Halat Düğüm |
05-02-2008 | #1 |
djdem
|
Halat DüğümHALAT VE DÜĞÜM Yazar: Erbakan ile 28 Şubatçı akıldaneler elbirliği edip, saç örgüsü gibi birbirine dolanmış toplumsal, kültürel ve siyasî ‘halat’ın ortasına bir ‘düğüm’ attılar Düğümün adı, imam-hatip ve türban Dünya ve hayat görüşü, mizaç ve meşrebimize göre her birimiz bir ucuna geçtik ‘halat’ın ve aksi yönde çekip duruyoruz o günden beri Bizler çektikçe düğüm daha da sıkılaşıyor, köreliyor İki ucundan inatla çektiğimiz bu halatı, yavaş yavaş gevşetmeyi düşünmeliyiz artık Gevşetince de çözemeyiz bu düğümü, ama hiç olmazsa daha da ‘kütükleşmez’ Çekmeye devam edersek ne olacağı belli, bir gün gelecek bu ‘halat’ kopacak Artık ‘düğüm’ü hangi tarafta kalır, onu bilmiyoruz Bu ‘mecazî’ ifadelerle ‘ne’ mi demek istiyorum? Arzedeyim: Bu gidişle ya ‘muhafazakâr’lar, laik cumhuriyeti ve ardından da devleti tahrip edecek, ya da ‘laik cumhuriyet’ ‘muhafazakârlar’ı kıracak(!) Niçin ve nasıl mı? Mümkün mertebe basitleştirerek ve ‘politika’nın dilinden temizleyerek ifade etmek daha anlaşılır ve işe yarar olacaksa şayet, her iki ‘fâciâ’ya da ‘gözlüksüz’ bakmaya çalışalım: 1) Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM’nin aleyhte kararları yüzünden ‘muhafazakâr’ Türklerin büyük çoğunluğu ‘din’ algılamalarını, görünür bir gelecekte değiştirmeyeceklerine göre, ‘laik cumhuriyeti tahrip edecek’ bu muhafazakârların büyük kısmını da ister istemez ‘Türkler’ oluşturacak Pekiyi, ‘muhafazakâr Türkler’ bu ‘rejim’ ve devleti tahrip edip de yerine neyi koyacaklar? Hangi tür diktatörlükte daha mutlu ve güvenli yaşayabilecekler? ‘Mutlu ve güvenli’si şöyle dursun da, acaba sadece ‘yaşayabilecekler’ mi? (‘Yıkıp-yapma’sı o kadar kolay mı? Gecekondudan değil, yegâne gerçek Türk Cumhuriyeti ve onun sahibi olan ‘devlet’ten bahsediyoruz, ‘devlet-i ebed müddet’ten!) 2) Laik Cumhuriyet, ‘muhafazakâr Türk’ yurttaşlarını ‘kırarak’, kırmayarak kaybedince, ‘teminat’ını, bir avuç ateistle ‘birkaç avuç’ homoseksüele mi, yoksa hepsi bir torbayı zor doldurur Helsinki yurttaşı ile ‘Ermeni muhipler cemiyeti’ne mi yükleyecek? İman ve ahlâkını kaybetmiş, tarih şuurundan ‘kurtulmuş’ bir Türklük, kadın tüccarları ile zehir tâcirlerinden başka kimin işine yarayacak? Bu arada, hadi rejimi kurtardık diyelim, devleti ve peşinden de memleketi kaybedersek ne halt edeceğiz? Elimizde kalan ‘laik Cumhuriyet’i, Birleşmiş Milletler idaresine mi terkedeceğiz, ‘Avrupa’nın Orta-Doğu’daki İsviçre Kantonu’ gibi süsleyip püsleyip ‘yabancı damat’ bulmak için ‘görücü’ye mi çıkaracağız? (Bazılarına sorarsanız bunun sakıncası yoktur Nasıl olsa, ‘yabancı damat’ları da ‘yabancı ortak’ları da bir hayli kanıksadık Hani ‘Dünyalı’laşıyoruz ya! Bizim ‘Çiçek Pasajı cemaati’nin meşrebine mi sığmayacak ‘mezheb’ine mi?) ‘Muhterem’ler ve ‘Sayın Bay’lar, bu inatlaşmadan, karşılıklı olarak gelin vazgeçelim, isterseniz Anlaşılmıştır ki, bizler toplum ve elitler olarak şu anda böyle ‘kördüğüm’leri oraya buraya zarar vermeden çözebilecek akıl ve yetenekten mahrumuz ‘Akıl ve yetenek’, ne gayretle mümkündür, ne de ‘iman tazelemek’le ‘Nasip’ işidir Görünen o ki, şu halimizle bu konuda pek ‘nasipli’ olduğumuz söylenemez Öyleyse sabır, teenni ve temkin yolunu deneyelim; bu bize akl-ı selim ve fikr-i selim için vakit kazandırabilir Bizden sonrakilere şans tanıyalım Onların akıl ve yetenekleri için fedakârlık etmeyi düşünebiliriz Belki de yapmamız gereken en doğru şey budur İnşallah, bizden daha ‘nasipli’ de olurlar Bunun için dua etmeliyiz Yoksa bizim düşünüş ve davranış tarzımızla ciddî hiç bir problemin çözüleceği yok En sevdiğimiz ve en kolay koşulduğumuz iş bu tür ‘halat’ yarışları Yalnız, şu var ki, bu sefer iş kötü! ‘Düğüm’ü çözeceğiz diye, geçtik iki ucuna ‘halat’ın ve o kadar çektik ki, düğüm, ‘kördüğüm’ oldu ‘Halat’ da koptu kopacak, maalesef mustafa çalık
__________________
nO sEvGiLi No dıRdıR onLine şamaTa onLine gıRgıR ORTAMIN BİTTİĞİ YERDE BİZ BAŞLARIZ TARZIMIZ İÇİN ÖLÜR ŞEKLİMİZ İÇİN YAŞARIZ!!!… |
|