Ömer Hayyam'dan-Rubailer |
03-03-2009 | #1 |
Equinox
|
Ömer Hayyam'dan-Rubailer1 Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; Suçumuza, duamıza önem vermeyen; Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; Umudumu rahmetine bağlamışım ben 2 Büyükse de isyanım, kötülüklerim, Yüce Tanrı' dan umut kesmiş değilim; Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın Rahmete kavuşur elbet kemiklerim 3 Tanrım bir geçim kapısı açıver bana; Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana; Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni Haberim olmasın gelen dertten başıma 4 Rahmetin var, günah işlemekten korkmam; Azığım senden, yolda çaresiz kalmam; Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam 5 Derde gama yatkın yüreğime acı; Bu tutsak cana, garip gönlüme acı; Bağışla meyhaneye giden ayağımı, Kızıl kadehi tutan elime acı 6 Akıl bu kadehi övdükçe över; Alnından sevgiyle öptükçe öper; Zaman Usta' ysa bu canım nesneyi Hem yapar hem kırıp bin parça eder 7 Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri? Sana düşer azapların, tövbelerin beteri Alçakları besler, yoksulları ezer durursun: Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri 8 Her sabah yeni bir gün doğarken, Bir gün de eksilir ömürden; Her şafak bir hırsız gibidir Elinde bir fenerle gelen 9 Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim; Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim; Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler, Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim 10 Yaşamanın sırlarını bileydin Ölümün sırlarını da çözerdin; Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok: Yarın, akılsız, neyi bileceksin?
__________________
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 2 |
03-03-2009 | #2 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 211 İçin temiz olmadıktan sonra Hacı hoca olmuşsun, kaç para! Hırka, tespih, post, seccade güzel; Ama Tanrı kanar mı bunlara? 12 Var mı dünyada günah işlemeyen söyle: Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle 13 Felek ne cömert ne aşağılık insanlara! Han hamam, dolap değirmen, hep onlara Kendini satmıyan adama ekmek yok: Sen gel de yuf çekme böylesi dünyaya! 14 Bilgenin yüreğinde her dilek, Anka kuşu gibi gizli gerek Damla nasıl inci olur denizde: Sedefler içinde gizlenerek 15 Ovada her kızıl lalenin teni Bir padişahın kanıyla beslendi Yerden biten şu mor menekşe yok mu? Bir güzelin yanağındaki bendi 16 Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler, Bin bir derde düşer, canlarından bezerler Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür, Onlar gibi olmıyana adam demezler 17 Gül verme istersen, diken yeter bize Işık da vermezsen, ateş yeter bize Hırka, tekke, post most olasa da olur, Kilise çanları bile yeter bize 18 Beni özene bezene yaratan kim? Sen! Ne yapacağımı da yazmışın önceden Demek günah işleten de sensin bana: Öyleyse nedir o cennet cehennem? 19 İnsan bastığı toprağı hor görmemeli: Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç? Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli! 20 Hak er geç cimrilerin hakkından gelir; Cehennem ateşleri onlar içindir Ne der, dili inciler saçan Muhammet: Cömert gavur cimri müslümandan yeğdir |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 3 |
03-03-2009 | #3 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 324 Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz: İki başımız var, bir tek bedenimiz Ne kadar dönersem döneyim çevrende: Er geç baş başa verecek değil miyiz? 25 Dünyada akla değer veren yok madam, Aklı az olanın parası çok madem, Getir şu şarabı, alsın aklımızı: Belki böyle beğenir bizi el alem! 26 Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde: Senden ayığız bu sarhoş halimizde Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı: İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde? 27 Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama; Senden benden başka düşünen yok, arama! Vaz geç ötelerden, yorma kendini: O var sandığın şey yok mu, o yok arama! 28 Şu serviyle süsen neden dillere destan? Neden hep onlara benzetilir hür insan? Birinin on dili var, boşboğazlık etmez, Ötekinin yüz eli var el açmaz, ondan! 29 Benim halimden haber sorarsan, Bir çift sözüm var sana, yürekten: Sevginle gireceğim toprağa, Sevginle çıkacağım topraktan 30 Şu dünyada üç beş günlük ömrün var, Nedir bu dükkanlar, bu konaklar? Ev mi dayanır, bu sel yatağına? Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar? 31 Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana: Bensem, ne bakarsın o yana bu yana? Kendine gel de düşün, içine iyi bak: Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna! 32 Sabah doldu göklere mavi mavi; Doldur, ışık döker gibi, kaseyi! Acı olmasına acıdır şarap: Ama gerçek acıdır demezler mi? 33 Adam olduysan hesap ver kendine: Getirdiğin ne? Götüreceğin ne? Şarap içersem ölürüm diyorsun: İçsen de öleceksin, içmesen de! 34 Camiye gittim, ama Allah bilir niye: Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden: O eskidi gittim yenisini yürütmeye 35 Kimi dinde imanda buldu yolu Kimi akıl, bilim yolunu tuttu Derken ses geldi karanlıklardan: |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 4 |
03-03-2009 | #4 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 436 Her gece aklım dalar gider engine Ağlarım, inciler dolar eteğime Sevdalıyım, şarap dayanmıyor bana: Kafam baş aşağı çevrik bir tas mı ne! 37 Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert! Güzel canın da bir gün elbet Toprağında yeşillikler bitmeden Uzan yeşilliğe, gününü gün et 38 Şarap sen benim günüm güneşimsin! Öyle bir dolsun ki seninle içim Bir bildik görünce beni sokakta: Ne o şarap nereye böyle? desin 39 Ben ne camiye yararım, ne havraya! Bir başka hamur benimki, başka maya Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim: Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya! 40 Bir kuş gördüm yüce Tus kalesinde, Keykavus'un kafa tası pençesinde Sorup duruyor kafaya: Hani? Nerde? 41 Şu testi de benim gibi biriydi; O da bir güzele vurgun, dertliydi Kim bilir, belki boynundaki kulp da Bir sevgilinin bem beyaz eliydi 42 İnciyi isteyen dalgıç olacak; Varı yoğu dosta verip dalacak Canı avucunda, nefesi göğsünde: Ayağı baş olacak, başı ayak 43 Girme şu alçakların hizmetine: Konma sinek gibi pislik üstüne İki günde bir somun ye, ne olur! Yüreğinin kanını iç de boyun eğme 44 Bir taş bulamazsın ki Doğu ovalarında Küfretmesin bana da, benim zamanıma da Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün: Bunalmış, otura kalmış yolun kenarında 45 Güneş attı göğe sabah kemendini: Aydınlık padişahı atına bindi İçin! için! diye bağırdı dört yana Canım sabah şarabının müezzini 46 Bu kadeh bir bedendir, cana gebe! Bir yasemindir, erguvana gebe! Hayır; yanlış; ne odur şarap ne bu: Bir sudur, bir su ki yangına gebe! 47 Gökte bir öküz varmış, adı Pervin; Bir öküz de altındaymış yerin Sen asıl iki öküz arasında Tepişmesine bak şu eşeklerin! 48 Ne bilginler geldi, neler buldular! Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar Hangisi yarıp geçti bu karanlığı? Birer masal söyleyip uyuya kaldılar 49 Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! Bir ışık daha var, ışıklardan başka Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye: Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka 50 Bir damla şarap ver Çin senin olsun; Bir yudumu bütün dinlerden üstün Söyle, ne var dünyada şaraptan hoş? O acıya tatlılar feda olsun |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 5 |
03-03-2009 | #5 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 551 Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz: Kuklacı Felek usta, kuklalar da biz Oyuna çıkıyoruz birer, ikişer ikişer; Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz 52 Dünya üç beş bilgisizin elinde; Onlarca her bilgi kendilerinde Üzülme; eşek eşeği beğenir: Hayır var sana kötü demelerinde 53 Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok; Şu dünyanın sırrına ermişim az çok Derken aklım geldi başıma, bir de baktım: Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim yok 54 Cennette huriler varmış, kara gözlü; İçkinin de ordaymış en güzeli Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz: Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili 55 Sen sofusun, hep dinden dem vurursun; Bana da sapık, dinsiz der durursun Peki, ben ne görünüyorsam oyum: Ya sen? Ne görünüyorsan o musun? 56 Varlık yokluk derdini aklından sil; Bırak öteleri de kendini bil Doldur şarabı, geniş bir nefes al: Kaç nefes alacağın belli değil 57 Bir elde kadeh, bir elde Kuran; Bir helaldir işimiz, bir haram Şu yarım yamalak dünyada Ne tam kafiriz, ne tam müslüman! 58 Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş! Şu durmadan kurulup dağılan evrende Bir nefestir alacağın, o da boştur boş! 59 Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı; Kendinden de, dünyasından da geçmeli Sevenlerin sofrasına çağrılınca Ben körüm, ben dilsizim demeli 60 Öldürmek de, yaşatmak da senin işin; Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat? Beni böyle yaratan sen değil misin? 61 Ben kadehten çekmem artık elimi; Tutmam senin senin kitabını, minberini Sen kuru bir sofrasın, ben yaş bir sapık: Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi? 62 Eşi dostu verdik birer birer toprağa; Kiminden bir taş bile kalmadı ortada Sen, yorgun katır, hala bu kalleş çöldesin: Sırtında bunca yük, yürü bakalım hala 63 Gözüm, kör değilsen, bunca mezarı gör; Dünyayı saran yalan dolanları gör; Kırallar, padişahlar çürüyüp gitmiş: Ela gözlerine kurt dolanları gör! 64 Felek doğruyu eğriyi tartaydı, Her işine güzel demek kolaydı Böyle özü doğruluk olaydı? 65 Duman değil mi dünya mutfağında payın? Öyleyse ha olmuşsun ha olmamışsın Senin zorunsa sermayeden yememek: Bekle, bekle de başkası yesin yarın 66 Bayram geldi; işimiz iştir bu aralık; Horoz kanı gibi şarap bollaşır artık Gel gelelim eşekler de boş gezer şimdi: Oruç gemi ağızlarından çıkar, yazık! 67 Hep arar dururdum, dünyaya geleli, Alın yazısı, cenneti, cehennemi Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle: Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi 68 Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin? Kimselerin kulu kölesi değil misin? Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya? Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin 69 Bahar geldi; başka şey istemem kafamda; Hele akla hiç yer vermem bahar soframda; Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni: Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma 70 Tanrı, cennette şarap içeceksin, der; Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder? Hamza bir Arab' ın devesini öldürmüş: Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber 71 Nerde yüreği tertemiz uyanık insan? Nerde güzel düşünceler ardında koşan? Herkes kendi kafasının kulu kölesi: Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman? 72 Kim için bu yerler gökler? Bizim için Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün 73 Yüce varlık bize bir beden verince Sevmesini öğretti her şeyden önce Sonra şu delik deşik yüreğimize Mana incileri sakladı binlerce 74 Niceleri geldi, neler istediler; Sonunda dünyayı bırakıp gittiler; Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler 75 Vakit geldi, dünya yeşiller giyecek; Ağaçlara Musa'nın eli değecek, Kuru tohumlara İsa'nın nefesi; Gözler açıp buluta çevrilecek |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 6 |
03-03-2009 | #6 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 676 Gerçek eren içinde kir tutmayandır; Varlığını korkusuzca hiçe sayandır; Bu topraklar üstünde en temiz kişi Sağlığında toprak kesilmiş olandır 77 Ey can, sana aklı niçin vermiş veren? Kendini bil, yolunu bul yitip gitmeden Baykuş gibi ne gezersin viranelikte, Yerin akdoğan gibi sultanın emrindeyken? 78 Onlar ki kurtulamaz ikiyüzlülükten Canı ayırmaya kalkarlar bedenden; Horoz gibi tepemde testere olsa Aklımın kafasını keser atarım ben 79 Bir yanarım Tanrı özlemiyle Musa gibi; Bir ölürüm murada ermeden Yahya gibi; Yarı gökte kalırım hep bir iğne yüzünden Hep bir başka derdin terzisiyim İsa gibi 80 Dert çekme boşuna, hep gül de yaşa; Zulüm yolunda hakkı bul da yaşa; Sonu yokluk madem bu dünyamızın Yok bil kendini, özgür ol da yaşa 81 Ramazan ayı bu yıl da geldi yine; Vurdu bukağıyı aklın bileğine; Tanrım bu halka bir gaflet ver de bari Ramazanı Şevval sansınlar bu sene 82 Ey doğru yolun yolcusu, çaresiz kalma; Çıkma kendinden dışarı, serseri olma; Kendi içine sefer et erenler gibi: Sen görenlerdensin, dünya seyrine dalma 83 Duru sudan daha temizdir benim sevgim; Sevgiyle bu oynayış da hakkımdır benim; Halden hale girer başkalarında sevgi: Neyse hep odur benim sevgim ve sevgilim 84 Dünya padişahın, kayserin, hakanın olsun; Cehennem kötünün, cennet iyinin olsun; Tesbih meleklerin olsun, temizlik Rızvan' ın: Sevgili bizim olsun, canı canımız olsun 85 Ey güzel, sen ki bana derdi derman edensin; Şimdi: Çekil önümden, diye ferman edersin; Senin yüzün canımın kıblesi olmuş bir kez; Ne yapsın, kıble mi değiştirsin bu can dersin? 86 Şarap iç adın silinip gitmeden dünyadan; Şarap kasveti, karanlığı giderir candan; Güzellerin saçını çözüp dağıtmaya bak Neylesin, netsin bu can, kıble mi değiştirsin? 87 Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden, Ne dine, edebe aykırı gitmemizden; Bir an geçmek istiyoruz kendimizden: İçip içip sarhoş olmamız bu yüzden 88 Biliyorum varlığın, yokluğun dış yüzünü; Yükselmenin de alçalmanın da içyüzünü; Ne çıkar öte yanını da bilsem feleğin: Bezmişim bilgiden, atmışım her türlüsünü 89 Baharlar yazlar gider, kara kış gelir; Varlığın yaprakları dürülür bir bir; Şarap iç, gam yeme; bak ne demiş bilge: Dünya dertleri zehir, şarap panzehir 90 Gülün yüzünde çiy tanesi nevruzun ne hoş; Yeşillikte canı aydınlatan yüzün ne hoş; Geçmiş gitmiş gün üstüne ne söylesen boş: Bırak dünü, hoş et gönlünü, bak bugün ne hoş 91 Bilgisizliğimi sundum durdum aleme; Bir yoksulluk karanlığı çöktü gönlüme; Utandım günahımdam, müslümanlığımdan: Bundan böyle zünnar takacağım belime 92 Bir su, bir damla suymuşuz, bele düşmüşüz; Şehvet ateşiyle dışarı savrulmuşuz; Yarın yel savuracak toprağımızı: İçelim, hoş geçsin üç nefeslik ömrümüz 93 Bahtımın kökü yeşerip dal budak da verse Eğretidir bu ömür diye giydiğin elbise; Mıhlar gevşek bir gölgeliktir beden çadır, Pek dayanma sakın ne kadar sağlam da görünse 94 Ben de geçtim gittim bu zulüm yurdundan, Elimde yelden başka bir şey kalmadan; Ama var mı, ölümüme sevinip de Ecelin şaşmaz tuzağından kurtulan? 95 Orucumu yiyorsam ramazanda Mübarek aydan habersizim sanma: Çileden gece oluyor da gündüzüm Sahura kalıkıyorum gün ortasında 96 Yılan gibi taşa girsen de, Saki, Sızar ecelin suyu bulur seni; Bu dünya toprak, Saki, türkü söyle; Bu soluk bir yel, şarap ver, Saki 97 Gönül Bijen' i kuyu gibi gam zindanında; Akıl Sührab'ı ölmüş derdinin sayvanında; Dünya Siyavuş'unun öcünü almak için Gam, Rüstem'in Turan gibi gönlünü talanda 98 Ey yanağı ağustos gülünü bastıran; Ey yüzü Çin güzellerini kıskandıran; Bakışı Babilşahını büyüde yenip Elinde at, fil, ruh, ferz, baydak bırakmayan 99 Elimde olsa dünyayı küçümserdim; İyisine de kötüsüne de yuf çekerdim; Daha doğrusu bu aşağılık yere Ne gelirdim, ne yaşardım, ne ölürdüm |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 7 |
03-03-2009 | #7 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 7100 Şarap iç, bire birdir derde tasaya; Ne bu dünya kalır, ne öteki dünya Ne serin ateştir o, ne can dolu su: Çabuk ol, bulup içemezsin mezarda 101 Felek, delik deşik ediyorsun yüreğimi; Yırtıyorsun ikide bir sevinç gömleğimi, Esen yelleri ateş ediyorsun bana; Çamura çeviriyorsun içeceğimi 102 Haram, acı, kötü derler canım şaraba: Oysa ne hoş şey, hele bir güzel sunarsa; İçin bakın; hem doğrusunu isterseniz, Haram dedikleri her şey hoş galiba! 103 Dedim ben artık kızıl şarabı içmem; Üzümün kanıymış bu, ben kan dökmek istemem Gün görmüş aklım şaşırdı: Sahi mi? dedi; Yok canım, şaka, ben nasıl içmem! 104 Sen bu dünyanın sırlarına eremezsin; Erenlerin dilini de söktüremezsin; İyisi mi iç şarabı, cennet et bu dünyayı: Öbür cennete ya girer, ya giremezsin 105 Bulut geldi; lalede bir renk bir renk! Şimdi kızıl şarap içmemiz gerek Şu seyrettiğin serin yeşillikler Yarın senin toprağında bitecek 106 İki batman şarap, bir buğday ekmeği; Bir koyun budu, bir de ay yüzlü sevgili; Daha ne istenir bilmem şu dünyada: Padişah daha iyisini bulabilir mi? 107 Dünyaları değişmem kızıl şaraba; Ay da ondan sönük; çoban yıldızı da Şarap satanların aklına şaşarım: Ondan iyi ne var alınacak dünyada? 108 İnsan son nefese hazır gerekmiş: Nasıl ölürse öyle dirilecekmiş Biz her an şarap ve sevgiliyleyiz: Böylece dirilirsek işimiz iş 109 Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik; Bildiklerimizle övündük, eğlendik Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra? Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik 110 Hayyam bilgelik çadırları dokudu; Sonra dert potasında yandı kül oldu Bir pula satıldı kader çarşısında, Ölüm celladı geldi, boynunu vurdu 112 Dostum, gel yarına kanmayalım biz; Günümüzü gün edelim ikimiz Yarın çekip gettik mi şu konaktan Yedi bin yıl önce gidenlerleyiz 113 Ömrümüzden bir gün daha geldi geçti; Derede akan su, ovada esen yel gibi İki gün var ki dünyada, bence ha var ha yok: Daha gelmemiş gün bir, geçmiş gün iki 114 Tanrı, her an sevdiğinin kapısında ol; Bu dünyadan o dünyadan bana ne! Gönlüm ter gibi çıkıp bedenimden Karıştı varlığın denizlerine 115 Gönül, her an sevdiğinin kapısında ol; Her istediğini onda ara, onda bul Aşk tavlasında hileye kaçma kalleşçe: Koy canını ortaya, soyulursan soyul |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 8 |
03-03-2009 | #8 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 8116 Sarhoş oldum mu aklım azalır; Ayıldım mı sevincim dağılır Ne sarhoş, ne ayık bir hal var ya? En güzeli öyle yaşamaktır 117 Sevgili, sırlarına eren gönül nerde? Sözlerinin tekini duyan kulak nerde? Gece gündüz serilirsin de karşımıza: Yüzünü bir kez gören mutlu göz nerde? 118 Dert içinde sevinci bul da yaşa; Haksız düzende haklı ol da yaşa; Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın, Varından yoğundan kurtul da yaşa 119 Açılmaz kapıları açmanız mı gerek? Dünyada insanca yaşamanız mı gerek? Bırak öyleyse iki dünyayı birden: Ey ölü canlılar, canlar uyanık gerek! 120 Dün özledim de seni coştum birden bire; Çıktım senin yerin dedikleri göklere Bir ses yükseldi ta yukarıda, yıldızlardan: Gafil, dedi; bizde sandığın Tanrı sende! 121 Bir testici gördüm, çamur içindeydi: Ayağı çarkında, elinde bir testi; Testinin başında bir yoksulun ayağı Kulpunda bir padişahın kellesi 122 Bir testi aldım çarşıdan ucuza; Gizli gizli neler anlattı bana; Bir şahdım, dedi; altın kupam vardı; Şimdi neyim? Testi oldum şaraba 123 Bilmem, ne sayar durursun bir, iki; Ha bir olmuş, ha yüz bin fark etmez ki Çal sazını, sonun bir avuç toprak, Şarap ver, bir esip gitmedir bizimki 124 Kambur Felek, sen ne konaklar yıka geldin; Kin beslersin bize, zulüm eski adetin Şu kara toprağın göğsünü bir yarsalar, Ne inciler yatar içinde bilir misin? 125 Yoksul, dertli gönlüm arar sevgilisini; Aklı gelmez başına, yer kendi kendini Bana sevgi şarabını sundukları gün Kana boyamışlar varlık kadehimi 126 Ha Belh' te ölmüşsün, ha Bağdat' ta hepsi bir; Kadeh doldu mu, acı da olsa içilir Keyfine bak; çok aylar doğmuş batmış sensiz; Sensiz daha çok ayların ondördü gelir 127 Gönlümün dilediği gül yüzüne bakmak; Elimin özlediği kadehi kavramak Her zerrem nasibini almalı dünyadan Yarın güle kavuşturmadan beni toprak 128 Behram' ın şarap içtiği orman köşkünde Bir tilki yavrulamış, bir ceylan keyfinde Ömrünce yaban eşeği avlamış Behram: Mezar da Behram' ı avlamış günün birinde 129 Ben bıyıkları süpürge etmişim meyhanede: Hayırmış, şermiş bırakmışım ikisini de İki dünyayı karpuz gibi önüme koysalar Ne birine metelik veririm, ne ötekine 130 Padişah ol, yokluk halkasına gir de; Yıkan, kirin pasın kalmasın gönülde Meyhaneye ermeğe gelince biri Kendini bil de ne yaparsan yap de |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 9 |
03-03-2009 | #9 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 9142 Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti; Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş? Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti? 143 Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeğe, Altınları gümüşleriyle övünmeğe Tam işleri dilediği düzene girer: Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye 144 Can verinceyedek bu çorak yerde Dertten başka ne geçer ki eline? Ne mutlu çabuk gidene dünyadan; Hele bu dünyaya hiç gelmeyene! 145 Yerleri yapmış, gökleri kurmuşsun ama, Sensin bunca gönülleri yakıp yıkan da Ne kızıl dudakları, ne altın saçları Almışın süprüntüler gibi kara toprağa 146 Dostum, olan olmuş, vahlanma boşuna; Dünyayı kara zindan etme başına Yaşamana bak, elinden tek gelen bu: Olacakları danışan var mı sana? 147 Sevgilim, ömrü derdim gibi bitmeyesi, Bu sabah bütün cömertliği üstündeydi Bir göz atıverdi bana geçip giderken: İyilik et denize at mı demek istedi? 148 Gül de şarab da bilene güzel gelir; Sarhoş olmayan için sarhoşluk nedir? Cebi boş gönlü dolu olmayan kişi Her şeyden geçmenin tadını ne bilir? 149 Yapma diyorsun; yapmamak elimde mi? Sen al demişin; nasıl çekerim elimi? Hem yap hem yapma demek seninki bana İnsaf: Kadeh devrilir de dolu kalır mı? 150 Bu dünya iki kapılı bir han, Girdi mi dertlere düşer insan Tanınmadan yaşamak en iyisi: Elinde olsa da hiç doğmasan 151 Kim görmüş o cenneti, cehennemi? Kim gitmiş de getirmiş haberini? Kimselerin bilmediği bir dünya Özlenmeye, korkulmaya değer mi? 152 Ne mutlu adı sanı bilinmeyene; İpeklere, kürklere bürünmeyene; Anka gibi iki dünyadan da geçip Bu viranede baykuşa dönmeyene 153 Yok olmamış varlık var mı bir tek? Herşey bir gün, dağılıp gidecek Öyleyse vara yoğa ne bakarsın? En iyisi yoku var, varı yok bilmek 154 Sevgili, bir başka güzelsin bugün; Ay gibisin, pırıl pırıl gülüşün Güzeller bayram günleri süslenir: Seninse bayramları süsler yüzün 155 Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik; Yüzlerce incimiz vardı delinmedik Sersemliği yüzünden bilgisizlerin Renk renk düşünceler kaldı söylenmedik 156 Kendimden geçtikçe gelirim kendime, Alçalırım çıktıkça yüksek yerlere En garibi, içmeden sarhoşum da ben, Ayılırım her kadehi devirdikçe 157 Ben içerim, ama sarhoşluk etmem: Kadehten başka şeye el uzatmam Şaraba taparmışım, evet, taparım: Ama senin gibi kendime tapmam 158 Şeyh fahişeye demiş ki: - Utanmaz kadın; Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın Doğru, demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen? Sen bakalım şu göründüğün adam mısın? 159 Dün gece usul boylu sevgilim ve ben, Bir kıyıda gül rengi şarap içerken; Sedefli bir kabuk açıldı karşımızda; Sabah müjdecisi çıkıverdi içinden 160 Dinle dinsizliğin arası bir tek soluk; Düşle gerçeğin arası bir tek soluk Aldığın her soluğun değerini bil Bütün yaşamak macerası bir tek soluk |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 10 |
03-03-2009 | #10 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 10161 Bir put demiş ki kendine tapana: Bilir misin niçin taparsın bana? Sen kendi güzelliğine vurgunsun: Ben ayna tutar gibiyim sana 162 Biz aşka tapanlarız, müslüman değil; Cılız karıncalarız, Süleyman değil; Biz eskiler giyen benzi soluklarız: Pazarda sırma satan bezirgan değil 163 Nerdesin? Sana baş kaldırmışım işte; Karanlık içindeyim, ışığın nerde? Cenneti ibadetle kazanacaksam Senin ne cömertliğin kalır bu işde? 164 Gerçek erenlere güzel çirkin, hepsi bir; Sevenler için cennet, cehennem, hepsi bir; Kendini veren ha ipekli giymiş, ha çul; Yastığı ha pamuk olmuş ha diken, hepsi bir 165 Yıllar günler gibi geçti gider; Nerde o eski dertler, sevinçler? Belaya aldırmaz aklı olan: Bu da her şey gibi geçer, der 166 Dünyayı allar pullar boyarlar gözünü; Aklı olan hor görür süsünü püsünü Kimler geldi gitti, kimler gelip gidecek: Al gitmeden alacağını, doyur gönlünü 167 Şarap mimarıdır yıkık gönüllerin Süzülmüş, tertemiz canı üzümlerin Neden şer demişler bu hayırlı suya? Siz bana bu şerden üç dört kase verin 168 Aşk bir beladır, ama Tanrıdan gelme; Halk neden karşı kor Tanrı emrine? Bize herşeyi yaptıran kendi madem, Kulu sorguya çekmenin alemi ne? 169 Dert de neymiş? O mu bizi ağlatacak? O mu sevinç bayrağımızı yırtacak? Gelin, atalım şunu gönül yurdundan: Yoksa içimizde fitne çıkartacak 170 Sensiz camide, namazda işim ne? Seninle buluşma yerim meyhane Benim sevmem de böyle, yüce Tanrı: İstersen kaldır at cehennemine 171 Hep bir çember, dolanıp durduğumuz! Ne önümüz belli, ne sonumuz Kim varsa bilen, çıksın söylesin: Nerden geldik? Nereye gidiyoruz? 172 Bizi bizden alan şaraba gönül verdik; Coşup taştık; yerden kopup göklere erdik Tenden bedenden soyunuverdik sonunda Topraktan gelmiştik, yine toprağa girdik 173 Tepemizde dönüp duran gökler Büyücünün fanusu gibidirler: Güneş bu fanus içinde lamba, Biz de gelip geçen görüntüler 174 Bir rint gördüm, binmiş dünya denen kır ata; Aldırmıyor dine, islama, şeriata; Ne hak dinliyor, ne hakikat, ne marifet: Gelmiş mi böylesi kahraman kainata? 175 Kimi gizlenir, kimselere görünmezsin; Kimi renk renk dünyalarda görünür yüzün Kendi kendinle sevişmek bu seninki: Çünkü seyreden sen, seyredilen de sensin 176 Yüzümde pırıl pırıl sevinç gördüğün gün, Nice konakları yıkılmıştır gönlümün Dalgıçsan dal gözlerimin denizine, bak: Dibinde mahzun bir deniz kızı görürsün 177 Seni kuru sofraların softası seni! Seni cehenneme kömür olası seni! Sen mi Hak' tan rahmet dileyeceksin bana? Hakka akıl öğretmek senin haddine mi? 178 Önce kendine gel, sonra meyhaneye; Kalender ol da gir kalenderhaneye Bu yol kendini yenmişlerin yoludur: Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye 179 Şarap içip güzel sevmek mi daha iyi, İki yüzlü softaları dinlemek mi? Sarhoşla aşık cehenneme gidecekse, Kimselerin göreceği yoktur cenneti |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 11 |
03-03-2009 | #11 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 11En büyük söz Kuran bile Arada bir okunur besmeleyle Kadehteyse öyle bir ayet var ki Okur insan her zaman, her yerde 181 Neylesem bu benim iç kavgalarımla? Pişmanlığım, kendime düşmanlığımla? Sen bağışlasan da ben yerim kendimi: Neylesem bu yüzkaram, bu utancımla? 182 Kalk sevinç dolduralım garip gönüle İçelim doğan güne karşı bülbülle Yırtalım biz de gömleği aşık gülle Verelim çiçekler gibi ömrü yele 183 Aklı olan paraya değer vermez, Ama parasız dünya da çekilmez; Eli boş menekşe boynunu büker, Gül altın kasede gülmezlik etmez 184 Bir damla şarap Tus saraylarına bedel, Keykubad' ın Keykavus'un tahtından güzel Sabaha karşı aşıkların iniltisi İki yüzlü softanın ezanından güzel 185 Bedenindeki et, kemik, sinir kaldıkça, Dünyadaki yerini bil, kendinden şaşma Düşman Zaloğlu Rüstem olsa ger göğsünü, Dostun Karun olsa iyilik altında kalma 186 Yerin dibinden yıldızlara dek Ermediğimiz sır kalmadı pek, Her düğümü çözmüş insanoğlu; Ecel düğümünü var mı çözecek? 187 Sevgiyle yuğrulmamışsa yüreğin Tekkede, manastırda eremezsin Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada Cennetin, cehennemin üstündesin 188 Bu evren her gece ne gömlekler diker! Kimini gelen, kimini giden giyer Her gün nice sevinçlerle dolar dünya, Nice dertler toprağa karışır gider 189 Şarap benlik kaygusu bırakmaz sende Çözülmedik bir düğüm kalmaz beyninde İblis bir kadeh şarap içmiş olaydı, Secdeye yatardı Adem'in önünde 190 Biz hırkadan sonra küpe gelmişiz; Kıpkızıl şarapla abdest almışız Medresede kaybettiğimiz ömrü Meyhanede aramaktır işimiz 191 Şarabı götürüp döksen bir dağa Dağ sarhoş olur başlar oynamağa Ben ne diye tövbe edecekmişim İçimi tertemiz eden şaraba? 192 Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce; Halden anlar bir dost gelip falı görünce: Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin: Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece 193 Bu gecenin son gece olması da var: Emret, gül rengi şarabı getirsinler Gafil, bir gittin mi bir daha gelmek yok: Altın değilsin ki gömüp çıkarsınlar 194 Medreseden hayır yok, dinle beni; Vakıf lokması karartır içini Git, bir yıkık yerde yoksulca yaşa: Orası bir padişah eder seni 195 Şarap iç, yıkansın, aydınlansın için; Bu dünya, öbür dünya silinip gitsin! Gel ömrün yele gitmeden tadına bak Cana can katan suyun, ıslak ateşisin 196 Kendiliğinden var olmuş sanma beni; Bu kanlı yola ben sokmadım kendimi; Bir gerçek varlık beni var etmiş olan; Yoksa kimdim ben, neredeydim, neydim ki 197 Dileğin Tanrı dileği değil ki senin; Muradına ermeyi nasıl beklersin? Doğru olan Tanrı' nın dilekleriyse Yanlış demek senin bütün dileklerin 198 Ehil insana canım feda olsun; Ayağı öpülse öperim onun Bir de git ehil olmayanla konuş: Cehennem ne imiş görmüş olursun 199 Evren kırıntısı bu güzelim yıldızlar Gelir giderler, dünyayı bezer dururlar; Göklerin eteğinde, toprağın koynunda Doğdukça doğacak daha neler neler var 200 Bir nakıştır varlığımız senin çizdiğin, Şaşılası neler nelerle bezediğin; Kendimi düzeltmek benim ne haddime: Beni potadan böyle döken sensin |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 12 |
03-03-2009 | #12 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 12201 Her gün kalkıp meyhaneye gitmedeyim; Kalenderlerle boş sözler etmedeyim; Senden bir şey gizlenemez nasıl olsa: Hoş gör de sana gönülden sesleneyim 202 Gökleri yarıp darma dağın ettiğin gün, Pırıl pırıl yıldızları kararttığın gün, Sen sorguya çekmeden ben soracağım sana: Ey Tanrı, hangi günahım için beni öldürdün? 203 Canların canı dost, gel etme, dinle beni Küsme Feleğe, değmez, yeme kendini; Çekil, otur gürültüsüz bir köşeye, Seyret bu hengamede olan biteni 204 Ne güzel gün! Hava ne sıcak, ne serin; Bir bulut, tozunu siliyor bahçenin; Bülbül coşmuş, sesleniyor sarı güle: Şarap iç şarap da yüzüne renk gelsin! 205 Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik; Ya da bu yolun ucunu görebilseydik: O umut da yok bu umut da; hiç değilse Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik 206 Vefasız dünya diye yakınıp durma; Dünya elindeyken tadını çıkarsana! Herkese vefalı olsaydı dünya Sıra mı gelirdi senin yaşamana? 207 Dostlar, bir gün, sözleşip bir yerde birleşin; Oturup sofrasına dünya cennetinin; Saki doldururken kadehleri cömertçe, İçin bir kadeh de zavallı Hayyam için! 208 Daha nice büyük göreceksin kendini? Hep varlık yokluk mu düşündürecek seni? Şarap için şarap: Bu ölüm yolculuğunda Bulamazsın sarhoş uykulardan iyisini 209 Hayyam, günahım var diye tasalanma, Bunun için dertlere düşmek boşuna Günah olacak ki Tanrı bağışlasın: Rahmet neye yarar günah olmayınca 210 Gün doğarken sabah horozları niçin Acı acı bağrışırlar, bilir misin? Tan yerini gösterip derler ki sana: Bir gecen geçti gidiyor; sen nerdesin? 211 Ay yırttı kara giysilerini; Kalk, tam zamanıdır, doldur şarap kaseni Keyfine bak, çünkü bu ay, sonsuz yıllarca, Mezarda upuzun yatar görecek seni 212 Saki yüzün Cemşid'in kadehinden güzel; Uğrunda ölmek sonsuz yaşamaktan güzel; Işık saçıyor ayağını bastığın toprak, Bir zerresi yüz binlerce güneşten güzel 213 Tertemiz geldik yokluktan kirlendik; Sevinçle geldik dünyaya, dertlenik Ağladık, sızladık, yandık, yakındık: Yele verdik ömrü, toz olup gittik 214 Dostunu erkekçe seven kişi Pervane gibi özler ateşi: Sevip de yanmaktan kaçanların Masal anlatmaktır bütün işi 215 Bahar geldi mi başka şey dinler miyim; Hele aklın defterini hemen dürerim Şarap, sığınağım sensin bahar günü, Söğüt ağacı, senin de gölgendeyim 216 Seni aramaktan dünyanın başı dertte; Zengine de göründüğün yok, fakire de; Sen konuşursun da biz sağır mıyız yoksa, Hep kör müyüz, sen varsın da görünürde 217 Ey dörtle yedinin doğurduğu insan, Dörtle yedidir seni dertlere salan Boşuna mı şarap iç diyorum sana: Bir gittin mi bir gelme yok, inan 218 Tanrım, hayır şer kaygısından kurtar beni; Kendimden geçir, seninle doldur içimi Aklım ayıramıyor iyiyi kötüden Sarhoş et bari ne kötü kalsın, ne iyi 219 Medresenin sözü vardır, tekkenin hali, Sözden, halden öteye gider aşkın yolu Müftünün, vaizin en iyisini getirsen Aşkın mahkemesinde tutulur dili |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 13 |
03-03-2009 | #13 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 13220 Gerçek aydınlığa erince can gözüm, İki dünyayı birden silinmiş gördüm Eriyip gittim sanki engin denizlerde: Ter olup çıktı, denize döndü gönlüm 221 Gönül dedi: Ben neyim ki, bir damla sadece; Ben nerde, görmediğim koca deniz nerde! Böyle diyen gönül denize kavuşunca Baktı kendinden başka şey yok 222 Can o güzel yüzüne vurgun, neyleyim; Gönül tatlı diline tutkun, neyleyim; Can da, gönül de sır incileriyle dolu: Ama dile kilit vurmuşsun, neyleyim 223 En doğrusu, dosta düşmana iyilik etmen; İyilik seven kötülük edemez zaten Dostuna kötülük ettin mi düşmanın olur: Düşmanınsa dostun olur iyilik edersen 224 O kızıl yakutun madeni, başka maden; O eşsiz incinin sedefi, başka sedef; Aklın buldukları kuruntu, dedi kodu: Bizim aşk efsanemizin dili, başka dil 225 Meyhanede abdest şarapla alınır ancak; Mümkün mü kara yazıyı aka çevirmek? Perdemiz öyleysine yırtılmış ki bizim, Onarılmaz artık ne kadar yamasak 226 Hem sana el değdirmeğe elim varmaz, Hem sensiz aldığım nefes, nefes olmaz: Bir garip dert bu, kimseye de açılmaz: Bir zehir zakkum ki tadına da doyulmaz 227 Sır saklamasını bilirsen Hayyam söyler İnsanoğlu nedir, ne yapar, ne eder: Dert çamuruyla yuğrulup gelir dünyaya Yer içer, karın doyurur ve çeker gider 228 Putların, Kabenin istediği: Kölelik; Çanların, ezanın dilediği: Kölelik; Mihraptı, kiliseydi, tespihti, salipti Nedir hepsinin özlediği? Kölelik 229 Benim canım hep şarabın izindedir, Kulağım ney ve rubap sesindedir Toprağımdan desti yaparlarsa benim O desti şarap doldurulmak içindir 230 Sen nesin, varlık nedir, nerden bileceksin? Dünyan esen yel üstüne kurulmuş senin İki yokluk arasında bir varlık seninki: Hiçlik ne varsa çevrende, sen de bir hiçsin 231 Gül yanaklı sevgiliyi saramaz insan Yüreğine diken batmadan, vurulmadan Kim bir güzelin saçına dokunabilmiş Tarak gibi diş diş, didik didik olmadan? 232 Kadeh bir bedendir, içinde can var can; Candır kadehin bedeninde camlaşan Donmuş sudan ateş süzülür sanki: Erimiş yakut, gönül sırçasından 233 Kul olup o güzele birden, Koptuk her bağdan, her tövbeden: Herkes koyu müslüman döner Biz putperest döndük Kabeden 234 Meyhanede kendini bilenler bulunur; Bilmeyeni ayırmak da kolay olur Yıkılsın bilgisizlik yuvası medrese: Ordan kendini bilip de çıkan hiç yoktur 235 Uğrunda dertlere düştüğüm sevgili Bir başkasına tutulmuş, o da dertli; Derdimin dermanı kendi derdinde: Hekim hasta olunca kime gitmeli? 236 Gece, gül bahçesinde, ararken seni, Gülden gelen kokun sarhoş etti beni; Seni anlatmaya başlayınca güle Baktım kuşlar da dinliyor hikayemi 237 Güçlü olduğuna inandırdın beni; Bol bol da verdin bana vereceklerini Yüz yıl günah işleyip bilmek isterim: Günahlar mı sonsuz, senin rahmetin mi? 238 Hem aklın mutluluk peşinde senin, Hem söylerim, söylerim dinlemezsin; Aldığın her nefesin kadrini bil Ot değilsin ki kesildikçe bitesin 239 Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari; Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri; Şarap içmem diye övünüyorsun, ama, Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki? 240 Ben bugün beden kafesinde mahpusum; Yol olma özlemiyle sarhoş olmuşum; Varlığın ayıbından kurtarırsa beni Yoksulluğun kulu, kölesi olurum 241 Benim yasam artık şarap, çalgı, eğlenti; Dinim dinsizlik, bıraktım her ibadeti; Nişanlım dünyaya: Ne çeyiz istersin, dedim: Çeyizim,senin gamsız yüreğindir, dedi |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 14 |
03-03-2009 | #14 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 14242 Benden Muhammet Mustafa' ya saygı ve selam: Deyin ki, hoş görünürse, bir şey soracak Hayyam: Neden Yüce Efendimizin buyruklarında Ekşi ayran helal da güzelim şarap haram? 243 Benden Hayyam' a selam söyleyin demiş peygamber; Sözlerimi yanlış anlamışsa çiylik eder: Ben şarabı herkese haram etmiş değilim ki Hamlara haramdır, doğru, ama olgunlar içer 244 Yalnız bilgili olmak değil adam olmak; Vefalı mı değil mi insan, ona bak Yücelerin yücesine yükselirsin Halka verdiğin sözün eri olarak 245 Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam? Ben haramı helalı karıştırmam: Seninle içilen şarap helaldir, Sensiz içtiğimiz su bile haram 246 Dünya yıldıramazsın beni ne yapsan; Ölümden de korkmam, er geç ölür insan Ölmemek elimizde değil ki bizim: İyi yaşamamak beni korkutan 247 Yerin üstüne baktım, uykuya dalmışlar; Altına baktım, çürüyüp toprak olmuşlar Yokluk ovasında başka ne var ki zaten: Daha gelmemişler var, gelip gitmişler var 248 Bilge, yüce varlığın seyrine dalar; Gafil ise onda dostluk düşmanlık arar Deniz, deniz olduğu için dalgalanır, Çöpe sor, hep onun içindir dalgalar 249 Ben kendimden geçtikçe kendime gelirim; Yücelere çıkar, alçalmayı bilirim Daha da garibi, varlığın şarabıyla Ne kadar ayık da olsam, sarhoş gibiyim 250 Yüreğinde sıkıntı varsa esrar iç, Ya da birkaç kadeh gül renkli şarap iç Onu içmem, bunu içmem der durursun: Ahmak herif, git zıkkımın pekini iç 251 Adım kötüye çıkarsa çıksın, ben böyleyim; Bir kerpiçim de olsa, satar şarap içerim O da gidince ne yaparsın diyecekler: Cübbemle sarığım ne güne duruyor, derim 252 Kalk, kalk, çalgılara çalgı katalım gitsin; Adımızı kötüye çıkartalım gitsin Sofuluk şişesini çalalım taşa, Seccadeyi bir kadehe satalım gitsin 253 Şarabın adı kötüye çıkmış, kendi hoş, Hele bir güzelle içersen daha bir hoş; Harammış şarap, olsun, bana göre hava hoş: Hem, bana sorarsan, haram olan herşey hoş 254 Zaman büktü belimi, ne el tutar ne ayak; Oysa ne güzel işlerim var yapılacak Can kalktı gitmeye; aman dur, diyorum: Ne yapayım diyor, evin yıkıldı yıkılacak 255 Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten Daha güzeldir bir insanı sevindirmen Bin kulu azat edenden daha büyüktür Bir hür insanı iyilikle kul edebilen |
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 15 |
03-03-2009 | #15 |
Equinox
|
Cevap : Ömer Hayyam'dan-Rubailer 15255 Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten Daha güzeldir bir insanı sevindirmen Bin kulu azat edenden daha büyüktür Bir hür insanı iyilikle kul edebilen 256 Can bir şaraptır, insan onun destisi; Beden bir ney gibidir, kan o neyin sesi Hayyam, bilir misin nedir bu ölümlü varlık: Hayal fenerinde bir ışık pırıltısı 257 Ah, Tanrı dünyayı yeniden yarataydı, Yaratırken de beni yanında tutaydı; Derdim: Ya benim adımı sil defterinden, Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı 258 Uyumuşum; rüyamda akıllı bir insan Dedi: Sevinç gülü açmaz uykuda, uyan; Ne işin var bu ölüme benzer ülkede? Kalk, şarap iç, sonsuz uykulara dalmadan 259 Tekkede, medresede, manastırda, kilisede, Bir cennet cehennem kaygısıdır sürüp gitmede Oysa yüce varlığın sırlarına eren kişi Bunların tohumunu uğratmaz düşüncesine 260 Zaman başımıza bir çorap örmeden, Gelin dostlar, içelim içebilirken O ecel çavuşu dikildi mi tepene Bir yudum su iç bakalım, içebilirsen 261 Ben şarap içiyorum, doğrudur; Aklı olan da beni haklı bulur: İçeceğimi biliyordu Tanrı, İçmezsem Tanrı yanılmış olur 262 Dünya hangi gülü bitirdiyse yerden Kırıp atmış, toprağa gömmüş yeniden Su yerine toprağı çekseydi bulut Sevgili kanları yağardı göklerden 263 Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş; Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş? Aklın varsa kadehi bırakma elden Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş 264 İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez: Bunlar için didinmene bir şey denmez Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış: Bu güzelim ömrünü satmaya değmez 265 Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna; O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna; Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü: Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna 266 Saki, gökler, denizlerce dolgunum; İçime sığmaz oldu coşkunluğum; Ak saçlarımla sarhoş ettin beni, Kış ortasında bahar bulutuyum! 267 Dün gece şarap arıyordum şehirde; Soluk bir gül gördüm bir ocak önünde; Dedim: Ne yaptın da yakıyorlar seni? Dedi: Bir kez güleyim dedim çimende 268 Bir yürek ki yanmaz, yürek denir mi ona? Sevmek haram, yüreğinde ateş olmayana Bir gününü sevgisiz geçirdinse, yazık: En boş geçen günün o gündür, inan bana 269 Düşünce göklerinin baş konağı sevgidir sevgi; Gençlik destanının baş yaprağı sevgidir sevgi; Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar, Bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir sevgi 270 Barış istemiyorsa Felek, işte savaş; İster serseri deyin bana, ister ayyaş; İşte şarap, duruyor ortada, kıpkızıl; İçmeyen taşa çalsın başını, işte taş! 271 Şarabım, kasem, sevgilim, bir de çimen; Bırak bana bunları, al cenneti sen Cehennemmiş, kuru laf bunlar: Kim gitmiş cehenneme, kim dönmüş cennetten? 272 Çekmeyiz aşağılık dünyanın gamını; Özleriz gül rengi şarabın canını; Şarap dünyanın kanı, dünya ise kanlımız: Niçin içmeyelim kanlımızın kanını? 273 Seccadeye tapanlar eşek değil de nedirler? Küfelerle riya çamuru yüklenirler gezerler İşin kötüsü, din perdesi arkasında bunlar, Müslüman geçinirken gavurdan beterdirler 274 Bu çürük temelli kubbede neyiz ki biz? Tasta delik arayan karıncalar gibiyiz Ne korku, ne umut kapılarını bilen Şaşkın, gözü bağlı, avanak öküzleriz 275 Yıkık bir saray bu dünya dedikleri; Gece ve gündüz atlarının durak yeri; Yüz Cemşit' den arda kalmış bir dünya bu: Yüz Behram kendinin sanmış bu gökleri 276 Gelip de eskiyenler, yeni gelenler, Hepsi gider bugün yarın, birer birer; Kimselere kalmamış bu eski dünya: Kimi gitti gider, kimi geldi gider |
|