Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Tarih Musahabeleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çanakkale, düşman, günlükleri, savaşında

Çanakkale Savaşında Düşman Günlükleri

Eski 03-19-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

Çanakkale Savaşında Düşman Günlükleri



DUBLİNLİLER TÜRKLER'İN ATEŞİ İLE BİÇİLDİ

Anzak Yüzbaşısı David French

Filikalar River Clyde gemisinden herhangi bir ateşle karşılaşmadan ayrıldılar Kıyıya sabah saat 6 sularında yaklaşmaya başladık İlk filikalar kıyıya 20 metre kadar yaklaştığında Türkler önce bir el ateş ettiler Ve bunun ardından kıyamet koptu ve açık filikalardaki Dublinliler biçilmeye başlandı River Clyde gemisinin açık kapaklarının ardından inmeyi bekleyenler, onların kapana kıstırılmış fareler gibi öldürüldüklerini izliyorlardı Filikalardaki 700 askerin sadece 300'ü karaya çıkabildi Ve onların çoğunun da yaralı olduğunu gördüm
(Anzak Koyu, 25 Nisan 1915)

İngiliz Hava Komodoru Albay Sampson
Seddülbahir üzerinde uçuyordum Aşağıya baktığım zaman, durgun mavi denizin sahilden 50 metre açığına kadar olan kısmının kandan kıpkırmızı kesilmiş olduğunu gördüm
(Ertuğrul Koyu Gözlem Raporu'ndan, 25 Nisan 1915)

Anzak Yüzbaşısı Guy Geddes
River Clyde'den inerkenarkamdaki askerler teker teker vuruldular Beş yerinden yaralanan Teğmen Watts yattığı yerden askerleri "Yüzbaşınızı izleyin" diye teşvik ediyordu Dublinliler Taburu'ndan Yüzbaşı French daha sonra, beni 48 kişinin izlediğini ve hepsinin vurulduğunu söyledi (Anzak Koyu, 25 Nisan 1915)

Gazeteci ve Yazar Aspınal Oglander
Türkler'in savunma düzeni son dakikaya kadar terk edilmiş gibiydi Fakat River Cleyde gemisinin karaya oturmasıyla, çıkarma filikalarının kıyıya birkaç metre yaklaştığı sırada biri adeta katliam emrini verdi Birdenbire bir cehennem boşandı Ateş kasırgası sahile sokulan filikaların üzerinden limanın durgun sularını binlerce kamçıyla kamçılıyormuş gibi geçti İlk birkaç saniye içinde kıran geçmişçesine zayiata uğratıldık Kıyıları yalayan dalgacıklar kana boyanmıştı Filikalardan bazıları içinde bulunanların hepsi ölmüş durumda umutsuz bir halde suların seyrine kapılmış gidiyordu Ertuğrul Koyu'na yapılan çıkarma harekâtı, işte bu şekilde ve saat 9'dan biraz sonra kesin olarak durduruldu
(Ertuğrul Koyu, 25 Nisan 1915)

Hamiltonun günlüğünden:
"Akşamüstü Ertuğrulkoyunun açıklarına geldik Gördüğümüz manzara şuydu: Çıkarma yerinin etrafı dehşetli ateşimizle çevrelenmiş, lakin donanmamızın en ağır topları Türk siperleri üzerinde ancak bir konfeti etkisi yaratıyor River Clyde nakliye gemimiz, 100 metre gibi pek yakın mesafeden şiddetli piyade tüfeği ateşine maruz Karaya ayak basan birliklerimiz, kum tepelerinin arkasında yere yapışmışlar, başlarını bir santim kaldıramıyorlar Akşam hava kararmak üzereyken Quine Elizabeth 38'lik toplarıyla o kadar dehşetli bir ateş açtı ki, koca gemi baştan başa zangır zangır titriyordu Bu dehşetli ateş saatlerce sürdü Fakat Türkler'in Piyade tüfeği sesleri kesilmedi"
(Ertuğrul Koyu, 25Nisan1915)

HAMİLTON'DAN HARBİYE NAZIRILORD KİTCHENER'E TELGRAF
İstemelyerek de olsa, Çanakkale Boğazının savaş gemileriyle zorlanamayacağı sonucuna varıyorum Belki bir zamanlar bu mümkün olabilirdi Eğer benim birliklerim buna katılacaklarsa, bu bek-endiği gibi destek verme şeklinde olmamalıdır Ordunun rolü, yalnızca tabyaları yıkacak bir çıkartma birliğinden fazla olmalı Kararlı, hazırlıklı, donanmaya yolu açacak ve tüm gücüyle savaşacak bir operasyon olmalı
(Çanakkale, 18Mart1915)

GENERAL STOPFORD'TANHAMİLTON'A MESAJ
Askerler, birlikler artık savaşma ruhuna sahip değil Ağır bombardıman ya da tüfek ateşi karşısında ilerlemiyorlar Hücum için atılganlık göstermedikleri gibi, en basit bir düşman saldırısında geri dönüp, uzun süre kaçıyorlar Askerlerin çoğu da, sağda, solda saklanmaktalar
(Anafartalar, 11 Ağustos1915)

İNGİLİZ BİNBAŞI ARTHUR MİLLES
O gün hayalimde deniz kuvvetlerinin bize Çanakkale Boğazının yolunu açarak yapacağı bombardıman eşliğinde, Gelibolu Yarımadasından yukarı Marmara sahillerini geçeceğimizi ve küçük bir çatışmayı takiben Konstantinopolis'e ulaşacağımızı ve orada Rus Ordularıyla buluşarak İmparatorluğun iç taraflarına gireceğimizi canlandırıyordum
(Ertuğrul Koyu, 25Nisan1915)

ANZAK TEĞMEN RBGİLLET
Gözlerimin önündeki manzarayı anlatmak olanaksızdı Filikalar şimdi hemen hemen birbirlerine yanaşmış olarak kıyıya kadar uzanıyordu İçleri parçalanmış cesetlerle doluydu Sonuncu filika ile kıyı arasında cesetlerden oluşmuş bir iskele vardı Ölülere basmadan kıyıya çıkmak mümkün değildi ve koyun suları kandan kıpkırmızı kesilmişti
(Anzak Koyu, 25Nisan1915)

Anzak askeri Franklin Morst
Türkler'e doğru sesleniyorduk Onlar siperlerin üzerine oturup konuşuyorlardı Bizimkilerden birisi karşı tarafa gidip onlardan bir sigara tabakası aldı Onlara not göndereceğimiz zaman, teneke bir periskopa taşla vuruyorduk Onlar da bize teleskop sallayıp cevap verirlerdi Bir başka gün bir Alman subayı Türk siperlerine yaklaşıyordu Türkler, bizimkilere siperlerine girmelerini işaret ettiBizimkiler hemen siperlerine girdiler Biraz sonra ise makineli tüfek ateşi başladı Doğaldır ki, kimseye bir şey olmadı Bu Türk'ün savaşırken dahi ne kadar adil olduğu hakkında bir fikir verebilir
(Gelibolu, 12 Eylül 1915)

Anzak askeri Thomas Ernest
Hemen yanımda, benden 4/5 metre ötemde bizim çocuklardan 14 tanesinin taşlaşmış cesetlerini görüyordum Çok kötü bir manzara Daha dün neşe ve hayat dolu olan bu insanlar, bu çocuklar, şimdi ortalıkta yatıyor Soğumuş vücutlar, cam gibi gözler Yüzler hüzünlü ve toprağa bulaşmış Kim bilir kimin yavrusu Tanrıya şükürler olsun ki sevenleri onları bu halleri ile görmüyorlar Ölüler ve donmuş kanları nedense bir yerlerden sızıyor Tanrım bu ne biçim görüntü Yanımda duran Binbaşı bana "İşteKazandık" diyor Ulu Tanrım Kazanmak; elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakınımda yatan cesetlerin yanında ne anlamı var kazanılan bu zaferin
(Gelibolu, 28 Nisan 1915)

İngiliz çıkartma gemisi kaptanı Edward Toms
Benim teknemin sahile yanaştığıyerde, çok sağlam dikenli tellervardı Askerler botlarda ya da sahi-le yüzerken vuruluyorlardı Belimekadar suya girdim, bir kayaya çar-pıp tökezledim Çıkıp sahile doğrukoşarak dikenli tellerin altına yat-tım Dikenli tellerin önü artık hareketsiz kalmış bir sürü askerle dol-muştu Yukarılardan aşağıya siperlerden, makineli tüfeklerden ateşyağarken, sağdaki siperlerden debizlere ateş ediliyordu Çıkan seslermüthiş, görüntü ise korkunçtu
(Anzak Koyu, 25 Nisan 1915)

İngiliz asker Ernest Hotpoint
Saat onbirde hareket ettik Tek sıra halinde, açık bir arazideydik Birden önümüze çıkan bataklığı geçmemiz emredildi Türklerin müthiş ve öldürücü ateşiyle çok kayıp verdik Görünürlerde hiçbir siper yoktu Türkler makineli tüfekleri çok iyi bir şekilde gizlemişlerdi Korkunçtu Her hamleden sonra daha az sayıda asker doğrulabiliyordu Biz ise körlemesine ilerlemeye çalışıyorduk Ancak hiçbir şey değişmedi Her yönden ateş ediliyor ve biz ise ne bir siper, ne de bir Türk görebiliyorduk Eğer bir Türk görebilseydik, hiç değilse gidebileceğimiz yönü belirleyebilecektik
(Gelibolu, 26 Nisan 1915)

Anzak askeri Harold Boughton
Arkadaşım Onbaşı Dean'la birlikte iki boş peksimet tenekesini siperin duvarına dayamış oturuyorduk Başımızın üstüne battaniye, onun da üzerine muşamba gerip, bütün gece, su dizlerimize kadar çıktığı halde birbirimize sarılarak öylece oturduk Gidecek bir yer de olmadığından sabahı orada ettik Hareket edebildiğimizde, üzerimizdeki battaniye ve muşambaları sanki oluklu tenekeymiş gibi kaldırıyorduk Ayaklarımız suda donmuştu Çevremizdeki arkadaşlar inleyip ağlıyorlardı Ateş basamağındaki nöbetçilerden bazıları donmuştu ve dokunulduğunda yere devriliyorlardı Benim de ellerim ve ayaklarım donmuştu Bazıları o kadar kötüydü ki, ilk fırsatta kumsal inmeleri söylenmişti Ancak orada tedavi edilebilirlerdi Ama, ne yol vardı, ne de onları aşağıya indirecek bir araç İnsanların emekleyerek gitmeğe çalıştıklarını gördüm Koca koca adamlar bebekler gibi ağlıyorlardı
(Gelibolu, 2 Mayıs 1915)

İngiliz Tuğgeneral Sir CE Callwell
O İnişli, çıkışlı savaş günündeki birbirlerinden kopuk çatışmaları bir bütün olarak anlatmak zor Saldıranlar sahilden içeriye doğru ilerledikçe, arazi daha da zorlaşıyordu Araziyi kullanma becerisi gösteren Türkler, gittikçe artan bir direniş gösteriyorlardı (Ertuğrul Koyu, 28Nisan1915) Ben filikalarda kalıp adamların kıyıya çıkmalarına yardımcı olmağa çalıştım Ama bu cinayetten başka bir şey değildi Çok geçmeden birinci filika cesetlerle dolmuştu Filikanın çevresindeki deniz kıpkırmızıydı
(Anzak Koyu, 25 Nisan 1915)

Anzak askeri Joseph Murray
Gelibolu Yarımadasının sahillerine iyice yaklaştığımızda, bize küpeştede savaş düzeni halinde toplanmamızı emrettiler Süngülerimiz güneşte parlıyordu İki saat boyunca, merak içinde öyle bekledik Kuşkusuz Türkler de bizim tam olarak ne zaman nereden vuracağımızı merak ediyorlardı Gerçi, bir istilacı olarak zamanı ve yeri seçmek bizim işimizdi Türkler ise, oldukları yerde kalıp, Vatanlarını savunmaya hazır beklemek zorundaydılar
(Ertuğrul Koyu, 25 Nisan 1915)

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.