Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğal, kaynakları, nelerdir, radyasyon

Doğal Radyasyon Kaynakları Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğal Radyasyon Kaynakları Nelerdir?



Doğal Radyasyon Kaynakları
Doğal Radyasyon Kaynakları Nelerdir?

Doğal Radyasyon Kaynakları hakkında bilgi

1- Kozmik Işınlar: Yüksek enerjili parçacıkların büyük bir çoğunluğu atmosfere ulaşan protonlardır Güneşin aktif durumuna (güneş patlamalarına), yerin manyetik alanına ve yerküreden yüksekliğe (irtifa) bağlı olarak kozmik ışınların yoğunluğu değişir Protonlar elektrik yüklü parçacıklar olduklarından atmosfere ulaştıklarında dünyanın manyetik alanının etkisine girerler Bu nedenle kozmik ışın yoğunluğu ekvatordan kutuplara gidildikçe artar

2- Yeryüzü kaynaklı doğal radyasyon: Dünyanın oluşumundan itibaren yerkabuğunda doğal olarak bulunan radyoizotoplar, vücudumuzu iki şekilde ışınlanmaya maruz bırakırlar:

*Dış ışınlanma

*İç ışınlanma

İnsan vücudunun dış kaynaklı ışınlamaya maruz kalmasının temel nedeni doğal olarak bulunan U-238 ve Th -232 serilerinden ve K-40 radyoizotoplarından kaynaklanan gama ışınlarıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Doğal Radyasyon Kaynakları Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğal Radyasyon Kaynakları Nelerdir?



Bilgi Köşesi
Kaynar Sulu Reaktör Tipi (BWR: Boiling Water Reactor) » Dünyada elektrik enerjisi üreten reaktör tipleri arasında basınçlı su reaktörlerinden sonra en yaygın olarak kullanıla

Radyasyon, İnsan ve Çevre - Radyasyonla Birlikte Yaşıyoruz

İnsanoğlu ve diğer canlılar, milyonlarca yıldan beri evrenden gelen kozmik ışınlar ve yerkürede bulunan doğal radyoaktif maddelerden yayılan radyasyonla ışınlanmakta olup; tüm canlıların varoluşlarından bu yana sürekli olarak doğal radyasyonla iç içe yaşamaktadırlar

Vücudumuza solunum ve sindirim yollarıyla, hava, su, tüm bitkisel ve hayvansal besinlerde az da olsa bulunan radyoaktif maddeler alınmakta, bunlarda zamanla çeşitli organlarda birikmektedir Buna ek olarak kozmik ışınlardan ve yerkürede bulunan doğal radyoaktif maddelerden etkilendiğimiz de düşünüldüğünde, insan vücudu hem iç hem de dış radyasyon ışınlanmasına doğal olarak maruz kalmaktadır

Dünya Genelinde Doğal Radyasyon Kaynaklarından Maruz Kalınan
Radyasyon Dozlarının Oransal Değerleri

Doğal Radyasyon Kaynakları ve İnsanda Oluşturduğu Doz Değerleri

Doğal radyasyondan kaynaklanan ışınlanma,

Uzaydan dünya atmosferine gelen yüksek enerjili kozmik ışınlara ait paracıklardan ve
Yer kabuğunda (toprak, hava, su, bitkiler ve diğer canlılar) bulunan doğal radyoaktif izotoplardan olmak üzere iki ana nedenden kaynaklanır

Doğal radyasyon yolu ile alınan ortalama yıllık etkin doz 2,4 mSv civarındadır Bununla birlikte, bazı ülkelerde bu miktar 10 mSv'in üzerindedir

KOZMİK RADYASYON

• Foton bileşeni
• Nötron bileşeni
KOZMOJENİK RADYOİZOTOPLAR

YERYÜZÜ KAYNAKLI DIŞ IŞINLANMA

• Bina dışı
• Bina içi

SOLUNUM YOLU İLE IŞINLANMA

• Uranyum ve Toryum serileri
• Radon ( Rn -222)
• Toron ( Rn -220)

BESLENME YOLU İLE IŞINLANMA

• K-40
• Uranyum ve Toryum serileri

(a) Deniz seviyesinden yüksekliğe bağlı
(b) Toprak ve yapı malzemelerinin karışımlarına bağlı
(c) Radon gazı konsantrasyonuna bağlı
(d) Yiyecek ve içme sularındaki radyoizotopların konsantrasyonlarına bağlı

1- Kozmik Işınlar

Dünyamız uzaydan gelen yüksek enerjili parçacıklarla sürekli olarak bombardıman edilmektedir Yüksek enerjili parçacıkların büyük bir çoğunluğu atmosfere ulaşan protonlardır Güneşin aktif durumuna (güneş patlamalarına), yerin manyetik alanına ve yerküreden yüksekliğe (irtifa) bağlı olarak kozmik ışınların yoğunluğu değişir Protonlar elektrik yüklü parçacıklar olduklarından atmosfere ulaştıklarında dünyanın manyetik alanının etkisine girerler Bu nedenle kozmik ışın yoğunluğu ekvatordan kutuplara gidildikçe artar Böylece, İnsanların aldığı radyasyon enlem arttıkça artar Bu ışınların büyük bir kısmı dünya atmosferinden geçmeye çalışırken tutulurlar Yani atmosferimiz kısmi olarak radyasyonu zırhlar Bu nedenle, deniz seviyesine yaklaştıkça kozmik ışınların yoğunluğu dolayısıyla doz miktarı da azalır UNSCEAR tarafından yapılan hesaplamalara göre, kozmik ışınlardan kaynaklanan yer seviyesindeki yıllık etkin doz enlem ve yükseklikle değişse de 0,4 mSv civarındadır

İnsanların büyük çoğunluğu rakımı düşük bölgelerde yaşadıkları için kozmik radyasyon nedeni ile maruz kaldıkları dozlarda fazla farklılıklar gözlenmez Bununla birlikte dünyada önemli sayılabilecek yoğunlukta nüfus barındıran yerleşim bölgelerinde yaşayan insanların aldıkları yıllık dozlar (Örneğin And Dağlarındaki Quito ve La Paz, Himalayalardaki Lhasa) deniz seviyesinde yaşayan insanlara oranla birkaç kat daha fazla olabilir Örneğin La Paz'da bu rakam küresel ortalamanın 5 katıdır

Uçuş yüksekliğindeki kozmik ışın yoğunluğu yer seviyesine oranla daha fazla olduğundan, uçakla yapılan seyahatlerde yer seviyelerine göre daha fazla kozmik ışına maruz kalınır Uçuşlarda alınan radyasyon dozu uçuş sürerine, uçuş rotasına ve irtifaya bağlı olarak değişmekle birlikte, yıllık dozun üzerine 0,01 mSv '' lik ek doz alınmasına sebep olur ancak, dünya ortalaması olan 0,4 mSv değerini etkilemez

Kozmik Işınlardan Alınan Radyasyon Dozunun Yüksekliğe Göre Değişimi

Yüksek enerjili kozmik ışınlara ait nötronlar ve protonlar atmosferin alt tabakalarına kadar uzanarak bu bölgelerde de atmosferde bulunan elementlerle etkileşerek çeşitli radyoizotoplar (trityum, karbon-14, berilyum-7, sodyum-22) oluşturabilmektedir Atmosferik şartlara bağlı olarak yeryüzüne inen bu radyoizotoplar, gerek solunum gerekse de besinler yolu ile iç ışınlanmaya neden olurlar Bu radyoizotoplardan kaynaklanan yıllık tahmini ortalama etkin doz değerleri trityum için 0,01 µ Sv , berilyum-7 için 0,03 µSv , karbon-14 için 12 µSv ve sodyum-22 için 0,15 µSv ' dir

2- Yeryüzü kaynaklı doğal radyasyon

Dünyanın oluşumundan itibaren yerkabuğunda doğal olarak bulunan radyoizotoplar, vücudumuzu iki şekilde ışınlanmaya maruz bırakırlar:

Dış ışınlanma
İç ışınlanma

İnsan vücudunun dış kaynaklı ışınlamaya maruz kalmasının temel nedeni doğal olarak bulunan U-238 ve Th -232 serilerinden ve K-40 radyoizotoplarından kaynaklanan gama ışınlarıdır

Bu radyoizotoplar, insan vücudu içerisinde ayrıca bulunmakta ve gama ışınlarında olduğu gibi, alfa ve beta parçacıkları ile çeşitli organlarda iç ışınlanmaya neden olmaktadır

Dış ışınlanma:

Yeryüzündeki radyoizotopların yaydığı gama ışınları nedeniyle tüm vücudumuz dış kaynaklı radyasyona maruz kalır Özellikle granit gibi volkanik kayalarda, fosfat kayalarda, tortularda yüksek radyoaktivite bulunabilmektedir Yapı malzemeleri taş ve topraktan üretildikleri için düşük oranda da olsa radyoaktivite içerebilirler Böylece insanlar konutları dışında olduğu gibi, bina içinde de radyasyona maruz kalırlar Yaşanılan bölgenin jeolojik özellikleri yanında, binada kullanılan yapı malzemeleri alınan radyasyon dozunu etkilemektedir

Gama yayınlayan U-238 ve Th-232 serileri ile K-40 dış kaynaklı radyasyon alanın belirlenebilen üç önemli bileşenidir Uranyum, kaya ve toprak katmanları boyunca düşük konsantrasyonlarda dağılmıştır U-238 birçok elementin uzun radyoizotop bozunma serisinin başlangıç kaynağı olup, kararlı kurşun-206 haline gelinceye kadar bozunur Oluşan ilk ürünler arasında yer alan ve radyoaktif gaz olan radon radyoizotopu ( Rn -222) atmosfere dağılır ve bozunmaya devam eder Toryum da benzer şekilde yeryüzüne dağılmıştır ve Th -232, başka bir radyoaktif serinin başlangıç kaynağıdır Yerkabuğunun ağırlık olarak % 2,4' ünü oluşturan K-40'ın aktivite konsantrasyonu genelde, U-238 ve Th -232' den büyüktür

Toprakta Bulunan Doğal Radyonüklitler (UNSCEAR-2000)

Radyonüklit Konsantrasyonu ( Bq /kg)

Taş ve topraktan üretilen yapı malzemeleri düşük oranda radyoaktivite içerebilirler Böylece insanlar yaşam alanları dışında olduğu gibi bina içinde de radyasyona maruz kalırlar Alınan radyasyon dozu yaşanılan bölgenin jeolojik özelliklerine, binada kullanılan yapı malzemelerine bağlı olarak değişmektedir Betonarme binalardaki radyasyon dozu, ahşap yapılara oranla daha fazladır

Doğal gama radyasyonu nedeniyle alınan yıllık toplam etkin doz değeri yaklaşık 0,48 mSv'dir Bazı insanların aldıkları doz bu ortalamanın altında, bazılarınınki ise üstünde olabilir Doğal toprak yapısının yüksek radyoizotop konsantrasyonu içeren yerler az da olsa vardır Örneğin Hindistan'ın Kerala bölgesinde, Fransa ve Brezilya'nın bazı bölgelerinde alınan doz dünya ortalamasının 20 katına kadar ulaşabilmektedir

İç Işınlanma:

İç ışınlama, yeryüzü kaynaklı doğal olarak bulunan radyoizotopların solunum ve sindirim yolu ile alınmasından kaynaklanır Havada bulunan U-238 ve Th -232 bozunum zincirlerindeki radyoizotoplardan oluşan toz parçacıkları solunum yolu ile vücuda alınmaktadır Solunum yolu ile iç ışınlanmanın en önemli bileşenini radon ürünleri oluşturmaktadır Yiyecek ve içeceklerde bulunan K-40, U-238 ve Th -232 serileri, sindirim yolu ile alınan dozun temel nedenini oluşturmaktadır

Vücuttaki Radyoaktivite

Vücudumuzda bulunan radyoaktif elementlerden (özelikle Potasyum-40 radyoaktif elementinden) dolayı da belli bir radyasyon dozuna maruz kalırız İnsan vücudundaki potasyum miktarının biyolojik proseslerle kontrol edildiği bilinmesine rağmen toplam değerin kişiden kişiye nasıl değiştiği hakkında çok az bilgi bulunmaktadır

Çok yüksek miktarda radyoaktivite içeren yiyeceklerin yenmemesi dışında iç ışınlanmayı önleyecek herhangi bir yol bulunmamaktadır

Sindirim Yolu ile İç Işınlama

Doğal radyoizotopların sindirim yolu ile vücuda alınması yiyecek ve içeceklerin tüketim hızına ve radyoizotop konsantrasyonuna bağlı olarak değişir Besin maddelerinde doğal olarak bulunan radyoizotop konsantrasyonu bölgenin doğal fon seviyelerine, iklimine ve tarım uygulamalarına bağlı olarak değişir Aynı şekilde beslenme alışkanlıkları da bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir

Uranyum ve toryum serilerinin diğer radyonüklitleri , özellikle Kurşun-210 ve Polonyum-210 hava, su ve gıdalarda bulunur ve iç ışınlanmaya sebep olur Potasyum-40 da normal beslenme yoluyla vücuda giren radyonüklitlerden birisidir Bu iç ışınlanma kaynaklarından alınan yıllık ortalama etkin doz miktarının 0,3 mSv olduğu ve bunun yarısının Potasyum-40'dan kaynaklandığı tahmin edilmektedir

İçme Suyu

Avrupa Birliği mevzuatına uyum çerçevesinde Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 17022005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik”te içme suyuna ilişkin r adyolojik parametre ve limit değerleri aşağıdaki şekilde verilmiştir

Radyoaktiviteye ilişkin kalitenin belirlenmesine yönelik parametrelerden toplam gösterge dozu için öngörülen 0,1 mSv/yıl limit değeri, içme suyu nedeniyle alınan doğal radyasyon dozunu en aza indirmeye yönelik bir değer olup doğal kaynaklardan alınan dünya genelindeki ortalama radyasyon dozunun en düşük değerlerinin %10'unu temsil etmektedir Avrupa Birliğince kabul edilen bu değer, Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'nün içme suyu kalitesine ilişkin kılavuzlarına da temel teşkil etmektedir

Toplam gösterge dozunun doğrudan ölçülmesi mümkün olmadığından alfa ve beta radyoaktivitesine dayalı izleme sınır değerleri kullanılmaktadır Bu bağlamda, daha önce Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından toplam alfa aktivitesi için 0,1 Bq/L, toplam beta aktivitesi için 1,0 Bq/L olarak tavsiye edilen radyoaktivite limitleri, toplam gösterge dozu kavramı çerçevesinde yeniden düzenlenerek 2006 yılında yayımlanan “Guidelines for Drinking-water Quality, First Addendum Volume 1, Recommendations, Third Edition,” adlı içme suyu kalitesi ile ilgili kılavuzunun 9 Bölümünde (Radiological aspects), alfa yayınlayıcılara ait izleme sınır değeri olarak (toplam alfa aktivitesi) 0,5 Bq/L, beta yayınlayıcılara ait izleme sınır değeri olarak ise (toplam beta aktivitesi) 1,0 Bq/L verilmiştir Buna göre, toplam alfa aktivitesi 0,5 Bq/L ve toplam beta aktivitesi 1,0 Bq/L değerlerini karşılayan içme sularına ait toplam gösterge dozunun 0,1 mSv/yıl limit değerini aşmayacağı kabul edilmekte, bu aktivite değerleri üzerindeki sular için ileri inceleme yapılarak toplam gösterge dozunun hesaplanması tavsiye edilmektedir

Solunum Yolu ile İç Işınlama

Radon haricinde doğal radyoizotopların solunum yolu ile vücuda alınmasından kaynaklı iç ışınlamaya katkısı oldukça azdır Genelde toprak içerisindeki U-238 ve Th -232 konsantrasyonunun hava içerisinde yol açacağı aktivite değeri 1 – 2 µ Bq /m3' tür Toprak haricinde özellikle sanayi bölgelerinde ve kış aylarında havada bulunan kül parçacıkları içerisinde uranyum konsantrasyonu yüksek olabilmektedir

Radon

Renksiz, kokusuz, tatsız, 86 atom numarası ile periyodik cetvelin soy gazlar sınıfında yer alan radon kaya, toprak ve sudaki doğal uranyumun radyoaktif bozunması sonucunda oluşur Bu bozunma zincirinin ana atomları bütün doğal malzemelerde bulunabilir Bu yüzden radon, tüm yüzey kaya ve toprak parçalarından ve yapı malzemelerinden ortama salınır

Radon Gazının Sağlık Etkileri Nelerdir? Radonun reaktivitesi zayıftır Bu nedenle teneffüs edildiğinde dokulara kimyasal olarak bağlanmaz Ayrıca, dokulardaki çözünürlüğü çok düşüktür Ancak, radon bozunma ürünleri, toz ve diğer parçacıklara tutunarak radyoaktif aerosoller oluştururlar Bu nedenle, taşınarak solunum yoluyla alınabilirler Bozunma ürünleri kararlı hale gelinceye kadar bozunma devam eder; bozunma sürecinin her aşamasında radyasyon salımı olur Solunum borusunda olan bozunma sonucunda, bronşal epiteldeki radyasyon dozu artar Bozunma ürünlerinin bazılarının alfa yayıcı olmaları nedeniyle alfa radyoaktivitesinin biyolojik etkileri önem kazanmaktadır

Radon gazının teneffüs edilmesi, solunum yetmezliği, baş ağrısı, öksürük gibi akut etkilere neden olmaz Radyoaktif bozunmaya uğrayan radon gazı, teneffüs edildiğinde akciğerler tarafından tutulabilecek parçacıklara dönüşür Bu parçacıkların bozunması devam ettiğinde ortaya çıkan enerji, akciğer dokusunda hasara, dolayısıyla, zaman içerisinde kansere sebep olur Ancak bu, yüksek dozda radona maruz kalmış herkes akciğer kanserine yakalanacak anlamına gelmez

Sigara, kanser riskini arttırmaktadır Hem sigara içip hem de yüksek dozda radona maruz kalmış kişilerde kansere yakalanma riski oldukça yüksektir Sigaranın bırakılıp, maruz kalınan radon seviyesinin düşürülmesiyle kanser riski azaltılacaktır Ancak, sigara içiminin az bilinen bir zararı da içindeki radyoaktif maddelerin soluma yoluyla insan vücuduna alınmasından kaynaklanmaktadır

Binalarda Radon Girişleri

1 Zemindeki çatlaklar
2 Yapı bağlantı noktaları
3 Duvar çatlakları
4 Asma kat boşlukları
5 Tesisat boru boşlukları
6 Duvar arası boşlukları
7 İçme suyu

Radon Neden Problem Olarak Görülmektedir?

Genelde insanlar zamanlarının hemen hemen %90'ını kapalı mekanlarda geçirdikleri için radona maruz kalmaları önemli bir problem olarak ortaya çıkmaktadır Binalardaki radon kaynağının büyük bir kısmı, binanın temelindeki toprak ve kayalardır Radonun büyük kısmı, binalara, altındaki toprak ya da kayalardan girer Radon ve diğer gazlar, toprak boyunca yükselir, binanın altında hapsolur Hapsolan bu gazlar, basınç oluşturur Evlerdeki hava basıncı genelde topraktaki basınçtan daha düşüktür Binanın altındaki bu yüksek basınç nedeniyle gazlar yerden ve duvarlardan, daha çok çatlak ve boşluklardan, bina içlerine sızarlar

Radon özellikle yeraltı suyu olmak üzere, suda da çözünebilir Tipik olarak, musluktan akan su içindeki radonun 10000'de biri havaya yayılır Sudaki radon miktarı arttıkça, bina içindeki radon düzeyi de artacaktır İnşaat sektöründe kullanılan yapı malzemelerinde bulunan eser miktardaki uranyum da binalardaki radon düzeyini arttırıcı etmenlerden birisidir

Binalardaki Radon Konsantrasyonunu Belirleyen Unsurlar Nelerdir?

Topraktaki ve yapı malzemelerindeki Ra -226 miktarı
Toprak ve yapı malzemelerinin nem oranı
Toprak ve yapı malzemelerinde yayılma ( difüzyon ) potansiyeli
Toprakla temasta olan yapının yüzey alanı ve izolasyon niteliği
Bina zemini
Binadaki havalandırma kapasitesi
İklim koşulları

İç-dış hava sıcaklık ve basınç farkı binalardaki radon konsantrasyonunu etkileyen temel unsurlardır

Radon Konsantrasyon Limitleri

Kapalı ortamlarda radon gazı konsantrasyonunun kontrolu amacıyla gerek ülkeler gerekse uluslararası kuruluşlar tarafından limit değerler belirlenmiştir Söz konusu limit değerlerin aşılması halinde, radon konsantrasyonunu düşürücü tedbirlerin alınması tavsiye edilmektedir Uluslararası Atom Enerji Ajansı Temel Güvenlik Standartları (IAEA-BSS) çerçevesinde, radon için tavsiye edilen düzeyler 200-600 Bq /m3 olarak belirlenmiştir Türkiye'de müsaade edilebilir radon konsantrasyonu ise 400 Bq /m3 'tür

Radon Risklerinin Azaltılması İçin Alınabilecek Tedbirler

Yapı malzemelerinin radyoaktivite analizleri ve doz değerlendirmeleri yapılarak, değerlendirme sonuçları tavsiye edilen radyoaktivite düzeylerinin üzerinde olan malzemeler bina yapımında kullanılmamalıdır
Binaların, özellikle bodrum katlarının toprakla izolasyonu iyi yapılmalıdır Bodrum katların ve zemin katların tabanına şap, beton vb dökülmelidir Toprak ile temas eden yüzeyler sızıntıya imkan vermeyecek şekilde izole edilmelidir
Radon düzeyi yüksek olabileceğinden, 20 yıldan eski olan evlerde çatlakların kapatılması, izolasyon ile bakımı sürekli yapılmalıdır
Yerden ve duvarlardan bina içine sızan radon gazı bina dışına çıkamazsa bina içindeki konsantrasyon artacaktır Bu nedenle kapalı ortamların havalandırılmasına özen gösterilmelidir
Evlerde, kapı ve pencerelerde izolasyon yapıldıysa havalandırma süresi arttırılmalıdır
Radonun kanser riskini arttırdığından, kapalı ortamlarda sigara içilmemelidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.