Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Köşe Yazıları

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mum, yak

Bir Mum da Sen Yak!

Eski 12-30-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Bir Mum da Sen Yak!



Hep şartlardan yakınırız Zaaflarımızı, yenilgilerimizi, korkularımızı şartlarla izah etmeye çalışırız
Biz aslında “iyi adam” olacağız, ama şartlar bırakmıyor
Çocuklarımızı doğru düzgün yetiştireceğiz, ama sistem engelliyor
Eşimiz aslında çok iyidir, ama çevresi kötü yapıyor
Bence bu, sorumluluktan sıyrılma çabasıdır Vicdanlarımızı rahatlatmaya çalışıyoruz Bir de mağlubiyetimize mazeret uydurma gayretindeyiz! Çünkü aynı şartları yaşayıp paylaşan başka insanlar pekalâ şartların altında ezilmeden yaşayabilmekte, hedeflerine ulaşıp başarılı olabilmektedirler
Daha açık ifade etmeye çalışayım
Eğer Peygamberlerimiz şartlara sığınıp yakınsalardı, Hz Âdem’in ömrü Cennet’ten çıkarıldığı için, Hz Nuh’un ömrü tufana tutulduğu için, Hz Yunus’un ömrü denize atıldığı için, Hz Yusuf’un ömrü kuyuya itildiği için, Hz İbrahim’in ömrü Nemrut’la, Hz Musa’nın ömrü (onlara selam olsun) Firavun’la karşı karşıya getirildiği, Hz Âlişan Efendimiz’in ömrü ise Ebucehil gibi bir düşmanla savaşmak zorunda kaldığı için
Ve Hz Havva’nın ömrü yasak meyveyi yediği için, Hz Asiye’nin ömrü Firavun’la evlendiği için, Hz Hacer’in ömrü çölde aç-susuz bırakıldığı için, Hz Meryem’in ömrü iftiraya uğradığı için yakınmayla geçerdi
Hâlbuki içlerinde mevcut imanı ve iman eksenli aksiyonu harekete geçirip ortaya atıldılar: “Allah Kerim” diyerek olumsuz şartların üzerine yürüdüler
Unutmayalım: Hz İbrahim’i, Nemrud gibi, kendini “tanrı” sanan bir “gurur âbidesi” karşısında galip getiren Kudret, Hz Musa’yı Firavun’un sarayında büyüten Kudretin tâ kendisidir!
Aynı Kudret, Efendimiz’in üzerine de tecelli edince, Efendimiz, bir süre önce kovulduğu Mekke’ye, muzaffer bir komutan olarak dönmüştü
Çoğumuz günlük hayatımızda benzer tecelliler yaşarız, ama fark etmeden ıskalarız
Halbuki peygamber kıssaları, idrakımıza yeni pencereler açan oluşlardır
Bir bakıma her peygamber hayatın tümüne yönlendirilmiş bir ışık hüzmesidir
Her biri, hayatın bir bölgesini aydınlatır
Ancak tümünü idrak edebilenler, daha ışıl ışıl bir “Cadde-i Kübra”da yürümenin tadına varırlar
Bunun tadına varanlar, her türlü olumsuz şartın, “Külli İrade”den beslenen “Cüz’i İrade” karşısında teslim olacağını ve engellerin ortadan kalkacağını bilir, yakınmak yerine çalışmayı seçen bir aksiyon içinde tüm olumsuzlukları dize getirmeye çalışırlar
Allah da yardım eder, şartlar dize gelir
Şartlar dize geldiğinde, olmazlar oluverir
Örneğin Hz Âdem’le Hz Havva koskoca dünya yalnızlığında bir birlerine kavuşurlar, Hz Nuh tufanı yener, Hz Yunus sahili bulur, Hz Yusuf kuyudan çıkar, Hz İbrahim, Nemrut ateşine meydan okur, Hz Musa, Firavun’u Kızıldeniz’de boğar, Hz Âlişan Efendimiz ise Ebucehil’i yerle bir eder
Yani dostlar, “Umut fakirin ekmeği” değil, yaşama gücüdür
Yaşama gücünüzü kaybetmeyin ve şartlar karşısında asla teslim olmayın!
Gelelim masalımıza
Masal bu ya, bir odada dört mum hem ağır ağır yanıyor, hem de aralarında dertleşiyorlarmış
Birinci mum: “Ben barışı simgeliyorum” demiş, “yani ben barışın mumuyum Ama ne yazık ki, dünya savaş alanına döndü Güçlü devletler gözlerine kestirdikleri güçsüz devletleri yutuyor Masumları, mazlumları çıkarları uğruna katlediyorlar Anlayacağınız misyonumu tamamladım; artık kimse benim yanık kalıp ışık saçmamı istemiyor
Birinci mumun alevi önce hazin hazin titremiş, sonra aniden sönmüş
Bu kez ikinci mum alevini hafiften dalgalandırarak söze başlamış: “Arkadaşımız haksız sayılmaz” demiş, “hattâ aynı durum benim için de geçerlidir Biliyorsunuz ben inancı simgeliyorum, yani inancın mumuyum Hazin ki, günümüzde her şey parayla ölçülüyor Madde mânâyı zayıflattı Neredeyse herkes maddeci oldu Üç kuruş için adam kesiyorlar Bu duruma daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum; artık söneceğim
Konuşması biter bitmez esmeye başlayan hafif bir rüzgârın etkisiyle o da sönüvermiş Söz sırası üçüncü muma gelince üzgün bir sesle söze başlamış: “Biliyorsunuz ben sevgiyim! Yanık kalmak için çok çabaladım, ama olmuyor; gücüm tükendi İnsanlar çoktandır beni unuttular Bir kenara fırlattılar Aşkı, sevgiyi öldürdüler En yakınlarını bile sevmiyorlar Böyle bir dünyada yanıp duramam
Üçüncü mum da sönmüş
Tam bu sırada bir çocuk girmiş odaya Dört mumdan üçünün söndüğünü görünce, merakla yanlarına gitmiş: “Neden yanmıyorsunuz?” diye sormuş mahzun mahzun
Sönmüş mumlar cevap verememişler
Bu kez çocuk odada yanık kalan tek muma dönmüş:
“Bunların yanmadığı yerde sen nasıl yanıyorsun?”
“Çünkü ben umudum” diye cevap vermiş, sonuncu mum; “umudun mumu hiç sönmez
Çocuğun yüzüne sımsıcak bir gülümseme yayılmış
“Üzülme” diye devam etmiş sözlerine mum, “benim alevimle diğer mumları yakabiliriz Böylece hepsi yeniden işlevlerini sürdürürler
Böylece barış mumu, inanç mumu, sevgi mumu tekrar yanmış
Hani ne derler biliyorsunuz: “Karanlıktan şikâyet edeceğine bir mum da sen yak!”


Yavuz Bahadıroğlu

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.