Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Bâis: Bâis, ölüleri dirilten, her canlıyı ölümünün ardından yeniden dirilten anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir Allahım, Sevgili Allahım, Ya Bâis, Karanlığın ve aydınlığın buluştuğu şu demlerde el bağlamış sana gelmişim Ölen ruhumu, gün be gün solan tabiatı, yok olan canları ve yiten günleri düşünüyorum Son sözlerimi söyleyemediğim, kendilerine yüreğimi dolduran coşkun sevgilerimi, umutlarımı, düşlerimi anlatamadığım, aniden kaybettiğim, yitirdiğim insanlar geliyor aklıma Buluşmaların mahşere kaldığı, yok oluşların sürgününde senin Bâis ismin düşüyor aklıma Aklımda ölü uykusuna yatan her ne varsa diriliyor, aydınlanıyor, yeni baştan can kesiliyor Merhaba ey sabah! diyorum, sabahın ılık rüzgârına veriyorum alnımı Ruhum sabah sisi gibi düşüyor yollara, sana geliyor Ruhumun katresi denize yürüyor, kâinat uyanıyor Esrar makamında bütün canlılar uyanıyor ansızın Bin inşirah fikri yıkıyor kalbimi, dilimin düğümü çözülüyor Şükür Ya Bâis, Her şey aslına dönmektedir… Sevgili, En sevgili, Ya Bâis, Mahşer’in uğultusunu ta kalbimde hissettiğim, her dem ölümü yanı başımda zannettiğim dar-ı dünya bana zindan olmuştur zira Her gün ölmekte ve dirilmekteyim Sanki Öz diyara gidilecek bütün vasıtalar dolmuş yola dizilmiş, bir ben kalmışım geriden geriye Oysa her şey aslına dönmekte, gün akşam olmakta ve esaretimiz hürriyetimize yelken olmaktadır Can kafesi sıkkındır ve kuşlar gibi döne döne o efsunlu ülkeye yol almaktadır Ölüm, şairin dediği gibi bize ne uzak ne de yakındır zannıyla çanak çömleklerimizle avunmaktayız Her şey mütereddit mevzisinde bir su gibi akmaktadır Nazlı bir ramazan seherinde bütün düşüncelerim seninle, senin esma-i ilahinle yıkanmaktadır Durulmaktadır kararmış düşüncelerim, solmaktadır mazi, ruhum inanmaktadır Baki kalan sensin Ya Bâis, gerisi çaresiz ölen canlardır… Alan sen, dirilten sensin… Gören sen, bilen ancak sensin Allahım, Sevgili Allahım, Ya Bâis, Aklın ucu hiçe değince, şaşkınlığımız, perişanlığımız artmaktadır Mahşeri düşünen ruhumuz derin bir korkunun girdabına düşmekte, kâbus dolu düşünceler ayak basmaktadır ruhumuzun üzerine Bu bedene artık iki kez bakmaktadır aklım Ölene kadar beni taşıyacak sonra çürüyecek, mahşerde yeni baştan toparlanıp beni sarıp sarmalayacak bu bedene senin emanetin hissiyle bakmaktayım nice zamandır Ölmek ve dirilmek düşüncesi olmasaydı aklımın ve ruhumun merkezinde bunca çirkinliğin ve hiçliğin ortasında yaşamak mı isterdim? Senin aşkın ve sevgin olmasaydı ve dahi yaşamak bir vazife olmasaydı bir geceyi daha çeker miydim, katlanır mıydı nefsim bilmiyorum Bilen sensin Rabb’im, Gören sen, alan sen ve yine dirilten sensin Şüphesiz senin her şeye gücün yeter Allahım, Sevgili Allahım, Ya Bâis, Sen ki ölüleri diriltir, çürümüş bedenlere yeni baştan can giydirirsin, sen ki tükenmiş hayatlara yeni baştan neşv ü nema verirsin Sen ki manen ölmüş ruhları Peygamberlerin vasıtasıyla diriltirsin Senin gücün her şeye yeter Senden umut kesilmez Allah’ım Sen ki bitmiş, umut kalmamış denen her hangi bir şeyi yeni baştan capcanlı hayata geri döndürürsün Sen de imkânsızlık, tükenmişlik, bitiş yoktur Solan, tükenen mevsimleri yeni baştan giydirip donatan, canlandıran sensin Allah’ım Viran hanelerin, bozulan bağların, dağılan fasılların yeni baştan tanzimi senin ol emrinle mümkündür Her şey senin emrine amadedir, her şey senin ilminin sınırları dâhilindedir Senin hudutlarının ucu bucağı yoktur Sonsuzluk sana aittir Hikmetamiz düşüncelerimize kendi özünden tohumlar atıp yeşerten sensin Sensin ruhumuzun derinlerinde seni aramamıza, seni özlememize vesile olan Ruhumuzun bütün boğumlarını çözen, ona kendinden güzellikler üfleyen yine sensin Şükürler olsun sana Rabbim Sevgili, En sevgili, Ya Bâis, Dar-ı dünyada öyle bir zamandayız ki zamanın diline prangalar vurulmuş, iyi susmuş, güzel küsmüş, doğru eğrilmiş Allah’ım Aklın süzgecinden akla kara birlikte geçer olmuş Kalu beladan beri verdiğimiz sözlerin altında kalan yığılmış cansız bedenler gibiyiz Unutmuşuz, büyüsüne kapılmışız dünyanın İbadet ve taat ile neşveli olmayan bedenlerimiz bir ölününkinden farksız şimdi Yaşayan ölüleriz her birimiz Bizi nefsimizin prangalarından kurtar Allah’ım Bizi dirilt, bizi sağalt Senin Bengisu pınarlarından doya doya içsin ruhlarımız Zifir karanlıklarımızı senin ilahi nurun alsın Şükürler olsun sana Rabbim Şükürler olsun Meryem Aybike Sinan |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Mecîd: Şanı büyük, şerefli, yüksek, hâkimiyeti ve ikramı sonsuz ve her şeye galib olan anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir “(Allah) yüce arşın sahibidir; Mecîd’dir” (Bürûc suresi, 15) Bismihi, Yüce Allah’ım, Ya Mecîd, Sen ki azamet ve şan sahibisin Sen ki bütün kâinatı yaratan, sen ki yerleri ve gökleri donatan, tanzim edensin Sen ki sonsuzluk sahibisin, ezeli, ebedi ve azizsin Seni anlatmaya bu sınırlı kalemim ve dahi dilim kâfi değildir Benim sınırlı aklım, senin sınırsız azametin, hâkimiyetin ve hikmetin karşısında kör ve topaldır Rabbim Vakit sehere yaklaşmakta ve kâinat derin bir uykuda şimdi Simsiyah peçesini giyinmiş gökyüzündeki yıldızlar yeryüzünü gözleyen derin ve ışıltılı gözler gibi dikizlenmiş üzerimize İnsanlar derin bir uykuda Bir benim uyanık Devasa çınarların yaprakları hışırtıyla esnerken, kapının dibinde omuz omuza vermiş güller seni tespih ederken, ben ne kadar acizim, ben ne kadar çaresizim böyle? Anlıyorum ki seni bilmem gerektir, Anlıyorum ki seni her dem anmam gerektir, Ve anlıyorum ki sadece sana tapınmam gerektir… Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsus… Seni anbean hatırlamasa yüreğim, Hiç güvende değilim… Sevgili Allah’ım, Ey Sevgili, En sevgili, Ya Mecîd, Zaman yüreğime basarak geçiyor Allah’ım, geçerken ben nefsimin ellerinde yorgun, yılgın, zarar ve ziyan içindeyim Ruhumun ta derinlerinde verip de tutmadığım sözler aklıma düşüyor birden, utanıyorum Sen ki geniş keremin, sonsuzluğun, sınırsız ihsanın, yüksek izzetin, hadsiz azametin ve eşsiz Celal sahibi oluşunla beni çokça bağışladın, çokça sevdin, çokça merhamet ettin Ben nefsime kul- köle oldum, nankörlük ettim, unuttum, sözümü tutmadım, dünyanın malına ve dahi zevklerine kapıldım Ama gördüm ki öylesine büyük bir yalandayım ki, Öylesine büyük ziyandayım ki, meğer bütün acılarım kendi kendime ettiklerim yüzündendir Senden uzak düşmemdendir… Unuttuğumdandır Artık anlıyorum ki seni bilmem gerektir, Anlıyorum ki seni her dem anmam gerektir, Ve anlıyorum ki sonsuzluk sana mahsustur… Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsus… Seni anbean hatırlamasa yüreğim, Hiç güvende değilim… “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O, övülmeye lâyık olandır, Mecîd’dir” (Hud suresi, 73) Rabbim, Ey Sevgili, En Sevgili, Ya Mecîd, Bütün güç ve kuvvet hiç şüphesiz sendedir Rabbim Ben güçsüz, ben çaresiz, ben kimsesizim bu yalan dünyada En sevdiklerim sırtını döndü bana, yüz çevirdi Yeryüzü zindanım imiş meğer çok geç anladım… Çok geç farkettim, insana dayanmamak gerektiğini Sınırsız sevginin, merhametin, hikmetin, bereketin sadece senin ikliminde mevcut olduğunu unutturmuş dünya bana, unutmuşum Kötü rüyalar görmüşüm, acılara gark olmuş yüreğim, yenilmişim, savrulmuşum kederden kedere, kendimi taşlara vurmuşum Nefsimin sırça sarayları yalancı hayallerle avutmuş beni, yalancı teselliler sunmuş dimağıma Sonra ansızın bir deprem yaşamış yüreğim, tarumar olmuş zavallı gönlüm… Düşmüşüm sırça saraylarından dünyanın, kendimi senin yollarına vurmuşum, sana gelmişim, sana sığınmışım… Şimdi anlıyorum ki sana tapınmak vaktidir sonsuza kadar… Artık anlıyorum ki seni bilmem gerektir, Anlıyorum ki seni her dem anmam gerektir, Ve anlıyorum ki sonsuzluk sadece sana mahsustur… Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsus… Seni anbean hatırlamasa yüreğim, Hiç güvende değilim… llah’ım, Ya Mecîd, Sultanım, Dünya seyahatim öylesine elemli ki kendimi senin iklimine vurduğum zaman, sana yöneldiğim zaman, ruhumu namazla miracına yolladığım zaman kendimi güvende hissediyorum Bütün yüreğim korkusuzca, kınanacağını düşünmeden, hiçbir kaygı duymadan, bütün gizleriyle kendini sana anlatıyor bu yolculukta Oysa dar-ı dünyada kime yüreğimizi açtık kınandık, ziyana düştük, kedere duçar oldu yaralı yüreğimiz En dost bildiklerimiz bile yaralarımız elledi, zora soktu aklımızı Güvendiğimiz nice dağ çöktü üzerimize, yeni baştan yaralandık Anladık ki burada güvende değiliz, sırtımızı vermemeliydik dağa taşa… Başımızı secdeye koyduk, Yüreğimizi dualarımıza yükledik saldık senin dergâhına Anladık ki sonsuzluk sadece sana mahsustur… Bildik ki halimiz ahvalimiz en iyi sen bilirsin, sen görürsün… Ve yine anladık ki sınırsız merhamet, şefkat, hikmet sana mahsustur… Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsus… Seni anbean hatırlamasa yüreğimiz, Hiç güvende değiliz… Rabbim, Allah’ım, Ya Mecîd, Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsustur Sen fazl ve lütuf sahibisin Senin hükmün herşeye galiptir Allah’ım Sen ezelimizi ve ebedimizi her haliyle bilensin Bizi en iyi bilen ve tanıyan sensin Senden başka hiç kimse ne bizi tanır, ne derdimizi bilir Senin lütfun ve kereminle ayaktayız, yaşıyoruz Her gün bizi milyonlarca tehlikeden ırak tutan, koruyan, merhamet eden, rahmetini ve bereketini selsebil üzerimize yağdıran sensin Sana hamd ederiz Sen ki Mecid’sin, bizi şerefinle şereflendir, Sen ki Övülmeye layıksın, bizi kereminle itibarımızı ziyade kıl Sen ki İzzet ve ikram sahibisin, bize ilim, irfan, salah, sağlık ver, bizi sevdiklerimize bağışla, onları bize… Bütün sevdiklerimizi koru, gözet, onlardan merhametini, şefkatini, rikkatini esirgeme Allah’ım Bizi ve sevdiklerimizi güvende kıl… Şüphesiz, sen Mecîd’sin, Sen Vedûd’sun, Sen Rahman ve Rahim’sin… Senin her şeye gücün yeter… Âmin… |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Vedûd: Çok seven ve çok sevilen anlamlarına gelen Yüce Allah’n İsm-i şerifidir “Mahbub-u Ezelinin bir zerre muhabbeti kâinata bedel olur, kâinat Onun muhabbetinin tecellisinin bir cüz’üne bedel olamaz” (Bediüzzaman) Bismihi, Yüce Allah’ım, Rabbim, Ya Vedûd, Sevgiye ihtiyacımızın hat safhaya vardığıً bu demlerde biliyoruz ki senden başka sevenimiz yok, senden başka bİzi düşünen, bize karşılıksız değer veren, bizi koruyup gözeten yok Her kimi sevdik, kime inandık, kime yaslandık bizi yüzüstü koydu, bizi melale düşürdü sevdiklerimiz Dünyaya yaslandık, tutundukça çokça düştük, kula yaslandık yapayalnız kaldık karanlık gecelerde Hüznümüzü görmedi, bilmedi, duymadı, umursamadı sevgiye boğduklarımız Kör bir kuyuydu sanki o sevgiyi sebil ettiğimiz yürekler Sevgimizi yutup tüketenler, bir yudum sevgiyi esirger oldular bizden Kendimizden utandık, sevgiye inancımz kaybettik, kendimizi kaybettik sevgi zannettiğimiz zindanlarda Oysa gerçek sevgi Sen’sin… Karşılıksız seven Sen… Aşkının bendesiyiz Ya Vedûd, Bizi sevgisiz, hâmisiz, sensiz koyma… Sevgili, En Sevgili, Ey Sevgili, Ya Vedûd, Zor günlerimizde sen anlarsın halimizden, bir sen bırakmazsın, sen merhamet edersin, sen şefkat göِsterirsin Kaç dostumuz var ki diyorum uzak düşsek de aradan uzun yılllar geçse de bizi aynı kıvamda seven ve hatırlayan? Yüreğimizde kopan fırtınaları hangi biri bilebilir, kim çare olur derdimize, kim merhem bulur yaralarımıza, kim onarır? Bizden hiç uzaklaşmayan, kendi içine, işine, arzusuna, ihtiyacına dönüp, bizi unutmayan var mıdır? Diye soruyorum yaralı yüreğime Yarattıklarını böyle karşılıksız, böyle sınırsız seven sen varsın Allah’ım Bunca zaman sevgimizi, muhabbetimizi ortaya koyduğumuz dost bildiğimiz, eş bildiğimiz, sevgili bildiğimiz her kim varsa bizi koyup gittiler Ne kadar verdiysek, daha azını aldık, ya da karşılığını hiç göremedik sevgilerimizin… Sen ki Allah’ım, yarattıklarını çok seven ve onlar tarafından çok sevilensin… Sen ki kullarını karşılıksız, katıksız sevensin… Gerçek sevgi Sen’sin, gerisi yalan… Aşkının bendesiyiz Ya Vedûd, Aşkının bendesiyiz… Allah’ım, Yüce Yaratanımız, Ya Vedûd, Biz ki sevgi ülkesinin yetimleriyiz Sevgi bizi terk etti Ya da biz terk ettik kendisini Oysa gerçek sevginin yegâne adresi Sen’sin Senden gelen sevgi rahmet idi her dem üzerimize yağan, bizi onaran Bizden sevdiklerimize giden merhamet, küçüklerden bize gelen hürmet, büyüklerimizden bize gelen şefkat ve sevdiğimize giden aşk, bizi bıraktı Allahım bizi terketti Yitirdik bütün yürek cephanemizi, harcadık Şimdi ıssız dağlar başında bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyor ruhumuz Sevginin boşalttığı ruhumuz sefil şimdi, mahzun, elemli “Beni tazim ederek ve benim için birbirini sevenlere, sevgi gösterenlere nurdan minberler vardır” diye ilahi muştunu bizlere bergüzar bırakan sevgili peygamberimiz, sevginin deruni ağırlığını ifade ederken senin Vedûd ismini bunun tezahürü olarak bildirdi Birbirinizi sevmedikçe, asla gerçek anlamda iman etmiş sayılmazsınız diyerek sevginin gül kokusunu duyurdu bize Senden gelen Rahmet’e ne çok muhtacız şimdilerde Ne çok yalnızız İnsanların gönlüne göklerinden bir ses düşür Allah’ım, adı sevgi olan, Bizi sevilenlerden eyle Allah’ım Aşkının bendesiyiz Ya Vedûd, aşkının bendesiyiz Allah’ım, Ey sevgili, Ya Vedûd, Akşamın gölge gölge ruhumuzu devşirdiği, karanlığın bütün korkuları üzerimize saldığı demlerde, bizi koruyup, gözeten, Sen’sin Sevgisinden emin olduğumuz, sevgisinde çelişkileri olmayan, bizi yarı yolda koymayan, bizi unutmayan, bizi terk etmeyen, bize zulmetmeyen Sen varsın Acılar çekerek, yüreklerimizi yakarak bunu bildik en sonunda Bildik ki aşk ve sevgi bir sabır ve merhamet işiymiş Vefa işiymiş, İnsan olmanın erdemini bilmenin verdiği şevk işiymiş Geç öğrendik Yandık ve piştik sana gelirken Ve anladık ki en büyük ve en güçlü sevgi senin sevginmiş Dünyalık bütün geçici sevgilerin temeli yokmuş, ruhu yokmuş, vefası yokmuş, adı yokmuş, sanı yokmuş İçinde senin adın varsa, senin onayın varsa sevmeyi, yoksa gitmeyi öğrendik en sonunda Senin yasaklarına baş eğmeyi, beş vakitte önünde diz çökmeyi, dualar dolusu el açmayı öğrendik bir de… Şimdi senden gelen teskin edici, huzur verici merhamet ve şefkat yağmurlarına muhtacız Çok yalnızız Bizarız, terk edilmiş, yüz üstü bırakılmış, acılara duçar olmuşuz Yüreğimize inşirah ver, Allah’ım Bizi sağalt, bizi arıt, durut Aşkına düşür bizi Ya Vedûd, aşkına düşür bizi "Allah, dengeli olanları sever"(Maide/ 42) Ya Vedûd, Ya Vedûd, Ya Vedûd, Muhabbetle kurduğun kâinatın içinde bir küçük zerreyiz her birimiz Sonsuz bir dünyayı hayal etse de ruhumuz, bütün kâinatı kucaklasa da arzularımız senin Vedûd isminin penceresinden bakmadıkça, senden yana durmadıkça asla mutmain olmaz diyor içimiz “kaderimde hep güzeli aradım” dese de duygularımız, arasa da kalbimiz ne çare ki o güzel bir türlü bulunmaz dar-ı dünyada Çünkü o güzel yanlış yerde aranmaktadır Muhabbetini O’na döndürdüğün vakit, sevgini O’na sunduğun vakit, sâfi muhabbetini lâyık olduğu mercie tevcih etmiş olursun çünkü kâinattaki bütün değişik arzu ve sevgilerin Mahbub-u Ezelinin esma ve sıfatına karşı verilmiş bir muhabbet olduğunu hatırdan çıkartmamak gerektir diyor içimiz Artık bildik ki dünyevi arzu ve sevgilerin sefası, lezzeti, rahatı pek az, cefası ölümüne ağır ve inciticidir Şimdi senden gelen teskin edici, huzur verici merhamet ve şefkat yağmurlarına muhtacız Ya Vedûd Sen ki Vedûd’sun mahlûkatını seversin Sen ki kendine muhabbet edenleri seversin Sen ki kendine teveccüh edene muhabbet edersin Amin… |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::El Hakîm: “Bütün emir ve işleri yerli yerinde olan” anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i şerifidir Bismihi, Yüce Allah’ım, Ya Hakîm, Sen ki hükm edensin, düzenleyensin, düzeltensin, yaptığın bütün işleri adaletle tanzim edensin Rabbim Senin yaptığın işlerde yanlış yoktur, kusur yoktur, ilim ve teenniye uygundur bütün işlerin Hüküm ve hikmet sahibisin Bütün güzelliklerin ve iyiliklerin gerçek sahibi sensin Bizi her türlü kötülükten alıkoyan hikmetinle, adaletinle, rahmetinle bereketlendir, ruhumuza inşirah ver Ver ki kurtulsun yüreğimiz nefsimizin tuzağından… Emniyette değiliz hiç birimiz, nefsimizin arzularından bizarız, kesretin ağır yükü binmiş zayıf omuzlarımıza Çaresiz, kimsesiz, yalnız bizi tutacak el arıyoruz biteviye O el yok Rabbim, o el yok dar-ı dünyada Dost yok, düşman çok… Anladık ki sen varsın gerçek yarımız, En Sevgili, ey sevgili sadece sen varsın Bizi tutacak bir el arıyoruz Rabbim… Hükmünle tut bizi Allahım, merhametinin göğsünde uyut… Ya Hakîm, Rabbim, Allah’ım, Haklı ile haksızın, güzel ile çirkinin, iyi ile kötünün, haram ile helalin birbirine karıştığı bir dünyada senin adaletine muhtacız Çünkü sen yerlerin ve göklerin gerçek hâkimisin Senin adaletin, senin kararın bellidir Senin terazinde yanlış olmaz, senin hükmün bütün zamanları bağlamıştır Bizim nefsimizin dizginleri boşalmış, içimizi her dem kemirmektedir Kendimizi, aklımızı yitirmişiz Yitirmişiz yollarımızı… İşlerini gereği gibi sağlam ve adaletli yapmayan insanların elinde aklımız kör ve topal kalmıştır Rabbim Zaman riya ve kötülük zamanıdır Sokakları merhametsiz ve şefkatten nasibini almamış adamların doldurduğu arsız bir devrin çarkları arasında kalakalmışız çaresiz Çığlığımız dağları sarmıştır… Zalime geçit, mazluma zulüm verme Allah’ım Senin adaletin gecikmez… Bizi tutacak bir el arıyoruz Rabbim… Hükmünle tut bizi Allahım, merhametinin göğsünde uyut… Ya Hakîm, Allahım, Sevgili, Ehl-i hikmet sahipleri gitti gideli, yüreğimiz kendi mezarlığında dikenler içinde gün sayıyor Rabim Adaletin yüreğine değmiyor merhametin sıcak eli Senin hükmün yoksa senin izin yoksa yürüdüğümüz yollara yağmıyor şefkat yüklü bulutlar, ısıtmıyor güneşin bakışları, gelmiyor hakiki bahar Elif bakışları yorulmuş adaletin, terazinin kantarı çekmiyor bunca fitneyi, riyayı ve gıybeti… Dünya gam eli olmuş yüreğimize Artık sükût zamanıdır diyor yüreğim Susuyorum, elimi çekiyorum bütün sevdiğim her ne varsa Bütün dağlardan çekiliyor yüreğim Sana geliyorum bir akşamüstü Bütün bir dünyayı bırakarak sana geliyorum Ben inanacak bir dergâh arıyorum Rabbim, seni arıyorum… Zira kime inandıysam, neyi sardıysa yüreğim kandırıldım, yalanlar kanattı yüreğimi… Verdiğim sözü tuttum, ruhumu uyuttum dünyanın işlerine Sana geldim, dergâhına geldim Allah’ım… Hükmünle beni sar, merhametinin göğsünde uyut… Ya Hakîm, Rabbim, Sevgili Allahım, Sultanım, Ruhumda ve bedenimde senin esmâ-i ilahinin şifreleri var Bir zamanın ötesinde duruyor kalbimiz, senin esrarın hükmünü sürüyor dil ülkesinde… Ancak bedenimizin nefsanî arzuları her dem bizi sürüklemekte kesretin denizlerine… Köpüklü suların altında ne acılar çekmekteyiz, ne gözyaşları dökmekteyiz inceden ince… Hikmetinden bir katre düşür yüreklerimize Rabbim… Düşür ki senin rahmetin, bereketin ve şefkatin bizi diriltsin, düştüğümüz kör kuyulardan çıkarsın ruhumuzu Ateşlere düşen yüreğimiz durulsun, sağalsın ruhumuz… Yalandan, riyadan, kötü arzu ve emellerden ırak dursun bedenimiz… Hikmetli sözlerden bir demet düşür kalbimizin en mutena yerine Zalime geçit, mazluma zulüm verme Allah’ım Senin adaletin gecikmez… Bizi tutacak bir el arıyoruz Rabbim… Hükmünle tut bizi Allahım, merhametinin göğsünde uyut… Sevgili Allah’ım, Rabbim, Sultanım, Senin ilmin, senin adaletin, senin yargın, senin hükmün sonsuzdur Bu dünyada her ne varsa senin terazinin gözünden gelip geçecektir Bu dünyada ne yanlış yapıldıysa, senin adaletinin eliyle düzelecektir, sen en doğru yargıyı verecek, sen hükmedeceksin Rabbim Bütün umudumuzu sana bağladık Zira dünyanın yalan dolan işlerinden, haklı ile haksızın, haramın helalle karıştığı bu karmaşık işlerinden sana sığındık Mahşere bel bağladı yüreğimiz, sana havale ettik ilencimizi, sana sığındık, sana geldik… Biz adalet, merhamet, şefkat denince seni bildik, bütün güzellikleri senden öğrendik… Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin Senin her şeye gücün yeter Sen Hâkim’sin, bize hükm et Rabbim, Sen Âlim’sin bize öğret… Zalime geçit, mazluma zulüm verme Allah’ım Senin adaletin gecikmez… Bizi tutacak bir el arıyoruz Rabbim… Hükmünle tut bizi Allahım, merhametinin göğsünde uyut… (Âmin) |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Vâsi: İlmi ve merhameti her şeyi kuşatan anlamlarına gelen yüce Allahın İsm-i Şefidir Bismihi, Allah’ım, Ya Vâsi, Senin merhametin geniş, senin lütfun bol, kudret ve ihtişamın sonsuz, ihsan ve ikramın sınırsızdır Bütün kâinat senin tecelligâhındır Her şeyin hükümranı sensin, her şeyin ilk ve son sahibisin Senden hiçbir şey gizli ve saklı kalmaz Senin Ummanlarından her şey sana akar, sana yönelir yeni baştan Yer ve gök senin emrindedir, senin hikmetinin cezbesindedir Arzdan semaya bütün “kürsî” senin kuşatman altındadır Senin bilginin sınırı ve olmazı yoktur Yeryüzünde hiçbir şey senin bilginin dışında bin an bile kıpırdayamaz Sonsuzluk, sınırsızlık hep sana mahsustur Rabb’im Bizi merhametin sımsıcak göğsünde uyut ve durut Allah’ım Hiç şüphesiz ki senin her şeye gücün yeter Sen Vâsi, Sen Rabbimizsin… Ey Sevgili, En sevgili, Ya Vâsi, Türlü sıkıntılara duçar olmuşuz, yaralarımız dağ dağ kanamaktadır Senden başka hiçbir merhamet sahibi yoktur yaramız sarmaya, ruhumuz onarmaya, derdimiz anlatmaya… Yalnızlık duvarını çoktan aştık, her birimiz bir çöl yolcusu leylasını kaybeden, bir bezirgân ruhunu satmaya yollara düşmüş Sıkıntıdayız sırtımızda dağlar var taşıyamadığımız, önümüzde girift yollar var aşamadığımız… Senin yardımına ve merhametine muhtacız, el açmışız Allah’ım Dar-ı dünya bir dikenli yatak her dem batan kanatan… Hiç kimseden görmeyiz vefa denen nazlı periyi Azalmayan, aksine demadem artan bir melalin yorgunuyuz Rabb’im Ne güler yüz, ne huzurdan bir el dokunuyor yüreğimizin teline Muhtacız şefkatine Allah’ım, Merhametine… Hikmetine… Allah’ım, Ya Vâsi, Rabb’im, Devir riya devri… Tek geçer akça maddenin soğuk yüzü… Güler yüz, güzel ahlak para etmez oldu riya medeniyetinde Kalben kırığız Allahım, içimiz paramparça, dağılmış bir yarımız Sevgi, şefkat ve merhamet idi insanlığımız, onu da unuttuk nihayet İzzet-i nefsini rencide etmişiz dört yanımızın Dilimizden zehir akıyor Küpümüz dolu dolu zehir sızıyor Rabb’im Öpeceğimiz bir el, huzur bulacağımız dil kalmadı yanımızda yöremizde Akîl adamlar göçüp gitmiş dar-ı dünyadan Kalakalmışız bir başımıza Merhametini, şefkatini, bir fecir vaktinde bir şafak gibi yüreklerin en zifir taraflarına düşür Allahım, düşür ki aydınlansın, ısınsın üşüyen yüreklerimiz Zira pek tenhadır bu gönül, üşümektedir… Bir füsun düşlemektedir adı merhamet olan… Muhtacız şefkatine Allah’ım, Merhametine… Hikmetine… Ya Vâsi, Amel defterimiz hüsrandadır gün be gün Ruhumuz ağırlaşmakta, gözlerimiz ağır bir hülyaya dalmaktadır Feyzinden nasiplendiğimiz deniz yürekli ulular gitmiştir gelmeyesi Hoşgörü ve iyilik tarafımız budanmış, her birimiz dikenli yürekler olmuşuz her dem kanatası, yıkası, iz bırakası… Bir gönül fethetmek davasındaydık unuttuk Şimdi gönül çorak bir arazidir gül ekilmeyesi Bizi merhametin ve şefkatin sığınağı yap Allah’ım Bizi sevgi ve şefkatinle zenginleştir, bizi merhametinle onar, sağalt, çoğalt Ya Vâsi… Muhtacız şefkatine Allah’ım, Merhametine… Hikmetine… Allah’ım, Sevgili Rabb’im, Ya Vâsi, Mevsim bahara bağdaş kurmuştur Ruhumuz kışı yaşamaktadır fırtınalar ortasında Med cezirlerin arasında sürüklenen çakıl taşlarıyız kumlara saplanan Her birimiz hiç ölmeyecek gibi tamahkâr ve kesretin kölesiyiz utanmayası, hatırlamayası… Zaman geçiyor ve bir ürperti sarıyor ruhumuzu, ağlatası Ruhumun en derinlerinde senin adresin var gidilesi Ruhumdaki şifrelerin var bana yolumu gösteresi En karanlık anların ışığı oluyor senin başucumda omuzuma düşen sevgin, merhametin, şefkatin Farkındayım Allah’ım, her dem menzilindeyim, gözetleyip koruyorsun beni, bizleri… Şükürler olsun Allah’ım şükürler olsun Bizi sevgi ve şefkatinle zenginleştir, bizi merhametinle onar, sağalt, çoğalt Ya Vâsi… Muhtacız şefkatine Allah’ım, Merhametine… Hikmetine… |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Mücîb: İşiten ve dileklere karşılık veren anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir “Garîbem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, el-aman guyem Afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhi…” (Bediüzzaman) Bismihi, Ey Sevgili, En sevgili, Ya Mücîb, Vefasız bir gecenin hüzünlü ve şevksiz bir sabahına savrulduğum şu vakitte ellerimi açtım sana geldim Kapına geldim, yüreğimde dağ dağ kederim, gözlerimde pınar pınar yaşlarım, dualar sağanağı avuçlarım dergâhına geldim Senden başka gideceğim bir mekânım yok, sığınağım yok, limanım yok, sevdiğim yok Yüreğimdeki bütün kuşlarımı saldım dönüşü olmayan seferlere… Yüreğimin rıhtımlarından kalkan bütün gemilerim senin Ummanlarına yol alır, sessizce, ağır ağır Tek başıma yol aldığım denizlerin ortasında bitap düştüm Yorgunum, çaresizim… Beni yanına al Allah’ım, beni sahiline çek Dar-ı dünya cehennemim oldu, sevinçlerim kederin gölgesinde ağlıyor Her geçen günüm bir ziyan, bir melalin ellerinde bizar düşmüşüm, her dem ağlıyorum Bir seferdeyim, menzilim senin dergâhına ayarlı… Bu gönül seni diler, sana gelmek ister… Sen ki Mücîb’sin, açılan eli boş çevirmezsin… Bizim dualarımızı kabul buyur Allah’ım, bizi koru gözet… Bizi menzilinden ayırma… Sevgili, En Sevgili, Ya Mücîb, Bendeniz bir mazlumum, bir yetimim her dem ağlayan Ruhumu akşam gibi saran bir kederin sağanağında her dem savruluyorum Duru bir ırmaktı muradım oysa her dem sana akan, seni söyleyen, sana çağlayan Nefsimin sırçası değdi yüreğimin en mutena yerlerine Bir elif gibi tek ve bir olmaktı maksadım Kadim bir el değdi bağrıma, aldı beni terkisine Bir sır değdi yüreğime Kıpkızıl bir gölge düştü yüreğimin tam ortasına Size duyuracaklarım gül gül olur süzülür yüreğimden Omuz omuza vermiş sözlerimi size arz etmek dilerim Sultanım Gönülde bunca yalnız çekmekteyim, yalnızlığıma bir inşirah düşür melteminden alsın hüznümü kederimi, sağalayım Bir zehir çöreklenmiş ruhumun ağlarına… Beni sağalt, arıt, beni durut Allah’ım… Sen Mücîb’sin, açılan eli boş çevirmezsin… Bizim dualarımızı da kabul buyur, bizi koru gözet Bizi menzilinden ayırma… Sevgili Allah’ım, Rabb’im, Ya Mücîb, Ya Mücîb, Ya Mücîb, Gözbebeklerime kadar sinmiş bir derin yeisin altında yüreğim harab Aynaya baktığımda bir başkasını görmekte bu yürek, şaşırası Bir nisan yağmuru gibi kendi içime yağıyorum, sağanak sağanak… Yitirmişim kendimi, zaman çalmış en naif yanlarımı Kalemimin içi bulut yığını, bıraksam ağlayacak sonsuza Beni işitip, duyan ve kederimi benden daha iyi bilensin Nefesimizi işiten, bize bizden daha yakın olansın Allah’ım Emir ve yasaklarına kulunuz olarak elimizden geleni yapsak da mahcubuz Allah’ım Eksiklerimizi, kusurlarımızı, ayıplarımızı sen biliyor, sen görüyorsun Nefsimizin peykini bırakalı melalimiz, sevincimizden ziyade Şevki yok günün gecenin… Uçsuz bucaksız bir okyanusun içinde kaybolmuşuz… Kalbimizin güverteleri havf ve reca arasında gidip gelen bir med cezir… Yeni baştan kendimizi bulmak ve alıp sana getirmek gücünü ver Allah’ım… Sen Mücîb’sin, açılan eli boş çevirmezsin… Bizim dualarımızı da kabul buyur, bizi koru, gözet Bizi menzilinden ayırma… Ya Mücîb, Ya Mücîb, Ya Mücîb, Kalbimin gözesinden bunca söz aktı, bunca dua aktı senin dergâhına… Şimdi bu sözleri bütün dualar hakkına, nun ve sad hakkına senden diliyorum ve ümit ediyorum ki kabul buyurasın Allah’ım Sabırla, ümitle söze durdum, selama durdum gecenin bir vaktinde Bütün acılarımı alıp bastım yaralı bağrıma Çöllerdeyim, çöl yangın yeri Allah’ım Ben bir leyla Mecnununu yitirmiş Ben bir çöl çiçeği kurumaya yüz tutmuş Seraser yürüyorum seraba kapılıp Bir mecaza takılmışım belki de… Akşamı kuşanan bir rüzgâr gibi esiyorum kendi coğrafyama… Gâh kıbleyim, kâh keşişleme… Bir kasırgayım, bir imbat kadar durgunum kendime Sermestim, bizarım, garibim kapına gelmişim Af buyur, günahlarımı ve dahi hatalarımı affet Kulunum, bendenim, kapına yürüyen yaralı bir günahkârım… Sen Mücîb’sin, açılan eli boş çevirmezsin… Bizim dualarımızı da kabul buyur, bizi koru gözet Bizi menzilinden ayırma… Sevgili Allah’ım, Rabb’im, Ya Mücîb, Ya Mücîb, Ya Mücîb, Kederden ve acılarımın girdaplarında savrulurken yüreğim kendime ettiğim beddualarımı geri çevir Allah’ım Melalin üşüten sularında boğulurken, nefsimin dizginlerinden düşerken çaresizlikten, elemden, hüsrandan kendime ettiğim zulümler için affet beni Rabb’im Şimdi en yakıcı sırların bağrımda ezberimin düğmelerini kopçalıyor Tedbirsiz yola çıktığım için, bilmeden yaptığım hatalarım için senden af diliyorum Gafletten çek çıkar beni, onar örselenmiş yüreğimi Tamir et gönlümün parçalarını Bir volkan parçalanmış göğsümde dağılmışım, topla beni Allah’ım, sağalt, dindir yaralarımı… Ey yürek yangınımın tabibi, Ey Sevgili, En Sevgili, Ya Mücîb, Kulunum, bendenim, kapına yürüyen yaralı bir günahkârım… Sen Mücîb’sin, açılan eli boş çevirmezsin… Bizim dualarımızı da kabul buyur, bizi koru gözet Bizi menzilinden ayırma… Bizi koru, gözet, merhamet et, Hiç şüphesiz… Senin her şeye gücün yeter… |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Rakîb: Gözetleyip kontrol eden, muttali olan ve yarattıklarından bir an bile gafil olmayan manasına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir Bismihi, Sevgili Allah’ım, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Gök kubben altında, havf ve reca arasında yaşayıp gidiyoruz Ümitvarız çünkü her dem bizi gözetleyip kontrol ettiğini bilmenin huzuru içindeyiz Korkuyoruz çünkü göz göre göre huzurunda yalan yanlış işler yapıyoruz Gaflet uykularına dalıp gittiğimiz anları bilensin, görensin, işitensin Sen ki, olgun ve kâmil müminin boş işlerle uğraşmasını, dalalete kapılmamasını isteyensin Yarattıklarını bir dem bile başıboş bırakmayan Sen’sin Ne söylesek, ne anlatsak, ne işlesek, ne yapsak müşahede edip, kayıt altına alansın Rabbim Bizi gözetlediğini bile bile karşında işlediğimiz cürümler için aff diliyoruz Kör nefsimizin elinde med-cezir misali savruluyoruz derbeder olup Yarattığın hiçbir canlıyı başıboş bırakmayan, her anını takip edip gözetensin Sen unutmayansın, bütün eksiklerden münezzehsin Senin ilminin sınırı yoktur Senin ilmin bütün kâinatı kaplamıştır Her şey senin eserindir, her şey senin emrindedir Biz kullarının her anını meleklerinle kayıt altına alansın Hesap günü için adalet terazisi için bütün hazırlıkları eksiksiz yapansın Nefsimizin girdaplarında çok günah işledik, günahlarımız çok, amel defterimiz karalar bağlamış… Bizi nefsimizin terkisinde unutma Allahım Bize güç ver, dirayet ver, sabır sebat ver Senin herşeye gücün yeter Ya Rakîb… “Allah her şeyi gözetler” (Ahzab,52) Sultanım, Ey Yüce Allah’ım, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Ya Rakîb, “İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek bulunmasın” (Kâf 50/18)… Bu sözlerini bildiğimizden beri perme perişanız… Bilmeden ne sözler aktı zamanın yanağından, ne gıybetlerimiz oldu gidenin peşisıra… Başıboş bırakılmadığımızın, her hareketimizin bir bedeli olduğunu anlıyorum şimdi Bütün gizlerimi, saklı yanlarımı, eksiklerimi, korkularımı, hislerimi, arzularımı, düşüncelerimi, hücrelerime kadar sinmiş planlarımı bilensin, haberdarsın Senden hiçbir şeyi kaçırmamız, saklamamız nâmümkün Her adımın adil bir karşılığı vardır ve zamanı geldiğinde bizlere bunu tevdi edensin, yaşatansın, gösterensin Bilmeden yaptıklarımız için, hatalarımız için senden aff diliyoruz Bilseydik yapar mıydık, bilseydik riya akan sulara girer miydik hiç? Bizi nefsimizin terkisinde unutma Allahım Bize güç ver, dirayet ver, sabır sebat ver Senin herşeye gücün yeter Ya Rakîb… “Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir”(Nisâ,1) Sultanım, Ey Yüce Allah’ım, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Kâinattaki bütün sistemleri idare edip gözetensin Bütün denizleri, Ummanları, Ummanların içindeki bütün canlıları, bütün bitkileri en ince ayrıntısına kadar takip eden ve nizama sokan sensin Her şey senin kudretinin dâhilindedir Bir dağ başındaki nergisin kokusundan, çöl ortasındaki kaktüsün yaprağındaki mucize kadar her şey senin bilgindedir Rabbim Uzayın derinliklerinde olup bitenlerden, birbirine hiç değmeden yan yana akıp geçen milyonlarca yıldız senin hikmetindendir Farkına vardıkça, bildikçe ürperiyorum… Gördüğümüz ya da göremediğimiz makro ve mikro âlemlerin ey büyük mühendisi, Ey büyük Allah’ım, sen her şeye şahitsin, içimden geçenleri bilensin, okuyansın ve kayıt altına alansın Yüreğimin çatlaklarına doluşan bütün hüzünlerimi, endişelerimi, benden ırak eyle, beni koru, gözetle, hatalarımdan çıkar beni… Şüphesiz senin her şeye gücün yeter… Bizi nefsimizin terkisinde unutma Allahım Bize güç ver, dirayet ver, sabır sebat ver Senin herşeye gücün yeter Ya Rakîb… Sultanım, Ey Yüce Allah’ım, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Gece gündüz aramızda bulunan meleklerinin her türlü fısıltımızı dahi not ettiğini bilip de hala fısıltısına devam eden insanların akıbetini en uygun zamanda en adil olan adalet terazinde tartıp değerlendiren ve hiçbir şeyi başıboş bırakmadığını daima yarattıklarını gözetlediğini hatırlatarak, eksiksiz bir adaletle karşılık verensin Şüphesiz sen her şeyimize şahitsin Senden hiçbir gizlimiz saklımız olmaz Sana yürekten inanan müminin gizlisi ve saklısı, yalan yanlış planları bulunmaz Allah’ım Bütün inandıklarımızı, bütün bildiklerimizi yaşamaya, sana layık kullar olmaya çabalasak da nefsimizin kopçaları bir yerlerde düğümleniyor Allahım Bu kör düğümlerimizi aç Allahım, bizi günah ve isyanlarımızla bağlı bırakma Çöz bizi, azat et zincirlerimizden Göğsümüze inşirah ver Akla karalarımızı, sağalt yaralarımızı Şüphesiz senin her şeye gücün yeter… Bizi nefsimizin terkisinde unutma Allahım Bize güç ver, dirayet ver, sabır sebat ver Senin herşeye gücün yeter Ya Rakîb… Sultanım, Ey Yüce Allah’ım, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Ya Rakîb, Her dem bizi kaydeden iki melek tayin ettiğini, her anımızın zapta geçirildiğini bilmek duygusu ürpertse de ruhumuzu, günahlarımızın yanında iyiliklerimizin, güzelliklerimizin, sevaplarımızın, sana olan büyük aşkımızın, arzularımızın da çetelesini de kaydediyor olmaları huzur veriyor Nefsimizin hileleri, gizli hallerimiz, riyakâr hallerimiz, vefasızlığımız, iyiliklerimiz yanında sönük kalsınlar Allah’ım İyiliklerimizi çoğalt Rabbim Bizi nefsimize ezdirme, bizi koru, bizi kayır, bizi onar… Ahretimizin adresi İrem bahçesi olsun Narlara yandırma bizi, sonsuzluk duygusunu yüreklerimizin rıhtımlarına vur Vur ki dünyanın yalan yüzünü hatırlayalım sık sık İki kapılı bu handaki aymazlığımızı, duymazlığımızı ve saymazlığımızı hatırlayıp kendimize dönelim Unuttuğumuz kendimize, ilk verdiğimiz söze dönelim Rabbim Hicret ve niyetimizi bilip dönelim asıl yurdumuzun iklimlerine Bizi akla, bizi pakla, bizi yokla ve bizi bütün kötülüklerden, sakla, koru, gözetle… Şüphesiz senin her şeye gücün yeter… Bizi nefsimizin terkisinde unutma Allahım Bize güç ver, dirayet ver, sabır sebat ver Senin herşeye gücün yeter ya Rakîb… |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Kerîm: İyilik ve ikramı bol olan, affeden, bağışlayan anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir Allahım, Sultanım, Ya Kerîm, Ya Kerîm, Ya Kerîm, Hayat denen tuzakta, yapayalnız iken, bütün sevdiklerimin beni bırakıp gittiği vefasızlığın, kederin, çaresizliğin sağnak sağnak üstüme yağdığı bir demde, ben sana sığınmışım, sana gelmişim Zira gideceğim başka kimsem yok Kudretinin sağanağına sığınıyorum Zamanın ellerinde ne çok hırpalanmış, ne çok yaralanmışım Tîh sahrasında kaybolmuşum Sabrımın dizginleri ellerimden düşmüş Kader güzergâhımda ne yıldırımlar düştü üzerime, nice dağlar omzumda ağladı Ne erguvanlar çiçek açtı bağrımın ortasında… Ne zaman tükendim, ne zaman sana geldim, ne zaman kıpını çaldım boş göndermedin beni Rabbim, boş göndermedin Biz umut ettik, sen Kerem ettin… Biz el açtık, sen ikram saçtın… Şükürler olsun ya Kerîm, şükürler olsun… Ya Kerîm, Ya Kerîm, Ya Kerîm, Cibril nefesli rüzgârların yeryüzünü dolanırken, gece güne doğru salınırken yeni baştan neşv ü nema bulan hayatın bağrı zifir yalanlarla kanar Ateş yağar her yerden ruhumuza Yar ağyar olur, ağulu bir yılan dolanır gönülü Şafağa çekilen onca gizli saklı güzellik görünmez olur hayatın karanlık ellerinde Bizar düşer yüreğimiz Bunca çaresizliğin ortasında sana geldik Rabbim, sana el açmaya, yüreğimizi derdimizi, içimizi dökmeye geldik Sen ki cezayı gerektiren suçlarımızı affedip bağışlayansın Sen ki sana sığınanı kucaklayan ve yüzüstü bırakmayansın Biz ki dünya cehenneminde ne çok yüzüstü bırakıldık, ne çok unutulduk Sen ki unutmayansın, Sen ki ihsanı bol, rahmeti bol, şefkati bol ve geniş olansın Allahım Senin hayrın çok, fazlın yücedir Biz umut ettik, sen Kerem ettin… Biz el açtık, sen ikram saçtın… Şükürler olsun ya Kerîm, şükürler olsun… *Her bakımdan sonsuz zengin Rabbimiz Yüce Allah Cömertleri sever o cömertleri över o Hayır sahiplerinin verdiği sadakayla Belaları üstünden lütfedip de savar o Ya Kerîm, Ya Kerîm, Ya Kerîm, Babil kuyularında saçlarından asılmış Hârut gibiyim tükenesi Yaşadığım her yer birer Babil kuyusu Babilli gafiller etrafı sarmış, kırılmış bütün gönüllerin ayinesi Göstermez olmuş gafillerin suretini Etrafımda suret yok! der gibi kırık kırık bakıyor aynalar Asma bahçelerinde öfke yeşeriyor salkım salkım… Her harabeden ben çıkıyorum utanası Babil kuyuları insan kaynıyor şimdi Biz ki unuttuk kendimizi, bize verdiklerini, fazlını rahmetini… Yeni baştan tut gönlümüzün dizginlerini Ya Kerîm Şüphesiz sen bağışlaması bol, ikramı bol, hayrı bol olansın Senin her şeye gücün yeter Biz ki unuttuk, sen hatırlattın; biz yanıldık, sen doğruyu öğrettin; biz şımardık sen affettin Biz sana geldik Allah’ım Günahlarımızla, acılarımızla, unuttuklarımızla, hastalığımızla, dertlerimizle, bizarlığımızla sana geldik Senin dergâhına geldik Senin kereminden, fazlından, rahmetinden ve bereketinden umut kesilmez Biz umut ettik, sen Kerem ettin… Biz el açtık, sen ikram saçtın… Şükürler olsun ya Kerîm, şükürler olsun… Ya Kerîm, Ya Kerîm, Ya Kerîm, Kerimler sofrasında ehil ile nâ-ehil aynıdır Senin adaletinden umut kesilmez Bir firuze ırmağın akışına kapıldık gidiyoruz Bütün gidişler sanadır Allahım, bütün gidişler sana Ya Kerîm, yarın rûz- i mahşerde bütün yapıp ettiklerimizden bizi divana çağırdığında bizi bağışla Bize merhamet et, kerem et Zira burada ne ettiysek yarın onu biçeceğiz Bunun elemiyle havf ve reca arasında bir med ceziri yaşıyoruz Hesap ve muhakeme gününde kerem ve ihsanını bizlerden esirgeme Allah’ım Kadir Gecesinin, diğer kutsal gecelerin ve günlerin hakkına ettiğimiz duaları ve ibadetleri günahlarımıza say Zira sen bağışlaması bol olansın Kerîm’sin, kerem sahibisin Cömertlik, hoşgörü, müsahama, affetme, şefkat ve merhamet senin şanındandır Bu dünyada vermeyip, ötelere ertelediğin günahlarımızdan bizi sorumlu tutma, bağışla, affet Allah’ım… Tek el açtığımız sen, tek güvendiğimiz sen, tek inandığımız sensin… Biz umut ettik, sen Kerem ettin… Biz el açtık, sen ikram saçtın… Şükürler olsun ya Kerîm, şükürler olsun… İnsanı insan yapan eşrefi mahlûk eden Rızık veren doyuran insü cini yaradan Onun bize ikramı nefes can, sıhhat, beden Şeytan ile nefisi huzurundan kovar o Ya Kerîm, Ya Kerîm, Ya Kerîm, Nakışlı bir seccadede ellerimizi açtık, kapına geldik Artık herkesin birbirinden yüz çevirdiği, unuttuğu, kötülüğün, riyanın üst perdeden konuştuğu çok yüzlü yalancı bir zamanın vefasız çocuklarıyız biz Allah’ım Kime el uzatsak ellerimizi yitiriyor, kime gülsek gülüşümüz yüzümüzde donuyor, kimi sevsek ceremesi ağır oluyor Biz bu yalancı zamanın biganesi, divanesi, biçaresi çocuklarıyız Bu kısacık ömürde hayatla yüzleşmekten, asıl gerçeği kaçırıyor, asıl dünyayı kaybediyoruz Zor geliyor hayatın bunca yükü, zor gidiyor yollarımız Biz bu dünyayı ikbal için geldik sandık yanıldık İkbal dedik ihmal ettik ahretimizi… Şimdi zaman geçmiş, mevsim güze yürümüştür Saatin kadranı hızlı dönmektedir Bir sonsuz sefer rüyası görünmüştür gözümüze Gelişimiz, gidişimiz, dönüşümüz, sanadır Ya Kerîm… Bu dünyada vermeyip, ötelere ertelediğin günahlarımızdan bizi sorumlu tutma, bağışla, affet Allah’ım… Tek el açtığımız sen, tek güvendiğimiz sen, tek inandığımız sensin… Biz umut ettik, sen Kerem ettin… Biz el açtık, sen ikram saçtın… Şükürler olsun ya Kerîm, şükürler olsun… Şiir: Musa |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Celîl: Ululuk, azamet ve büyüklük sahibi, emir ve yasak koyma hakkına sahip anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir… Bismihi, Rabb’im, Ey Âlemlerin Sultanı olan Allah’ım, Ya Celîl, Ey her şeyi kuşatan, varlığını soluduğumuz; dokunduğumuz her yerde ve her şeyde, zerreden arza, kâinatı bütünüyle şefkat ve muhabbetinle dolduran Sensin… Ruhumuzun kuytularında dahi senden bir iz, varlığının işaretinden bir öz var Allahım Evvelimizde de ahirimizde de sana muhtacız… Fani dünyanın hiçliğine kendini adayan hislerimizi aklımıza, aklımızı sana emanet ettik, kabul eyle… Nefsimizden ve nefsimizin çektirdiklerinden sana sığındık ve sana geldik… Her surette birkaç suret, her insanda birkaç insan gördüğümüz utanılası bir çağın garipleriyiz sesi kısılası… Hayat dediğimiz, ummanlar ortasında kalmış bir ada, feryat figana karışmış yetişen yok imdada… Herkes can kesilmiş, kendi ummanını aşıyor, geri dönmüyor hiçbir seda… Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz… Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz *Cemalinle nazar kıl ey ulular ulusu İkram sahibi sensin bâkisin zât-ı celîl Kahrından koru n’olur lutfunla affet nâsı Rahmetin gazabına galip gelmesi delîl Rabbim, En Sevgili, Ey Sevgili, Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Celîl, Şüphesiz, emir ve yasaklarına ta yürekten bağlıdır ruhumuz, bedenimiz… Meçhul kapıların eşiğinde çok dolanmışız, şaşırası… Çok yanılmışız utanılası, arlanası… Derin bir sükûnete düştü gönül, zora düştü, kışın ortasında kora düştü… Dünyamızın zindanında dört mevsim bir şenlik var Yağmurlar yağıyor seninle can evimize Cennet seninle iniyor gönlümüzün orta yerine Bir mahzun menekşe vuruyor gözlerimizin sahiline Yanaklarımızda birer damla gözyaşı, bir ney gibi inliyor devrile devrile Sümbülün kara gözleri, bile seni anlatıyor Sana sığınıyor çiçeklerin rayihası Güneş sana yanıyor, meltem senin isminin cezbesiyle esiyor bin bir ahenkle… Yağmur, bizlerin utançlarına ağlıyor hıçkıra hıçkıra Ay yüzünü sana dönüyor Rabbim… Issız vadiler senin güzelliğini, senin rahmetini ağırlıyor erişilmeyesi dağların bağrında Cemreler düşüyor, mevsimler senin cennetinden muştular getiriyor Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz… Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz Rabb’im, Ey Âlemlerin Sultanı olan Allah’ım, Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Celîl, Bir kere davetin ulaştı gönlümüzün pervazlarına Bir kere senin aşkına düştü yüreğimiz Dağlar aşılmaz olsa varılmayası, yollar uzasa gidilmeyesi… Duramayız buralarda Allahım, duramayız gayrı… Sana gelen yollara vururuz kendimizi, başka bir duyguyla tanışmaz olur yüreğimiz, senden başkasını bilmeyiz, tanımayız Senin fermanın ruhumuzun nakışlarıdır ilmek ilmek okuduğumuz… Cümle kâinat geriniyor Uyanıyor arz-ı semânın destansı yüreği Cemreler düşüyor, adın cennetten muştular getiriyor Karlı dağlar libasını yeniliyor Sessizliğe gömülen kıvrak ırmakların akışı değişiyor, gürül gürül vadilerden ötelere şahlanıyor Gülzârın davetkâr neşesi duyuluyor uzaklardan Peygamber kokuşlu güller, coşuyor gülzârın kollarında Yonca kokan eller dokunuyor şebnemine Bahçeler senin sevginle coşa gelip aşk kuşanıyor, ağırdan ağırdan Sabırla olgunlaşıyor mevsimler Zambaklar patlıyor yuvalarında, titreşiyor lilâ ve mor Ve biliyoruz ki hepsi senin tecellindir Senin buyruğundandır… Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz… Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz Gafletten uyar bizi kıl dostuna yâr bizi Cennetinle ikram et, hiç yakmasın nâr bizi Vuslatını ihsan et muhabbetle sar bizi Aşkına meftun olsun akl u fikri cânu dil Rabbim, En Sevgili, Ey Sevgili, Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Zü'l-celâli ve'l-ikram, Celalet ve ululuk ancak sana mahsustur… Her yerde, her zaman hazır ve nazır olan Allah'ım hiç şüphesiz senin ilmin her şeyi kaplamıştır Kesret âlemindeki herşey, senin büyüklüğünün yanında hiçtir Yıldızı alınmış karanlık bir gecenin yüzünü yıkarken tan vakti, sen gelirsin aklımıza Uçsuz bucaksız yalnızlığımız gelip dayanır ruhumuzun kıyısına, ağırlar gönlümüzü Hüzün şebnem olup göklerden yağar üstümüze umarsızca İzbe yollarda yapayalnız kalakalmışız Allahım… Arifler terk eylemiş seyrangahı, gönlümüz mürşidini kaçırmış utanılası Senin azametin, senin celalin ve keremin olmasa, üzerimize yıkılır sırtımızı verdiğimiz her duvar Elimize kalır el uzattığımız dal Gafletteyiz Allahım, uyandır bizi derin uykularımızdan Şaşkın aklımızın, kör yüreğimizin peşinden aykırı vadilere sürüklenmişiz Rabb’im Senin kadim sûrun ruhumuza bir güzellik bahşeylesin, aşkına hasretine yürüsün bedenimiz Yoluna bende olalım Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz… Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz Rabbim, En Sevgili, Ey Sevgili, Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Celîl, Ya Zü'l-celâli ve'l-ikram, Hüzün, asırlar gibi kol saldı yüreğimizde Ne derûnumuz sağaldı, ne mesrûr olduk dünya sürgününde Bir lahza sürûr için koca ömründen sadece bir anı dileyen Sultan Süleyman’a muştuladığın “Biz o günü hiç yaratmadık” sözleri olmasa kahrımızdan tükeneceğiz “Hüzün ki en ziyade yakışandır bize” Rabb’im… Aklımızın erdiği zamandan beri hüznün efsunuyla yıkanıyor dil hanemiz… Hangi çiçeğe baksak, hangi yöne dönsek, neyi düşünsek, neye el atsak senden bir nişane buluyor ve ürperiyoruz Her yerde senin nişanın, senin mührün var Bin bir Esmâ tecellisi zuhûr ediyor, dünyanın ayinesinde Sevgili diyorum, En sevgili diyorum, sana şükürler olsun Öteleri düşlüyoruz var olmak hevesiyle Sonsuzluğunun bütün efsunu yakalıyor ruhumuzu bırakmayası Sana şükrediyoruz, sana hamd ediyoruz… Rabbim, senin azametin, rahmetin sonsuz… Dileriz ki Rahmet-i rahmana mazhar ola ruhumuz Şiirler: Musa Tektaş |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Mukît: Gizlisi olmadan herkesin maddî, manevî rızkını veren ve kontrol altında bulunduran, azıkları yaratıp, beden ve kalblere gönderen, yarattıklarına rızkını ve azığını vermeye muktedir olan anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir Allahım, Sevgili Sultanım, Ya Mukît, Bir damla iken, henüz hayata yürümemişken, rızkımı tayin edip vademin yakasına iliştirip beni hayatın lezzetleriyle buluşturansın Bütün ihtiyaçlarımızın, bütün arzularımızın anahtarı sendedir Şüphesiz sen her şeyi önceden tayin edensin Sana olan sevgimin ölçüsü, sana olan ibadetimin miktarı, sana olan yakınlığım, uzaklığım hep senin bilgin dâhilindedir Kalem hokkaya değdiği gün, bütün ömrümün haritası, ruhumun damarları yol yol çizildi Zamanın kadim dehlizlerinde büyüdü rızkımız demadem Şükrümüz çiçeklendi seccademizde Sen vermek istemeydin, istemeyi vermezdin bize, öğretmezdin Can sermayemizi sen donattın desenlerle Kandil kandil sen aydınlattın zifir rüyalarımızı Bizim olanı, bize mahsusu sen muhafaza ettin Allahım Sana şükürler olsun Allahım Rabbim, Ya Mukît, Ey sevgili, “Allah hüzünlü kalbi sever” diyorlar Kalbim bin kederle, sarmalanmış yastadır Hüzünlü bir lale gibi başım düşmüş omzuma, ağlar dururum Yokluklarıma, kaybettiklerime, kazanamadıklarıma, pişmanlıklarıma ağlarım Yüreğim hüzün yangınlarına ayarlı… Yakar durur bedenimi Gözyaşlarım selsebil olmuş, yangınların inadına Madde beni yakalamış, tutsak etmiş kendine Öylesine yokum ve yoksulum ki… Yıllarca bilemedim Allahım, öğrenemedim ki asıl yoksulluk içime çöreklenmiş Ben gönül yoksuluyum Bütün dünya benim olsa ne fayda Kalemin hokkaya değdiği gün, yediğim içtiğimi ömrümle denklemiştin Ne için bunca eziyet, ne için bunca madde tamahı, bilemedim, anlayamadım onca sene Payıma düşene razı olmadım Razı olsaydım eğer, mal de benimdi şan da… Bütün pişmanlıklarımı bağışla, beni affeyle Rabbimsin, Rahmansın, Rahimsin… Şah damarımdan yakınsın bana, Bütün niyazlarım sana Allahım… İyiliği isteyen ruhlara şifa veren Levh-i mahfuz ilminden canla safa veren Bin türlü gıdalardan günde bin defa veren Hiç bir şeyi karşılıksız bırakmayan Ya Mukît Ey Âlemlerin Rabbi Olan Allahım, Ey bütün kâinatın sahibi, Ey Sevgili, En Sevgili, Ya Mukît, Her geceyi sabaha düğümleyen, her günü bir mevsime yürüten sensin Dünya denen bu bağda payımıza düşen salkımın tanelerini tek tek tüketmekteyiz Salkımın sonu geldiğinde dünyadan rızkımız bitecek ve sana döneceğiz Dünya malı için kendini yoran, hırpalayan, alaşağı eden ve olmadık günahların peşinde ahretini ziyan eden kervancı bilseydi eğer her salkımın değerini şad olurdu, gönlü azat olurdu… Bize unuttuklarımızı hatırlat, bizi nefsimizle sınama Allahım Rızkımızı artır, bizi yokluk ve yoksullukla terbiye etme, bizden merhametini esirgeme Allahım Sevabımızı hayra dönüştür, hatalarımızı affeyle, bizden gölgeni esirgeme Mala tapanlarımızı ıslah et, akla kalplerinin karasını Bizi tamahkârlardan eyleme Karun hırsından azat eyle bizi Bizi sevdiklerinden kıl… Kim hayra delalette bir adım atar ise Sevabından payını alır kim yapar ise Kötülüğe aracı olana da var hisse Hiç bir şeyi karşılıksız bırakmayan Ya Mukît Allahım, Ey sevgili, En Sevgili, Bu gönül, sonsuzu bize ilham eylediğin öteleri diler Sonsuzluğu arzular En geniş gökyüzünün altından açtım ellerimi ve dönüşü olmayan bir yola attım adımlarımı Yağmurun mavi gözlerine bırakmadan gözlerimi, rüzgârın aldatısı ellerine vermeden sözlerimi, sinsi hüzünlere bel bağlamadan, bütün yürüyüşlerim sanadır, sanadır yolların sonu Ak ve kara, iyi ve kötü, güzel ve dahi çirkin, eskilerden kalma bir papirüs tabletin tozlu yapraklarına dokunsa da söylese papirüsün eskil yüzü, konuşsa Anlatsa dünya denen sihirli kuyuyu ve bu kuyuya nasiplenen onca insanoğlunu Kendine nasip kılınan dışında hiçbir şeyin sahibi olunmayacağını, boş yere kimselerin azığına el atılmaması gerektiğini fısıldasa Senin adaletinden ve kudretinden söz etse inkârcılara… Hiçbir şeyi karşılıksız bırakmayan sonsuz adaletinden ve kereminden bahsetseler nasipsizlere… “ Halk içinde hak ile yaşamak gerek” sözünü bir daha yazsak göğün en fevkine Ziyalansa karanlık yürekler, nurlansa yüzlerimiz yeni baştan… Karun hırsından azat eyle bizi Ya Mukît, Bizi sevdiklerinden kıl… Yâ Mukît, Yüce Rabbim, Büyük Allahım, Mukayyet olup muhafaza etmeye muktedir olan sensin Rabbim Bizim nefsimizin kıvrımlarını bilensin Gidimli gelimli dünyanın, sonu ölümlü dünyanın her anı sana ayandır Ruhlarımızın güzelliği de her azamızın tamahkârlığı da, iyiliğimiz de çirkinliğimiz de senin menzilindedir Kanaatsiz bir zamanın kanaatsiz insanlarına şefkatini ve merhametini esirgemeyen ve her dem nasiplerini diri kılan sensin Nimet senindir, şükürler olsun sana Allahım Rahmet senindir, hamd olsun Ey Âlemlerin Rabbi Geceye ve gündüze çıkışımız senin koruman ve himayenledir Haşir ve mizan gününe kadar bizi koru, muhafaza et; rızkımızı kesme Ey büyük Sultanım Senden başka ilah yoktur Rabbim Senden başka taptığımız yoktur Bizi sevdiklerinden kıl Allahım, bizden rahmetini ve şefkatini esirgeme Dünya denen sihirli kuyuya düşürme bizi… Bizi sevdiklerinden kıl Ya Mukît, Bizi sevdiklerinden kıl… Âmin… |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Hâfid : Aşağıya indiren, alçaltan, değerini azaltan anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsmi Şerifidir “Ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı Ben beni terk eyledim, bildim ki ağyâr kalmadı” ( Niyazî-i Mısrî) Yücelerin yücesi olan büyük Allahım, Sevgili Sultanım, Handan olan, Sultan olan Rabbim, Ya Hâfid, Biz ki dünya gurbetinde olduk! Diye yüksekçe dağlara tırmandığımızı sanmışız Bildik demişiz bilmeden, gördük demişiz görmeden Sorduk demişiz sormadan, utanmadan… Biz kendimizi yükte hafif pahada ağır olanla değil, yükte ağır pahada hafif olanla avutmuşuz yıllar yılı Maddenin etrafında ne çok dönmüşüz, ne çok yorulmuşuz düz yokuşlarda Biz Elif nedir bilmeden okumuş, lâmelif demeden yüreğimize yabancı desenler dokumuşuz Biz çiçeklerden ırak arılar gibi kendi kovanımızı yağmalamışız hiç üşenmeden Azıksız düşmüşüz yola Rabbim Hep alçalmışız, küçülmüşüz sözde kalmış yarın, yaranın dizlerinde Dudaklarımız sımsıcak dualara değmeden, ellerimiz senin dergahından inen rahmet yağmurlarına açılmadan azıksız yola düşmüşüz Bizi affet Ya Hâfid, Bizi affet, bizi bağışla Sevgili, En Sevgili, Ya Hafid, Sultanım, Senin gülzarında yok sayılmışız Gururumuz, kibrimiz, nekesliğimiz cezamız olmuş Hastalığımız kendi kusurlarımızdır Kahrımız kendi yaptıklarımızdır Çektiklerimiz yine kendi ettiklerimizdir Layıkımızı bulmuşuz, gözdan , gülzardan düşmüş, değerimiz azalmış, yitmişiz Rabbim Senin terazinde hile yoktur, senin gülzarında kayırma yoktur Ne etmişsek onu biçmişiz dârı dünyada Zillete düşmüş, gerçekten ırak durmuşuz Göz yaşlarımız selsebil olmuşsa bundandır Geç öğrenmişiz hakkı, adaleti, doğruyu, merhameti, şefkati Merhameti bilmeyene merhamet edilmeyeceğini, adaleti gözetmeyene adaletin uğramayacağını öğrenmişiz sonra Düşmüşüz gururun terkisinden Yerlerde gezinmişiz kalkmayası Ruhumuz kirlenmiş temizlenmeyesi Yüzümüz kararmış, kızarmayası Alnımızın beyazı düşmüş yerlere, ayakların altında durmuş arlanmayası Şimdi perme perişanız, yüreğimiz yaralı, çaresiziz Gaylûle uykusundan uyandır bizi Allahım Bizi affet Ya Hâfid, Bizi affet, bizi bağışla “ Cümle eşyada görürdüm hâr var gülzâr yok Hep gülistan oldu âlem şimdi hiç hâr kalmadı” Ey Büyük Allahım, Rabbim, Ya Hâfid, Sana geldik onca kusur ve eksiklerimizle Yerlere düşmüşüz, kendimizden geçmişiz, tükenmişiz, düz yokuşlarda bizi koru, bizi akla, bizi gülzarına kat Zamanın rahlesine bıraktığımız günahlarımızı bağışla Biz senden ümit kesmeyiz Sen bizim Rabbimizsin, sen istersen her şey mümkün, sen ol! dersen her şey olur Bizi gururun, zilletin, esaretin ellerinden çek kurtar Rabbim Yuvarlandığımız karanlık kuyuların içinde bırakma bizi Biz ki uyumuşuz hiç uyanmayası, seneler akmış zamanın yanağından, iyi taraflarımız silinmiş, kazınmış yüreğimizden… Güzel bildiğimiz her şey terse sarmış, doğru bildiğimiz, senelerce peşinden gittiklerimiz bizi aldatmış Terkimize günah doldurmuş senelerimiz Hicret ve niyetimiz gururumuz olmuş Kendimizden kendimize gitmişiz şaşırası Bizi daldığımız Feylûle uykusundan uyandır, kaybolan yıllardan bizi azat et Allahım Bizi affet Ya Hâfid, Bizi affet, bizi bağışla Ey bağışlaması bol olan Rabbim, Sevgili, En Sevgili, Ya Hafid, Sultanım, Biz bütün günahlarımızı toplayıp sana geldik Senden af diliyoruz Riya denizinde boğulan bütün yüzlerimizi sana getirdik Bizi, ruhumuzu sonsuzluk ve rahmet pınarlarında yıka, arıt, durut Rabbim Viran olmuş yüreklerimizin güvertelerini onar, yusufçuk kuşları konsun omuzlarımıza İncir kuşları söylesin unuttuğumuz bütün güzellikleri Yeni baştan gelsin eski baharlar hiç gitmeyesi Nevruz çiçeği gibi beyazdan daha beyaz, kardan Kardelenden daha ak olsun alnımız, yüreğimiz Ruhumuzun baharı gelsin yeni baştan Bütün mevsimlerimiz senin gülzarın olsun Seni söylesin ezgilerimiz, sana uzansın dualarımız, sana getirsin bizi yolların sonu Kıyamda dursun ruhumuz her dem huzurunda Senin iklimlerine uçsun ruhumuz bedenimiz, bizi sana getirsin gördüğümüz son rüya Düşsün üzerimizden yalan dünyanın eli Kaylûle uykularımıza hayırlı rüyalar yağdır Dinginleşsin yorgun düşmüş ruhumuz bedenimiz, şafağı kuşansın ellerimiz Bizi affet Ya Hâfid, Bizi affet, bizi bağışla “Gitti kesret geldi vahdet oldu halvet dost ile Hep Hak oldu cümle âlem şehr-ü bâzâr kalmadı” Ey Büyük Allahım, Rabbim, Ya Hâfid, Beni peşinden yıllar yılı sürükleyen nefsimi benden azat eyle Koru beni nefsimden, kendimden, yanlışlarımdan, günahlarımdan Azap çeken ruhumu sükunetin ellerine teslim et Bir inşirah demeti düşür ruhuma Bilmeyeyim düştüğümü, öğrenmeyeyim hatalarımı, söylemeyeyim günahlarımı ve görmeyeyim alçaldığımı Beni koru Rabbim, beni azat eyle günahlarımdan, gururumdan, zilletimden Şimdi biliyorum ki senin dergahın, senin emirlerin bir güneşmiş üzerimizden her dem aydınlatan, ısıtan Senmişsin bizi koruyan, saniyede binlerce günahı def eden üzerimizden Senmişsin bizi seven katıksız, karşılıksız Yaranımız sen, yaratanımız sen, sevdiğimiz sen, sevgilimiz senmişsin Ey rahmeti, şefkati, kudreti ve merhameti bol olan Allahım Ey bütün noksanlardan, eksiklerden münezzeh olan, büyük olan Sultanım, Rabbim, Ya Hâfid, Bizi koru, bizi bağışla, bizi affeyle, bizsi sevdiklerine kat Senin her şeye gücün yeter Âmin… |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Kebîr: Hiçbir aklın büyüklüğünü kavrayamayacağı kadar büyük olan ve kendisinden daha büyük hiçbir şeyin olmayacağı anlamına gelen Yüce Allahın İsm-i Şerifidir Ey Alemlerin Sultanı, Ey Sevgili, En Sevgili, Büyük Allahım, Ya Kebîr, Bin bir niyaz içre kapına gelmişim, el açmışım senin dergahına, yemin etmişim Kalu Belâ üzre Ne zaman yüreğim dara düşse, ne zaman gönlüm hara düşse bir inşirah meltemi konar omuzlarıma Efsunlu bir ülkeden esen, tanıdık, sağaltan bir meltem, sürükler ruhumu senin ülkene Ne zaman yorulsam, yokuşlarda kalsam, tükensem kapına sığınırım, sürüklenirim dualarımın peşi sıra Bütün yaşadıklarım, bütün bildiklerim, bütün bilmediklerim aşina sana Allahım Senin büyüklüğün karşısında, senin kudretin, senin rahmetin, senin azametin karşısında eğiliyorum Kıyamdayım, dudaklarım senin adınla mühürlü, sana ayarlı bütün menzilim Kadim dualar hakkına, nun ve sad hakkına kapına gelmişim Kabul buyur beni Allahım Ey Şefkatin ve merhametin sonsuz pınarı, Ey âlemlerin Rabbi, Ey zat-ı Kibriya benden merhametini esirgeme Beni bağışla, beni sevdiklerine kat Rabbim, Sevgili Allahım, Ya Kebîr, Müminleri handan, mücrimleri giryan edensin Fecir vakti esen rüzigarın nağmesi yaprak hışırtılarına katılırken, ruhumda gezinen aşk uyanır, seni çarpar yüreğim, seni söyler dilim, seni anar kalbim, sana açılır yüreğim Kara düşünceler yerine aydınlıklar serpilir düşüncelerime, bir inşirah huzmesi yayılır bedenime Riya desenleri terkeder benliğimi Senin ismin, senin büyüklüğün bir anahtar olur yüreğime Açar bütün kapıları Kendi kervanında kaybolmuş bezirganlar gibi yeni baştan bulurum unuttuğum yolları ve düşerim yola kervansız, hansız, canansız… Sen varsan dil hanemde başkasına meylim yok Rabbim Senin aşkınla donansın can evim yeter bana Çok zamandır susuzum, aşkınla yanıyorum, merhamet pınarlarından içir beni, şefkat nehirlerinle yıka ruhumu, yüreğimi… Ey zat-ı Kibriya benden merhametini esirgeme Beni bağışla, beni sevdiklerine kat Görülen görülmeyen her şeyi bilen Allah Yücelik ve büyüklükte O’dur zat-ı Kibriya Gizliye ve açığa hep vâkıf olan Allah O Kebîr yerde gökte O’dur zat-ı Kibriya Ey Alemlerin Sultanı, Ey Sevgili, En Sevgili, Büyük Allahım, Ya Kebîr, Doksan dokuz ismini sözüme, özüme, fikrime ve zikrime sertaç ettim Menzilini gönlüme miraç ettim Senin aşkınla yana yana kapına geldim Sev dedin sevdim, duy dedin duydum, söyle dedin söyledim…Ruhumun bütün nakışları sendendir, aslındandır Dünyanın eşiğinden çıkışım, ellerimde gül kokulu dualarım sana gelişim, gözyaşlarıyla şafakları öpüşüm, sendendir Allah’ım Nisan’dan Eylül’e yürüyüşüm, mevsimleri azar azar kuşanışım sendendir Bütün varlıklara doğruyu ve iyiliği ilham eden, iyiliklere karşı bol mükafat veren, bütün alemlerin kapılarını ve bütün bereket kapılarını inanmış müminin yüreğine açan sensin Rabbim Sabahın seherinde uyanışım, yeni baştan ruhumu bedenimi giyinişim ve gündelik telaşların peşinden koşuşum ve sonra yeni baştan uyku seline kapılıp ruhumu derin bir uykuya yatırışım sendendir Allah’ım Şüphesiz sen her türlü noksan ve kusurdan münezzehsin Yerdesin, göktesin, yanı başımızdasın ve şah damarımızdan daha yakınsın bize Sana şükürler olsun, hamd ü senalar olsun… Yüceliğinin ve Bilgeliğinin sınırı yoktur Allahım Ey zat-ı Kibriya benden merhametini esirgeme Beni bağışla, beni sevdiklerine kat Rabbim, Sevgili Allahım, Ya Kebîr, Her şeye her zaman şahit olan, hiçbir şeyin hiçbir halinden uzak kalmaksızın onları her daim tasarrufu altında tutan, her an her şeye hükmeden ve saltanatının her şeyde tecelli ettiği Yüce Allahım, bizi ve bütün yarattıklarını ezeli takdirine göre gayelerimize sevk ediyor, idare ediyorsun Bütün yapıp ettiklerimizi görüyor, bütün kusurlarımızı bilip gördüğün halde sabrediyor, cezalarımızı erteliyor, merhametine boğuyorsun Sana itaatimiz tamdır Nefsimizin elinde şaşırıp günah sularına dalan şuurumuzu aç Rabbim Bizi nefsimizin kör ellerine bırakma, bizi dergahından çıkarma, bizi menzilinden ırak eyleme Allahım Sana güvenimiz sonsuzdur, sana sevgimiz sonsuz Ey affediciliği, sığınağımız olan merhametin ummanı, şefkatin bengisu pınarı… Ey yücelerin yücesi olan Rabbim Ey celâl ve haşmet sahibi olan Allah’ım… Ey zat-ı Kibriya benden merhametini esirgeme Beni bağışla, beni sevdiklerine kat Ârif ki her nerede bir büyüğü görünce Hakkın büyüklüğünü hatırlar elbet önce O’nun izniyle devreder semaviye dönence Cümle ecram-ı felekte O’dur zat-ı Kibriya Ey Alemlerin Sultanı, Ey Sevgili, En Sevgili, Büyük Allahım, Ya Kebîr, Kainat sessizce uyurken sen uyumazsın, sen her daim gözler gözetirsin Zerreden bütün yıldızlara kadar her şey senin emrindedir Biz senin emrindeyiz İtaatimiz sonsuzdur, sevgimiz sonsuz… Gökler ve yerler, canlılar ve bütün cansız nesneler her dem seni tespih ederler Allahım Zaman aktıkça hiçbir şeyin yerinde durmayışı, her şeyin daima bir tekamül içinde oluşu, mevsimlerin akışı, canlının tükenişi, ömür yapraklarının bitişi, yıldızların akışı, okyanusların dalgalanışı, yaprakların düşüşü senin emrindedir Sen ol! dersin olur Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin Ey Zat-ı Kibriya Yücesin Biz senin merhametine, şefkatine, affına muhtacız, bağışla, affet bizi Sen vermek istemeseydin, istemeyi vermezdin bize Sen sevmemizi istemeseydin, sevmeyi vermezdin bize Allahım Rahmetinden, merhametinden umut kestirme, hiç kimseleri kötülüğe giriftar kılma ve bizi unutma Rabbim Yüceliğinin ve Bilgeliğinin sınırı yoktur Allahım Ey zat-ı Kibriya benden, bizden, bütün müminlerden merhametini esirgeme Beni bağışla, beni sevdiklerine kat |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Alîy: Yüksek, büyük, yüce olan; kudrette, bilgide, hükümde, iradede ve diğer bütün kemâl sıfatlarında üstün olan anlamlarına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir “Şol gökleri kaldıranın Donatarak dolduranın Ol! Deyince olduranın Doksan dokuz adı ile” ( Niyazi yıldırım Gençosmanoğlu) Ey Yücelerin Yücesi Büyük Allahım, Ey Rahmetin ve bereketin kaynağı, Ya Alîy, Senin büyüklüğün karşısında eğiliyorum Yüreğim bir denizin dalgalarına kapılıyor gibi yükseliyor, heyecanda heyecana düşüyor Bir saniye, bir salisede bile kainat bütün zerrelerine kadar seni anlatıyor, seni işaret ediyor Her şey sana dönüyor, her şey sana yürüyor Bir gülün kokusunda sen, bir suyun damlasında sen, bir dağın zirvesinde yine senin mührün var Sen ol!demesen bir toz zerreciği dahi yerden kalkmıyor, sen yürü demesen hayat yürümüyor, sen ak demesen ırmak susuyor, deniz susuyor, insan susuyor Bütün cihan sana akıyor, bütün cümle mahlukat, nebatat seni zikrediyor her dem En inanmadık yürekte bile senin celalin ve cemalin gizli rabbim Kâlû Belâ her yürekte gizlenip kalkmış, zaman zaman hatırlatıyor kendini Verdiğimiz sözler kendini hatırlatıyor, seni hatırlatıyor unutmuş yüreklereŞüphesiz senin ilmin her şeyi kaplamış, her şeye hükmediyor Zaman, insanlık, madde ve mana bütün kainat sana dönüyor Ya Alîy… Hayat gerçeğe yürüyor Biz Sana yürüyoruz Allahım… *Sen bütün varlıklardan yücesin elbet Ya Rab İnananın dilinde hecesin elbet Ya Rab Zatının ululuğu imana sığar ancak Bilinmez akıl ile nicesin elbet Ya Rab Sultanım, Efendim, kurtarıcım, sevgilim, En Sevdiğim, Allahım, Ya Alîy, Çiçek olup yerden fışkıran nice nebat, kuş olup uçup giden her kanat, senin melteminle can buldu, çoğaldı Sen istemesen yerden bir zerre dahi kalkmaz Senin bilgin dışında bir karınca bile var olmaz Her şey Sen’in hükmün ve emrin altındadır İlahi kudretinle yazdığın bu kainat bilmecesini çözmeye gücümüz yok, bilgimiz yok İstediğin yere kadar bildiklerimiz Seni bildik, sana taptık, sana kul olduk, çok şükür Tan yüzlü duaların hakkına, kadim elif hakkına, nun ve sad hakkına bizi kulluğundan düşürme Allahım Bize yazdığın nasibimizi kesme Bizi menzilinden ayırma Merhametinin ülkesinden, şefkatinin rıhtımından bizi ayırma Bir gül-i reyhan olsun aramızdaki yollar Seni bildik, sana taptık, sana kul olduk, çok şükür Bizi çoğalt, bizi kulluğumuzla çoğalt ki sana gelmeye yüzümüz olsun Seni bilen, bilmeyen cümle mahlukat, nebatat sana dönüyor… Hayat gerçeğe yürüyor… Biz Sana yürüyoruz Allahım… Ey Alemlerin Sultanı, Ey Sonsuzluğun Pınarı Ey Büyük Allahım, Ya Alîy, Ne büyüksün ki mülkünün sınırı yok Sadece ol! dersin, olur Menekşelenen sular seninle dirilir, seninle akar, seninle kabarır Sararan mevsimler senin emrinle yeşerir Senin aşkınla dallara su yürür Buz denizleri seninle çözülür Yıldızlar senin ismine akar birbirine hiç değmeden Dağlar eğilir, titrer haşmetinizden, dili tutulur dar-ı dünyanın Zaman durur, saat durur, an durur Senin yüceliğin, senin azametin, senin kudretin her zerrede tecelli ederken âmâ gözlerimizin ziyası senin nuruna kapılır, sana kapılır yüreklerimiz Bir daha bir daha geliriz kapına Rabbim Serin bir rüzgar mahmuzlar gayret atlarımızı Rahvan bulutlar geçer gözlerimden sonra… Her biri senin sevginle dolu dolu Bin umut fırtınası kopar yüreğimizde Senin yüceleğin, senin büyüklüğün milyonlarca desen olur, nakışlar yüreklerimizin merkezin mahzenini Tüm kainatın Efendisi, Bizi, yarattıklarını koru, kolla ve gözetle Allahım Senden başka güvendiğimiz yok Senden başka tanıdığımız, inandığımız, taptığımız yok Allahım Sen bizim Rabbimizsin Sana inanır, sana taparız Biz senin Yusuf’un olduk Allahım, her dem seni anası Bizi çoğalt, bizi kulluğumuzla çoğalt ki sana gelmeye yüzümüz olsun Seni bilen, bilmeyen cümle mahlukat, nebatat sana dönüyor… Hayat gerçeğe yürüyor… Biz Sana yürüyoruz Allahım… Azametin kuşatır onsekizbin âlemi Dostluğun veliliğin siler bütün elemi Aşk ile yazar imiş muhabbetin kalemi Bize aşk kapısını açasın elbet Ya Rab, Ya Alîy, Allahım, Sultanım, Kalbimin ışığı olan büyük Allah’ım, Dünyanın kıyısında bekleyen yorgun yolcularınız Âdemdeki külli hâl üzre gaflet uykularından uyanmak diler yüreğimiz Alemleri bizde saklayan Rabbim, cihanı bizde toplayan Bir celsede bizi biz yapan, bizi merhametinin menziline düşüren Ey Sevgili, göklerinin kapılarında beklemekteyiz Dualarımız dudaklarımızda yorgun düştü Ruhumuzu aşkınla kopçalayan dualarımızı, kabul buyur Allahım Kalbimize hüzün veren Sultanım, perişanlığımız dillenirken, yüreğimiz utancından büzülürken Göz uykudaydı Her şeyi birbirine denk düşüren Rabbim, bizim de aklımızı, ruhumuzu vuslat sevinciyle birbirine kat Bizi hayat ırmağında yalnız bırakma Başka Ummanlara akmasın yüreğimiz, göklerini bizden esirgeme Allahım Üzerinden güneş batmayan kainatından bir katreyiz Düşür Ummanlarına bizi, bize mukayyet ol Bizi çoğalt, bizi kulluğumuzla çoğalt ki sana gelmeye yüzümüz olsun Seni bilen, bilmeyen cümle mahlukat, nebatat sana dönüyor… Hayat gerçeğe yürüyor… Biz Sana yürüyoruz Allahım… Ey Yücelerin Yücesi, Ey Alemlerin Rabbi, Ya Alîy, Senin yüceliğinin sınırı yok Senin güzelliğinin, senin hikmetinin, senin merhametinin, senin rahmetinin sınırı yok Rabbim Ezelden ebede tek hüküm sahibi sensin Kainat senin mührünle dönüyor, insan senin izninle neşet ediyor, çiçek seni zikrederek tohum döküyor Allahım Zerreden kainatın en mahrem nesnesine kadar her şey senin emrinde bekliyor Biz senin hikmet ve kudretine ram olduk Arz ve Sema arasında kalmış biz kullarının senden başka gideceği yönü yok, yolu yok, yarı yok, yaranı yok Ey Sübhanallah…Yüreğimizin bütün dalgaları senin rıhtımına yol buluyor Ellerimizdeki güvercin yürekli dualarımız senin göklerine uçuyor hiç dönmeyesi…Sen Yücelerden Yücesin, Alim’sin, Alîy’sin…Biz senin için var olan, sana gelen, sana dönen aciz kullarınız…Bizi sevdiklerine kat Rabbim, bizi sevdiklerine kat Bizi çoğalt, bizi kulluğumuzla çoğalt ki sana gelmeye yüzümüz olsun Seni bilen, bilmeyen cümle mahlukat, nebatat sana dönüyor… Hayat gerçeğe yürüyor… Biz Sana yürüyoruz Allahım… * Şiir: Musa Tektaş |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Gafûr: Kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olan anlamına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir Sevgili Allah’ım, Rabbim, En Sevgili, Ya Gafûr, Zamanın tespihinden öyle çok yere saçılıp, öyle çok düştüm ki Öyle çok günahlar işleyip, öyle kusurları terkime doldurdum ki Bunları sen biliyor, sen görüyorsun Her şey sana ayan Kainat sessizce uyurken, biz her gece bedenlerimizden soyunup derin uykulara dalarken herşeyi gözeten, bizi koruyup kollayan sensin Rabbim Biz kullarının her fenalığını sabırla gözleyensin Hiç bir kusur, hiçbir günah cezasız kalmazken hayat kitabında, sen sabırla kulunun tövbe sularında yıkanıp durulmasını beklersin İçten bir tövbenin anahtarını bize vermek için bütün kapıların ardına kadar açık iken biz gaflet uykularına yatan kullarını her haliyle korur ve gözetirsin Senden başka güvendiğimiz, sığındığımız yok Allah’ım… Affeyle bizi Ya Gafûr… Kullarını dû cihanda Affeyleyensin “Ya Gafur” Gönülleri temizleyip Saf eyleyensin “Ya Gafur” Ey Ulu Sultanım, Mevsimler gelip geçiyor… Ömür feracemiz eskiyor, lime lime dökülüyor hayatın kanayan eli O kadar çok yanılmış, o kadar çok ziyana düşmüşüz ki tepeden tırnağa karayız Girdiğimiz mağaralarımızda bir ışık arıyoruz Bir yol arıyoruz bizi sana getiren Hep yanıldık Allah’ım, kusurlar işledik, saptık sapıttık Tam ümidimiz tükenmişken, tam artık iflah olmayız bundan böyle demişken senin “Gafûr” ismin bir yıldız düşürdü zindan yüreklerimize Bir umut maverasına yol buldu düşlerimiz Gittiğimiz bütün yollardan dönüşümüz hep sana, gelişimiz hep sana, yanışımız hep sana Rabbim Dert biziz Ya Gafûr, derman sensin ruhlarımıza Dünyanın bütün kirleri üstümüzde Merhametinin sularında arıt bizi Ya Gafûr, durut bizi…Bizi yeni baştan onar, bizi sağalt Senden başka gittiğimiz, baş koyduğumuz yok Allah’ım, Affeyle bizi Ya Gafûr… Her günaha örtü hali Gizleyip suçu vebali Kötü düşünce hayali Def eyleyensin “Ya Gafur” Rabbim, Ya Gafûr, Sevgili, En Sevgili, Adım attığımız her yerde senin mührün var Bir çiçeğin tohumunda, bir ummanın katresinde, bir yıldızın zerresinde, her canlının hücresinde senin mührün var Her yerde ve her şeyde sonsuzluğunun sırrı mevcut Binbir güzelliğin cezbesinde senin esrarın gizli Güzel olan her şey sensin, her şey senin Her şey senin emrinde hareket halinde Sen ol! dersin olur Günahlarımızı aza çeken, iyiliğimizi çoğa katan sensin Bir saniyede binlerce kötülüğü başımızdan def eden sensin Allah’ım Sensin aldığımız nefes, sensin hayatın ta kendisi Ruhlarımızı kötülüğün şerrinden koruyup, vicdanın ellerine veren, merhameti kalbimizin en derinlerine eken, sevgiyi bütün hücrelerimize zerk edensin Rahim’sin, Rahman’sın, Gafûr’sun… Senin her şeye gücün yeter, Sen her şeye kadirsin Senden başka taptığımız, tapındığımız yoktur, Affeyle bizi Ya Gafûr… İyilik tohumun eken Çirkinliğe perde çeken Günah defterini yakan Ref eyleyensin “Ya Gafur” Rabbim, Sultanım, Ya Gafûr, İyiliğim, güzelliğim, merhametim, şefkatim sendendir Ruhumun esrarında senin sevgin, senin kokun olmazsa her türlü kötülüğü yapacak bir insanım, bir kulunum hayat zindanında Nefsimin dizginlerini bana bıraksaydın, aklımın hudutlarını sonsuzluğa açsaydın halim nice olurdu? Düşüncesi bile içimi titretirken, beni bir başıma bırakmayıp her dem beni koruyup gözetleyen senin varlığını bilmek beni rahatlatıyor, huzur veriyor can evime Beni şefkatinin ve merhametinin hamurunda yoğuran Allah’ım, sana bütün nimetlerin için hamd ederim Beni zulmün ve kötülüğün ellerinde bırakmadığın için şükürler olsun Şüphesiz sen Gafûr’sun, bağışlayıcısın Sen Ey merhametin kalbi, ey sevginin zirvesi Ulu Allah’ım, sana inandım, sana geldim, sana sığındım… Senden başka tanıdığımız, bildiğimiz yoktur, Günahlarımız var dizin dizin… Affeyle bizi Ya Gafûr… Bağışlaman nur-u erdem Kurtarıp bizleri dardan Nefsi temizleyip kirden Sûf eyleyensin “Ya Gafur” Ey Yüce Allahım, Ey Merhametin Pınarı, Ya Gafûr, Biz günahkarız sen bağışlayan, biz aciz kullarınız Biz geldiğimiz bu fani dünyada ne için yaşadığını, bu misafirliğe niçin geldiğini unutan, türlü dertlere duçar olmuş, derman yanı başındayken gaflete düşmüş kullarınız Allah’ım Şaşmış, şaşırmışız yolumuzu Günahlardan kapanmış yollarımızı aç Allah’ım Sana kavuşmak dileyen biz aciz kullarının bahtını açık eyle Kusur ve günahlarımızla senden himmet dileriz Şüphesiz sen bağışlayan, affedensin Merhamet edensin Sen Gafûr’sun Rabbim Senin merhamet ve şefkati çağlayanlar gibi ruhlarımıza düşüren güzel isminin önünde eğiliyoruz Afv diliyoruz Şüphesiz sen bağışlayansın Senden umut kesmeyiz Her daim açık olan merhamet kapılarından bizi de al içeri Allah’ım Şüphesi senden başka inandığımız, güvendiğimiz yoktur… Affeyle bizi Ya Gafûr… Kur’an’da doksan kez geçip Bağışlayıp bahtın açıp İnsanları övüp seçip Kehf eyleyensin “Ya Gafûr” |
Esmâü’L Hüsnâ Dualar::::: |
08-23-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Esmâü’L Hüsnâ Dualar:::::Ya Azîm: Çok yüce ve çok büyük olan; sınırsız ve kayıtsız büyüklük, üstünlüğün tek sâhibi, pek azametli, yüce olandır, anlamına gelen Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir Ey büyük Allah’ım, Sevgili, En Sevgili, Büyüklüğün ve kudretin karşısında ürperen ruhum şahittir ki senden başka korktuğum, inandığım, sığındığım başka bir ilah yoktur ey üstünlüğün sahibi…Bir tek çiçeğin zerresini halk eylemeyen acziyetim, bilir ki bir tek sahibi vardır yerlerin ve göklerin Ve yine yerler ve gökler şahittir ki senin azametinin, kudretinin, rahmetinin, merhametinin eşi ve benzeri yoktur Büyüklük sana mahsustur, sınırsızlık sana mahsus Biz kulların ism-i sıfatın karşısında eğiliyoruz Rabbim Azametinin yanında merhametin ne güzel Havf ve reca arasında, huzurunuzda vav gibi başımızı eğiyoruz Mim gibi mesrur olan ruhumuzun ey büyük sığınağı, ey rahmet pınarı, ey şefkatin cenneti olan Allahım, dillerimiz acizdir seni anlatmaya, senin büyüklüğünü tarif etmeye Şüphesiz sen büyüksün, sen Azîmsin, Bu aciz kullarına merhamet eyle Ey Azîm Büyüklük şanındır senin Kullar âcizdir “Ya Azîm” Anlatmaya azametin Diller âcizdir “Ya Azîm” Ey sevgili, En Sevgili, Yâ Azîm, Allahım, Masmavi göklerinin, engin denizlerinin, başı dumanlı dağlarının ve deli efsun çağlayan ırmaklarının hepsi, her daim seni zikrederken, cümle mahlukat her dem seni tespih ederken biz aciz kullarına akıl ve irfan ver rabbim Senin aşk ikliminin esrarlı iksirini yudum yudum içmek, senin şefkat ve merhamet dolu huzurunda kendimizden geçmek dileriz bu hüzünlü yüreklerimizle Ellerimizde ruhumuzun tercümanı olan dualarımız, aşkımızı sana taşır mı bilmiyoruz Sevda hükmünde, içimizden, yüreğimizin ta derinlerinden, el değmemiş kuytularından devşirdiğimiz dualarımızı kabul buyur Allahım Ey mucizenin serveri, ey geçmişin ve geleceğin mutlak sahibi, ey bütün zamanların zamansız mimarı, ey güzelliğin ve cazibenin padişahı sana geldik, kapına geldik kabul buyur bizi, cümlemizi Şüphesiz sen büyüksün, sen Azîmsin, Bu naçiz kullarına mağfiret eyle Ya Azîm… “Aliyyül Azim”dir zatın Şahidin ismi sıfatın İşaretin mucizatın Hâller âcizdir “Ya Azîm” Allahım, Kudretli Rabbim, Yâ Azîm, Ritmin ve ahengin dört bir yanımızı sardığı, müstesna güzelliğin sembolü olan taze gül şafağının nefesimizi kestiği bir serin seherde sana yalvarıyoruz Teşrin zamanı yaklaşmakta Mevsim dönüyor ve kuşlar kafilesi süzüle süzüle, alçala yüksele göçüyorlar bilinmez uzak ülkelere Kendi göçümüzü düşünüyoruz Kimbilir, nerde, ne zaman, nasıl diyor içimiz Öteler bir kor olup içimize akıyor Hicret zamanı ürkütüyor gönlümüzü Boş heybemizi kuru hayaller, geçici emel ve arzularla doldurmuşuz ki ne kadar boşaltsak yükümüz çok ağır Rabbim Senin azametin ve kudretin karşısında bizim küçüklüğümüz ve aczimiz beynimizi sorguluyor Korkuyor ve ürperiyoruz, kederler içindeyiz Sana gönderdiğimiz dualarımız acılarımız ve korkularımızı şerh ediyor “Bî vefadır dar-ı dünya kimseyi şad eylemez” diyen koca yürekli erenlerin sözleri bir kor düşürüyor can evimize Ummanlarda batan gemilerimizi işaret ediyor sanki Ne gemiler batırmışımız Ummanlarında Ah bir bilseydik, bir uyanabilseydik senin engin denizlerinde, aşk bizi terk etmezdi Heybemize senin aşkını doldururduk zamanlı zamansız Şimdi biliyoruz ki vakit daraldı Allah’ım, bir firak kesecek yolumuzu Şüphesiz sen büyüksün, sen Azîmsin, Bu çaresiz kullarına rahmet eyle Allah’ım Ayetel kürsi tahtında Esrarlar gizlidir anda Duadadır gönlü canda Eller âcizdir “Ya Azîm” Ey Sevgili, En Sevgili, Allah’ım, Senin rahmetinden ümitvarız Hüzzam makamında ilahiler söylese de ruhumuz, zaman ağırlaşsa da senin rahmetin, senin bereketin, senin şefkatin, senin adaletin, senin mağfiretin her dem yağmada üzerimize Biz aciz kullarına kapılırın açık her dem, beş vakit Duaların ellerinden tutan bütün yüreklere ihsan eyle Allahım Biz ki aciz ve naçiz kullarız, biz ki her dem senin merhametine ve şefkatine muhtacız Bir an bile bizi korumazsan yıkılır sırtımızı verdiğimiz bütün duvarlar, çöker gök kubbe, delinir yerin bağrı Denizler sürükler dağlarımızı Bin bir tufana yeniliriz Sen Azîm’sin büyüklüğünle korur gözetirsin bizi, sen Rahîm’sin rahmetinle kucaklarsın Sen Şefîk’sin, şefkatinin göğsünde uyutur, merhametin ellerinde hıfzedersin Şüphesiz sen büyüksün, sen Azîmsin, Bu ümitvar kullarına bereket ver Allah’ım Uyumaz, uyumak niçin Şefaat izni Hakk için Huzuruna varmak için Yollar âcizdir “Ya Azîm” Ey Ulu Allahım, Rabbim, Yâ Azîm, Sana geldik, sana inandık ve taptık Gördük ki asırlık çınarların gölgesinde, yaprakların hışırtılı sesinde, meltemin ney sesinde hep senin adın gizli Bülbülün gülzarı inleten figanı, çeşmelerin çağıl çağıl akması, mevsimlerin birbirlerini sıra sıra devirmesi, baharın yaza, güzün kışa meyletmesi hep sendendir Bir tek tohumdan binbir nebatatın fışkırması, bir insanın bir kainatı ifade etmesinin kaynağı sensin Her şey sana bağlıdır Hiçbir şey başı boş değildir, hiçbir nesne sahipsiz…Senin azametin, senin kudretin karşısında büyülendik Allahım Şüphesiz sen bizim Rabbimizsin, Tek’sin, Bir’sin, büyüksün Senden başka İlah yoktur Senden başka sevenimiz ve sevdiğimiz yoktur Sana şükürler olsun Allahım Sana şükürler olsun Şüphesiz sen büyüksün, sen Azîmsin, Bu aciz kullarına merhamet eyle Ey Azîm Rahmet deryası akmakta Alemi nura katmakta Ummanları anlatmakta Göller âcizdir “Ya Azîm” |
|