Baş Örtülülerin Beyni PIRIL PIRIL!!!

Fatma K BARBAROSOĞLU/Yeni Şafak
Antitürbanist kadınlar biraz daha rasyonel ve birikimli olabilse!

Geçen haftayı bir defa daha başörtüsü tartışmaları ile geçirdik Her vesile ile herkes kendisini başörtüsü üzerinden ifade etti

İsmet Berkan baş açıklığı özendirici hale getirmeliyiz diye yazmıştı aylar önce Bu hakikaten üzerinde durulması gereken bir meseledir Ekranda dikkatinizi çekiyordur Başörtülü konuşmacılar çok düzgün, bu çağın insanı olarak, bugünden konuşuyor Duygular üzerinden değil rasyonel olarak ifade ediyorlar düşüncelerini Rasyonel davranış onlarda Özgürlükçü yaklaşım onlarda Tercih hakkı üzerinden söylem analizi onlarda

Oysa başörtüsü karşıtı kadınlar, rasyonel bir dil ile değil irrasyonel bir dil ile konuşuyor Savunmakta oldukları konumu, korku ve tiksinti üzerinden ifadelendirmeye çalışıyorlar Bir taraftan tiksintilerini açıklayıp, bir taraftan da başörtülü muhatabına beyniniz yıkanmış diyor

Hakikaten başörtülülerin beyni pırıl pırıl

Başörtüsüne karşı olmayan başı açık kadınlar, üniversitede neden başörtüsünün yasak olmaması gerektiğini rasyonel bir şekilde anlatıyor Çağın kelimelerini kullanıyor Demokratik hak ve hürriyetler, tercihler, özgürlükler diyor

Başörtüsü karşıtları ne diyor? Bunlar eskiden yoktu diyor Söylemini “Eskiden yoktu böyle şeyler” diye kim belirler?” “Gerici”ler

Başörtüsü karşıtları rasyonel davranamıyor Davranışları ve söylemleri irrasyonel Modern toplum rasyonel davranışlara göre örgütlenmiş toplumdur İlişkiler son derece rasyonel ölçekte gerçekleşir “Onları görünce bende bir bunaltı hissi başlıyor” Böyle ifadeler özel alanda kullanabilecek ifadelerdir Toplumsal alanın dili nezaket paydasında eşitlenmeye yönelik bir dil olmak zorundadır

En son Latife Tekin, Tarafsız Bölge'de bir romancı muhayyilesi bu kadar sığ olmamalı düşüncesini armağan etti ekran başındakilere Başörtülülerin başlarını petrol artığı ürünlerle örtmesinden fena halde dertlenerek

Petrol artığı Haklı Çünkü başı açık olanlar önce keçilerini besliyor, sonra onların yününü kırkıyor, sonra onları bir güzel kirman ile eğiriyor Sonra tezgahını kurup yirmi santim genişliğinde kumaşlar dokuyor( El tezgahında enli kumaşlar dokunmaz) Sonra tamamen el işçiliğine dayalı olarak elbiselerini dikiyor, tercihen boyunlarına alacakları tülbentleri sevdiklerine haber göndermek üzere iç dünyalarının duygularını ifade eder bir şekilde oyalıyorlar

Bu mudur yani?

Değerli romancımız (Kürtçülük trenine binmediği için ben onu değerli buluyorum her şeye rağmen), bir taraftan bende boğuntu hissi uyandırıyorlar diyor bir taraftan ablasının tülbendinin gevşek dokusu üzerinden şehirli kadınların sentetik başörtülerini eleştiri konusu yapıyor Üstelik bu argüman da yerini bulmuyor Çünkü genç kuşak başörtülüler arasında özellikle Hint yemenisi diye adlandırılan, tülbendimsi örtüler çok yaygın

Başörtüsü karşıtları eleştirilerini bir mesafeden dile getiremiyor Halbuki modern zihniyetin en önemli özelliği; meselesi ile arasına belli bir mesafe koyarak, analiz eksenli düşünebilme kabiliyetinde kendini gösterir

Mesela bir kısmı bunlar dini için örtünüyorsa kara çarşaf giysinler diyor

Bir kısmı nedir öyle tek tip kıyafet diyor

Bir kısmı çok renkli giyiniyorlar bende bile bakma isteği uyandırıyor (
NTV/Can Kıraç) diyor

Bütün dünya bir örnek giyiniyor Dünyanın neresine giderseniz gidin insanlar blucin giyiyor Kadın erkek, yaşlı-genç, çoluk çocuk, zengin fakir Tek tip giyim ise bundan ala tek tip giyim mi var?! Hatta listeye örtülü örtüsüz diye de ilavede bulunmak gerekiyor Yani başörtüsü karşıtları tek tip giyim derken bu tek tip giyimin sınırlarına dair gözlemde bulunmaları gerekiyor

1987'de ilk defa Ali Kırca TRT'de başı açık ve başı örtülü iki genç kızı konuk etmişti Başı örtülü genç kızın adı Zehra Çarpın'dı yanlış hatırlamıyorsam Sosyoloji öğrencisi idi (O sıralar bu satırların yazarı da felsefede yüksek lisans yapıyordu) 1987 yılında göz hizasından devlet televizyonuna konuk edilen başörtülüler, 1997 yılından itibaren Fadime Şahin kimliği üzerinden “imaj denetimine” maruz kaldılar 2002 seçimlerinden itibaren ise başörtülüler merkez kanalların İslami meseleleri tartışırken ille de “konuk etmek” istedikleri ama başka hiçbir durum ve konumda fikirleri merak edilmeyen “toplum resim” olarak kaldılar

Sonunda ne oldu? Başörtüsü üzerinden yapılan her ekran savaşı başörtülülerin geniş kitleler tarafından takdiriyle neticelendi Neden? Çünkü başörtüsü karşıtlarının söylemi son derece sığ Çağın ruhuna uygun kelime ve kavram bulamıyorlar Bulamadıkça ya niyet okuma yoluna gidiyorlar ya da korkuyu mayalamayı tercih ediyorlar Hem niyet okuma hem de vuku bulmamış bir hal üzerinden korku senaryosuna teslim olmak irrasyonel bir durum

Başörtüsüne karşı durmak adına neden kendilerini irrasyonel bir duruma hapsediyor bu kadınlar?

Kendilerini yenileyemedikleri için Özgür düşünemedikleri için Çağın gerisinde kaldıkları için Modern toplumun en temel özelliği olan toplumsal rekabete hazır olmadıkları için Ve en önemlisi modernliğin kodlarını sadece kıyafet üzerinden okumaya kalktıkları için

Anti-türbanistler başörtüsüne karşı durmak adına sürekli irtifa kaybettiklerini görmek zorundalar Üst kimlikleri her ne ise, feminist, liberal, sosyalist işte onu kaybediyorlar başörtüsüne karşı durarak Başörtüsüne karşı durmak yerine üst kimliklerini pekiştirici çalışmalar ve okumalar yapmak zorundalar Gerçek bir feminist kadının, gerçek bir liberal kadının, gerçek bir sosyalist kadının katkısına ihtiyacı var başörtüsü tartışmalarının

Başı açıklığı özendirici hale getirmek için hakikaten seküler çevrelerin “bir şeyler” yapması gerekiyor Bu “bir şeyler” bu defa parti kapatma üzerinden yürümemeli En azından başlangıç olarak bu defa bunu başarmak zorundalar Başörtülülerin kapısında nöbet tutup sizi toplumsal alana dâhil etmeyeceğiz diye gayret göstereceklerine, kavramlarını, analizlerini, eleştirilerini gözden geçirmeleri gerekiyor


kaynak:ensonhaber

Yazıyı okudumBu milleti ikiye bölme çabalarının ne kadar da düzenli bir şekilde sonuç verdiğini düşünüyorum şu anBen yazarın "başı açık ama başörtüsüne karşı olmayan" diye tanımlayıp yücelttiği taraftanım ama bilmenizi isterim ki böyle bir yüceltilmeye hiç ihtiyacım yok
Açıkcası yazarın ustaca kelime oyunlarıyla bi kısım çevreyi çok aşşağıladığını ve bu yüce milleti kutuplaştırma çabalarına alet olduğunu düşünüyorum

Konu kültür sanat/ köşe yazıları bölümüne taşınmıştır
teşekkürler esmeryar

ben tşk ederim mate