Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Karadeniz Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bölgesi, gezi, karadeniz, kültürel, rehberi

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Türkiye coğrafyasının kuzeyini nerdeyse tamamen kaplayan Karadeniz Bölgesi, adını komşu olduğu Karadeniz'den alır ve Sakarya ovası'nın doğusundan Gürcistan sınırına kadar uzanan coğrafi bölgedir

Büyüklük bakımından Türkiye'deki bölgeler arasında 3 sırada yer alır Türkiye'nin doğu-batı genişliği ve dolayısıyla da yerel saat farkı en fazla olan bölgesidir Karadeniz Bölgesi kendi içinde, DOĞU,ORTA ve BATI KARADENİZ olmak üzere üc bölgeye ayrılır

Yalnız çam, Doğu Karadeniz Dağları ( Kaçkarlar ),Mescit dağları, Kop dağı, Giresun dağları, Canik dağları, Küre Dağları, Ilgaz dağları, Köroğlu ve Bolu Dağları bölgenin en belirgin yükseltileridir ve kıyıya paralel olarak uzanırlar lll Jeolojik devirde Alp kıvrımları sonucu doğu - batı yönünde oluşan bu dağlar, "Kuzey Anadolu dağları " genel adıyla anılırlar Kıyı ile iç kesim arasında ulaşım zordur Dolayısıyla ulaşımda dağlar arasındaki yüksek geçitler kullanılır Dağlar kıyıya paralel uzandığı için deniz kıyılarında doğal limanlar az, falezler yaygındır, denizin etkisi iç kesimlere kadar sokulamaz Bölge engebeli olduğu için, tarım alanları parçalı ve dardır Ovalık alanları azdır

Orman bakımından Türkiye'nin en zengin (%25) ve en fazla yağış alan bölgesidirYağışlara bağlı olarak en fazla kimyasal çözülmenin görüldüğü bölgedir Türkiye'nin en fazla göç veren bölgelerindendir Türkiye Taşkömürü ve bakır üretiminde birinci sıradadır Tek doğal limanı Sinop'tur Ancak ard bölgesi ile ulaşım zorluğu olduğundan gelişmemiştir Akarsu rejiminin nisbeten düzenli olduğu tek bölgedir Bölgede Çarşamba ve Bafra delta ovaları vardırNem miktarı en fazla olan bölgedirBu yüzden yıllık sıcaklık farkı en az olan bölgedirYıllık ortalama sıcaklık 14-15 °C'dir En sıcak ay ortalaması 22-23°C'dir En soğuk ay ortalaması ise 5-6 °C'dirHer mevsim yağışlı olan Karadeniz bölgesinde yağışlar en fazla sonbaharda en az ilkbaharda görülür

Karadeniz Bölgesi'nde büyük bir göl yoktur Ancak sık sık heyelan görülen bu bölgede bu sebeple oluşmuş heyelan set göllerine rastlanır Bunların en bilinenleri ise,Tortum,Sera,Abant, Yedigöller ve Uzungöl'dür Ayrıca yüksek dağların doruklarına yakın bölgelerde,sayısız coklukta buzul göllerine rastlanır

Çoruh ve kolları,Yeşilırmak-Gök ırmak, Kızılırmak, Filyos,Yenice çayı ve Sakarya nehri bilinen akarsu kaynaklarıdır

Kıyı kesiminde her mevsim yağış alan Karadeniz İklimi görülür İç kesimlerde Karasal İklim hakimdir

Türkiye'nin en yoğun bitki örtüsüne sahip bir bölgesidir Bitki örtüsü, kıyı kesiminde ormanlar, dağların hemen arka tarafında ise bozkırlardan olusur Kıyı kesimindeki nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerindedir Yerleşkeler kıyı kesiminde dağınık, iç kesimlerde ise daha topludur

Son yıllarda grafiği hızla yükselen "Doğa Turizm" alanında Türkiye'nin göz bebeği olma yolunda artan bir öneme sahiptir Bozulmamış doğal alanların çokluğu ve yöresel özelliklerini günümüze kadar taşımayı başarmış yaylacılık kültürü, bölgeye olan ilginin artmasına neden olmaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




IRMAK BOYLARINDA BİR ŞEHİRAMASYA

Orta Karadeniz'de, Yeşilırmak vadisinde, Harşena Dağı eteklerine kurulan Amasya, 7 bin yıllık bir tarihi gecmişin izlerini taşırTarihi boyunca krallıklara başkentlik yapmış, bilim adamları, sanatkarlar, şairler yetiştirmiş, şehzadelerin eğitim gördüğü bir belde olmuştur AMASYA…

Kurtuluş savaşının başlangıç temelleri de Amasya'da atılmıştır Amasya, tarihi ve kültürel zenginlikleri yanı sıra, özellikle Yeşilırmak kıyısına yapılmış Yalıboyu evleri ile dikkat çekmektedir

Dünyanın en güzel Misket elması, kirazı, şeftalisi ve bamyasının üretildiği, tarih ve doğanın birlikte bulunduğu ilginç bir antik kent görmek istiyorsanız sıcakkanlı ve misafirperver insanıyla Amasya sizi bekliyor

İlk yerleşimin MÖ 5500 yıllarına kadar uzandığı belirlenen Amasya; Antik Çağdan günümüze kadar geçen zaman içerisinde Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır 1386 yılında Osmanlı topraklarına katılan Amasya, Osmanlı padişah ve şehzadelerinin gösterdikleri özel ilgi nedenleriyle "şehzadeler şehri" olarak da ün yapmıştır

Amasya, Kurtuluş Savaşı sırasında da ön plana çıkmıştır 19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan Milli Mücadelenin ilk adımı, 12 Haziran 1919'da Mustafa Kemal'in Amasya'ya gelmesiyle devam etmiştir Kurtuluş Mücadelesinin planları hazırlanmış, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin toplanmasına burada karar verilmiş, 22 Haziran 1919'da yayınlanan Amasya Tamimi ile "Milletin İstiklalini yine milletin azim ve kararının kurtaracağı" Amasya'da ilan edilmiştir

Amasya, doğuda Tokat, güneyde Yozgat, batıda Çorum, kuzeyde Samsun İlleri ile çevrilidir Yeşilırmağın Orta Karadeniz Dağları (Canik) arasında oluşturduğu vadi üzerinde kurulmuşturAkdağ, Tavşan Dağı, İnegöl Dağı, Kocacık Tepesi, Kırklar Dağı, Ferhat Dağı önemli dağlarıdır Sulama amaçlı gölet ve barajlar ile sulanan verimli ovalara sahiptir

Borabay Gölü en önemli gölüdür Yeşilırmak ve göletlerde yayın, sazan, turna, levrek, pullu gibi balık türleri bulunmaktadırİlde Karadeniz iklimi - kara iklimi arasında bir geçiş iklimi hüküm sürer Yazları kara iklimi kadar kurak, Karadeniz iklimi kadar yağışlı değildir Kışları ise Karadeniz iklimi kadar ılıman, kara iklimi kadar sert değildir

Amasya’da gezilecek yerlerin başında gelen,Yalı boyu evleri dizisindeki en güzel konak olan Hazeranlar Konağı Osmanlı döneminin en zarif sivil mimari örneklerinden birisidir Konak Defterdar Hasan Talat Efendi tarafından kız kardeşi Hazeran Hanım adına 1872 yılında yaptırılmıştır Hatuniye Cami avlusu ile bağlantılıdır Çift kanatlı selamlık kapısından alçak tavanlı bir mekana girilir Dört köşede birer oda ve odaların arasında orta sofanın uzantıları eyvanlar yer alır Batı eyvanlarını giriş kata bağlayan sade korkuluklu ahşap merdivenler işgal eder Katlarda oturma ve yatak odaları, avlu, kahve odası, ocaklı oda, ebeveyn ve selamlık odaları ile hela sofa etrafında yer almaktadır

Amasya Kalesi, Kral Kaya Mezarları, Aynalı Mağara (Kaya Mezarı), Ferhat Su Kanalı, Bimarhane (Darüşşifa), Sultan II Bayezid Külliyesi, Haliliye Medresesi, Kapı Ağa Medresesi, Gök Medrese Cami, Burmalı Minare Cami, Sultan II Bayezıt Külliyesi ve daha onlarca cami han ve hamamlar gezilip görülebilecek başlıca tarihi eserler arasında yer alır Terziköy Kaplıcası, Yedi Kuğular Kuş Cenneti, Borabay Gölü, Baraklı Şelalesi görülmesi gereken doğal alanlardır

Ne Yenir ? Amasya tarihi, köklü bir kültür düzeyi yanında ekolojik yapısı itibariyle zengin bir bitki örtüsüne, dolayısıyla da zengin mutfak kültürüne sahiptir Yöreye özgün yemekler arasında, çatal çorba, cırıkda-cızlak (akıtma), helle çorbası, ekmekaşı (papara), kesme ibik çorbası, toyga çorbası, cilbir, bakla dolması, hengel (kıymasız mantı), pancar (pastırmalı), kabak kabuklu pilav, sirkeli ciğer, yuka tatlısı (yufka patlıcanlı pilav tatlısı), gömlek kadayıfı, halbur tatlısı, zerdali gallesi, vişneli ekmek (Amasya çöreği), sini su böreği (Amasya usulü) ve Yakasal böreği sayılabilir

Yapmadan Ayrılma : Amasya Müzesinin Mumyalar bölümünü ve Hitit Tanrı Heykelini (Teşup) görmeden, Yeşilırmak Yalıboyu'nda Amasya Evlerini gezmeden,Kral Kaya Mezarlarını ziyaret etmeden,II Bayezid Külliyesi, Bimarhaneyi gezmeden,Borabay gölünü görmeden,Amasya Misket elması yemedenDönmeyin


Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




DOĞA TURİZMİNİN BAŞKENTİARTVİN

Doğu Karadeniz Bölgesinin en uç noktasında yer alan ARTVİN,engebeli arazi yapısı,sarp ve gecit vermeyen ama doğal güzelliklerle süslenmiş karlı dağları, buzul gölleri, otantik yapılı yaylaları,Çoruh nehri ve kollarının asırlardan beri sabırla işleyip oyduğu derin vadileri,yaban hayati,bitki çeşitliliği,tarihi ve kültürel zenginlikleriyle Doğa Turizm alaninda Türkiye'nin gözbebeğidir

İlin en büyük akarsuyu olan Çoruh nehri,Türkiye içinde 335 Km lik bir uzunlukta olup,Tortum çayı,Oltu çayı,Berta çayı,Barhal çayı onu besleyen önemli akarsu kollarıdırÇoruh nehri, akarsu debisinin yüksek olması dolayısıyla dünyanın önemli Rafting parkurları arasındadır

Çoruh vadisinin Doğusunda KARÇAL DAĞI (3428 m),Batısında bir bölümü Rize il sınırları içinde yer alan KAÇKAR DAĞI (3932 m), Artvin-Kars il sınırında yer alan Yalnızçam Dağları, Altıparmak dağları,Büyükyurt gibi önemli yükseklikte ve görülesi dağlarla çevrilidir ARTVİN

Artvin'in toplan alanının % 37 si ormanlıktırÖzellikle Borçka-Macahel (Camili) bölgesindeki ormanlar bitki ve hayvan çeşitliliği açısından Turkiye'nin ender güzellikteki bölgelerindendirOrmanlşarda Ladin,kayın, köknar, kızılağaç, kestane,meşe ve gürgen,hayvanlardan ise,dağ keçisi,vaşak, boz ayı,yaban domuzu,kurt,tilki, tavşan,çakal ve karaca en çok görünen çeşitlerdirAyrıca,atmaca,şahin,kartal,doğan gibi yırtıcılar,keklik,yaban ördeği,çulluk,üveyik,sarıasma, dağ horozu ve sarısandal gibi kuş türleri Çoruh vadisi ve Kaçkar dağlarında gözlenebilen kuş türleridir

Çoruh vadisi, iklimsel özellikler açısından da Karadeniz ikliminden farklılık gosterirÇoruh vadisinin iklim yapısı yağışlar daha az,iç kesimlerde kışlar kar yağışlı,yazlar serindir

Artvin zengin folklorik özellikleri yanında her yıl yapılan yayla şenlikleriyle de bir festivaller şehri haline gelmektedirBunların başında da her yıl Haziran ayının son haftasında Kafkasör yaylasında yapılan boğa güreşleri gelir ve oldukca ilgi görmektedir" Kafkasör Festivali " olarak bilinen bu festivalde İlin her yanından getirilen boğalar,Boyun kalınlıkları ve kilolarına göre sınıflandırılarak güreştirilirlerİspanya boğa güreşlerinin aksine kan dökülmeden gerçekleşen,yerli ve yabanci izleyicilerin 4 gün boyunca heyecanla takip ettikleri farklı güzellikte bir etkinliktir

Ardanuç "Karakucak güreşleri ve Efkari Aşıklar şenliği", Arhavi " Altın Atmaca Kültür ve sanat festivali",Şavşat ilçesininin "Şavşat Sahara Pancarcı Festivali" Artvin'in neşeyle kutlanan festivallerinden sadece birkacıdır

Tarih boyunca bir çok uygarlığın geçiş noktasında bulunan ARTVİN,doğal güzellikleri kadar Tarihi eserleri ve mirasları açısından da oldukca zengindirÖnemli bir kavşak noktasında bulunmasından dolayı ARTVİN bir kaleler ve kiliseler şehri olma özelliği de göstermektedirÇoruh nehri boyunca bölgeye hakim tepeler üzerinde birçoğunun yapılış tarihi dahi bilinmeyen çok sayıda karakol kalesi ve haberleşme kuleleri mevcutdur Artvin kalesi,Ardanuç kalesi,Demirkent kalesi,Tukharis kalesi,Söğütlü kalesi,Ferhatlı kalesi,Köprügören kalesi, Civarhisar kalesi,Okumuşlar kalesi,sarıbudak kalesi bunların en onemli olanlarıdır

Bunun dışında bölgedeki önemli tarihi eserlerden bazıları da KiliselerdirBarhal kilisesi,Cevizli kilisesi,İşhan kilisesi,Hamamlı kilisesi,Dört Kilise,Köprülü Kilisesi,Bulanık Kilisesi,İbrikli kilisesi ve Porta Manastırı bunların en belirgin olan ve bilinenleridirKiliselerin yanında Artvin yöresinde ahşap işlemeyle yapılan camiler de görülmesi gereken yerlerdir Artvin merkezdeki,salih bey camii,Ardanuç ilçesindeki İskenderpaşa camii,Borçka-Muratlı köyündeki Demirkent camii,Arhavi-Dikyamaç köyündeki kesme taşlardan yapılmış Dikyamaç camii bölgede görülebilecek camilerden sadece bazılarıdır Ayrıca bölgedeki akarsular üstünde Osmanlı dönemine ait kemerli taş köprüler bölgenin dğal ve kültürel güzelliklerine renk katan diğer tarihi eserlerdir

Ne Yenir ? Yöresel isimleriyle akılda tutmak zor olsa da siz buldugunuz her yemeğin tadına bir bakınÖzellikle de Bölgede özel bir ilgiyle korunarak yetiştirilen Kafkas arılarının BALI'nı tadmadan dönmeyin

Çoruh vadisinin meyveleri ve zeytininin de tadına bakmayı unutmayın

Yapmadan Ayrılma : Artvin'in Göllerini görünKaçkar dağlarında yürüyünKafkasörde boğaları seyredinOrmanlarını ve yesil doku içindeki her güzelliğini fotoğraflayınAtabarını seyredinİşhan Kilisesini gezinArtvin-Ardanuç arasındaki Cehennem deresini görünYaylalarını geziBütün bunları yaparken de Doğayı korumayı ve bunun sizin göreviniz oldugunu unutmayın






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




DOĞA TURİZMİNİN GÖZ BEBEĞİ BOLU

Yeşil ve mavinin kucaklaştığı, başı dumanlı dağlarda efsanelerin en dramatiklerinden birinin konuşulduğu, binlerce yıldır bir çok uygarlığın filizlenip boy attığı ve meyvelerini bıraktığı şehirdir Bolu

Bolu'nun, tabiat, insan ve tarihin el ele verip yoğurduğu güzelliklerini görmek, dağların söylediği Köroğlu türkülerini işitmek isteyenlerin şehre ulaşması hiç de zor değil Bolu, Ankara ve İstanbul'un neredeyse tam ortasında bu iki merkezi birbirine bağlayan ana yolun üstündedir

Yazılı belgeler, arkeolojik eserler ve tarihî kaynaklara göre, Bolu'nun tarihi, Bithynialılar ile başlamaktadır Sırasıyla Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar Bolu ve çevresine hakim olmuşlardır

Bolu yöresine Osmanlı akını ilk kez Osman Gazi tarafından başlatılmış, Bolu yöresinin tümüyle fethedilmesi ise Orhan Gazi döneminin ilk yıllarına (1324 -1326) rastlamıştır Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yapılan Millî Mücadele sonunda Bolu, 10 Ekim 1923'de yeni düzenlemeler çerçevesinde vilayet haline getirilerek yeni bir yönetime kavuştu

Topraklarının yarıdan fazlası ormanlarla kaplı olan Bolu'nun yüzey şekillerinde dağlar, platolar ve ovalar önemli yer tutar Önemli dağları güneyde Bolu Dağları , Abant Dağları , kuzeyde Sünnice Dağları , Çele Doruğu , Gerede'nin kuzeyinde Arkot ve Göl Dağları'dır En güneyde ilk iki sıradan daha yüksek olan ve genel olarak Köroğlu Dağları adı verilen volkanik dağlar uzanır

Yöre, yağış zenginliği ve eğimlerin çokluğu nedeniyle irili ufaklı doğa ve baraj gölleri açısından zengindir İldeki göllerden bazıları, Abant, Yedigöller, Gölcük, Yeniçağa, Çubuk, Sünnet, Karagöl, Karamurat, Sülük, Gölköy, Aladağ ve Saraycık'tır

Bolu genellikle Karadeniz iklim tipinin içinde yer almaktadır Bunun yanında güney bölümlerinde İç Anadolu iklim tipi de görülmektedir

GEZİLECEK YERLER

Bolu :

Arkeolojik verilere göre Bolu ovasındaki ilk yerleşim MÖ 3 bine kadar uzanmaktadır Şehir merkezindeki tepelerde kurulmuş olan Bithynium -Claudiopolis şehrinin tarihi ise 1978 yılında Hisartepe kazısında ortaya çıkan bulgulara göre, MÖ 7 yüzyıla kadar gitmektedir Çeşitli yıllarda yapılan kazılarda Antinous Tapınağı ve tiyatroya ait olduğu sanılan parçalarla, çeşitli dönemlere ait sikkeler, kaplar, şişeler, heykeller ve mezar stelleri bulunmuştur Bu eserler halen Bolu Müzesi'nde bulunmaktadır

Seben Kaya Evleri:

( Eski Yerleşim Bölgesi ) Seben İlçesine bağlı ve birbirlerine çok yakın olan Çeltik Deresi, Hoçaş, Kaşbıyıklar ve Yuva köylerinde derin vadiler boyunca yükselen kaya kitlelerinin yüzeyinde bir kaç katlı kaya evlerine rastlanmaktadır

Gerede Asar Kalesi:

Gerede'nin Örencik Köyü'nün güneydoğusundadır Çevrede arazi üzerinde bol miktarda Bizans seramiği görülmekte, bu da kalenin Bizans dönemine ait olduğunu göstermektedir Ayrıca kale üzerinde kuzeye bakan bir mağara da mevcuttur

Camiler :

Bolu'da bulunan Büyük Cami (Yıldırım Beyazıt Cami), Kadı Cami, Saraçhane Cami, İmaret Cami, Ilıca Cami, Ilıca Cami, Süleyman Paşa Cami, Yıldırım Cami, Kanunî Cami, Yukarı Tekke Cami, Eskiçağa Yıldırım Cami görülmeye değer eserledir

Türbeler

Tokad-i Hayreddin Türbesi, Akşemseddin Türbesi, Ömer Sekkin Türbesi, Aşağı Tekke Türbesi, Ümmi Kemal Türbesi, Kasım Dede Türbesi, Babahızır Türbesi başlıcalarıdır

Hanlar

Yukarı Taşhan: Bolu merkez Büyük Cami mahallesinde bulunan Taşhan, 1804 yılında Abdullah Ağa tarafından yaptırılmıştır

Hamamlar

Orta Hamam: 1389 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır Çifte hamam tarzında yapılan hamamın iç mekanlarında zengin süslemelere yer verilmiştir İl merkezindedir

Tabaklar Hamamı: 16 yüzyılda Tavil Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır İki bölüm olan hamamın iç mekanları mermerlerle kaplıdır

Sultan Hamamı: 16 yüzyılda Sokullu Mehmet Paşa tarafından çifte hamam tarzında yaptırılmıştır İl merkezindedir

Süleyman Paşa Hamamı: Göynük İlçesinde bulunan hamam, 1335'li yıllarda Gazi Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır

Yıldırım Beyazıt Hamamı: Mudurnu İlçesinde bulunan hamam, aynı adla anılan caminin yanındadır Aynı devirde yapılan hamamların en güzellerindendir 1382'de yaptırılmıştır Erken dönem Osmanlı hamamlarının en orijinal örneklerinden biridir Hamam taç kapısı ve kubbe geçişleriyle dikkat çekicidir

Yıldırım Hamamı: İlimiz Yeniçağa İlçesine bağlı Eski Çağa Köyünde bulunmaktadır 1388 yılında Yıldırım Beyazıt adına yapılan hamam, mimari bakımdan önemli bir eserdir

Aşağı Hamam: Gerede İlçesi Kitirler mahallesinde yer alan hamam 14 yy sonlarında moloz taştan yapılmıştır

Göynük Evleri: "Kentsel Sit Alanı" olarak ilan edilmiş bulunan Göynük, eski Türk Evleri bakımından zengindir Burada bulunan evler 20 yüzyıl başlarına aittir Bazı evlerin oturma odalarında çeşitli motiflerle süslenmiş tavanlar bulunmaktadır Evlerin önünde genellikle "Hayat" adı verilen avlular da yer almaktadır

Mudurnu Evleri: Kentsel Sit Alanı ilân edilen Mudurnu, eski Türk evleri bakımından önemli bir özelliğe sahiptir Sivil mimari özellikleri açısından Göynük evlerine benzerlik gösteren, ilçenin tarihi ve kültürünü yansıtan bu evler korumaya alınmıştır

Korunan Alanlar :

Yedigöller Milli Parkı

Bolu Fındığı Tabiatı Koruma Alanı

Bolu Akdoğan (Ebe Çamı)Tabiatı Koruma Alanı

Bolu Kökez Tabiatı Koruma Alanı

Bolu Sülüklügöl Tabiatı Koruma Alanı

Abant Gölü Tabiat Parkı






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Kaplıcalar :

Bolu kaplıcaları Şehir merkezine 5 km mesafede, Karacasu mevkiinde bulunan kaplıcalar çevresi ormanlarla kaplı nezih bir dinlenme yeridir Termal turizm merkezi olan bölgede termal otel ve büyük kaplıca, küçük kaplıca ve Sağlık Bakanlığı'na ait fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi olmak üzere üç birim hizmet vermektedir Doğal kaynaklı olan bu kaplıcalar, romatizma hastalıklarına, deri, dolaşım ve kalp, solunum yolu, kadın, sindirim sistemi, böbrek ve idrar yolları, kemik ve kireçlenme hastalıkları ,metabolizma bozukluklarına iyi gelmektedir

Karacasu Termal Turizm Merkezi :

Babas kaplıcası: Mudurnu'ya 5 km Mesafede bulunan kaplıca suları, travertenler arasından çıkmaktadır 18 yataklı bir tesis bulunmaktadır Kaplıca suyu metabolizma hastalıkları ile romatizma, kadın, sindirim ve böbrek rahatsızlıkları üzerinde olumlu sonuçlar vermektedir

Sarot kaplıcası: Mudurnu'nun 30 km kuzeybatısında Ilıca köyü hudutları içerisindedir 66ºc sıcaklığındadır 1500 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır Tarihî bir hamam vardır Acı sular grubuna girmektedir İçme kürü şeklinde kullanıldığında idrar yolu ve böbrek rahatsızlıklarına, banyo olarak kullanıldığında ise romatizma hastalıklara iyi gelmektedir Kaplıca yanında küçük bir konaklama tesisi bulunmaktadır

Bağlum (Kesenözü) Kaplıcası: Bağlum kaplıcaları, Seben ilçesinin 14 km Güneyinde, Kesenözü köyünde bulunur Kaplıca suyu banyo olarak yüzyıllardır kullanılmaktadır Mide, safra kesesi, solunum ve dolaşım bozukluklarında olumlu etkileri olduğu bilinmektedir Kaplıcada özel şahıslar tarafından işletilen pansiyonlar bulunmaktadır

Çatak Kaplıcası: Göynük ilçesinin 30 km güneydoğusunda dik yamaçlar arasında çok güzel bir vadide, Himmetoğlu Köyü yakınındadır Kaplıcanın romatizma, siyatik gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir Çevrede bulunan kalıntılardan Romalılardan beri kullanıldığı düşünülmektedir

Göller :

Abant Gölü:

Bolu'nun 34 km Güneybatısında Abant Dağları üzerinde oluşmuş bir krater gölüdürYeraltı suları ile beslenir

Abant Gölü çevresi flora ve fauna bakımından oldukça zengindir Gölde bulunan ünlü Abant alabalığı yılın belirli zamanlarında, belirli bir ücret ödeyerek avlanabilir Yöre ormanları geyikler için en uygun yaşam ortamıdır Göl çevresindeki ormanlarda tavşan, tilki, çakal, kurt, ayı, domuz, karaca, gelincik, geyik gibi av hayvanlarıyla şahin, doğan, atmaca görülmektedir

Piknik, kamping, sportif olta balıkçılığı, yürüyüş , tekneyle, faytonla, atla gezinti ve kışın doğal buz pateni bu tabiat parkının vazgeçilmez aktiviteleridir Göl etrafında konaklama ve yeme-içme tesisleri bulunmaktadır

Gölcük:

Bolu'nun 13 km güneyinde suni olarak yapılmış bir set gölüdür Etrafı çam ve köknar ağaçları ile kaplı gölün kar altındaki görüntüsü muhteşemdir Gölün hemen kenarında Orman Bakanlığı'nın misafirhanesi ile bir kır gazinosu vardır Göl ve etrafı orman içi dinlenme yeri olarak Batı Karadeniz Millî Parklar Bölge Müdürlüğü denetimindedir

Gölköy Baraj Bölü:

Bolu'nun 10 km batısındadır Bolu ovasını sulama amacıyla yapılmıştır Çevresi ormanlarla kaplı olan sazan ve alabalık vardır Şehir merkezine yakınlığı ve ulaşım kolaylığı nedeni ile piknik yapmak ve olta ile balık avlamak isteyenler tarafından çok elverişlidir

Yeniçağa Gölü:

Bolu - Ankara karayolu üzerinde, yeniçağa ilçe merkezinde bulunan göl, bir çanak gölüdür Gölde olta ile balık avlanabilir

Karamurat Gölü Mudurnu'ya 35 km mesafede olan göl, Akyazı'ya giden yolun kenarında ve Karamurat Köyü yakınındadır Turna ve kadife balığı bulunmaktadır

Çubuk Gölü:

Göynük'ün 11 km Kuzeyindedir Kıyısında çubuk köyü bulunan, etrafı güzel çam ormanları ile kaplı çubuk gölündeki sazan ve alabalıkları olta ile avlamak serbesttir

Sülük Gölü:

Mudurnu - Akyazı yoluna 9 km mesafededir Mudurnu ilçesine 50 km uzaklıkta bulunan göl, Millî Parklar koruma alanı içindedir Bozulmamış doğasıyla ve zengin florasıyla dikkat çekmektedir Gölde Abant alası, gökkuşağı ve kırmızı benekli alabalık bulunmaktadır

Sünnet Gölü:

Göynük'ün 27 km doğusundadır Fevkalade güzelliğe sahip olan gölde çok lezzetli mercan ve alabalıklar mevcuttur Olta balıkçılığı ile bu balıkların avlanması serbesttir Sünnet gölünde konaklama ve yeme-içme hizmeti veren bir tesis bulunmaktadır Göl etrafında; piknik, yürüyüş, koşu ve bisiklet sporu yapabilme imkanı vardır

Karagöl:

Kıbrısçık - Beypazarı yolu üzerinde bulunan Karagöl, oldukça derin bir göldür Kıbrıscık'a 20 kmdir Çevresi tamamen ormanlık olan gölde kamp yapılabilir Yaban ördeklerinin var oluşu nedeniyle avcıların uğrak yeridir Her yıl mayıs sonunda Karagöl şenlikleri düzenlenmektedir

Akkaya Boğazı:

Bolu'nun 10 km güneyinde, Mudurnu yolu üzerinde bulunan travertenler, Bolu'nun Pamukkalesi olarak görülmeye değer bir güzelliğe sahiptir Akkayalardan çıkan maden suyu değişik bir tatta ve 20ºc sıcaklığında olup, modern tesislerde şişelenerek tüketime sunulmaktadır






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Yaylalar :

Aladağ Yaylaları:

Bolu'nun 25 km güneyindeki dağ yamaçları üzerinde, orman alanları arasında yer alırlar Yemyeşil düzlükleri ile piknik için de ideal olan bu yaylalar çevresinde bulunan Orman İşletme Tesisleri, Aladağ İzcilik Kampı ve Göleti ile göz kamaştırıcı güzellikler sergilerler Kamp imkanlarının da olduğu başlıca yaylalar, Değirmenözü, Sarıalan, Gölcük, Ardıçtepe ve Üstyaka Yaylalarıdır

At Yaylası:

Bolu'nun kuzey yakasındaki dağların arkasında yer alır Kirazları ile ünlü olan bu yayla etrafında meyve bahçeleri vardır Her yıl geleneksel kiraz bayramı şenlikleri yapılır

Gerede Yaylaları:

Gerede'nin güneyinde 1200 - 1500 m yüksekliklerde bulunan bu yaylalar, Haşat, Zorpan ve doğu Köroğlu Dağları üzerinde bulunan Dörtdivan yaylalarıdır

Kıbrısçık Yaylaları:

Köroğlu Dağları'nın güney yamaçlarındaki düzlük alanlarda bulunurlar Belen, Karaköy, Kökez, Bölücekkaya, Karadoğan ve 1825 m yükseklikte bulunan Devevira en önemli yaylalardandır

Mengen Yaylaları:

Mengen İlçesi'nin doğusunda yer alan başlıca yaylalar; Sarıklı, Soğucak, Mile, Sepetçiler, Çelebioğlu ve Çiftçatak yaylalarıdır

Mudurnu Yaylaları:

İlçenin kuzeyi ve Abant Gölü güneyinde yer alırlar Dedeler, Alpağut, Dodurga ve Dağyolu yaylaları en önemlileridir

Göynük Yaylaları:

1000-1500 m arasında da bir şeritte sıralanan yaylaların en önemlileri Karabey ve Kaşıkçı yaylalarıdır

Seben Yaylaları:

Kiraz Dağı çevresinde toplanmış, ortalama 1400 m yükseklikte olan bu yaylaların en önemlileri Gerenözü ve Kızık yaylalarıdır

Kızık Yaylası:

Kızık Yaylasının evleri, değişik mimarisiyle dikkati çeker Bu evler hiç çivi kullanmadan, çam ağaçlarından çatkılı, kenetleme ve birbirine geçme şeklinde yapılmıştır Yerden yüksekçe yapılmış merdivenler, geniş ocakları ve kendine has eşyaları ile bu evler oldukça değişik özellikler taşırlar

Kayak Merkezleri Esentepe :

Gerede'nin kuzeyinde 1300 m yükseklikte kış sporları ve kayak imkanına sahip üç yıldızlı Esentepe Oteli'nin bulunduğu bir yerdir Tüm ilçeye hakim mükemmel bir manzaraya sahip olan otelde çim kayağı da yapmak mümkündür Asırlık çam ağaçlarının bulunduğu Esentepe'ye bu isim bölgenin sürekli esmesi nedeniyle Atatürk tarafından verilmiştir

Kartalkaya Kayak Merkezi :

Avcılık Ve Olta Balıkçılığı:

Bolu'nun dört yanını kuşatan orman tabakası ve zengin bitki örtüsü, beraberinde çok çeşitli av hayvanlarının bulunmasını sağlar Ormanlık alanlarda, ayı, vaşak, yaban domuzu, geyik, karaca, kurt, sansar, tilki, porsuk, tavşan, kokarca, gelincik, kunduz ve sincap gibi kara hayvanları ile keklik, üveyik, bıldırcın, çil, toy, turna, çulluk, güvercin gibi av kuşları ve atmaca, şahin, kartal gibi yırtıcı kuşlar sıklıkla görülmektedir

Ayrıca bir çok gölü bünyesinde barındıran Bolu, sportif olta balıkçılığı için ideal bir bölgedir Abant Gölü, Gölcük, Gölköy Barajı, Yedigöller, Aladağ gölünde bulunan çok lezzetli alabalık, sazan, mercan ve gümüş balıkları olta ile avlanabilmektedir

Yamaç Paraşütü:

Yamaç paraşütü için Abant Dağları'nda çok uygun yerler mevcut olup, yaz aylarında büyük şehirlerden bu sporu yapmak isteyenler için Abant'a turlar düzenlenmektedir

NE ALINIR

Bolu'nun çam kolonyası, fındık şekeri, Bolu çikolatası, çam balı, kaymağı, tereyağı, kabaklı gözlemesi; Mudurnu'nun saray helvası, köpük helvası, ipek oyaları; Gerede'nin deri ve bakır eşyaları; Göynük'ün şeker fasulyesi, el dokumaları; Seben'in elması, üzümü; Mengen'in peyniri; Kıbrıscık'ın pirinci, el dokuması torbaları ve kilimleri, hediyelik olarak satın alınabilir

Ne Yenir ? Bolu'nun fındık şekeri, çikolatası, çam balı, kaymağı, tereyağı ünlü tatlılarıdır Kabaklı gözleme yöreye özgü hamur işidir

Mudurnu'nun saray helvası, köpük helvası, Göynük'ün şeker fasulyesi Seben'in elması, üzümü, Mengen'in peyniri yörenin tadılmaya değer yiyecekleridir

Yapmadan Ayrılma : Sonbaharda Yedigöller'de kamp yapıp fotoğraf çekmeden,

Abant Gölü ve diğer göl çevresinde yürüyüş yapmadan,

Mudurnu ve Göynük evlerini görmeden,

Bolu Yaylalarında gezmeden,

Kartalkaya'da kayak, Abant'da yamaç paraşütü yapmadan

Seben Kaya evlerini görmeden,

Bolu'nun çam kolonyası, fındık şekeri, Bolu çikolatası, çam balı, kaymağı, tereyağı, kabaklı gözlemesi; Mudurnu'nun saray helvası, köpük helvası, ipek oyaları; Gerede'nin deri ve bakır eşyaları; Göynük'ün şeker fasulyesi, el dokumaları; Seben'in elması, üzümü; Mengen'in peyniri; Kıbrıscık'ın pirinci, el dokuması torbaları ve kilimleri; satın almadan,

Geleneksel "Mengen Aşçılar ve Turizm Festivali", Dörtdivan Yayla Şenlikleri ve Bolu Köroğlu Kültür Sanat Turizm Festivali izlemeden BOLU 'dan ayrılmayın






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




BOZKIRDAKİ KÜLTÜR HAZİNESİ ÇORUM

Çorum ili,Anadolu kültür çeşitliliği içinde çok önemli bir hazine olup,Karadeniz Bölgesinin de İçanadolu'ya açılan kapısıdır

7 bin yıl öncesine ait kültürel verilere rastlanan Çorum’da, ilk organize devleti kuran, Hititlerin ilk başkenti Hattuşaş bulunmaktadır

Hattuşaş Anadolu’nun kalbinde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış ülkemizdeki 9 değerden biridir

Hitit uygarlığı en az Mısır Uygarlığı kadar eski ve zengin bir uygarlıktır Hititlerle Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Antlaşması metin tabletleri Boğazköy’de bulunmuştur

Hititlerin diğer önemli kült (dini) merkezlerinden sayılan, arkeolojide Arinna olarak bilinen Alacahöyük Ören Yeri; 13 Kral Mezarı , Hatti Tunç Güneş Kursu ve Sfenksli Kapıları ile görülmeye değer tarihi bir yerdir Ulu Önder Büyük Atatürk’ün bizzat direktifleriyle ilk milli kazılarımızın başlangıç noktası olması ile de önem arz eder

Ortaköy İlçesindeki Şapinuva ören yeri de büyük bir Hitit kenti olup, hala sürmekte olan kazı çalışmalarında bol miktarda yazılı belge ortaya çıkarılmıştır

Ayrıca, 1990 yılında başlatılan ve kongre dili Türkçe olan "Hititoloji Kongresi" her üç yılda bir düzenlenmekte olup, 6 yılda bir de Çorum’da gerçekleştirilmektedir Bu kongreye dünyanın bir çok yerinden bilim adamı katılmaktadır

Hitit uygarlığının yanısıra, her biri sanat şaheseri olan Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait; cami, köprü ve kalelerle süslü Çorum, yayları ve İncesu Kanyonu gibi doğal güzellikleri ile de görülmeye değer bir yerdir

Meşhur leblebisi, Osmancık ve Kargı’da üretilen kaliteli pirinçleri dünyaca tanınmaktadır

Çorum, Karadeniz Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesinin kesiştiği noktada bulunur ve denizden yüksekliği 770 metredir Çorum'daki en yüksek dağ bu kesimdeki İskilip-Kargı arasındaki Köse dağdır (2087 m)

Çorum Ovası, Mecitözü Ovası, Hamamözü Ovası, Sungurlu Ovası Çorum'un bereketli topraklarıdır

En büyük akarsuları,il sınırları içinden geçemekte olan Kızılırmak ve Çat suyu'dur

Ormanlık alanlar, İskilip, Bayat, Osmancık ve Kargı İlçelerindedir İç kısımlarda ise stepler yer alır Çorum'da İç Anadolu'nun kara iklimi hakim olmakla birlikte, Karadeniz' in yumuşatıcı etkisi bir dereceye kadar etkisini gösterir Yaz aylarında kendisini hissettiren sıcak ve kurak havalar kış aylarında ise yerini şiddetli soğuklara bırakmaktadır

Yapılan çalışmalar sonucunda, yontma taş çağı (Paleolitik) Cilalı Taş Devrinde (Neolitik) kalkolitik dönemin 4 aşamasında Çorum Bölgesinde insan yerleşimlerinin bulunduğunu ortaya çıkarmıştır Bu devir eserlerine Alaca höyük, Büyük Güllüce, Boğazköy, Eski yapar, Kuşsaray'da rastlanmıştır Yerleşimler bu dönemden itibaren devamlılık göstermiştir Çorum ve çevresi daha sonra Hitit, Frig, Kimmer, Med, Pers, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Danişmend, Moğol, Ertena, Kadı Burhanettin ve Osmanlı hakimiyetine girmiştir

Çorum , binlerce yıldır çeşitli uygarlıkların yan yana ve üst üste oluşturduğu , yerli Anadolu kültür geleneğini devam ettiren illerin başında gelirMaddi kültür belgelerinin zenginliği açısından adeta bir açık hava müzesi görünümünde olan Çorum yöresi ; 1830’lu yıllardan itibaren Avrupalı gezginlerin , bir çok yerli ve yabancı bilim adamlarının ilgi odağı haline gelmiştir

Yazılı Tarih Öncesi Dönemde CORUM :

Yontma Taş-Cilalı Taş Dönemleri:

Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu dağınık biçimde ele geçen az sayıda taş aletler belki yontma taş çağı ( paleolitik ) insanın yaşamış olduğunu bize göstermektedirİnsanın avcılık ve göçebelikten yerleşik düzene geçtiği dönem olan Neolitik Çağ’da , Çorum ve çevresindeki iskanın varlığını bazı münferit buluntular gösterir

Kalkoltik Dönem (MÖ 5500-3000):

Anadolu kalkolitik devirde (MÖ5500-3000) taş aletlerin yanında özellikle bakırdan yapılmış aletler görülmeğe başlarÇorum ve çevresinde bugüne değin yapılan arekeolojik kazılar sonucunda en eski yerleşimin kalkolitik dönemin geç safhası olan (MÖ 4000)’lerde başladığı tesbit edilmiştir Bu dönem iskanına ait mimari kalıntılar ve maddi kültür belgelerine Alacahöyük ; Büyük Gülücek ve KUşsaray gibi merkezlerde tabakalar halinde rastlanmıştır

Eski Tunç Çağı ( MÖ3200-2000):

Eski tunç çağında (MÖ3200-2000) Çorum ve çevresi , tüm Anadolu’da olduğu gibi yoğun bir iskana sahne olur Bu devirde pişmiş toprak kapkacak yanında madeni kaplar , alet ve silahlar bol miktarda kullanılmaya başlarFeodal yapı ortaya çıkar ve küçük şehir devletleri kurulur , bu şehirlerin etrafı surlarla çevrilidir

Alacahöyük bu merkezlerden en önemlisidirAlacahöyük eski tunç çağındaki zenginliği yanında şehircilik sistemleri , tarımda hayvan yetiştiriciliğinde ulaştığı yüksek seviyesi ile eski dünyada önemli bir yere sahiptirAt ilk defa bu çağda ve bu merkezde ehlileştirilmiştirBu yüksek kültürü ortaya koyanlar ise , Anadolu’nun yerli halkı olan Hatti’lerdir

Alacahöyük’te bulunan Eski Tunç Çağı’na ait 13 Kral mezarı ve bu mezarlarda açığa çıkarılan altın , gümüş , elektron ve bronzdan yapılmış çeşitli kap-kacak , süüs eşyaları , silahlar , dinsel amaçlı güneş kursları ve boğa geyik heykelleri bu çağın zenginliğini , yüksek sanat ve kültür seviyesini ortaya koyduğu gibi dinsel inanışları hakkında da mesajlar vermektedir Bu çağa ait diğer önemli merkezler; Boğazköy , Eskiyapar , Kalınkaya , Kuşsaray, Çöplühöyük , Kültepe HöyüktürBu çağın eriştiği yüksek kültür ve sanat zenginliği daha sonra kullanılacak olan organize devletlere zemin hazırlamıştır






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Tarih Çağları :

Asur Ticaret Kolonileri Çağı (MÖ1950-1750):

Kuzey mezopotamya’da büyük bir devlet kurmuş olan Asurlular MÖ 2000 başlarında özellikle bakır ve madenler açısından zengin olan Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girerler ve Anadolu’da 9 ayrı yerde Karum adı verilen ticari merkezler kurarlar Bu merkezlerden biri de “ HATTUŞ KARUM “ adını taşıyan Boğazköy , yani Hattuşaş’tır

Bu çağda sanat ; yerli gelenek ve görenekleri yaşatmakta ise de , yani yerli Hatti Sanatı Mezopotamya’dan gelen tüccarların yerli halka devlet kurma fikrini aşılamaları Hitit Sanatı ve Devletinin temelerini atmıştır

Hititler Dönemi (MÖ1650-1200):

MÖ 2000 başlarında Orta Asya’dan ve Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya giren ve ilk önceleri yerli halk yanında paralı asker olarak görev alan Hititler Hint Avrupa dilini konuşmakta ve İndo-German ırklar grubuna girmektedir

Asurlu tüccarlar MÖ1850 yıllarında Anadolu’dan çıkmak zorunda kaldıktan sonra Hititler politik egemenliği ellerine almaya başlamışlar ve şehir devletlerini birleştirerek veya ortadan kaldırarak Anadolu’da ilk organize devletin temellerini atmışlardır

Koloni çağını takip eden bu ilk devre Eski Hitit çağı olarak bilinmektedirİsmi bilinen ilk Hitit Kralı ise Anitta’dır Hitit devletinin ilk kurucusu ise Labarna’dır (MÖ 1680) Bu kral zamanında Hititlerin Başkenti Neşa’dan Hattuşaş’a taşınmıştır Labarna MÖ 1600 yılında ölünce yerine 1Hattuşili geçmiş ve devletin sınırları Halep’e kadar genişlemiştirOğlu 1Murşili ise Eski Babil Devletine Son vererek sınırları daha da genişletmiştir Bu kral öldükten sonra iç karışıklıklar baş göstermiş ve devlet zayıf düşmüştür Telipinu bu karışıklıklara ve taht kavgalarına son vermek istemiş , MÖ1550 yılında ölünce bütün eski şark 1450 yılına kadar karanlığa gömülmüştür

Hitit imparatorluk dönemi , karanlık dönemden sonra iktidara gelen krallardan 1Şappilililuma (MÖ1375-1335) Anadolu’da ve Suriye’de bir çok seferle İmparatorluğun sınırlarını genişletmiştir MÖ 1335 yılında küçük yaşta kral olan IIMurşili zaferden zafere koşarak önce Kaşkalıları sindirmiş sonra da batıya yönelerek Arzavalıları ağır bir yenilgiye uğratmıştır 1306 yılında vebadan ölünce yerine oğlu Muvattali tahta geçmiştir Muvattali Mısırlılarla Kadeş Savaşını yapmış kendisinden sonra tahta geçen III Hattuşili (MÖ 1275-1250) zamanında Mısırla eşit şartlar altında Kadeş Anlaşması yapılmıştır Hititlerin son büyük krallarından IVTudhalia (MÖ1250-1220)daha çok kültürel faaliyetlere önem vermiş ; Başkent Hattusas’ı yeniden imar etmiş , Boğazköy’ün 2 Km doğusundaki Yazılıkaya Açık Hava Tapınağını inşa etmiş , son şeklini vermiştir

Bu çağın en önemli şehirleri Hitit’lerin Başkenti Boğazköy (Hattusas) , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı , Kuşsaray , Ortaköy gibi merkezlerdir

Frig Dönemi ve Sonrası:

MÖ 1200 yıllarında Ege göçleri ( Deniz kavmi göçleri ) ile boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelen kavimler zaten zayıflamış olan Hitit Devletini yıkarlar Bu tarihten itibaren Hititler Çorum Bölgesinden Kızılırmak Kavisi içerisinden geçerek , Güney Anadolu’ya geçerlerAnadolu’da ise 200 yıllık bir karanlık devre girerMÖ 8 yy’da bu göçlerle geldikleri sanılan Frigler , yıkılan Hitit şehirleri üzerine kendi şehirlerini kurarlar Çorum bölgesinde Boğazköy , Alacahöyük , Eskiyapar , Pazarlı önemli Frig şehirlerindendir Frig Devleti ise , MÖ 6 yy’nın ilk yarısında Kimmerler tarafından yıkılmış , fakat kültürleri bir süre daha devam etmiştir

Kimmerler istilasından sonra Çorum ve çevresi İran’da devlet kuran Med’lerin daha sonra’da MÖ 546’dan MÖ 330’a kadar Büyük İskender’in Anadolu’yu istilasına kadar Pers’lerin hakimiyetinde kalmıştır MÖ 276’da Trakya üzerinden gelen Galat’lar Anadolu içerisine kadar yayılarak bu bölgeyi idareleri altına almışlardır Çorum ilindeki önemli Galat merkezleri İskilip , Osmancık , Alacahöyük , Boğazköy , Eskiyapar ve Avlat Köyü’dür Roma imparatoru Julius Ceasar zamanında bu havali Romalıların eline geçmiştir Çorum Anadolu’da ilk defa sistemli yol şebekesini kuran Romalıların kavşak noktasını teşkiletmiştirAnkara’dan-Amasya-Kavium’a , Sinop’tan Tuviuz-Zile’ye geçen yollar Çorum’dan ayrılmaktadırRoma İmparatorluğunun ikiye ayrılması (MS395)ile doğu Roma’da daha sonra Bizans’ta kalan Çorum’un bu devirde adı Yankonia veya Nikonya’dır

Çorum'un Türk Yönetimine Geçişi:

1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış ve Türk Beyleri bir çok koldan Anadolu içlerine akınlar düzenleyerek fetihleri sürdürmüştür Çorum ve çevresinin fethi konusunda iki ayrı görüş vardırİlk görüşe göre ; Çorum ve çevresi Danişment Ahmet Gazi tarafından 1075 yılında fethedilmiştir İkinci görüş ise Selçuklu sultanı Melikşah’ın ümerasından Emir Tutak ve Emir Artuk’un Çorum’u fethettikten sonra bu bölgenin yönetimine getirildiği şeklindedir

Danişment Beyliği Döneminde Çorum:

Danişmentliler Anadolu Selçuklularına bağlı olarak ; Çorum’da içinde olmak üzere Sivas , Tokat , Ankara , Çankırı , Kastamonu ve Yozgat çevresindehüküm sürmüştür Danişment beyliğinin en önemli olayları Haçlı seferlerine karşı mücadelelerdirDanişment Beyliği IIKılıç Arslan tarafından 1178 yılında Anadolu Selçuklu devletine bağlanmıştır

Anadolu Selçukluları Döneminde Çorum:

IIGiyasettin Keyhusrev zamanında Çorum’un idari bölümlerinden Serleşkerlik ( Bölge komutanlığı ve Sancak beyliği)olduğu ve başında Hatirüddün Zekeriya adlı bir komutanın bulunduğu bilinmektedir Anadolu Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ Savaşında Moğollara yenildikten sonra Anadolu’da karışıklıklar çıkmış , 1276’da Kunduz Beyin oğlu Emir Celalettin , Çorum’daki Moğolları yenerek Çorum ve Amasya’yı kurtarmıştırÇorum’daki Kunduzhan Mahallesi adı da bu beye ilişkin olarak verilmiştir

Osmanlılara Kadar Çorum:

Selçuklu Devleti 1308 tarihinde yıkıldıktan sonra Çorum Anadolu’da kurulan beyliklerden Eretna Beyliği’nin daha sonra Kadı Burhanettin Ahmet Devletinin yönetimi altına girmiştir Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Anadolu’da birliği kurmaya çalışırken 1398’de Çorum , Osmancık , ve İskilip’ten sonra Amasya’yı alarak oğlu Çelebi Mehmet’i Amasya’ya Vali olarak atamıştır

Osmanlılar Döneminde Çorum:

Çorum , 1398 yılında Yıldırım Beyazıt’ın fethinden Cumhuriyete kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır Ankara Savaşından sonra Timur’un himayesinde Amasya egemenliğini yürüten Çelebi Sultan Mehmet Çorum’da bir subaşılık kurarak tüm bu çevreyi Osmanlı yönetiminde tutmuş , 1413 yılında Anadolu’da birliği sağladıktan sonra oğlu IIMurat’ı Amasya’ya vali atamıştır Bu dönemde Tokat , Sivas , Canik ( Samsun) Şebinkarahisar yanında Çorum Sancağı da Amasya’ya bağlı idi






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




GEZİLECEK YERLER :

Alacahöyük Müzesi

Adres: Alaca İlçesi, Alacahöyük Köyü

Alaca İlçesi, Alacahöyük beldesinde yer almaktadır Çorum Müze Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren müzede ; Alacahöyük kazılarında elde edilen Kalkolotik, Eski Tunç Çağı, Hitit ve Frig Dönemine ait eserler ile yöreden derlenen Etnoğrafik eserler sergilenmektedirÇorum'a 45 km uzaklıktadır Alacahöyük'te ilk yerel müze 1940 yılında teşhire açılmış, 1982 yılında ise yeni binasına taşınmıştır İki katlı olan müzenin üst katında Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık salonları bulunmaktadır Kazı başkanlarının isimlerinin verildiği bu salonlarda Alacahöyük ve Pazarlı kazısında elde edilen eserler sergilenmektedir

Giriş salonunda ilk kazı malzemeleri, Kalkolitik Döneme ait el yapımı seramikler ile Eski Tunç Çağına ait 13 kral mezarının buluntu anını gösteren fotoğraflar ve pişmiş toprak eserler sergilenmektedir

İkinci salonda yer alan büyük duvar vitrinlerinde ; Hitit Dönemine ait pişmiş toprak , gaga ağızlı testiler, tabaklar, çanaklar, mangal ve maltızlar ile matara biçimli kaplar, orta vitrinlerde ise Eski Tunç ve Hitit dönemlerine ait bronz iğneler, kemik süs eşyaları, kalıplar, hayvan figürleri ve iki adet çivi yazılı tablet teşhir edilmektedir Ayrıca aynı salonda Frig Dönemine ait tek vitrinde , Pazarlı eserleri arasında pişmiş toprak kabartmalı duvar levhaları, üzeri boyalı kaplar ve keklik biçimli riton yer almaktadır

Mahmut Akok Salonu olarak adlandırılan ve etnografik eserlerin sergilendiği alt katta ise, yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemine ait delici, kesici ve ateşli silahlar teşhir edilmektedir

Boğazköy Müzesi :Boğazkale /

Çorum’a 84 km uzaklıktaki Boğazkale ilçesinde yer almaktadır Çorum Müze Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren müzede Boğazköy-Hattuşa kazılarında açığa çıkartılan eserler ile çevreden elde edilen eserler sergilenmektedir

12 Eylül 1966 yılında açılan Müze, Boğazköy (Hattuşaş) kazılarında açığa çıkan ve çevreden müzeye gelen eserlerin depo ve sergilemesinin yapıldığı mahalli bir müze konumdadır

Hitit Dönemine ait eserlerin ağırlıklı olduğu müzede ; Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler de sergilenmektedir

Örenyerleri ;

Alacahöyük Örenyeri :

Çorum’un 45 km güneyinde, Alaca İlçesinin 17 km kuzeybatısında yer almakta olup, Boğazköy’e 34, Ankara’ya ise 210 km uzaklıktaki Alacahöyük Köyü yerleşim alanı içerisindedir Höyük, bilim alemine ilk kez 1835 yılında WCHAMİLTON tarafından tanıtılmış olup, bu yıllardan itibaren Orta Anadolu’yu ziyaret eden bilginlerin uğrak yeri olmuştur

Eski Tunç ve Hitit Çağında çok önemli bir kült ve sanat merkezi olan Alacahöyük’te 4 uygarlık çağı bulunmaktadır Geç Kalkolotik çağını Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemleri takip eder Örenyerinde Hitit İmparatorluk dönemine ait Sfenksli Kapı, şehrin batısındaki Poternli Kapı ve mimari eserler ile Hatti uygarlığının aydınlanmasına çok katkıları olan Alacahöyük Eski Tunç Çağı haneden mezarları ile yerel müzesi, Boğazköy ve Yazılıkaya’yı ziyaret edenler için aynı gün gezilebilecek önemli bir örenyeridir

Hitit İmparatorluk dönemine tarihlenen kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa edilmiş iki kule arasında yer alan Sfenksli Kapı’nın genişliği 10 metredir O, bir yolla bağlandığı büyük mabedin anıtsal geçididir Dış girişin iki yanındaki büyük söğe bloklarının dış yüzleri Sfenks protomları ile süslüdür Kulelerin dış ve iç yüzlerinde yer alan kabartmalar Fırtına Tanrısı onuruna kutlanan bir kült festivalini yansıtmaktadır

Alacahöyük kazıları , Orta Anadolu’nun kuzey bölgesinin kesintisiz stratiğrafisini veren tek merkez olması ve özellikle 13 kral mezarı ile eski Tunç dönemine, monimental mimari kalıntılarıyla Hitit dönemine ışık tutması açısından dünya arkeoloji literatüründe önemli bir yere sahiptir

Boğazköy Örenyeri :

Boğazköy ( Hattuşa ) Örenyeri , Çorum ilinin 82 km güneybatısında yer almakta olup, Ankara’ya uzaklığı ise 208 km’dir Hitit devletinin eski çekirdek bölgesinin merkezinde bulunan Boğazköy ( Hattusa ) örenyeri Budaközü Çayı vadisinin güney ucunda , ovadan 300 m Yükseklikteki sayısız kaya kütleleri ve dağ yamaçlarının bölünmesiyle çevrili olarak kuzey ve batıda derin yamaçlarla sınırlandırılmıştır Şehir kuzeye doğru açık olup, kuzey kısmı dışında diğer kısımları surla çevrilidir Arkeolojik kazılarda gün ışığına çıkarılarak restore edilen ve artık bir açık hava müzesi niteliğinde ziyaret edilebilen kalıntılar, Boğazköy Tarihi Milli Parkı’nın da odak noktasını oluşturmaktadır Hattuşa 1986 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmıştır Ayrıca burada bulunan çivi yazılı tablet arşivleri de 2001 yılından itibaren UNESCO’nun “Dünya Belleği Listesinde” yer almaktadır

Hattuşa’nın keşfi 1834 yılında Fransız mimar Charles Texier tarafından gezilmiş ve dünyaya tanıtılmıştır Bu buluş aslında yalnızca Hattuşa’nın keşfi değil , tamamen unutulmuş olan Hititlerin keşfi olarak da tanımlanabilir 1893-94’de Ernest Chantre’nin birkaç sondaj yapmasına ve ilk çivi yazılı tabletleri yayınlamasına kadarki dönemde pek çok bilim adamı ve gezgin Hattuşa’yı ziyaret eder Muze-i Humayun müdürü Osman HAmdi Bey, 1906’da müzesi adına Makridi’nin sorumluluğunda Boğazköy kazılarını başlatmış, zamanın çivi yazısı uzmanı Assiriyolog Hugo Winckler’i de kazı heyetine alarak , burasının Hitit Başkenti Hattuşa olduğunu tespit etmişlerdir 1931-1939 yılları arasında ve 2Dünya savaşı nedeniyle verilen aradan sonra 1952’de yeniden başlatılan kazılar kesintisiz olarak Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından sürdürülmektedir

Antik Kapadokya bölgesinin kuzey sınırına yakın bir yerde bulunan ve arkeolojik kazılarla gün ışığına çıkartılıp restore edilen ve açık hava müzesi niteliğindeki ziyaret edilebilen Hititlerin başkenti Hattuşa-Boğazköy’deki kalıntılar, Boğazköy Tarihi Milli Park’ın temelini oluşturmaktadır Yüz yıldır sürdürülen kazı ve araştırmalar Hattuşa-Boğazköy çevresindeki en erken yerleşmenin Kalkolotik çağda (MÖ 6000) olduğunu ortaya koymuştur Eski Tunç Çağı’nda da sürekli yerleşmenin görüldüğü Hattuşa’da bu dönemi Asur Ticaret Koloni devri izler Yazılı belgelere göre MÖ 2 binin başlarında Kuşar’lı Anitta Hattuşa Kralı Pijusti’yi yenip şehri tahrip eder ve şehri lanetler Anitta’nın lanetine rağmen şehir MÖ 1600/1650 yıllarında Hitit Kralı 1 Hattuşili tarafından başkent olarak seçilir Hititlerin MÖ1200’de şehri çeşitli nedenlerle terk etmesiyle burada Erken Demir Çağı (Karanlık Çağ) başlar Bu dönemi MÖ 9yüzyılda Frig Çağı daha sonra Helenistik, Galat ve Roma/Bizans çağları takip eder






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Boğazkale Yazılıkaya :

Boğazkale, Hattuşa'nın 15 km kuzeydoğusunda yer almaktadır Hattuşa’nın en büyük ve etkileyici olan kutsal mekanı, şehrin biraz dışında yer alan, yüksek kayalar arasına saklanmış Yazılıkaya tapınağıdır Özellikle ilkbahardaki yeni yıl kutlamalarında kullanıldığı sanılan bu Açıkhava tapınağında, ülkenin önemli Tanrı ve tanrıçaları alay halinde kayalara kabartma olarak işlenmiştir

Yazılıkaya Açıkhava tapınağında tabii kayalığa yapılmış olan, A odası olarak adlandırılan büyük galeri ile, B odası olarak adlandırılan küçük galeri yer almaktadır Büyük galeri’nin ( A Odası ) batı duvarı Tanrı kabartmalarıyla, doğu duvarı ise tanrıça kabartmalarıyla bezelidir Ayrı bir girişi bulunan Küçük Galeriyi ( B Odası ) girişin iki yanında bulunan aslan başlı , insan gövdeli cinler korumaktadır B odasının batı duvarında sağa doğru ilerleyen 12 tanrı, doğu duvarında ise Kılıç Tanrısı ile Tanrı Şarruma ve himayesindeki Kral IVTudhalia yer almaktadır

Ortaköy Şapinuva :

Çorum’un 53 km güneydoğusunda yer alan Ortaköy ilçesinin , 3 km güneyindedir Ortaköy Hitit şehri ,Yeşilırmak Nehrinin üzerinde bulunduğu ve Kelkit’ten başlayan Koyulhisar-Reşadiye-Niksar üzerinden Amasya’ya doğru gelişen vadinin hemen sonunda yer almaktadırŞehir derince bir vadinin kuzey yamaçlarındaki bir plato üzerine kurulmuştur

1990 yılında Prof DrAygül Süel ve DrMustafa Süel başkanlığında kazı çalışmaları başlatılmıştır1994 yılında Ortaköy’ün Hitit Çağı’ndaki adının Şapinuwa olduğu tesbit edilmiştir Bu önemli Hitit şehri Hitit Devleti’nin başkentlerinden biridir

Yapılan çalışmalarda monumental yapılar günışığına çıkarılmıştırBu binalarda şu ana kadar sayıları dört bini aşan Hitit çivi yazılı tablet arşivleri ele geçirilmiştir Bunların çoğunu Hititçe metinler oluşturur İçerik olarak birbirleriyle ilişkileri, paleografileri ve buluntu durumlarına göre, Ortaköy –Şapinuva tabletlerinin büyük bir kısmının aynı döneme ait oldukları, Boğazköy ve Maşat Höyük belgeleri ile olan ilişkileri nedeniyle de bu tabletlerin Orta Hitit döneminin sonlarına tarihlendiği açıklanmıştır

Eskiyapar Örenyeri :

Alaca ilçesinin 5 Km Batısında,Alaca-Sungurlu yolu üzerindeki höyük,Boğazköy’ün 25 Km Kuzeydoğusunda, Alacahöyük’ün ise 20 Km Güneydoğusunda yer almaktadır Yapılan çalışmalar sonucunda Höyükte kesintisiz bir iskanın varlığı tespit edilmiş olup,Höyükte eski Tunç,Hitit,Frig,Roma ve iki safhalı Helenistik döneme rastlanmıştır

Höyükün Kuzeydoğu ve Batı kesimlerinde Hitit İmparatorluk çağı şehir surunun temelleri bulunmuş,dikdörtgen planlı,avluları taş döşeli binalar Boğazköy ve Alacahöyükteki binalardan farksız olarak ,Hitit üslubunda inşaa edilmişlerdirHöyükün Güneydoğu kesiminde geniş bir alana yayılan eski Hitit dönemi mahallesinin yanmış evlerinden çok sayıda toprak eserler elde edilmiştirYine bu alanlarda bulunan kabartmalı kült vazoları burasının dini bir merkez olduğu görüşünü kuvvetlendirmiştirHöyükte Hitit tabakaları altında yer alan eski Tunç çağı tabakalarında yapılan çalışmalarda ,bir evin tabanı altında altın ve gümüş objelerden oluşan bir defineye rastlanılmıştırGümüş vazolar,Suriye şişesi,gümüş merasim baltası ,değişik tiplerde altın iğne,boncuk,küpe ve bileziklerden oluşan define,bir taraftan Alacahöyük,Kültepe,diğer taraftan Truva ,Poliochni ve Kuzey Suriye-Mezopotamya buluntularıyla benzer olup bu buluntular Ankara Medeniyetler Müzesinde sergilenmektedir

Yörüklü (Hüseyindede Tepesi):

İlimiz Sungurlu ilçesi,Yörüklü kasabası Hüseyindede tepesi olarak adlandırılan mevkiide bulunmaktadırYapılan çalışmalar sonucunda Eski Hitit dönemine ait iki ayrı kabartmalı vazo parçalarına yine aynı döneme ait olan tek mekanlı bir odada rastlanmıştırElde edilen parçaların restorasyon çalışmaları sonucunda birisinin inandık vazosu tipinde olduğu,diğerinin ise daha küçük ve boyun üzerinde tek filiz halinde Hitit dini törenlerini anlatan bir tasvir bantının olduğu tespit edilmiştirBu tasvir bantı üzerindeki en önemli sahneyi ise boğa üzerinde takla atan bir akrobat oluşturmaktadırİnandık vazosu tipinde olan ve üzerinde 4 tasvir bantı olan büyük vazonun ağız kenarında küçük bir tekne ve başları içe bakan dört boğa başı yer almaktadırTasvir bantlarında konular yine Hitit dini törenlerini anlatmaktadırBu kabartmalı vazoların yanı sıra yapılan çalışmalarda Eski Hitit dönemine ait olan (formlarını daha önceden bilinen) Matara biçimli kap ve yuvarlak ağızlı yüksek boyunlu testiler de elde edilmiştir 1998 yılındaki çalışmalarda ise teraslama tekniğinde yapıldığı ortaya çıkan Eski Hitit Dönemine ait mimari takip edilmiş olup, ileri ki dönemlerde kazı çalışmalarına devam edilecektir






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Laçin Kapılıkaya Anıtsal Kaya Mezarı :

Çorum’un yaklaşık 27 km kuzeyinde, Kırkdilim mevkiinde oldukça sarp, kayalık ve akarsu tarafından yarılmış derin vadilerin oluşturduğu engebeli arazi üzerinde, kuzeye doğru uzanan bir kaya blokunun burun kısmının kuzey-batı köşesinde yer almaktadır

Komutan İKEZİOS’a ait hellenistik dönem kaya mezarı olup, MÖ IIyüzyıla tarihlenmektedir Çay seviyesinden 65 m Yükseklikteki kaya mezarının yamuk biçimli bir podyum zemini vardırBu podyumdan 8 basamaklı merdivenle ikinci platformda, oradan da 12 basamaklı merdivenle mezar önündeki podyuma geçilmektedir

Mezar odasının kapısı üzerinde “İKEZİOS”yazısı okunmaktadır Mezar odası kareplanlı olup , girişin sağ ve solunda niş şeklinde oyulmuş ölü şekilleri vardır

İskilip Kaya Mezarı :

İskilip merkezinde bulunan Osmanlı dönemine ait 100 m yükseklikteki tabi bir kaya üzerine inşa edilmiş, kalenin güney ve güneydoğu eteğinde Roma dönemine ait kaya mezarları bulunmaktadır Güneydoğusunda bulunan kaya mezarının iki sütunlu dikdörtgen bir girişi vardırYuvarlak sütun gövdeleri yukarı doğru inmektedir Başlıklarda bulunan bilezikler üzerinde oturmuş birer aslan bulunmaktadır Sütun başlıkları üzerindeki üçgen alınlık içerisinde ise yatar durumda karşılıklı kanatlı iki aslan figürü bulunmaktadır Kabartmalardan birinin elinde kılıç, diğerinin elinde kadeh mevcuttur Mezar odası içerisinde iki adet ölü sekisi bulunmaktadır

Kuleler ve Kaleler :

Saat Kulesi: l894 yılında Çorum’lu Beşiktaş Muhafızı Yedi Sekiz Hasan Paşa tarafından yaptırılmış olup, yüksekliği 275 mdir İlimizin tarihi bir simgesidir

Çorum Kalesi:

Selçuklu mimari özelliği taşıyan Çorum Kalesinde halen iskan mevcuttur Şehrin güneyinde yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur Kare planlı olup, 80x80 ebatındadır Yüksekliği 735 m Duvarların genişliği 240 metredir Kalenin kapısı kuzeyde olup, 270x330 m Ölçüsündedir Kalenin içerisinde büyük bir mescit bulunmaktadır Kalenin kitabesi olmadığı için kesin yapım tarihi bilinmemektedir Danişmend veya Selçuklu Dönemine tarihlenen kalede düzgün kesme taş, moloz taş, Roma ve Bizans dönemine ait devşirme taşlar kullanılmıştır

İskilip Kalesi:

Yüz metre yükseklikte, üç tarafı kayalık üzerine inşaa edilmiştir Güneye bakan bir kapısı, kale içinde sol tarafta bir zindan odası vardır Dört tarafında burçlar bulunmaktadır

Osmancık Kalesi:

Yüksek bir tepe üzerine kurulmuş olan kalenin surlarının uzunluğu 250 m Yüksekliği 30 mdir İlk defa kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte Roma Devrinde yapılmış olduğu sanılmaktadır Kaleden Kızılırmağa gizli yollar mevcuttur Kale duvarı örgülerinde Horasan harcı kullanılmıştır Kale içinde kayalar oyularak yapılmış bir hamam harabesi mevcuttur Kalenin ön kısmında bir kitabe, gözlemci yeri, kapısı ve burçlardan kalıntılar bulunmaktadır

Sungurlu Saat Kulesi:

l892 yılında kaymakam Edip Bey tarafından yaptırılmıştır İnşaat malzemesi olarak kesme taş kullanılan saat kulesi, kaide ve saç örgü kısmı dahil sekiz kısımdır Saat çelik halat ve 50 kğlık kovalar vasıtasıyla çalışmaktadır

Cevap: Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi frmacil sayfa 2iki Cevap: Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




KİRAZIN ANA YURDU,FINDIĞIN BAŞKENTİ GİRESUN

GİRESUN,Aksu ve Batlama Vadileri arasında denize doğru sokulan bir yarımada üzerinde kurulmuştur Doğu Karadeniz'in tek adası olan Giresun Adası sahilden yaklaşık 2 km uzaklıktadır Giresun ve çevresindeki dağlar, vadiler ve dik kıyılar geniş yer kaplar İl topraklarının omurgasını teşkil eden Giresun Dağları kıyıdan 50-60 km uzaklıkta denize paralel bir duvar halinde uzanarak ili bir çok yerden farklı iki kesime ayırır

Yeşille mavinin kucaklaştığı, anadolumuzun kuzey doğusunda inci bir şehir… GİRESUN, 6934 kilometre karelik yüzölçümü ile ülkemizin binde 85 ini kapsarKirazın anavatanı, fındığın başkenti olarak bilinen Giresun özellikle yayla turizmi anlayışının gelişmesiyle birlikte Kümbet, Bektaş, Yavuz Kemal Sisdağı, Paşakonağı gibi yaylalarıyla gündeme gelmiştir

Şehirleşmenin getirdiği bir takım faktörlerin insanoğlunu bunalttığı, deniz-güneş turizminden bıkmış kitlelerin, bir kaçış mekanı olan yaylaları, temiz havasının yanında; konuklarının göz zevkine hitap edecek şekilde yeşilin her tonuyla adeta bir doğa harikasıdır

Özellikle yaz sıcağına dayanamayan ve serin bir yaz tatili geçirmek isteyen ziyaretciler için; Koçkayası Yayla Tatil Köyü projesi tamamlanmış ve hayata geçirilmiştir

Giresun iklimi bitkilerin yaşayıp gelişmesine elverişli olduğundan, ormanlar deniz kıyısından başlayarak 2000 metre kadar yükselir, bölgenin karayele açık olması bitki örtüsünün gür olmasını sağlar İlin güney bölgelerinde daha çok bozkır bitki örtüsü ön plana çıkar

Giresun'un yer aldığı Doğu Karadeniz Bölgesi ülkenin en çok yağış alan bölgesidir İklim özellikleri ve doğal bitki örtüsü bakımından Giresun'un kuzey ve güney kısımları birbirinden farklılık gösterir Ilıman iklimin hakim olduğu ilde yazlar genellikle orta sıcaklıkta kışlar ise ılık geçer

Hititlerden sonra, Frig, Miletos, Bizans,Selçuklu ve Osmanlılar şehre hakim olmuşlardır

GEZİLECEK YERLER :

Giresun Adası :

Giresun Adası Karadeniz'in tek adası olan Giresun Adası kıyıdan bir mil açıkta yer almaktadır 40000 metrekare alana sahip olan ada, Aksu şenliklerinde ve yaz aylarında özel seferlerle ziyaret edilmektedir

Geleneksel Giresun Evleri :

Kalenin güneydoğusunda yer alan ve Zeytinlik Mahallesi adını alan semt eski tarihi Giresun evlerinden oluşur Korunmaya alınmıştır ve ziyaretçilerin uğrak yeridir Eski evlere meraklı olanlar için gezilip görülecek ilginç bir semttir

Kaleler :

Giresun Kalesi: Oldukça zengin bir tarihi kültüre sahip olan kale, şehrin merkezine kurulmuştur Kalede Milli Mücadele Kahramanı Topal Osman Ağa'nın anıt mezarı, tarihi saray kalıntıları, mağaralar, kaba taşlarla örülmüş surlar ve taş kabartmalar görülebilecek önemli noktalardır

Kilise ve Türbeler :

Katolik Kilisesi: (Çocuk Kütüphanesi )Çınarlar mahallesinde Çocuk Kütüphanesi olarak hizmet veren bina 18 yy gotik mimarisi tarzında inşa edilmiştir Günümüze kadar özgün yapısını korumuştur

Seyyit Vakkas Türbesi: Kapu Mahallesi'nde bulunan 19 yydan kalma bir türbedir Fatih Sultan Mehmet zamanında büyük yararlılıklar gösteren ve bir çatışma sırasında şehit düşen uç beyi Seyyit Vakkas'a aittir Kendisi 15yyda yaşamış olmasına rağmen türbesi 19 yyda yaptırılmıştır

Plajlar :

Giresun kentinin doğu ve batısındaki sahiller kilometrelerce uzayıp giden doğal plajlar durumundadır Kent merkezine yaklaşık 5 km uzaklıkta yer alan, Arif Kumaş, Giresun, Belediye, Emniyet, Tabya ve Jandarma plajları Giresun'un başlıca plajlarıdır Giresun'da kamping yapılacak plajlar Arif Kumaş, Bulancak Belediye, Keşap Düzköy Belediye Plajı, Tirebolu Plajıdır Ayrıca yaz aylarında Giresun Adası ile Giresun Limanı arasında her akşam Mavi Tur düzenlenmektedir

Kaplıcalar ;

Giresun doğal maden suları ile de ünlüdür İnişdibi Madensuyu, Çaldağ Maden Suyu; Batlama Deresi üzerindedir Şişelenmesi yapılarak pazarlanan bu maden suları, böbrek taşlarına iyi gelmekte, hazmı kolaylaştırmaktadır Pınarlar Maden Suyu, Şebinkarahisar yolu üzerinde Kulakkaya yol ayrımında bulunmaktadır






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Giresun Yaylaları :

Kümbet Yaylası ;

Ulaşım: Giresun'un 52 km güneyinde Dereli İlçe sınırlarındadır Dereli ilçesine kadar 30 km yol asfalt, Dereli-Kümbet Yaylası arası 22 km ham toprak yol olup, yaz aylarında dolmuşlarla gidilebilir Kümbet yayla gezisi gidiş İkisu, dönüş Güdül üzerinden yapılırsa, çok güzel manzaralar görülebilir

Özellikler:

1 640 m rakımlı yaylada alt yapı hizmetleri tamamlanmıştır PTT acentesi, sağlık ocağı, bakkal, kasap, manav, et lokantası, fırın, kır kahvesi, ve oto tamircisi hizmet vermektedir

Aymaç tepesi, Melikli obası, Yavuzkemal gibi çok sayıda yayladan oluşan Kümbet yaylaları kamp ve piknik alanı olarak yoğun kullanılmaktadır Kümbet'in 2 km batısındaki Aymaç eşsiz bir zirvedir Aymaç'da Temmuz ayının ikinci pazar günü yayla şenlikleri yapılmaktadır Temmuz ayının üçüncü cumartesi günü Sis dağı Otçu şenlikleri yapılmaktadır

Kümbet yaylasında, el dokuması kolan ve örme sepet satılmaktadır Kasaplarda sadece kuzu eti satılması, Kümbet yaylasının özelliklerinden biridir

Konaklama-Yeme-İçme:

Yaylada 10 yataklı bir otel bulunmaktadır Temel ihtiyaçlar yayladan karşılanabilir Kümbet yaylasının bir Km kuzeyinde orman içinde Salon çayırı mevkiinde, Orman işletmesi kamp tesislerinden yararlanılabilir

Hanalanı (Kulakkaya) Yaylası :

Ulaşım:

Giresun'un güneyin de yer alan yaylaya 38 kilometrelik toprak yolla ulaşılmaktadır Yaylaya gitmek için Bektaş yaylasına giden dolmuşlar kullanılabilir

Özellikler:

1 500 m rakımlı yayla doğal botanik parkı özelliği taşımaktadır Tamamen bakir durumdadır

Konaklama-Yeme-İçme:

Yayla evleri yöre halkı tarafından kullanılmaktadır Kamp kurmak isteyenler çadır ve temel ihtiyaç malzemelerini beraberinde getirmelidir

Melikli Obası Yaylası :

Ulaşım: Giresun'un 40 km güneyinde bulunan yaylaya, Giresun'dan minübüslerle gidilebilir

Özellikler:

1 500 m yüksekliktedir 2 km yakınında bulunan Yavuzkemal beldesindeki sağlık ve PTT hizmetlerinden yararlanılabilir

Konaklama-Yeme-İçme:

Konaklama için kamp malzemeleri getirilmelidir Yayladan et ve süt mamulleri, ekmek, yumurta satın alınabilir

Bektaş Yaylası :

Ulaşım:

Giresun'un 59 km güneyinde, toprak yolla ulaşılan yaylaya yaz kış minibüs bulunmaktadır

Özellikler:

2 000 m yükseklikte bulunan yayla ağaç yetişme sınırı üzerindedir Yol üzerinde bulunan Despot kayası ve Gelin kayası birer doğa harikasıdır Bektaş yaylasının 1 km doğusundaki Kurttepe mevkii, kışın kayak yapmaya uygundur

Elektrik, su, PTT gibi altyapıya sahip olan yaylada; bakkal, kasap, fırın ve kır kahveleri bulunmaktadır

Konaklama-Yeme-İçme:

Yaylada 2 yıldızlı 72 yataklı otel bulunmaktadır Ayrıca, Alçakbel orman içi dinlenme ve piknik alanında bulunan 3 adet dağ evi, çocuk parkı ve restauranttan faydalanılabilir

Mesire Yerleri :

Giresun-Trabzon sahil yolu üzerinde ve Giresun kent merkezine yaklaşık 4 km mesafede bulunan Aksu Deresi Ağzı'nda da gezi eğlenme ve dinlenme amacıyla binlerce kişi bir araya gelir Halen her yıl 20-23 Mayıs tarihleri arasında tertiplenen "AKSU ŞENLİKLERİ" ile yüzlerce yıllık geçmişe sahip Mayıs Yedisi geleneği yaşatılmaya çalışılmaktadır

Sportif Etkinlikler :

Giresun'a 60 km uzaklıktaki Karagöller dağ silsilesi yürüyüş sporu için çok elverişlidir En önemli parkurlar; Eğribel-Çoban Bağırtan, Turna Ovası-Kümbet, Eğribel-Avşar Obası-Sağrak Gölü, Kırklar Tepesi-Karagöl Tepesi-Aygır Gölü-Elmalı Obası Yürüyüş parkurları rakımı 2250 metrenin üzerindedir

Müzeler :

Gogora Kilisesi - Müze:

18 yüzyılda yapılmış olan ve halen müze olarak kullanılan kilise şehrin karayolu kenarında bulunmaktadır Müzenin içinde antik eserler, taş kabartmalar, eski tarihlerde kullanılan silah, giysi ve para örnekleri sergilenmektedir






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




AZ BİLİNEN GİZLİ CENNET GÜMÜŞHANE

Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında, Çin-Trabzon Tarihi İpek Yolu Güzergahı üzerinde, tarih ile doğal güzelliklerin kucaklaştığı, zengin Gümüş Madeni ocaklarından dolayı Gümüşhane adını taşıyan bir ildir

Gümüşhane Milattan Önce 3000 ‘ lere uzanan tarihi içerisinde bir çok uygarlıklara ev sahipliği yaparak bu kavimler mozaiğinin izlerini günümüze taşımaktadır

Denize 100 km uzaklıkta olan ilin klima özelliğini sahip havası, sahip olduğu eşsiz doğal güzellikleri, yer altı resim sergisini andıran zengin oluşumlu mağaraları, 450 ‘ ye yakın yaylası, çok sayıda antik kentleri, doğal park alanları,zengin flora ve faunası bakir bir turizm potansiyeline sahiptir

Gümüşhane ve çevresi, Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında bir geçiş noktası oluşturmaktadır Bu özellik bitki örtüsünde de görülmektedir Yükseltinin 1500 metreyi aştığı kesimlerde kızıl çam, kayın, ardıç ve meşe türlerinin hakim olduğu orman kümeleri bulunur

İlde av hayvanları çeşitli ve boldur Kış aylarında kınalı keklik, tavşan, tilki, ayı, domuz, toy, ördek, bağırtlak, kır hindisi, bıldırcın avları yapılmaktadır

Genel olarak Gümüşhane'de iklim yazları oldukça kurak kış ve bahar ayları yağışlı geçen bir karaktere sahiptir Deniz seviyesinden yükseldikçe karasal iklimin özellikleri gözlenmektedir

Gümüşhane yöresindeki arkeolojik buluntular, yerleşik yaşamın MÖ 3000 yıllarına dek uzandığını göstermektedir Bölgede bilinen ilk halk MÖ 2 binin ortalarında ortaya çıkan Azzi ve Hayaşalardır Bu nedenle, Gümüşhane’yi de içine alan bölgeye Azzi-Hayaşa ülkesi deniyordu Yine MÖ 2 binde Mezopotamya’dan gelen Assurlu tüccarların, Gümüşhane ve yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duydukları bilinmektedir

Hitit İmparatorluk döneminde de Gümüşhane çevresindeki gümüş yataklarının işletilmesiyle, bölge zenginlik kaynağı olma özelliğini sürdürmüştür Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra bölgeye Urartular hâkim olmuş, MÖ 8 yüzyıl sonlarına doğru Kimmer-İskit akınları başlamıştır Bu dönemde halkın büyük çoğunluğu yerini yurdunu bırakarak güneye ve batıya doğru göçe başlamıştır Daha sonra yöreye sırasıyla Medler, Persler ve Pontos Krallığı egemen olmuştur MÖ 1 yüzyılda bölgede Romalıların hâkimiyetinin yayıldığı görülmektedir MS 395’te Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde kalan Gümüşhane, MS 7 yüzyılda Bizans-Hazar askeri işbirliğine konu olan topraklar arasındaydı

MS 7 ve 8 yüzyıllarda Arap egemenliğine giren bölge toprakları, sonradan yeniden Bizans egemenliğine girmiş, 11 yüzyılda Saltuklular tarafından fethedilmiştir 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Trabzon Rum İmparatorluğu’nu yıkarak yöreyi Osmanlı egemenliği altına almıştır 7 Temmuz 1916’da Ruslar tarafından işgal edilen Gümüşhane, 15 Şubat 1918’de işgalden kurtarılmıştır

NE ALINIR?

Gümüşhane'de üretilen pestil-kömeyi ve kuşburnu ürünleri, Kelkit'ten zilli kilimi, Torul, Kürtün ilçelerinden Hereke tipi ipek ve yün halıları, ağaç işleri ürünlerini satın alınabilecek ürünlerdir

GEZİLECEK YERLER :

Gümüşhane Evleri :

Ana yapı malzemeleri taş, kerpiç, ahşaptır Evlerin plan olarak arz ettikleri şema ortada bir avlu ve iki yana dizilmiş mekanlardan meydana gelmiştir Evlerin alt katları ailelerin günlük ihtiyaçlarını karşıladıkları mutfak, banyo, wc, kiler ve günlük yaşamın diğer mekanlarından oluşur Üst katlar ve çatı katı ise yatak odası ve misafir odaları şeklinde düzenlenmiştir Evlerin dış görünümü doğal peyzaja olağanüstü uyum sağlamaktadır Günümüz mimarisine örnek olacak tip ve güzelliktedir

Sarıçiçek Köy Odaları :

Gümüşhane Sarı çiçek Köyünde bulunan odalar şehir merkezine 27 km mesafededir Odalar Hacı Ömer Ağa tarafından yaptırılmıştır Köye gelen misafirlerin ağırlanması için yaptırılan odalar 200 yıllık tarihe sahiptir Odalar ahşap işlemeleri , renga renk boyamaları ile ilk günün tazeliği ve zerafeti ile halk sanatının gücünü yansıtmaktadırÇekici işleme motifler,ahşap işlemeler birbirine çivisiz bir teknikle monte edilmiş ,perde motifleri hatırlatan parçalı rokoko tarzında stilize yapraklardan ibaret bir ahşap süsleme kullanılmıştır Yapıtlar rokoko ve Ampir üsluplar yanında yer alan klasik üsluplarda kullanılmış, Türk mimarisinin erken örneklerindendir

Örenyerleri :

Eski Gümüşhane:

Harşit Irmağı’na dökülen, Musalla Deresi’nin yamaçlarında ve bugünkü kent merkezinin 4 km güneybatısında bulunan ilk yerleşim yeridir Zaha/Zanka daha sonra Argyropolis, Canca, Eskişehir adlarıyla bilinen yerleşimin ilk kuruluşuna ilişkin bilgiler kesin değildir Yörede yaklaşık 35 kale kalıntısı bilinmektedir Bunların Roma ya da Bizans dönemlerinde yapıldığı sanılmaktadır

Santa Harabeleri:

Yağmurdere bucağı sınırları içerisinde olup, merkez ilçeye 90 km uzaklıkta bulunmaktadır Yerleşimin 17 yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır Santa yerleşimi 9 mahalleden ve 300’ü aşkın yapıdan oluşmaktadır

Satala Antik Kenti (Sadak Köyü):

Kelkit ilçesinin 17 km güneydoğusunda Sadak köyündedir Yörede XV Legio Apollinaris armalı tuğla parçaları bulunmasıyla, buranın antik Satala kenti olduğu kesinleşmiştir Bizans tarihçisi Prokopius, kentin tepelerle çevrili bir ovada kurulduğunu, İmparator Iustinianus’un surları onarttığını bildirmektedir Satala kenti, Roma Lejyon Kampı çevresinde kurulup, gelişmiş ve imparatorluk döneminde Latin kültür merkezi olmuştur Satala Kalesi su kemerleri, tiyatro, agora ve diğer yapı kalıntıları kent ve çevresinde görülebilir durumdadırlar Satala Kalesi’nin, Bizans İmparatoru Iustinianus tarafından onartıldığı bilinmektedir

Kaleler :

Canca Kalesi:

Bu kaleye Vank köyünden ve Kale Deresi denilen vadiden gidilmektedir Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde bu kaleden bahsetmektedir Kale, doğu-batı istikametinde arka arkaya üç bölümden oluşmaktadır Ayrıca yüksek duvarlar ile takviye edilmiştir

Kov Kalesi:

Merkez ilçe sınırları içerisindedir Gümüşhane Erzincan karayolunun 21 km’sinde eski ismi Kov olan Esenyurt köyünün sınırları içindedir Kaleye karayolundan ayrılan stabilize bir yolla ulaşılır

Akçakale:

Gümüşhane’nin Bağlarbaşı semtindedir Kale olarak anılmakla beraber, küçük bir istihkam yeridir Kale, bir kaya kütlesinden faydalanılmak suretiyle inşa edilmiştir Daha sonra yapının üst kısmı tamamen yıkılmıştır

Keçi Kalesi:

Merkez ilçe sınırları içerisindedir ve Kale bucağından geçen transit yol üzerinde bulunmaktadır Bu kaleye halk arasında Kokanes veya Koans da denir Kale, çok sarp bir kayalık üzerinde yer almaktadır İhtişamlı bir görünüşe sahip olan bu kalenin iki yolu vardır Kaleye giriş doğudandır Kale, doğu ve batı tarafından yüksek kalelerle takviye edilmiştir Kale içerisinde bulunan iki yapı dikkati çekmektedir Toprak seviyesinden biraz yüksekte olan yuvarlak kemerler dikdörtgen şeklindeki mekânlara aittir Arka arkaya bulunan bu iki yapının aydınlığı sağlayacak hiçbir penceresi mevcut olmadığından, bunların zindan olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir Kalede ayrıca vadiye inen gizli su yolları da mevcuttur

Torul Kalesi:

Torul ilçesinde bulunan kalenin hangi devirde yapıldığı bilinmemekle birlikte, Cenevizliler döneminde yapıldığı sanılmaktadır Uzun Hasan’ın ölümünden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından alındığı bilinen kalenin sur duvarlarından bir bölümü ayaktadır






Alıntı Yaparak Cevapla

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi

Eski 10-14-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karadeniz Bölgesi Kültürel Gezi Rehberi




Gümüşkaya Kalesi:

Dibekli köyünün kuzeyinde dağlar arasındadır İki dağ arasına açılmış girişin üzerindeki yazıt yeri boştur Kalenin yakınındaki kayalarda gözcü kuleleri, kale içinde düzgün tabanlı, duvarlarında nişler bulunan küçük bölmeler vardır Yapının çevresinde taş basamaklar yuvarlak bir yapı kalıntısı ve su deposu bulunmaktadır Burada çeşitli dönemlerden çanak, çömlek, çini parçaları, cam gereçler, gözyaşı şişeleri, ikonlar ve takılar bulunmuştur

Gümüştuğ (Avliyana) Kalesi:

Torul ilçesine 30 km uzaklıkta Gümüştuğ köyündedir Irmağın her iki yakasındaki kalıntılarda Bizans döneminden silahlar, “Konstantinata” basımlı sikkeler bulunmuştur Sol kıyıda bulunan kalede, 1,5 m yükseklikte, biçimlendirilmiş beş sütunun, bir tapınağın kalıntıları olduğu bilinmektedir

Camiler ve Kiliseler :

Süleymaniye Camisi:

Eski Gümüşhane yerleşim yerinde, Süleymaniye Mahallesi’ndedir Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı cami, onarımlar yüzünden özgünlüğünü yitirmiştir Selçuklu geleneğini sürdüren dikdörtgen planlı yapı, mihrap önüne dikey uzanan üç neften oluşmaktadır Kalın, silindirik gövdeli minare sağlamdır Geçmişte 6 ahşap direğin taşıdığı düz toprak dam değiştirilmiş, çatıyla örtülmüştür Camiye bitişik medrese günümüze ulaşamamıştır

Küçük Cami:

Eski Gümüşhane yerleşim yerinde Süleymaniye Camii’nin arkasında bahçeler içindedir Yapımıyla ilgili bilgiler kesin değildir 12 yüzyıl başlarında Danişmendlilerin yöreye gelişlerinden sonra yapıldığı sanılmaktadır Kare planlı, tek kubbelidir Yaklaşık 10 m yüksekliğindeki kubbe küçük taşlarla örülmüştür Kapı ve pencereler yuvarlak kemerlidir Sivri kemerli mihrap, gri renkte taştan yapılmıştır

Hagios Georgios Manastır Kilisesi:

Hutura köyüne giden yolun sağında, tepe üstünde manastır kalıntısı ve kilise vardır 14 yüzyılın ilk yarısında Trabzon Prensi Aleksios Komnenos yaptırmıştır Kilise 1509'da keşiş Ananias, 1624'te Georgios Stratilatis tarafından onartılmıştır Ayrıca Sultan II Abdülhamit döneminde onarıldığını gösteren yazıtı da vardır Haç planında, kubbeyle örtülü bir yapıdır Apsis önüne yerleştirilen birer payeyle doğu-batı yönüne genişleme göstermiştir Haç kolları beşik tonoz örtülüdür Ana ve yan yüzler yarım sütunçelerle üç bölüme ayrılmış, bu bölümlere yuvarlak kemerli pencereler açılmıştır Batı yönünde, ortada üstü kapalı sütunlu ana giriş vardır Yapı, bitki (üzüm, kıvrık dal, palmiye), halat, ejder motifleri ile bezelidir Pencere üstlerinde İsa'nın monogramları ve Aziz Georgios'un simgeleri işlenmiştir

Ayvalos Kilisesi:

Kilise, merkez ilçe sınırları içerisinde olup, Mescitli köyünden Arnavutlu Yaylası’na giderken yolun sağında yer almaktadır Küçük, dikdörtgen planlıdır Kapısı düz olup, üzerinde beşik tonozlu alınlığı vardır İç duvarlardaki freskler halen belli olmakla birlikte, genelde tahrip olmuştur

Çakırkaya (Kalur) Kaya Kilisesi:

Şiran ilçesinin Çakırkaya köyündedir Kaya kütlesinin düzgün ve özenli bir işçilikle oyulmasıyla oluşturulmuştur Doğu-batı yönünde üç nefli bazilika planındadır Öbür yan duvarlarda yalancı kemerlerle devinim sağlanmıştır Kilise önünde odalar, bitişiğinde bir kaya şapeli vardır Ancak planı ve mimari öğelerinin Trabzon kiliseleriyle benzerliği göz önüne alınarak 14 yüzyıla tarihlendirilmektedir Ortadaki sütunlar yıkılmış durumdadır Kaya kilisesi olması açısından ilginç bir örnektir

Panaghia (Meryem Ana) Manastır Kilisesi:

Torul ilçesinin, Büyük Çit Vadisinde, Çit Deresi'nin sol tarafındaki yamaç üzerindedir Yüksek duvarlarla çevrili avlu ve kilise kalıntısı görülebilir Khaldea Metropolitliği’ne bağlı 7 kiliseden biridir Kiliseyi ilk kez 890-900 tarihleri arasında üç keşişin kurduğu bilinmektedir Daha sonra Trabzon Komnenosları döneminde ve 19 yüzyılda onarılmıştır Haç planlı yapının daire biçiminde üç apsisi vardır Ana mekânı örten kubbe, Trabzon Ayasofya Kilisesi’ndekine benzemektedir

Olucak (İmera) Manastır Kilisesi:

İl merkezine 15 km uzaklıktaki Olucak köyündedir Olucak (İmera) köyü eski yerleşimdir Manastır, yerleşim yerinde günümüze en sağlam gelen yapılardan biridir köye hâkim geniş bir alana yapılmıştır Bahçe duvarının kuzey bölümünde şapel ve bir kaç odacık bulunmaktadır Yazıtında 1350 tarihinde yaptırıldığı belirtilmekle birlikte 19 yüzyıl içinde onarım gördüğü sanılmaktadır

Sanata Çakallı Kilisesi:

Çakallı (Yaylaköy) yerleşim yerinin merkezinde yer almaktadır Kilise üç nefli ve bazilika planlıdır Kilisenin ana taşıyıcı duvarları genelde sağlamdır Örtüsü tamamen yıkılmıştır İki girişten biri batıda diğeri ise kuzeydedir Işıklandırma dengeli bir biçimde yan duvarlar ve apsislere yerleştirilmiş pencerelerle sağlanmıştır Köşelerde yontu taşı kullanılmıştır Kilise 19 yüzyıl mimari özelliklerini taşımaktadır

Pavrezi Şapeli:

Merkez ilçe sınırları içerisinde bulunan şapel, Mescitli (Beşkilise) köyü yakınında Pavrezi'dedir Küçük boyutlarda, dikdörtgen planlı, tek nefli bir yapıdır Apsisin beşik tonozunda 1405'de yapıldığını gösteren yazıtı vardır Yapı, iç duvarlarını süsleyen freskleri ile ünlüdür Bu duvar resimlerinde, İncil’den alınan sahneler ve kilise büyükleri canlandırılmıştır Bunlar son dönem Bizans resminin başarılı örnekleridir






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.