Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devletleri, ilk, türk

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Büyük Timur İmparatorluğu

Büyük Timur İmparatorluğu, 1370 ile 1507 yılları arasında hüküm süren, sınırları Orta Asya'dan İzmir'e uzanmış olan, bir Türk devletidir 1507'de Akkoyunlular'la ve Karakoyunlular'la mücadele neticesinde zayıflamaları ve Özbeklerin istilasına uğraması sonucu yıkılmıştır

Timur, 1370-1405 yılları arasında yaptığı seferlerle, Harezm, Doğu Türkistan, İran, Azerbaycan, Hindistan Delhi Sultanlığı, Irak, Suriye, Altın Orda Devleti ve Osmanlı Devleti'nin de içinde bulunduğu muazzam büyüklükteki topraklara hâkim olmuştur Onun fetihleri, sonuçları açısından, Türk Tarihi'ni derinden etkilemiştir Meselâ, Altınorda Hanı Toktamış üzerine düzenlediği seferler (1391) Altınorda Devleti'nin çöküşüne ve yerine bölge hanlıklarının kurulmasına sebep olurken, Moskova Knezleri'nin güçlenmesini de beraberinde getirmiştir Böylece, XVI yüzyıldan itibaren Rusya'nın Kafkaslar ve Deşt-i Kıpçak'a doğru yayılması söz konusu olacaktır


Timur Han, 1401'e kadar yapılan dört seferle Irak ve Güney Anadolu, 1398-1399 seferleriyle Hindistan Delhi Sultanlığı'nı, 1401-1402'de Suriye'yi fethetti Nihayet, 1402'de yapılan Ankara Savaşı'nda, Osmanlı Devleti'ni de mağlup ederek itaat altına aldı


Timur'un Türkistan'a hâkimiyeti Özbek, Kazak ve Türkmenlerin günümüze kadar ulaşacak olan tarihlerinin de nirengi noktasını teşkil eder 1398-1399'da Hindistan Delhi Sultanlığı'na düzenlediği sefer de bölgedeki siyasî ve kültürel yapının değişmesine sebep olmuştur Ancak Timur'un 1399'da yedi yıl süren Anadolu Seferi'ne çıkıp, 1402 Ankara Savaşı ile Yıldırım Bayezıd'ı yenip, Anadolu'yu ele geçirmesi, Osmanlı tarihinde unutulmaz bir yer tutar Ülkesindeki karışıklıklar sebebiyle Anadolu'da fazla kalamayan Timur, Çin seferine giderken yolda hastalanarak ölmüştür (1405)


Timur'un ölümünden hemen sonra devlet oğlu ve torunları arasında paylaşılmıştır Buna göre; Torunu Muhammed başkent Semerkant'ta tahta çıkarken, diğer torunları Pir Muhammed ile İskender İran'da, 3 oğlu Miranşah Bağdat ve Azerbaycan'da, en küçük oğlu Şahruh ise Horasan'da yerleşmişlerdir


Şahruh, Maveraünnehir bölgesini de ele geçirerek, Herat şehri merkez olmak üzere devletini kurdu Ardından İran ve Azerbaycan'ı da hâkimiyetine alan Şahruh dönemi (1407-1447), Türkistan'da parlak bir kültür hayatının başlangıcı olmuştur Şahruh'un ölümü üzerine, tahta büyük bir alim ve astronom olan oğlu Uluğ Beğ geçti Onun iki yıllık saltanatı mücadeleler içinde geçmiş ve oğlu tarafından öldürülünce ülke dahilinde büyük karışıklıklar çıkmıştır


Miranşah'ın torunu Ebu Said'in Akkoyunlu Uzun Hasan'a yenilmesiyle (1469) Horasan'ın batısında kalan bütün topraklar Akkoyunluların eline geçti Timurlulardan yalnız Hüseyin Baykara (1469-1506) Horasan'da tutunabilmiştir Başkenti Herat, Türk tarihinde sayılı kültür merkezlerinden biri oldu Ünlü Türk şair ve ilim adamı Ali Şir Nevai burada yetişmiştir Baykara'nın oğlu Bediüzzaman'ın hükümdarlığı zamanında, Özbek hükümdarı, Şeybani Muhammed Han'ın başkent Herat'ı ele geçirmesi (1507), Timurluların sonu oldu Timurlulardan Babür Türkistan'da başarılı olamayınca, Hindistan'a giderek 1519'da Türk-Hint İmparatorluğu'nu kurmuştur



Timur Sultanları


MS1368-1501


Kurucusu : TİMUR GÜRKAN


Timur Gürkan (Küregen) (1368 - 1405)

Sultan Halil (1405 - 1409)

Sultan Şahruh (1409 - 1447)

Sultan Uluğ - Beğ (1447 - 1449)

Sultan Abdüllatif (1449 - 1450)

Sultan Abdullah (1450 - 1451)

Sultan Ebu - Said (1451 - 1469)

Sultan Ahmed (1469 - 1494)

Sultan Mahmud (1494 - 1495)

Sultan Baysungur (1495 - 1497)

Sultan Babür (1497 - 1498)

Sultan Ali (1498 - 1501)


Egemenlik Alanı


Kapladığı Alan: Batıda Balkanlar; kuzeyde Volga kıyıları; güneyde Hint Okyanusu; doğuda Orta Asya bölgeleridir



Timurların Türk ve Dünya Tarihine katkıları


Altınordu devletini yıkarak Türk uluslarının karşısına Rusları çıkartmıştır

Orta Asya'da kurulmuş ve Orta Asya'daki Türk boylarını hatta Anadolu Türkleri'ni bir çatı altında toplamış son büyük imparatorluktur

Orta Asya'da büyük medeniyet kurmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Babür İmparatorluğu


Babür İmparatorluğu, günümüzde Hindistan toprakları üzerinde bulunan bölgede kurulmuş olan büyük Türk devletlerinden biridir Timur'un torunu olan Babür tarafından 1526 kurulmuştur 1858 yılında bir isyan üzerine bölgeye müdahale eden İngiliz'lerce Hindistan'daki Babür İmparatorluğu'na son verilerek; Hindistan, Büyük Britanya İmparatorluğu'na bağlanılmıştır


Hükümdarlığın adı: Gürganiyye 'dir



Siyasi Tarih

Timur'un torunlarından Zahireddin Muhammed Babür tarafından bugünkü Hindistan topraklarında kurulmuştur Zahireddin Muhammed Babür 1483 yılında Fergana'da doğmuştur Babası Fergana hükümdarı Ömer Şeyh Mirza'dır, ki Şeyh Mirza aynı zamanda Timur'un torunudur Babasının ölümünden sonra amcası ile yaptığı taht mücadesini kaybetmiş ve emri altındaki beylerle birlikte 1504' te Kabil'e gitmiştir


Devletin başkentini de burası yapmıştır 1519 yılında Pencap bölgesini ele geçirmiş, 1524 yılında Delhi Sultanını yenilgiye uğratarak Lahor'a girmiştir Delhi'den sonra Agra'yı alan Babür Şah burayı başkent yapmıştır1530 yılında bu şehirde ölmüştür Babür Şah'dan sonra devletin başına oğlu Hümayun(1530-1556) geçmiştirTahtının ilk yıllarında kardeşleri ve akrabaları ile mücadele eden Hümayun bir yandan da Ludi hükümdarı ile mücadelede bulunmuş ve bu mücadelelerden galibiyetle ayrılmıştır Yetenekli bir hükümdar olmayan Hümayun Şah 1566 yılında ölmüş yerine Ekber Şah(1556-1605) geçmiştir Ekber Şah döneminde sarayda Hint etkisinin arttığı görülmüştürBu dönemde Hintliler de devlet ve askerlik işlerinde görev almaya başlamışlardır


1605'de ölümünden sonra yerine Cihangir(1605-1627) geçmiştir Bu dönemde önemli başarılar görülmemiş ve Kandahar şehrini İran ele geçirmiştir Yapılan en önemli iş olarak Lahor ile Agra arasında yapılan yoldurİngilizler bu dönemde Hindistan ticaretine el atmış ve Surat limanında yer açarak zamanla buradan Hindistan'ı ele geçirecek gelişmeyi saglamışlardır Cihangir'in ölümü üzerine yerine oğlu Şah Cihan(1628-1658) geçmiştir


Kardeşleri ile girdiği taht mücadelelerini kazandıktan sonra bir daha bu tip mücadelelerin yaşanmaması amacıyla kendi soyundan gelen bütün erkekleri öldürtmüştür Şah Cihan döneminde Avrupalılar ile ilişkilerin daha da arttığı görülmektedir Dönemin en önemli eseri ise Tac Mahal olarak bilinmektedirÇok sevdiği eşi Ercümend Banu(Mümtaz Mahal) ölümü üzerine dünyanın en ünlü usta ve mimarlarını getirterek, (ki bunlar içinde Mimar Sinan'ın öğrencilerinden Mehmet İsa Efendi'de bulunmaktadır) muhteşem bir eser meydana getirilmiştir Eserin yapımı 1631'de başlamış 1652'de bitirilmiştir 1658 yılında hastalanan Şah Cihan'ın yerine oğlu Evrengzip(1658-1707) tahta çıkmıştır Onun zamanında Hindistan ticaretinde Hollandalılar'da rol almaya başlamışlardır 1707 yılında ölümü ile yine taht kavgaları başlamış ve ülke 1723'te Delhi ve Haydarabad şahlıkları olmak üzere ikiye ayrılmıştır İran Hükümdarı 1739'da Delhi'yi zaptetmiş ve imparatorluk hazinesinin büyük bölümüne el koymuştur 1748 yılında Afgan hükümdarı Hindistan'a girmiş ve bir çok eyaleti ele geçirmiştir 1760'ta II Alemgirşah'ın yerine II Şah Alem geçmiş bu dönemde İngilizlerle 1764 Baksar Savaşı yapılmış ancak yenilgiye uğranınca İngilizler Hindistan'da hüküm sürmeye başlamışlardır 1766 Allahabad Antlaşması ile İngiliz hakimiyeti daha da artmıştır 1857 yılında çıkan Sipahi İsyanı'nı da bastıran İngilizler 1858 yılında bütün Hindistan'ı İngiliz İmparatorluğu'na katmışlardır Babür devleti Hindistan'ı tek bir çatı altında toplayarak, Hindistan'da islamiyet'in yayılmasını sağlamışlardır



Babür Hanedanları


MS 1526 - 1858





Babür Şah (1483 - 1530)

Nasireddin Muhammed Hümayun Şah (1530 - 1540)

Ekber Mirza Şahı (1556 - 1605)

Cihangir Şah (1605 - 1627)

Şah-i Cihan I (1627 - 1658)

Alemgir Şah I (1658 - 1707)

Bahadır Şah I (1707 - 1712)

Cihahgir Şah (1712 - 1713)

Ferruh - Siyer Şah (1713 - 1719)

Refiudderecat Şah (1719)

Şah-i Cihan II (1719)

Muhammed Şah (1719 - 1748)

Ahmet Şah (1748 - 1754)

Alemgir Şah II (1754 - 1759)

Şah-I Alem (1759 - 1806)

Ekber Şah (1806 - 1837)

Bahadır Şah II (1837 - 1858)


Egemenlik Alanı


Kapladığı Alan : Hindistan, Afganistan ülkeleridir (2700000 km 2)



Babürlülerin Türk ve Dünya tarihine katkıları


Hindistanda müslümanlığın yerleşmesini sağlamışlardır

Tüm hinduları tek çatı altında toplayan ilk devlettir

Türklerin yeri neresi olursa olsun kolay devlet kurabilme ve örgütlenebilme yeteneğini gösteren devletlerin başında gelmektedir

Tac Mahal'i miras bırakmışlardır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Saka İskit Devleti

Saka İskit Devleti, doğu kaynaklarında Saka, batı kaynaklarında İskit olarak bilinen bu devlet, Avrasya'da antik çağda kurulmuş bir Türk devletidir





Tarih sahnesine çıkışları


Sakaların yayılma alanıSarı renk: Günümüzde Türklerin yaşadığı yerlerİskitler Orta Asya kökenli atlı-göçebe topluluktu MÖ 7 yüzyılda batıya doğru göç ederek, Karadeniz'in kuzeyinden Tuna nehrine kadar uzanan topraklarda hüküm sürdüler İranlılar bu devleti " Saka" olarak adlandırmışlardır Bu devlet ile ilgili bilgilere İran kaynaklarından ulaşılmaktadır


İskitlerin ilk yurtlarının Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi olduğu kesinleşmiştir Önceleri İskitlerin hangi ırktan oldukları tartışma konusu iken yapılan kazılarda ortaya çıkan kalıntılar, Sakaların Türk kökenli bir halk olduğunu kesinleştirmiştir Dünya tarih çevrelerinin çoğunluğu da Türk kökenli oldukları sonucunu kabul etmişlerdir


Kimmerler, Medler, Yunanlılar, Persler, Asurlular, Urartular ile savaşan İskitler, Perslerle yaptıkları savaşlar, Alp Er Tunga adlı komutan İranlıların destanı "Şehname" ye konu olmuştur


İskitler, MÖ 2 yüzyıla kadar hüküm sürmüştür



Yaşayışları


Sakaların çoğunluğu göçebe idi Göçebeler atların çektiği çadırlarda yaşarlardı Baykal Gölü'nden Tuna Nehri boylarına kadar uzanan geniş coğrafyada MÖ VII-II yy'a kadar geçen uzun bir dönemde siyasi ve kültürel varlıklarını sürdürmüşlerdir Genellikle konar göçer halde ve hayvancılıkla meşgul olan Sakalar çadır şekline getirilmiş arabalar içinde yaşamışlar Kırım ve Azak Denizi gibi yerleşmeye elverişli yerlerde de ziraat ve ticaretle meşgul olmuşlardır


Savaşlarda kullandıkları en önemli silah, savaş baltasıydı Ayrıca ok, yay ve kılıç da kullanırlardı İskit kalıntılarındaki at figürlerinin yoğunluğu dikkati çekmektedir



Din ve inanışları


İskitler arasında çok tanrılı bir tabiat dini yaygındı Tanrıların en büyüğü "ata" adı verilen Gök tanrısıydı İskitler göçebe olduğu için tapınak yapmazlardı Buna karşılık, savaş tanrısı için her ytıl, iki metre yüksekliğinde bir odun yığını yaparlar ve bunun üzerine savaş tanrısını simgeleyen bir kılıç dikerlerdi İskitlerde kurban inancı da görülmektedir


Ölüler mumyalanılarak gömülürdü



Sanat


İskit kurganlarında çıkan eserler, medeniyette ileri olduklarını göstermektedir Heredota göre, "İskitler, çok medeni bir milletti Gümüş işçiliğinde, dişçilikte ve çıkıkları sarmakta ustaydılar"


İskit sanatı, hayvan üslubu önemli yer tutar At, geyik, kuş motifleri ağırlıktadır


Herodotun yazdıklarına göre Yunanlıar, elbise teferruatlarını, gümüş ve altın at takımlarını İskitlerden öğrenmişler



İran kaynaklarında İskitler


Sakaların siyasi hayatına dair bilinenler komşu veya siyasi ilişki kurmuş oldukları ilk çağ devletlerine ait bilgilere dayanmaktadır Sakaların Ön Asya seferi onları Anadolu'ya kadar getirmiş İran ile olan mücadeleri (İran hükümdarı Kurus ve Daryüs'ün seferleri) ile Büyük İskender'in İran seferi ile ilgili olarak Sakalardan söz edilmektedir Sakaların Ön Asya seferini yapan hükümdarın adı Grek tarihçisi Heredot'a göre Midias, Şehname'ye göre, Afrasyap, Türk efsanelerine göre ise Alper Tunga olarak bilinmektedir


Sakalar'ın, hayat tarzı yönüyle İslam öncesi Türklerin giyim-kuşam, madenleri kullanımdaki başarıları ve özellikle de at koşumları vb etnoğrafik eserleri yönüyle Türk Milli kültürünün ilk temsilcileri olduğu söylenebilir Saka (İskit)ların yaşadıkları coğrafyada yapılacak olan arkeolojik kazılar ve burada ortaya çıkacak eserler bu devletin Türk kültür ve siyasi hayatındaki yerini ortaya koyacaktır



Alp Er Tunga Sagusu ve İskitler


Alper Tunga öldi mi

Issız ajun kaldı mi

Ödlek öchün aldı mi

İmdi ürek yırtalur

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Doğu Göktürk İmparatorluğu


Göktürklerin Bölünmesi ve Doğu Göktürkler


(pembe) batı ve doğu (mavi) Göktürk Imparatorluklar 600 yılında, ve dolaylı iktidarlıklarDevletin batısını 576 yılından beri yöneten Tardu ile 581 yılında doğu tahtına çıkan İşbara arasında tüm devletin başının kim olduğuna yönelik iç çatışma çıktı Geleneklere göre doğu tarafının baş kağan olması gerekirken; Çin devleti batının yabgusu Tardu’ya elçi ve hediyeler gönderek; Tardu’nun aklına hükümdarlığı sokturdu



İşbara Dönemi


Göktürk devletinin ikiye ayrılmasından sonra, Doğu Göktürk devleti gücünü kaybetmeye başladı İşbara Kağanın Çine düzenlediği seferler başarısızlıkla sonuçlandı Çin ipek ticaretini engelleyip Göktürklerin onbin kadar tüccarını sınırdışı etti Bu durum Doğu Göktürkler arasında açlık ve yoksulluğun doğmasına yol açtı Doğu Göktürklere bağlı birçok Türk boyu kıtlık sebebiyle Batı Göktürklere sığındı Çevresinde kalan az Türk boyu ile zor durumda kalan İşbara, 585 yılında giderek artan iç isyanlar sebebiyle Çin hâkimiyetini kabul etti ve Çinden yardım istedi


Doğu Göktürkleri bertaraf etmeyi başaran Çinin asıl amacı; tüm Orta Asya halklarını Çinlileştirerek, Çin için tehdit olmaktan çıkarmaktı Bu nedenlerle Doğu Göktürk halkına Çince konuşmayı, Çinliler gibi giyinmeyi ve Çin adetlerini kabul etmeyi zorladı


Çin esaretine dayanamayan İşbara 587 yılında öldü


Yehü ve Tülan zamanlarında Çin baskısı iyice arttı Kimin Kağan tüm istekleri kabul etmek zorunda kaldı Daha sonra başa Şipi Kağan geçti



Şi-Pi Kağan ve tekrar güçlenme


Şipi Kağan döneminde doğu Göktürkler ilk bölündükleri evredeki gibi eski güçlerine kavuştular Şipi Kağan; Tibetten Amur ırmağına kadar tüm Doğu Orta Asyayı yönetti Çindeki iç karışıklıklardan yararlanarak Çine savaş açtı ve Çini haraca bağladı İmpartor esir düştü İmpartoru yıllık vergi vermek şartıyla serbest bıraktı


Daha sonra Oğlu Çulo Kağan geçti Çulo Kağan evlendiği Çinli prenses tarafından zehirlenerek öldürüldü


Daha kardeşi Kieli Kağan geçti Çin üzerine çıktığı bir seferde esir düştü Çinli imparator ; kuzeni Şipi Kağanın yaptığının tersine öldürüldü Doğu Göktürk devletine son verildi


630 yılından 680 yılına kadar Doğu Göktürkler Çin esaretinde yaşadılar Bu dönemde birçok ayaklanmalar çıkardılar Bu ayaklanmaların en önemlisi Çin Kaynaklarında da büyük yer edinmiş olan Kürşad olayıdır Kürşad ismindeki hakan ailesinden biri Kieli Kağanın oğlunu Çin sarayından kaçırarak Türk ülkesine götürmek amacındaydı Bu amaçla 39 arkadaşıyla Çin sarayına baskın düzenledi Baskın başarılı olamadı Kürşad ve arkadaşları Çinliler tarafından öldürüldü






Doğu Göktürk Kağanları


İşbara ( 581- 582 bölünme- 587)

Yehu (587-589)

Tülan (589-600)

Kimin Kağan (600-609)

Şipi Kağan (609-619)

Çulo Kağan(619-621)

Kieli Kağan(621-630)


İşbara Kağanın Çin imparatoruna mektubu


Doğu Göktürkleri bertaraf etmeyi başaran Çinin asıl amacı; tüm Orta Asya halklarını Çinlileştirerek, Çin için tehdit olmaktan çıkarmaktı Bu nedenlerle Doğu Göktürk halkına Çince konuşmayı, Çinliler gibi giyinmeyi ve Çin adetlerini kabul etmeyi zorladı İşbara Kağan bu baskılar sonucunda Çin imparatoruna yazdığı mektupta;


“ Size bağlı kalacak, haraç verecek kıymetli atlar hediye edeceğim Fakat dilimizi değiştiremem Halkıma çin giysileri giydiremem Adetlerimizi, kanunlarımızı değiştiremem İmkan yoktur Çünkü bu yönlerden bütün Türklerim, hassasiyetle çarpan tek bir kalptir


Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Batı Göktürk İmparatorluğu



Gök mavisi zemin üzerinde kurt figürlü Göktürk Bayrağı


Göktürklerin bölünmesi ve Batı Göktürkler



(pembe) batı ve doğu (mavi) Göktürk Imparatorluklar 600 yılında, ve dolaylı iktidarlıklarDevletin batısını 576 yılından beri yöneten Tardu ile 581 yılında doğu tahtına çıkan İşbara arasında tüm devletin başının kim olduğuna yönelik iç çatışma çıktı Geleneklere göre doğu tarafının baş kağan olması gerekirken; Çin devleti batının yabgusu Tardu’ya elçi ve hediyeler gönderek; Tardu’nun aklına hükümdarlığı sokturdu



Tardu Dönemi


Devletin batısını yöneten Tardu 532 yılından itibaren bağımsız hareket ermeye başladı Amacı doğu Göktürk hakanını bertaraf ederek ülkenin doğusunda yaşayan Türk boylarını da bünyesine almaktı Tardu ülkesini Tibetin batısından; Kırıma kadar genişletti Sasaniler ile savaştı 600 yılında Çine sefere çıktı Çinliler Türk askerlerinin su içtiği kuyuları zehirleyerek onları öldürdü Çin seferinin kötü sonuçlanmasıyla Töleste yaşayan Türk boyları devlete isyan etti ve Tardu öldürüldü


Tardudan sonra yerine geçen kağanlar Çinle iyi geçinmeye çalıştı



Tong Yabgu Dönemi ve tekrar güçlenme


Daha sonra başa geçen Tong Yabgu döneminde Çinde meydana gelen karışıklar sebebiyle bağımsız hareket etmeyi başardılar ve yeni bir ordu ve düzen kurdular Töles boyları bertaraf edildi Sasaniler karşısında zafer kazanıldı Fakat tahta geçmek isteyen Karluk ve Onok boyları isyan çıkardı ve devlet çöküşe gitmeye başladı


Tong Yabgu amcası Sebu tarafından öldürüldü Bu dönemde başlayan iç karışıklardan yaralanan Çin 659 yılına kadar kesin olarak batıda varlığını hissettirebildi 660 yılından 681 yılına kadar Çin baskısı altında Türk boyları yaşadı



Batı Göktürk Kağanları


İstemi Yabgu (Birleşik göktürk dönemi)

Tardu (576- 582 bölünme- 600) (582'de bölünme)



Tong Yabgu

Sebu


Bir Göktürk Beyinin Bizans Elçisine Söyledikleri


Bizans kayıtlarından çıkan Göktürklerin batı kanadını yöneten İstemi Yabgu'ya bağlı bir Türk yöneticisinin Bizans elçilerine söylediği cümleler şöyledir:


O Romalılar siz değil misiniz ki on dille konuşursunuz ve herkesi aldatırsınız Siz Romalılar niçin bizim elçilerimizi Kafkaslar üzerinden Bizansa götürüyorsunuz ve Romaya gidilecek başka yol yoktur diyorsunuz Yani biz, yollar geçilmez, her taraf arızalı, dağlık taşlık zannedelim de Roma İmparatorluğuna hücum etmeyelim mi? Böyle düşüneceğimizi mi sanıyorsunuz? Fakat biz Dinyeper nehrinin nerede bulunduğunu, Tunanın nereye aktığını, Meriçin nereden geçtiğini çok iyi biliyoruz Bize tabi olan kavimlerin Romaya nereden girdiklerini de çok iyi biliyoruz Sizin kaleleriniz bizim için sır değildir


Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



İkinci Göktürk İmparatorluğu



Gök mavisi zemin üzerinde kurt figürlü Göktürk Bayrağı




Göktürklerin yeniden bağımsızlığı


II Göktürk devletiÇin egemenliğine giren Göktürkler Kutluk zamanında yeniden bağımsızlığına kavuştu Bu yüzden bu devlete " Kutluk devleti" de denir



Kutluk Dönemi


680 yılında Aşina soyundan gelen Kutluk Çine isyan etti 682’de Ötükeni ele geçirdi Kutluk devletini kurdu İlteriş unvanını aldı Veziri Tonyukuk ile Göktürkleri güçlendirmek için Çine seferler düzenledi



Kapgan Dönemi


Kutluğun ölümünden sonra yerine Kapgan Kağan geçti Bu dönemde Kutluk devleti en parlak dönemini yaşadı Kapgan Kağanın siyaseti;


Çini baskı altında tutmak

Çin hakimiyetinde bulunan Türk topraklarını geri almak

Orta Asyadaki tüm Türk boylarını bir çatı altında toplamak

Bu amaçla Çini hakimiyet altına aldı fakat Çinin kültüründen uzak kalmak için sadece vergiye bağladı Bu dönemde Karadenizden Japon denizine kadar Türk devleti genişledi



Bilge Dönemi


Kapgan Kağandan sonra Bilge Kağan geçti Kardeşi Kültigin ile taht kavgasına girişmedi; beraber devleti yönettiler En büyük yardımcıları Tonyukuk idi Çin ile ticari ilişki geliştirildi Batı Türkistandaki türk boyları tamamen bağlandı 725 yılında devletin bel kemiği olan Tonyukuk öldü 731’de Kültigin öldü 734 yılında da Bilge öldü


Daha sonra tahta çıkan kağanlar atalarının kurduğu devleti iyi yönetme becerisi gösteremediler Karluk, Basmil ve (Onogurlar- Oğuzlar:Uygurlar)’ın çıkardığı isyanı bastıramadılar 745 yılında Ötüken ve çevresini Uygur Türkleri ele geçirerek; Türklerin ve Orta Asyanın yeni temsilcisi oldular Türgişler de Batı Türkistanı yönettiler



Orhun Anıtları


Bilge Kağan Orta Asya Türk boylarına şöyle sesleniyor: “Ey Türk budunu Üstte gök yıkılmaz, altta yer delinmezse devletini, töreni kim bozabilir?”



II Göktürk Kağanları


680-691 Kutluk Kağan(İlteriş ünvanını almıştır)

691-716 Kapgan Kağan (Öldürüldü)

716 İnel Kağan

716-731 - Bilge Kağan (Öldürüldü)

Yollyg-Tegin Izhan-Khan/Han (734-39)

Bilge Kutluk Tengri-Khan/Han (739-41)

Siuan Khan/han (741)

Il-Itmysh Bilge-Khan/Han (741-42)

Ozmyş Khan/Han (742-43)

Bomei-Tegin Khan/Han (743-45)


Türk tarihine katkıları


Türk adını devlet adı olarak kullanan ilk Türk devletidir

Türkler arasında bağımsız yaşama duygusunun gelişmesinde öncülük eden bir devlettir

Bulgarlar ( Kazan Tatarları ) ve Yakutlar hariç tüm Türkçe konuşan Türk boylarını tek bir yönetim altında toplamıştır


Bilinen İlk yazılı Türk alfabesini geliştirmişlerdir

Orhun hitabelerini miras bırakmışlardır

Batı Türkistanın ve Kafkasların Türkleşmesini sağlamışlardır


Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Eyyubiler

Eyyubiler Devleti veya kısaca Eyyubiler (1171-1348), ünlü kumandan ve devlet adamı Sultan Selahaddin-i Eyyubi'nin Mısır'da kurduğu Devleti'nin adıdır



Tarihçe


Halep Atabeyi Nureddin Mahmut'un komutanı olarak emrinde ki Türk askerleri ile Mısır'daki Fatımî Devleti'ne son vererek (1171) burada güçlü bir idare kuran Selahaddin, Nurettin Mahmut'un ölümünden sonra bağımsızlığını ilan etti (1174) Haçlılarla uzun süren mücadeleler yaptı Onlara karşı İslam'ın geçilmez kalesi oldu Kudüs'ü alarak tekrar İslamiyete kazandırdı Fetihten sonra, katliam beklentisi içinde olan gayr-i müslümlere gösterdiği engin hoşgörü ve benzeri insanî özellikler ile büyük takdir kazandı İslâm dünyasında bir efsane hâline geldi (1187) Nitekim devrin Arap şairlerinden İbn Senaül-mülk ün, Selahattin Eyyûbî'nin Halep'i de alması üzerine yazdığı şiirde "Arap milleti, Türklerin devletiyle yüceldi Ehl-i Salib (Haçlılar) davası Eyyûb'un oğlu tarafından perişan edildi" ifadelerine yer vermiştir


Selâhaddin'in kurduğu devlet, babasının adından dolayı Eyyûbîler olarâk anıldı Eyyûbîler Devleti'nin sınırları kısa sürede Mısır, Suriye, Güneydoğu Anadolu ve Arabistan'ın güneyine kadar genişledi Ancak Selahattin Eyyûbî'nin ölümü üzerine devlet,Türk Töresi' ne uygun olarak hanedan üyeleri tarafından paylaşıldı(1193) Mısır'daki asıl kol, ordu komutanlarından Aybeg tarafından yıkıldı ve yerine Memlûkler devleti kuruldu (1250) Hama kolu ise 1348'e kadar varlığını devam ettirmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Delhi Sultanlığı


Delhi Sultanlığı (دلی سلطنت) ya da Sultanat-ı Hint (1206 - 1526) yılları arasında Hindistan'da hüküm sürmüş Türk ve Paştun (Afgan)kökenli hanedanlardır: Köle Hanedanı (1206-90), Halaci Hanedanı (1290-1320), Tuğlak Hanedanı (1320-1413), Seyyid Hanedanı (1414-51), Lodi Hanedanı (1451-1526) 1526 yılında Delhi Sultanlığı yeni ortaya çıkan Babür İmparatorluğu içinde ermiştir





Delhi Sultanları


Köle Hanedanı (1206 - 1290) [değiştir]Kutbuddin Aybak (1206 - 1210)

Erem Şah (1210 - 1211)

Şemseddin İltutmiş (1211 - 1236)

Rukneddin Firuz (1236)

Razia Sultan (1236 - 1240)

Müziddin Bahram (1240 - 1242)

Alaeddin Mesud (1242 - 1246)

Nasreddin Mahmud (1246 - 1266)

Giyaseddin Balban (1266 - 1286)

Müziddin Keykubat (1286 - 1290)

Kaymars (1290)


Halaciler (1290 - 1321)

Celaleddin Firuz Halaci (1290 - 1294)

Alaeddin Halaci (1294 - 1316)

Kutbuddin Mübarek Şah (1316 - 1321)


Tuğlak Hanedanı (1321 - 1398)


I Giyaseddin Tuğluk Şah (1321 - 1325)

Muhammed bin Tuğluk (II Muhammed Şah) (1325 - 1351)

Mahmud bin Muhammed ( March 1351)

Firuz Şah Tuğluk (1351 - 1388)

II Giyaseddin Tuğluk (1388 - 1389)

Ebubekir (1389 - 1390)

III Nasreddin Muhammed Şah (1390 - 1393)

I İskender Şah ( Mart- Nisan 1393)

Mahmud Nasreddin (II Mahmud (Delhi)) (1393 - 1394)

Nusret Şah Firuzabad'da saltanat sürmüştür (1394 - 1398)


Lodi Hanedanı


Devlet Han (1413 - 1414)


Seyyid Hanedanı (1414 - 1451)

Hızır Khan]] (1414 - 1421)

II Mübarek Şah (1421 - 1435)

IV Muhammed Şah (1435 - 1445)

Alaeddin Alem Şah (1445 - 1451)


Lodi Hanedanı (1451 - 1526)


Behlül Han Lodi (1451-1489)

İskender Lodi (1489-1517)

İbrahim Lodi (II İbrahim) (1517-1526)

1526-1540: Babür dönemi



Suri Hanedanı (1540 - 1555)


Şer Şah (1540 - 1545)

İslam Şah (1545 - 1553)

V Muhammed (Delhi) (1553 - 1554)

Firuz (Delhi) ( 29 April - 2 May 1554)

II İbrahim (Delhi) (1554 - 1554/5)

İskender Şah (1554/5 - 1555)

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Çağatay Devleti


Cengiz İmparatorluğunun bölümlerinden bir devlet Cengiz Han'ın ölümünden önce imparatorluğunu oğulları arasında bölmesinden doğan bu devlet, Doğu ve Batı Türkeli ile Doğu Iran yörelerini içine almakta idi Fakat, Cengiz'in oğullarından Çağatay'a verilmiş olmasına rağmen, Çağatay Han, bu yeni devlete hükümdarlık etmemiştirEsasen bu yeni devletin kuruluşu, Çağatay Han'ın ölümünden 28 - 30 yıl sonra olmuştur Kara - Hülâgû ile Çağatay Han'ın oğullarından Yesü Mengü, Çağatay “ulusunun” ilk başlarıdır Cengiz İmparatorluğunun iç düzenini bozan ayaklanmalardan sonra, Çağatay'ın torunlarından Algu, Ortaasya'nın tamamını, Harzem ve Afganistan taraflarını ele geçirmiştirÇağatay İmparatorluğu'nun bu parlak devirlerinden sonra iç kargaşalıkları devletin kuvvetini ve düzenini bozmuş, Timur'un kuvvetli bir devlet olması üzerine büsbütün eski kudretini kaybeder olmuştur Sonunda 1369 tarihinde Timur tarafından Çağatay İmparatorluğuna son verilmiştir






Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Memlûk Devleti

Memlûk Devleti, kölelikten gelen Türk askerlerin Mısır'da oluşturduğu bir askeri aristokrasi devletidir "Memlûk" Arapçada "köleler" demektir İsmi Türkçede Kölemen Devleti olarak da geçer


Kuruluş Tarihi: 1250

Kurucusu: Aybey

Bölgesi: Mısır, Hicaz

Yıkılışı: 1517



Memlük Kelimesi


Memlük kelimesi para karşılığında satın alınmış köle anlamına gelmektedir Türkler ilk kez Memlük olarak Abbasilerin hizmetinde çalışmışlardır Abbasilerin Türkleri Memlük olarak almalarındaki en büyük sebebi; güçlü bir ordu hazırlamaktır Memlük Türkler, Abbasiler döneminde ortaya çıkan isyanları bastırma da önemli rol oynadılar



Siyasi Tarih


1159 yılında Mısır'da yönetimi ele geçiren Selahaddin Eyyubi, ordusunda kölelerden oluşturulan birliklere, Abbasi halifelerinin bu geleneğine giderek ağırlık vermiştir Karadeniz'in kuzey bölgelerinden ele geçirilen ve ordu tarafından satın alınan bu köleler, çoğunlukla Türk kökenli, dayanıklı insanlardı, içlerinde Çerkez unsurlar da bulunmaktadır Selahaddin Eyyubi'den sonra, orduda köle unsurların kullanılması uygulamasına devam edilmiş, giderek bu unsurlara ağırlık verilmiştir İçlerinden yetenekli olanlar, üst düzey kamu görevlerinde de çalışmışlardır


Kendilerini, bir bakıma kölelikten kurtaran devlete ve orduya karşı ölümüne bir bağlılık içinde olan bu askeri birlikler, hafif süvari tarzında örgütlenmişlerdir ve savaş tarzları da, sıkı disiplinli kütlesel hareketlere dayanmakla birlikte, bireysel atılganlığı öne çıkaran bir tarzdır


Bu köle askerler iki kışlada eğitim görürlerdi Kahire yakınlarındaki, Nil nehri üzerideki Ravda adasındaki garnizonda, Türk, çoğunlukla Kıpçak askerler bulunur ve bunlara Memalik-i Bahriye (deniz köleleri) denirdi Yine Kahire'deki başka bir garnizonda ise Çerkez kökenli askerler bulunur ve bunlara da Memalik-i Çerakise denirdi


Memluk hanedanlığını kuranlar Memalik-i Bahriye unsurlar olmuştur Hanedanlığın ilerleyen yıllarında ise Memalik-i Çerakise unsurlar, iktidarı kontrollerine almışlardır


1249 yılında kanlı bir ayaklanmayla, Eyyubi hanedanlığının son sultanı Turan Şah'ın, ordu ve devlet yönetiminde giderek etkin olmaya başlayan bu köle unsuralara karşı kesin tavır alması üzerine, şahı öldürerek iktidarı ele geçiren bu unsurlar, eski sultanlardan Melik Necmettin Salih'in dul karısı Şecer-üd-dür'ü sultan ilan ettiler Ordu komutanlığına ise bir memluk komutanı olan Muizzüddin Aybek getirildi Kısa bir süre sonra Şecer-üd-dür, Aybek'le evlenerek sultanlığı ona devredecektir Böylece 250 yıldan fazla sürecek bir memluk (köle asker, köle kamu görevlisi) hanedanı başlamış oldu


Memluk hanedanlığının, tarihte üç önemli etkisi olmuştur Askeri planda, Haçlı ordularının bölgeden atılması ve Moğol akınlarının durdurulmasıdır Her iki olay da Arap - İslam devletini kaçınılmaz bir yıkımdan kurtarmıştır Memluk hanedanlığının üçüncü etkisi ise toplumsal ve ekonomik alanda olmuştur, bir dizi düzenleme getirmeleri, askeri ve politik anlamda bölgede bir istikrar oluşturmaları sonucu, Mısır yeniden önemli bir ticaret yolu haline gelmiştir


1260 yılında, Bağdat'ı alarak Halifeyi öldüren Moğol orduları Ortadoğuda hızla ilerlemişler ve Mısır sınırlarına dayanmışken, Memluk sultanı Sultan Kutuz, emrindeki memluk ordusuyla Moğol akınını karşılamak üzere harekete geçmiştir Ayn Calut denilen bölgede karşı karşıya gelen iki ordunun çatışması, Moğolların bozguna uğramasıyla sonuçlandı


Ayn Calut savaşında öncü birliklerin komutanı olan Baybars, Sultan Kutuz'u öldürüp kendi hükümranlığını 1260 yılında ilan ettikten sonra 1261 yılında El-Muntasır'ı halife ilan etmiştir Böylece halifelik, Bağdat'dan Kahire'ye geçmiş olmakta, Memluk devletinin himayesine girmektedir


1265 yılında Suriye'deki halen Haçlıların elinde olan kaleleri ele geçiren Sultan Baybars, 1268 yılında ise bugünkü Antakya'ya saldırarak, Haçlı prensliğine son vermiştir


Anadolu'da Moğol hakimiyetini sürdüren İlhanlı Devletinin etkisinden kurtulmak isteyen bazı Selçuklu beylerinin yardım talebi üzerine 1277 senesinde Anadolu'ya bir sefer düzenleyen Baybars, İlhanlı ordusunu Elbistan ovasında yenerek Kayseri'ye kadar ilerlemiş, bu kentde bir hafta kadar kalmıştır Ama Anadolu Selçuklu Veziri Süleyman Pervane'nin İlhanlı yanlısı siyaseti yüzünden Anadolu'dan ayrılmak zorunda kaldı


1280 li yıların ortalarına kadar İlhanlıların karşı saldırılarıyla başetmek zorunda kalan Memluklar, bu akınlar durulduktan sonra yeniden Haçlılarla savaşmaya başladılar 1291 yılında Akka'yı Haçlılardan geri aldılar Akka'nın düşmesinden sonra Haçlılar Suriye kıyılarında fazla direnemediler ve tümüyle Ortadoğu'yu terk etmek zorunda kaldılar


İzleyen 90 yıllık barış dönemi, çok genç yaşta hükümdar olan ve sık sık değişen sultanların devridir Deneyimsiz bu sultanların döneminde devlet ileri gelenlerinin nüfuzu giderek artmıştır


1382 yılında Çerkez kökenli Berkuk'un, devrin sultanını öldürerek iktidarı ele geçirmesiyle Türk asıllı Memlukların devri de kapanmış oldu Bu tarihten itibaren Çerkez asıllı sultanlar ülkeyi yönetmiştir


1461 yılına kadar Memluklarla Osmanlı Devleti arasında yakın ilişkiler hüküm sürmüştür 1461 yılından itibaren etki alanları yönünden gerginleşen ilişkiler, 1468 yılında Sultan Kayıtbay zamanında açık rekabete dönüşmüş, 1485-1490 yılları boyunca Çukurova'da yapılan savaşlarda iki taraf da önemli kayıplar vermekle birlikte kesin sonuç alamamıştır


Giderek gerginleşen ilişkiler 1516 yılında tarafların Mercidabık'da savaşa tutuşmalarına yol açmıştır Memluk ordusunun yenildiği bu savaşın ardından Osmanlı son darbe olarak Ridaniye'de Memluk ordusunu ikinci kez yenilgiye uğratmıştır Her ik savaş da savaş tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır Bir açıdan, kitle halinde yönetilen disiplinli süvari birliklerinin, Falanks düzeninde muharebe eden piyade birliklerince önlenebilirliğinin kanıtlandığı savaşlardır bunlar Diğer açıdan ise dönemin ateşli silahları olan sahra toplarının etkinliğini vurgulamaktadır Askeri tarihçiler Memluk ordusunun yenilgisini genellikle Osmanlı ordusunca etkili bir biçimde kullanılan sahra toplarına bağlamaktadırlar


Bu iki zaferin ardından Osmanlı ordusu Kahire'ye girerek 267 yıllık Memluk devletini ortadan kaldırmıştır Osmanlı açısından bu zaferlerin parlaklığı, İslam dünyasının hem askeri-ekonomik, hem de Halifeliğin Osmanlı Devleti'ne aktarılmasıyla politik hakimiyetinin Osmanlı Devletine geçmesinde yatar






Aybey Dönemi


Devletin kurucusu olan Aybey, Eyyubi devletinde yaşanan iç karışıklara son vermek amacıyla Mısıra gelmiş ve Eyyubi devletini yıkarak Memlük devletini kurmuştur Bu dönemde Mısırda yaşanan Şii kökenli Arap isyanları bastırılmış ve Suriye Eyyubilerine son verilmiştir Memlükler 1250 ile 1382’ye kadar Bahr-i Memlükler, 1382’den 1517’ye kadar Burci Memlükler olarak adlandırılmışlardır



Kutuz Dönemi


Kutuz döneminde Moğol tehlikesine karşı Türk ve İslam dünyasını savunmuşlardır 1258’de Abbasilere son veren Moğolları 1260 Ayn-ı Calud Savaşı’nda yenilgiye uğratarak ilerlemelerini durdurmuşlardır Suriye,Hicaz ve Mısır Moğol istilasından kurtarılmıştır



Baybars Dönemi


Baybars dönemi en güçlü dönemdir Halifeliğin merkezi Mısır’a taşınmıştır Baybars Bey, din ve devlet işlerini birbirinden ayırmıştır 1276’da Anadolu beyliklerine yardım etmeye gitmiştir 1277 yılında Anadolu Türkleri safında savaşarak Elbistan’da Moğolları 2 kez yenmişlerdir Fakat Anadolu beyliklerinin yardımı kesmesi sebebiyle savaş sonuçsuz kalmış; Moğol hakimiyeti devam etmiştir


Ölümünden sonra yerine geçen oğulları haçlılardan Suriye kıyılarını, Filistin ve Antakyayı geri almışlardır


1517 yılında Hicaz sürtüşmesi ve Dulkadirli beyliğinin kimin olacağına yönelik sürtüşmeler sonucu Osmanlı-Memlük savaşını Osmanlılar kazanmıştır Memlük Osmanlılara katılmıştır



Memlük Ordusu


Memlük ordusunun büyük çoğunluğunu Orta Asya ve Karadeniz kuzeyinden gelen Kıpçak Türkleri oluşturuyordu Askerler yetenekleri ölçüsünde yükselebilir, sultan bile olabilirlerdiMemlüklerin önemli bir donanması da mevcuttu



Memlükler ve Türkçe


Resmi yazışmalar Arapça olsa da askeri dil Türkçeydi Türkçe bilmeyen bir kişinin devlet yönetimine yükselmesi mümkün değildi Sultanlar adına pek çok Türkçe eser yazılmıştır Son Memlük sultanı Kansu Gavri, Türkçe yazdığı şiirleri ile tanınır Bu zaat, Firdevsin Şehnamesini Türkçeye çevriltmiştir



Memlük Medeniyeti


Memlükler büyük bir medeniyet kurmuşlar, pek çok konuda Osmanlılar’ın önüne geçmişler ve onlara öncü olmuşlardır


Memlükler Moğol istilası sebebiyle Orta Asya’dan kaçan bilim adamlarını kabul etmişlerdir Kahire, Halep ve Şamda büyük medreseler kurmuşlardır Memlükler ile birlikte Arabistana ve Mısıra Türk etkisi her alanda damgasını vurmuştur Mısır ve Suriye’de Türk usulü eser olarak, Sultan Kalavun Camisi, Sultan Hasan Cami ve Medresesi, Sultan Berkuk Türbesi, Kahire Kalesi, Halep Kalesi örnek verilebilir Memlük mimarisinde çok renkli görünüm ve mineli cam örneği ön plandadır






Memlüklerin Türk ve Dünya Tarihine katkıları


Diğer Türk devletleri gibi saltanatlık görülmez Hükümdarları meclis seçer

Diğer açılardan Selçuklu karakterine sahiptir

İslam dünyasını Moğollara ve haçlılara karşı korudular

Devlet ve din işlerini birbirinden ayırdılar

Arap yarımadasında olmasına rağmen Türkçeye önem verdiler

Baybars Bey, din ve devlet işlerini birbirinden ayırmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



İlhanlılar


İlhanlılar Devleti, Cengiz Han'in (Çingiz Han)torunu Hülagû Han tarafından, merkez Tebriz olmak üzere İran'da kuruldu (1256) "İlhanlı" ismi; "Büyük Kağanlı" anlamına gelmektedir Çünkü İlhanlılar'ın kendi bayrakları ve paraları olsa da, bir çeşit eyalet sistemiyle yönetilmekteydiler ve Moğollar'ın Büyük Kağan'ına bağlıydılar İlhanlı kelimesinin tartışılan bir başka anlamı ise; İl-eyalet hanı olabileceğidir Son derece büyük ve hızlı hareket eden bir orduları vardı Sibirya hariç tüm Asya'ya hakim oldular



Siyasi Tarihi


Azerbaycan'ı ele geçiren Hülagû Han, 1258'de Bağdat'ı alarak Abbasî Devleti'ne son verdi Anadolu Selçuklu Devleti'ni egemenliği altına aldı Moğollar, Anadolu'nun bilim, kültür ve ticaret merkezleri olan kentlerini yakıp yaktılar ve yağmaladılar Bu dönemde Anadolu'da ticaret geriledi Türkler, Doğu ve Orta Anadolu'dan batı bölgelerine doğru göç etmek zorunda kaldılar Moğollar, Türkiye Selçuluları Devleti'nin yıkılmasında önemli rol oynadılar


İlhanlılar, Suriye ve Filistin'i işgalden sonra Mısır'a doğru ilerlemeye başladılar Ancak Memlükler, Ayn-ı Câlut Savaşı'nda İlhanlıları yenilgiye uğratarak Filistin ve Suriye'den çıkardılar (1260) Memlûk Sultanı Baybars, İlhanlıları ikinci kez Elbistan'da yenilgiye uğrattı (1277) Memlukler tarafından uğratıldıkları yenilgiler dışında savaş kaybetmediler


İlhanlılar, Gazan Mahmud Han (1295-1304) zamanında Müslümanlığı kabul ettiler Bundan önce Budizm'i benimsemişlerdi ve Müslümanlar'a karşı Hıristiyanlarla ittifak kurmak istiyorlardı İslâmiyetin yanı sıra Türk kültürünün de yaygınlaşması, devletin Türk özelli kazanmasına neden oldu 14 yüzyılın başlarında çıkan iç karışıklıklar sonucu İlhanlılar parçalandı (1336) İlhanlı topraklarının büyük bir bölümü üzerinde, Celâyirliler Devleti kuruldu



Hulagu Han ve büyük ordusu


1243 Kösedağ savaşında Anadolu Türklerini yenilgiye uğratan Moğollar Ötüken merkezine bağlı olmak üzere, İran’a geçerek 1256 yılında başkenti Tebriz olmak üzere İlhanlı yönetimini kurdular (İlhanlı: Hana bağlı topraklar) Başında da Hulagü Han bulunmaktaydı 1256 yılında Alamut Kalesini ele geçirerek Batinilerin çalışmalarına son verdiler 1258 yılında ise Bağdatı işgal ederek halifeliğe son verdiler Halkının büyük çoğunluğunun Türk ve Farslar’dan oluşuyordu Diğer Moğol devletleri gibi İslamiyeti kabul etmişler ve Türkleşmişlerdir Bağdatta güçlenen Celayirliler tarafından yıkılmıştır



İlhanlıların Türk tarihindeki yeri


İlhanlılar döneminde İran kapısı açık olduğu için Orta Asya’dan Anadolu’ya yoğun Türk göçleri olmuştur Bu dönemde Anadolu gittikçe Türkleşmiştir





Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Safevi Devleti


Safeviler Devleti (1501-1722) Azerbaycanda ve İranda Safeviye Tarikatı ve Kızılbaş Azeri ve Anadolu Türklerinin kurduğu ilk Şii devletidir [1] Ak Koyunlu Elvend Mirza'yı Şarur yakınlarında yendikden sonra Şah İsmail Safevi 1501-in temmuz ayında Tebrizde kendisini Azerbaycanın Şahı ilan etti [2] Bundan sonra tüm İranı ele geçirerek, 1502-in mayıs ayında kendisini İran Şahı ilan eden Iİsmail sonrakı 250 yılda Orta Doğu'ya büyük etki yapacak bir Şii devletinin temelini koymuştur




Köken


Şeyh Safiyüddin'in Erdebil'deki türbesi

Safeviler, Sarı renk: Günümüzde Türklerin yaşadığı yerlerSafevi Devleti'ni kuran Şah İsmail'in ulu dedesi Safiyüddin İshak isimli bir Türktür Yapıtlarında sürekli olarak Türkçe kullanmıştır Osmanlı hükümdarları şiirlerini Farsça yazarken Şah İsmail Türkçe yazmıştır ve Türkçeye çok dikkat etmiştir Burada büyük Sufi mürşidi Zahit Gilani'nin tarikatına giren ve şeyhin kızıyla evlenerek onun ruhani varisi olan Safiyüddin, mürşidinin ölümünden sonra Zahidiye Tarikatı'nın başına gelmiş, sonraki uygulamalarıyla Zahidiye tarikatını Safeviye Tarikatı'na dönüştürmüştür Türk olduğuna göre tarikat şeylerinin etrafında toplananlar daha çok Azerbaycan ve Anadolu'nun Kızılbaş Türkmenleri olmuştur Nitekim devletin İranlı vasfına ya da böyle kabul edilmesine karşın asli kurucuları, bürokrat ve askeri ileri gelenlerin neredeyse tamamı Rum (Anadolu), Azerbaycan ve Şam'ın (Suriye) Kızılbaş Türkmenleri'dir Bu Şii-Alevi Türkmenler Azerbaycan coğrafyasında kalmış ve bölgedeki Türk şivesini benimsemişlerdir ki, bugün İran Azerbaycanı ve Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki Azeriler büyük ölçüde bunların devamıdır Azerbaycan'daki Sünni Akkoyunlu Türkmen boyları ise Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşından sonra Tebriz'den alınarak Erzurum, Gümüşhane, Bayburt ve Trabzon'a yerleştirilmiştir Safiyüddin'in Tat dilini kullanmasına karşın tarikatın 15 yüzyıl mürşitleri Şeyh Cüneyt ile Şeyh Haydar ve özellikle tarikatı devlete dönüştüren Şah İsmail ile ardılı hükümdarlar günlük konuşmalarında ve eserlerinde Azeri Türkçesini kullanmışlardı Bütün bunlar sonucunda Safevi Devleti'ni en azından kuruluşunun ilk yüz yılında İrani özelliklerinden daha çok ya da Alevi (Kızılbaş)-Türkmen devlet kimliğinde görmek pek yanlış olmayacaktır


Erdebil Şeyhliğinden Safevi Şahlığına


1447'de tarikatın başında bulunan Şeyh Cüneyt İran'da politik bir güç haline gelmek için devrimci Şii anlayışını benimseyerek tarikatını dönüştürdüğünde Ak Koyunluların elinde bulunan Doğu Anadolu'ya gelerek alevi Türkmenleri etrafına toplamaya başlamıştıKara Koyunlular ile mücadele halinde olan Ak Koyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yanına giden Cüneyt onun kız kardeşi Hadice Begim ile evlenmiştiBu evlilik ile Uzun Hasan, Cüneyt'in Türkmenler üzerindeki nüfuzundan yararlanmayı düşünürken,Cüneyt de bu sayede amaçlarını gerçekleştirmek için serbetiyet elde etmiştiEtrafına topladığı güçle Azerbaycan'da Şirvan ülkesine saldıran Cüneyt yapılan savaşta yaşamını yitirdiYerine geçen oğlu Şeyh Haydar dayısı Uzun Hasan'ın kızı Halime Begim/Alemşah ile evlendiBu sayede Anadolu'da alevi anlayışını daha da artırdıOsmanlı hükümdarı IIBayezit'in gerekli önlemleri almaması da Safevilerin güçlenmesinde önemli bir rol oynadıAnadolu'dan sürekli göçlerle güçlenen Erdebil şeyhi Haydar,Ak Koyunluların Otlukbeli yenilgisinden sonra düştüğü bunalımlı durumdan yararlanmaya çalıştıFakat dayısının oğlu Akkoyunlu Yakup Bey ile yaptığı bir savaşta yaşamanı kaybettiOğlu Şeyh İsmail,Ak Koyunluların iç savaşından yararlanarak 1500 yılında Erzincan'a geldiEtraftaki bütün müritlerinin toplanmasını emredince Ustacalu, Şamlu,Rumlu,Dulkadir,Tekelü ve Karaman-Turgutlu Türkmenleri ile Varsaklar'dan binlercesi etrafında toplandı1501'de Akkoyunlu Elvend Mirza'yı Nahçıvan'da yenilgiye uğratan İsmail Azerbaycan'ın tamamını ele geçirerek Tebriz'de kendini şah ilan ettiBöylece dedesinin başlattığı Şii devrimci-politik girişim İsmail tarafından başarıyla sonuçlandırılmış olduArtık Erdebil Safeviye Şeyhliği'nin yerini Safevi Şahlığı alıyordu



Safevilerin Yükselişi


Safevi Devleti'nin kurucusu Şah İsmail'in Avrupalılarca yapılmış temsili bir resmi

Kuruluş [değiştir]Anadolu'da 15yüzyıl boyunca Osmanlı ilerlemesi devam etmiş Şii-Alevi Türkmenler de kontrol altına alınmıştıKuruluş döneminde heterodoks zümrelere daha müsamahakar davranan Osmanlı Devleti bu sıralarda kontrol etmekte zorlandığı göçebe Alevi Türkmen boylarını yasadışı ilan ederek baskı altına almıştıİşte bu ortamda Erdebil Safeviye şeyhi İsmail,Azerbaycan'dan Anadolu içlerine kadar yayılmış bulunan küskün Alevi Türkmen boy ve oymaklarını ruhani otoritesiyle birleştirerek 1501'de zamanın en güçlü Sünni Türkmen federasyonu olarak bilinen Elvend Mirza liderliğindeki Ak Koyunlular'dan Tebriz'i ele geçirdi


Bölgede yeni kurdukları siyasal organizasyona meşru bir temel oluşturmak isteyen Safeviler, kendilerinin 7 Şia imamı Musa el-Kazım yoluyla HzAli ve HzFatma -HzMuhammet'in kızı- soyundan geldiklerini iddia ettiler İsmail ayrıca şahlığını ilan ettikten sonra, otoritesini İran'da daha da güçlü kılmak için Sasani imparatorluk mirasında da hak iddia etti


Tebriz'in zaptıyla Safevi hanedanlığı başlamış oluyorduI İsmail 1501'de Tebriz'i başkent,kendini Azerbaycan Şahı ilan ettiBuradan İran içlerine doğru yayılmasını sürdürerek 1502'de bu kez kendini İran Şahı ilan ettiKuruluşu takip eden ilk on yıl boyunca bir yandan devletini Osmanlı saldırılarından korumaya çalışan İsmail,öte taraftan Ak Koyunlu kalıntılarını ezerek, onların topraklarındaki yayılmasını sürdürdü1503'te Hemedan,1504'te Şiraz ve Kirman, 1507'de Şia'nın kutsal mekanları Necef ve Kerbela, 1508'de Van,1509'da Bağdat, 1510'da Özbek Şeybani hanedanlığının kurucusu Muhammet Şeybani Han'ı hezimete uğrattığı bir savaş neticesindeHorasan ve Herat (Sistan'ın merkezi)şehirlerini zaptetti1511'de Özbekler bu yenilgi üzerine Maveraünnehir'e çekilerek Safevilere karşı uzun yıllar sürecek saldırılarını devam ettirmişlerdirŞah İsmail zamanında şahlık sarayında resmi dil Azeri Türkçesi idi Bu arada 1507'de henüz deniz kuvvetine sahip olmayan Safeviler, İran (Basra) Körfezi'nin giriş noktası olan Hürmüz Adası'nı, yaklaşık yirmi yıldır Hint Okyanusu'na sızmakta olan Portekizlilere kaptırdılar


Uzun yıllardır İsmail'in faaliyetlerini yakından izleyen ve onun 1511'de Anadolu'da çıkarttığı Şah Kulu ayaklanmasıyla ne kadar etkili olabileceğini gören Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim, nihayet 1514'te Safevileri ezmek maksadıyla Doğu Anadolu ve Azerbaycan üzerine yürüdüOsmanlıların top ve tüfeklerine karşın Safevi ordusu çok daha ilkel silahlarla savaşa hazırlanmıştıİki tarafın ordusu başlarında bizzat hükümdarları olduğu halde Tebriz'in batısında Çaldıran'da karşılaştıSafeviler yenilgiye uğradı Tebriz'i kolayca ele geçiren Osmanlı kuvvetleri ISelim'in bütün ısrarlarına karşın İran platosunda Safevi ordusunu izlemeyi reddettilerKışın yaklaşmasıyla Tebriz terk edildiBu savaş yıllar sonra Şah ITahmasp ile Sultan ISüleyman (Kanuni) arasında aynen kendini tekrarlayacaktı



Devlet Dini olarak Şiilik'in Tesisi


İran'ın fethini tamamladıktan sonra Şah İsmail geniş Sünni ahalinin mezhebini zorla değiştirme yoluna gittiSünni ulema ya öldürüldü ya da sürgün edildi İsmail, ortodoks Şii (On İki İmam Şiiliği)inancıyla uzlaşması pek olanaklı olmayan heterodoks Şii(alevi) inancına rağmen Şia'nın dinsel ileri gelenlerini ülkesine getirerek onlara sadakatleri karşılığında toprak ve paralar bahşettiSavefi döneminden sonra ve özellikle Kaçar hanedanı döneminde Şii ulemanın rolü artmış,ulema bağımsız ya da hükümetlerle ortaklaşa rol oynamaya başlamıştırSafeviler sufî/tasavvufî geçmişine karşın Nimetullahi tarikatı dışındaki pek çok tasavvufî sünni ve şii tarikatlarına müsaade etmedilerİran feodal bir teokrasi haline geldi fakat bu din ve devlet ayrılığı biçiminde değildiŞah dinsel ve dünyevi yetkilerin her ikisini birden elinde tutuyordu Safevilerle birlikte iyice büyüyen İslam dünyasındaki bu dinsel hizipleşme, bir yandan İran'ın iç bütünleşmesini ve ulusal duygularının kaynaşmasını sağlarken,öte taraftan Sünni komşularının öfkesini İran üzerine yönlendirmesine de yol açtı


Osmanlılarla süregelen savaşlar nedeniyle 1548'de Şah ITahmasp başkentini Tebriz'den - bir iç bölge şehri olan - Kazvin'e taşıdı Daha sonra Şah IAbbas (Büyük Abbas)buradan da vazgeçerek, Orta İran'da yer alan eski İsfahan şehrinin hemen yanına inşa ettiği yeni İsfahan'ı başkent yapacaktırBu olayla birlikte devlet de daha fazla Fars karakteri kazanmaya başladıSonuçta Safeviler ulusal bir İran devleti kurmayı başarmıştılar



Şah Abbas


Safevi hükümdarı Şah Abbas'ın 1600'de Dominicus Custos tarafından bakır üzerine oyulmuş gravürüSafevilerin en ihtişamlı hükümdarı Şah Abbas / Şah IAbbas( 1587-1629)Kızılbaş-Türkmen ümera nın (askeri ve sivil bürakratlar) saray entrikaları ve cinayetleri arasında hayatta kalmayı başararak babası Şah Muhammet Hüdabende'nin zorunlu olarak tahtan çekilmesi üzerine 16 yaşında İran tahtına çıktı


Hükümdar olduğunda ilk fark ettiği şey, savaş meydanlarında Osmanlılar ve Özbekler (Şeybaniler)tarafından sürekli mağlup edilen ordusunun acizliği olduNitekim Osmanlılar Gürcistan ve Ermenistan'ı zaptederken, Özbekler de doğuda yedinci İmam Ali Rıza'nın bulunduğu Meşhet ve Sistan'ı ele geçirmişlerdiİlk olarak kuzeydoğudaki topraklarının Osmanlılara ait olduğunu kabul etmek karşılığında onlardan barış istediBu sırada İran'a seyahat amacıyla gelmiş Robert ve Anthony Sherley adındaki iki İngiliz gezgini, şah ordusunun Avrupa modeline benzer paralı ve iyi eğitim görmüş daimi bir orduya dönüştürülmesinde şaha yardım ettilerRakibi olan Osmanlı padişahları bu işi çok öncelerden beri başarmış ve ordularını sürekli modernize etmişlerdiAbbas barutun kullanımını hararetli bir biçimde benimsediYeni reformlarla birlikte ordusu, Kızılbaşlar yanında,Gürcistan, Ermenistan ve Çerkez ülkelerinden devşirilen Gulamlar, Tofenkçiler (Tüfenkçi) ve Topçiler(Topçu) gibi bölüklere ayrılmıştı


İlkin Özbeklerle savaşan I Abbas (İranların verdiği isimle Abbas - i Bozorg = Büyük Abbas )Herat ve Meşhet'i geri aldıDaha sonra Osmanlılara döndü 1603'te başlayıp aralıklarla süren savaşlar sonunda 1622'de daha önce Osmanlılara bırakmak zorunda kaldığı Irak - ı Acem ( Doğu Irak ) ve Kafkas Berisi (Trans Kafkasya) ülkelerini geri aldıAyrıca Bağdat da ele geçirildi Yeni kurduğu askeri birliklerini kullanarak , 1602'de Portekizlileri Bahreyn'den , 1622'de İngiliz donanmasını Hürmüz Boğazı'ndan çıkardı Böylece Portekizlilerin Hindistan'la ticaretlerinde şah damarı değerindeki İran ( Basra ) Körfezi'ni kontrolü altına aldıİngiliz Doğu Hindistan Şirketi ve Hollanda Doğu Hindistan Şirketi ile ticari ilişkilerini genişletti


Abbas, çoğu Ermeni ,Gürcü ve Hint kökenlilerden oluşan ve ekonomik gücüyle etkinleşen bir tüccar sınıfı yarattı Bunları kul sistemi ile bürokrasiye enjekte eden şah, bu sayede devletin kurulup genleşmesinde oynadıkları rol ile her zaman yönetsel - askeri yetkeyi elinde tutan Kızılbaş ümeraya karşı bağımlılığını kırarak merkezi otoriteyi kurabildi Nitekim ölümü sıralarında Safevi saray tarihçisi İskender Bey Türkmen'in verdiği bilgilere bakılırsa 93 bürokratının ( emir )21'i kul ( devşirme ) olmak üzere ,geri kalan 72 emirin yalnızca 48'i Kızılbaş Türkmen idiBu durum Şah Abbas'ın, oymakları ile feodal bağlarını hep canlı tutan Kızılbaş ümeranın devlet mekanizmasındaki politik gücünü ne derece kırdığını gözler önüne sermektedir


Osmanlılar ile Safeviler , 150 yıldan daha uzun bir süre Irak'ın verimli toprakları uğruna savaştılar 1509'da Bağdat'ın Şah İsmail tarafından fethini, kısa bir süre sonra Osmanlı sultanı Kanuni Sultan Süleyman'ın fethi izlediDaha sonra silsile halinde devam eden saldırılar akabinde Safeviler 1623'te Bağdat'ı henüz geri almışlardı ki, 1638'de tekrar Osmanlı sultanı IV Murat 'a bırakmak zorunda kaldılar 1639'daKasr - ı Şirin'de Osmanlılar ile Safeviler arasında sınırları belirleyen bir antlaşma imzalandı Bu antlaşmanın çizdiği sınır - her iki tarafın sınırları eskisine an çok daralmış olsa da - günümüze kadar hiç değişmeden Türkiye - İran sınırı olarak kaldı


Bu arada 1609 - 1610 yıllarında Mahâbât Kürt kabileleri Safeviler'e karşı ayaklandıKanlı mücadeleler sonucunda, Şah Abbas Osmanlı yönetiminden kaçıp kendisine sığınan Kalenderoğlu Celalileri ile isyanı bastırdı ; pek çok Kürt aşireti Şah Abbas'ın emriyle Horasan'a sürüldüBölgeye Afşar Türkmen oymakları yerleştirildi


Şah Abbas suikaste uğramak saplantısından hiçbir zaman kurtulamadı Bu nedenle şüphe uyandıran hanedan üyelerini ya katletti ya da gözlerine mil çekmek suretiyle saf dışı bıraktıNitekim bu şekilde oğullarından birini idam ederken, ikisini de gözlerine mil çektirerek kör bıraktıBundan başka iki oğlunu da kendi ölümünden önce kaybedince,sonuç Şah Abbas için bir trajediye dönüştü1629'da öldüğünde geride ardılı olabilecek yetenekte hiçbir oğul bırakmamıştı


Şah Abbas'ın uzun hükümdarlığı sonunda devletin sınırları bugünkü İran, Irak, Ermenistan, Azerbaycan Cumhuriyeti,Gürcistan ile Türkmenistan,Özbekistan,Afganistan ve Pakistan'ın bazı kısımlarını içine almaktaydı



Safevi Devleti'nin Kuruluşunda Rol Oynayan Oymaklar [değiştir]Safevi Devleti'nin kurulmasında ve gelişmesinde rol oynayan oymaklara bakıldığında , genelde yaygın olan teze aykırı olarak devletin kuruluşunda esas rolü Ak Koyunlu ve Kara Koyunlu Türkmenlerinin değil , orjinal ve yeni Anadolulu ( Rumlu ) ve Suriyeli ( Şamlu ) Türkmen topluluklarının oynadığı ortaya çıkmaktadır Devletin kuruluşunda rol oynayan büyük oymaklardan ilki Rumlu olup , Sivas 'ın Koyulhisar ( Koylahisar ) ve Karahisar (Şebin - Şimdi Giresun'a bağlı )yöreleri ile Tokat ve Amasya bölgelerinindeki köylü Kızılbaşlar tarafından meydana getirilmiştir Ustacalu oymağı ise Sivas - Amasya - Tokat bölgesinde yaşayan ve bazı oymakları Kırşehir'e kadar yayılan Ulu Yörük topluluğuna ait bir oymaktı Adından da anlaşılacağı üzere Antalya bölgesi Türkmenlerinden oluşan Tekelü oymağı içinde Hamit-ili (Isparta - Burdur ) ve Menteşe-ili ( Muğla ) Alevi Türkmenleri de yer alıyordu Bu üç Anadolulu oymaktan başka , devletin kuruluşunda görev alan bir diğer topluluk Suriye Türkmenlerinden oluşan Şamlu oymağıydıBu oymak yazın Sivas 'ın güneyindeki Uzun Yayla'da , kışın Halep - Gaziantep arasında yaşayan ve Osmanlı döneminde Halep Türkmenleri denilen oymaklardan kopmuştu Devletin kuruluşunda önemli rol oynayan oymaklardan biri de Kahramanmaraş ve Boz Ok ( Yozgat ) bölgesini içine alan Dulkadir ( Ar Zü'l-Kadr = TrGüç , kudret sahibi ) elinin bilhassa Boz Ok kesiminde yaşayan Türkmenlerden oluşan Dulkadir ( Zü'l- Kadr) oymağıydı Bu oymak mensuplarının ayrılması ile zayıflayan Dulkadiroğulları Beyliği kolayca Osmanlılar tarafından ortadan kaldırılmıştırBütün bu oymaklar dışında kuruluşa katılan daha küçük topluluklar da şunlardır: Tarsus yöresi Varsakları , Orta ve Doğu Karadeniz Çepni leri , Arapgirlü , Turgudlu ( Karamanoğlu Türkmenlerinden ),Bozcalu ( Halep Türkmeni ) , Acirlü , Hınıslu ( Türkleşmiş Kürt) Çemişkezeklü ( Kürt )


İşte bu oymakların meydana getirdiği Safevi Kızılbaş Topluluğu Anadolulu yeni bir oluşumdur ; mezhepsel ve siyasal bakımdan Ak Koyunlu ve Kara Koyunlular'dan farklı , özgün bir örgütlenmedir


Devletin kuruluş ve örgütlenmesinin esasını oluşturan bu oymaklardan başka, daha sonra Safevi siyasal örgütlenmesine katılan Ak Koyunlu ve Kara Koyunlu boyları da olmuşturAncak bunların çoğu Kızılbaşlığı kabul ettikleri halde önemli statüler elde edememişlerdir Bunlardan Kaçarlar 15 yüzyıl sonlarında Boz Ok 'tan Gence' ye göç etmiş bir Ak Koyunlu boyudur Bir diğeri, Karamanlu oymağı , Kara Koyunlu Ulusundan olup Karabağ 'da yerleşmişti Devletin kuruluşunda rol almayıp sonradan dahil olan boylardan en önemli rol oynayanı Türkmen boyudurBu boy Ak Koyunlu bakıyelerinden olup , Ak Koyunluların Musullu ve Pürnek ( Purnak ) boylarına Safeviler, komple Türkmen demişlerdi Son olarak , İran 'da yerleşmiş olan Afşarlar da kuruluştan sonra önemli sayılan statüler aldılar



Safevi Döneminde Türkmen - Fars Anlaşmazlığı


Şah İsmail Safevi Devleti'ni tesis ettikten sonra, kuruluşta rol oynayan iki etnik grup arasındaki görüş ve yaşam tarzı ayrılığının ne şekilde uzlaştırılabileceği gibi büyük ve çetrefilli bir sorunla karşı karşıya kaldı: Bir yanda onu güce taşıyan askeri becerileriyle klasik İslam toplumunun ehl - i kılıçı ( Seyfiyye ) Kızılbaş - Türkmenler , öte tarafta yüzyıllardır İran'ı yöneten Arap, Türk (Gazne, Büyük Selçuklu vd ), Moğol ve Türkmen ( Ak Koyunlu, Kara Koyunlu ) hükümdarları döneminde olduğu gibi dinsel ve bürokratik sınıfları - yani ehl - i kalemi - ( Kalemiye )dolduran İranlılar ( Farslar )


Aslında iki grup arasında sürtüşme kaçınılmazdı Çünkü Kızılbaş Türkmenlerin göçebe olması ve bunun getirdiği toplumsal yapıları geleneksel İran sınıflı yapısı ile uzlaşabilir durumda değildi Bu orjinal sosyo - politik yapılanma, daha önce İran'da kurulmuş olan Büyük Selçuklu Devleti'nin çöküşünde de en nemli etkenlerden biri olmuştuŞah İsmail 1508 yılından, öldüğü 1524 yılına kadar vezirlik makamına peş peşe beş İranlı'yı atadı Bu İranlı vezirlerden 2si Maveraünnehir'de Kızılbaş Türkmenlerden oluşan bir ordunun komutasına getirildiği zaman, Kızılbaş asker ve emirleri zorunlu olarak onun hizmetine girmeyi bir utanç nedeni saydılarSavaş meydanında yüzüstü bıraktıkları vezirin feci bir biçimde katledilmesine sebep oldular 4vezir bizzat Kızılbaşlar tarafından katledildi, 5si ise onların isteği üzerine öldürüldü Anlaşılacağı gibi Kızılbaşlar, Tacik dedikleri yerli İranlıların yalnızca başkentte oturup mali işlerle ilgilinmelerini istiyorlardı Şah Abbas'ın Osmanlıları model alarak oluşturduğu kul ( devşirme ) sistemine karşı çıkıyor ve onları da Kara Oğlu diye küçümsüyorlardı



Kültür



Âli Kapu Sarayı, Safevi başkenti İsfahan'da şahlık sarayı Iranİran kültürü Safevi himayesinde gelişti Şah İsmail'in bizzat kendisi Hatayî ya da Şah Hatayi mahlasıyla Azerice pekçok şiirler yazdıŞah Tahmasp bir ressamdıŞah IIAbbas ise Tanî mahlasıyla Türkçe şiirler yazan bir şair olarak da tanınmıştı


Bu dönemde kiremit imalatı, çömlekçilik, dokumacılık gibi el sanatları gelişirken , minyatürcülük , ciltçilik , dekorasyon ve hattatlıkta büyük ilerlemeler kaydedildi16yüzyılda halı dokumacılığı bir göçebe ve köylü sanatı olmaktan çıkarak, profesyonel tasarım ve imalata dayalı iyi işleyen bir sanayi haline dönüştü Tebriz bu sanayinin merkezi konumundaydıErdebil halıları yalnızca hanedana hasredilmişti Yanlış adlandırılmış meşhur Polonez halıları 17yüzyılda İran'da imal edilirdi


Geleneksel formlar ve malzemeler kullanan Rıza Abbasi ( 1565 - 1635 )İran resmini , yarı çıplak kadınlar , gençlik ve aşıklar gibi yeni temalarla tanıştırdıOnun resim ve hat tarzı Safevi döneminin pek çok sanatçılarını etkileyerek , İsfahan ekolü olarak bilinir hale geldi 17 yüzyılda uzak kültürlerle - özellikle Avrupa ile gelişen ilişkiler İranlı sanatçılara yeni fikirler verdi Kısa sürede üç boyutlu görünümü , perspektif ve gölgeyi , yağlı boya kullanmayı benimsediler O kadar ki , Şah IIAbbas Muhammed Zaman adlı ressamını eğitim görmesi için Roma'ya göndermişti


İsfahan , Büyük Abbas'ın 1598'te başkentini daimi olarak oraya taşımasından sonra Safevi mimarisinin en seçkin örnekleriyle doldu 1630'da yapımı tamamlanan imparatorluk camisi Mescid - i Şah ile Mescid - i İmamî , Lütfullah Camii ve İmparatorluk sarayı Âlî Kapu ( Osmanlı'daki Bab - ı Âli'ye nispeten )en önemli yapılardır


En meşhur İslam filozoflarından Molla Sadra ( Sadrettin eş - Şirazî ) ( 1571 - 1640 ),Şah Abbas döneminde ( 1587 - 1629) yaşadı En önemli eseri Esfar ( Yolculuklar - Seyahatlar )'dır Tasavuf gizemciliği , Şii ilahiyatı ile Aristo ve İşrakiyyun felsefelerini (en önemli temsilcileri İbni Sina ve Sühreverdi idi ) sentezleyen ve Hikmetü'l Müte'âliye ( Metafilozofi = Transcendent Theosophi ) denilen bir düşünüş ortaya koydu


Abbasi döneminin en önemli tarihçisi Türkmen İskender Beğ Münşi'dir Şah Büyük Abbas dönemini anlattığı Tarih - i Âlemârâ - yi Abbasî adlı eseri, Abbas'ın ölümünden birkaç yıl sonra kaleme alınmış olup, tarihi olayların ve şahısların nüanse edilmiş derinliklerini gözler önüne seren çok değerli bir yapıttır



Safevi Devleti'nin Çöküşü


Safeviler 17yüzyılda geleneksel düşmanları Osmanlı ve Özbek Şeybaniler ile savaşını sürdürürken, iki yeni komşu ile de rekabete girişmek zorunda kaldıMoskova Knezliği / Rus Moskofları bir önceki asırda Altınorda Hanlığı'nın devamı olan Astrahan , Kazan ,Sibir ( Küçüm )ve Nogay Hanlıklarını ortadan kaldırmış, nüfuzunu Kafkasya ve Orta Asya'ya dek yaymıştı İranlıların Devlet - i Moğol ( Moğol Devleti ) dediği Hindistan Babür Devleti ise Kandahar ve Herat'ı alarak daha önce İran kontrolündeki Afganistan'a sızmaya başlamıştı


Bütün bunlardan başka 17yüzyıl boyunca Doğu - Batı arasındaki ticaret güzergahı değişmiş, Avrupalıların keşifleri ve Osmanlıların deniz aşırı seferleri sonucunda İran'dan uzaklaşmıştıŞah Abbas'ın ordusunu ücretli gulam ( devşirme ) sistemine dönüştürmesi kısa vadede işe yaradıysa da , sonraki yüzyılda eyaletler üzerindeki baskı ve ağır vergilerle birlikte ülkenin sosyo - ekonomik gücünün zayıflamasına yol açtı


Şah Abbas'tan sonraki Safevi hükümdarları - Şah IIAbbas hariç - silik karakterliydi Nitekim IIAbbas'ın hükümdarlığının sonu olan 1666 yılı, aynı zamanda Safevi hanedanı için de sonun başlangıcına işaret eder Vergi gelirlerindeki düşüş ve büyüyen askeri tehlikelere karşın sonraki şahlar savurgan bir yaşam tarzı benimsemişlerdi ISüleyman'ın 8 yıl boyunca hareminde vakit geçirdiği dönemin yazarlarınca nakledilir Şah Sultan Hüseyin ise yaşamını içki içerek geçirmiş bir hükümdardı


Ülke sık sık,merkezden uzak sınır boylarında baskın ve yağmalara uğramaya başladı 1698'de Kirman Eyaleti [[Beluçlar]] tarafından, 1717'de Horasan Afganlar tarafından ve Mezopotamya Arap bedevilerince istila ve yağmalara uğradıŞah Sultan Hüseyin (1694 - 1722 )Doğu İran'daki sünni Afgan tebaasını zorla Şiileştirmeye çalıştıAfganlar buna şiddetle tepki gösterdi Gilzai Peştunları'nın reisi Mir Veys Han, Kandahar'ın Safevi valisi Gürcü Gürgen Han'a ( Gürcüce adı Giorgi ) karşı ayaklanma başlattıÜzerine gelen bir Safevi ordusunu bozguna uğrattı 1722'de Mir Veys'in oğlu Mahmud'un komuta ettiği bir Afgan ordusu doğudan İran'a girerek başkent İsfahan'ı kuşatıp yağmaladıDaha sonra kendisini İran şahı ilan etti


Afganlar on yıldan fazla bir süre istila ettikleri İran topraklarından çıkarılamadılarHorasan'daki Afşar Türkmenlerinin beyi ve Safevilerin en etkili komutanı Nadir Han (sonraki Nadir Şah ) nihayet 1729'da Damgan Muharebesi'nde Afganları bozguna uğrattı ve İran'dan çıkardıBuna rağmen ertesi yıl Afganlar hâlâ İran topraklarına yağma hareketlerini sürdürüyorlardı 1738'de Nadir Şah başta Kandahar olmak üzere tekrar Doğu İran'ı fethettiAynı yıl Gazne, Kabil ve Lahor'u fethettiDelhi üzerine yürüdüyse de İran'dan gerekli desteğin gelmemesi üzerine başarılı olamadıŞah IITahmasp döneminde ( 1722 - 1732 ) gerçekte erk onun elindeydi Çocuk yaşta tahta çıkan IIIAbbas'ın saltanat naipliğini yaptı Nihayet 1736'da, zaten elinde olan iktidar erkini kullanarak kendisini İran şahı ilan etti Böylece 1736'dan 1747'ye kadar İran'da kısa süreli Afşar hanedanı kurulmuş ve Safevi hanedanı kesintiye uğramıştı


1747'de Nadir Şah'ın bir suikast neticesinde öldürülmesi üzerine, Safeviler tekrar İran şahlığını ele geçirdilerFakat bu, gelişmekte olan Zend Hanedanı'nın gerçekte iktidarı ele alarak meşruluğunu pekiştirmesini sağlamasından başka bir işe yaramadıIIIİsmail'in kısa süreli kukla rejimi, Zend hanedanının kurucusu Kerim Han'ın ülkede iktidarı ele geçirecek meşruluğu sağlaması ile 1760'ta resmen son buldu






Safevi Şahları


Iİsmail ( Şah İsmail )1501 –1524

ITahmasp 1524–1576

IIIsmail 1576–1578

Muhammed Hüdabende 1578–1587

IAbbas 1587–1629

Safi 1629–1642

IIAbbas 1642–1666

ISüleyman 1666–1694

IHüseyin 1694–1722

IITahmasp 1722–1732

IIIAbbas 1732–1736

IISüleyman 1749–1750

IIIİsmail 1750–1760





Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Çu halkı MÖ 1050 ile 249 tarihleri arasında varlığını sürdürmüş Ön Türkler (Prototürkler) toplulukların biri


Çu diye de yazılır[1]



Çular


Çin kaynaklarında Çular (Choular), Tik'ler'in bir bölümü olarak gösterilirler Çular Çin'e Türkistan'dan gelmişler, MÖ 1116 - 247yılları arasında Çin'i yönetmişlerdir Bunlar Çin'e yeni bir yönetim sistemi ve yeni inançlar getirmişlerdir(Tik, Türk sözcüğünün adının Çin dilindeki eski yazılış biçimi)


MÖ 1200 yıllarından MÖ 247 yıllarına değin egemenlik süren Çu Devleti tarihte adı bilinen ilk Türk Devletidir Çu Devleti'nin adı Türkoloji kitaplarında Chou, Tcheou, Cov olarak da geçer Çu Devleti bir boylar birliği idi Çu hanedanının yönetimi altındaki bu devlet, Kuzey Çin'de (Ordos bozkırı ile onun güneyinde uzanan Şen-si ve Kansu bölgeleri) bulunmaktaydı Çu Devleti, Kuzey Çin'de yaklaşık olarak 800 yıl egemenlik sürmüştür Çu (Chou) Hanedanı, uzun süre bir Çin sülâlesi sanıldı Bu yüzden eski tarih ve Türkoloji kitaplarında, Çu Devleti'nin bir Çin devleti olduğu belirtilir Fakat yapılan araştırmalar, Çu Sülâlesi'nin bir Çin sülâlesi olmadığını ortaya koymuştur Çular'ın Türk ırkından bir kavim oldukları çeşitli Türkolog ve tarih bilginlerinin araştırmaları ile birçok kanıtla desteklenerek ortaya konmuştur







Alıntı Yaparak Cevapla

İlk Türk Devletleri

Eski 07-25-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlk Türk Devletleri



Kuzey Hun Devleti

Egemenlik Tarihi: MS 48-156


Kuzey Hun Devleti Ho-Han-ye yönetimindeki Doğu Hun İmparatorluğu'nun tekrar parçalanmasında Kuzey topraklarını idare eden devlettir


Büyük Hun İmparatorluğu (Şyunglar) MÖ 46 yılında Çiçi han ve Ho-Han-ye kardeşler arasında Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı Batı Hunlarını; Çiçi han, Doğu Hunlarını Ho-Han-Ye Kağan (Şenyu) yönetti Ho-Han-Ye'nin ölümünden sonra Doğu Hunları Panhu ve yeğeni Pi'nin taht kavgasına sahne oldu MS 48 yılında Doğu Hunları; Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılmıştır Kuzey Hunlarını Pi, Güney Hunlarını Pan-hu yönetmiştir Güney Hunları yani Panhu'nun yönettiği bu ülke Türk literatürüne Batı Hun İmparatorluğu olarak geçmiştir Çin egemenliği gölgesinde yönetilen bu imparatorluk Talas'ın doğusunda Çin'e kadar olan topraklara egemendi


Kuzey Hun Devleti bugünkü Moğolistan, Baykal gölü ve çevresinde bağımsız yaşamış bir Türk devletidir


Güney Hunları Çin üstünlüğünü kabul ettiği halde; Kuzey Hunları bağımsız yaşama taraftarıydı Çinliler Güney Hunları kışkırtarak Kuzey hunları yıprattılar Doğudan gelen Moğol kabileleri tarafından da tamamen yıkıldı


Çin, MS 216 yılında da Güney Hunlarını (Batı Hun İmaparatorluğu)'nu tamamen yok ettiBatı hunları (Güney hunlar) kendilerine ait bir toprak bulamayınca dağıldılar Baykal gölü çevresine çekildiler






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.