Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Tarih Musahabeleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdülhamid’in, cevabı, sultan, şahane

Sultan II. Abdülhamid’in Şahane Cevabı

Eski 03-19-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Sultan II. Abdülhamid’in Şahane Cevabı



Osmanlılar, Yahudi gözünün Filistin’de olduğunu biliyorlardı Özellikle Sultan II Abdülhamid, Filistin’i Yahudi yerleşimine kapatmak için tedbirler almıştır
Mesela 1882’de Kudüs Mutasarrıfına bir ferman göndererek Rus, Romen ve Bulgar pasaportu taşıyan Yahudilerin Filistin’den toprak almalarını, hatta Kudüs’e girmelerini engellemesini istemiştir
Fakat Yahudiler çeşitli Avrupa ülkelerinin pasaportlarıyla gelmeyi sürdürmüşler, bunun üzerine Padişah, Filistin’i ziyaret etmek isteyen turistlerin üzerlerinde dini kimliklerini belirten bir sefer izni bulundurmalarını şart koşmuştur
Bu tedbirler Filistin’e Yahudi göçünü biraz frenlemiş, ancak tamamen durduramamıştır…
Zaten Avrupa’nın egemen güçlerine bu kadarı bile aşırı geliyordu Osmanlı bölgeden kovulmalı, ondan sonra istendiği gibi at oynatılmalıydı
Buna rağmen Sultan II Abdülhamid’e bir fırsat daha verdiler Kendini Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasına adayan gazeteci Theodor Herzl’i Padişah’la görüşmek üzere birkaç kez İstanbul’a gönderdiler
Herzl, sıradan bir taşra gazetecisi değil, bir Yahudi ideologuydu 21-31 Ağustos 1897’de Basel’de topladığı “I Siyonist Kongresi”nde yaptığı konuşma herkesi heyecanlandırmış, keselerin ağzı “Filistin’de Yahudi Devleti” özlemi çerçevesinde açılmıştı
Bu Kongre de ayrıca “Hedef ve Yöntem” de belirlenmişti
Bundan sonra Avrupa’da örgütler kuruldu, fonlar oluşturuldu Toplanan paralarla Filistin’de yaşayan Araplardan geniş topraklar satın alındı
Sonradan Herzl İstanbul’a geldi ve 19 Mayıs 1901 tarihinde Sultan II Abdülhamid’le ilk görüşmesini yaptı
Yaklaşık olarak dedi ki: “Yahudiler Avrupa gıda borsasını ellerinde tutuyor ve çok para kazanıyorlar Ben onların temsilcisiyim Eğer bize Filistin’de bir yurt parçası verirseniz tüm dış borçlarınız ödeyebiliriz
Theodor Herzl’i birkaç kez oyalan Padişah, sonunda şu şahane cevabı verdi:
“Odalar dolusu altın verseniz bile vatanımın bir karış toprağını satmam!”
Bu cevap hem Sultan II Abdülhamid’i tahtından edecekti, hem de Osmanlı Devleti’nin parçalanması kararını pekiştirecekti
Filistin’e Yavuz’la gelen Osmanlı hâkimiyeti (ya da daha doğru bir deyişle (“hâdimiyet=kutsal beldelerin hizmetkârlığı) 13 yüzyılın sonundan 19 yüzyılın ortalarına kadar sürdü
Bu dönem Filistin’i, Gazze’si, Kudüs’ü ile bütün bölgenin barış ve huzur içinde yaşadığı dönemdir
İsrail eski Başbakanlarından Bayan Golde Meir’e işte buna dikkat çekmiş, daha önce yayınlanan bir yazımızın girişindeki can alıcı soruyu bu sebeple sormuştur:
“Osmanlı’nın bir çavuş onbeş yeniçeri ile yüzyıllar boyu barış içinde yönettiği bölgeyi biz elli yıldır kan deryasına döndürdük Onlarda olup da bizde olmayan nedir?”
Söyleyeyim: Sizde “adalet” yoktur, “hürmet-merhamet” yoktur, “şefkat-hoşgörü” yoktur
Osmanlı’da bunlar vardı Bu yüzden kurtla kuzu yan yana yürürdü

Hayat gele gele 20 yüzyıla geldi… Batının ufunetinden çıkan Birinci Dünya Savaşı’nın narına biz de yandık Bir anda kendimizi öyle bir “Nemrut Ateşi”nin içinde bulduk ki, Balkanlar, Çanakkale, Gazze ve Sina cephelerindeki şanlı direnişimiz bir işe yaramadı Savaştan yenik çıktık
İngiltere temsilcisi Sir Mark Sykes ile Fransa temsilcisi MFGeorge Picot 1916’da imzaladıkları “Sykes-Picot Antlaşması” ile bizi paramparça etmeye karar verdiler: Anlaşmaya göre Osmanlı Devleti yıkılacak, tüm toprakları İngiltere, Fransa ve Rusya arasında paylaştırılacaktı…
Bu yağmadan Filistin’e uluslararası bir statü düştü Tabii bu Filistin’i Yahudi yerleşimine açmanın “ilk adım”ydı Bir yıl sonra (1917) İngiltere Dışişleri Bakanı James Balfour, Yahudilerin lideri Edmond De Rothshild’e gönderdiği bir mektupta niyetini açıkladı: “İngiltere Hükümeti, Yahudilerin Filistin’e yerleşmelerini hararetle destekliyor
Artık “İsrail Devleti”nin yolu açılmıştı Gerisi hızla gelecekti…

1918 yılında Osmanlı askerleri Filistin’den çekilmek zorunda bırakıldı Böylece bölge İngiliz hâkimiyetine girdi
Bu kez Filistin’i işgal eden Yeni Haçlı Ordusu’nun kıyafetleri farklıydı gerçi, ama aynı amaca hizmet ediyorlardı Amaç Müslümanları bölgeden atmak ve bölgedeki yeraltı kaynaklarına sahip olmaktı
Bunun için de barış değil çatışma ortamı gerekliydi Nitekim Araplarla Yahudilerin çatışması için fazla beklemek gerekmedi Bölünmelerle gerginliklerin hemen arkasından çatışma geldi Osmanlı yönetimi döneminde “dostça” yaşayan komşular İngiliz hakimiyeti döneminde birbirlerine girdiler Bir yandan da Yahudi göçü teşvik ediliyor, iki bin sene dünyanın muhtelif yerlerinde “vatansız” yaşayan Yahudiler akın akın Filistin’e geliyordu Nazilerden kaçan Alman Yahudileri de Filistin’e yerleşince bölgedeki Yahudi nüfus patlama yaptı: Toplam nüfusun dörtte birine ulaştı
Gerisi malum: 1948’de İngiltere ile ABD’nin kayıtsız-şartsız desteğiyle Filistin’in bir bölümünde İsrail kuruldu
Böylece Filistin için “Hicran Devri” yeniden başlamıştı “Kemal”ine kadar sürüp “zeval” ile son bulacaktır…
Zira hep böyle olmuştur

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.