Kore Dağlarında Sönen Yıldızlar - |
12-07-2010 | #1 |
GöKKuŞaĞı
|
Kore Dağlarında Sönen Yıldızlar -Güney Kore askerlerinin 38 paralel boyundaki sınırı geçtiklerini bahane eden Kuzey Kore'nin, 25 Haziran 1950'de Güney Kore topraklarına girmesiyle başlar Kore Savaşı Her savaş gibi yıkıcı ve acımasız bir mücadele yaşanır Kore'de… Son devrin en kanlı savaşlarından olan bu savaş hakkında her ne kadar farklı görüşler ortaya atılsa da, Kore toprakları, Mehmetçiklerimizi bağrında taşıması bakımından ayrı bir önem taşır Kahramanca savaşarak iman ve vazife şuurunu ortaya koyan Kore kahramanlarımızı savaşın 60 Yılında minnetle yad ediyoruz Onlar, New York'un yerinde yeller eserken, gök kubbe gibi yüksek ve haşmetli kurşun kubbeler kurmuş, kurdurmuştu Asya'nın dört bir yanına İpeği, elleriyle Bursa bahçeleri gibi nakışlamışlar, mermeri halı dokur gibi yontmuşlar, nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına ebemkuşağı gibi atmışlardı kırk gözlü köprüleri Sömürgeci devletlerin lügatinde henüz hürriyet ve kardeşlik gibi kelimelerin olmadığı çağlar boyunca zulme karşı savaşmışlar, bağımsızlık uğruna milletleri kardeş sofrasına çağırmışlardı Onlar; Seul, Pusan, Tegu ve daha birçok şehirde Güney Kore bayrağının dalgalanışına omuz veren Türk bayrağını göndere çekerek, Güney Kore'nin istiklali için can verdiler Onlar, belki geride bıraktıkları bir çift göze sevdalı idiler… Belki toprak gibi akıllı, belki gençlik gibi cesur… belki ömürlerinde ilk defa denizi gördüler… Sakin sabahlar ülkesi olarak da bilinen Kore, henüz Kuzey-Güney bölünmüşlüğünün gerçekleşmediği 1945 yılına kadar bir Japon kolonisi olarak kalmıştı II Dünya Savaşı'nda Rusya ve Amerika'ya karşı verdiği mücadeleyi kaybeden Japonya'ya bağlı kolonilerin işgali sırasında Kore toprakları da Japon işgalinden çıkıyordu Kuzey Kore, Ağustos 1948'de komünist Rus işgaline uğrarken, Güney Kore, Eylül 1948'de bölgede dönemin şartlarında demokratik sayılabilecek bir rejim inşa eden Amerikan işgaline uğrayacaktı Amerika ve Rusya, söz konusu işgallerle Kore'nin aslında 1890'lı yıllardan itibaren yapılmaya çalışıldığı gibi, Kuzey-Güney şeklinde bölünmesinin de yolunu açıyorlardı 1948 yılında Kuzey ve Güney Kore'de seçimler yapılmasını öngören BM Konseyi'nin kararlarına rağmen Kuzey Kore seçimlerin yapılmasını reddedecekti Mayıs ayında Güney'de yapılan seçimlerin ardından Ağustos 1948'de Kore Cumhuriyeti kurulmuş, yaklaşık bir ay sonra Kuzey Kore hükümeti komünizm rejimini ilan etmişti Dünyadaki komünist-antikomünist çatışmanın sembolü ve alanı haline gelen Kore'deki gerginlik, Kuzey Kore'nin 38 paralel boyunca saldırıya geçmesiyle savaşa dönüştü Güney Kore askerlerinin 38 paralel boyundaki sınırı geçtiklerini bahane eden Kuzey Kore, 25 Haziran 1950'de Güney Kore topraklarına girdi BM Güvenlik Konseyi aynı gün Rusya'nın katılmadığı bir toplantıya çağrılmış, Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye saldırarak bölgedeki barışı bozduğuna karar verilmişti Birleşmiş Milletler'in saldırıyı durdurmak ve anlaşmazlığı barış yoluyla çözmek amacıyla yaptığı girişimleri hiçe sayan Kuzey Kore, yeni bir taarruz başlatarak Seul'ü ele geçirdi Bunun üzerine 27 Haziran 1950'de Birleşmiş Milletler, üyelerini Güney Kore Cumhuriyeti'ne yapılan saldırıyı karşılama ve bu bölgedeki milletlerarası barış ve güvenliği geri getirecek yardımlarda bulunmaya çağırdı Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 16 devlet, asker gönderme kararı alarak Birleşmiş Milletler'in çağrısına cevap vermişti Güney Kore'ye asker göndermeyi teklif eden ilk ülke olan Türkiye, 30 Haziran 1950 tarihli meclis oturumunda, askerî yardım yerine bölgeye doğrudan asker gönderme kararı alıyordu Türkiye'nin Güney Kore'nin yanında olacağını açıklayarak bölgeye asker göndermesinde, NATO'ya üyeliğini hızlandırmak istemesi de etkili olmuştu II Dünya Savaşı'nın ardından dünya sahnesinde yeniden şekillenmekte olan siyasi kamplaşmaların uzağında kalan ve yalnızlaşan Türkiye, Kore Savaşı'na katılarak mevcut dış politika sorunlarını çözmeyi de planlıyordu Nitekim savaş devam ederken NATO üyeliğine alınan Türkiye, 1952 yılında bir NATO üyesi bir ülke haline gelecekti Türkiye'nin NATO'ya alınmasında etkili olan Türk askerleri, dönemin siyasi hesaplarından ve askeri manevralardan habersiz, Kore'de Güney Kore bayrağıyla omuz omuza dalgalanan Türk bayrağı için gençliklerini feda edecek, doğmadıkları bir toprağa canlarını vereceklerdi Anadolu'nun farklı şehirlerindeki yoksul köylerden toplanan askerlerle oluşturulan tugayın komutanlığına, Çanakkale Savaşı'nda da görev alan Tuğgeneral Tahsin Yazıcı atandı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki binlerce askerden oluşan 1 Türk Tugayı, 3 ayrı gemiyle 25 Eylül 1950'de İskenderun Limanı'ndan yola çıktı Tugayımız; Süveyş, Kızıldeniz, Colombo, Singapur, Filipinler ve Formoza Adaları'nı geçerek 21 gün sonra, 6 Ekim'de Kore'nin güneydoğusundaki Busan Limanı'na ulaşmıştı Türk tugayının Kore'ye giderken kullandığı güzergah, 1889'da Miralay Osman Bey komutasında Japonya'ya gönderilen Ertuğrul gemisi tarafından da kullanılmıştı Kuzey Yıldızı Busan Limanı'ndan kamyonlarla tren istasyonuna taşınan Türk askerleri, oradan vagonlarla Seul'un kuzeyindeki Tegu'ya intikal ederek BM kuvvetlerine katılmıştı Toplam 22 devletin katılımıyla oluşturulan Birleşmiş Milletler Kuvvetleri'nin başkomutanlığında Amerikalı General Douglas Mac Arthur bulunuyordu General Mac Arthur, kendi komutasındaki Türk Tugayı'na “Kuzey Yıldızı” kod adını verecek, tugay bir süre Tegu'nun emniyetini sağlamakla görevlendirilecekti BM kuvvetlerinin Güney Kore'nin yanında bölgeye müdahale etmesi üzerine Çin ordusu da Birleşmiş Milletler'e karşı savaşa dahil olmuş, bölgede yeni cepheler açılmıştı Kuzey Yıldızı askerleri, beraberlerinde zırhlı araç getirmemiş oldukları için Kunuri bölgesine intikal ederken, sınırdaki Yalu Nehri boyunca yaya olarak hareket ediyorlardı Çin ablukası altına alınan askerler bir yandan Çin tümeninin ateşine karşı koyarken bir yandan da son kırk yılın en soğuk kışında şiddetli soğukla mücadele ediyorlardı 260 bini aşkın Çin askeri ve 100 bin kadar Kuzey Kore gerillası geceleri, çok iyi bildikleri bölgede ilerliyor, gündüzleriyse kolaylıkla köylülerin arasına karışabiliyordu Bölgenin arazi koşullarına yabancı olan Türk askerleri, sessiz hareket edebilmek için soğuğa rağmen ayakkabı giymiyorlar, parlamaması için de eldivenlerini süngülerine geçiriyorlardı Kunuri Savaşları olarak adlandırılan savaşlardan birinde verilen talimatları İngilizce bilmedikleri için anlamamış, pusuya düşürülmüşlerdi Ancak birçok esir ve kayıp vermiş olmalarına rağmen, Sunchon Boğazı'nda BM askerlerini ve Kunuri'de Amerikan 8 ordusunu ablukadan kurtarmayı başaracaklardı Dünyanın en dağlık arazilerinden birinde gerçekleşen savaşlar boyunca cepheler defalarca el değiştirmiş, Kore dağları binlerce askerin mezarı haline gelmişti Ocak 1951'de yaşanan artçı çarpışmaların ardından, Moskova Radyosu, Amerikalılara “Bu defa sizi Türkler kurtardı!” anonsunu yapıyordu Türk askerleri başta başkent Seul olmak üzere bölgedeki çeşitli şehirlerde BM komutanları tarafından verilen madalyalarla ödüllendirildi Bu ödül törenlerinden birinde General Mac Arthur “Kunuri'de 8 Ordu'yu kurtaran Türkler, kahramanlar kahramanıdır; Türk Tugayı için yok yoktur” diyordu Ankara Suwan Okulu Kuzey Yıldızı, Güney Kore'de kaldığı yıllar boyunca sadece savaşmakla kalmamış, Seul'de tugay karargahının içinde Ankara Suwan Okulu ve Yetimhanesi'ni de kurmuştu Savaşta ailelerini kaybeden öksüz ve yetim Koreli çocukların koruma altına alındığı bu yetimhane, başlangıçta 70 kadar çocuğun bir çadırda toplanmasıyla kurulmuştu Ancak çok geçmeden çocuk sayısının 100'ü aşması üzerine civardaki bir harabe onarılarak okul ve yetimhane binasına çevrildi Okuldaki dersler, Ankara Demirlibahçe İlkokulu'nun gönderdiği kitaplar ve çeşitli kırtasiye malzemeleriyle araç gereç desteği sağlanarak gerçekleştiriliyordu Eğitimin Türkçe, İngilizce ve Korece olmak üzere üç dilde yapıldığı okulda savaş mağduru çocukların yorulmaması için hafif bir müfredat bilgisi veriliyordu Türk subayları ve beraberlerindeki on kadar Koreli tarafından verilen eğitimler sırasında, çocukların savaş nedeniyle bozulan psikolojilerinin düzelmesine yardımcı olabilmek için beden eğitimi ve müzik dersleri de veriliyordu Türkiye'den getirtilen ekiplerin halk oyunu gösterileri sayesinde çocukların morali sürekli yüksek tutulmaya çalışılıyordu Verilen Türkçe eğitimi sayesinde kısa zamanda Türkçe öğrenmeye de başlayan Koreli çocukların arasında İstiklal Marşı'nı ezberleyenler de bulunuyordu Ankara Suwan Okulu, 1953'teki ateşkesin ardından bir müddet daha eğitime devam etmiş, yetimhane 200 kadar çocuğu barındırmıştı Ancak Türk askerlerinin bölgeden çekilmesiyle okulda eğitime devam eden öğrenciler, yakınlardaki diğer okullara transfer edildi Kimsesiz çocukların kaldığı yetimhane ve okul binası geçen yarım asrı aşkın sürenin ardından yıkılmış olsa da o yetimhanede Türkler tarafından koruma altına alınan birçok Koreli hala hayatta bulunuyor Aslında Kore Savaşı, dünya siyasetinin iki önemli gücü olan Amerika ve Sovyetlerin Uzakdoğu'daki siyasi rekabetinin, silahlı rekabete dönüşmesinden başka bir şey değildi BM üyesi devletlerden birisi olan Türkiye'nin de asker gönderdiği bu kurtarma harekatı, yaklaşık 3 yıl sonra Temmuz 1953'te yapılan Panmunjom Ateşkesi'yle sonuçlandı Savaşa BM üyesi 21 ülkeden 17 milyondan fazla asker katılmış, 40 binden fazla asker hayatını kaybetmişti Türkiye, 1000'i aşan şehit sayısıyla savaşa katılan ülkeler arasında Amerika ve İngiltere'den sonra en fazla asker kaybeden ülke olmuştu Savaşta ölen askerlerin naaşlarının defnedilebilmesi için 6 geçici mezarlık alanı kullanılmış, Ocak 1955'te Pusan şehrinde yeni bir mezarlık inşa edilmişti Güney Kore hükümeti Kasım 1955'te Pusan şehrindeki bir araziyi daimi mezarlık ve kutsal alan olarak kullanılmak üzere BM'ye tahsis etti BM Anıt Mezarlığı adıyla açılan şehitliğin adı 2001 yılında BM Kore Anıt Parkı olarak değiştirilmiş, 2007 yılında Kore'nin kültür mirası listesine alınmıştı Dünyada Birleşmiş Milletler tarafından kurulan ilk ve tek şehitlik olan BM Kore Anıt Mezarlığı, Kore'de şehit düşen Türk askerlerinin de ebedi istirahatgahları arasındadır Burada yatan askerlerin ölüm yıldönümlerinde mezarlarına, doğdukları ülkenin bayrağı ve bir çiçek konulmaktadır Ayrıca BM Kore Anıt Mezarlığı web sitesindeki Bugünün Kahramanı linkinden (: : : : Welcome to the United Nations Memorial Cemetery! : : : :) Türk askerleri ve diğer milletlere mensup askerlere çiçek gönderilebilmektedir Anıt mezarlıkta, Kore bayrağıyla omuz omuza dalgalanan Türk bayrağı, Seul yakınlarındaki Yongin Türk Zafer Anıtı ve Kore Savaş Müzesi'nde de gökleri süslemektedir Kuzey Yıldızı kod adlı 1 Türk Tugayı, Kasım 1951'e kadar Kore'de savaşmış, 6 farklı Türk tugayının sevkiyatı 27 Mayıs 1960'a kadar sürmüştü Güney Kore'de bulundurulan asker sayısı 1965 yılından itibaren giderek azaltılmış, Haziran 1971'de asker sevkiyatına son verilmişti Kore Savaşı ve Türklerin Güney Kore'nin bağımsızlığı için yaptıkları fedakarlıkların izlerini, günümüzde ülkenin her yerinde görmek mümkün Güney Kore, savaşın ardından giriştiği çok yönlü kalkınma programı sayesinde kısa zamanda dünyanın ekonomi devleri arasına girdi Nüfusu yaklaşık olarak 30 milyonu bulan bölgedeki ateşkesin ardından, iki ülkenin birleşme umutları sürekli canlı tutulmaya çalışılmışsa da yaklaşık yarım asırdır herhangi bir somut adım atılamadı Kore Savaşı'nda Güney Kore'nin istiklali için destek veren Türkiye ve Türkler, dünyanın bilim ve teknoloji devleri arasında bulunan Güney Kore'nin modernleşmesi sırasında ülkenin akademik hayatında da etkili olacaktı Ülkedeki birçok üniversitede Türkçe ve Türkoloji bölümleri açılmış, Güney Koreli birçok saygın akademisyen Türkiye'deki üniversitelerde eğitim görmüştü Ülkelerinin bağımsızlığı için can veren Türk askerlerini saygıyla anan Güney Kore, 1999 depreminde Türkiye'ye maddi ve manevi yardımlarda bulunan devletler arasındaydı Güney Kore'deki Türk sempatisi 2002 Dünya Kupası'nda da kendisini gösterecek, Güney Kore milli takımı -maçı kaybetmesine rağmen- Seul yakınlarındaki stadyumda “Türkiye!” tezahüratları yankılanacaktı Kaynaklar: AKAY, Abdullah, Kore'de Dirilen Şehit, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 1985; ALKAN, Necmeddin, Çosın; Sakin Sabahlar Memleketinde Bir Yıl, Sevinç Basımevi, Ankara 1960; ARMAOĞLU, Fahir, 20 Yüzyıl Siyasi Tarihi, 1914-1995, 17 Baskı, Alkım Yayınevi, İstanbul 2010, s551-557; BALTACIOĞLU, Tuna, Savaş İçinde Barış: Kore Savaşı Anıları, YKY, İstanbul 2000; CUMİNGS, Bruce, The Korean War: A History, Modern Library, New York 2010; CLARK, Mark, Tuna'dan Yalu'ya, Çev Cemal Aydınalp, Yıldız Matbaacılık ve Gazetecilik, Ankara 1957; DENİZLİ, Ali, Kore Harbinde Türk Tugayları, Genelkurmay Başkanlığı Yayınları, Ankara 1994; FEHRENBACH, T R, This Kind of War: The Classic Korean War History, Brassey's, 2001; GÜVEN, Cüneyt, Sebep ve Sonuçlarıyla Kore Savaşı ve Türkiye, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli 2007; HALBERSTAM, David, The Coldest Winter: America and the Korean War, Pan Books, 2009; HASTİNGS, Max, The Korean War, Pan Macmillan, London 2010; KARAKURT, Burak vd, Dünden Bugüne Kore'de Türk Kahramanları, PASİAD, 2005; KOMİSYON, Kore Harbinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Muharebeleri;1950-1953, TC MMV E U Rus Harbi Tarihi Dairesi Resmi Yayınları, Ankara 1959; LEE, Hee-Chul, Siyasi, Ekonomik, Askeri ve Kültürel Açıdan Türkiye-Kore İlişkileri, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2007; ÖZOĞUL, Nazmi, Kore'de Niçin Savaştım? Komünizm Mezalimi Korunma Çareleri, Karınca Matbaası, Ankara 1954; RIDGWAY, Matthew B, The Korean War, Da Capo Press, New York 1986; RUSCUKLU, Bülent, Kore Savaşı (Unutulan Savaş) ve Gazi Faruk Pekerol'un Anıları, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 2005; SAYILAN, Nazım Dündar, Kore Harbinde Türkler, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara 1996; SEÇER, Turhan, Kore Savaşı'nın Bilinmeyenleri, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul 2008; STUECK, William, The Korean War: an International History, Princeton University Press, New Jersey 1997; YALTA, Bahtiyar, Kunuri (Kore) Muharebeleri ve Geri Çekilmeler (26XI1950-24I1951), Türk Tarih Kurumu, Ankara 2005; YAZICI, Tahsin, Kore Birinci Türk Tugayı'nda Hatıralarım, Ülkü Basımevi, 1963 Güney Kore Ankara Büyükelçiliği Siyasi İşler Eski Müsteşarı Sang-ki Paik Anlatıyor RÖPORTAJ: EKREM SALTIK Kore Savaşı'nın hemen öncesinde Güney Kore'deki Tegu şehrinde Hukuk Fakültesi'ne başlayan Sang-ki Paik, savaş başlayınca eğitimini yarım bırakmak zorunda kalmış, girdiği sınavın ardından İngilizce tercümanı olarak orduya katıldıktan sonra Türk Tugayı'nda Türk askeriyle Korelilerin irtibatını sağlamakla görevlendirilmişti Kore Türk Tugayı Komutanı Tahsin Yazıcı'nın emekli olduktan sonra milletvekili olması, Paik'in kariyerinde de bir dönüm noktası olacaktı Milli Savunma Komisyonu başkanlığına atanan Yazıcı'nın çabalarıyla Türk hükümetinden burs alarak Türkiye'ye gelen Paik, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne kaydoldu ve 1961 yılında diplomat olarak mezun oldu 1966 yılında, Ankara'daki Kore Büyükelçiliği'nde göreve başlayan Paik, 23 yıl boyunca çalıştığı Ankara Kore Büyükelçiliği'nden, 1989 yılında müsteşarlıktan emekliye ayrıldı Sang-ki Paik halen Seul'de yaşamakta ve Seul'deki Türk Büyükelçiliği'nde fahri olarak görev yapmaktadır Sang-ki Paik o günleri şöyle anlatıyor: “1950 yılında Kore Harbi patlak verdiğinde ben liseden mezun olmuş, Tegu'daki Hukuk Fakültesi'ne girmiştim Bir ay sonra, 25 Haziran 1950 tarihinde harp çıktı Okul kapandı ve herkes savaşa gönderildi Ben de askerlik yapmak mecburiyetinde kaldım Ve askerliğimi yaparken İngilizce tercümanı olarak 8 Ordu tarafından, Türk Tugayı'nda görevlendirildim, Türklerle beraber harbe girdim ve 1950'den 53'e kadar bütün şiddetli muharebelere katıldım “Türk Tugayı'nın savaştığı 3 yıl, Kore Harbi tarihinin en ışıklı, şanlı sayfasını teşkil ediyor Çünkü Türk Tugayı ve Türk askerlerine şahit olan ve sağ kalan tek kişi benim Şehit de gördüm, omzumda asker de taşıdım Dolayısıyla Türk askerlerinin ne yaptığını en yakından bilen Koreli benim Türk askerleri sadece kahramanca savaşmadılar İnsanlık için dünyada bilinmeyen ama benim özetleyebileceğim bir husus var “Kuvvetle bahsetmek isterim ki Kunuri Savaşı'nda, Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'ın 100-150 km kuzeyindeki Kunuri bölgesindeydik ve kasım ayında Türk Tugayı'yla birlikte oraya girdik Tahsin Yazıcı Paşa vardı ve ben 2 Tabur'daydım Komutanım Mithat(?) binbaşıydı Onunla birlikte savaşa girdim ve 27 Kasım'da 1 milyon kişilik Çin ordusu Kuzey Kore'nin yanında savaşa girdi Çin taarruzu başladığı sırada biz de Kunuri'ye girmiştik Aslında biz bir çemberin içine düşmüştük 27 Kasım'dan 29 Kasım'a kadar 2 gece 3 gün süngüyle muharebe yaptık Türk askerlerinin verdiği Kore'deki kayıpların yarısından fazlası bu iki gecede verildi Çünkü bu karşı karşıya bir savaş değildi Çembere alınmıştık ve çemberi yarmak için süngüyle harp ediyorduk Benim de 2 Tabur'da olduğum sırada yapılan en şiddetli muharebe Kunuri Muharebesi'ydi 5 bin kişilik Türk Tugayı'nı saran Çin askerleri, aşağı yukarı 4 Tümen yani 40 binden fazla idi Biz durumu bilmeyerek çemberin içine girmiştik Eğer Türk askeri olmasaydı, burada çok kahramanca savaşıp çemberi aşmasaydık yanımızdaki Kore 2 Kolordusu, Amerika 2Tümeni ve 25 Tümen, hepsi mahvolmuştu Türk Tugayı bu çemberi aştığı için 2 gece 3 gün zaman kazanarak geri çekilmeye başladı “BM üyesi ülkelerden farklı olarak Türkler, hem savaştılar hem de harp sırasında yetim kalan, annesiz babasız kalan çocuklara acıyarak onları doyurdular ve kalacak yer verdiler O zaman Türk Tugayı tarafından kurulan Ankara Okulu'nun 50 kadar öğrencisi vardı Bu 50 kişiden 30 küsuru günümüzde Seul civarında yaşıyorlar ve 60'lı yaşlarının sonundalar Bir yanda kanlı bir savaş varken bir yandan da kimsesiz çocuklara insanlık gösteriyorlardı Bu hiçbir devletten görmediğimiz bir şeydi Bu beni çok etkilemiştir O yüzden Türkler büyük insanlardır Tarihî olarak Osmanlı Devleti'nin torunlarısınız o ayrı bir konu fakat savaş zamanında Türklerin gösterdiği insanlık çok değerliydi Her zaman herkese söylüyorum; Türkler büyük bir millettir!” Ekrem Saltık - YediKıta Dergisi
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar NFK GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
|