Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ankara

Ankara

Eski 07-31-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara






AnitKabir




AnitKabir




Atakule




Manzara




Gençlik Parki




Kızılay Meydanı




Sereflikoçhisar Koçhisar Kalesi




Kocatepe Camii




Haci Bayram-i Veli Camii ve Türbesi




Haci Bayram-i Veli Camii ve Türbesi




Bala Camii




Keçiören çesme




I Türkiye Büyük Millet Meclisi




I Türkiye Büyük Millet Meclisi




Ankara Kalesi




Ankara Hakimiyet-i Milliye (Ulus) Meydanı (1927)




Ankara Evi






Alıntı Yaparak Cevapla

Ankara

Eski 07-31-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara





Ankara il haritasi Detayli


ANKARA TARİHİ VE COĞRAFİ DURUMU

TARİHİ DURUMU

Ankara'nın kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte yapılan araştırmalar, bölgedeki yerleşmelerin insanlık tarihi kadar eski olduğunu, bölgenin birçok medeniyete beşiklik ettiğini ortaya koymaktadır Belgelere dayanmamakla birlikte ilk adının Galatlar tarafından 'Ankyra (Ancyra)' olarak verildiği ve zamanımıza kadar 'Angora', 'Engürü' ve 'Ankara' şeklinde değişime uğradığı tahmin edilmektedir

Tarihi, Hitit devrine kadar takip edilebilen Ankara; daha sonra sırasıyla Frigyalılar, Kimmerler, Persler, Lidyalılar, Makedonyalılar, Galatlar, Romalılar ve Selçukluların hakimiyetinde kalmıştır 1354 yılında Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılan Ankara; 1902 yılında 5 sancak, 21 kazayı kapsamakta iken 1924 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile sancaklar kaldırılmış, Ankara'ya bağlı olan Kayseri, Yozgat, Kırşehir ve Çorum Sancaklarına da 'İl' statüsü verilmiştir

Temsil Kurulu'nun çalışmalarını yürütmek için karargâh olarak seçtiği Ankara'da 27 Aralık 1919'da büyük bir coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini de burada atmıştır 23 Nisan 1920'de kurulan TBMM Hükümetinin idare merkezi ilan edilen Ankara, 13 Ekim 1923'de çıkarılan bir kanunla da Türkiye'nin Başkenti olmuştur

Başkent olduktan sonra hızlı bir şekilde sosyal, ekonomik, siyasal, askeri ve kültürel gelişime sahne olan Ankara; bugün, tüm sektörler itibarıyla kalkınmış, ülkemizin ikinci büyük metropolü haline gelmiştir

COĞRAFİ DURUMU

İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeybatısında, 39 o 57' kuzey enlemi ve 32 o 53' doğu boylamı arasında bulunan Ankara'nın doğusunda Kırşehir ve Kırıkkale, batısında Bilecik-Eskişehir, kuzeyinde Çankırı, kuzeybatısında Bolu, güneyinde Konya ve Aksaray illeri yer almaktadır Göller dışında 24521 km²'lik yüzölçümü ile Türkiye yüzölçümü içerisinde % 3,19'luk bir paya sahiptir Rakımı, ortalama 830-890 metre dolayındadır

Ovalık bir alanda kurulan İlin yüzölçümünün; yaklaşık % 50'sini tarım alanları, % 28'ini ormanlık ve fundalık alanlar, %12'sini çayır ve meralar, % 10'unu tarım dışı araziler teşkil etmektedir

Dağlık ve ormanlık Kuzey Anadolu ile kurak Konya Ovası arasında yer alan Ankara, Kızılırmak ve Sakarya Nehri ve havzaları ile çevrilmiş olup, kuzey ve kuzeybatısındaki dağlar yer yer ormanlık alanlarla kaplıdır

İlin, en yüksek noktasını 2015 m yüksekliğindeki Işık Dağı, en geniş ovasını 3789 km²'lik yüzölçümü ile Polatlı Ovası, en büyük gölünü yaklaşık 490 km²'lik yüzölçümü (İl içi) ile Tuz Gölü, en uzun akarsuyunu yaklaşık 151 kmlik (İl içi) uzunluğu ile Sakarya Nehri, en büyük barajını 83,8 km²lik yüzölçümü ile Sarıyar Barajı oluşturmakta olup, il geneli itibarıyla 14 doğal göl, 136 sulama göleti ve11 baraj bulunmaktadır

İlin başlıca akarsuları ; Kızılırmak, Sakarya Nehri, Ankara Çayı, Kirmir Çayı, Ova Çayı ve Balaban Çayı'dır Başlıca gölleri ; Tuz Gölü, Mogan Gölü ve Eymir Gölü'dür Başlıca barajları ; Sarıyar, Kesikköprü, Çubuk-1, Çubuk-2, Bayındır, Kurtboğazı, Çamlıdere ve Asartepe barajlarıdır

Geniş arazi yapısı itibarıyla güneyde step, kuzeyde ılıman ve yağışlı bir iklim tipinin görüldüğü Ankara'da genel olarak yaz ayları sıcak ve kurak, kış ayları soğuk ve az yağışlı karasal iklim tipi görülmektedir

NÜFUS DURUMU

Ankara'nın 1927 yılı nüfus sayımına göre toplam nüfusu 404581 iken, son 73 yılda 10 kat artarak 2000 yılında 4007860'a yükselirken, aynı dönemde ülke nüfusu 5 kat artmıştır 1927-1935 döneminde ilimizin yıllık nüfus artış hızı ‰ 34,7 iken, 1990-2000 döneminde ‰24,4'e düşmüştür 1927 yılında il nüfusu ülke nüfusu içinde % 3,2'lik bir paya sahip iken, 2000 yılında yaklaşık % 6'lık bir paya ulaşmıştır

Genel Nüfus Sayımlarına Göre Şehir ve Köy Nüfusu

Yıllara Göre - 1990 - 1997* - 2000

Kırsal Alan (Köyler) - 399576 - 400283 - 467338

Şehir (Belediyeler ) - 2836802 - 3231329 - 3540522

Toplam - 3236378 - 3631612 - 4007860


*1997 yılı nüfusu ikametgaha göredir

Kaynak: DİE

İlimizde ortalama hane halkı büyüklüğü azalış eğiliminde olup, 1955 yılında 7,0 olan ortalama hane halkı büyüklüğü, 2000 yılında 3,8 kişiye düşmüştür İl nüfusunun; 1935 yılında % 80'i Ankara doğumlu iken, 2000 yılında ise Ankara'da doğan kişilerin il nüfusu içindeki oranı % 53'e düşmüştür Ankara nüfusuna dahil olup başka illerde doğanlar içinde en yüksek payı % 4,3 ile Çorum İli doğumlular almaktadır Yozgat, Çankırı ve Kırşehir doğumlular sonraki sırayı takip etmektedir Nüfusun gelişimine ilişkin bilgiler aşağıda tablo ve grafikte görülmektedir

Seçilmiş Sayım Yıllarına Göre Nüfus ve Nüfus Artış Hızları

Yıllar Nüfus Miktarı Nüfus Artış Hızı (‰)

1927 - 404581 - -

1940 - 620965 - 24,28

1950 - 819693 - 32,85

1960 - 1321380 - 32,92

1970 - 2041658 - 43,29

1980 - 2854689 - 19,82

1985 - 3306327 - 29,38

1990 - 3236378 - 21,28

1997 - 3631612 - 18,58

2000 - 4007860 - 21,37

Kaynak : DİE


İlimizde 2003 yılında; 54191 doğum, 27380 ölüm, 32193 evlenme ve 7478 boşanma olayı gerçekleşmiştir

EKONOMİK DURUM

Ülkemizde; ilk kez 1927 yılında yapılan sanayi sayımına göre ilimizde mevcut 1276 işyerinden 418'i bir kişilik, 413'ü ise 2-3 kişilik işgücüne sahip olup, bu işletmeler tarımsal ve hayvansal ürünleri işleyen işyerlerinden oluşmaktadır 1920-1940 yılları arasında Ankara Fişek Fabrikası, dökümhaneler, imalathaneler ve silah fabrikaları; 1940'lı yıllardan sonra da hızlı nüfus artışı sebebiyle inşaat, bankacılık, ticaret ve sigortacılık alanlarında pek çok şirket kurulmuştur

İmalat sanayii içinde; 1960 yılında özel sektörün katma değer içindeki payı % 20'den az iken, bu oran bugün % 85'in üzerine çıkmıştır

Ankara, 2001 yılında cari fiyatlarla 13,5 Katrilyon TL GSYH ile Türkiye'de iller arasında ikinci sıradadır Bu aynı zamanda Türkiye GSMH' nın % 7,6'sıdır Kişi başına GSMH cari fiyatlarla 2752 dolar olup, iller içerisinde dokuzuncu sırada bulunmaktadır




Ankara Kedisi



Alıntı Yaparak Cevapla

Ankara

Eski 07-31-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara



Ankara nın Başkent Oluşu

"Türkiye Devleti`nin başkenti Ankara şehridir"


Efendiler, Lozan Antlaşması`nın eklerinden olan düşman işgali altındaki topraklarımızı boşaltma protokolu uygulandıktan sonra, yabancı işgalinden tamamen kurtulan Türkiye`nin toprak bütünlüğü fiilî olarak sağlanmıştı Artık yeni Türkiye Devleti`nin başkentini bir kanunla tespit etmek gerekiyordu Bütün düşünceler, Yeni Türkiye`nin başkenti Anadolu`da ve Ankara şehri olarak seçme lüzumunda birleşiyordu

Bu seçimde, coğrafî durum ve askerî strateji en büyük önemi taşıyordu Devletin başkentini bir an önce tespit ederek, içten ve dıştan gelen kararsızlıklara bir son vermek şarttı Gerçekten de, bilindiği üzere, başkentin İstanbul olarak kalacağı veya Ankara olacağı konusunda öteden beri içeride ve dışarıda kararsızlıklar görülüyor, basında demeçlere ve tartışmalara rastlanıyordu Bu arada İstanbul`un yeni milletvekillerinden bazıları, R a f e t P a ş a başta olmak üzere, İstanbul`un hükûmet merkezi olarak kalması gereğini bazı örneklere dayanarak ispat etmeye çalışıyorlardı Ankara`nın gerek iklim, gerek ulaştırma araçları ve gelişme kabiliyet ve istidadı ve gerekse mevcut tessisler ve kuruluşlar bakımından hiç de uygun ve elverişli olmadığını söylüyorlar; İstanbul`un "payitaht" olması lâzımdır ve mutlaka olacaktır, diyorlardı Bu ifadeye dikkat edilirse, bizim "başkent" deyimiyle kastettiğimiz anlam ile, bu ifadelerdeki "payitaht"deyimini kullananların görüşleri arasında bir fark bulmamak mümkün değildir Bundan dolayı, bu konuda zaten kesinleşmiş bulunan kararımızı resmen ve kanunî yoldan ilân ettirerek,"payitaht" sözünün de yeni Türkiye Devleti`nde kullanılmasına gerek kalmadığını göstermek lâzım, geldi Dışişleri bakanı İ s m e t P a ş a,9 Ekim 1923 tarihli tek maddelik bir kanun tasarısını Meclis`e teklif etti Altında daha on dört kadar zatın imzası bulunan bu kanun teklifi,13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşme ve tartışmalardan sonra çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi Kabul edilen kanun maddesi şudur : "Türkiye Devleti`nin başkenti Ankara şehridir"

Kaynak:Nutuk

ANKARA`NIN BAŞKENT OLUŞU


Lozan Barış Antlaşması`nın TBMM tarafından onaylanmasından sonra, İstanbul 23 Eylül 1923`ten itibaren tahliye edilmeye başlandı 6 Ekim 1923`de İstanbul`un yabancı işgal kuvvetleri tarafından boşaltılması tamamlandı Yabancı işgal kuvvetlerinin İstanbul`dan ayrılması, gündeme hükümet merkezi sorununu getirdi İsmet Paşa (İnönü) hükümet üyesi olmakla beraber, Ankara`nın başkent oluşunu öngören önergeyi 9 Ekim 1923`te on dört arkadaşı ile birlikte, Malatya Milletvekili olarak TBMM`ne verdi İsmet Paşa, Ankara`nın hükümet merkezi olması konusunu acil bir sorun olarak görmekte ve Lozan`dan itibaren zihnine yerleşmiş bulunduğunu ifade etmektedir İsmet Paşa`ya göre, Ankara`nın başkent olması iç ve dış çeşitli sebeplere dayanmaktadır: "Lozan`da Batı dünyasının murahhasları, mütehassısları, diplomatları ile görüşüyorum Bunlar İstanbul Hükümeti`ni İstanbul muhitini tanıyan insanlar ve yeni devletin o muhitin insanlarına göre kurulmasını arzu ediyorlar Bunu her hallerinden anlıyorum Bizim bakımımızdan meselenin daha ehemmiyetli ve değişik cepheleri var Bir defa Boğazlar askeri bakımdan tamamıyla açık, tamamıyla emniyetsiz Bu vaziyetteyiz Lozan Antlaşması`yla elde edebildiğimiz neticeler ve tarihi şartlar bizi endişeye sevk ediyor Ayrıca Anadolu`nun ortasında bulunarak ve bir Anadolu hükümeti olarak yeni devleti çalıştırmak istiyoruz"

İsmet Paşa`ya göre; Ankara`nın hükümet merkezi olması meselesinin, hilafetle bir ilgisi yoktur Fakat, Ankara hükümet merkezi olunca, hilafet bir bakıma devletimizin dışına atılmış oluyor: "Gerçi biz hilafeti devamlı bir müessese olarak düşünmüyoruz, Fakat Ankara`nın hükümet merkezi olması ve hilafet merkezinin İstanbul`da bulunması, ondan kurtulmak için ayrıca bir temel vasıta olacaktır"

Teklif edilen Anayasa maddesi gayet kısadır: Türkiye Devletinin makarrı idaresi Ankara şehridir" Ancak teklif edilen kanun maddesinin gerekçesi, Ankara`nın yeni Türkiye`nin merkezi olması gereğini açıklamaktadır Gerekçe özetle, yeni Türkiye`nin varlığının, ülkenin kuvvet kaynaklarının gelişmesinin sağlanması, Anadolu`nun merkezinde başkent tesis etmek lüzumunu açıklıyor ve coğrafi ve stratejik durum, iç ve dış güvenlik de bunu gerekli görüyordu


13 Ekim 1923`te TBMM`de kabul edilen tek maddelik bir yasa ile Ankara, yeni devletin başkenti olmuş ve böylece devlet merkezinin İstanbul olacağı yolundaki çekişmelere son verildiği gibi, Cumhuriyetin ilanı için de bir adım atılmıştır Bu, aynı zamanda Milli Mücadele`nin başından beri uygulanan Ankara`nın İstanbul`a hakim olacağı esasının bir sonucu idi

ANKARA`NIN BAŞKENT OLMASI İÇİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI`NA VERİLEN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ


Yüksek Başkanlığa,


Lozan Antlaşması`nın tamamlayıcılarından tahliye protokolünün uygulanması son bulmuş ve baştan başa yabancı işgalinden kurtulan Türkiye`nin fiilen kuruluşu tahakkuk eylemiştir Milletimizin en değerli beldelerinden İstanbul`umuz, İslamiyet`in hilafet merkezi olma durumunu, İslam alemi içinde tahsisen ve hasren Türk milletinin savunma vasıtalarına emanet edilmiş olarak sonsuza kadar sürdürecektir Diğer taraftan Türkiye Devleti`nin idare merkezi için Türkiye Büyük Millet Meclisi`nde karar vermek zamanı gelmiştir

Bir devletin merkezini tayin için esas olacak düşünce, yeni Türkiye`nin idare merkezinin Anadolu`da ve Ankara şehrinin seçilmesini gerekli kılmaktadır Söz konusu düşünce; Antlaşma ile Boğazlar için kabul edilen hükümler, yeni Türkiye`nin varlığının esası, memleketin kuvvet kaynakları ve gelişmesini Anadolu`nun merkezinde tesis etmek gereği, coğrafi ve stratejik durumunun müsaadesi çerçevesinde iç ve dış güvenliğin sağlanması hususunda geçmişte edinilmiş tecrübelerle özetlenebilir Bu düşüncelerin her biri, başlı başına bir önemli gerekçe sayılacak durumdadır


Devletin idare merkezinin yeni bir şekilde tesis ve gelişmesine bir an önce başlamak iç ve dış tereddütlere son vermek için alttaki kanun maddesinin kabulünü arz ve teklif ederiz

Kanun maddesi : Türkiye Devleti`nin idare merkezi Ankara şehridir 9 Ekim 1923


Malatya : İsmet İnönü

Çorum : Ferit Törümküney

Diyarbakır : Zülfü Tiğrel

Ertuğrul (Bilecik) : DrFikret Onuralp

Kütahya : Seyfi Aydın

Malatya : Hilmi Oytaç

Kastamonu : M Mahir

Erzurum : Rüştü

Erzincan : Sabit

Sivas : Rahmi

Bursa : Necati Kurtuluş

Bursa : Refet (Canıtez)

Konya : Kazım Hüsnü Bey

İstanbul : Ali Rıza Bebe

KarahisarıSahip : M Kamil


Alıntı Yaparak Cevapla

Ankara

Eski 07-31-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara



Tarihi


Ankara’nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemektedir Ancak bölgede yapılan araştırmalar, kentin Paleolitik Çağ’dan itibaren yerleşme alanı olduğunu göstermektedir

Kızılcahamam yöresinde yapılan araştırmalarda; Paleolitik Çağ’a ait buluntulara rastlanmış olup, Eti Yokuşu, Ahlatlıbel, Karaoğlan ve Koçumbeli’nde de Eski Tunç Çağı’na ait buluntular ortaya çıkarılmıştır


Hitit eserlerinde sık sık rastlanan Ankuva, muhtemelen bugünkü Ankara kentinin bulunduğu yerdir Mürtet Ovası yakınındaki Bitik’te Hitit yerleşmesi ve Haymana ilçesi yakınlarındaki Gâvurkale’de Hitit dönemine ait önemli bir kutsal yerleşim bulunmaktadır


Ankara’nın kent olarak ilk kuruluşu Phyrigia dönemindedir Phyrigia’nın başkenti Gordion bugünkü Ankara sınırları içinde kalmaktadır ve İç Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden birisidir Efsanelere göre Ankara’yı da büyük Phyrigia Kralı Midas kurmuştur Phyrigialılar buraya gemi çapası anlamına gelen “Ankyra” adını vermişlerdir Yörede bulunan tümülüsler, özellikle MÖ 750-500 yılları arasında Ankara yöresinde Phyrigia yerleşmesinin önemini göstermektedir


Phyrigia Devleti’nin yıkılmasından sonra Lydialıların ve daha sonra Perslerin hâkimiyetine geçen kentin Pers Kralı I Dareios döneminde (MÖ 522-486) yapılmış olan ünlü kral yolu üzerinde küçük bir ticaret merkezi olduğu bilinmektedir Aradan iki asır geçtikten sonra Büyük İskender, Anadolu’daki Pers hâkimiyetine son vermiştir


MÖ 278-277 yılında Avrupa’dan Anadolu’ya gelen Galatların bir kolu olan Tektosagların Ankara’yı başkent yaptıkları bilinmektedir Ankara Kalesi’nde görülen ilk yapı bu devirden kalmadır


Roma İmparatoru Augustus MÖ 25 yılında kenti Galatlardan alarak bu bölgeyi Roma’nın bir eyaleti olarak Roma İmparatorluğu’na bağlamış ve Ankara’yı Galatia’nın başkenti yapmıştır 1 ve 2 yüzyıllarda Ankara, Anadolu’da Roma yol ağının çok önemli bir kavşağı niteliğini kazanmış, yönetimsel ve askeri işlevleri gelişmiş bir kenttir Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması ile 3 yüzyılda Ankara önemini kaybetmiştir Daha sonra Bizans İmparatorluğu’nun eline geçen kent 334-1073 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında kalmıştır


1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Malazgirt’te Bizans ordusunu yenmesinden sonra 1073 yılında Ankara Türklerin eline geçmiştir Bu tarihten başlayarak Osmanlılar tarafından Anadolu’nun siyasal birliğinin kurulmasına kadar geçen sürede kent, Türk beylikleri, Bizans ve Moğol egemenliği altında değişik dönemler geçirmiştir 1300’lü yıllardan başlayarak Ahi merkezlerinden biri olarak ticari işlevlere sahip olan Ankara, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminde de önemli bir ticaret merkezi olmaya devam etmiştir Ankara’daki Ahi örgütü, kervanların ve ordunun deri ve demirden yapılmış malzeme gereksinimini karşılıyor ve aynı zamanda İç Anadolu’da geniş bir bölgede üretilen tiftik Ankara’da işleniyordu 19 yüzyıla kadar önemini koruyan Ankara, daha sonra önemini yitirmeye başlamış, kentin 1892 yılında bir demiryolu ile İstanbul’a bağlanması da bu durgunluğu çözememiştir 20 yüzyılın başında yaşanan savaşlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve 1917 yangınının da etkisi ile daha da gerileyen kent, Kurtuluş Savaşı sırasında yeniden önem kazanmaya başlamıştır


Kurtuluş Savaşımızın idare edildiği bir merkez olarak, adı milli mücadelemizin sembolü haline gelen Ankara 13 Ekim 1923’te başkent olmuştur

İklimi - Bitki Örtüsü

İklimi : İlin geniş arazisinde yer yer iklim farklılıkları görülür Güneyde, İç Anadolu ikliminin bariz özellikleri olan step iklimi, kuzeyde ise, Karadenz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir kara ikliminin hüküm sürdüğü bu bölgede kış sıcaklıkları düşük, yaz ise sıcak geçer En sıcak ay Temmuz-Ağustos, en soğuk ay ise Ocak ayıdır


Bölgeye düşen yağış miktarları kuzey ve güney kesimlerde farklılık gösterir Kuzeyde Kızılcahamam ve Çubuk, Karadeniz yağış rejimi özelliğini; güney ise İç Anadolu karakterini taşır Bölgenin yapısı gereği özellikle kış aylarında sis olayı oldukça fazla görülür ve hayatı etkiler


İl bazında ortalama sıcaklık 10-13oC arasında, aylık ortalama yağış miktarı da 11-55 mm arasındadır En yüksek sıcaklık değeri 414oC ile Sarıyar istasyonunda; en düşük sıcaklık da sıfırın altında 322oC ile Esenboğa istasyonunda kaydedilmiştir Donlu günler sayısı yılda ortalama 60-117 arasında, karla örtülü günler sayısı ise yılda toplam 10-70 gün arasında değişmektedir En yüksek kar kalınlığı 82 cm olarak Kızılcahamam istasyonunda kaydedilmiştir


İl merkezi ve istasyonların rüzgar durumuna genel olarak bakıldığında; hakim rüzgarın topografik yapıya bağlı olarak değişim gösterdiği açıkça görülür Buna göre hakim rüzgar Ankara (merkez), Esenboğa, Çubuk, Ayaş ve Yenimahalle`de kuzeydoğu, Haymana (İkizce), Sincan, Dikmen ve Nallıhan`da batı, Polatlı ve Şereflikoçhisar`da kuzey, Etimesgut ve Elmadağ`da güneybatı, Kızılcahamam`da güneydoğu ve Beypazarı`nda kuzey-kuzeydoğudandır Kuvvetli rüzgarların görüldüğü aylar mart ve nisan aylarıdır Ankarada tespit edilen en yüksek rüzgar hızı güne, güneydoğu yönünden 321 m/sn dir


Normal şartlarda günlük olarak basıncın değerlerinde fazla değişiklik görülmez Ancak yurdumuzu etkileyen hava kütlelerine bağlı olarak değişmeler gözlenir Uzun yıllar değerlerine göre; ankara`nın ortalama basınç değeri 9127 mb, tespit edilen en yüksek basınç değeri 9365 mb ve en düşük basınç değeri 8826 mbdır

Bitki Örtüsü: Etrafı dağlarla çevrili olan Ankara, kışları soğuk, yazları kurak geçen bir iklime sahiptir En yağışlı mevsim ilkbahardır


Bu iklim şartları ve topografik yapı Ankara ve çevresinde iki ayrı bitki topluluğunun (step ve orman) gelişmesine imkan sağlamıştır Yörede en yaygın olan bitki topluluğu step (bozkır)tir Step bitki örtüsü az yağış alan çukur alanlarda ve platolar üzerinde yaygın haldedir Bu bitki topluluğu içinde ağaç yok denecek kadar azdır Genelde dikenli çalılar dikkati çeker Bunun yanısıra akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları step içerisinde yer alır Step bitki örütüsünün en yaygın türlerini otlar oluşturur Çoğu küçük boylu olan bu bitkiler birbiri yanında ve kümeler halinde toplanmıştır Step bitki topluluğunun başlıca türlerini kısa boylu çayırlıklar, ayrıkotu, keven, sorguçotu, üzerlik otu, katırtırnağı, yabani arpa, püsküllü çayır, hardalotu, yemlikotu, yılgınotu, yavşanotu, gelincik, papatya, hatmi, kekik, sütleğen, ballıbaba, yabani gül, böğürtlen ve isimlerini sayamadığımız birçok bitki oluşturur


Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar Bozkır (step) ortasında adacıklar halinde görülen ormanlar, genelde tahripten arta kalan korulardır Bu tür ormanlarda hakim ağaç türü karaçam, ardıç ve yer yer meşedir Kurakçıl orman deyimiyle adlandırılan bu ormanlara en güzel önreği, Beynam Ormanı oluşturmaktadır Ankara`nın kuzeyindeki Kızılcahamam ilçesi yakınlarından başlamak üzere orman örtüsü sıklaşmaya ve gürleşmeye başlar ki, burada iğne yapraklı ağaçlar yaygın türü oluştururlar



Alıntı Yaparak Cevapla

Ankara

Eski 07-31-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara



İlçeleri


Ankara ilinin ilçeleri; Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Keçiören, Mamak, Sincan, Yenimahalle, Akyurt, Ayaş, Bala, Beypazarı, Çamlıdere, Çubuk, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Güdül, Haymana, Kalecik, Kazan, Kızılcahamam, Nallıhan, Polatlı ve Şereflikoçhisar` dır

Akyurt : Kent merkezine 33 km uzaklıktadır İlçeye bağlı Balıkhisar Köyüne 1 km uzaklıkta, MÖ 3000 yılı ortalarından itibaren yerleşime sahne olmuş, Eski Tunç Çağına ve sonrasına ait büyük bir höyük bulunmuştur

Altındağ : Kent merkezine 1 km uzaklıkta, Selçuklular , Osmanlılar ve daha eski medeniyetleri kapsayan ilçede; Ankara Kalesi, Augustus Tapınağı, Julianus Sütunu, Roma Hamamı, Cumhuriyet Anıtı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Etnografya Müzesi, Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Cumhuriyet Müzesi bulunmaktadır Ayrıca Karacabey, Ahi Şerafettin, Hacı Bayram Veli Efendi, Karyağdı, Gülbaba ve İzzettin Baba Türbeleri ile Hacı Bayram, Aslanhane, Ahi Elvan, Alaaddin, Zincirli ve Kurşunlu camileri de ilçe sınırları içerisindedir

Ayaş : Kent merkezine 58 km uzaklıktaki Ayaş İlçesi kaplıcaları ile ünlüdür Karakaya Kaplıcası ile 23 km batısındaki Ayaş içmelerinin mineralli ve radyoaktifli suların sağlık açısından önemli bir zenginlik kaynağıdır Karadere Bağlan, Ova Bağları, Arıklar Bağları, Kirazdibi Bağları ilçenin diğer tabiat varlıklarıdır

Bala : Ankara`nın güneyinde yer alan Bala ilçesi sınırlarındaki, ilçeye 35 km uzaklıktaki Beynam Ormanları Balâ ilçesinin olduğu kadar Ankara`nın da önemli mesire yerlerindendir Burası genellikle çam ormanlarıyla kaplıdır

Beypazarı : Ankara`ya 99 km mesafede olan Beypazarı ilçesinin tarihi Hitit ve Friglere kadar uzanmaktadır Beypazarı`nın bir piskoposluk merkezi olduğu, adının önceleri Lagania, Anastasıopolıs olarak değiştirildiği tarihi eser ve haritalardan anlaşılmaktadır

Beypazarı, tarihi evleri, gümüş işçiliği ve havucu ile ünlü şirin bir ilçedir Boğazkesen Kümbeti, Suluhan, Eski Hamam, Sultan Alaaddin Cami, Akşemseddin Cami, Kurşunlu Cami, Rüstem Paşa Hamamı, Gazi Gündüzalp Türbesi (Hırkatepe), Kara Davut Türbesi (Kuyumcutekke), Karaca Ahmet Türbesi, ilçe sınırları içerisinde olup görülmeye değer tarihi mekanlardır

İlçeye 10 km uzaklıkta bulunan Tekke Yaylası, 44 km uzaklıktaki Karaşar beldesinde bulunan Eğriova Yaylası ve Gölü, Dereli köyü civarında peri bacalarını andıran yapılar ilçenin ilgi çekici yerleridir

Çamlıdere : Ankara`nın kuzeybatısında yer alan Çamlıdere ilçesinin şehir merkezinden uzaklığı 108 km dir İlçede Selçuklu dönemine ait Peçenek Beldesinde bir Camii bulunmaktadır Bunun yanı sıra Bizans Dönemine ait mezar ve yerleşim yerleri kalıntılarına da rastlanılmaktadır

Çankaya : Çankaya İlçesi, şehir merkezine 9 km uzaklıktadır Ankara`nın önemli ilçelerinden olan Çankaya İlçesi, ili merkezine yakın pek çok semti içine alır Atatürk Orman Çiftliği, Eymir Gölü, Elmadağ Kayak Tesisleri, Ahlatlıbel Spor ve Eğlence Merkezi ilçe sınırlarındadır

Anıtkabir, Atatürk Müzesi, Atatürk Anıtı (Zafer Anıtı-Sıhhiye), MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi, Güvenlik Anıtı, Etnografya Atatürk Anıtı, Doğa Tarihi Müzesi, ODTÜ Arkeoloji Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Sergi Salonu, Anıt Park, Botanik Bahçesi, Abdi İpekçi Parkı, Güven Park, Kurtuluş Parkı, Kuğulu Park, Milli Egemenlik Parkı, Ahmet Arif Parkı, 100 Yıl Kapalı Yüzme Havuzu, Belediye Buz Paten Sahası gibi spor alanları, Oyuncak Müzesi (Cebeci-Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi), Hitit Anıtı, Atakule, TBMM ilçenin başlıca turistik yerlerindendir

Çubuk : Çubuk, Ankara şehir merkezine 39 km uzaklıktadır Aktepe` de bulunan bir kale harabesi ve Karadana Köyünde Oyulu Kaya Mezarı Hitit kalıntılarıdır

Çubuk II Barajı drenaj alanında bulunan ormanlık ile Karagöl mevkiinde bulunan ormanlık alanlar önemli mesire yerleridir

Elmadağ : Kent merkezine 41 km uzaklığındadır Kökü Selçuklulara kadar uzanan halıcılık, el dokuması, kilim, heybe ve çantalar kültür zenginliklerini günümüze kadar getirmiştir

Etimesgut : Etimesgut ilçesinin Ankara şehir merkezine uzaklığı 20 km dir Gazi Tren istasyonu ve Atatürk`ün İstanbul`a gidiş gelişlerinde uğurlandığı Etimesgut Tren İstasyonu tarihi yapı özellikleriyle dikkat çekicidir Etimesgut`a adını veren Ahi Mes`ud, Ahi Elvan gibi Türk büyüklerinden, Ahi Elvan Hazretlerinin Türbesi Elvanköy`de Elvanköy Cami avlusunda bulunmaktadır

Evren : İl merkezine 178 km uzaklığındadır Çevrede rastlanan höyük ve kilise, kale kalıntıları bu yörenin İslamiyetten çok önceleri yerleşim yeri olduğunu göstermektedir İlçe sınırları içerisinde Evren-Sarıyahşi yolu üzerinde Evren` e 2 km uzaklıkta bir höyükte bin yıla ait seramik kalıntılarına rastlanmıştır Çatalpınar Köyünün 2 km güneybatısında bulunan Sığırcık Kalesi Geç Bizans ve Osmanlı Dönemine aittir

Gölbaşı : Ankara`ya 20 Km uzaklıktaki Gölbaşı ve çevresi Ankara`nın mesire, sayfiye, turizm ve sanayi bölgesi durumundadır Mogan ve Eymir Gölleri, doğal güzelliği, temiz havası ve balık üretimi ile ilçeye turistik bir değer kazandırmaktadır

İlçe sınırlarında, İncek, Hacılar ve Tulumtaş köyleri arasındaki Karayatak Tepe Mevkiinde yer alan Tulumtaş Mağarasında görülmeye değer dikit, sarkıt ve sütunlar bulunmaktadır

Güdül: Güdül’ün şehir merkezine uzaklığı 89 kmdir İlçe yakınından geçen Kirmir Çayı boyunca kayalara oyulmuş mağaraların Etiler`e (MÖ 2000) ait olduğu sanılmaktadır Çağa Kasabasında bulunan Roma Tümülüsü, Kavaközü köyünde bulunan Samutbali Türbesi ve Tekke Mevkiindeki Kasım Baba Türbesi ilçenin kültürel zenginlikleri arasındadır 1 Eylül 1957 yılına kadar Ayaş ilçesine bağlı bir nahiye iken aynı yıl 7030 sayılı Kanun ile ilçe olmuştur

Haymana : Kent merkezine uzaklığı 73 km olan Haymana kaplıcalarıyla dünyaca ünlüdür Kaplıcaların tarihi Hititlere kadar uzanmaktadır Hititlerden sonra Romalılar devrinde kaplıca tesisleri yeniden onarılmış, ayrıca kaplıcanın 1-15 km doğusunda halen harabeleri bulunan bir şehir kurularak, bu bölge bir su tedavi merkezi haline getirilmiştir

Kalecik : Kent merkezine 71 km uzaklıktaki Kalecik ve civarının ilk defa MÖ 3500-4000 yıllarında erken Kalkolitik Devirde iskan edilmiş olduğu tahmin edilmektedir Hasbey, Saray, Tabakhane Camileri, Kazancıbaba, Alişoğlu Türbesi ile Kızılırmak üzerindeki Develioğlu Köprüsü ve Kalecik Kalesi belli başlı tarihi eserleridir

Kazan : Kazan` ın şehir merkezinden uzaklığı 45 km dir İlçenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir Yapılan kazılar sonucu çıkan birçok tarihi eser, çok değişik medeniyetler zamanında ilçe ve köylerinde yerleşim olduğunu göstermektedir

Keçiören : Keçiören ilçesinin Ankara şehir merkezine uzaklığı 3 km dir Ankara`nın Merkez ilçelerinden biridir Mustafa Kemal`in Kurtuluş Savaşına hazırlandığı ve karargah olarak kullandığı Ankara Eski Tarım Okulu bugün müze olarak Keçiören sınırları içerisindedir

Kızılcahamam : İl merkezine 83 km uzaklıkta bulunan Kızılcahamam Ankara`nın en yoğun orman örtüsüne sahip olan yerleşim yeridir Maden suyu bakımından oldukça zengin olan Kızılcahamam`a 16 km uzaklıktaki Şey Hamamı Kaplıcası ülkenin önemli kaplıcaları arasındadır

Mamak : Mamak ilçesinin şehir merkezine uzaklıgı 7 km dir İlçede kültür hizmetlerini yerine getirmek için şimdiki Belediye Başkanlık Binasının yer aldığı Konservatuar Binası bulunmaktadır Ayrıca 75 Yıl Cumhuriyet Anfi Tiyatrosu, kültürel faaliyet varlıklarından sayılabilirTabiat varlıkları olarak Hatip Çayı, Bayındır Barajı ve önemli 4 mesire yerlerindendir

Nallıhan : Nallıhan`ın şehir merkezine uzaklığı 161 km dirİlçe merkezi 1599`da Vezir Nasuhpaşa` nın burada bir han yaptırmasıyla teşekkül etmiş, adını bu Han`dan almıştır Halen çatısı yıkık olan Han ile birlikte cami ve hamam da yapılmıştır İlçede, Uluhan (Köstebek) Köyünde 17 Yüzyılda inşa edilmiş olan Uluhan Cami de diğer önemli bir eserdir

Polatlı : Polatlı ilçesinin şehir merkezine uzaklığı 78 km dir Bugünkü Polatlı`nın 20 m kuzeybatısına düşen Yassıhöyük Köyü ve çevresi bölgede gerçek bir tarih başlangıcı sayılabilir Bu çevrede 86 adet tümülüs ve kral mezarları ve kalıntıları ilçe merkezinde de tümülüs ve şehir kalıntıları bulunmaktadır

Sincan : Sincan’ın şehir merkezine uzaklığı 27 km dir Sincan çevresinde yapılan bazı kazılarda Selçuklulara ait eserlerin bulunması XI Yüzyılda Sincan ve çevresinde yerleşim olduğuna dair önemli ip uçları vermektedir İstanbul-Bağdat tren yolu 1892 Sincan köyden geçmiştir 1926 Devlet Demir Yolları arşivlerinde Hattın devamında 8-10 hanelik bir köy, hatta yakın olan bir de cami var şeklinde yazılmaktadır 30111983 tarih ve 2963 Sayılı Yasa ile Sincan İlçe haline dönüştürülmüştür Bakanlar Kurulu’nun 08031988 gün ve 88/12721 sayılı kararı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınmıştır

Şereflikoçhisar : Şehir merkezine 148 km uzaklıktadır İlçede, Türkiye`nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü bulunmaktadır Kuzeyinde bulunan Hirfanlı Baraj Gölünde balıkçılık yapılmaktadır Tuz Gölü, Kurşunlu Camii, Koçhisar Kalesi ve Parlasan Kalesi, ilçenin tarihi ve turistik zenginliklerini oluşturur

Yenimahalle : Yenimahalle`nin şehir merkezine uzaklığı 5 km dir Kent Merkezinde yeralan Yenimahalle`nin tarihini vurgulayan eserler arasında Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından 1222 yılında eski Bağdat Ticaret yolunun geçtiği Ankara Çayı üzerinde yaptırılan Akköprü sayılabilir Tarihi özelliğini hala korumakta olan Köprü, 4 büyük, 3 küçük olmak üzere 7 kemerden oluşmuştur


Alıntı Yaparak Cevapla

Ankara

Eski 07-31-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara



Barajları


Ankara`daki barajları yararlanma çeşidi itibariyle içme suyu, sulama suyu, içme ve sulama suyu, elektrik enerjisi sağlayan barajlar olamak üzere dört ayrı başlık altında toplamak mümkündür

İÇME SUYU SAĞLANAN BARAJLAR

Çubuk I Barajı: Çubuk Çayı üzerinde olup, şehre 12 km uzaklıktadır Ankara`nın sulama, mesire yeri, şehrin su ihtiyacının temin edilmesi, ağaçlandırma gibi amaçlarla 1930 yılında inşasına başlanmış ve 1936 yılında işletmeye açılmıştır Göl alanı 0,94 km2 dir

Çubuk II Barajı: Ankara`nın 54 km kuzeyinde Çubuk Çayı üzerinde Çubuk`un 5 km kuzeyinde, vadinin nispeten daraldığı bir yerde şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuştur 1964 yılında faaliyete geçmiştir Göl alanı 120 km2dir

Bayındır Barajı: Ankaranın 12 km güneydoğusunda, Bayındır Deresi üzerine kurulmuştur 1965 yılında faaliyete geçmiştir Göl alanı 071 km2dir

Çamlıdere Barajı: Çamlıdere`de Bayındır Deresi üzerindedir 1985 yılında faaliyete geçmiştir 32 km2 lik göl alanına sahiptir

SULAMA SUYU SAĞLANAN BARAJLAR

Asartepe Barajı: Güdül ilçesi yakınlarında İlhan Deresi üzerinde kurulmuş ve 1980 yılında faaliyete geçmiştir Göl alanı 177 km2 dir Sulama alanı 2260 hektardır

İÇME VE SULAMA SUYU SAĞLANAN BARAJLAR

Kurtboğazı Barajı: Ova Çayının kolu olan Kurtboğazı deresi üzerinde kurulmuş ve 1977 yılında faaliyete geçmiştir 5 km2 lik göl alanına sahiptir

ELEKTRİK ENERJİSİ SAĞLANAN BARAJLAR

Sarıyar Barajı: Ankara`ya 165 km uzaklıkta olan baraj, Anadolu`nun elektrik ihtiyacını karşılamak üzere 1966 yılında faaliyete geçmiştir Barajın arkasındaki suni göl balıkçılık ve su suporları için elverişlidir Sakarya Nerhi üzerinde kurulmuştur 650 km2 lik göl alanına sahiptir

Kesikköprü Barajı: Kızılırmak Nehri üzerinde 1966 yılında faaliyete geçmiştir Göl alanı 650 km2 dir





Alıntı Yaparak Cevapla

Ankara

Eski 07-31-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara






Çamlıdere 1





Çamlidere 2





Çamlıdere 3





Manzara




Kızılcahamam



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.