Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kerim, kurani, meali

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



AL-İ İMRAN SURESİ

1- Elif, Lâm Mîm,

2- Allah, kendisinden başka tanrı olmayan, hayy ve kayyûmdur

3-4- O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip doğrulayan bu kitabı hak ile indirdi Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat'ı ve İncil'i de yine O indirmişti Evet bu Furkan'ı da O indirdi Gerçek şu ki, Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için çetin bir azap vardır Allah çok güçlüdür, intikamını alır

5- Şu da kesindir ki, ne yerde, ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz

6- Sizi, rahimlerde dilediği gibi şekillendiren O'dur Kendisinden başka tanrı olmayan, şan, şeref ve hikmet sahibi olan O'dur

7- Sana bu kitabı indiren O'dur Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez İlimde uzman olanlar, "Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez

8- Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin

9- Ey Rabbimiz! Muhakkak ki, Sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde bütün insanları bir araya toplayacaksın Muhakkak ki Allah, hiç sözünden caymaz

10- Gerçek şu ki, kâfirlere, Allah'tan gelecek bir zararı, ne malları, ne de evlatları engelleyemez İşte onlar, o ateşin yakıtı olacaklar

11- Gidişatları, Firavun soyunun ve daha öncekilerin gidişatı gibidir Onlar, âyetlerimizi yalan saymışlardı Bunun üzerine Allah da onları işledikleri günahlar yüzünden yakalayıp alaşağı etti Allah, cezası çetin olandır

12- O inkârcı kâfirlere de ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız Orası ne fena bir döşektir

13- Hiç şüphesiz karşı karşıya gelen iki toplulukta size bir âyet, bir işaret ve ibret vardır Onlardan biri Allah yolunda savaşıyordu, öbürü de kâfirdi ve karşılarındakini göz kararıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı Allah da gönderdiği yardımla dilediğini destekliyordu Gören gözleri olanlar için elbette bunda apaçık bir ibret vardır

14- İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir Halbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır

15- De ki, size, o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar, içlerinde ebedî kalmak üzere onlara, hem tertemiz eşler var, hem de Allah'dan bir rıza vardır Allah, o kulları görür

16- Onlar ki, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, iman getirdik, artık bizim suçlarımızı bağışla ve bizi ateş azabından koru!" derler

17- O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür)

18- Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır Bütün melekler ve ilim uluları da dosdoğru olarak buna şahittir ki, başka tanrı yok, ancak O aziz, O hakîm vardır

19- Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir

20- Buna karşı seninle münakayaşa kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir" Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir Allah kulları görendir

21-Allah'ın âyetlerini inkâr edenler ve haksız yere peygamberleri öldürenler, insanlar içinde adaleti emredenlerin canına kıyanlar yok mu? Bunları acıklı bir azapla müjdele!

22- İşte bunlar öyle kimselerdir ki, dünyada da ahirette de bütün yaptıkları boşa gitmiştir Onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır

23- Görmüyor musun, o kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanlar, aralarında hüküm vermek için Allah'ın kitabına davet olunuyorlar da, sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyorlar

24- Bunun sebebi, onların "belli günlerden başka bize asla ateş azabı dokunmaz" demeleridir Uydurageldikleri yalanlar dinlerinde kendilerini aldatmaktadır

25- O geleceğinde hiç şüphe olmayan günde kendilerini bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese ne kazandıysa tamamen ödendiği vakit halleri nasıl olacaktır?

26- De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de onu çeker alırsın, dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin Hayır Senin elindedir Muhakkak ki, Sen her şeye kâdirsin

27- Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın; ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın Dilediğine de hesapsız rızık verirsin

28- Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa Allah'dan ilişiği kesilmiş olur, ancak onlardan bir korunma yapmanız başkadır Bununla beraber Allah sizi kendisinden korunmanız hususunda uyarır Nihâyet gidiş Allah'adır

29- De ki, göğüslerinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini bilir Hiç şüphesiz Allah, her şeye kadirdir

30- O gün her nefis, ne hayır işlemişse, ne kötülük yapmışsa onları önünde hazır bulur Yaptığı kötülüklerle kendi arasında uzak bir mesafe bulunsun ister Allah, size asıl kendisinden çekinmenizi emreder Şüphesiz ki Allah, kullarını çok esirger

31- De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır

32- De ki, Allah'a ve Peygamber'e itaat edin! Eğer aksine giderlerse, şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez

33- Gerçekten Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim soyunu ve İmran soyunu âlemler üzerine seçkin kıldı

34- Bir zürriyet olarak birbirinden gelmişlerdir Allah her şeyi işitendir, bilendir

35- İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımdakini tam hür olarak sana adadım, benden kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin" demişti

36- Onu doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu bilip dururken- şöyle dedi: "Rabbim, onu kız doğurdum; erkek, kız gibi değildir Ona Meryem adını verdim Onu ve soyunu koğulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum"

37- Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyya'nın himayesine verdi Zekeriyya ne zaman kızın bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu "Meryem! Bu sana nereden geldi?" deyince, o da: "Bu, Allah katındandır" derdi Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verir

38- Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından hayırlı bir nesil ver Şüphesiz sen, duayı hakkıyle işitensin" dedi

39- Zekeriyya mabedde namaz kılarken melekler ona: "Allah sana, Allah'dan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler" diye ünlediler

40- Zekeriyya: "Ey Rabbim, benim nasıl oğlum olabilir? Bana ihtiyarlık gelip çattı, karım ise kısırdır" dedi Allah: "Öyledir, fakat Allah dilediğini yapar" buyurdu

41- Zekeriyya: "Rabbim! (oğlum olacağına dair) bana bir alâmet ver" dedi Allah da buyurdu ki: "Senin için alâmet, insanlara üç gün, işaretten başka söz söyleyememendir Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et"

42 - Hani melekler: "Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz yarattı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı

43- Ey Meryem! Rabbine divan dur ve secdeye kapan ve rüku' edenlerle beraber rüku' et" demişlerdi

44- İşte bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir (Yoksa) "Meryem'i kim himayesine alıp koruyacak?" diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen yanlarında değildin (Bu hususta) Tartışırlarken de yanlarında bulunmadın

45- Melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor ki, adı Meryem oğlu İsa Mesih'dir; dünyada da ahirette de itibarlı, aynı zamanda Allah'a çok yakınlardandır

46- Beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak ve iyilerden olacaktır

47- (Meryem): "Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?" dedi Allah: "Öyle ama, Allah dilediğini yaratır, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece 'ol!' der, o da hemen oluverir" dedi

48- Allah ona kitab (okuma ve yazmay)ı, hikmeti ve Tevrat ile İncil'i öğretir

49- Allah onu İsrailoğullarına (şöyle diyecek) bir peygamber olarak gönderir: "Şüphesiz ki ben size Rabbinizden bir âyet (mucize, belge) getirdim: Size, kuş biçiminde çamurdan birşey yaparım da içine üflerim, Allah'ın izniyle o, kuş olur; anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim Evlerinizde ne yiyor ve neleri biriktiriyorsanız size haber veririm"

50- "Önümdeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için (geldim) ve Rabbiniz tarafından size bir mucize getirdim Artık Allah'tan korkun da bana uyun"

51- "Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir Onun için hep O'na kulluk edin! İşte bu, doğru yoldur"

52- İsa onların inkârlarını hissedince: "Allah yolunda yardımcılarım kim?" dedi Havariler: "Allah yolunda yardımcılar biziz Allah'a iman ettik Şahit ol ki, biz muhakkak müslümanlarız" dediler

53- Ey Rabbimiz, senin indirdiğine iman ettik, o peygambere de uyduk Artık bizi şahidlerle beraber yaz

54- Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır

55- O zaman Allah şöyle dedi: "Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim"

56- "İnkâr edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab edeceğim, onların hiçbir yardımcıları da olmayacaktır"

57- "İman edip iyi işler yapanlara gelince, Allah onların mükafatlarını tastamam verecektir Allah zalimleri sevmez"

58- İşte bu sana okuduğumuz, âyetlerden ve hikmetli Kur'ân'dandır

59- Doğrusu Allah katında İsa'nın (yaratılışındaki) durumu, Âdem'in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ona "ol!" dedi, o da oluverdi

60- Bu hak (gerçek) senin rabbindendir, o halde şüphecilerden olma

61- Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim"

62- İşte (İsa hakkında söylenen) gerçek kıssa budur Allah'tan başka hiçbir tanrı yoktur Muhakkak ki Allah çok güçlüdür ve hikmet sahibidir

63- Eğer (haktan) yüz çevirirlerse, şüphesiz ki Allah bozguncuları çok iyi bilendir

64- De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun biz müslümanlarız"

65- Ey Kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir Siz hiç düşünmüyor musunuz?

66- İşte siz böylesiniz Haydi biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız, ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz

67- İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi

68- Doğrusu onların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir Allah da müminlerin dostudur

69- Kitap ehlinden bir grup sizi saptırmak istediler, halbuki sırf kendilerini saptırıyorlar da farkına varmıyorlar

70- Ey kitap ehli! (gerçeği) gördüğünüz halde, niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?

71- Ey kitap ehli! Niçin hakkı batıla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?

72- Kitap ehlinden bir grup: "Müminlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkâr edin, belki onlar da dönerler" dedi

73- "Ve kendi dininize uyanlardan başkasına inanmayın" (dediler) De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın yoludur" (Onlar kendi aralarında): "Size verilenin benzerinin hiçbir kimseye verilmiş olduğuna, yahut Rabbinizin huzurunda sizin aleyhinize deliller getireceklerine" (de inanmayın dediler) De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir Allah, rahmeti bol olan, her şeyi hakkıyla bilendir"

74- Rahmetini dilediğine tahsis eder Allah, büyük lütuf ve kerem sahibidir

75- Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder Fakat öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez Bu da onların, "Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan bize vebal yoktur" demelerinden dolayıdır Ve onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler

76- Hayır, kim sözünü yerine getirir ve kötülüklerden korunursa, şüphesiz Allah da korunanları sever

77- Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir Onlar için acı bir azab vardır

78- Kitap ehlinden öyle bir güruh da vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler Halbuki o, kitaptan değildir "Bu, Allah katındandır" derler; oysa o, Allah katından değildir Allah'a karşı, kendileri bilip dururken, yalan söylerler

79- İnsanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra, kalkıp insanlara: "Allah'ı bırakıp bana kul olun" demesi yakışmaz Fakat onun: "Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb'e halis kullar olun" (demesi uygundur)

80- Ve O size: "Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin" diye de emretmez Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkârı emreder mi?

81- Allah peygamberlerden şöyle söz almıştı: "Andolsun ki size kitab ve hikmet verdim, sonra yanınızda bulunan (kitaplar)ı doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde ona muhakkak inanacak ve ona yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?" demişti Onlar: "Kabul ettik" dediler (Allah da) dedi ki: "Öyleyse şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım"

82- Artık bundan sonra her kim dönerse, işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir

83- Onlar, Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne varsa hepsi, ister istemez O'na boyun eğmiştir ve O'na döndürülüp götürüleceklerdir

84- De ki: "Allah'a, bize indirilen (Kur'ân)e, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere inandık Onların arasında hiçbir fark gözetmeyiz, biz O'na teslim olmuşlarız"

85- Kim İslâm'dan başka bir din ararsa ondan asla kabul edilmeyecek ve o ahirette de zarar edenlerden olacaktır

86- İnandıktan, Peygamber'in hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkâra sapan bir milleti Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalimler güruhunu doğru yola iletmez

87- İşte onların cezaları, Allah'ın, meleklerin, insanların hepsinin laneti onların üzerlerindedir

88- Onlar bu (lanetin) içinde ebedî kalacaklardır Kendilerinden ne bu azab hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır

89- Ancak bundan sonra tevbe edip kendini düzeltenler başka Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan ve çok esirgeyendir

90- Şüphesiz imanlarının arkasından küfreden, sonra da küfrünü artırmış olanların tevbeleri asla kabul olunmaz İşte onlar sapıkların ta kendileridir

91- Muhakkak ki inkâr edenler ve kâfir oldukları halde de ölenler, yeryüzü dolusu altın fidye verseler bile hiç birisinden asla kabul edilmeyecektir İşte dayanılmaz azab onlar içindir Onların hiçbir yardımcıları da yoktur

92- Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir

93- Tevrat indirilmeden önce, İsrail (Yakub)in kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helal idi De ki: "Eğer doğrulardan iseniz, haydi Tevrat'ı getirip okuyun"

94- Kim bundan sonra Allah'a karşı yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir

95- De ki: "Allah doğru söylemiştir Öyle ise dosdoğru, Allah'ı birleyici olarak İbrahim'in dinine uyun O, müşriklerden değildi"

96- Şüphesiz insanlar için kurulan ilk mabed, Mekke'deki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet kaynağı olan Beyt (Kabe)dir

97- Onda apaçık deliller, İbrahim'in makamı vardır Oraya giren güvene erer Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağni (kimseye muhtaç değil, her şey ona muhtaç)dir

98- De ki: "Ey kitap ehli! Allah yaptıklarınızı görüp dururken niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?"

99- De ki: "Ey kitap ehli! Gerçeği görüp bildiğiniz hâlde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah'ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir"

100- Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar

101- Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın elçisi de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle doğru yola iletilmiştir

102- Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin

103- Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın Parçalanıp ayrılmayın Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz

104- İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun İşte kurtuluşa eren onlardır

105- Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın İşte bunlar için büyük bir azap vardır

106- O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın" (denecektir)

107- Yüzleri ağaranlara gelince, (onlar) Allah'ın rahmeti içindedirler Onlar orada ebedî kalacaklardır

108- Bunlar Allah'ın, sana gerçek olarak okuyageldiğimiz, âyetleridir Allah âlemlere hiçbir haksızlık etmek istemez

109- Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır Bütün işler Allah'a döndürülür

110- Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah'a inanırsınız Kitap ehli de inansaydı kendileri için elbette daha hayırlı olurdu İçlerinden iman edenler de var, ama pek çoğu yoldan çıkmışlardır

111- Onlar size eziyetten başka bir zarar veremezler Eğer sizinle savaşmaya kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar Sonra kendilerine yardım da edilmez

112- Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üzerlerine alçaklık damgası vurulmuştur Meğer ki Allah'ın ipine ve insanlar (müminler)ın ahdine sığınmış olsunlar Onlar Allah'ın hışmına uğradılar ve üzerlerine de miskinlik damgası vuruldu Bunun sebebi, onların Allah'ın âyetlerini inkâr etmiş olmaları ve haksız yere peygamberleri öldürmeleridir Ayrıca isyan etmiş ve haddi de aşmışlardı

113- Hepsi bir değildirler Kitap ehli içinde doğruluk üzere bulunan bir ümmet (topluluk) vardır ki, gecenin saatlerinde onlar secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar

114- Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de birbirleriyle yarışırlar İşte onlar iyi insanlardandır

115- Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır Allah kendisinden gereği gibi sakınanları bilir

116- O inkâr edenler (var ya), onların ne malları, ne de evlatları, onlara Allah'a karşı hiçbir fayda sağlamayacaktır Onlar, ateş halkıdır; orada ebedi kalacaklardır

117- Onların bu dünya hayatında harcadıklarının durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup da mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın hali gibidir Allah onlara zulmetmedi Fakat kendileri, kendilerine zulmediyorlar

118- Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık

119- İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler, siz kitap(lar)ın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştukları zaman "inandık" derler Başbaşa kaldıkları zaman da kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar De ki: "kininizle geberin!" Şüphesiz ki Allah göğüslerin (gönüllerin) özünü bilir

120- Size bir iyilik dokunsa fenalarına gider, başınıza bir kötülük gelse onunla sevinirler Eğer sabreder ve Allah'dan gereğince korkarsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez; çünkü Allah onları kendi amelleriyle kuşatmıştır

121- Hani sen sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden ayrılmıştın Allah, hakkıyla işiten ve bilendir

122- O zaman içinizden iki takım bozulmaya yüz tutmuştu Halbuki Allah onların yardımcısı idi İnananlar, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler

123- Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah size Bedir'de yardım etmişti Allah'tan sakının ki, O'na şükretmiş olasınız

124- O zaman sen müminlere: "Rabbinizin size, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?" diyordun

125- Evet, sabreder ve (Allah'tan) korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder

126- Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı Yardım, yalnız daima galip ve hikmet sahibi olan Allah katındandır

127- (Allah bu yardımı) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı)

128- Bu işten sana hiçbir şey düşmez (Allah), ya onların tevbesini kabul eder, yahut onlara, zalim olduklarından dolayı azab eder

129- Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir

130- Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz

131- Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının

132- Allah ve Peygambere itaat edin ki, size de merhamet edilsin

133- Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah'tan gereği gibi korkanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun!

134- O (Allah'tan hakkıyla korka)nlar, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler Allah iyilik edenleri sever

135- Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler

136- İşte onların mükafatı (ödülleri) Rableri tarafından bağışlanma ve altından ırmaklar akan, ebedî kalacakları cennetlerdir Çalışanların mükafatı ne güzeldir!

137- Muhakkak ki sizden önce birçok olaylar, şeriatler gelip geçmiştir Yeryüzünde gezin, dolaşın da yalancıların sonunun nasıl olduğunu bir görün

138- Bu (Kur'ân) insanlar için bir açıklama, Allah'dan gereğince korkanlar için doğru yolu gösterme ve bir öğüttür

139- Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir

140- Eğer size (Uhud savaşında) bir yara değmişse, (Bedir harbinde) o topluma da benzeri bir yara dokunmuştu O günler ki, biz onları insanlar arasında döndürür dururuz (Bu da) Allah'ın sizden iman edenleri ayırt etmesi ve sizden şahitler edinmesi içindir Allah zalimleri sevmez

141- Bir de bu, Allah'ın iman edenleri tertemiz seçip, kâfirleri yok etmesi içindir

142- Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete girivereceğinizi mi sandınız?

143- Andolsun ki siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz

144- Muhammed, ancak bir peygamberdir Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır

145- Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ölmek yoktur (Ölüm) belirli bir süreye göre yazılmıştır Kim dünya menfaatini dilerse, kendisine ondan veririz Kim de ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz Biz şükredenleri mükafatlandıracağız

146- Nice peygamberler vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler, boyun eğmediler Allah sabredenleri sever

147- Onların sözleri ancak: "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı diret, Kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!" demekten ibaretti

148- Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini verdi Allah güzel davrananları sever

149- Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız, sizi topuklarınız üstünde gerisin geriye çevirirler O zaman büsbütün kaybedersiniz

150- Hayır! Sizin mevlanız Allah'tır O, yardım edenlerin en hayırlısıdır

151- Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmalarından dolayı, inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız Onların yurtları ateştir Zalimlerin dönüp varacağı yer ne kötüdür!

152- Siz Allah'ın izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allah, size olan vaadini yerine getirmiştir Allah size sevdiğiniz (galibiyeti) gösterdikten sonra zaafa düştünüz (Peygamber'in verdiği) emir hakkında tartışmaya kalkıştınız ve isyan ettiniz Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz ahireti istiyordu Sonra Allah sizi, denemek için onlardan geri çevirdi ve sizi bağışladı Allah müminlere karşı çok lütufkârdır

153- Peygamber sizi arkanızdan çağırıp dururken, siz boyuna uzaklaşıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz Bundan dolayı Allah, size gam üstüne gam verdi ki, ne elinizden gidene, ne de başınıza gelene üzülmeyesiniz Allah yaptıklarınızdan haberdardır

154- Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize öyle bir eminlik, öyle bir uyku indirdi ki, o, içinizden bir zümreyi örtüp bürüyordu Bir zümre de canları sevdasına düşmüştü Allah'a karşı, cahiliyet zannı gibi, hakka aykırı bir zan besliyorlar ve "Bu işten bize ne?" diyorlardı De ki: "Bütün iş Allah'ındır" Onlar sana açıklamayacaklarını içlerinde saklıyorlar (ve) diyorlar ki: "Bize bu işten bir şey olsaydı burada öldürülmezdik" Onlara şöyle söyle: "Eğer siz evlerinizde olsaydınız bile, üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar yine muhakkak yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gidecekti Allah (bunu) göğüslerinizin içindekini denemek ve yüreklerinizdekini temizlemek için yaptı Allah göğüslerin içinde olanı bilir

155- İki toplumun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenler var ya, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi Ama yine de Allah onları affetti Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halim(çok yumuşak)dir

156- Ey iman edenler! Sizler inkâr edenler ve yeryüzünde sefere veya savaşa çıkan kardeşleri için: "Eğer bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın Allah bunu, onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu Allah, diriltir ve öldürür Allah yaptıklarınızı görmektedir

157- Eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah'ın bağışlaması ve rahmeti, (sizin için) onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır

158- Andolsun, ölseniz de, öldürülseniz de Allah'ın huzurunda toplanacaksınız

159- Sen (o zaman), sırf Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi Artık onları sen bağışla, onlar için Allah'dan mağfiret dile (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a dayan Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever

160- Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur Eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler ancak Allah'a güvenip dayansınlar

161- Hiçbir peygambere ganimet malını gizlemesi (devlet-millet malını aşırması) yaraşmaz Kim böyle bir aşırma ve ihanette bulunursa kıyamet günü aşırdığını boynuna yüklenerek getirir Sonra da herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir, onlar haksızlığa da uğramazlar

162- Allah'ın rızasına uyan kimse, Allah'ın hışmına uğrayan ve varacağı yer cehennem olan kimse gibi midir? Varış yeri olarak ne kötüdür orası!

163- Onlar (insanlar) Allah katında derece derecedirler Allah, onların yaptıklarını görmektedir

164- Andolsun ki Allah, müminlere kendilerinden, onlara kendi âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitab ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler

165- (Bedir'de düşmanı) iki katına uğrattığınız bir musibet (Uhud'da) size çarpınca mı: "Bu nereden" dediniz? De ki: "Bu başınıza gelen kendinizdendir" Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir

166-167- İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın izniyledir Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları ayırt etmesi içindir Ve onlara: "Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz" denilmişti Onlar ise: "Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik" demişlerdi Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir

168- Kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için: "Eğer bize uysalardı öldürülmezlerdi" dediler Onlara de ki: "Eğer iddianızda doğru iseniz, kendinizden ölümü uzaklaştırınız"

169- Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma Bilakis onlar diridirler, Rab'leri katında rızıklanmaktadırlar

170- Allah'ın lütfundan verdiği nimetle sevinçlidirler Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere de hiç bir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler

171- Onlar, Allah'ın nimetini, keremini ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelerler

172- Kendilerine yara dokunduktan sonra da Allah ve Peygamberi'nin davetine uydular Hele onlardan iyilik edenlere ve gereğince Allah'tan korkanlara büyük bir mükafat vardır

173- İnsanlar onlara: "Düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun" dediklerinde, bu, onların imanını artırdı ve şöyle dediler: "Allah bize yeter O ne güzel vekildir"

174- Bunun üzerine kendilerine hiç bir kötülük dokunmadan Allah'ın nimeti ve lütfuyla geri döndüler ve Allah'ın rızasına uydular Allah büyük lütuf sahibidir

175- (Size o haberi getiren) ancak şeytandır, (sadece) kendi dostlarını korkutabilir Onlardan korkmayın, eğer mümin iseniz benden korkun

176- Küfürde yarışanlar seni üzmesin Onlar, Allah'a hiç bir şekilde zarar veremezler Allah onlara ahirette bir pay vermemek istiyor Onlar için büyük bir azap vardır

177- İman karşılığında inkarı satın alanlar Allah'a hiç bir zarar veremezler Onlar için acı bir azap vardır

178- Kâfirler, kendilerine mühlet vermemizin, şahısları için hayırlı olduğunu sanmasınlar Biz onlara bu mühleti, ancak günahlarını artırsınlar diye veriyoruz Onlar için alçaltıcı bir azap vardır

179- Allah, müminleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir, pisi temizden ayıracaktır Ve Allah sizi gayba vakıf kılacak da değildir Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçip (gaybı bildirir) O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin Eğer iman eder ve günahlardan korunursanız, sizin için büyük bir mükafat vardır

180- Allah'ın, kendilerine lütfundan verdiği nimetlere karşı cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar Hayır o, kendileri için şerdir Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır Göklerin ve yerin mirası Allah'a aittir Allah yaptıklarınızdan haberdardır

181- Allah, "Şüphesiz Allah fakirdir, biz zenginiz" diyenlerin lafını elbette duymuştur Onların söylediklerini ve peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız ve şöyle diyeceğiz: "Tadın o yakıcı azabı!"

182- "Bu, kendi ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır" Allah kullar(ın)a asla zulmetmez

183- "Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiç bir peygambere iman etmeyeceğimize dair Allah bize ahidde bulundu" diyenlere de ki: "Benden önce size bazı peygamberler açık belgelerle ve sizin dediğiniz şeyle geldi Eğer doğru insanlarsanız, ya onları niçin öldürdünüz?"

184- Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı

185- Her canlı ölümü tadacaktır Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir

186- Muhakkak siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz Eğer sabreder ve Allah'dan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir

187- Bir zaman Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemiyeceksiniz" diye söz almıştı Onlar ise bunu kulak ardı ettiler ve onu az bir dünyalığa değiştiler Yaptıkları bu alışveriş ne kadar kötüdür

188- O yaptıklarına sevinen ve yapmadıkları şeylerle de övülmek isteyenlerin (onacaklarını) sanma! Onların azaptan kurtulacaklarını da sanma! Onlar için can yakıcı bir azap vardır

189- Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır Allah her şeye kâdirdir

190- Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için gerçekten açık, ibretli deliller vardır

191- Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru" derler

192- "Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur"

193- "Rabbimiz! Biz, 'Rabbinize iman edin' diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, bizleri sana ermiş kullarınla beraber yanına al"

194- "Rabbimiz! bize peygamberlerine vaad ettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil etme Muhakkak sen verdiğin sözden dönmezsin"

195- Rableri onlara şu karşılığı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden, hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim Sizler birbirinizdensiniz Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler Onların günahlarını elbette örteceğim ve Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları altından ırmaklar akan cennetlere de koyacağım En güzel mükafat Allah katındadır"

196- Kâfirlerin diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın

197- Bu, az bir geçimliktir Sonra onların varacakları yer cehennemdir Ne kötü bir yataktır orası!

198- Fakat Rablerinden gereğince korkanlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır Onlar orada ebedî olarak kalacaklar, Allah katından ağırlanacaklardır İyiler için Allah katındakiler daha hayırlıdır

199- Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah'a inanırlar, size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a boyun eğerek inanırlar Allah'ın âyetlerini az bir değere değişmezler Onların mükafatı da Allah katındadır Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir

200- Ey iman edenler! Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin, nöbet bekleşin, Allah'dan gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-FÂTİHA

Müddesir sûresinden sonra Mekke'de inmiştir 7 (yedi) âyettir Kur'an'ın ilk sûresi olduğu için açış yapan, açan manasına "Fâtiha" denilmiştir Diğer adları şunlardır: Ana kitap manasına "Ümmü'l-Kitâp" dinin asıllarını ihtiva eden manasına "el-Esâs", ana hatlarıyla İslâm'ı anlattığı için "el-Vâfiye" ve "el-Seb'u'l-Mesânî", birçok esrarı taşıdığı için "el-Kenz" Peygamberimiz "Fâtiha'yı okumayanın namazı olmaz" buyurmuştur Onun için, Fâtiha, namazların her rekâtında okunur Manası itibariyle Fâtiha, en büyük dua ve münâcâttır Kulluğun yalnız Allah'a yapılacağı, desteğin yalnızca Allah'tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah'ın iradesine dayandığı, çünkü hayrı da şerri de yaratanın Allah olduğu hususları bu sûrede ifadesini bulmuştur Kur'an, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiştir Kur'an'ın ihtiva ettiği esaslar ana hatları ile Fâtiha'da vardır Zira Fâtiha'da, övgüye, ta'zime ve ibadete lâyık bir tek Allah'ın varlığı, O'nun hakimiyeti, O'ndan başka dayanılacak bir güç bulunmadığı anlatılır ve doğru yola gitme, iyi insan olma dileğinde bulunulurHicretten önce nazil olmuştur 7 ayettir

1 Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah'ın adıyla

2 Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur

3 O, rahmândır ve rahîmdir

4 Ceza gününün mâlikidir

5 (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız

6 Bize doğru yolu göster

7 Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



en-NİSÂ

Hicretten sonra Medine'de nâzil olmuştur, 176 (yüzyetmişaltı) âyettir "Nisâ" kadınlar demektir Bu sûrede daha çok kadından, cemiyet içinde kadınların hukukî ve içtimaî yer ve değerlerinden bahsedildiği için adına "Nisâ" denmiştir

Rahman ve Rahim (olan) Allahın adıyla

1 Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir

2 Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır

3 Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır

4 Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin

5 Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere (reşit olmayanlara) vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin

6 Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin Zengin olan (veli) iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da (ihtiyaç ve emeğine) uygun olarak yesin Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun Hesap sorucu olarak da Allah yeter

7 Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır Gerek azından, gerek çoğundan belli bir hisse ayrılmıştır

8 (Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin

9 Geriye eli ermez, gücü yetmez çocuklar bıraktıkları takdirde (halleri ne olur) diye korkacak olanlar (yetimlere haksızlık etmekten) korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler

10 Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir

11 Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer) Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır) Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir

12 Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir) Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır Bunlar Allah'tan size vasiyettir Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir

13 Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur

14 Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır

15 Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı aranızdan dört şahit getirin Eğer şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin

16 İçinizden fuhuş yapan her iki tarafa ceza verin; eğer tevbe eder, uslanırlarsa artık onlara ceza verip eziyet etmekten vazgeçin; çünkü Allah tövbeleri çok kabul eden ve çok esirgeyendir

17 Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder; Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir

18 Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca "Ben şimdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır

19 Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın Onlarla iyi geçinin Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz

20 Eğer bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın Siz iftira ederek ve apaçık günah işleyerek onu geri alır mısınız?

21 Vaktiyle siz birbirinizle haşir-neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri alırsınız!

22 Geçmişte olanlar bir yana, babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; çünkü bu bir hayasızlıktır, iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur

23 Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

24 (Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı Allah'ın size emri budur Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir

25 İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur) Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ve sahiplerinin izni ile onları (cariyeleri) nikâhlayıp alın, mehirlerini de normal miktarda verin Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı (uygulanır) Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

26 Allah size (bilmediklerinizi) açıklamak ve sizi, sizden önceki (iyi) lerin yollarına iletmek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hikmet sahibidir

27 Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister; şehvetlerine uyanlar (kötü arzuların esiri olanlar) ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler

28 Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır

29 Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin Ve kendinizi öldürmeyin Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir

30 Kim düşmanlık ve haksızlık ile bunu (haram yemeyi veya öldürmeyi) yaparsa (bilsin ki) onu ateşe koyacağız; bu ise Allah'a çok kolaydır

31 Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız

32 Allah'ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkasında olup da sizde olmayanı) hasretle arzu etmeyin Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var Allah'tan lütfunu isteyin; şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir

33 (Erkek ve kadından) her biri için, ana, baba ve akrabanın bıraktığından (hisselerini alacak olan) vârisler kıldık Yeminlerinizin bağladığı kimselere de paylarını verin Çünkü Allah her şeyi görmektedir

34 Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür

35 Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır

36 Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez

37 Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah'ın kendilerine lütfundan verdiğini gizleyen kimselerdir Biz, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladık

38 Allah'a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını, insanlara gösteriş için sarfedenler de (ahirette azaba dûçâr olurlar) Şeytan bir kimseye arkadaş olursa, ne kötü bir arkadaştır o!

39 Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah'ın kendilerine verdiğinden (O'nun yolunda) harcasalardı ne olurdu sanki! Allah onların durumunu hakkıyle bilmektedir

40 Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir) İyilik olursa onu katlar (kat kat arttırır), kendinden de büyük mükâfat verir

41 Her bir ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak!

42 Küfür yoluna sapıp peygamberi dinlemeyenler o gün yerin dibine batırılmayı temenni ederler ve Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler

43 Ey iman edenler! Siz sarhoş iken -ne söylediğinizi bilinceye kadar- cünüp iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahut kadınlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır

44 Kendilerine Kitap'tan nasip verilenlere baksana! Sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan çıkmanızı istiyorlar!

45 Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah kâfidir

46 Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak (Peygambere karşı) "İşittik ve karşı geldik", "dinle, dinlemez olası", "râinâ" derler Eğer onlar "İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet" deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı; fakat küfürleri (gerçeği kabul etmemeleri) sebebiyle Allah onları lânetlemiştir Artık pek az inanırlar

47 Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lânetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir

48 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur

49 Kendilerini temize çıkaranlara ne dersin! Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl payı kadar haksızlık görmez

50 Bak, nasıl da Allah üzerine yalan uyduruyorlar; apaçık bir günah olarak bu (onlara) yeter!

51 Kendilerine Kitap'tan nasip verilenleri görmedin mi? Putlara ve bâtıla (tanrılara) iman ediyorlar, sonra da kâfirler için: "Bunlar, Allah'a iman edenlerden daha doğru yoldadır" diyorlar!

52 Bunlar, Allah'ın lânetlediği kimselerdir; Allah'ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın

53 Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi

54 Yoksa onlar, Allah'ın lütfundan verdiği şeyler için insanlara hased mi ediyorlar? Oysa İbrahim soyuna Kitab'ı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik

55 Onlardan bir kısmı İbrahim'e inandı, kimi de ondan yüz çevirdi; (onlara) kavurucu bir ateş olarak cehennem yeter

56 Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar! Allah daima üstün ve hakîmdir

57 İnanıp; iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız

58 Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür

59 Ey iman edenler! Allah'a itaat edin Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir

60 Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor

61 Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün

62 Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!

63 Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle

64 Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı

65 Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar

66 Eğer onlara, kendinizi öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın, diye emretmiş olsaydık, içlerinden pek azı müstesna, bunu yapmazlardı Eğer kendilerine verilen öğüdü yerine getirselerdi, onlar için hem daha hayırlı hem de (imanlarını) daha pekiştirici olurdu

67 O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik

68 Ve onları dosdoğru bir yola iletirdik

69 Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir Bunlar ne güzel arkadaştır!

70 Bu lütuf Allah'tandır Bilen olarak Allah yeter

71 Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın

72 İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar Eğer size bir felâket erişirse: "Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım" der

73 Eğer Allah'tan size bir lütuf erişirse -sanki sizinle onun arasında (zahirî) bir dostluk yokmuş gibi- "Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım !" der

74 O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz

75 Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!

76 İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır

77 Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da "Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez"

78 Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler "Hepsi Allah'tandır"" de Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!

79 Sana gelen iyilik Allah'tandır Başına gelen kötülük ise nefsindendir Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter

80 Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!

81 "Başüstüne" derler, ama yanından ayrılınca onlardan bir kısmı, senin dediğinden başkasını gizlice kurar Allah da onların gizlice kurduklarını yazar Sen onlara aldırma ve Allah'a dayan; sana vekil olarak Allah yeter

82 Hâla Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı

83 Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resûl'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz

84 Artık Allah yolunda savaş Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın Müminleri de teşvik et Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler) Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir

85 Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur Allah her şeyin karşılığını vericidir

86 Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır

87 Allah -ki ondan başka hiçbir tanrı yoktur elbette sizi kıyamet günü toplayacaktır, bunda asla şüphe yoktur Söz bakımından Allah'tan daha doğru kim vardır!

88 Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür) Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!

89 Sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin

90 Ancak kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlarıyla savaşmak (istemediklerin) den yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna Allah dileseydi onları başınıza belâ ederdi de sizinle savaşırlardı Artık onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse bu durumda Allah size, onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir

91 Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar) Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik

92 Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola (Bu takdirde diyet vermez) Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lâzımdır Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lâzımdır Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir

93 Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır

94 Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek "Sen mümin değilsin" demeyin Çünkü Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır

95 Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır

96 Kendinden dereceler, bağışlama ve rahmet vermiştir Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

97 Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: "Ne işde idiniz!" dediler Bunlar: "Biz yeryüzünde çaresizdik" diye cevap verdiler Melekler de: "Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" dediler İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir

98 Erkekler, kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) âciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiç bir yol bulamayanlar müstesnadır

99 İşte bunları, umulur ki Allah affeder; Allah çok affedicidir, bağışlayıcıdır

100 Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek bir çok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur Kim Allah ve Resûlü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfatı Allah'a düşer Allah da çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

101 Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır

102 Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur Yine de tedbirinizi alın Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır

103 Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır

104 O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz Allah ilim ve hikmet sahibidir

105 Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!

106 Ve Allah'tan mağfiret iste, çünkü Allah, çok yarlığayıcı, ziyadesiyle esirgeyicidir

107 Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez

108 İnsanlardan gizler de Allah'tan gizlemezler Halbuki geceleyin, O'nun razı olmadığı sözü düzüp kurarken O, onlarla beraber idi Allah yaptıklarını kuşatıcıdır (O'nun ilminden hiçbir şeyi gizleyemezler)

109 Haydi siz dünya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü Allah'a karşı onları kim savunacak yahut onlara kim vekil olacak?

110 Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan mağfiret dilerse, Allah'ı çok yarlığayıcı ve esirgeyici bulacaktır

111 Kim bir günah kazanırsa onu ancak kendi aleyhine kazanmış olur Allah her şeyi bilicidir, büyük hikmet sahibidir

112 Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur

113 Allah'ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir Allah'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur

114 Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyen (in fısıldaşması) müstesna Kim Allah'ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz

115 Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir

116 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır

117 Onlar (müşrikler) O'nu bırakıp yalnızca bir takım dişilerden (dişi isimli tanrılardan) istiyorlar, ancak inatçı şeytandan dilekte bulunuyorlar

118 Allah onu (şeytanı) lânetlemiş; o da: "Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim" demiştir

119 "Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler" (dedi) Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür

120 (Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir

121 İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır

122 İman eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedî kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vâdetti Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru olabilir?

123 Ne sizin kuruntularınız ne de ehl-i kitabın kuruntuları (gerçektir); kim bir kötülük, yaparsa onun cezasını görür ve kendisi için Allah'tan başka dost da, yardımcı da bulamaz

124 Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar

125 İşlerinde doğru olarak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah İbrahim'i dost edinmiştir

126 Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır ve Allah her şeyi kuşatmıştır (Hiçbir şey O'nun ilim ve kudretinin dışında kalamaz)

127 Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır) Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir

128 Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur Sulh (daima) hayırlıdır Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır

129 Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

130 Eğer (eşler) birbirinden ayrılırsa Allah, bol nimetinden her birini zenginleştirir (diğerine muhtaç olmaktan kurtarır); Allah'ın lütfu geniş, hikmeti büyüktür

131 Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size "Allah'tan korkun" diye emrettik Eğer inkâr ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır

132 Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır Vekil olarak Allah yeter

133 Ey insanlar! Allah dilerse sizi yokluğa gönderip başkalarını getirir; Allah buna kadirdir

134 Kim dünya mükâfatını isterse (bilsin ki) dünyanın da ahiretin de mükâfatı Allah katındadır Allah her şeyi işiten ve her şeyi görendir

135 Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır

136 Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyle sapıtmıştır

137 İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola iletecektir

138 Münafıklara, kendileri için acı bir azap olduğunu müjdele!

139 Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir

140 O (Allah), Kitap'ta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya (konuya geçinceye) kadar kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir

141 Sizi gözetleyip duranlar, eğer size Allah'tan bir zafer (nasib) olursa, "Sizinle beraber değil miydik?" derler Kâfirlerin (zaferden) bir nasipleri olursa (bu sefer de onlara), "Sizi yenip (öldürebileceğimiz halde öldürmeyip) müminlerden korumadık mı?" derler Artık Allah kıyamet gününde aranızda hükmedecektir ve kâfirler için müminler aleyhine asla bir yol vermeyecektir

142 Şüphesiz münafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; halbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az hatıra getirirler

143 Bunların arasında bocalayıp durmaktalar,ne onlara (bağlanıyorlar) ne bunlara Allah'ın şaşırttığı kimseye asla bir (çıkar) yol bulamazsın

144 Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?

145 Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın

146 Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir

147 Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir

148 Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka Allah her şeyi işitici ve bilicidir

149 Bir iyiliği açıklar yahut gizlerseniz veya bir kötülüğü (açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz Allah da ziyadesiyle affedici ve kadirdir

150 Allah'ı ve peygamberlerini inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyip "Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız" diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu;

151 İşte gerçekten kâfirler bunlardır Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır

152 Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükâfatlarını verecektir Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

153 Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor Onlar Musa'dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, "Bize Allah'ı apaçık göster" demişlerdi Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı Bilâhare kendilerine açık deliller geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler Biz bunu da affettik Ve Musa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik

154 Söz vermeleri (ni takviye) için Tûr'u başlarına diktik de onlara, "Baş eğerek kapıdan girin" dedik, "Cumartesi günü sınırı aşmayın" dedik Kendilerinden sağlam söz aldık

155 Sözlerinden dönmeleri, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflanmıştır" demeleri sebebiyle (onları lânetledik, türlü belâlar verdik Onların kalpleri kılıflı değildir tam aksine küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur; pek azı müstesna artık iman etmezler

156 Bir de inkâr etmelerinden ve Meryem'in üzerine büyük bir iftira atmalarından;

157 Ve "Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demeleri yüzünden (onları lânetledik) Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler

158 Bilâkis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır Allah izzet ve hikmet sahibidir

159 Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır

160 Yahudilerin yaptıkları zulümden, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden, menetmelerinden dolayı kendilerine (daha önce) helâl kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık

161 Menedildikleri halde faizi almalarından ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemelerinden dolayı içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık

162 Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler; Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz

163 Biz Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik Ve (nitekim) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, esbâta (torunlara), İsa'ya, Eyyûb'e, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettik Davud'a da Zebûr'u verdik

164 Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu

165 (Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet ve hikmet sahibidir

166 Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder; onu kendi ilmi ile indirdi Melekler de (buna) şahitlik ederler Ve şahit olarak Allah kâfîdir

167 İnkâr eden ve (başkalarını da) Allah yolundan alıkoyanlar şüphesiz doğru yoldan çok uzaklaşmışlardır

168 İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir Onlan (başka) bir yola iletecek de değildir

169 Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onlanrı yoluna (iletecektir) Bu da Allah'a çok kolaydır

170 Ey insanlar! Resûl size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin Eğer inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah'ındır (O'nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur) Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir

171 Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah'ın resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı "kün: Ol" kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur) Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin "(Tanrı) üçtür" demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin Allah ancak bir tek Allah'tır O, çocuğu olmaktan münezzehtir Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur Vekil olarak Allah yeter

172 Ne Mesîh ve ne de Allah'a yakın melekler, Allah'ın kulu olmaktan geri dururlar O'na kulluktan geri durup büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında huzuruna toplayacaktır

173 İman edip iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir Onlar, kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulurlar (Kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar)

174 Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik

175 Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir

176 Senden fetva isterler De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kızkardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur Kızkardeş ölüp çocuğu olmazsa erkek kardeş de ona vâris olur Kızkardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır Eğer erkekli kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı, iki kadın payı kadardır Şaşırmamanız için Allah size açıklama yapıyor Allah her şeyi bilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-MÂİDE

Üçüncü âyetin dışında sûrenin bütünü Medine'de, hicrî altıncı yılda nâzil olmuştur 120 (yüzyirmi) âyettir Buhârî ve Müslim'de, Hz Ömer'den rivayet edildiğine göre "Bugün size dininizi ikmal ettim" ifadesinin yer aldığı âyet Mekke'de, vedâ haccında, cuma günü, Arafe akşamı nâzil olmuştur "Mâide" sofra demektir 112 ve 114 âyetlerde, Hz İsa zamanında, gökten indirilmesi istenen bir sofradan bahsedildiği için sûreye bu isim verilmiştir Bundan önceki sûrede dinî zümreler içinden münafıklar ağırlıkla söz konusu edilmişti Bu sûrede ise yine münafıklardan bahsedilmekle beraber ağırlık ehl-i kitapta ve özellikle hristiyanlardadır Bunun dışında sûrede hac farizası, abdest, gusül, teyemmüm ile ilgili bazı bilgiler, içki ve kumar yasağı, ahitlere ve söze bağlılık, içtimaî ve ahlâkî münasebetler, haram ve helâl yiyecekler gibi bilgi ve hükümlere temas edilmiştir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı Allah dilediğine hükmeder

2 Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir

3 Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı Bunlar yoldan çıkmaktır Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir Artık onlardan korkmayın, benden korkun Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir) Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

4 Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin) Allah'tan korkun Allah'ın hesabı pek çabuktur

5 Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır

6 Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz

7 Allah'ın size olan nimetini, "Duyduk ve kabul ettik" dediğiniz zaman sizi bununla bağladığı (O'na verdiğiniz) sözü hatırlayın ve Allah'tan korkun Şüphesiz Allah, kalblerin içindekini bilmektedir

8 Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır Allah'a isyandan sakının Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir

9 Allah, iman eden ve iyi şeyler yapanlara söz vermiştir; onlara bağışlama ve büyük mükâfat vardır

10 İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir

11 Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler

12 Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur

13 Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler) Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün Yine de sen onları affet ve aldırış etme Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever

14 "Biz hıristiyanlarız" diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir

15 Ey ehl-i kitap ! Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi

16 Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir

17 "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesîh'dir" diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır De ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesîh'i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam manasıyle kadirdir

18 Yahudiler ve hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir Sonunda dönüş de ancak O'nadır

19 Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir Allah her şeye hakkıyle kadirdir

20 Bir zamanlar Musa, kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah'ın size (lütfettiği) nimetini hatırlayın; zira O, içinizden peygamberler çıkardı ve sizi hükümdarlar kıldı Alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi

21 Ey kavmim ! Allah'ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş olursunuz

22 Onlar şu cevabı verdiler: Yâ Musa! Orada zorba bir toplum var; onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla girmeyeceğiz Eğer oradan çıkarlarsa biz de hemen gireriz

23 Korkanların içinden Allah'ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır Eğer müminler iseniz ancak Allah'a güvenin

24 "Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde, sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız" dediler

25 Musa: "Rabbim! Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle, bu yoldan çıkmış toplumun arasını ayır" dedi

26 Allah, "Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme" dedi

27 Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), "Andolsun seni öldüreceğim" dedi Diğeri de "Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder" dedi (ve ekledi

28 "Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım"

29 "Ben istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur"

30 Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu

31 Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine yananlardan oldu

32 İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler

33 Allah ve Resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır Onlar için ahirette de büyük azap vardır

34 Ancak, siz kendilerini yenip ele geçirmeden önce tevbe edenler müstesna; biliniz ki Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

35 Ey iman edenler! Allah'tan korkun O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz

36 Şüphe yok ki kâfir olanlar, yer yüzündeki her şey ve bunun yanında da bir o kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu fidye verseler onlardan asla kabul edilmez; onlar için acı bir azap vardır

37 Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir Onlar için devamlı bir azap vardır

38 Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin Allah izzet ve hikmet sahibidir

39 Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir

40 Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar Allah her şeye hakkıyle kadirdir

41 Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır

42 Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet Allah âdil olanları sever

43 İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir

44 Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi) Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir

45 Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır) Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır) Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir

46 Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik

47 İncil'e inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır

48 Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı) Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın Hepinizin dönüşü Allah'adır Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir

49 (Sana şu talîmatı verdik): Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır

50 Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır?

51 Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar) İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez

52 Kalblerinde hastalık bulunanların: "Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır

53 (O zaman) iman edenler: "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden olmuşlardır

54 Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar) Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir

55 Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler

56 Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır

57 Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz

58 Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar Bu davranış, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır

59 (Onlara) şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz

60 De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır

61 Yanınıza inkârla girip yine inkârla çıktıkları halde size geldiklerinde "inandık" derler Allah gizlediklerini daha iyi bilmektedir

62 Onlardan birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede yarıştıklarını görürsün Yaptıkları ne kadar kötüdür!

63 Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!

64 Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez

65 Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık

66 Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı) - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!

67 Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun Allah seni insanlardan koruyacaktır Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez

68 "Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır Kâfirler topluluğuna üzülme

69 İman edenler ile yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir

70 Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilâhî hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler

71 Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler Sonra Allah tevbelerini kabul etti Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu Allah onların yaptıklarını görmektedir

72 Andolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kâfir olmuşlardır Halbuki Mesîh "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti

73 Andolsun "Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler de kâfir olmuşlardır Halbuki bir tek Allah'dan başka hiçbir tanrı yoktur Eğer diye geldiklerinden vazgeçmezlerse, içlerinden kâfir olanlara acı bir azap isabet edecektir

74 Hâla Allah'a tevbe edip O'ndan bağışlanmayı dilemiyecekler mi? Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir

75 Meryem oğlu Mesîh ancak bir resûldür Ondan önce de (birçok) resûller gelip geçmiştir Anası da çok doğru bir kadındır Her ikisi de yemek yerlerdi Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar

76 De ki: Allah'ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah'tır
77 De ki: Ey Kitap ehli! Dininizde haksız yere haddi aşmayın Daha önceden sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan bir topluma uymayın

78 İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir Bunun sebebi, söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır

79 Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı Andolsun yaptıkları ne kötüdür!

80 Onlardan çoğunun, inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün Nefislerinin onlar için (ahiret hayatları için) önceden hazırladığı şey ne kötüdür: Allah onlara gazabetmiştir ve onlar azap içinde devamlı kalıcıdırlar!

81 Eğer onlar Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi; fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır

82 İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulacaksın Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar

83 Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün Derler ki: "Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz"

84 "Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?"

85 Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur

86 İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir

87 Ey iman edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın Allah sınırı aşanları sevmez

88 Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun

89 Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin) Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!

90 Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz

91 Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?

92 Allah'a itaat edin, Resûle de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki Resûlümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir

93 İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır) Allah iyi ve güzel yapanları sever

94 Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avlanma ile (onu yasak ederek) dener ki gizlide (kimsenin görmediği yerde, gerçekten) kendisinden kimin korktuğu ortaya çıksın Kim bundan sonra sınırı aşarsa onun için acı bir azap vardır

95 Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin İçinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır (Buna) Kâbe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder) Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir keffârettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun Allah geçmişi affetmiştir Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır Allah daima galiptir, öç alandır

96 Hem size hem de yolculara fayda olmak üzere (faydalanmanız için) deniz avı yapmak ve onu yemek size helâl kılındı İhramlı olduğunuz müddetçe kara avı size haram kılındı Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun

97 Allah, Kâbe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp) bilmeniz içindir

98 Biliniz ki Allah'ın cezalandırması çetindir ve yine Allah'ın bağışlaması ve esirgemesi sınırsızdır

99 Resûle düşen (vazife), ancak duyurmadır Allah açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir

100 De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir) Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz

101 Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın) Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir

102 Sizden önce de bir toplum onları sormuş, sonra da bunları inkâr eder olmuştu

103 Allah bahîra, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır Fakat kâfirler, yalan yere Allah'a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz

104 Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?

l05 Ey iman edenler! Siz kendinize bakın Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez Hepinizin dönüşü Allah'adır Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir

106 Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan, başka iki kişi (şahit olsun) Eğer şüpheye düşerseniz o iki şahidi namazdan sonra alıkor, "Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba (menfaatine) de olsa; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemiyeceğiz, (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz" diye Allah üzerine yemin ettirirsiniz

107 Bu şahitlerin (sonradan yalan söyleyerek) bir günah kazandıkları anlaşılırsa, (şahitlerin) haklarına tecavüz ettiği ölüye daha yakın olan (mirasçılardan) iki kişi onların yerini alır ve "Andolsun ki bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha gerçektir ve biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik, aksi takdirde biz, elbette zalimlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler

108 Bu (usul), şahitliği gerektiği şekilde yapmaya, yahut yeminlerinden sonra, yeminlerin (mirasçılar tarafından) reddedilmesinden korkmalarına (çekinmelerine çare olarak) daha uygundur Allah'tan korkun ve (O'nu) dinleyin Allah, yoldan çıkmışlar topluluğuna rehberlik etmez

109 Allah'ın peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği gün, "Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin" diyeceklerdir

110 Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" demişlerdi

111 Hani havârîlere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim Onlar (da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler (müslümanlar) olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi

112 Hani havârîler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi O, "İman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını verınişti

113 Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi

114 Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet (mucize) olsun Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın

115 Allah da şöyle buyurdu: Ben onu size şüphesiz indireceğim; ama bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, kâinatta hiç bir kimseye etmediğim azabı ona edeceğim!

116 Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin

117 Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun Sen her şeyi hakkıyle görensin

118 Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın) Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin" dedi

119 (Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur

120 Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin mülkiyeti Allah'ındır, O, her şeye hakkıyle kadirdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-EN'ÂM

En'âm sûresi, 165 (yüzaltmışbeş) âyettir 91, 92, 93 ve 151, 152, 153 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir Sûrenin bazı âyetlerinde Arapların, kurban edilen hayvanlarla ilgili birtakım gelenekleri kınandığı için sûreye En'âm sûresi denmiştir En'âm; koyun, keçi, deve, sığır ve manda cinslerini bir arada ifade eden bir kelimedir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar

2 Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O'dur Bir de O'nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır Siz hâla şüphe ediyorsunuz

3 O, göklerde ve yerde tek Allah'tır Gizlinizi, açığınızı bilir (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir

4 Rablerinin âyetlerinden onlara (kâfirlere) bir âyet gelmeyedursun, o âyetlerden ille de yüz çevirirler

5 Gerçekten onlar, kendilerine Hak geldiğinde onu yalanlamışlardı Fakat yakında onlara alay ettikleri şeyin haberleri gelecektir

6 Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık

7 Eğer sana kâğıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de onlar elleriyle onu tutmuş olsalardı, yine de inkâr ediciler: Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir, derlerdi

8 Muhammed'e (görebileceğimiz) bir melek indirilseydi ya! dediler Eğer biz öyle bir melek indirseydik elbette iş bitirilmiş olur, artık kendilerine göz bile açtırılmazdı

9 Eğer peygamberi bir melek kılsaydık muhakkak ki onu insan sûretine sokar onları yine düşmekte oldukları kuşkuya düşürürdük

10 Senden önceki peygamberlerle de alay edilmiş, bu yüzden onlarla alay edenleri alay ettikleri şey (azap) kuşatıvermişti

11 De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!

12 (Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor "Allah'ındır" de O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar

13 Gecede ve gündüzde barınan her şey O'nundur O her şeyi işitendir, bilendir

14 De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden, yedirdiği halde yedirilmeyen Allah'tan başkasını mı dost edineceğim! De ki: Bana müslüman olanların ilki olmam emredildi ve sakın müşriklerden olma! (denildi)

15 De ki: Ben, Rabbim'e isyan edersem gerçekten büyük bir günün (kıyametin) azabından korkarım

16 O gün kim azaptan kurtarılırsa, gerçekten Allah onu esirgemiştir İşte apaçık kurtuluş budur

17 Eğer Allah seni bir zarara uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur) Şüphesiz O herşeye kadirdir

18 O, kullarının üstünde her türlü tasarrufa sahiptir O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır

19 De ki: Hangi şey şahadetçe en büyüktür? De ki: (Hak peygamber olduğuma dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu Yoksa siz, Allah ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz? De ki: "Ben buna şahitlik etmem" "O ancak bir tek Allah'tır, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım" de

20 Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar

21 Yalan sözlerle Allah'a iftira edenden veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler!

22 Unutma o günü ki- onları hep birden toplayacağız; sonra da, Allah'a ortak koşanlara: Nerede boş yere davasını güttüğünüz ortaklarınız? diyeceğiz

23 Sonra onların mazeretleri, "Rabbimiz Allah hakkı için biz ortak koşanlar olmadık!" demekten başka bir şey olmadı

24 Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!

25 Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar Hatta o kâfirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar

26 Onlar, hem insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler

27 Onların ateşin karşısında durdurulup "Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen !

28 Hayır! Daha önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü Eğer (dünyaya) geri gönderilseler yine kendilerine yasak edilen şeylere döneceklerdir Zira onlar gerçekten yalancıdırlar

29 Onlar, hayat ancak bu dünyadaki hayatımızdan ibarettir; biz, bir daha da diriltilecek değiliz, demişlerdi

30 Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah: Bu (yeniden dirilme olayı), hak değil miymiş? diyecek Onlar da "Rabbimize andolsun ki evet!" diyecekler Allah da, Öyle ise inkâr ettiğinizden dolayı azabı tadın! diyecek

3l Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır Nihayet onlara Kıyamet vakti ansızın gelip çatınca, onlar, günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: "Dünyada iyi amelleri terketmemizden dolayı vah bize!" Dikkat edin, yüklendikleri şey ne kötüdür!

32 Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

33 Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar

34 Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi

35 Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!

36 Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder Ölülere gelince, Allah onları diriltecek, sonra da O'na döndürülecekler

37 O'na Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! dediler De ki: Şüphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir Fakat onların çoğu bilmezler

38 Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler

39 Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir

40 De ki: Ne dersiniz; size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse size, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)!

41 Bilâkis yalnız Allah'a yalvarırsınız O da (kaldırılması için) kendisine yalvardığınız belâyı dilerse kaldırır; ve siz ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz

42 Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık

43 Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını câzip gösterdi

44 Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler

45 Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur (Allah'ın verdiği nimete şükredecekleri yerde nankörlük ettiler, böylece kendilerine zulmettiler Yüce Allah da yeryüzünü onların zulüm ve küfürlerinden temizlemek için onları helâk etti)

46 De ki: Ne dersiniz; eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunları size Allah'tan başka hangi tanrı geri verebilir! Bak, delilleri nasıl açıklıyoruz Onlar hâla yüz çeviriyorlar!

47 De ki: Söyler misiniz; size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim toplumdan başkası mı helâk olur?

48 Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur Onlar üzüntü de çekmeyecekler

49 Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yoldan çıkmalarından dolayı onlar azap çekeceklerdir

50 De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum Ben gaybı da bilmem Size, ben bir meleğim de demiyorum Ben, sadece bana vahyolunana uyarım De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?

51 Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an ile) uyar Onlar için Rablerinden başka ne bir dost, ne de bir aracı vardır; belki sakınırlar

52 Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onları kovup ta zalimlerden olasın!

53 "Aramızdan Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı!" demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik Allah şükredenleri daha iyi bilmez mi?

54 Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı Gerçek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir

55 Böylece suçluların yolu belli olsun diye âyetleri iyice açıklıyoruz

56 De ki: Allah'ın dışında taptığınız şeylere tapmak bana yasak edildi De ki: Ben sizin arzularınıza uymam, aksi halde sapıtırım da hidayete erenlerden olmam

57 De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum Siz ise onu yalanladınız Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir Hüküm ancak Allah'ındır O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır

58 De ki : Acele istediğiniz şey benim elimde olsaydı, elbette benimle sizin aranızda iş bitirilmişti Allah zalimleri daha iyi bilir

59 Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır

60 Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O'dur Sonra dönüşünüz yine O'nadır Sonunda O, yaptıklarınızı size haber verecektir

61 O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir Size koruyucular gönderir Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar Onlar vazifede kusur etmezler

62 Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler Bilesiniz ki hüküm yalnız O'nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur

63 De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua edersiniz

64 De ki: Ondan ve bütün sıkıntılardan sizi Allah kurtarır Sonra siz yine O'na ortak koşarsınız

65 De ki: "Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter" Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!

66 Kur'an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı De ki: Ben size vekil (kefil) değilim

67 Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır Yakında siz de gerçeği bileceksiniz

68 Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma

69 Takvâ sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir

70 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır

71 De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel! " diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkârcılığa) mı döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir

72 "Namazı dosdoğru kılın ve Allah'tan korkun" (diye de emredildik) O, huzuruna varıp toplanacağınız Allah'tır

73 O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır "Ol!" dediği gün herşey oluverir O'nun sözü gerçektir Sûr'a üflendiği gün de hükümranlık O'nundur Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır

74 İbrahim, babası Âzer'e: Birtakım putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti

75 Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk

76 Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü, Rabbim budur, dedi Yıldız batınca, batanları sevmem, dedi

77 Ay'ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi O da batınca, Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi

78 Güneşi doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi O da batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım

79 Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim

80 Kavmi onunla tartışmaya girişti Onlara dedi ki: Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam Ancak, Rabbim'in bir şey dilemesi hariç Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır Hâla ibret almıyor musunuz?

81 Siz, Allah'ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım! Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki guruptan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır?"

82 İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır

83 İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyle bilendir

84 Biz O'na İshak ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik; Biz iyi davrananları işte böyle mükâfatlandırırız

85 Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola iletmiştik) Hepsi de iyilerden idi

86 İsmail, Elyesa', Yunus ve Lût'u da (hidayete erdirdik) Hepsini âlemlere üstün kıldık

87 Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik) Onları seçkin kıldık ve doğru yola ilettik

88 İşte bu, Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini ona iletir Eğer onlar da Allah'a ortak koşsalardı yapmakta oldukları amelleri elbette boşa giderdi

89 İşte onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir Eğer onlar (kâfirler) bunları inkâr ederse şüphesiz yerlerine bunları inkâr etmeyecek bir toplum getiririz

90 İşte o peygamberler Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir Sen de onların yoluna uy De ki: Ben buna (peygamberlik görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum Bu (Kur'an) âlemler için ancak bir öğüttür

91 (Yahudiler) Allah'ı gereği gibi tanımadılar Çünkü "Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi" dediler De ki: Öyle ise Musa'nın insanlara bir nûr ve hidayet olarak getirdiği Kitab'ı kim indirdi? Siz onu kâğıtlara yazıp (istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz Sizin de atalarınızın da bilemediği şeyler (Kur'an'da) size öğretilmiştir (Resûlüm) sen "Allah" de, sonra onlan bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar!

92 Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler

93 Allah'a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de Allah'ın indirdiği âyetlerin benzerini indireceğim" diyenden daha zalim kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: "Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!" derken onların halini bir görsen!

94 Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir

95 Şüphesiz Allah, tohumu ve çekirdeği çatlatandır, ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkarandır İşte Allah budur O halde (haktan) nasıl dönersiniz!

96 O, sabahı aydınlatandır O, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı (vakitlerin tayini için) birer hesap ölçüsü kılmıştır İşte bu, azîz olan (ve her şeyi) pek iyi bilen Allah'ın takdiridir

97 O, kara ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır Gerçekten biz, bilen bir toplum için âyetleri geniş geniş açıkladık

98 O, sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yaratandır (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır Anlayan bir toplum için âyetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık

99 O, gökten su indirendir İşte biz her çeşit bitkiyi onunla bitirdik O bitkiden de kendisinde üstüste binmiş taneler bitireceğimiz bir yeşillik; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar; üzüm bağları; bir kısmı birbirine benzeyen, bir kısmı da benzemeyen zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır

100 Cinleri Allah'a ortak koştular Oysa ki onları da Allah yaratmıştı Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar yakıştırdılar Hâşâ! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir

101 O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır O'nun eşi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir! Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur

102 İşte Rabbiniz Allah O'dur O'ndan başka tanrı yoktur O, her şeyin yaratıcısıdır Öyle ise O'na kulluk edin, O her şeye vekildir (güvenilip dayanılacak tek varlık O'dur)

103 Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır

104 (Doğrusu) size Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir Ben üzerinize bekçi değilim

105 Böylece biz âyetleri geniş geniş açıklıyoruz ki, "Sen ders almışsın" desinler de biz de anlayan toplum için Kur'an'ı iyice açıklayalım

106 Rabbinden sana vahyolunana uy O'ndan başka tanrı yoktur Müşriklerden yüz çevir

107 Allah dileseydi, onlar ortak koşmazlardı Biz seni onların üzerine bir bekçi kılmadık Sen onların vekili de değilsin

108 Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler Böylece biz her ümmete kendi işlerini câzip gösterdik Sonunda dönüşleri Rablerinedir Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir

109 Kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair kuvvetli bir şekilde Allah'a andiçtiler De ki: Mucizeler ancak Allah katındandır Ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız?

110 Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız

111 Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi; fakat çokları bunu bilmezler

112 Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak

113 Ahirete inanmayanların kalpleri ona (yaldızlı söze) kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam etsinler diye (böyle yaparlar)

114 (De ki): Allah'dan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitab'ı açık olarak indiren O'dur Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Kur'an'ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler Sakın şüpheye düşenlerden olma!

115 Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur O işitendir, bilendir

116 Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler

117 Muhakkak ki senin Rabbin, evet O, kendi yolundan sapanı en iyi bilendir O, doğru yolda gidenleri de iyi bilendir

118 Allah'ın âyetlerine inanıyorsanız, üzerine O'nun adı anılarak kesilenlerden yeyin

119 Üzerine Allah'ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır Doğrusu bir çokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir

120 Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir

121 Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin Kuşkusuz bu büyük günahtır Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah'a ortak koşanlar olursunuz

122 Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu! İşte kâfirlere yaptıkları böyle süslü gösterilmiştir

123 Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkârlarını liderler yaptık Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar

124 Onlara bir âyet geldiğinde, Allah'ın elçilerine verilenin benzeri bize de verilmedikçe kesinlikle inanmayız, dediler Allah, peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir Suç işleyenlere, yapmakta oldukları hilelere karşılık Allah tarafından aşağılık ve çetin bir azap erişecektir

125 Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir

126 Bu (din), Rabbinin dosdoğru yoludur Biz, öğüt alacak bir kavim için âyetleri ayrıntılı olarak açıkladık

127 Rableri katında onlara esenlik yurdu (cennet) vardırVe yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur

128 Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî kalacağınız yer ateştir Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir

129 İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız

130 Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz" Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler

131 Gerçek şu ki: Halkı habersizken, Rabbin haksızlık ile ülkeleri helâk edici değildir

132 Herkesin yaptıkları işlere göre dereceleri vardır Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir

133 Rabbin zengindir, rahmet sahibidir Dilerse sizi yok eder ve sizi başka bir kavmin zürriyetinden yarattığı gibi sizden sonra yerinize dilediği bir kavmi yaratır

134 Size vadedilen mutlaka gelecektir; siz bunu önleyemezsiniz

135 De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın) sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz Gerçek şu ki, zalimler iflah olmazlar

136 Allah'ın yarattığı ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayırıp zanlarınca, bu Allah'a, bu da ortaklarımıza (putlarımıza) dediler Ortakları için ayrılan Allah'a ulaşmıyor, fakat Allah için ayrılan ortaklarına ulaşıyor! Ne kötü hüküm veriyorlar?

137 Bunun gibi ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını (kızlarını) öldürmeyi hoş gösterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler hem de dinlerini karıştırıp bozsunlar! Allah dileseydi bunu yapamazlardı Öyle ise onları uydurdukları ile başbaşa bırak!

l38 Onlar saçma düşüncelerine göre dediler ki: "Bu (tanrılar için ayrılan) hayvanlarla ekinler haramdır Bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez Bunlar da binilmesi yasaklanmış hayvanlardır" Birtakım hayvanlar da vardır ki, (Allah böyle emrediyor diye) O'na iftira ederek üzerlerine Allah'ın adını anmazlar Yapmakta oldukları iftiraları yüzünden Allah onları cezalandıracaktır

139 Dediler ki: "Şu hayvanların karınlarında olanlar yalnız erkeklerimize aittir, kadınlarımıza ise haram kılınmıştır Şayet (yavru) ölü doğarsa, o zaman (kadın erkek) hepsi onda ortaktır" Allah bu değerlendirmelerinin cezasını verecektir Şüphesiz ki O hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir

140 Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği rızkı, Allah'a iftira ederek (kadınlara) haram kılanlar, muhakkak ki ziyana uğramışlardır Onlar gerçekten sapmışlardır ve doğru yolu bulacak da değillerdir

141 Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O'dur Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez

142 Hayvanlardan yük taşıyanı ve tüyünden döşek yapılanları yaratan O'dur Allah'ın size verdiği rızıktan yeyin, şeytanın ardına düşmeyin; şüphesiz o sizin için apaçık bir düşmandır

143 (Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin

144 Deveden de iki, sığırdan da iki (yarattı) De ki: O bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir! Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez

145 De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir

146 Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezâdır Biz elbette doğru söyleyeniz

147 Eğer seni yalanlarlarsa de ki: Rabbiniz geniş bir rahmet sahibidir Bununla beraber O'nun azabı, suçlular topluluğundan uzaklaştırılamaz

148 Putperestler diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de atalarımız Hiçbir şeyi de haram kılmazdık" Onlardan öncekiler de aynı şekilde (peygamberleri) yalanladılar ve sonunda azabımızı tattılar De ki: Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz

149 De ki: Kesin delil, ancak Allah'ındır Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola iletirdi

150 De ki: Allah şunu yasak etti, diye şehadet edecek şahitlerinizi getirin! Eğer onlar şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme; âyetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma Onlar, Rablerine eş tutuyorlar

151 De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir Umulur ki düşünüp anlarsınız

152 Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti

153 Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur Buna uyun (Başka) yollara uymayın Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti

154 Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler

155 İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin

156 "Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (hıristiyanlara ve yahudilere) indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten habersizdik" demeyesiniz diye;

157 Yahut "Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik) İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi Kim, Allah'ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız

158 Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!

159 Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur Onların işi ancak Allah'a kalmıştır Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir

160 Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır Onlar haksızlığa uğratılmazlar

161 De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti O, ortak koşanlardan değildi

162 De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir

163 O'nun ortağı yoktur Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim

164 De ki: Allah her şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım? Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir Ve O, uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir

165 Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-A'RÂF

A'râf sûresi Mekke'de inmiş olup, 206 (ikiyüzaltı) âyettir 46 ve 48 âyetlerde A'râf'ta yani cennet ve cehennem ehli arasındaki yüksek bir yerde bulunan insanlardan söz edildiği için sûreye bu ad verilmiştir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Elif Lâm Mîm Sâd

2 (Bu), kendisiyle insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır Artık bu hususta kalbinde bir şüphe olmasın

3 Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

4 Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi

5 Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, "Biz gerçekten zalim kişilermişiz" demelerinden başka bir şey olmadı

6 Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!

7 Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız Biz, onlardan uzak değiliz

8 O gün tartı haktır Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir

9 Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır

10 Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik Ne kadar da az şükrediyorsunuz!

11 Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin! diye emrettik İblis'in dışındakiler secde ettiler O secde edenlerden olmadı

12 Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi

13 Allah: Öyle ise, "İn oradan!" Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir Çık! çünkü sen aşağılıklardansın! buyurdu

14 İblis: Bana, (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi

15 Allah: Haydi, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu

16 İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım

17 "Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi

18 Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!

19 (Allah buyurdu ki) : Ey Adem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz yerden yeyin Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz

20 Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi

21 Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti

22 Böylece onları hile ile aldattı Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti

23 (Adem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz

24 Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır, buyurdu

25 "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve orada (diriltilip) çıkarılacaksınız" dedi

26 Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık Takvâ elbisesi İşte o daha hayırlıdır Bunlar Allah'ın âyetlerindendir Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi)

27 Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık

28 Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Babalarımızı bu yolda bulduk Allah da bize bunu emretti" derler De ki: Allah kötülüğü emretmez Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?

29 De ki: Rabbim adaleti emretti Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarın İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz

30 O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar

31 Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez

32 De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz

33 De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır

34 Her ümmetin bir eceli vardır Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler

35 Ey Adem oğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir

36 Ayetlerimizi yalanlayanlar ve büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlar ateş ehlidir Onlar orada ebedî kalacaklardır

37 Allah'a iftira eden ya da O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Onların kitaptaki nasipleri kendilerine erişecektir Sonunda elçilerimiz (melekler) gelip canlarını alırken "Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz tanrılar nerede?" derler (Onlar da) "Bizden sıvışıp gittiler" derler Ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler

38 Allah buyuracak ki: "Sizden önce geçmiş cin ve insan toplulukları arasında siz de ateşe girin!" Her ümmet girdikçe yoldaşlarına lânet edecekler Hepsi birbiri ardından orada (cehennemde) toplanınca, sonrakiler öncekiler için, "Ey Rabbimiz! Bizi işte bunlar saptırdılar! Onun için onlara ateşten bir kat daha fazla azap ver!" diyecekler Allah da: Zaten herkes için bir kat daha fazla azap vardır, fakat siz bilmezsiniz, diyecektir

39 Öncekiler de sonrakilere derler ki: Sizin bize bir üstünlüğünüz yok O halde siz de yaptıklarınıza karşılık azabı tadın!

40 Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!

41 Onlar için cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır İşte zalimleri böyle cezalandırırız!

42 İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir Orada onlar ebedî kalacaklar

43 (Cennette) onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız Ve onlar derler ki: "Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler" Onlara: İşte size cennet; yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız diye seslenilir

44 Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir "Evet!" derler Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır

45 Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir Onlar ahireti de inkâr edenlerdir

46 İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler

47 Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! derler

48 (Yine) A'râf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı

49 Allah'ın, kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?" (ve cennet ehline dönerek): "Girin cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz" (derler)

50 Cehennem ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin! diye seslenirler Onlar da: Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır, derler

51 O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz

52 Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik

53 (Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti

54 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!

55 Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez

56 Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır

57 Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız İşte ölüleri de böyle çıkaracağız Her halde bundan ibret alırsınız

58 Rabbinin izniyle güzel memleketin bitkisi (güzel) çıkar; kötü olandan ise faydasız bitkiden başka birşey çıkmaz İşte biz, şükreden bir kavim için âyetleri böyle açıklıyoruz

59 Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum

60 Kavminden ileri gelenler dediler ki: Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz!

61 Dedi ki: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur; fakat ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim

62Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiy ile) biliyorum

63 (Allah'ın azabından) sakınıp da rahmete nâil olmanız ümidiyle, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı?"

64 Onu yalanladılar, biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk! Çünkü onlar kör bir kavim idiler

65 Ad kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik) O dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur Hâla sakınmayacak mısınız?"

66 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz

67 "Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönderdiği bir elçiyim

68 Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm

69 Sizi uyarmak için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta sizi onlardan üstün kıldı O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz"

70 Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir

71 (Hûd) dedi ki: "Üzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!"

72 Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik

73 Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir O da, size bir mucize olarak Allah'ın şu devesidir Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin, (içsin); ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar

74 Düşünün ki, (Allah) Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdi Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi: Onun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın

75 Kavminin ileri gelenlerinden büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülen inananlara dediler ki: Siz Salih'in, Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar da Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse ona inananlarız, dediler

76 Büyüklük taslayanlar dediler ki: "Biz de sizin inandığınızı inkâr edenleriz"

77 Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler

78 Bunun üzerine onlarrı o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar

79 Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz

80 Lût'u da (peygamber gönderdik) Kavmine dedi ki: "Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhuşu mu yapıyorsunuz?

81 Çünkü siz, şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz Doğrusu siz taşkın bir milletsiniz"

82 Kavminin cevabı: Onları (Lût'u ve taraftarlarını) memleketinizden çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış! demelerinden başka bir şey olmadı

83 Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi

84 Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!

85 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin Düzeltilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın Eğer inananlar iseniz bunlar sizin için daha hayırlıdır

86 Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!

87 Eğer içinizden bir gurup benimle gönderilene inanır, bir gurup da inanmazsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar bekleyin O hakimlerin en iyisidir

88 Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: "Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları memleketimizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz" (Şuayb): İstemesek de mi? dedi

89 Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır Biz sadece Allah'a dayanırız Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın

90 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Eğer Şuayb'e uyarsanız o takdirde siz mutlaka ziyana uğrarsınız

91 Derken o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü donakaldılar

92 Şuayb'ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb'ı yalanlayanların kendileridir

93 (Şuayb), onlardan yüz çevirdi ve (içinden) dedi ki: "Ey kavmim! Ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim Artık kâfir bir kavme nasıl acırım!"

94 Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır

95 Sonra kötülüğü (darlığı) değiştirip yerine iyilik (bolluk) getirdik Nihayet çoğaldılar ve: "Atalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı" dediler Biz de onları, kendileri farkına varmadan ansızın yakaladık

96 O (peygamberlerin gönderildiği) ülkelerin halkı inansalar ve (günahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik

97 Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

98 Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

99 Allah'ın azabından emin mi oldular? Fakat ziyana uğrayan topluluktan başkası, Allah'ın (böyle) mühlet vermesinden emin olamaz

100 Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler

101 İşte o ülkeler Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi İşte kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler

102 Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk

l03 Sonra onların ardından Musa'yı mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkâr ettiler; ama, bak ki, fesatçıların sonu ne oldu!

104 Musa dedi ki : "Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim

105 Allah hakkında gerçekten başkasını söylememek benim üzerime borçtur Size Rabbinizden açık bir delil getirdim; artık İsrailoğullarını benimle bırak!"

106 (Firavun) dedi ki: Eğer bir mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım

107 Bunun üzerine Musa asasını yere attı O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!

108 Ve elini (cebinden) çıkardı Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi

109 Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Bu çok bilgili bir sihirbazdır

110 O,sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor Ne buyurursunuz?

111 Dediler ki: Onu da kardeşini de beklet; şehirlere toplayıcılar (memurlar) yolla

112 Bütün bilgili sihirbazları sana getirsinler

113 Sihirbazlar Firavun'a geldi ve: Eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı? dediler

114 (Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi

115 (Sihirbazlar), Ey Musa sen mi (önce) atacaksın, yoksa atanlar biz mi olalım? dediler

116 "Siz atın" dedi Onlar atınca, insanların gözlerini büyülediler, onları korkuttular ve büyük bir sihir gösterdiler

117 Biz de Musa'ya, "Asanı at!" diye vahyettik Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor

118 Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti

119 İşte Firavun ve kavmi, orada yenildi ve küçük düşerek geri döndüler

120 Sihirbazlar ise secdeye kapandılar

121"Âlemlerin Rabbine iman ettik" dediler

122 "Musa'nın ve Harun'un Rabb'ine " dediler

123 Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!

124 Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!"

125 Onlar da : ''Biz zaten Rabbimize döneceğiz"dediler

126 Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler

127 Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Musa'yı ve kavmini, seni ve tanrılarını bırakıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarsınlar diye mi bırakacaksınız? (Firavun): "Biz onların oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakacağız Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz" dedi

128 Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardım isteyin ve sabredin Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır Kullarından dilediğini ona vâris kılar Sonuç (Allah'tan korkup günahtan) sakınanlarındır"

129 Onlar da, sen bize (peygamber olarak) gelmeden önce de geldikten sonra da bize işkence edildi, dediler (Musa), "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve onların yerine sizi yer yüzüne hakim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar" dedi

130 Andolsun ki, biz de Firavun'a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık

131 Onlara bir iyilik (bolluk) gelince, "Bu bizim hakkımızdır" derler; eğer kendilerine bir fenalık gelirse Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı Bilesiniz ki, onlara gelen uğursuzluk Allah katındandır, fakat onların çoğu bunu bilmezler

132 Ve dediler ki: "Bizi sihirlemek için ne mucize getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz"

133 Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular

134 Azap üzerlerine çökünce, "Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz" dediler

135 Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler

136 Biz de âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk

137 Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (yahudileri) de, içini bereketle doldurduğumuz yerin doğu taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık Sabırlarına karşılık Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz yerine geldi Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yetiştirdikleri bahçeleri helâk ettik

138 İsrailoğullarını denizden geçirdik, orada kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rastladılar Bunun üzerine: Ey Musa! Onların tanrıları olduğu gibi, sen de bizim için bir tanrı yap! dediler Musa: Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz, dedi

139 Şüphesiz bunların içinde bulundukları (din) yıkılmıştır, yapmakta oldukları da bâtıldır

140 Musa dedi ki: Allah sizi âlemlere üstün kılmışken ben size Allah'tan başka bir tanrı mı arayayım?

141 Hatırlayın ki, size işkencenin en kötüsünü yapan Firavun'un adamlarından sizi kurtardık Onlar oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı İşte bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardır

142 (Bana ibadet etmesi için) Musa'ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna uyma

143 Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim Ben inananların ilkiyim

144 (Allah) Ey Musa! dedi, ben risaletlerimle (sana verdiğim görevlerle) ve sözlerimle seni insanların başına seçtim Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol

145 Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim

146 Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler Doğru yolu görseler onu yol edinmezler Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir

147 Halbuki âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar!

148 (Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular

149 Pişman olup da kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki: Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!

150 Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine dönünce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin (Harun'un) başını tutup kendine doğru çekmeye başladı (Kardeşi): "Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!" dedi

151 (Musa da) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kabul et Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! dedi

152 Buzağıyı (tanrı) edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir Biz iftiracıları böyle cezalandırırız

153 Kötülükler yaptıktan sonra ardından tevbe edip de iman edenlere gelince, şüphesiz ki o tevbe ve imandan sonra, Rabbin elbette bağışlayan ve esirgeyendir
154 Musa'nın öfkesi dinince levhaları aldı Onlardaki yazıda Rablerinden korkanlar için hidayet ve rahmet (haberi) vardı

155 Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! (Hz Musa'nın, kavmini temsilen seçip Al lah'ın huzuruna getirdiği kimseler, Allah ile kendi arasındaki konuşmayı işitince, onunla yetinmediler ve: ""Ey Musa, Allah'ı açıkca görmedikçe sana asla inanmayacağız"" dediler Bunun üzerine orada şiddetli bir deprem oldu ve bayılıp düştüler Hz Musa, Allah'a yalvardı da bu afet kaldırıldı)

156 Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de Şüphesiz biz sana döndük" Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım

157 Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır

158 De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür Öyle ise Allaha ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız

159 Musa'nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onun sayesinde âdil davranan bir topluluk vardır

160 Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde oniki kabileye ayırdık Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik Derhal ondan oniki pınar fışkırdı Her kabile içeceği yeri belledi Sonra üzerlerine bulutla gölge yaptık, onlara kudret helvası ve bıldırcın eti indirdik (Onlara dedik ki) "Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yeyin "Ama onlar (emirlerimizi dinlememekle) bize değil kendilerine zulmediyorlardı

161 Onlara denildi ki : Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yeyin, "bağışlanmak istiyoruz" deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız

162 Fakat onlardan zalim olanlar, sözü, kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler Biz de zulmetmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir azap gönderdik

163 Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor Hani onlar cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı Çünkü cumartesi tatili yaptıkları gün, balıklar meydana çıkarak akın akın onlara gelirdi, cumartesi tatili yapmadıkları gün de gelmezlerdi İşte böylece biz, yoldan çıkmalarından dolayı onları imtihan ediyorduk

164 İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi (Öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz)

165 Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca, biz de kötülükten men edenleri kurtardık, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden ötürü şiddetli bir azap ile yakaladık

166 Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! dedik

167 Rabbin, elbette kıyamet gününe kadar onlara en kötü eziyeti yapacak kimseler göndereceğini ilân etti Şüphesiz Rabbin cezayı çabuk verendir Ve O çok bağışlayan, pek esirgeyendir

168 Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik

169 Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır Hâla aklınız ermiyor mu?

170 Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz

171 Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar "Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik

172 Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler

173 Yahut "Daha önce babalarımız Allah'a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik (onların izinden gittik) Bâtıl işleyenlerin yüzünden bizi helâk edecek misin?" dememeniz için (böyle yaptık)

174 Belki inkârdan dönerler diye âyetleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz

175 Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku

176 Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir Kıssayı anlat; belki düşünürler

177 Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmiş olan kavmin durumu ne kötüdür!

178 Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır

179 Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar İşte asıl gafiller onlardır

180 En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır O halde O'na o güzel isimlerle dua edin Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır

181 Yarattıklarımızdan, daima hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet bulunur

182 Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke götüreceğiz

183 Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir

184 Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed'de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır

185 Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?

186 Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır

187 Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz O göklere de yere de ağır gelmiştir O size ansızın gelecektir Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar De ki: Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler

188 De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim"

189 Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı) Onu bir müddet taşıdı Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler

190 Fakat (Allah) onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği bu çocuk hakkında (sonradan insanlar) Allah'a ortak koştular Allah ise onların ortak koştuğu şeyden yücedir

191 Kendileri yaratıldığı halde hiçbir şeyi yaratamayan varlıkları (Allah'a) ortak mı koşuyorlar?

192 Halbuki (putlar) ne onlara bir yardım edebilirler ne de kendilerine bir yardımları olur

193 Onları doğru yola çağırırsanız size uymazlar; onları çağırsanız da, sukût etseniz de sizin için birdir

194 (Ey kâfirler!) Allah'ı bırakıp da taptıklarınız sizler gibi kullardır (Onların tanrılığı hakkında iddianızda) doğru iseniz, onları çağırın da size cevap versinler!

195 Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları elleri mi var veya görecekleri gözleri mi var yahut işitecekleri kulakları mı var (neleri var)? De ki: "Ortaklarınızı çağırın, sonra bana (istediğiniz) tuzağı kurun ve bana göz bile açtırmayın!"

196 Şüphesiz ki, benim koruyanım Kitab'ı indiren Allah'tır Ve O bütün salih kullarını görüp gözetir

197 Allah'ın dışında taptıklarınızın ne size yardıma güçleri yeter ne de kendilerine yardım edebilirler

198 Onları doğru yola çağırmış olsanız işitmezler Ve onları sana bakar görürsün, oysa onlar görmezler

199 (Resûlüm!) Sen afyolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir

200 Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın Çünkü O, işitendir, bilendir

201 Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerçeği görürler

202 (Şeytanların) dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler Sonra da yakalarını bırakmazlar

203 Onlara bir mucize getirmediğin zaman, (ötekiler gibi) onu da derleyip getirseydin ya! derler De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarım Bu (Kur'an), Rabbinizden gelen basîretlerdir (kalp gözlerini açan beyanlardır); inanan bir kavim için hidayet ve rahmettir

204 Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin

205 Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an Gafillerden olma

205 Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an Gafillerden olma

206 Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-ENFÂL

Enfâl sûresi, 75 (yetmişbeş) âyettir 30 ilâ 36 âyetler Mekke'de, diğerleri Medine'de inmiştir Enfâl, ziyade manasına gelen "nefl" kelimesinin çoğuludur İslâm dinini savunmak için yapılan savaşlarda elde edilen sevaba ek olarak alınan ganimet malına da "nefl" denilmiştir Sûrenin birinci âyetinde savaştan elde edilen ganimetlerin Allah ve Resûlüne ait olduğu ifade edildiği için sûreye bu ad verilmiştir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Sana savaş ganimetlerini soruyorlar De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin

2 Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir

3 Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir

4 İşte onlar gerçek müminlerdir Onlar için Rableri katında nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır

5 (Onların bu hali,) müminlerden bir gurup kesinlikle istemediği halde, Rabbinin seni evinden hak uğruna çıkardığı (zamanki halleri) gibidir

6 Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı

7 Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın) sizin olmasını istiyordunuz Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (Kureyş ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu

8 (Bunlar,) günahkârlar istemese de hakkı gerçekleştirmek ve bâtılı ortadan kaldırmak içindi

9 Hatırlayın ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz O da, ben peşpeşe gelen bin melek ile size yardım edeceğim, diyerek duanızı kabul buyurdu

10 Allah bunu (meleklerle yardımı) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir

11 O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu

l2 Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu

l3 Bu söylenenler, onların Allah'a ve Resûlüne karşı gelmelerinden ötürüdür Kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır

14 İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kâfirlere bir de cehennem ateşinin azabı vardır

15 Ey müminler! Toplu halde kâfirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkanızı dönmeyin (Korkup kaçmayın)

16 Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o, Allah'ın gazabını hak etmiş olarak döner Onun yeri de cehennemdir Orası, varılacak ne kötü yerdir!

17 (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu) Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı) Şüphesiz Allah işitendir, bilendir

18 Bu böyledir Şüphesiz Allah, kâfirlerin tuzağını bozar

19 (Ey kâfirler!) Eğer siz fetih istiyorsanız, işte size fetih geldi! (Yenelim derken yenildiniz) Ve eğer (inkardan) vazgeçerseniz bu sizin için daha iyidir Yine (Peygamber'e düşmanlığa) dönerseniz, biz de (ona) yardıma döneriz Topluluğunuz çok bile olsa, sizden hiçbir şeyi savamaz Çünkü Allah müminlerle beraberdir

20 Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin

21 İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın

22 Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir

23 Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi

24 Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız

25 Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder) Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir

26 Hatırlayın ki, bir zaman siz yeryüzünde âciz tanınan az (bir toplum) idiniz; insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da şükredesiniz diye Allah size yer yurt verdi; yardımıyla sizi destekledi ve size temizinden rızıklar verdi

27 Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz

28 Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır

29 Ey iman edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir

30 Hatırla ki, kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir

31 Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir"

32 Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi

33 Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir

34 Onlar Mescid-i Haram'ın mütevellîleri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellîleri takvâ sahiplerinden başkaları değildir Fakat onların çoğu bunu bilmez

35 Onların Beytullah yanındaki duaları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir (Ey kâfirler!) İnkâr etmekte olduğunuz şeylerden ötürü şimdi azabı tadın!

36 Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar Daha da harcayacaklar Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır

37 (Bu toplama) Allah'ın murdarı temizden ayıklaması (mümini kâfirden ayırması) ve bütün murdarların bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup hepsini yığarak cehenneme atması içindir İşte onlar ziyana uğrayanların kendileridir

38 İnkâr edenlere, (sana düşmanlıktan) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle Yok geri dönerlerse kendilerinden öncekilerin hali gözlerinin önündedir!

39 Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür

40 Eğer (imandan) yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin sahibinizdir O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!

4l Eğer Allah'a ve hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı gün (Bedir savaşında) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a, Resulüne, onun akrabalarına yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir Allah her şeye hakkıyla kadirdir

42 Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı) Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir

43 Hatırla ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi Eğer onları sana çok gösterseydi, elbette çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz Fakat Allah (sizi bundan) kurtardı Şüphesiz O, kalplerin özünü bilir

44 Allah, olacak bir işi yerine getirmek için (savaş alanında) karşılaştığınız zaman onları sizin gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu Bütün işler Allah'a döner

45 Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz

46 Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider Bir de sabredin Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir

47 Çalım satmak, insanlara gösteriş yapmak ve (insanları) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (kâfirler) gibi olmayın Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır

48 Hani şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi de: Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, şüphesiz ben de sizin yardımcınızım, dedi Fakat iki ordu birbirini görünce ardına döndü ve: Ben sizden uzağım, ben sizin göremediklerinizi (melekleri) görüyorum, ben Allah'tan korkuyorum; Allah'ın azabı şiddetlidir, dedi

49 O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), "Bunları, dinleri aldatmış" diyorlardı Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur Yoksa orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir)

50 Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve "Tadın yakıcı cehennem azabını" (diyerek) o kâfirlerin canlarını alırken onları bir görseydin!

51 İşte bu, ellerinizle yaptığınız yüzündendir, yoksa Allah kullara zulmedici değildir

52 (Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir (Onlar da) Allah'ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı Allah güçlüdür O'nun cezası şiddetlidir

53 Bu da, bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlâk ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah'ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden dolayıdır Gerçekten Allah işitendir, bilendir

54 (Evet bunların durumu), Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumuna benzer Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı; biz de onları günahlarından ötürü helâk etmiştik ve Firavun ailesini (denizde) boğmuştuk Hepsi de zalimler idiler

55 Allah katında, yürüyen canlıların en kötüsü kâfir olanlardır Çünkü onlar iman etmezler

56 Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra her defasında hiç çekinmeden ahidlerini bozan kimselerdir

57 Eğer savaşta onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile (onlara vereceğin ceza ile) arkalarında bulunan kimseleri de dağıt

58 (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de (onlarla yaptığın ahdi) aynı şekilde bozduğunu kendilerine bildir Çünkü Allah, hainleri sevmez

59 İnkâr edenler yakayı kurtardıklarını sanmasınlar Çünkü onlar (bizi) âciz bırakamazlar

60 Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız

61 Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir

62 Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki, Allah sana kâfidir O, seni yardımıyla ve müminlerle destekleyendir

63 Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir

64 Ey Peygamber! Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter

65 Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kâfire) galip gelirler Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur

66 Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, (onlardan) ikiyüz kişiye galip gelir Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler Allah sabredenlerle beraberdir

67 Yeryüzünde ağır basıncaya (küfrün belini kırıncaya) kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için) ahireti istiyor Allah güçlüdür, hikmet sahibidir

68 Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden ötürü size mutlaka büyük bir azap dokunurdu

69 Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin Ve Allah'tan korkun Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet edendir

70 Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah kalplerinizde hayır olduğunu bilirse, sizden alınandan (fidyeden) daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir

71 Eğer sana hainlik etmek isterlerse (üzülme, çünkü) daha önce Allah'a da hainlik etmişlerdi de Allah onlara karşı sana imkân ve kudret vermişti Allah bilendir, hikmet sahibidir

72 İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir

73 Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur

74 İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır
Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır

75 Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad edenler de sizdendir Allah'ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (vâris olmağa) daha uygundur Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-TEVBE

Tevbe sûresi, 129 (yüzyirmidokuz) âyettir 128 ve 129 âyetler Mekke'de, diğerleri Medine'de inmiştir 104 âyet tevbe ile ilgili olduğu için sûreye bu isim verilmiştir Sûrenin bundan başka birçok ismi olup en meşhuru Berâe'dir Bu sûrenin Enfâl sûresi'nin devamı veya başlı başına bir sûre olup olmadığı hakkında ihtilâf olduğu için başında Besmele yazılmamıştır Hicretin dokuzuncu yılında Hz Ebu Bekir, hac emîri olarak tayin edilmiş ve müslümanlar hacca gönderilmişti Bu sûre inince Resûlullah (s a) Allah'ın emirlerini hacdaki insanlara tebliğ etmesi için Hz Ali'yi görevlendirdi Hz Ali hac kafilesine ulaştığında Hz Ebu Bekir, "Amir olarak mı geldin, yoksa memur olarak mı?" diye sordu; Hz Ali, sadece sûreyi Mekke'de hacılara tebliğ ile me'mûr olduğunu bildirdi Hz Ali bayramın birinci günü Akabe Cemresi yanında ayağa kalkarak kendisinin Peygamber tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu bildirdi ve bir hutbe okudu, sonra da bu sûrenin başından 30 veya 40 âyet okuyarak dedi ki: "Dört şeyi tebliğe memurum: 1 Bu yıldan sonra Kâbe'ye hiçbir müşrik yaklaşmayacak, 2 Hiç kimse çıplak olarak Kâbe'yi ziyâret etmeyecek, 3 Müminden başkası cennete girmeyecek, 4 Müşrik kabileler tarafından bozulmamış antlaşmalar, antlaşma süresinin sonuna kadar yürürlükte kalacak"

1 Allah ve Resûlünden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ihtar!

2 (Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir

3 Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz (Ey Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele!

4 Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız Allah (haksızlıktan) sakınanları sever

5 Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın Allah yarlığayan, esirgeyendir

6 Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah'ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır

7 Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın Çünkü Allah (ahdi bozmaktan) sakınanları sever

8 Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır

9 Allah'ın âyetlerine karşılık az bir değeri (dünya malını ve nefsânî istekleri) satın aldılar da (insanları) O'nun yolundan alıkoydular Gerçekten onların yapmakta oldukları şeyler ne kötüdür!

10 Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma Çünkü onlar saldırganların kendileridir

11 Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz

12 Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar, ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler

13 (Ey müminler!) verdikleri sözü bozan, Peygamber'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır

14 Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın

15 Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin Allah dilediğinin tevbesini kabul eder Allah bilendir, hikmet sahibidir

16 Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır

17 Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur Onların bütün işleri boşa gitmiştir Ve onlar ateşte ebedî kalacaklardır

18 Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır

19 (Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katında eşit değillerdir Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez

20 İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler Kurtuluşa erenler de işte onlardır

21 Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşnutluk ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler

22 Onlar orada ebedî kalacaklardır Şüphesiz ki Allah katında büyük mükâfat vardır

23 Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir

24 De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez

25 Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz

26Sonra Allah, Resûl'ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır

27 Sonra Allah, bunun ardından yine dilediğinin tevbesini kabul eder Zira Allah bağışlayan, esirgeyendir

28 Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir

29 Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın

30 Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!

31 (Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu O'ndan başka tanrı yoktur O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır

32 Allah'ın nûrunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar Halbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nûrunu tamamlamaktan asla vazgeçmez

33 O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resûlünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir

34 Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!

35 (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"

36 Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır İşte bu doğru hesaptır O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir

37 (Haram ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır Allah'ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O'nun haram kıldığını helâl kılmak için (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, biryıl da haram sayarlar (Böylece) onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez

38 Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır

39 Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O'na hiçbir zarar veremezsiniz Allah her şeye kadirdir

40 Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı Allah'ın sözü ise zaten yücedir Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir

41 (Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır

42 Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helâk edercesine Allah'a yemin edecekler Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor

43 Allah seni affetti Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin?

44 Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla canlarıyla savaşmaktan (geri kalmak için) senden izin istemezler Allah takvâ sahiplerini pek iyi bilir

45 Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler

46 Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı Fakat Allah onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu; onlara "Oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!" denildi

47 Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır Allah zalimleri gayet iyi bilir

48 Andolsun onlar önceden de fitne çıkarmak istemişler ve sana nice işler çevirmişlerdi Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah'ın emri yerini buldu

49 Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir Cehennem, kâfirleri mutlaka kuşatacaktır

50 Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları üzer Ve eğer başına bir musibet gelirse, "İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız" derler ve böbürlenerek dönüp giderler

51 De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez O bizim mevlâmızdır Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler

52 De ki: Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz Biz de, Allah'ın, ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azap vermesini bekliyoruz Haydi bekleyin; şüphesiz biz de sizinle beraber beklemekteyiz

53 De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz

54 Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir

55 (Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor

56 (0 münafıklar) mutlaka sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar (kılıçlarınızdan) korkan bir toplumdur

57 Eğer sığınacak bir yer yahut (barınabilecek) mağaralar veya (sokulabilecek) bir delik bulsalardı, koşarak o tarafa yönelip giderlerdi

58 Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar

59 Eğer onlar Allah ve Resûlünün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resûlü de Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu)

60 Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir

61 (Yine o münafıklardan O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek peygamberi incitenler de vardır De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır Çünkü o Allah'a inanır, müminlere güvenir ve o, sizden iman edenler için de bir rahmettir Allah'ın Resûlüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır

62 Rızanızı almak için size (gelip) Allah'a and içerler Eğer mümin iseler Allah ve Resûlünü razı etmeleri daha doğrudur

63 (Hâla) bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır İşte bu büyük rüsvaylıktır

64 Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin müminlere indirilmesinden çekinirler De ki: Siz alay edin! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır

65 Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler De ki: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?

66 (Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz

67 Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkor ve cimrilik ederler Onlar Allah'ı unuttular Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fâsıkların kendileridir

68 Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vâdetti O, onlara yeter Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır

69 (Ey münafıklar! Siz de) sizden öncekiler gibi (yaptınız) Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir

70 Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler

71 Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler İşte onlara Allah rahmet edecektir Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir

72 Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür İşte büyük kurtuluş da budur

73 Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran Onların varacakları yer cehennemdir O ne kötü bir varış yeridir!

74 (Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır Yeryüzünde onların ne dostu ne de yardımcısı vardır

75 Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah'a and içti

76 Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler

77 Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu

78 (Münafıklar), Allah'ın, onların sırrını da fısıltılarını da bildiğini ve gaybları (gizli şeyleri) çok iyi bilen olduğunu hâla anlamadılar mı?

79 Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir Ve onlar için elem verici azap vardır

80 (Ey Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek Bu, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmelerinden ötürüdür Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez

81 Allah'ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; "bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı!

82 Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!

83 Eğer Allah seni onlardan bir gurubun yanına döndürür de (Tebük seferinden Medine'ye döner de başka bir savaşa seninle beraber) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: Benimle beraber asla çıkmayacaksınız ve düşmana karşı benimle beraber asla savaşmayacaksınız! Çünkü siz birinci defa (Tebük seferinde) yerinizde kalmaya razı oldunuz Şimdi de geri kalanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!

84 Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler

85 Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor

86 "Allah'a inanın, Resûlü ile beraber cihad edin" diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler

87 Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu Bu yüzden onlar anlamazlar

88 Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir

89 Allah, onlara içinde ebedî kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte büyük kazanç budur

90 Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir

91 Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir

92 Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde: Sizi bindirecek bir binek bulamıyorum, deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de (sorumluluk yoktur)

93 Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir Çünkü onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular Allah da onların kalplerini mühürledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler

94 (Seferden) onlara döndüğünüz zaman size özür beyan edecekler De ki: (Boşuna) özür dilemeyin! Size asla inanmayız; çünkü Allah, haberlerinizi bize bildirmiştir (Bundan sonraki) amelinizi Allah da görecektir, Resûlü de Sonra görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduklarınızı size haber verecektir

95 Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler Artık onlardan yüz çevirin Çünkü onlar murdardır Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir

96 Onlardan razı olasınız diye size yemin edecekler Fakat siz onlardan razı olsanız bile Allah fâsıklar topluluğundan asla razı olmaz

97 Bedevîler, kâfirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah'ın Resûlüne indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir

98 Bedevîlerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belâlar gelmesini bekler (Bekledikleri) o kötü belâ kendi başlarına gelmiştir Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir

99 Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir

100 (İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte bu büyük kurtuluştur

101 Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir

102 Diğerleri ise günahlarını itiraf ettiler, iyi bir ameli diğer kötü bir amelle karıştırdılar (Tevbe ederlerse) umulur ki Allah onların tevbesini kabul eder Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir

103 Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin Ve onlar için dua et Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onları yatıştırır) Allah işitendir, bilendir

104 Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâla bilmezler mi?

105 De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Resûlü de müminler de görecektir Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir

106 (Sefere katılmayanlardan) diğer bir gurup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder Allah çok bilendir, hikmet sahibidir

107 (Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka birşey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder

108 Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır Allah da çok temizlenenleri sever

109 Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez

110 Yaptıkları bina, (ölüp de) kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir

111 Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır

112 (Bu alış verişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlardır O müminleri müjdele!

113 (Kâfir olarak ölüp) cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah'a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara

114 İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi

115 Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir Allah her şeyi çok iyi bilendir

116 Göklerin ve yerin mülkü yalnız Allah'ındır O diriltir ve öldürür Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır

117 Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti Sonra da onların tevbelerini kabul etti Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir

118 Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti) Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir

119 Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun

120 Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa dûçar olmaları, kâfirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez

121 Allah onları, yapmakta olduklarının en güzeli ile mükâfatlandırmak için küçük büyük yaptıkları her masraf, geçtikleri her vâdi mutlaka onların lehine yazılır

122 Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır Umulur ki sakınırlar

123 Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir

124 Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: "Bu sizin hanginizin imanını artırdı?" İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler

125 Kalplerinde hastalık (kâfirlik ve münafıklık) olanlara gelince, onların da inkârlarını büsbütün artırır ve onlar artık kâfir olarak ölürler

126 Onlar, her yıl bir veya iki kez (çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerıni görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar

127 Bir sûre indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir

128 Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir

128 Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir

129 (Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter O'ndan başka ilâh yoktur Ben sadece O'na güvenip dayanırım O yüce Arş'ın sahibidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-HİCR

Hicr sûresi, 99 (doksandokuz) âyet olup 87'si Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir Hicr, bir yer adıdır 80-84 âyetlerde Hicr'den bahsedildiği için sûreye bu ad verilmiştir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Elif Lâm Bunlar Kitab'ın ve apaçık bir Kur'an'ın âyetleridir

2 İnkâr edenler zaman zaman, keşke biz de müslüman olsaydık, diye arzu ederler

3 Onları bırak; yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalaya dursun (Kötü sonucu) yakında bilecekler!

4 Helâk ettiğimiz hiçbir ülke yoktur ki hakkında (bizce) bilinen bir yazgı olmasın

5 Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez, ve onu geciktiremez

6 Dediler ki: "Ey kendisine Kur'an indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir mecnunsun!"

7 "Eğer doğru söyleyenlerden idiysen, bize melekleri getirmeliydin"

8 Biz melekleri ancak hak ile indiririz O zaman onlara mühlet verilmez

9 Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız

10 Andolsun, senden önceki milletler arasında da elçiler gönderdik

11 Onlara bir peygamber gelmeyedursun, hemen onunla alay ederlerdi

12 İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız

13 Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hala buna (Kur'an'a) inanmıyorlar

14 Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,

15 "Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır" derler

16 Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyr edenler için onu süsledik

17 Onları, taşlanmış (kovulmuş) her şeytandan koruduk

18 Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür

19 Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik

20 Orada hem sizin için hem de rızıkları size ait olmayanlar için (gerekli) geçim vasıtaları yarattık

21 Her şeyin hazineleri yalnız bizim yanımızdadır Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz

22 Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız

23 Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve her şeye biz vâris oluruz

24 Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da biliriz

25 Şüphesiz Rabbin onları (kıyamette) toplayacaktır Çünkü O, hakîmdir, alîmdir

26 Andolsun biz insanı, (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık

27 Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık

28 Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım"

29 "Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan ütlediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!"

30 Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler

31 Fakat İblis hariç! O, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı

32 (Allah Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmayışının sebebi nedir? dedi

33 (İblis Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattığın bir insana secde edecek değilim, dedi

34 Allah şöyle buyurdu: Öyle ise oradan çık! Artık kovuldun!

35 Muhakkak ki kıyamet gününe kadar lânet senin üzerine olacaktır!

36 (İblis Rabbim! Öyle ise, (varlıkların) tekrar dirileceği güne kadar bana mühlet ver, dedi

37 Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin"

38 "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar"

39 (İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!

40 Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna

41 (Allah) şöyle buyurdu: "İşte bana varan dosdoğru yol budur"

42 "Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna"

43 Muhakkak cehennem, onların hepsine vâdolunan yerdir

44 Cehennemin yedi kapısı vardır Onlardan her kapı için birer gurup ayrılmıştır

45 (Allah'ın azabından korkup rahmetine sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar

46 "Oraya emniyet ve selâmetle girin" (denilir, onlara)

47 Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar

48 Onlara orada hiçbir yorgunluk gelmeyecek ve onlar, oradan çıkarılmayacaklardır

49 (Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver

50 Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir

51 Onlara İbrahim'in misafirlerinden (meleklerden) de haber ver

52 Onun yanına girdikleri zaman, "selam" dediler (İbrahim Biz sizden çekiniyoruz, dedi

53 Dediler ki: Korkma; biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz

54 (İbrahim Bana ihtiyarlık çökmesine rağmen beni müjdeliyor musunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz? dedi

55 Sana gerçeği müjdeledik, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma! dediler

56 (İbrahim dedi ki: Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?

57 "Ey elçiler! (Başka) ne işiniz var?" dedi

58 Dediler ki: "Biz, suçlu bir topluma (onları helâk etmeye) gönderildik"

59 "Ancak Lût ailesi hariç Onların hepsini kurtaracağız"

60 "(Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik"

61 Melek olan elçiler Lût âilesine gelince,

62 Lût onlara: "Hakikaten siz tanınmayan kimselersiniz" dedi

63 Dediler ki: "Bilakis, biz sana, onların şüphe etmekte oldukları şeyi (azabı ve helâkı) getirdik

64 Sana gerçeği getirdik; biz, hakikaten doğru söyleyenleriz

65 Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından yürü Sizden hiç kimse, sakın dönüp de ardına bakmasın, istenen yere gidin"

66 Ona (Lût'a) şu hükmümüzü vahyettik: "Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır"

67 Şehir halkı, birbirlerini kutlayarak, (meleklerin yanına) geldiIer

68 (Lût) onlara "Bunlar benim misafirimdir Sakın beni utandırmayın;

69 Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin!" dedi

70 "Biz seni, elâlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik?" dediler

71 (Lût İşte kızlarım! (Düşündüğünüzü) yapacaksanız (onlarla evlenin), dedi

72 (Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı

73 Güneş doğarken onları o korkunç ses yakaladı

74 Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık

75 İşte bunda ibret alanlar için işaretler vardır

76 Onlar hâla gözler önünde duran bir yol üzerindedirler

77 Hakikaten bunda iman edenler için bir ibret vardır

78 Eyke halkı da gerçekten zalim idiler

79 Biz onlardan da intikam aldık İkisi de (Eyke ve Medyen) açık bir yol üzerindedir

80 Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı

81 Biz onlara mucizelerimizi vermiştik; fakat onlardan yüz çevirmişlerdi

82 Onlar, dağlardan emniyet içinde kalacakları evler oyarlardı

83 Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı

84 Kazanmakta oldukları şeyler onlardan hiçbir zararı savmadı

85 Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile yarattık O saat (kıyamet), mutlaka gelecektir Şimdilik onlara güzel muamele et

86 Şüphesiz Rabbin hakkıyla yaratan pek iyi bilendir

87 Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve yüce Kur'an'ı verdik

88 Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve müminlere alçak gönüllü ol

89 De ki: Şüphesiz ben apaçık bir uyarıcıyım

90 Nitekim biz, (Kur'an'ı) kısımlara ayıranlara azabı indirmişizdir

91 Onlar, Kur'an'ı bölüp ayıranlardır

92 Rabbin hakkı için, mutlaka onların hepsini sorguya çekeceğiz

93 Yaptıklarından dolayı

94 Sana emrolunanı açıkça söyle ve ortak koşanlardan yüz çevir!

95 (Seninle) alay edenlere karşı biz sana yeteriz

96 Onlar Allah ile beraber başka bir tanrı edinenlerdir (Kimin doğru olduğunu) yakında bilecekler!

97 Onların söyledikleri şeyler yüzünden senin canının sıkıldığını andolsun biliyoruz

98 Sen şimdi Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol!

99 Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



en-NAHL

Nahl sûresi 128 (yüzyirmisekiz) âyet olup, son üç âyeti Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir 68 âyette bal arısından söz edildiği için sûreye bu ad verilmiştir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Allah'ın emri gelmiştir Artık onu istemekte acele etmeyin Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir

2 Allah kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahiy ile, "Benden başka tanrı olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve benden korkun" diye gönderir

3 (Allah) gökleri ve yeri hak ile yarattı O, koştukları ortaklardan münezzehtir

4 O, insanı bir damla sudan yarattı Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir

5 Hayvanları da O yarattı Onlarda sizin için ısıtıcı (şeyler) ve birçok faydalar vardır Onlardan bir kısmını da yersiniz

6 Sizin için onlardan ayrıca akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken bir güzellik (bir zevk) vardır

7 Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli, pek merhametlidir

8 Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) zinet olsun diye (yarattı) Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır

9 Yolun doğrusu Allah'ındır Yolun eğrisi de vardır Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi

10 Gökten suyu indiren O'dur Ondan hem size içecek vardır, hem de hayvanlarınızı otlatacağınız bitkiler

11 (Allah) su sayesinde sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin hepsinden bitirir İşte bunlarda düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır

12 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi Yıldızlar da Allah'ın emri ile hareket ederler Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır

13 Yeryüzünde sizin için rengârenk yarattıklarında da öğüt alan bir toplum için gerçek bir ibret vardır

14 İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O'dur Gemilerin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun (Bütün bunlar) onun lütfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir

15 Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı

16 Daha nice alâmetler (yarattı) Onlar, yıldızlarla da yollarını doğrulturlar

17 O halde, yaratan (Allah), yaratmayan (putlar) gibi olur mu? Hâla düşünmüyor musunuz?

18 Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız Hakikaten Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir

19 Allah, gizlediğinizi de açıkladığınızı da bilir

20 Allah'ı bırakıp da taptıkları (putlar), hiçbir şey yaratamazlar Çünkü onlar kendileri yaratılmışlardır

21 Onlar diriler değil, ölülerdir Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler

22 İlâhınız bir tek Tanrıdır Fakat ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkârcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir

23 Hiç şüphesiz Allah, onların gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir O, büyüklük taslayanları asla sevmez

24 Onlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiği zaman, "Öncekilerin masallarını" derler

25 Kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak taşımaları ve bilgisizce saptırmakta oldukları kimselerin günahlarından da bir kısmını yüklenmeleri için (öyle derler) Bak ki yüklenecekleri şey ne kötüdür!

26 Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı Sonunda Allah da onların binalarını temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmişti

27 Sonra kıyamet gününde (Allah), onları rezil eder ve der ki: "Kendileri hakkında (müminlere) düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar derler ki: "Şüphesiz bugün rezillik ve kötülük kâfirleredir"

28 Kendilerine haksızlık ederlerken meleklerin canlarını aldıkları kimseler: Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk, diyerek teslim olurlar (Melekler onlara şöyle der "Hayır, Allah, sizin yaptıklarınızı elbette çok iyi bilendir"

29 "O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!"

30 (Kötülüklerden) sakınanlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiğinde, "Hayır (indirdi)" derler Bu dünyada güzel davrananlara, güzel mükâfat vardır Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır Takvâ sahiplerinin yurdu gerçekten güzeldir!

31 (O yurt,) girecekleri, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleridir Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır İşte Allah, takvâ sahiplerini böyle mükâfatlandırır

32 (Onlar,) meleklerin, "Size selâm olsun Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir

33 (Kâfirler) kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rablerinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı

34 Sonunda yaptıklarının cezası onlara ulaştı ve alay etmekte oldukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi

35 Ortak koşanlar dediler ki: "Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık Onun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık" Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı Peygamberlerin üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi!

36 Andolsun ki biz, "Allah'a kulluk edin ve Tâğut'tan sakının" diye (emretmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!

37 (Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez Onların yardımcıları da yoktur

38 Onlar: "Allah ölen bir kimseyi diriltmez" diye olanca güçleriyle Allah'a and içtiler Aksine, bu O'nun bizzat kendisine karşı gerçek bir vâdidir Fakat insanların çoğu bilmez

39 Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara açıklaması ve kâfir olanların da kendilerinin yalancılar olduklarını bilmeleri için (Allah onları diriltecek)

40 Biz, bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, ona (söyleyecek) sözümüz sadece "Ol" dememizdir Hemen oluverir

41 Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, onları dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz Eğer bilirlerse ahiretin mükâfatı elbette daha büyüktür

42 (Onlar) sadece Rablerine tevekkül ederek sabredenlerdir

43 Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun

44 Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler) İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik

45 Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

46 Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir

47 Yoksa Allah'ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şefkatli, pek merhametlidir

48 Allah'ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi? Onun gölgeleri, küçülerek ve Allah'a secde ederek sağa sola döner

49 Göklerde bulunanlar, yerdeki canlılar ve bütün melekler, büyüklük taslamadan Allah'a secde ederler

50 Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar

51 Allah buyurdu ki: İki tanrı edinmeyin! O ancak bir Tanrı'dır O halde yalnız benden korkun!

52 Göklerde ve yerde ne varsa, O'nundur, din de yalnız O'nundur O halde Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz?

53 Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır Sonra size bir zarar dokunduğu zaman dayalnız O'na yalvarırsınız

54 Sonra da sizden o zararı giderdiğinde, içinizden bir zümre, hemen Rablerine ortak koşarlar!

55 Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar) O halde bir süre daha faydalanın; fakat yakında hakikati bileceksiniz!

56 Bir de kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, mahiyetini bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar Allah'a andolsun ki, iftira etmekte olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz!

57 Onlar, kızların Allah'a ait olduğunu iddia ediyorlar Hâşâ! Allah bundan münezzehtir Beğendikleri de (erkek çocuklar) kendilerinin oluyor

58 Onlardan birine kız müjdelendiği zaman öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir

59 Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!

60 Kötü sıfat, ahirete inanmayanlar içindir En yüce sıfatlar ise Allah'a aittir Çünkü O, her şeyden üstün ve hikmet sahibidir

61 Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler

62 Kendilerinin hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a isnat ediyorlar En güzel sonucun kendilerinin olduğunu anlatan dilleri de yalanın örneğini veriyor Hiç şüphesiz onlar için sadece ateş vardır ve onlar, (ateşe) terkolunacaklar

63 Allah'a andolsun, senden önceki ümmetlere de (peygamberler) göndermişizdir Fakat şeytan onlara işlerini süslü gösterdi de (iman etmediler) işte o, bugün onların velisidir Ve onlar için elem verici bir azap vardır

64 Biz bu Kitab'ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik

65 Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti Şüphesiz ki bunda dinleyen toplum için bir ibret vardır

66 Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır Zira size, onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından (gelen), içenlerin boğazından kolayca geçen hâlis bir süt içiriyoruz

67 Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem içki hem de güzel gıdalar edinirsiniz İşte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır

68 Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin

69 Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır

70 Sizi Allah yarattı; sonra sizi vefat ettirecek Daha önce bilgili iken hiçbir şeyi bilmez hale gelsin diye sizden bazı kimseler ömrün en kötü çağına kadar yaşatılacak şüphesiz ki Allah bilgilidir, kudretlidir

71 Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?

72 Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı Onlar hâla bâtıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?

73 (Müşrikler) Allah'ı bırakıp da kendilerine göklerde ve yerde olan rızıktan hiçbir şey veremeyen ve buna asla güçleri yetmeyen şeylere (putlara) tapıyorlar

74 Allah'a birtakım benzerler icat etmeyin Çünkü Allah (her şeyi) bilir, siz ise bilemezsiniz

75 Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak harcayan (hür) bir kimseyi misal verir Bunlar hiç eşit olurlar mı? Doğrusu hamd Allah'a mahsustur Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler

76 Allah, şu iki kişiyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür Onu nereye gönderse bir hayır getiremez Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu?

77 Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir Kıyametin kopması ise, göz açıp kapama gibi veya daha az bir zamandan ibarettir Şüphesiz Allah, her şeye kadirdir

78 Siz, hiçbir şey bilmezken Allah, sizi analarınızın karnından çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi

79 Göğün boşluğunda emre boyun eğdirilmiş olarak uçuşan kuşları görmediler mi? Onları orada Allah'tan başkası tutamaz Kuşkusuz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır

80 Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı ve sizin için davar derilerinden gerek göç gününüzde, gerekse konaklama gününüzde, kolayca taşıyacağınız evler; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir süreye kadar (faydalanacağınız) bir ev eşyası ve bir ticaret malı meydana getirdi

81 Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor

82 (Ey Resûlüm!) Yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir

83 Onlar Allah'ın nimetini bilirler (itiraf ederler) Sonra da onu inkâr ederler Onların çoğu kâfirdir

84 Her ümmetten bir şahit göndereceğimiz gün, artık ne kâfir olanlara (özür dilemelerine) izin verilir ne de onların özür dilemeleri istenir

85 O zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, onlara mühlet de verilmez

86 (Allah'a) ortak koşanlar, ortak koştukları şeyleri gördükleri zaman derler ki: "Rabbimiz! İşte bunlar, seni bırakıp da tapmış olduğumuz ortaklarımızdır" Onlar da bunlara: "Siz mutlaka yalancılarsınız" diye söz atarlar

87 O gün Allah'a teslim (bayrağını) çekerler ve uydurmakta oldukları şeyler onlardan kaybolup gider

88 İnkâr edip de (insanları) Allah yolundan alıkoyanlar var ya, işte onlara, yapmakta oldukları bozgunculuklar sebebiyle, azaplarını kat kat artıracağız

89 O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz Ayrıca bu Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik

90 Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor

91 Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek iyi bilir

92 Bir toplum diğer bir toplumdan (sayıca ve malca) daha çok olduğu için yeminlerinizi, aranızda bir fesat aracı edinerek ipliğini sağlamca büktükten sonra, çözüp bozan (kadın) gibi olmayın Allah, bununla sizi imtihan etmektedir Hakkında ihtilafa düşmekte olduğunuz şeyi kıyamet gününde mutlaka size açıklayacaktır

93 Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız

94 Yeminlerinizi aranızda fesada araç edinmeyin, aksi halde (İslâm'da) sebat etmişken ayağınız kayar da (insanları) Allah yolundan alıkoymanız sebebiyle (dünyada) kötülüğü tadarsınız Sizin için (ahirette de) büyük bir azap vardır

95 Allah'ın ahdini az bir karşılığa değişmeyin! Şayet anlayan kimseler iseniz, şüphesiz Allah katında olan (sevap) sizin için daha hayırlıdır

96 Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah katındakiler ise bâkidir Elbette sabırlı davrananlara yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz

97 Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz

98 Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!

99 Gerçek şu ki: İman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hakimiyeti yoktur

100 Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır

101 Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- "Sen ancak bir iftiracısın" dediler Hayır; onların çoğu bilmezler

102 De ki: Onu, Mukaddes Rûh (Cebrail), iman edenlere sebat vermek, müslümanları doğru yola iletmek ve onlara müjde vermek için, Rabbin katından hak olarak indirdi

103 Şüphesiz biz onların: "Kur'an'ı ona ancak bir insan öğretiyor" dediklerini biliyoruz Kendisine nisbet ettikleri şahsın dili yabancıdır Halbuki bu (Kur'an) apaçık bir Arapçadır

104 Allah'ın âyetlerine inanmayanlar yok mu, kuşkusuz Allah onları doğru yola iletmez ve onlar için elem verici bir azap vardır

105 Allah'ın âyetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur İşte onlar, yalancıların kendileridir

106 Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan başka- fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır

107 Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın kâfirler topluluğunu hidayete erdirmemesinden ötürüdür

108 İşte onlar Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir Ve onlar gafillerin kendileridir

109 Hiç şüphesiz onlar ahirette ziyana uğrayanların ta kendileridir

110 Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayan, pek esirgeyendir

111 O gün, herkes gelip kendi canını kurtarmak için uğraşır ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir, onlara asla zulmedilmez

112 Allah, (ibret için) bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi Sonra onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı

113 Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi

114 Artık, Allah'ın size verdiği rızıktan helâl ve temiz olarak yeyin, eğer (gerçekten) yalnız Allah'a ibadet ediyorsanız, onun nimetine şükredin

115 (Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı Ancak kim mecbur kalırsa (başkalarının haklarına) saldırmaksızın, sınırı da aşmadan (bunlardan yiyebilir) Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir

116 Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helâldir, şu da haramdır" demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler

117 (Kazandıkları) pek az bir menfaattir Halbuki onlar için elem verici bir azap vardır

118 Sana anlattıklarımızı, daha önce, yahudi olanlara da haram kılmıştık Biz onlara zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine haksızlık ediyorlardı

119 Sonra şüphesiz Rabbin, cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra da bunun ardından tevbe edip durumunu düzeltenleri (bağışlayacaktır) Çünkü onlar tevbe ettikten sonra Rabbin elbet çok bağışlayan, pek esirgeyendir

120 İbrahim, gerçekten Hakk'a yönelen, Allah'a itaat eden bir önder idi; Allah'a ortak koşanlardan değildi

121 Allah'ın nimetlerine şükrediciydi Çünkü Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti

122 Ona dünyada güzellik verdik Muhakkak ki o, ahirette de sâlihlerdendir

123 Sonra da sana: "Doğru yola yönelerek İbrahim'in dinine uy! O müşriklerden değildi" diye vahyettik

124 Cumartesi tatili, ancak onda ihtilaf edenlere (farz) kılınmıştı Kıyamet günü Rabbin, muhakkak onların ihtilafa düştükleri şey hakkında aralarında hüküm verecektir

125 (Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir

126 Eğer ceza verecekseniz, size yapılan işkencenin misliyle ceza verin Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır

127 Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir Onlardan dolayı kederlenme; kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma!

128 Çünkü Allah, (kötülükten) sakınanlar ve güzel amel edenlerle beraberdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-İSRÂ

Mekke'de nâzil olmuştur Ancak 26, 32, 33 ve 57 âyetlerle 73 ilâ 80 âyetlerin Medine'de indiği rivayet edilmektedir 111 (yüzonbir) âyettir "İsrâ" kelimesi, geceleyin yürümek manasına gelir Hz Peygamber'in Mi'rac mucizesinin Mekke'den Kudüs'e kadar olan kısmı bu sûrede anlatıldığından, sûre "İsrâ" adını almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir

2 Biz, Musa'ya Kitab'ı verdik ve İsrailoğullarına: "Benden başkasını dayanılıp güvenilen bir rab edinmeyin" diyerek bu Kitab'ı bir hidayet rehberi kıldık

3 (Ey) Nuh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin nesli! Şunu bilin ki Nuh, çok şükreden bir kul idi

4 Biz, Kitap'ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik

5 Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik Bunlar, evlerin arasında dolaşarak (sizi) aradılar Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi

6 Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık

7 Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid'e (Süleyman Mâbedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık)

8 Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık

9 Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler

10 Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli bir azap hazırlamışızdır

11 İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister İnsan pek acelecidir!

12 Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık Nitekim, Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca, yılların sayı ve hesabını bilmeniz için gecenin karanlığını silip (yerine, eşyayı) aydınlatan gündüzün aydınlığını getirdik İşte biz, her şeyi açık açık anlattık

13 Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız

14 Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter

l5 Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üslenmez Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz

16 Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz

17 Nuh'tan sonraki nesillerden nicelerini helâk ettik Kullarının günahlarını bilen ve gören olarak Rabbin yeterlidir

18 Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız

19 Kim de ahireti diler ve bir mümin olarak ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları makbuldür

20 Hepsine, onlara da bunlara da (dünyayı isteyenlere de ahireti isteyenlere de) Rabbinin ihsanından (istediklerini) veririz Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir

21 Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür

22 Allah ile birlikte bir ilâh daha tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak kalırsın

23 Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle

24 Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et

25 Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır

26 Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver Gereksiz yere de saçıp savurma

27 Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür

28 Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle

29 Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun

30 Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, (onları) çok iyi görür

31 Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur

32 Zinaya yaklaşmayın Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur

33 Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın muhterem kıldığı cana kıymayın Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velîsine (hakkını alması için) yetki verdik Ancak bu velî de kısasta ileri gitmesin Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır

34 Yetimin malına, rüşdüne erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın Verdiğiniz sözü de yerine getirin Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir

35 Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir

36 Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur

37 Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin

38 Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin nezdinde sevimsizdir

39 İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir Allah ile birlikte başka ilâh edinme; sonra kınanmış ve (Allah'ın rahmetinden) uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın

40 (Ey müşrikler!) Rabbiniz, erkek çocukları sizin için ayırdı da, kendisi meleklerden kız çocuklar mı edindi! Gerçekten siz, (vebali) çok büyük bir söz söylüyorsunuz

41 Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor

42 De ki: Eğer söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilâhlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilâhlar, Arş'ın sahibi olan Allah'a ulaşmak için çareler arayacaklardı

43 Allah, onların söyledikleri şeylerden münezzehtir; son derece yücedir ve uludur

44 Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız O, halîmdir, bağışlayıcıdır

45 Biz, Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz

46 Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler

47 Biz, onların seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, kendi aralarında fısıldaşırlarken de o zalimlerin: "Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini çok iyi biliriz

48 Baksana; senin için ne türlü benzetmeler yaptılar! Bu yüzden, (öyle bir) saptılar ki, artık (doğru) yolu bulamayacaklardır

49 Bir de onlar dediler ki: Sahi biz, bir kemik yığını ve kokuşmuş bir toprak olmuş iken, yepyeni bir hilkatte diriltileceğiz, öyle mi!

50 De ki: "İster taş olun, ister demir",

51İsterse aklınıza (yeniden dirilmesi) imkânsız gibi görünen herhangi bir yaratık! (Bunlar, Allah'ın sizi yeniden diriltmesini güçleştirmez) Diyecekler ki: "Bizi tekrar (hayata) kim döndürecek?" De ki: Sizi ilk kez yaratan Bunun üzerine onlar sana alaylı bir tarzda başlarını sallayacak ve "Ne zamanmış o?" diyecekler De ki: Yakın olsa gerek!

52 Allah sizi çağıracağı gün, kendisine hamdederek çağrısına uyarsınız ve (dirilmeden önceki halinizde) çok az kaldığınızı sanırsınız

53 Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler Sonra şeytan aralarını bozar Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır

54 Rabbiniz, sizi en iyi bilendir Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır Biz, seni onların üstüne bir vekil olarak göndermedik

55 Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık; Davud'a da Zebur'u verdik

56 (Resûlüm!) De ki: "Allah'ı bırakıp da (ilâh olduğunu) ileri sürdüklerinize yalvarın Ne var ki onlar, sizin sıkıntınızı ne uzaklaştırabilir, ne de değiştirebilirler"

57 Onların yalvardıkları bu varlıklar Rablerine -hangisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar; O'nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır

58 Ne kadar ülke varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edecek veya en çetin bir şekilde azaplandıracağız Bu, Kitap'ta (levh-i mahfuz'da) yazılıdır

59 Bizi, âyetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu âyetleri yalanlamış olmasıdır Nitekim Semûd kavmine, açık bir mucize olmak üzere bir dişi deve vermiştik Onlar ise, (bu deveyi boğazladılar ve) bu yüzden zalim oldular Oysa biz âyetleri ancak korkutmak için göndeririz

60 Hani sana: Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır, demiştik Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da lânetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik Biz onları korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz

61 Meleklere: Âdem'e secde edin! demiştik İblis'in dışında hepsi secde ettiler İblis: "Ben, dedi, çamurdan yarattığın bir kimseye secde mi ederim!"

62 Dedi ki: "Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, pek azı dışında, onun neslini kendime bağlayacağım!"

63 Allah buyurdu: Git! Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir Tam bir ceza!

64 Onlardan gücünün yettiği kimseleri dâvetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun Şeytan, insanlara, aldatmadan başka bir şey vâdetmez

65 Şurası muhakkak ki, benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın olmayacaktır (Onları) koruyucu olarak Rabbin yeter

66 (Kullarım!) Rabbiniz, lütfuna nâil olmanız için denizde gemileri sizin için yüzdürendir Doğrusu O, sizin için çok merhametlidir

67 Denizde başınıza bir musibet geldiğinde, O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider O sizi kurtarıp karaya çıkardığında, (yine eski halinize) dönersiniz İnsanoğlu çok nankördür

68 O'nun, sizi kara tarafında yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız

69 Yahut O'nun, sizi bir kez daha oraya (denize) gönderip üzerinize bir kasırga yollayarak, inkâr etmiş olmanız sebebiyle sizi boğmayacağından emin misiniz? Sonra, bundan dolayı kendinize (intikamınızı almak için) bizi arayıp soracak bir destekçi de bulamazsınız

70 Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık

71 Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar

72 Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üstelik iyice yolunu şaşırmıştır

73 Müşrikler, sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi

74 Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin

75 O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın

76 Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için nerdeyse dünyayı başına dar getirecekler O takdirde, senin ardından kendileri de fazla kalamazlar

77 Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun (da budur) Bizim kanunumuzda hiçbir değişiklik bulamazsın

78 Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını Çünkü sabah namazı şahitlidir

79 Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl (Böylece) Rabbinin, seni, övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin

80 Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver

81 Yine de ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti Zaten bâtıl yıkılmaya mahkumdur

82 Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır

83 İnsana nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirip yan çizer; ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarlığa düşer

84 De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar Bu durumda kimin doğru bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir

85 Sana ruh hakkında soru sorarlar De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir Size ancak az bir bilgi verilmiştir

86 Hakikaten, biz dilersek sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız; sonra bu durumda sen de bize karşı hiçbir koruyucu bulamazsın

87 Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an bâki kalmıştır) Çünkü O'nun sana lütufkârlığı çok büyüktür

88 De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak üzere insü cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler

89 Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler

90 Onlar: "Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız"

91 "Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın"

92 "Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin"

93 "Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız" De ki: Rabbimi tenzih ederim Ben, sadece beşer bir elçiyim

94 Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, "Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri engellemiştir

95 Şunu söyle: Eğer yeryüzünde yerleşmiş gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten, peygamber olarak bir melek gönderirdik

96 De ki: Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kâfidir Zira O, kullarını hakikaten bilip görmektedir

97 Allah kime hidayet verirse, işte doğru yolu bulan odur; kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık onlara, Allah'tan başka dostlar bulamazsın Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz Onların varacağı ve kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız

98 Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve: "Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltilmiş mi olacağız?" demişlerdir

99 Düşünmediler mi ki, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah, kendilerinin benzerini yaratmaya da kadirdir! Allah, onlar için bir vâde takdir etti Bunda şüphe yoktur Ama zalimler, inkârcılıktan başkasını kabullenmediler

100 De ki: Rabbimin rahmet hazinesine eğer siz sahip olsaydınız, harcanır korkusuyla kıstıkça kısardınız İnsanoğlu da pek eli sıkıdır!

101 Andolsun biz, Musa'ya açık açık dokuz âyet verdik Haydi İsrailoğullarına sor Musa onlara geldiğinde Firavun ona, "Ey Musa! dedi, senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum!"

102 (Musa Firavun'a "Pek âlâ biliyorsun ki, dedi, bunları, birer ibret olmak üzere, ancak, göklerin ve yerin Rabbi indirdi Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvolduğunu sanıyorum!"

103 Derken, Firavun onları ülkeden çıkarmak istedi Bu yüzden biz onu ve maiyyetindekilerin hepsini (denizde) boğduk

104 Arkasından da İsrailoğullarına: "O topraklarda oturun! Ahiret vâdi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz" dedik

105 Biz Kur'an'ı hak olarak indirdik; o da hakkı getirdi Seni de ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik

106 Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (âyet âyet, sûre sûre) ayırdık; ve onu peyderpey indirdik

107 De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o (Kur'an) okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar

108 Ve derlerdi ki: Rabbimizi tesbih ederiz Rabbimizin vâdi mutlaka yerine getirilir

109 Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar (Kur'an okumak) onların saygısını artırır

110 De ki: "İster Allah deyin, ister Rahman deyin Hangisini deseniz olur Çünkü en güzel isimler O'na hastır" Namazında yüksek sesle okuma; onda sesini fazla da kısma; ikisinin arası bir yol tut

111 "Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan, âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim" de ve tekbir getirerek O'nun şanını yücelt!

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-KEHF

Kehf sûresi 110 (yüzon) âyettir Mekke'de nâzil olmuştur Ancak, 28 âyetin Medine'de nâzil olduğu rivayeti de vardır Sûre bu adı, içinde söz konusu edilen ve "mağara arkadaşları" demek olan "Ashâb-ı Kehf"den almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 Hamd olsun Allah'a ki kulu (Muhammed'e), Kitab 'ı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı

2 Onu dosdoğru (bir Kitab)olarak indirdi ki katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları)uyarmak ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel mükafat bulunduğunu müjdelemek için

3 Onlar orada ebedî kalacaklarlardır

4 Ve "Allah evlât edindi" diyenleri de uyarmak için

5 Ne onların (Allah evlât edindi, diyenlerin), ne de atalarının bu konuda hiçbir bilgisi yoktur Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük oldu! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar

6 Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin

7 Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık

8 (Bununla beraber) biz mutlaka oradaki her şeyi kupkuru bir toprak yapacağız

9 (Resûlüm)! Yoksa sen, bizim âyetlerimizden (sadece) Kehf ve Rakîm sahiplerinin ibrete şâyan olduklarını mı sandın?

10 O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi

11 Bunun üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (uykuya daldırdık)

12 Sonra da iki guruptan (Ashâb-ı Kehf ile hasımlarından) hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık

13 Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi Biz de onların hidayetini arttırdık

14 Onların kalplerini metîn kıldık O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir Biz, O'ndan başkasına tanrı demeyiz Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz

15 Şu bizim kavmimiz Allah'tan başka tanrılar edindiler Bari bu tanrılar konusunda açık bir delil getirseler (Ne mümkün!) Öyle ise Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi var mı?

16 (İçlerinden biri şöyle demişti "Madem ki siz onlardan ve onların Allah'ın dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve işinizde sizin için fayda ve kolaylık sağlasın"

17 (Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi (Böylece) onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (uyurlardı) İşte bu, Allah'ın âyetlerindendir Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın

18 Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın Onları sağa sola çevirirdik Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı

19 Böylece biz, aralarında birbirlerine sormaları için onları uyandırdık: İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız?" dedi (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık" dediler; (kimi de) şöyle dediler: "Rabbiniz, kaldığınız müddeti daha iyi bilir Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de, baksın, (şehrin) hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrıca, nâzik davransın (gizli hareket etsin) ve sakın sizi kimseye sezdirmesin"

20 "Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyyen iflah olmazsınız"

21 Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vâdinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler Hani onlar aralarında Ashâb-ı Kehfin durumunu tartışıyorlardı Dediler ki: "Üzerlerine bir bina yapın Rableri onları daha iyi bilir" Onların durumuna vâkıf olanlar ise: "Bizler, kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız" dediler

22 (İnsanların kimi "Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir" diyecekler; yine: "Beş kişidir; altıncıları köpekleridir" diyecekler (Bunlar) bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir (Kimileri de "Onlar yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir" derler De ki: Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır Öyle ise Ashâb-ı Kehf hakkında, delillerin açık olması haricinde bir münakaşaya girişme ve onlar hakkında (ileri geri konuşan) kimselerin hiçbirinden malumat isteme

23 Hiçbir şey için "Bunu yarın yapacağım" deme

24Ancak Allah dilerse (yapacağım de) Unuttuğun zaman Allah'ı an ve "Umarım Rabbim beni,doğruya daha yakın olana eriştirir"de

25Onlar,mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir

26 De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir O'nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir Onların (göklerde ve yerde olanların), O'ndan başka bir yöneticisi yoktur O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez

27 Rabbinin Kitabı'ndan sana vahyedileni oku Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur O'ndan başka bir sığınak da bulamazsın

28 Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme

29 Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır (Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!

30 İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilmelidirler ki) biz, güzel işler yapanların ecrini zâyi etmeyiz

31 İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!

32 Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekinler bitirmiştik

33 İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık

34 Bu adamın başka geliri de vardı Bu yüzden arkadaşıyla konuşurken ona şöyle dedi: "Ben, servetçe senden daha zenginim; insan sayısı bakımından da senden daha güçlüyüm"

35 (Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam"

36 "Kıyametin kopacağını da sanmıyorum Şayet Rabbimin huzuruna götürülürsem, hiç şüphem yok ki, (orada) bundan daha hayırlı bir akıbet bulurum"

37 Karşılıklı konuşan arkadaşı ona hitaben: "Sen, dedi, seni topraktan, sonra nutfeden (spermadan) yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah'ı inkâr mı ettin?"

38 "Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam"

39 "Bağına girdiğinde: Mâşâallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır, deseydin ya! Eğer malca ve evlâtça beni kendinden güçsüz görüyorsan (şunu bil ki):"

40 "Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir"

41 "Yahut, bağının suyu dibe çekilir de bir daha onu arayıp bulamazsın"

42 Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı Bağın çardakları yere çökmüştü "Ah, diyordu, keşke ben Rabbimehiçbir ortak koşmamış olsaydım!

43 Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi

44 İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah'a mahsustur Mükâfatı en iyi olan O, en güzel âkıbeti veren yine O'dur

45 Onlara şunu da misal göster: Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkisi (önce gelişip) birbirine karışmış; arkasından rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelmiştir Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir

46 Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır

47 (Düşün) o günü ki, dağları yerinden götürürüz ve yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız

48 Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?

49 Kitap ortaya konmuştur: Suçluların, onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün "Vay halimize! derler, bu nasıl kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş!" BöyIece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez

50 Hani biz meleklere: Âdem'e secde edin, demiştik; İblis hariç olmak üzere, onlar hemen secde ettiler İblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dışarı çıktı Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu mu dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır Zalimler için bu ne fena bir değişmedir!

51 Ben onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim

52 Yine o günü (düşünün ki, Allah, kâfirlere): Benim ortaklarım olduklarını ileri sürdüğünüz şeyleri çağırın! buyurur Çağırmışlardır onları; fakat kendilerine cevap vermemişlerdir Biz onların arasına tehlikeli bir uçurum koyduk

53 Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar; ondan kurtuluş yolu da bulamadılar

54 Hakikaten biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür Fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır

55 Kendilerine hidayet geldiğinde insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret talep etmekten alıkoyan şey, sadece, öncekilerinin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir!

56 Biz resulleri, sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz Kâfir olanlar ise, hakkı bâtıla dayanarak ortadan kaldırmak için bâtıl yolla mücadele verirler Onlar âyetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır

57 Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir

58 Senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) muaheze edecek olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır

59 İşte şu ülkeler; zulmettikleri zaman onları helâk ettik Onları helâk etmek için de belli bir zaman tayin etmiştik

60 Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "Durup dinlenmeyeceğim; tâ iki denizin birleştiği yere kadar varacağım, yahut senelerce yürüyeceğim"

61 Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular Balık, denizde bir yol tutup gitmişti

62 (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi

63 (Genç adam Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti

64 Musa: İşte aradığımız o idi, dedi Hemen izlerinin üzerine geri döndüler

65 Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik

66 Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi

67 Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin

68 (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?

69 Musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın Senin emrine de karşı gelmem

70 (O kul Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi

71 Bunun üzerine yürüdüler Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi

72 (Hızır Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi

73 Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi

74 Yine yürüdüler Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!

75 (Hızır Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi

76 Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın

77 Yine yürüdüler Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar (Hızır) hemen onu doğrulttu Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi

78 (Hızır) şöyle dedi: "İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim"

79 "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi Onu kusurlu kılmak istedim (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı"

80 "Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk"

81 (Devam etti "Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin"

82 "Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar Ben bunu da kendiliğimden yapmadım İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur"

83 (Resûlüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım

84 Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik

85 O da bir yol tutup gitti

86 Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu Onun yanında (orada) bir kavme rastladı Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik

87 O, şöyle dedi: "Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine gönderilecek; sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak"

88 "İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz"

89 Sonra yine bir yol tuttu

90 Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık

91 İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık

92 Sonra yine bir yol tuttu

93 Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu

94 Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?

95 Dedi ki: "Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım"

96 "Bana, demir kütleleri getirin" Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): "Üfleyin (körükleyin)!" dedi Artık onu kor haline sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim" dedi

97 Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler

98 Zülkarneyn: Bu, Rabbimden bir rahmettir Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder Rabbimin vâdi haktır, dedi

99 O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir

100 Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir

101 Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir

102 Kâfirler, beni bırakıp da kullarımı dostlar edineceklerini mi sandılar? Biz cehennemi kâfirlere bir konak olarak hazırladık

103 De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi?

104 (Bunlar iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir

105 İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız

106 İşte, inkâr ettikleri, âyetlerimi ve resûllerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir

107 İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır

108 Orada ebedî kalacaklardır Oradan hiç ayrılmak istemezler

109 De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir

110 De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim (Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



MERYEM SURESI

Meryem sûresi, 98 (doksansekiz) âyet olup Mekke'de nâzil olmuştur Bazı tefsircilere göre 58 âyet, bazılarına göre de 71 âyet Medine'de nâzil olmuştur Bu sûre, diğer bahisler yanında, özellikle Hz Meryem'den ve onun Hz İsa'yı dünyaya getirmesinden bahsetmesi sebebiyle "Meryem sûresi" adını almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

l Kâf Ayn Sâd

2 (Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır

3 Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:

4 Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım

5 Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum Karım da kısırdır Tarafından bana bir veli (oğul) ver

6 Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hanedanına da vâris olsun Rabbim, onu rızana lâyık kıl!

7 (Allah şöyle buyurdu Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık

8 Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?

9 Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu

10 O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir işaret ver Allah: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde üç gün insanlarla konuşamamandır, buyurdu

11 Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "Sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi

12 "Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle sarıl!" (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik

13 Tarafımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik) O, çok sakınan bir kimse idi

14 Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi

15 Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!

16 (Resûlüm! ) Kitap'ta Meryem'i de an Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti

17 Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü

18 Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma)

19 Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi

20 Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi

21 Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi

22 Meryem ona hamile kaldı Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi

23 Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti "Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"

24 Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir"

25 "Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün"

26 "Ye, iç Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım"

27 Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

28 Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi

29 Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"

30 Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı"

31 "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti"

32 "Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı"

33 "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır"

34 İşte, hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu İsa -hak söz olarak- budur

35 Allah'ın bir evlât edinmesi, olur şey değildir O, bundan münezzehtir Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece "Ol!" der ve hemen olur

36 (İsa şunu da söyledi Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir Öyle ise O'na kulluk ediniz İşte doğru yol budur

37 Sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler Büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kâfirlerin haline!

38 Onlar, bizim huzurumuza çıkacakları gün (başlarına gelecek olanları) ne iyi duyarlar ve ne iyi görürler (bir görsen)! Fakat o zalimler bugün açık bir sapıklık içindedirler

39 (Resûlüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir

40 Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz (her şey gider, biz kalırız) ve onlar ancak bize döndürülürler

41 Kitap'ta İbrahim'i an Zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi

42 Bir zaman o babasına dedi ki: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?

43 Babacığım! Hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım

44 Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu

45 Babacığım! Allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum

46 (Babası Ey İbrahim! dedi, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! Uzun bir zaman benden uzak dur!

47 İbrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır

48 Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum Umulur ki (senin için) Rabbime dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam

49 Nihayet İbrahim onlardan ve Allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman biz ona İshak ve Yâ'kub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık

50 Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik

51 (Resûlüm!) Kitap'ta Musa'yı da an Gerçekten o ihlâs sahibi idi ve hem resûl, hem de nebî idi

52 Ona Tûr'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık

53 Rahmetimizin bir sonucu olarak ona kardeşi Harun'u bir peygamber olarak armağan ettik

54 (Resûlüm!) Kitap'ta İsmail'i de an Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebî idi

55 Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi

56 Kitapta İdris'i de an Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi

57 Onu üstün bir makama yücelttik

58 İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem'in soyundan, Nuh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail (Ya'kub) 'in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir Onlara, çok merhametli olan Allah'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı

59 Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler

60 Ancak tevbe edip, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir Bunlar, cennete, girecekler Ve hiç bir haksığlağa uğratılmayacaklardır

61 O cennet, çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vâdettiği Adn cennetleridir Şüphesiz O'nun vâdi yerini bulacaktır

62 Orada boş söz değil, hoş söz duyarlar Ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır

63 Kullarımızdan, takvâ sahibi kimselere verdiğimiz cennet işte budur

64 Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey O'na aittir Senin Rabbin unutkan değildir

65 (O) göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir Şu halde O'na kulluk et; O'na kulluk etmek için sabırlı ve metânetli ol O'nun bir adaşı (benzeri) olduğunu biliyor musun? (Asla benzeri yoktur)

66 İnsan der ki: "Öldüğüm zaman sahi diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?"

67 İnsan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?

68 Öyle ise, Rabbine andolsun ki, muhakkak surette onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız

69 Sonra her milletten, rahman olan Allah'a en çok âsi olanlar hangileri ise çekip ayıracağız

70 Sonra, orayı boylamaya daha çok müstahak olanları elbette biz daha iyi biliriz

71 İçinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur Bu, Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür

72 Sonra biz, Allah'tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız

73 Kendilerine âyetlerimiz ayan beyan okunduğu zaman inkâr edenler, iman edenlere: İki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makamı daha iyi, meclis ve topluluğu daha güzeldir? dediler

74 Onlardan önce de, eşya ve görünüş bakımından daha güzel olan nice nesiller helâk ettik

75 De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir

76 Allah, doğru yola gidenlerin hidayetini artırır Sürekli kalan iyi işler, Rabbinin nezdinde hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de âkıbetçe daha iyidir

77 (Resûlüm!) Âyetlerimizi inkâr eden ve "Muhakkak surette bana mal ve evlât verilecek" diyen adamı gördün mü?

78 O, gaybı mı bildi, yoksa Allah'ın katından bir söz mü aldı?

79 Kesinlikle hayır! Biz onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız

80 Onun dediğine biz vâris oluruz, (malı ve evlâdı bize kalır); kendisi de bize yapayalnız gelir

81 Onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet (vesilesi) olsun diye Allah'tan başka tanrılar edindiler

82 Hayır, hayır! (Taptıkları), onların ibadetlerini tanımayacaklar ve onlara hasım olacaklar

83 (Resûlüm!) Görmedin mi? Biz, kâfirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankârlığa) sevkeden şeytanları gönderdik

84 Öyle ise onlar hakkında acele etme Biz onlar için (günlerini) teker teker sayıyoruz

85 Takvâ sahiplerini heyet halinde çok merhametli olan Allah'ın huzurunda toplayacağımız gün

86 Günahkârları da susuz olarak cehenneme süreceyiz

87 O gün Rahmân (olan Allah)'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir

88 "Rahmân çocuk edindi" dediler

89 Hakikaten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız

90 Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir!

91 Rahmân'a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden

92 Halbuki çocuk edinmek Rahmân'ın şanına yakışmaz

93 Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahmân'a gelecektir

94 O, bunların hepsini kuşatmış ve sayılarını tesbit etmiştir

95 Bunların hepsi de kıyamet gününde O'nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir

96 İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır

97 (Resûlüm!) Biz Kur'an'ı, sadece, onunla Allah'tan sakınanları müjdeleyesin ve şiddetle karşı çıkan bir topluluğu uyarasın diye senin dilinle (indirilip okutarak) kolaylaştırdık

98 Biz, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik Sen, onlardan herhangi birinden (bir varlık emâresi) hissediyor veya onlara ait cılız bir ses işitiyor musun?

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-ENBİYÂ

Enbiyâ sûresi, 112 (yüzoniki) âyettir ve Mekke'de nâzil olmuştur Başka konular yanında bilhassa bazı peygamberler ve onların kavimleriyle olan münasebetlerinden bahsettiği için Enbiyâ (Peygamberler) sûresi adını almıştır

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

1 İnsanların hesaba çekilecekleri (gün) yaklaştı Hal böyle iken onlar, gaflet içinde yüz çevirdiler

2 Rablerinden kendilerine ne zaman yeni bir ihtar gelse, onlar bunu, hep alaya alarak dinlerler

3Kalpleri hep eğlencede(gaflette),hem o zalimler şu gizli fısıltıyı yaptılar: Bu (Muhammed), sizin gibi bir beşer olmaktan başka nedir ki! Siz şimdi gözünüz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?

4 (Peygamber) dedi ki: Rabbim, yerde ve gökte (söylenmiş) her sözü bilir O, hakkıyla işiten ve bilendir

5 "Hayır, dediler, (bunlar) saçma sapan rüyalardır; bilakis onu kendisi uydurmuştur; belki de o, şairdir (Eğer öyle değilse) bize hemen, öncekilere gönderilenin benzeri bir âyet getirsin"

6 Bunlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir belde iman etmemişti; şimdi bunlar mı iman edecekler?

7 Biz, senden önce de, kendilerine vahiy verdiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz

8 Biz onları (peygamberleri), yemek yemez birer (cansız) ceset olarak yaratmadık Onlar (bu dünyada) ebedî de değillerdir

9 Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik; böylece, hem onları hem de dilediğimiz (başka) kimseleri kurtuluşa erdirdik; müsrifleri de helâk ettik

10 Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik Hâla akıllanmaz mısınız?

11 Zalim olan nice beldeyi kırıp geçirdik; arkasından da nice başka topluluklar vücuda getirdik

12 Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!

13 "Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza dönün! Çünkü size sorular sorulacak!"

14 "Vay başımıza gelenlere! dediler; gerçekten biz zalim insanlarmışız"

15 Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider

16 Biz, göğü, yeri ve bunlar arasındakileri, oyuncular (işi, eğlencesi) olarak yaratmadık

17 Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan edinirdik (Bu irademizin eseri olurdu Ama) biz (bunu) yapanlardan değiliz

18 Bilakis biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir Bir de bakarsınız ki, bâtıl yok olup gitmiştir (Allah'a) yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size!

19 Göklerde ve yerde kimler varsa O'na aittir O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar

20 Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler

21 Yoksa (o müşrikler), yerden birtakım tanrılar edindiler de, (ölüleri) onlar mı diriltecekler?

22 Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir

23 Allah, yaptığından sorumlu tutulamaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir

24 Yoksa O'ndan başka birtakım tanrılar mı edindiler? De ki: Haydi delillerinizi getirin! İşte benimle beraber olanların Kitab'ı ve benden öncekilerin Kitab'ı Hayır, onların çoğu hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler

25 Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ona: "Benden başka İlâh yoktur; şu halde bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım

26 Rahmân (olan Allah, melekleri) evlât edindi, dediler Hâşâ! O, bundan münezzehtir Bilakis (melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır

27 O'ndan (emir almazdan) önce konuşmazlar; onlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler

28 Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını da, yapacaklarını da) bilir Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler Onlar, Allah korkusundan titrerler!

29 Onlardan her kim: "Tanrı O değil, benim!" derse, biz onu cehennemle cezalandırırız İşte biz, zalimlere böyle ceza veririz!

30 İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?

31 Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar

32 Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık Onlar ise, gökyüzünün âyetlerinden yüz çevirirler

33 O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratandır Her biri bir yörüngede yüzmektedirler

34 Biz, senden önce de hiçbir beşere ebedîlik vermedik Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedî mi kalacaklar?

35 Her canlı, ölümü tadar Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz

36 (Resûlüm!) Kâfirler seni gördükleri zaman: "Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mu?" diyerek seni hep alaya alırlar Halbuki onlar, çok esirgeyici Allah'ın Kitabını inkâr edenlerin ta kendileridir

37 İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin

38 "Eğer, diyorlar, doğru iseniz, ne zaman (gerçekleşecek) bu tehdit?"

39 İnkâr edenler, yüzlerinden ve sırtlarından (saran) ateşi savamayacakları, kendilerine yardım dahi edilmeyeceği zamanı bir bilselerdi!

40 Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir

41 Andolsun, senden önceki peygamberlerle de alay edildi; ama onları alaya alanları, o alay konusu ettikleri şey kuşatıverdi

42 De ki: Allah'a karşı sizi gece gündüz kim koruyacak? Buna rağmen onlar Rablerini anmaktan yüz çevirirler

43 Yoksa kendilerini bize karşı savunacak birtakım ilâhları mı var? (O ilâh dedikleri şeyler) kendilerine bile yardım edecek güçte değildirler Onlar bizden de alâka ve destek görmezler

44 Evet, onları da, atalarını da barındırdık Nihayet ömür kendilerine (hiç bitmeyecek gibi) uzun geldi Oysa onlar, bizim gelip (kâfirlere ait) araziyi çevresinden eksilteceğimizi görmezler mi? Şu halde, üstün gelen onlar mı?

45 De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar

46 Andolsun, onlara Rabbinin azabından ufak bir esinti dokunsa, hiç şüphesiz, "Vah bize! Hakikaten biz zalim kimselermişiz!" derler

47 Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz

48 Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik

49 (O takvâ sahipleri ki) onlar, görmedikleri halde Rablerine candan saygı gösterirler Yine onlar, kıyametten korkan kimselerdir

50 İşte bu (Kur'an) da, bizim indirdiğimiz hayırlı ve faydalı bir öğüttür Şimdi onu inkâr mı ediyorsunuz?

51 Andolsun biz İbrahim'e daha önce rüşdünü vermiştik Biz onu iyi tanırdık

52 O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti

53 Dediler ki: Biz, babalarımızı bunlara tapar kimseler bulduk

54 Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi

55 Dediler ki: Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyunbazlardan biri misin?

56 Hayır, dedi, sizin Rabbiniz, yarattığı göklerin ve yerin de Rabbidir ve ben buna şahitlik edenlerdenim

57 Allah'a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!

58 Sonunda İbrahim onları paramparça etti Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye

59 Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir, dediler

60 (Bir kısmı Bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş, dediler

61 O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin Belki şahitlik ederler

62 Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim? dediler

63 Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa! dedi

64 Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) "Zalimler sizlersiniz, sizler!" dediler

65 Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler

66 İbrahim: Öyleyse, dedi, Allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâla tapacak mısınız?

67 Size de, Allah'ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız?

68 (Bir kısmı Eğer iş yapacaksanız, yakın onu da tanrılarınıza yardım edin! dediler

69 "Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!" dedik

70 Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk

71 Biz, onu ve Lût'u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık

72 Ona (İbrahim'e), İshak'ı ve fazladan bir bağış olmak üzere Ya'kub'u lütfettik; herbirini sâlih insanlar yaptık

73 Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik Onlar, daima bize ibadet eden kimselerdi

74 Lût'a gelince, ona da hüküm (hakimlik, peygamberlik, hükümdarlık) ve ilim verdik; onu, çirkin işler yapmakta olan memleketten kurtardık Zira onlar (o memleketin halkı), gerçekten fena işler yapan kötü bir kavimdi

75 Onu (Lût'u) rahmetimize kabul ettik; çünkü o, sâlihlerden idi

76 Daha önce Nuh da dua etmiş, biz onun duasını kabul etmiştik Böylece, kendisini ve (iman eden) yakınlarını büyük sıkıntıdan kurtarmıştık

77 Onu, âyetlerimizi inkâr eden kavimden koruduk Gerçekten onlar, fena bir kavim idi; bu yüzden topunu birden (suya) gömdük

78 Davud ve Süleyman'ı da (an) Bir zaman, bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı: bir gurup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir vaziyette bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik

79 Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman'a biz anlatmıştık Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun eğdirdik (Bunları) biz yapmaktayız

80 Ona, savaş sıkıntılarınızdan sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik Artık şükredecek misiniz?

81 Süleyman'ın emrine de kasırga (gibi esen) rüzgârı verdik; onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere doğru eserdi Biz herşeyi biliriz

82 Şeytanlar arasından da, onun için dalgıçlık eden (ve inciler çıkaran) ve bundan başka işler görenler vardı Biz onları gözetim altında tutuyorduk

83 Eyyub'u da (an) Hani Rabbine: "Başıma bu dert geldi Sen, merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti

84 Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik

85 İsmail'i, İdris'i ve Zülkifi de (yâdet) Hepsi de sabreden kimselerdendi

86 Onları rahmetimize kabul ettik Onlar hakikaten iyi kimselerdendi

87 Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret) O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti Nihayet karanlıklar içinde: "Senden başka hiçbir tanrı yoktur Seni tenzih ederim Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti

88 Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık İşte biz müminleri böyle kurtarırız

89 Zekeriyya'yı da (an) Hani o, Rabbine şöyle niyaz etmişti: Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda senindir)

90 Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler

91 Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem'i de an) Biz ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu cümle âlem için bir ibret kıldık

92 Hakikaten bu (bütün peygamberler ve onlara iman edenler) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir Ben de sizin Rabbinizim Öyle ise bana kulluk edin

93 (İnsanlar) kendi aralarında (din ve devlet) işlerinin birliğini bozdular Halbuki hepsi bize döneceklerdir

94 Bu durumda her kim mümin olarak iyi davranışlar yaparsa onun çabasını görmezlikten gelmek olmaz Zira biz onu yazmaktayız

95 Helâk ettiğimiz bir belde için artık (yeniden mâmur olmak) imkânsızdır; çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir

96 Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman;

97 Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! "Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz"

98 Siz ve Allah'ın dışında taptığınız şeyler cehennem yakıtısınız Siz oraya gireceksiniz

99 Eğer onlar birer tanrı olsalardı oraya (cehenneme) girmezlerdi Halbuki hepsi (tapanlar da tapılanlar da) orada ebedî kalacaklardır

100 Orada onlara inim inim inlemek düşer Yine onlar orada (hiçbir iyi haber) duymazlar

101 Tarafımızdan kendilerine güzel âkıbet takdir edilmiş olanlara gelince, işte bunlar cehennemden uzak tutulurlar

102 Bunlar onun uğultusunu duymazlar; gönüllerinin dilediği nimetler içinde ebedî kalırlar

103 En büyük dehşet dahi onları tasalandırmaz Melekler kendilerini şöyle karşılar: İşte bu size vâdedilmiş olan (mutlu) gününüzdür

104 (Düşün o) günü ki, yazılı kâğıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz (Bu,) üzerimize aldığımız bir vaad oldu Biz, (vâdettiğimizi) yaparız

105 Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: "Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık

106 İşte bunda, (bize) kulluk eden bir kavim için bir mesaj vardır

107 (Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik

108 De ki: Bana sadece, sizin ilâhınızın ancak bir tek Allah olduğu vahyedildi Hâla müslüman olmayacak mısınız?

109 Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum

110 Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir

111 Bilmiyorum, belki de o (azabın ertelenmesi), sizi denemek ve bir zamana kadar sizi (imkânlardan) faydalandırmak içindir

112 (Muhammed Rabbim! (Onlar hakkında) adaletinle hükmünü ver Bizim Rabbimiz Rahmân'dır Sizin anlattıklarınıza karşı yardımı umulandır, dedi

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



el-HACC

Sûre 78 (yetmişsekiz) âyettir Müfessirlerin çoğunluğuna göre 19 âyetten itibaren 6 âyet Medine'de, diğerleri Mekke'de nâzil olmuştur Bu sûrede, hac farizasının daha önce Hz İbrahim tarafından başlatıldığından ve Hz Muhammed (s a) tarafından da devam ettirildiğinden bahsedildiği için sûreye "Hac sûresi" denilmiştir

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla

l Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir!

2 Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutur, her gebe kadın çocuğunu düşürür İnsanları da sarhoş bir halde görürsün Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allah'ın azabı çok dehşetlidir!

3 İnsanlardan, bilgisi olmaksızın Allah hakkında tartışmaya giren ve her inatçı şeytana uyan birtakım kimseler vardır

4 Onun (şeytan) hakkında şöyle yazılmıştır: Kim onu yoldaş edinirse bilsin ki (şeytan) kendisini saptıracak ve alevli ateşin azabına sürükleyecektir

5 Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (önce) belirsiz, (sonra) belirlenmiş canlı et parçasından (uzuvları zamanla oluşan ceninden) yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız Sonra güçlü çağınıza ulaşmanız için (sizi büyütürüz) İçinizden kimi vefat eder; yine içinizden kimi de ömrün en verimsiz çağına kadar götürülür; ta ki bilen bir kimse olduktan sonra bir şey bilmez hale gelsin Sen, yeryüzünü de kupkuru ve ölü bir halde görürsün; fakat biz, üzerine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdanır, kabarır ve her çeşitten (veya çiftten) iç açıcı bitkiler verir

6 Çünkü Allah hakkın ta kendisidir; O, ölüleri diriltir; yine O, her şeye hakkıyla kadirdir

7 Kıyamet vakti de gelecektir; bunda şüphe yoktur Ve Allah kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır

8 İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve (vahye dayanan) aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın, Allah hakkında tartışır

9 Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (kibir ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız

10 İşte bu, önceden yapıp ettiklerin yüzündendir (denilir) Elbette Allah kullarına haksızlık edici değildir

11 İnsanlardan kimi Allah'a yalnız bir yönden kulluk eder Şöyle ki: Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrarsa çehresi değişir (dinden yüz çevirir) O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir İşte bu, apaçık ziyanın ta kendisidir

12 O, Allah'ı bırakıp, kendisine ne faydası, ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır Bu, (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir

13 O, zararı faydasından daha (akla) yakın olan bir varlığa yalvarır O (yalvardığı), ne kötü bir yardımcı, ne kötü bir dosttur!

14 Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunan kimseleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar

15 Her kim, Allah'ın, dünya ve ahirette ona (Resûlüne) asla yardım etmeyeceğini zannetmekte ise, (Allah ona yardım ettiğine göre) artık o kimse tavana bir ip atsın; (boğazına geçirsin); sonra da (ayağını yerden) kessin! Şimdi bu kimse baksın! Acaba, hilesi (bu yaptığı), öfke duyduğu şeyi (Allah'ın Peygamber'e yardımını) gerçekten engelleyecek mi?

16 İşte böylece biz o Kur'an'ı açık seçik âyetler halinde indirdik Gerçek şu ki Allah dilediği kimseyi doğru yola sevkeder

17 Mümin olanlar, yahudi olanlar, sâbiîler, hıristiyanlar, mecûsîler ve müşrik olanlara gelince, muhakkak ki Allah, bunlar arasında kıyamet gününde (ayrı ayrı) hükmünü verir Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilendir

18 Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah'a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur Şüphesiz Allah dilediğini yapar

19 Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır: İmdi, inkâr edenler için ateşten bir elbise biçilmiştir Onların başlarının üstünden kaynar su dökülecektir!

20 Bununla, karınlarının içindeki (organlar) ve derileri eritilecektir!

21 Bir de onlar için demir kamçılar vardır!

22 Izdıraptan dolayı oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri döndürülürler ve: "Tadın bu yakıcı azabı!" (denilir)

23 Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunanları, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder Bunlar orada altın bileziklerle ve incilerle bezenirler Orada giyecekleri ise ipektir

24 Ve onlar, sözün en güzeline yöneltilmişler, övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna iletilmişlerdir

25 İnkâr edenler, Allah'ın yolundan ve -yerli, taşralı- bütün insanlara eşit (kıble veya mâbed) kıldığımız Mescid-i Harâm'dan (insanları) alıkoymaya kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız

26 Bir zamanlar İbrahim'e Beytullah'ın yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi eş tutma; tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, rükû ve secdeye varanlar için evimi temiz tut

27 İnsanlar arasında haccı ilân et ki,gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen argın develer üzerinde sana gelsinler

28 Ta ki kendilerine ait bir takım yararları yakînen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günler de Allah'ın ismini ansanlar Artık ondan hem kendiniz yeyin,hem de yoksula, fakire yedirin

29 Sonra kirlerini gidersinler; adaklarını yerine getirsinler ve o Eski Ev'i (Kâbe'yi) tavaf etsinler

30 Durum böyle Her kim, Allah'ın emir ve yasaklarına saygı gösterirse, bu, Rabbinin katında kendisi için daha hayırlıdır (Haram olduğu) size okunanların dışında kalan hayvanlar size helâl kılındı O halde, pislikten, putlardan sakının; yalan sözden sakının

31 Kendisine ortak koşmaksızın Allah'ın hanifleri (O'nun birliğini tanıyan müminler olun) Kim Allah'a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgâr onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir

32 Durum öyledir Her kim Allah'ın hükümlerine saygı gösterirse, şüphesiz bu, kalplerin takvâsındandır

33 Onlarda (kurbanlık hayvanlarda veya hac fiillerinde) sizin için belli bir süreye kadar birtakım yararlar vardır Sonra bunların varacakları (biteceği) yer, Eski Ev'e (Kâbe'ye) kadardır

34 Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah'ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık İmdi, İlâhınız, bir tek İlah'tır Öyle ise, O'na teslim olun (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevazi insanları müjdele!

35 Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için) harcarlar

36 Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık Onlarda sizin için hayır vardır Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz) Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik

37 Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvânız ulaşır Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!

38 Allah, iman edenleri korur Şu da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder

39 Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir

40 Onlar, başka değil, sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır giderdi Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir

41 Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler İşlerin sonu Allah'a varır

42 (Resûlüm!) Eğer onlar (inkârcılar) seni yalanlıyorlarsa, (şunu bil ki) onlardan önce Nuh'un kavmi, Ad, Semûd(kavimleri de kendi peygamberlerini) yalanladılar

43 İbrahim'in kavmi de, Lût'un kavmi de (peygamberlerini) yalanladılar

44(Şuayb'ın kavmi olan) Medyen halkı da(Şûayb'ı) yalanladılar Musa da yalanlanmıştı İşte ben o kâfirlere süre tanıdım, sonra onları yakaladım Nasıl oldu benim onları reddim (cezalandırmam)!

45 Nitekim, birçok memleket vardı ki, o memleket (halkı) zulmetmekte iken, biz onları helâk ettik Şimdi o ülkelerde duvarlar, (çökmüş) tavanların üzerine yıkılmıştır Nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve (ıssız kalmış) ulu saraylar vardır

46 (Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur

47 (Resûlüm!) Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar Allah vâdinden asla dönmez Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir

48 Nice ülkeler var ki, zulmedip dururlarken onlara mühlet verdim Sonunda onları yakaladım Dönüş yalnız banadır

49 De ki: Ey insanlar! Ben ancak sizin için apaçık bir uyarıcıyım

50 İman edip sâlih ameller işleyen kimseler için mağfiret ve bol rızık vardır

51 Ayetlerimiz hakkında (onları tesirsiz kılmak için) birbirlerini geri bırakırcasına yarışanlara gelince, işte bunlar, cehennemliklerdir

52 (Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

53 (Allah, şeytanın böyle yapmasına müsaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar için, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın Zalimler, gerçekten (haktan) oldukça uzak bir ayrılık içindedirler

54 Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun (Kur'an'ın) hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri huzur ve tatmine kavuşsun Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir

55 İnkâr edenler, kendilerine o saat ansızın gelinceye, yahut da (kendileri için hayır yönünden) kısır bir günün azabı gelinceye kadar onun (Kur'an) hakkında hep şüphe içindedirler

56 O gün, mülk Allah'ındır İnsanlar arasında hüküm verir (Bu hüküm gereği) iman edip iyi davranışlarda bulunanlar Naîm cennetlerinin içindedirler

57 İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar için alçaltıcı bir azap vardır

58 Allah yolunda hicret edip sonra öldürülen yahut ölenleri hiç şüphesiz Allah güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır Şüphesiz Allah, evet O, rızık verenlerin en hayırlısıdır

59 Allah onları, herhalde memnun kalacakları bir girilecek yere sokacaktır Allah, kesinlikle tam bir bilgi sahibidir, halîmdir

60 İşte böyle Her kim, kendisine verilen eziyetin dengi ile karşılık verir de, bundan sonra kendisine yine bir tecavüz ve zulüm vaki olursa, emin olmalıdır ki, Allah ona mutlaka yardım edecektir Hakikaten Allah çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir

61 Böylece (Allah, haksızlığa uğrayana yardım edecektir ve buna kadirdir) Çünkü Allah, geceyi gündüze katar, gündüzü geceye katar Şu da muhakkak ki Allah, hakkıyla işiten ve görendir

62 Böyledir Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir O'nun dışındaki taptıkları ise bâtılın ta kendisidir Gerçek şu ki Allah, evet O, uludur, büyüktür

63 Görmedin mi, Allah, gökten yağnmur indirdi de bu sayede yeryüzü yeşeriyor Gerçekten Allah çok lütufkârdır (her şeyden) haberdardır

64 Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur Hakikaten Allah, yalnız O zengindir, övgüye değerdir

65 Görmedin mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir

66 O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır Gerçekten insan, çok nankördür

67 Biz, her ümmete, uygulamakta oldukları bir ibadet tarzı gösterdik Öyle ise onlar (ehl-i kitap) bu işte seninle çekişmesinler Sen, Rabbine davet et Zira sen, hakikaten dosdoğru bir yoldasın

68 Eğer seninle münakaşa ve mücâdeleye girişirlerse: "Allah yaptığınızı çok iyi bilmektedir" de

69 Allah kıyamet gününde, ihtilâf etmekte olduğunuz konulara dair aranızda hüküm verecektir

70 Bilmez misin ki, Allah, yerde ve gökte ne varsa bilir? Bu, bir kitapta (levh-i mahfuzda) mevcuttur Bu (eşya ve olayların bilgisine sahip olmak), Allah için çok kolaydır

71 Onlar, Allah'ı bırakıp, Allah'ın kendisine hiçbir delil indirmediği, kendilerinin dahi hakkında bilgi sahibi olmadıkları şeylere tapıyorlar Zalimlerin hiç yardımcısı yoktur

72 Âyetlerimiz açık açık kendilerine okunduğunda, kâfirlerin suratlarında hoşnutsuzluk sezersin Onlar, kendilerine âyetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar De ki: Size bundan (bu öfke ve huzursuzluğunuzdan) daha kötüsünü bildireyim mi? Cehennem! Allah, onu kâfirlere (ceza olarak) bildirdi O, ne kötü sondur!

73 Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar İsteyen de âciz, kendinden istenen de!

74 Onlar, (Bu âciz putları Allah'a ortak koşmak suretiyle) Allah'ın kadrini hakkıyla bilemediler Hiç şüphesiz Allah, çok kuvvetlidir, çok üstündür

75 Allah meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da Şüphesiz Allah işitendir, görendir

76 Onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını da, yapacaklarını da) bilir Bütün işler Allah'a döndürülür

77 Ey iman edenler! Rükû edin; secdeye kapanın; Rabbinize ibadet edin; hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz

78 Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi) Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size "müslümanlar" adını verdi Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın O, sizin mevlânızdır Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.