Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Ekonomi / İktisat / İşletme

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dış, ekonomi, kapsamı, politikasının, tanımı

Dış Ekonomi Politikasının Tanımı Ve Kapsamı

Eski 05-07-2009   #1
yesimciwciw

Dış Ekonomi Politikasının Tanımı Ve Kapsamı



1 DIŞ EKONOMİ POLİTİKASININ KAPSAMI VE TANIMI
İçinde yaşadığımız yirminci yüzyılın ikinci yarısında hükümetlerin izlemiş oldukları ekonomi politikalarını kesin çizgilerle birbirinden ayırıp iç ve dış ekonomi politikaları olarak sınıflandırmak oldukça güç bir iştir Bu sebep)e, genel ekonomi politikası içinde dış ekonomi politikasının yeri ve önemini belirleyebilmek için, önce dış ekonomi politikasının sınırlarını açıklığa kavuşturmak gerekir
Dış ekonomi politikası, ülkedeki bütün ekonomik faaliyet)er)e yakından ilgili bulunmakta ve günlük yaşantımızın her döneminde etkisini göstermektedir Mesela, dış ticareti kısıtlayıcı bir hükümet politikası tüketicilerin ithal mallarına daha yüksek bir fiyat ödemelerine sebep olurken, liberal bir dış ticaret politikası uluslararası ihtisaslaşmanın sağlamış olduğu avantajlardan daha fazla yararlanılmasını mümkün kılmaktadır Aynı şekilde izlenen dış ekonomi politikası sonucunda ülke içi üretici)er ile ihracatçılar korunup bunların dış ülkelere daha fazla mal satmaları mümkün olabileceği gibi, bunun
tam tersi de söz konusu olabilmektedir Dış ekonomi politikasının kapsamını bu şekilde belirledikten sonra dış ekonomi politikasının tanımına geçebiliriz Profesör K Boulding dış ekonomi politikasını bir ülkenin yabancılarla olan ekonomik ilişkilerini düzenlemeye yönelik tek yanlı bir politika şeklinde düşünmektedir Gerçekten bu tanım çok genel ve kapsamlıdır Bu sebeple dış ekonomi politikasını, geniş ve dar anlamda olmak üzere ikiye ayırarak ele almakta yarar vardır Geniş anlamda uluslararası ekonomi politikası diğer bir deyişle dış ekonomi politikası, hükümetlerin ticaret ve üretim faktör)eri akışlarının yönüne, bileşim ve hacmine müdahaleye yönelik tüm faaliyetleri olarak tanımlanabilir Bu anlamda tanım, sadece tarife politikasını değil, fakat aynı zamanda hükümetin para ve maliye politikaları gibi genel ekonomi politikalarını da kapsamaktadır Özellikle para ve maliye politikaları dış ticaret ve yatırımlara büyük ölçüde etkide bulunma özelliğine sahip olduğundan dış ekonomi politikası ile yakından ilgilidir Mesela, tam istihdam gibi dahili hedeflere ulaşmak için alınan ekonomik kararlar, aynı zamanda ülkenin dış ekonomik ilişkilerine de yansımaktadır
Bu açıdan konuya yaklaştığımızda dış ticaret, dış yardım, dış yatırım ve ödemeler dengesi ile ilgili olarak alınan kararlar bir taraftan milli gelirin artması dağılımı ve seviyesi üzerinde çeşitli etkiler yaratırken, diğer taraftan istihdam seviyesi fiyatlar ve ülkenin diğer dahili ekonomi politikalarına yansımaktadır Bu karşılıklı etkilerden dolayı ekonomi politikasını tamamen iç ve dış diye ayırmaya imkan yoktur
Dış ekonomi politikasını, hükümetlerin dış ticareti iç, ve dış yatırımları sınırlaması, düzenlemesi, teşvik etmesi veya bunlara yol göstermesi olarak kabul edersek, dar anlamda uluslararası ekonomi politikası kavramına ulaşmış oluruz Fakat bu anlamda dahi olsa, bu politikanın ekonomi politikası ile olan yakın ilişkisini ihmal etmemek gerekir Dış ekonomi politikasını genel ekonomi politikasından soyutlamaya imkan olmadığına göre, bu politikanın genel ekonomi politikası ile tutarlı ve ona uygun olması doğaldır Dolayısıyla, dış ekonomi politikasının genel ekonomi politikası ile tutarsızlık göstermeyecek şekilde ve ona uygun bir biçimde düzenlenmesi zorunluluğu vardır

2 DIŞ TİCARETTE KORUMACILIĞIN NEDENLERİ
Dış ticarette koruyuculuğu savunanlar çok çeşitli faktörler üzerinde dururlar Bunların bir bölümü, ulusal güvenlik, iktisadi kalkınma, stratejik ticaret politikası ve dampingin önlenmesi gibi haklı görülebilecek nedenlere dayanır Diğer bir grup görüşler ise ancak belirli koşullar altında geçerlidir: Ulusal çalışma düzeyinin yükselmesi, ticaret hadlerinin iyileştirilmesi ve dış pazarlık gücünün artırılması gibi
Bazıları ise ulusal çıkarlarla ilgili olmaktan çok belirli meslek gruplarının özel çıkarlarını yansıtır Koruyucu politikalar, korunan endüstrilerde çalışanları dolaysız biçimde yararlandırır Bu bakımdan üretici gruplar, mevcut gümrüklerin kaldırılmasına şiddetle karşı çıkar veya gönüllü ihracat kotaları ve diğer kısıtlamalarla bağlı oldukları endüstrilere karşı korumanın artırılmasını savunurlar

21 Ulusal Güvenlik
Bir savaş sırasında, ekonomik maliyeti ne olursa olsun, ulusal savunma endüstrilerine sahip bulunmak gerekir Bu bakımdan, ulusal savunma ile doğrudan ilgili olan endüstrilerin kurulması ve geliştirilmesinde dış korumaya gerek vardır Ulusal savunma ile ilgili araç ve gereçlerin sağlanmasında dışarıya bağımlı olmanın sakıncaları konusunda her ülkenin siyasal tarihinden pek çok örnekler verilebilir
Aslında Adam Smith bile "savunma zenginlikten daha önemlidir" diyerek ulusal savunma amacıyla koruyuculuğu kabul eder Bununla birlikte yukarıda da belirtildiği gibi, ulusal güvenlik bakımından hiçbir ülke tam anlamıyla kendi kendine yeterli sayılamaz Büyük ülkeler de savaş sanayi için gerekli bazı hammaddelerden yoksundurlar Bu mallarda kendi kendine yeterli olmak, ancak savaştan önce yapılan stoklamalarla sınırlıdır Kısacası savaşta dayanma gücünü artıran ve askeri-siyasal nedenlerle kurulmasına karar verilen endüstrilerin dış rekabetten korunmasında zorunluluk vardır

22 Genç Endüstri Tezi

İktisadi kalkınma amacıyla devletin dış ticarete müdahalesini gerektiren önemli nedenlerden birisi genç endüstri tezi (infant industry argııment)dir
Bu görüşe göre, ilerde gelişip karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olacak endüstriler optimum üretim düzeyine ulaşıncaya kadar gümrük tarifeleriyle dış rekabete karşı korunmalıdırlar Tarihsel veya doğal nedenlerle başka ülkelerde daha erken kurulmuş bulunan bir sanayi dalı, o alanda yeni kurulacak olanlara göre bir üstünlük kazanır Bu, onun elde etmiş olduğu deneyim, teknik bilgi ve ölçek ekonomileri gibi gelişmelerin bir sonucu olabilir
Dolayısıyla doğal kaynaklar, işgücü ve piyasa gibi özellikler yönünden kurulması ülke koşullarına en uygun olsa bile, deneyimsiz genç endüstrilerin olgunluk çağına gelinceye kadar dış rekabetten korunmaları gerekir Bu yapılmazsa, yabancı firmaların rekabeti, daha çocukluk çağında gelişme fırsatı bulamadan onları boğacaktır
Uluslararası rekabet konusunda, genç endüstrileri henüz işin başındayken yıkmak için yapılan girişimlerin örnekleri pek çoktur Bir ülkeye işlenmiş ürün satan yabancı şirketler, kendilerine iyi bir pazar olduğu sürece söz konusu ülkede bu malların üretilmesini çıkarlarına uygun bulmayabilirler O nedenle pazar ülkedeki genç endüstriyi daha baştan baltalamak istemeleri olağandır
Genç endüstriler tezinde dikkati çeken bir nokta, koruyuculuğun sürekli değil, geçici olduğudur Koruma, endüstriye çocukluk çağını atlatıncaya kadar zaman

kazandırmaya yarar Maliyetlerin düşmesi içsel ve dışsal ölçek ekonomileriyle açıklanır Koruyuculuğun sağladığı şemsiye altında üretim hacmi genişledikçe, işçiler işi yaparak öğrenirler, daha gelişmiş teknikleri kullanmak olanağı doğar ve yönetim bilgisi ilerler Bunlar içsel ölçek ekonomileridir
Bunlardan ayrı olarak, endüstrideki firma sayısı arttıkça, teknik bilgi alışverişi hızlanır, kalifiye işçi sağlanması kolaylaşır ve ulaştırma, haberleşme, bankacılık vb gibi alt yapı tesisleri tamamlanır Firma dışından sağlanân bu gibi yararlara da dışsal ölçek ekonomileri dendiğini biliyoruz
Kısaca, bu tezde yeni kurulan endüstrilerin, optimum üretim hacmine ulaştıklarında sağlanacak içsel ve dışsal ekonomiler nedeniyle yabancı üreticilerle, rekabet edebilecek düzeye gelecekleri savunulmaktadır
Özetle, hükümet yetkililerinin koruma isteyen endüstrileri çok iyi değerlendirmeleri gerekir Üreticilerin, korumacılığın verdiği rahatlık içinde verimliliği artıracak yöntemleri uygulamada isteksiz davranmalarını önlemek için, maliyetlerdeki düşüşle birlikte gümrük tarifelerinin de indirilmesi yoluna gidilebilir Bu da korunan endüstriler üzerinde sınırlı bir hükümet denetimini gerekli kılabilir
Tarifeleri kaldırmanın bir yolu da bunları önceden belirlenen oranlarda aşamalı olarak indirmek ve belirli bir süre sonunda sıfırlamaktır Böylece, girişimciler tarifelerin gelecekte ne oranda düşürüleceğini bugünden bilecekleri için ona uygun hareket eder, yani maliyeti düşürücü yol veya yöntemleri araştırırlar Ancak bu ele alınacak endüstrinin özelliklerine göre değişebilecek bir olaydır; bu konuda genelleştirme yapmak güçtür
İktisadi kalkınma amacıyla koruyuculuğu gerektiren nedenler arasında genç endüstriler tezi tek faktör değildir Bunun yanında, ihracat piyasalarında istikrarsızlık, ticaret hadlerinin tarım ürünleri aleyhine dönmesi, özel maliyetlerin sosyal maliyetleri yansıtmaması gibi nedenler üzerinde de durulmaktadır Bütün bu durumlarda kaynak etkinliğini gözden uzak tutmadan, ekonomik yapıyı çeşitlendirecek ve sanayileşmeyi kolaylaştıracak bir koruyuculuk politikası izlemek gerekebilir

23 Stratejik Ticaret Politikası

Dış ticarette koruyuculuk lehindeki görüşlerden bir diğeri de oldukça yeni sayılan stratejik ticaret politikasıdır (strategic trade policy) Bu görüşe göre sanayileşmiş bir ülke, korumacı önlemlerle, gelecekteki hızlı büyümesi için kilit kabul edilen yarı geçişkenler, bilgisayar, iletişim araçları ve benzeri endüstrilerde karşılaştırmalı üstünlük yaratabilir Bunun için koruyucu dış ticaret önlemlerinden, sübvansiyon ve vergi önlemleri vb den geçici olarak yararlanılabilir Sözü edilen ileri teknoloji endüstrileri, yüksek risklerle karşı karşıyadır ve bu alanlarda ölçek ekonomilerinin gerçekleştirilebilmesi için büyük ölçekli üretimi gerektirirler Ancak başarılı olduklarında büyük ölçüde dışsal ekonomi sağlarlar
Kısacası, stratejik ticaret politikası tezine göre, ekonomide kilit endüstrilerin özendirilmesi dolayısıyla sağlanan dışsal ekonomilerden bütün ülke yararlanır ve böylece de gelecekteki büyüme olanakları arttırılır Görüleceği gibi, bu politika bir anlamda yukarıda incelenen genç endüstriler tezine benziyor; ama onun için kalkınmakta olan ülkeler için değil, sanayileşmiş ileri ülkeler için geliştirilmiştir Ayrıca, ondan farklı olarak ileri teknoloji endüstrilerine de uygulanır Bazı iktisatçılar, II Dünya Savaşından sonra Japonya nın sanayi ve teknoloji alanındaki başarısını büyük ölçüde, uyguladığı stratejik sanayi ve dış ticaret politikasına bağlarlar
Japonya da stratejik sanayi ve ticaret politikasının örnekleri 1950 lede çelik endüstrisinde, 1970 ve 1980 lerde yarı geçişkenlerde (semi conductors) görülmüştü Avrupa da ise 1970 lerde concorde süpersonik uçağı, 1970 ve 1980 lerde de Airbus uçaklarının geliştirilmesinde bu uygulamalara rastlanır ABD ye gelince, bilgisayar çipleri gibi birçok yeni üründe kullanılan yarı geçişkenler piyasasını 1970 lerde bu ülke elinde tutuyordu Japonlar 1970 lerin ortalarında başlayarak, AR-GEnin finansmanı, yatırımlara vergi kolaylıkları sağlama, hükümet-sanayi işbirliğinin özendirilmesi ve iç piyasanın dış rekabetten (ABD) koruması gibi yollarla bu endüstriyi geliştirme çabasına giriştiler Bu sürecin sonunda Japonlar 1980 lerin ortalarında, önce ABD nin yarı geçişkenler piyasasını, sonra da tüm dünya piyasalarını ele geçirdiler
Yukarıda açıklanan bu tez de bazı zayıf noktalar içermektedir Önce başarılı olabilecek, yani gelecekte büyük dışsal ekonomi doğuracak olan endüstrilerin seçimi, sonra da bunları destekleyecek uygun politikalara karar verilmesiyle ilgili sorunlar vardır



__________________





Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dış Ekonomi Politikasının Tanımı Ve Kapsamı

Eski 05-07-2009   #2
yesimciwciw

Cevap : Dış Ekonomi Politikasının Tanımı Ve Kapsamı



Ayrıca bir ülke stratejik ticaret politikası uygular ve bunda da başarılı olursa, bu başarı öteki ülkelerin pahasına sağlanmış olur Dolayısıyla onlar da aynı yola başvurabilirler Çok sayıdaki ülke, aynı zamanda bu tür politikalar uygularlarsa bu çabalar birbirini etkisizleştirir ve her birinin sağlayacağı yararlar çok sınırlı kalır

24 Dampinge Karşı Korunma
Gümrük tarifelerinin konulmasını gerektiren başka bir neden de yabancı üreticilerin yaptıkları dampinge karşı yerli üreticileri korumaktır Hemen hemen tüm ülkelerde yasalar dampingin önlenmesi için anti-damping vergilerinin konulmasını öngörür Gelecek bölümde damping konusunda daha ayrıntılı bilgi verilecektir

3 DIŞ TİCARET POLİTİKASININ AMAÇLARI

a Üretim ve kaynak açığını karşılama: Gelişmekte olan ülkeler kalkınmaları için gerekli olan, ancak kendileri üretemedikleri mal, hizmet ve kaynakları yurt dışından ithal ederler Yatırım malları ile ara malları, ham maddeler ve zorunlu tüketim maddeleri bu arada sayılabilir
Ayrıca çoğu az gelişmiş ülkeler yatırımların gerektirdiği sermaye fonlarını ulusal tasarruflarından karşılayamazlar Böylece yurt dışından sağladıkları fonlarla iç tasarruf açıklarını kapayabilir ve daha yüksek bir kalkınma hızı gerçekleştirebilirler Teknik işgücü açığı içinde olan bazı ülkeler de bu kaynaklan yurtdışından getirilerek ihtiyaçlarını giderebilirler Yine bu grupta düşünülebilecek bir faktör de teknolojidir Teknolojiyi üretenler birkaç sanayileşmiş ülkedeki büyük firmalardır Uluslararası ekonomik ilişkiler çerçevesinde gerekli teknolojiler dışardan ithal edilerek teknolojik gelişme hızlandırılabilir
b İç ekonomideki ürün fazlasına çıkış (pazar) sağlama: Dış ticaretin bulunmadığı bir ekonomide iç talep yetersizliği dolayısıyla, ülke kaynaklan eksik çalıştırılabilirler Bu, özellikle tarım ürünleri ve ham maddeler için söz konusudur Dış ticaretin doğurduğu talep artışları bu kaynakların kullanılmasına olanak sağlar
Başka bir deyişle, dış ticaretin yokluğunda üretim, grafik olarak üretim olanakları eğrisinin içinde bir noktada bulunur Ticaretle birlikte üretim de üretim olanakları eğrisi üzerinde yer alan bir noktaya taşınır, yani ekonomik etkinlik artar Kısacası, dış ticaret aksi durumda kullanılmayacak olan ham madde ve tarım ürünleri fazlalarına piyasa olanağı (vent for surplus) sağlar Nitekim, bu durumun örneklerine Güneydoğu Asya ve Batı Afrika'daki birçok az gelişmiş ülkede rastlanmıştır
c Geniş bir piyasa hacmi: Kapalı ekonomilerde üretim iç piyasa hacmi ile sınırlıdır Piyasa darlığı çoğu mallarda üretimin en etkin yöntemlerle yapılmasını yada en uygun teknolojilerin kullanılmasını engeller Çünkü özellikle kitlesel üretim teknolojileri, belli bir kapasitenin altında verimli olarak kullanılamazlar Böylece dış piyasalar için üretim, piyasâ darlığı engelini ortadan kaldırır
Geniş bir piyasa ayrıca, üretimde ölçek ekonomilerinden yararlanılmasına olanak sağlar Bunlar üretim hacmindeki artış dolayısıyla maliyetleri düşürücü yönde etki doğuran etkenlerdir Daha önce gördüğümüz gibi, firma içinden kaynaklananlar içsel ölçek ekonomileri diye adlandırılır Firmanın bağlı bulunduğu endüstrinin gelişmesi sonucu ortaya çıkanlar ise, dışsal ölçek ekonomilerini oluşturur
Geniş bir piyasa ayrıca ulusal yatırımları özendirerek ve dolaysız yabancı sermaye yatırımlarını ülkeye çekerek de kalkınmayı olumlu yönde etkiler
d Rekabet: Dış ticaret, yerli üreticileri yabancı üreticilerin rekabeti ile karşı karşıya getirir Bu da üretimde etkinliği artırır, teknolojiyi geliştirir ve iş bilen, becerikli işadamlarının ortaya çıkmasına neden olur Rekabetin olmadığı yerde tekelleşme eğilimleri başlar, verimlilik azalır ve kaynak israfı artar O bakımdan rekabet kaynak verimliliğini artırmanın etkili bir yolu olarak kabul edilir Bununla birlikte, yeni kurulan bir endüstrinin dış rekabete dayanabilmesi için belirli bir süre korunması gerekebileceği de hatırdan çıkartılmamalıdır

e İç piyasa talebini geliştirme :
Geniş bir iç piyasaya sahip olan Türkiye, Brezilya ve Hindistan gibi ülkelerde, önceleri ithal edilen yeni sanayi ürünleri, zamanla yurtiçi talebi genişletmiş ve bu şekilde söz konusu malların yurtiçinde etkin biçimde üretilmesine olanak sağlamıştır
f Ekonomik dinamizm: Dış ticaret sayesinde ülkeler birbirine yaklaşır, farklı ülkelerdeki tüketiciler diğerlerinin davranışlarından, ihtiyaçlarından, yaşayışlarından ve kullandıkları mallardan haberdar olurlar Böylece yeni ihtiyaçlar doğar, farklı kalitede mallar talep edilir ve ekonomik yapılanmada değişiklikler oluşur Bütün bunlar ekonomiye dinamizm kazandırır, kaynakların daha iyi kullanılmasına ve tüketici refahının artırmasına katkıda bulunabilir
Böylece, dış ticaretin yararlarına ilişkin özet açıklamalarda bulunmuş oluyoruz Belirtmek gerekir ki dış ticaretin kalkınmaya etkileri genellikle olumlu olmakla birlikte, bunların bazı zararlı yönleri de söz konusu olmaktadır Ancak bu durumda yapılması gereken ekonomiyi dış dünyadan soyutlamak değil, bu olumsuzlukları en aza indirecek önlemler almak biçiminde olmalıdır

4 DIŞ TİCARET POLİTİKALARI

41 İthal İkame ve İhracat Sanayiine Dayanan Kalkınma
Kalkınma stratejisinin tespitinde sanayileşme karşısında tarımın ve hizmetler sektörünün ne ölçüde ve öncelikle geliştirilmesi gerekeceğinin doğru bir şekilde tespiti, çok önemli olmakla beraber, tek başına yeterli değildir Bunun yanında ne tür sanayileşmeye yönelmek gerektiği de aynı derecede önemli ikinci bir tercih konusudur
En geniş hatlarıyla ve dış ödemeler dengesine etkileri açısından sanayii ve muhtelif sanayi sektörlerini iki kategori altında toplayabiliriz:
- İthal - ikame sanayii
- İhracat sanayii


42 İthal-İkame Sanayileşme

İthal-ikame, yani ithalatın yerine geçen sanayi, ithal edilen malların yurtiçinde imal edilmesini, böylece ithalatın azalmasını ve ithalatın azalması dolayısıyla dış ödemeler dengesinde döviz tasarrufu sağlanmasını hedef alır
Gelişmekte olan ülkeler için kalkınmanın süratlendirilmesinde, devamlı ve sürekli şekilde bir büyüme hızı temin edilmesinde en önemli engel ve kıt kaynak tasarruf açığı ve sermaye noksanı yanında, ve çok defa bunlardan daha da önemli olarak, döviz darboğazıdır Gelişmekte olan bir ülkede sabit sermaye yatırımlarının arttırılması için yatırım mallarının ithal edilmesine gerek vardır Çünkü, nispeten ileri teknoloji gerektiren ve büyük cesaretle çalışan yatırım malları sanayiini kurmak, kalkınan ülkeler için, kalkınmanın başlangıç safhasında mümkün değildir Ayrıca bu ülkelerde özellikle sınai üretimin yürütülebilmesi için önemli nispette ithal girdi, temel sınai mallar ve ara mallar veya parça kullanılır Tarımsal üretim için dahi, mazot, ilaç, kimyasal gübre veya hammaddeleri gibi, bir miktar ithal girdiye ihtiyaç vardır Bütün bu ithalatı yeterli ölçüde temin edecek döviz geliri ihracat ve turizm yoluyla sağladığı takdirde dış borçlanmaya gidilecektir Fakat dış borçlanmanın, dış borç taksit ve faizlerini ödeyebilmenin de bir hududu vardır Bu durumda dış ödemeler açığını daha da yükseltmemek üzere ithalatı kısmak gereği ortaya çıkar; yatırım hacmi ve üretim artışı, yani büyüme hızı düşürülür
Bir ülkenin ihracat hacmi ve buna bağlı olarak elindeki döviz imkanları ülkenin ekonomik gücünün kadar, uyguladığı dış ticaret politikasına da bağlıdır Burada söz konusu olan, kalkınan ülkenin ne derece dış piyasalara kapalı, iç piyasaya yönelik ve ithalat ve döviz tasarrufu sağlayan ithal-ikameci sanayileşme, veya ne derece dış piyasalara açık ve ihracat sanayiinin geliştirilmesine yönelik bir kalkınma stratejisi izlediğidir
Türkiye'nin Cumhuriyetin ilk yıllarında da uygulandığı gibi, sanayileşmemiş ülkeler, kalkınma hamlesinin başında ilk olarak ithal-ikame sanayiini geliştirmesi gerekecektir: İhracatı artırmak için kaynak yetersizliği içinde bulunan ve ithal-ikameci politikalar uygulayan ülkede sanayi, gümrük yasakları, miktar kısıtlamaları ve/veya yüksek gümrük vergileri yoluyla korumak zorundadır Yinede yeni kurulan ithal-ikame sanayii kısa süre içinde dış rekabeti karşılayabilecek ve hatta ihracata yönelebilecek alanlarda olmalıdır Bu şekilde kurulan bir sanayi sektörü kısa sürede rekabet gücü kazanır, koruma tedbirleri tedricen azaltılmak suretiyle tamamen kaldırılabilir ve bu sanayi sektörü zamanla ihracat sanayiine dönüşebilir Türkiye'de bunun bir çok örnekleri vardır Nitekim, Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında özellikle tekstil (pamuk ve yün iplik, dokuma ve konfeksiyon), cam ve kağıt sanayii temel tüketim ihtiyaçlarım yurtiçinden karşılamak ve dışa bağımlılığı azaltmak için kurulmasına rağmen bugün dokuma ve cam sana " önemli ölçüde ihracat yapmaktadır Ancak stratejik önemi olmayan ve ileride karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olamayacak yani hiçbir zaman rekabet edemeyecek sanayi kollarını süresiz şekilde korumak yani "mutlak himayecilik" doğru değildir Benzer şekilde, yüksek maliyetli ve verimsiz sanayi sektörlerini geliştirdikten sonra bu sefer bu sanayii kollarını suni ve yüksek

ihracat teşvikleriyle ihracata yöneltmek de aynı şekilde yanlış bir politika uygulamasıdır
Uygulanan ithal ikameci politikalar sektörün durumuna göre belli bir süre, yani sanayiinin dış dünya ile rekabet edebileceği bir düzeye gelinceye kadar devam etmeli, sürekli ve aşırı bir korumacılığa dönüşmemelidir Aksi halde dış ticaret ve ödemeler dengesi başta olmak üzere bir çok ekonomik sıkıntı kendisini göstermekte gecikmeyecektir Nitekim, Türkiye� de 1950'den 1980e kadar aşırı ölçüde ithal-ikame sanayileşme politikası izlenmiştir İhracat ve ihracat sanayiinin geliştirilmesi nispeten ihmal edilmiştir Bu nedenle de büyüme sık sık kesilmiş ve devalüasyon yapılması ve istikrar tedbirleri alınması gereği doğmuştur Sonuçta çok ciddi bir döviz darboğazı, dış ödemeler krizi ve enflasyonla karşı karşıya gelinmiştir Bu tecrübelerin ışığı altında, 24 Ocak 1980'de tüm ekonomi politikaları yeniden gözden geçirilerek aşırı ithal-ikame politikası terkedilmiş, ihracatın ve ihracat sanayiinin geliştirilmesine hız verilmiştir

43 İhracata Yönelik Politikalar

İhracata yönelik büyüme politikaları imal edilen sanayi mamullerinin önemli ölçüde dış piyasalara ihraç edilmesini ve döviz geliri sağlanmasını hedef alır Uzun süre mutlak himayecilik, aşırı değerlendirilmiş para ve düşük faiz politikaları uygulayan gelişmekte olan ülkeler sık sık ödemeler açığı kriziyle karşılaşmakta, yeteri kadar yüksek ve istikrarlı bir ekonomik büyüme sağlayamamaktadırlar Buna mukabil ihracata ve ihracatın geliştirilmesine dayana yahut dışa açık bir kalkınma stratejisi izleyen ülkelerin ise daha süratle büyüdükleri ve geliştikleri, dış ödeme sorunlarını bertaraf ettikleri, hatta dış ödeme fazlalıklarıyla dahi karşılaşabildiklerini görmek mümkündür
İhracatı geliştirmek, ihracata dayalı bir kalkınma stratejisi izlemek için şu politikalar uygulanmalıdır:
- Aşırı değerlendirilmiş para politikası yerine denge döviz kuru politikası izlemek gereklidir
- Mutlak himayecilik , gümrük yasakları ve miktar kısıtlamaları ve miktar kısıtlamaları ve yüksek gümrük vergileri yerine ancak geçici bir süreye inhisar etmek üzere ve geliştirilmekte olan sanayi sektörleri için himayeciliğe başvurmak , bahis konusu sektörün himayesini ise zamanla tedrici şekilde azaltmak ikinci önemli tedbiri teşkil eder
Düşük ve negatif faiz politikası yerine gerek kredi için pozitif reel faiz haddini enflasyon oranı üstünde tutmak ve enflasyon oranına bağlı şekilde ayarlamalar yapmak üçüncü tedbiri teşkil eder
Türkiye kuruluşundan itibaren, kalkınmanın başlangıç yıllarında, çok uzun bir süre kendisi için en uygun yol olan ithal ikameci sanayileşme politikası izlemiştir Atatürk döneminde kurulan dokuma, cam gibi sanayi kolları bugün en önemli sanayi mallarının ihracat kaynağını oluşturmaktadır Menderes hükümeti döneminde, özellikle 1954 yılından itibaren ve baş gösteren ciddi dış ödemeler sorunları karşısında, hükümet bilinçli bir şekilde ithal ikame sanayileşme stratejisini seçmiştir Bu strateji ile sanayi ve büyüme hızına yeni bir hız vermek yanında, döviz tasarrufu sağlamak ve ithalatı azaltmak suretiyle dış ödemeler açığını kapatmak veya azaltmak hedef alınmıştı Ancak sonu tam ,tersi olmuştur Bu tür politikalara daha sonra 1960�lı ve 1970'li yıllarda da devam edilmiştir Ancak montaj sanayiinin gerektirdiği ara malları ithalatı ve petrol krizleri sonucu yükselen dünya fiyatlan dış ödeme açıklarını hızla artırmış ve daha önce bahsettiğimi~ gibi 24 Ocak 1980 kararları ile dışa kapalı sanayileşme politikaları terk edilerek ihracata yönelik veya dışa açık politika uygulamasına geçilmiştir

5 KORUYUCU DIŞ TİCARET POLİTİKALARI


5I Gümrük Tarifeleri
Dış ticaret politikasının en eski ve en yaygın araçlarından birisi kuşkusuz ki gümrük vergileridir Bu vergiler ithal mallarının ülke sınırlarından girişi sırasın- da devletçe alınırlar "Tarife" deyimi ise çeşitli mallara uygulanacak vergi oranlarını gösteren listeleri ifade eder Gümrük vergileri normalde yasalara bağlı olduğundan parlamento faaliyetini gerektirir Ancak Türkiye'de olduğu gibi gümrük vergilerinin konulması, kaldırılması ve vergi oranlarının değiştirilmesiyle ilgili bazı yetkiler yasalarla hükümete de verilmiş olabilir
Tarifeler konusunda bağımsız hareket etmek ulusal egemenliğin doğal bir sonucu kabul edilir Böylece, ülkenin tek taraflı olarak koyduğu tarifelere "otonom tarife" adı verilir Ancak tarifelerin indirilmesi yönünde uluslararası işbirliğinin arttığı günümüzde, ülkeler iki veya çok yanlı anlaşmalarla da tarife oranlarını belirlemiş olabilirler Bu tür tarifelere "sözleşmeli" (akti) tarife denmektedir
Tarifelerin uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş olmasındaki amaç, tarifeleri indirmek veya tamamen kaldırmak, böylece de dünya ticaretini serbestleştirmektir İki veya çok yanlı anlaşmalarla tarife oranlarının belirlendiği durumlarda ülkeler, anlaşmaya üye olan ülkelere karşı tarifelerinde tek yanlı değişiklik yapma bağımsızlığını kaybederler Aynı durum gümrük birliği ve serbest ticaret anlaşması gibi iktisadi birleşme hareketlerinde de vardır Böyle bir birliğe giren ülkeler de birbirlerine karşı yaptıkları ticaretteki tarifeleri sıfırlarlar

__________________





Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Dış Ekonomi Politikasının Tanımı Ve Kapsamı

Eski 05-07-2009   #3
yesimciwciw
icon111

Cevap : Dış Ekonomi Politikasının Tanımı Ve Kapsamı



Bu arada, dünya ticaretinde büyük yeri olan ülkelerin, özellikle tarifeleri yükseltme yönünde hareket etme olanaklarının çok kısıtlı olduğunu da belirtmek gerekir Çünkü böyle bir hareket hemen hemen tüm diğer ülkeleri zarara uğratacak, dolayısıyla onlar da kendilerini korumak için benzer bir yola başvurabileceklerdir O bakımdan sanayileşmiş büyük ülkelerin veya ülke gruplarının tarifelere dayalı bir korumacılık yoluna gitmeleri, dünya ticaretinde daraltıcı sonuçlar doğurabilir Bu da söz konusu ülkeleri, gümrük tarifelerini bir politika aracı olarak kullanmalarında daha dikkatli davranmaya zorlar
Bugün gümrük vergileri genellikle ithalattan alınır Ancak geçmişte, ihracattan ve transit mal geçişlerinden de gümrük vergisi alınmasına yaygın olarak rastlanmaktaydı Günümüzde hükümetlerin zaman zaman ihracata gümrük tarifesi koymaları, daha çok izlenen dış ticaret politikasıyla ilgilidir Örneğin, ülkenin tek satıcı durumunda olduğu mallarda monopol gücünden yararlanmak veya ihracatı sınırlandırarak dünya piyasalarında arz kıtlığı yaratmak gibi amaçlar bu arada belirtilebilir
52 Tarife Dışı Araçlar

521 Miktar Kısıtlamaları: Kotalar
Tanım ve Kapsam
Tarifeler, serbest uluslararası ticarete getirilen önemli bir kısıtlamadır Tarifeler dışında miktar kısıtlamaları diğer bir deyişle kotalar, tarife dışı kısıtlamalar içinde en önemli olanıdır Kota, gümrük tarifesinden farklı olarak, ithalat miktar veya değeri üzerinde mutlak bir sınırlama getirir Aslında Bhawwatinin de belirttiği gibi kota bir çeşit tarifedir Aralarındaki tek fark, kotanın maliyetleri dikkate almaksızın otomatik bir koruma sağlamasıdır Gümrük tarifeleri, ithal malı fiyatlarını arttırarak bu malların ithalatını dolaylı yoldan etkilerken, ülkeye girecek mal miktarını doğrudan doğruya sınırlandırır Kota uygulamasının sebebi, ülkenin dış ticaretinde meydana gelen açığı gidermek amacıyla ithalata ayırd edici bir kontrol sistemi getirmektir
Kotalar, uygulamada çeşitli şekillerde uygulanır Mesela Türkiye 1996 yılında 1000 adet otomobil ithal etmeye karar vermiş ise, bu ithal kotasıdır Aynı şekilde Türkiye 1996 yılında ülke ihtiyaçlarını düşünerek 100000 ton krom cevheri ihraç etmeyi planlıyor ise, bu ihraç kotasıdır Bu tip kotalara global veya ayırım yapmaya (non-discriminatory) kotalar denir Çünkü, kota sınırları içinde kalmak şartıyla ithalat ve ihracat her ülkeden yapılabilir Sınıra ulaşıldıktan sonra ithalat veya ihracata izin verilmez
Buna karşılık seçici(selective) veya ayırımcı (discrimatory) kotalar toplam hacim sınırı yanında ülke ayırımı da yapılır Türkiye eğer 1996 yılında Almanya dan 1000 otobüs motoru ithal etmeyi planlıyor ise, bu selektif bir kotadır Uygulamada bu tip kotalar ülkeler arasındaki iki yanlı ticaret anlaşmaları ile belirlenir Diğer bir kota şekli de tarife kotalarıdır Tarife kotasında ithal olunacak malın miktar veya değeri üzerine limit konur ve bu sınır içindeki ithalata düşük tarife uygulanır Sınır aşıldığında ithalat yüksek tarifeden yapılır Mesela Türkiye, 1996 yılında ithal edeceği ilk 1000 otomobile yüzde 20 adet valorem tarife uygular bu sınırın üzerindekilerden ise yüzde 50 gümrük vergisi alır
Bu ayırımda esas olarak global veya ayırım yapmayan kotalar üzerinde durulacaktır Bu tip ithal kotaları aslında tarifelere çok benzemektedir Çünkü, bir ülke belli bir malın arz ve talep eğrilerinin şekli konusunda bilgi sahibi ise ve bu eğriler gayri esnek değilse, tarife ve kota arasında çok az fark vardır Kota sonucu tüketim ve yeniden dağıtım etkileri tarifelerde olduğu gibi olur Fark sadece gelir etkisinde görülür
Kotalar dünya da ilk defa 1929-1930larda uygulamaya konulmuştu Tarifelerin daha eski tarihlere kadar gitmesinin sebebi, hükümetlerin tarifeler ile kolay gelir elde etmek istemeleridir Oysa kotalar, doğrudan gelir sağlayıcı bir fonksiyona sahip değildir 1930 yılında dünyada ilk defa kota uygulayan ülke olan Fransa, arzı gayri esnek olan buğday fiyatını kota ile yükselterek buğday üreticisini korumak istemiştir Bu tarihte Avustralya, buğday ürünü fazlasını Avrupaya satmak ve buğday stoklarını elden çıkarmak, buna karşılık Fransa kendi buğday üreticisini korumak amacındadır Fransa kota yerine gümrük tarifesi uygulasaydı, arz fiyatlara karşı esnek olmadığından yurt içi üretim artmayacak ve ithalat azalmayacaktı 1930lardan sonra kotalar çeşitli amaçlarla kullanılmış, özellikle gelişme yolunda olan ülkelerde yaygın bir uygulama alanı bulmuştur

522 Tarife Benzeri Tedbirler
Gümrük tarifeleri gibi ithal mallarının fiyatlarını arttırılarak ithalat hacmini daraltan bütün diğer kısıtlamalr tarife benzeri tedbirler olarak kabul edilir bu tedbirler arasında dolaylı vergiler en önemlisidir Dolaylı vergiler, bir mal veya hizmetin üretim veya satış aşamalarında o mal üzerine konulan vergilerdir Dolaylı vergiler, bütün mal ve hizmetleri kapsar AB ülkelerinde uygulanan genel satış ve katma değer (valueadded) vergileri, bu tür vergilerdir Selektif dolaylı vergiler nisbeten daha az sayıda malı kapsar Genel dolaylı vergilerdeki bir değişiklik bütün mal ve hizmetleri etkiler Bunun sonucunda ekonomideki tüketim, yatırım, ihracat ve ithalat gibi global büyüklüklerde de değişmeler meydana gelir
Genel dolaylı vergiler, genel olarak nihai fiyatlara yansıtıldığı için yerli üreticilerin rakipleri karşısındaki rekabet gücünü azaltır Bu sebeple, yerli üreticilerin yabancılar karşısındaki rekabet gücünü koruyabilmeleri için ithal mallarından gümrük

vergileri dışında yurt içinde uygulanan dolaylı vergiler kadar ek bir vergi alınır İhracat esnasında bu vergiler ihracatçılara geri ödenir GATT kurallarına göre dolaylı vergilerin ihracat esnasında ihracatçıya geri verilmesi mümkündür
Ülkelerin vergi sistemlerindeki farklılıklar, zaman zaman dolaylı vergiler üzerinde büyük tartışmaların ortaya çıkmasına yol açmıştır AB ülkelerinde vergi sistemi, esas olarak dolaylı vergilere dayanmaktadır Buna karşılık ABD vergi sistemi, dolaysız vergilere daha çok önem vermektedir AB ülkeleri, ABDden olan ithalatlarında gümrük vergileri dışında, kendi ülkelerindeki dolaylı vergi farkını giderecek ölçüde ek bir vergi alırken, ABDye yapılan ihracatta daha önce tahsil edilen dolaylı vergileri ihracatçılara geri ödemektedirler Aynı uygulamayı ABD yapamadığı için, bu durumdan adı geçen ülke zarar görmektedir
Dolaylı vergilerin dışında ithal teminatları da diğer bir tarife benzeri tedbirdir İthal teminatı, ithalatçının ithal edeceği mal bedelinin belli oranını yetkili bankalara yatırmasıdır İthal teminatı karşılığı olan paralar, ithal malları ülkeye gelinceye kadar yetkili bankalar veya merkez bankasında bloke edilir böylece ithalatçı elindeki likiditenin bir kısmını ithal teminatı olarak yaptırdığı için ithalata ayıracağı fonlar azalır Ayrıca atıl bir kaynak olan bu fonlardan faiz geliri elde edemeyeceği için gelir kaybına uğrar Bu fonların yetkili bankalarda bloke edilmesi, piyasada para hacmini sınırlandıracağı için ekonomide deflasyonist bir etki de yaratır Bunun sonucunda genel talep hacmi ile birlikte ithal mallarına yönelik talepte bir rüşme olur ve ithal hacmi küçülür
Tarife benzeri tedbirler arasında en önemlileri tarife kotaları ve mevsimlik gümrük vergileridir Tarife kotaları, ilan edilen gümrük vergisinin (fiili vergi) ancak belli bir miktar ithalat için geçerli olması, bunun aşılması durumunda yasal vergi oranına kadar tedricen yükseltilmesidir GATT a konsolide vergi oranının yüksek olduğu mallarda için uygulama, çok taraflı ticaret sistemi çerçevesinde yasal olarak yapılabilmektedir Benzer şekilde, mevsimlik gümrük vergileri de özellikle tarım ürünleri için değişik mevsimlerde farklı ithal vergileri uygulanarak çıkmaktadır Vergilerin yüksek tutulduğu mevsimler yerli üretimin bol olduğu dönemler olup, böylece iç fiyatlardkai düşüşler önlenmektedir Gümrük vergisine eşdeğer ithalat vergileri de, bir tarife dışı kısıtlamadır Türkiye de 1993 e kadar belediye hissesi, damga resmi, destekleme ve fiyat istikrar fonu, kaynak kullanımı destekleme fonu, maden fonu, konut fonu, ulaştırma altyapıları resmi gibi çok sayıda gümrük vergisine eşdeğer vergi uygulanmıştır GATT bu tür vergilere, ancak bir hizmet karşılığı tahsil edilemelrinde ve ayırımcılık yapılmaması şartıyla izin vermiştir Bu sebeple damga resmi için GATT dan uzun süre waiver alınmış, diğer bazı vergiler ise 1993 yılı başında tek vergiye dönüştürülerek tarife konsolidasyonuna dahil edilmiştir Konut Fonu ise, 1995 yılı içinde AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği gerçekleştirilirse sıfırlanacaktır

523 Görünmeyen Engeller
İthal hacmini doğrudan etkileyen bütün iradi ve teknik düzenlemeler görünmeyen engellerdir; Günümüzde özellikle gelişme yolunda olan ülkelerin hızla sanayileşme arzuları, bu ülkelerin dış ticaret üzerindeki denetimlerinin artmasına yol açmıştır Gelişmiş ülkelerin de dış ticareti düzenleme ve yönlendirme çabalarının yoğunlaşması, görünmeyen dış ticaret engellerinin çoğalmasına sebep olmuştur Görünmeyen dış ticaret engellerinin uygulamada pek çok çeşitleri vardır Paketleme ve etiketlemeye ilişkin düzenlemeler, sağlıkla ilgili kurallar, kalite standartları, sanayi standartları (ISO 9000 serisi gibi), gümrük işlemleri ve bu işlemlerle ilgili formaliteler, milli standart düzenlemeleri, lisanslar, menşe şahadetnameleri, sınırlardaki bürokratik işlemler, çeşitli sebeplerle konan ambargolar, görünmeyen dış ticaret engellerine örnektir

524 Fiyat Denetimleri
Bu tür kısıtlamalar, değişken vergiler, asgari fiyat ve gönüllü ihracat gibi uygulamalardır Özellikle ortak tarım politikası çerçevesinde AB tarafından kullanılan değişken ithalat vergileri ile yurt içi fiyatın dünya fiyatındaki değişmelerden etkilenmesi önlemek istenmektedir Böylece gümrük tarife oranı iç fiyatı belirli bir seviyede sabit tutulacak ve malin dünya fiyatında meydana gelen değişikliklerin etkilerini azaltacak şekilde değiştirilmektedir Asgari fiyat uygulamasında ithal edilen malın fatura fiyatı ne olursa olsun, iç fiyata yakın bir bedel üzerinden ad valorem vergilendirilmesi suretiyle ithalat artışı engellenebilmektedir GATT çerçevesinde bu kısıt)ama ile mücadele için Tokyo Turu'nda bir Gümrük Kıymet Kodu kabul edilmiştir (") Gönüllü ihracat fiyatı ise, ihracatçı ile yapılan ikili bir anlaşmayla ithal fiyatının belirlenmesidir Bu, karşılaştırmalı üstünlüklere aykırı bir uygulamadır


53 Sübvansiyonlar
- Devlet uygulamasının, hibe, kredi ve hisse katılımı gibi doğrudan fon transferi içermesi veya potansiyel olarak doğrudan fon ya da yükümlülük transferini (kredi garantisi gibi) kapsaması,
- Tahakkuk etmiş olacak bir devlet gelirinin affedilmesi veya tahsil edilmemesi (vergi ertelemeleri gibi mali teşvikler),
- Devletin genel altyapısı dışında kalan alanlarda mal veya hizmet sağlaması veya mal satın alması,
- Devletin bir fon mekanizmasına ödemeler yapması, garanti sağlaması veya bir özel kuruluşa yukarıda belirtilen tipteki fonksiyonları yürütme görevini vermesi,
- GATT ın ihracat teşviklerinin kaldırılmasını öngören 16 ıncı maddesi anlamında herhangi bir şekilde gelir veya fiyat desteği verilmesi sonucunda bir yarar sağlanmış olması gerekmektedir

54 Damping
İhracat endüstrisindeki bir büyük firmanın malını dış piyasada iç piyasadan daha düşük bir fiyattan satma uygulamasına damping (damping) adı verilir Damping deyimi, başlangıçta üreticilerin yurt içinde satamadıkları malları, iç fiyatları kırmamak için dünya pazarlarına boşaltmaları (dump) anlamında kullanılmıştır Ancak giderek değişik şekiller ve farklı amaçlar ortaya çıkmıştır Örneğin malın dış piyasada iç piyasadan daha yüksek fiyatla satılması da damping sayılmış, fakat buna "ters damping" denmiştir

Malların dış piyasada iç piyasaya oranla daha düşük fiyatlardan satılması biçiminde tanımladığımız damping üçe ayrılabilir: (1) Arada bir yapılan (sporadic) damping, (2) yıkıcı (predatory) damping ve (3) sürekli (persistent) damping
Ekonomide baş gösteren talep daralması, zevk ve tercihlerin değişmesi ve benzeri geçici nedenlerle, firmanın iç satışlarının yavaşlaması stoklarda aşın birikmeler doğurabilir Bu gibi durumlarda üreticiler, bu stok fazlalarını yalnızca değişken maliyetleri karşılayacak bir fiyattan dış piyasalarda satmayı deneme yoluna gidebilirler Arada bir yapılan damping budur; iç piyasada firmaların yaptıkları mevsim sonu indirimli satışlara benzetilebilir
Bazen büyük bir firma, dış piyasadaki rakiplerini ortadan kaldırmak için, fiyatlarını onların dayanamayacağı kadar düşürür, rakipler endüstriden çıktıktan sonra da monopolcü olarak aşın şekilde yükseltir Buna yıkıcı damping denir Yerli endüstrilerin bu tür zararlı dampingin etkilerine karşı korunmasında kesin bir zorunluluk vardır
Bazı durumlarda ise bir firma malını dış piyasalarda sürekli olarak içerden daha düşük fiyatlardan satmayı planlayabilir Aşağıda görüleceği gibi, sürekli damping bir çeşit uluslararası fiyat farklılaştırması olup, monopolcü firmaların normal kar maksimizasyonunun sonucudur


KAYNAKÇA

1 EROĞLU Ömer; DoçDr, Türkiye Ekonomisi, 2000 ISPARTA
2 KARLUK Rıdvan; Prof Dr, Uluslararası Ekonomi, 1996, İSTANBUL
3 SEYİDOĞLU Halil; ProfDr, Uluslararası İktisat, Kurtiş Matbaası, 1999 İSTANBUL

__________________





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.