Kültürel Tutumlar Ve Kültürler Arası Etkileşim

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kültürel Tutumlar Ve Kültürler Arası Etkileşim




Kültürel tutumlar ve kültürler arası etkileşim

Kültür kavramını en başta sözlük anlamıyla tanımlayabiliriz:

Bir toplumun duyuş düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce, dil ve sanat varlıklarının topu, belli bir konuda edinilmiş geniş ve sistemli bilgi

Bir başka tanımlaması ise şöyledir:

Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü

Üçüncü sözlük tanımı şu şekildedir:

Akıl yürütme, eleştirme ve beğeni yeteneklerinin öğrenim, deney ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi



Kültür latince kökenli bir kelime olup dilimize Amerikanca ve Fransızca'dan girmiştir Latince cultura, toprağa birşeyler ekip ürün almak, üretmek anlamında kullanılıyordu Voltaire Fransız Devrimi öncesinde Culture’ü insan zekasının oluşumunu ve gelişmesini belirleyen bir terim olarak kullanınca sözcük değişik bir anlam kazanmıştır Fransızca’dan Almanca’ya cultur biçiminde geçen sözcük daha sonra tüm Avrupa dillerine yayılmıştır Fransızca’da kültürün karşılığı irfandır İrfan kelimesinin sözlük anlamı ise; anlama, bilme, gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziştir Daha çok tinsel ve manevi değerleri içermiştir Amerikanca’da kültürün karşılığı medeniyettir Medeniyet ise uygarlık yani insanların doğaya egemen olma, toplum olarak daha iyi bir yaşama ulaşma çabalarından çıkan sonuçların, bilim, teknik, sanat ve kültürün tümünü kapsar Sonuç olarak bilim ve tekniğin, sanat ve kültürün gelişmesi, ilerlemesiyle yaratılan yaşama koşullarının, yaşama biçiminin incelmesi, yetkinleşmesi durumudur Dolayısıyla Amerikanca kültürün karşılığına maddi kültür daha denk düşer

Medeniyet, insanlığın çalışarak ortaya koyduğu teknik eserlerin bütününden ibarettir Kültür ise, bir toplumu kendi tarihi içinde meydana getirdiği değer hükümlerinin bütünüdür Bunlar ilim, sanat, ahlak ve dine ait değerlerdir Medeniyet, kültür yaratan düzendir Bu durumda kültür ve medeniyet kavramlarını birbirinden ayırdıktan sonra kültürün oluşumuna etken olan değerler, durumlar ve vs önem kazanır Her toplumun kendi kültürü vardır ve kültürün yükselmesi, ilerlemesi ve gelişmesi medeniyetin doğuşunu sağlar Sosyolojik çerçevede en geniş sınırlarına ulaşan kültür kavramı ‘bir yaşama biçimidir’ Bu yaklaşımda bir toplumda bulunan ve bulunmayan bütün ifade ve etkileşim biçimleri önem kazanır Bu anlamda kültür, insan olarak belli bir toplumda öğrendiklerimizle, davranış, düşünce sistemimizin toplamı sayılabilir Bir bakıma ne yediğimiz, ne içtiğimiz, ne okuduğumuz, nelere sempati ile yaklaşırken, nelere tepki duyduğumuz, ait olunan grup, küme ya da toplumu karakterize eder Günümüzde iletişimin son derece hızlı yapılabilmesi kültürel ve bilimsel gelişmelerin, anında yayılmasına olanak sağlamıştır Bu durum kültürlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin ve etkileşimlerinin üzerine düşünülmesi gereğini çıkarmıştır

Aslında sosyal bilimciler 166 farklı tanımı olan kültür kavramı için ‘bir kavramın bu kadar çok tanımı varsa, onun tanımlanamayacağını kabul etmek gerekir’ diyebiliyorlar Kültür tarihçileri insanoğlunun gelişme ve ilerleme göstererek hayatta kalma ve varlığını sürdürme savaşındaki başarısını, kültürel bir varlık oluşuna yani öğrendiklerini birikiminde saklayıp yeni nesillere aktarma yeteneği ile becerisine bağlar

Kültür gelişim sürecinde önce sözlü kültür doğmuş, daha sonra yazılı kültür oluşmuştur Bugün yazılı kültür ile beraber sözlü kültür de devinim ve gelişimine devam etmektedir Sözlü kültür de yazar yoktur, anonimdir, doğaldır, metinsizdir, ezbere dayalıdır, çeşitlenebilir, sürekli akış, dolaşım ve dolayısı ile değişim içindedir Bu kültür de çözümleme ve inceleme yoktur Yazılı kültür yazılıdır, metne bağlıdır, okuru değişebilse bile metin değişmez, üreten yalnızdır, anlatıya istenilen sıklıkta dönülebilir, çözümleme ve inceleme yapılabilir

Aydın ve Aydınlanma

Aydın kişi genellikle öğrenim görmüş, çok okumuş, kültürlü, bilgili, görgülü, ileri ve açık düşünceli, kendisi aydınlanmış olduğu için çevresinide aydınlatabilecek nitelikte münevver, entellektüel kişidir Sosyal posizyonları itibariyle sosyal tabakalarda herhangi bir sınıfa net özellikler göstermeyip, ancak toplumsal ortalamanın çok üzerinde ileri bir eğitime, akla ve yeteneğe sahip bir zümreya entelektüeller denilebilir Entelektüeller aklın, zekanın, yeteneğin ve bilginin toplamıyla yeni düşüncelere, görüşlere ve sonuçlara giderler Dilimizde entelektüel sözcüğü ‘Aydın, Münevver’ kelimeleriyle karşılanmaktadır ‘Aydınlatılmış, ışıklı’ anlamına gelen münevver kelimesi ilahi kökenli bir ışık olan ‘nur’ kökünden türetilmiştir Aydınlığın yani bilgi donanmanın, sadece akılla değil, duygu, sezgi, kalp gibi diğer faktörlerin de katılarak sağlanabilmesi anlamını vurgulaktadır Aydın insan içinde yaşadığı toplumun ve dünyanın dünü, bugünü ve yarını üzerinde düşünen, sorgulayan ve insanoğlunun iyiliğine ve kötülüğüne olan halleri bağımsız olarak irdeleyen bir yapıda olmalıdır Gerektiğinde muhalif olmaktan çekinmeyen, körü körüne inanmayı, bağlanmayı reddeten, kutsallaştırılanı sorgulayan, ezberleri bozan düşüncededir Yapısı gereği düşünen, kuşku duyan, gerektiğinde tüm bunları dile getiren, tabulara karşı eleştirel görüşler geliştirebilen, bağlantıları, geçişleri ve farklılıkları gören kişidir

Aydın kişi içine doğduğu kültürün özelliklerini, değerlerini, eğitimini olduğu ve sunulduğu üzere kabul etmek yerine irdeler, eleştirir ve katkıda bulunur Gelenekleri ve alışkanlıkları başka türlü düşünerek sürekli bir üst gerçeği sorgular, bilinenle tatmin olmaz Kişisel sorumluluklarının içine toplumsal sorumluluğu dahil eder ve böylece etrafındakilere ışık saçmaya başlamış olur Aydın kişi toplumsal konularda uyaran, ortaya koyan ve çözüm yolları öneren kişi olmalıdır Tüm bunları yapabilmesi için aydın kişi gerçekten özgür olmalı ve inandığı doğruları ifade ederken herhangi bir grubun, kurumun, toplumun veya herhangi bir birimin menfaatlerini gözetmemelidir İnandığı doğrular da dahil tek bir fikre veya akıma bağlı olmak yerine her fikre ve düşünceye açık olmalı fakat sorgulamayı asla bırakmamalıdır

Herkes aydın olabilir mi sorusuna bazıları iki farklı yaklaşım ve görüş geliştirmiştir:

Birinci görüş; aydınlanma dönüşümünün aslında tüm insanlarda doğuştan var olan bir yetenek olduğunu ama bazılarının bu yeteneği kullanmaması veya kullanabilecek şartlarda olmaması yüzünden aydınlanma sürecine girilemediğini savunanlardır

Diğer yaklaşım ise, aydınlanmanın ancak insan evriminin belirli bir döneminden sonra oluşabileceği yönündedir

Birince görüşe göre aydınlanma sürecinin başlaması için zaten siz de var olanı fark etmeniz, keşfetmeniz yeterlidir İkinci yaklaşımda ise herkes aydınlanmaya aday değildir Aydınlanmaya aday olabilecek bireyler bu yetiyi bir şekilde (şans) kazanmış kişilerdir Bir bakıma seçilmişlerdir Bu kişiler gelecekte ‘kozmik bilince’ ulaşmış insan türünün öncüleridir Bu yetiye sahip kişiler için gerekli olan ön koşullar zaten var olmuştur Aslında neden, niçin, ne zaman, seçen ve seçilenler kim gibi aydın kişinin sormaktan vazgeçmeyeceği sorular ikinci durumda boşlukta kalmaktadır Aydınlanma varoluşun anlamını arayan, ben kimim, neredeyim, neden soruları ile birlikte toplumsal konuları da aynı şekilde sorgular Aydınlanma yolu, bu sorulara cevap aramaktan bıkmadan, yorulmadan çıkılan bir yolculuktur Avrupa’da Rönesans’tan sonra gelen usun ve bilimin gelişip egemen olduğu aydınlanma çağından itibaren birinci görüşteki aydınlanma akla daha yakın görünmektedir Aydınlanma özünde kolaycılığa teslim olmayan, klişelere, sloganlara sığınmayan akıl yoludur Aydınları sonuç olarak, toplumu değiştirmek için gerekli özel şart ve yeteneklerle donanmış bir kesim olarak ele almak gerekir Ancak unutulmamalı ki, aydınları bir sınıf olarak değerlendirmek tartışmalı sonuçlar getirir çünkü en azından sosyolojideki klasik ölçülere göre net bir sınıf teşkil etmedikleri yönünde görüş birliği vardır Zaten duruma, ülkeye ve zamana göre değişse bile günümüzde aydınlar önce özgür bir birey olarak hep beraber hareket edecek şekilde bir sınıf şuuru taşımazlar ve başta da belirtildiği üzere çok özel şartlar için gerekli olmadığı sürece kişiselliğini ve bireyselliğini korumalıdırlar



Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Kültürel Tutumlar Ve Kültürler Arası Etkileşim

Eski 04-21-2015   #2
Kayıtsız
Ico21

Cevap : Kültürel Tutumlar Ve Kültürler Arası Etkileşim



Yarrak gibi olmuş kültürel tutum veya kültürel etkileşim kelimesi bile geçmiyor içinde açacağın konuyu sikeyim orrospu çocuğu seni piç
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.