Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Sanat Tarihi / Arkeoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cellat, mezarlıkları

Cellat Mezarlıkları

Eski 06-15-2012   #1
karamela
Icon1uzz

Cellat Mezarlıkları



Osmanlı'da cellat olmak




Mezar taşlarından anlaşılıyorlar: O zaman burası İstanbul’un en uç noktası kuş uçmaz, kervan geçmez kimsenin uğramadığı doğru dürüst yolu olmayan yabani ağaçlar içinde ürkütücü bir yerdi Buraya Karyağdıbaba bayırı denmesinin nedeni biraz aşağısında bulunan bir bektaşi tekkesinden ileri gelir Burası bugün normal mezarlık olmuştur, aralarda tek tük cellat mezarı kalmıştır Bunların cellat mezarları oldukları ise mezar taşlarından anlaşılmaktadır Osmanlı mezarlıkları, taş işçiliğinin en güzel örnekleri ile yapılmış mezar taşları ile doludur, burada gömülü insanların dünyada iken ne iş yaptıklarını mezar taşlarına bakarak anlamak mümkündür, vezir mi, denizci mi, subay mı yeniçeri mi ,ulema mı, kadı mı? hepsi mezar taşlarından anlaşılır



Cellatlar ayrı yerlere defnedilmiş: Her toplumda cellatlar korkulan hatta kimilerince lanetlenen kişiler olmuşlardır Öyle ki Osmanlı döneminde cellatlar sadece yaşarken değil, öldükten sonra bile toplum tarafından dışlanmış ve mezarları bile ayrı tutulmuş







Mezar taşlarında yazı yok: Eyüp Mezarlığı'ndaki, Pierre Loti kahvesinin çevresinde yer alan ve başlarında dikdörtgen taşlar bulunan bu mezarlık dünyada tek cellat mezarlığı olma özelliğini taşıyormuş Taşıyormuş diyoruz çünkü



Cellat mezarlarının yerinde apartmanlar: Yüzlerce cellatın mezarının bulunduğu bu mezarlar zamanla yok olmuş Günümüzde sadece sekiz dokuz tanesi kalmış durumda Cellat mezarlarının yerinde şimdi apartmanlar ya da başka insanların mezarları yer alıyor



Bölge halkı mezarlarla iç içe: Eyüp Mezarlığı ile iç içe girmiş mahallelerde oturanlar için, ölülerle komşu olmak gayet normal ve alışılmış bir durum Çocuklar bile korkmadan mezarların arasında oyunlar oynuyor Bazı yollar ada ada yer alan mezarların adasından geçiyor



Mahalleli bile cellat mezarlığını bilmiyor: Mahalleli bu duruma alışmış olsa da, yaşadıkları yerde cellat mezarlarının olduğunu bilmiyorlar Öğrendiklerinde biraz korkuyor, çokça da şaşırıyorlar



Cellatlar üzerine büyük araştırma: Peki Osmanlı'da cellatlar nasıl seçilirdi? Onlar neden böyle bir mesleği seçerlerdi? Tüm bu soruların cevabını Yaşar Karaduman'ın araştırmasında bulabilmek mümkün Peki Osmanlı'da cellatlar nasıl seçilirdi? Onlar neden böyle bir mesleği seçerlerdi? Tüm bu soruların cevabını Yaşar Karaduman'ın araştırmasında bulabilmek mümkün



Sarayda cellatlar her zaman hazır bulunurdu: Osmanlı'da adam asmak, boğmak ve kelle kesmek, bir ceza şekliydi ve bunun için de sarayda her zaman cellatlar bulundurulurd Bir gurup cellat, padişah ve diğer yüksek rütbeliler için her an hazır durumda beklerlerdi



İnfazlar nerelerde yapılırdı: Sarayda verilen ölüm cezaları, Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan bir çeşmenin önünde infaz edilirdi, cellatlar infazdan sonra kanlı baltalarını ve ellerini burada yıkarlardı, bu çeşmenin sağında ve solunda kesilmiş kafaların teşhir edildiği kelle taşları vardı bu taşlara ibret taşları da denirdi




İnfaz çeşmesi: Bu çeşmenin bir adı da cellat çeşmesi veya siyaset çeşmesi idi, cellatların kaldığı yer ise çeşmenin bulunduğu duvarın arakasındaydı Bu çeşme halen Topkapı Sarayı'nın ön bahçesinde bulunmakta, her gün önünden ne olduğunu bilmeden yüzlerce kişi geçmektedir




Yedikule Zindanları İnfazlar bazen de Yedikule Zindanları'nda yapılırdı (Bu zindanlar ziyarete açıktır idamların ve işkencelerin yapıldığı yerler gezilebilir)




İnfaz şekilleri: Yani öldürme şekilleri, kişinin konumu, mevkii, rütbesine ve işlediği suça göre değişirdi Osmanlı sultanları ve şehzadelerinin kanı dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğularak öldürülürlerdi Bu öldürme şekli Türklerin Müslüman olmadan önceki dinleri olan Şamanizm’den geliyordu Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi” adlı eserinin ikinci cildinde:” Şamanist Türkler kan akıtarak öldürmekten çekinirler, Osmanlı padişah ve şehzadeleri boğularak öldürülürdü” der

__________________

zemheride taşa taş bile kuytu olurken, sen benim başıma kar yağdırıyorsun

gölge etme, başka ihsan istemez



Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cellat Mezarlıkları

Eski 06-20-2012   #2
karamela
Varsayılan

Cevap : Cellat Mezarlıkları




O
smanlı'da Cellatlar





Ölülerden ve ölümden bahsetmek her zaman korkutmuştur insanoğlunu Düşünsenize ölümden bu kadar korkan insanların cellatlar için neler düşündüğünü?




Cellatlar ayrı yerlere defnedilmiş


Her toplumda cellatlar korkulan hatta kimilerince lanetlenen kişiler olmuşlardır Öyle ki Osmanlı döneminde cellatlar sadece yaşarken değil, öldükten sonra bile toplum tarafından dışlanmış ve mezarları bile ayrı tutulmuş



Mezar taşlarında yazı yok
Eyüp Mezarlığı'ndaki, Pierre Loti kahvesinin çevresinde yer alan ve başlarında dikdörtgen taşlar bulunan bu mezarlık dünyada tek cellat mezarlığı olma özelliğini taşıyormuş Taşıyormuş diyoruz çünkü





Cellat mezarlarının yerinde apartmanlar


Yüzlerce cellatın mezarının bulunduğu bu mezarlar zamanla yok olmuş Günümüzde sadece sekiz dokuz tanesi kalmış durumda Cellat mezarlarının yerinde şimdi apartmanlar ya da başka insanların mezarları yer alıyor




Bölge halkı mezarlarla iç içe

Eyüp Mezarlığı ile iç içe girmiş mahallelerde oturanlar için, ölülerle komşu olmak gayet normal ve alışılmış bir durum Çocuklar bile korkmadan mezarların arasında oyunlar oynuyor Bazı yollar ada ada yer alan mezarların adasından geçiyor





Mahalleli bile cellat mezarlığını bilmiyor

Mahalleli bu duruma alışmış olsa da, yaşadıkları yerde cellat mezarlarının olduğunu bilmiyorlar Öğrendiklerinde biraz korkuyor, çokça da şaşırıyorlar




Cellatlar üzerine büyük araştırma


Peki Osmanlı'da cellatlar nasıl seçilirdi? Onlar neden böyle bir mesleği seçerlerdi? Tüm bu soruların cevabını Yaşar Karaduman'ın araştırmasında bulabilmek mümkün



Yukarıdaki resimde sol başta "Cellat" ve hemen yanında "Cellat Başı" klasik giysileriyle görülmektedir


Sarayda cellatlar her zaman
hazır bulunurdu


Osmanlı'da adam asmak, boğmak ve kelle kesmek, bir ceza şekliydi ve bunun için de sarayda her zaman cellatlar bulundurulurdu Bir gurup cellat, padişah ve diğer yüksek rütbeliler için her an hazır durumda beklerlerdi



Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan, cellatların infazdan sonra ellerini ve baltalarını yıkadığı Cellat Çeşmesi



İnfazlar nerelerde yapılırdı


Sarayda verilen ölüm cezaları, Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan bir çeşmenin önünde infaz edilirdi, cellatlar infazdan sonra kanlı baltalarını ve ellerini burada yıkarlardı, bu çeşmenin sağında ve solunda kesilmiş kafaların teşhir edildiği kelle taşları vardı bu taşlara ibret taşları da denirdi




İnfaz çeşmesi

Bu çeşmenin bir adı da cellat çeşmesi veya siyaset çeşmesi idi, cellatların kaldığı yer ise çeşmenin bulunduğu duvarın arakasındaydı Bu çeşme halen Topkapı Sarayı'nın ön bahçesinde bulunmakta, her gün önünden ne olduğunu bilmeden yüzlerce kişi geçmektedir




Yedikule Zindanları


İnfazlar bazen de Yedikule Zindanları'nda yapılırdı (Bu zindanlar ziyarete açıktır idamların ve işkencelerin yapıldığı yerler gezilebilir)



İnfaz şekilleri,
yani öldürme şekilleri, kişinin konumu, mevkii, rütbesine ve işlediği suça göre değişirdi Osmanlı sultanları ve şehzadelerinin kanı dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğularak öldürülürlerdi Bu öldürme şekli Türklerin Müslüman olmadan önceki dinleri olan Şamanizm’den geliyordu Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi” adlı eserinin ikinci cildinde:” Şamanist Türkler kan akıtarak öldürmekten çekinirler, Osmanlı padişah ve şehzadeleri boğularak öldürülürdü” der





Kelleler padişaha sunulurdu

İnfaz edilecek halktan biri ise, kelle kesme şekli uygulanırdı İstanbul dışında, imparatorluğun uzak vilayetlerinde idam edilen devlet adamlarının öldürüldüklerini ispat etmek için, kesilen başları meşin bir kırbaya (torba) konur, torba balla doldurulur, İstanbul’a getirilir, gümüş bir tepsinin içinde padişaha sunulur, beden ise öldürüldüğü yere gömülürdü





İki yerde mezarı olan devlet adamları

Bu nedenle, başı başka yerde, bedeni başka yerde gömülü iki mezarı olan devlet adamları, sadrazamlar çoktur Bunlardan en meşhuru Viyana kuşatmasındaki başarısızlığı ile başı kesilen ve bir bal torbası içinde İstanbul’daki sultana gönderilen ve sonradadenize atılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idi




Kesilen başlar halka sergilenirdi


Bu kesilen başlar bazende Topkapı Sarayı’nın ilk giriş kapısına asılır halka gösterilirdi Bu kapı sarayın en dıştaki ilk kapısıdır, kesik başların konulduğu oyuklar halen durmaktadır Kafalar üç gün kalırdı burda, bazen yüzlerce kafa olurdu





Gayrimüslimlerin infazı


Cellatlar, Müslüman olan kişilerin infazdan sonra başlarını, cesedi sırt üstü yatırarak koltuğunun altına , Müslüman olmayanları ise yüzü koyun yatırarak, başlarını kıçlarının üzerine koyardı




Öldürülenin üzerinden ne çıkarsa celladın

Öldürülen kişinin cesedi ve üzerindeki kıymetli eşya, para ve giyecekleri cellatın malı sayılırdı Cellat cesedi isterse atar, isterse ölünün sahiplerine mevki, rutbe ve konumuna göre parayla satardı




Dilsiz ve sağır olurlardı

Osmanlıda cellatlar dilsiz ve sağır olurlardı, bu iş için seçilen kişilerin dilleri kesilirdi Osmanlı tarihinde en hazin boğarak öldürme olayı 28 Ocak 1595 te gerçekleşmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.