Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
818, borçlar, kanunu, sayılı

818 Sayılı Borçlar Kanunu

Eski 09-27-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

818 Sayılı Borçlar Kanunu



Borçlar Kanunu

Kanun NO: 818
Kabul Tarihi: 22041926
RG Tarihi: 29041926
RG NO: 359

BİRİNCİ KISIM: Umumi Hükümler

BİRİNCİ BAP: Borçların teşekkülü

BİRİNCİ FASIL: Akitten doğan borçlar


(A) AKDİN İNİKADI


I: İki tarafın muvafakati




1 - Umumi şartlar


Madde 1 - İki taraf karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan ettikleri takdirde, akit tamam olur

Rızanın beyanı sarih olabileceği gibi zımni dahi olabilir

2 - İkinci derecedeki noktaların meskut kalması

Madde 2 - İki taraf akdin esaslı noktalarında uyuşurlar ise ikinci derecedeki noktalar sükutla geçilmiş olsa bile akde münakit olmuş nazariyle bakılır

İkinci derecedeki noktalar hakkında uyuşulamadığı takdirde hakim, işin mahiyetine bakarak onları tayin eyler

Akitlerin şekillerine müteallik hükümler mahfuzdur

II: İcap ve kabul


1 - Kabul için müddet tayini


Madde 3 - Kabul için bir müddet tayin ederek başka kimseye bir akdin yapılmasını teklif eden kimse, bu müddetin hitamına kadar icabından dönemez Bu müddet bitmeden evvel kabul haberi kendisine yetişmezse, icap ile bağlı kalmaz

2 - Kabul için müddet tayin olunmaksızın icap


a) Hazırlar beyninde

Madde 4 - Kabul için bir müddet tayin olunmaksızın hazır olan bir şahsa karşı vaki olan icap derhal kabul olunmadığı takdirde, anı yapan bağlı kalmaz

İki taraf yahut vekillerinin bizzat telefon ile yaptıkları akitlere hazırlar arasında icra olunmuş nazariyle bakılır


b) Gaipler arasında


Madde 5 - Hazır olmıyan bir şahsa karşı müddet tayin olunmaksızın dermeyan olunan icap, zamanında ve muntazam surette irsal olunmuş bir cevabın vusulüne intizar edebileceği dakikaya kadar, onu yapan hakkında lüzum ifade eder

Bu kimsenin icabını zamanında vasıl olmuş addetmeğe hakkı vardır Vaktinde gönderilen kabul haberi icabı yapana geç varır ve o kimse onunla mülzem olmamak iddiasında bulunursa keyfiyeti derhal kabul edene bildirmeğe mecburdur


3 - Zımni kabul


Madde 6 - İcabı dermeyan eden kimse gerek işin hususi mahiyetinden gerek hal ve mevkiin icabından naşi sarih bir kabule intizar mecburiyetinde olmadığı takdirde, eğer icap münasip bir müddet içinde reddolunmamış ise, akde münakit olmuş nazariyle bakılır


4 - İltizamsız icap ve aleni icap


Madde 7 - İcabı dermeyan eden kimse bu baptaki hakları mahfuz olduğunu sarahaten beyan eder yahut akdi iltizam etmemek niyetinde olduğu gerek halin muktezasından gerek işin hususi mahiyetinden istidlal olunursa, icap lüzum ifade etmez

Tarife ve cari fiyat irsali icap teşkil etmez

Semenini göstererek emtia teşhiri, kaideten icap addolunur

5 - İlan suretiyle vuku bulan vaitler

Madde 8 - Bir iş veya bir şey mukabilinde ilan suretiyle bir bedel vadeden kimse, vadine tevfikan o bedeli vermeğe mecburdur

O iş veya o şey husule gelmeksizin o kimse vadinden nükul ederse vaadettiği bedeli tecavüz etmemek üzere diğerinin hüsnü niyetle yaptığı masrafı ödemeğe mecburdur Fakat umulan muvaffakiyetin elde edilemiyeceğini vaadi yapan kimse ispat ettiği surette, bu mecburiyete mahal kalmaz


6 - İcap ve kabulün geri alınması

Madde 9 - İcabın geri alındığı haberi icabın vusulünden evvel yahut aynı zamanda mürselünileyhe vasıl olur yahut icaptan sonra vasıl olmakla beraber mürselünileyhe icaba muttali olmazdan evvel kendisine tebliğ olunursa, icap keenlemyekun addolunur

Bu kaide kabulün geri alınmasına da tatbik edilir

III: Gaipler arasında vukubulan bir akdin hangi zamana istinat ettiği ;

Madde 10 - Gaipler arasında icra olunan akitler, kabul haberi irsal olunduğu anda hüküm ifade ederler

Eğer sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa akdin hükmü, icabın vusulü anından itibaren cereyana başlar

(B) AKİTLERİN ŞEKLİ



I: Umumi kaide ve emrolunan şekillerin şümulü

Madde 11 - Akdin sıhhati, kanunda sarahat olmadıkça hiç bir şekle tabi değildir

Kanunun emrettiği şeklin şümul ve tesiri derecesi hakkında başkaca bir hüküm tayin olunmamış ise akit, bu şekle riayet olunmadıkça sahih olmaz

II: Tahriri şekil

1 - Kanunen muayyen şekil



a) Şümulü

Madde 12 - Kanunen tahriri olması lazım olan bir akdin tadili dahi tahriri olmak lazımdır Şu kadar ki bu akdi nakız ve tadil etmiyen mütemmim ve fer i şartlar bu hükümden müstesnadır


b) Rükünleri

Madde 13 - Tahriri olması icabeden akitlerde, borç deruhte edenlerin imzaları bulunmak lazımdır

Hilafı kanunda yazılı olmadıkça imzalı bir mektup veya asli borcu üzerine alanlar tarafından imza edilmiş olan telgrafname tahriri şekil makamına kaim olur


c) İmza

Madde 14 - İmza, üzerine borç alan kimsenin el yazısı olmak lazımdır (EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 23012004 RG NO: 25355 KANUN NO: 5070/22) Güvenli elektronik imza elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir

Bir alet vasıtasiyle vazolunan imza, ancak örf ve adetçe kabul olunan hallerde ve hususiyle çok miktarda tedavüle çıkarılan kıymetli evrakın imzası lazım geldiği takdirde, kafi addolunur Güvenli elektronik imza elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir

(MÜLGA FIKRA RGT: 07072005 RG NO: 25868 KANUN NO: 5378/50) (KOD 1)


d) İmza makamına kaim olacak işaretler


Madde 15 - İmza vaz ına muktedir olmıyan bir şahıs, imza yerine usulen tasdik olunmuş ve el ile yapılmış bir alamet vazetmeğe yahut resmi bir şahadetname kullanmağa mezundur Kambiyo poliçesine müteallik hükümler mahfuzdur


2 - Akitte mahfuz kalan şekil


Madde 16 - İki taraf kanunen hususi bir şekle tabi olmıyan bir akdin hususi bir şekilde yapılmasını kararlaştırmışlar ise, akit takarrür eden şekilde yapılmadıkça iki taraf bununla ilzam olunamaz

İki taraf muayyen bir surette keyfiyeti izah etmiyerek tahriri şekilden bahsetmiş oldukları takdirde, kanun bu şekle riayet olunmasını emrediyorsa, iki tarafın ona riayet etmesi lazımdır


(C) BORCUN SEBEBİ

Madde 17 - Borcun sebebini ihtiva etmemiş olsa bile borç ikrarı muteberdir


(D) AKİTLERİN TEFSİRİ MUVAZAA

Madde 18 - Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır

Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklı sıfatını iktisabeden başkasına karşı, borçlu tarafından muvazaa iddiası dermeyan olunamaz

(E) AKDİN MEVZUU


I: Erkanı

Madde 19 - Bir akdin mevzuu, kanunun gösterdiği hudut dairesinde, serbestçe tayin olunabilir

Kanunun kat i surette emreylediği hukuki kaidelere veya kanuna muhalefet; ahlaka (adaba) veya umumi intizama yahut şahsi hükümlere müteallik haklara mugayir bulunmadıkça, iki tarafın yaptıkları mukaveleler muteberdir


II: Butlan

Madde 20 - Bir akdin mevzuu gayri mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) mugayir olursa o akit batıldır

Akdin muhtevi olduğu şartlardan bir kısmının butlanı akdi iptal etmeyip yalnız şart, lağvolur Fakat bunlar olmaksızın akdin yapılmıyacağı meczum bulunduğu takdirde, akitler tamamiyle batıl addolunur


III: Gabin

Madde 21 - Bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde, eğer mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise, mutazarrır bir sene zarfında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir

Bu müddet, akdin inikadından itibaren cereyan eder

IV: Akit yapmak vaadi

Madde 22 - Bir akdin ilerde inşa edilmesine dair yapılan mukavele muteberdir

Kanun iki tarafın menfaatleri için bu akdin sıhhatini bir nevi şekle riayet etmeğe tabi kıldığı takdirde, bu şekil o akdin yapılması taahhüdüne de tatbik olunur

(F) RIZADAKİ FESAT

I: Hata


1 - Hatanın hükümleri

Madde 23 - Akit yapılırken esaslı bir hataya duçar olan taraf, o akit ile ilzam olunamaz


2 - Hata halleri


Madde 24 - Esaslı hatalar, hulasatan şunlardır;

1 - Hata ettiğini iddia eden tarafın bir akit hakkında rizasını beyan ederken başka bir akit kastetmiş olması

2 - Hata ettiğini iddia eden tarafın akitte makudun aleyhi teşkil eden şeyden gayri bir şey kastetmiş yahut üzerine borç alırken başlıca nazara aldığı şahıs ta yanılmış olması

3 - Hata ettiğini iddia eden tarafın taahhüt ettiği ıvazın kasdettiği şeyden ehemmiyetli surette çok ve mukabil ıvazın ehemmiyetli surette az olması

4 - Hata ettiğini iddia eden tarafça akdin lüzumlu vasıflarından olarak nazara alınmasına ticari doğruluğun müsait olduğu şeylerde hata edilmiş olması

Akdin yalnız saiklerine taalluk eden hata, esaslı değildir

Adi hesap yanlışlığı, akdin sıhhatini ihlal etmez Bunlar tashih olunmakla iktifa olunur


3 - Hüsnüniyet kaidelerine muhalif hareket davası


Madde 25 - Hataya düçar olan taraf, hüsnüniyet kaidelerine muhalif bir surette ona istinat edemez

Bilhassa yapmağı kastettiği akdi diğer taraf icraya hazır olduğunu beyan ettiği takdirde, bu akit onun hakkında lüzum ifade eder


4 - İhmal yüzünden hata

Madde 26 - Akdin hükmünden kurtulmak için hata ettiğini iddia eden taraf, eğer hata kendi kusurundan ileri gelmiş ise, mukavelenin bu suretle feshinden mütevellit zararı tazmine mecburdur Fakat diğer taraf hataya vakıf olmuş veya vakıf olması muktazi bulunmuş olduğu takdirde, tazminat lazım gelmez

Eğer hakkaniyet icabederse hakim, mutazarrır olan tarafın lehinde daha fazla tazminat hükmedebilir


5 - Bir vasıtanın hatası

Madde 27 - İki taraftan birinin rızası bir muhbir veya tercüman gibi diğer bir vasıta tarafından yanlış olarak naklolunduğu takdirde, hata hakkındaki hükümlere göre muamele olunur

II: Hile

Hile


Madde 28 - Diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafın hatası esaslı olmasa bile, o akit ile ilzam olunmaz

Üçüncü bir şahsın hilsine düçar olan tarafın yaptığı akit lüzum ifade eder Şu kadar ki diğer taraf bu hileye vakıf bulunur veya vakıf olması lazımgelirse, o akit lazım olmaz

III: İkrah

1 - Akdin inkizası


Madde 29 - Eğer iki taraftan biri diğer tarafın yahut üçüncü bir şahsın ikrahiyle bir akit yapmış olursa, kendi hakkında lüzum ifade etmez

İkrah, üçüncü bir şahsın fiili olup ta diğer taraf ona vakıf olmamış yahut vakıf olması lazım bulunmamış olduğu takdirde bu ikraha düçar olan taraf, akdi fesh ederse, hakkaniyet iktiza ettiği halde diğer tarafa tazminat vermeğe mecburdur


2 - İkrahın şartları

Madde 30 - İkrah olunan taraf, hal ve mevkiine nazaran kendisinin yahut yakın akrabasından birinin hayat veya şahıs veya namus yahut malları ağır ve derhal vukubulacak bir tehlikeye maruz olduğuna kanaat getirdiği takdirde ikrah, muteber addolunur

Bir hakkın veya kanuni salahiyetin isteneceği ve kullanılacağı tehdidi ile müzayakaya düçar olan kimsenin yaptığı akit, tehdit eden için fahiş menfaatler temin etmiyorsa; bu tehdit, ikrahı muteber addolunmaz Fakat fahiş menfaatler istihsali için tehdit olunan tarafın müzayaka halinde bulunmasından istifade olunmuş olursa bu korku nazara alınır


IV: Akde icazet ile rızanın fesadı bertaraf edilmesi


Madde 31 - Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder

Hile ile haleldar olmuş yahut ikrah ile yapılmış olan bir akde icazet, zarar ve ziyan talebinden feragati istilzam etmez

(G) TEMSİL

I: Salahiyete müstenit temsil


1 - Umumiyet itibariyle



a) Temsilin hükümleri

Madde 32 - Salahiyettar bir mümessil tarafından diğer bir kimse namına yapılan akdin alacak ve borçları, o kimseye intikal eder

Akdi yapar iken mümessil, sıfatını bildirmediği takdirde akdin alacak ve borçları kendisine ait olur Şukadar ki kendisiyle akdi yapan kimse, bir temsil münasebeti mevcut olduğunu halden istidlal eder yahut bunlardan biri veya diğeri ile akit icrası kendisince farksız bulunur ise akdin hakları temsil olunan kimseye ait olur

Sair hallerde alacağın temliki yahut borcun nakli hakkında mevzu usule tevfikan muamele icrası lazımgelir


b) Salahiyetin derecesi

Madde 33 - Başkası namına temsil hukuku ammeden münbais ise mümessilin salahiyetinin derecesi bu baptaki kanuni hükümler ile taayyün eder Temsil hukuki bir tasarruftan tevellüt etmiş ise salahiyetin derecesi o tasarruf ile taayyün eyler

Şukadarki mümessilin salahiyetinin derecesi üçüncü şahsa beyan ve tebliğ edilmiş ise ancak bu beyana itibar olunur

2 - Hukuki muameleden neşet eden salahiyet


a) Salahiyetin tahdidi ve refi


Madde 34 - Temsil olunan kimse, hukuki bir tasarruftan tevellüt eden temsil salahiyetini her zaman tahdit veya ref edebilir Bundan dolayı mümessilin, bir hizmet veya şirket veya vekalet akdi gibi sebeplere istinat ederek dava ikamesi hakkına halel gelmez

Temsil olunan kimsenin bu hakkından evvelce feragat etmesi hükümsüzdür

Temsil olunan kimse gerek sarahaten gerek delaleten verdiği salahiyeti diğer kimselere bildirdiği halde bu salahiyeti tamamen veya kısmen ref ettiğini bildirmemiş olursa salahiyetin bu suretle ref ini üçüncü şahıslara karşı dermeyan edemez


b) Ölüm ve ehliyetsizliğin ve sairenin hükümleri

Madde 35 - Hilafı iki tarafça kararlaştırılmış yahut maslahatın mahiyetinden istidlal olunmuş olmadıkça hukuki bir muameleden mütevellit temsil salahiyeti mümessilin yahut temsil edilenin vefatı veya gaiplik hükmünün ilanı veya medeni hakların kullanılması salahiyetinin izaası yahut ikisinden birinin yahut her ikisinin iflas ilan etmesiyle, nihayet bulur

Bir hükmi şahsın mevcudiyeti hitam bulduğu yahut bir şirket fesh olunduğu takdirde de hüküm yine böyledir

İki tarafın birbirine karşı haiz oldukları şahsi haklar mahfuz kalır


c) Salahiyeti havi olan senedin iadesi


Madde 36 - Salahiyeti natık vesikayı haiz olan mümessil, vazifesi hitam bulduğu takdirde, onu temsil edilene iade yahut mahkemeye tevdi etmeğe mecburdur

Eğer temsil edilen yahut halefleri, mümessili bu hususa icbar etmekte tekasül ederlerse, bundan dolayı hüsnüniyet ile hareket eden üçüncü şahısların düçar olacakları zararı tazmin etmeğe mecbur olurlar


d) Salahiyetin hangi zamandan itibaren nihayet bulacağı

Madde 37 - Mümessil kendi salahiyetinin hitam bulduğuna vakıf olmadığı müddetçe, temsil edilen yahut halefleri, bu salahiyet henüz baki imiş gibi onun muamelesi ile alacaklı veya borçlu olurlar

Üçüncü şahısların, salahiyetin nihayet bulduğuna vakıf oldukları suretler müstesnadır

II: Salahiyetin fıkdanı


1 - İcazet


Madde 38 - Bir kimse salahiyeti olmadığı halde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığı takdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmaz Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip vermiyeceğini beyan etmesini talebe hakkı vardır Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz


2 - İcazetin bulunmaması

Madde 39 - Eğer icazetten sarahaten veya zımnen imtina olunursa, akdin sahih olmamasından tahaddüs eden zararın tazmini zımnında, mümessil sıfatını takınan kimse aleyhinde dava ikame olunur Fakat bu kimse diğer tarafın salahiyeti bulunmadığına vakıf olduğu veya vakıf olması lazımgeldiğini ispat ettiği takdirde, davaya mahal yoktur Mümessilin taksiri vukuunda hakkaniyet iktiza ettiği halde hakim, onu daha fazla zarar ve ziyan itasına mahküm eder

Haksız mal iktisabı esasına binaen dava ikamesi hakkı, bu hallerin kaffesinde bakidir

III: Mahfuz hükümler

Mahfuz hükümler


Madde 40 - Şirket mümessil ve memurlarının ve tüccar vekillerinin salahiyetleri hakkında hükümler mahfuzdur

İKİNCİ FASIL: Haksız muamelelerden doğan borçlar

(A) UMUMİ KAİDELER




I: Mesuliyet şeraiti

Madde 41 - Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur

Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur



II: Zararın tayini

Madde 42 - Zararı ispat etmek müddeiye düşer, zararın hakiki miktarını ispat etmek mümkün olmadığı takdirde hakim, halin mutat cereyanını ve mutazarrır olan tarafın yaptığı tedbirleri nazara alarak onu adalete tevfikan tayin eder


III: Tazminat miktarının tayini


Madde 43 - Hakim, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eyler

Zarar ve ziyan irad şeklinde tayin olunduğu takdirde borçludan icabeden teminat alınır


IV: Tazminatın tenkisi

Madde 44 - Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararı yapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir

Eğer zarar kasden veya ağır bir ihmal veya tedbirsizlikle yapılmamış olduğu ve tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bıraktığı takdirde hakim, hakkaniyete tevfikan zarar ve ziyanı tenkis edebilir

V: Hususi haller

1 - Adam ölmesi ve cismanizarar



A) Ölüm takdirinde zarar ve ziyan


Madde 45 - Bir adam öldüğü takdirde zarar ve ziyan, bilhassa defin masraflarını da ihtiva eder Ölüm, derhal vukubulmamış ise zarar ve ziyan tedavi masraflarını ve çalışmağa muktedir olamamaktan mütevellit zararı ihtiva eder

Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazımgelir


B) Cismani zarar halinde lazımgelen zarar ve ziyan

Madde 46 - Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmağa muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir

Eğer hükmün suduru esnasında, kafi derecede kanaat ile cismani zararın neticelerini tayin etmek mümkün değil ise; hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene zarfında hakimin, tetkik salahiyetini muhafaza etmeğe hakkı vardır


C) Manevi tazminat

Madde 47 - Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir


2 - Haksız rekabet

Madde 48 - Yanlış ilanlar yahut hüsnüniyet kaidelerine mugayir sair hareketler ile müşterileri tenakus eden yahut bunları gaip etmek korkusuna maruz olan kimse bu fiillere hitam verilmesi için faili aleyhinde dava ikame ve failin hatası vukuunda sebebiyet verdiği zararın tazminini talep edebilir

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
Ticari işlere ait olan haksız rekabet hakkında Ticaret Kanunu hükümleri mahfuzdur


3 - Şahsi menfaatlerin haleldar olması

Madde 49 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 05021988 RG NO: 19812 KANUN NO: 3444/8)

Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir

Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır

Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir

VI: Müteselsil mesuliyet

1 - Haksız fiil halinde


Madde 50 - Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şumulünün derecesini tayin eyler

Yataklık eden kimse, vaki olan kardan hisse almadıkça yahut iştirakiyle bir zarara sebebiyet vermedikçe mesul olmaz


2 - Muhtelif sebeplerin içtimaı halinde

Madde 51 - Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur

Kaideten haksız bir fiili ile zarara sebebiyet vermiş olan kimse en evvel, tarafından hata vaki olmamış ve üzerine borç alınmamış olduğu halde kanunen mesul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef olur


VII: Meşru müdafaa, ıztırar ve kendi hakkını vikaye için kuvvet kullanılması


Madde 52 - Meşru müdafaa halinde mütecavizin şahsına veya mallarına yapılan zarardan dolayı tazminat lazım gelmez

Kendisini veya diğerini zarardan yahut derhal vukubulacak bir tehlikeden vikaye için başkasının mallarına halel iras eden kimsenin borçlu olduğu tazminat miktarını hakim, hakkaniyete tevfikan tayin eder

Kendi hakkını vikaye için cebri kuvvete müracaat eden kimse hal ve mevkia nazaran zamanında hükümetin müdahalesi temin edilemediği yahut hakkının ziyaa uğramasını yahut hakkının kullanılması hususunun pek çok müşkül olmasını meni için başka vasıtalar mevcut olmadığı takdirde, bir güna tazminat itasiyle mükellef olmaz



VIII: Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet

Madde 53 - Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez



(B) TEMYİZ KUDRETİNİ HAİZ OLMAYANLARIN MESULİYETİ

Madde 54 - Hakkaniyet iktiza ediyorsa hakim, temyiz kudretini haiz olmayan kimseyi ika ettiği zararın tamamen yahut kısmen tazminine mahkum eder

Temyiz kudretini muvakkaten ızaa eden kimse, bu halde iken yapmış olduğu zararı tazmine mecburdur Şukadar ki kendi kusuru olmaksızın ika edilmiş olduğunu ispat eder ise mesul olmaz


(C) İSTİHDAM EDENLERİN MESULİYETİ


Madde 55 - Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür Şukadar ki böyle bir zararın vukubulmaması için hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsabile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz

İstihdam eden kimsenin, zamin olduğu şey ile zararı ika eden şahsa karşı rücu hakkı vardır

(D) HAYVANLAR TARAFINDAN YAPILAN ZARARDAN MESULİYET


I: Zarar ve ziyan


Madde 56 - Bir hayvan tarafından yapılan zararı o hayvan kimin idaresinde ise o kimse hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinayı yaptığını yahut bu dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat etmedikçe tazmine mecburdur

Bu surette eğer hayvan diğer bir şahıs yahut diğer bir şahsa ait olan hayvan tarafından ürkütülmüş olur ise bu kimse onlara rücu edebilir


II: Hayvan üzerinde hapis hakkı

Madde 57 - Bir kimsenin hayvanı diğerinin gayri menkulü üzerinde bir zarar yaptığı takdirde gayrimenkulün zilyedi o hayvanı zabt ve kendisine ita olunabilecek tazminat mukabilinde teminat olmak üzere yedinde hapsetmeğe hakkı vardır Eğer hal ve maslahat icabederse, gayrimenkul zilyedi o hayvanı öldürebilir Şukadar ki gayrimenkulün zilyedi heman keyfiyetten hayvanların sahibini haberdar etmeğe ve eğer onu bilmiyorsa kendisini bulmak için lazımgelen tedbirleri ittihaz eylemeğe mecburdur

(H) BİNA VE DİĞER ŞEYLERDE MESULİYET


I: Zarar ve ziyan


Madde 58 - Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur

Bu cihetten dolayı kendisine karşı mesul olan şahıslar aleyhindeki rücu hakkı mahfuzdur


II: Tedbirler

Madde 59 - Bir binadan yahut diğer bir şahsın imal ettiği şeylerden dolayı zuhura gelecek bir zarara maruz olan kimsenin, tehlikeyi bertaraf etmek için, lazımgelen tedbirlere tevessül etmesini malikten talep etmeğe hakkı vardır

Şahısların ve malların vikayesine dair olan zabıta nizamları bakidir


(V) MÜRURU ZAMAN

Madde 60 - Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz

Şukadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur

Eğer haksız bir fiil, mutazarrır olan taraf aleyhinde bir alacak tevlit etmiş olursa, mutazarrır kendisinin tazminat talebi müruru zaman ile sakıt olsa bile o alacağı vermekten imtina edebilir

ÜÇÜNCÜ FASIL: Haksız bir fiil ile mal iktisabından doğan borçlar

(A) ŞARTLAR



I: Umumiyet itibariyle

Madde 61 - Haklı bir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisabeden kimse, onu iadeye mecburdur Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemiş bulunan bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuş olan bir sebebe müsteniden ahzolunan şeyin, iadesi lazımdır


II: Borç olmayan şeyin tediyesi

Madde 62 - Borçlu olmadığı şeyi ihtiyariyle veren kimse hataen kendisini borçlu zan ederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez Müruru zamana uğramış olan bir borcu eda yahut ahlaki bir vazifeyi ifa için verilen şey, geri alınamaz

(B) İADENİN ŞÜMULÜ


I: Müddeaaleyhin borcu


Madde 63 - Haksız olarak bir şeyi istifa eden kimse, onun istirdadı zamanın da elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir

Şukadar ki kabız, o şeyi suiniyet ile elden çıkarmış yahut onu elden çıkarır iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakif bulunmuş olursa red ve iadeye mecburdur


II: Masraftan mütevellit haklar


Madde 64 - Müddeaaleyhin, yaptığı zaruri yahut faideli masrafları istirdada salahiyeti vardır Müddeaaleyh, o şeyi kabzettiği zaman suiniyet ile hareket etmiş ise yaptığı faideli masraflardan iade zamanında halen mevcut olan fazlalık nisbetindeki miktarı kendisine tediye olunur Diğer masraflardan dolayı müddeaaleyhin, bir güna tazminat talebine hakkı yoktur Fakat iadeden evvel kabzolunan şey ile birleştirilmiş olan ziyadeyi, o şeye zarar vermeksizin tefrik kabil olduğu ve müddeide masrafların bedelini teklif etmediği takdirde ilave olunan ziyadeyi ref edebilir


(C) İSTİRDADIN CAİZ OLMAMASI


Madde 65 - Haksız yahut ahlaka (adaba) mugayir bir maksat istihsali için verilen bir şeyi istirdada mahal yoktur


(D) MÜRURU ZAMAN

Madde 66 - Haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak dava, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna ıttılaı tarihinden itibaren bir sene müruriyle ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin müruriyle sakıt olur Eğer mal iktisabı mutazarrır olan taraf aleyhinde bir borç teşkilinden ibaret ise, mutazarrırın hakkı müruru zaman ile sakıt olmuş olsa bile, bu borcu ifa etmez

İKİNCİ BAP: Borçların hükmü

BİRİNCİ FASIL: Borçların ifası


(A) UMUMİ ESASLAR



I: Bizzat borçlu tarafından ifa

Madde 67 - Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça; borçlu, borcunu şahsen ifaya mecbur değildir

II: İfanın mevzuu


1 - Kısmen tediye

Madde 68 - Borcun miktarı muayyen ve tamamı muaccel olduğu takdirde alacaklı kısmen vukubulan tediyeyi reddedebilir Alacaklı kısmen tediyeyi kabul ederse borçlu, borçtan ikrar eylediği kısmı tediyeden imtina edemez



2 - Taksim kabil olmayan borç

Madde 69 - Borç, taksim edilemediği ve alacaklılar birden ziyade olduğu takdirde bunlardan her biri borcun tamamen ifasını isteyebilir Borçlu hepsine karşı borcunu vermeye mecburdur Borçlular birden ziyade ise her biri taksimi kabil olmayan borcun tamamını vermekle mükelleftir Halin icabından hilafı anlaşılmadıkça, veren borçlu, kendisiyle müştereken borçlu olanlara hisseleriyle rücu hakkını haiz ve bu nispette alacaklının haklarına halef olur


3 - Muayyen olmayan bir şeye taalluk eden borç

Madde 70 - Verilmesi lazım gelen şey yalnız nevile tayin edilmiş ise işin mahiyetinden hilafı anlaşılmadıkça bu şeyin intihabı borçluya aittir Bununla beraber borçlu, mutavassıt vasıftan aşağı vasıfta bir şey veremez


4 - Birden ziyade şeylere taalluk eden borç


Madde 71 - Borç birden ziyade şeylerin yapılmasını veya verilmesini şamil olupta borçlu bunlardan yalnız biriyle mükellef tutulabilirse işin mahiyetinden hilafı anlaşılmadıkça intihap, borçluya aittir


5 - Faiz

Madde 72 - Bir kimse faiz vermesine mecbur olupta miktarı ne mukavale ile ne de kanun veya örf ve adet ile muayyen değil ise bu faiz senevi yüzde beş hesabiyle tediye olunur (Mukavele ile faiz meselesinde suiistimalin meni hukuku amme kanunlarına aittir)


(B) BORCUN İFA EDİLECEĞİ MAHAL

Madde 73 - Borcun ifa edilmesi lazım gelen yer, iki tarafın sarih veya zımni arzusuna göre tayin edilir Hilafına bir şart mevcut olmadığı surette aşağıdaki hükümler tatbik olunur;

1 - Borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu yerde vukubulur

2 - Borç muayyen bir şeye taalluk ediyorsa bu şey akdin inikadı zamanında bulunduğu yerde teslim olunur

3 - Bunlardan başka her borç doğumu zamanında borçlunun mukim bulunduğu yerde ifa edilir Alacaklının ikametgahında tediye edilmesi lazım gelen bir borcun ifası borcun doğumundan sonra alacaklının ikametgahını değiştirmesi sebebiyle ehemmiyetli bir surette güçleşmiş ise borç alacaklının evvelki ikametgahında ifa olunabilir

(C) İFANIN ZAMANI


I: Muaccel borç

Madde 74 - Ecel meşrut olmadığı veya işin mahiyetinden anlaşılmadığı takdir de borcun hemen ifa ve derhal icrası talep olunabilir

II: Müeccel borç


1 - Ay üzerine ecel

Madde 75 - Borcun ifası için bir ayın iptidası veya nihayeti tayin olunmuş ise ayın birinci ve sonuncu günü anlaşılır Bir ayın ortası tayin olunmuş ise bundan ayın on beşi anlaşılır


2 - Diğer eceller

Madde 76 - Bir borç veya sair her hangi bir tasarruf akdin inikadından itibaren bir müddetin hitamında ifa ve icra edilmek lazım geldiği takdirde, vade aşağıdaki veçhile tayin olunur;

1 - Müddet, gün ile tayin edilmiş ise borç, akdin inikat ettiği gün sayılmıyarak müddetin son günü muaccel olur Müddet, sekiz veya on beş gün ise bu müddet bir veya iki haftayı değil tamam sekiz veya on beş günü ifade eder

2 - Müddet haftalar ile tayin edilmiş ise borç son haftanın, akdin münakit olduğu güne ismen tevafuk eden gününde muaccel olur

3 - Müddet ay ile veya sene, yarı sene ve senenin dörtte biri gibi birden ziyade ayları ihtiva eden bir zaman ile tayin edildiği surette borç, akdin münakit olduğu gün ayın kaçıncı günü ise son ayın buna tekabül eden günü muaccel olur Son ayda tekabül eden gün mevcut değil ise borç son ayın son günü ifa olunur

Yarım ay tabiri, on beş günlük bir müddete muadildir Müddet bir veya birden ziyade ay ile yarım ay ise on beş gün son olarak hesap edilir

Bu kaideler, müddet, akdin inikadından başka bir zamandan itibaren cereyan ettiği surettede tatbik olunur Muayyen bir zaman içinde ifa edilmek lazım gelen bir borcu borçlu, müddetin hitamından evvel ifa ile mükelleftir



3 - Cuma ve tatil günleri


Madde 77 - Bir cumaya veya kanunen tatil olarak kabul edilen diğer bir güne tesadüf eden vade kendiliğinden bu günü takip edip tatil olmıyan ilk güne geçer Hilafına mukavele muteberdir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu

Eski 09-27-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu



III: İşlere tahsis olunan saatlerde ifa

Madde 78 - Borç vade gününde işlere tahsis olunan saatler zarfında ifa ve alacaklı tarafından kabul edilmek lazım gelir



IV: Ecelin uzatılması

Madde 79 - Borcun ifası için tayin olunan ecel uzatılmış ise yeni mehil, aksi şart edilmedikçe evvelki mehlin hitamını takip eden birinci günden başlar



V: Vaktinden evvel ifa


Madde 80 - Akdin hükmünden veya mahiyetinden veya hal icabından iki tarafın hilafını kast ettikleri anlaşılmadığı takdirde, borçlu borcunu vadesinden evvel ifa edebilir Şu kadarki borçlunun, vadeden evvel tediyede bulunmasından dolayı mukavele ile veya adeten mezun olmadıkça bir miktar tenzilat icrasına hakkı yoktur

VI: Mütekabil taahhüdatı ihtiva eden akitte




1 - İfanın tarzı

Madde 81 - Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akdin ifasını talep eden kimse, akdin şartlarına ve mahiyetine nazaran bir ecelden istifade hakkını haiz olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş veya ifasını teklif eylemiş olmak lazımdır



2 - Borcunu ödemekten aciz halinde bir tarafın fesih hakkı

Madde 82 - Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akitte akitlerden birinin borcunu edadan aciz olması ve bilhassa iflas veya aleyhindeki haczin neticesiz kalması sebebi ile diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse, bu taraf, lehindeki borcun ifası temin edilinceye kadar kendisine terettüp eden borcun ifasından imtina ve talebi üzerine bu teminat münasip bir müddet içinde verilmediği surette akti feshedebilir

(D) TEDİYE



I: Memleket parasiyle

Madde 83 - Mevzuu para olan borç memleket parasiyle ödenir

Akit tediye mahallinde kanuni rayici olmayan bir para üzerine varit olmuş ise akdin harfiyen icrası aynen ödemek kelimeleri veya buna muadil sair tabirat ile şart edilmiş olmadıkça borç vadenin hulülü günündeki rayici üzerinden memleket parasiyle ödenebilir

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 23111990 RG NO: 20704 KANUN NO: 3678/29)
Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir

II: Mahsup



1 - Kısmen tediye halinde


Madde 84 - Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir

Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya sair teminat almış ise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatı daha iyi olan kısma mahsup etmek hakkını haiz değildir

2 - Birden fazla borçlar olduğu surette



a) Alacaklının beyanına tevfikan


Madde 85 - Birden fazla borçları bulunan borçlu, borçları ödemek zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını haizdir

Borçlu beyanatta bulunmadığı surette vukubulan tediye kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda irae ettiği borca mahsup edilmiş olur



b) Kanuna tevfikan

Madde 86 - Kanunen muteber bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda bir güna mahsup gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir

Müteaddit borçlar muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir Takibat vaki olmamış ise tediye, vadesi iptida hulül etmiş olan borca mahsup edilir

Müteaddit borçların vadeleri aynı zamanda hulül etmiş ise mahsup mütenasiben vaki olur Hiç bir borcun vadesi hulül etmemiş ise alacaklı için en az teminatı haiz olan borca mahsup edilir

III: Makbuz ve senetlerin iadesi



1 - Borçlunun hakkı


Madde 87 - Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz veya borcun tamamı tediye edilmiş ise senedin geri verilmesini veya iptalini istemek hakkını haizdir Borcun tamamı ödenmemiş veya senet alacaklıya başka haklar da vermekte ise borçlu ancak makbuz itasını ve tediyenin senede dercini isteyebilir



2 - Hükümleri

Madde 88 - Faizden veya icar bedeli gibi muayyen zamanlarda ödenmesi lazım gelen sair borçlardan ihtirazi bir kayıt dermeyan etmeksizin bir taksit için makbuz veren alacaklı ondan evvelki taksitleri de tahsil etmiş sayılır Alacaklı resülmal için makbuz vermiş ise faizlerini de tahsil etmiş sayılır Senet borçluya iade edildikte borç sakıt olmuş sayılır



3 - Senedin iadesinin mümkün olamaması

Madde 89 - Alacaklı senedi zayi ettiğini iddia eder ise tediyede bulunan borçlu kendisine senedin iptalini ve borcun sukutunu mübeyyin resmen tanzim veya usulen tasdik edilmiş bir ilmühaber vermeğe alacaklıyı mecbur edebilir Kıymetli evrakın iptaline müteallik hükümler mahfuzdur

(E) ALACAKLININ TEMERRÜDÜ



I: Şartları


Madde 90 - Yapılacak veya verilecek şey usulü dairesinde kendisine arz olunan alacaklı muhik bir sebep olmaksızın onu reddeder veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için tekaddümen kendi tarafından yapılması lazım gelen muameleleri icradan imtina eder ise, mütemerrit addolunur

II: Hükümleri

1 - Borcun mevzuu bir ayın olduğu surette




a) Tevdi hakkı


Madde 91 - Alacaklı mütemerrit olduğu takdirde borçlu hasar ve masrafları alacaklıya ait olmak üzere vereceği şeyi tevdi ederek borcundan beraet edebilir Tevdi edilecek yeri, tediye yerindeki hakim tayin eder Fakat ticari eşya, hakimin kararı olmaksızın dahi bir ardiyeye tevdi edilebilir



b) Satmak hakkı

Madde 92 - Akdin mevzuu olan şeyin mahiyeti veya işin nevi tevdia mani olur veya verilecek şey bozulmağa maruz veya muhafazası masrafı mucip veya tevdii büyük masrafları müstelzim olur ise borçlu evvelen ihtarda bulunduktan sonra hakimin izniyle onu alenen sattırarak bedelini tevdi edebilir Verilecek şey borsada mukayyet veya cari fiatı mevcut veya masraflarına nispetle kıymeti az ise satışın aleni olması lazım olmadığı gibi ihtara lüzum görmeksizinde hakim, satışa müsaade edebilir



c) Tevdi edilen şeyin isdirdadı

Madde 93 - Alacaklı tevdi edilen şeyi kabul eylediğini beyan etmiş veya tevdi bir rehnin fekkini tevlit eylemiş bulunmadıkça, borçlu tevdi edilen şeyi istirdat edebilir Tevdii edilen şeyin istirdadı ile beraber, alacak bütün teferrüatiyle yeniden tevellüt eder



2 - Borcun mevzuu bir şey olmadığı surette

Madde 94 - Borcun mevzuu bir aynın teslimini tazammun etmediği surette eğer alacaklı mütemerrit ise borçlunun temerrüdüne müteallik hükümlere tevfikan, borçlu akdi feshedebilir



(F) BORCUN İFASINA MANİ OLAN DİĞER SEBEPLER

Madde 95 - Verilecek şey ve yapılacak iş ne alacaklıya nede alacaklıya müteallik şahsi diğer bir sebeple mümessiline arz edilemez veya borçlunun kusuru olmaksızın alacaklının şahsında tereddüt olunursa borçlu, alacaklının temerrüdü halinde olduğu gibi tevdi etmek veya akdi fesheylemek hakkını haizdir

İKİNCİ FASIL: Borçların ödenmemesinin neticeleri

(A) BORCUN İFA EDİLMEMESİ


I: Borçlunun mesuliyeti



1 - Umumiyet itibariyle

Madde 96 - Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur



2 - Bir şeyin yapılması veya yapılmaması borçları

Madde 97 - Bir şeyin yapılmasına müteallik borç borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde, alacaklı masrafı borçluya ait olmak üzere borcun kendisi tarafından ifasına izin verilmesini talep edebilir Her türlü zarar ve ziyan davası hakkı mahfuzdur

Bir şeyin yapılmamasına taalluk eyleyen borca muhalif surette hareket eden kimse mücerret muhalefet ile zarar ve ziyan tediyesine mecburdur

Bundan başka alacaklı taahhüde muhalif olarak yapılan şeyin ref ini isteyebilir Alacaklı, masrafları borçluya ait olmak üzere, kendisi tarafından ref 'e izin verilmesini de isteyebilir

II: Mesuliyetin vüsati



1 - Umumiyet itibariyle


Madde 98 - Borçlu, umumiyet itibariyle her kusurdan mesuldur Bu mesuliyetin vüsati işin hususi mahiyetine göre çok veya az olabilir Hususiyle iş borçlu için bir faideyi mucip olmadığı surette, mesuliyet daha az şiddetle takdir olunur

Haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler, kıyasen akde muhalif hareketlerede tatbik olunur



2 - Mesuliyetten beraet şartı

Madde 99 - Hile veya ağır kusur halinde düçar olacağı mesuliyetten borçlunun iptidaen beraetini tazammun edecek her şart, batıldır

Hafif kusur halinde, borçlu iptidaen mesuliyetten beraeti tazammun eden şartın dermeyanı sırasında alacaklı borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; haiz olduğu takdir salahiyetine istinat ile hakim, bu şartı batıl addedebilir



3 - Muavin şahısların mesuliyeti

Madde 100 - Bir borcun ifasını veya bir borçdan mütevellit bir hakkın kullanılmasını kendisi ile beraber yaşayan şahıslara veya maiyetinde çalışanlara velev kanuna muvafık surette tevdi eden kimse, bunların işlerini icra esnasında ika ettikleri zarardan dolayı diğer tarafa karşı mesuldür

Bunların fiilinden mütevellit mesuliyeti, evvelce iki taraf arasında yapılan bir mukavele tamamen veya kısmen bertaraf edebilir

Alacaklı, borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; borçlu mukavele ile ancak hafif bir kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri kılabilir

(B) BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ



I: Şartlar


Madde 101 - Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit olur

Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihbarda bulunmak suretiyle tesbit etmiş ise, mücerret bugünün hitamı ile borçlu mütemerrit olur

II: Hükümleri



1 - Kaza halinde mesuliyet

Madde 102 - Mütemerrit olan borçlu, borcun teahhürle ifasından dolayı zarar ve ziyan tediyesine mecbur olduğu gibi kazara vukua gelecek zarardan da mesuldür

Borçlu, kendisi tarafından bir güna kusur olmaksızın teahhürde bulunmuş olduğunu veya borç vakit ve zamaniyle ifa edilmiş olsa bile kazanın alacaklının zararına olarak tediye olunacak şeye isabet edeceğini ispat ederek, bu mesuliyetten kurtulabilir

2 - Geçmiş günler faizi



a) Umumiyet itibariyle

Madde 103 - Bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu mukavele ile daha az bir faiz tayin edilmiş olsa bile geçmiş günler için senevi yüzde beş hesabiyle faiz tediyesine mecburdur

Akitte doğrudan doğruya veya taksite raptedilmiş komüsyon şeklinde yüzde beşten ziyade bir faiz şart edilmiş ise bu faizde temerrüt eden borçludan istenebilir

(MÜLGA FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)



b) Faizin, mütedahil taksitlerin, hibe ettiği mebaliğin tediyesinde mütemerrit olan borçlu

Madde 104 - Faiz veya mütedahil iratların yahut hibe ettiği bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmiş günler faizini ancak icraya veya mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur

Bunun aksine olan her şart, cezai şart hakkındaki hükümlere tevfikan takdir olunur

Geçmiş günler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez



3 - Munzam zarar

Madde 105 - Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir

Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim, esasa dair karar verir iken bu zararın miktarını dahi tayin edebilir

4 - Bir mehil tayini suretiyle



a) Fesih hakkı

Madde 106 - Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir

Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir



b) Derhal fesih

Madde 107 - Aşağıdaki hallerde bir mehil tayinine lüzum yoktur

1 - Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa

2 - Borçlunun temerrüdü neticesi olarak borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise

3 - Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tesbit edilen bir zamanda veya muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa



c) Rücuun hükümleri

Madde 108 - Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir

Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir

ÜÇÜNCÜ FASIL: Borçların üçüncü şahıs hakkındaki tesiri



(A) ALACAKLIYA HALEF OLMAK

Madde 109 - Alacaklıya tediyede bulunan üçüncü şahıs aşağıdaki hallerde tediye eylediği miktar nispetinde alacaklının haklarına kanunen halef olur;

1 - Başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığı ve bu şey üzerinde mülkiyet hakkı veya sair diğer bir ayni hakkı haiz bulunduğu takdirde

2 - Alacaklıya tediyede bulunan üçüncü şahsın ona halef olacağı borçlu tarafından alacaklıya haber verildiği takdirde



(B) BAŞKASININ FİİLİNİ TAAHHÜT

Madde 110 - Bir üçüncü şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimse bu üçüncü şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine mecburdur

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 10071981 RG NO: 17396 KANUN NO: 2486/1) Muayyen bir müddet için yapılan taahhütlerde, müddetin bitimine kadar taahhüt edene yazılı olarak başvurulmaması halinde taahhüdün hükümsüz olacağına dair sözleşme muteberdir

(C) BAŞKASI LEHİNE ŞART



I: Umumiyet itibariyle


Madde 111 - Kendi namına akit yapan bir kimse, üçüncü şahıs lehine bir borç şart etmiş ise, o borcun ifasını talebetmek hakkını haizdir

Üçüncü şahıs veya o borçda üçüncü şahsa da halef olanlar dahi, iki tarafın niyetine veya örf ve adete tevafuk ettiği takdirde, borcun ifasını şahsen talebedebilirler

Bu takdirde üçüncü şahıs veya onu istihlaf edenler bu hakkı kullanmak istediklerini borçluya beyan ettiklerinden itibaren alacaklının borçluyu ibraya hakkı kalmaz



II: Sigorta ile temin edilmiş hukuki mesuliyetler

Madde 112 - Başkasını istihdam eden bir kimse çalıştırdığı ameleye karşı hukuki mesuliyetlerini temin için sigorta yapıpta amele, sigorta ücretinin en aşağı yarısını tediyeye iştirak etmiş ise; sigortadan mütevellit haklar, münhasıran ameleye ait olur

ÜÇÜNCÜ BAP: Borçların sukutu



(A) BORÇLARIN FERİLERİNİN SUKUTU


Madde 113 - Asıl borç tediye ile veya sair bir suretle sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer i haklar dahi sakıt olur

Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz

Gayrimenkul rehine ve kıymetli evraka ve konkordatoya müteallik hususi hükümler mahfuzdur

(B) TECDİT



I: Umumiyet itibariyle


Madde 114 - Borcun tecdidi akitten vazıh surette anlaşılmak lazımdır

Hususiyle mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi veya yeni bir kefaletname imza etmek, tecdidi tazammun etmez

Bununla beraber, bu hükmün aksine dair akdolunan mukaveleler muteberdir



II: Cari hesap


Madde 115 - Muhtelif kalemlerin bir hesabı cariye mücerret kaydedilmesiyle borç tecdit edilmiş olmaz

Şu kadarki hesap kesilipte diğer tarafçada kabul edilmiş olduğu takdirde, borç tecdit edilmiş olur

Eğer kalemlerden biri mukabilinde teminat varsa hesap kesilip tasdik edilmiş olsa bile hilafı şart edilmedikçe bu teminata halel gelmez



(C) ALACAKLI VE BORÇLU SIFATLARININ BİRLEŞMESİ

Madde 116 - Alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının bir şahısta içtimaiyle borç sakıt olur

Bu içtimaın zevaliyle borç avdet eder

Gayrimenkul rehni ile kıymetli evrak hakkındaki hususi hükümler bakidir



(D) İFANIN MÜMKÜN OLMAMASI

Madde 117 - Borçluya isnat olunamıyan haller münasebetiyle borcun ifası mümkün olmazsa, borç sakıt olur

Karşılıklı taahhütleri havi akitlerde bu suretle beri olan borçlu haksız iktisaplara müteallik hükümlere tevfikan almış olduğu şeyleri iadeye mecbur ve kendisine henüz tediye edilmemiş bulunan şeyi istemek hakkından mahrum olur Kanun veya akit ile, borcun ifasından evvel bile vukua gelen zararın, alacaklıya tahmil edilmiş olduğu haller bundan müstesnadır

(E) TAKAS

I: Şartları




1 - Umumiyet itibariyle


Madde 118 - İki şahıs karşılıklı bir miktar meblağı veya yekdiğerine mümasil başka malları birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki taraftan her biri borcunu alacağı ile takas edebilir

Alacaklardan biri, münazaalı olsa bile takas dermeyan olunabilir

Müruru zamana uğramış bir alacak, takas dermeyan edebileceği zamanda müruru zaman ile sakıt olmuş değil ise onun da takası dermeyan olunabilir



2 - Kefalet halinde

Madde 119 - Asıl borçlunun takası dermeyan etmeğe hakkı oldukça, kefili alacaklıya tediyede bulunmaktan imtina edebilir



3 - Üçüncü şahıs lehine taahhüt halinde

Madde 120 - Bir üçüncü şahıs lehine taahütte bulunan kimse borcunu, diğer akidin kendisine borçlu olduğu şey ile takas edemez



4 - Borçlunun iflası halinde


Madde 121 - Borçlunun iflası halinde alacaklılar, muaccel olmasa bile alacaklarının müflisin kendilerinde olan alacağı ile takas edebilirler



II: Hükümleri


Madde 122 - Takas, ancak borçlunun takası dermeyan etmek kastini alacaklıya bildirmesiyle vaki olur

Bu takdirde iki borç takas edilebilecekleri andan itibaren en az olan borcun miktarı nispetinde sakıt olmuş addolunur

Hesabı cari meselesinde ticarete müteallik hususi taamüller bakidir



III: Takası kabil olmıyan alacaklar

Madde 123 - Aşağıdaki alacaklar, alacaklıların arzusu hilafında takas ile ıskat edilemez

1 - Tevdi edilmiş veya haksız olarak alınmış veya hile ile alıkonulmuş bulunan bir şeyin iadesine veya bedeline taallük eden mutalebeler

2 - Nafaka ve iş ücreti gibi borçlunun ve ailesinin iaşesi için mutlak surette zaruri olup hususi mahiyeti itibariyle fiilen alacaklının eline verilmesi icap eden alacaklar

3 - Devlet ve vilayet ve köyler lehine olarak hukuku ammeden neşet eden alacaklar



IV: Takastan feragat

Madde 124 - Borçlu, iptidaen takastan feragat edebilir


(F) MÜRURU ZAMAN


I: Müddetler




1 - On senelik müruru zaman

Madde 125 - Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir



2 - Beş senelik müruru zaman

Madde 126 - Aşağıdaki alacak veya davalar hakkında beş senelik müruru zaman cari olur;

1 - Alelümum kiralar ile resülmal faizleri ve muayyen zamanlarda tediyesi meşrut aidat hakkındaki davalar

2 - Erzak bedeli ve nafaka ve otel ve lokanta masraflarına müteallik davalar

3 - (DEĞİŞİK BENT RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41) Sanatkarların veya esnafın emeklerinin karşılığı, perakendecilerin sattıkları malların parası, noterlerin mesleki hizmetleri karşılığı, başkalarının maiyetinde çalışan veya müstahdemi olan kimselerin, hizmetçilerin, yevmiyecilerin ve işçilerin ücretleri hakkındaki davalar;

4 - (EKLENMİŞ BENT RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41) Ticari olsun olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri, murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar, vekalet akdinden, komüsyon aktinden, acentalık mukavelesinden, ticari tellallık ücreti davası hariç, tellallık akdinden doğan bütün davalar, mütaahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davalar



3 - Müruru zaman müddetlerin katiyeti

Madde 127 - Bu üçüncü bapta tayin olunan müruru zaman müddetleri, mukavele ile tadil olunamaz

4 - Müruru zamanın başlangıcı



a) Umumiyet itibariyle

Madde 128 - Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder



b) Muayyen zamanlarda verilen ivazlarda

Madde 129 - Kaydi hayat şartiyle irat ve muayyen zamanlarda tediye olunan sair şeylerin tesviyesini talep hususunda müruru zaman ilk tediye edilmemiş olarak kalan taksitin muacceliyet kesp ettiği günden başlar

Alacak hakkında müruru zaman vaki olunca mütedahil taksitler hakkında da müruru zaman vaki olmuş olur



5 - Müddetlerin hesabı

Madde 130 - Müddetlerin hesabında müruru zamanın başladığı gün nazarı itibare alınmaz ve müruru zaman ancak müddetin son günü kullanılmaksızın geçtiği surette vaki olmuş olur

Bununla beraber borçların ifası meselesinde müddetlerin hesabına müteallik kaideler burada da tatbik olunur



II: Fer iler hakkında müruru zaman

Madde 131 - Asıl alacak hakkında müruru zaman vaki olunca faiz ve sair fer i alacaklar hakkında da müruru zaman vaki olmuş olur



III: Müruru zamanın cereyanına mani olan ve müruru zamanı tatil eden sebepler

Madde 132 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman cereyan etmez ve cereyana başlamış ise inkıtaa uğrar;

1 - Velayet devam ettiği müddetçe çocukların baba ve analarına karşı olan alacakları hakkında

2 - Vesayet devam ettiği müddetçe vesayet altında bulunanların vasi veya Sulh Hakimi ve Mahkemei Asliye Hakimleri zimmetinde olan alacakları hakkında

3 - Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin, diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında

4 - Hizmet mukavelesinin devam ettiği müddetçe hizmetçilerin, istihdam edenlere karşı olan alacakları hakkında

5 - Borçlu alacak üzerinde intifa hakkını haiz olduğu müddetçe

6 - Alacağı, bir Türk mahkemesi huzurunda iddia etmek imkanı olmadığı müddetçe

Müruru zaman, tatil eden sebeplerin zail olduğu günün hitamından itibaren başlar veya tevakkuftan evvel başlamış olan cereyanına devam eder

IV: Müruru zamanın kat ı



1 - Katı sebepleri

Madde 133 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmiş olur;

1 - Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde

2 - Alacaklı dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde



2 - Borçlulara karşı kat ın neticeleri

Madde 134 - Müruru zaman, müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmıyan bir borcun müşterek borçlularından birine karşı katedilmiş olunca diğerlerine karşıda katedilmiş olur

Müruru zaman, asıl borçluya karşı katedilmiş olunca kefile karşıda katedilmiş olur

Müruru zaman, kefile karşı katedilmiş olunca asıl borçluya karşı katedilmiş olmaz

3 - Yeni müddetin mebdei



a) İkrar ve hüküm halinde

Madde 135 - Müruru zaman katedilmiş olunca katıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeğe başlar

Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir



b) Alacaklının fiili halinde

Madde 136 - Bir dava veya defi ile katedilmiş olan müruru zaman, dava devam ettiği müddetçe iki tarafın muhakemeye müteallik her muamelesinden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden cereyana başlar

Katı, icrai takibattan neşet etmiş ise müruru zaman takibe müteallik her muameleden itibaren yeniden cereyana başlar

Katı, bir iflasa müdahaleden neşet etmiş ise müruru zaman, iflasa müteallik hükümlere göre alacağı yeniden talep etmek mümkün olduğu zamandan itibaren yeniden cereyana başlar



V: Davanın reddi halinde munzam müddet

Madde 137 - Dava veya defi, vazıyed eden hakimin salahiyeti olmaması veya tamiri kabil ve şekle müteallik bir noksan veya vaktinden evvel ikame edilmiş olması sebebi ile reddolunmuş olupta arada müruru zaman müddeti hitam bulmuş ise alacaklı hakkını talep etmek için altmış günlük munzam bir müddeten istifade eder



VI: Menkul rehni ile temin edilmiş alacak halinde

Madde 138 - Alacağın bir menkul rehni ile temin edilmiş bulunması, bu alacak hakkında müruru zaman cereyanına mani olmaz Fakat alacaklı rehinden hakkını istifa etmek salahiyetini muhafaza eder



VII: Müruru zamandan feragat

Madde 139 - İptidaen müruru zamandan feragat batıldır

Müteselsil borçlulardan biri tarafından vukubulan feragat, diğerlerine karşı dermeyan olunamaz

Feragat, taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlularından biri tarafından sadır olduğu takdirdede hüküm böyledir Asıl borçlu tarafından vukubulan feragat, kezalik kefile karşı dermeyan olunamaz



VIII: Müruru zamanın dermeyanı lüzumu

Madde 140 - Müruru zaman dermeyan edilmediği surette hakim, müruru zamanı kendiliğinden nazara alamaz

DÖRDÜNCÜ BAP: Borçların nevileri

BİRİNCİ FASIL: Müteselsil borçlar


(A) BORÇLULAR ARASINDA TESELSÜL




I: Şartları

Madde 141 - Alacaklıya karşı, her biri borcun mecmuundan mesul olmağı iltizam ettiklerini beyan eden müteaddit borçlular arasında teselsül vardır

Böyle bir beyanın fikdanı halinde teselsül ancak kanunun tayın ettiği hallerde olur

II: Alacaklı ve borçlu arasındaki münasebet

1 - Hükümleri



a) Müşterek borçluların mesuliyeti

Madde 142 - Alacaklı müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir

Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam eder



b) Müşterek borçlulara ait defiler

Madde 143 - Müteselsil borçlulardan biri alacaklıya karşı onunla kendi arasındaki şahsi münasebetlerden veya müteselsil borcun sebep veya mevzuundan tevellüt etmiş olanlardan maada bir şey dermeyan edemez ve bütün borçlular arasında müşterek olan defileri dermeyan etmediği halde onlara karşı mesul olur



c) Müşterek borçlulardan birinin şahsi fiili

Madde 144 - Hilafına mukavele olmadıkça müteselsil borçlulardan biri kendi fiili ile diğer borçluların vaziyetlerini ağırlaştıramaz



2 - Müteselsil borcun sukutu

Madde 145 - Tediyesi ile veya yaptığı takas ile borcun tamamını veya bir kısmını iskat etmiş olan müteselsil borçlulardan biri, sakıt olan borç nispetinde, diğer borçluları halas etmiş olur

Eğer müteselsil borçlulardan biri borç tediye olunmamış iken ondan tahallüs etmiş ise, diğer borçlular ancak halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği nispette bu beraetten istifade edebilirler

III: Müşterek borçlular arasındaki münasebetler



1 - Taksim

Madde 146 - Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almağa mecburdur Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir

Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen taksim olunur



2 - Halefiyet

Madde 147 - Rücu hakkından istifade eden müteselsil borçlulardan her biri, tediye ettiği miktar nispetinde alacaklının haklarına halef olur

Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini iyileştirdiği takdirde bu fiilinin neticelerini şahsan tahammül eder



(B) ALACAKLILARIN ARASINDA TESELSÜL

Madde 148 - Borcun tamamını tediyesini istemek hakkını her birine bahşettiğini borçlu beyan ettiği hallerde, müteaddit alacaklılar arasında teselsül mevcut olacağı gibi kanunun tayin ettiği maddelerde dahi bu nevi teselsül bulunur

Müteselsil alacaklılardan birine vakı tediye ile borçlu bütün alacaklılara karşı beri olur

Alacaklılardan birinin icraya veya mahkemeye müracaatından haberdar edilmedikçe borçlu onlardan dilediğine tediyede muhayyerdir

İKİNCİ FASIL: Şarta bağlı borçlar

(A) TALİKİ ŞART




I: Umumiyet itibariyle


Madde 149 - Bir akdin mevzuunu teşkil eden borcun mevcudiyeti, meşkuk bir hadisenin tahakkukuna talik edilmiş ise o akit şarta bağlı akit olur

İki taraf hilafını kast etmedikleri halde şarta bağlı akit, ancak şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade eder



II: Şartın bağlı olduğu sıradaki vaziyet

Madde 150 - Şart tahakkuk edinceye kadar borçlu, borcun layıkı veçhile edasına mani olacak her nevi tasarruftan içtinap etmekle mükelleftir

Şarta bağlı hakkı tehlikeye düçar edilen alacaklı, alacağı mutlak olan alacaklıların haklarını muhafaza için yapmağa salahiyettar oldukları tedbirleri ittihaz edebilir

Şartın tahakkukundan evvel yapılan temliki her tasarruf, şartın hükümlerini ihlal ettiği nispette batıl olur



III: Fasıla esnasında tahakkuk eden menfaatler

Madde 151 - Şartın tahakkukundan evvel taahhüt olunan şey kendisine teslim olunan alacaklı, şartın tahakkuku halinde, fasıla esnasında o şeyden elde ettiği menfaatlerede malik olur

Şart tahakkuk etmezse alacaklı elde ettiği menfaatleri red ile mükelleftir



(B) İNFİSAHİ ŞARTLAR

Madde 152 - İnfisahı, meşkuk bir hadisenin tahakkukuna talik edilen akit, şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade etmez

Kaideten, infisah makabline şamil olmaz

(C) MÜŞTEREK HÜKÜMLER

I: Şartın tahakkuku

(B) İNFİSAHİ ŞARTLAR

Madde 153 - Eğer şart, iki taraftan birinin bizzat yapması lazım olmayan bir şeyin icrasından ibaret ise, o tarafın vefatı halinde mirasçısı onun yerine kaim olabilir



II: Hileli mümanaat

Madde 154 - Şartın tahakkukuna iki taraftan biri hüsnü niyet kaidelerine muhalif bir hareketle mani olursa, o şart tahakkuk etmiş addolunur



III: Memnu şartlar

Madde 155 - Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir bir fiil veya ihmal, şart olarak tayin edilmiş olduğu takdirde bu şarta bağlı olan borç hükümsüz olur

ÜÇÜNCÜ FASIL: Pey akçesi, zamanı rücu, ücret tevkifi ve cezai şart



(A) PEY AKÇESİ VE ZAMANI RÜCU

Madde 156 - Bir kimse pey akçesi verdiği takdirde, bunu zamanı rücu olarak değil; belki akdin inikadına delil olmak üzere vermiş addolunur

Hilafına mahalli adet veya mukavele olmadıkça, pey akçesini alan, matlubuna mahsup etmiyerek onu muhafaza eder

Zamanı rücu şart edildiği halde, akitlerden her biri akitten rücu salahiyetini haiz addolunur Pey akçesi vermiş olan rücu ederse, verdiğini terk eder ve pey akçesini almış olan rücu ederse, aldığının iki mislini iade eder



(B) ÜCRET TEVKİFİ


Madde 157 - Hizmet akdinde mukavele mucibince ücretin bir kısmı tevkif edildiği halde, hilafına şart veya adet bulunmadıkça tevkif olunan ücret cezai şart olarak değil belki istihdam eden kimsenin zararına karşılık olmak üzere tutulmuş addolunur

Bu tevkif, ancak amele ücretinin tazminat ile mahsubu caiz olduğu nispette muteber olur

(C) CEZAİ ŞART


I: Alacaklının hakları



1 - İcra ile eda arasındaki münasebet

Madde 158 - Akdin icra edilmemesi veya natamam olarak icrası halinde tediye edilmek üzere cezai şart kabul edilmiş ise, hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı ancak ya akdin icrasını veya cezanın tediyesini isteyebilir

Akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmiş ise, alacaklı hem akdin icrasını hem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir Meğer ki alacaklı bu hakkından sarahaten feragat etmiş veya kayıt dermeyan etmeksizin edayı kabul eylemiş olsun

Borçlunun, cezai şartı tediye ile akitten rücu etmek hakkını ispat edebilmek salahiyeti mahfuzdur



2 - Ceza ile zarar arasındaki münasebet

Madde 159 - Alacaklı zarara düçar olmasa bile ceza lazım olur

Şart olunan ceza miktarından fazla zarara düçar olan alacaklı, borçlunun bir kusuru olduğunu ispat etmedikçe fazlasını isteyemez



3 - Fesih halinde alacaklının kısmen vukubulan tediyeye müteallik hakları

Madde 160 - Cezai şarta müteallik hükümler, kısmen vakı olan tediyenin fesih halinde alacaklıya kalması şartını mutazammın olan mukaveleyede, tatbik olunur

Taksitle satışa dair olan hükümler bakidir



II: Cezanın butlanı ve tenkisi

Madde 161 - Akitler, cezanın miktarını tayinde serbesttirler


Ceza, kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir bir borcu teyit için şart edilmiş veya hilafına mukavele olmadığı halde borcun ifası borçlunun mesuliyetini icap etmeyen bir hal sebebiyle gayri mümkün olmuş ise, şart olunan cezanın tediyesi talep edilemez

Hakim, fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu

Eski 09-27-2010   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu



BEŞİNCİ BAP: Alacağın temliki ve borcun nakli

(A) ALACAĞIN TEMLİKİ

I: Şartları


1 - Rızai temlik




a) Cevazi


Madde 162 - Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir

Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile, alacağını temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez



b) Akdin şekli

Madde 163 - Tahriri şekilde yapılmış olmadıkça alacağın temliki muteber olmaz

Bir alacağın temlikini vadetmek, hususi şekle tabi değildir



2 - Kanuni veya kazai temlik

Madde 164 - Alacağın temliki kanun veya mahkeme kararı mucibince vukubulduğu halde bir güna merasime tabi olmaksızın ve evvelki alacaklı tarafından rıza izhar edilmesine bile ihtiyaç bulunmaksızın üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebilir

II: Temlikin hükümleri

1 - Borçlunun vaziyeti



a) Hüsnüniyetle yapılan tediye


Madde 165 - Temlik veya temellük eden tarafından alacağın temlik olunduğu kendisine bildirilmezden mukaddem evvelki alacaklıya ve mütevali temlikler vaki olmuş ise alacağı temellük edenlerden tercihi lazım gelen biri var iken diğerine hüsnü niyetle tediyede bulunan borçlu, beri olur



b) Tediyeden imtina ve tevdi

Madde 166 - Aidiyeti münazaalı bulunan bir alacağın borçlusu tediyeden imtina edebilir ve alacağı mahkemeye tevdi ile borçtan beri olur

Borçlu, alacağın münazaalı olduğunu bildiği halde tediyede bulunursa, tehlike ve hasarı kendisine ait olur

İki alacaklı arasındaki dava henüz görülmekte ve borç muaccel ise her biri borçluyu, borcu olan meblağı tevdie icbar edebilir



c) Borçluya ait defiler


Madde 167 - Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir

Borçlunun matlubu temlik eden zimmetinde temlike vakıf olduğu zaman müeccel bir alacağı var idise bu alacağın temlik edilen matluptan sonra muacceliyet iktisap etmiş olmaması şartiyle borç ile takas edilmesini talep edebilir



2 - Fer i hakların ve senetlerin ve esbabı sübutiyenin devri

Madde 168 - Alacağın temlikinde, temlik eden kimsenin şahsına has olanlardan maada rüçhan hakları ve diğer müteferri haklar dahil olur

Temlik eden kimse, temellük edene alacak senedini teslim ve mevcut esbabı sübutiyeyi ve haklarının izhar için lüzumlu olan malümatı ita ile mükelleftir

Gecikmiş faizler, asıl alacak ile birlikte temlik edilmiş addolunur

3 - Zaman



a) Umumiyet itibariyle

Madde 169 - Alacağın temliki ıvaz mukabilinde icra edilmiş ise temlik eden kimse alacağın temlik zamanında mevcudiyetini zamındır

Ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinden mesul değildir

Temlik meccanen vaki olmuş ise temellük eden kimse alacağın mevcudiyetini dahi zamin olmaz



b) Tediye makamına yapılan temlik

Madde 170 - Tediye makamına kaim olmak üzere bir alacak temlik edilipte ne miktar tenzil edileceği tayin edilmemiş ise temellük eden kimse ancak borçludan bilfiil tahsil ettiği yahut lazım olan ikdamı sarf eylediği halde tahsil etmiş olduğu miktarı kendi alacağına mahsup etmekle mükelleftir



c) Zamanın şümulü


Madde 171 - Temlik eden zaman ile mükellef ise; temellük edene karşı ancak resülmal ve faiz olarak almış olduğu miktar nispetinde mesuldür Bundan başka temlikin mucip olduğu ve alacaklının borçluya karşı semeresiz takibi dolayısiyle ihtiyar ettiği masraflarıda zamin olur

Temlik, kanun icabı vakı olmuş ise evvelki alacaklı, ne alacağın mevcudiyetine ne de borçlunun eda kabiliyetine kefildir



III: Hususi kaidelerin mahfuziyeti


Madde 172 - Bazı hakların temlikine mahsus olarak kanunen muayyen olan hükümler bakidir

(B) BORCUN NAKLİ



I: Borçlu ve borcun nakli müteahhidi


Madde 173 - Bir borçluya karşı yapılan, borcun nakli taahhüdü, müteahhidi ya borcu tediye etmek yahut alacaklının rızasını istihsal ederek borcu üzerine almak suretiyle borçlunun beraetini tahsile mecbur eder

Borçlu, borcun nakli müteahhidine karşı borcun nakli akdinden mütevellit borçlarını ifa etmedikçe, müteahhit aleyhine taahhüdünü ifa için dava ikame edemez

Borçtan beraet etmemiş olan evvelki borçlu, borcun nakli müteahhidinden teminat isteyebilir

II: Nakil müteahhidi ile borçlu arasındaki akit



1 - İcap ve kabul

Madde 174 - Evvelki borçlunun yerine yenisinin kaim olması ve borçtan beraeti borcun nakli müteahhidi ile alacaklı arasında yapılacak akit ile vukubulur

Bu akdin icap edildiği, borcun nakli müteahhidi veya onun müsaadesiyle evvelki borçlu tarafından borcun nakli mukavelesinin alacaklıya bildirilmesinden istidlal olunabilir

Alacaklının rızası ya sarih olur veya halin icabından anlaşılır Alacaklı ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin borcun nakli müteahhidinin tediyesini kabul eder veya bunun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer her hangi bir muameleye razı olursa borcun naklini kabul etmiş addolunur



2 - İptal olunan icap

Madde 175 - İcap, alacaklı tarafından her zaman kabul edilebilir Şu kadarki borcun nakli müteahhidi veya borçlu kabul için bir mehil tayin edebilir ve bu mehlin inkızasına kadar alacaklı sükut ederse icap, reddolunmuş addedilir

Borcun nakli hakkında vukubulan icabın kabulünden evvel yeni bir borcun nakli mukavelesi yapılır ve borcun naklinin yeni müteahhidi alacaklıya icapta bulunursa, birinci icabı yapan beri olur

III: Borçlunun değişmesinin hükmü



1 - Borcun ferileri


Madde 176 - Borçlu değişmiş olsa bile borçlunun şahsına hasolanlardan maada müteferri haklar, baki olur

Bununla beraber borcu temin için bir rehin tesis etmiş olan üçüncü şahsın ve kefilin mesuliyetleri ancak borcun nakline razı oldukları halde devam eder



2 - İstisnalar

Madde 177 - Nakledilen borca müteferri hakları dermeyan etmek hakkı, borçludan yenisine geçer

Yeni borçlu alacaklı ile yapılan akitten hilafı anlaşılmadıkça evvelki borçlunun alacaklıya karşı dermeyan edebileceği şahsi defilerde bulunamaz

Yeni borçlu borcun naklini tevlit etmiş olan hadiseler dolayısiyle evvelki borçluya karşı dermeyan edebileceği defileri alacaklıya karşı kullanamaz



IV: Akdin iptali

Madde 178 - Borcun nakli mukavelesi iptal edildiği halde, hüsnü niyet sahibi üçüncü şahıslara ait olan haklar baki kalmak üzere evvelki borç, bütün ferileriyle birlikte avdet eder

Bundan başka akdin iptali ve ika olunan zarar kendisine isnat olunamıyacağını nakil müteahhidi ispat edemez ise, alacaklı, evvelce müesses teminatı zayi etmesi dolayısiyle veya diğer her hangi bir suretle düçar olduğu zararı nakil müteahhidine tazmin ettirebilir



V: Bir Mamelekin veya bir işletmenin devralınması

Madde 179 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar

Borçların bu suretle naklinin hükümleri, tek bir borcun nakli akdinden doğan hükümlerin aynıdır



VI: Bir işletmenin diğeriyle birleşmesi ve şeklini değiştirmesi

Madde 180 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
Bir işletme diğer bir işletme ile aktif veya pasiflerin karşılıklı olarak devralınması suretiyle birleştirilse, her iki işletmenin alacaklıları bir mamelekin devralınmasından doğan hakları haiz olup bütün alacaklarını yeni işletmeden alabilirler

Evvelce hakiki veya hükmi tek bir şahsa ait olup da kollektif veya komandit şirket haline konulan bir işletmenin borçları hakkında da aynı hüküm tatbik olunur



VII: Taksim halinde ve gayrimenkulün bey i halinde

Madde 181 - Miras taksimindeki ve rehin ile mukayyet gayrimenkullerin bey indeki borcun nakline mütedair hususi hükümler bakidir

İKİNCİ KISIM ;Aktin Muhtelif Nevileri

ALTINCI BAP: Beyi ve trampa


BİRİNCİ FASIL: Umumi hükümler




(A) İKİ TARAFIN HAK VE VAZİFELERİ

Madde 182 - Beyi bir akittirki onunla bayi, satılan malı müşterinin iltizam ettiği semen mukabilinde müşteriye teslim ve mülkiyeti ona nakleylemek borcunu tahammül eder

Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise bayi ile müşteri borçları aynı zamanda ifa etmekle mükelleftirler

Hale göre tayini mümkün olan semen, tesmiye edilmiş hükmündedir



(B) NEFİ VE HASAR

Madde 183 - Halin icabından veya hususi şartlardan mütevellit istisnaların maadasında, satılan şeyin nefi ve hasarı akdin in ikadı anından itibaren müşteriye intikal eder

Bununla beraber yalnız nevan tayin edilmiş olan mebiin ayırt edilmiş olması da lazımdır ve başka bir yere gönderilecek ise bayiın bu maksata mebi üzerinden yedini refetmiş bulunmasıda şarttır

Taliki şart ile yapılan akitlerde temlik edilen şeyin nefi ve hasarı ancak şartın tahakkuku anından itibaren iktisap edene geçer

İKİNCİ FASIL: Menkul bey i



(A) MEVZUU


Madde 184 - Menkul bey i, araziden veya gayrimenkul olmak üzere tapu siciline kaydedilen haklardan başka her türlü şeyin bey idir

Mahsul veya yıkılması matlup bir binanın enkazı veya taş ocağından çıkarılacak taşlar gibi bir gayrimenkulden ayrıldıktan sonra menkul olarak mülkiyeti nakledilecek mütemmim cüzlerin satılması da menkul bey idir

(B) BAYİİN BORÇLARI

I: Teslim




1 - Teslim masrafları

Madde 185 - Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise ölçmek ve tartmak gibi teslim masrafları bayie, senet yapmak ve mebii kabzetmek için yapılan masraflar müşteriye aittir



2 - Nakil masrafları


Madde 186 - Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, satılan şeyin teslim mahallinden başka bir yere nakli lazım geldiği zaman, nakil masrafları müşteriye aittir

Masrafsız teslim şart edilmiş ise bayi nakil masraflarını üzerine almış addolunur

Liman ve gümrük masrafı olmaksızın teslim mukavele edilmiş ise bayi ihracat, transit ve ithalat rüsumunu üzerine almış addolunur; fakat eşyanın müşteri tarafından kabzedildiği zamanda istifa edilen istihlak rüsumunu deruhde etmiş sayılmaz

3 - Bayiin temerrüdü



a) Ticari alım satımlar


Madde 187 - Ticari muamelelerde teslim için bir zaman tayin edilmiş olupta bayi temerrüt ederse müşterinin teslim talebinden vazgeçerek ademi ifa sebebi ile zarar ve ziyan isteyeceğini kabule cevaz vardır

Müşteri teslimini istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır



b) Tazmin borcu ve zararın nasıl hesap edileceği

Madde 188 - Borcu ifa etmeyen bayi, müşteriye bu yüzden terettüp eden zararı zamin olur

Ticari muamelesinde bayi, borcunu ifa etmezse müşteri mebiin semeni ile kendisine teslim edilmiyen şey yerine bir diğerini almak için hüsnü niyetle verdiği semen arasındaki farkı bayie tazmin ettirebilir

Mebi, borsaya kayıt ve kabul edilmiş olan veya cari fiatı bulunan mallardan ise müşteri yerine bir diğerini almağa muhtaç olmaksızın mebiin semeni ile teslim için muayyen olan günün fiatı arasındaki farkı zarar ve ziyan olmak üzere isteyebilir

II: Zapta karşı teminat



1 - Teminat borcu


Madde 189 - Bayi, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından bey in akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden müşteriye karşı mesul ve zamindır

Müşteri zabıt tehlikelerinden bey in in ikadı zamanında haberdar idiyse bayi, yalnız tahsisan iltizam ettiği kefalet hasebiyle mesul ve zamin olur

Bayi üçüncü şahsa ait olan hakkı bilerek gizlemiş ise, zaman ve mesuliyetini refi veya tahdit yolunda kararlaşmış olan şart batıldır

2 - Usulü muhakeme



a) Davayı ihbar


Madde 190 - Mebiin zaptı ile tehdit edilen müşteri, aleyhine ikame edilen davayı zamanla mükellef olan bayie ihbar ettiği zaman bayi halin icabına göre ve usulü muhakemeye tevfikan ya müşteri lehinde davaya müdahalede yahut müşteri makamına kaim olarak üçüncü şahsa karşı husumet ve müdafaada bulunmağa mecburdur

İhbar, müdahale ve müdafaaya müsait bir zamanda yapılmış ise müşterinin aleyhinde hasıl olan neticei hükmiye müşterinin hilesi veya ağır bir hatası eseri olduğu ispat edilmedikçe bayyiede sari olur

Davanın ihbar edilmemesi mesuliyeti bayie isnat edilemiyen hallerde bayi, kendisine zamanında haber verilmiş olması farz ve takdirinde ne derece daha müsait bir neticei hükmiye istihsal edilebileceğini ispat ederse mesuliyetten o derecede beri olur



b) Mahkeme kararı olmaksızın iade

Madde 191 - Müşteri, bayii vaktinde davadan haberdar ve kendi namına müdafaa ve husumette bulunmasını talep ve ihtar edipte dinletememiş ise; üçüncü şahsın mebi üzerindeki hakkını hüküm beklemeksizin hüsnü niyetle tanımış yahut istihkak müddeisiyle sulh akdetmiş olsa bile, bayie zaman terettüp eder

3 - Müşterinin hakları



a) Tamamen zabıt halinde


Madde 192 - Mebiin tamamen zaptolunması halinde beyi münfesih addolunur ve müşteri bayiden aşağıdaki taleplerde bulunabilir;

1 - Mebiden istihsal ettiği veya istihsalini ihmal ettiği semereler tenzil edilmek üzere tediye etmiş olduğu semenin faiziyle birlikte iadesini

2 - Mebii zapteden üçüncü şahıstan mutalebe edemiyeceği sarfiyatı

3 - Davayı bayie ihbar etmekle içtinap edilmesi mümkün olanlar müstesna olmak üzere bütün muhakeme masraflariyle muhakeme haricindeki masrafları

4 - Doğrudan doğruya mebiin zaptından mütevellit diğer zarar ve ziyanları

Bayi, hiç bir hatanın kendisine isnadı kabil olmadığını ispat etmedikçe müşteriye mebiin zaptı yüzünden terettüp eden diğer her türlü zararı da tazmin etmekle mükelleftir



b) Kısmen zabıt halinde

Madde 193 - Satılan şey kısmen zaptedildiği yahut bayiin kefil olduğu ayni bir mükellefiyetle takyit edilmiş bulunduğu halde müşteri bey in feshini talep edemeyip yalnız bu yüzden düçar olduğu zararın tazminini isteyebilir

Şu kadarki mebiin bu ayıbını bilmiş olsa onu satın almayacağı hal karinesiyle anlaşılıyorsa her halde feshi dava edebilir

Bu takdirde müşterinin bayie mebiin zaptedilmeyen kısmını o zamana kadar istihsal etmiş olduğu menfaatlerle birlikte iade etmesi lazım gelir

III: Mebiin ayıptan salim olmasını tekeffül

1 - Mevzuu




a) Umumiyet itibariyle


Madde 194 - Bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir

Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür



b) Hayvan alım satımında

Madde 195 - Hayvan alım satımında bayi tahriren kefalet etmedikçe yahut müşteriyi iğfal etmiş olmadıkça tekeffül etmiş addolunmaz



2 - Tekeffüle karşı

Madde 196 - Bayi, mebiin ayıbını müşteriden hile ile gizlemiş ise bey ide tekeffül hükmünü iskat veya tahdit eden her şart batıldır



3 - Müşterinin bildiği ayıplar

Madde 197 - Bayi, müşterinin bey i zamanında malumu olan ayıptan mesul olmadığı gibi mebii kafi derecede muayene etmekle fark etmiş olacağı ayıptan da ancak bunun mevcut olmadığını temin etmiş ise mesul olur

4 - Keşif ve muayene ve bayie ihbar




a) Umumiyet itibariyle

Madde 198 - Müşteri kabz ettiği mebiin halini örf ve adete göre imkan hasıl olur olmaz muayene etmek borcu ile mükellef olup mebi de bayiin tekeffül altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal bayie ihbar etmesi lazım gelir

Bunu ihmal ettiği halde mebii kabul etmiş sayılır Meğerki mebide adi bir muayene ile meydana çıkarılamıyacak bir ayıp bulunsun

Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal bayie ihbar edilmelidir Aksi takdirde, mebi bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur



b) Hayvan alım satımında


Madde 199 - Hayvan alım satımında kefalet müddeti tahirren tayin edilmemiş olupta kefalet hayvanın bir vasfına müteallik değil ise mebide keşfedilen ayıptan bayiin mesuliyeti, teslim vaki olduğu veya müşterinin kabızda temerrüdü tahakkuk ettiği günden itibaren dokuz gün içinde bayie ihbar edilmekle beraber hayvanın ehli vukuf marifetiyle muayenesinin icrası yine bu müddet zarfında merciinden talep olunmasına mütevakkıftır

Hakim, ehli vukuf raporunu serbestçe takdir eder



5 - Bayiin hilesine müterettip hükümler

Madde 200 - Müşteriyi iğfal etmiş olan bayi, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek mesuliyetten kurtulamaz



6 - Başka mahalden vaki olan beyi

Madde 201 - Başka bir mahalden gönderilen mebiin ayıplı olduğunu iddia eden müşteri, bulunduğu yerde bayiin mümessili yok ise mebiin muhafazası için lazım gelen tedbirleri muvakkaten ittihaz etmekle mükelleftir Müşteri, ayıplı olduğunu iddia ettiği mebii muhafaza için icabeden tedbirleri yapmaksızın bayie gönderemez

Müşteri, vakit kaybetmeksizin mebiin halini usulen tasdik ettirmekle mükelleftir Aksi halde, iddia olunan ayıbın mebi kendisine vasıl olduğunu zaman mevcut bulunduğunu ispat etmeğe mecbur olur

Mebiin az zamanda bozulmak korkusu varsa müşterinin onu bulduğu yerde mercii marifetiyle sattırmağa salahiyeti ve hatta bayiin menfaati böyle iktiza ediyorsa mecburiyeti vardır Müşteri, her halde bayii mümkün olan süratle keyfiyetten haberdar etmekle mükellef ve etmediği takdirde zarar ve ziyan davasına maruzdur

7 - Tekeffüle müstenit dava



a) Bey in feshi yahut semenin tenzili


Madde 202 - Bayiin tekeffülü altındaki mebiin ayıbı anlaşıldığı zaman müşteri muhayyerdir Dilerse mebii redde hazır olduğunu beyanla bey in fesh edilmesini, dilerse mebii alıkoyup kıymetinin noksanı mukabilinde semenin tenzil olunmasını dava eder

Hakim, müşterinin mebii ret davası üzerine hal icabı bey in feshini muhik göstermiyorsa semenin tenzili ile iktifa edebilir

Kıymetinin noksanı mebiin semenine müsavi ise müşteri ancak bey in feshini talep edebilir



b) Mebiin tebdili

Madde 203 - Mebi, miktarı muayyen misli şeylerden ise müşteri dilerse fesih veya semenin tenzilinden hiç birini talep etmeyip mebiin ayıptan ari mislile değiştirilmesini dava edebilir

Mebi, başka bir yerden gönderilmiyorsa bayiin de müşteriye derhal ayıptan ari mislini teslim ve müşterinin düçar olduğu zararı tamamen tazmin ederek aleyhine ikame edilecek davadan kurtulmağa salahiyeti vardır



c) Mebiin zıyaı halinde bey in feshi

Madde 204 - Mebiin ayıp sebebi ile yahut kazaen telef ve ziyaa veya hasara uğraması, ayıptan dolayı feshi davaya mani olmaz Bu takdirde müşterinin red ile mükellef olduğu şey mebiden elinde kalandır

Mebi müşterinin taksiri yüzünden telef olmuş yahut müşteri onu başkasına temlik veya şeklini tağyir etmiş ise ancak kıymet noksanına mukabil semenin tenzilini dava edebilir

8 - Feshin hükümleri



a) Umumiyet itibariyle


Madde 205 - Beyi fesh edilince müşteri bayie mebi ile beraber ondan istihsal ettiği menfaatleri iade etmekle mükelleftir

Bayiin müşteriye almış olduğu semeni faiziyle beraber iade ettikten başka mebiin tamamen zaptı halinde olduğu gibi muhakeme masrafiyle müşterinin mebia vaki olan masrafları ödemesi lazımdır Bayi bunlardan maada müşteriye ayıplı mal teslim etmesinden doğrudan doğruya tevellüt etmiş olan zararı da ayrıca tazmin etmeğe mecburdur

Bayi, kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe müşterinin diğer her türlü zararlarını tazmin etmeğe borçludur



b) Birden ziyade malın bey i halinde fesih

Madde 206 - Birden ziyade şey veya parça birlikte satılmış olupta bunlardan bazısı ayıplı çıktığı halde fesih, ancak, ayıplı çıkanlar hakkında dava olunabilir

Şu kadarki ayıplı kısmın diğerinden tefriki müşteriye veya bayie ehemmiyetli bir zarar husule gelmeksizin mümkün olmazsa, feshin bütün mebie teşmili zaruri olur

Mebiin aslı hakkında bey in feshi, ayrı semen beyan edilerek satılmış olsa bile ferilerinede şamil olur; amma feriler hakkındaki fesih mebiin aslına şamil olmaz



9 - Müruru zaman

Madde 207 - Bayi daha uzun müddet için kefalet etmemiş ise, mebii ayıba karşı tekeffülden mütevellit her türlü dava, mebideki ayıp daha sonra meydana çıksa bile müşteriye teslim vukuundan itibaren bir sene geçmekle sakıt olur

Fakat müşterinin, bayi tarafından aleyhine ikame edilen davaya karşı mebiin tesliminden itibaren bir sene geçmeksizin ihbar ettiği ayıptan dolayı defi hakkı sene geçmekle sakıt olmayıp devam eder

Bayi müşteriyi iğfal etmiş ise bu bir senelik müruru zamandan istifade edemez

(C) MÜŞTERİNİN BORÇLARI



I: Semenin edası ve mebiin kabzı


Madde 208 - Müşteri bey i aktinde mukarrer olan surete tevfikan semeni eda ve kendisine mukarrer olan şartlar dairesinde arzedilen mebii kabz etmekle mükelleftir

Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, kabzın derhal vukuu lazımdır



II: Semenin tayini

Madde 209 - Müşteri kat i sipariş yapmış fakat semeni tayin etmemiş ise beyi siparişin yapıldığı gün ve mahalde cari fiat üzerinden aktedilmiş sayılır

Semen, mebiin veznine göre hesap ediliyorsa darası tenzil olunur

Ticarette bazı emtianın semenin gayri safi vezin üzerinden yahut muayyen bir miktar veya yüzde şu kadar tenzil edilerek hesap edilmesi yolundaki hususi taamuller mahfuzdur



III: Semene istihkak ve semenin faizi

Madde 210 - Hilafına mukavele mevcut değil ise mebi müşterinin yedine girince bayi semene müstehak olur

Adet bu yolda ise yahut müşteri mebiden semene veya diğer türlü hasılat istifa imkanını elde etmiş ise mebiin semeni mücerret vadeye nazaran müşteri tarafından vukua gelen temerrüt üzerine müterettip hükümlerden başka hatta hiç bir ihtar dahi yapılmaksızın faize tabidir

IV: Müşterinin temerrüdü



1 - Bayiin fesih hakkı


Madde 211 - Mebi ancak semenin tediyesinden sonra veya tediyesi akabinde teslim edilmek lazım gelen hallerde müşteri tediyeden temerrüt ederse, bayi hiç bir merasime muhtaç olmaksızın bey i feshedebilir

Fakat bu hakkını kullanmak istiyorsa keyfiyetten müşteriyi derhal haberdar etmekle mükelleftir

Mebi, müşteriye teslim edilmiş ise bayi bu hakkı sarahaten muhafaza etmiş olmadıkça bey i feshedilip mebii istirdat edemez



2 - Zarar ve ziyan nasıl hesap edileceği

Madde 212 - Ticari muamelelerde bayi, mebiin semenini tediyeden temerrüt eden müşteriden, bu semenle mebii diğerine hüsnü niyetle sattığı semen arasındaki farktan ibaret olan zarar ve ziyanı istiyebilir

Mebi borsada mukayyet olan veya cari fiyatı bulunan emtiadan ise, bayi, bunu diğerine satmağa muhtaç olmaksızın mebiin semeni ile tediye için muayyen olan vade gününün fiyatı arasındaki farkı zarar ve ziyan olmak üzere müşteriden talebedebilir

ÜÇÜNCÜ FASIL: Gayrimenkul bey i



(A) AKDİN ŞEKLİ


Madde 213 - Gayrimenkul bey i muteber olmak için resmi senede raptedilmek şarttır Gayrimenkule dair beyi vadi ve bey i bilvefa ve istimlak mukavelesi resmi senede raptedilmedikçe muteber değildir Mukaveleden mütevellit şuf a hakkı için tahriri şekil kafidir



(B) ŞARTLA BEYİ VE MÜLKİYETİN MUHAFAZASI

Madde 214 - Bir gayrimenkulün şartla bey i halinde şart tahakkuk etmedikçe beyi, tapu siciline kaydedilmez

Mülkiyetin bayi uhdesinde mahfuziyetine dair olan şart dahi tescil olunmaz



(C) TEKEFFÜL


Madde 215 - Hilafına mukavele mevcut değil ise, satılan gayrimenkul beyi senedinde yazılı olan ölçü miktarını ihtiva etmediği takdirde; bayi, noksanını müşteriye tazmin etmekle mükelleftir Satılan gayrimenkul resmi bir mesahaya müsteniden sicilde yazılı olan ölçü miktarını ihtiva etmediği takdirde, bayi, tahsisen taahhüt altına girmemiş ise tazmin ile mükellef değildir

Bir binanın ayıplı olmasından mütevellit ve tekeffüle müstenit davalar mülkiyetin devrinden beş sene geçmekle sakıt olur



(D) MENFAAT VE MUHATARA

Madde 216 - Mebiin müşteri tarafından kabzedilmesi için mukavele ile bir müddet tayin edildiği halde onun nefi ve hasarının müşteriye intikal etmemesi asıldır



(E) MENKUL BEY İ HAKKINDAKİ HÜKÜMLERE MÜRACAAT

Madde 217 - Menkul bey ine müteallik hükümler, kıyas tarikiyle gayrimenkul bey ine de tatbik olunur

DÖRDÜNCÜ FASIL: Bey in bazı nevileri



(A) NUMUNE ÜZERİNE BEYİ


Madde 218 - Numune üzerine beyide numune kendisine tevdi edilen taraf, yedindeki numunenin kendisine teslim edilen numune olduğunu ispata mecbur olmayıp numunenin şekli değişse bile bu tagayyür muayenenin zaruri icabatından ise söz ile tasdik olunur; diğer tarafın her halde hilafını ispata hakkı vardır

Numune müşterinin velev kusuru olmaksızın yedinde bozulmuş veya zıyaa uğramış ise bayi mebiin numuneye muvafakatini ispat ile mükellef tutulmayıp, aksini iddia eden müşterinin, ispat etmesi lazımgelir

(B) TECRÜBE VE MUAYENE ŞARTİYLE BEYİ



I: Mahiyeti


Madde 219 - Tecrübe veya muayene şartiyle beyide, müşteri mebii kabul yahut reddetmekte serbesttir Mebi müşterinin yedine geçmiş olsa bile kabul edilinceye kadar bayiin mülkünde kalır



II: Bayiin nezdinde muayene

Madde 220 - Muayene bayiin nezdinde icra edilmek icabedip te müşteri mebi mukavelenin veya adetin tayin ettiği müddet içinde kabul etmediği halde bayi serbest olur

Böyle bir müddet tayin edilmemiş ise, bayi münasip bir müddet geçtikten sonra mebii kabul veya reddetmesini, müşteriye ihtar edebilir; derhal cevap verilmezse serbest olur



III: Müşteri nezdinde muayene

Madde 221 - Mebi muayene edilmeksizin müşteriye teslim edildiği takdirde, mukavelenin veya adetin tayin ettiği müddet içinde ve böyle bir müddet tayin etmiş değil ise bayiin ihtarı akabinde müşteri bey i kabul etmediğini beyan veya bayie reddetmezse, beyi tekemmül etmiş addolunur Müşterinin, semeni ihtirazi kayıt beyan etmeksizin tamamen veya kısmen tesviye veya mebii tecrübe için zaruri olan suretten başka bir surette tasarruf edilmesiyle de beyi tamam olmuş olur

(C) TAKSİTLE BEYİ



I: Bayiin muhayyerliği

Madde 222 - Menkul bir mal semeni taksitle tesviye edilmek şartiyle beyi ve teslim edilip te müşteri taksitlerden birini tediyeden temerrüt ettiği halde bayi o taksitin tediyesini talep edebileceği gibi kendisi için bu hakkı muhafaza etmiş ise mebiin mülkiyetini iddia veya bey i feshedebilir



II: Bayiin diğer hakları

Madde 223 - Mebiin mülkiyetini iddia eden bayi hakkında mülkiyeti muhafaza şartına müteallik olan hükümler tatbik olunur

Bayi bey i feshettiği halde bayi ve müşterinin her biri, diğerinden aldığı şeyi iade ile mükelleftir Bayi her halde münasip bir icar bedeli talep edebileceği gibi mebi bozulmuş ise tazminat dahi istiyebilir

Müşteriye bundan ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır



III: Muacceliyet şartları

Madde 224 - Taksitlerden birinin tediye edilmemesi halinde semenin mecmuunun muacceliyet kesbetmesi şart edilmiş ise bayiin bu şarttan istifade edebilmesi müşterinin iki mütevali taksiti vermekten temerrüt etmesine ve bu iki taksit mecmuunun semenin en aşağı onda birini teşkil eylemesine mütevakkıftır

(D) MÜZAYEDE



I: Bey in inikadı

Madde 225 - Cebri müzayedelerde beyi, müzayede memurunun ihalesiyle münakit olur

Herkesin iştirak edebildiği ihtiyari ve aleni müzayedelerde beyi, bayiin ihalesiyle münakit olur Bayi buna muhalif bir arzu beyan etmemiş ise, müzayedeyi idare eden kimsenin, müzayede edilen malı en çok verene ihale etmeğe hakkı vardır



II: Müzayedenin butlanı


Madde 226 - Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir tertibatla müzayedeye fesat karıştırılmış ise her alakadar tarafından on gün zarfında itiraz edilebilir Bu itiraz cebri müzayedelerde icra ve iflas muamelelerine nezaret eden makamlara ve diğer hallerde mahkemeye arz olunur

III: Müzayedeye iştirak edenin ne zaman mülzem olacağı



1 - Umumiyet itibariyle

Madde 227 - Müzayedeye iştirak eden kimse, beyi için muayyen olan şartlar dairesinde, teklifiyle mülzem olur Hilafına bir şart mevcut değil ise pey sürenin mülzemiyeti kendisinden fazla veren zuhur etmesiyle yahut teklifinin müzayede hitamında mutat olan nidalar akibinde kabul olunmıyarak ihalenin icra edilmemesiyle zail olur



2 - Gayrimenkul müzayedesi

Madde 228 - Gayrimenkul müzayedesinde ihalenin veya ihalenin reddinin müzayede akebinde vukuu lazımdır Pey süren kimsenin müzayededen sonra mülzemiyetinin imtidadını mutazammın şart batıldır Şu kadarki bu hüküm cebri müzayedeler ile ihalenin resmi bir merci tarafından tasdika muhtaç olduğu hallerde tatbik olunmaz



IV: Tediyenin peşin olması lüzumu

Madde 229 - Hilafı, beyi de şart edilmemiş ise ihale bedelinin peşin tediyesi lazımdır İhale bedeli peşin veya beyi şartlarına tevfikan tesviye edilmezse bayi, bey i derhal feshedebilir



V: Tekeffül

Madde 230 - Müzayede şartnamesinde sarih bir taahhüdün bulunması veya müzayedeye iştirak edenlere karşı bir hile yapılmış olması halleri müstesna olmak üzere, cebri müzayedelerde tekeffüle mahal yoktur

Müzayede ile mal alan kimse o mala tapu siciline ve beyi şartlarına ve kanuna nazaran muayyen olan hali ve hakları ve mükellefiyetleri ile malik olur

İhtiyari ve aleni müzayedelerde bayi, adi beyide olduğu gibi mebii tekeffül ile mükelleftir Şu kadarki hilesinden mütevellit olandan maada tekeffüllerde usulü dairesinde ilan edilen beyi şartları zımnında, tahallüs edebilir



VI: Mülkiyetin intikali

Madde 231 - Müzayede ile menkul bir mal alan kimse onun mülkiyetini ihale anında iktisabeder Müzayededen alınan gayrimenkulün mülkiyeti ancak tapu siciline kaydedilmekle müşteriye intikal eder Müzayede memuru ihalesi beyi zabıtnamesinde gösterilen gayrimenkulün müşteri namına tescil edilmesini derhal tapu memuruna tebliğ eder

Cebri müzayedelerin cereyanı sırasındaki ihalelere müteallik hükümler bakidir

BEŞİNCİ FASIL: Trampa



(A) TRAMPA BEYİ HÜKÜMLERİNE TABİDİR


Madde 232 - Beyi hükümleri trampada da tatbik olunur Şöyleki trampa edenlerden her biri, itasını taahhüt ettiği şeye nazaran bayi ve kendisine verilmesi taahhüt olunan şeye göre müşteri hükmünde tutulur



(B) TEKEFFÜL

Madde 233 - Trampa suretiyle aldığı şey yedinden zaptolunan yahut onu ayıbından dolayı reddeden taraf, muhayyerdir; dilerse zarar ve ziyanı diğer tarafa tanzim ettirir, dilerse vermiş olduğu şeyi istirdat eder

YEDİNCİ BAP: Hibe




(A) MEVZUU

Madde 234 - Hibe, hayatta olan kimseler arasında bir tasarruftur ki onunla bir kimse, mukabilinde bir ivaz taahhüt edilmeksizin malının tamamını veya bir kısmını diğer bir kimseye temlik eder

Henüz iktisap edilmemiş olan bir haktan feragat yahut bir mirası reddetmek, hibe değildir Ahlaki bir vazifenin ifası da, hibe sayılmaz

(B) HİBEYE EHLİYET



I: Vahip hakkında

Madde 235 - Karı koca malının idaresi usulünden yahut mirasçılık hakkından neşet eden tahditler mahfuz kalmak üzere medeni haklarını kullanmak salahiyetine sahip olan herkes, hibe yapabilir Tasarrufa ehil olmayanın malı, ancak kanuni mümessillerinin mesuliyetleri kaydiyle ve vesayet hakkındaki hükümlere riayetle hibe olunabilir

Bir hibeyi takip eden sene içinde başlayan bir muhakeme neticesinde vahibin israfından dolayı hacrine hüküm olunursa, o hibe Sulh Mahkemesince iptal olunabilir



II: Hibeyi kabul eden hakkında


Madde 236 - Medeni haklarını kullanmak salahiyetinden mahrum olan kimse, temyiz kudretine malik ise hibeyi kabul ve bu sebeple mal iktisap edebilir

Fakat o kimsenin kanuni mümessili kendisini hibeyi kabulden meni veya hibe olunan şeyin iadesini emrederse hibe keenlemyekün veya merdut olur

(C) ŞEKLİ



I: Elden hibe


Madde 237 - Elden hibe, vahibin bir şeyi mevhubünlehe teslim etmesiyle vücut bulur

Gayrimenkulün veya gayrimenkul üzerindeki ayni hakların hibesi, ancak tapu siciline kaydedilmekle tamam olur

Bu tescil, ancak muteber bir hibe taahhüdüne istinaden yapılabilir



II: Hibe vaadi

Madde 238 - Hibe taahhüdünün muteber olması tahriri olmasına mütevakkıftır

Bir gayrimenkulün yahut gayrimenkul üzerindeki ayni bir hakkın hibesi taahhüdü, ancak resmi senetle yapılmış ise muteber olur

Hibe taahhüdü, tenfiz edilince elden yapılmış hibe gibi olur



III: Kabulün neticeleri

Madde 239 - Bir kimse, diğerine hibe ettiği malı; diğer mallardan bilfiil tefrik etmiş olsa bile, mevhubünlehin kabulüne kadar hibesinden rücu edebilir

(D) ŞARTLARI VE MÜKELLEFİYETLERİ




I: Umumiyet itibariyle

Madde 240 - Hibe, şartla yahut mükellefiyetle takyit olunabilir Tenfizi vahibin ölümüne bağlı hibede vasiyet hükmü cereyan eder



II: Şartın icrası

Madde 241 - Vahip, mukavele mucibince mevhubünleh tarafından kabul edilmiş olan mükellefiyetin icrasını talep edebilir

Ammenin menfaati için mevhubunlehe tahmil edilmiş olan mükellefiyetin icrasını talebetmek salahiyeti, vahibin vefatından sonra, ait olduğu mercie intikal eder

Hibe edilen şeyin kıymeti masrafını korumaz ve masraf fazlası kendisine tesviye edilmezse mevhubunlehin, mükellefiyeti icradan imtina etmeğe hakkı vardır



III: Rücu şartları

Madde 242 - Vahip, mevhubunlehin kendisinden evvel vefatı halinde hibe edilen şeyin mülküne rücu etmesini şart edebilir

Hibe edilen gayrimenkule veya bir gayrimenkul üzerindeki ayni hakka taalluk eden rücu şartı tapu siciline şerh verilebilir



(E) VAHİBİN MESULİYETİ

Madde 243 - Vahip, hileden veya ağır dikkatsizlikten maada hallerde, hibeden neşet eden zarardan mevhubunlehe karşı mesul olmayıp ancak hibe edilen şeyin veya alacağın tekeffülünü vadetmiş ise; bununla mükelleftir

(F) İPTAL




I: Hibe edilen malların istirdadı

Madde 244 - Vahip, aşağıdaki hallerden biri vukuunda elden yaptığı hibeden veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu ve mevhubunlehin elinde halen ne kalmış ise onun iadesini dava edebilir

1 - Mevhubunleh, vahibe yahut yakınlarından birine karşı ağır bir cürum irtikap ederse

2 - Mevhubunleh, vahide veya ailesi için kanunen mükellef olduğu vazifelere karşı ehemmiyetli bir suretle riayetsizlikte bulunmuş ise

3 - Mevhubunleh, hibeyi takyit eden mükellefiyeti haklı bir sebep olmaksızın icra etmezse



II: Hibe taahhüdünden rücu ve iptal


Madde 245 - Hibeyi taahhüt eden kimse, aşağıdaki hallerde taahhüdünden rücu ve tenfizinden imtina edebilir;

1 - Elden hibe edilen bir malın istirdadını talebe salahiyet veren sebeplerden biri varsa

2 - Hibeyi taahhüt ettikten sonra tenfizi müteahhit için fevkalade külfetli olacak derecede mali vaziyeti değişmiş ise

3 - Hibeyi taahhütten sonra yeni veya hissolunacak derecede külfetli aile vazifeleri tehaddüs etmiş ise

Hibeyi taahhüt eden kimse borcunu edadan aczi tevsik veya iflası ilan olunur ise, hibe taahhüdü iptal olunur



III: Müruru zaman ve dava hakkının mirasçılara intikali

Madde 246 - Vahibin, rücu sebebine vakıf olduğu günden itibaren bir sene içinde hibeden rücu etmeğe hakkı vardır

Vahip sene geçmeden vefat ederse dava hakkı, mirasçılarına intikal eder ve mirasçılar senenin hitamına kadar rücu davası ikame edebilirler

Mevhubunleh, haksız olarak tasavvur ve tasmim ile vahibi öldürür veya rücu hakkını kullanmaktan menederse, mirasçılar hibenin feshini dava edebilirler



IV: Vahibin vefatı


Madde 247 - Hilafına hüküm mevcut değil ise, muayyen zamanlarda bir şey verilmesini tazammun eden hibenin hükmü, vahibin vefatiyle nihayet bulur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu

Eski 09-27-2010   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu



SEKİZİNCİ BAP: İcar

BİRİNCİ FASIL: Adi icar




(A) TARİFİ

Madde 248 - Adi icar, bir akittirki mucir onunla, müstecire ücret mukabilinde bir şeyin kullanılmasını terk etmeği iltizam eder

(B) MUCİRİN VAZİFELERİ


I: Mecurun teslimi



1 - Kullanılmağa salih bir halde


Madde 249 - Mucir, mecuru akitten maksut olan kullanmağa salih bir halde müstecire teslim etmek ve icar müddeti zarfında bu halde bulundurmak ile mükelleftir

Mecur, akitten maksut olan kullanmak mümkün olmıyacak yahut intifa ehemmiyetli suretle azalacak bir halde teslim olunursa müstecir akdi feshe yahut ücretten münasip bir miktarın tenzilini istemeğe salahiyettardır

Eğer ayıp, müstecirin yahut kendisiyle birlikte yaşayan kimselerin yahut işçilerin sıhhati için ciddi bir tehlike teşkil etmekte ise; mucir, bu tehlikeye akdi yaparken vakıf olmuş veya fesih hakkından feragat etmiş olsa bile yine icarı feshedebilir



2 - Bilahara akde muhalif hal hudusü

Madde 250 - Mecur, icare müddeti zarfında müstecirin bir kusuru olmaksızın akitten maksut olan kullanılmak mümkün olmıyacak veya ehemmiyetli surette azalacak bir hale düştüğü takdirde, müstecir, ücretten mütenasip bir miktarın tenzilini talep edebileceği gibi; ayıp münasip bir müddet zarfında bertaraf edilmezse, akdi dahi feshedebilir

Mucir, kendisinin bir kusuru olmadığını ispat edemez ise tazminat ile mükellef olur



3 - Ayıp halinde muamele

Madde 251 - Mecur, icare müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu takdirde; müstecir, hakkına halel gelmemek şartiyle bu tamiratın icrasına müsaade etmeğe mecburdur

İntifa başladığı zaman mevcut yahut intifa esnasında hadis olupta külfeti kendine ait olmayan ve mucire yapılan ihbar üzerine münasip bir mehil zarfında bertaraf edilmiyen ufak tefek ayıpları, müstecir, mucir hesabına izale edebilir



4 - Kullanmanın mümkün olamaması


Madde 252 - Müstecir, kendi kusurundan yahut şahsında hadis olan mücbir bir sebebten dolayı mecuru kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde mucir, mecuru akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuş oldukça; müstecir, kiranın tamamını vermekle mükellef olur

Bu takdirde mucir, sarfıyattan tasarruf eylediği miktarı ve mecurun diğer suretle kullanılmasından elde ettiği menfaatleri kiraya mahsup etmeğe mecburdur

Mucip akdin icrasını tahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde, iki tarafın akdi feshetmek hakları mahfuzdur

II: Üçüncü şahsın iddasına karşı mesuliyet



1 - Teminat


Madde 253 - Üçüncü bir şahıs, mecur üzerinde müstecirin haklariyle telifi kabil olmayacak bir iddiade bulunduğu takdirde; mucir, müstecirin ihbarı üzerine muhasamayı deruhte ve müstecirin akit mucibince mecurdan intifaına halel gelmiş ise tazminat itasiyle mükellef olur



2 - Beyi ile icarın infisahı


Madde 254 - İcarın akdinden sonra, mecur, mucir tarafından ahara temlik yahut icraen takibat veya iflas tariki ile kendisinden nezedildiği takdirde; müstecir, mecurun ahiren maliki olan üçüncü şahıstan ancak kabulü şarti ile icarenin devamını ve mucirden akdi icra yahut tazminat ita etmesini isteyebilir

Bununla beraber icar edilen şey bir gayrimenkul olduğu takdirde, akit daha evvel feshe müsait olmadıkça kanunen ihbar caiz olan miada kadar üçüncü şahıs, icara riayet etmekle mükellef tutulur ve feshi ihbar etmediği takdirde akdi kabul etmiş addolunur

Ammenin menfaati için istimlake dair olan hususi hükümler mahfuzdur



3 - Tapu siciline şerh

Madde 255 - Bir gayrimenkulün icarında akdin tapu siciline şerh verilmesini iki taraf mukavele edebilirler

Bu şerh, sonraki maliklere müstecirin icar akdi dairesinde gayrimenkulden intifaına müsaade etmek mecburiyetini tahmil eder

(C) MÜSTECİRİN BORÇLARI



I: Borca muvafık surette tekayyüt


Madde 256 - Müstecir mecuru kullanırken tam bir ihtimam dairesinde hareket ve apartman icarında bina dahilinde oturanlara karşı icabeden vazifeleri ifa ile mükelleftir

Müstecir vukubulan ihtara rağmen bu mükellefiyete daimi surette muhalefet eder yahut açıktan açığa fena kullanarak mecura daimi bir zarar iras eylerse mucir tazminat ile birlikte icar akdinin hemen feshini talep edebilir

Mecurda, icrası mucire ait tamirata lüzum hasıl olduğu yahut üçüncü bir şahıs mecur üzerinde bir hak iddia ettiği takdirde; müstecir, keyfiyeti hemen mucire ihbar etmekle mükelleftir Aksi takdirde zarardan mesul olur



II: Kiranın tediyesi

Madde 257 - Müstecir kirayı akit ile yahut mahalli adet ile muayyen olan zamanda tediyeye mecburdur

Böyle muayyen bir zaman bulunmadığı takdirde, icar altı aylık yahut senelik ise her altı ayın mürurunda ve daha az bir müddet için ise beher ayın mürurundan sonra nihayet icar müddetinin hitamında verilmek lazımdır



(D) MÜKELLEFİYET VE VERGİLERİ VE TAMİRİ TAHAMMÜL


Madde 258 - Mecurun mükellefiyeti ve vergileri mucire aittir

Mecurun alelade kullanılması için muktazi tathir ve ıslah masrafı müstecire ve tamir mucire aittir Bu hususta mahalli adete bakılır



(E) MÜSTECİRİN MÜSTECİRİ

Madde 259 - Müstecir, mucire zarar verecek bir tebeddülü mucip olmamak şartiyle, mecuru tamamen yahut kısmen ahara icar yahut icarı bir üçüncü şahsa ferağ edebilir

İkinci müstecir, birinci müstecire müsaade edilenden başka bir tarzda kullandığı takdirde; birinci müstecir, bundan dolayı mucire karşı mesul olur

Mucir, ikinci müsteciri bu hususa riayet ettirmeğe selahiyettardır

(F) HİTAM



I: Müstecirin temerrüdü


Madde 260 - Müstecir icar müddetinin hitamından evvel muacceliyet kesp eden kiraları tediye etmemiş bulunursa, mucir altı ay veya daha fazla müddetli icarlarda otuz günlük ve daha az müddetli icarlarda altı günlük bir mehil tayin ederek birikmiş olan kira bu müddet zarfında verilmediği takdirde mehlin hitamında akdi feshedeceğini müstecire ihtar edebilir

Bu mehil, ihtarın müstecire tebliğ edildiği günden itibaren başlar Bu mehlin tenkisine yahut tediyeden teahhür halinde akdin hemen feshedilebileceğine dair yapılan mukaveleler batıldır



II: Müstecirin iflası

Madde 261 - Müstecir iflas eder ve birikmiş ve işliyecek kiralar için münasip bir müddet zarfında teminat da verilmezse mucir, icarı feshe salahiyettardır



III: Feshin ihbarı

Madde 262 - İcar için ne sarih ne de zımmi bir müddet tayin edilmemiş olursa, gerek müstecir gerek mucir, ihbar suretiyle akdi feshedebilir

Akitte, hilafına bir hüküm tayin edilmemiş ise, iki taraftan her biri aşağıdaki kaideler dairesinde feshi ihbar edebilir;

1 - Mefruş olmayan apartmanlar, yazıhane, tezgah, dükkan, mağaza, mahzen, samanlık, ahır, ve bu gibi mahaller ancak mahalli adetince muayyen en yakın vakit için ve böyle bir adetin fıkdanı halinde altı aylık bir müddetin hitamı için ve her iki halde üç ay evvel yapılması lazım gelen bir ihbar ile

2 - Mefruş apartmanlar yahut müstakil odalar yahut süknaya mahsus mefruşat ancak bir aylık müddetin hitamı için ve iki hafta evvel yapılması lazım gelen bir ihbar ile

3 - Diğer menkul şeyler her istenilen zaman için ve üç gün evvel yapılması lazım gelen bir ihbar ile



IV: Sükut ile tecdit

Madde 263 - İcar, muayyen bir müddetle akdedilip te bu müddetin hitamında mucirin malumatı ile ve muhalefeti olmaksızın mecurun kullanılmasına devam olunduğu yahut mukavelede fesih hakkında gösterilen ihbarı iki taraftan hiç biri yapmadığı takdirde, hilafına mukavele yok ise akit, gayri muayyen bir müddet için tecdit edilmiş sayılır

V: Fesih



1 - Mühim sebeplerden dolayı


Madde 264 - Muayyen bir müddetle aktedilen gayrimenkul icarında, mucip akdin icrasını tahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde; iki taraftan her biri, diğerine tam bir tazminat vermek ve kanuni mehillere riayet etmek şartiyle ve icar müddetinin hitamından evvel feshi ihbar edebilir

İcar bir sene veya daha uzun bir müddet için akdedilmiş ise, mucir veya müstecire verilecek tazminat altı aylık bedeli icardan az olamaz

Müstecir kendisine tazminat verilmedikçe mecuru terke icbar olunamaz



2 - Müstecirin ölümü


Madde 265 - Müstecirin vefatı halinde gerek mirasçıları gerek mucir, bir sene veya daha uzun müddetli icarlarda kanuni mehillere riayet şartiyle, en yakın vakit için tazminat vermeksizin akdin feshini ihbar edebilirler



VI: Mecurun iadesi

Madde 266 - Müstecir, mecuru ne halde tesellüm etmiş ise icarın hitamında o halde ve mahalli adete tevfikan geri vermekle mükelleftir

Müstecir, akit mucibince etmiş olduğu intifa sebebiyle husule gelen eskilik yahut değişiklikten mesul değildir

Müstecirin mecuru iyi bir halde tesellüm etmiş olduğu, asıldır

(G) MUCİRİN HAPİS HAKKI



I: Şümulü


Madde 267 - Bir gayrimenkulün muciri, nihayet geçmiş bir senelik ve cereyan etmekte olan altı aylık kiranın temini için mecurun tefrişatına ve tezyinatına ve ondan intifaı temine mahsus olup mecur dahilinde bulunan menkul eşya üzerinde hapis hakkını haizdir

Mucirin hapis hakkı, ikinci müstecirin birinci müstecire karşı borcu olan miktar nispetinde ikinci müstecir tarafından mecur dahiline getirilen eşyaya da şamildir

Müstecirin dayinleri tarafından haczedilmesi caiz olmayan eşya üzerinde mucirin, hapis hakkı yoktur



II: Üçüncü şahıslara ait eşyada

Madde 268 - Müstecire ait olmadığını, mucirin bildiği veya bilmesi iktiza ettiği eşya ile çalınmış veya zayi olmuş yahut başka suretle zilyedin elinden zaptolunmuş şeyler üzerindeki üçüncü şahsın hakları, mucirin hapis hakkına karşı dahi mahfuzdur

Mucir, müstecir tarafından getirilen eşyanın ona ait olmadığını icarin devamı esnasında öğrenip te en yakın vakit için akdin feshini ihbar etmez ise bu şeyler üzerindeki hapis hakkı sakıt olur



III: Nasıl dermeyan edileceği


Madde 269 - Müstecir mecurdan çıkmak yahut mecur dahilinde bulunan şeyleri alıp götürmek teşebbüsünde bulunduğu takdirde; mucir, hapis hakkına istinaden kiraların teminine muktazi miktarda eşyayı, Sulh Hakimi marifetiyle hapsedebilir

Bu eşya, gizlice yahut cebir ile nakledildikleri surette; götürüldükleri tarihten itibaren on gün içinde polis kuvveti ile yeniden mecure iade olunabilirler

İKİNCİ FASIL: Hasılat icarı



(A) TARİFİ

Madde 270 - Hasılat icarı, bir akittirki onunla mucir, müstecire ücret mukabilinde hasılat veren bir malın veya hakkın kullanılmasını ve semerelerinin iktitafını terk etmeği iltizam eder

Kira, ya nakit yahut devşirilecek semere veya hasılatın bir hissesi olabilir; ikinci surete, iştirakli icar denir

İştirakli icarda, mucirin semereler üzerindeki hakkı noktasından, mahalli adete riayet olunur



(B) DEFTER TESBİTİ


Madde 271 - İcarda alat, hayvan yahut zahirede dahil ise iki taraftan her biri diğerine bu eşyanın tamam ve imzalı bir defterini vermek ve bunların kıymetlerini müştereken takdir ve tesbit etmekle mükelleftir

(C) MUCİRİN BORÇLARI

I: Mecurun teslimi




1 - Kullanmağa salih halde teslim


Madde 272 - Mucir, birlikte icar edilmiş menkul şeyler varsa bunlar dahi dahil olduğu halde mecuru akitten maksut olan kullanmağa ve işletmeğe salih bir halde müstecire teslim ile mükelleftir

Bu borcun ifa edilmemesi halinde, adi icar hakkındaki hükümler tatbik olunur



2 - Esaslı tamirat

Madde 273 - Mucir, icar müddeti zarfında icrasına zaruret hasıl olan esaslı tamiratı müstecir tarafından ihbar edilir edilmez masrafı kendisine ait olmak üzere yapmağa mecburdur



3 - Kullanmanın mümkün olmaması halinde mesuliyet

Madde 274 - Müstecir, kendi kusurundan yahut şahsında hadis olan bir arızadan dolayı mecuru kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde; mucir mecuru akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuş oldukça müstecir, kiranın tamamını vermekle mükellef olur

Bu takdirde sarfiyattan tasarruf eylediği miktarı ve mecurun diğer suretle kullanılmasından elde ettiği menfaatleri kiraya mahsup etmeğe mecburdur

Mucip akdin icrasını tahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde her iki tarafın akdi feshetmek hakları mahfuzdur



II: Üçüncü şahısların iddialarına karşı teminat

Madde 275 - Üçüncü şahıs tarafından hak iddiası halinde mucirin mükellefiyeti hakkında, adi icara mütedair hükümler tatbik olunur



III: Mecurun başkasına temliki

Madde 276 - Mecur icarın akdinden sonra mucir tarafından başkasına temlik yahut icraen takip veya iflas tarikiyle kendisinden nezedildiği takdirde; müstecir, mecurun ahiren maliki olan üçüncü şahıstan ancak kabulü şartiyle icarenin devamını ve mucirden akdi icra yahut tazminat ita etmesini istiyebilir

Bununla beraber akit daha evvel feshe müsait olmadıkça üçüncü şahıs, feshi ihbar halinde kanunen muktazi altı aylık mehle riayet mecburiyetindedir; ihbar etmediği surette akdi kabul etmiş sayılır

Ammenin menfaati için istimlake dair olan hususi hükümler mahfuzdur



IV: Tapu siciline şerh

Madde 277 - Bir gayrimenkul hasılat icarı, adi icardaki esaslara göre aynı hükümleri haiz olmak üzere tapu siciline şerh verilebilir

(D) MÜSTECİRİN BORÇLARI

I: Borca muvafık surette tekayyüt




1 - İşletme

Madde 278 - Müstecir, mecuru tahsis olunduğu dairede iyi bir surette işletmeğe bilhassa hasilata kabiliyetli bir halde bulundurmağa mecburdur

Müstecir, mucirin muvafakati olmaksızın icar müddetinin hitamından sonra mecur üzerinde tesirleri görülebilecek surette işletmenin tarzını tebdil edemez



2 - İyi bir halde muhafaza


Madde 279 - Müstecir, mecurun iyi bir halde muhafazası için lazım gelen tekayyüdü ifa ile mükelleftir

Müstecir, ufak tefek termimatı zirai mecurlarda bilhassa yol, geçit, hendek, set, çit, çatı, su yolları ve sairenin muhafazasını mahalli adete göre deruhte etmek ve bundan başka eskilikten yahut kullanmaktan dolayı telef olan ehemmiyetsiz kıymetteki alat ve edavatın yerine başkalarını koymakla mükelleftir



3 - İhbar mükellefiyeti

Madde 280 - Esaslı tamirata zaruret hasıl olduğu yahut bir üçüncü şahıs mecur üzerinde hak iddia ettiği takdirde müstecir keyfiyeti hemen mucire ihbar etmekle mükelleftir Etmezse zarardan mesul olur

II: Kiranın tediyesi



1 - Umumiyet itibariyle

Madde 281 - Müstecir kirayı, akit ile yahut mahalli adet ile taayyün eden zamanda tediye ile mükelleftir

Böyle bir zaman taayyün etmemiş ise kira, beher senenin mürurundan sonra ve nihayet icar müddetinin hitamında verilmek lazımdır

Mucir, işlemiş ve işleyecek olan bir kira için adi icarda olduğu gibi hapis hakkına maliktir



2 - Felaketli vakalarda tenzil

Madde 282 - Fevkalade felaket hallerinde yahut tabii hadiselerden dolayı bir zirai gayrimenkulün her vakitki hasılatı ehemmiyetli surette azalırsa müstecir kiradan mütenasip bir miktarının indirilmesini isteyebilir

Evvelce bu haktan feragat edilmiş olması, ancak kiranın tesbiti sırasında bu gibi vakaların ihtimali nazara alınmış yahut husule gelen zarar bir sigorta ile telafi edilmiş ise muteber olur



(E) MÜKELLEFİYET VE VERGİLERİ TAHAMMÜL


Madde 283 - Mecurun mükellefiyet ve vergileri mucire aittir



(F) MÜSTECİRİN MÜSTECİRİ

Madde 284 - Müstecir, mucirin muvafakati olmaksızın mecuru başkasına icar edemez

Bununla beraber müstecir, mecurda dahil olan bazı mahalleri mucire zarar verecek bir tebeddülü mucip olmamak şartiyle icara verebilir

Böyle bir icara ve mucir tarafından müsaade edilen ikinci icara, alelade ikinci icara mütedair kaideler, kıyasen tatbik olunur

(G) HİTAMI



I: Fesih hakkı

Madde 285 - Müddet hakkında akit veya mahalli adet ile hilafına bir hüküm tayin edilmemiş ise iki taraftan her biri en aşağı altı aylık bir ihbar müddetine riayet şartiyle akdi feshetmek salahiyetini haizdir

Hilafına bir mukavele yok ise, zirai gayrimenkullerde mahalli adetçe cari ilk veya son bahar mevsimleri için diğer bütün icarlarda her hangi bir zaman için feshin ihbarı caizdir



II: Mühim sebeplerden dolayı fesih


Madde 286 - İcar, birden ziyade seneler için akdedilmiş ise mucir akdin icrasını tahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde iki taraftan her biri diğerine tam bir tazminat vermek ve kanuni müddetlere riayet etmek şartiyle akdi hitamından evvel feshedebilir

Bu takdirde, mucire veya müstecire verilecek tazminat bir senelik kiradan aşağı olamaz

Müstecir, kendisine tazminat verilmedikçe mecuru terke icbar olunamaz



III: Sükut ile tecdit

Madde 287 - İcar, muayyen bir müddet için akdolunupta bu müddetin hitamında mucirin malumatiyle ve muhalefeti olmaksızın mecurun istimaline devam olunduğu yahut mukavelede fesih hakkında gösterilen ihbarı iki taraftan hiç biri yapmadığı takdirde; hilafına mukavele yok ise, bir senelik bir müddetin hitamından altı ay evvel ihbar suretiyle fesholununcaya kadar seneden seneye akit tecdit edilmiş sayılır



IV: Müstecirin temerrüdü

Madde 288 - Müstecir kirayı vadesi hululünde tediye etmezse mucir, altmış günlük bir mehil tayin ederek birikmiş olan kira bu müddet zarfında verilmediği takdirde; mehlin hitamında akdi feshedeceğini, müstecire ihtar edebilir

Bu mehil, ihtarın müstecire tebliğ edildiği günden başlar

Bu mehlin tenkisine yahut kiranın tediye edilmemesi halinde akdin hemen feshedileceğine dair yapılan mukaveleler batıldır



V: Mucirin fesih hakkı

Madde 289 - Müstecir, mecurun işletilmesine ve muhafazasına müteallik borçlarına ehemmiyetli bir tarzda muhalefet eder ve mucirin ihtarına rağmen ve tayin ettiği münasip bir mehil zarfında borçlarını ifa etmezse mucir, başka bir muameleye hacet kalmaksızın akdi feshedebilir



VI: Müstecirin iflası

Madde 290 - Müstecirin iflası halinde icare, iflasın açılmasiyle beraber nihayet bulur

Şu kadarki, işlemekte olan kira ve defterin ihtiva ettiği eşya için kafi teminat verildiği takdirde mucir, icar senesinin hitamına kadar akdi idame ile mükelleftir



VII: Müstecirin vefatı


Madde 291 - Müstecir vefat ederse gerek mirasçıları gerek mucir altı aylık kanuni mehillere riayet şartiyle icarın feshini ihbar edebilirler

(H) İCARIN HİTAMINDA MECURUN İADESİ



I: İade borcu


Madde 292 - İcarın hitamında müstecir mecuru defterdeki bütün eşya ile beraber bulundukları hal üzere iadeye mecburdur

İyi işletildiği surette içtinabı mümkün olan kıymet noksanları için müstecir tazminat itası ile mükelleftir

Müstecir mecur hakkındaki mecburi ihtimamı neticesi olan ıslahat için hiç bir tazminat talep edemez



II: Defterdeki eşyanın kıymetinin takdiri

Madde 293 - Mecur teslim edilirken defterdeki eşyanın kıymetleri takdir edilmiş ise müstecir, icarın hitamında bunları aynı nevi ve kıymette olarak iade yahut kıymet noksanlarını tazmin ile mükelleftir

Müstecir, noksan eşyanın mucirin kusuriyle yahut mücbir bir kuvvetin tesiriyle telef olduğunu ispat ederse tazmin borcu, sakıt olur

Müstecir, kendi masraflarından ve sayinden husule gelen ziyade kıymet için tazminat talep edebilir



III: İcarın hitamında semereler ve ziraat masrafları

Madde 294 - Zirai bir gayrimenkulün müsteciri akdin feshi zamanında henüz devşirilmemiş semereler üzerinde bir hak iddia edemez

Şu kadarki müstecir ziraat masrafını hakimin tayin ettiği miktarda olarak mucire tazmin ettirebilir ve bu tazminat işlemekte olan kiralara mahsup edilir



IV: Saman ve gübre gibi şeyler

Madde 295 - Mecuru iade ve teslim eden müstecir, muntazam bir işletmenin icap ettiği nispette son senenin samanlarını, hayvan yataklıklarını kuru ot ve gübrelerini mecurda bırakmağa mucburdur

Müstecir, aldığından fazla bırakıyorsa ziyadesi için tazminat istemeğe hakkı vardır ve aldığından az bırakıyorsa eksikleri tamamlamak yahut kıymet noksanını tazmin etmekle mükelleftir

(I) HAYVAN İCARI




I: Akdin mevzuu

Madde 296 - Zirai bir mal icariyle murtabıt olmayan mevaşi icarında, hilafına bir akit veya mahalli adet yok ise, icar müddeti zarfında mecur hayvanların bütün hasılatı müstecire ait olur

Müstecir mecur hayvanları beslemeğe ve onlara iyi bakmağa mecbur ve mucire nakit veya hasılat hissesi olarak bir bedel tediye etmekle mükelleftir



II: Mesuliyet

Madde 297 - Hilafına mukavele veya mahalli adet yok ise, müstecir, mecur hayvanlara arız olan bir zarardan; bunun, muhafazadaki tekayyüt ve ihtimama rağmen husule geldiğini ispat etmedikçe mesuldür

Müstecir, kendi kusuriyle sebebiyet vermediği fevkalade muhafaza masrafları için mucirden tazminat talep edebilir

Müstecir ehemmiyeti haiz kazaları ve hastalıkları mümkün olduğu kadar süratle mucire bildirmekle mükelleftir



III: Fesih

Madde 298 - Hilafına mukavele veya mahalli adet yok ise, gayri muayyen bir zaman için yapılan akdin feshini iki taraftan her biri, diledikleri vakit ihbar edebilirler

Şu kadarki bu ihbar hüsnü niyetle olmak ve münasebetsiz bir zamanda yapılmamak lazımdır

DOKUZUNCU BAP: Ariyet ve karz

BİRİNCİ FASIL: Ariyet




(A) TARİFİ


Madde 299 - Ariyet, bir akittirki onunla ariyet veren, bir şeyin bedava kullanılmasını ariyet alana bırakmak ve alan dahi o şeyin kullandıktan sonra geri vermekle mükellef olur

(B) HÜKÜMLERİ



I: Ariyet alanın borçları

Madde 300 - Ariyet alan, ariyet şeyi ancak akitte tayin edilen ve akitte birşey tayin edilmemiş ise o şeyin mahiyetinden veya tahsis olunduğu maksattan anlaşılan şekilde kullanabilir

Ariyet alan, ariyeti başkasına kullandıramaz

Bu kaideye muhalif hareket ettiği takdirde zuhura gelen kazadan dahi mesul olur

Meğerki, bu kaideye riayet etmiş olsaydı bile yine bu kazanın vukua geleceğini ispat ede



II: Muhafaza masrafları

Madde 301 - Ariyet alan, ariyet şeyin adi muhafaza masraflarını ve hususiyle ariyet hayvanın yiyecek masraflarını tahammül eder

Ariyet verenin menfaatine yapmağa mecbur olduğu fevkalade masraflar için, ariyet alan ondan tazminat isteyebilir



III: Müteselsil mesuliyet

Madde 302 - Birden ziyade kimseler bir şeyi birlikte ariyet alırlarsa, müteselsilen mesul olurlar

(C) HİTAMI



I: Muayyen bir kullanmada


Madde 303 - Muayyen bir müddet mukavele edilmemiş ise, ariyet alanın, ariyet şeyi akit mucibince kullanmasiyle yahut kullanabilecek kadar bir zaman geçmesiyle akit nihayet bulur

Ariyet şey, alan tarafından mukavele hilafına kullanıldığı yahut bozulduğu yahut kullanmak için diğer bir şahsa verildiği yahut evvelden bilinemiyen bir halden dolayı ariyeti veren ona acele muhtaç bulunduğu takdirde, daha evvel geri istenebilir



II: Ariyetin zamanı muayyen olmayan kullanmada

Madde 304 - Ariyet veren ariyet şeyi ne müddetini ne de niçin kullanılacağını tayin etmiyerek vermiş ise, dilediği vakit geri istiyebilir



III: Ariyet alanın vefatı

Madde 305 - Ariyet akdi, ariyet alanın ölmesiyle nihayet bulur

İKİNCİ FASIL: Karz



(A) TARİFİ


Madde 306 - Karz, bir akittir ki onunla ödünç veren, bir miktar paranın yahut diğer bir misli şeyin mülkiyetini ödünç alan kimseye nakil ve bu kimse dahi buna karşı miktar ve vasıfta müsavi aynı neviden şeyleri geri vermekle mükellef olur

(B) HÜKÜMLERİ

I: Faiz



1 - Hangi muamelelerde faiz lazım geleceği

Madde 307 - Karzda faiz şart kılınmamış ise adi muamelelerde faiz lazım gelmez

Ticaret muamelelerinde, şart edilmemiş olsa dahi faiz verilmek lazımdır



2 - Faize müteallik kaideler

Madde 308 - Karzda faiz miktarı tayin edilmemiş ise, asıl olan karzın alındığı zaman ve mekanda o nevi karzlarda adet olan faiz miktarıdır

Hilafına mukavele yok ise tayin edilen faiz senelik olarak tediye olunur

Faizin, anaya zammedilerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi evvelden mukavele edilmiş olsa bile, batıldır (MÜLGA CÜMLE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)



II: Karzın teslim ve tesellümü hakkındaki iddialarda müruru zaman

Madde 309 - Ödünç alan kimsenin verilecek şeyin teslim edilmesine ve ödünç verenin dahi o şeyin tesellüm edilmesine dair olan iddiaları, diğer tarafın bu baptaki temerrüdünden itibaren altı ay geçmekle müruru zamana uğrar



III: Ödünç alan kimsenin borcu ödemekten aczi

Madde 310 - Ödünç alan kimse karzdan sonra borcunu edadan aciz haline girmiş bulunursa, borç veren, taahhüt ettiği şeyin tesliminden imtina edebilir

Ödünç alan kimse, akitten evvel borcunu ödemekten aciz halinde bulunup da ödünç veren akitten sonra bundan haberdar olmuş ise, yine bu salahiyeti kullanabilir



(C) NAKİT YERİNE VERİLEN ŞEYLER

Madde 311 - Ödünç alan kimseye taahhüt edilen nakit yerine kıymetli evrak yahut emtia verildiği takdirde borcun miktarı teslim zamanında ve mekanında bu evrak veya emtianın haiz oldukları borsa rayicinden ve cari fiyattan ibaret olur; bunun hilafına mukavele batıldır



(D) İADE ZAMANI


Madde 312 - Geriye verilmesi için, ne bir muayyen vade ne ihbar müddeti ne de istenildiği zaman muacceliyet kesbedeceği mukavele edilmemiş olan bir borç ilk talepten itibaren altı hafta içinde geri verilmek lazımdır

ONUNCU BAP: Hizmet akdi



(A) TARİFİ


Madde 313 - Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder

Ücret, zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi işçi muayyen veya gayri muayyen bir zaman için alınmış veya çalışmış oldukça, hizmet akdi yine mevcuttur; buna parça üzerine hizmet veya götürü hizmet denir

Hizmet akdi hakkındaki hükümler, kıyasen çıraklık akdine tatbik olunur

(B) TEŞEKKÜLÜ



I: Umumiyet itibariyle


Madde 314 - Hilafına bir hüküm bulunmadıkça, hizmet akdi hususi bir şekle tabi değildir

Ezcümle hizmet muayyen bir zaman için kabul edilmiş olur ve işin iktizasına göre o hizmet ancak ücret mukabilinde yapılabilirse, hizmet akdi inikad etmiş sayılır



II: Mesai kaideleri

Madde 315 - Sınai veya ticari bir teşebbüste, iş sahibi tarafından mesai veya dahili bir intizam için muttarit bir kaide ittihaz edilmiş ise bunlar evvelce yazılmış ve işçiye dahi bildirilmiş olmadıkça işçiye bir borç tahmil etmez

III: Umumi mukavele



1 - Nasıl yapılacağı


Madde 316 - İş sahibi kimselerin veya cemiyetlerinin, işçilerle veya cemiyetleriyle yaptıkları mukavelede hizmete mütaallik hükümler vazolunabilir

Bu umumi mukavele, tahriri olmadıkça muteber değildir

Alakadarlar bu mukavelenin müddetinde ittifak edemezlerse, bir sene mürurundan sonra altı aylık müddet için yapılacak bir ihbar ile, her zaman mukaveleyi feshedebilirler



2 - Hükümleri

Madde 317 - Umumi bir mukavele ile bağlı bulunan iş sahipleriyle işçiler arasında yapılacak hususi hizmet akitlerinin, umumi mukaveleye muhalif hükümleri batıldır

Bu batıl hükümlerin yerine, umumi mukavele hükümleri kaim olur



VI: Çıraklık mukavelesi

Madde 318 - Küçükler veya mahcurlar ile yapılan çıraklık mukaveleleri, tahriri yapılmış ve usta ve velayeti haiz kimse yahut sulh hakiminin muvafakatiyle vasi tarafından imza edilmiş olmadıkça, muteber değildir

Mukavele, yapılacak işin ve çıraklığın nevi ve müddetine ve günde çalışılacak saatlere ve iaşe yahut diğer yapılacak ve verilecek şeylere ve kezalik tecrübe zamanına dair muktazi şartları ihtiva etmek lazımdır

Bu şartlara riayet olunup olunmadığı salahiyettar daire tarafından murakabe edilir

(C) HÜKMÜ



I: Şartları


Madde 319 - Hizmet mukavelesinin şartları kanuna, ahlaka (adaba) mugayir olmamak üzere istenildiği gibi tayin olunabilir

II: İşçinin borçları



1 - Bizzat ifa

Madde 320 - Hilafı mukaveleden veya hal icabından anlaşılmadıkça işçi taahhüt ettiği şeyi kendisi yapmağa mecbur olup başkasına devredemez

İş sahibinin dahi hakkını başkasına devredebilmesi, aynı kayıtlara tabidir



2 - İhtimam mecburiyeti

Madde 321 - İşçi, taahhüt ettiği şeyi ihtimam ile ifaya mecburdur

Kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile iş sahibine iras ettiği zarardan mesuldür İşçiye terettüp eden ihtimamın derecesi, akde göre tayin olunur ve işçinin o iş için muktazi olup iş sahibinin malümu olan veya olması icabeden malümatı derecesi ve mesleki vukufu kezalik istidat ve evsafı gözetebilir



3 - Parça veya götürü işte mesuliyet

Madde 322 - İşçi parça üzerine yahut götürü çalışıp da iş sahibinin nezareti altında bulunmaz ise işlenen madde ve işin akit mucibince icrası noktasından mesuliyeti hakkında istisna akdine dair hükümler, kıyasen tatbik olunur

III: İş sahibinin borçları

1 - Ücret




a) Miktarı


Madde 323 - (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 08052008 RG NO: 26870 KANUN NO: 5754/82) (KOD 1)
İş sahibi mukavele edilen yahut adet olan yahut kendisinin bağlı bulunduğu umumi mukavelede tespit olunan ücreti tediye ile mükelleftir Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde ödenenlerin özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak iş sahiplerini zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan iş sahipleri, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 08052008 RG NO: 26870 KANUN NO: 5754/82)
İşçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesine ilişkin diğer usûl ve esaslar anılan bakanlıklarca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir

Ücretle birlikte kardan bir hisse verilmesi mukavele edilmiş ise iş sahibi işçiye yahut onun yerine iki tarafın veya hakimin tayin ettiği bigaraz kimseye kar ve zarar hakkında muktazi malumatı vermeğe ve lüzumu olan hesap defterlerinin muayenesine müsaade etmeğe mecburdur



b) İş verilmesini istemek hakkı


Madde 324 - İş için muayyen olan zamanda parça üzerine yahut götürü olarak münhasıran bir iş sahibine çalışmakta olan işçi, akit müddetinde her gün için kendisine kafi miktarda iş verilmesini istemek hakkını haizdir

Bu takdirde parça yahut götürü iş bulunmazsa, iş saat hesabiyle veya gündelikle verilebilir; bu da bulunmazsa, iş sahibi, bu bapta kendisine bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe vukua gelen zararı tazmine mecbur olur



c) İş sahibinin temerrüdü


Madde 325 - İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmağa mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti istiyebilir

Şu kadar ki, işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyi mahsup ettirmeğe mecburdur



d) Tediye günü

Madde 326 - Mukavele yahut adet ile daha kısa mehiller tayin edilmemiş ise ücret, aşağıdaki dairede verilir

1 - Amele ve iş sahibi ile birlikte yaşamıyan hizmetçilere haftada bir

2 - İdarehane memurlarına ve müstahdemlerine ve iş sahibi ile birlikte yaşıyan hizmetçilere her ay

Hizmet akdinin hitamiyle ücret herhalde muacceliyet kesbeder



h) Avans

Madde 327 - İş sahibi işçinin zarureti dolayisiyle ihtiyacı bulunan ve tediyesi kendisi için zarar ve müzayakayı mucip olmıyan avansları, yapılan iş nispetinde işçiye vermekle mükelleftir



v) İş ifa edilemediği halde ücret

Madde 328 - Uzun müddet için yapılan hizmet akdinde, işçi hastalıktan ve askerlikten veya bu gibi sebeplerden dolayı kusuru olmaksızın nispeten kısa bir müddet için işi ifa edemediği takdirde o müddet için ücret istemeğe hakkı vardır



z) Fazla iş için ücret

Madde 329 - Akit ile tayin edilen yahut adet mucibince icabeden iş miktarından ziyade bir işin ifasına zaruret hasıl olupta işçi, bunu yapmağa muktedir olur ve imtinaıda hüsnü niyet kaidelerine muhalif bulunursa cebrolunur

İşçi, bu ziyade iş için fazla bir ücrete müstahak olur ve bu, mukavele edilen ücretle mütenasip bir suretle hususi haller nazara alınmak şartiyle takdir edilir



2 - Çırağın talimi

Madde 330 - Çıraklık mukavelesinde, usta, çırağa sanatı olanca dikkat ve itinasiyle öğretmeğe mecburdur

Usta, çırağın mecburi derslere devamına nezaret ve meslekine ait mekteplere ve kurslara gitmesi ve çıraklık imtihanlarına iştirak eylemesi için lüzumu olan zamanlarda müsaade etmekle mükelleftir

Çırağa, kaideten, ne geceleri nede cuma günleri iş verilmez



3 - Alat ve malzeme

Madde 331 - Hilafına mukavele veya adet yoksa iş sahibi, çalışması için, işçiye muktazi alat ve malzemeyi vermekle mükelleftir

İşçi, mükellef olmadığı halde bu işleri iş sahibinin rızasiyle tamamen veya kısmen tedarik ederse iş sahibi bunun için bir tazminat vermeye mecbur olur



4 - Tedbirler ve mesai mahalleri


Madde 332 - İş sahibi, akdin hususi halleri ve işin mahiyeti noktasından hakkaniyet dairesinde kendisinden istenilebileceği derecede çalışmak dolayısıyle maruz kaldığı tehlikelere karşı icabeden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi çalışma mahalleri ile, işçi birlikte ikamet etmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine mecburdur

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
İş sahibinin yukarıki fıkra hükmüne aykırı hareketi neticesinde işçinin ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşı istiyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabi olur



5 - Mahsup

Madde 333 - İşçi ücretinin tediyesi, işçinin ve ailesinin nafakası için zaruri bulunduğu takdirde; işçinin muvafakatı olmaksızın iş sahibi ücreti kendi alacağı ile mahsup edemez

Şu kadarki kasten iras edilen zararların tazmini için mahsup icrası daima caizdir



6 - İstirahat zamanları

Madde 334 - İş sahibi işçinin istirahati için mutat olan saat ve günlerde müsaade vermekle mükelleftir

İş sahibi, mukavelenin feshi ihbar olunduktan sonra başka bir iş araması için işçiye münasip bir zaman vermek mecburiyetindedir

Her halde mümkün olduğu kadar iş sahibinin menfaati gözetilmek lazımdır



7 - Şahadetname

Madde 335 - İşçi yalnız hizmetinin nevini ve müddetini havi bir şahadetname vermesini, iş sahibinden isteyebilir

İşçi sarahaten talep ettiği takdirde şahadetname, hal ve hareketini ve sayinin keyfiyetini de ihtiva etmek lazımdır



8 - İşçinin ihtiraı


Madde 336 - İşçi hizmetini yaparken bir şey ihtira ettikte iş sahibi böyle bir ihtiraın kendisine ait olacağını akitte şart koymuş yahut bu ihtira işçinin taahhüt eylediği hizmetin levazımından bulunmuş ise ihtira olunan şey, iş sahibinin olur

Birinci surette ihtira mühim bir iktisadi kıymeti haiz ise, işçinin hakkaniyet dairesinde tayin edilecek bir bedel istemeğe hakkı vardır

Bu bedel, ihtiraın meydana gelmesinde iş sahibinin iştiraki ve tesisatından edilen istifade nazara alınarak tesbit olunur



IV: Birlikte yaşama

Madde 337 - Hilafına mukavele ve adet yok ise, iş sahibi ile birlikte ikamet eden işçinin iaşe ve süknası, ücretten bir kısım teşkil eder

İş sahibi, bu halde kendi kusuru olmaksızın nispeten kısa bir zaman için hizmetini ifaya muktedir olamayan işçiyi görüp gözetmek ve muktazi tedaviyi ifa ettirmek üzere iaşesiyle de mükelleftir

(D) HİTAMI



I: Müddetin müruru

Madde 338 - Hizmet akdi, muayyen bir müddet için yapılmış yahut böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden anlaşılmakta bulunmuş ise, hilafı mukavele edilmiş olmadıkça feshi ihbara hacet olmaksızın bu müddetin müruriyle, akit nihayet bulur



II: Sükut ile tecdit

Madde 339 - Muayyen bir müddet için yapılan hizmet akdi bu müddetin mürurundan sonra her iki tarafın sükutu ile temdit edildiği takdirde, akit, aynı müddet ve fakat nihayet bir sene için tecdit edilmiş sayılır

Akdin feshi ihbar vukuuna mütevakkıf iken iki taraftan hiç biri ihbar etmemiş ise, akit, tecdit edilmiş sayılır

III: Feshin ihbarı ve kanuni müddetler



1 - Umumiyet itibariyle

Madde 340 - Hizmet akdinde, bir müddet tayin edilmez ve böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden de anlaşılmazsa, her iki tarafça feshi ihbar olunabilir

Böyle ne akit nede kanun ile diğer bir müddet tesbit edilmemiş olduğu takdirde, amele hakkında ihbardan sonra girecek hafta nihayeti için, idarehane memur ve müstahdemleri hakkında ihbardan sonra girecek ikinci hafta ve diğer hizmet akitlerinde ihbardan sonra girecek keza ikinci hafta nihayeti için akit fesholunabilir

İş sahipleri ve işçiler için muhtelif ihbar müddetleri, mukavele edilmesi caiz değildir



2 - Bir seneden fazla devam eden işlerde

Madde 341 - Bir hizmet akdi, bir seneden fazla devam ettiği takdirde bu akit iş sahibi ve işçi tarafından ihbar edildikten sonra girecek ikinci haftanın nihayeti için fesholunabilir

Bu müddetin bir haftadan eksik olmamak üzere mukavele ile tebdili caizdir



3 - Tecrübe müddeti

Madde 342 - Uzun müddet ile yapılan akitte, bir tecrübe zamanı şart edilmiş olduğu takdirde hilafına mukavele edilmemiş ise ilk iki ay zarfında ihbardan sonra girecek haftanın nihayeti için akit fesholunabilir

Çırak ve hizmetçi akitlerinde hilafına bir mukavele yok ise hizmete duhulden itibaren ilk iki hafta tecrübe müddeti sayılır ve bu müddet zarfında iki taraftan her biri bir gün evvel ihbar etmek şartiyle akdi fesihte serbesttir



4 - Hayat müddetince yahut on seneden fazla için yapılan akit

Madde 343 - Bir hizmet akdi, bir tarafın yaşadığı müddetçe yahut on seneden fazla için yapılmış ise işçi, bunu on sene geçtikten sonra her zaman ve bir aylık bir ihbar müddetine riayet şartiyle tazminat dahi vermeksizin feshedebilir

IV: Fesih

1 - Muhik sebeplerden dolayı




a) Salahiyet


Madde 344 - Muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerek iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir Ezcümle ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnü niyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder

Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim takdir eder Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın düçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez



b) Tazminat

Madde 345 - Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu takdirde bu taraf diğer tarafa, onun akit ile müstahak iken mahrum kaldığı fer i menfaatlerde nazara alınmak üzere tam bir tazminat itasiyle mükellef olur

Bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti göz önünde tutarak takdir eder



2 - Ücretin tehlikede bulunmasından dolayı

Madde 346 - İş sahibi borcu ödemekten aciz olduğu takdirde, işçi, talebi üzerine münasip bir müddet zarfında ücreti için teminat verilmezse akitten rücua salahiyettar olur



V: Ölüm


Madde 347 - Hizmet Akdi, işçinin ölümü ile hitam bulunur İş sahibi öldüğü takdirde, akit, başlıca onun şahsı nazara alınarak yapılmış ise nihayet bulur

Bu ikinci halde işçi akdin vaktinden evvel nihayet bulması hasebiyle düçar olduğu zarar için hakkaniyet dairesinde bir tazminat isteyebilir

(E) REKABET MEMNUİYETİ



I: Cevazı


Madde 348 - İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler

Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir

İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır



II: Hududu

Madde 349 - Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir



III: Şekli

Madde 350 - Rekabet memnuiyeti, sahih olmak için tahriri mukaveleye merbut olmak lazımdır



IV: Muhalefetin hükümleri

Madde 351 - Rekabet memnuiyetine muhalif harekette bulunan işçi, bu muhalefet sebebi ile eski iş sahibinin düçar olduğu zararları tazmin ile mükelleftir

Memnuiyete muhalif hareket hakkında cezai şart konulmuş ise, işçi, kaideten meşrut ceza miktarını tediye ile memnuiyetten kurtulabilir Fakat zarar bu miktarı mütecaviz ise, fazlasını da tazmin ile mükellef olur

İşçinin hareketi tarzı ve ihlal veya tehdit edilen menfaatlerin ehemmiyeti haklı gösteriyorsa ve tahriri bir mukavele ile sarahaten bu hak muhafaza edilmiş ise, iş sahibi, müstesna olarak meşrut olan cezanın tediyesinden ve onu mütecaviz olan zararın tazmininden başka muhalefetin menini de talep edebilir



V: Memnuiyetin nihayeti

Madde 352 - Rekabet memnuiyetinin bekasında iş sahibinin hakiki menfaati bulunmadığı sabit olursa, bu memnuiyet nihayet bulur

İş sahibi işçinin feshi muhik gösterecek bir kusuru yok iken akdi feshetmiş yahut iş sahibinin feshi haklı gösteren bir kusuru dolayısiyle akit işçi tarafından feshedilmiş ise, işçi aleyhine memnuiyete muhalefetinden dolayı dava ikame edilemez



(F) SERBEST HİZMETLERDE TATBİK EDİLECEK HÜKÜMLER

Madde 353 - Bu babın hükümleri hizmet akdinin teşekkül unsurlarını havi olmakla beraber ilmi veya bedii malümatı mahsusayı haiz olanlar tarafından ücretle yapıla gelen mesai hakkındaki akitlere de tatbik olunur



(G) HUSUSİ KANUNLARIN HÜKÜMLERİNİN MAHFUZİYETİ

Madde 354 - Resmi memurlar ve müstahdemler hakkındaki hususi kanunların hükümleri mahfuzdur

ON BİRİNCİ BAP: İstisna akdi



(A) TARİFİ

Madde 355 - İstisna, bir akittirki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder

(B) AKDİN HÜKÜMLERİ

I: Müteahhidin borçları




1 - Umumiyet itibariyle


Madde 356 - Mütaahhidin mesuliyeti, umumi surette işçinin hizmet akdindeki mesuliyetine dair olan hükümlere tabidir

Mütaahhit, imal olunacak şeyi bizzat yapmağa veya kendi idaresi altında yaptırmağa mecburdur Fakat işin mahiyetine nazaran şahsi maharetinin ehemmiyeti yok ise, taahhüt ettiği şeyi başkasına dahi imal ettirebilir

Hilafına adet veya mukavele olmadıkça, mütaahhit, imal olunacak şeyin icrası için lazım olan vasıtaları ve alat ve edevatı kendi masrafiyle tedarik etmeğe mecburdur



2 - Malzeme itibariyle

Madde 357 - Mütaahhit, imal ettiği şeyde kullandığı malzemenin iyi cinsten olmamasından dolayı iş sahibine karşı mesul ve bu hususta bayi gibi mütekeffildir

Malzeme iş sahibi tarafından verilmiş ise, müteahhit, onları layik olan bütün ihtimam ile kullanmak ve bundan dolayı hesap vermek ve artanı iade etmekle mükelleftir

İş devam ettiği sırada, iş sahibinin, verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olduğu anlaşılır yahut imalatın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak diğer bir hal hadis olursa mütaahhit, iş sahibini bundan derhal haberdar etmeğe mecbur aksi takdirde bunların neticelerini tahammül etmekle mükelleftir



3 - Akit dairesinde işe başlama ve icra

Madde 358 - Mütaahhit, işe zamanında başlamaz veya mukavele şartlarına muhalif olarak işi tehir eder yahut iş sahibinin kusuru olmaksızın vaki olan teehhür bütün tahminlere nazaran mütaahhidin işi muayyen zamanda bitirmesine imkan vermiyecek derecede olursa iş sahibi teslim için tayin edilen zamanı beklemeğe mecbur olmaksızın akdi feshedebilir

İmal sırasında işin müteahhidin kusuru sebebi ile ayıplı veya mukaveleye muhalif bir surette yapılacağını katiyetle tahmin etmek mümkün olursa, iş sahibi, bunlara mani olmak için müteahhide münasip bir mühlet tayin ederek veya ettirerek bu mühlet içinde icabını icra etmediği halde hasar ve masraflar müteahhide ait olmak üzere tamiratın veya imalata devamın üçüncü bir şahsa tevdi olunacağını ihtar edebilir

4 - İşin kusuruna mütedair teminat



a) Kusurun tesbiti


Madde 359 - İmal olunan şeyin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin mutat cereyanına göre imkanını bulur bulmaz o şeyi muayeneye ve kusurları varsa bunları müteahhide bildirmeğe mecburdur

İki taraftan her birinin, imal olunan şeyi masrafı kendisinden olmak üzere ehli hibreye muayene ettirilmesini ve muayene neticesinin bir raporla tesbitini istemeğe hakkı vardır



b) Kusur halinde iş sahibinin hakkı

Madde 360 - Yapılan şey iş sahibinin kullanamıyacağı ve nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemiyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif olursa, iş sahibi, o şeyi kabulden imtina edebilir; bu hususta mütaahhidin taksiri bulunursa zarar ve ziyan da isteyebilir

İşin kusurlu olması veya mukaveleye muhalif bulunması yukarıki derecede ehemmiyeti haiz değil ise iş sahibi, işin kıymetinin noksanı nispetinde fiatı tenzil ve eğer o işin ıslahı büyük bir masrafı mucip değil ise mütaahhidi tamire mecbur edebilir Bu hususta mütaahhidin taksiri varsa iş sahibi zarar ve ziyan da istiyebilir

Yapılan şey iş sahibinin arsası üzerine yapılmış olup da mahiyeti itibariyle refi ve kal ı fazla bir zararı mucip ise iş sahibi, ancak ikinci fıkra mucibince muamele yapar



c) İş sahibinin mesuliyeti

Madde 361 - Yapılan şeyin kusurlu olması müteahhidin sarahaten beyan eylediği mütalaaya mugayir olarak iş sahibinin verdiği emirlerden neşet etmiş bulunur veya her hangi bir sebeple iş sahibine isnadı kabil olursa, iş sahibi o şeyin kusurlu olmasından mütevellit hakları dermeyan edemez



d) İşin kabulü

Madde 362 - Yapılan şeyin sarahaten veya zımnen kabulünü müteakıp mütaahhit, her türlü mesuliyetten beri olur Ancak mütaahhidin kasten sakladığı usulü veçhile muayenesinde müşahade edilemiyecek olan kusurlar hakkında, mesuliyeti bakidir

Eğer iş sahibi kanunen tayin olunan muayene ve ihbarı ihmal ederse zımnen kabul etmiş sayılır

Yapılan şeydeki kusur, sonradan meydana çıkarsa iş sahibi, vakıf olur olmaz keyfiyeti mütaahhide haber vermeğe mecburdur Aksi takdirde iş sahibi kabul etmiş sayılır



h) Müruruzaman

Madde 363 - Yapılan şeyin kusurlu olmasından dolayı iş sahibinin haiz olduğu haklar, müşterinin haklarının tabi olduğu müruru zaman hükmüne tabidir

Fakat gayrimenkul inşaata müteallik kusurlardan dolayı iş sahibinin mütaahhide ve inşaata iştirak eyliyen mimar ve mühendise karşı mütalebesi, tesellüm zamanından itibaren beş senelik müruru zamana tabidir

II: İş sahibinin borçları



1 - Ücretin muacceliyeti


Madde 364 - İşin parası, teslim zamanında ödenir

Yapılan şey parça parça teslim edildikçe bedeli ifa olunmak üzere mukavele edilmiş ise her kısmın bedeli o kısmın teslimi zamanında ödenmek lazımdır

2 - Ücretin miktarı



a) Götürü taahhüt

Madde 365 - Götürü pazarlık edilmiş ise, mütaahhit yapılacak şeyi kararlaştırılan fiata yapmağa mecburdur Yapılacak şey, tahmin edilen miktardan fazla say ve masrafı mucip olsa bile, müteahhit bedelin arttırılmasını isteyemez

Fakat evvelce tahmin olunamıyan veya tahmin olunup ta iki tarafça nazara alınmıyan haller işin yapılmasına mani olur veya yapılmasını son derece işkal ederse hakim, haiz olduğu takdir hakkı dolayısiyle ya tekarrür eden bedeli tezyit veya mukaveleyi fesheyler

Yapılacak şey, evvelce tahmin edilen miktardan daha az bir say ile vücuda gelmiş ise, iş sahibi bedeli tamamen vermeğe mecburdur



b) İşin kıymetine göre bedelin tayini


Madde 366 - Evvelce kararlaştırılmamış veya takribi bir surette kararlaştırılmış olan bedel, yapılan şeyin kıymetine ve mütaahhidin masrafına göre tayin edilir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu

Eski 09-27-2010   #5
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu



(C) AKDİN HİTAMI



I: Keşif bedelinin tecavüzü halinde fesih

Madde 367 - Yapılan şeyin masrafı, evvelce mütaahhit ile takribi bir surette tesbit edilen keşfi iş sahibihin sun u olmaksızın çok fazla tecavüz ederse gerek o şeyin imali esnasında gerek imalinden sonra iş sahibi mukaveleyi feshedebilir

Bu suretle yapılan şey iş sahibinin arsası üzerinde inşa ediliyorsa iş sahibi, bedelden münasip bir miktarın tenzilini isteyebileceği gibi inşaat henüz bitmemiş ise müteahhidi devamdan meni ve yapılan kısmı hakkaniyet dairesinde tazmin ederek mukaveleyi feshedebilir



II: Yapılan şeyin telefi

Madde 368 - Yapılan şey teslimden evvel kazara telef olmuş ise iş sahibi, onu tesellümden temerrüt etmiş bulunmadıkça müteahhit ne yaptığı işin ücretini ne de masraflarının tediyesini isteyemez

Bu takdirde, telef olan malzeme kime ait ise hasarı da ona aittir

Eğer yapılan şey, iş sahibi tarafından verilen malzemenin veya gösterilen arsanın kusurundan yahut iş sahibi tarafından imal ve inşa tarzı hakkında verilen emirden dolayı telef olmuş ise; müteahhit, bu tehlikeleri zamanında ihbar eylemiş bulunduğu takdirde yaptığı işin kıymetini ve bu kıymette dahil olmıyan masrafın tesviyesini talep edebilir İş sahibinin taksiri olduğu takdirde mütaahhidin, fazla olarak zarar ve ziyan istemeğe hakkı vardır



III: Zararı baliğan mabelağ tazmin ederek fesih

Madde 369 - Yapılan şey; bitmezden evvel iş sahibi yapılmış olan kısmın bedelini vermek ve mütaahhidin zarar ve ziyanını baliğan mabelağ tazmin etmek şartiyle mukaveleyi feshedebilir



IV: İş sahibinin yüzünden hizmetin ifası mümkün olmaması

Madde 370 - Taahhüt olunan şeyin yapılması iş sahibi nezdinde zuhur eden bir kaza yüzünden mümkün olamıyorsa müteahhit yaptığı işin kıymetini ve bu kıymette dahil olmıyan masrafını alır

Bu hususta iş sahibinin taksiri varsa müteahhidin başkaca zarar ve ziyan istemeğe hakkı olur



V: Mütaahhidin vefatı yahut aczi

Madde 371 - Mütaahhit öldüğü yahut sun u taksiri olmaksızın işi bitirmekten aciz kaldığı takdirde, mukavele müteahhidin şahsı nazara alınarak yapılmış ise istisna akdi münfesih olur

Bu takdirde yapılan miktarın kullanılması kabil ise iş sahibi onu kabule ve bedelini vermeğe mecburdur

ON İKİNCİ BAP: Neşir mukavelesi



(A) TARİFİ

Madde 372 - Neşir mukavelesi, bir akittir ki onunla edebi ve sınai bir eserin müellifi veya halefi, o eseri bir naşire terk etmeği taahhüt ve naşir de o eseri az çok teksir ile halk arasında neşir etmeği iltizam eder

(B) HÜKÜMLERİ



I: Telif hakkının nakli ve teminatı


Madde 373 - Neşir mukavelesi, müellifin haklarını, mukavelenin ifasının icap ettirdiği miktar ve zaman için naşire nakleyler

Neşredilecek eseri terk eyleyen kimse; akit zamanında o eserde tasarruf etmek hakkını kullanmağa muktedir olmalıdır Bu cihetten dolayı naşire karşı mütekeffildir ve eğer telif hakkı varsa bu tekeffül, onunda şamildir

Eserin tamamı veya bir kısmı, başka bir naşire terk yahut terk edenin malumatı dahilinde neşredilmiş bulunursa; terkeden, neşir mukavelesinin akdinden evvel diğer tarafı, bundan haberdar etmek lazımdır



II: Müellifin tasarrufu

Madde 374 - Naşirin yapmağa hakkı olduğu tabılar bitmedikçe müellif veya halefi, eserin tamamında veya bir kısmında naşirin zararına bir tasarrufta bulunamaz

Gazete makaleleri ve mevkut bir risalede neşredilmiş kısa makaleler, müellif veya halefleri tarafından daima başka bir yerde neşredilebilir

Müşterek bir eserin kısımlarından olan yazılar ve mevkut bir risalenin uzun olan makaleleri, müellif veya halefleri tarafından neşrin hitamından üç ay geçmezden evvel tekrar neşredilemez



III: Basılacak nüshaların tayini

Madde 375 - Eğer mukavelede tabı adedi tasrih edilmemiş ise naşirin hakkı ancak bir tab a maksurdur

Hilafı şart edilmemiş ise, naşir, her tabı için basacağı nüsha adedini tesbitte serbesttir Fakat diğer taraf talep eyler ise eserin mahiyeti ile mütenasip derecede bir intişarı temin eyleyecek miktarda nüsha tabetmeğe mecburdur Birinci tabı bittikten sonra naşir tekrar tabedemez

Eğer makale naşire muayyen ve birden fazla tab a veya eserin her tab ına salahiyet vermiş olupta naşirde eserin nüshaları tükenmiş iken yeniden tab ı ihmal ediyorsa müellif veya halefleri, yeni bir tabı için naşire hakim tarafından bir mühlet tayin ettirtebilirler Naşir, bu mühlet zarfında borcunu ifa eylemezse hakkı sakıt olur



IV: Teksir ve satış için mesai

Madde 376 - Naşir, eserde hiç bir suretle ihtisar, ilave ve tadil yapmaksızın münasip bir şekilde teksir etmekle mükelleftir Naşir aynı zamanda lazım olan ilanları yapmağa ve satışın muvaffakiyetini temin için mutat tedbirleri ittihaza mecburdur

Satışın fiatını, eserin satılmasına mani olacak tarzda tezyide salahiyettar olmaksızın naşir, tayin eder



V: Tashih ve ıslah

Madde 377 - Naşirin menfaatlerine muzır ve onun mesuliyetini artıracak mahiyette olmamak şartiyle müellif için eserinde tashih ve ıslah yapmak hakkı mahfuzdur Müellif tashihiyle naşire melhuz olmayan masraflar ihtiyar ettirirse onu tazmin eder

Naşir, müellife eserini ıslah edebilmek imkanı bahşetmeksizin tekrar neşrine veya yeniden tab ına mübaşeret edemez



VI: Bir arada ve ayrı ayrı neşir


Madde 378 - Bir müellifin birden fazla eserlerini ayrı ayrı neşretmek hakkı eserlerin bir arada tab ı salahiyetini bahşetmez

Bir müellifin külliyatını veya müellifin eserlerinden bir nevini neşreylemek hakkı naşire külliyatın muhtevi olduğu eserleri ayrı ayrı tabetmek hakkını veremez



VII: Tercüme hakkı


Madde 379 - Hilafı şart edilmedikçe, tercüme hakkı müellifte veya halefinde mahfuz kalır

VIII: Eser sahibinin bedele istihkakı



1 - Bedelin miktarı

Madde 380 - Eser sahibinin bedelden feragat eylediği hal icabından anlaşılmadıkça bedelle istihkakı, asıldır

Bedelin miktarı ehlihibrenin reyi alındıktan sonra, hakim tarafından takdir olunur

Eğer naşirin müteaddit tab a hakkı varsa birinci tabı için tayin edilen bedel ve diğer şartlar müteakıp tab ılarda da muteber olmak, asıldır



2 - Bedelin zamanı tediyesi, satış hesapları ve bedava nüsha

Madde 381 - Bir eser tamam olarak neşredilecek ise tamamının ve (cilt, cüzü, forma, gibi) kısım kısım neşredilecek ise her kısmının tab ını ve satışa hazır bulundurulmasını müteakip bedelin tediyesi lazım gelir

Akitler bedelin kısmen veya tamamen tediyesini satışın neticesine bırakmışlar ise naşir satış hesaplarını tanzime ve teamül dairesinde ispat edici vesikalarını ihzara mecburdur

Hilafı şart edilmedikçe, müellif veya halefinin, eserden örfün tayin eylediği miktarda bedava nüsha almağa hakları vardır

(C) AKDİN HİTAMI



I - Eserin zıyaı


Madde 382 - Eser, naşire tevdi edildikten sonra kazaen zayi olsa bile naşir, bedeli tediyeye mecburdur

Eğer müellifte zayi olan eserin diğer nüshası var ise, o nüshayı naşirin emrine amade kılması lazımdır Eğer müellifte eserin diğer nüshası olmaz ve eserin yeniden vücuda getirilmesi nisbeten kolay bulunursa müellif eserini yeniden yazmağa mecburdur

Müellif, her iki surettede münasip bir tazminat isteyebilir



II: Tabolunan eserin ziyaı

Madde 383 - Tabolunan eser satışa çıkarılmazdan evvel tamamen veya kısmen kazara zayi olduğu takdirde naşir, müellif veya halefine ayrıca bir bedel vermeğe mecbur olmaksızın zayi olan nüshayı kendi masrafiyle tekrar tabedebilir

Eğer naşir, fahiş masraf ihtiyarına mecbur olmaksızın zayi olan nüshaların yerine yenilerini ikame edebilecek ise buna mecburdur



III: Müellifin ve naşirin şahsında hadis olan hitam

Madde 384 - Eseri itmam etmezden evvel müellif ölür veya ikmal kabiliyetini zayi eder yahut taksiri olmaksızın eseri ikmal etmek imkansızlığında bulunursa neşir mukavelesi münfesih olur

Şu kadar ki, mukavele tamamen veya kısmen mümkün ve muhik bulunursa hakim mukavelenin muhafaza edilmesine müsaade ve bunun için icabeden tedbirlerin ittihazını emredebilir

Naşirin iflası takdirinde müellif veya halefi, eseri başkasına tevdi edebilir Fakat müellif veya halefi iflas zamanında henüz vadesi hulül etmeyen borcun ifa edileceğine dair teminat alırsa eseri başka bir naşire tevdi edemez



(D) NAŞİRİN PLANI DAİRESİNDE ESER TELİFİ

Madde 385 - Bir veya müteaddit müellif, naşirin tayin eylediği plan dairesinde bir eser telif eylemeği taahhüt ederlerse, ancak mukavele edilen bedele müstahak olurlar

Bu takdirde telif hakkı naşire ait olur

ON ÜÇÜNCÜ BAP: Alelıtlak vekalet

BİRİNCİ FASIL: Vekalet




(A) TARİFİ


Madde 386 - Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler

Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet hükümleri cari olur

Mukavele veya teamül varsa vekil, ücrete müstahak olur



(B) TEŞEKKÜLÜ

Madde 387 - Vekilin tevdi edilen işi idare hususunda resmi bir sıfatı varsa veya işin icrası mesleğinin icabından ise yahut bu gibi işleri kabul edeceğini ilan etmiş ise vekalet, vekil tarafından derhal reddedilmedikçe kabul edilmiş sayılır

(C) HÜKÜMLERİ



I: Vekaletin şümulü

Madde 388 - Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş ise, taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir

Vekalet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icabeden hukuki tasarrufları ifa salahiyetini şamildir

Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz, tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, hibe edemez, bir gayrimenkulü temlik veya bir hak ile takyit edemez

II: Vekilin borçları



1 - Talimat dairesinde vekaleti ifa

Madde 389 - Vekil, müvekkılinin sarih olan talimatına muhalefet edemez

Ancak hal icabına göre müvekkilden mezuniyet istihsaline imkan olmamakla beraber şayet imkan olupta istizan olunsa idi müvekkilin muvafakat edeceği derkar bulunan hususlarda, inhiraf edebilir Bundan maada hallerde vekil aldığı talimata müvekkilinin aleyhine olarak muhalefet ederse, bundan mütevellit zararı deruhte etmedikçe, müvekkilünbih ifa edilmiş olmaz

2 - Hüsnü suretle ifa mükellefiyeti



a) Umumiyet itibariyle

Madde 390 - Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait hükümlere tabidir

Vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir

Vekil, başkasını tevkile mezun veya hal icabına göre mecbur olmadıkça veya adet başkasını kendi yerine ikameye müsait bulunmadıkça müvekkilünbihi kendisi yapmağa mecburdur



b) İşi bir üçüncü şahsa yaptırmak halinde

Madde 391 - Vekil, salahiyeti haricinde başkasını tevkil ettikte onun fiilinden kendi yapmış gibi mesuldür

Vekil, başkasını tevkile salahiyettar olduğu takdirde, yalnız salahiyetini kullanırken ve talimat verirken tekayyüt ve ihtimam göstermekle mükelleftir

Her iki surette vekilin kendi yerine ikame ettiği şahsa karşı haiz olduğu bütün hakları müvekkil, doğrudan doğruya o şahsa karşı dermeyan edebilir



3 - Hesap verme


Madde 392 - Vekil, müvekkilin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeğe ve bu cihetten dolayı her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye mecburdur

Vekil zimmetinde kalan paranın faizini de vermeğe mecburdur



4 - Vekilin iktisabettiği hakların müvekkiline intikali

Madde 393 - Müvekkil vekiline karşı olan muhtelif borçlarını ifa edince, vekilin kendi namına ve müvekkili hesabına üçüncü şahıstaki alacağı, müvekkilin olur

Vekilin iflası halinde müvekkil, bu hakkını masaya karşıda iddia edebilir

Vekilin iflası müvekkil, vekilin kendi namına ve müvekkili hesabına iktisap eylemiş olduğu menkul eşya hakkında dahi istihkak iddiasında bulunabilir Vekilin haiz olduğu hapis hakkını, masa dahi haizdir



III: Müvekkilin borçları

Madde 394 - Vekilin usulü dairesinde müvekkilünbihi ifa için yaptığı masrafı ve verdiği avansları, müvekkilin, faiziyle beraber vermesi ve vekilin deruhte eylediği borçlardan onu kurtarması lazımdır

Vekil, vekaleti ifa dolayısiyle uğramış olduğu zarar ve ziyanın tazminini müvekkilinden isteyebilir Meğerki müvekkil bu hususta kendisinin sun u taksiri olmadığını ispat eyleye



IV: Birden ziyade müvekkillerin mesuliyetleri

Madde 395 - Bir kimseyi birlikte tevkil eden müteaddit kimseler, vekile karşı müteselsilen mesul olurlar

Müteaddit kimseler, vekaleti birlikte kabul etmişler ise müvekkilünbihi yapmakla müteselsilen mesuldürler ve kendi sıfatlarını başkasına devre salahiyettar olmadıkça müvekkili yalnız birlikte yaptıkları tasarrufla ilzam edebilirler

(D) VEKALETİN HİTAMI

I: Sebepleri




1 - İstifa, azil

Madde 396 - Vekaletten azil ve ondan istifa her zaman caizdir Şu kadarki münasip olmayan bir zamanda vekaletten azil veya ondan istifa eden kimse diğerinin zararını zamin olur



2 - Ölüm, ehliyetsizlik, iflas

Madde 397 - Hilafı mukaveleden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekalet, gerek vekilin gerek müvekkilin ölümüyle ve ehliyetinin zavali veya iflası ile nihayet bulur

Şu kadarki vekaletin nihayet bulması müvekkilin menfaatlerini tehlikeye koyuyorsa müvekkil veya mirasçısı veya mümessili bizzat işlerini görebilecek hale gelinceye kadar vekil veya mirasçısı veya mümessili vekaleti ifaya devam ile mükelleftirler



II: Hitamın hükümleri


Madde 398 - Vekilin vekaletinin nihayet bulduğuna ıttıla peyda eylemeden evvel yaptığı işlerden müvekkil veya mirasçıları, vekalet baki imiş gibi mesuldür

İKİNCİ FASIL: İtibar mektubu ve itibar emri



(A) İTİBAR MEKTUBU

Madde 399 - İtibar mektubu, vekalet ve havale hükümlerine tabi olup onunla mürselünileyhe azami bir had tayinine hacet olmaksızın talep edeceği miktarda, nakit ve emsali bir şeyin muayyen bir kimseye teslimi emrolunur

Verilecek şeyin azami haddi tayin edilmediği takdirde itibar verilen kimse aşikar surette akitlerin vaziyetleri ile mütenasip olmayacak derecede fazla bir miktar talebinde bulunursa mürselünileyh mektup sahibine haber vermeğe ve cevap alıncaya kadar tediyeyi tehir etmeğe mecburdur

İtibar mektubunun tazammun ettiği vekalet ile mürselünileyhin mülzem olması, muayyen bir meblağ için kabul etmiş olmasına mütevakkıftır

(B) İTİBAR EMRİ



I: Tarifi ve Şekli


Madde 400 - Bir kimse, kendi nam ve hesabına ve amirin mesuliyeti altında bir üçüncü şahsa itibar vermek veya itibari tecdit etmek için emir almış ve kabul etmiş ise, memur vekaletini tecavüz etmedikçe amir, itibar edilen borçtan dolayı kefil gibi mesul olur

Şu kadar ki tahriri emir olmadıkça amir, mesul olmaz



II: İtibar verilen kimsenin ehliyetsizliği

Madde 401 - Amir, itibar verilen kimsenin borç iltizamına ehliyetsizliğini dermeyan ile memura karşı mesuliyetten kurtulamaz



III: Memurun kendi kendine mühlet vermesi

Madde 402 - Memur, itibar verilen kimseye kendi kendine mühlet verir veya amirin talimatına muhalefet ederse, amir mesuliyetten beri olur



IV: İki tarafın hakları ve borçları

Madde 403 - Amirin ve kendisine itibar verilen kimsenin hak ve borçlarında kefile ve asıl borçluya müteallik hükümler caridir

ÜÇÜNCÜ FASIL: Tellallık (simsarlık)



(A) TARİFİ VE ŞEKLİ


Madde 404 - Tellallık, bir akittirki onunla tellal, ücret mukabilinde bir akdin yapılması imkanını hazırlamağa veya akdin icrasına tavassut etmeğe memur edilir

Tellallık hakkında, umumi surette vekalet hükümleri ceridir

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
Gayrimenkul tellallığı, akdi, yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmaz

(B) TELLAL ÜCRETİ



I: İstihkak zamanı


Madde 405 - Yaptığı hazırlık veya icra eylediği tavassut akdin icrasına müncer olunca, tellal ücrete müstahak olur

Akit, taliki bir şart ile yapılmış ise ücret şartın tahakkukunda lazım olur

Yapacağı masrafın tellala verileceği mukavele edilmiş ise, iş bir neticeye müncer olmasa bile tellal masrafını alır



II: Ücretin tesbiti

Madde 406 - Ücret tayin edilmediği takdirde tarife varsa ona göre ücret verilmek lazım gelirTarife yoksa müteamil olan ücret mukavele edilmiş sayılır



III: Tellalın haklarını zayi etmesi

Madde 407 - Tellal, borçlarına muhalefetle diğer tarafın menfaatine hareket eder veya hüsnü niyet kaideleri hilafına diğer akitten ücret vadi alırsa ücrete ve yaptığı masrafa ait olan haklarını zayi eyler



IV: Evlenme tellallığı


Madde 408 - Evlenme tellallığı, ücrete hak bahşetmez



V: Ücretten tenzil

Madde 409 - Hizmet mukavelesi ve gayrimenkul satışı imkanını hazırlamak veya bunlardan birinin icrasına tavassut etmek için fahiş bir ücret şart edilmiş ise borçlunun talebi üzerine bu ücret hakim tarafından adilane bir surette tenkis edilebilir

ON DÖRDÜNCÜ BAP: Vekaleti olmadan başkası hesabına tasarruf

(A) İŞ YAPAN KİMSENİN HAKLARI VE BORÇLARI




I: İşin İcrası


Madde 410 - Vekaleti olmaksızın başkasının hesabına tasarrufta bulunan kimse, o işi sahibinin menfaatine ve tahmin olunan maksadına göre yapmağa mecburdur



II: Mesuliyet

Madde 411 - Başkası namına tasarrufta bulunan kimse her türlü ihmal ve ihtiyatsızlıktan mesuldür

Şu kadarki o kimse, iş sahibinin maruz bulunduğu zararı bertaraf etmek için yapmış ise, mesuliyeti tahfif olunur

İş sahibinin sarahaten veya delaleten men i var iken o kimse, bu işi yapmış ve sahibinin men ide kanuna ve adaba muhalif bulunmamış ise kazadan dahi mesul olur Meğerki o kimse, müdahalesi olmasa bile kazanın vukua geleceğini ispat etsin



III: İşi yapan kimsenin ehliyeti olmaması

Madde 412 - Başkası hesabına tasarrufta bulunan kimse akit ile iltizama ehil değil ise yaptığı tasarruftan ancak iktisabettiği ve sui niyetle elinden çıkardığı miktarda mesul olur

Haksız fiillerden mütevellit daha şümüllü mesuliyet, mahfuzdur

(B) İŞ SAHİBİNİN HAKLARI VE BORÇLARI



I: İş, sahibinin menfaatine yapıldığı halde


Madde 413 - İş sahibinin menfaati için yapılmış olan bir işte, yapan kimsenin hal icabına göre zaruri veya faideli bulunan bilumum masraflarını faizi ile edaya ve bu kabil taahhütlerini ifaya ve hakimin takdir edeceği zararı tazmine, iş sahibi mecburdur

Maksadı hasıl olmasa bile, işi yaparken icabeden İhtimamda bulunan kimse hakkında dahi bu hüküm tatbik olunur

İşi yapan kimse yaptığı masrafı istifa edemediği takdirde, haksız bir fiil ile mal iktisabı faslındaki hükümlere göre yaptığı şeyi ref ettirebilir



II: İş, yapan kimsenin kendi menfaati için yapıldığı halde


Madde 414 - Kendi menfaati için yapılmamış olsa bile iş sahibi yapılan işten hasıl olan faydaları temellük etmek hakkını haizdir Temellük ettiği faydalara göre, işi yapan kimsenin masrafını tazmin ve yapmış olduğu taahhütlerden onu tahlis eder



III: İcazet

Madde 415 - İş sahibi yapılan işe icazet verirse, vekalet hükümleri cari olur


ON BEŞİNCİ BAP: Komisyon


(A) ALIM VE SATIM KOMÜSYONCUSU




I: Tarifi

Madde 416 - Alım ve satım işlerinde komisyoncu, ücret mukabilinde kendi namına ve müvekkil hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya alım ve satımını deruhte eden kimsedir

Atide beyan olunacak hükümler müstesna olmak üzere komisyon mukavelelerinde vekalet hükümleri tatbik olunur

II: Komisyoncunun borçları



1 - Mecburi ihbar ve sigorta


Madde 417 - Komisyoncu yaptığı muamelenin cereyanından müvekkilini haberdar etmeğe ve hususiyle emrinin icra edildiğini kendisine derhal bildirmeğe mecburdur

Müvekkilin emri olmadıkça komisyoncu mukavelenin mevzuunu teşkil eden şeyleri sigorta ettirmeğe mecbur değildir



2 - Eşyaya ihtimam

Madde 418 - Satılmak üzere komisyoncuya gönderilen eşyanın bozukluğu göze çarpıyorsa, komisyoncu nakliyeciye rücu hakkını muhafazaya ve hasarı tesbit ettirmeğe ve muktedir olduğu kadar eşyayı hıfza ve derhal müvekkiline haber vermeğe mecburdur

Aksi takdirde ihmalin sebebiyet verdiği ziyandan mesul olur

Satılmak üzere komisyoncuya gönderilen eşyanın hemen bozulacağından korkuluyorsa, komisyoncu, müvekkiline derhal malümat vermek şartiyle o eşyayı satmağa mecburdur



3 - Müvekkil tarafından tayin olunan fiat

Madde 419 - Müvekkil tarafından tayin olunan asgari bedelden noksanına mal satan komisyoncu malı satmasaydı müvekkilinin daha ziyade mutazarrır olacağını ve bu hal icabının yeniden emir almağa müsait bulunmadığını ispat etmedikçe bedelin noksanını tazmine mecbur olur

Bu takdirde, komisyoncunun kusuru varsa şarta muhalefetinden dolayı başkaca tazminat vermeğe mecburdur

Müvekkilin tayin ettiği bedelden noksanına mal alan veya fazlasına satan komisyoncu, bu muameleden istifade edemeyip aradaki farkı, müvekkiline vermeğe mecburdur



4 - Veresiye mal satma, mal tesellüm etmeden tediye


Madde 420 - Komisyoncu, müvekkilin izni olmaksızın veresiye mal satar veya malı tesellüm etmeden para verirse zararı kendine ait olur

Şu kadarki müvekkil hilafını emretmedikçe, satış mahallindeki örfe göre, veresiye satabilir



5 - Komüsyoncunun kefaleti

Madde 421 - Salahiyeti hilafına veresiye mal satması müstesna olmak üzere komisyoncu, muamelede bulunduğu kimselerin tediyelerinden ve diğer borçlarını ifadan mesul olmaz Şu kadarki komisyoncu, sarahaten kefil veya mesuliyeti mütearif olunca mesul olur

Kefil olan komisyoncunun, bunun için ayrıca ücret almağa hakkı vardır

III: Komüsyoncunun hakları



1 - Verdiği paralar ve masraflar


Madde 422 - Komisyoncu, müvekkilin menfaati için yaptığı bilcümle masrafları ve verdiği paraları faiziyle beraber isteyebilir

Komisyoncu, ardiye ve nakliye ücretlerini müvekkilinin hesabına geçirirse de kendi memurlarının ücretlerini hesaba dahil edemez

2 - Komüsyon ücreti



a) İstemek hakkı

Madde 423 - Komisyoncu; kendisine tevdi olunan işi yaptıkta ücretini alacağı gibi; komisyoncunun o işi yapamamasına müvekkil sebebiyet vermiş ise, yine ücrete müstahak olur

Diğer bir sebeple yapılamayan işlerden dolayı komisyoncu, ancak emeği mukabilinde mahalli adete göre lazım gelen tazminatı isteyebilir



b) Ücret hakkının sükutu ve müvekkilin aradan çıkması

Madde 424 - Komisyoncu, müvekkiline karşı sui niyet ile hareket eder ve hususiyle müvekkilin hesabına iştira ettiğinden fazla ve sattığından noksan bir fiat geçirirse ücreti almak hakkı tamamiyle sakıt olur

Son iki halde müvekkil komisyoncuyu doğrudan doğruya müşteri veya bayi addederek aradan çıkabilir



3 - Hapis hakkı

Madde 425 - Komisyoncu sattığı malın bedeli ve aldığı malın kendisi üzerinde hapis hakkına maliktir



4 - Emtianın müzayede ile satılması

Madde 426 - Emtia satılamayıp veya müvekkilin verdiği satış emrinden rücu edipte müvekkil emtiayı geri almakta veya onda diğer suretle tasarruf etmekte hadden fazla teahhür ederse komüsyoncu emtiayı bulunduğu mahal mahkemesi vasıtasiyle bilmüzayede sattırabilir

Eşyanın bulunduğu mahalde ne müvekkil nede mümessili hazır bulunmazsa, diğer taraf istima edilmeksizin dahi satış kararı verilebilir

Şu kadarki emtia, süratle kıymeti tenezzül edecek emtiadan değil ise, evvel emirde kendisine resmen ihbar edilmek lazımdır

5 - Komisyoncunun bizzat alıcı veya satıcı olması



a) Ücreti ve masrafları


Madde 427 - Borsada mukayyet veya piyasada cari fiatı bulunan kambiyo senedatı veya diğer kıymetli evrakı veya emtiayı satmağa veya satın almağa memur edilen komisyoncu, müvekkil tarafından hilafına talimat verilmemiş ise, satın alacağı şey yerine kendi şeylerini beyi yahut satacağı şeyi kendisi için iştira edebilir

Bu hallerde komisyoncu vekaletin icrası zamanında borsa veya piyasa fiyatını nazara almağa mecburdur Komisyoncu, komisyon işlerinde mutat olan ücret ve masraflarını alabilir

Sair hükümleri beyi gibidir



b) Komisyoncunun zımni kabulü


Madde 428 - Komisyoncu bizzat alıcı veya satıcı olabildiği hallerde bir akit göstermiyerek vekaletin icra edildiğini müvekkiline bildirirse, akide ait olabilecek borçları bizzat deruhte etmiş sayılır



c) Hakkının sukutu

Madde 429 - Komisyoncu, müvekkil tarafından verilen emir istirdat edilmiş ve istirdat haberi de vekaleti icra ettiği haberini müvekkile göndermeden vasıl olmuş ise, artık bizzat bayi ve müşteri olamaz

(B) DİĞER KOMİSYON İŞLERİ

Madde 430 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
Malzemesi iş sahibi tarafından verilmek suretiyle imal edilecek menkul eşya hakkındaki komisyon işleri, eşya misli şeylerden olmasa da, alım ve satım komisyonu hükmündedir

Alım ve satım komisyonu sayılmıyan işleri, ücret mukabilinde kendi namına ve müvekkili hesabına deruhde eden alım ve satım komisyoncusu ile komüsyon işlerini kendisine sanat edinmeyip de arızi olarak üzerine alan tacir hakkında dahi bu babın hükümleri tatbik olunur

Taşıma işleri komisyonculuğu hakkındaki hususi hükümler mahfuzdur

ON ALTINCI BAP: Nakliye mukaveleleri

Madde 431 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 432 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 433 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 434 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 435 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 436 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 437 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 438 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 439 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 440 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 441 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 442 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 443 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 444 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 445 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 446 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 447 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

Madde 448 - (MÜLGA MADDE RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)

ON YEDİNCİ BAP: Ticari mümessiller ve diğer ticari vekiller

(A) TİCARİ MÜMESSİL



I: Tarifi, salahiyet itası


Madde 449 - Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir

Müessese sahibi, vekaletnameyi ticaret siciline kaydetdirmeğe mecburdur

Ancak kayıttan evvel dahi mümessilinin muameleleri ile mülzemdir

Diğer nevi müesseselerde ve işlerde ticaret siciline kayıttan başka suretle ticari mümessil tayin olunamaz



II: Vekaletin şümulü

Madde 450 - Ticari mümessil, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan bilümum tasarrufları yapmak salahiyetini haiz sayılır

Ticari mümessil, sarih salahiyet almadıkça gayrimenkulleri temlik veya bir hak ile takyit edemez



III: Tahdidi

Madde 451 - Temsil salahiyeti bir şubenin işlerine hasrolunabilir

Tayin olunan şartlar dahilinde diğerleri iştirak etmedikçe yalnız birinin imzası müesseseyi ilzam etmemek üzere birden ziyade kimselerede verilebilir ve buna birlikte temsil denir

Temsil salahiyetinde bundan başka tahditler hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir



IV: İstirdadı

Madde 452 - Mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil salahiyetinin istirdat edildiği zaman keyfiyetin ticaret siciline kaydedilmesi mecburidir

Temsil salahiyetinin istirdadı, ticaret siciline kayıt ve ilan edilmedikçe bu salahiyet hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslar hakkında bakidir



(B) DİĞER TİCARET VEKİLLERİ

Madde 453 - Ticari vekil, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir

Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir Şu kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
Mağaza içinde müşterilerin kolaylıkla görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir şekilde aksi ilan edilmiş olmadıkça, toptan, yarı toptan veya perakende satış mağazalarının memur veya müstahdemleri, o mağazanın mütat satış muamelelerinin hepsini yapmaya, salahiyetli oldukları muameleler hakkındaki faturaları imzalamaya, bu mutat muamelelerden doğan borçların yerine getirilmesine veya bunların hiç veyahut gereği gibi yerine getirilmemiş olmasına ilişkin ihtar veya diğer beyanları işletme sahibi adına yapmaya, bu mahiyetteki ihtar ve diğer beyanları ve hususiyle mutat muamele dolayısiyle teslim edilmiş olan mallara ilişkin ayıp ihbarlarını mağaza sahibi adına kabule salahiyetli sayılırlar; şu kadar ki, kendilerine yazı ile salahiyet verilmiş olmadıkça mağaza dışında ve kasa memurları tayin edilmiş ise, mağaza içinde mal parasını isteyip alamazlar Bu kimseler, mal parasını almaya salahiyetli bulundukları hallerde faturaları kapatmaya veya makbuz vermeye de salahiyetlidirler



(C) SEYYAR TÜCCAR MEMURLARI

Madde 454 - Bir müessese için merkezinin haricindeki mahallerde muamele icra eden seyyar memurlar, müessese namına sattıkları malın bedelini almak ve makbuz vermek ve borçluya mehil ita etmek salahiyetini dahi haiz sayılırlar

Bu salahiyetin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir



(D) REKABET YAPMAK MEMNUİYETİ

Madde 455 - Bir müessesenin bütün işlerini idare eden yahut müessese sahibinin hizmetinde bulunan ticari mümessiller veya ticari vekiller müessese sahibinin izni olmaksızın gerek kendi namlarına gerek üçüncü şahıs namına müessesenin yaptığı nevide dahil bir iş yapamazlar

Buna muhalif harekette bulunursa müessese sahibi zarar ve ziyan istemek ve bu suretle yapılan işleri kendi hesabına almak hakkını haizdir



(E) MÜMESSİL VE DİĞER TÜCCAR VEKİLLERİNİN VEKALETLERİNİN HİTAMI

Madde 456 - Hizmet, şirket, vekalet mukavelelerinden ve iki taraf arasında mevcut diğer hukuki münasebetlerden mütevellit haklara halel gelmemek üzere ticari mümessiller ve ticari vekiller her zaman azlolunabilir

Müessese sahibinin medeni haklarını kullanmak salahiyetini gaip etmesi veya vefatı ile ticari mümessilin ve ticari vekilin salahiyeti hitam bulmaz

ON SEKİZİNCİ BAP: Havale



(A) TARİFİ

Madde 457 - Havale, bir akittir ki onunla muhalünaleyh, bilvekale kendi namına kabza salahiyettar olan muhalünlehe muhil hesabına nakit veya kıymetli evrak veya sair misli şeyler itasına mezun kılınır

(B) AKDİN HÜKÜMLERİ



I: Muhil ile muhalünleh arasındaki münasebet


Madde 458 - Havalenin mevzuu, muhilin muhalünlehe olan borcunun tediyesi ise bu borç ancak muhalünaleyh tarafından vuku bulacak tediye ile sakıt olur

Şu kadar ki, havaleyi kabul etmiş olan alacaklı ancak muhalünaleyhe müracaat ile havalede tayin olunan müddet zarfında matlubunu istifa edemediği takdirde muhilden alacağını mutalebe salahiyetini haiz olur

Muhalünleh olan alacaklı, havaleyi kabul etmek istemezse borçluyu derhal haberdar etmek lazımdır; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur



II: Muhalünaleyhin borcu

Madde 459 - Muhalünaleyh ihtirazi kayıt beyan etmeksizin havaleyi kabul ettiğini muhalünlehe bildirirse, tediye ile mükellef olur ve ona karşı yalnız aralarındaki şahsi münasebetlerden veya havalenin münderecatından mütehassil defalarda bulunabilir Muhil ile olan münasebetinden mütevellit defilerde bulunamaz

Muhalünaleyh, muhile borçlu ise kendisi için bu tediye muhile yapacağı tediyeye nazaran daha külfetli olmadığı surette, borcun miktarını muhalünlehe tediyeye mecburdur

Bu halde bile, muhil ile aralarında hilafına mukavele olmadıkça tediyeden evvel havaleyi kabul ettiğini beyan etmeğe mecbur değildir



III: Tediye olunmamak halinde ihbar

Madde 460 - Muhalünlehin talebine karşı veya talebinden evvel muhalünaleyh muhalünbini, tediye etmiyeceğini beyan ederse; muhalünleh derhal muhili haberdar etmeğe mecburdur; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur



(C) RÜCU

Madde 461 - Mühil her zaman mühalünlehe karşı havaleden rücu edebilir Meğerki havale muhalünlehin menfaati ve bilhassa alacağını tediye için yapılmış olsun

Muhalünaleyh havaleyi kabul ettiğini beyan edinceye kadar muhil ona karşıda havaleden rücu edebilir

Muhilin iflası, henüz kabul edilmemiş havalenin hükümsüzlüğünü istilzam eder

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu

Eski 09-27-2010   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu



(D) KIYMETLİ EVRAK İŞLERİNDE HAVALE

Madde 462 - Hamile muharrer havaleler bu babın hükümlerine tabidir Her hamil, muhalünaleyhe karşı muhalünleh sıfatını haizdir Ve muhil ile muhalünleh arasındaki haklar havaleyi temlik eden ile temellük eden arasında sabit olur

Çekler ile kambiyo senetlerine mümasil havaleler hakkındaki hususi hükümler bakidir

ON DOKUZUNCU BAP: Vedia

(A) VEDİA




I: Tarifi


Madde 463 - İda, bir akittir ki onunla müstevdi, müdi tarafından verilen şeyi kabul ve onu emin bir mahalde hıfzetmeği deruhte eder

Ücret şartedilmedikçe veya hal, müstevdiin ücrete intizarını icabetmedikçe müstevdi ücret istiyemez



II: Müdiin borçları

Madde 464 - Müdi müstevdie akdin icrasiyle zaruri irtibatı olan bütün masrafları tediye etmekle mükelleftir

Mudi, ida sebebiyle husule gelen zararın kendi kusuru olmaksızın vukua geldiğini ispat etmedikçe, tazmin ile mükelleftir

III: Müstevdiin borçları



1 - Vedianın kullanılması mesuliyeti

Madde 465 - Müstevdi, müdiden mezuniyet almadıkça vediayı kullanamaz

Buna muhalif hareket ederse müdi a muhik bir tazminat vermeğe mecbur olur ve kazara husule gelen zararlardan dahi mesuldür Meğerki kullanmamış olsa dahi bu zararların vukua geleceğini ispat ede

2 - İstirdat



a) Müdi in hakları

Madde 466 - İdada müddet tayin edilmiş olsa bile müdi her vakit ida edilen eşyayı zevaidiyle beraber geri alabilir

Şu kadar ki müstevdiin kararlaştırılmış olan müddeti nazara alarak yaptığı masrafları tesviye ile mükelleftir



b) Müstevdiin hakları

Madde 467 - Müstevdi, tayin edilen müddetin inkızasından evvel vediayı iade edemez Şu kadar ki, evvelce tayin edilemiyen haller dolayısiyle akdin devamı vedia için tehlikeyi veya kendisi için zararı mucip olursa, muayyen müddetin inkızasından evvel dahi iade edebilir

Müddet tayin edilmemiş ise her zaman iade edebilir



c) İade mahalli


Madde 468 - Vedia hıfzedilmesi lazım gelen yerde iade olunur ve iade masrafiyle iade zamanındaki hasar, müdia aittir



3 - Müştereken vedia alınması halinde mesuliyet

Madde 469 - Birlikte vediayı kabul edenler, ondan müteselsilen mesul olurlar



4 - Üçüncü şahıs tarafından istihkak davaları

Madde 470 - Üçüncü şahıs tarafından vedia hakkında istihkak iddiasında bulunulsa bile, vedia adli tarik ile haciz yahut müstevdie karşı istihkak davası ikame edilmedikçe; müstevdi onu müdia ret ve iade ile mükelleftir Haciz veya istihkak davası halinde, müstevdi derhal müdii haberdar etmeğe mecburdur



IV: Yediemine tevdi

Madde 471 - İki veya daha ziyade kimseler haklarını muhafaza için hukuki vaziyeti munazaalı veya şüpheli olan bir şeyi müstevdie veya yediadile tevdi ederlerse müstevdi veya yediadil bunları bütün alakadarların muvafakati veya hakimin kararı olmadıkça hiç birine iade edemez



(B) USULSÜZ TEVDİ


Madde 472 - Müstevdiin tevdi olunan meblağı aynen iadeye mecbur olmaksızın mesela iade etmesi sarahaten veya zımnen mukarrer ise, o meblağın nefi ve hasarı kendisine ait olur

Meblağ, mühürsüz ve açık olarak bırakılmış ise, bu manada zımni bir mukavele mevcut sayılır İda edilen diğer misli eşya veya kıymetli evrakı müstevdi, sarahaten mezun kılınmadıkça kullanamaz

(C) ARDİYE MUKAVELESİ



I: Kıymetli evrak ihracı salahiyeti


Madde 473 - Hıfzedilmek üzere emtia kabul ettiğini alenen bildiren ardiye sahibi, ida olunan eşya makamına kaim olmak üzere senet ihracına salahiyet verilmesini ait olduğu merciden talep edebilir

(MÜLGA FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)



II: Ardiye sahibinin muhafaza borcu

Madde 474 - Ardiye sahibi, eşyayı bir komisyoncu gibi ihtimam ile muhafaza etmeğe mecburdur Eşyaya tahavvül arız olupta başkaca tedbir ittihazını istilzam ederse, müstevdi mümkün olduğu takdirde bundan müdii haberdar eder Ardiye sahibi mutat iş zamanlarında emtianın halini tetkik veya muayene ve icabeden tahaffuzi tedbirleri her zaman ittihaz edebilmesi için müdia müsaade etmeğe mecburdur



III: Tevdi olunan eşyanın diğerleriyle karıştırılması

Madde 475 - Ardiye sahibi sarahaten mezun olmadıkça aynı nevi ve vasıftan bulunan misli şeyleri birbirine karıştıramaz Mezuniyete binaen karıştırılan eşya üzerinde her müdi, hakkiyle mütenasip bir hisse talep edebilir Bu takdirde ardiye sahibi diğerlerinin huzuruna hacet kalmaksızın her mudiin hissesini tefrik edebilir



IV: Ardiye sahibinin hakları

Madde 476 - Ardiye sahibi mukarrer veya mutat olan ardiye ücretini ve muhafazanın sebebiyet vermediği bütün masraflarını (nakliye, gümrük, kayıt) talep edebilir bu masraflar derhal tediye olunmak lazımdır

Ardiye ücreti ise her üç ayda bir kere ve her halde eşyanın tamamen veya kısmen istirdadında tediye olunur

Eşya, yedinde bulunduğu veya eşyayı temsil eden her hangi bir senet vasıtasiyle onda tasarruf etmek kudretini haiz olduğu müddetçe ardiye sahibinin, alacakları mukabilinde ve eşya üzerinde hapis hakkı vardır



V: Emtianın iadesi

Madde 477 - Ardiye sahibi, emtiayı adi tevdide olduğu gibi ret ve iade ile mükelleftir Şu kadar ki adi tevdide müstevdiin evvelce tahmin edemediği sebeplerin tahakkukuna mebni vaktinden evvel iadeye mezun olduğu halde dahi, ardiye sahibi muayyen olan müddetin hitamına kadar eşyayı muhafaza mecburiyetindedir

(MÜLGA FIKRA RG T: 09071956 T RG NO: 9353 KANUN NO:6762/41)

(D) OTELCİYE TEVDİ


I: Otelcilerin mesuliyeti



1 - Şartları ve şümulü


Madde 478 - Otelciler, hancılar nazil olan yolcuların getirdikleri eşyanın duçar olduğu telef ve hasar ve sirkatten ve zararın bizzat yolcuya veya onu ziyarete gelen veya refakatinde bulunan kimseye isnadı kabil olduğunu veya mücbir sebeplerden neşet ettiğini veya tevdi olunan şeyin mahiyetinden mütevellit bulunduğunu ispat etmedikçe mesuldür Şu kadar ki, otelci veya hancı veya müstahdemlerine isnadı kabil bir kusur ispat olunmadıkça bu mesuliyet her bir yolcu için yüz lirayı tecavüz edemez



2 - Kıymetli eşya

Madde 479 - Kıymetli eşya veya oldukça ehemmiyetli miktarda para veya kıymetli evrak, otelci veya hancıya emanet edilmemiş ise otelci veya hancı ancak kendisinin veya müstahdemlerinin kusuru halinde mesul olur Emaneten kabul etmiş veya kabulden imtina etmiş ise mesuliyeti mahdut değildir Yolcunun kendi nezdinde saklayabilmesi lazımgelen eşya veya nakit ve emsalinde, yolcunun sair eşyası hakkındaki mesuliyet kaidesi tatbik olunur



3 - Mesuliyetin hitamı


Madde 480 - Yolcu, zararına vakıf olur olmaz otelci veya hancıya bildirmezse hakkı sakıt olur Otelci veya hancı böyle bir mesuliyeti deruhte etmediğini veya mesuliyeti bu kanunda nevi tayin olunmıyan bir şarta talik ettiğini yapıştırdığı ilanlarda bildirse bile, mesuliyetten kurtulamaz



II: Umumi ahır idare edenlerin mesuliyeti

Madde 481 - Umumi ahırları ve garajları idare edenler içerilerine konulan veya getirilen veya kendileri veya müstahdemleri tarafından kabul olunan otomobil, hayvanat ve araba ve koşum ve sair teferruatının ziya ve hasarından ve çalışmasından zararın müdi veya onu ziyaret veya ona refakat eden veya onun hizmetinde bulunan kimseye isnadı kabil olduğunu veya mücbir sebeplerden veya tevdi olunan eşyanın mahiyetinden neşet ettiğini ispat etmedikçe, mesul olur Şu kadar ki kabul edilen otomobil ve hayvanlar ve arabalar ve onların teferruatı hakkındaki mesuliyet, garaj ve ahır sahibine veya müstahdemlerine bir kusur isnat olunamazsa, beher müdi için yüz lirayı tecavüz edemez



III: Hapis hakkı


Madde 482 - Otelci, Hancı ve umumi ahırlar ve garajlar idaresi sahipleri nezdlerine getirilen veya ahırlarına veya garajlarına konulan eşya üzerinde otel veya hıfz masraflarından mütevellit alacaklarını temin için, hapis hakkına maliktirler

Mucirlerin hapis haklarına müteallik hükümler, kıyasen tatbik olunur

YİRMİNCİ BAP: Kefalet



(A) TARİFİ


Madde 483 - Kefalet, bir akittir ki onunla bir kimse, borçlunun akdettiği borcun edasını temin etmeği alacaklıya karşı taahhüt eder

(B) ŞARTLARI



I: Şekli

Madde 484 - Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır



II: Asıl borç

Madde 485 - Kefalet, ancak muteber bir borç hakkında cereyan eder Müstakbel zamana muzaf yahut şarta muallak bir borç, hüküm ifade edeceği zamanın hululü ve şartın tahakkuku halinde muteber olmak üzere kefalete raptolunabilir Hata yahut ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun mesuliyetini icap etmiyen bir akitten mütevellit borca kefalet, eğer kefil akdin borçlu yüzünden olan bu fesadına taahhüt esnasında vakıf ise muteber olur

(C) NEVİLERİ



I: Adi kefalet


Madde 486 - Adi kefaletten kefilin borç ile mutalip olması ancak kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunupta alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye de takibat icrasının imkansız hale gelmesi ile meşruttur

Alacaklının alacağı kefaletten evvel yahut aynı zamanda rehin ile temin olunmuş olduğu takdirde, adi kefalette kefil borcun evvelemirde merhundan istifa olunmasını talep edebilir Fakat borçlu müflis ise yahut borçlunun iflası ilan olunmadıkça rehnin nakde tahvili kabil olmazsa bu hüküm cerayan etmez



II: Müteselsil kefalet


Madde 487 - Kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhde etmiş ise alacaklı asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde takibat icra edebilir

Bu babın hükümleri, bu nevi kefalete de tatbik olunur



III: Birlikte kefalet


Madde 488 - Birden ziyade eşhas birlikte mütecezzi bir borca kefil oldukları takdirde bunlardan her biri kendi hisseleri miktarınca adi kefil gibi ve diğerlerinin hisseleri hakkında kefile kefil sıfatı ile mesul olur Kefiller, gerek asıl borçlu ile beraber gerek kendi beyinlerinde müteselsil olmaklığı iltizam etmişler ise her biri borcun tamamından mes ul olup ancak diğerlerinin hissesi için onlara rücu hakkını haizdirler Kefaletin, aynı borca diğer kimselerinde kefalet etmesi şartiyle vaki olduğuna alacaklının vukufu bulunduğunu kabule mahal olan hallerde bu şart tahakkuk etmezse, kefil mes uliyetten beri olur



IV: Kefile kefil ve rücua kefil

Madde 489 - Kefile kefil, alacaklıya karşı kefilin taahhüdünü temin eden kimsedir ve kefil ile birlikte mes uliyeti borçlunun taahhüdünü temin eden adi kefilin borçlu ile beraber olan mes uliyeti derecesindedir

Rücua kefil olan kimse, borçludan alacağını alamayan kefile kefildir

(D) KEFİLİN MESULİYETİ



I: Şümulü


Madde 490 - Kefil borcun aslı ile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni neticelerinden mes uldür

Kefil, alacaklının metalibini ifa ederek dava ikamesini bertaraf etmek için kendisine vakıt ve zamaniyle ihtar vuku bulmuş olmadıkça asıl borçlu aleyhinde ikame olunan dava masrafını edaya mecbur değildir

Faiz verilmesi şart edilmiş ise kefil ancak işlemekte olan faiz ile beraber işlemiş faizden bir seneliğini vermekle mükelleftir



II: Muacceliyet


Madde 491 - Borçlunun iflası sebebi ile asıl borç vadenin hululünden evvel muacceliyet kesbetse bile, kefil, asıl borcun ifası için tayin olunan vadeden evvel borcu ödemeğe icbar olunamaz Asıl borcun muacceliyet kesbetmesi evvelce borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf ise bu ihbar kefile de icra olunmak lazım gelir Kefil hakkında borcun muacceliyet kesbetmesi ihbar gününden başlar

(E) KEFALETİN HİTAMI



I: Asıl borcun sükutu


Madde 492 - Asıl borç, her hangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur



II: Mahdut zaman için kefalet


Madde 493 - Bir kimse mahdut bir zaman için kefil olupta bu zamanın inkızasını takip eden bir ay zarfında alacaklı bu bapta icraya veya mankemeye müracaatla hakkını takip etmezse yahut takibatına uzun müddet fasıla verirse kefil kefaletten beri olur



III: Mahdut olmayan zaman için kefalet

Madde 494 - Kefalet gayri mahdut bir zaman için akdolunmuş ise asıl borç muacceliyet kesbettikten sonra kefil alacaklıdan bir ay zarfında icra veya mahkemeye müracaatla hakkını takip etmesini ve uzun müddet fasıla vermeksizin takibata devam etmesini talep edebilir

Bir borcun muacceliyet kesbetmesi alacaklı tarafından borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf olmadığı takdirde, kefil, kefaleti tarihinden bir sene sonra alacaklıdan bu ihbarın yapılmasını ve borç muacceliyet kesbedince yukarıda zikrolunduğu veçhile icraya veya mahkemeye müracaatle hakkını takip etmesini talep edebilir Alacaklı, kefilin bu talebini nazara almazsa kefil kefaletten beri olur



IV: Memur ve müstahdem hakkında kefalet

Madde 495 - Resmi bir memura gayri mahdut müddet için kefil olan kimse, her üç senede bir kere ertesi sene nihayetinde muteber olmak üzere kefaleti feshettiğini ihbar edebilir Bir müstahdem için vukubulan kefalet üç sene devam ettiği takdirde, hüküm yine böyledir

(F) KEFİLİN HAKLARI

I: Asıl borçluya karşı




1 - Alacaklının haklarına halefiyet

Madde 496 - Kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında, ona halef olur Bu halefiyet kaidesinden evvelce feragat etmek caiz değildir Şu kadar ki kefil ile borçlu beynindeki hukuki münasebetlerden mütevellit dava ve defi hakları mahfuzdur



2 - Kefilin defileri

Madde 497 - Kefil, asıl borçluya ait bütün defileri alacaklıya karşı dermeyan etmek hakkını haiz ve bununla mükelleftir fakat kefilin taahhüdünün mahiyetine nazaran hariç kalması lazım gelen defiler, müstesnadır

Kefil, kendi kusuru olmaksızın bu defilere vakıf olduğunu ispat etmediği surette kendisini borcunu edadan vareste edecek bu defileri dermeyan etmemesinden naşi, alacaklıya rücu etmek hakkından mahrum olur



3 - Kefilin tediyeyi ihbar borcu

Madde 498 - Kefil, tediyeyi asıl borçluya ihbar etmemesinden dolayı asıl borçlu ikinci defa olarak borcunu eda ederse kezalik kefil rücu hakkını gaip eder Alacaklı, aleyhine haksız mal edinmesinden dolayı dava hakkı mahfuzdur

II: Alacaklılara karşı



1 - Esbabı subutiyenin teslimi


Madde 499 - Alacaklı mekfulünbihi tediye eden kefilin borçluya rücu hakkını kullanmağa ve elinde bulunan rehinleri nakde tahvile medar olabilecek senetleri ona teslime mecburdur

Borç bir gayrimenkul rehin ile temin olunmuş ise alacaklı rehin hakkının kefile devri için ifası lazım gelen merasimi icra ile mükelleftir



2 - Borçlarını ifa etmiyen alacaklının mesuliyeti

Madde 500 - Alacaklı kefaletten dolayı tahakkuk eden borcun temini için kefelatin akdi esnasında tesis yahut sonradan istihsal olunan teminatı kefilin zararına olarak tenkis eder veya elinde bulunan delaili elden çıkarırsa kefile karşı mes ul olur

Resmi memurlar ile müstahdemlere kefalet vukuunda alacaklı, bu borçlular hakkında ifasiyle mükellef olduğu nezareti icrada ihmal eylediği ve borç bu ihmalden tevellüt ettiği yahut ihmal vukubulmamış olsaydı bu nisbette tezayüt etmiyeceği muhtemel bulunduğu takdirde dahi mesuldür



3 - Tediyeyi kabule veya kefaletten tahsile mütedair haklar

Madde 501 - Borç muacceliyet iktisap edince, kefil her zaman alacaklıyı borcun ifasını kabule veya kendisini kefaletten tahlise icbar edebilir Alacaklı edayı kabul etmez yahut haiz olduğu teminatı ita ve nakilden imtina eylerse kefil kendiliğinden kurtulur



4 - Borçlunun iflas masasına alacaklının müracaatı


Madde 502 - Borçlu, iflas eder ise alacaklı alacağını İflas masasına kayıt ettirmeğe mecburdur

Alacaklı, borçlunun iflasına muttali olur olmaz ondan kefili haberdar etmekle mükelleftir Böyle yapmadığı takdirde bu tekasülünden dolayı kefile terettüp eden zarar nisbetinde kefile karşı haiz olduğu haklarını gaip eder



III: Teminat itasına dair kefilin hakkı


Madde 503 - Aşağıdaki hallerde kefil, borçludan teminat itasını ve eğer borç muaccel ise kendisinin kefaletten kurtulmasını talep edebilir

1 - Borçlu kefile karşı vukubulan taahhütlerine ve bilhassa muayyen bir müddet zarfında kendisini kurtaracağına dair olan vadına muhalif hareket ettiği takdirde

2 - Borçlu mütemerrit bulunduğu takdirde

3 - Kefil, gerek düçar olduğu zayiat gerek kendi tarafından irtikap olunan bir kusur sebebi ile kefaleti kabul ettiği zamanda kimden ziyade tehlikelere maruz olduğu takdirde

YİRMİ BİRİNCİ BAP: Kumar ve bahis



(A) ALACAĞIN DAVA EDİLEMEMESİ


Madde 504 - Kumar ve bahis, bir alacak hakkı tevlit etmez Kumar yahut bahis için bilerek yapılan avanslar ve ödünç verilen akçeler hakkında ve kumar ve bahis vasfını haiz olduğu takdirde borsaya dahil olan emtia ve kıymetli evrakın fiyat farkı esası üzerine yapılan vadeli alış verişlerde dahi, hüküm böyledir



(B) BORÇ SENEDİ İTASI VE BİLİHTİYAR TEDİYE

Madde 505 - Kumar oynıyan veya bahseden kimse tarafından imza edilmiş adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir şahsa devir edilmiş olsa bile bunlara müsteniden hiç hir kimse bir hak talep edemez Kıymetli evrakın hüsnü niyet sahibı üçüncü şahıslara bahşettiği haklar mahfuzdur

Kumar veya bahsin usulü dairesinde cereyanına kazaen veya diğer tarafın fiili neticesi olarak bir mani haylulet etmiş veya bu diğer taraf hile ve desise ika etmiş olmadıkça bilihtiyar verilen kumar akçesi geri alınmaz



(C) PİYANGO


Madde 506 - Hükümet tarafından müsaade edilmiş olmadıkça, piyango hiç bir alacak hakkı tevlit etmez Müsaade edilmemiş olduğu takdirde piyango hakkında da kumara mütaallik hükümler tatbik olunur

Ecnebi memleketlerde müsaade ile tesis edilen piyangolar Türkiye de kanunun himayesinden istifade etmezler Meğer ki salahiyettar olan makam bunlara ait biletlerin satılmasına müsaade etmiş olsun

YİRMİ İKİNCİ BAP: Kaydı hayat ile irat ve Ölünceye kadar bakma akdi

(A) KAYDI HAYAT İLE İRAT




I: Mevzuu


Madde 507 - Kaydıhayat ile tesis olunan irat, ya alacaklının veya borçlunun yahut üçüncü bir şahsın hayatı müddetince takyit olunabilir

Bu bapta sarih bir şart olmadıkça kaydı hayat ile irat, alacaklının hayatı müddetiyle mukayyet olarak tesis olunmuş sayılır

Hilafına mukavele olmadıkça borçlunun yahut üçüncü bir şahsın hayatiyle takyit olunarak tesis olunan irat, alacaklının mirasçılarına intikal eder



II: Tesisin şekli

Madde 508 - Kaydıhayat ile irat tesisine dair olan akit, tahriri şekilde olmadıkça muteber değildir

III: Alacaklının hakları



1 - Hakkın kullanılması

Madde 509 - Hilafına mukavele olmadıkça kaydıhayat ile irat, her altı ayda bir işlemeden tediye olunur

Hayatiyle mukayyet olarak irat tesis olunan şahıs, iradın peşin verilmesi lazımgelen devrenin nihayetinden evvel vefat eder ise borçlu, o devreye ait meblağı tamamen edaya mecburdur

Borçlu iflas eder ise alacaklı iflasın küşadı esnasında muteber bir irat sandığında müflisin mükellef bulunduğu irat borcuna muadil bir irat tesisi için iktiza eden resülmale müsavi bir resülmal talep ederek hakkını istihsal edebilir



2 - Temlik ve haciz edilebilmesi


Madde 510 - Hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı, hakkını başkasına temlik edebilir Üçüncü şahıs lehine meccanen irat tesis eden kimse tesis zamanında o şahsın iflası yahut borcundan dolayı takibat icrası halinda alacaklılarının menfaatına olarak irattan mahrum edilemiyeceğini şart koşabilir

(B) ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ



I: Tarifi


Madde 511 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartiyle bir mamelek yahut bazı mallar temlikini iltizam etmesinden ibaret olan, bir akittir Borçlu, alacaklı tarafından mirasçı nasbolunmuş ise bu akit hakkında miras mukavelesi hükümleri ceryan eder

II: Şartları



1 - Şekli


Madde 512 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi mirasçı nasbını tazammun etmese bile miras mukavelesi şeklinde tanzim olunmak lazımdır Şukadar ki, bu mukavele salahiyettar makam canibinden tayin olunmuş olan şartlara tevfikan devletçe tanınmış bir müessese ile aktedilmiş ise gayri resmi bir senet kifayet eder



2 - Teminat

Madde 513 - Diğer tarafa bir gayrimenkul temlik eden alacaklı, kendi haklarını temin için o gayrimenkul üzerinde tıpkı bir bayi gibi kanuni ipotek hakkını haiz olur



III: Mevzuu

Madde 514 - Alacaklı, borçlunun ailesi içinde yaşar Borçlu aldığı malların kıymetine ve alacaklının evvelce haiz olduğu içtimai mevkie göre hakkaniyetin iktiza ettiği şeyleri alacaklıya vermeğe mecburdur

Borçlu bilhassa alacaklıya münasip gıda, mesken vermeğe ve hastalığında muktazi ihtimam ile bakmağa ve hekim getirmeğe mecburdur

Kabul ettikleri kimselere ölünceye kadar bakmak maksadiyle tesis olunan müesseseler umum için mecburi olarak verecekleri şeyleri salahiyettar makam tarafından tasdik olunmuş nizamnameler ile tayin edebilirler



IV: İtiraz ve tenkis

Madde 515 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi alacaklının kanunen infaka mecbur olduğu kimselere karşı bu mükellefiyetin ifasını temin eden vasıtaların elinden çıkmasını mucip olursa bu kimseler tarafından mezkur mukaveleye itiraz olunabilir Hakim, bu mukaveleyi feshedeceği yerde borçluyu hak sahiplerine nafaka vermeğe icbar edebilir ve bunlara verilen nafakalar alacaklıya verilmesi lazım gelen şeylerle mahsup edilir Bundan maada mirasçıların tenkis talepleri ve alacaklıların fesih davaları hakkı mahfuzdur

V: Fesih



1 - İhbar


Madde 516 - İki tarafın mukavele mucibince verecekleri şeylerin arasında kıymetçe hissolunacak derecede nisbetsizlik bulunduğu ve fazla alan taraf diğer tarafın kendisine teberruda bulunmak kastı olduğunu ispat edemediği takdirde, kaydıhayat ile bakma mukavelesini iki taraftan her biri altı ay evvel haber vermek şartiyle her zaman feshedebilir Bu hususta muteber bir irat sandığının kabul ettiği re sülmal ile irat beynindeki nisbeti nazara almak lazımdır

Mukavelenin feshi esnasında evvelce verilmiş olan şeyler istirdat olunur

Şu kadar ki bunların resülmal ve faiz kıymetleri beyninde takas icra olunur



2 - Bir taraflı fesih

Madde 517 - Tahmil olunan mükellefiyete muhalif hareket olunmasından naşi mukavelenin icrasına devam etmek çekilmez bir hale geldiği yahut diğer bazı muhik sebepler mukavelenin devamını imkansız bir hale getirdiği yahut ifrat derecede külfetli kıldığı takdirde, iki taraftan her biri yalnız başına onu feshedebilir

Eğer mukavele, bu sebepler dolayısiyle fesholunur ise kusurlu olan taraf aldığı şeyi geri verdikten maada kusuru olmayan tarafa hakkaniyete muvafık bir tazminat vermeğe mecburdur

Hakim, mukaveleyi feshedecek yerde iki taraftan birinin talebi ile yahut re sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydıhayat ile bir irat tahsis edebilir



3 - Borçlunun vefatı halinde fesih

Madde 518 - Borçlu vefat edince alacaklı bir sene zarfında mukavelenin feshini talep edebilir Bu takdirde alacaklı borçlunun iflası halinde masasından talep edebileceği mikdara müsavi bir meblağın itasını borçlunun mirasçılarından isteyebilir



VI: Temlik edilememek ve iflas ve haciz halinde talep

Madde 519 - Alacaklı hakkını başkasına temlik edemez Alacaklı borçlunun iflası takdirinde muteber bir irat sandığında kendisine verilmesi lazım gelen şeylerin kıymetine muadil kaydıhayat ile irat tesisi için muktazi re sülmale müsavi bir alacak ile masaya müracaat edebilir

Alacaklı, bir alacağın temini için borçlu aleyhine konulan hacze iştirak edebilir

YİRMİ ÜÇÜNCÜ BAP: Adi şirket



(A) TARİFİ

Madde 520 - Şirket bir akittir ki onunla iki veya ziyade kimseler, saylerini ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeği iltizam ederler

Bir şirket, ticaret kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını haiz değil ise bu bap ahkamına tabi adi şirket sayılır

(B) ŞÜREKANIN YEKDİĞERİYLE MÜNASEBETİ



I: Sermaye


Madde 521 - Her şerik nakit, alacak veya diğer mal veya say olarak bir sermaye koymakla mükelleftir Hilafına mukavele olmadıkça sermayeler şirketin gayesinin icabettiği ehemmiyet ve mahiyette ve yekdiğerine müsavi olmak lazımdır

Sermaye, bir şeyin menfaatından ibaret ise adi icar akdinde ve bir şeyin mülkiyetinden ibaret ise beyi akdinde hasar ve tekeffüle dair muayyen olan hükümlere tabi olur

II: Kar ve zarar



1 - Karın taksimi


Madde 522 - Şerikler, mahiyeti icabınca şirkete ait olan bütün kazançları aralarında taksim ile mükelleftirler



2 - Kar ve zarara iştirak

Madde 523 - Hilafına mukavele olmadıkça her şerikin, kar ve zarardan hissesi, sermayesinin kıymeti ve mahiyeti ne olursa olsun müsavidir

Mukavelede şeriklerin yalnız kardan veya yalnız zarardan hisseleri tayin edilmiş ise bu tayin kar ve zararın ikisini de şamil sayılır Şeriklerden biri sermaye olarak yalnız sayını ortaya koymuş ise, zarara ortak olmıyarak yalnız kara iştirak ettirilmesi şart edilebilir



III: Şirket kararları

Madde 524 - Şirketin kararları bütün şeriklerin ittifakiyle ittihaz olunur Akitte ekseriyetle karar verilmesi tasrih edilmiş ise ekseriyet şeriklerin adedi itibariyle taayyün eder



IV: Şirket muamelesinin idaresi


Madde 525 - Akit ile veya karar ile münhasıran şerike veya müteaddit şeriklere yahut üçüncü bir şahsa kati surette tevdi edilmiş olmadıkça şirket muamelelerinin idaresi bütün şeriklere aittir Şirket muamelelerinin idaresi şeriklerin cümlesine veyahut birkaçına tevdi edilmiş ise bunlardan her biri diğerlerinin iştiraki olmaksızın muamele yapabilir Şukadar ki; şirket muamelelerini idareye salahiyettar her bir şerik bu muameleye ikmalinden evvel itiraz edebilir Tehirinde tehlike melhuz değilse şirkete umumi bir vekil nasbı ve alelade şirket muameleleri fevkindeki hukuki tasarrufların yapılması için bütün şeriklerin ittifakı lazımdır

V: Şeriklerin birbirlerine karşı mesuliyetleri



1 - Rekabet memnuiyeti


Madde 526 - Şeriklerden hiç biri, kendi hesabına şirketin gayesine muhalif veya muzır işleri yapamaz



2 - Masraflar ve şeriklerin yaptığı işler


Madde 527 - Şeriklerden birinin şirket işleri için yaptığı masraflar veya iltizam ettiği borçlardan dolayı diğer şerikler, ona karşı mesul olurlar Bu şerikin idaresi yüzünden doğrudan doğruya uğradığı zararları yahut bu idarenin zaruriyatından olan hasarları diğer şerikler zamindirler

Şirkete avans olarak para veren şerik verdiği günden itibaren faiz isteyebilir Şahsi emeği için ayrıca tazminat isteyemez



3 - İhtimamın derecesi


Madde 528 - Şeriklerden her biri şirket işlerinde mutat vechile gösterdiği ikdam ve ihtimamı sarf etmeğe mecburdur Diğer şeriklere karşı kendi kusuriyle sebebiyet verdiği zararları, şirkete diğer işlerde temin ettiği menfaatlar ile mahsup ettirmeğe hakkı olmaksızın tazmin ile mükelleftir

Şirket işlerini ücretle idare eden şerik tıpkı bir vekil gibi mesul olur



VI: İdare salahiyetinin nezi ve tahdidi


Madde 529 - Şirket mukavelesiyle şeriklerden birine verilen idare salahiyeti, muhik bir sebep olmaksızın diğer şerikler tarafından ne nezi ne de tahdit olunabilir Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olsa bile haklı bir sebep bulunduğu takdirde, diğer şeriklerden herbiri, idare salahiyetini nezi ettirebilir Hususiyle şirketi idare eden şerikin vazifelerini fahiş bir surette ihmal etmesi yahut iyi idare için lazım olan ehliyeti zayi eylemesi keyfiyetleri haklı sebep olmak üzere nazara alınabilir

VII: Şirketi idare eden ve etmiyen şerikler arasındaki münasebet



1 - Umumiyet itibariyle


Madde 530 - Kanunun bu babında veya şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olmadıkça şirketi idare eden şerik ile diğer şerikler arasındaki münasabetler, vekalet hükümlerine tabidir Şeriklerden biri idare hakkını haiz olmadığı halde şirket hesabına hareket eder, yahut şirketi idare eden şerik salahiyetini tecavüz eylerse vekaleti olmadan başkası namına tasarruf edenler hakkındaki hükümler tatbik olunur

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 09071956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
Şirketi idare edenler, en az her yıl bir defa hesap vermeye ve kar paylarını ortaklara ödemeye mecburdurlar Hesap devresinin uzatılmasına ait şart batıldır İdare edenin ortaklardan olmaması halinde de hüküm aynıdır



2 - Şirket işlerini tetkik

Madde 531 - İdare salahiyetini haiz olmasa bile her şerikin şirket işlerinin nasıl gittiği hakkında şahsen malumat almağa ve şirketin defterlerini ve evrakını tetkike ve kendine mahsus olmak üzere şirketin mali vaziyeti hakkında hülasa çıkarmağa hakkı vardır; hilafına mukavele, batıldır



VIII: Yeni şerik kabulü ve şirkete iştirak

Madde 532 - Şeriklerden hiç biri diğerlerinin rızası olmadıkça şirkete üçüncü şahsı alamaz Şeriklerden biri kendi kendine üçüncü bir şahsı şirketteki hissesine iştirak ettirir veya hissesini ona devrederse bu üçüncü şahıs şerik sıfatını ihraz etmez ve hususiyle şirket işleri hakkında üçüncü şahsın malumat istemeğe hakkı olmaz

(C) ŞERİKLERİN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MÜNASEBETİ



I: Temsil

Madde 533 - Şirket hesabına ve kendi namına bir üçüncü şahıs ile muameleye girişen şerik, bu üçüncü şahsa karşı yalnız kendisi alacaklı ve borçlu olur Şirket veya bütün şerikler namına üçüncü bir şahıs ile şeriklerden biri muameleye giriştiği halde diğer şerikler ancak temsil hakkındaki hükümlere tevfikan üçüncü şahsın alacaklı veya borçlusu olurlar Kendisine idare vazifesi tahmil edilen şerik şirketi ve bütün şerikleri üçüncü şahıslara karşı temsil etmek hakkını haiz sayılır



II: Temsilin hükümleri

Madde 534 - Şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde müştereken şeriklere ait olur Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir şerikin alacaklıları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler Hilafı mukavele edilmiş olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasiyle üçüncü şahsa karşı deruhde etmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes’ul olurlar

(D) ŞİRKETİN HİTAMI


I: Hitam sebepleri



1 - Umumiyet itibariyle

Madde 535 - Aşağıdaki hallerde şirket nihayet bulur

1 - Şirketin akdinde maksut olar gayenin elde edilmesi yahut elde edilmesinin imkansız hale gelmesiyle

2 - Mirasçılar ile şirketin devamına dair evvelce yapılmış bir mukavele olmadığı halde şeriklerden birinin ölmesiyle

3 - Şeriklerden birinin tasfiyedeki hissesi hakkında cebri icra vukuu ile yahut bir şerikin müflis olması veya hacredilmesi ile

4 - Bütün şeriklerin ittifak etmesiyle

5 - Şirket için tayin edilen müddetin hitam bulmasiyle

6 - Şirket mukavelenamesinde bu hak muhafaza edildiği yahut şirket gayri muayyen bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatları, müddetince tesis olunduğu hallerde bir şerikin feshi ihbar eylemesiyle

7 - Haklı sebeplerden dolayı fesih için verilen mahkeme ilamiyle

Haklı sebeplerden dolayı mukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve eğer şirket muayyen olmıyan bir müddet için aktedilmiş ise evvelce ihbara hacet olmaksızın şirketinı feshi talep edilebilir



2 - Muayyen olmıyan müddet üzerine şirket

Madde 536 - Şirket muayyen olmıyan bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatı müddetince devam etmek üzere teşkil edilmiş ise şeriklerden her biri altı ay evvel ihbar eylemek şartiyle feshi talebedebilir

İhbar, hüsnü niyet kaidelerine tevfikan yapılmalı ve münasip olmıyan zamanda icra edilmemelidir Şirket hesabatı seneden seneye yapılmakta ise fesih ancak bir hesap senesi nihayeti için istenebilir Mukavelede muayyen müddetin hitamından sonra zımnen devam etmekte olan şirket muayyen olmıyan bir müddet için tecdit edilmiş sayılır



II: Hitamın şirket işlerine tesiri

Madde 537 - Şirket ihbardan başka bir suretle fesih edilirse, bir şerikin şirket işlerini idare hususundaki selahiyeti, feshe muttali olduğu yahut halin icabettiği itinayı sarfettiği halde muttali olması lazımgelen zamana kadar, kendi hakkında devam eder Şirket şeriklerinden birinin ölümüyle münfesih olursa ölen şerikin mirasçısı, diğer şerikleri derhal bundan haberdar etmekle mükelleftirler Mirasçı lüzumlu olan tedbirlerin ittihazına kadar ölen şerikin evvelce de idare etmekte olduğu işlere hüsnüniyet kaideleri dairesinde devam eder

Diğer şerikler dahi muvakkaten şirket işlerini aynı suretle idarede devam ederler

III: Tasfiye



1 - Sermayeler hakkında yapılacak muamele

Madde 538 - Bir şeyin mülkiyetini sermaye olarak koyan şerik, şirketin feshi üzerine yapılacak tasfiye neticesinde o şeyi aynen istirdat edemeyip o kimsenin sermayesi ne miktar kıymet için kabul edilmiş ise o kıymeti istiyebilir

Eğer bu kıymet tayin edilmemiş ise istirdat o şeyin sermaye olarak konduğu zamandaki kıymeti üzerinden yapılır



2 - Fazlanın taksimi ve noksanlar


Madde 539 - Şirketin borçları ödendikten ve şeriklerden her birinin şirkete yaptığı avanslarla şirket için vuku bulan masrafları ve sermayeleri iade olunduktan sonra bir şey kalırsa bu kar, şerikler arasında taksim olunur

Şirketin mevcudu borçları ve avans ve masrafları tediye olunduktan sonra sermayelerin iadesine kafi gelmezse zarar, şerikler arasında taksim olunur



3 - Tasfiyenin nasıl yapılacağı

Madde 540 - Şirketin hitamında tasfiye, idareden hariç olanlar dahi dahil olduğu halde bütün şeriklerce birlikte yapılmak lazımdır

Şu kadar ki, eğer şirket mukavelesi şeriklerden birinin kendi namına ve şirket hesabına muayyen bazı muameleler yapmasına dair ise bu şerik şirketin hitamından sonra dahi o muameleleri yalnız yapmağa ve diğer şeriklere hesap vermeğe mecburdur



IV: Üçüncü şahıslara karşı mesuliyet

Madde 541 - Şirketin nihayet bulması üçüncü şahıslara karşı taahhütleri tadil etmez



Yürürlük


Madde 542 - İşbu kanun; Kanunu Medeninin mevkii meriyete vazı tarihinden muteberdir



Yürütme

Madde 543 - İşbu kanunun hükmünü icraya Adliye Vekili memurdur



Tashihat

Madde 544 - Kanunu Medeninin mütemmimi olan işbu kanun merbut tashihler ile beraber kabul edilmiştir

Kanun Madde Yanlış Doğru Not
Kanunu Medeni 92 - - zaid olduğundan silinmiştir
Borçlar Kanunu 111 borcada borçda tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 111 üçümcü şahsa üçüncü şahsada
Kanunu Medeni 112 zaid olduğundan silinmiştir
Borçlar Kanunu 149 şart şarta tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 151 menfaatte menfaatlede tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 153 mirscısı mirasçısı tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 167 öyle ile tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 171 alacaklıya alacaklı, ne tabı esnasında tashih edilmiştir
Borçlar Kanunu 171 kefilidir kefildir tabı esnasında tashih edilmiştir
Kanunu Medeni 439 - - İkinci fıkra zaid olduğundan silinmiştir
Kanunu Medeni 755 yirmide biridir yirmi misle müsavi addolunur

a - Kanuni Medenideki vecibe veya vecibeler ıstılahı yerine borç veya borçlar ıstılahı konulacaktır

b - Borçlar Kanunun 187 nci maddesinin son fıkrası (müşteri tesliminin istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır) olacaktır

p - Borçlar Kanunun 223 üncü maddesinin son fıkrası (müşteriye bundan ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır) olacaktır

t - Kanuni Medenide mevcut (hudut) kelimesi yerine sınır kelimesi konulacaktır

s - Kanuni Medenide ve Borçlar Kanununda mevcut (istimal) kelimeleri yerine (kullanmak) kelimeleri kullanılacaktır

c - Kanuni Medenideki (şahsı salis) yerine (üçüncü şahıs) ve (eşhası salise) yerine (üçüncü şahıslar) istılahı konulacaktır

ç - Kanuni Medenideki (ukud) kelimesi yerine (akidlere) kelimesi konulacaktır

h - Kanuni Medenideki (tarafeyn) ıstılahı yerine (iki taraf) ıstılahı konulacaktır


Kanuna İşlenemeyen Hükümler

04/11/1990 tarih ve 3678 sayılı Kanunun Geçici Maddesi

Geçici Madde 1 - Bu Kanunun 29 ve 30 uncu maddesi hükümleri, yürürlük tarihinden önceki ilişkilerden doğan ve halen görülmekte olan yabancı para ve faiz alacaklarına ilişkin davalar hakkında uygulanmaz Ancak, alacaklıların bu Kanuna ve Borçlar Kanununun 105 inci maddesine göre munzam zarar talep etme hakları saklıdır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.