Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Doğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
genel, malatya, malatya`nın, tarih, tarihi, öncesinde

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



MALATYA’NIN GENEL TARİHİ ve TARİH ÖNCESİ DÖNEM

MALATYA’nın TARİHİ


Medeniyetlerin doğduğu Avrasya‘yı bir uçtan öteki uca kat edip Avrupa’nın batısı ile Asya ‘nın doğusunu birleştiren ve medeniyetlerin yayılma yolunu ifade eden eksen Anadolu ‘dan geçmektedir Avrasyanın bu uzun doğu batı ekseni boyunca toplumlar arası hareketlilik yoğun olarak hep olmuş, bu hareketlilik toplumsal rekabet , savaş ve göçlere sebep olmanın yanında aynı zamanda da toplumsal ve teknik yeniliklerin bu eksen boyunca yayılmasını sağlamıştır İşte adeta medeniyetleri taşıyan bu eksen Anadolu ‘dan geçerken yoğunlaşarak (ve daralarak) Anadolu ‘yu medeniyetler köprüsü haline getirmektedir Bu özellik Anadolu ‘yu tarihin ilk çağlarından beri medeniyetler beşiği haline getirmiştir Bu nedenle Anadolu’nun her taşı tarih kokan bir yer yüzü cennetidir


Tarihte olduğu gibi günümüzde de medeniyetleri buluşturan Yurdumuzun önemli kavşak noktalarından birinde de Malatya bulunmaktadır Bu özelliği Malatya ‘yı tarihin her döneminde önemli kılmış ve dikkatleri hep üzerine çekmiştir


Malatya, eski çağlardan beri Anadolu ve Ortadoğu 'nun geçit veren kavşak noktasındadır Doğuda en eski ulaşım yolu; Malatya* Sivas üzerinden Erzurum'a, oradan da Kafkasya'ya uzanan yoldur Buna, KarasuAras yolu da diyebiliriz Öte yandan Güneydoğu'ya, Malatya ve Diyarbakır üzerinden Mezopotamya'ya uzanan yol önemlidir Malatya'dan doğuya doğru Murat, KarasuVan Gölü diğer tabii bir önemli yoldur Diğer önemli bir yol ise Güneyden gelip Malatya'da düğümlenen Malat*yaKahramanmaraş arasında Torosların çok kesif göründükleri bir sahada, akış yönleri farklı vadilerin takip ettiği tabii bir koridor boyunca uzanmaktadır Güneyde dağlar arasında açılmış bir başka yol, Adıyaman üzerinden Urfa'yı Malatya'ya bağlamaktadır [1]


Belirtilen yollar, Malatya'da birleşerek kuzeyde Kafkasya'ya, güneyde Çukurova, Mezopotamya ve Suriye'ye, batıda Ege sahillerine, doğuda İran ve uzak doğuya kadar uzanmaktadır Bu yollar, Akad İmparatoru Sargon zamanından beri işlemekteydi Hititler zamanında da işlemekte olan bu yoldan Hitit Krallarının geçerek Anadolu üzerindeki devletlerle savaştığı bilinmektedir Hitit Kralı Şuppililiuma 'nın bu yoldan geçerek Aşağı Fırat boylarına indiği, dolayısıyla Malatya civarında Fırat Nehrini geçtiği kaynaklarca belgelenmektedir Bu yolun KayseriKültepe 'den başlayarak, Gürün Darende Malatya Samsat üzerinden Urfa'ya vardığı buradan da ikiye ayrılarak Gargamış ve Halep'e, diğerinin de Nusaybin üzerinden doğuya Asur ve Babil'e gittiği tahmin edilmektedir Mezopotamya ile Anadolu arasındaki ticaret ve kültür alışverişinin bu yol üzerinden yapılması, Malatya'nın tarihi ve kültürel önemini artırmıştır [2]


Antik çağlarda kullanılan yolların yanında, Roma döneminde ticaretle sınırların korunması amacıyla yeni yol yapımına geçilmiştir Malatya'nın büyük bir askeri merkez olması sebebiyle Romalılar, askeri ve ticari amaçla kullanılan yollarını Malatya'dan geçirmişlerdir Bu durumu, yol kenarlarına dikilen mil taşları doğrulamaktadır [3]


Bizans İmparatorluğu Roma yollarını aynı amaçla kullanılmıştır Araplar, Bizans topraklarına yaptıkları akınlardan sonra geri çekilirken Kommagene ile Malatya arasındaki geçitten faydalanmışlardır Türkler ise Fırat Nehri'ni Malatya yakınlarında aşarak Orta Anadolu'ya ulaşmışlardır

TARİH ÖNCESİ DÖNEM


Coğrafi konum itibariyle tabii yol üzerinde olan Malatya ön tarihinin Paleolitik çağa kadar indiği, Ansır (buzluk) ve İnderesi mevkiinde bulunan mağaralardan anlaşılmıştır


1979 yılında başlayan Karakaya Baraj Gölü kurtarma kazıları kapsamındaki İzollu mevkii Cafer Höyükte yapılan kazılarda, o yöre insanının Paleolitik mağaralardan çıkıp ilk defa ovada tarım ve hayvancılıkla uğraştıkları ve yerleşik köy hayatına başladıkları anlaşılmıştır Cafer Höyük kazılarıyla, Malatya ve çevresinin MÖ 7000 yılında İskana başladığı anlaşılmaktadır[4]


19791986 yılları arasında kazıları sürdürülen PirotCaferhöyük çalışmaları sonucu dünyanın ilk heykel örneği sayılan, beyaz kireçtaşından yapılmış küçük figürler, MÖ 7000 yılına tarihlenmektedir Kazı sonrası gün ışığına çıkarılan bu eserler halen Malatya müzesinde sergilenmektedir Tarih kronolojisi'ni takip ettiğimizde, yörenin ana seramiği tek renk olup, ateşte az pişirilmiş koyu astarlıdır Bu seramik yanında ithal malı Halaf tipi seramik örneklerinin Hekimhan, Kuyuluk, Hinso ve Arguvan Karahöyükte; Hassuna boyalı Seramik örneklerine ise Aslantepe, Değirmentepe, İsahöyük ve Fırıncıhöyük'te rastlanmaktadır Aslantepe ve Değirmentepe kazıları, bölgedeki yerleşimin MÖ 50003000 yılları arasında Kalkolitik çağda devam ettiğini göstermektedir[5]


Değirmentepe ve Aslantepe'de çok sayıda taştan ve pişmiş topraktan damga mühürleri ile pişmemiş toprak mühür baskıları bu yörelerin önemli bir ticaret merkezi olduğunu belgelemektedir Anadolu ile olduğu gibi, Kuzey Mezopotamya ve Suriye ile de Fırat Nehri yolu ile ticaret bu dönemde yapılmıştır[6]


MÖ 3000 yılında Malatya yöresinde seramik genellikle elle yapılmış, hamuruna ince kum karıştırılmış siyah astarlıdır Bu seramik örneklerine; Aslantepe, Hasırcı, Fırıncıhöyük, Karahöyük, İsahöyük, Morhamam, Kösehöyük, İmamoğlu, Değirmentepe, Köşgerbaba ve Pirothöyük'te rastlanmıştır


Eski tunç II döneminde, MÖ 2500 yıllarında başlayan seramik örneklerine yörede yer yer rastlanılmıştır[7]


Eski tunç III evrelerine ait elle yapılan, ateşle pişirilen seramikler Malatya bölgesinde çoğunlukla deve tüyü renkli olup, üzerindeki süsler, geniş bantlar şeklinde desenlerle kaplıdır Bu örneklere Aslantepe, Değirmentepe, Pirothöyük'te rastlanmıştır Aslantepe kazılarıyla 1992 yılında gün ışığına çıkarılmış ve MÖ 3200 yıllarına tarihlenen tapınak, bölgenin en önemli dini ve kültür merkezi konumuyla , Mezopotamya Kültürü ile çağdaş ve hatta Anadolu'nun ilk tapınak örneklerinden olarak tarih ve arkeolojiye ışık tutmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



HİTİTLER DÖNEMİ


Hititlerin Anadolu'da, MÖ 2000 yıllarının başında varlıklarını gösterdikleri Aslantepe'den çıkarılan bazı seramik örneklerinden anlaşılmaktadır [1]


MÖ 1750 yıllarında Kuşsara Kralı Anitta, Anadolu'yu tek bir yönetim altında toplayarak siyasi birliği sağlamıştır[2] Bu dönemde Malatya'nın, büyük bir ihtimalle, siyasi birliğe katıldığı sanılmaktadır I Hattusilis, Kuzey Suriye yolunu emniyet altına almış, yerine geçen oğlu I Mursilis ise Anadolu birliğini Halep ve Babil seferlerinden sonra sağlamış Malatya' nın bu krallar döneminde kuzey Suriye ile Anadolu arasında önemli yol kavşağında olması sebebiyle Hitit birliğine girdiği ve bir Hitit şehri olduğu kabul edilebilir I Mursilis, babası I Hattusilis 'in gösterdiği, dış menfaatlerinin güneyde olduğu fikri üzerine hareket edip, Halep ve Bağdat'ı fethederek "Büyük Kral" unvanını aldığı Akad metinlerinde görülmektedir


Hitit Krallarından Ammunas ile Huzziyas'tan biri döneminde MÖ 15 yüzyılda yer yer görülen isyanlar sonunda Hitit Birliğinin kuzey Suriye'deki egemenliği Mitanni Krallığının eline geçmiştir Böylece, Malatya'da bu dönemde Mitanni eğemenliği altına girmiştir Hitit Kralı Şuppiluliuma, MÖ 1450 yıllarında Fırat Nehrini geçerek bölgede yer alan Mitanni eğemenliğine son verilmiştir [3] Böylece Malatya'yı yeniden Hitit İmparatorluğuna kazandırmıştır II Mursilis, Muvatalli ve III Hattusilis dönemlerinde Malatya, Hitit Merkezine bağlı kalmıştır


MÖ 1116-1096 yılları arasında bir Asur vesikasına göre, Asur Kralı I Tiglatplaser Malatya üzerine yürüyerek kral Allumu'yu yenmiştir Şehir halkını rehin alarak vergiye bağlamıştır


MÖ 1200-1000 yılları arasında kavimler göçü sebebiyle Anadolu'da karanlık bir devir hüküm sürmüştür Hitit İmparatorluğu, bu dönem sonunda tamamen ortadan kalkmıştır


Hititler'in torunları, MÖ 1000 yılından sonra varlıklarını şehir devletleri halinde sürdürmüşlerdir Malatya, asıl önemini bu devirlerde almıştır Hitit Devleti, bir takım küçük feodal krallıklardan teşekkül ediyordu Bu derebeyliklerden birisi de Fırat Nehri'nin Malatya civarında yaptığı dirseğin içinde bulunduğu tahmin edilen Alşe Krallığı idi[4]


Geç Hitit döneminde; Malatya ve çevresinde özellikle lspekçur, Darende, Gürün, Aslantepe'de Geç Hitit dönemine ait kitabeler ve siteller bulunmuştur Heykeller ve siteller Geç Hitit devrinin Malatya'da ne kadar geniş çevreye yayıldığını göstermektedir [5]


MÖ 1000 yıllarında Malatya, Kargamış Krallığı'na bağlı olarak varlığını sürdürmüştür Gürün yakınlarında bulunan bir kitabeye göre "Sasa" adlı bir kimse Malatya Kralı olarak bilinmektedir Asur Kralı II Adad Nirari (MÖ 911-891) Kargamış'ı egemenliği altına alarak, Kargamış'ın Malatya üzerindeki hakimiyeti son bulmuştur Asur Kralı III Salmanassar (MÖ 858-824) Hilakku üzerinden Tabal'a burada 24 Tabal kralının takdim ettikleri haracı kabul etmiş ve dönüşünde Malatya üzerine yürümüş, Malatya Kralı Lalli'yi yenerek ağır vergi bağlamıştır (MÖ835) [6]


Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Malatya'nın tarihini Hitit Hiyeroglif kitabelerinden, Asur krallarının yıllıklarından ve Urartu kitabelerinden öğrenmekteyiz Asur vesikalarında; Malatya adı Milid, Melid, Milidia, Meliddu şeklinde geçmektedir Urartu kaynaklarında Melitea, Hitit Hiyeroglif Kitabesinde ise "Dana başı ve ayağı", ideogramları(düşünsel veya kavramsal yazı) ile temsil edilmiştir[7]


Urartu krallarından lspuinis (MÖ 824*816) ile oğlu Menuas (MÖ 816-807) zamanlarına ait Palu kaya kitabelerinde Milid Kralı Sulumeli'yi mağlup ettikleri kaydı vardır Fakat Malatya Kralı'nın bu yeni hakimiyete kolay kolay itaat etmediği anlaşılıyor I Argistis (MÖ 789-766) "Tanrı Haldi'nin sayesinde Hatti memleketlerine karşı sefer ettiğini ve Tuwate'nin oğlunun memleketini Melitea (Malatya)'yı zaptettiğini anlatmaktadır" Malatya kralları az sonra Urartu hakimiyetine karşı yeniden ayaklanmış, III Sarduri (MÖ 765-733) de Melitea Kralı Sahu oğlu Hilaruwata'yı mağlup ederek, şehrini yağma ettiği anlatılmaktadır [8]




Urartu egemenliği, Asur kralı III Tiglat Psaser'in tahta çakışına kadar devam etmiştir Bu kral döneminde Malatya, MÖ 733'de yeniden Asur Krallığına haraç veren beylikler arasına girmiştir MÖ 722 yılında Malatya Kralı Funzianu, Asur Kralı II Sargon'a esir düşmüştür


Bu tarihte Asur Kralının Malatya'yı egemenliği altına aldığı, bir isyan sonunda MÖ 713 yılında Malatya Kralı Tarhunaz'ı esir ettiği anlaşılmaktadır Kralı halkı ile birlikte Asur'a, Basra'ya sürgün ettiği, Basra halkından bir kısmını da Malatya'ya getirerek yerleştirdiği bilinmektedir Malatya'ya Asurlu bir kral atadığını ve emrine 150 savaş arabası, 1500 atlı, 20000 yaya, 10000 kalkan ve mızrak taşıyıcıları verdiğini II Sargon'un kitabelerinden anlamaktayız Buraya atanan kralın adı Mutallum'dur Bu belgeye göre Malatya şehrinin o günkü nüfus ve büyüklüğü ile önemi gözler önüne serilmektedir[9]


Asur Kralı Sanherib (MÖ 705-681) döneminde Asur egemenliğinde olan Malatya, Asar Haddon (MÖ 681-669) zamanında Asur egemenliğinden çekilmiştir Bundan sonra bölgede Med ve Perslerin hakimiyeti görülür

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



MEDLER DÖNEMİ


Asurbanipal'ın (MÖ 669-631) ölümünden sonra, Asur'un ihtişamlı devri uzun süre devam etmedi Bu arada Med'ler, Keyaksar'ın (MÖ 625-585) idaresinde güçlü bir devlet kurmuşlardır Asur egemenliğinde bulunan Babil prensliği de hürriyetine kavuşmak istiyordu Babil prensliğinin başında bulunan Nabupolassar, Asur aleyhine Med kralı Keyaksar ile bir anlaşma yapmıştır Aynı zamanda Kimmerler'de Med'lerle anlaşarak ittifak halinde harekete geçtiler Bu kuvvetler, MÖ 612'de büyük bir saldırı ile Asur toprakları, Medlerle Babilliler arasında paylaşıldı Anadolu toprakları, Kızılırmak nehrine kadar MedIerin payına düştü Batı Anadolu'da bulunan Lidya devleti Medler'in Doğu Anadolu'da ilerleyişini endişe ile takip ediyorlardı MÖ 590 yılında Malatya civarında Fırat Nehrini geçen Med ordusu Kızılırmak nehri yakınlarına kadar olan toprakları ele geçirdi Med kralı Keyaksar ile Lidya kralı Alyattes'in orduları MÖ 585 yılının 28 Mayıs'ında Kızılırmak Nehri kıyısında karşılaştılar Savaş esnasında güneş tutulması meydana geldiğinde her iki taraf, bunu uğursuzluk sayarak savaşa son verdiler Kızılırmak, iki taraf arasında sınır olarak kabul edildi Böylece Malatya bölgesi Medler'in hakimiyetine geçmiş oldu[1]


Med devleti, askeri güce dayanan militer bir devletti İstila ettiği bölgelerde kalıcı bir yönetim sağlayamıyordu İran'ın güneybatı yaylalarında yaşayan Perslerin Ahameniş soyundan gelen II Kiros, Med yönetiminin içine düştüğü çelişkilerden yararlanmaya kalkıştı Med kralı Astiyağ'ın (MO 584-550) ordularını bozguna uğrattı Kısa sürede Kızılırmak Nehrinin doğu kıyısına kadar bütün Anadolu'ya egemen oldu Böylece Malatya yöreleri de Perslerin eline geçti

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



PERSLER DÖNEMİ


Pers kralı I Dareios (Daryus), (MÖ 522-485) ülkesinde düzenli bir yönetim kurmak amacıyla ülkeyi 127 vilayetten oluşan 23 büyük Satrab'lığa ayırdı Malatya bölgesi, merkezi Kayseri (Mazaka) olan Kapadokya büyük satrablığına bağlandı Malatya yöresinde Med ve Pers egemenliğini yansıtan anıt eserlere rastlanmamıştır Bölge ekonomisinin can damarı olan Mazaka-Malatya arasındaki yol, bu dönemde önem kazandı Malatya; İran yaylasını Akdeniz'e bağlayan ulaşım yolu üzerinde sosyal ve ekonomik ilişkilerin düğümlendiği doğu ile batı arasında bir kent oldu [1]


Malatya, MÖ 4 yüzyılda Makedonya Kralı İskender ‘in Anadolu'yu ele geçirmesinden sonra Perslerin idari sistemine dokunmadı Bölgeye atadığı komutanları ile Hellenistik kültürünün Anadolu'ya yayılmasını sağladı Malatya, bu dönemde Helen kültürünün etkisinde kalmıştır


İskender'in MÖ 323 yılında ölümünden sonra bu büyük İmparatorluk, onun komutanları ve satrabları arasında bölüşülmeye başlandı Malatya bölgesine ilk önce, İskender'in Kapadokya Satrabı Evmenes sahip çıktı Ancak, Evmenes MÖ 315'de komutan Antigonos'a yenildi İskender'in Babil satrabı Selevkos, uzun savaşlardan sonra Antigonos'u yenince İran, Irak ve Güney Anadolu toprakları bu sefer onun egemenliği altına girdi (MÖ 312) Büyük Selökid devletinin temelleri atılmış oluyordu Selevkos'un Malatya'yı içerisine alan topraklarda da egemenlik kurması, ancak rakibi Lizimakhos'u MÖ 281 'de yenilgiye uğratmasından sonra gerçekleşmiştir Selevkosların Malatya'da tahakkümleri bir yıl sürmüştür Yöre insanının isyanı sonucu Selevkoslar Malatya'yı terk etmek zorunda kaldılar Aynı zamanda Kapadokya Krallığı bölgede hakimiyeti ele geçirdi Güney komşu Selökidlerle iyi geçinmeye çalışan Kapadokya yönetiminin Malatya bölgesindeki egemenliği daha güçlendi


Kapadokya Krallığı, bir süre sonra "Sofen Presleri" diye anılan ve bugünkü Harput yöresinde bağımsızlığını ilan eden prensIere boyun eğdi ve Malatya yöresinin yönetimini bırakmak zorunda kaldı (MÖ 212) Böylece bölgedeki yönetim, tekrar Selevkosların eline geçmiştir Bu yönetimden memnun olmayan yöre haklı, kuzeyde bulunan Pontus Kralı Farmekes'in koruması altına sığınmıştır (MÖ 170) Malatya bölgesi uzun süre Pontus Krallığına bağlı olarak kalmıştır


Pontus Kralı Mitridates Evpator'un (MÖ 120-63), Pompeius komutasındaki Roma ordusuna yenilmesinden sonra bölge, merkezi Kelkit ırmağı kıyısındaki Kabira olan Roma eyaletinin sınırları içine alındı (MÖ 66)

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



ROMA DÖNEMİ


Roma ordularının uğrak yeri haline gelen Malatya; kuzeyi güneye, doğuyu batıya bağlayan bir düğüm noktası üzerinde bulunuyordu Fırat nehrinin doğu ile batıyı birbirinden ayırması, buranın önemini daha da artırmıştır Bu bölgeye Romalılar iki Legionu (lejyon) yerleştirmişlerdir Bu lejyonlardan biri Melitene'ye (Malatya) gönderilerek görevlendirilen lejyon XII Fulminita'dır Diğeri ise Samosata (Samsat-Adıyaman) gönderilen lejyon XVI Flavia'dır Roma'nın 30 lejyonundan ikisini Fırat kıyısına yerleştirmesi bölgenin önemini gözler önüne sermektedir Melitene'de yerleştirilen 12 lejyon doğudaki Roma'nın en önemli askeri bir üssü olmuştur Bu lejyonlar bölgede asayişi sağlayarak, Karadeniz'den Zaugma'ya kadar uzanan doğu hudutlarının bekçisi olmuştur Romalıların 12 Lejyonu buraya yerleştirmelerinin sebebi; buranın önemli bir yol kavşağında olması, Fırat'ın burada geçit vermesi, su kaynaklarının ve yiyecek depolarının bol olmasındandır 12 lejyonun Malatya'da yerleştirilmesi ile Aslantepe'de bulunan şehrin yeri değiştirildi Buranın 4 km kuzeyine bugün Battalgazi ilçesi adı verilen yere kuruldu Şehrin etrafı surlarla çevrildi Şehir surları (MS 98 -117) Traianus döneminde yapılmıştır Traianus zamanında, Melitene, Part'lara[1] karşı önemli bir sınır üssü olmuş, askeri yolları geçtiği bir geçit noktası haline gelmiştir[2]


Romalılar döneminde sınır şehri olma özelliğini taşıyan Melitene 'ye komşu devletler tarafından sürekli saldırılmıştır Savaşlar sebebiyle yıpranan şehir surları, İmparator Constantius (MS 363) zamanında tamir ettirilerek genişletilmiştir Bütün Roma ülkesinde olduğu gibi, Melitene'de de huzursuzluk ve isyanlar artmış, şehir sürekli el değiştirmiştir Daha sonra Pers Kralı Sapor'u Bizans İmparatoru Valens yenerek bölgede Roma nüfuzunu yeniden sağlamıştır


Romalılar tarafından askeri bir karargah olarak kullanılan Malatya'da o döneme ait eserler tahrip olduğundan günümüze ulaşamamıştır Ulaşabilen kültürel buluntular ve kalıntılar Malatya müzesinde sergilenmektedir


Theodosius Magnus, (MS 379-382), 395'te imparatorluğu oğullan Arcadius ve Honorius arasında bölüştürmüş İmparatorluğunun doğusu Arcadius'a düşmüştür Malatya, İmparatorluğun ikiye bölünmesinden sonra Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu içinde kalmış, bundan sonra da önemini sürdürmüştür


Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



BİZANS DÖNEMİ


Doğu Roma yönetiminde uzun yıllar kalan Malatya, yine askeri bir üs olarak kullanılmıştır Bu süre içerisinde surlar, yeniden onarılmıştır Fulminatris lejyonu adı verilen askeri karargaha Bizanslılar "Likandos adını vermişlerdir Bizans İmparatoru Akil1eon (457*474) Malatya'yı İmparatorluğun 12 Temi olarak adlandırmıştır 532 yılında imparator Justinyanus zamanında şehir surları yeniden restore edilerek müstahkem hale getirilmiştir Bunun zamanında Malatya, bir eyalet merkezi durumundadır Bizanslılar, Malatya'yı Romalılardan daha çok geliştirmişlerdir Şehrin su ihtiyacı, bugün olduğu gibi Derme Suyu olarak bilinen Gündüzbey su kaynaklarından karşılanmıştır Yörede Gündüzbey, Yeşilyurt, Yakınca, Banazı, Bostanbaşı ve Tecde adıyla bilinen yerleşim merkezlerinin Bizans döneminde kurulduğu sanılmaktadır Çünkü bahsi geçen yerlerde Bizanslılardan kalma mozaikli havuz ve ev kalıntılarına rastlanmaktadır Bunlardan birisi Tecde'de bulunan Zirai Araştırma İstasyonu Meyve Fidanlığının bulunduğu, alanda olduğu tespit edilmiştir 1985 yılında sözü edilen yerde yapılan havuz çalışmaları kazısı sırasında 7 adet altın Bizans sikkesine rastlanmıştır Bunlar Malatya Müzesinde sergilenmektedir Bir diğeri ise Yukarı Banazı (Konak) köyünün Horata adı verilen suyun yakınında bir üzüm bağının içindeki kalıntılardır


Öte yandan şehir içinde ve çevresinde bulunan kale kalıntılarından şehrin geniş bir alana yayıldığı ve Hiristiyanlaştırıldığı anlaşılmaktadır Şehir ve çevresinde çok sayıda kilise ve manastır yaptırılmış, ancak bu mabetler İslam-Bizans mücadelesi sırasında tahrip edilmiştir Müslümanlar tarafından yaptırılan cami ve mescitler, Bizanslarca aynı tarzda hareket edilerek yıktırılmıştır


Bizanslılar, Malatya'yı Sasani'lere karşı bir hudut şehri olarak kullanmışlardır 575 yılının sonbahar mevsiminde Sasanilerle Bizanslılar arasında büyük bir meydan savaşı olmuş, Sasani imparatoru 1 Hüsrev yenilgiyi hazmedemeyerek intikam amacı ile şehri yakıp yıkmıştır Uzun süre Bizanslılar ve Müslüman Araplar arasında el değiştiren Malatya, Hz Ömer zamanından itibaren halifelerin ülkesi ve Bizans toprakları birinden ayıran bölgeye Avasım adı verilmiştir İslam coğrafyacılarından İbn-i Haykal ‘ın ifadesine göre bu avasım şehirlerinin (sınır, uç bölgelerin) en bakımlısı ve büyüğü Malatya’dır Malatya’nın strateji bakımından yolların kavşağında bulunması, önemli dağ geçitlerinde bulunması İslamların bu şehre özel önem vermelerine sebep olmuştur Anadolu'da Fırat'ın doğu kısmı müslümanların ilk istilası sırasında ele geçirilmiştir Emeviler devrinde de bu fetih tamamlanarak Anadolu'nun güney bölümü olan Adana, Ceyhan ile Fırat arasındaki topraklar müslümanların kontrolüne geçmiştir Adana bölgesinin merkezi Tarsus, Fırat bölgesinin merkezi Malatya olmak üzere iki hudut valiliği kurulmuştur


Anadolu'nun tamamen Türkleşmesine kadar Malatya, Bizans ve Müslüman Araplar arasında paylaşılamayan bir merkez konumundadır VII yüzyıldan itibaren sürekli Arap akıncılarının saldırısına uğramıştır 1993 yılında Battalgazi ilçesinde Belediye Hamam inşaatı hafriyatı sırasında ele geçen 7 Mikhael Dukas (1071-1078) dönemine tarihlenen altın sikkelerden anlaşıldığı kadarıyla bu eserler Malatya'da Bizans döneminin sonu olarak karşımıza çıkar

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



İSLAM DÖNEMİ


Müslüman Araplar, Anadolu'ya yaptıkları seferlerle Malatya'yı birkaç defa ele geçirmişlerdir İyaz bin Ganem'in Habib bin Mes*leme komutasında Malatya üzerine gönderdiği Arap ordusu kenti aldı ise de burada fazla kalamadı Karşı saldırıya geçen Bizanslılar kenti geri aldılar


Suriye valisi Muaviye, Habib bin Mesleme'yi yeniden Malatya üzerine gönderdi 656 yılında kenti alan Mesleme, buraya askeri birlikler yerleştirdikten sonra yönetimi kendi atadığı bir valiye bıraktı Muaviye (661-680) bu kente gelerek bir zaman kaldı ve asker sayısını artırdı Kenti İslamlaştırmak gayesiyle Irak ve Suriye'den Müslüman halkın bir kısmım Malatya'ya getirerek yerleştirdi Bu dönemde Malatya bizanslılara karşı yapılan yaz seferlerinin üssü durumuna getirilmiştir


Hz Ali ile Muaviye taraftarları arasındaki mücadeleler zamanında müslümanlar, Anadolu seferlerini ihmal etmiş, Emevilerin hilafeti ellerine geçirdikten sonra Hz Ali tarafından Abdullah İbn-i Zübeyr’in isyanı üzerine Malatya’ya yerleştirilen halk şehri terk etmiştir Bu fırsattan yararlanan Bizanslılar Müslüman halkın ve askerlerin çekilmiş olduğunu görerek Malatya'yı yeniden zapt ettiler Şehrin kalesini yıkıp, Müslüman halkı kılıçtan geçirdiler Şehre Rum, Ermeni , Aramice konuşan ve kendilerine Nebatiler denilen halkı yerleştirmişlerdir[1]


Emeviler döneminde Halife Ömer bin Abdülaziz (717-720) kaçmakta olan Darende halkını Malatya'ya yerleştirdi Cavana bin El * Haras'ı buraya vali olarak atadı 740-41 yılında Askivaş komutasındaki Bizans Ordusu Malatya üzerine yürüdü Kuşatma sırasında halk, kent kapılarını kapayarak Halife Hişam'dan (724-743) yardım istedi Bunun üzerine Bizanslılar çekildilerse de Halife Hişam Malatya'ya geldi, şehir onarılıncaya kadar buradan ayrılmadı


Şehre vali olarak atanan Melih İbn-i Sebeb ve yanında seferlerde bulunan Abdullah El Battal Bizanslıların elinde bulunan Synada şehrini kuşatmışlardır İslam orduları Pelezaium adı verilen yerde ağır bir yenilgiye uğramışlardır Bu savaştan üç sene sonra 740 tarihinde Abdullah El Battal, Eskişehir yakınlarında Akronion önünde yapılan savaşta şehit düşmüştür Aynı tarihte Malatya'da Bizans - Arap çatışmalarında Battalgazi'nin silah arka*daşı Abdulvahap'ın da şehit düştüğü sanıl*maktadır


755 tarihinde Bizans İmparatoru V Konstantinos tarafından yakılıp yıkılan Malatya, aynı tarihte Salih bin Ali bin Abdullah komutasında saldırıya geçen İslam ordusu, V Konstantinos komutasındaki Bizans ordusunu yenerek şehri yeniden ele geçirmişlerdir Abbasi Halifesi El Mansur (754-775), yeğeni İmam Abdulvahap bin İbrahim'i Malatya valiliğine atadı Vali, 757 yılında Hasan bin Kahtaba komutasındaki kuvveti ile gelerek Malatya'yı yeniden onarttı Onarımı tamamlanan Malatya'ya 4000 kişilik kuvvet bırakarak buradan ayrıldı


Halife Harun El Reşit (786-809) döneminde Malatya'ya karşı yapılan bir Bizans saldırısı püskürtülmüş ve şehir tahkim edilmiştir


Halife el Memun döneminde (813-833) oğlu Abbas Malatya'yı üs durumuna getirerek Bizanslılar üzerine saldırılar düzenledi Bizans İmparatoru Theophilos, 837 yılında Doğanşehir ve Malatya üzerine saldırıya geçerek yöreyi yakıp yıktı 838 yılında Halife El Mutasım'ın (833-842), Ebu Said Muhammed bin Yusuf komutasında Bizanslılara karşı çıkardığı Arap ordusu başarılı olamadı Türk Asıllı Afşin ve Arap asıllı Abdullah bin Mervan El Akta komutasındaki İslam ordusu Malatya halkının da yardımıyla Bizans ordusunu bozguna uğrattı Ancak 841 yılında Bizans orduları, şehri yeniden ele geçirdiler 9 yüzyılın ortalarına doğru Malatya'nın batı ve kuzey yörelerinde yerleşmiş bulunan Pavlikiyenler Bizanslılara karşı ayaklandıklarından Malatya Valisi Ömer bin Abdullah bin El Akta onları destekledi 863 yılında Anadolu içlerine bir sefer düzenledi 3 Michael (842-867) Petronas komutasındaki Bizans ordularınca ağır yenilgiye uğratıldı Komutan Ömer bin Abdullah El Akta[2] bu savaşta şehit düşmüştür


I Basileios (867-886) zamanında Bizans ordusu Darende ve Doğanşehir'i alarak, buraları yakıp yıktılarsa da Malatya'yı ele geçiremediler Bizanslılar, kuşatma sırasında ağır kayıplar verdiler İmparator esir olmaktan zor kurtuldu 917 yılında Arap komutanı Munis El Muzaffer Malatya'dan İç Anadolu üzerine bir sefer düzenledi Bu seferi 923 yılında Muhammed bin Nasır, yaz ve kış seferlerinden başarı kazanması üzerine Bizanslılar 926-927 yıllarında Kurkuas komutasındaki bir ordu ile karşı saldırıya geçtiler ve Malatya yöresini yağmaladılar Malatya valisi oğlu Ebu Hafs ile komutanı Ebul Aşaş'ı Kurkuas'a göndererek Bizans egemenliğini kabul etti


Musul Hamdani emiri Nasr üd- Devle El Hasan 'nın (929-962) amcası Said üd-Devle Malatya'ya sefer düzenleyerek şehri Bizanslılardan geri aldı 934 yılında, Kurkuas, Malatya'yı yeniden alarak surların tümünü yıktırıp, kenti savunmasız bıraktı


Bunu izleyen yıllarda Hamdani Su1tanı Seyf üd-Devle Ali (945-967) birkaç defa Malatya'yı istila etti 961-962 yılında komutanlarından Naca, Bizanslılarla çarpışarak 18 gün boyunca şehri yağmalayıp, yakıp yıktırdı


Bizans İmparatoru II Nikephor Focas, (963-969) Güneydoğu Anadolu ve Suriye'yi ele geçirdikten sonra savunmasız durumdaki Malatya'yı yeniden oturulur duruma getirmeye çalıştı Suriye Yakubileri'ne[3] haber salarak Malatya'ya gelip yerleşmelerini istedi 970 yılında Yakubilerden büyük bir kısmı Malatya yöresine yerleşerek, Bizans egemenliği altında hayatlarını sürdürmeye başladılar

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



SELÇUKLULAR DÖNEMİ


11 yüzyılda Türkler akın akın Anadolu'ya yöneldiler Malazgirt zaferinden önce Malatya 1057 yılında Türklerin eline geçti ise de Bizanslılar kenti geri aldılar I İsaakios Comnenos (1057-1059) döneminde Türkler Malatya'yı ele geçirip halkını tutsak ettiler Kenti tekrar ele geçiren Konstantinos Ducas (1059-1067), (1060-61) yıllarında Malatya'nın sur ve hendeklerini yeniden yaptırdı Ne var ki kent 1064 ve 1066'da kısa süreli de olsa Türklerin eline geçmesine engel olamadı Ancak kuşatma için gerekli silahları olmayan Türkler, düzenli Bizans ordularıyla başa çıkamayarak almış oldukları toprakları bırakıp, geriye çekilrnek zorunda kalıyorlardı


Bu sırada Ortodoks Bizanslılarla Gragoryen ermenileri arasındaki anlaşmazlık devam etmekteydi Bizanslılar, 11 yüzyılın başlarında Doğu Anadolu'yu istila ederek, buradaki Ermenileri Fırat yöresine sürdürmüşlerdi Aynı yüzyılda başlayan Türk akınları yüzünden Ermeniler, güneybatıya doğru inip Malatya, Maraş ve Urfa bölgesinde toplandılar Ermeniler, kendilerine zorla Ortodoksluğu kabul ettirmeye çalışan Bizanslılara düşmandılar Bu yüzden Anadolu'nun Türklere karşı savunulmasında Bizanslılara yardımcı olamadılar 1071 yılında Bizans İmparatoru N Romanos Diogenes (1068-1071), Türkleri Anadolu'dan atmak için büyük bir sefer düzenledi Malazgirt’ te savaş alanını topluca terk eden Ermeniler, Balkanlarda Bizans Ordusuna dahil edilmiş olan Uz ve Peçenek Türkleri'nin AIparslan safına geçmesiyle Bizanslılar'ın büyük bir bozguna uğramalarına sebep oldular


Bu zaferle Bizanslılar'ın son direnme güçlerini kıran Türkler, hızla Anadolu içlerine akmaya başladılar Kendi aralarında başlayan saltanat kavgalarında Kutalmışoğlu Süleyman Şah kendilerine vilayetler verilmediği için isyan eden şehzadeler ve başka beyler de kendi boylarıyla Anadolu’da bir yurt tutmaya çalışıyorlardı 1072 yılında Alparslan'ın ölümü üzerine oğlu Melikşah (1072-1092) tahta geçti Ama amcası Kavurd onun sultanlığını tanımadı Kavurd'un başlattığı ayaklanmayı bastıramayacağını anlayan Malikşah, bu sırada Anadolu'nun fethiyle uğraşan Artuk Bey'i yardıma çağırdı


Artuk Bey, 1073 yılında Anadolu'dan Melikşah'a yardım etmek amacıyla ayrıldı Bu arada saltanat iddiasıyla Alparslan'a karşı ayaklanmış olan Kutalmışoğulları'ndan Süleyman Şah ile kardeşi Mansur, Konya'dan İznik'e kadar olan bölgeyi ele geçirerek 1075 yılında merkezi İznik olmak üzere Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurarak bağımsızlığını ilan etti


Akın akın gelen Türk göçlerinin Batı ve Orta Anadolu'da toplanmalarından yararlanan, Ermeniler, doğuda birtakım prenslikler kurdular Bizanslılar'ın Malatya-Antakya hattını Türklere karşı korumakla görevlendirdikleri Ermeni komutanı Filaretos, Malazgirt savaşından sonra kendi hesabına hareket etmeye başladı Frank komutanı Raimbaut ve askerleri ile Toroslar'daki Ermeniler onun yönetimi altında birleştiler Böylece güçlenen Filaretos, 1074 yılında Bizans imparatoru 7 Michael Ducas'ın Antakya valiliğine atadığı komutan İzak'ı bozguna uğratmaya muvaffak oldu Daha sonra Muş, Siirt yörelerinde Bizanslılar'a bağlı kalan Ermeni Prensi Thomig ile çatışmaya girişti Bu savaşlar sırasında Raimbaut öldü ise de Thomig'i saf dışı bırakmayı başardı 1077 yılında Urfa'yı Bizans valisi Leon'un elinden aldığı gibi, Malatya'da yerleşen Ortodoks Ermeni Gabriel'i de kendisine bağladı Selçuklulardan çekinen Filaretos, karısını Bağdat'a göndererek Melikşah'dan sağladığı bir fermanla Malatya'da hakimiyetini perçinledi Fırat boylarında ortaya çıkan Ermeni Vasag'ı da 1079'da öldürten Filaretos, ardından Antakya'daki Rumlar'ı ortadan kaldırdı Böylece; Malatya, Maraş, Antakya ve Urfa yörelerini içine alan oldukça büyük bir prenslik kurdu Bu sırada Anadolu Selçukluları güçlenmiş, sınırlarını genişletmeye başlamışlardı Bu durumdan kaygı duyan Filaretos, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah ile kurmuş olduğu dostluğu devam etmekteydi Süleyman Şah da, bu dostluğa karşı 1082 yılında doğu seferine çıkarak Kilikya yöresini kendisine bağladı 1085 yılında Antakya seferine çıktığında Danişmendli Beyi Melik Danişmend Gazi, Malatya üzerine yürüdü, ama kenti alamadı Filaretos, Melikşah'ın desteğini almak umuduyla Rey'e gitti Bu gidişten bir sonuç elde edemedi ve kısa bir süre sonra Maraş'ta öldü


Süleyman Şah'ın 5 Haziran 1086 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ın komutanlarından Tutuş tarafından öldürülmesi üzerine oğulları Kılıç Arslan ve Kulan Arslan'ın esir edilmeleri Anadolu Selçukluları'nı büyük bir sarsıntıya uğrattı Süleyman Şah bu sefere çıkarken yerine komutanlarından Ebu'l Kasım'ı bırakmıştı Bu suretle devletin çökmesini engelledi


1092 yılında Melikşah'ın ölümü üzerine İran'dan kaçan I Kılıç Arslan İznik'e döndü Onun yönetiminde Anadolu Selçukluları tekrar kısa sürede toparlandılar Melik Danişmend Gazi ise Malatya'yı ele geçirmek için plan yapıyordu I Kılıç Arslan'ın kardeşi Kulan Arslan (Davud) Malatya'yı kuşattığında Melik Danişmend Gazi'nin de şehirde gözü olmasından dolayı oraya girerek Anadolu Selçukluları ile Ermeni Gabriel'i uzlaştırdı Danişmendliler, Malatya üzerine saldırmak için uygun bir ortam beklerken, 1 Kılıç Arslan 1095 yılında Malatya'yı kuşattı Anadolu Selçukluları Malatya'yı Danişmendlilerden önce ele geçirmek için kuşatmayı yoğunlaştırdılar Şehrin Ermeni ve Süryani halkı teslim olma yanlısı idi 1 Kılıç Arslan, bazı ayrıcalıklar tanıyacaklarına söz vererek Süryani patriğinin desteğini aldı ise de Gabriel onu öldürttü Bunun üzerine, Anadolu Selçukluları kenti savaşla almaya karar verdiler Bu sırada, 1 Haçlı seferinin başlaması 1 Kılıç Arslan'ın kuşatmadan vazgeçmesine sebep oldu


1 Haçlı seferi sarsıntısı geçtikten sonra, Anadolu Selçukluları ve Danişmendliler toparlandılar I Kılıç Arslan Bizanslılar'la uğraşırken, Melik Danişmend Gazi 1098 yılında Malatya üzerine yürüdü, şehir surlarının kuvvetli olması nedeniyle kuşatma uzun sürdü Danişmendliler şehrin çevre ile bağlantısını keserek, üç yıl beklediler Muhasaraya yaz aylarında devam edip, kışları tekrar Sivas'a dönüyorlardı Uzun müddet dayanamayacığını anlayan Gabriel, Antakya Prensi Bohemond'a elçiler göndererek bir anlaşma sonunda, şehri ve güzelliği ile meşhur olan kızı Morfia'yı kendisine vermeyi teklif etti Bunun üzerine Haçlılar hemen harekete geçtiler Önce bunları sevinçle karşılayan Malatya'daki Ermeni Halk, Haçlılar'ın yaptıkları yağma ve zulümler yüzünden, Danişmendlilerden yana olmaya başladı Melik Danişmed Gazi, Ermenilerin yardımı ile Haçlılar'ı Malatya önlerinde pusuya düşürerek bozguna uğrattı Başta ünlü Haçlı Kontu Bhomod ve Richard gibi frank komutanları esir alındı (1100)


Niksar'da hapsedilen tutsakları kurtarmak için Avrupa'da yeni bir haçlı seferi düzenlendi Bunun üzerine, Danişmendliler Malatya'yı kuşatmaktan vazgeçtiler Gabriel de Urfa kontu Bautounin'i Malatya'ya çağırarak himayesine girdi 1101 yılında Anadolu'ya gelen Haçlı ordularını Anadolu Selçuklu ve Danişmendli kuvvetleri yok ettiler Melik Danişmed Gazi, yeniden Malatya'yı kuşattı Şehir kuşatılınca büyük bir kıtlık başladı Gabriel ve Rumlar, Süryani ve Ermenilerden şüphelendikleri için, onlara zulüm ederek ve mallarına el koyarak bir çoğunu da öldürdüler


Süryani halk Malatya Metropoliti Barsabuni'yi Gabriel'e gönderip, onu barışa yaklaştırmak istedi Bunu kendisine karşı bir tertip zanneden Gabriel Barsabuni ile birlikte birçok ileri gelenleri öldürünce, askerler ve halk gazaba gelerek ihanete mecbur oldular Şehrin kapılarım Danişmendlilere açarak askerlerin şehre girmesini sağladılar


Melik Danişment Gazi askerlerin şevkini arttırmak amacıyla, şehrin zenginliklerinden kendilerine pay verileceğini söyledi Şehir alınınca ganimetler dağıtıldı Bununla beraber kimseye dokunmayarak, halkın evlerine ve işlerine dönmelerini sağladı Bundan başka ülkesinden buğday, öküz gibi zirai ihtiyaç maddeleri getirterek halka dağıttırdı


Zindanlarda bulunan insanları hürriyetine kavuşturdu Gabriel ve ailesi, onun zulmüne uğrayan yerli Hıristiyanlar tarafından işkence ile öldürüldü Malatya, Danişmend Gazi Ahmet zamanında bir saadet ve bolluk ülkesi oldu I Kı1ıç Arslan tarafından kuşatılan ancak, Haçlılar'ın İznik'i kuşatmaları haberi üzerine bırakılan Malatya, artık Danişmend Gazi'nin fethi ile (18 Eylül 1101) Türk beldesi olmuş, daha sonra da Selçuklular ve Danişlmendliler idaresinde kalmıştır


Anadolu Selçuklu Sultanı I Kılıç Arslan, öteden beri almak istediği Malatya'nın Danişmendlilerin eline geçmesini iyi karşılamadı Melik Danişmend Gazi, Niksar'da tutuklu Haçlı komutanlarını fidye karşılığında serbest bırakınca, Anadolu Selçukluları ile Danişmendliler'in arası açıldı I Kılıç Arslan 1103 yılında Danişmendliler üzerine yürüdü Maraş yöresindeki savaşta I Kılıç Arslan üstün geldi Melik Danişmend Gazi'nin 1105 yılında ölümünden sonra Anadolu Selçukluları Malatya'yı kuşattılar Kenti elinde tutan Melik Danişmend Gazi'nin oğlu Yağısıyan fazla dayanamayacağını anlayınca kenti Anadolu Selçukluları'na teslim etti Büyük Selçuklu Sultam Mehmet Tapar (1105-1118), Anadolu Selçuklularının büyük ilerleyişini kaygı ile izliyordu Musul, iki devlet arasında savaş çıkmasına sebep oldu Büyük Selçuklu Sultam, Musul valiliğini Çökermiş'in elinden alıp, Çavlı'ya vermişti Çavlı, Çökermiş'i öldürünce Musul halkı onun çocuk yaştaki oğlu Zengi'yi vali yaptı Çavlı Musu1'u kuşattığında kent halkı, Malatya'da bulunan I Kılıç Arslan'a haber göndererek yardım istedi I Kılıç Arslan, Çavlı'yı Nusaybin'de yendi ve Musu1'a geldi Kentin valiliğine oğlu Şahinşah'ı, komutanlığına da Bozumuş Bahadır'ı atadıktan sonra, yeni güçlerle Musul üzerine yürüyen Çavlı'yı karşılamaya hazırlandı Savaşta çavlı üstün geldi I Kılıç Arslan da öldürüldü (1107) Musu1'u alan çavlı, Selçuklu şehzadesi Şahinşah'ı esir ederek İran'a götürdü Bozurnuş Bahadır, I Kılıç Arslan'ın küçük oğlu Tuğrul Arslan'ı Malatya'ya getirerek Sultan ilan etti Konya ve yöresinin yönetimini de Hasan bey üst1endi 1110 yılında İran'dan kaçan Şahinşah, Konya'ya gelerek tahta çıkıp Selçuklu 'ların yeniden toparlanmasını sağladı


1115 yılında, Büyük Selçuklu Sultanı Mehmet Tapar, Porsuk komutasındaki bir orduyu Anadolu üzerine gönderdi Artuklu beyi Necmeddin İl Gazi ve Malatya Sultanı Tuğrul Arslan ve Atabek'i Belek Porsuk'u yenerek geri çekilmeye zorladılar


Bu arada Anadolu Selçukluları arasında taht kavgaları başlamıştı Şahinşah'ın kardeşi Mesut, kayınbabası Danişmendli Emir Gazi Gümüştekin'in yardımıyla 1116 yılında, Anadolu Selçuklu tahtını ele geçirdi Bu sırada, Artuklular ile Malatya Selçukluları, Franklara karşı savaşıyorlardı Bunu fırsat bilen Mengücük beyi İshak (1118-1142) Malatya Sultanı Tuğrul Arslan'a ait Harput havalisine 1118 yılında bir akın yaptı Bunun üzerine, 1119 yılında Tuğrul Arslan'ın Atabey'i olarak bu bölgeyi idare eden Belek, Mengücüklü beyliği üzerine yürüyerek Kemah bölgesini ele geçirdi Trabzon Rum dükası Konstantin Gabras'ın yardımını sağlayan Mengücük beyi İshak geri döndüğünde, Tuğrul Arslan ve Atabeyi Belek, Danişmedli Emir Gazi Gümüştekin ile onlara karşı bir ittifak yaptılar Gümüşhane'ye balı Şiran havalisinde (1120) yapılan savaşta Konstantin Gabras ile Mengücük beyi İshak yenilerek esir düştüler Emir Gazi Gümüştekin esirleri, Tuğrul Arslan ve Belek'e danışmadan serbest bıraktığından, Danişmendliler ile Selçuklular'ın arası açıldı




1122 yılında Artuklu Beyi Necmeddin İl Gazi öldü Yerine oğlu Hüsameddin Timurtaş geçti ise de ülkenin asıl yönetimi Malatya Sultanı Tuğrul beyin Atabey'i Belek'in elinde idi Belek'in gücünden çekinen, Danişmedli Emir Gazi Gümüştekin, Malatya Sultanı Tuğrul Arslan üzerine yürümeyi göze alamıyordu Ancak, Belek'in 1124 yılında ölümünden sonra, Danişmendli Emir Gazi Gümüştekin Anadolu Selçuklu sultanı I Mesud ile Malatya üzerine yürüdü Yöre bütünüyle işgal edildi ise de Malatya teslim olmadı Gümüştekin oğlu Muhammed'e kuşatmaya devam etmesini söyleyerek geri döndü Muhammed, Malatya yakınlarında Samanköy 'e yerleşerek kenti altı ayın üzerinde kuşatma altında tuttu Malatya'da kıtlık baş göstermesi üzerine, Tuğrul Arslan Haçlılardan yardım istedi Bu sırada Halep'i almaya çalışan Haçlılar, yardımda geç kaldılar Tuğrul Arslan annesini de yanına alarak Minşar kalesine çekildi Malatya'yı, yöreye gelmiş olan Gümüştekin'e teslim etti (1124)


Anadolu Selçuklu Sultanı I Mesud, kardeşi Tuğrul Arslan'ı böylece saf dışı bıraktıktan sonra Malatya'yı Emir Gazi'ye terk etti


Ancak, Ankara, Kastamonu yörelerine hakim olan kardeşi Melik Arap, babasına ait olan beldenin Danişmendliler'e verilmesine kızdı ya da bunu bahane ederek topladığı kuvveti ile 1126 yılında I Mesud 'un üzerine yürüdü Emir Gazi Gümüştekin, o sırada Artuklular'la uğraştığından, Sultan I Mesud yenildi Bizans Imparatoru II Yuannis Komnenos'dan yardım alarak geri dönen I Mesud kayınbabası Emir Gazi Gümüştekin ile birleşip Melik Arap üzerine yürüyerek onu yendiler Böylece Anadolu Selçuklu taht kavgaları sona ermiş oldu


1134 yılında Danişmend Gazi Gümüştekin öldüğünde, tahta büyük oğlu Melik Muhammed geçti ise de, kardeşleri Ayn Ud Devle ile Yağan onun sultanlığını tanımadılar Melik Muhammed 1135 yılında Yağan'ı öldürttü, Ayn Ud Devle Malatya'ya kaçtı fakat burada tutunamadı Melik Muhammed, 1143 yılında öldüğünde, Zunnun, Yunus ve İbrahim adlarındaki oğulları arasında taht kavgaları çıktı Bu kavgalara Melik Muhammed' in kardeşleri Yağıbasan ile Ayn Ud Devle de karıştılar


Daha önce Malatya'dan ayrılmak zorunda kalan oğlu Ayn Ud Devle, Minsar kalesi beyi Yunus ile birleşerek geri döndü Kent halkı kendisini hükümdar olarak tanıdı I Mesud ise Zunnun'u destekliyordu Sultan ı Mesud, Yağıbasan'ı yendikten sonra 1143'te Malatya'yı kuşattı Kuşatma, Bizanslılar'ın saldırıya geçmesi üzerine kaldırıldı 1144 yılında, şehri ikinci defa kuşatan I Mesud, Bizans İmparatoru I Manuel Komnenos'un saldırması üzerine kenti yine alamadı


Ayn Ud Devle 1152 yılında ölünce yerine çocuk yaştaki oğlu Zulkarneyn geçti Sivas'ta hüküm süren Yağıbasan, Zulkarneyn ile I Mesud'a karşı ittifak yaptılar Selçuklular'ın Sivas'a yürümesi üzerine, bağışlanması için ricada bulundu Yağıbasan'ı böylece saf dışı bırakan IMesud, Malatya üzerine yürüdü, direnemeyeceğini anlayan Zulkarney, Selçuklu egemenliğini tanıdı


1155 yılında I Mesud ölünce, yerine oğlu II Kılıç Arslan geçti Sivas Emiri Yağıbasan, Kayseri Emiri Zunnun ile Malatya Emiri Zulkarneyn, onun sultanlığını tanımadılar Selçuklu tahtına, Ankara-Çankırı emiri Şahinşah'ı geçirmek için ayaklanan ittifak güçlerine yenilen II Kılıç Arslan, yardım almak umuduyla Bizanslılara sığındı (1162) Bizanslılardan aldığı yardımla geri dönen II Kılıç Arslan, Artuklu Kara Arslan, Mardin Emiri Necmeddin Alp'i, Dilmaçoğlu beyi Fahrettin Devlet Şah da ona katıldılar II Kılıç Arslan batıdan, öbürleri doğudan saldırıya geçince, Yağıbasan kaçmak zorunda kaldı (1163) II Kılıç Arslan, bundan sonra Malatya'yı ele geçirmeye çalıştı Malatya Emiri Zulkarneyn (1162) de ölmüş, yerine oğlu Melik Nesrettin Muhammed geçmişti Ancak kardeşi Feridun onu tahttan indirdi Nasrettin Muhammed de II Kılıç Arslan'a sığındı


Anadolu Sulçukluları bu karışık ortamdan yararlanarak 1171 yılında Malatya'yı kuşattılar Fazla direnemeyeceğini anlayan Ferudun kentten ayrılarak, II Kılıç Arslan'ın rakibi atabey Nureddin Mahmut'un yanına sığında Nureddin Mahmud, Anadolu Selçuklularına karşı savaşı hazırlandığından, 2 Kılıç Arslan kuşatmadan vazgeçti Malatya yöresinden 12000 kişiyi sürgün ederek Kayseri'ye döndü Nureddin Mahmut 1174 yılında ölünce, Anadolu Selçuklularının yanında bulunan Melik Nesreddin Muhammed gizlice Malatya'ya girdi Kardeşi Feridun'u öldürdükten sonra kente hakim oldu (15 Şubat 1175) Oteden beri Malatya'yı almak isteyen Anadolu Selçukluları 1178 yılında kenti kuşatınca Nasriddin Muhammed Harput ‘a kaçtı ve Malatya Anadolu Selçuklularının eline geçti


II Kılıç Arslan (1186) yılında ülkesini, yaşlandığı için sağlığında onbir oğlu arasında paylaştırdı Malatya, Muizeddin Kayserşah'ın payına düştü Kısa bir süre sonra kardeşler arasında taht kavgaları başladı Sivas Emiri Kutbeddin Melikşah, Konya'yı ele geçirip, kendisini veliaht ilan ettirdi ve öbür kardeşlerini saf dışı bırakmaya çalıştı Baskıdan bıkan Malatya Emiri Muizeddin Kayserşah, 1191 yılında Selahaddin Eyyubi'ye sığındı Onun desteğini sağladıktan sonra Malatya'ya dönebildi Kutbeddin Melikşah bu defa Kayseri Erniri Nureddin Sultanşah'ı safdışı etmeye karar vermiş, II Kılıç Arslan'ı da kendisine katılmaya zorlamıştı Kayseri'nin kuşatılması sırasında, Kutbeddin Melikşah'ın baskılarından bıkan IIKılıçaslan Nureddin Sultan Şah'ın yanına kaçtı Bunun üzerine Kutbeddin Melikşah geri dönerek Konya'da Sultanlığını ilan etti II Kılıç Arslan, Nureddin Sultan Şah'ın saltanat hırsı ile yaptığı baskılar yüzünden, Uluborlu Emiri Gıyaseddin Keyhüsrev'in yanına gitti Onu kendisine veliaht yaparak Konya'yı ele geçirdi II Kılıç Arslan, 1192 yılında öldüğünde yerine I Gıyaseddin Keyhüsrev geçti Ancak, 1196 yılında Konya'yı alan Tokat Emiri Süleyman Şah, Anadolu tahtına çıktı, I Gıyaseddin Keyhüsrev de Bizanslılardan yardım almak üzere İstanbul'a gitti II Süleyman Şah, ülkede birliği sağlamaya çalıştı 1200 yılında Malatya'yı ele geçirdi Malatya Emiri Muizeddin Kayserşah, Eyyubilere sığınmak zorunda kaldı


1205 yılında, II Süleymanşah öldüğünde yerine çocuk yaştaki oğlu III İzzettin Kılıç Arslan geçti 1196 yılında tahtı II Süleymanşah'a kaptıran 1 Gıyaseddin Keyhüsrev geri dönerek Konya'yı aldı ve Sultanlığını ilan etti Oğullarından İzzettin Keykavus'u Malatya'ya Alaaddin Keykubat'ı Tokat'a, Celaleddin Keyferudun'u Koyulhisar'a Emir olarak atadı


Gıyaseddin'in 1211 yılında ölümünden sonra yerine büyük oğlu Malatya emiri İzzettin Keykavus geçti Kardeşi Alaaddin Keykubad onun Sultanlığını tanımayarak, ayaklandı, sonuçta yenildi Malatya civarında bulunan Masara (Minşar) ve bilahare de Kezirpert kalesine hapsedildi I İzzettin Keykavus'un 1220 yılında ölümünden sonra yerine, I Alaaddin Keykubat geçirildi Keykubad, Malatya şehir surlarını onartarak, kentin savunma gücünü arttırdı Şehri imar eden Keykubad'ın en önemli eserlerinden biri de 1224 yılında yapılan ve Anadolu Büyük Selçuklu Mimari geleneğini temsil eden tek eser Malatya Ulu Camii (Eski Malatya-Battalgazi) dir


Keykubad, Fırat boylarında 1226 yılında yeni fetihlere girişti Adıyaman, Kahta ve Çemişgezek kaleleri sultana tabi olmuştur Kış yaklaştığında, Malatya'dan ayrılarak Antalya'ya hareket etmiştir Alaaddin Keykubat yerine İzzettin Kılıç Arslan'ın geçmesini istiyordu Ancak, 1237 yılında öldüğünde, dönemin veziri Sadettin Köpek, hile ile IIGıyaseddin Keyhüsrev'i başa geçirdi


Anadolu Selçuklularının hizmetinde bulunan Harzemşahlı beyler, bu durumu kabullenemediler II Gıyaseddin, Harzem beylerinin ve askerlerinin başında bulunan Kayırhan'ı hapsettirdi Kayırhan'ın hapiste ölümü üzerine Harzernşahlılar, batı ve orta Anadoluyu terk ederek, Malatya'ya doğru hareket ettiler Masara veya Arapgir yolundan Fırat Nehrini geçtiler, yol üzerinde bulunan bütün vilayetleri yağma ettiler


Bu durumda telaşa düşen II Gıyaseddin Keyhüsrev, Kemalettin Kamyar'ı merkez ordusunun komutanlığına tayin edip, Harzemleri geri döndürmek maksadıyla gönderdi Kemalettin Kamyar Malatya'ya geldiğinde vilayetin subaşısı olan Seyf Üd Devle Er Tokuş'u onları takiben Harput'a yolladı O da Harput Subaşısı Seyfettin Bayram ile birlikte Harzemlilerin de anlaşmaya yanaşmamaları sonucu savaş başladı Onlar Seyfeddin Bayram'ı bazı askerleri ile öldürdüler, Seyf Üd Devle Er Tokuş'u da esir ettiler Yöre büyük zararlar gördü Moğol istilasının yaklaştığı sırada Harzemşahları kaybetmek, devletin direnme gücünü büyük ölçüde azalttı 1240 yılında Baba İshak'ın emri üzerine Türkmenler, sığır, koyun ve diğer mallarını satıp silah satın aldılar; cihad ilanı Türk kabile ve obaları arasında yayılınca, Türkmenler her köşeden karıncalar gibi İsyan'a başladılar, kısa sürede bu isyan büyüyüp genişledi


Malatya Subaşısı Muzaffereddin Alişir, ayaklanmayı bastırmaya çalıştıysa da büyük kayıplar vererek bozguna uğradı Malatya'ya dönen Muzaffereddin Alişir, yeniden asker toplayarak ayaklananların üzerlerine yürüdü, fakat yenilerek geri çekilmek zorunda kaldı Devlet bu ayaklanmayı güçlükle önleyebildi [1]


Selçukluların bu durumunu gören Moğollar, kararsızlarından sıyrılıp, Anadoluya saldırıya geçtiler 1243 yılındaki Kösedağ Savaşında Selçuklular yenilgiye uğrayınca, Sultan IIGıyaseddin Keyhüsrev, Tokat'a kaçtı Kösedağ bozgunu üzerine, Malatya subaşısı Reşideddin, yanına adamlarını ve değerli eşyalarını alarak Malatya'yı terk etti Yöneticisiz kalan Malatya'da Müslüman ve Hiristiyan halk, anlaşıp kent surlarına ve kapılarına muhafızlar görevlendirerek Malatya 'yı dış saldırılardan korudular Ancak, Moğol isti1ası ürünlerin toplanmasına engel olmakta idi Moğollarla anlaşma yapıldı ve kentin subaşısı Reşideddin geri döndü Bu sırada Yasavur Noyan komutasındaki bir Moğol ordusu, Halep'ten sonra Malatya önlerine geldi


Moğollar surların dışında kalan halkı öldürüp, ürünleri yaktılar Subaşı Reşideddin, kent halkından 40000 Altın toplayarak Moğollar'a verdi ve onların Azerbaycan'a dönmelerini sağladı Moğolların ayaklanmasından sonra Malatya'da kıtlıkla birlikte veba salgını baş gösterdi


1256 yılında Baycu Noyan, Anadolu seferine çıktı II İzzettin Keykavus'un Bizanslılara sığınması üzerine, 4 Kılıç Arslan Anadolu Selçuklu tahtında rakipsiz kaldı 1257 yılında Baycu Noyan'ın Azerbeycan'a gitmesinden sonra geri dönen II İzzettin Keykavus tahtı ele geçirdi II İzzettin Keykavus, Şerafettin Ahmed'i Malatya'ya gönderdi Moğollara yenilmesi üzerine yerine, cüssesi küçük zekası ve cesareti yüksek Ali Bahadır'ı Malatya'ya gönderdi Büyük bir kıtlık geçiren ve buğdayın bir yükü 120 dirheme satılan Malatya'da halk Ali Bahadır'ı iyi karşılayarak, Sultan İzettin'in hakimiyetini kabul ettiler Onun otoritesi ile yollar açıldı ve kıtlığa son verildi Ancak, Baycu Noyan, Malatya üzerine yürüyünce, Ali Bahadır Kahta'ya kaçtı Baycu Malatyalılara Kılıç Arslan'ın saltanatını tanımaları için yemin ettirdi ve şehrin altınlarını toplayarak, Bağdat muharasına giderken, Kılıç Arslan'ın emirlerinden Fahrettin Ayaz'ı Malatya valiliğine tayin etti Baycu, 1258 yılında Anadolu'dan ayrılınca, Ali Bahadır Malatya önlerine geldi Ettikleri yemine bağlı kalan Malatya halkı, Moğol istilasından da korktuğu için kentin kapılarını kapalı tuttular Ancak, baş gösteren açlık yüzünden açmak zorunda kaldılar


Ali Bahadır, Kılıç Arslan yanlısı Fahrettin Ayaz ile iğdiş başı Muin'i öldürttü Ali Bahadır Moğollar'ın ilerlediğini öğrenince Malatya'yı terk edip, Sultan İzzettin'in yanına döndü


Ülke karışıklıklar içinde bunalmıştı Moğol baskısı giderek artıyor, Anadolu'daki Türkmen boyları da fırsat buldukça ayaklanıyorlardı İlhanlı hanı, Ocayto, Anadolu üzerindeki İlhanlı egemenliğinin çökmekte olduğunu görünce 1314 yılında Emir Çoban'ı Naib tayin eylemişti Olcayto için Haraç toplayan Mardu ve Cemaleddin, Malatya halkına sürekli baskı uyguladılar Tecavüze uğrayan Malatya 'lılar bu mülkün 170 yıldan beri kendilerine ait olduğunu, Selçuklu sultanlarının verdiği beratların ellerinde bulunduğunu söyleyerek acı acı yakınıyorlardı


Halep Memlük Emiri Seyfettin Tengiz, ordu ile Malatya'ya varınca Cemalettin Hızır, kentin ileri gelenleri ile birlikte onu karşıladı ve bağışlanmaları dileğinde bulundular Seyfettin Tengiz tarafından affedilen Malatya halkı askerlerin şehri yağmalamalarına müsaade etmemek için kapıya bırakılan muhafızları dinlemeyerek şehre girdiler


Selçuklular devrinde Malatya, sanayi ve ticareti ileri, zengin bir şehirdi Burada kumaş dokuyan tezgah miktarı 12000 ile 19000 arasındaydı İşte Memlük askerleri bu zengin şehri yağmalamaya başladılar Müslüman Hiristiyan farkı gözetmeksizin kıymetli eşyalarını alarak esir ettiler Bununla beraber dönüşte müslüman esirleri serbest bıraktılar Memlükler kentten ayrıldıktan sonra Emir Çoban, Malatya'ya gelip düzeni sağladı Yakılıp yıkılan yapıların onarılmasını emretti Malatya'nın müdafaası için de 2000 süvari bıraktıktan sonra, 1315 te Tebriz'e dündü 1318 tarihinden sonra da Anadolu Selçuklu Devleti tarihe karıştı

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



BEYLİKLER DÖNEMİ


1317 yılında, İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır döneminde, Emir Çoban büyük güç kazandı Oğlu Timurtaş'ı Anadolu valiliğine atadı 1327'de Emir Çoban'ın ölümü ile Timurtaş yerine vekil olarak Alaaddin Eratna Bey'i bırakarak Memlüklüler'e sığındı Eratna Bey, 1338 yılında Memlüklülerin egemenliğini tanıdıysa da 1340 yılında bağımsızlığınıilan etti


Bu sırada, Elbistan ve Maraş yöresinde büyük kitleler halinde toplanmış olan, Oğuzların Bozok kolundan Dulkadir Türkmenleri, 1339 yılında Memlük1üler'e bağlı olarak Dulkadir Beyliği'ni kurdular Zeynettin Karacabey, 1340 yılında Memlük1ü Sultanı Melik Nasriddin Muhammed tarafından, Türkmen beyliğine ve Elbistan valiliğine atandı 1348 yılında Memlüklülere isyan eden Zeyneddin, Melik Zahir unvanını alarak bağımsızlığını ilan etti Memlüklüler'in üzerine yürümesiyle Karacabey, Eratna beyi Mehmet Bey'e sığındı, Mehmet bey de onu Memlüklülere teslim etti Karacabey'in yerine Elbistan valiliğine atanan Halil bey kısa sürede Malatya, Maraş ve Harput'u ele geçirdi Dulkadiroğulları'nın güçlenmesinden kaygı duyan Memlük Sultanı Seyfettin Berkuk, 1386 yılında beyliğin başına Sülibey'i geçirdi


Kadı Burhanettin'in 1398 yılında Akkoyunlu Karayülük Osmanbey tarafından öldürülmesinden sonra Yıldırım Bayezit, Malatya ve Elbistan'ı ele geçirmeyi planladı Memlük sultanı Berkuk'un ölümü ile yerine geçen Ferec'in küçük yaşta olması ve devlet adamları arasında çıkan anlaşmazlıklar Yıldırım Beyazıt'a aradığı fırsatı verdi Memlüklüler'den, Malatya'nın kendisine verilmesini isteyen Beyazıt, isteği reddedilince 1399 yılında şehri kuşatarak Malatya'yı ele geçirdi Darende de bu tarihte Osmanlılar tarafından alındı Beyliğin başına Nasıreddin Mehmet bey geçirildi


Bu sırada, Anadolu'da Timur istiası başlamıştı Timur'a karşı bazı düşmanca davranışlarda bulunan Nasıreddin Mehmet, Memlüklülere bağlılığını gösterdi Ancak, 1401 yılında Timur'un Malatya'yı yakıp yıkması üzerine Timur'un egemenliğini kabul etti Memlüklüler'le anlaşarak Timur'a karşı birlikte hareket etmek istediyse de Malatya'yı ele geçiren Osmanlılar'a kızgın olan Memlüklüler teklifi kabul etmediler 1402 Ankara savaşında Osmanlılar'ın yenilmesi üzerine, Anadolu'da beylikler yeniden canlanmaya başladı Daha sonra Dulkadiroğulları beyliği yüzünden Memlüklülerle Osmanlılar arasında sürekli çatışmalar oldu Hersek Zade Ahmet Paşa ile Hadım Ali Paşanın komutasındaki Osmanlı ordusunun Memlüklüler'e yenilmesi üzerine, Dulkadiroğlu Ala Üd-Devle (1479-1515) Osmanlılara karşı düşmanca bir tutum içerisine girdi Çaldıran Savaşı'ndan sonra (1515) Yavuz Sultan Selim, Sadrazam Hadım Sinan Paşa'yı Dulkadir beyliği üzerine gönderdi Dulkadir beyi Ala Üd Devle, Turna Dağı Savaşı'nda yenilerek dört oğlu ile birlikte öldürüldü Beyliğin başına Şahsuvar Bey'in oğlu Ali Bey, Osmanlı Hükümdarı adına hutbe okutmak ve para bastırmak şartıyla geçirildi Böylelikle 1515 yılından itibaren Malatya, Osmanlı hakimiyetine geçmiş oldu Şahsuvar oğlu Ali Bey'in 1521 yılında ölümünden sonra Dulkadiroğulları'nın toprakları Beylerbeyliği olarak Osmanlı topraklarına katıldı

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



OSMANLILAR DÖNEMİ


Malatya, 1515 yılından itibaren Osmanlı yönetimi altında huzur içerisinde yaşadı 1577 yılında Suriye'de, Şam Diyade adlı Türkmen aşiretinden Şah İsmail olduğunu iddia eden bir kişi ayaklandı Malatya yöresindeki Türkmenlerin de ona katılmasıyla sayıları 50000'i aşan asiler, Kırşehir yöresine kadar ilerlediler Osmanlı Devleti bu ayaklanmayı güçlükle bastırdı 1582 yılından sonra İran'la yapılan savaşlar Anadolu'da karışıklıkları daha da arttırdı Malatya ve Sivas yöresinde ayaklanan Kiziroğlu Mustafa, adamlarıyla buraları haraca bağladı Onun ölümünden sonra adamları, Malatya'dan Niğde'ye kadar yayılarak ayaklanmalarını sürdürdüler 1582 yılında, İran'la yapılan anlaşma sonrasında Anadolu askerlerinin büyük bölümü yurtlarına döndü Osmanlı Devleti bundan sonra Calalileri (asileri) cezalandırma yoluna gitti Malatya yöresindeki asilerin bir kısmı yakalanarak cezalandırıldı Geri kalanlar ise ayaklanmalarını sürdürdüler


1596 yılında Kiziroğlu Mustafa'nın adamlarından Kelp İlyas oğlu Ali, Malatya'da idi Onun ve ünlü asilerden Karayazıcı'nın merkezi yönetimle olan çatışmaları, Malatya yöresine büyük zararlar verdi


Sivas beylerbeyi Alacaatlı Ahmet Paşa, halka zulümkâr davrandı Emri altındaki askerler her yeri yağmaladılar Arapgir kadısı Taret Efendi'nin İstanbul'a gönderdiği 1603 tarihli mektuplar bu durumu açıkça ortaya koymaktadır Bunlara göre Malatyalı Zeynel Bey, Arapgir sancağının Alacaatlı Ahmet Paşa tarafından kendisine verildiğini ileri sürerek, 600 askerle Arapgir'e gelmişti Kasaba halkı bunları kabul etmemiş, çıkan çatışmada asiler, halktan 200 kişiyi öldürmüşlerdir Bu sırada yine Alacaatlı Ahmet Paşan'nın adamlarından Kayserili Bali Ağa, müfettişlik taslayarak Arapgir'e geldi, Malatya'lı Zeynel Beyle birleşerek kasabayı haraca bağladı Arapgir'de 40 gün kalan asiler 300'den fazla evi yıkıp, yakacak olarak kullandılar Zeynel Bey'in ayrılmasından sonra, Arapgir bu defa da Gerger'de oturan Başı Büyük Hamza Bey ile Kethudasının saldırısına uğradı Başıbüyük oğlu Hamza bey, 700 zorba ile kasabayı basıp halktan 100 kişiyi öldürdü, Arapgir halkı evlerini bırakıp dağlara kaçmak zorunda kaldı Kasabada üç aydan fazla kalan Hamza Bey, her yeri yağmalayarak yöre köylerinden topladığı 40000 hayvanı Gerger'e gönderdi Dağlara kaçan halkın bir bölümünü de yakalatarak soydu


Bu dönemden sonra Malatya'da yer yer ayaklanmalar olduysa da Osmanlı'ya bağlı olarak huzurlu bir yönetim oluşturulmuştur


XIX yüzyılın başlarında, Malatya kenti harap bir durumdaydı Yılın yaklaşık 4/3'ünü bağlarda geçiren halk, bu yörelerde yerleşme eğilimindeydi Kent de bu sebepten dolayı gelişemiyordu 1835 yılında Malatya'dan geçen J Brand, kentin sürekli eşkiya saldırısına uğradığını sıkça görülen salgın hastalıklardan zarar gördüğünü belirtmektedir


1838 yılında, Osmanlı ordusu komutanı Hafız Paşa, karargahını Harput Mezra'dan Malatya'ya taşıyınca, Eski Malatya (Battalgazi) tamamen terk edilmeye başlandı Askerlerini barındıracağı ev bulamayan Hafız Paşa, bağlara göçen halkın evlerine el koydu Ordu, 1838-1839 kışını Malatya'da geçirince kent halkı bağlara sığınmak zorunda kaldı Bağların bulunduğu Asbuzu yöresi (bugünkü) Malatya olarak gelişmeye başladı Ordu Nizip Savaşı için Eski Malatya'dan aydıldıktan sonra, halk harap olmuş evlerine dönmedi Malatya'dan geçen İngiliz gezgin, W F Ainsworth, askerlerin ayrıldığı kentte, yıkık 500 ev bulunduğunu yazmaktadır Charles Texier de, kervansarayların ıssız, evlerin perişan olduğunu belirttikten sonra Eski Malatya'nın yakında kent olmaktan çıkacağını belirtmektedir


Yeni Malatya'nın kurulduğu Asbuzu yöresi, sulu bahçeler ve bağlardan oluşmaktadır Ayrıca bağ ve çevrelerinde ufak yerleşim yerleri de bulunmaktaydı Zamanla dış mahalleler Asbuzu ile birleşti Malatya XIX yüzyıl boyunca küçük bir kent olarak kalmış, asıl gelişmesi Cumhuriyet döneminde olmuştur


1521 yılında Maraş (Dulkadiriye) eyaleti kurulduğunda Malatya bu eyalete bağlı bir sancaktı Ayn-ı Ali Efendi'nin Kavanın-i Al-i Osman risalesine göre, 1609 yılında Maraş eyaleti sancakları arasında Malatya da bulunmakta idi Bu durum uzun süre değişmemiştir Başbakanlık Arşivi, Maliyeden müdevver 9590 nolu deftere göre, 1777-1787 yıllarında Malatya Rakka (Suriye Şehri) eyaletine bağlıydı Bu tarihte Malatya Sancağının kazaları şunlardı: Kahta, Taşabad, Şuuremaa Bucak, Gerger, Besni, Maşra, Hısınmansur, Samsat, Dostibirke, bu dönemde Arapgir, Sivas eyaletine bağlı bir sancaktı Darende ise Sivas eyaletine bağlı, Divriği sancağının kazası idi


Malatya'da 1518-1530-1560 yıllarında üç defa sayım yapılmıştır 1530 yılında kent nüfusu 7300 kadardı 1560 yılında ise 8700'ü bulmuştur XVI Yüzyıl ortalarında Malatya'da 32 mahalle vardı


Malatya yöresi, Osmanlılar'ın klasik döneminde, Maraş eyaletine bağlı bir Liva (Sancak) idi 1831 yılındaki idari değişiklikle, Malatya Liva'sı, Maraş Merkez Liva, Samsat ve Gerger Liva'larıyla birlikte Maraş eyaleti sınırları içinde yer almakta idi


1847 yılındaki idari ,bölünmede Malatya Livasının bu defa Harput eyaletine bağlandığı görülmektedir Malatya'nın yanı sıra, Harput eyaletinin diğer Livaları Merkez Liva, Arapgir ve Besni'dir


1867 yılındaki vilayet nizamnamesi ile, Malatya Liva olmaktan çıkıyor ve kaza'ya dönüşüyordu Bu dönemde Malatya kazası, Diyarbakır vilayetinin Mamuret-ül Aziz sancağına bağlı kazası idi


1877 yılındaki Devlet Salnamesi, Malatya'mın, Diyarbakır vilayetine bağlı bir sancak olduğunu kaydetmektedir Bu dönemde, Malatya sancağımın kazaları, sırasıyla, Akçadağ, Besni, Hısınmansur ve Kahta idi Arapgir kazası ise Mumuretül Aziz'e bağlı idi


1892 yılındaki Devlet Salnamesi, Malatya sancağımın Diyarbakır vilayetinden alınarak, Mamuret-ül Aziz vilayetine verildiğini belirtmektedir Bu dönemde, Malatya sancağının kazaları, 1877 yılındaki durumlarım muhafaza etmekte idi Cuinet[1], Malatya Sancağının 1891 yılında 5 kazası, 9 nahiyesi ve toplam 1240 köyü olduğunu yazmaktadır


1918 yılında Malatya sancağı, 1892 yılındaki durumunu korudu Bugün Malatya'ya bağlı olan Darende kazası ise 1867 yılından sonra Sivas Merkez Sancağı'na bağlıydı Osmanlı dönemin'in sonunda Müstakil Mutasarrıflık olan Malatya bu durumunu 1924 yılına kadar sürdürmüştür


1881-1893 yılları arasında Malatya Merkez Kazası'mn 133 244 kişi nüfusu vardı Cuinet 1892 yılında Malatya sancağının toplam nüfusunun 216280 olduğunu belirtmektedir


Cumhuriyetle birlikte (20 Nisan 1924 Anayasası 89 maddesi ile ) il olan Malatya, yabancı işgaline uğramayan, nadir kentlerinden biridir Malatya Ali Galip olarak bilinen ve Mustafa Kemal'in tutuklanmasını amaçlayan olayın dışında önemli bir hadiseye şahit olmamıştır Malatya, Mondoros Mütarekesi döneminde, Karargahı Diyarbakır olan 13 Kolordu'nun denetimi altında idi Kolorduya bağlı 12 Süvari ve Topçu alayının karargahları buradaydı Yöre halkının siyasi eğilimlerini aşiret ilişkileri belirliyordu 1919 yılında merkezi İstanbul'da olan Kürt Teali Cemiyetinin, Elazığ şubesi aracılığıyla Malatya yöresinde de yoğun çatışmaları vardı Bu cemiyet 1919 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Malatya, Mutasarrıfı Bedirhanlı Halil Rahmi Bey ve İngilizler 'in Musul'daki siyaset temsilcisi Nowill'in yardım ve gayretleri ile bir ayaklanma için yoğun çaba harcıyorlardı Bu çalışmaları, Harbiye ve Dahiliye nezaretlerine bildiren birlik komutanları gerekli tedbirlerin alınmasını isteyerek ve kendileri de üzerlerine düşen görevleri yaparak tehlikeyi bertaraf etmişlerdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya

Eski 08-19-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya`Nın Genel Tarihi Ve Tarih Öncesinde Malatya



CUMHURİYET DÖNEMİ


Uzun süren savaşların yorduğu , maddi ve beşeri kayıpların had safhaya ulaştığı ve umutların tükenmek üzere olduğu bir anda , bu ulusun tarihte bir çok kere yaptığı gibi , tüm ulus kenetlenmiş ve Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde silkinerek, işgalciler tarafından kendisine biçilen kefeni yırtmış ve modern Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur Kayıtsız ve şartsız Halk Egemenliği ile taçlandırılan bu yeni dönem savaşın yaralarının sarılması, hızlı bir ekonomik kalkınma ve muasır medeniyet çizgisini aşmak için yoğun çabaların yaşandığı bir dönem olmuştur Sosyal, siyasal ve ekonomik alanda yapılan reformlar,tarihten gelen “doğru” olanı çabuk özümseme yetisi ile halk tarafından özümsenmiş ve adeta toplumsal bir dönüşüm başarılmıştır


Bu süreçte Malatya ‘da sosyal ve ekonomik alanda büyük gelişim göstermiştir Cumhuriyetin ilk yıllarında benimsenen devlet eliyle kalkınma sürecinde Malatya ‘da yapılan kamu yatırımları Malatya ilinde sanayinin önünü açmış ve sanayicilere ufuk kazandırmıştır


Cumhuriyetle birlikte (20 Nisan 1924 Anayasası 89 maddesi) il olan Malatya, yabancı işgaline uğramayan, nadir kentlerinden biridir


Mustafa Kemal Atatürk'ün, Cumhuriyetin ilanından sonra yurt çapında başlatılan ekonomik kalkınma faaliyetlerinin gelişimini incelemek üzere gittiği yerler arasında Malatya da bulunmaktadır


Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarında ekonomik durumu sarsılmış olan Malatya'nın demiryoluna bağlanmış olması ticari kapasitesini artırmıştır 1939 yılında Malatya Bez Fabrikası ve Tütün Fabrikası kurulmuştur Bu sanayileşme çabaları sonraki yıllarda gelişerek devam etmiş,Malatya Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye'nin kalkınma çabalarına paralel bir gelişme seyri göstermiştir İftiharla belirtmek gerekmektedir ki; Malatya'da yetişen İsmet İnönü ve Turgut Özal gibi iki önemli şahsiyet cumhurbaşkanlığı makamına kadar gelebilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti ‘nin çağdaş vizyonunda belirleyici olmuşlardır


Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı olan İsmet İnönü, Cumhuriyetinizin kuruluş yıllarında önemli görevler üstlenmiştir Ayrıca çok partili demokratik hayata geçişimizin mimarıdır


Diğer cumhurbaşkanımız Turgut Özal, sosyal ve ekonomik alanda bir düşünce devrimi yaparak; Türkiye’nin çağdaşlaşma sürecinde sıçrama yaratmış ve çağdaş ekonomik modelin uygulanması sonucu değişen çağa ayak uydurabilen Türkiye'nin uluslararası platformda yer ve rol almasını sağlamıştır


Tüm topluma mal olmuş bu mümtaz şahsiyetlere duyulan sevgi ve şükran duyguları tüm yurtta olduğu gibi Malatya’nın da her köşesine sinmiş olup, aziz hatıraları yaşatılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.