Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bulgaristan

Bulgaristan

Eski 05-01-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan






uzun adı: Bulgaristan Cumhuriyeti

Resmi kısa adı: Bulgaristan

Yönetim biçimi: Çok Partili Cumhuriyet

Başkenti: Sofya

İdari bölmeler: 28 bölgeye ayrılır; Blagoevgrad, Burgas, Dobrich, Gabrovo, Khaskovo, Kurdzhali, Kyustendil, Lovech, Montana, Pazardzhik, Pernik, Pleven, Plovdiv, Razgrad, Ruse, Shumen, Silistra, Sliven, Smolyan, Sofya, Sofya-Grad, Stara Zagora, Turgovishte, Varna, Veliko Turnovo, Vidin, Vratsa, Yambol

Bağımsızlık Günü: 3 Mart 1878 (Osmanlı İmparatorluğundan ayrıldı)

Milli Bayramları: Bağımsızlık günü, 3 Mart (1878)

Anayasası: 12 Temmuz 1991 tarihinde kabul edilmiştir

Hukuk Sistemi: Ceza hukuku ve medeni hukuk Roma hukukundan alınmıştır
Üye Olduğu Uluslararası Örgüt ve Kuruluşlar: ACCT, BIS (Uluslararası İmar Bankası), BSEC (Karadeniz Ekonomik İşbirliği), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CE (Avrupa Konseyi), CEI (Orta Avrupa Girişimi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G- 9, IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), IHO (Uluslararası Hidrografi Örgütü) , ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası
Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), IOM (Uluslararası Göçmen Teşkilatı), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü), ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği), NAM, NSG, OAS (Amerika Devletleri Teşkilatı), OPCW (Kimyasal Silahları Yasaklama Organizasyonu), OSCE (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü), PCA (Daimi Hakemlik Mahkemesi), PFP (Barış için Ortaklık), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UNMEE (BM Etyopya-Eritre Misyonu), UNMIBH (BM Bosna Hersek Misyonu), UNMIK (BM Kosova Geçici Yönetimi), UNMOP (BM Prevlaka Gözlem Misyonu), UPU (Dünya Posta Birliği), WCL (Dünya Emek Konfederasyonu), WEU (Batı Avrupa Konseyi), WFTU (Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü), ZC

Ülkemizin kuzey batı komşusu olup, kuzeyden Romanya, batıdan Yugoslavya ve güneyden Yunanistan ile sınırlandırılan ülke Kuzeyde Tuna ve doğuda Karadeniz tabiî sınırlarını teşkil eder Ekonomi ve ideolojik bakımdan Sovyetler Birliği’ne bağlıyken, 1989’da Rusya’da başlayan yeniden yapılanma ve batıya açılma politikası, Bulgaristan’da da hızla yayıldı ve komünizm eski hâkimiyetini büyük ölçüde kaybetti


Târihi

Bugünkü Bulgaristan topraklarına, MÖ 30’larda Traklar denilen bir kavim, bir süre sonra da Romalılar hâkim olmuştur Altıncı yüzyılda İslavlar her tarafı yakıp yıkarak hâkimiyeti ele geçirmişlerdir MS 680 yıllarında Karadeniz’in kuzeyinden Bulgar Türklerinin gelmesi ile Bulgar târihi başlamıştır On-Oğuz grubundan olduğu bilinen bu Türklerin aynı zamanda Yukarı Tuna kıyıları ile birlikte Volga ve Kama vâdilerini de idâresi altına alarak Büyük Bulgaristan adıyla 14 yüzyıla kadar varlığını devâm ettirmiştir Bu arada 11 yüzyıla kadar devâm eden Birinci Bulgar Krallığı yıkılarak Peçenek, Guz ve Kumanlar (Kıpçak)vâsıtasıyla İkinci Bulgar Krallığı kurulmuş, 1241 senesinde Moğol istilâsına uğramıştı

Mîlâdî 1331-1371 yıllarında Kral İvan Aleksandr zamânında Sırpların Balkanlarda üstünlük kurmasıyle zayıflamış, Osmanlı Hükümdârı Birinci Murad Han zamânında (1326-1389) Bulgaristan toprakları zaptedilmiştir İvan Aleksandr’dan sonra Vidin ve Dobruca beylikleri ile Tırnova Krallığı Osmanlılara karşı çıkması üzerine 1393’te Tırnova, 1396’da Niğbolu Zaferlerinden sonra, Vidin ve 1400’de Dobruca zaptolunarak Bulgar Krallığı tamâmen ortadan kaldırılmıştır



On altıncı yüzyılda Bulgaristan üzerinde Sırplar ve Macarlar üstünlük kurmak istemişlerse de güneyden gelen Osmanlı Devleti Bulgaristan’a hâkim olarak düzenli bir idâre getirdi Bulgaristan’ı 500 yıl Osmanlılar idâre etti Bu dönemde idâre, Sofya’da oturan Rumeli Beylerbeyi tarafından sağlanıyordu Osmanlı İmparatorluk merkezine yakın olması ve sefer yolu üzerinde bulunması sebebiyle ticâreti oldukça gelişme gösterdi Bulgar tüccarlara geniş imtiyazlar tanındı Osmanlılar, diğer tebaalarında olduğu gibi Bulgarlara da dînî yönden baskı siyaseti gütmediler

Bulgarlar genellikle reâyâ adını taşıyan, vergiye tâbi çiftçi sınıfları hâlinde kaldılar Âdil idâre ve imtiyazlı tüccar sınıfının bulunması ve benzeri müsbet Osmanlı siyâsetine rağmen, 17 yüzyıl ortalarında Bulgaristan’da haydut denilen çeteler türeyerek isyân etmeye başladılar ve her fırsatta düşman ordularıyla Osmanlılara karşı birleşmekten geri kalmadılar Devâm eden bu isyânlar karşısında Osmanlı hükûmeti ""Çorbacı Nizamnâmesi"" gibi bâzı kânûnî tedbirler alarak, Bulgaristan’da âsâyişi korumaya çalıştı

Tuna vilâyetinin başına bu maksatlarla getirilen ve geniş yetkilere sâhip bulunan Midhat Paşa, Bulgaristan’a birçok hizmetler götürdü Hattâ Midhat Paşa, Hıristiyanlara yaranmak için ayyıldızlı Türk bayrağına bir de haç ilâve etti Bulgar ihtilâl merkez komitesinin 20 Nisan 1875’te Koprivştitsa ve Panagyuviste’de başlattıkları büyük isyân da bastırıldı 1876 yılı Aralık ayında İstanbul’da toplanan büyük devletler, Bulgaristan’da iki muhtar bölge teşkilini teklif ettiler

Rusya bunu kabul etmedi Midhat Paşa ısrarla Rusya’ya savaş açmamız için direndi Netîcede Rusya’ya savaş açıldı (20 Nisan 1877) Bulgarlar Rus ordusuna katıldıkları gibi, Türklere karşı tedhiş hareketlerine de giriştiler

Osmanlı-Rus harbinin sonunda Ayastefanos Antlaşması imzâlandı (3 Mart 1878) Muhtar bir Bulgaristan idâresi kurulması kabul edilmişse de diğer büyük devletlerin baskısı ile Balkanlar ile Tuna arasında küçük bir Bulgar Prensliğinin kurulması şeklinde değiştirildi Diğer bölgeler Romanya ve Sırbistan devletlerine bırakıldı Bir süre sonra Rusya’nın mevcut Bulgar Prensliğinin idârî ve içişlerine doğrudan karışması, Osmanlı hükûmeti ile Avusturya ve İngiltere hükûmetleri, Prensliği Rusya’nın tahakkümüne bırakmak istememelerinden bu hususta büyük devletlerin nüfuz mücâdeleleri başladı Bir süre sonra Bulgaristan Prensliğinde Prens Aleksandr idâreyi ele alarak Bulgaristan birliğinin sağlanmasını temin etti ve tamâmen Rusya’ya yaklaştı Daha sonraki gelen idârecilerde iç ve dış ilişkilerin düzene sokulması gibi gelişmelerden sonra, 1904’te Türkiye aleyhine Sırbistan’la bir antlaşma imzâladı 1908 İkinci Meşrûtiyetin îlânından sonra, 3 Ekim 1908’de tam bağımsızlığını îlân etti




8 Eylül 1944 ihtilâlinden sonra Bulgaristan Komünist rejimi kabul ederek Varşova Paktına girdi Rusya’da olan batıya açılma hareketleri, Bulgaristan’da büyük hızla yayıldı Bir süre sonra, 35 senedir başta bulunan Cumhurbaşkanı Jivkov 10 Kasım 1989’da istifâ etmek mecbûriyetinde kaldı 29 Aralık 1989’da ülkede bulunan Türklere yeniden kendi adlarını kullanma ve serbestçe ibâdet etme hürriyeti tanındı 10-17 Haziran 1990’da iki kademeli ve 1932’den bu yana ilk defâ yapılan çok partili seçimde 1943-1990 arasında Bulgaristan’ı idâre eden Komünist Partisi (yeni ismi Bulgaristan Sosyalist Partisi)iktidâr oldu Türkiye-Bulgaristan arasında siyâsî münâsebetler müsbet yönde gelişmektedir




Fizikî Yapı


Bulgaristan, doğudan batıya uzanan Balkan Dağları ve Rodopların ayırdığı dört bölgeden meydana gelir Bunlardan birincisi Tuna Nehri ile sıra dağları arasındaki ovalardır Tuna Nehri kıyıları ülkenin en münbit yeridir Burada buğday, mısır, ayçiçeği, şekerpancarı ve tütün üretilir

İkinci bölge, ülkeyi baştan başa kesen Balkan Sıradağlarıdır Her ne kadar bâzı bölgeleri oldukça yüksekse de, geçilmek için gerçek bir engel teşkil etmezler En önemli geçidi Şıpka Geçididir Dağlar orman ve ot yetişmesi bakımından zengindir Buralarda kömür yanında bakır, kurşun ve çinkoya da rastlanır Bu bölgede târihî Gabrovo, Kotel ve Tryavna şehirleri vardırSıradağlar arasında Bulgaristan’ın gül endüstrisinin merkezi olan ova mevcuttur

Üçüncü bölge de güneyde bulunan Trakya OvasıdırMeriç Nehri bu ovada akar Bu bölge esas olarak meyve, sebze ve bağlarıyle meşhurdur Ayrıca buğday, mısır, tütün ve pirinç yetiştirilir Plovdiv ve Pazarcık en önemli şehirlerindendir

Dördüncü bölge, Rila ve Pirin ve esas olarak Rodopları içine alır Bu bölgede yalnız Bulgaristan’ın değil, Balkanların en yüksek tepesi bulunur Kurşun, çinko, krom, manganez ve altın gibi mâdenler bakımından bölge zengindir En yüksek tepe, daha sonra Stalin olarak bilinen Musula 2925 metredir Başşehir Sofya, Vitoşa isimli bir büyük dağın eteğindedir Bu şehir yeri îcâbı Meriç Vâdisine ve Tuna Ovalarına kolayca ulaşabilmesi yönünden merkezîdir Tuna ve Meriç nehirleri ekonomik yönden bölgedeki ülkeler arasında en önemli bağlantıyı teşkil ederler Tuna özellikle sulama ve balıkçılık yönünden gelişmiştir Bulgaristan’ın üçte birini havza olarak alan Meriç Nehri, komşu ovaların sulamasında önemli rol oynar Karadeniz kıyıları ve ülke içindeki kaplıcalarıyla turistleri çeker

İklimi


Ilıman bir kara iklimi mevcuttur Yıllık ortalama sıcaklık 13°C, ocak ortalaması 0°C, temmuz 22°C’dir Kuzey kısımları güneye nazaran daha soğuktur Senelik yağmur ancak 640 milimetreyi bulur Yaz aylarında yeterli olmayan bu durum, toprak kullanımında çok geniş bir sulama sisteminin gelişimini gerekli kılmıştır

Nüfus ve Sosyal Hayat

Bulgarlar aslen Orta Asya’dan gelen Avar Türklerindendir MS 7 yüzyılda Tuna Nehrini geçerek Islav kabîlelerini yendiler ve onları güneye sürdüler Ancak, zamanla onların kültürlerini, dillerini benimsediklerinden kendi kültürlerini, dillerini unuttular ve Islavlaştılar

Bulgaristan’da halk diğer Balkan milletlerinden daha homojendir Halkın % 88’i Bulgar, % 8,6’sı Türk, geri kalanları da Çingene, Romen, Yunanlı ve Yahûdîler teşkil eder Buradaki Türkler Dobruca ve Rodop’ta, Varna gibi şehirlerde yaşamaktadır İdârî baskı ve Birinci-İkinci Balkan harplerinde Bulgarların katliam ve soygunları netîcesi Türkler ülkenin en fakir sınıfı durumuna düşmüşlerdir Yapılan büyük baskılar sonunda zaman zaman Türkler anayurda sığınmaya mecbur bırakılmaktadır 1989 yılında 400000’den fazla yurttaş Türkiye’ye göç etmiştir Resmî dil Bulgarca olmakla berâber, halkın çoğu Türkçe, Rusça dillerini de bilmektedir Kullanılan Islav alfabesine 1945’te yapılan reform ile üç Rus harfi de ilâve edilmiştir Hıristiyan nüfusun % 90’ı Ortodokstur Halkın % 61’i şehirlerde yaşar Şehirdeki binâlar komünist ülkelerin ortak mîmârî tarzıyla yapılmaktadır Sovyetlerle ilişkilerden sonra halk an’anevî geleneklerini terk etmiştir Başlıca şehirleri Sofya, Filibe, Varna, Rusçuk’tur

Eğitim:

Okuma ve yazma oranı diğer Balkan ülkelerine nisbeten daha yüksektir 7 ilâ 15 yaşları arası eğitim mecbûridir Sofya’da ve Plovdir’de üniversiteler vardır
İdâre: Bulgaristan 8 Eylül 1944 ihtilâlinden sonra komünist bir idâreyle yönetilmekteydi Bulgaristanla Türkiye arasındaki ilişkiler 1983 yılından îtibâren bozulmaya başladı Aynı yıllarda, Todor Jivkov yönetimi ülkede bulunan Türklerin isimlerini asimile etme, sindirme çalarına girişti Türklerin isimleri değiştirildi Çocukların sünnet edilmeleri yasaklandı Câmiler kapatıldı İnsanların ibâdet ve kendi dillerini (Türkçeyi) çocuklarına öğretilmesine engel olundu Bu hareketlere karşı çıkanlar BELENE gibi toplama kamplarına ve hapishânelere konuldu Hattâ Türklerin malları ellerinden alınıp, trenlere doldurularak Türkiye’ye gönderilmeye başlandılar Bu dönemlerde Türk-Bulgar münâsebetleri en gergin duruma geldi

Bulgaristan’daki komünist rejim, Sovyetler Birliği’yle paralel olarak gelişti Brejnev döneminde Sovyetler Birliği’nce izlenen sıkı politikayı Todor Jivkov da aynı şiddetle Bulgaristan’da uyguladı Fakat Sovyetler Birliği’nde başgösteren glasnost rüzgarları, her Doğu Bloku ülkesini olduğu gibi, Bulgaristan’ı da etkiledi Todor Jivkov yönetimi, ısrarla ve inatla reformlardan kaçındı Fakat Türklere yapmış olduğu zulümlerden dolayı dünyâ kamuoyundan tepkiler alması, tabandan gelen baskılara da dayanamaması Jivkov’u istifâ etmek zorunda bıraktı Bundan sonra Bulgaristan’ın yönetimini eline alanlar Jivkov’un politikasını yumuşattılar

Türklerin ellerinden alınan bütün hakları geri verildi Bu sebeple Bulgaristan ile Türkiye arasındaki ilişkiler tekrar düzelmeye başladı Bugün karşılıklı komşuluk münâsebetleri gâyet iyi bir şekilde seyretmektedir (Aralık 1992) 1989’da Rusya’da olan gevşeme politikası Bulgaristan’da da görüldü Komünist rejimi bırakarak, demokratik düzene dönme hareketleri başladı 1990 Haziranında ilk serbest genel seçim yapıldı Komünistler seçimi kazandı Yirmi Türk parlamentoya girdi Yasama Meclisi 5 yıllığına seçilen üyelerden meydana gelir Bulgaristan idârî bakımdan 27 vilâyete bölünmüştür

Ekonomi

Birinci ve İkinci Dünyâ savaşlarına girip yenik düşmesi, düşman işgâli, ekonomiyi çok etkilemişti Bu bakımdan sanâyi tamâmen felce uğramıştı Komünist idâre geçtikten sonra bütün sanâyi, zirâat ve ticâretle ilgili hususlar devletleştirildi Mecbûrî çalışma, iş yerinden ayrılmama, verilenle yetinme gibi tedbirler getirilerek, sanâyinin ilerlemesine çalışıldı Sanâyi eskisine nisbetle oldukça ileri durumdadır




Başlıca üç bölgede mâden çıkarılır Stara Planina bölgesinde çinko, kurşun; Burgaz-Varna bölgesinde ise pik demir üretilir Ancak bu çıkarılan mâdenler genellikle iç tüketim için kullanılır Karadeniz sâhilindeki Balçık bölgesinde, Varna’nın kuzeyinde ülke ihtiyâcını karşılayacak kadar petrol çıkarılır Diğer önemli mâdenler uranyum, pirit ve linyittir Yılda 35 milyar Kw/s elektrik enerjisi elde edilmektedir Motörlü araçlar, küçük gemiler, vagonlar ve elektrik araçları yapılmaktadır Ancak iç tüketimi karşılamadığı için, ithal yoluyla açığı kapatmaktadır Kimyâ sanâyii çok gelişmiş olup, azot, boya, plastik, eczâcılık ürünleri ve antibiyotik îmâl edilir Ülkede sanâyi kuruluşları daha ziyâde Sofya, Varna ve Filibe’de bulunur

Ticâret: Bulgaristan ticâretini daha ziyâde Doğu bloku ile yapmaktadır Bu ülkeden gelip geçen Tırlardan ve Avrupa’da çalışıp izne gelen Türklerden büyük bir gelir sağlamaktadırKimyevî maddeler, elektrik ve elektrik ürünleri ihraç etmektedir İthal ettiği malzemeler ise, makina, ulaştırma ve tarım için lâzım olan malzemelerdir

Tarım:

Bulgaristan oldukça yüksek oranda (% 43) tarım alanına sâhiptir İlk zamanları küçük çiftçilerin elinde olan toprak, İkinci Dünyâ Savaşından sonra başlayan Sovyet modeli kollektifleşme, 1957’de tamamlanmıştır Daha sonra ortalama 4000 dönüm civârında arâzisi olan büyük çiftlikler teşkil edilmiştir Bütün bunlara rağmen, 1963-1964 yılları arasında yiyecek sıkıntısı, bir zirâat ülkesi olan Bulgaristan’da had safhaya erişmiştir En önemli ürünü buğdaydır

Onu da bilhassa hayvan yemi olarak kullanılan mısır tâkib eder Diğer önemli ürünleri, arpa, çavdar, nohut ve pirinçtir Sanâyide kullanılan bitki üretimini artırmak için büyük çaba harcanmaktadır Yağ elde etmek için yetiştirilen ay çiçeği önemli bir alanı kaplamaktadır Şekerpancarı üretimi iç tüketimi karşıladığı gibi ihraç da edilmektedir Üretilen pamuk tekstil sanâyisi için elverişlidir Tütün yüksek kalitede olup ihrâcat için yetiştirilir Üretilen gül yağı parfüm sanâyiinde önemlidir Ormanlar ülkenin % 30’unu kaplar ve kerestecilikte kullanılır Ormanlarda geniş yapraklı ağaçlar, meşe, kayın, yaban elması gibi ağaçlar bulunur

Bahçe ürünleri, sebze, meyve, domates, haşhaş, yetiştirilir ve Orta Avrupa ülkelerine satılır Bağcılık, konservecilik ileri gitmiştirHayvancılık gelişmemiştir Vahşi hayvanlardan ayı, kurt, yabânî kediler, tilkiler, sincap ve diğer kemirici hayvanlar bulunur
Ulaşım: Ulaştırma çok gelişmiştir Osmanlılar devrinde yapılan demiryolları ve modern karayolları ile komşu ülkelerine bağlıdır Karayollarının uzunluğu 32000 kilometreden, demiryollarıın uzunluğu da 6000 kilometreden fazladır Varna ve Burgaz limanları işlektir Tuna Nehri üzerinde taşımacılık yapılmaktadır

Genel İstatistiki Bilgiler

Konum: Güneydoğu Avrupa'da, Karadeniz sahilinde, Romanya ve Türkiye arasında yer alan ülke

Coğrafi Konumu: 43 00 Kuzey derecesi, 25 00 Batı boylamı

Bulunduğu Kıta: Avrupa

Yüzölçümü: toplam: 110,910 km²

kara: 110,550 km²

su: 360 km²

Sınırları: toplam: 1,808 km

Sınır Komşuları: Yunanistan 494 km, Makedonya 148 km, Romanya 608 km,

Yugoslavya 318 km, Türkiye 240 km

Denize Kıyısı (Sahil şeridi): 354 km

İklimi: Ilıman; kışlar soğuk ve rutubetli, yazlar sıcak ve kuru geçer

Arazi Yapısı: Bulgaristan yüzey şekilleri bakımından başlıca üç bölgeye ayrılır: En kuzeyde Tuna Ovası, güneyde Rila-Rodop dağlık yöresi ve iki bölge arasında Balkan Dağları

Deniz Seviyesinden Yüksekliği: en alçak noktası: Karadeniz 0 m

en yüksek noktası: Musala 2,925 m

Doğal Kaynakları: boksit, bakır, kurşun, çinko, kömür, kereste, tarıma elverişli topraklar
Arazi Kullanımı: Tarıma uygun topraklar: %43

sürekli ekinler: %2

Otlakları: %14

Ormanlık Arazisi: %38

Diğer Arazileri: %3 (1999 verileri)

Sulanan Arazisi: 12,370 km² (1993 verileri)

Ülkede Görülme Olasılığı Olan Doğal Afetler: Deprem ve toprak kaymaları

Nüfus: 7,707,495 (Temmuz 2001 verileri)

Yaş Yapısı: 0-14 yaş: %1511 (erkek 597,765; kadın 567,030)

15-64 yaş: %6817 (erkek 2,588,805; kadın 2,665,736)

65 yaş ve üzeri: %1672 (erkek 543,665; kadın 744,494) (2001 verileri)

Nüfus Artış Oranı: %-114 (2001 verileri)

Mülteci oranı: -49 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini)

Bebek Ölüm Oranı: 1465 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini)

Ortalama Hayat Süresi: Toplam Nüfusun: 712 yıl

Erkek: 6772 yıl

Kadın: 7489 yıl (2001 verileri)

Ortalama Çocuk Sayısı: 113 çocuk/1 kadın (2001 tahmini)

HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %001 (1999 verileri)

HIV/AIDS - hastalıklarından ölenler: 100 den az (1999 verileri)

Ulus: Bulgar

Nüfusun Etnik Dağılımı: Bulgar %83, Türk %85, Romalı %26, Makedonyalı, Ermeni, Tatar, Gagauz, Çerkez, diğer (1998)

Dinler: Bulgaristan Ortodoks %835, Müslüman %13, Roma Katolikleri %15, Diğer
Katolikler %02, Musevi %08, Protestan, Ermeni Grigoriyanları ve diğer %1 (1998)

Dil: Bulgarca

Okur Yazar Oranı: 15 yaş ve üzeri bilgiler

Toplam Nüfusun: %98

Erkek: %99

Kadın: %98 (1999)

Ekonomiye Genel Bakış: Bulgaristan tıpkı diğer eski komünist blok üyeleri gibi 90lar'a çok kötü bir ekonomi ve demokrasiye geçiş sıkıntıları ile girdi Yüksek enflasyon Bulgaristan'ın en önemli ekonomik sorunuydu 1992'de %179,5 olan enflasyon oranı 1993'de 163,9'a, 1994'de ise %221,9'a yükselmişti Gerçi bunda işsizliğin aynı yıllarda %4'lük bir azalmayla %12,8'e düşmesinin önemli bir payı vardı; fakat yüksek enflasyon Bulgar ekonomisinin en kronik sorunu olarak ekonomik liberalleşmenin önünde ciddi bir engel olmaya edecekti Daha sonraki dönemde Bulgar ekonomisi Macar, Çek ya da Polonya ekonomileri gibi olmasa da önemli büyüme oranları tutturdu Bulgar ekonomisi 1995'de %2,9, 1998'de %3,5 ve 1999'da da %1,5 oranında büyüdü Bulgaristan bugün ekonomisinde hala ciddi yapısal sorunlar yaşıyor Her alanda hala bir geçiş dönemindedir

GSYİH: Satınalma gücü paritesi - 48 milyar $ (2000 verileri)

GSYİH - reel büyüme: %5 (2000 verileri)

GSYİH - sektörlere göre: tarım: %15

endüstri: %29

hizmet: %56 (2000 verileri)

Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %104 (2000 verileri)

İş Gücü: 383 milyon (2000 verileri)

Sektörlere Göre İşgücü Dağılımı: tarım %26, endüstri %31, hizmet %43 (1998 verileri)

İşsizlik oranı: %177 (2000 verileri)

Bütçe: gelirler: 485 milyar $

giderler: 492 milyar $ (2000 verileri)

Endüstri: elektrik, gaz ve su; gıda, meşrubat, tütün; makine ve araç gereçler, temel metaller, kimyasal ürünler, kömür, arıtılmış petrol, nükleer enerji

Endüstrinin büyüme oranı: %108 (2000 verileri)

Elektrik Üretimi: 36217 milyar kWh (1999)

Elektrik Tüketimi: 33182 milyar kWh (1999)

Elektrik İhracatı: 22 milyar kWh (1999)

Elektrik İthalatı: 17 milyar kWh (1999)

Tarım Ürünleri: Sebzeler, meyveler, tütün, çiftlik hayvanları, şarap, buğday, arpa, ayçiçeği, şeker pancarı

İhracat Tutarı: 48 milyar $ (2000 verileri)

İhracat Ürünleri: Giysi, ayakkabı, demir - çelik, makine ve ekipmanlar, yakıt

İhracat Ortakları: İtalya %14, Türkiye %10, Almanya %9, Yunanistan %8, Yugoslavya
%8, Belçika %6, Fransa %5, ABD %4 (2000)

İthalat Tutarı: 59 milyar $ (2000 verileri)

İthalat Ürünleri: Yakıtlar, mineraller, ham maddeler, makine ve araç gereçler, metaller, kimyasallar, plastik, gıda, tekstil

İthalat Ortakları: Rusya %24, Almanya %14, İtalya %8, Yunanistan %5, Fransa %5,

Romanya %4, Türkiye %3, ABD %3 (2000)

Dış Borç Tutarı: 104 milyar $ (2000 verileri)

Para Birimi: Bulgar Levi (BGL)

Para Birimi Kodu: BGL

Mali Yılı: Takvim yılı

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Bulgaristan

Eski 05-02-2009   #2
aysem
Varsayılan

Cevap : Bulgaristan



:((((((((((((((((
Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan Demokratik Halk Cumhuriyeti

Eski 12-14-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan Demokratik Halk Cumhuriyeti



Bulgaristan Demokratik Halk Cumhuriyeti


DEVLETİN ADI: Bulgaristan Demokratik Halk Cumhuriyeti

BAŞŞEHRİ: Sofya

YÜZÖLÇÜMÜ: 110994 km2

NÜFUSU: 8987000

RESMİ DİLİ: Bulgarca

DİNİ: Hıristiyanlık

PARA BİRİMİ: Leva







Ülkemizin kuzey batı komşusu olup, kuzeyden Romanya, batıdan Yugoslavya ve güneyden Yunanistan ile sınırlandırılan ülke Kuzeyde Tuna ve doğuda Karadeniz tabiî sınırlarını teşkil eder Ekonomi ve ideolojik bakımdan Sovyetler Birliği'ne bağlıyken, 1989'da Rusya'da başlayan yeniden yapılanma ve batıya açılma politikası, Bulgaristan'da da hızla yayıldı ve komünizm eski hâkimiyetini büyük ölçüde kaybetti


Târihi


Bugünkü Bulgaristan topraklarına, MÖ 30'larda Traklar denilen bir kavim, bir süre sonra da Romalılar hâkim olmuştur Altıncı yüzyılda İslavlar her tarafı yakıp yıkarak hâkimiyeti ele geçirmişlerdir MS 680 yıllarında Karadeniz'in kuzeyinden Bulgar Türklerinin gelmesi ile Bulgar târihi başlamıştır On-Oğuz grubundan olduğu bilinen bu Türklerin aynı zamanda Yukarı Tuna kıyıları ile birlikte Volga ve Kama vâdilerini de idâresi altına alarak Büyük Bulgaristan adıyla 14 yüzyıla kadar varlığını devâm ettirmiştir Bu arada 11 yüzyıla kadar devâm eden Birinci Bulgar Krallığı yıkılarak Peçenek, Guz ve Kumanlar (Kıpçak)vâsıtasıyla İkinci Bulgar Krallığı kurulmuş, 1241 senesinde Moğol istilâsına uğramıştı







Mîlâdî 1331-1371 yıllarında Kral İvan Aleksandr zamânında Sırpların Balkanlarda üstünlük kurmasıyle zayıflamış, Osmanlı Hükümdârı Birinci Murad Han zamânında (1326-1389) Bulgaristan toprakları zaptedilmiştir İvan Aleksandr'dan sonra Vidin ve Dobruca beylikleri ile Tırnova Krallığı Osmanlılara karşı çıkması üzerine 1393'te Tırnova, 1396'da Niğbolu Zaferlerinden sonra, Vidin ve 1400'de Dobruca zaptolunarak Bulgar Krallığı tamâmen ortadan kaldırılmıştır


On altıncı yüzyılda Bulgaristan üzerinde Sırplar ve Macarlar üstünlük kurmak istemişlerse de güneyden gelen Osmanlı Devleti Bulgaristan'a hâkim olarak düzenli bir idâre getirdi Bulgaristan'ı 500 yıl Osmanlılar idâre etti Bu dönemde idâre, Sofya'da oturan Rumeli Beylerbeyi tarafından sağlanıyordu Osmanlı İmparatorluk merkezine yakın olması ve sefer yolu üzerinde bulunması sebebiyle ticâreti oldukça gelişme gösterdi Bulgar tüccarlara geniş imtiyazlar tanındı Osmanlılar, diğer tebaalarında olduğu gibi Bulgarlara da dînî yönden baskı siyaseti gütmediler Bulgarlar genellikle reâyâ adını taşıyan, vergiye tâbi çiftçi sınıfları hâlinde kaldılar Âdil idâre ve imtiyazlı tüccar sınıfının bulunması ve benzeri müsbet Osmanlı siyâsetine rağmen, 17 yüzyıl ortalarında Bulgaristan'da haydut denilen çeteler türeyerek isyân etmeye başladılar ve her fırsatta düşman ordularıyla Osmanlılara karşı birleşmekten geri kalmadılar








Devâm eden bu isyânlar karşısında Osmanlı hükûmeti 'Çorbacı Nizamnâmesi' gibi bâzı kânûnî tedbirler alarak, Bulgaristan'da âsâyişi korumaya çalıştı Tuna vilâyetinin başına bu maksatlarla getirilen ve geniş yetkilere sâhip bulunan Midhat Paşa, Bulgaristan'a birçok hizmetler götürdü Hattâ Midhat Paşa, Hıristiyanlara yaranmak için ayyıldızlı Türk bayrağına bir de haç ilâve etti Bulgar ihtilâl merkez komitesinin 20 Nisan 1875'te Koprivştitsa ve Panagyuviste'de başlattıkları büyük isyân da bastırıldı 1876 yılı Aralık ayında İstanbul'da toplanan büyük devletler, Bulgaristan'da iki muhtar bölge teşkilini teklif ettiler Rusya bunu kabul etmedi Midhat Paşa ısrarla Rusya'ya savaş açmamız için direndi


Netîcede Rusya'ya savaş açıldı (20 Nisan 1877) Bulgarlar Rus ordusuna katıldıkları gibi, Türklere karşı tedhiş hareketlerine de giriştiler
Osmanlı-Rus harbinin sonunda Ayastefanos Antlaşması imzâlandı (3 Mart 1878) Muhtar bir Bulgaristan idâresi kurulması kabul edilmişse de diğer büyük devletlerin baskısı ile Balkanlar ile Tuna arasında küçük bir Bulgar Prensliğinin kurulması şeklinde değiştirildi Diğer bölgeler Romanya ve Sırbistan devletlerine bırakıldı Bir süre sonra Rusya'nın mevcut Bulgar Prensliğinin idârî ve içişlerine doğrudan karışması, Osmanlı hükûmeti ile Avusturya ve İngiltere hükûmetleri, Prensliği Rusya'nın tahakkümüne bırakmak istememelerinden bu hususta büyük devletlerin nüfuz mücâdeleleri başladı


Bir süre sonra Bulgaristan Prensliğinde Prens Aleksandr idâreyi ele alarak Bulgaristan birliğinin sağlanmasını temin etti ve tamâmen Rusya'ya yaklaştı Daha sonraki gelen idârecilerde iç ve dış ilişkilerin düzene sokulması gibi gelişmelerden sonra, 1904'te Türkiye aleyhine Sırbistan'la bir antlaşma imzâladı 1908 İkinci Meşrûtiyetin îlânından sonra, 3 Ekim 1908'de tam bağımsızlığını îlân etti


8 Eylül 1944 ihtilâlinden sonra Bulgaristan Komünist rejimi kabul ederek Varşova Paktına girdi Rusya'da olan batıya açılma hareketleri, Bulgaristan'da büyük hızla yayıldı Bir süre sonra, 35 senedir başta bulunan Cumhurbaşkanı Jivkov 10 Kasım 1989'da istifâ etmek mecbûriyetinde kaldı 29 Aralık 1989'da ülkede bulunan Türklere yeniden kendi adlarını kullanma ve serbestçe ibâdet etme hürriyeti tanındı 10-17 Haziran 1990'da iki kademeli ve 1932'den bu yana ilk defâ yapılan çok partili seçimde 1943-1990 arasında Bulgaristan'ı idâre eden Komünist Partisi (yeni ismi Bulgaristan Sosyalist Partisi)iktidâr oldu Türkiye-Bulgaristan arasında siyâsî münâsebetler müsbet yönde gelişmektedir


Fizikî Yapı


Bulgaristan, doğudan batıya uzanan Balkan Dağları ve Rodopların ayırdığı dört bölgeden meydana gelir Bunlardan birincisi Tuna Nehri ile sıra dağları arasındaki ovalardır Tuna Nehri kıyıları ülkenin en münbit yeridir Burada buğday, mısır, ayçiçeği, şekerpancarı ve tütün üretilir





İkinci bölge, ülkeyi baştan başa kesen Balkan Sıradağlarıdır Her ne kadar bâzı bölgeleri oldukça yüksekse de, geçilmek için gerçek bir engel teşkil etmezler En önemli geçidi Şıpka Geçididir Dağlar orman ve ot yetişmesi bakımından zengindir Buralarda kömür yanında bakır, kurşun ve çinkoya da rastlanır Bu bölgede târihî Gabrovo, Kotel ve Tryavna şehirleri vardırSıradağlar arasında Bulgaristan'ın gül endüstrisinin merkezi olan ova mevcuttur


Üçüncü bölge de güneyde bulunan Trakya OvasıdırMeriç Nehri bu ovada akar Bu bölge esas olarak meyve, sebze ve bağlarıyle meşhurdur Ayrıca buğday, mısır, tütün ve pirinç yetiştirilir Plovdiv ve Pazarcık en önemli şehirlerindendir
Dördüncü bölge, Rila ve Pirin ve esas olarak Rodopları içine alır Bu bölgede yalnız Bulgaristan'ın değil, Balkanların en yüksek tepesi bulunur Kurşun, çinko, krom, manganez ve altın gibi mâdenler bakımından bölge zengindir En yüksek tepe, daha sonra Stalin olarak bilinen Musula 2925 metredir Başşehir Sofya, Vitoşa isimli bir büyük dağın eteğindedir Bu şehir yeri îcâbı Meriç Vâdisine ve Tuna Ovalarına kolayca ulaşabilmesi yönünden merkezîdir Tuna ve Meriç nehirleri ekonomik yönden bölgedeki ülkeler arasında en önemli bağlantıyı teşkil ederler Tuna özellikle sulama ve balıkçılık yönünden gelişmiştir Bulgaristan'ın üçte birini havza olarak alan Meriç Nehri, komşu ovaların sulamasında önemli rol oynar Karadeniz kıyıları ve ülke içindeki kaplıcalarıyla turistleri çeker


İklimi


Ilıman bir kara iklimi mevcuttur Yıllık ortalama sıcaklık 13°C, ocak ortalaması 0°C, temmuz 22°C'dir Kuzey kısımları güneye nazaran daha soğuktur Senelik yağmur ancak 640 milimetreyi bulur Yaz aylarında yeterli olmayan bu durum, toprak kullanımında çok geniş bir sulama sisteminin gelişimini gerekli kılmıştır


Nüfus ve Sosyal Hayat


Bulgarlar aslen Orta Asya'dan gelen Avar Türklerindendir MS 7 yüzyılda Tuna Nehrini geçerek Islav kabîlelerini yendiler ve onları güneye sürdüler Ancak, zamanla onların kültürlerini, dillerini benimsediklerinden kendi kültürlerini, dillerini unuttular ve Islavlaştılar


Bulgaristan'da halk diğer Balkan milletlerinden daha homojendir Halkın % 88'i Bulgar, % 8,6'sı Türk, geri kalanları da Çingene, Romen, Yunanlı ve Yahûdîler teşkil eder Buradaki Türkler Dobruca ve Rodop'ta, Varna gibi şehirlerde yaşamaktadır İdârî baskı ve Birinci-İkinci Balkan harplerinde Bulgarların katliam ve soygunları netîcesi Türkler ülkenin en fakir sınıfı durumuna düşmüşlerdir








Yapılan büyük baskılar sonunda zaman zaman Türkler anayurda sığınmaya mecbur bırakılmaktadır 1989 yılında 400000'den fazla yurttaş Türkiye'ye göç etmiştir Resmî dil Bulgarca olmakla berâber, halkın çoğu Türkçe, Rusça dillerini de bilmektedir Kullanılan Islav alfabesine 1945'te yapılan reform ile üç Rus harfi de ilâve edilmiştir Hıristiyan nüfusun % 90'ı Ortodokstur Halkın % 61'i şehirlerde yaşar Şehirdeki binâlar komünist ülkelerin ortak mîmârî tarzıyla yapılmaktadır Sovyetlerle ilişkilerden sonra halk an'anevî geleneklerini terk etmiştir Başlıca şehirleri Sofya, Filibe, Varna, Rusçuk'tur
Eğitim: Okuma ve yazma oranı diğer Balkan ülkelerine nisbeten daha yüksektir 7 ilâ 15 yaşları arası eğitim mecbûridir Sofya'da ve Plovdir'de üniversiteler vardır


İdâre: Bulgaristan 8 Eylül 1944 ihtilâlinden sonra komünist bir idâreyle yönetilmekteydi Bulgaristanla Türkiye arasındaki ilişkiler 1983 yılından îtibâren bozulmaya başladı Aynı yıllarda, Todor Jivkov yönetimi ülkede bulunan Türklerin isimlerini asimile etme, sindirme çalarına girişti Türklerin isimleri değiştirildi Çocukların sünnet edilmeleri yasaklandı Câmiler kapatıldı İnsanların ibâdet ve kendi dillerini (Türkçeyi) çocuklarına öğretilmesine engel olundu Bu hareketlere karşı çıkanlar BELENE gibi toplama kamplarına ve hapishânelere konuldu Hattâ Türklerin malları ellerinden alınıp, trenlere doldurularak Türkiye'ye gönderilmeye başlandılar Bu dönemlerde Türk-Bulgar münâsebetleri en gergin duruma geldi


Bulgaristan'daki komünist rejim, Sovyetler Birliği'yle paralel olarak gelişti Brejnev döneminde Sovyetler Birliği'nce izlenen sıkı politikayı Todor Jivkov da aynı şiddetle Bulgaristan'da uyguladı Fakat Sovyetler Birliği'nde başgösteren glasnost rüzgarları, her Doğu Bloku ülkesini olduğu gibi, Bulgaristan'ı da etkiledi Todor Jivkov yönetimi, ısrarla ve inatla reformlardan kaçındı Fakat Türklere yapmış olduğu zulümlerden dolayı dünyâ kamuoyundan tepkiler alması, tabandan gelen baskılara da dayanamaması Jivkov'u istifâ etmek zorunda bıraktı







Bundan sonra Bulgaristan'ın yönetimini eline alanlar Jivkov'un politikasını yumuşattılar Türklerin ellerinden alınan bütün hakları geri verildi Bu sebeple Bulgaristan ile Türkiye arasındaki ilişkiler tekrar düzelmeye başladı Bugün karşılıklı komşuluk münâsebetleri gâyet iyi bir şekilde seyretmektedir (Aralık 1992) 1989'da Rusya'da olan gevşeme politikası Bulgaristan'da da görüldü Komünist rejimi bırakarak, demokratik düzene dönme hareketleri başladı 1990 Haziranında ilk serbest genel seçim yapıldı Komünistler seçimi kazandı Yirmi Türk parlamentoya girdi Yasama Meclisi 5 yıllığına seçilen üyelerden meydana gelir Bulgaristan idârî bakımdan 27 vilâyete bölünmüştür


Ekonomi


Birinci ve İkinci Dünyâ savaşlarına girip yenik düşmesi, düşman işgâli, ekonomiyi çok etkilemişti Bu bakımdan sanâyi tamâmen felce uğramıştı Komünist idâre geçtikten sonra bütün sanâyi, zirâat ve ticâretle ilgili hususlar devletleştirildi Mecbûrî çalışma, iş yerinden ayrılmama, verilenle yetinme gibi tedbirler getirilerek, sanâyinin ilerlemesine çalışıldı Sanâyi eskisine nisbetle oldukça ileri durumdadır


Başlıca üç bölgede mâden çıkarılır Stara Planina bölgesinde çinko, kurşun, Burgaz-Varna bölgesinde ise pik demir üretilir Ancak bu çıkarılan mâdenler genellikle iç tüketim için kullanılır Karadeniz sâhilindeki Balçık bölgesinde, Varna'nın kuzeyinde ülke ihtiyâcını karşılayacak kadar petrol çıkarılır Diğer önemli mâdenler uranyum, pirit ve linyittir Yılda 35 milyar Kw/s elektrik enerjisi elde edilmektedir Motörlü araçlar, küçük gemiler, vagonlar ve elektrik araçları yapılmaktadır Ancak iç tüketimi karşılamadığı için, ithal yoluyla açığı kapatmaktadır Kimyâ sanâyii çok gelişmiş olup, azot, boya, plastik, eczâcılık ürünleri ve antibiyotik îmâl edilir Ülkede sanâyi kuruluşları daha ziyâde Sofya, Varna ve Filibe'de bulunur


Ticâret: Bulgaristan ticâretini daha ziyâde Doğu bloku ile yapmaktadır Bu ülkeden gelip geçen Tırlardan ve Avrupa'da çalışıp izne gelen Türklerden büyük bir gelir sağlamaktadırKimyevî maddeler, elektrik ve elektrik ürünleri ihraç etmektedir İthal ettiği malzemeler ise, makina, ulaştırma ve tarım için lâzım olan malzemelerdir


Tarım: Bulgaristan oldukça yüksek oranda (% 43) tarım alanına sâhiptir İlk zamanları küçük çiftçilerin elinde olan toprak, İkinci Dünyâ Savaşından sonra başlayan Sovyet modeli kollektifleşme, 1957'de tamamlanmıştır Daha sonra ortalama 4000 dönüm civârında arâzisi olan büyük çiftlikler teşkil edilmiştir Bütün bunlara rağmen, 1963-1964 yılları arasında yiyecek sıkıntısı, bir zirâat ülkesi olan Bulgaristan'da had safhaya erişmiştir En önemli ürünü buğdaydır Onu da bilhassa hayvan yemi olarak kullanılan mısır tâkib eder Diğer önemli ürünleri, arpa, çavdar, nohut ve pirinçtir



Sanâyide kullanılan bitki üretimini artırmak için büyük çaba harcanmaktadır Yağ elde etmek için yetiştirilen ay çiçeği önemli bir alanı kaplamaktadır Şekerpancarı üretimi iç tüketimi karşıladığı gibi ihraç da edilmektedir Üretilen pamuk tekstil sanâyisi için elverişlidir Tütün yüksek kalitede olup ihrâcat için yetiştirilir Üretilen gül yağı parfüm sanâyiinde önemlidir Ormanlar ülkenin % 30'unu kaplar ve kerestecilikte kullanılır Ormanlarda geniş yapraklı ağaçlar, meşe, kayın, yaban elması gibi ağaçlar bulunur


Bahçe ürünleri, sebze, meyve, domates, haşhaş, yetiştirilir ve Orta Avrupa ülkelerine satılır Bağcılık, konservecilik ileri gitmiştirHayvancılık gelişmemiştir Vahşi hayvanlardan ayı, kurt, yabânî kediler, tilkiler, sincap ve diğer kemirici hayvanlar bulunur


Ulaşım: Ulaştırma çok gelişmiştir Osmanlılar devrinde yapılan demiryolları ve modern karayolları ile komşu ülkelerine bağlıdır Karayollarının uzunluğu 32000 kilometreden, demiryollarıın uzunluğu da 6000 kilometreden fazladır Varna ve Burgaz limanları işlektir Tuna Nehri üzerinde taşımacılık yapılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan-Tarihi-Ekonomisi

Eski 06-25-2010   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan-Tarihi-Ekonomisi



Bulgaristan, bulgarca Bılgariya, Balkan yarımadasında devlet Karadeniz kıyısında, 110 927 km; 8 940 000 nüf Başkenti, Sofya Resmi dili bulgarca




COĞRAFYA bölgeler

400 km uzunluğunda, 250 km genişliğinde büyük bir dikdörtgen biçiminde olan Bulgaristan, topraklarını B'dan D'ya doğru kesen Balkan dağlarının her iki yanında, Tuna Avrupası ile Akdeniz Avru-pası arasında bir geçiş ülkesidir K'de Balkan dağlarına yaslanan, geniş, lösle örtülü, kireçli bir platolar ve ırmak taraçaları dizisi, orta Eflak temelini örterek derin vadilerle (iskır, Osım, Vit, Yantra, Lom) yarılmış olarak basamaklar halinde Tuna' ya kadar iner; D'daysa, Deliorman (Ludogorya) ve Dobruca birleşik bir yayladır, iklim, yazlan az yağışlı kara iklimidir (Rusçuk'ta ocakta -1,3°C, temmuzda 23,5°C); ne var ki, 450 000 ha'ın sulanması ve modern tarım yöntemlerinin kullanılması sayesinde, uzun süre geri kalmış bir yöre olan Bulgaristan'ın Tuna kesimi, ülkenin başlıca tarım bölgesine (buğday, mısır, pirinç, ayçiçeği, şekerpancarı, pamuk, tütün, meyve ağaçları, üzüm bağları) dönüşmüştür





Temelin çevresinde biçimlenmiş olan Balkan dağları (Stara Planina [Koca Balkan]) Üçüncü Zaman'da kıvrımlanmış ve kırılmış, kuzeye yatık, yer yer billurlu çekirdekler taşıyan, dar, nispeten az yüksek, ama kesintisiz uzanan, yalnızca B kesiminde iskır boğazları aracılığıyla geçit veren bir kütledir Balkanlar, aşırı otlatma nedeniyle gerilemiş ormanlarla örtülü bir koyun yetiştirciliği (yaylaya çıkarma yöntemiyle), sulu tarım ve sayfiye bölgesidir
Balkan dağlarına koşut (G'de) bir sıra oluşturan ve bu dağlardan yalnızca dar bir çöküntü havzaları (Karlovo, Kazanlık' taki Güller Vadisi) oluğuyla ayrılan şistli ve billurlu birer horst olan Sredna Gora (Ortadağ) ve Sırnena Gora (Karadağ) ise, tersine, jeoloji açısından Rodop dağları sistemine bağlıdır Gene bu noktada, Akdeniz Bulgaristanı başlar Her yerde sert geçen kışlar (ocakta 0,5°C) ve yüksek Sofya havzasına yazın düşen yağışlar karasal iklim özelliğini sürdürürse de, Meriç havzasında ve Stranca tepelerinde yazlar sıcak ve kurak geçer, incir ve badem ağaçları yetişir Uçsuz bucaksız sulanmayan buğday tarlalarının yanında, akıllıca bir sulamayla (400 000 ha) tahıl, sebze ve sanayi bitkileri yetiştirilir (mısır, pirinç, karpuz, kavun, kabak, domates, biber, üzüm, ayçiçeği, soya, susam, tütün, pamuk, dut)




Rodop dağları ülkenin güneyini kapsayan bir set oluşturur Üçüncü Zaman'da gençleşmiş olan bu yaşlı, billurlu kütlede başlıca gelir kaynakları B'da onu çevreleyen kütleler (Sofya'nın yukarısında Vitoşa, Musala tepesinin yanı sıra, Balkanlar'ın en yüksek doruğu olan Rila, Pirin) gibi ormancılık, hayvancılık, kış ve kaplıca turizmi ve madenciliktir (demirsiz metaljer, linyit)

İç kesimdeki yüzey şekillerine uyan Karadeniz kıyısında yalıyarlı üç kesim (Dobruca, Balkan dağları, Stranca) ile limanlı (Varna ve Burgaz'a doğru) iki alçak kıyı kesimi ayırt edilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan Ekonomisi

Eski 06-25-2010   #5
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan Ekonomisi



Ekonomisi

Sosyalist rejim, savaş öncesinde yaygın yöntemle tarım ve ham maden çıkarımıyla uğraşılan geri kalmış bir ülke olan Bulgaristan'ın ekonomisini bütünüyle değiştirdi Daha 1949'da, ilk beş yıllık planda, ülkeyi sağlam enerji ve sanayi tesisleriyle donatma gereği vurgulandı 1950'de girişilen toprak reformuyla, bir yıl içinde toprakların yarısı kolektifleştirildi Yirmi üniversite (1939'da bir tek üniversite vardı) ve on yüksekokulda kadrolar yetiştirilmeye başlandı 1965'te yönetim sisteminde yapılan reformla (işletmelere özerklik tanınması, işçilerin yönetime ortak edilmesi) üretim artırıldı Bütün bunların gerçekleştirilmesi, Bulgaristan'ın tarih, kültür, dil ve dostluk bağlarıyla bağlı olduğu SSCB'nin büyük yardımlarıyla sağlandı Ülke, Comecon'a katıldı


Günümüzde, gözü pekçe bir atılımla yapısı yenilenmiş olan tarımda, devlet çiftliklerinin yanı sıra, küçük özel çiftlikler ve her biri 10 000 - 30 000 ha büyüklüğünde, çok iyi donatılmış (makine, tohum sağlanması, deneme istasyonları) üç yüz tarıma dayalı sanayi kompleksi yer alır "Su sendikaları" 1 milyon ha'ı aşkın sulanan alanı yönetirler Kırk yıldan bu yana büyük ölçüde küçülen tahıl alanlarında, buğday üretimi iki kat (3 milyon ton), mısır üretimi üç kat (5 milyon ton), arpa üretimi beş kat (1,8 milyon ton) artmış, ortalama verimler hektar başına 12 kentalden 40 kentale yükselmiştir Buğday ekili alanlardaki azalma sanayi bitkileri (ayçiçeği 450 000 ton), patates (350 000 ton), şekerpancarı (260 000 ton şeker), tütün (170 000 ton), soya (100 000 ton), pamuk, keten, kenevir, dut ağacı ile yüzölçümleri yirmi yılda iki kat artan meyve bahçeleri (400 000 ha; 1 milyon ton elma, erik, armut, şeftali, kayısı, kiraz), çilek tarımı (20 000 ton) ve sebze yetiştiriciliği (800 000 ton domates) yararına olmuştur

Üzüm üretimi 1 milyon tonu, şarap üretimi 5 milyon hl'yi aşmaktadır Ayrıca,yeni bitkiler (yerfıstığı, nane) yetiştirilmeye başlanmıştır Keçi sayısı bakımından gerilemekte (300 000 baş) olan hayvancılık, koyun (9,7 milyon baş), domuz, (3,5 milyon baş), sığır (1,7 milyon baş) ve kümes hayvanları bakımından gelişmektedir Karadeniz'de balıkçılıktan 140 000 ton balık elde edilmektedir Bulgaristan tütün üretimi bakımından Avrupa'da birinci sırada, pamuk, yün ve kenevir üretimi bakımından da önde gelen ülkeler arasında yer almaktadır Savaştan önce yok denebilecek kadar az olan (kereste, dokumacılık, Pernik maden kömürlerinin işletilmesi, gülyağcılığı) sanayi, günümüzde ülke ekonomisinde başlıca yeri tutmaktadır (tarımda % 28, hizmetler kesiminde % 32'ye karşılık, nüfusun % 40'ı)

Maden kömürü yataklarının pek büyük olmamasına (yılda 300 000 tondan az) karşılık, linyit yataklarından (Meriç havzası), 30 milyon ton elde edilir Bu termik santrallar, büyük dağ barajları (Rodoplar'da Arda ırmağı düzenlemesi) ve Tuna kıyısında Kozloduy'da bir nükleer santral, 35 TW saat enerji sağlamakta, Tuna'nın Somovit önünde düzenlenmesinin buna 4 TW saat eklemesi beklenmektedir Plevne'deki bir petrol rafinerisi Dolni Dıbnik'te ve Gigen'de çıkarılan petrolü, Rusçuk, Kameno-Burgaz ve Burgaz'daki üç rafineri de Rusya'dan alınan petrolü işlerler: yağ, sentetik dokuma, plastik madde, kauçuk Sredna Gora'da ve Rodoplar'da bol maden bulunması sayesinde Bulgaristan, Avrupa'nın başlıca kurşun (100 000 ton, Kırcali), molibden (140 ton), bakır (70 000 ton, Pirdop), çinko (100 000 ton, Kırcali) üreticileri arasındadır Ülkede ayrıca demir (800 000 ton metal), piritler, amyant, manganez, gümüş, boksit, uranyum, tuz ve fosfatlar üretilir Biri Pernik'te (kömür), öteki Kremikovtsi'de (demir) olmak üzere, iki metalürji kombinası Sofya çevresinde yer alır Meriç kıyısında Dimitrovgrad'da (süper fosfatlar, çimento) ve Varna'nın gerisinde Reka Devnya'da(soda, klorürler, çimento) iki kimyasal kombina kurulmuştur

Bulgaristan'da elektrikli makineler sanayisi (Comecon'un çamaşır makinesi ve Manufehh'un aygıtlarının yarısından çoğu, televizyon, akümülatör yapımı, Varna tersaneleri), konserve ve meyve suyu sanayileri (Kriçim tesisleri), tütün işletmeciliği ve sigara yapımı, kereste ve selüloz sanayileri (ülkenin üçte biri ormanlarla kaplıdır), dokuma sanayisi (Sofya, Filibe, Gabrovo kombinaları), eczacılık ürünleri sanayisi gelişmiştir Yılda % 10 oranında bir büyüme hızıyla, 1939'da ulusal gelirin ancak % 22'sini karşılayan sanayi, günümüzde % 78'ini sağlamaktadır Sanayi üretimi göstergesi (endisi), 1970-1978 arasında 100'den 187'ye yükselmiştir Gözlenen hafif duraklamanın nedeni, on beş yıldır doğum oranının oldukça düşük olmasına (°/oo 16) ve yılda ancak 50 000 kişi kadar doğal artış sağlamasına bağlı olan işçi sıkıntısıdır

Turizmin de Bulgaristan'a büyük katkısı vardır Tarihsel geçmişi zengin olan ülkede, ağırlama biçimleri çeşitlendirilmektedir En ilgi çekici tesisler, Karadeniz kıyısındaki plaj kentlerindedir: Albena, Zlatni Pyasıtsi (Altınkum), Drujba (Dostluk), Slinçev Bryag (Güneş kıyısı) Ama kış sporları için donatılmış dağ sayfiyeleri de Vitoşa (Aleko), Rila (Borovets-Malyovitsa) ve Rodoplar'ı (Pamporovo) canlandırmıştır İki yüz kaplıca işletilmekte (Hiyarsa, Velingrad, Köstendil), Eski Filibe, Veliko Tırnova, Nesebır gibi müzekentler, Rila manastırı gibi anıtlarıyla, turizme katkıda bulunmaktadır 1960'ta 200 000'e yakın yabancı turistin geldiği "Sosyalist ülkelerin İsviçre'si" Bulgaristan'ı, 1979'da 5 milyonu aşkın turist ziyaret etmiştir

Harcanan çabalar ürünlerini bol bol vermiştir Bulgaristan, enerji gereksiniminin ancak üçte birini karşılamaktadır, ama, dışalımda akaryakıt, kömür, kok kömürü, sanayi donanımının, dışsatımdaysa tütün, sigara, meyve, konserve, demir-dışı metaller, makine, kumaş ve ilacın ağır bastığı dış ticareti dengededir Bölgesel açıdan, başkentin büyümesinin (nüfusun % 10'u) önlenmesi, sulanan alanların genişletilmesi, sanayinin ve bütün ülkeyi kapsayan hizmetlerin (okullar, bankalar) kurulması, kentleşmenin gelişmesi (1939'daki % 18'e karşılık, °/o 60 oranında kentli, yeni kurulan Dimitrovgrad, Reka Devnya, Kremikovtsi, Nova Vraca kentleri) Bulgaristan'da uyumlu bir ekonomik siyasetin başarısını ortaya koymaktadır
2004 itibari ile NATO üyesi olan Bulgaristan 01 Ocak 2007'de de AB'nin tam üyesi olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan Tarih Kökenler

Eski 06-25-2010   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan Tarih Kökenler



Tarih Kökenler

Günümüz Bulgaristan topraklarının ilk sakinleri Traklar'dı İÖ VIII yy'da Yunanlılar Trak kıyılarında koloniler kurdular İÖ I yy'da Romalılar Trak devletini ele geçirerek burayı Moesia eyaletine dönüştürdüler Bu eyalet, Domitianus zamanında Aşağı Moesia ve Yukarı Moesia olarak ikiye ayrıldı Daha sonra Bizans İmparatorluğu topraklarına katılan Aşağı Moesia, yaklaşık olarak bugünkü Bulgaristan topraklarına denk düşer

VI başında slav kabileleri Bizans imparatorluğuna sızmaya başlayarak, Bulgaristan topraklarına yerleştiler ve yerli halkları bünyelerinde erittiler Bulgarlar ya da Önbulgarlar da aynı dönemde ortaya çıktı; türk-moğol ya da fin asıllı bulgar halkı, 481'den itibaren Aşağı Tuna kıyılarına ve Volga bölgesine yerleşmeye başladı Volga bölgesinde, daha sonra, VI yy'da "Büyük Bulgaristan" adıyla bilinen büyük bir imparatorluk kuracaklardı, iyi süvari oluşlarıyla tanınan Bulgarlar Bizans'ı birçok kez tehdit ettiler

679'da, Asparuh Han yönetiminde, Tuna ile Balkan dağları arasındaki bölgeyi ele geçirerek buraya yerleştiler, iki yıl sonra, yenik Bizans bu toprakların Buigarlar'a ait olduğunu kabul eden antlaşmayı imzalayınca, Bulgar devleti de kurulmuş oldu VIII yy'da Bulgarlar Tervel Han (702-718) yönetiminde topraklarını genişleterek Konstantinopolis'i tehdit etmeye başladılar Bu genişleme IX yy'da Krum Han döneminde de sürdü (803-814) Krum Han Serdica'yı (Sofya) ele geçirdi, Konstantinopolis'i kuşattı (814) Omurtag (814-831) ve Malamir (831-836) Han dönemlerinde Bulgarlar, Amavutluk'u ele geçirdiler, ama Bizans'ı almayı ve Ege denizi'ne ulaşmayı başaramadılar

İlk bulgar krallığı

865'te Boris I, Ortodoks hıristiyanlığı benimsedi Bizans'ın ülkeye bir metropolit atanmasını kabul etmesiyle resmi dili Slavca olan yarı özerk bir ulusal kilise kuruldu Bulgarlar kiril alfabesini kabul ettiler Önbulgarlar yavaş yavaş kabile örgütlenmesinden uzaklaşırken, ülkedeki çeşitli ırk toplulukları da gitgide birbirlerine karışıp tek bir bütün oluşturdular
Boris l'in oğlu Simeon (893-927) hıristiyanlığı yayıp, Makedonya, Arnavutluk ve Sırp topraklarını ele geçirdi 897'de İstanbul'u kuşattı, bundan sonuç alamadı; ancak Bizans imparatorunu vergiye bağladı Oğlu Petır (927-969) Ege denizi'nden Adriya'ya kadar uzanan büyük bir imparatorluğu yönetti, normal olarak Bizans imparatorluğu'nun vârisine özgü olan çar unvanını aldı ve Bizans ile barış antlaşmasının ardından imparatorun kızıyla evlendi Böylece Bulgaristan'ın ilk parlak dönemi başlamış oldu

X yy boyunca, iç çekişmelerin ve ayaklanmaların (Sırplar 931'de özgürlüklerine kavuştu) yıprattığı Bulgaristan imparatorluğu parçalandı Bu siyasal bunalım, en önemlisi bogomiller'inki olan sapkın öğretilerin yayılmasını kolaylaştırdı Aslında, dinsel bir görünüme bürünmüş toplumsal bir hareket olan bogomillik, din adamlarını aradan çıkararak Tanrı ile doğrudan ilişki kurmayı ve büyük toprakların bölüşülmesini salık veriyordu Bu hareket Bulgar devletini yıkan toplumsal karışıklıkların kaynağı oldu Boris II döneminde (969-972) ülkeyi önce Ruslar işgal etti; sonra da 972'de İoannes Tzimis-kes komutasındaki Bizanslılar çarı esir alıp krallığı topraklarına kattılar ve patrikliği ortadan kaldırdılar

Ancak binazslı işgalcilerin katı tutumu, bir soylu olan Sa-muil'in yönetiminde, ulusal bir ayaklanmanın başlamasına neden oldu Başlangıçta başarılı olan Samuil, 986-995 arasında Bosna'dan Tesalya'ya kadar uzanan bir bulgar devleti kurmayı başardı, ama sonradan ardı ardına yenilgilere uğradı (Sperkheios [996] özellikle de Strumica [1014] çarpışmaları) Bizans imparatoru Basileios II (olaydan sonra Bulgaroktonos lakabıyla anıldı), Strumica savaşı sonrasında 15 000 tutsağı, gözlerine mil çektirip Samuil'e gönderdi Samuil birkaç gün sonra öldü 1018'de tüm Bulgaristan, yeniden Bizans'ın egemenliği altına girmişti
İkinci Bulgar İmparatorluğu

Bir buçuk yüzyıllık bizans egemenliğinden sonra, Manuel Komnenos'un ölümünün (1180) ardından balkan halkları başkaldırdılar Petır ve ivan Asen adlı kardeş iki senyörün önderliğinde Bulgarlar, devletlerini yeniden kurup, Tırnova'yı başkent yaptılar; Aşağı Tuna ovasını ele geçirip, Serdica (Sofya) bölgesini, Trakya'yı ve Makedonya'yı fethe giriştiler Asen kardeşlerin öldürülmesi, Bulgarlar'ın ilerlemesini durdurmadı: Marmara denizi kıyılarına kadar ilerlediler İvan II Kaloyan (1197-1207), kendini papa innocentius lll'e "Bulgarlar'ın ve Valaklar'ın" kralı ilan ettirerek, eski bulgar devletini yeniden kurdu Kaloyan Haçlılar ile ittifak içine girip topraklarından birçok kez geçmelerine izin verdi, böylelikle Doğu Roma imparatorluğu'nun çökmesini kolaylaştırdı 1205'te Konstantinopolis Latin İmparatorluğu ile ittifakını bozdu, imparator Flandre-lı Baudouin yenilgiye uğratıldı ve Tirnova'da, kapatıldığı hücrede öldü Ertesi yıl Kaloyan Selanik'i işgal ederek krallığına Ege denizi'ne açılma olanağını sağladı Ancak Selanik'te öldürüldü Ondan sonra ülkeyi, Gasıp Boril (1207-1218) yönetti

Tahtın yasal vârisi ivan III Asen II, Bogomiller'in desteğini alarak, Gasıp Boril'i ülkeden kaçmak zorunda bıraktı (1218) ve 1241'e kadar ülkeyi yönetti İvan III Asen H'nin yönetiminde, krallık bir refah dönemi yaşadı Soylular (Boyarlar) yeniden krala boyun eğdiler Gücünü, kıpçak ve moğal paralı askerlerinin katıldığı 100 000 kişilik ordudan alan krallık yeniden güçlendi Krallık hazinesi, vergilerin düzenli toplanması sayesinde doldu Tarım ve ticaret gelişti, ülke birçok İtalyan tüccarın uğrak yeri oldu Bu dönemde Bulgaristan Balkanlar'ın en güçlü devletiydi: toprakları Tuna'dan Ege denizi'ne, Karadeniz'den Adriya'ya uzanıyordu Usta bir evlilik siyaseti sayesinde Macaristan, Sırbistan ve Nikaia (iznik) Rum imparatorluğu ile ilişki kuran kral, onların yardımıyla Konstantinopolis'i almaya çalıştıysa da başaramadı 1235'te Nikaia, Roma ile ilişkilerini koparmak pahasına, Bulgar kilisesi'nin özerkliğini tanıdı Konstantinopolis' ten sonra Balkanlar'ın ikinci kenti olan Tırnova'nın parlak uygarlığında güçlü bir bizans etkisi vardı Hükümdarın imtiyazları, idari ve dini unvan ve görevler Bizans örnek alınarak düzenlenmişti

İvan III Asen H'nin ölümüyle (1241), büyük bir gerileme dönemi başladı Bu gerilemenin temelinde merkez dışı güçlerin gelişmesi, Latin imparatorluğu'nun çökmesinden (1261) sonra, Bizans'ın yeniden güçlenmesi yatmaktaydı 1272'de moğol akınları başladı Asen sülalesinden hükümdarlar, moğol istilasına engel olamadılar Bir halk ayaklanmasıyla (1277) tahta çıkarılan yeni kral Çoban ivaylo istilacılara karşı direnmeyi başardıysa da, ayaklanma sonradan bastırıldı; Boyarlar üstünlük sağladılar, ivan IV Asen III, 1280'den sonra Konstantinopolis'e sığınmak zorunda kaldı O sırada krallığı tam anlamıyla parçalanmaktaydı: kıpçak kökenli Terlerler moğol egemenliğini tanıdılar ve ülkenin Boyarlar yararına parçalanmasını kabul ettiler

Boyarlar da birçok bağımsız prenslik kurdular1323'te bu prenslerden, Terterler ile akraba olan Mihail Şişman, Şişmanlar hanedanını kurdu ve yeniden bir buigar devleti oluşturmaya girişti Ancak ülkenin feodal beyliklere bölünmesini önleyemedi 1330'da, Köstendil bozgunundan sonra, Bulgaristan Stefan Duşan yönetimindeki Sırbistan topraklarına katıldı Bu durum 25 yıl sürdü Çar ivan VI Aleksandır ölünce (1371) Bulgaristan iki prensliğe bölündü: Sofya ve Vidin prensliği Tam o sırada Türkler de Avrupa kıtasına ayak basmış, Balkan devletlerini tehdit etmeye başlamışlardı Bulgar prenslikleri, patrik Eftimiy'in çabalarına karşın, kendilerini savunacak güçten yoksunlardı Türkler Sofya'yı (1382), Tırnova'yı (1393) ve Vidin'i (1396) ele geçirdiler Haçlı seferinin başarısızlığı ve Haçlılar'ın Nikopolis'te (Niğ-bolu) bozguna uğramaları, Bulgaristan'ın kesin olarak Osmanlı imparatorluğu'na katılması sonucunu doğurdu

Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan Türk Egemenliği

Eski 06-25-2010   #7
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan Türk Egemenliği



Türk Egemenliği

Türk egemenliği, ülkedeki toplumsal yapılarda büyük değişiklikler meydana getirdi Boyarlar arasında bölünmüş olan ülke, doğrudan osmanlı yönetsel yapısına katılarak Rumeli beylerbeyliği'ne bağlı sancaklara (Silistre, Niğbolu, Sofya ve Çir-men sancağının batı bölümü) ayrıldı Savaşlarda çoğu yok edilen Boyarlar'in kalanları Osmanlı devletinin asker kadrolarına katıldı Ülkenin nüfusu ve vergi kaynakları kayıtlara geçirildi, bu kayıtlara göre çeşitli yerlere tımarlı sipahiler yerleştirildi


Anadolu'da kargaşalık çıkaran Türkmenler ve Tatarlar Filibe yöresine yerleştirildi Böylece XV yy ortalarından XVII yy sonlarına kadar hiçbir yabancı istilasına uğramadığı için tam bir istikrar kazanan ülke, osmanlı başkentinin yakınında ve Avrupa'ya düzenlenen türk seferlerinin yolu üzerinde olduğundan, büyük bir gelişme gösterdi Yeni kentler kurulurken, eski kentler büyüdü; ticaret, tarım ve hayvancılık önemli ölçüde gelişti Yerli soylular ve Rodoplar'daki Pomaklar müs-lümanlığı kabul ettilerse de halkın büyük çoğunluğu hıristiyan kaldı

Bu nedenle Bulgarlar vergiye bağlı çiftçi sınıfı olarak kabul edildiğinden, hıristiyanlardan alınan vergi (cizye) onlardan da düzenli bir biçimde alındı Öte yandan, Yeniçeri oca-ğı'nın önemli devşirme bölgelerinden biri olan ülkede önceleri Voynuk adı altında askere alınan buigar erkekleri, daha sonra osmanlı sarayında seyislikle görevlendirildiler Osmanlı egemenliği döneminde, özellikle XVII yy'daki Osmanlı -Avusturya savaşları sırasında birçok ayaklanma girişimi oldu

Osmanlı yönetimine karşı ilk ayaklanmaların XV yy ortalarında başladığı görülür Macar ordusu Sofya yakınlarına kadar ilerleyince (1443), bölge halkı ayaklanarak Macarlar ile birleşti Ancak, türk kuvvetlerinin kente gelmesi üzerine ayaklanma sona erdi Tuna boyundaki köylülerin ayaklanması Sinan Paşa tarafından bastırıldı (1595)Avusturyalılar'ın Batı Bulgaristan'ı işgali sırasında (1683) halkın bir bölümü Avusturya kuvvetleriyle birleşti Ancak, Fazıl Mustafa Paşa komutasındaki türk ordusu işgal edilen toprakları geri aldı, dirlik ve düzeni yeniden kurdu Keşiş Paısy Hilendarski'nin yazdığı Bulgar ulusunun, çarlarının ve azizlerinin tarihi (1762) adlı kitap ve Sofroniy adıyla bilinen piskopos Sofroniy Vracanski'nin Pazvandoğlu ayaklanmasını gördükten sonra kaleme aldığı yazılar buigar milliyetçiliğini ilk kez gerçek anlamda uyandıran atılımlar oldu

Aralarından bazıları Rus saflarında çarpışmalara katıldılar Bu canlanmanın etkisiyle 50'yi aşkın buigar okulu açıldı (1835-1845); istanbul'da çıkmaya başlayan İsarigradski Vestnik (1848) adlı gazete ilki olmak üzere osmanlı topraklarında bulgarca gazete ve kitapların yayımlanmasına izin verildi Bu arada, kentlerde ticareti ve kiliselerde dinsel makamları ele geçirmiş olan Rumlar ile Bulgarlar arasındaki egemenlik kavgaları padişah fermanıyla (1870) özerk buigar kilisesi (eksarkhosluk) kurulana kadar sürüp gitti Ulusal bilincin güçlendiği ve etkisinin giderek arttığı bu dönemde osmanlı yönetimine karşı birçok ayaklanma patlak verdi Kopriuştitsa ve Panogvurişte'de çıkan ayaklanmalar türk kuvvetlerince şiddetle bastırıldı (nisan 1875)

Ulusçu hareket, Georgi Stoykov Rakovski'nin (1821-1867), Lyuben Karavelov'un (1834-1879), "Bulgar devrimi merkez komitesi'ni" kuran Vasil Levski (1837 -1873) ve ozan Hristo Botev'in (1848 -1876) çabalarıyla güçlendi 20 nisan 1876'da buigar komitecilerinin başlattığı ayaklanma, Avrupa'da bunu fırsat bilenlerce büyük bir dayanışma hareketine yol açtı Ruslar "slav kardeşlerine yardım" gerekçesiyle, Osmanlı devletinden Bulgaristan'da iki özerk bölge kurmasını istediler, isteğin reddedilmesi sonucu Rusya Osmanlı devletine karşı savaş açtı (nisan 1877) Bulgarlar'ın da yanında yer aldığı Rus ordularının İstanbul yakınlarına kadar ilerlediği bu savaşın sonunda imzalanan Ayastefanos (Yeşilköy) antlaşmasıyla (3 mart 1878) Makedonya'nın büyük bölümünü kapsayan ve Ege denizi'ne çıkışı olan büyük ve özerk bir Bulgaristan prensliğinin kurulması kabul edildi Ancak Ruslar'ın başarısından kaygılanan öteki Avrupa devletlerinin işe karışması ve Berlin konferansı kararları sonucu (13 temmuz 1878) Dobruca Romanya'ya, Niş Sırbistan'a verildi ve Balkanlar ile Tuna arasındaki bölgede de başkenti Sofya olan küçük bir Bulgar prensliği kuruldu Balkanlar'ın güneyinde kalan kesimse, merkezi Filibe olmak üzere Rumeli-i Şarki vilayeti adıyla bir osmanlı eyaletine dönüştürüldü Anayasanın hazırlanmasından sonra Rusya'nın baskısıyla toplanan ilk buigar parlamentosu (Sobranie), Rus çarının yeğeni Aleksandr Battenberg'i buigar prensi seçti (29 nisan 1879)

Ülkeyi danışman sıfatıyla gelen Rus generallerinin istekleri doğrultusunda yönetmeye başlayınca, Sobranie hükümete karşı cephe aldı, prens de meclisi dağıttı (aralık 1879) Ancak, yeni Rus çarı Aleksandr III ile anlaşmazlığa düşünce bulgar prensi Aleksandr Battenberg, anayasayı yeniden yürürlüğe koyarak hükümeti kurma görevini de Karavelov'a verdi Bir darbe sonunda Rumeli-i Şarki vilayeti'nde yönetimi ele geçiren buigar komitacıları (eylül 1885) vilayetin prenslikle birleştiğini ve Aleksandr'ı prensleri olarak kabul ettiklerini duyurdular Büyük Avrupa devletlerinin de onayladığı bu birleşmeyi osmanlı hükümeti kabul etmek zorunda kaldı

Birleşmenin hemen ardından Avusturya'nın kışkırttığı Sırplar, Bulgar prensliğine savaş açtılarsa da onları yenilgiye uğratan Bulgarlar, Mart 1886 antlaşması'yla Balkanlar'da konumlarını güçlendirdiler Ancak, Rus yanlılarının gerçekleştirdikleri bir darbe sonucu (21 ağustos 1886) Aleksandr prenslikten çekilmek zorunda kaldı Böylece Rus yanlısı Saksonya-Coburglu Ferdinand prens seçildi (haziran 1887) Hükümeti kuran Stefan Stambolov, iç muhalefeti sindirdi ve Rus baskısından kurtulmak için Avusturya-Alman ya yanlısı bir dış siyasete yöneldiyse de prens Ferdinand ile anlaşmazlığa düşünce görevden ayrıldı (1894) Onun istifasından sonra dış siyasetini değiştiren Bulgar prensliği, Rusya'nın da etkisiyle Balkanlar'da Osmanlı devleti zararına bir bağlaşma oluşturmaya girişti, ikinci meşrutiyet'in duyurulmasından sonra Babıâli hükümeti, 100 milyon mark karşılığında Rumeli-i Şarki eyaleti'nden bütünüyle vazgeçti Böylece Bulgaristan Tırnova'da tam bağımsızlığını kazandı ve prens, Ferdinand I adıyla Bulgaristan'da "çar" unvanını aldı (3 ekim 1908)

Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan Çarlık'tan Cumhuriyet'e

Eski 06-25-2010   #8
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan Çarlık'tan Cumhuriyet'e



Çarlık'tan Cumhuriyet'e

Stambolov başbakan iken bir diktatör siyaseti izledi Rusya'ya düşman bir tutum içine girdi ve ülkeyi kalkındırdı Ama modern tipte bir sanayinin ortaya çıkması, işçi sorununun doğmasına yol açtı 1891 mayısında Dimitır Blagoev'in (1856-1924) yönetiminde bir Bulgar gizli sosyal demokrat partisi kuruldu Bu parti çok geçmeden iki farklı eğilime bölündü: Blago-ev'e bağlı devrimci sol, reformcu sağ Stambolov'un 1894'te görevinden çekilmesinden sonra (bir yıl sonra da öldürüldü), Ferdinand Rusya ile yakınlaşma içine girip iç bölünmelerin büyük zarar verdiği ülkeyi bir baskı rejimiyle yönetti


1899'da Aleksandır Stamboliyski'nin (1879-1923) önderliğini yaptığı çiftçi partisi, çok geçmeden köylü yığınlarını etrafında topladı Balkanlar'da hâlâ Osmanlı imparatorluğu'na ait olan topraklara göz diken Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan, bir Balkan birliği kurarak, 1912 ekiminde Türkiye'ye savaş açtılar Bulgar ordusu Kırkkilise'de, Lüleburgaz'da, Bolayır'da başarılar kazandı ve Edirne'yi ele geçirdi

Çatalca'ya kadar ilerledi Türkiye ile Londra barışı'nın (mayıs 1913) imzalanmasından sonra, ele geçirilen toprakların bölüşülmesi, Birlik üyelerini çok geçmeden birbirine düşürdü Bulgaristan krallığı'nın çok geniş toprakları ele geçirmesi Sırbistan'ın, ardından da Yunanistan'ın Bulgaristan'a saldırmasına yol açtı Romanya da kuzeyden harekete geçti Bu arada türk ordusu da Edirne'yi geri aldı Bulgar orduları dört cephede de yenilgiye uğradı 10 ağustos 1913'te imzalanan Bükreş barışı ile Bulgaristan, ele geçirmiş olduğu toprakların büyük bölümünü geri vermek zorunda kaldı ve Ege denizi'ne ancak dar bir kıyıyla açılabildi


1915 ekiminde Ferdinand, uzun süren bir kararsızlık döneminden sonra, Merkez devletleriyle ittifaka girdi Sırbistan'a saldırıp, bozguna uğratarak, Selanik'te yunan ordusunu uzun süre zorladı Ama Franchet d'Esperay komutasındaki itilaf devletleri ordusunun saldırısı, Bulgarlar'ı 28 eylülde Selanik antlaşması'nı imzalamak zorunda bıraktı Halkın hoşnutsuzluğunun artması üzerine, Ferdinand tahttan çekilerek yerini oğlu Boris lll'e bıraktı (3 ekim) Başbakanlığa getirilen Stamboliyski, sol sosyalistlerin gelişmesini önlemeye çalıştıysa da 27 mayıs 1919'da sol sosyalistler Bulgar komünist partisi'ni kurdular


Neuilly antlaşması ile (kasım 1919) Bulgarlar, Ege denizi'ne açıldıkları kapı dahil, ele geçirmiş oldukları bütün toprakları yitirdiler Ağır tazminat ödemek zorunda kaldılar ve orduları 33 000 kişiye indirildi Büyük bölümü Makedonya'dan gelen çok sayıda mülteci, sonradan ciddi sorunlara yol açtı 1920 martındaki seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanan Stambo-liyski, bir köylü demokrasisi kurmaya çalıştı ve komünistler ile üyelerini mültecilerin oluşturduğu Uluslararası Makedonya devrim örgütü üzerinde sert bir baskı uyguladı Ayrıca Yugoslavya ile yakın ilişkiler kurmaya çalıştı Ama, haziran 1923'te Aleksandır Tsankov'un yönettiği sağcılar koalisyonu üyelerinin yaptığı bir darbeyle devrildi ve öldürüldü

Tsankov, Mussolini İtalyasf ndan esinlenen bir diktatörlük rejimi kurup, çiftçiler ve komünistlerin bir ayaklanma girişimini bastırdı ve ülkede, 20 000 kişinin ölmesiyle sonuçlanan bir beyaz terör uyguladı 1931 haziranındaki seçimleri muhalefetin kazanması, kısa süreli bir demokrasi yönetimi sağladı, ama bu dönemde, tutucu gruplar durumlarını sağlamlaştırmaktan geri kalmadılar: Tsankov'un kurduğu Toplumsal halk hareketi ve subaylar ile aydınları kapsayan Zveno ("halka") grubu 1934 nisanında, bir hükümet darbesi düzenledi Çok geçmeden kral, kişisel diktatörlüğünü kurarak, Yugoslavya'ya yaklaştı ve Alman ya ile İtalya'nın, gün geçtikçe daha çok etkisine girdi

İkinci Dünya savaşı'nın patlak verdiği sırada, kral 1940 şubatında, başbakanlığa, Hitler hayranı Bodgan Filov'u atadı Reich ile yakınlaşması Bulgaristan'a Romanya'dan Güney Dobruca' yi geri alma fırsatını verdi (Craiova anlaşması, eylül 1940) Viyana antlaşması'ndan (1 mart 1941) sonra Alman lar ülkeyi işgal edip, kaynaklarını işletmeye başladılar Bulgar birlikleri SSCB topraklarının istilasına katılmadılarsa da Yugoslavya'nın bozguna uğramasından sonra Hitler, Boris IH'ün sırp ve yunan Makedonyaları'nı işgaline izin verdi 28 ağustos 1943'te kral Boris III esrarengiz bir şekilde öldü Anti-komintern paktı'na katılan Bulgaristan, SSCB'ye karşı yansız kaldı, ama 5 eylül 1944'te, Romanya'ya giren Sovyetler Bulgaristan'a savaş açtılar Muraviev hükümeti hemen barış istedi ve Kızılordu ülkeyi işgal etti Ama dört gün sonra, direnişçiler ayaklandılar

1942 haziranından sonra Komünist partisi'nin çağrısıyla, nazi yanlısı rejimin bütün muhaliflerini bir araya toplayan bir Vatan cephesi (Otetçestven Front) kuruldu Bu cephe, 9 eylül akşamı yönetimi ele alıp, başkanlığını Zveno'nun lideri albay Kimon Georgiev'in yaptığı, komünist, çiftçi ve radikal bakanlardan oluşan bir hükümet kurdu Bu hükümet Reich'a savaş açtı; bulgar birlikleri cephede görev alarak çarpıştılar Georgiev ayrıca, acımasız bir ayıklama hareketine girişti Aralarında naiplerin, Boris' in kardeşi Filov'un ve Kiril'in de bulunduğu 2 680 kişi ölüm cezasına çarptırıldı

Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan halk demokrasisi

Eski 06-25-2010   #9
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan halk demokrasisi



halk demokrasisi

18 kasım 1945'te yasama meclisi seçimleri yapıldı Georgiev hükümetinin kurulmasından sonra, Vatan cephesi içinde büyük görüş ayrılıkları belirmiş, tarihi önderi Georgi Dimitrov'un ülkeye dönmesiyle daha da güçlenmiş olan Sovyetler'in desteğindeki Komünist partisi, etkisini ülkede büyük ölçüde yaymıştı, ama komünistlerin daha da güçlenmesi, onlarla tek seçim listesi oluşturulmasına karşı çıkan çiftçiler ve önderleri Petkov tarafından engellendi Vatan cephesi seçimleri kazandı ve Georgiev'in başkanlığında komünistlerin ağırlıkta olduğu bir hükümet kuruldu 8 eylül 1946'da yapılan plebisit sonucu monarşi kaldırıldı; 15 eylülde Bulgar Cumhuriyeti ilan edildi Yapılan yeni seçimlerde (27 ekim 1946), muhalefet oyların % 30'unu aldı ve Dimitrov başkanlığında bir hükümet kuruldu

10 şubat 1947'de Müttefikler ile Bulgaristan arasında barış imzalandı; 23 eylül 1947'de Petkov idam edildi O tarihten itibaren, muhalefetin ortadan kaldırılmasına girişildi ve hükümette başlıca gücü oluşturan komünistler, bulgar "halk demokrasisi"nin kurulduğunu ilan ettiler 1945'te başlanmış olan iktisadi ve toplumsal reformlar hızlandırıldı: 9 haziran 1945'te çıkarılan ve toprak mülkiyetini 20 hektarla (Dobruca'da 30) sınırlayan toprak mülkiyeti yasası, köylerde kolektifleştirmenin başlatılması, devletleştirmeler (1946 yasası, özel sektörün payının 2 yılda % 5'e indirilmesini öngörüyordu), iki yıllık bir planın (1947-48) yürürlüğe konması

2 temmuz 1949'da Georgi Dimitrov ölünce, yerine önce Vasil Kolarov (öl 1950), sonra Vilko Çervenkov getirildi İlk beş yıllık planda özellikle ülkenin sanayi potansiyelinin artırılması ve ağır sanayinin geliştirilmesi hedef alındı Buna koşut olarak, ülkede stalinci yöntemler uygulandı: meclis başkan yardımcısı Trayço Kostov, ihanetle ve titoculukla suçlanarak aralık 1949'da idam edildi İkinci beş yıllık planda (1953), özellikle köy iktisadının geliştirilmesi üstünde duruldu

1956'da, "sosyalizmden sapmak"la suçlanan Çervenkov görevden uzaklaştırılarak, yerine Anton Yugov getirildi, To-dor Jivkov parti genel sekreteri oldu 1962 martında Ulusal meclis, Yugov'u yeniden Konsey başkanı seçti Ama bir süre sonra, Tsankov ile birlikte bir temizlik hareketi sırasında ortadan kaldırıldı Todor Jivkov, genel sekreterlik ve Konsey başkanlığı yetkilerini elinde topladı Bulgaristan, SSCB ile yakın ilişkiler içinde olmasına karşın, komşularıyla da iyi ilişkiler sürdürebilmek için Arnavutluk ve Yugoslavya'ya karşı eleştirilerinde ölçülü davrandı

27 şubat 1966 seçimlerinden sonra, devlet yapısında yeni bir örgütlenmeye gidildi 11 mart 1966'daTodor Jivkov, ikili görevine yeniden seçildi Aynı yıl, planlama sisteminde reform yapıldı ve ulusal üretim olarak sanayi üretimi önemli ölçüde arttı Batı ile ilişkiler çoğaltıldı: Fransa ile anlaşmalar imzalandı (1966); Sofya' daki ABD, Washington'daki Bulgaristan temsilcilikleri büyükelçilik düzeyine yükseltildi Bununla birlikte, 1968 ağustosunda bulgar birlikleri Varşova paktı'nın bir üyesi olarak Çekoslovakya'nın işgaline katıldılar ve ekim ayına kadar bu ülkede kaldılar 1971'de, mayıs ayında yapılan bir referandumda büyük bir çoğunluğun onayladığı yeni bir anayasa, 1947 anayasasının yerine yürürlüğe girdi

Todor Jivkov 7 temmuz 1971 'de devlet başkanlığına atandı ve Konsey başkanlığını Stanko Todorov'a bıraktı; ama parti genel sekreterliğinden ayrılmadı Planlamayı ve iktisadi faaliyetleri geliştirmek amacıyla bir yapısal yeniden örgütleme çabasına girildi 1981 haziranında, Stanko Todorov' un yerine Grişa Filipov getirildi Kamu iktisadi teşebbüslerinde verimi artırmak için merkezi planlamanın daha esnek tutulması kararlaştırıldı Üretimde nicelik yanında, niteliğe de önem verilmesi gerektiği vurgulandı Tarımda plan hedeflerinin gerisinde kalınması eleştirilere yol açtı

1985 başında türk azınlığa karşı baskılar yoğunluk kazandı 1971 anayasasında ülkedeki azınlıkların varlığını reddeden yönetim, okullardan türkçe eğitimi kaldırdı, müslümanların ibadetlerine sınırlamalar getirdi Türk adları slav adlarına çevrildi Bulgarlaştırma kampanyasına karşı direnen türk köyleri, askeri birliklerle kuşatıldı Türk azınlığa yöneltilen baskılar pek çok ülke tarafından kınandı Bulgar yöneticiler, yanıt olarak, ülkenin iç işlerine karışlamayacağını, Bulgaristan'da yalnızca Bulgarlar'ın bulunduğunu ileri sürdüler
Nisan 1986 başında toplanan Bulgar komünist partisi 13 kongresi, ülkenin 2000 yılına dek toplumsal, iktisadi ve kültürel kalkınmasının ana çizgilerini belirleyen ilkeleri (tezler) onayladı

Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan Anayasa-Savunma

Eski 06-25-2010   #10
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan Anayasa-Savunma



Anayasa-Savunma

ANAYASA

4 aralık 1947 anayasasının yerine yürürlüğe konan 18 mayıs 1971 bulgar anayasasına göre, Bulgar Sosyalist Cumhuriyeti, işçi sınıfının yönetiminde kentli ve köylü emekçilerin sosyalist devletidir; amacı, Komünist partisi'nin önderliğinde ileri sosyalist bir toplum kurmaktır Yasama gücü tek meclisin elindedir Hükümet ve prezidyum üyeleri bu ulusal meclis tarafından atanırlar Kolektif bir organ olan prezidyum, Ulusal meclis ve Bakanlar konseyi'nin faaliyetlerini yönlendirip bağdaştırır, devlet başkanının geleneksel görevlerini yerine getirir

SAVUNMA


Bulgaristan, Varşova paktı'nın en küçük ülkesi olmakla birlikte, önemli bir askeri güce sahiptir: sovyet yapımı silahlarla donatılmış orduda 2 yıl hizmet zorunludur (deniz kuvvetlerinde 3 yıl) 1981 'de Bulgar silahlı kuvvetleri 94 000'i silah altında olan 149 000 kişiden oluşmaktaydı

Kara kuvvetleri, nispeten eski model (1 800 tane T-34 ve T-54/55 tankı, 1 500 tane daha yeni BTR-60 zırhlı refakat aracı) Rus silahlarıyla donatılmış 8 piyade tümenini ve 105 000 kişiyi kapsar Ayrıca, 66 nükleer taktik füzeye (orta menzilli 36 Frog ve uzun erimli 30 Scud) sahiptir Deniz kuvvetlen, 4 denizaltı, Riga tipinde 2 firkateyn ve 3 karret ile 10 000 kişiyi kapsar

Hava kuvvetleri, 34 000 kişiden oluşur 248 savaş uçağına sahiptir, MİG-17 ve MİG-23'lerden oluşan 6 taktik avcı filosu, MİG-18 ve MİG-21 'lerden oluşan 7 önleme filosu, 2 keşif filosu, 1 helikopter alayı, 150 adet yerden havaya SA-2 ve SA-3 füzesi

Alıntı Yaparak Cevapla

Bulgaristan Güzel Sanatlar

Eski 06-25-2010   #11
Şengül Şirin
Varsayılan

Bulgaristan Güzel Sanatlar



Güzel Sanatlar

Bizans dünyasının sınırlarında bulunan Bulgarlar, önce bozkır sanatını buralara getirdiler; daha sonra ise, hıristiyanlığı kabul etmeleriyle birlikte (IX yy) temelde süslemeciliğe ağırlık veren bu sanatla, kesin olarak yerleştikleri ülkenin sanatını bağdaştırdılar En eski yapıtlar şunlardır: kayalara oyulu Madara süvarisi; Nagy-Szent-Miklos hazinesi (Viyana müzesi); başkentleri olan Pliska Aboba'da iki saray kalıntısı Bizans etkileri (Nesebır kiliseleri), günümüzde ancak temelleri ayakta kalan Pliska Aboba bazilikası'nda (IX yy), Preslav sarayı'nda ve yuvarlak plan şeması mozaikleri ve kakma mermerleri ile ilgi çeken saray kilisesinde göze çarpar Aziz Pantaleimon manastın'nın kalıntılarında, çok sayıda renkli seramik ortaya çıkarılmıştır

ikinci Bulgar imparatorluğu döneminden (1197-1396) kalma yapılar daha küçük boyutlardadır En çok Tırnova'da ve bu kentin yakın çevresinde rastlanan bu yapılarda göze çarpan sadelik Bogomiller hareketinden kaynaklanır (Tırnova'da Kırk Mıçenitsi kilisesi [1230]) Cephelerde çok renkli malzeme kullanılır, taş ve tuğla sıraları almaşık olarak birbirini izler; mineli levhalara çok az rastlanır, fresklerde bizans katılığının yerini belli bir gerçekçilik alır (özellikle Sofya yakınında Boyana'daki küçük kilise [1259]; absidadaki İyilikçi isa betisi, bizans sanatının Balkanlardaki en yetkin örneklerinden biri sayılır)
İkinci Bulgar imparatorluğu döneminde, duvar resminde büyük bir gelişme görüldü; bu gelişme Makedonya ile aynı zamanda, daha genel olarak da, bizans resmi ile aynı ritimde oldu Zemen kilisesi'nde (XII-XIII yy) ikona kırıcılık döneminden önceki konular işlendi; buradaki resimler, eskiyi anımsatan ve halka özgü bir görünüm taşırlar Buna karşılık, Boyana kilisesi, kendine özgü gerçekçi özelliklerini korumakla birlikte, Konstantinopo-lis örneklerinebağlı katan son derece gelişmiş bir resim anlayışını sergiler XIV yy'da, konular ay m kalsa da, güzellik anlayışı değişir: Baçkovo'da, Berenda'dave Spasovica'da yalın bir betimleme tarzı kullanılır; ancak, gerçekçi öğelerin zenginliği, resme yerel ve güncel bir renk katar

Gerçekçi eğilim Osmanlı döneminde de sürdü: Kremikovtsi (1493) ve Poganovo (Yugoslavya) [1500] manastırlarının, Tırnova'daki Aziz Petır ve Aziz Pavel kilisesi'nin (XVI yy) duvar resimleri Gerçekçi eğilim XVII yy'da, bizans etkilerine boyun eğdiyse de, XVIII yy sonlarında, Hristo Dimitrov ve okulu (Plevne, Pazarcık kiliseleri, Baçkovo ve Rila manastırları) ile yeniden ortaya çıktı, ikonalar (bunlar geleneksel üsluptaydı) uzun bir süre Aynaroz dağından getirtildi; bu durum, XIX yy'da, Trevna, Samokov, Bausko ve Debar gibi daha canlı bir üslupla çalışan yerel okulların ortaya çıkmasına kadar sürdü
Bulgar minyatür sanatı da, bizans katılığı (giysilerde) ile gerçekçilik (insan yüzlerinde) arasında gidip geldi: Çar İvan Aleksandır'ın dua kitabı (1356; British Museum), halkın günlük yaşamından sahnelerin sergilendiği Manasses Konstanti-nos'un kronikleri (1360, Vatikan kütüphanesi)

Taş heykelciliğinin izine rastlanmaz; buna karşılık, tahta işçiliği alanında çok sayıda başyapıt vardır: Rila manastın'nda (XIV yy) Hrelu kapısı ve tahtı, Lutacovo kilisesi'nin (XVIII yy) Sofya müzesi'nde korunan frizleri

Siyasetteki yenilikler, 1830'dan başlayarak sanatta, büyük Ortodoks mimarisiyle simgelenen bir uyanışı da birlikte getirdi; Rila manastın'nın yeniden inşası, Sofya'da Aleksandr Nevski katedrali'nin yapımı İkonadan portre resmine geçiş, Hristo Dimitrov'un oğlu ressam Zahari Zograf'ın (1810-1853) yapıtlarında izlenir

Çek asıllı ressamlar, Jan (ya da ivan) Mrkviçka (1856-1938) ve Yaroslav Vışin, 1878'den başlayarak ülkedeki yaşamdan esinlendiler; bu açıdan ilk çağdaş bulgar ressamları sayılırlar, ivan Angelov, Anton Mitov ve başka sanatçılar da onları izleyerek köy yaşamını, folkloru işlediler 1880'lerde doğan genç ressamlar ise, portre resmi ve insan figürüyle (Tseno Todorov ve Aleksandır Boyinov) ya da izlenimci renk ve manzaralarla (Vladimir Dimitrov-Maystora ve Boris Denev) ilgilendiler Sirak Skitnik, İvan Milev ve Veselin Stoykov'un egemen olduğu iki savaş arasındaki artizlenimci kuşak, kozmopolitliğe karşı tümüyle bulgar bir sanat anlayışını ortaya koydu Gerçeküstücü Georgi Papazov ve anlatımcı Jules Pascin, Paris okuluna bağlıdır Deçko Uzunov, İliya Beşkov, iliya Petrov, Nikola Balkanski gibi 1900 dolaylarında doğan ressamlar, ustalarından aldıkları renkçiliği geliştirdiler, toplumsal sorunları işleyen yapıtlar verdiler Bu akım, Hristo Neykov (doğm 1929) ve Stefan Gaçev (doğm 1935) gibi çağdaş sanatçılar tarafından sürdürüldü
Heykel sanatı köklü bir geleneğe dayanmaz Bu alanda, Ivan Lazarov (1884 -1952), Vladimir Ginovski (doğm 1927) ve Veliçko Minekov (doğm 1928) gibi sanatçılar dikkati çekti

Çağdaş mimarlık, İkinci Dünya savaşı'ndan sonra Lyuben Tonev ile ortaya çıktı Mimar ve kuramcı olan Tonev, ilk bulgar şehircisidir; Sofya, Plevne, Loveç ve Burgaz'ın yeniden düzenlenmesi için planlar yapmıştır Aleksandır Barov'un da çağdaş bulgar mimarlar arasında önemli bir yeri vardır Sofya'daki Ludmila Zhivkova Ulusal kültür sarayı, Barov'un en ünlü yapısıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Bulgaristan- Sofya

Eski 07-12-2010   #12
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Bulgaristan- Sofya



Sofya




Sofya vadisine konuşlanmış olan Bulgaristan’ın başkenti Vitosha ve Lyulin dağları eteklerinde uzanır; ülkenin politik, iş ve kültür merkezidir

7000 yıl önce kurulan, bugün hala kullanılabilen sıcak ve soğuk doğal kaynaklara sahip Sofya çok çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerinden biridir Arkeolojik sit alanaları, kültürel anıtlar, Türk, Slav, Romalı, Bizans ve Trakyalı bir çok tarihsel rezerveler yeni modern yapılar arasında korunmaktadır Eski miraslar ve yeni binalar başkente ayrı bir çekicilik katmaktadır

Modern ve kozmopolit doğasına rağmen Sofya’nın arka plan atmosferini sağlayan Vistosha Dağı şehre sayısız eğlence fırsatları ve sükunet hissi katar Diğer başkentler gibi Sofya’da bir çok müze, galeri vardır ve kültürel etkiliklerin çokluğuyla övünür








Mekan AdıSt Sofia

Adresi2 Paris Street

Telefonu(0)2 870 971


InfoSt Sofya şehrideki 4yy ve 6yy’dan kalma en eski Ortodoks kilisedir ve Balkanlar’daki erken Hristiyan döneminin en önemli örneklerindendir 14yy’da Kilise, şehre “kutsal bilgelik” anlamına gelen adını vermiştir Türk hükümdarlığı sırasında kilise camiye dönüştürülmüştür ama 30 sene sonra olan 2 büyük depremde minarelerinden birinin yıkılmasıyla terk edilmiştir ardından tekrar ortodoks kilisesine çevrilmiştir Yerel efsaneler St Sofya’nın onu yüzyıllarca koruyan iş gücü yaratan doğal afetlerde şehre ruhsal ilham kaynağı olan muhteşem gücüne itibar etmişlerdirMekan AdıSt George Rotunda Adresi5 Ploshtad Sveta NedelyaTelefonu(0)2 981 6541 InfoDaire biçimindeki St George kilisesi 4yy’dan kalan şehrin bir diğer en eski yapılarındandır ve çok eski bir Roma şehri olan Serdika’nın kalıntıları arasında yer alır St George Rotunda zarif mimarisi ve bir sargı altında bulunan ortaçağ freskleriyle ünlüdür

Muhteşem kubbesi UNESCO tarafından koruma altındadır ve kilise şu an müze olarak hizmet vermektedirMekan AdıAlexander Nevsky KatheraliAdresi1 St Alexander Nevsky SquareTelefonu(0)2 877 697InfoSofya’daki 20yy mimarisinin en iyi örneklerindendir ve şehrin sembollerinden biridir Alexander Nevsky Katedrali’nin yapımı 1882’den 1912’ye sürdü ve Çar 2 Alexander döneminde Bulgaristan’ı Türk hakimiyetinden kurtarma savaşında ölen askerleri onurlandırmak için yapılmıştır Ünlü kilise anıtı, devamlı yanan meşalesiyle İsimsiz Askerler abidesini de içine alan ağaçlarla kaplı bir alana yerleştirilmiştir

Kilisenin orta bölümü mozaiklerle, vitray camlarla, mermer, ahşap oymalar ve duvalarları ve kubbeyi kaplayan fresklerle doludur Yeraltı türbesinde 9yy ve 18yy arası başyapıtlarını içeren ikonaları sergileyen İkona Müzesi vardırMekan AdıUlusal Etnoğrafya Müzesi Adresi6A Moskovska StreetTelefonu(0)2 874 191InfoUlusal Etnoğrafya Müzesinde 17yy ve 20yy arasındaki Bulgar yaşamını, sanatını, elişlerini ve geleneklerini yansıtan Balkan Yarımadasının en zengin koleksiyonu vardır Müze ülkenin, ulusal kostümlerin, mücevherlerin, sanat eserlerin ve müzikal enstrumanların geniş bir sergisini de içerir Burası aynı zamanda kültür ve eğitim merkezidir

Bulgaristan’a özgü bir çok geleneksel eşyaların satıldığı alışveriş dükkanında ilginç şeyler bulabilirsiniz

Mekan AdıUlusal Sanat Galerisi

Adresi1 Alexander Battenberg Square

TelefonuInfoEskiden Kraliyet Sarayı olan mekan ortaçağdan günümüze hem yerli hem yabancı sanat eserlerini segiler Alexander Nevsky Katedrali’nin yeraltı türbesi uzantısında en geniş orjinal ikona koleksiyonu gösterime açıktır Rehber eşliğinde de gezilebilir Giriş: 3 leva Rehber: 9 leva Pazarları ücretsizdir Pazartesi kapalıdırMekan AdıArkeoloji MüzesiAdresi2 Saborna Caddesi, Bulgar Ulusal Bankası yanıTelefonuInfo1000 - 1430, Pazartesi kapalıdır

Bulgar Kültürü Mirası Kurumu ve İtalyan Hükümeti tarafından uzun bir süredir restore altında olan müze şimdi Bulgaristan’daki müzelerin en iyi sergilenen koleksiyonlarına sahip olmakla gurur duyar Trakya, Yunan ve Roma yerleşim kalıntıları çok iyi bir aydınlatma sistemi ile ve Bulgarca ve İngilizce açıklamalarıyla görülmeye değerdir Ana girişin merkezindeki yıldız sergisinde MÖ 14yy’dan kalma Altın Valchitran hazinesi vardır Ayrıca şahane bir lahit ve St Sofya Kilisesi tabanı mozaikleri görülmeye değerdir Müzenin binası da ayrı bir tarihi eserdir; 15yy Büyük CamiMekan AdıAlexander Nevsky Yeraltı TürbesiAdresiAlexander Nevsky Katedral altıTelefonuInfoAçık: 1030 - 1200, 1400- 1830, kapalı:Salı

Giriş: 3 leva, Rehberli Tur: 6 leva

Yer altı türbesi müzesi 1965’de kuruldu ve içeride 9yy’dan 19yy’a kadar bir çok Bulgar ikonografileri vardır Her dönem 300 orjinal ikona koleksiyonuyla temsil edilir Çizimler ve yazılı metinler ikona tarzını anlamanızı sağlar



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.