bıçak saplanır gibi olabilir ve genellikle öksürürken, sandalyeden, yataktan kalkarken çok daha belirgin hale gelir Bular kısa sureli veya saatlerce süren uzun süreli ağrılar olabilir Ağrılar kalıcı olmayıp, ara sıra meydana geldiği beraberinde ateş, titreme, kanama, artmış vajinal akıntı olmadığı sürece çok önemli değildir Ayaklarınızı kaldırmanız ve rahat bir pozisyonda dinlenmeniz rahatlamanızı sağlayabilir Kuşkusuz bir dahaki kontrolünüzde, hekiminize ağrılarınızdan bahsetmelisiniz |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte kazalar Gebeliğinin son 3 ayındaki bir kadın yeryüzündeki en zarif yaratık sayılmaz Dengesizlik (denge merkezi öne kaydığı için) ve eklemlerindeki gevşeme sakarlığını arttırır ve ufak tefek, özellikle de karın üstü düşmelere yatkın hale gelir Kolayca yorulması, gündüz düşlerine dalması ve zihninin sürekli meşgul olması ve karnından ayaklarını görmekte zorlanması da cabasıdır Buna karşın, düşmeler (özellikle benliğinizde) birçok yara ve bereye neden olmalarına karşın annenin sakarlığı sonucunda bebeğin zarar görmesi olasılığı son derece düşüktür Bebeğiniz darbeye karşı dünyanın en gelişmiş sistemiyle korunmaktadır Amniyon sıvısı, sağlam zarlar, elastik ve kaslı rahim ile kaslar ve kemiklerle güçlendirilmiş sağlam bir karın boşluğu ile korunur Bunların aşılıp bebeğinize zarar gelebilmesi için çok ciddi yaralanmanız gerekir, olasılıkla sizi hastaneye yatıracak cinsten bir yaralanma olmalıdır bu Büyük olasılıkla bir zarar gelmemiş olmasına karşın, hekiminize düştüğünüzü söylemenizde yarar var Sizi muayene edip bebeğin kalp seslerini dinlemek isteyebilir, büyük oranda sizi rahatlatmak için yapar bunu Nadir durumlarda bir kaza sonucu gebeliğe zarar geldiğinde bu olasılıkla plasentanın rahim duvarından kısmen yada tamamen ayrılmasıyla sonlanır Bu, hekimin hızla harekete geçmesini gerektiren bir durumdur Vajinal kanama, amniyon sıvısı sızıntısı, karında hassasiyet veya rahimde kasılmalar oluyorsa ya da bebeğiniz olağandışı biçimde hareketsizse hemen doktorunuza başvurun Eğer doktorunuza ulaşamıyorsanız, hemen birisinin sizi hastaneye götürmesini isteyin |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte plasentanın önde olması plasenta previa Plasenta bebek ile anne arasındaki besin ve oksijen transferini sağlayan gebeliğin devamı açısından hayati bir organdır Plasentanın bebeğin doğum yolu üzerine yerleşmesine plasenta previa denir Gebeliğin henüz başında gebelik ürününü oluşturan hücre topluluğundan plasentayı oluşturmak üzere bir yapı ayrışır ve bu yapı anne rahminin iç yüzeyine yerleşir Bu yerleşim rast geledir Gebeliğin ilk 3 ayında plasenta rahim çıkışına (serviks uteri) doğru yerleşmiş olsa da gebelik ve dolayısı ile rahim büyüdükçe plasenta serviksi kapatmayacak şekilde yukarı çekilir Ancak bazı gebeliklerde plasenta serviksi kapatmaya devam eder ve bu durumda plasenta previa tanısı konur Meydana geldiğinde özellikle ciddi kanamalarla gebeliği komplike hale getirir ve çoğunlukla gebelik erken sonlandırılmak zorunda kalınır Risk faktörleri nelerdir? Annenin 35 yaş üzerinde olması Daha önce çok sayıda düşük veya küretaj geçirmiş olmak Çoğul gebelik olması Daha önce rahim ameliyatı geçirmiş olmak Daha önceden plasenta previalı gebelik geçirmek Plasenta previa da yakınmalar nelerdir? İlk bulgusu lekelenme tarzında açık kırmızı vaginal kanamadır Bu kanama şiddetli de olabilir Kanama sırasında rahimde kasılma olmaması ve hastanın ağrı hissetmemesi plasenta previa için karakteristik bulgulardır Ancak bazen beraberinde doğum sancısı şeklinde ağrılar görülür Tanı nasıl konur? Ultrason, plasenta da dahil olmak üzere rahim içi yapıların incelenmesinde önemlidir Ultrason ile bebeğin plasentasının yerleşim yeri saptanır Plasenta rahim ağzına yerleşmişse tanı plasenta previadır Plasenta rahim ağzını (serviks) tamamiyle kapatmışsa Total, kısmi olarak kapatmışsa Parsiyel Plasenta previa olarak adlandırılır Ultrason ile previa tanısı konan gebeye vaginal yolla steril spekulum muayenesi yapılarak vaginal kanamanın başka bir patolojiden olup olmadığı kontrol edilir Tedavi Tedavi tamamı ile gebenin vaginal kanama epizodlarının sıklığına ve kanama miktarına bağlıdır Burada bebeğin doğumuna ne kadar süre kaldığı da önemlidir Mümkün olduğunca doğum geciktirilerek bebeğin olgunlaşmasına fırsat tanınmaya çalışılsa da çok şiddetli bir vaginal kanama da gebenin hayatı tehlikeye gireceği için gebelik sonlandırılır Plasenta previa kanaması bebek olgunlaşmadan önce meydana gelmişse ve kanama miktarı azsa bebeğin olgunlaşmasına izin verilir Vaginal kanaması olan hasta hastaneye yatırılarak izleme alınır Plasenta previadaki kanama annenin hayatını tehlikeye sokabildiği gibi daha az miktardaki kanamalar annede kansızlığa neden olacaktır Bu nedenle tanı konar konmaz tam kan sayımı yapılır Varsa annedeki aneminin düzeyi saptanır Anemiyi tedavi etmek için kan yapıcı demir ilaçlarına başlanır Eğer kansızlık ilaç tedavisi ile düzeltilemeyecek boyutta ise kan transfüzyonu zorunludur Kan transfüzyonu ile annenin hemoglobini en az 10 gr/dl seviyesine yükseltilir Annenin fiziksel aktivitesi de plasentadan kanamayı başlatabilmektedir Bu nedenle hastanın fiziksel aktivitesi kısıtlanarak yatak istirahatine alınır Rahim kasılmaları erken doğum eylemini ve dolayısı ile kanamayı başlatacağından önlem olarak doğum eylemini baskılayıcı (tokolitik) tedaviye başlanır Bu şekilde hastanede durumu stabil hale gelinceye kadar izlenen hasta bebek olgunlaşması henüz tamamlanmamışsa evinde yatak istirahatine devam etmek şartıyla taburcu edilebilir Bu arada doktorun uygun göreceği sıklıkta takiplere devam edilir Cinsel ilişki de kanamayı başlatabileceğinden plasenta previalı hastalarda yasaklanır Takipler sırasında bebek olgunlaşması tamamlandığında veya vaginal kanama ciddi boyutlara ulaştığında doğuma karar verilir Plasenta previa da doğum genellikle sezaryen ile olur Ancak plasenta tam değil de kısmi olarak rahim ağzına yerleşmişse vaginal doğumda denenebilir |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte risk faktörleri Anne adayının yaşı İdeal gebelik yaşı 18-35 yaş arasıdır Bu yaş aralığı kadın fizyoloji ve anatomisinin gebeliği tolere edebilmesi açısından en uygun yaşlar olmakla beraber hem ülkemizde hem de dünya üzerinde bu yaş aralıklarının altında veya üstünde yer alan çok sayıda gebelik vardır Hem çok erken yaşta yaşanan gebelikler, hem de ileri yaşlarda yaşanan gebelikler bazı normal dışı durumların ortaya çıkma riskini artırırlar Anne adayının gebelik öncesi kilosu Gebeliğe özellikle "aşırı yüksek" bir kiloyla başlamak gebelikte çeşitli normal dışı durumların ortaya çıkmasına neden olabilir Öncelikle bu durumların sık görülmediğini ve dış görünüşe bakarak kilo hakkında karar vermenin yanlış olacağı bilinmelidir Tıbben kilonun normal olup olmadığının değerlendirilmesi için vücut kitle indeksi (VKİ) hesaplanır ve VKİ'si 20'den düşük olanlar "zayıf", 30'dan yüksek olanlar "şişman" olarak değerlendirilir Vücut kitle indeksinizi hesaplayarak gebelik öncesi ağırlığınızın normal olup olmadığını öğrenmek için tıklayın Gebeliğe düşük VKİ değeri ile başlayan anne adaylarının normal beslendikleri ve normal kilo aldıkları sürece gebeliklerinde ve bebeklerinde normal dışı bir durumun ortaya çıkma riskinin arttığına dair bir bulgu yoktur Sorun, düşük kilolu olmanın beslenme bozukluğuna bağlı olduğu ve beslenme bozukluğunun gebelikte de devam ettiği durumlarda ortaya çıkabilir Ancak aşağıdaki çalışma bunun da çok olağan bir durum olmadığını göstermektedir: İkinci Dünya savaşında Almanlar Hollanda'yı işgal ettiklerinde yöre halkını 6 aylık bir sürede açlığa (günlük 450 kcal'dan oluşan tek öğün yemek) mahkum etmişler ve bu dönemde gebe olan anne adaylarının gebeliklerinin ne şekilde sonuçlandığını incelemişlerdir İnceleme sonuçları bu 6 aylık dönemde gebeliği devam eden anne adaylarından doğan bebeklerin ortalama olarak 250 gram daha düşük tartılı doğduklarını, ancak bebeklerde anomali riskinde artış olmadığını, yeni doğan ölümlerinde artış olmadığını, doğan bebeklerin yaşamlarını daha sonra normal olarak sürdürdüğünü göstermiştir Bu konuda yapılmış ve başka örneği olmayan bu çalışmadan elde edilen bilgilere göre beslenme bozukluğunun bebek üzerinde ciddi bir sorun yaratabilmesi için açlığın çok daha şiddetli olması gerektiği sonucuna varılabilir Bebek her durumda annesinin beslenme durumuna ve besin depolarına bakmadan ihtiyacı olanı almaktadır Ancak yine de bu konuda daha fazla sayıda bilgi elde edilene kadar gebelikte beslenmenin önemi unutulmamalı ve gebelikte ilgili konuda anlatılanlara uygun bir beslenme alışkanlığı titiz bir şekilde sürdürülmelidir Anne adayının boyu Eski tıp kitaplarında anne adayının boyunun 150 santimetreden düşük olması kesin bir sezaryen nedeni olarak gösterilmektedir Gerçekten de boyu "kısa" olan anne adaylarında baş-pelvis uygunsuzluğu (annenin "çatısının" bebeğin başının geçmesine izin vermemesi) nispeten daha sık görülür Ancak böyle katı bir kuralı benimsemek yerine her anne adayında pelvisin doktor tarafından değerlendirilmesi ve anne adayının taşımakta olduğu bebeğin doğum kanalından uygun bir şekilde geçip geçemeyeceğinin belirlenmesi daha uygun bir yaklaşımdır Anne adayının daha önce geçirdiği jinekolojik operasyonlar Daha önceden geçirilmiş tüm jinekolojik operasyonlar (sezaryen burada jinekolojik operasyonlar arasında sayılmamaktadır) ne kadar iyi bir teknik uygulanırsa uygulansın, mutlaka pelviste (pelvis: genital organların bulunduğu anatomik bölge) yapışıklıkların oluşumuyla sonuçlanır Bu yapışıklıklar sıklıkla mesane ile uterus arasında, uterus arka duvarıyla kalın barsak son kısmı arasında, yumurtalık ve tüpler etrafında oluşur, daha yaygın oldukları durumlarda ince barsakları da ilgilendirebilir Pelviste operasyonlara bağlı yapışıklıkların yaygınlık derecesi arttıkça yeni yaşanacak bir gebelikte bazı sorunların oluşma riski artar: Pelvisteki yapışıklıklar yumurtalıktan salınan yumurta hücresinin fallop tüpüne ulaşmasını engellediğinde gebe kalamama sorunu ortaya çıkabilir Yine pelvisteki yapışıklıkların derecesiyle doğru orantılı olarak yeni oluşan gebeliğin dış gebelik olma riski hafifçe artar: Özellikle tüpler etrafında oluşan yapışıklıklar tüp etrafında yarattıkları bası nedeniyle kanal geçişini tıkadıklarında döllenmiş yumurta hücresinin uterus iç tabakasına ulaşmasına engel olabilirler Böyle bir durumda implantasyon ("yerleşme") tüplerden birinin içinde ortaya çıkar ve dış gebelik başlar Pelvisteki yapışıklar yaygın olduklarında, doğumun sezaryenle gerçekleşmesinin gerekli olduğu durumlarda sezaryan teknik olarak daha zor seyreder ve operasyon esnasında başta mesane olmak üzere uterusun komşu organlarında zedelenmeler oluşabilir Sevindirici olanı, günümüzde uygulanan cerrahi yöntemlerde operatörün aldığı önlemlerle ve kullanılan nitelikli dikiş materyaliyle jinekolojik operasyonlara bağlı yapışıklıkların genellikle yaygın olmamasıdır Özellikle son 10 yılda yaygınlaşan laparoskopik cerrahi, bu tür yapışıklıkların daha da az olmasını sağlar Doğurganlık çağındaki kadınlara en sık uygulanan cerrahi girişimler yumurtalık kisti operasyonları, myomektomi (myom çıkarılma) operasyonları, konizasyon ("rahim ağzındaki kanser öncüsü lezyonların tedavisinde hastalıklı bölgenin cerrahi olarak çıkarılması işlemi) ve dış gebelik operasyonlarıdır Yine servikal erozyonlarda ("rahim ağzı yaraları) koter (yakma) ve kriyoterapi (dondurma) sıklıkla uygulanan ufak cerrahi girişimlerdir Bazı durumlarda da ameliyatla "tüplerini bağlatmış" olan kadın yeni bir ameliyatla tüplerinin "tekrar açılmasını" isteyebilir Myomektomi esnasında uygulanan tekniğe göre myomektomi sonrası oluşan gebelikte doğumun sezaryanla gerçekleştirilmesi daha uygun olabilir Konizasyon ender durumlarda serviks (rahim ağzı) yetmezliği nedeni olabilir "Rahim ağzı yarasına" uygulanan koter ve kriyoterapinin yeni yaşanacak bir gebelik üzerinde olumsuz bir etki yaratması beklenmez Tüplerin "tekrar açılması" için yapılan operasyonlar başarısızlıkla sonuçlanabilir ve bu tür operasyonlar sonrasında oluşan gebeliklerin dış gebelik şeklinde olma riski belirgin olarak artar Anne adayının daha önce geçirdiği ya da şu anda varolan jinekolojik hastalıklar ve gebeliği sağlayıcı tedavi uygulamaları Doğurganlık çağındaki kadınlarda vajinit, pelvik enfeksiyonlar ve idrar yolu enfeksiyonlarına oldukça sık rastlanır Yine servikal erozyon ("rahim ağzı yarası"), hormonal dengesizlikler, adet düzensizlikleri bu yaş kadınların sık yaşadığı jinekolojik sorunlardandır Geçirilmiş ve tedavi edilmiş vajinitler ve/veya idrar yolu enfeksiyonları gebelik üzerinde olumsuz bir etki göstermezken, gebelikte devam eden aktif bir vajinit veya idrar yolu enfeksiyonu çeşitli sorunlara neden olabilir Geçirilmiş bir pelvik enfeksiyon tüplerin tıkanmasına neden olmuşsa gebe kalamama nedeni olabileceği gibi dış gebelik riskinde artışa da neden olabilir Servikal erozyon ("rahim ağzı yarası") nedeniyle uygulanan koter (yakma) ve kriyoterapi (dondurma) uygulamalarının gebelik üzerinde olumsuz bir etki yaratması beklenen bir durum değildir Hormonal dengesizlikler gebe kalamama sorununa yol açabilirler ve bunlar arasından polikistik over ek olarak tekrarlayan düşüklere neden olabilir Yine myomlar, over kistleri, endometriozis gibi hastalıklar da bu yaşlarda sık görülen hastalıklar arasında yer alırlar: Myomlar sayıları ve büyüklüklerine göre gebelikte çeşitli sorunlara neden olabilirler Over (yumurtalık) kistleri özellikle büyük olduklarında gebelikte torsiyon ("boğulma") gibi sorunlara neden olabilirler ve gebelik esnasında operasyon gerektirebilirler Genital sistem gelişim kusurları tedavi edilmediklerinde düşük ve erken doğum riskinde artışa neden olabilirler Aktif bir endometriozis (endometriozis rahim iç tabakasının pelvisin çeşitli yerlerinde bulunması durumudur ve bu bölgelerde ciddi yapışıklıklara neden olur) gebe kalamama nedeni olabilir Anne adayına gebe kalamama nedeniyle uygulanan tedavilerin hemen tümü (ovulasyon induksiyonu ("yumurtlamayı sağlayıcı ilaç verilmesi") ve yardımcı üreme teknikleri (tüp bebek, mikroenjeksiyon gibi)) oluşan gebeliğin çoğul gebelik olma ihtimalini belirgin olarak artırır Anne adayının daha önceden geçirdiği operasyonlar ve geçirdiği ya da şu anda varolan hastalıklar ve bu nedenle kullanılan ilaçlar Anne adayının daha önceden genel anestezi altında geçirdiği operasyonlarda genel anesteziye bağlı oluşmuş sorunların, doğumun genel anestezi altında uygulanacak bir sezaryenle gerçekleşmesi durumunda tekrarlama riski vardır Bu nedenle anne adaylarının daha önceden yaşanmış olan "genel anestezi sorunlarını" doktorlarına iletmeleri önemlidir |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #27 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiDaha önceden geçirilmiş apandisit operasyonu: Perforasyon (delinme) aşamasına gelmeden opere edilen bir apandisitin, gebeliğin seyrini değiştirmesi beklenmez Ancak "komplike" bir apandisit operasyonu sonrasında pelviste yaygın yapışıklıklar oluşmuş olabilir ve bu da yukarıda anlatılan yapışıklığa bağlı sorunların ortaya çıkma riskini artırır Daha önceden "selim nedenlerle" geçirilmiş jinekolojik olmayan operasyonların gebeliğin seyrini değiştirmeleri beklenmez Bu operasyonlara örnekler KBB (Kulak-burun-boğaz) operasyonları, "basit" mide operasyonları, kolesistektomi (safra kesesinin alınması) gibi operasyonlarıdır Ancak "ciddi nedenlere bağlı" geçirilmiş operasyonlar (kalp, beyin hastalıkları gibi) operasyon sonrası iyileşme durumunun derecesine göre gebeliğin seyrini etkileyebilir Anne adayının daha önceden geçirdiği ya da şu anda varolan kronik sistemik hastalıkların hemen tümü gebeliğin seyrini değiştirebilir Ancak bunlar arasında özellikle üzerinde durulması gerekenler kalp hastalıkları, kronik böbrek hastalıkları, kronik karaciğer hastalıkları, sistemik lupus gibi bağ dokusu hastalıkları, nörolojik hastalıklar (epilepsi), anemi (kansızlık), kanama-pıhtılaşma bozuklukları, astım ve diğer kronik akciğer hastalıkları, ciddi hormonal dengesizliklerle seyreden hastalıklar (böbreküstü ve tiroid bezi hastalıkları, diabet gibi), kanser gibi hastalıklardır Daha önceden geçirilmiş hastalıklar yanında, daha önceden geçirilmemiş hastalıklar da gebelikte önem kazanabilir: bunlar geçirilidiklerinde vücutta bağışıklık bırakan enfeksiyon hastalıklarıdır ve bazı enfeksiyonlara bağışık olmayan kişiler gebelikte bu enfeksiyonu geçirildiklerinde çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir En önemli ve gebelikte ender de olsa görülebilen ve gebeliğin seyrini olumsuz etkileyebilecek iki enfeksiyon hastalığı rubella (kızamıkçık) ve toksoplazmadır Rubella (kızamıkçık), aşısı olan bir enfeksiyon hastalığıdır ve bu hastalığa karşı doğal ya da aşıyla oluşturulmuş bağışıklığı olmayan anne adaylarının gebelik öncesi dönemde aşılanmaları önemlidir Anne adayının kronik bir hastalığı nedeniyle kullanmakta olduğu ilaçlar (astım, epilepsi, kalp hastalığı gibi) arasından teratojen özelliği olanları gebeliğe başlar başlamaz bir başkasıyla değiştirilmeli ya da değiştirilmeyen ilaçların dozları gebelik fizyolojisine uygun olarak yeniden ayarlanmalıdır Anne adayının fiziksel durumu (beslenme, egzersiz, uyku düzeni): Anne adayının fiziksel durumu gebelikte normal dışı durumların ortaya çıkma riskini direkt olarak etkilemez Ancak düzenli egzersiz yapan, düzenli uyuyan, düzenli beslenen, "fit" yani "formda" olan) anne adaylarının gebelikte rastlanması muhtemel sorunları daha az yaşadıkları, doktorlarına gebelik seyrince daha az yakındıkları da bizim dikkatimizi çekmektedir Aksine "düzensiz" bir hayat yaşayan anne adaylarında gebeliğe bağlı yakınmalar daha şiddetli yaşanmaktadır Anne adayının genel ruhsal durumu ve gebelik konusundaki duygu ve düşünceleri Anne adayının gebeliğe hazır olmasının önemi büyüktür Gebeliğin istekli bir şekilde sürdürülmesi bilimsel olarak kanıtlanmış olmasa da gebeliğin seyrini olumlu olarak etkiler Kaliteli bir gebelik dönemi yaşamak için anne adayının tüm sorunlardan uzak olarak gebeliğine odaklanmış olması gerekir Bu da kaliteli bir doğum ve keyifli bir annelik dönemi ve "iyi yetiştirilmiş bir çocuk" anlamına gelir Günümüzde anne adayları tv, radyo, basılı yayın ve internet sayesinde adeta bir bilgi bombardımanına uğramaktadırlar Nedense ülkemizde halen gebelik ve doğumla ilgili hazırlanan program ve yazılarda olayın daha çok olumsuz yönleri üzerinde durulmakta, bu da anne adayını ruhsal olarak olumsuz yönde etkilemektedir Yine anne adayının çevresinde yer alan arkadaş ve yakınları benzer bir şekilde olumsuz "öyküler" anlatmakta ve bu da anne adayını olumsuz olarak "şartlandırmaktadır" Özellikle ülkemizde anne adayları adeta bilinçli bir şekilde korkutulmaktadır "Şartlandırmalar" insanın davranışını yönlendiren en önemli etkenlerdir ve olumlu şartlanmış bir anne adayının olumlu sonuçlarla karşılaşma olasılığı bilimsel olarak kanıtlanmış olmasa da kanımca yüksektir Daha önce yaşanmış gebeliklere ait özellikler Önceden tümüyle sorunsuz seyretmiş bir gebelik, normal vajinal doğum ve loğusalık ve yeni doğan dönemi öyküsü, yaşanacak gebelikte ve sonrasında anne ve bebeğinde normal dışı bir durum ortaya çıkma olasılığını azaltır Burada dikkat edilmesi gereken nokta, önceden yaşanmış olan gebelikle yaşanacak olan gebelik arasındaki dönemde yukarıda bahsedilen risk faktörlerinden birisinin devreye girmemiş olmasıdır Örnek olarak ilk gebeliğini 35 yaşından önce tamamlamış bir anne adayı yeni gebeliğini planladığında yaşı 35 ve üzerindeyse önceki gebelik tümüyle seyretmiş olsa da "ileri anne yaşı" bir risk faktörü olarak yeni gebelikte devreye girer İstatistikler tümüyle normal seyreden bir gebelik ve normal vajinal doğum döneminden sonra üçüncü de dahil olmak üzere (arada başka bir risk faktörü devreye girmezse) bir gebelikten diğerine riskin azaldığını göstermektedir Üçüncü doğumdan beşinci doğuma kadar nispeten sabit seyreden risk oranı beşinci gebelikle birlikte artmaya başlar Grandmultipar anne adayı: Tıp literatüründe "grand multiparite" adı verilen ve 5 kez doğum yapacak anne adayı anlamına gelen bu kelime, tek başına aşağıdaki risk faktörlerini çağrıştırır: gebelikte anemi (kansızlık) riskinde artış gebelikte hipertansiyon ve preeklampsi riskinde artış gebelikte diabet riskinde artış önde gelen plasenta (plasenta prevya) riskinde artış bebeğin miadında iken baş gelişi dışında bir pozisyonda durma (makat ya da yan duruş) ya da miadındayken normal doğuma engel olacak bir pozisyonda ("yüksekte düz duruş" gibi) durma riskinde artış doğum eyleminin yavaş seyretmesi riskinde artış doğum sonrası uterus kasılmasının az olmasına bağlı kanama riskinde artış yukarıdaki nedenlere bağlı olarak müdahaleli doğum (vakum veya forseps, sezaryan ile doğum) riskinde artış iri (4500 gramdan daha ağır) bebek doğurma riskinde artış Daha önceden yaşanmış kürtajlar: Yasal tahliye sınırları içinde yeralan kürtajlarda uygun teknik kullanıldığında bu kürtaj(lar)ın sürdürülmek istenen bir gebelik üzerinde olumsuz bir etki yaratma olasılığı kürtaj sayısıyla doğrudan ilgilidir Bu konuda gerçekçi istatistikler olmamasına karşın özellikle bu tür 5 kürtaj yaşamış anne adayının sonraki gebeliklerinde gebe kalamama, düşük yapma, önde gelen plasenta (plasenta prevya) yaşama riski artar Yasal tahliye sınırları dışında yeralan (10 haftadan büyük) ve/veya amatörce yapılan kürtajlar sonrasında ise sayıdan bağımsız bir şekilde sorunlu seyreden ya da sorunsuzmuş izlenimi veren bir kürtaj sonrasında bile yukarıdaki istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir Bu nedenle iyi bir aile planlaması yöntemi uygulanması ve kürtaj olunacaksa bunun için için erken başvurulması son derece önemlidir Daha önceden yaşanmış ve erken dönemde sorunlarla karşılaşılmış gebelikler: Daha önce düşük, dış gebelik ve mol gebeliği gibi gebeliğin erken dönemlerinde görülen normal dışı durumlardan birini yaşamış anne adaylarında sonraki gebeliklerde aynı durumun yaşanma olasılığı artar Daha önceden yaşanmış "sorunlu" gebelik, doğum ve doğum sonrası: Daha önce erken doğum tehdidi ve erken doğum, erken membran rüptürü (suların erken gelmesi), miad geçmesi, preeklampsi-eklampsi-HELLP gibi gebelikte hipertansiyon ile bağlantılı sorunlar, derin ven trombozu ve pulmoner emboli (gebelikte toplardamar tıkanıklıklarından kaynaklanan sorunlar), plasentanın erken ayrılması (ablasyo) ya da önde gelen plasenta (plasenta prevya) gibi plasenta ile ilgili sorunlar, gestasyonel (gebeliğe bağlı) diabet, intrauterin gelişme geriliği ya da iri bebek (miadında 4500 gramdan daha kilolu bebek) sorunu yaşamış olan, miadında makat ya da yan duran bebek sorunuyla karşılaşmış olan anne adaylarında aynı durumun yeni bir gebelikte yeniden yaşanma olasılığı artar Bu durumlardan bir veya birkaçını yaşamış anne adayında yeni gebelikte yaşanmış bu duruma ait belirtilerin tekrarlayıp tekrarlamadığının araştırılması için daha sık araklılarla doktor kontrolü gerekir Doğum eylemi esnasında uzamış ya da anormal kısa süren eylem, vakum forseps uygulama gerekliliği, doğum sonrası uterus kasılma bozukluğuna bağlı anormal kanama, doğum sonrası depresyon gibi doğum ve lohusalık sorunları yaşamış olan anne adaylarında bu sorunun yeni bir gebelikte yeniden yaşanma olasılığı artar Anomalili bebek öyküsü: Daha önceden bedensel özürlü (nöral tüp defekti gibi), kromozomal anomalili (Down sendromu gibi), kalıtsal nitelikli metabolizma hastalığı olan (kistik fibroz, fenilketonüri gibi) bir bebek doğurmuş bir anne adayında bu durumun yeni bir gebelikte yeniden yaşanma olasılığı artar Yukarıda kısıtlı olarak verilen örneklere bağımlı kalınmamalı ve kendisinin ya da yakın akrabalarından birinde doğumsal olduğu bilinen bir hastalığı olan çiftlerin gebeliklerini planladıklarında ya da gebeliklerinin erken dönemlerinde bu konuda ayrıntılı bilgi almak için doktora ve doktorun gerekli gördüğü durumlarda genetik danışma almak için bir merkeze başvurmaları uygundur Daha önceden yaşanmış bir ölü doğum ya da yeni doğan ölümü öyküsü: Nedeni bilinse de bilinmese de ölü doğum ya da yeni doğan ölüm öyküsü daha sonraki gebeliklerin yakından takip edilmesini ve bazı durumlarda ileri inceleme yapılmasını gerektiren bir risk faktörüdür |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #28 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiSezaryan sayısı: Sezaryen çocuk sayısını kısıtlayan bir doğum şeklidir Geçirilmiş bir sezaryen çoğu durumda daha sonraki doğumların da sezaryenle gerçekleştirilmesini gerektirir Geçirilmiş sezaryen sayısı arttıkça sonraki gebeliklerde önde gelen plasenta (plasenta prevya) riski artar Geçirilmiş sezaryen sayısı arttıkça yeni bir operasyon esnasında sorun oluşma riski artar (uterusun daha kolay yırtılması, yapışıklıklar nedeniyle sezaryende bebeğe ulaşılırken komşu organların zedelenme riski) Geçirilmiş sezaryen sayısı arttıkça uterusun gebeliğin seyri esnasında rüptür (dikiş yerlerinin açılması) ve buna bağlı ciddi sorunların oluşma riski artar Geçirilmiş sezaryen sayısı arttıkça yeni bir gebelikte oluşan plasentanın eski dikiş yerinin içine gömülüp bu bölgede gelişimini sürdürme riski artar Ender görülen bu durum sezaryen esnasında hayatı tehdit eden kanamaların nedeni olabilir Bu riskler ikinci sezaryene kadar oldukça kabul edilebilir sınırlardayken ve nispeten ender görülürken, özellikle 3 sezaryen sonrasında yaşanan dördüncü gebelikte oldukça belirginleşir |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #29 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte sarılık Hepatit- B Hepatit-B taşıyıcısı olduğunuzu bilmediğiniz, bunun bebeğinize zarar vermeyeceğinden emin olmak için ilk adımdır Bazı taşıyıcılardan (belirli bazı antjenleri olanlar) doğan bebeklerde enfeksiyon riski yüksektir, doğumdan sonra 12 saat içinde Hepatit-B aşısı ve immünglobülin yapılması hemen her zaman enfeksiyonu önler Taşıyıcı olduğunuzu doktora söyleyin, bulaştırıcı olup olmadığınızı saptamak için test yapılır ve gerekirse bebek de tedavi edilir |
Kadın Sağlığı + Jinekoloji |
10-10-2012 | #30 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadın Sağlığı + JinekolojiGebelikte seyahat Hamilelik sırasında bir mola vermek harika bir fikir,bulunduğunuz yerden uzakta geçireceğiniz birkaç gün sizi çok rahatlatacaktır Tek yapmanız gereken bu seyahate çıkmadan önce doktorunuz ile görüşüp güvenliğiniz için neler yapmanız gerektiğini öğrenmek Seyahate karar verdiğinizde bulunduğunuz yere en yakın hastanenin nerede olduğunu öğrenin Ayrıca tıbbi dosyanızın bir fotokopisini yanınızda bulundurmak iyi bir fikirdir Uzun turlar ve farklı bölgeler (çok sıcak veya soğuk) sizi yorabilir Hamileliğin zaten fiziksel aktivitenizi azaltacağını düşünerek, sizi daha az yoracak daha dinlendirici yerler seçin Bazı hekimler hamileliğin erken dönemlerinde düşük tehlikesi olabileceğinden, ve hamileliğin son haftalarında doğum yaklaştığından seyahati önermeyebilirler Araba veya uçak seyahati Araba seyahatlerinizde sık mola vererek, tren seyahatlerinizde oturduğunuz yerden sık kalkıp kısa bir yürüyüş yaparak kan dolaşımınızın düzenlenmesine yardımcı olmalısınız Yolculuklarınızda sık tuvalet ihtiyacınızı hatırlayarak tuvalete yakın yerleri tercih edin Bu yolculuklarda emniyet kemerinizi takmayı unutmayın Bu sarsıntılarda bebeğinize gelebilecek zararları önleyecektir Uçak ile seyahat Eğer uçak yolculuğu yapacaksanız, uçak şirketinin hamile yolcular için olan tüm uygulamalarını öğrenin Hamileliğinizin 28-36 haftalarında bu yolculuk için doktorunuzdan bir sakınca olmadığına dair belge almanız gerekecektir 36 haftadan sonra ise muhtemelen uçuşunuza izin verilmeyecektir Hamile kadınlar için basınçsız kabinleri olan küçük uçaklarla uçmak uygun değildir Çünkü basınç değişiklikleri su keselerinin erken patlamasına neden olabilir Uçak yolculuklarında bol sıvı alın Uçarken vücudunuz daha kolay su kaybedip dehidrate olabilir Tropik bölgelere seyahat Genelde malarya (sıtma) açısından risk taşıyan tropik bölgelere gidilmesine izin verilmez Bu hem anne hem çocuk için riskli olur Annenin ölü doğum yapma riski artar Ayrıca hamilelikte sıtma ilaçları zararlıdır Aşılama Hamilelere özellikle canlı virüs aşıları önerilmez Ağızdan alınan ölü polyo (çocuk felci) aşısı uygulanabilir Doktorunuz ile aşılamanın tüm ayrıntılarını konuşmalısınız |
|