Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Kişisel Gelişim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğru, düşünce

Doğru Düşünce

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğru Düşünce



Eleştirmek - Eleştiri - Muhalefet Fikirler - Bilgi ve Fikir

Eleştirmek geliştirmek içindir Bizde ise eleştiri muhalefet olarak görülür ve asla iyi niyetle bağdaştırılamaz Asırlar boyu muhalefet bir “muvazene-i adalet unsuru” olarak değil, “ulu’l-emre” itaatsizlik, büyüklere, idarecilere saygısızlık ve sapıklık, yani doğru yoldan çıkmışlık olarak görülür Bunun için muhalefete asla tahammül edemeyiz, eleştiriyi kabul edemeyiz ve hemen -sanki yaptığımız kesin doğru gibi- kendimizi müdafaa etmeye başlar en küçük bir tenkidi kendimize hakaret kabul ederiz



Gerçekte ise tenkit düşmanlığın değil, dostluğun; nefretin değil, sevginin; yanlışa teşvikin değil, yanlıştan kurtarmanın; ilginin ve yardımın ifadesidir Yanlış giden birine doğru gidiyorsun demek ona ihanet etmek, onu felakete sürüklemek değil midir? Sana yanlışını gösteren birine teşekkür edip minnet duymak gerekmez mi? Büyük üstad “birisi benim boynumda veya koynumda bir akrep var diye uyarsa, ona minnet duyarım” demiyor mu? “Sana yanlışını söyleyen senin gerçek dostundur” demiş atalarımız Bu güzel prensiplere ne kadar değer veriyoruz?



Ama ne var ki garazdan kaynaklana ölçüsüz ve ezilmişliğin ifadesi olan “ağzını açıp gözünü yumma” şeklindeki hissi ve yıkıcı tenkit fikirsizliğin, seviyesizliğin ifadesi olduğu için elbette değersizdir; ama on da aynı seviyesizlik ve aynı hissiyat ile mukabele edilmemelidir



Eleştiriler ve karşı fikirler yıkıcı değil, yapıcı; yoldan çıkarıcı değil, yol gösterici; çaresizliği değil çıkış yolunu gösterici nitelikte olmalı, içerisinde bilgi ve fikir kırıntıları taşımalıdır Bilginin, çarenin göstergesi olmalıdır Bir şeyi eleştirenin eleştirisine değer katan şey bilgidir ve çare göstermesidir Bu iki unsurdan yoksun olan bir tenkidin elbette bir değeri de yoktur



Düşüncelerimiz bilgimizin ve aklımızın ürünü olmalıdır Bu bakımdan eleştirinin yöneliş şekli kadar, hedefi ve konusu da önemlidir Aklın devreden çıktığı, bilgiye dayanmayan, tamamen hissi bir düşünce de bize fayda sağlamaz Pratikte uygulama imkânı olmayan çok ideal ve ulaşılamaz efsanevi hedefleri yansıtan düşünceler de gerçekçi olmaktan uzaktır



Bir yöneticiyi adalete sevk eden halkın idarecileri eleştirme hürriyeti ve yanlışı söyleyebilme cesaretidir Hz Ömer’i (ra) adil yapan sır, haklın adil olması, adaleti sevmesi ve bu konuda Hz Ömer’e (ra) yardımcı olmasıdır Hz Ömer’in (ra) de muhalefete ve eleştiriye açık olması adaletine yardımcı olmuştur Nitekim Hz Ömer (ra) “Benim haktan ayrıldığımı görürseniz, kılıçlarınızla doğrultunuz” sözü onun muhalefete ve eleştiriye ne derece açık olduğunun en büyük ölçütüdür



Her şeyden önce yüce Allah'ın insanlığa örnek olarak gönderdiği, kâinatı kendisi için yarattığı peygamberimiz (sav) bu konuda en güzel örnektir Her işini istişare ile yapan, insanlara değer verdiğini, onların sözlerine, eleştirilerine, önerilerine değer vermekle gösteren peygamberimiz (sav) akla ve pratiğe uygun, maslahata muvafık olan bütün fikir ve düşüncelerin yanında olmuş, çoğu zaman kendi fikrinden vazgeçerek sahabenin fikrine ve görüşüne uymuştur Kendisine yol gösteren ve akıl verenlerin aklın hiçe saymamış ve “siz ne bilirsiniz” dememiştir Biz bu konuda peygamberimizi ne derece örnek alıyoruz? Bunun eleştirisini ve muhasebesini yapmamız gerekir



Hulefâ-i Raşidin (ra) peygamberimizi kendilerine örnek aldıkları için adil birer idareci olabildiler ve halkı memnun ettiler Yoksa idarecilikleri atalarından, geleneklerinden kaynaklanan tecrübe ve kültüre dayanmıyordu



Şurası bir gerçektir ki eleştirinin olmadığı yerde “nemelazımcılık” vardır; akıl yoktur Aklını çalıştıran insanlar da yoktur Bu durumda elbette samimiyet ve ihlâs ta yoktur “Ne hali varsa görsün, nereye kadar giderse gitsin, bana dokunmasın da ne yaparsa yapsın” düşüncesi vardır Bu durumda samimiyetin ifadesi, gelişmenin motoru olan hürriyet ve yardımlaşma olabilir mi? “Hikmetinden sual edilmez” büyüklerin ve idarecilerin davranışları körü körüne kabul ve taklit edilirse orada yeniliğe ve gelişime yer yok demektir Çünkü akıl yok ve samimiyet yoktur



Bu hususta en güzel yaklaşımı Bediüzzaman göstererek bize örnek olmuştur “Benim sözümü, ben söylediğim için değer vererek kalbe koymayınız Belki ben de müfsidim veya bilmeyerek ifsat ediyorum Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz Mihenge, ölçüye vurunuz Altın çıkarsa koynunuza alınız, bakır çıkarsa çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız ve bana gönderiniz” demektedir



Eleştiriye bundan daha güzel bir yaklaşım tasavvur edilebilir mi? Karşıt görüşe bundan daha güzel bir kabul düşünülebilir mi? Büyükler kutsal oldukları, için büyüklük vasfını almadılar; bilakis eleştiriye açık oldukları, yanlışlarını kabul ettikleri, insanların fikirlerine değer verdikleri ve akıllarına hitap ettikleri için kutsal oldular ve büyüdüler





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.