Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ölüm, ötesi

Eski 09-25-2007   #61
tatia27
Varsayılan


Kolay Hesap
Bir önceki bölümde iman edenlerin canlarının melekler tarafından güzellikle alınacaklarından bahsettik İşte bundan sonra hesap anı, yani insanların tüm yapıp ettikleriyle Rablerinin huzuruna çıkacakları an gelmektedir
Kıyametin kopmasıyla birlikte başlayan tüm gelişmeler, dünya tarihi boyunca yaratılmış bütün insanların yeni bir bedenle diriltilmeleri ve cehennem ateşinin çevresinde biraraya toplanmalarıyla devam edecektir Daha sonra tüm şahitler getirilecek, her bir kişinin amel defteri açılacak ve herkes dünya hayatındayaptıklarından hesaba çekilecektir Bunların sonunda Allah müminleri rahmetiyle cehennem ateşinden kurtararak, cennetine sokacaktır Şimdi bu muhteşem gösteriyi ayrıntılarıyla inceleyelim ve müminlerin kıyamet günündeki durumlarını ayetler doğrultusunda görelim

Sur'a ilk üfürülüş ile Kıyamet başlamıştır Dünya ve tüm evren, geriye dönüşü olmayan bir yokoluşa sahne olmaktadır: Dağlar parçalanır, denizler kaynatılır, gökler yok edilir
Sur'a ikinci kez üfürülmesiyle birlikte insanlar diriltilir ve hesaba çekilmek üzere biraraya toplatılır İnkarcılar dirilmiş olmanın şaşkınlığını üstlerinden atamadan, verecekleri hesabı düşünerek korku ve sıkıntı içine düşerler En ufak bir ayrıntı dahi atlanmadan, hayatı boyunca yapmış olduğu herşey kişinin ve şahitlerin gözleri önüne serilecektir Kafirleri öldürücü bir utanca sürükleyen bu anda müminler, sevinçli ve coşkuludurlar Çünkü "O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir" (Tahrim Suresi, 8) Allah "Elçilerine ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem de şahitlerin (şahitlik için) duracakları gün yardım edeceğini" vaat etmiştir (Mü'min Suresi, 51)

Bu ihtişamlı "sahnede" salih müminler, tüm hayatları boyunca yapıp-ettiklerinin yazılmış olduğu hesap defterlerini "sağ yanlarından" alacaklardır Bu tanım, Kuran'da "kolay" hesaba çekilecek ve cennete sokulacak insanlar için kullanılmıştır:
Artık kitabı sağ eline verilen kişi, der ki: "Alın, kitabımı okuyun Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış(anlamış)tım Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir Yüksek bir cennette (Hakka Suresi, 19-22)
Rablerinin kendilerine vaat ettiğine kavuşmak üzere olan müminler, o "ebedilik gününde" (Kaf Suresi, 34) heyecanlı ve mutludurlar, bu durumları bir başka ayette şöyle tasvir edilmiştir:
Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır (İnşikak Suresi, 7-9)
Hesaba çekilmeleri bittiğinde artık müminler, kurtulmuş olmanın sevinci içinde Rablerinin söyleyeceği tek bir söze bakmaktadırlar: "Oraya esenlikle ve güvenlikle girin" (Hicr Suresi, 46) buyrulmaktadır Bu durum başka bir ayette de şöyle anlatılır:
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Artık kullarımın arasına gir cennetime gir (Fecr Suresi, 27-30)
Artık Allah, rahmet etmiş olduğu kullarının günahlarını da bağışlamış, kötülüklerini iyiliğe çevirmiş ve cennete girmelerine izin vermiştir Kendisine "cennete gir" denilen mümin bir kişi ise, şöyle söyler:
Keşke kavmim de bir bilseydi, Rabbimin beni bağışladığını ve ağırlananlardan kıldığını (Yasin Suresi, 26-27)
Bir başka ayette Allah, cennet ehlini şöyle müjdelemektedir:
Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır (Maide Suresi, 119)
Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahsun olmayacaksınız (Zuhruf Suresi, 68)
Ortam da gittikçe güzelleşmektedir, "Cennette, muttakiler için, uzak değildir, yakınlaştırılmıştır" (Kaf Suresi, 31) Kuran'da bildirildiği üzere müminler için çok heyecanlı bir bekleyişten başka bir şey söz konusu olmayacaktır: Cennete sevk edilişleriyle ona girmeleri arasında geçecek kısa bir bekleyiş

__________________


Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-25-2007   #62
tatia27
Varsayılan


Cennet Nimetleri
CENNETTEKİ DOĞAL GÜZELLİKLER
Takva sahiplerine vaat edilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidirBu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir (Rad Suresi, 35)
Konuya başlamadan önce hemen belirtilmesi gereken çok önemli bir nokta vardır İnsanlar arasında yaygın bir batıl inanış olan, "Cennetin sadece doğal güzelliklerden, yeşilliklerden ve akarsulardan ibaret olduğu" fikri, Kurani değildir Elbette ki doğal güzellikler ve yeşillikler cennetin mükemmel atmosferini tamamlayan, çok güzel ve estetik bir fon teşkil eder Köşklerin ve gölgeliklerin bahçelerin içinde, pınarların yanıbaşında kurulmuş olmasının hikmeti de budur Ancak, yalnız başına "yeşillik" cennetin tamamını tarif etmek için yeterli olamaz

Cennet, "ne (yakıcı) bir güneş, ve ne de dondurucu bir soğuk" (İnsan Suresi, 13) şeklinde tarif edilen, insana hiçbir rahatsızlık vermeyen, hoş bir iklime sahiptir İnsanı bunaltan, terleten sıcaklar ya da titreten, donduran soğuklar orada yoktur Allah müminleri cennette "ne sıcak-ne soğuk, tam kararında bir gölgeliğe" sokacaktır (Nisa Suresi, 57) "Tam kararında" ifadesi, bu ayette iklimin tam insanın isteyeceği ve rahat edeceği gibi olduğunu bildirmekle beraber, aslında cennetteki bütün ortam ve şartların, insan ruhunun gerçek anlamda doyum sağlayacağı, rahat edeceği biçimde hazırlandığına işaret etmektedir Cennetteki herşey ve her durum müminin "tam istediği" gibi olacaktır Zaten başka türlü olması, bir kusur, eksiklik ve mahrumiyet anlamına gelir ki, cennette bu tür kavramlara yer yoktur
Akan suyun görüntüsü, çıkardığı ses insanın kalbine huzur ve ferahlık verir Yükseklerden dökülen suların görüntüsü, ve gür sesi ruha zevk verir İnsanın Allah’ı şükretmesine ve O’nun adını yüceltmesine vesile olur Özellikle su tepelerden, ağaçların ve yeşilliklerin arasından akıyorsa, ya da kayaların üzerinden süzülüyorsa oldukça etkileyici bir görünüm ortaya çıkar Ya döküldüğü yerde birikir ya da kat kat havuzlar oluşturarak birinden diğerine akıp gider Sürekli akan bir su, sonsuzluk ve tükenmeyen bir bolluk göstergesidir

Bu estetik görüntülerin hoşa gitmesinin başlıca sebebi insan ruhunun cennete göre yaratılmış olmasıdır Bir diğer ayette de bu güzellik şöyle ifade edilmiştir: "İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır" (Rahman Suresi, 66)

Akan suyun görüntüsü, çıkardığı ses insanın kalbine huzur ve ferahlık verir Yükseklerden dökülen suların görüntüsü, ve gür sesi ruhtaki heybet ve ihtişam hislerini canlandırır İnsanın Rabbine şükretmesine ve O'nun adını yüceltmesine vesile olur Özellikle tepelerden, ağaçların ve yeşilliklerin arasından akıyorsa, ya da kayaların üzerinden süzülüyorsa oldukça etkileyici bir görünüm ortaya çıkar Ya döküldüğü yerde birikir ya da kat kat havuzlar oluşturarak birinden diğerine akıp gider Sürekli akan bir su, sonsuzluk ve tükenmeyen bir bolluk göstergesidir

"Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır" (Hicr Suresi, 45) ayetinden de anladığımız gibi, müminler cennette bu tür yerlerde yaşarlar ve bundan zevk alırlar Benzer başka bir ayette de "Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır" (Mürselat Suresi, 41) şeklinde bildirilmektedir Bahsedilen gölgelik, (Allah en iyisini bilir) oturmak ve güzellikleri seyretmek amacıyla özel olarak oluşturulmuş bir mekandır Cennet köşkleri gibi gölgelikler de yükseklerde kurulmuşlardır Böylece yükseklerden bakılarak daha aşağılardaki güzellikler seyredilir, birçok detay aynı anda görüş sahasında bulunur Gölgelikler, özel olarak müminlere zevk alacakları bir ortam hazırlamak için yapılmış, her çeşit yiyecek ve meyvenin yeneceği, cennete has içkilerin içileceği, müminlerin biraraya gelerek sohbet edecekleri ve birlikte eğlenecekleri mekanlardır Bu gölgeliklerin pınar başlarına, insan ruhunun çok hoşlandığı yerlere kurulmuş olması da buraların çekiciliğini artırmaktadır Bu pınarlardan tertemiz, tadı güzel ve içenlere lezzet veren sular fışkırır

Cennete has bir başka doğal güzellik ise ayette sözü geçen bahçelerdir Şura Suresi'nin 22 ayetinde bahsedilen "cennet bahçeleri" sadece müminler için hazırlanmıştır Bahçelerin özelliği, birçok doğal güzelliği uyum içinde barındırıyor olmasıdır Bu bahçelerde dünyanın çeşitli bölgelerinde yetişen en narin ve en güzel kokulu bitkilerin benzerleri ve bunlar gibi sonsuz çeşidi yetişmekte, insanın bildiği ve de bilmediği birçok hayvan bir arada yaşamaktadır

Bahçeler, değişik boylarda ağaçlar, “alabildiğine yemyeşil” (Rahman Suresi, 64) alanlar, bitkiler ve çiçekler, bazı yerlerde havuzlar ve fıskiyelerle süslenmiştir Civarda görülen ağaçların bir kısmı da meyve ağaçlarıdır ve cennetin bolluğunu simgelercesine “yüklü dalları bükülmüştür” (Vakıa Suresi, 28), “üst üste dizilmiş meyveleri sarkmıştır” (Vakıa Suresi, 29) Yeşillikler, deniz ya da göl kıyısına kadar kesintisiz devam eder Bazı ağaçlar suların ulaştığı yerlerden bile çıkabilir

Tüm bu saydıklarımız, cennete has özelliklerin ayetler ışığında tefekkür edebildiğimiz en genel bölümüdür Bir kısmı dünyadakileri andıran, bir kısmı ise daha önce hiçbir nefsin görüp bilmediği, “çeşit çeşit inceliklere ve güzelliklere sahip” (Rahman Suresi, 48) olan cennetin nimet ve güzellikleri, tahayyül ve ifade sınırlarımızın çok ötesindedir Bilinmelidir ki, bizim hayal gücümüzün ötesinde ve Allah’ın sonsuz ilmiyle hazırlanmış birçok güzellik ve sürpriz de cennette müminleri beklemektedir Özellikle “ Rableri Katında her diledikleri onlarındır İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur” (Şura Suresi, 22) ayetiyle bildirildiği gibi, tüm doğal güzellikler de dahil cennetteki herşey müminin kendi zevkiyle dilemesi neticesinde gerçekleşmektedir (En doğrusunu Allah bilir)

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-25-2007   #63
tatia27
Varsayılan


Sonsuz Lezzet
Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için (Mürselat Suresi, 43)
Ayetlerde cennet ehlinin en güzel yemeklerle ve çeşitli içeceklerle nimetlendirildikleri bildirilmektedir İnsan cennette dünyadaki eksikliklerden arındırıldığı için, beslenme gibi bir ihtiyacı olmayabilir Cennetteki yemek-içmek zevk almak için yaratılıyor olabilir

Dünyada iman edip salih amellerde bulunan ve çaba harcamalarını Allah’ın şükre değer bulduğu müminler için cennette hazırlanan yiyecekler, dünyadakilere çok benzemektedir Bir ayette cennet ehlinin bu benzerliği şu şekilde ifade ettiği haber verilir:
(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır (Bakara Suresi, 25)
Gerçekten de dünyada insanın nefsinin çektiği, hem görüntü hem de tat olarak zevk veren yüzlerce çeşit yemek vardır Bu yemeklerin benzerlerinin cennette de müminlere hoşnutluk vermek üzere var edilmeleri şüphesiz Allah için çok kolaydır Ancak bunlar dünyadaki gibi insanda fiziksel sıkıntılar (şişmanlık, kolesterol, aşırı doyma hissi, vs) yaratmazlar Allah cennet ehline "yaptıklarınıza karşılık olmak üzere afiyetle yiyin ve için" (Mürselat Suresi, 43) şeklinde seslenmektedir Bu, Allah tarafından bir ödüllendirmedir Allah yemek yemeyi, içmeyi cennet ehline hesapsız bir rızık olarak çok zevk alınan, haz duyulan bir ödül haline getirmiştir

Cennete kavuşabilmek için oldukça zorlu bir imtihan dünyasını geçmek gerekmektedir İman edenler de dünyadaki hayatları boyunca Rabbimizin rızasını kazanmak için ciddi bir çaba ve üstün bir gayret göstermiş, gönülden O'na yönelip, sürekli şükredip, dua ve tevbe etmişlerdir Rableri de bu çabalarına karşılık olarak onlara cennet nimetlerini "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere" diyerek sunmaktadır (Mürselat Suresi, 43)

Kuran'ın bizlere bildirdiği cennet rızıklarının başında etler gelir Allah cennetteki müminlere "istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol" (Tur Suresi, 22) verdiğini, "canlarının çektiği kuş eti"nden (Vakıa Suresi, 21) de orada onlara sunulacağını bildirmektedir Üstelik orada, müminlerin rızıklarının "bitip tükenmesi de yok"tur (Sad Suresi, 54) Çünkü müminler, "içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler" (Mümin Suresi, 40) İstenilen yemek, istenildiği kadar yenebilir, bu yemek ne tükenir, ne de insan doyarak ya da rahatsız olarak durmak zorunda kalır

Cennette varolan rızıklardan, Kuran'da belki de en çok söz edileni, meyvelerdir İstek duyulup arzulanan her türden meyve, orada müminlere ikram edilmektedir Üstelik bu meyvelerin "gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmıştır" (İnsan Suresi, 14) Ayetten anlaşıldığı kadarıyla, cennet meyveleri doğal ortamlarında, ağaçlarda bulunuyor ve müminler de bunları oradan kolayca alarak, yiyebiliyorlar Nitekim Vakıa Suresi'nin 28 ve 29 Ayetlerinde "yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları" ifadeleri kullanılarak, meyvelerin ulaşılmasının kolaylığı, cennetin bereketine ve bolluğuna bağlanmıştır Meyveler öylesine bol ve bereketlidirler ki, ağaçların dalları onları taşıyamamaktadır Bükülmüş ve aşağı sarkmış bu dallardan da o meyvelere ulaşmak çok kolaydır

Cennette meyveler gümüş ya da altın tepsilerde, şık ve estetik kaplarda müminlere tahtlar üzerinde sohbet ederlerken ikram ediliyor olabilir Şüphesiz bunların dünyada insana rahatsızlık veren çekirdek, çürük, eziklik gibi kusurları da cennete layık bir şekilde ortadan kaldırılmıştır Hepsi kusursuz ve göz alıcı bir güzelliğe sahip olarak müminlere ikram edilmektedir

Meyveler bir yandan da cennetin güzelliğine ayrı bir renk ve estetik katarlar Her cinsten meyveyle yüklü ağaçların rengarenk görüntüsü cennetin muhteşem manzarasını daha da güzelleştirir Cennetteki herşey insan gözüne hitap eden çok estetik görüntülere sahiptir Bu görüntü Allah’ın sanat ve kudretinin de bir göstergesi olarak ayrı bir şükür vesilesidir
Yaratılan bunca güzel yemek ve meyve yanında, elbette içeceklerin olması da arzulanabilir Ayetlerde bu içeceklerden de bahsedilmektedir

Örneğin bir ayette "kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır" (Saffat Suresi, 45) şeklinde geçmektedir Müminler için cennette "sonu misk olan, karışımı tesnimden, mühürlü, katıksız bir şarap" (Mutaffifin Suresi, 25-27) hazırlanmıştır Ayetlerde de belirtildiği gibi bu içecekler aynı zamanda güzel kokular da içermektedir Ayrıca şüphesiz bu şarap, dünyadakilere benzememektedir Cennet ehlini sarhoş etmeyecek, içenlerin şuurunu bulandırmayacaktır Allah cennette içkilerin kadehlerle sunulduğunu, ve bu içkilerden başların ağrımayacağını, müminlerin kendilerinden geçip akıllarının çelinmeyeceğini söylerBu ikramı yapanlar ise, Allah'ın özel olarak görevlendirdiği civanlar olabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-25-2007   #64
tatia27
Varsayılan


Cennette Müminlerin Yaşadiklari Yerler
Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur (Tevbe Suresi, 72)
Müminlerin dünya hayatlarını geçirdikleri evler, daha önce de belirttiğimiz gibi "içinde Allah'ın adının anılmasına izin verdiği" (Nur Suresi, 36) mekanlardır ve yine Allah'ın emri doğrultusunda tertemiz tutulan, özen gösterilen yerlerdir Cennet evleri de bunun benzeri olarak yine, müminlerin Allah'ı andıkları ve O'na şükrettikleri tertemiz mekanlardır

Müminlerin yaşadıkları güzel meskenler, evler, köşkler bir önceki bölümde tasvir edilen doğal güzelliklerin içinde kurulmuş olabileceği gibi, bunların son derece modern, üstün bir teknolojiye ve estetik mimariye sahip şehirlerde inşa edilmiş olması da mümkündür

Kuran'da sözü geçen evler, genellikle doğal güzelliklerin içine inşa edilmiştir Bunu bildiren bir ayet şöyledir:
Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise, onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir Onların altında ırmaklar akmaktadır (Bu), Allah'ın va'didir Allah va'dinden dönmez (Zümer Suresi, 20)
Köşklerin yükseklerde olması karşılarındaki ve aşağılarındaki manzara seyredilirken, görüntüye çok sayıda detay girmesini sağlar Böylece birçok güzelliği aynı anda algılama imkanı doğar Yükseklik değiştikçe görüntünün güzelliği de değişir Her metre farkta görünen güzelliklerin boyutu bir öncekiyle aynı olmayacaktır Cennette bazı köşkler daha yüksekte, bazıları daha alçakta olabilir, böylece her birinin manzarasının ve dolayısıyla buralardan alınacak zevklerin farklı olması mümkün olacaktır

Ayette bahsedilen, yüksek yerlerde kurulmuş köşklerin altlarından sular akar, bu manzarayı seyretmek için geniş pencereli ya da dört bir tarafı camlardan inşa edilmiş salonlar olabilir Böylece insan ruhunun en çok zevk alacağı şekilde döşenmiş evlerde, tahtlar üzerinde yaslanırken, ve en güzel meyvalar ve içeceklerle rızıklandırılırken müminler, yükseklerden bakarak birbirinden muhteşem manzaraları da seyretme zevkini tadarlar

Köşklerin tasarımı ve döşenmesi en kaliteli malzemeyle, en uyumlu renklerle yapılmıştır Rahat koltukları, karşılıklı oturulan tahtları vardır "Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler Karşılıklı yaslanmışlardır" (Vakıa Suresi, 15-16) ve "özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır" (Tur Suresi, 20) şeklindeki ayetlerden de anlaşılacağı gibi tahtlar zenginlik, ihtişam ve kudret sembolüdür Allah sonsuz cennet nimetlerini nasip ettiği müminlere böylesini layık görmüştür Onlar cennetteki tahtlar üzerinde kurulup yaslanırlar Bu ortamda müminler sürekli Allah'ı anarlar
Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir Ki O, bizi Kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz" (Fatır Suresi, 33-35)
İhtişamlı tahtlar üzerinde oturan müminler çevrelerini “bakıp-seyretmektedirler” (Mutaffifin Suresi, 23) Dünyada gördüğü güzel bir manzaranın, güzel bir görüntünün karşısından ayrılmak istemeyen insan için cennetteki muhteşem manzaraların ve güzelliklerin yalnızca seyredilmesi bile görsel bir ziyafet, büyük bir nimettir Müminlerin bakıp seyrettikleri bir eğlence ya da bir şölen de olabilir

Dünyanın yaratılışından yokoluşuna kadar yaşamış ya da yaşayacak müminlerle bu zevkleri ve güzellikleri paylaşmak da sadece cennete has bir nimettir Örneğin Hz Musa ile, Hz İsa ile ya da diğer salih müminler ve sahabelerle karşılıklı tahtlarda oturup sohbet etmek, birlikte Allah’ı anmak dünyada nasip olabilecek bir zevk değildir, bu zevk ancak cennete mahsustur

Cennette müminlerin her diledikleri şey yaratılacaktır Allah dileklerinin kendilerine ulaştırılması için özel hizmetkarlar görevlendirmiştir Ayette şöyle geçer:"Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl" (Tur Suresi, 24) Bir başka ayette de bu durum şöyle ifade edilir: "Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır durur, sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın" (İnsan Suresi, 19)

Allah'ın cennetine layık kıldığı müminler son derece değerli ve seçkin insanlardır Müminlerin hizmet edilen, "ikram görenler" (Saffat Suresi, 42) konumunda olmaları da Allah'ın onlara verdiği değeri gösterir Müminlere hizmet etmeleri için yaratılan hizmetkarlar müminlerin arasında dönüp dolaşırlar, müminlerin bir dediği iki edilmez Sürekli, kesintisiz bir hizmet ve ikram yapılır Kuran'da cennettekilere hizmet için yaratılmış civanlardan şöyle bahsedilir:
Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırılpırıl' (Tur Suresi, 24)
Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın (İnsan Suresi, 19)
Cennette müminlerin dilediklerinin anında sebepsiz yaratılmasının yanısıra, nimetlerin böyle kusursuz bir hizmet ve ikram içinde sunulmaları da görkemli bir güzellik oluşturur Hizmette kullanılan eşyalar da çok değerli, kaliteli ve gösterişlidir Ayetlerdealtın ve gümüş kullanıldığı anlatılır:
Çevrelerinde gümüşten billur kaplar, kupalar dolaştırılır Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tesbit etmişlerdir (İnsan Suresi, 15-16)
Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var Ve siz orada süresiz kalacaksınız (Zuhruf Suresi, 71)
Müminlerin dünyadaki çabalarından biri de dünya hayatındayken Kuran'da tarif edilen cennet nimetlerine, cennet hayatına yakınlaşmaktır Cennetteki kıyafetlerin, elbiselerin ve kumaşların mükemmelliğini ayetlerden öğrenmekteyiz Dünyada Allah giyinmeyi insanlara öğreterek onların bu sayede hem örtünmelerini hem de şık ve estetik olmalarını sağlamıştır Bu durumu açıklayan bir ayet şöyledir:
Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size ‘süs kazandıracak bir giyim’ indirdik (varettik) Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır Bu, Allah’ın ayetlerindendir Umulur ki öğüt alıp-düşünürler (Araf Suresi, 26)
Allah "Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının Yiyin, için ve israf etmeyin Çünkü O, israf edenleri sevmez" (Araf Suresi, 31) ayetiyle iman edenlere şık ve temiz kıyafetler giymelerini tavsiye etmiştir İşte cennette müminlere giydirilecek kıyafetler de, dünyadakilerden kat kat ihtişamlı ve gösterişli olacaktırKuran'da özellikle cennette bulunan iki kumaşa dikkat çekilmiştir: İpek ve atlas Bir ayette cennettekiler için "hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler" (Duhan Suresi, 53) denmiştir Bu iki kumaş da dünya standartlarında az bulunan, pahalı ve çok kaliteli kumaşlardır Bunlardan yapılan elbiseler de giyen kişiye estetik bir zevk vereceği gibi seyreden kişiye de çok büyük bir zevk verecektir Bu elbiselerin güzelliği ve ihtişamı, onları taşıyanların güzelliği ve kusursuzluğu ile bütünleşir ve ortaya muhteşem bir manzara çıkar

Elbette ki, cennetteki kumaşların ve kıyafetlerin hepsi bu ikisiyle kısıtlı değildir, Allah bu büyük mükafatı nasip ettiği müminlere daha nice güzel kumaşlardan nice güzel elbiseler giydirecektir Öyle ki, bizim henüz bilmediğimiz kumaş cinslerinden, henüz bilmediğimiz modellerde elbiseler de orada var edilebilir

Kuran bize, bu güzel elbiselerin bazı takılarla süslendiğini ve gösterişlerinin artırıldığını haber verir Bu takılardan özellikle dikkat çekilenler altından ve gümüşten bilezikler ve incilerdir Örneğin, Hac Suresi 23 ayette "orada altın bileziklerle ve incilerle süslenirler, oradaki elbiseleri ipek(ten)dir" şeklinde bildirilmektedir Bir başka ayette ise "Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir" (İnsan Suresi, 21) şeklinde bildirilir Böylece güzel kıyafetler güzel takılarla tamamlanmış ve müminlerin zevkine sunulmuştur

Cennetteki malzemenin temeli "çeşit çeşit incelik" ve "çarpıcı güzellikler"dir Bunlar Allah'ın sonsuz ilminin ve sanatının birer yansımasıdır Örneğin tahtlar mücevherli, yükseklere kurulmuş ve özenle dizilmiştir Kıyafetler ipekten ve atlastandır Altın ve gümüş takılar bu kıyafetleri süslemektedir

Allah Kuran’da cennetle ilgili pek çok detay vermiş, ancak hayalgücünü açık bırakan ifadeler de kullanmıştır Cennette (En doğrusunu Allah bilir) her müminin kendi zevkine göre özel olarak ayarlanmış türlü nimetler, görüntüler ve çeşit çeşit mekanlar olacaktır Kuşkusuz Allah, cennete layık ve ehil kıldığı değerli müminlere, Kuran’da belirttiği nimetlerin dışında daha nice sürprizler hazırlamıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-25-2007   #65
tatia27
Varsayılan


Cennette yalnızca Kuran'da bildirilen şeyler mi var?
Kuran'da cennet tasvir edilirken, yaşadığımız dünyadan örnekler ve benzetmeler verilmiştir Çünkü insan bilmediği birşeyi ancak bildiği şeylerden yola çıkarak zihninde canlandırabilir Bu ise, her ne kadar aslı gibi olmasa da insana bir ölçüde fikir verir Cennet nimetleri hakkında Kuran'da yapılan ince ve detaylı tarifler, oradaki nimet ve güzelliklerin, dünyadakilerin en iyi, en güzel ve en kaliteli olanlarından çok daha üstün olacağını bize göstermektedir
Kuran'da cennet tarif edilirken, Allah'ın dünyada yaratmış olduğu en makbul, en kaliteli, en çok rağbet edilen, en nadir rastlanan şeylerden örnekler verilir Örneğin iri ve siyah göz nadir rastlanan ve özellikle kadınlara, son derece estetik ve çarpıcı bir görünüm veren bir göz şeklidir İşte bu özellik nedeniyle cennette bulunan iri ceylan gözlü, siyah gözlü kadınlardan bahsedilir Bu demek değildir ki yeşil, mavi ya da çekik gözlü kadınlar bulunmasın Allah cennetin üstünlüğünü ve kalitesini bu gibi örneklerle haber vermekte, dünya ölçülerinde makbul olan şeylerin cennette çok daha üstünleriyle bulunduğunu bildirmektedir Başka bir örnek verirsek, cennette her türlü meyveden bulunduğu Kuran'da haber verilir Fakat çeşitli ayetlerde muz veya incir gibi genelde daha fazla tercih edilen meyveler örnek verilir Elbette ki bu meyveler cennetteki sınırsız meyve bolluğunun arasından seçilmiş iki nimettir

Herkesin, zevkine göre, "nefsinin arzu ettiği", "istek duyduğu herşeyin" cennette var olduğunun haber verilmesi, cennet nimetlerinin sınırsız ve insanın hayalgücünün çok daha üstünde olduğunu ifade etmek için yeterlidir Herkes Kuran'ı kendi imanı, aklı, samimiyeti derecesinde anlar Kuran ayetlerini art niyetle okuyan bir inkarcı da, cennet ayetlerini kendi kısır düşünceleri doğrultusunda anlayacaktır Oysa ayetlerde tarif edilen cennetin üstünlüğü ve güzelliği, düşünebilen, aklı ve şuuru açık olan bir insan için ortadadır Dünyada en küçük detaylarda bile mükemmel bir tasarım ve kusursuzluk sergileyen Allah için bunlardan daha üstününü yaratmak kuşkusuz ki kolaydır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-25-2007   #66
tatia27
Varsayılan


NİMETLERİN EN ÜSTÜNÜ : ALLAH’IN RIZASI
Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur (Tevbe Suresi, 72)

Önceki sayfalarda cennette var olan nimetlerin göz kamaştırıcılığını anlattık Ortaya çıkan tablo, cennetin, insanın beş duyusuna olabilecek en büyük zevk ve lezzetleri tattırdığını göstermektedir

Ancak cennetin tüm bunlardan çok daha üstün olan en büyük nimeti, Allah'ın rızasıdır Müminin Allah'ın rızasını kazanabilmiş olmasından dolayı hissettiği sevinç ve huzurdur Dahası, Allah'ın verdiği herşey için O'ndan razı olmanın, O'na daimi bir şükür içinde bulunmanın verdiği asil mutluluktur Kuran'da, cennet ehlinin bu vasfına şu şekilde dikkat çekilir:
" Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur" (Maide Suresi, 119)
Müminlerin Allah'ın rızasını kazandıklarını hissetmelerinin en çarpıcı ifadesi ise, Allah'ın onlara görünecek şekilde tecelli etmesidir Dünyada bu durum olanaksızdır, çünkü ayette belirtildiği gibi, "gözler O'nu idrak edemez" (Enam Suresi, 103) Ancak Kuran'da bildirildiğine göre, Allah, ahirette mümin kullarına belirli bir şekilde tecelli ederek gözükecektir Bunun nasıl olacağı ise Allah Katındadır Ancak ayetlerde geçen ifadelere göre, mahşer günü, Allah sekiz meleğin taşıdığı arşında müminlerin karşısına gelecektir (Hakka Suresi, 17)

Ayetlerde haber verildiği üzere o an müminlerin "yüzleri ışıl ışıl parlar, Rablerine bakıp-durur" (Kıyamet Suresi, 22-23) Dahası "çok esirgeyen Rabbdan onlara bir de sözlü 'Selam' (vardır)" (Yasin Suresi, 58) İçinde bulundukları doğruluk makamı, Allah'ın onurlu-üstün makamıdır ve müminler burada "çok kudretli, mülkünün sonu olmayan (Allah)ın yanında, doğruluk makamındadırlar" (Kamer Suresi, 55)

Tüm bunlar, müminlerin Allah'ın rahmetini ve rızasını üzerlerinde en yoğun biçimde hissetmeleri anlamına gelir ki, olabilecek en büyük nimet budur Allah'ın rızasını kazanmış olmak, hiçbir maddi güzellikle karşılaştırılamayacak kadar büyük bir sevinç ve mutluluk verir insana

Aslında cennetin diğer nimetlerini değerli kılan şey de, yine Allah'ın rızasıdır Çünkü aynı nimetler dünyada da kısmen var olabilirler, ama Allah'ın rızası dahilinde olmadıktan sonra mümin için bir anlam taşımazlar

Bu nokta son derece önemlidir ve iman edenlerin bunun üzerinde dikkatle düşünmeleri gerekmektedir Çünkü nimeti asıl değerli kılan şey, onun kendi içinde taşıdığı lezzet ve zevkin çok daha ötesinde bir şeydir Asıl değer, o nimeti Allah’ın “ikram” etmiş olmasıdır O nimeti kullanan ve bunun için Allah’a şükreden mümin, Allah’ın ikramıyla muhatap olduğunu, Rabbimiz’in kendisini sevdiğini, koruyup-gözettiğini ve kendisine rahmetinden tattırdığını hisseder ki, asıl hazzı bundan alır Nimet, bir amaç değil, araçtır İnsanın Allah’a daha çok şükretmesini sağlamak için vardır Dolayısıyla cennetin tüm nimetleri de yine birer araçtır; içindeki müminler ebediyen Allah’a şükretsinler diye yaratılmışlardır Onları değerli kılan en önemli şeylerden biri de budur Kısacası, cennetteki nimetler, insanın Allah’a yakınlaşması, O’nun ebedi dostluğunu, sevgi ve hoşnutluğunu kazanmanın tarifsiz zevkine ulaşması için bir vesiledir İşte bu nedenle, Allah’ın rızası cennetin en büyük nimetidir Ve diğer maddi zevklerin hepsinin çok ötesindedir

Cennetteki en çarpıcı nimetlerden biri olan ve Kuran'ın da sık sık vurguladığı güzel kadınları (hurileri) ele alalım Bu kadınlar, estetik kavramının doruğunu temsil ederler ve son derece çekicidirler Bunlarla birlikte olmak başlı başına büyük bir nimettir Nitekim Kuran'da bu teşvik edilir, onların yüzlerinin, ciltlerinin ve hatta göğüslerinin güzelliğine dikkat çekilir Allah'ın yarattığı en büyük maddi nimetlerden biri olan cinsellik, bu muhteşem kadınlarla sonsuza dek en mükemmel biçimde yaşanır

Ancak bu kadınları bu denli değerli kılan şey, kendi güzelliklerinin ötesinde, onların Allah'tan gelen birer "ikram" olduğunun bilinmesidir Sonuçta varılan en büyük zevk, ikram edenin sevgi, yakınlık, lütuf ve iltifatına kavuşmanın verdiği zevktir Yapılan ikram, verilen hediye ne kadar değerli olursa olsun, bunlardan daha değerli olan alemlerin Rabbi olan Allah'ın ikramına layık görülmenin, Allah'tan hediye almanın verdiği zevktir

Nitekim eğer, "Allah'ın ikramı" olmasa, bir mümin için tüm nimetler anlamlarını yitirirler En güzel kadın dahi, mümine eğer Allah'ın rızasına aykırı biçimde -yani helal dairesinin dışında- yaklaşırsa, anlamını yitirir Böyle bir yaklaşım, Allah'ın rızasına muhalif bir ruhu barındırdığı için, müminin kalbini asla cezbedemez

Hz Yusuf'un gösterdiği büyük asalet, mümin ahlakının bu yönünü en güzel şekilde ortaya koyar Kuran'da Mısır vezirinin karısının Hz Yusuf'tan murad almak istediği, hatta bunun için Hz Yusuf'u zorladığı bildirilmektedir Ayetlerde, Hz Yusuf'un da söz konusu kadını çekici bulduğu bildirilmektedir Ancak Hz Yusuf, Allah'ın haram kıldığı bu ilişkiden Allah'ın işaretiyle sakınmıştır Kadın onu tekrar zorladığında ise, zina etmektense, hapse girmeyi yeğleyerek şöyle demiştir: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir" (Yusuf Suresi, 33)

Hz Yusuf'un son derece kötü şartlardaki bir hapishaneyi vezirin karısının kendisini çağırdığı fiilden daha "sevimli" bulması, Allah'ın rızasının mümin için olan önemini gösterir Allah'ın rızasına uygun hareket etmek, O'nun hoşnutluğunu kazandığını bilmek, müminin kalbi için herşeyden daha önemlidir Maddi nimetler, eğer Allah'ın rızasına aykırı biçimde müminin önüne gelirse, nimet olmaktan çıkarlar ve değerlerini yitirirler

Cennette ise, tüm maddi nimetler Allah'ın rızasına uygun bir biçimde vardırlar Hurileri Allah özel olarak yaratmış ve kullarına ikram etmiştir Evler, yiyecekler, tabiat güzellikleri ve diğer herşey, Allah tarafından sunulmaktadır Onları değerli kılan şey de budur

İşte bu nedenle, insanın kalbi ancak cennetle tatmin olur Allah'a kulluk etmek için yaratılmıştır ve bu yüzden ancak O'nun ikramından zevk alır Dünyada ise, cenneti andıran ortamlarda, yani nimetlerin O'nun rızasına uygun ve O'na şükredilerek kullanıldığı ortamlarda huzur bulur İnkarcıların eskiden beridir hayalini kurdukları "yeryüzünde cennet" ideali, işte bu nedenle mümkün değildir Cennette var olan maddi güzelliklerin dünyadaki benzerlerini alıp bir yere toplasanız bile, Allah'ın rızası olmadıktan sonra, hiçbir anlam ifade etmezler Hem Allah, o maddi güzelliklerden alınan zevki de hemen yok eder
Kısacası, cennet Allah'ın bir ikramıdır ve bu nedenle değerlidir Cennet ehli, "ikrama layık görülmüş kullar"dan (Enbiya Suresi, 26) oldukları için ebedi mutluluk ve sevince kavuşurlar Orada söylenecek en hikmetli söz ise "Celal ve ikram sahibi olan" Allah'ın adını övüp yüceltmektir (Rahman Suresi, 78)

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-25-2007   #67
tatia27
Varsayılan


Cennettekilerin Aralarinda Geçen Bazi Konuşmalar
Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz" (Fatır Suresi, 34-35)
Allah'ın cennetine, onurlu üstün bir makama yöneltip-iletmiş olduğu müminlerin buradaki konuşmaları Kuran'da ayrıntılarıyla anlatılmıştır Bu konuşmalar, dünya hayatında müminlere güzel örnek teşkil etmesi açısından önemlidir Özellikle "Orada 'ne saçma ve boş bir söz' işitirler, ne günaha sokma Yalnızca bir söz (işitirler): "selam, selam" (Vakıa Suresi, 25-26) ayeti dünya hayatındayken de boş sözden kaçınmanın önemini gösterir Başka bir ayette de bu durum şöyle ifade edilir: "İçinde ne 'boş ve saçma bir söz' işitirler, ne bir yalan Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu)" (Nebe Suresi, 35-36) Şimdi her kelimesi hikmetli olan bu konuşmaları en başından itibaren görelim

Hesaba çekilmelerinin ardından müminler, bölük bölük cennete sevkedilmişlerdir Oraya vardıklarında onları ilk karşılayanlar cennetin bekçileri olmuştur Cennetin kapıları müminler için açılır ve bekçiler onları selamlarlar:
Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz Ebedi kalıcılar olarak ona girin (Zümer Suresi, 73)
Bir başka ayette ise bu karşılama şöyle anlatılır:
Sabrettiğinize karşılık selam size (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel (Rad Suresi, 24)
Müminlerin onlara cevabı ise çeşitli ayetlerde şöyle bildirilir:
Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz Salih amellerde bulunanların ecri ne güzeldir (Zümer Suresi, 74)
Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve hücrelere kadar işleyen kavurucu azaptan korudu Şüphesiz, biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta kendisidir (Tur Suresi, 26-28)
Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik Andolsun Rabbimizin elçileri hak ile geldiler (Araf Suresi, 43)
Bunun üzerine, aynı ayetin devamında, onlara seslenilir:
İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir
Bir ayette, müminlerin cennetteki şükürleri şu şekilde tasvir edilir:
Oradaki duaları: "Allah'ım, Sen ne yücesin"dir ve oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır; dualarının sonu da: "Gerçekten, hamd alemlerin Rabbi olan Allah'ındır" (Yunus Suresi, 10)
Başka bir ayette de şöyle geçer:
Bizden hüznü giderip yokeden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz (Fatır Suresi, 34-35)
Cennete girmiş salih müminlerin aralarında geçen konuşmalar ise şöyledir:
Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
Bir sözcü der ki: "Benim bir yakınım vardı"
"Derdi ki: Sen de gerçekten (dirilişi) doğrulayanlardan mısın?"
"Bizler öldüğümüz, toprak ve kemikler olduğumuzda mı, gerçekten biz mi (yeniden diriltilip sonra da) sorguya çekilecekmişiz?"
(Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?"
Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü
Dedi ki: "Andolsun Allah'a, neredeyse beni de (şu bulunduğun yere) düşürecektin"
"Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, muhakkak ben de (azab yerine getirilip) hazır bulundurulanlardan olacaktım
"Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?"
"Yalnızca birinci ölümümüzden başka (öyle mi)? Ve biz azaba uğratılacak olanlar değil miymişiz?"
Şüphesiz, bu, asıl büyük 'kurtuluş ve mutluluğun' ta kendisidir (Saffat Suresi, 50-60)
Bu ayetlerden de gördüğümüz gibi, müminler, sonunda ulaştıkları bu mutlu sonun ancak ve ancak Allah'ın dilemesiyle ve Rahmetiyle olduğunun bilincindedirler Şuurları son derece açıktır ve geçmişi hatırlamaktadırlar Belki de tüm hayatları onlara detaylı olarak gösterilmektedir Bu sahnede, kendilerini dünya hayatında saptırmaya çalışan yakın çevrelerini görmüşlerdir Ve anlamışlardır ki, eğer Allah'ın üzerlerindeki sonsuz lütfu ve koruması olmasaydı, kendileri de kolaylıkla yoldan sapabilirlerdi İşte bunların bilincine varan müminler, aynen dünyada olduğu gibi cennette de Allah'a sürekli şükrederler

Cennet ehlinin cehennemdekilerle aralarında geçen ve cehennem halkının pişmanlıklarını ifade eden sözler ise aşağıdaki ayetlerde haber verilir:
Onlar cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar
Suçlu-günahkarları; "Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?"
Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler
"Yoksula yedirmezdik"
"(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik"
"Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk"
"Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı"
Artık, şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağlamaz (Müddessir Suresi, 40-48)
İşte böylece cehennem ehli, dünya hayatlarında yapıp ettikleri kötülükleri ikrar ederler ve artık cehennemden bir çıkış imkanı olmadığı da anlarlar Bu konuşmalar ise cennetteki müminlerin şükürlerini ve mutluluklarını daha da arttırır Cennet ehli ile cehennem ehli arasında geçen bir başka konuşma da şöyle anlatılır:

Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimizin vaadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun"
"Ki onlar Allah'ın yolundan alıkoyanlar, onda çarpıklık arayanlar ve ahireti tanımayanlardır" (Araf Suresi, 44-45)
Ateşin halkı Cennet halkına seslenir: Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın Derler ki: Doğrusu Allah, bunları inkâr edenlere haram (yasak) kılmıştır (Araf Suresi, 50)
Böylece cehennem ehlinin ızdırabı kat kat artmaktadır Çektikleri onca acının yanında, cennet nimetlerini de görebilmekte ve cennet ehli ile de konuşabilmektedirler Ancak onların sahip olduğu nimetlere erişebilmeleri mümkün değildir Artık pişman olmak için çok geçtir Bu manevi ızdırap bir başka ayette de şöyle anlatılmıştır:
İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir "Siz dünya hayatınızda bütün güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız" (Ahkaf Suresi, 20)
Böylece kafir olanlar dünya hayatlarında işlediklerinin feci karşılığını çekmek üzere, sonsuza dek cehenneme hapsedilirler Müminler ise, asıl büyük kurtuluş ve mutluluğun ta kendisini bulmuşlardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-25-2007   #68
tatia27
Varsayılan


Cennete layık olmak için çalışmak
Bir kısım insanlarda cennet hakkında, "olsa da olur olmasa da olur" şeklinde bir umursamazlık, bir ilgisizlik mevcuttur Oysa ahirette insan için iki ihtimal vardır, cennet ya da cehennem İkisinin arası bir yere gitme gibi bir seçenek yoktur
Cenneti gereği gibi takdir edemeyen, onun özlemini çekmeyen, ona kavuşmak istemeyen bir kişinin cennete layık olmadığı ortadadır Cennete layık olmayan bir kişinin de elbette oraya sokulması söz konusu değildir

Cennete kabul edilmeyen bir kişinin gideceği tek bir yer vardır: Cehennem Bu yüzden, Allah'ın müminlere çok büyük bir lütuf ve armağanı olan cenneti umursamamak, ona girmeyi arzulamamak, bu tutumundan vazgeçmediği sürece kişinin ateş halkından olduğunun en açık alametlerindendir

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-29-2007   #69
onder ucar
Varsayılan


teşekkürler
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.