Aruz Kalıplarıyla İlgili Uygulamalar |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Aruz Kalıplarıyla İlgili Uygulamalar1 Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün Saçma ey gö/z eşk[i]den gön / lümdeki od / lare su _ _ _ / _ _ _ / _ _ _ / _ _ Kim bu denlü / tutuşan od / lare kılmaz / çâre su _ _ _ / _ _ _ / _ _ _ / _ _ Fuzûlî 2 Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün Dinle neyden / kim hikâyet / etmede _ _ _ / _ _ _ / _ _ Ayrılıklar / dan şikâyet / etmede _ _ _ / _ _ _ / _ _ Nahifî 3 Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün (Fâilâtün) (Fa'lün) Hani ol gül / gülerek gel / diği demler / şimdi _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Ağlarım hâ / tıra geldik / çe gülüştük / lerimiz _ _ _ / _ _ / _ _ / _ Mâhir 4 Feilâtün / Feilâtün / Feilün (Fâilâtün) (Fa'lün) Ne Süleymân / ne Selîm'in / kuluyuz _ _ / _ _ / _ Hazret-i Rab / b-i rahîmin / kuluyuz _ _ _ / _ _ / _ Esrar Dede 5 Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün Anı hoş tut / garîbindir / efendi iş / te biz gittik _ _ _ / _ _ _ / _ _ _ / _ _ _ Gönül derler / ser-i kûyun / da bir dîvâ / nemiz kaldı _ _ _ / _ _ _ / _ _ _ / _ _ _ (Hayâlî) 6 Mefâîlün / Mefâîlün / Feûlün Geçer firkat / zamânı böy / le kalmaz _ _ _ / _ _ _ / _ _ Sağ olsun sev / diğim Mevlâ / kerimdir _ _ _ / _ _ _ / _ _ Nâilî 7 Mefâilün / Feilâtün / Mefâilün / Feilün Cihânda â / şık-ı mehcû / r[ı) sanma râ / hat olur _ _ / _ _ / _ _ _ / _ _ Neler çeker / bu gönül söy / lesem şikâ / yet olur _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Şeyhülislâm Yahya 8 Mef'ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün Ağlatma / yacaktın yo / la baktırma / yacaktın _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Ol va'de / -i tekrâr[ı] / -be-tekrârı / unutma _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Esrar Dede 9 Mef'ûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün Gül hasre / tinle yolla / ra tutsun ku / lağını _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Nergis gi / bi kıyâme / te dek çeksi / n intizar _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Bâkî ----------------------------------------------------------------------- Aruz, Arap Edebiyatı'nda manzum sözlerdeki ahenk ölçülerini öğreten ilmin adıdır Hecelerin uzunluk ve kısalıklarına göre düzenlenmiş bir vezindir Bu vezin Arap'lardan İran'lılara, onlardan da bize geçmiştir İranlılar İslâmiyet'i kabul edince, Arap kültürünün de büyük tesiri altında kaldılar Şiirde, Arap'ların kullandığı nazım ölçüsü olan aruz'u kullanmaya başladılar Ancak Arap'ların kullandıkları aruz ölçüsünü olduğu gibi kabul etmediler Kendilerine göre bir ayıklamaya tabi tutarak kulaklarına hoş, tabiatlarına uygun gelenleri seçtiler ve kullandılar Aruz vezni, 5-11 inci yüzyıllarda Hakaniye Türkçesi'ne, 7-13 üncü yüzyıllarda Anadolu Türkçesi'ne, 8-14 üncü yüzyıllarda Çağatay ve Azeri Türkçesi'ne girmiş ve zamanımıza kadar bir çok şiirler yazılmıştır 11-17 inci yüzyıllar arası ve sonrası bu vezinde edebiyatımızın (Anadolu Türkçesi dönemi) bazı aruz şairleri ile bazı halk şairleri birbirlerinden karşılıklı olarak etkilendiler Bir kısım divan şairleri hece vezniyle, bir kısım saz şairleri de aruz vezniyle şiirler söylediler Milli Edebiyat döneminde ve zamanımızda ise şairler aruz veznini bırakarak hece veznine ve serbest tarza yöneldiler Aruzda heceler uzun ve kısa olarak ikiye ayrılır Uzun heceler çizgi (-), kısa heceler nokta () ile gösterilir Uzun ve kısa heceler çeşitli biçimlerde yan yana gelerek kalıpları oluşturur Bu kalıplar yan yana geliş biçimlerine göre, failatün, failün, mefailün ve benzeri değişik adlarla anılır Aruz ölçüsüyle şiir yazmak için sözcükleri bu kalıplara uydurmak gerekir Aruzda sözcükleri ses özelliklerini bozmadan kullanmak her zaman olanaklı değildir Bu yüzden heceleri kimi zaman uzun, kimi zaman da kısa okumak gerekir Sık rastlanan bu iki duruma imale (uzun okuma) ve zihaf (kısa okuma) denir Zihaf, aruzda kusur sayılır Aruz ölçüsünde hece ölçüsündeki duraklar yoktur Dizelerdeki hece sayıları eşit olmayabilir Dize sonlarındaki heceler kısa da olsa uzun kabul edilir Aruzda bir sözcük sessiz biter, ondan sonra gelen sözcük sesli harfle başlarsa, bu sesli harf birinci sözcüğün sonundaki sessiz harfi kendisine çeker Böylece birinci sözcüğün sonundaki sesiz harfle biten uzun hece kısa hece durumuna gelir Bu duruma da vasl (ulama) denir |
Aruz Kalıplarıyla İlgili Uygulamalar |
10-09-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Aruz Kalıplarıyla İlgili UygulamalarAçıklama 3:Yazar: Yrd Doç Dr Canan İleri Aruz Ölçüsü Aruz ölçüsünde ahenk, şiirin dizelerindeki hece sayısına, yapısına ve durağına bağlı denklikle sağlanır Bu demektir ki aruz ölçüsünde dizedeki hece sayısının ve duraklarının denkliğinin yanı sıra hecelerin açık ya da kapalı oluşları da göz önünde tutulur Bu durum Arap dilinin özelliğinden kaynaklanır Araplar fa'ale sözcüğünün türevleri olan fa'lün, fâ'ilün, fa'ilâtün, fe'ilün, fe'ilâtün, fe'ûl, fe'ûlün, mefâ'ilün, müstef'ilâtün sözcükleriyle (tef'ileleriyle) bahr denilen aruz kalıpları oluşturmuşlardır Arap aruzunda on dokuz bahr vardır Her bahr için ayrıca kalıplar türetilir Arap aruzu çok zengindir Farslar aruzu Araplardan almış, Farsçanın özelliklerine uydurmuşlardır Türkler de Farslardan aldıkları Acem aruzunu işleyerek, Türk aruzunu oluşturmuşlardır Türk aruzunda bu kalıplardan altı tanesi çok kullanılır Şeyh Galip kalıp sayısını dokuza çıkarmıştır Aruza göre kaç türlü hece vardır? Aruzu anlamak için Arapçanın hece yapısını bilmek gerekir Arapçada temel olan ünsüzlerdir Arap Alfabesinde ünlü olarak yalnız elif vardır; â harfine karşılıktır vav hem v hem de û yerine kullanılır; ye ise hem ye hem de î yerine kullanılır Ancak kelimedeki ünlü kısa ise harfle de gösterilmez, ünsüzün üstüne ya da altına hareke konulur Arapçada temel olarak iki türlü hece vardır: açık hece, kapalı hece Açık hece ünlüyle biter, kapalı hece ünsüzle biter Bunlar da ünlülerinin uzun ya da kısa oluşuna göre ayrılır; böylece Arapçanın hece türü dörde çıkar Türkçede iki türlü açık hece vardır; bir ünlüden oluşan açık heceler (a, e, ı, ü), bir ünsüz + bir ünlüden oluşan açık heceler (sa, ne li, to) Aruzda Türkçenin açık heceleri kısa açık hece sayılır, değeri yarım sestir Bunlara benzer heceler Arapça ve Farsçada da vardır Türkçede uzun ünlü yoktur; Arapça ve Farsçada vardır Ya bir uzun ünlüden kurulmuş ya da bir ünsüzle bir uzun ünlüden kurulmuş hecelerdir Her ikisinin de değeri tam sestir Aruz uygulamasında ( _ ) ile gösterilir: â, î, û; mâ, rî, bû Türkçede dört türlü kapalı hece vardır; bir ünlü + bir ünsüzden oluşan kapalı heceler (el, iş, or, ut), bir ünsüz + bir ünlü + bir ünsüzden oluşan kapalı heceler (say, der, lir, doy), bir ünlü + iki ünsüzden oluşan kapalı heceler (alt, ilk, ört, üst), bir ünsüz + bir ünlü + iki ünsüzden oluşan kapalı heceler (Türk, dört, kırk, dinç, vanç) Aruzda Türkçenin bu kapalı heceleri hep bir tam ses değerindedir Arapça ve Farsçada uzun ünlülü kapalı heceler vardır; bir uzun ünlü + bir ünsüzden oluşan kapalı heceler (âb, âf, ûd), bir ünsüz + uzun bir ünlüden oluşan kapalı heceler (kâ, dî, bû, bî), bir ünsüz + uzun bir ünlü + bir ünsüzden oluşan kapalı heceler (mâr, yâr, bûy, şîr), bir ünsüz + bir uzun ünlü + iki ünsüzden oluşan kapalı hecelerdir (dôst, pôst) Aruz uygulamasında bu heceler kimi zaman bir, kimi zaman bir buçuk ses değerindedir, bir buçuk ses değerinde olanlar ( _ ), ( _ ) ile gösterilir: mâr, sîm, hûn Aruzda Kalıplar Bu açıklamalara göre aruzda kalıp parçaları (tef'ileler) şöyle gösterilir: fa'lün: ( _ _ ) : ma'lum (mâlum), saygın fâ'ilün: ( _ _ ): kâtibân, mâvi kuş fa'ilâtü: ( _ _ ) : dizlerinde, gözlerinde fa'ilâtün: ( _ _ _ ) : nâzenînin, gelmiyorsun fe'ilün: ( _ ): gazelin, yakamoz fe'ilâtün: ( _ _ ) : şerefinden, sokağından fe'ûl: ( _ ), ( ) : elîm, çetin fe'ûlün: ( _ _ ): Muhammet, çocukluk mef'ûlü: ( _ _ ) : paymâne, gönlümde mef'ûlün: ( _ _ _ ) : nâşâdın, Mehmetçik mefâ'ilü: ( _ _ ): şehinşâhı, bahârında mefâ'ilün: ( _ _ ): mürüvvetin, iniş yokuş Bu kalıp parçaları birleştirilerek aruz kalıpları (bahr) oluşturulur Bu kalıplar da düz kalıplar, yarı karışık kalıplar ve karışık kalıplar olmak üzere üç türlüdür 1 Düz Kalıplar Pek çok kalıp vardır: Feilâtün feilâtün feilâtün feilün, fâilâtün fâilâtün fâilün, fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün, feûlün feûlün feûlün feûl, mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün, mefâîlün mefâîlün mefâîlün feûlün, müstefilün müstefilün müstefilün müstefilün gibi Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayri (Fuzûlî) _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Feilâtün / feilâtün / feilâtün / fa'lün Eşin var, âşiyânın var, bahârın var ki beklerdin (Mehmet Akif Ersoy) _ _ _ / _ _ _ / _ _ _ / _ _ _ Mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün Şu bakır zirvelerin ardından (Ahmet Haşim) _ _ / _ _ / _ _ Feilâtün / feilâtün / fa'lün 2 Yarı Karışık Kalıplar Mefâilün feûlün mefâilün feûlün, mef'ûlü mefâîlün mef'ûlü mefâîlün, mütefâilün feûlün mütefâilün feûlün vb kalıplar bulunmaktadır Yine zevrak-i derûnum kırılıp kenâre düştü (Şeyh Galip) _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Mütefâilün feûlün mütefâilün feûlün 3 Karışık Kalıplar Feilâtün mefâîlün feilün, mef'ûlü mefâilün feûlün, mef'ûlü mefâilü feûlün, mefâilün feilâtün mefâilün feilün, mef'ûlü fâ'ilâtü mefâ'îlü fâ'ilün Derdin nedir gönül sana bir hâlet olmasın (Nedim) _ _ / _ _ / _ _ / _ _ Mef'ûlü / fâ'ilâtü / mefâ'îlü / fâ'ilün Bugün açız yine evlâtlarım, diyordu peder, (Tevfik Fikret) _ _ / _ _ / _ _ / _ Mefâilün / feilâtün / mefâilün / feilün Akşam, yine akşam, yine akşam (Ahmet Haşim) _ _ / _ _ / _ _ mef'ûlü mefâîlü fe'ûlün Aruz ölçüsünün kuralları nelerdir? Aruzun Kuralları Aruz ölçüsünün kuralları hece ölçüsünden ayrıdır Bunlar şunlardır: Aruz ölçüsü ile yazılmış bir dizeyi vezin kalıplarına göre ayırmaya takti denir Bu ayırmada sözcük değil, hece göz önünde bulundurulur Kalıp, sözcüğü bir hecesinden bölebilir Aşağıdaki örnekte çeşmime sözcüğü ölçü gereği çeş mime olmuştur: Bağa sensiz / varamam çeş /mime âteş / görünür (Neşatî) Fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün Mısraların son heceleri açık da olsa uzun hece sayılır: Mehtâbı sürükledik sularda (Yahya Kemal) Mef'ûlü mefâilün fe'ûlün Farsça tamlamalarda bulunan tamlama i' si, ölçüde uzun okunması gerekiyorsa uzun, kısa okunması gerekiyorsa kısa okunur: Hayât-ı tâze ömr-i câvidansın (Nedim) mefâîlün mefâîlün fe'ûlün Şimdi ay bir serv-i sîmindir suda (Faruk Nafiz Çamlıbel) Fâilâtün fâilâtün fâilün İki yarım ses, bir tam sese eşit sayılır, bu nedenle kimi zaman feilün ( _ ) kalıbı fa'lün ( _ _ ) olur Gece, Leylâ'yı ayın on dördü, Fe'ilâtün fe'ilâtün fa'lün Dedi "Tenhâda bu ses nolsa gerek," (Yahya Kemal) Fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün Fe'ilâtün ( _ _ ) kalıbıyla başlayan şiirlerin kimi dizelerinde baştaki fe'ilâtün kalıbı fâ'ilâtün ( _ _ _ ) olur Geçen akşam eve geldim Dediler: Seyfi Baba Fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün Hastalanmış yatıyormuş Nesi varmış acaba? (Mehmet Akif Ersoy) Fâ'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün Met (uzatma, kabartma): Uzun hecenin bir yerine bir buçuk ses değerinde uzatılmasıdır Met daha çok Arapça, Farsça sözcüklerde yapılır Fakat var, yok; az, çok gibi kimi Türkçe sözcüklerde de yapıldığı görülür Bir de sonu çift ünsüzle biten Arapça, Farsça, Türkçe sözcüklerde met yapılabilir Divan şiirinde met kusur değil, sanat sayılır Aşağıdaki örnekte yar hecesi bir buçuk ses değerindedir Yâr hem-sohbet olmazsa Fuzûlî ne acep (Fuzulî) Fâ'ilâtün fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün Sekti melih (ahenk kırıklığı, güzel durma): Şairler mef'ûlü mefâ'ilün fe'ûlün kalıbını kullanırken, en çok da mesnevilerde, şiiri tekdüzelikten kurtarmak için, arada bir, ilk kalıbın sonundaki -lü ile ikinci kalıbın başındaki me- açık hecelerini birleştirirler Böylece mef'ûlü mefâ'ilün fe'ûlün kalıbı mef'ûlün fâ'ilün fe'ûlün olur Bir yoldu parıldayan gümüşten, Mef'ûlü mefâilün fe'ûlün Gittik bahs açmadık dönüşten (Yahya Kemal) Mef'ûlün fâ'ilün fe'ûlün Aruzun Sorunları Aruz ölçüsü sözcükteki kapalı ve açık hecelerinin belli bir düzen içinde alt alta gelmesiyle oluşan bir ahenk içerir Bu nedenle Türkçe sözcükleri aruz kalıplarına uydurmak güçtür Türkçeyi aruzla bağdaştırabilmek için, birkaç küçük hile yapılır; bunlara aruzun sorunları denir 1 İmale (Çekme) Aruz ölçüsünde hiçbir zaman üç açık hece yan yana bulunmaz Bu, Arap dilinin özelliğinden kaynaklanan bir kuraldır Türkçede bol bol açık hece vardır Bu nedenle Türkçe sözcükleri aruz kalıplarına uydurmak için kimi zaman açık bir hece uzatılarak kapatılabilir Buna imale denir Divan ve Tanzimat şiirinde imale kusur sayılmamıştır Fakat Serveti Fünun ve sonrasında kusur olarak görülmüştür Ki gören dir zihî kara tarla (Şeyhî) Fe'ilâtün mefâ'ilün fa'lün 2 Vasl (Ulama) Dizedeki bir sözcüğün sonu ünsüzle bitiyor, kendinden sonraki sözcük ünlü ile başlıyorsa, vezin gereği ilk kelimenin sonundaki ünsüz, ikinci hecenin başına taşınarak aslında kapalı olan hece açılır Aşağıdaki örnekte güm ötsün sözcükleri arasında ulama vardır Felekler güm güm ötsün başına hum-hâneler dönsün (Bâki) Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün 3 Zihaf (Kısma) İmalenin tersidir Ölçü gereği Arapça ve Farsçadaki uzun hecenin kısaltılmasıdır Aşağıdaki örnekte lû hecesi bir ses değerinde iken kısa okunmaktadır Hâb-gâh eyler gazâle pehlû-yı şîr-i neri Fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâilün 4 Kasr (Kısaltma ve İnceltme) Ölçü gereği uzun bir heceyi kısaltmak ve ünlüsünü inceltmektir: şâh > şeh, mâh > meh, gâh > geh gibi Kasr, yine ölçü gereği İstanbul > Sıtanbul, Aristo > Risto sözcüklerinde yapılır Bunlar kusur sayılmaz; fakat dünyâ'nın dünye olması kusurdur Zâhid o meh-veş bir nûrdur kim Büttür demezsin îmân edersin (Şeyh Galip) Müstefilâtün müstefilâtün Bu şehr-i Sıtanbul ki bî-misl ü bahâdır Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır (Nedim) Mefûlü mefâîü mefâîü feûlün Aşağıdaki dizelerin aruz ölçüsüne göre kalıplarını bulmaya çalışınız Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Kafeslerde, camlarda pürihtizâz (Tevfik Fikret) Mevsim sonu öyle bir zaman ki Gâib bir mûsikiydi sanki (Yahya Kemal) |
|