Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Dualar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
2elbakara or or or or or or 1

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1



2-el-BAKARA


Medine'de inmiştir 286 (ikiyüzseksenaltı) âyettir Kur'an'ın en uzun sûresidir Adını, 67-71 âyetlerde yahudilere kesmeleri emredilen sığırdan alır Yalnız 281 âyeti Veda Haccında Mekke'de inmiştir İnanca, ahlâka ve hayat nizamına dair hükümlerin önemli bir kısmı bu sûrede yer almıştır Hicretten sonra nazil olmuştur 286 ayettir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm MÎm


2 O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir


3 Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar


4 Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar


5 İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır


6 Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler


7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır


8 İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler


9 Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir


10 Onların kalblerinde bir hastalık vardır Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır


11 Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler


12 Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar


13 Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit "Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler)


14 (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit "(Biz de) iman ettik" derler (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler


15 Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar


16 İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir


17 Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler


18 Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir Bu sebeple onlar geri dönemezler


19 Yahut (onların durumu), gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur(a tutulmuş kimselerin durumu) gibidir O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır


20 (O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi Allah şüphesiz her şeye kadirdir


21 Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz


22 O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın


23 Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın


24 Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır


25 İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır Ve onlar orada ebedî kalıcılardır


26 Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır)


27 Onlar öyle (fâsıklar) ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler Allah'ın ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır


28 Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz


29 O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti) O, her şeyi hakkıyla bilendir


30 Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi


31 Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi


32 Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler


33 (Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi


34 Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik İblis hariç hepsi secde ettiler O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu


35 Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik


36 Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik


37 Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır


38 Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler


39 İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar


40 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim Yalnızca benden korkun


41 Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun


42 Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin


43 Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin


44 (Ey bilginler!) Sizler Kitab'ı (Tevrat'ı) okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?


45 Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir


46 Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir


47 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın


48 Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz


49 Hatırlayın ki, sizi, Firavun taraftarlarından kurtardık Çünkü onlar size azabın en kötüsünü reva görüyorlar, yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlar, (fenalık için) kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı Aslında o size reva görülenlerde Rabbinizden büyük bir imtihan vardı


50 Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık, sizi kurtardık, Firavun'un taraftarlarını da, siz bakıp dururken denizde boğduk


51 Musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik Sonra haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz


52 O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik


53 Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik


54 Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize kötülük ettiniz Onun için Yaradanınıza tevbe edin de nefislerinizi (kötü duygularınızı) öldürün Öyle yapmanız Yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur Çünkü acıyıp tevbeleri kabul eden ancak O'dur


55 Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı


56 Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz


57 Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve "Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz" (dedik) Hakikatta onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı


58 (İsrailoğullarına
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


59 Fakat zalimler, kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler Bunun üzerine biz, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik


60 Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı Her bölük, içeceği kaynağı bildi (Onlara
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


61 Hani siz (verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde şehre inin Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi İşte (bu hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu Allah'ın gazabına uğradılar Bu musibetler (onların başına), Allah'ın âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir


62 Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır Onlar için herhangi bir korku yoktur Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir


63 Sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağının altında, size verdiğimizi kuvvetle tutun, onda bulunanları daima hatırlayın, umulur ki, korunursunuz (demiştik de);


64 Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz


65 İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz


66 Biz bunu (maymunlaşmış insanları), hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakîler için de bir öğüt vesilesi kıldık


67 Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti


68 "Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu açıklasın" dediler Musa: Allah diyor ki: "O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inek" Size emredileni hemen yapın, dedi


69 Bu defa: Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın, dediler "O diyor ki: Sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir inektir" dedi


70 "(Ey Musa!) Bizim için, Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık Biz, inşaallah emredileni yapma yolunu buluruz" dediler


71 (Musa) dedi ki: Allah şöyle buyuruyor: O, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir "İşte şimdi gerçeği anlattın" dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi


72 Hani siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmıştınız Halbuki Allah gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktır


73 "Haydi, şimdi (öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun" dedik Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye size âyetlerini (Peygamberine verdiği mucizelerini) gösterir


74 (Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir


75 Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi


76 (Münafıklar) inananlarla karşılaştıklarında "İman ettik" derler Birbirleriyle başbaşa kaldıkları vakit ise: Allah'ın size açtıklarını (Tevrat'taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz? derler


77 Onlar bilmezler mi ki, gizlediklerini de açıkça yaptıklarını da Allah bilmektedir


78 İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmezler Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar


79 Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!


80 İsrailoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?


81 Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler Onlar orada devamlı kalırlar


82 İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler Onlar orada devamlı kalırlar


83 Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz


84 (Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz


85 Bu misakı kabul eden sizler, (verdiğiniz sözün tersine) birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde (hem çıkarıyor hem de) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir


86 İşte onlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir


87 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz


88 (Yahudiler peygamberlerle alay ederek) "Kalplerimiz perdelidir" dediler Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir O yüzden çok az inanırlar


89 Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır


90 Allah'ın kullarından dilediğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır


91 Kendilerine: Allah'ın indirdiğine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inanırız, derler ve ondan başkasını inkâr ederler Halbuki o Kur'an kendi ellerinde bulunan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır (Ey Muhammed!) Onlara: Şayet siz gerçekten inanıyor idiyseniz daha önce Allah'ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver


92 Andolsun Musa size apaçık mucizeler getirmişti Sonra onun ardından, zalimler olarak buzağıyı (tanrı) edindiniz


93 Hatırlayın ki, Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!


94 (Ey Muhammed, onlara
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


95 Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler (günah ve isyanları) sebebiyle hiç bir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir Allah zalimleri iyi bilir


96 Yemin olsun ki, sen onları yaşamaya karşı insanların en düşkünü olarak bulursun Putperestlerden her biri de arzular ki, bin sene yaşasın Oysa yaşatılması hiç kimseyi azaptan uzaklaştırmaz Allah onların yapmakta olduklarını eksiksiz görür


97 De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir


98 Kim, Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düşman olursa bilsin ki Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır


99 Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik (Ey Muhammed!) Onları ancak fasıklar inkâr eder


100 Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez


101 Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler


102 Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular Halbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı Lâkin şeytanlar kâfir oldular Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi Onlar, o iki melekden, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı Oysa büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler Onlar, kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler Sihri satın alanların (ona inanıp para verenlerin) ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu anlasalardı!


103 Eğer iman edip kendilerini kötülükten korusalardı, şüphesiz, Allah tarafından verilecek sevap daha hayırlı olacaktı Keşke bunları anlasalardı!


104 Ey iman edenler! "Râinâ" demeyin, "unzurnâ" deyin (Söylenenleri) dinleyin Kâfirler için elem verici bir azap vardır


105 (Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir Allah büyük lütuf sahibidir


106 Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir


107 (Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah'ındır? Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır


108 Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Musa'ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, şüphesiz dosdoğru yoldan sapmış olur


109 Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın Şüphesiz Allah her şeye kadirdir


110 Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür


111 (Ehl-i kitap
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


112 Bilâkis, kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katındadır Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler


113 Hepsi de kitabı (Tevrat ve İncil'i) okumakta oldukları halde Yahudiler: Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir, dediler Hıristiyanlar da: Yahudiler doğru yolda değillerdir, dediler Kitabı bilmeyenler de birbirleri hakkında tıpkı onların söylediklerini söylediler Allah, ihtilâfa düştükleri hususlarda kıyamet günü onlar hakkında hükmünü verecektir


114 Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir (Başka türlü girmeye hakları yoktur) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır


115 Doğu da Allah'ındır batı da Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir


116 "Allah çocuk edindi" dediler Hâşâ! O, bundan münezzehtir Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur, hepsi O'na boyun eğmiştir


117 (O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır Bir şeyi dilediğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir


118 Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir âyet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçık gösterdik


119 Doğrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik Sen cehenmemliklerden sorumlu değilsin


120 Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır


121 Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (den bazısı) onu, hakkını gözeterek okurlar Çünkü onlar, ona iman ederler Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır


122 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kılmış olduğumu hatırlayın


123 Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez Onlar hiçbir yardım da görmezler


124 Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti "Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)" dedi Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu


125 Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın) İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik


126 İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim Ne kötü varılacak yerdir orası!


127 Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


128 Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin


129 Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin


130 İbrahim'in dininden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir


131 Çünkü Rabbi ona: Müslüman ol, demiş, o da: Alemlerin Rabbine boyun eğdim, demişti


132 Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm'ı) seçti O halde sadece müslümanlar olarak ölünüz (dedi)


133 Yoksa Ya'kub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Ya'kub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak O'na teslim olmuşuzdur, dediler


134 Onlar bir ümmetti, gelip geçti Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz


135 (Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


136 "Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin


137 Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar Onlara karşı Allah sana yeter O işitendir, bilendir


138 Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin)


139 De ki: Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz olduğu halde, O'nun hakkında bizimle tartışmaya mı girişiyorsunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size aittir Biz O'na gönülden bağlananlarız


140 Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâtın yahudi, yahut hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1



2-el-BAKARA//////1


141 Onlar bir ümmetti; gelip geçti Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size aittir Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz


142 İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler De ki: Doğu da batı da Allah'ındır O dilediğini doğru yola iletir


143 İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık Senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir Zira Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir


144 (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir


145 Yemin olsun ki (habibim ! ) sen ehl-i kitaba her türlü âyeti (mucizeyi) getirsen yine de onlar senin kıblene dönmezler Sen de onların kıblesine dönecek değilsin Onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun


146 Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (o kitaptaki peygamberi), öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar Buna rağmen onlardan bir gurup bile bile gerçeği gizler


147 Gerçek olan, Rabbinden gelendir O halde kuşkulananlardan olma!


148 Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın Nerede olursanız olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir Şüphesiz Allah her şeye kadirdir


149 Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir Bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir (Biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir


150 (Evet Resûlüm ! ) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız


151 Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik


152 Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!


153 Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir


154 Allah yolunda öldürülenlere "ölüler"" demeyin Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız


155 Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz (Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele !


156 O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler


157 İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır Ve doğru yolu bulanlar da onlardır


158 Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah'ın koyduğu nişanlardandır Her kim Beytullah'ı ziyaret eder veya umre yaparsa onları tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder ve (yapılanı) hakkıyla bilir


159 İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder


160 Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar başkadır Zira ben onların tevbelerini kabul ederim Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim


161 (Ayetlerimizi) inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti onların üzerinedir


162 Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır


163 İlâhınız bir tek Allah'tır O'ndan başka ilâh yoktur O, rahmândır, rahîmdir


164 Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır


165 İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi


166 İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır


167 (Kötülere) uyanlar şöyle derler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar


168 Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır


169 O size ancak kötülüğü, çirkini ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder


170 Onlara (müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" dediler Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?


171 (Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kâfirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir Bu sebeple düşünmezler


172 Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin, eğer siz yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız O'na şükredin


173 Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur Şüphe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir


174 Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi (âhir zaman Peygamberinin vasıflarını) gizleyip onu az bir paha ile değişenler yok mu, işte onların yeyip de karınlarına doldurdukları, ateşten başka bir şey değildir Kıyamet günü Allah ne kendileriyle konuşur ve ne de onları temize çıkarır Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır


175 Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın almış kimselerdir Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!


176 O azabın sebebi, Allah'ın, kitabı hak olarak indirmiş olmasıdır (Buna rağmen farklı yorum yapıp) kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir anlaşmazlığın içine düşmüşlerdir


177 İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır Müttakîler ancak onlardır!


178 Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür) Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir Bu söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır


179 Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız


180 Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur


181 Her kim bunu işittikten ve kabullendikten sonra vasiyeti değiştirirse, günahı onu değiştirenleredir Şüphesiz Allah (her şeyi) işitir ve (her şeyi) bilir


182 Her kim, vasiyet edenin haksızlığa yahut günaha meyletmesinden endişe eder de (alâkalıların) aralarını bulursa kendisine günah yoktur Şüphesiz Allah çok bağışlayan hem de esirgeyendir


183 Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı Umulur ki korunursunuz


184 Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı) Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır


185 Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir


186 Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar


187 Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır Sakın bu sınırlara yaklaşmayın İşte böylece Allah âyetlerini insanlara açıklar Umulur ki korunurlar


188 Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere (idarecilere veya mahkeme hakimlerine) vermeyin


189 Sana, hilâl şeklinde yeni doğan ayları sorarlar De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir İyi davranış, asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir Lâkin iyi davranış, korunan (ve ölçülü giden) kimsenin davranışıdır Evlere kapılarından girin, Allah'tan korkun, umulur ki kurtuluşa erersiniz


190 Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez


191 Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür Mescid-i Haram'da onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa siz de onları öldürün İşte kâfirlerin cezası böyledir


192 Eğer onlar (savaştan) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah gafûr ve rahîmdir


193 Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur


194 Haram ay haram aya karşılıktır Hürmetler (dokunulmazlıklar) karşılıklıdır Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle beraberdir


195 Allah yolunda harcayın Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın Her türlü hareketinizde dürüst davranın Çünkü Allah dürüstleri sever


196 Haccı ve umreyi Allah için tam yapın Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir Allah'tan korkun Biliniz ki Allah'ın vereceği ceza ağırdır


197 Hac, bilinen aylardadır Kim o aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir (Ey müminler! Ahiret için) azık edinin Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının


198 (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizden gelecek bir lütfu (kazancı) aramanızda size herhangi bir günah yoktur Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz


199 Sonra insanların (sel gibi) aktığı yerden siz de akın Allah'tan mağfiret isteyin Çünkü Allah affedici ve esirgeyicidir


200 Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur


201 Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver Bizi cehennem azabından koru! derler


202 İşte onlar için, kazandıklarından büyük bir nasip vardır (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir


203 Sayılı günlerde (eyyam-ı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın Kim iki gün içinde acele edip (Mina'dan Mekke'ye) dönmek isterse, ona günah yoktur Bunlar günahtan sakınanlar içindir Allah'tan korkun ve bilin ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız


204 İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar Halbuki o, hasımların en yamanıdır


205 O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır Allah bozgunculuğu sevmez


206 Böylesine "Allah'tan kork!" denilince benlik ve gurur kendisini günaha sevkeder (Ceza ve azap olarak) ona cehennem yeter O ne kötü yerdir!


207 İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah'ın rızasını almak için kendini ve malını feda eder Allah da kullarına şefkatlidir


208 Ey iman edenler! Hep birden barışa girin Sakın şeytanın peşinden gitmeyin Çünkü o, apaçık düşmanınızdır


209 Size (Kur'an ve Sünnet gibi) apaçık deliller geldikten sonra, eğer barıştan saparsanız, şunu iyi bilin ki Allah azîzdir, hakîmdir


210 Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerinin gelmesini mi beklerler Halbuki iş bitirilmiştir (Allah nizamı artık değişmez) Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülür


211 İsrailoğullarına sor ki kendilerine nice apaçık mucizeler verdik Kim mucizeler kendisine geldikten sonra Allah'ın nimetini (âyetlerini) değiştirirse bilsin ki Allah'ın azabı şiddetlidir


212 Kâfir olanlar için dünya hayatı câzip kılındı (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler Oysa ki, (iman edip) inkârdan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir Allah dilediğine hesapsız rızık verir


213 İnsanlar bir tek ümmet idi Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi Allah dilediğini doğru yola iletir


214 (Ey müminler! ) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır


215 Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar De ki: Maldan harcadığınız şey, ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir


216 Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür Allah bilir, siz bilmezsiniz


217 Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mes-cid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar


218 İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın rahmetini umabilirler Allah, gafûr ve rahîmdir


219 Sana, şarap ve kumar hakkında soru sorarlar De ki: Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar "İhtiyaç fazlasını" de Allah size âyetleri böyle açıklar ki düşünesiniz


220 Dünya ve ahiret hakkında (lehinize olan davranışları düşünün ve ona göre hareket edin) Sana yetimler hakkında soruyorlar De ki: Onları iyi yetiştirmek (yüz üstü bırakmaktan) daha hayırlıdır Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, (unutmayın ki) onlar sizin kardeşlerinizdir Allah, işleri bozanla düzelteni bilir Eğer Allah dileseydi, sizi de zahmet ve meşakkate sokardı Çünkü Allah güçlüdür, hakîmdir


221 İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır Allah ise, izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar


222 Sana kadınların ay halini sorarlar De ki: O, bir rahatsızlıktır Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever


223 Kadınlarınız sizin için bir tarladır Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın Allah'tan korkun, biliniz ki siz O'na kavuşacaksınız (Yâ Muhammed!) müminleri müjdele!


224 Yeminlerinizden dolayı Allah'ı (O'nun adını), iyilik etmenize, O'ndan sakınmanıza ve insanların arasını düzeltmenize engel kılmayın Allah işitir ve bilir


225 Allah sizi kasıtsız yeminlerinizden sorumlu tutmaz Lâkin kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutar Allah gafûrdur, halîmdir


226 Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler dört ay beklerler Eğer (bu müddet içinde) kadınlarına dönerlerse, şüphesiz Allah çokça bağışlayan ve esirgeyendir


227 Eğer (müddeti içinde dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar) Biliniz ki, Allah işitir ve bilir


228 Boşanmış kadınlar, kendi başlarına (evlenmeden) üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklerler Eğer onlar Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanmışlarsa, rahimlerinde Allah'ın yarattığını gizlemeleri kendilerine helâl olmaz Eğer kocalar barışmak isterlerse, bu durumda boşadıkları kadınları geri almaya daha fazla hak sahibidirler Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler Allah azîzdir, hakîmdir


229 Boşama iki defadır Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir Kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şey almanız size helâl olmaz Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna (Ey müminler!) Siz de karı ile kocanın, Allah'ın sınırlarını, hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz, kadının (erkeğe) fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur Bu söylenenler Allah'ın koyduğu sınırlardır Sakın onları aşmayın Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir


230 Eğer erkek kadını (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onu alması kendisine helâl olmaz Eğer bu kişi de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde beis yoktur Bunlar Allah'ın sınırlarıdır Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar


231 Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh altında tutmayın Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur Allah'ın âyetlerini eğlenceye almayın Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini, (size verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın Allah'tan korkun Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir


232 Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, onların (eski) kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın İşte bununla içinizden Allah'a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir Bu öğüdü tutmanız kendiniz için en iyisi ve en temizidir Allah bilir, siz bilmezsiniz


233 Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler Onların örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir Bir insan ancak gücü yettiğinden sorumlu tutulur Hiçbir anne, çocuğu sebebiyle, hiçbir baba da çocuğu yüzünden zarara uğratılmamalıdır Onun benzeri (nafaka temini) vâris üzerine de gerekir Eğer ana ve baba birbiriyle görüşerek ve karşılıklı anlaşarak çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur Çocuklarınızı (süt anne tutup) emzirtmek istediğiniz takdirde, süt anneye vermekte olduğunuzu iyilikle teslim etmeniz şartıyla, üzerinize günah yoktur Allah'tan korkun Bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı görür


234 Sizden ölenlerin, geride bıraktıkları eşleri, kendi başlarına (evlenmeden) dört ay on gün beklerler Bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında yaptıkları meşru işlerde size bir günah yoktur Allah yapmakta olduklarınızı bilir


235 (İddet beklemekte olan) kadınlarla evlenme hususundaki düşüncelerinizi üstü kapalı biçimde anlatmanızda veya onu içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur Allah bilir ki siz onları anacaksınız Lâkin, meşru sözler söylemeniz müstesna, sakın onlara gizlice buluşma sözü vermeyin Farz olan bekleme müddeti dolmadan, nikâh kıymaya kalkışmayın Bilin ki Allah, gönlünüzdekileri bilir Bu sebeple Allah'tan sakının Şunu iyi bilin ki Allah gafûrdur, halîmdir


236 Nikâhtan sonra henüz dokunmadan veya onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız bunda size mehir zorunluğu yoktur Bu durumda onlara müt'a (hediye cinsinden bir şeyler) verin Zengin olan durumuna göre, fakir de durumuna göre vermelidir Münasip bir müt'a vermek iyiler için bir borçtur


237 Kendilerine mehir tayin ederek evlendiğiniz kadınları, temas etmeden boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır Ancak kadınların vazgeçmesi veya nikâh bağı elinde bulunanın (velinin) vazgeçmesi hali müstesna, affetmeniz (mehirden vazgeçmeniz), takvâya daha uygundur Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür


238 Namazlara ve orta namaza devam edin Allah'a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın


239 Eğer (herhangi bir şeyden) korkarsanız (namazlarınızı) yürüyerek yahut binmiş olarak (kılın) Güvene kavuştuğunuz zaman, siz bilmezken Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu anın (namaz kılın)


240 Sizden ölüp de (dul) eşler bırakan kimseler, zevcelerinin, evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hususunda (sağlıklarında) vasiyet etsinler Eğer o kadınlar, (kendiliklerinden) çıkıp giderlerse, kendileri hakkında yaptıkları meşru şeylerden size bir günah yoktur Allah azîzdir, hakîmdir


241 Boşanmış kadınların, hakkaniyet ölçülerinde (kocalarından) menfaat sağlamak haklarıdır; bu, Allah korkusu taşıyanlar üzerine bir borçtur


242 Allah size işte böylece âyetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız


243 Binlerce oldukları halde, ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkıp gidenleri görmedin mi? Allah onlara "Ölün!" dedi (öldüler) Sonra onları diriltti Şüphesiz Allah insanlara karşı lütufkârdır Lâkin insanların çoğu şükretmez


244 Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir


245 Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah'tır Sadece O'na döndürüleceksiniz


246 Musa'dan sonra, Benî İsrail'den ileri gelen kimseleri görmedin mi? Kendilerine gönderilmiş bir peygambere: "Bize bir hükümdar gönder ki (onun komutasında) Allah yolunda savaşalım" demişlerdi "Ya size savaş yazılır da savaşmazsanız?" dedi "Yurtlarımızdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz halde Allah yolunda neden savaşmayalım?" dediler Kendilerine savaş yazılınca, içlerinden pek azı hariç, geri dönüp kaçtılar Allah zalimleri iyi bilir


247 Peygamberleri onlara: Bilin ki Allah, Tâlût'u size hükümdar olarak gönderdi dedi Bunun üzerine: Biz, hükümdarlığa daha lâyık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? dediler "Allah sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi Allah mülkünü dilediğine verir Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir" dedi


248 Peygamberleri onlara: Onun hükümdarlığının alâmeti, Tabut'un size gelmesidir Meleklerin taşıdığı o Tabut'un içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sükûnet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir kalıntı vardır Eğer inanmış kimseler iseniz sizin için bunda şüphesiz bir alâmet vardır, dedi


249 Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek Kim ondan içerse benden değildir Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler Tâlût ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir Allah sabredenlerle beraberdir, dediler


250 Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında: Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır Bize cesaret ver ki tutunalım Kâfir kavme karşı bize yardım et, dediler


251 Sonunda Allah'ın izniyle onları yendiler Davud da Câlût'u öldürdü Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir


252 İşte bunlar Allah'ın âyetleridir Biz onları sana doğru olarak anlatıyoruz Şüphesiz sen, Allah tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin


253 O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Rûhu'l-Kudüs ile güçlendirdik Allah dileseydi o peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkâr etti Allah dileseydi onlar savaşmazlardı; lâkin Allah dilediğini yapar


254 Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın Gerçekleri inkâr edenler elbette zalimlerdir


255 Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir (O'na hiçbir şey gizli kalmaz) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez O, yücedir, büyüktür


256 Dinde zorlama yoktur Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır Allah işitir ve bilir


257 Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür İşte bunlar cehennemliklerdir Onlar orada devamlı kalırlar


258 Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez


259 Yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin duvarları çatıları üzerine çökmüş (alt üst olmuş) bir kasabaya uğradı; "Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir acaba!" dedi Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti Ne kadar kaldın? dedi "Bir gün yahut daha az" dedi Allah ona: Hayır, yüz sene kaldın Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır Eşeğine de bak Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik) Şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz, dedi Durum kendisince anlaşılınca: Şimdi iyice biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir, dedi


260 İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu


261 Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır Allah dilediğine kat kat fazlasını verir Allah'ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir


262 Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mükâfatları vardır Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir


263 Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir Allah zengindir, acelesi de yoktur


264 Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar Allah, kâfirleri doğru yola iletmez


265 Allah'ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını hayra sarfedenlerin durumu, bir tepede kurulmuş güzel bir bahçeye benzer ki, üzerine bol yağmur yağmış da iki kat ürün vermiştir Bol yağmur yağmasa bile bir çisinti düşer (de yine ürün verir) Allah, yaptıklarınızı görmektedir


266 Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, arasından sular akan ve kendisi için orada her çeşit meyveden (bir miktar) bulunan bir bahçesi olsun da, bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin! (Elbette bunu kimse arzu etmez) İşte düşünüp anlayasınız diye Allah size âyetleri açıklar


267 Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır


268 Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vâdeder Allah herşeyi ihata eden ve herşeyi bilendir


269 Allah hikmeti dilediğine verir Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar


270 Yaptığınız her harcamayı ve adadığınız her adağı muhakkak Allah bilir Zalimler için hiç yardımcı yoktur


271 Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter Allah, yapmakta olduklarınızı bilir


272 (Ya Muhammed!) Onları doğru yola iletmek sana ait değildir Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız Hayır olarak verdiğiniz ne varsa; karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız


273 (Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder Sen onları simalarından tanırsın Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir


274 Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarfedenler var ya, onların mükâfatları Allah katındadır Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler


275 Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar


276 Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez


277 İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler


278 Ey iman edenler! Allah'tan korkun Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terkedin


279 Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz


280 Eğer (borçlu) darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek (gerekir) Eğer (gerçekleri) anlarsanız bunu sadakaya (veya zekâta) saymak sizin için daha hayırlıdır


281 Allah'a döndürüleceğiniz, sonra da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir günden sakının


282 Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun) Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin Büyük veya küçük, vâdesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur Ancak aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır Bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur (Genellikle) alışveriş yaptığınızda şahit tutun Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir Allah'tan korkun Allah size gerekli olanı öğretiyor Allah her şeyi bilmektedir


283 Yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu hususta) Rabbi olan Allah'tan korksun Şahitliği bildiklerinizi gizlemeyin Kim onu gizlerse, bilsin ki onun kalbi günahkârdır Allah yapmakta olduklarınızı bilir


284 Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir, sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder Allah her şeye kadirdir


285 Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler) Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız İşittik, itaat ettik Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler


286 Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağış

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




Medine'de nâzil olmuştur 200 (İki yüz) âyettir 34-37 âyetlerde Hz Meryem'in babasının mensup olduğu İmrân ailesinden söz edildiği için sûre bu adı almıştır


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm Mîm


2 Hayy ve kayyûm olan Allah'tan başka ilâh yoktur


3 (Resûlüm!) O, sana Kitab'ı hak ve önceki kitapları tasdik edici olarak indirdi, Tevrat ile İncil'i ve Furkan'ı indirmişti


4 Daha önce de, insanlara doğru yolu göstermek üzere Furkan'ı indirmiştir Bilinmeli ki, Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır Allah, suçlunun hakkından gelen mutlak güç sahibidir


5 Şüphesiz ki ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz


6 Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur O'ndan başka ilâh yoktur O mutlak güç ve hikmet sahibidir


7 Sana Kitab'ı indiren O'dur Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır Diğerleri de müteşâbihtir Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar


8 (Onlar şöyle yakarırlar
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


9 Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan sensin Allah asla sözünden dönmez


10 Bilinmelidir ki inkâr edenlerin ne malları ne de evlâtları Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlayacaktır İşte onlar cehennnemin yakıtıdır


11 (Onların yolu) Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin tuttuğu yola benzer Onlar bizim âyetlerimizi yalanladılar, Allah da kendilerini günahları yüzünden yakalayıverdi Allah'ın cezası çok şiddetlidir


12 (Resûlüm!) İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz Orası kalınacak ne kötü bir yerdir!


13 (Bedir'de) karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için büyük bir ibret vardır Biri Allah yolunda çarpışan bir gurup, diğeri ise bunları apaçık kendilerinin iki misli gören kâfir bir gurup Allah dilediğini yardımı ile destekler Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır


14 Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır


15 (Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır Allah kullarını çok iyi görür


16 (Bu nimetler) "Ey Rabbimiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!" diyen;


17 Sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler (içindir)


18 Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur


19 Allah nezdinde hak din İslâm'dır Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur


20 Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim" Ehl-i kitaba ve ümmîlere de: "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır Allah kullarını çok iyi görmektedir


21 Allah'ın âyetlerini inkâr edenler, haksız yere peygamberlerin canlarına kıyanlar ve adaleti emreden insanları öldürenler (yok mu), onlara acı bir azabı haber ver!


22 İşte bunlar dünyada da ahirette de çabaları boşa giden kimselerdir Onların hiçbir yardımcısı da yoktur


23 (Resûlüm!) Kendilerine Kitap'tan bir pay verilenleri (yahudileri) görmez misin ki, aralarında hükmetmesi için Allah'ın Kitab'ına çağırılıyorlar da, sonra içlerinden bir gurup cayarak geri dönüyor


24 Onların bu tutumları: Bize ateş, sadece sayılı günlerde dokunacaktır, demelerinin bir sonucudur Onların vaktiyle uydurdukları şeyler de dinleri hakkında kendilerini yanıltmıştır


25 Fakat, onları gelmesinde şüphe edilmeyen bir gün için topladığımız ve hiçbir haksızlığa uğramaksızın herkese kazandığı şeyler tastamam ödendiği zaman halleri nice olur?


26 (Resûlüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın Her türlü iyilik senin elindedir Gerçekten sen her şeye kadirsin


27 Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın Dilediğine de sayısız rızık verirsin


28 Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor Dönüş yalnız Allah'adır


29 De ki: İçinizdekileri gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir Göklerde ve yerde olanları da bilir Allah her şeye kadirdir


30 Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor Allah kullarına çok şefkatlidir


31 (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir


32 De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez


33 Allah Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesi ile İmrân ailesini seçip âlemlere üstün kıldı


34 Bunlar birbirinden gelme bir nesillerdir Allah işiten ve bilendir


35 İmrân'ın karısı şöyle demişti: "Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım Adağımı kabul buyur Şüphesiz (niyazımı) hakkıyla işiten ve (niyetimi) bilen sensin"


36 Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip dururken: Rabbim! Ben onu kız doğurdum Oysa erkek, kız gibi değildir Ona Meryem adını verdim Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum, dedi


37 Rabbi Meryem'e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi Zekeriyya yı da onun bakımı ile görevlendirdi Zekeriyya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık bulur ve "Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?" der; o da: Bu, Allah tarafındandır Allah, dilediğine sayısız rızık verir, derdi


38 Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin, dedi


39 Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler


40 Zekeriyya: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir; Allah dilediğini yapar


41 Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alâmet göster, dedi Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et


42 Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti


43 Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, (O'nun huzurunda) eğilenlerle beraber sen de eğil


44 (Resûlüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden) çekişirken de yanlarında değildin


45 Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime'yi müjdeliyor Adı Meryem oğlu İsa'dır Mesîh'tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır


46 sâlihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara (peygamber sözleri ile) konuşacak


47 Meryem: Rabbim! dedi, bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir, Allah dilediğini yaratır Bir işe hükmedince ona sadece "Ol!" der; o da oluverir


48 (Melekler, Meryem'e hitaben İsa hakkında sözlerine devam ettiler
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


49 İsrailoğullarına bir elçi olacak (ve onlara şöyle diyecek
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


50 Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmam için gönderildim Size Rabbinizden bir mucize getirdim O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin


51 Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir Öyle ise O'na kulluk edin İşte bu doğru yoldur


52 İsa, onlardaki inkârcılığı sezince: Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? dedi Havârîler: Biz, Allah yolunun yardımcılarıyız; Allah'a inandık, şahit ol ki bizler müslümanlarız, cevabını verdiler


53 (Havârîler
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


54 (Yahudiler) tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu Allah, tuzak kuranların hayırlısıdır


55 Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım Sonra dönüşünüz bana olacak İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim


56 İnkâr edenler var ya, onları dünya ve ahirette şiddetli bir azaba çarptıracağım; onların hiç yardımcıları da olmayacak


57 İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir Allah zalimleri sevmez


58 (Resûlüm!) Bu söylenenleri biz sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan okuyoruz


59 Allah nezdinde İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir Allah onu topraktan yarattı Sonra ona "Ol!" dedi ve oluverdi


60 Gerçek, Rabbinden gelendir Öyle ise şüphecilerden olma


61 Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki: Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı çağıralım, sonra da dua edelim de Allah'tan yalancılar üzerine lânet dileyelim


62 Şüphesiz bu (İsa hakkında söylenenler), doğru haberlerdir Allah'tan başka ilâh yoktur Muhakkak ki Allah, evet O, mutlak güç ve hikmet sahibidir


63 Eğer yine yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah, bozguncuları hakkıyla bilendir


64 (Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz


65 Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin çekişirsiniz? Halbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi Siz hiç düşünmez misiniz?


66 İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki Allah, her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz


67 İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi


68 İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed) ve (ona) iman edenlerdir Allah müminlerin dostudur


69 Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar


70 Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın âyetlerini inkâr edersiniz?


71 Ey ehl-i kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?


72 Ehl-i kitaptan bir gurup şöyle dedi: "Müminlere indirilmiş olana sabahleyin (görünüşte) inanıp akşamleyin inkâr edin Belki onlar (böylece dinlerinden) dönerler


73 Sizin dininize uyanlardan başka hiçbir kimseye inanmayın " (Resûlüm!) De ki: Doğru yol ancak Allah'ın yoludur Yine (onlar, kendi aralarında şöyle dediler
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


74 Rahmetini dilediğine ayırır Allah üstün lütuf sahibidir


75 Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez Bu da onların, "Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan dolayı bize vebal yoktur" demelerindendir Allah adına bile bile yalan söylüyorlar


76 Hayır! (Gerçek onların dediği değil) Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları sever


77 Allah'a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle değiştirenlere gelince, işte bunların ahirette bir payı yoktur Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır Onlar için acı bir azap vardır


78 Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler Halbuki okudukları Kitap'tan değildir Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar


79 Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe hâlis kullar olunuz


80 Ve size: Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin, diye de emretmez Siz müslüman olduktan sonra hiç size kâfirliği emreder mi?


81 Hani Allah, peygamberlerden: "Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu


82 Artık bundan sonra her kim dönerse işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir


83 Göklerde ve yerdekiler, ister istemez O'na teslim olduğu halde onlar (ehl-i kitap), Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki O'na döndürüleceklerdir


84 De ki: Biz, Allah a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve Ya'kub oğullarına indirilenlere, Musa, İsa ve (diğer) peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik Onları birbirinden ayırdetmeyiz Biz ancak O'na teslim oluruz


85 Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır


86 İman etmelerinden, Resûl'ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkârcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez


87 İşte onların cezası, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanlığın lânetine uğramalarıdır


88 Bu lânete ebedî gömülüp gidecekler Onların azapları hafifletilmez; yüzlerine de bakılmaz


89 Ancak, bundan sonra tevbe edip yola gelenler başka Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir


90 İnandıktan sonra kâfirliğe sapıp sonra inkârcılıkta daha da ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir Ve işte onlar, sapıkların ta kendisidirler


91 Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden -fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi- kabul edilmeyecektir Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur


92 Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça "iyi" ye eremezsiniz Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir


93 Tevrat'ın indirilmesinden önce, İsrail'in (Ya'kub'un) kendisine haram kıldıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helâl idi De ki: Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip onu okuyun


94 Artık bundan sonra her kim Allah'a karşı yalan uydurursa, işte bunlar, zalimlerin ta kendisidirler


95 De ki: Allah doğruyu söylemiştir Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz O, müşriklerden değildi


96 Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke'deki (Kâbe)dir


97 Orada apaçık nişâneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır Oraya giren emniyette olur Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir


98 De ki: Ey ehl-i kitap! Allah yaptıklarınızı görüp dururken niçin Allah'ın âyetlerini inkâr edersiniz?


99 De ki: Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkisiyorsunuz? Allah yaptiklarinizdan habersiz degildir"


100 Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden inkârcılığa sevkederler


101 Size Allah'ın âyetleri okunurken, üstelik Allah Resûlü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir


102 Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin


103 Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız


104 Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun İşte onlar kurtuluşa erenlerdir


105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın İşte bunlar için büyük bir azap vardır


106 Nice yüzlerin ağardığı, nice yüzlerin de karardığı günü (düşünün) İmdi, yüzleri kararanlara: İnanmanızdan sonra kâfir mi oldunuz? Öyle ise inkâr etmiş olmanız yüzünden tadın azabı! (denilir)


107 Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın rahmeti içindedirler; orada ebedî kalacaklardır


108 İşte bunlar, Allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz âyetleridir Allah hiçbir kimseye haksızlık etmek istemez


109 Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır İşler, dönüp dolaşıp Allah'a varır


110 Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız: Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır


111 Onlar (ehl-i kitap) size, incitmekten başka bir zarar veremezler Sizinle savaşa girecek olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar Sonra kendilerine yardım da edilmez


112 Onlar (yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır


113 Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar


114 Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar İşte bunlar iyi insanlardandır


115 Onların yaptıkları hiçbir hayır karşılıksız bırakılmayacaktır Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir


116 İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır İşte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır


117 Onların, bu dünya hayatında yapmakta oldukları harcamaların durumu, kendilerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinlerini vurup da mahveden kavurucu bir rüzgârın durumu gibidir Onlara Allah zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlar


118 Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür Eğer düşünüp anlıyorsanız, âyetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz


119 İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz Siz, bütün kitaplara inanırsınız; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında "İnandık" derler; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar De ki: Kininizden (kahrolup) ölün! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir


120 Size bir iyilik dokunsa, bu onları tasalandırır; başınıza bir musibet gelse, buna da sevinirler Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır


121 Hani sen, sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden ayrılmıştın -Allah, hakkıyle işiten ve bilendir


122 O zaman içinizden iki bölük bozulmaya yüz tutmuştu Halbuki Allah onların yardımcısı idi Müminler, yalnız Allah'a dayanıp güvensinler


123 Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah, Bedir'de de size yardım etmişti Öyle ise, Allah'tan sakının ki O'na şükretmiş olasınız


124 O zaman sen, müminlere şöyle diyordun: İndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi, sizin için yeterli değil midir?


125 Evet, siz sabır gösterir ve Allah'tan sakınırsanız, onlar (düşmanlarınız) hemen şu anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder


126 Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede rahatlasın diye yaptı Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır


127 Allah, kâfirlerden bir kısmının kökünü kessin veya onları perişan etsin, böylece bozulmuş bir halde dönüp gitsinler diye, size yardım eder)


128 Ki bu işte senin yapacağın bir şey yoktur yahut (müslüman olsunlar da) tevbelerini kabul etsin, ya da (ısrar ederlerse) onlara azap etsin diye (Allah Bedir'de size yardım etti) Çünkü onlar zalimdirler


129 Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır Dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir


130 Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz


131 Kâfirler için hazırlanmış bulunan ateşten sakının!


132 Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız


133 Rabbinizin bağışına ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!


134 O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler Allah da güzel davranışta bulunanları sever


135 Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler


136 İşte onların mükâfatı, Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlerdir Böyle amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir!


137 Sizden önce nice (milletler hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah'ın âyetlerini) yalan sayanların âkıbeti ne olmuş, görün!


138 Bu (Kur'an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takvâ sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür


139 Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz


140 Eğer siz (Uhud'da) bir acıya uğradınızsa, (Bedir'de de düşmanınız olan) o kavim de benzer bir acıya uğramıştır O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz (zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz) Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin Allah zalimleri sevmez


141 Bir de (böylece) Allah, iman edenleri günahlardan temize çıkarmak, kâfirleri de helâk etmek ister


142 Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?


143 Andolsun ki siz, ölümle yüzyüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz İşte şimdi onu karşınızda gördünüz


144 Muhammed, ancak bir peygamberdir Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır


145 Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın (Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız


146 Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler Allah sabredenleri sever


147 Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!


148 Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi Allah, iyi davrananları sever


149 Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, gerisin geriye (eski dininize) döndürürler de, hüsrana uğrayanların durumuna düşersiniz


150 Oysa sizin mevlânız Allah'tır ve O, yardımcıların en hayırlısıdır


151 Allah'ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaları sebebiyle, kâfirlerin kalplerine yakında korku salacağız Gidecekleri yer de cehennemdir Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür!


152 Siz Allah'ın izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allah, size olan vâdini yerine getirmiştir Nihayet, öyle bir an geldi ki, Allah arzuladığınızı (galibiyeti) size gösterdikten sonra zaafa düştünüz; (Peygamberin verdiği) emir konusunda tartışmaya kalkıştınız ve âsi oldunuz Dünyayı isteyeniniz de vardı, ahireti isteyeniniz de vardı Sonra Allah, denemek için sizi onlardan (onları mağlup etmekten) alıkoydu Ve andolsun sizi bağışladı Zaten Allah, müminlere karşı çok lütufkârdır


153 O zaman Peygamber arkanızdan sizi çağırdığı halde siz, durmadan (savaş alanından) uzaklaşıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz (Allah) size keder üstüne keder verdi ki, bundan dolayı gerek elinizden gidene, gerekse başınıza gelenlere üzülmeyesiniz Allah yaptıklarınızdan haberdardır


154 Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir gurup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, "Bu işten bize ne!" diyorlardı De ki: İş (zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar "Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik" diyorlar Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı) Allah içinizde ne varsa hepsini bilir


155 (Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı Yine de Allah onları affetti Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir


156 Ey iman edenler! Sizler, inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: "Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu Canı veren de alan da Allah'tır Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür


157 Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır


158 Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de Allah'ın huzurunda toplanacaksınız


159 O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever


160 Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar


161 Bir peygambere, emanete hıyanet yaraşmaz Kim emanete (devlet malına) hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın-kazandığı tastamam verilir


162 Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır


163 Onlar Allah katında derece derecedirler Allah onların yaptıklarını görmektedir


164 Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler


165 (Bedir de) iki katını (düşmanınızın) başına getirdiğiniz bir musibet, (Uhud'da) kendi başınıza geldiği için mi "Bu nasıl oluyor!" dediniz? De ki: O, kendi kusurunuzdandır Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter


166-167 İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, müminleri ayırdetmesi ve münafıkları ortaya çıkarması için idi Bunlara: "Gelin, Allah yolunda çarpışın; ya da savunma yapın" denildiği zaman, "Harbetmeyi bilseydik, elbette sizin peşinizden gelirdik" dediler Onlar o gün, imandan çok, kâfirliğe yakın idiler Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı Halbuki Allah, onların içlerinde gizlediklerini daha iyi bilir


168 (Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: "Bize uysalardı öldürülmezlerdi" diyenlere, "Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!" de


169 Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın Bilakis onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar


170 Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar


171 Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler


172 Yara aldıktan sonra yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına uyanlar (özellikle) bunların içlerinden iyilik yapanlar ve takvâ sahibi olanlar için pek büyük bir mükâfat vardır


173 Bir kısım insanlar, müminlere: "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter O ne güzel vekîldir!" dediler


174 Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah'ın nimet ve keremiyle geri geldiler Böylece Allah'ın rızasına uymuş oldular Allah büyük kerem sahibidir


175 İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun


176 (Resûlüm) İnkârda yarışanlar sana kaygı vermesin Çünkü onlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler Allah onlara, ahiretten yana bir nasip vermemek istiyor Onlar için çok büyük bir azap vardır


177 Şurası muhakkak ki, imanı verip inkârı alanlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler Onlar için elîm bir azap vardır


178 İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz onlar için daha hayırlıdır Onlara ancak günahlarını arttırmaları için fırsat veriyoruz Onlar için alçaltıcı bir azap vardır


179 Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır


180 Allah'ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır


181 "Gerçekten Allah fakir, biz ise zenginiz" diyenlerin sözünü andolsun ki Allah işitmiştir Onların (bu) dediklerini, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ile birlikte yazacağız ve diyeceğiz ki: Tadın o yakıcı azabı!


182 Bu, dünyada iken kendi ellerinizle yapmış olduğunuzun karşılığıdır Yoksa Allah kullarına zulmetmez


183 "Doğrusu Allah bize, (gökten inen) ateşin yiyeceği (yakıp kor edeceği) bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti" diyenlere şöyle de: Size, benden önce mucizelerle, (özellikle) dediğiniz (mucize) ile nice peygamberler geldi Eğer doğru insanlar iseniz, ya onları niçin öldürdünüz?


184 (Resûlüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi


185 Her canlı ölümü tadacaktır Ve ancak kıyamet günnü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir Bu dünya hayatı ise aldatma metâından başka bir şey değildir


186 Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz Eğer sabreder ve takvâ gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir


187 Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diyerek söz almıştı Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü!


188 Sanma ki ettiklerine sevinen, yapmadıkları ile övülmek isteyenler, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır Onlar için elem verici bir azap vardır


189 Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır Allah'ın her şeye gücü yeter


190 Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır


191 Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


192 Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur


193 Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamberi, Kur'an'ı) işittik, hemen iman ettik Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz!


194 Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vâdinden caymazsın!


195 Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti (Dedi ki
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


196 İnkârcıların (refah içinde) diyar diyar dolaşması, sakın seni aldatmasın!


197 Azıcık bir menfaattır o Sonra onların varacakları yer cehennemdir O ne kötü varış yeridir!


198 Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan, ebedî olarak kalacakları cennetler vardır İyi kişiler için Allah katındaki (nimetler) daha hayırlıdır


199 Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah'a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek iman ederler Allah'ın âyetlerini az bir paraya satmazlar İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır


200 Ey iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat göster

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




4-en-NİSÂ


Hicretten sonra Medine'de nâzil olmuştur, 176 (yüzyetmişaltı) âyettir "Nisâ" kadınlar demektir Bu sûrede daha çok kadından, cemiyet içinde kadınların hukukî ve içtimaî yer ve değerlerinden bahsedildiği için adına "Nisâ" denmiştir


Rahman ve Rahim (olan) Allahın adıyla


1 Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir


2 Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır


3 Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır


4 Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin


5 Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermezlere (reşit olmayanlara) vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin


6 Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin Zengin olan (veli) iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da (ihtiyaç ve emeğine) uygun olarak yesin Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun Hesap sorucu olarak da Allah yeter


7 Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana-babanınve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır Gerek azından, gerek çoğundan belli bir hisse ayrılmıştır


8 (Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da rızıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin


9 Geriye eli ermez, gücü yetmez çocuklar bıraktıkları takdirde (halleri ne olur) diye korkacak olanlar (yetimlere haksızlık etmekten) korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler


10 Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir


11 Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer) Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır) Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir


12 Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir) Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır Bunlar Allah'tan size vasiyettir Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir


13 Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur


14 Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır


15 Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı aranızdan dört şahit getirin Eğer şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin


16 İçinizden fuhuş yapan her iki tarafa ceza verin; eğer tevbe eder, uslanırlarsa artık onlara ceza verip eziyet etmekten vazgeçin; çünkü Allah tövbeleri çok kabul eden ve çok esirgeyendir


17 Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder; Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir


18 Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca "Ben şimdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır


19 Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın Onlarla iyi geçinin Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz


20 Eğer bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın Siz iftira ederek ve apaçık günah işleyerek onu geri alır mısınız?


21 Vaktiyle siz birbirinizle haşir-neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri alırsınız!


22 Geçmişte olanlar bir yana, babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; çünkü bu bir hayasızlıktır, iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur


23 Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


24 (Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı Allah'ın size emri budur Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir


25 İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur) Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ve sahiplerinin izni ile onları (cariyeleri) nikâhlayıp alın, mehirlerini de normal miktarda verin Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı (uygulanır) Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


26 Allah size (bilmediklerinizi) açıklamak ve sizi, sizden önceki (iyi) lerin yollarına iletmek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hikmet sahibidir


27 Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister; şehvetlerine uyanlar (kötü arzuların esiri olanlar) ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler


28 Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır


29 Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin Ve kendinizi öldürmeyin Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir


30 Kim düşmanlık ve haksızlık ile bunu (haram yemeyi veya öldürmeyi) yaparsa (bilsin ki) onu ateşe koyacağız; bu ise Allah'a çok kolaydır


31 Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız


32 Allah'ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkasında olup da sizde olmayanı) hasretle arzu etmeyin Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var Allah'tan lütfunu isteyin; şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir


33 (Erkek ve kadından) her biri için, ana, baba ve akrabanın bıraktığından (hisselerini alacak olan) vârisler kıldık Yeminlerinizin bağladığı kimselere de paylarını verin Çünkü Allah her şeyi görmektedir


34 Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür


35 Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır


36 Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez


37 Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah'ın kendilerine lütfundan verdiğini gizleyen kimselerdir Biz, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladık


38 Allah'a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını, insanlara gösteriş için sarfedenler de (ahirette azaba dûçâr olurlar) Şeytan bir kimseye arkadaş olursa, ne kötü bir arkadaştır o!


39 Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah'ın kendilerine verdiğinden (O'nun yolunda) harcasalardı ne olurdu sanki! Allah onların durumunu hakkıyle bilmektedir


40 Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir) İyilik olursa onu katlar (kat kat arttırır), kendinden de büyük mükâfat verir


41 Her bir ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak!


42 Küfür yoluna sapıp peygamberi dinlemeyenler o gün yerin dibine batırılmayı temenni ederler ve Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler


43 Ey iman edenler! Siz sarhoş iken -ne söylediğinizi bilinceye kadar- cünüp iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahut kadınlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır


44 Kendilerine Kitap'tan nasip verilenlere baksana! Sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan çıkmanızı istiyorlar!


45 Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah kâfidir


46 Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak (Peygambere karşı) "İşittik ve karşı geldik", "dinle, dinlemez olası", "râinâ" derler Eğer onlar "İşittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet" deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı; fakat küfürleri (gerçeği kabul etmemeleri) sebebiyle Allah onları lânetlemiştir Artık pek az inanırlar


47 Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lânetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir


48 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur


49 Kendilerini temize çıkaranlara ne dersin! Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl payı kadar haksızlık görmez


50 Bak, nasıl da Allah üzerine yalan uyduruyorlar; apaçık bir günah olarak bu (onlara) yeter!


51 Kendilerine Kitap'tan nasip verilenleri görmedin mi? Putlara ve bâtıla (tanrılara) iman ediyorlar, sonra da kâfirler için: "Bunlar, Allah'a iman edenlerden daha doğru yoldadır" diyorlar!


52 Bunlar, Allah'ın lânetlediği kimselerdir; Allah'ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın


53 Yoksa onların mülkten (hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi (kadar bir şey bile) vermezlerdi


54 Yoksa onlar, Allah'ın lütfundan verdiği şeyler için insanlara hased mi ediyorlar? Oysa İbrahim soyuna Kitab'ı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik


55 Onlardan bir kısmı İbrahim'e inandı, kimi de ondan yüz çevirdi; (onlara) kavurucu bir ateş olarak cehennem yeter


56 Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar! Allah daima üstün ve hakîmdir


57 İnanıp; iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız


58 Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür


59 Ey iman edenler! Allah'a itaat edin Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir


60 Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor


61 Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün


62 Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!


63 Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle


64 Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı


65 Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar


66 Eğer onlara, kendinizi öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın, diye emretmiş olsaydık, içlerinden pek azı müstesna, bunu yapmazlardı Eğer kendilerine verilen öğüdü yerine getirselerdi, onlar için hem daha hayırlı hem de (imanlarını) daha pekiştirici olurdu


67 O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik


68 Ve onları dosdoğru bir yola iletirdik


69 Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir Bunlar ne güzel arkadaştır!


70 Bu lütuf Allah'tandır Bilen olarak Allah yeter


71 Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın


72 İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar Eğer size bir felâket erişirse: "Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım" der


73 Eğer Allah'tan size bir lütuf erişirse -sanki sizinle onun arasında (zahirî) bir dostluk yokmuş gibi- "Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım !" der


74 O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz


75 Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!


76 İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır


77 Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da "Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez"


78 Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler "Hepsi Allah'tandır"" de Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!


79 Sana gelen iyilik Allah'tandır Başına gelen kötülük ise nefsindendir Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter


80 Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!


81 "Başüstüne" derler, ama yanından ayrılınca onlardan bir kısmı, senin dediğinden başkasını gizlice kurar Allah da onların gizlice kurduklarını yazar Sen onlara aldırma ve Allah'a dayan; sana vekil olarak Allah yeter


82 Hâla Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı


83 Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resûl'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz


84 Artık Allah yolunda savaş Sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın Müminleri de teşvik et Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler) Allah'ın gücü daha çetin ve cezası daha şiddetlidir


85 Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur Allah her şeyin karşılığını vericidir


86 Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır


87 Allah -ki ondan başka hiçbir tanrı yoktur elbette sizi kıyamet günü toplayacaktır, bunda asla şüphe yoktur Söz bakımından Allah'tan daha doğru kim vardır!


88 Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür) Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!


89 Sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin


90 Ancak kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlarıyla savaşmak (istemediklerin) den yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna Allah dileseydi onları başınıza belâ ederdi de sizinle savaşırlardı Artık onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse bu durumda Allah size, onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir


91 Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar) Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik


92 Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola (Bu takdirde diyet vermez) Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lâzımdır Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lâzımdır Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir


93 Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır


94 Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek "Sen mümin değilsin" demeyin Çünkü Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır


95 Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır


96 Kendinden dereceler, bağışlama ve rahmet vermiştir Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


97 Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: "Ne işde idiniz!" dediler Bunlar: "Biz yeryüzünde çaresizdik" diye cevap verdiler Melekler de: "Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" dediler İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir


98 Erkekler, kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) âciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiç bir yol bulamayanlar müstesnadır


99 İşte bunları, umulur ki Allah affeder; Allah çok affedicidir, bağışlayıcıdır


100 Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek bir çok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur Kim Allah ve Resûlü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfatı Allah'a düşer Allah da çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


101 Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır


102 Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur Yine de tedbirinizi alın Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır


103 Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır


104 O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz Allah ilim ve hikmet sahibidir


105 Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!


106 Ve Allah'tan mağfiret iste, çünkü Allah, çok bağışlayıcı, ziyadesiyle esirgeyicidir


107 Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez


108 İnsanlardan gizler de Allah'tan gizlemezler Halbuki geceleyin, O'nun razı olmadığı sözü düzüp kurarken O, onlarla beraber idi Allah yaptıklarını kuşatıcıdır (O'nun ilminden hiçbir şeyi gizleyemezler)


109 Haydi siz dünya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü Allah'a karşı onları kim savunacak yahut onlara kim vekil olacak?


110 Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan mağfiret dilerse, Allah'ı çok bağışlayıcı ve esirgeyici bulacaktır


111 Kim bir günah kazanırsa onu ancak kendi aleyhine kazanmış olur Allah her şeyi bilicidir, büyük hikmet sahibidir


112 Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur


113 Allah'ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir Allah'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur


114 Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanların arasını düzeltmeyi isteyen (in fısıldaşması) müstesna Kim Allah'ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz


115 Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir


116 Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır


117 Onlar (müşrikler) O'nu bırakıp yalnızca bir takım dişilerden (dişi isimli tanrılardan) istiyorlar, ancak inatçı şeytandan dilekte bulunuyorlar


118 Allah onu (şeytanı) lânetlemiş; o da: "Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim" demiştir


119 "Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler" (dedi) Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür


120 (Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir


121 İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamayacaklardır


122 İman eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedî kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vâdetti Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru olabilir?


123 Ne sizin kuruntularınız ne de ehl-i kitabın kuruntuları (gerçektir); kim bir kötülük, yaparsa onun cezasını görür ve kendisi için Allah'tan başka dost da, yardımcı da bulamaz


124 Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar


125 İşlerinde doğru olarak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah İbrahim'i dost edinmiştir


126 Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır ve Allah her şeyi kuşatmıştır (Hiçbir şey O'nun ilim ve kudretinin dışında kalamaz)


127 Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar De ki, onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır) Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir


128 Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur Sulh (daima) hayırlıdır Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır


129 Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


130 Eğer (eşler) birbirinden ayrılırsa Allah, bol nimetinden her birini zenginleştirir (diğerine muhtaç olmaktan kurtarır); Allah'ın lütfu geniş, hikmeti büyüktür


131 Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size "Allah'tan korkun" diye emrettik Eğer inkâr ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır


132 Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır Vekil olarak Allah yeter


133 Ey insanlar! Allah dilerse sizi yokluğa gönderip başkalarını getirir; Allah buna kadirdir


134 Kim dünya mükâfatını isterse (bilsin ki) dünyanın da ahiretin de mükâfatı Allah katındadır Allah her şeyi işiten ve her şeyi görendir


135 Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır


136 Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyle sapıtmıştır


137 İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola iletecektir


138 Münafıklara, kendileri için acı bir azap olduğunu müjdele!


139 Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir


140 O (Allah), Kitap'ta size şöyle indirmiştir ki: Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya (konuya geçinceye) kadar kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir


141 Sizi gözetleyip duranlar, eğer size Allah'tan bir zafer (nasib) olursa, "Sizinle beraber değil miydik?" derler Kâfirlerin (zaferden) bir nasipleri olursa (bu sefer de onlara), "Sizi yenip (öldürebileceğimiz halde öldürmeyip) müminlerden korumadık mı?" derler Artık Allah kıyamet gününde aranızda hükmedecektir ve kâfirler için müminler aleyhine asla bir yol vermeyecektir


142 Şüphesiz münafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; halbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az hatıra getirirler


143 Bunların arasında bocalayıp durmaktalar,ne onlara (bağlanıyorlar) ne bunlara Allah'ın şaşırttığı kimseye asla bir (çıkar) yol bulamazsın


144 Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?


145 Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın


146 Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir


147 Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir


148 Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka Allah her şeyi işitici ve bilicidir


149 Bir iyiliği açıklar yahut gizlerseniz veya bir kötülüğü (açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz Allah da ziyadesiyle affedici ve kadirdir


150 Allah'ı ve peygamberlerini inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyip "Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız" diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu;


151 İşte gerçekten kâfirler bunlardır Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır


152 Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükâfatlarını verecektir Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


153 Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor Onlar Musa'dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, "Bize Allah'ı apaçık göster" demişlerdi Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı Bilâhare kendilerine açık deliller geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler Biz bunu da affettik Ve Musa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik


154 Söz vermeleri (ni takviye) için Tûr'u başlarına diktik de onlara, "Baş eğerek kapıdan girin" dedik, "Cumartesi günü sınırı aşmayın" dedik Kendilerinden sağlam söz aldık


155 Sözlerinden dönmeleri, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflanmıştır" demeleri sebebiyle (onları lânetledik, türlü belâlar verdik Onların kalpleri kılıflı değildir
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


156 Bir de inkâr etmelerinden ve Meryem'in üzerine büyük bir iftira atmalarından;


157 Ve "Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demeleri yüzünden (onları lânetledik) Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler


158 Bilâkis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır Allah izzet ve hikmet sahibidir


159 Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır


160 Yahudilerin yaptıkları zulümden, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden, menetmelerinden dolayı kendilerine (daha önce) helâl kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık


161 Menedildikleri halde faizi almalarından ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemelerinden dolayı içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık


162 Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler; Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz


163 Biz Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik Ve (nitekim) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, esbâta (torunlara), İsa'ya, Eyyûb'e, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettik Davud'a da Zebûr'u verdik


164 Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu


165 (Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet ve hikmet sahibidir


166 Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder; onu kendi ilmi ile indirdi Melekler de (buna) şahitlik ederler Ve şahit olarak Allah kâfîdir


167 İnkâr eden ve (başkalarını da) Allah yolundan alıkoyanlar şüphesiz doğru yoldan çok uzaklaşmışlardır


168 İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir Onları (başka) bir yola iletecek de değildir


169 Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onların yoluna (iletecektir) Bu da Allah'a çok kolaydır


170 Ey insanlar! Resûl size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin Eğer inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah'ındır (O'nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur) Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir


171 Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah'ın resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı "kün: Ol" kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur) Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin "(Tanrı) üçtür" demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin Allah ancak bir tek Allah'tır O, çocuğu olmaktan münezzehtir Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur Vekil olarak Allah yeter


172 Ne Mesîh ve ne de Allah'a yakın melekler, Allah'ın kulu olmaktan geri dururlar O'na kulluktan geri durup büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında huzuruna toplayacaktır


173 İman edip iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir Onlar, kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulurlar (Kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar)


174 Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik


175 Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir


176 Senden fetva isterler De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kızkardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı bunundur Kızkardeş ölüp çocuğu olmazsa erkek kardeş de ona vâris olur Kızkardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır Eğer erkekli kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı, iki kadın payı kadardır Şaşırmamanız için Allah size açıklama yapıyor Allah her şeyi bilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




5-el-MÂİDE

Üçüncü âyetin dışında sûrenin bütünü Medine'de, hicrî altıncı yılda nâzil olmuştur120 (yüzyirmi) âyettir Buhârî ve Müslim'de, Hz Ömer'den rivayet edildiğine göre "Bugün size dininizi ikmal ettim" ifadesinin yer aldığı âyet Mekke'de, vedâ haccında, cuma günü, Arafe akşamı nâzil olmuştur "Mâide" sofra demektir 112 ve 114 âyetlerde, Hz İsa zamanında, gökten indirilmesi istenen bir sofradan bahsedildiği için sûreye bu isim verilmiştir Bundan önceki sûrede dinî zümreler içinden münafıklar ağırlıkla söz konusu edilmişti Bu sûrede ise yine münafıklardan bahsedilmekle beraber ağırlık ehl-i kitapta ve özellikle hristiyanlardadır Bunun dışında sûrede hac farizası, abdest, gusül, teyemmüm ile ilgili bazı bilgiler, içki ve kumar yasağı, ahitlere ve söze bağlılık, içtimaî ve ahlâkî münasebetler, haram ve helâl yiyecekler gibi bilgi ve hükümlere temas edilmiştir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı Allah dilediğine hükmeder


2 Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir


3 Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vb ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş (hayvanlar ile) canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyle kısmet aramanız size haram kılındı Bunlar yoldan çıkmaktır Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir Artık onlardan korkmayın, benden korkun Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim Kim, gönülden günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (haram etlerden yiyebilir) Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


4 Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin) Allah'tan korkun Allah'ın hesabı pek çabuktur


5 Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır


6 Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz


7 Allah'ın size olan nimetini, "Duyduk ve kabul ettik" dediğiniz zaman sizi bununla bağladığı (O'na verdiğiniz) sözü hatırlayın ve Allah'tan korkun Şüphesiz Allah, kalblerin içindekini bilmektedir


8 Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır Allah'a isyandan sakının Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir


9 Allah, iman eden ve iyi şeyler yapanlara söz vermiştir; onlara bağışlama ve büyük mükâfat vardır


10 İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir


11 Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler


12 Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur


13 Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler) Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün Yine de sen onları affet ve aldırış etme Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever


14 "Biz hıristiyanlarız" diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir


15 Ey ehl-i kitap ! Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi


16 Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir


17 "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesîh'dir" diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır De ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesîh'i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam manasıyle kadirdir


18 Yahudiler ve hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir Sonunda dönüş de ancak O'nadır


19 Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir Allah her şeye hakkıyle kadirdir


20 Bir zamanlar Musa, kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah'ın size (lütfettiği) nimetini hatırlayın; zira O, içinizden peygamberler çıkardı ve sizi hükümdarlar kıldı Alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi


21 Ey kavmim ! Allah'ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş olursunuz


22 Onlar şu cevabı verdiler: Yâ Musa! Orada zorba bir toplum var; onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla girmeyeceğiz Eğer oradan çıkarlarsa biz de hemen gireriz


23 Korkanların içinden Allah'ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır Eğer müminler iseniz ancak Allah'a güvenin


24 "Ey Musa! Onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde, sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız" dediler


25 Musa: "Rabbim! Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle, bu yoldan çıkmış toplumun arasını ayır" dedi


26 Allah, "Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar Artık sen, yoldan çıkmış toplum için üzülme" dedi


27 Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), "Andolsun seni öldüreceğim" dedi Diğeri de "Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder" dedi (ve ekledi
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


28 "Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım"


29 "Ben istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur"


30 Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu


31 Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine yananlardan oldu


32 İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler


33 Allah ve Resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır Onlar için ahirette de büyük azap vardır


34 Ancak, siz kendilerini yenip ele geçirmeden önce tevbe edenler müstesna; biliniz ki Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


35 Ey iman edenler! Allah'tan korkun O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz


36 Şüphe yok ki kâfir olanlar, yer yüzündeki her şey ve bunun yanında da bir o kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu fidye verseler onlardan asla kabul edilmez; onlar için acı bir azap vardır


37 Ateşten çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir Onlar için devamlı bir azap vardır


38 Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin Allah izzet ve hikmet sahibidir


39 Kim (bu) haksız davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir


40 Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar Allah her şeye hakkıyle kadirdir


41 Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır


42 Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet Allah âdil olanları sever


43 İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir


44 Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi) Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir


45 Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır) Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır) Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir


46 Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik


47 İncil'e inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır


48 Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı) Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın Hepinizin dönüşü Allah'adır Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir


49 (Sana şu talîmatı verdik): Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır


50 Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır?


51 Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar) İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez


52 Kalblerinde hastalık bulunanların: "Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır


53 (O zaman) iman edenler: "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden olmuşlardır


54 Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar) Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir


55 Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler


56 Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır


57 Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz


58 Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar Bu davranış, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır


59 (Onlara) şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz


60 De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır


61 Yanınıza inkârla girip yine inkârla çıktıkları halde size geldiklerinde "inandık" derler Allah gizlediklerini daha iyi bilmektedir


62 Onlardan birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede yarıştıklarını görürsün Yaptıkları ne kadar kötüdür!


63 Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!


64 Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez


65 Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık


66 Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı) - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!


67 Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun Allah seni insanlardan koruyacaktır Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez


68 "Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır Kâfirler topluluğuna üzülme


69 İman edenler ile yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir


70 Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilâhî hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler


71 Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler Sonra Allah tevbelerini kabul etti Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu Allah onların yaptıklarını görmektedir


72 Andolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kâfir olmuşlardır Halbuki Mesîh "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti


73 Andolsun "Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler de kâfir olmuşlardır Halbuki bir tek Allah'dan başka hiçbir tanrı yoktur Eğer diye geldiklerinden vazgeçmezlerse, içlerinden kâfir olanlara acı bir azap isabet edecektir


74 Hâla Allah'a tevbe edip O'ndan bağışlanmayı dilemiyecekler mi? Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir


75 Meryem oğlu Mesîh ancak bir resûldür Ondan önce de (birçok) resûller gelip geçmiştir Anası da çok doğru bir kadındır Her ikisi de yemek yerlerdi Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar


76 De ki: Allah'ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah'tır


77 De ki: Ey Kitap ehli! Dininizde haksız yere haddi aşmayın Daha önceden sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan bir topluma uymayın


78 İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlenmişlerdir Bunun sebebi, söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır


79 Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı Andolsun yaptıkları ne kötüdür!


80 Onlardan çoğunun, inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün Nefislerinin onlar için (ahiret hayatları için) önceden hazırladığı şey ne kötüdür: Allah onlara gazabetmiştir ve onlar azap içinde devamlı kalıcıdırlar!


81 Eğer onlar Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi; fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır


82 İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulacaksın Çünkü onların içinde keşişler ve râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar


83 Resûle indirileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün Derler ki: "Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber yaz"


84 "Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeğe iman etmeyelim?"


85 Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur


86 İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir


87 Ey iman edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın Allah sınırı aşanları sevmez


88 Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun


89 Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin) Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz!


90 Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz


91 Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?


92 Allah'a itaat edin, Resûle de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki Resûlümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir


93 İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır) Allah iyi ve güzel yapanları sever


94 Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avlanma ile (onu yasak ederek) dener ki gizlide (kimsenin görmediği yerde, gerçekten) kendisinden kimin korktuğu ortaya çıksın Kim bundan sonra sınırı aşarsa onun için acı bir azap vardır


95 Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin İçinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır (Buna) Kâbe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder) Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir keffârettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun Allah geçmişi affetmiştir Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır Allah daima galiptir, öç alandır


96 Hem size hem de yolculara fayda olmak üzere (faydalanmanız için) deniz avı yapmak ve onu yemek size helâl kılındı İhramlı olduğunuz müddetçe kara avı size haram kılındı Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun


97 Allah, Kâbe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp) bilmeniz içindir


98 Biliniz ki Allah'ın cezalandırması çetindir ve yine Allah'ın bağışlaması ve esirgemesi sınırsızdır


99 Resûle düşen (vazife), ancak duyurmadır Allah açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir


100 De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir) Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz


101 Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın) Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir


102 Sizden önce de bir toplum onları sormuş, sonra da bunları inkâr eder olmuştu


103 Allah bahîra, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır Fakat kâfirler, yalan yere Allah'a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz


104 Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?


105 Ey iman edenler! Siz kendinize bakın Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez Hepinizin dönüşü Allah'adır Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir


106 Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan, başka iki kişi (şahit olsun) Eğer şüpheye düşerseniz o iki şahidi namazdan sonra alıkor, "Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba (menfaatine) de olsa; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemiyeceğiz, (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz" diye Allah üzerine yemin ettirirsiniz


107 Bu şahitlerin (sonradan yalan söyleyerek) bir günah kazandıkları anlaşılırsa, (şahitlerin) haklarına tecavüz ettiği ölüye daha yakın olan (mirasçılardan) iki kişi onların yerini alır ve "Andolsun ki bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden daha gerçektir ve biz (kimsenin hakkına) tecavüz etmedik, aksi takdirde biz, elbette zalimlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler


108 Bu (usul), şahitliği gerektiği şekilde yapmaya, yahut yeminlerinden sonra, yeminlerin (mirasçılar tarafından) reddedilmesinden korkmalarına (çekinmelerine çare olarak) daha uygundur Allah'tan korkun ve (O'nu) dinleyin Allah, yoldan çıkmışlar topluluğuna rehberlik etmez


109 Allah'ın peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği gün, "Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin" diyeceklerdir


110 Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" demişlerdi


111 Hani havârîlere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim Onlar (da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler (müslümanlar) olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi


112 Hani havârîler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi O, "İman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını vermişti


113 Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi


114 Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet (mucize) olsun Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın


115 Allah da şöyle buyurdu: Ben onu size şüphesiz indireceğim; ama bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, kâinatta hiç bir kimseye etmediğim azabı ona edeceğim!


116 Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin


117 Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun Sen her şeyi hakkıyle görensin


118 Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın) Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin" dedi


119 (Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur


120 Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin mülkiyeti Allah'ındır, O, her şeye hakkıyle kadirdir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




6-el-EN'ÂM


En'âm sûresi, 165 (yüzaltmışbeş) âyettir 91, 92, 93 ve 151, 152, 153 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir Sûrenin bazı âyetlerinde Arapların, kurban edilen hayvanlarla ilgili birtakım gelenekleri kınandığı için sûreye En'âm sûresi denmiştir En'âm; koyun, keçi, deve, sığır ve manda cinslerini bir arada ifade eden bir kelimedir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur (Bunca âyet ve delillerden) sonra kâfir olanlar (hâla putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar


2 Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O'dur Bir de O'nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır Siz hâla şüphe ediyorsunuz


3 O, göklerde ve yerde tek Allah'tır Gizlinizi, açığınızı bilir (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir


4 Rablerinin âyetlerinden onlara (kâfirlere) bir âyet gelmeyedursun, o âyetlerden ille de yüz çevirirler


5 Gerçekten onlar, kendilerine Hak geldiğinde onu yalanlamışlardı Fakat yakında onlara alay ettikleri şeyin haberleri gelecektir


6 Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık


7 Eğer sana kâğıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de onlar elleriyle onu tutmuş olsalardı, yine de inkâr ediciler: Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir, derlerdi


8 Muhammed'e (görebileceğimiz) bir melek indirilseydi ya! dediler Eğer biz öyle bir melek indirseydik elbette iş bitirilmiş olur, artık kendilerine göz bile açtırılmazdı


9 Eğer peygamberi bir melek kılsaydık muhakkak ki onu insan sûretine sokar onları yine düşmekte oldukları kuşkuya düşürürdük


10 Senden önceki peygamberlerle de alay edilmiş, bu yüzden onlarla alay edenleri alay ettikleri şey (azap) kuşatıvermişti


11 De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın!


12 (Onlara) Göklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor "Allah'ındır" de O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı Sizi, varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar inanmazlar


13 Gecede ve gündüzde barınan her şey O'nundur O her şeyi işitendir, bilendir


14 De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden, yedirdiği halde yedirilmeyen Allah'tan başkasını mı dost edineceğim! De ki: Bana müslüman olanların ilki olmam emredildi ve sakın müşriklerden olma! (denildi)


15 De ki: Ben, Rabbim'e isyan edersem gerçekten büyük bir günün (kıyametin) azabından korkarım


16 O gün kim azaptan kurtarılırsa, gerçekten Allah onu esirgemiştir İşte apaçık kurtuluş budur


17 Eğer Allah seni bir zarara uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur) Şüphesiz O herşeye kadirdir


18 O, kullarının üstünde her türlü tasarrufa sahiptir O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır


19 De ki: Hangi şey şahadetçe en büyüktür? De ki: (Hak peygamber olduğuma dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu Yoksa siz, Allah ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz? De ki: "Ben buna şahitlik etmem" "O ancak bir tek Allah'tır, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım" de


20 Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar


21 Yalan sözlerle Allah'a iftira edenden veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler!


22 Unutma o günü ki- onları hep birden toplayacağız; sonra da, Allah'a ortak koşanlara: Nerede boş yere davasını güttüğünüz ortaklarınız? diyeceğiz


23 Sonra onların mazeretleri, "Rabbimiz Allah hakkı için biz ortak koşanlar olmadık!" demekten başka bir şey olmadı


24 Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!


25 Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar Hatta o kâfirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar


26 Onlar, hem insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler


27 Onların ateşin karşısında durdurulup "Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen !


28 Hayır! Daha önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü Eğer (dünyaya) geri gönderilseler yine kendilerine yasak edilen şeylere döneceklerdir Zira onlar gerçekten yalancıdırlar


29 Onlar, hayat ancak bu dünyadaki hayatımızdan ibarettir; biz, bir daha da diriltilecek değiliz, demişlerdi


30 Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah: Bu (yeniden dirilme olayı), hak değil miymiş? diyecek Onlar da "Rabbimize andolsun ki evet!" diyecekler Allah da, Öyle ise inkâr ettiğinizden dolayı azabı tadın! diyecek


31 Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır Nihayet onlara Kıyamet vakti ansızın gelip çatınca, onlar, günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: "Dünyada iyi amelleri terketmemizden dolayı vah bize!" Dikkat edin, yüklendikleri şey ne kötüdür!


32 Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır Hâla akıl erdiremiyor musunuz?


33 Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar


34 Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi


35 Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!


36 Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder Ölülere gelince, Allah onları diriltecek, sonra da O'na döndürülecekler


37 O'na Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! dediler De ki: Şüphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir Fakat onların çoğu bilmezler


38 Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler


39 Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir


40 De ki: Ne dersiniz; size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse size, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)!


41 Bilâkis yalnız Allah'a yalvarırsınız O da (kaldırılması için) kendisine yalvardığınız belâyı dilerse kaldırır; ve siz ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz


42 Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık


43 Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını câzip gösterdi


44 Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler


45 Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur (Allah'ın verdiği nimete şükredecekleri yerde nankörlük ettiler, böylece kendilerine zulmettiler Yüce Allah da yeryüzünü onların zulüm ve küfürlerinden temizlemek için onları helâk etti)


46 De ki: Ne dersiniz; eğer Allah kulaklarınızı sağır, gözlerinizi kör eder, kalplerinizi de mühürlerse bunları size Allah'tan başka hangi tanrı geri verebilir! Bak, delilleri nasıl açıklıyoruz Onlar hâla yüz çeviriyorlar!


47 De ki: Söyler misiniz; size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim toplumdan başkası mı helâk olur?


48 Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur Onlar üzüntü de çekmeyecekler


49 Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yoldan çıkmalarından dolayı onlar azap çekeceklerdir


50 De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum Ben gaybı da bilmem Size, ben bir meleğim de demiyorum Ben, sadece bana vahyolunana uyarım De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?


51 Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an ile) uyar Onlar için Rablerinden başka ne bir dost, ne de bir aracı vardır; belki sakınırlar


52 Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onları kovup ta zalimlerden olasın!


53 "Aramızdan Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı!" demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik Allah şükredenleri daha iyi bilmez mi?


54 Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı Gerçek şu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini ıslah ederse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir


55 Böylece suçluların yolu belli olsun diye âyetleri iyice açıklıyoruz


56 De ki: Allah'ın dışında taptığınız şeylere tapmak bana yasak edildi De ki: Ben sizin arzularınıza uymam, aksi halde sapıtırım da hidayete erenlerden olmam


57 De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum Siz ise onu yalanladınız Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir Hüküm ancak Allah'ındır O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır


58 De ki : Acele istediğiniz şey benim elimde olsaydı, elbette benimle sizin aranızda iş bitirilmişti Allah zalimleri daha iyi bilir


59 Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır


60 Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O'dur Sonra dönüşünüz yine O'nadır Sonunda O, yaptıklarınızı size haber verecektir


61 O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir Size koruyucular gönderir Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar Onlar vazifede kusur etmezler


62 Sonra insanlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülürler Bilesiniz ki hüküm yalnız O'nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur


63 De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua edersiniz


64 De ki: Ondan ve bütün sıkıntılardan sizi Allah kurtarır Sonra siz yine O'na ortak koşarsınız


65 De ki: "Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter" Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!


66 Kur'an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı De ki: Ben size vekil (kefil) değilim


67 Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır Yakında siz de gerçeği bileceksiniz


68 Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma


69 Takvâ sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir


70 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır


71 De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel! " diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkârcılığa) mı döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir


72 "Namazı dosdoğru kılın ve Allah'tan korkun" (diye de emredildik) O, huzuruna varıp toplanacağınız Allah'tır


73 O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır "Ol!" dediği gün herşey oluverir O'nun sözü gerçektir Sûr'a üflendiği gün de hükümranlık O'nundur Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır


74 İbrahim, babası Âzer'e: Birtakım putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti


75 Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk


76 Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü, Rabbim budur, dedi Yıldız batınca, batanları sevmem, dedi


77 Ay'ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi O da batınca, Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi


78 Güneşi doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi O da batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım


79 Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim


80 Kavmi onunla tartışmaya girişti Onlara dedi ki: Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam Ancak, Rabbim'in bir şey dilemesi hariç Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır Hâla ibret almıyor musunuz?


81 Siz, Allah'ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım! Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki guruptan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır?"


82 İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır


83 İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyle bilendir


84 Biz O'na İshak ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik; Biz iyi davrananları işte böyle mükâfatlandırırız


85 Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola iletmiştik) Hepsi de iyilerden idi


86 İsmail, Elyesa', Yunus ve Lût'u da (hidayete erdirdik) Hepsini âlemlere üstün kıldık


87 Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik) Onları seçkin kıldık ve doğru yola ilettik


88 İşte bu, Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini ona iletir Eğer onlar da Allah'a ortak koşsalardı yapmakta oldukları amelleri elbette boşa giderdi


89 İşte onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir Eğer onlar (kâfirler) bunları inkâr ederse şüphesiz yerlerine bunları inkâr etmeyecek bir toplum getiririz


90 İşte o peygamberler Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir Sen de onların yoluna uy De ki: Ben buna (peygamberlik görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum Bu (Kur'an) âlemler için ancak bir öğüttür


91 (Yahudiler) Allah'ı gereği gibi tanımadılar Çünkü "Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi" dediler De ki: Öyle ise Musa'nın insanlara bir nûr ve hidayet olarak getirdiği Kitab'ı kim indirdi? Siz onu kâğıtlara yazıp (istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz Sizin de atalarınızın da bilemediği şeyler (Kur'an'da) size öğretilmiştir (Resûlüm) sen "Allah" de, sonra onlan bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar!


92 Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler


93 Allah'a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de Allah'ın indirdiği âyetlerin benzerini indireceğim" diyenden daha zalim kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: "Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!" derken onların halini bir görsen!


94 Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir


95 Şüphesiz Allah, tohumu ve çekirdeği çatlatandır, ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkarandır İşte Allah budur O halde (haktan) nasıl dönersiniz!


96 O, sabahı aydınlatandır O, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı (vakitlerin tayini için) birer hesap ölçüsü kılmıştır İşte bu, azîz olan (ve her şeyi) pek iyi bilen Allah'ın takdiridir


97 O, kara ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır Gerçekten biz, bilen bir toplum için âyetleri geniş geniş açıkladık


98 O, sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yaratandır (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır Anlayan bir toplum için âyetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık


99 O, gökten su indirendir İşte biz her çeşit bitkiyi onunla bitirdik O bitkiden de kendisinde üstüste binmiş taneler bitireceğimiz bir yeşillik; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar; üzüm bağları; bir kısmı birbirine benzeyen, bir kısmı da benzemeyen zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır


100 Cinleri Allah'a ortak koştular Oysa ki onları da Allah yaratmıştı Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar yakıştırdılar Hâşâ! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir


101 O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır O'nun eşi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir! Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur


102 İşte Rabbiniz Allah O'dur O'ndan başka tanrı yoktur O, her şeyin yaratıcısıdır Öyle ise O'na kulluk edin, O her şeye vekildir (güvenilip dayanılacak tek varlık O'dur)


103 Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır


104 (Doğrusu) size Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir Ben üzerinize bekçi değilim


105 Böylece biz âyetleri geniş geniş açıklıyoruz ki, "Sen ders almışsın" desinler de biz de anlayan toplum için Kur'an'ı iyice açıklayalım


106 Rabbinden sana vahyolunana uy O'ndan başka tanrı yoktur Müşriklerden yüz çevir


107 Allah dileseydi, onlar ortak koşmazlardı Biz seni onların üzerine bir bekçi kılmadık Sen onların vekili de değilsn


108 Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler Böylece biz her ümmete kendi işlerini câzip gösterdik Sonunda dönüşleri Rablerinedir Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir


109 Kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair kuvvetli bir şekilde Allah'a andiçtiler De ki: Mucizeler ancak Allah katındandır Ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız?


110 Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz Ve onları şaşkın olarak azgınlıkları içerisinde bırakırız


111 Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi; fakat çokları bunu bilmezler


112 Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak


113 Ahirete inanmayanların kalpleri ona (yaldızlı söze) kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam etsinler diye (böyle yaparlar)


114 (De ki): Allah'dan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitab'ı açık olarak indiren O'dur Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Kur'an'ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler Sakın şüpheye düşenlerden olma!


115 Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur O işitendir, bilendir


116 Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler


117 Muhakkak ki senin Rabbin, evet O, kendi yolundan sapanı en iyi bilendir O, doğru yolda gidenleri de iyi bilendir


118 Allah'ın âyetlerine inanıyorsanız, üzerine O'nun adı anılarak kesilenlerden yeyin


119 Üzerine Allah'ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır Doğrusu bir çokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir


120 Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir


121 Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin Kuşkusuz bu büyük günahtır Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah'a ortak koşanlar olursunuz


122 Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu! İşte kâfirlere yaptıkları böyle süslü gösterilmiştir


123 Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkârlarını liderler yaptık Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar


124 Onlara bir âyet geldiğinde, Allah'ın elçilerine verilenin benzeri bize de verilmedikçe kesinlikle inanmayız, dediler Allah, peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir Suç işleyenlere, yapmakta oldukları hilelere karşılık Allah tarafından aşağılık ve çetin bir azap erişecektir


125 Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir


126 Bu (din), Rabbinin dosdoğru yoludur Biz, öğüt alacak bir kavim için âyetleri ayrıntılı olarak açıkladık


127 Rableri katında onlara esenlik yurdu (cennet) vardırVe yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur


128 Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî kalacağınız yer ateştir Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir


129 İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız


130 Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz" Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler


131 Gerçek şu ki: Halkı habersizken, Rabbin haksızlık ile ülkeleri helâk edici değildir


132 Herkesin yaptıkları işlere göre dereceleri vardır Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir


133 Rabbin zengindir, rahmet sahibidir Dilerse sizi yok eder ve sizi başka bir kavmin zürriyetinden yarattığı gibi sizden sonra yerinize dilediği bir kavmi yaratır


134 Size vadedilen mutlaka gelecektir; siz bunu önleyemezsiniz


135 De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın) sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz Gerçek şu ki, zalimler iflah olmazlar


136 Allah'ın yarattığı ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayırıp zanlarınca, bu Allah'a, bu da ortaklarımıza (putlarımıza) dediler Ortakları için ayrılan Allah'a ulaşmıyor, fakat Allah için ayrılan ortaklarına ulaşıyor! Ne kötü hüküm veriyorlar?


137 Bunun gibi ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını (kızlarını) öldürmeyi hoş gösterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler hem de dinlerini karıştırıp bozsunlar! Allah dileseydi bunu yapamazlardı Öyle ise onları uydurdukları ile başbaşa bırak!


138 Onlar saçma düşüncelerine göre dediler ki: "Bu (tanrılar için ayrılan) hayvanlarla ekinler haramdır Bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez Bunlar da binilmesi yasaklanmış hayvanlardır" Birtakım hayvanlar da vardır ki, (Allah böyle emrediyor diye) O'na iftira ederek üzerlerine Allah'ın adını anmazlar Yapmakta oldukları iftiraları yüzünden Allah onları cezalandıracaktır


139 Dediler ki: "Şu hayvanların karınlarında olanlar yalnız erkeklerimize aittir, kadınlarımıza ise haram kılınmıştır Şayet (yavru) ölü doğarsa, o zaman (kadın erkek) hepsi onda ortaktır" Allah bu değerlendirmelerinin cezasını verecektir Şüphesiz ki O hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir


140 Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği rızkı, Allah'a iftira ederek (kadınlara) haram kılanlar, muhakkak ki ziyana uğramışlardır Onlar gerçekten sapmışlardır ve doğru yolu bulacak da değillerdir


141 Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O'dur Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez


142 Hayvanlardan yük taşıyanı ve tüyünden döşek yapılanları yaratan O'dur Allah'ın size verdiği rızıktan yeyin, şeytanın ardına düşmeyin; şüphesiz o sizin için apaçık bir düşmandır


143 (Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin


144 Deveden de iki, sığırdan da iki (yarattı) De ki: O bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir! Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez


145 De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir


146 Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezâdır Biz elbette doğru söyleyeniz


147 Eğer seni yalanlarlarsa de ki: Rabbiniz geniş bir rahmet sahibidir Bununla beraber O'nun azabı, suçlular topluluğundan uzaklaştırılamaz


148 Putperestler diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de atalarımız Hiçbir şeyi de haram kılmazdık" Onlardan öncekiler de aynı şekilde (peygamberleri) yalanladılar ve sonunda azabımızı tattılar De ki: Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz


149 De ki: Kesin delil, ancak Allah'ındır Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola iletirdi


150 De ki: Allah şunu yasak etti, diye şehadet edecek şahitlerinizi getirin! Eğer onlar şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme; âyetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma Onlar, Rablerine eş tutuyorlar


151 De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir Umulur ki düşünüp anlarsınız


152 Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti


153 Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur Buna uyun (Başka) yollara uymayın Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti


154 Sonra iyilik edenlere nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler


155 İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin


156 "Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (hıristiyanlara ve yahudilere) indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten habersizdik" demeyesiniz diye;


157 Yahut "Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik) İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi Kim, Allah'ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız


158 Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!


159 Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur Onların işi ancak Allah'a kalmıştır Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir


160 Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır Onlar haksızlığa uğratılmazlar


161 De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti O, ortak koşanlardan değildi


162 De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir


163 O'nun ortağı yoktur Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim


164 De ki: Allah her şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım? Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir Ve O, uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir


165 Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




7-el-A'RÂF


A'râf sûresi Mekke'de inmiş olup, 206 (ikiyüzaltı) âyettir 46 ve 48 âyetlerde A'râf'ta yani cennet ve cehennem ehli arasındaki yüksek bir yerde bulunan insanlardan söz edildiği için sûreye bu ad verilmiştir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm Mîm Sâd


2 (Bu), kendisiyle insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır Artık bu hususta kalbinde bir şüphe olmasın


3 Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun O'nu bırakıp da başka dostların peşlerinden gitmeyin Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!


4 Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi


5 Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, "Biz gerçekten zalim kişilermişiz" demelerinden başka bir şey olmadı


6 Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!


7 Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız Biz, onlardan uzak değiliz


8 O gün tartı haktır Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir


9 Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır


10 Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik Ne kadar da az şükrediyorsunuz!


11 Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin! diye emrettik İblis'in dışındakiler secde ettiler O secde edenlerden olmadı


12 Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi


13 Allah: Öyle ise, "İn oradan!" Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir Çık! çünkü sen aşağılıklardansın! buyurdu


14 İblis: Bana, (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi


15 Allah: Haydi, sen mühlet verilenlerdensin, buyurdu


16 İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım


17 "Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi


18 Allah buyurdu: Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!


19 (Allah buyurdu ki) : Ey Adem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz yerden yeyin Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz


20 Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi


21 Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti


22 Böylece onları hile ile aldattı Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti


23 (Adem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz


24 Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır, buyurdu


25 "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve orada (diriltilip) çıkarılacaksınız" dedi


26 Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık Takvâ elbisesi İşte o daha hayırlıdır Bunlar Allah'ın âyetlerindendir Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi)


27 Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık


28 Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Babalarımızı bu yolda bulduk Allah da bize bunu emretti" derler De ki: Allah kötülüğü emretmez Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?


29 De ki: Rabbim adaleti emretti Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarın İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz


30 O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar


31 Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez


32 De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz


33 De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır


34 Her ümmetin bir eceli vardır Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler


35 Ey Adem oğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir


36 Ayetlerimizi yalanlayanlar ve büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlar ateş ehlidir Onlar orada ebedî kalacaklardır


37 Allah'a iftira eden ya da O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Onların kitaptaki nasipleri kendilerine erişecektir Sonunda elçilerimiz (melekler) gelip canlarını alırken "Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz tanrılar nerede?" derler (Onlar da) "Bizden sıvışıp gittiler" derler Ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederler


38 Allah buyuracak ki: "Sizden önce geçmiş cin ve insan toplulukları arasında siz de ateşe girin!" Her ümmet girdikçe yoldaşlarına lânet edecekler Hepsi birbiri ardından orada (cehennemde) toplanınca, sonrakiler öncekiler için, "Ey Rabbimiz! Bizi işte bunlar saptırdılar! Onun için onlara ateşten bir kat daha fazla azap ver!" diyecekler Allah da: Zaten herkes için bir kat daha fazla azap vardır, fakat siz bilmezsiniz, diyecektir


39 Öncekiler de sonrakilere derler ki: Sizin bize bir üstünlüğünüz yok O halde siz de yaptıklarınıza karşılık azabı tadın!


40 Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!


41 Onlar için cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır İşte zalimleri böyle cezalandırırız!


42 İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir Orada onlar ebedî kalacaklar


43 (Cennette) onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız Ve onlar derler ki: "Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler" Onlara: İşte size cennet; yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız diye seslenilir


44 Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir "Evet!" derler Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır


45 Onlar, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir Onlar ahireti de inkâr edenlerdir


46 İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler


47 Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! derler


48 (Yine) A'râf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı


49 Allah'ın, kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?" (ve cennet ehline dönerek): "Girin cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz" (derler)


50 Cehennem ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin! diye seslenirler Onlar da: Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır, derler


51 O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün onları unuturuz


52 Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik


53 (Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti


54 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!


55 Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez


56 Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır


57 Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız İşte ölüleri de böyle çıkaracağız Her halde bundan ibret alırsınız


58 Rabbinin izniyle güzel memleketin bitkisi (güzel) çıkar; kötü olandan ise faydasız bitkiden başka birşey çıkmaz İşte biz, şükreden bir kavim için âyetleri böyle açıklıyoruz


59 Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum


60 Kavminden ileri gelenler dediler ki: Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz!


61 Dedi ki: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur; fakat ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim


62 Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiy ile) biliyorum


63 (Allah'ın azabından) sakınıp da rahmete nâil olmanız ümidiyle, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı?"


64 Onu yalanladılar, biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk! Çünkü onlar kör bir kavim idiler


65 Ad kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik) O dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur Hâla sakınmayacak mısınız?"


66 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz


67 "Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönderdiği bir elçiyim


68 Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm


69 Sizi uyarmak için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta sizi onlardan üstün kıldı O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz"


70 Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir


71 (Hûd) dedi ki: "Üzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!"


72 Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik


73 Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir O da, size bir mucize olarak Allah'ın şu devesidir Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin, (içsin); ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar


74 Düşünün ki, (Allah) Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdi Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi: Onun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın


75 Kavminin ileri gelenlerinden büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülen inananlara dediler ki: Siz Salih'in, Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar da Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse ona inananlarız, dediler


76 Büyüklük taslayanlar dediler ki: "Biz de sizin inandığınızı inkâr edenleriz"


77 Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler


78 Bunun üzerine onlarrı o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar


79 Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz


80 Lût'u da (peygamber gönderdik) Kavmine dedi ki: "Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhuşu mu yapıyorsunuz?


81 Çünkü siz, şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz Doğrusu siz taşkın bir milletsiniz"


82 Kavminin cevabı: Onları (Lût'u ve taraftarlarını) memleketinizden çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış! demelerinden başka bir şey olmadı


83 Biz de onu ve karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi


84 Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!


85 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin Düzeltilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın Eğer inananlar iseniz bunlar sizin için daha hayırlıdır


86 Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!


87 Eğer içinizden bir gurup benimle gönderilene inanır, bir gurup da inanmazsa, Allah aranızda hükmedinceye kadar bekleyin O hakimlerin en iyisidir


88 Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: "Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları memleketimizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz" (Şuayb): İstemesek de mi? dedi


89 Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır Biz sadece Allah'a dayanırız Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın


90 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Eğer Şuayb'e uyarsanız o takdirde siz mutlaka ziyana uğrarsınız


91 Derken o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü donakaldılar


92 Şuayb'ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb'ı yalanlayanların kendileridir


93 (Şuayb), onlardan yüz çevirdi ve (içinden) dedi ki: "Ey kavmim! Ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim Artık kâfir bir kavme nasıl acırım!"


94 Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır


95 Sonra kötülüğü (darlığı) değiştirip yerine iyilik (bolluk) getirdik Nihayet çoğaldılar ve: "Atalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı" dediler Biz de onları, kendileri farkına varmadan ansızın yakaladık


96 O (peygamberlerin gönderildiği) ülkelerin halkı inansalar ve (günahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik


97 Yoksa o ülkelerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?


98 Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?


99 Allah'ın azabından emin mi oldular? Fakat ziyana uğrayan topluluktan başkası, Allah'ın (böyle) mühlet vermesinden emin olamaz


100 Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne vâris olanlara hâla şu gerçek belli olmadı mı ki: Eğer biz dileseydik onları da günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık! Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler


101 İşte o ülkeler Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi İşte kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler


102 Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk


103 Sonra onların ardından Musa'yı mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkâr ettiler; ama, bak ki, fesatçıların sonu ne oldu!


104 Musa dedi ki : "Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim


105 Allah hakkında gerçekten başkasını söylememek benim üzerime borçtur Size Rabbinizden açık bir delil getirdim; artık İsrailoğullarını benimle bırak!"


106 (Firavun) dedi ki: Eğer bir mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım


107 Bunun üzerine Musa asasını yere attı O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!


108 Ve elini (cebinden) çıkardı Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi


109 Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Bu çok bilgili bir sihirbazdır


110 O,sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor Ne buyurursunuz?


111 Dediler ki: Onu da kardeşini de beklet; şehirlere toplayıcılar (memurlar) yolla


112 Bütün bilgili sihirbazları sana getirsinler


113 Sihirbazlar Firavun'a geldi ve: Eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı? dediler


114 (Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi


115 (Sihirbazlar), Ey Musa sen mi (önce) atacaksın, yoksa atanlar biz mi olalım? dediler


116 "Siz atın" dedi Onlar atınca, insanların gözlerini büyülediler, onları korkuttular ve büyük bir sihir gösterdiler


117 Biz de Musa'ya, "Asanı at!" diye vahyettik Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor


118 Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti


119 İşte Firavun ve kavmi, orada yenildi ve küçük düşerek geri döndüler


120 Sihirbazlar ise secdeye kapandılar


121 "Âlemlerin Rabbine iman ettik" dediler


122 "Musa'nın ve Harun'un Rabb'ine " dediler


123 Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!


124 Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!"


125 Onlar da : ''Biz zaten Rabbimize döneceğiz"dediler


126 Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler


127 Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Musa'yı ve kavmini, seni ve tanrılarını bırakıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarsınlar diye mi bırakacaksınız? (Firavun): "Biz onların oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakacağız Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz" dedi


128 Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardım isteyin ve sabredin Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır Kullarından dilediğini ona vâris kılar Sonuç (Allah'tan korkup günahtan) sakınanlarındır"


129 Onlar da, sen bize (peygamber olarak) gelmeden önce de geldikten sonra da bize işkence edildi, dediler (Musa), "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve onların yerine sizi yer yüzüne hakim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar" dedi


130 Andolsun ki, biz de Firavun'a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık


131 Onlara bir iyilik (bolluk) gelince, "Bu bizim hakkımızdır" derler; eğer kendilerine bir fenalık gelirse Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı Bilesiniz ki, onlara gelen uğursuzluk Allah katındandır, fakat onların çoğu bunu bilmezler


132 Ve dediler ki: "Bizi sihirlemek için ne mucize getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz"


133 Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular


134 Azap üzerlerine çökünce, "Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz" dediler


135 Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler


136 Biz de âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk


137 Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (yahudileri) de, içini bereketle doldurduğumuz yerin doğu taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık Sabırlarına karşılık Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz yerine geldi Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yetiştirdikleri bahçeleri helâk ettik


138 İsrailoğullarını denizden geçirdik, orada kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rastladılar Bunun üzerine: Ey Musa! Onların tanrıları olduğu gibi, sen de bizim için bir tanrı yap! dediler Musa: Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz, dedi


139 Şüphesiz bunların içinde bulundukları (din) yıkılmıştır, yapmakta oldukları da bâtıldır


140 Musa dedi ki: Allah sizi âlemlere üstün kılmışken ben size Allah'tan başka bir tanrı mı arayayım?


141 Hatırlayın ki, size işkencenin en kötüsünü yapan Firavun'un adamlarından sizi kurtardık Onlar oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı İşte bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardır


142 (Bana ibadet etmesi için) Musa'ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna uyma


143 Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi (Rabbi): "Sen beni asla göremezsin Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim Ben inananların ilkiyim


144 (Allah) Ey Musa! dedi, ben risaletlerimle (sana verdiğim görevlerle) ve sözlerimle seni insanların başına seçtim Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol


145 Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Musa için levhalarda yazdık (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim


146 Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler Doğru yolu görseler onu yol edinmezler Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir


147 Halbuki âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır Onlar, yapmakta oldukları amellerden başka bir şey için mi cezalandırılırlar!


148 (Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular


149 Pişman olup da kendilerinin gerçekten sapmış olduklarını görünce dediler ki: Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!


150 Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine dönünce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin (Harun'un) başını tutup kendine doğru çekmeye başladı (Kardeşi): "Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!" dedi


151 (Musa da) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kabul et Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! dedi


152 Buzağıyı (tanrı) edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir Biz iftiracıları böyle cezalandırırız


153 Kötülükler yaptıktan sonra ardından tevbe edip de iman edenlere gelince, şüphesiz ki o tevbe ve imandan sonra, Rabbin elbette bağışlayan ve esirgeyendir


154 Musa'nın öfkesi dinince levhaları aldı Onlardaki yazıda Rablerinden korkanlar için hidayet ve rahmet (haberi) vardı


155 Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! (Hz Musa'nın, kavmini temsilen seçip Al lah'ın huzuruna getirdiği kimseler, Allah ile kendi arasındaki konuşmayı işitince, onunla yetinmediler ve: ""Ey Musa, Allah'ı açıkca görmedikçe sana asla inanmayacağız"" dediler Bunun üzerine orada şiddetli bir deprem oldu ve bayılıp düştüler Hz Musa, Allah'a yalvardı da bu afet kaldırıldı)


156 Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de Şüphesiz biz sana döndük" Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım


157 Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır


158 De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür Öyle ise Allah`a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız


159 Musa'nın kavminden hak ile doğru yolu bulan ve onun sayesinde âdil davranan bir topluluk vardır


160 Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde oniki kabileye ayırdık Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik Derhal ondan oniki pınar fışkırdı Her kabile içeceği yeri belledi Sonra üzerlerine bulutla gölge yaptık, onlara kudret helvası ve bıldırcın eti indirdik (Onlara dedik ki) "Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yeyin "Ama onlar (emirlerimizi dinlememekle) bize değil kendilerine zulmediyorlardı


161 Onlara denildi ki : Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yeyin, "bağışlanmak istiyoruz" deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız


162 Fakat onlardan zalim olanlar, sözü, kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler Biz de zulmetmelerinden ötürü üzerlerine gökten bir azap gönderdik


163 Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor Hani onlar cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı Çünkü cumartesi tatili yaptıkları gün, balıklar meydana çıkarak akın akın onlara gelirdi, cumartesi tatili yapmadıkları gün de gelmezlerdi İşte böylece biz, yoldan çıkmalarından dolayı onları imtihan ediyorduk


164 İçlerinden bir topluluk: "Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dedi (Öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz)


165 Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca, biz de kötülükten men edenleri kurtardık, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden ötürü şiddetli bir azap ile yakaladık


166 Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! dedik


167 Rabbin, elbette kıyamet gününe kadar onlara en kötü eziyeti yapacak kimseler göndereceğini ilân etti Şüphesiz Rabbin cezayı çabuk verendir Ve O çok bağışlayan, pek esirgeyendir


168 Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik


169 Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır Hâla aklınız ermiyor mu?


170 Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz


171 Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar "Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik


172 Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler


173 Yahut "Daha önce babalarımız Allah'a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik (onların izinden gittik) Bâtıl işleyenlerin yüzünden bizi helâk edecek misin?" dememeniz için (böyle yaptık)


174 Belki inkârdan dönerler diye âyetleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz


175 Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku


176 Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir Kıssayı anlat; belki düşünürler


177 Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmiş olan kavmin durumu ne kötüdür!


178 Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır


179 Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar İşte asıl gafiller onlardır


180 En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır O halde O'na o güzel isimlerle dua edin Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır


181 Yarattıklarımızdan, daima hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet bulunur


182 Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke götüreceğiz


183 Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir


184 Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed'de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır


185 Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?


186 Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır


187 Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz O göklere de yere de ağır gelmiştir O size ansızın gelecektir Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar De ki: Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler


188 De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim"


189 Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı) Onu bir müddet taşıdı Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler


190 Fakat (Allah) onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği bu çocuk hakkında (sonradan insanlar) Allah'a ortak koştular Allah ise onların ortak koştuğu şeyden yücedir


191 Kendileri yaratıldığı halde hiçbir şeyi yaratamayan varlıkları (Allah'a) ortak mı koşuyorlar?


192 Halbuki (putlar) ne onlara bir yardım edebilirler ne de kendilerine bir yardımları olur


193 Onları doğru yola çağırırsanız size uymazlar; onları çağırsanız da, sukût etseniz de sizin için birdir


194 (Ey kâfirler!) Allah'ı bırakıp da taptıklarınız sizler gibi kullardır (Onların tanrılığı hakkında iddianızda) doğru iseniz, onları çağırın da size cevap versinler!


195 Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları elleri mi var veya görecekleri gözleri mi var yahut işitecekleri kulakları mı var (neleri var)? De ki: "Ortaklarınızı çağırın, sonra bana (istediğiniz) tuzağı kurun ve bana göz bile açtırmayın!"


196 Şüphesiz ki, benim koruyanım Kitab'ı indiren Allah'tır Ve O bütün salih kullarını görüp gözetir


197 Allah'ın dışında taptıklarınızın ne size yardıma güçleri yeter ne de kendilerine yardım edebilirler


198 Onları doğru yola çağırmış olsanız işitmezler Ve onları sana bakar görürsün, oysa onlar görmezler


199 (Resûlüm!) Sen afyolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir


200 Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın Çünkü O, işitendir, bilendir


201 Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerçeği görürler


202 (Şeytanların) dostlarına gelince, şeytanlar onları azgınlığa sürüklerler Sonra da yakalarını bırakmazlar


203 Onlara bir mucize getirmediğin zaman, (ötekiler gibi) onu da derleyip getirseydin ya! derler De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarım Bu (Kur'an), Rabbinizden gelen basîretlerdir (kalp gözlerini açan beyanlardır); inanan bir kavim için hidayet ve rahmettir


204 Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin


205 Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an Gafillerden olma


206 Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




8-el-ENFÂL


Enfâl sûresi, 75 (yetmişbeş) âyettir 30 ilâ 36 âyetler Mekke'de, diğerleri Medine'de inmiştir Enfâl, ziyade manasına gelen "nefl" kelimesinin çoğuludur İslâm dinini savunmak için yapılan savaşlarda elde edilen sevaba ek olarak alınan ganimet malına da "nefl" denilmiştir Sûrenin birinci âyetinde savaştan elde edilen ganimetlerin Allah ve Resûlüne ait olduğu ifade edildiği için sûreye bu ad verilmiştir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Sana savaş ganimetlerini soruyorlar De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin


2 Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir


3 Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir


4 İşte onlar gerçek müminlerdir Onlar için Rableri katında nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez bir rızık vardır


5 (Onların bu hali,) müminlerden bir gurup kesinlikle istemediği halde, Rabbinin seni evinden hak uğruna çıkardığı (zamanki halleri) gibidir


6 Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı


7 Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın) sizin olmasını istiyordunuz Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (Kureyş ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu


8 (Bunlar,) günahkârlar istemese de hakkı gerçekleştirmek ve bâtılı ortadan kaldırmak içindi


9 Hatırlayın ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz O da, ben peşpeşe gelen bin melek ile size yardım edeceğim, diyerek duanızı kabul buyurdu


10 Allah bunu (meleklerle yardımı) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir


11 O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve savaşta sebat ettirmek için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu


12 Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu


13 Bu söylenenler, onların Allah'a ve Resûlüne karşı gelmelerinden ötürüdür Kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır


14 İşte bu yenilgi size Allah'ın azabı! Şimdilik onu tadın! Kâfirlere bir de cehennem ateşinin azabı vardır


15 Ey müminler! Toplu halde kâfirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkanızı dönmeyin (Korkup kaçmayın)


16 Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o, Allah'ın gazabını hak etmiş olarak döner Onun yeri de cehennemdir Orası, varılacak ne kötü yerdir!


17 (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu) Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı) Şüphesiz Allah işitendir, bilendir


18 Bu böyledir Şüphesiz Allah, kâfirlerin tuzağını bozar


19 (Ey kâfirler!) Eğer siz fetih istiyorsanız, işte size fetih geldi! (Yenelim derken yenildiniz) Ve eğer (inkardan) vazgeçerseniz bu sizin için daha iyidir Yine (Peygamber'e düşmanlığa) dönerseniz, biz de (ona) yardıma döneriz Topluluğunuz çok bile olsa, sizden hiçbir şeyi savamaz Çünkü Allah müminlerle beraberdir


20 Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin


21 İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın


22 Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir


23 Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi


24 Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız


25 Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder) Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir


26 Hatırlayın ki, bir zaman siz yeryüzünde âciz tanınan az (bir toplum) idiniz; insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da şükredesiniz diye Allah size yer yurt verdi; yardımıyla sizi destekledi ve size temizinden rızıklar verdi


27 Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz


28 Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır


29 Ey iman edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir


30 Hatırla ki, kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir


31 Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir"


32 Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi


33 Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir


34 Onlar Mescid-i Haram'ın mütevellîleri olmadıkları halde (müminleri) oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Oranın mütevellîleri takvâ sahiplerinden başkaları değildir Fakat onların çoğu bunu bilmez


35 Onların Beytullah yanındaki duaları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir (Ey kâfirler!) İnkâr etmekte olduğunuz şeylerden ötürü şimdi azabı tadın!


36 Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar Daha da harcayacaklar Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır


37 (Bu toplama) Allah'ın murdarı temizden ayıklaması (mümini kâfirden ayırması) ve bütün murdarların bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup hepsini yığarak cehenneme atması içindir İşte onlar ziyana uğrayanların kendileridir


38 İnkâr edenlere, (sana düşmanlıktan) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle Yok geri dönerlerse kendilerinden öncekilerin hali gözlerinin önündedir!


39 Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür


40 Eğer (imandan) yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin sahibinizdir O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!


41 Eğer Allah'a ve hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı gün (Bedir savaşında) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a, Resulüne, onun akrabalarına yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir Allah her şeye hakkıyla kadirdir


42 Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı) Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir


43 Hatırla ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi Eğer onları sana çok gösterseydi, elbette çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz Fakat Allah (sizi bundan) kurtardı Şüphesiz O, kalplerin özünü bilir


44 Allah, olacak bir işi yerine getirmek için (savaş alanında) karşılaştığınız zaman onları sizin gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu Bütün işler Allah'a döner


45 Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya erişesiniz


46 Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider Bir de sabredin Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir


47 Çalım satmak, insanlara gösteriş yapmak ve (insanları) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (kâfirler) gibi olmayın Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır


48 Hani şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi de: Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, şüphesiz ben de sizin yardımcınızım, dedi Fakat iki ordu birbirini görünce ardına döndü ve: Ben sizden uzağım, ben sizin göremediklerinizi (melekleri) görüyorum, ben Allah'tan korkuyorum; Allah'ın azabı şiddetlidir, dedi


49 O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), "Bunları, dinleri aldatmış" diyorlardı Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur Yoksa orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir)


50 Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve "Tadın yakıcı cehennem azabını" (diyerek) o kâfirlerin canlarını alırken onları bir görseydin!


51 İşte bu, ellerinizle yaptığınız yüzündendir, yoksa Allah kullara zulmedici değildir


52 (Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir (Onlar da) Allah'ın âyetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı Allah güçlüdür O'nun cezası şiddetlidir


53 Bu da, bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlâk ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah'ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden dolayıdır Gerçekten Allah işitendir, bilendir


54 (Evet bunların durumu), Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumuna benzer Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı; biz de onları günahlarından ötürü helâk etmiştik ve Firavun ailesini (denizde) boğmuştuk Hepsi de zalimler idiler


55 Allah katında, yürüyen canlıların en kötüsü kâfir olanlardır Çünkü onlar iman etmezler


56 Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra her defasında hiç çekinmeden ahidlerini bozan kimselerdir


57 Eğer savaşta onları yakalarsan, ibret almaları için onlar ile (onlara vereceğin ceza ile) arkalarında bulunan kimseleri de dağıt


58 (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de (onlarla yaptığın ahdi) aynı şekilde bozduğunu kendilerine bildir Çünkü Allah, hainleri sevmez


59 İnkâr edenler yakayı kurtardıklarını sanmasınlar Çünkü onlar (bizi) âciz bırakamazlar


60 Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız


61 Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir


62 Eğer sana hile yapmak isterlerse, şunu bil ki, Allah sana kâfidir O, seni yardımıyla ve müminlerle destekleyendir


63 Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir


64 Ey Peygamber! Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter


65 Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kâfire) galip gelirler Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur


66 Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa, (onlardan) ikiyüz kişiye galip gelir Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler Allah sabredenlerle beraberdir


67 Yeryüzünde ağır basıncaya (küfrün belini kırıncaya) kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için) ahireti istiyor Allah güçlüdür, hikmet sahibidir


68 Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden ötürü size mutlaka büyük bir azap dokunurdu


69 Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin Ve Allah'tan korkun Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet edendir


70 Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah kalplerinizde hayır olduğunu bilirse, sizden alınandan (fidyeden) daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir


71 Eğer sana hainlik etmek isterlerse (üzülme, çünkü) daha önce Allah'a da hainlik etmişlerdi de Allah onlara karşı sana imkân ve kudret vermişti Allah bilendir, hikmet sahibidir


72 İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir


73 Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur


74 İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır


75 Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad edenler de sizdendir Allah'ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (vâris olmağa) daha uygundur Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




9 et-TEVBE


Tevbe sûresi, 129 (yüzyirmidokuz) âyettir 128 ve 129 âyetler Mekke'de, diğerleri Medine'de inmiştir 104 âyet tevbe ile ilgili olduğu için sûreye bu isim verilmiştir Sûrenin bundan başka birçok ismi olup en meşhuru Berâe'dir Bu sûrenin Enfâl sûresi'nin devamı veya başlı başına bir sûre olup olmadığı hakkında ihtilâf olduğu için başında Besmele yazılmamıştır Hicretin dokuzuncu yılında Hz Ebu Bekir, hac emîri olarak tayin edilmiş ve müslümanlar hacca gönderilmişti Bu sûre inince Resûlullah (s a) Allah'ın emirlerini hacdaki insanlara tebliğ etmesi için Hz Ali'yi görevlendirdi Hz Ali hac kafilesine ulaştığında Hz Ebu Bekir, "Amir olarak mı geldin, yoksa memur olarak mı?" diye sordu; Hz Ali, sadece sûreyi Mekke'de hacılara tebliğ ile me'mûr olduğunu bildirdi Hz Ali bayramın birinci günü Akabe Cemresi yanında ayağa kalkarak kendisinin Peygamber tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu bildirdi ve bir hutbe okudu, sonra da bu sûrenin başından 30 veya 40 âyet okuyarak dedi ki: "Dört şeyi tebliğe memurum: 1 Bu yıldan sonra Kâbe'ye hiçbir müşrik yaklaşmayacak, 2 Hiç kimse çıplak olarak Kâbe'yi ziyâret etmeyecek, 3 Müminden başkası cennete girmeyecek, 4 Müşrik kabileler tarafından bozulmamış antlaşmalar, antlaşma süresinin sonuna kadar yürürlükte kalacak"


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Allah ve Resûlünden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ihtar!


2 (Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir


3 Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz (Ey Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele!


4 Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız Allah (haksızlıktan) sakınanları sever


5 Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın Allah yarlığayan, esirgeyendir


6 Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah'ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır


7 Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın Çünkü Allah (ahdi bozmaktan) sakınanları sever


8 Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır


9 Allah'ın âyetlerine karşılık az bir değeri (dünya malını ve nefsânî istekleri) satın aldılar da (insanları) O'nun yolundan alıkoydular Gerçekten onların yapmakta oldukları şeyler ne kötüdür!


10 Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma Çünkü onlar saldırganların kendileridir


11 Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz


12 Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar, ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler


13 (Ey müminler!) verdikleri sözü bozan, Peygamber'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır


14 Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın


15 Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin Allah dilediğinin tevbesini kabul eder Allah bilendir, hikmet sahibidir


16 Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır


17 Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur Onların bütün işleri boşa gitmiştir Ve onlar ateşte ebedî kalacaklardır


18 Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır


19 (Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katında eşit değillerdir Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez


20 İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler Kurtuluşa erenler de işte onlardır


21 Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşnutluk ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler


22 Onlar orada ebedî kalacaklardır Şüphesiz ki Allah katında büyük mükâfat vardır


23 Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir


24 De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez


25 Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz


26 Sonra Allah, Resûl'ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır


27 Sonra Allah, bunun ardından yine dilediğinin tevbesini kabul eder Zira Allah bağışlayan, esirgeyendir


28 Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir


29 Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın


30 Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!


31 (Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu O'ndan başka tanrı yoktur O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır


32 Allah'ın nûrunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar Halbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nûrunu tamamlamaktan asla vazgeçmez


33 O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resûlünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir


34 Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!


35 (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"


36 Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır İşte bu doğru hesaptır O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir


37 (Haram ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır Allah'ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O'nun haram kıldığını helâl kılmak için (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, biryıl da haram sayarlar (Böylece) onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez


38 Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır


39 Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O'na hiçbir zarar veremezsiniz Allah her şeye kadirdir


40 Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı Allah'ın sözü ise zaten yücedir Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir


41 (Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır


42 Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helâk edercesine Allah'a yemin edecekler Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor


43 Allah seni affetti Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin?


44 Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla canlarıyla savaşmaktan (geri kalmak için) senden izin istemezler Allah takvâ sahiplerini pek iyi bilir


45 Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler


46 Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı Fakat Allah onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu; onlara "Oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!" denildi


47 Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır Allah zalimleri gayet iyi bilir


48 Andolsun onlar önceden de fitne çıkarmak istemişler ve sana nice işler çevirmişlerdi Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah'ın emri yerini buldu


49 Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir Cehennem, kâfirleri mutlaka kuşatacaktır


50 Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları üzer Ve eğer başına bir musibet gelirse, "İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız" derler ve böbürlenerek dönüp giderler


51 De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez O bizim mevlâmızdır Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler


52 De ki: Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz Biz de, Allah'ın, ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azap vermesini bekliyoruz Haydi bekleyin; şüphesiz biz de sizinle beraber beklemekteyiz


53 De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz


54 Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir


55 (Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor


56 (0 münafıklar) mutlaka sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar (kılıçlarınızdan) korkan bir toplumdur


57 Eğer sığınacak bir yer yahut (barınabilecek) mağaralar veya (sokulabilecek) bir delik bulsalardı, koşarak o tarafa yönelip giderlerdi


58 Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar


59 Eğer onlar Allah ve Resûlünün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resûlü de Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu)


60 Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir


61 (Yine o münafıklardan
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


62 Rızanızı almak için size (gelip) Allah'a and içerler Eğer mümin iseler Allah ve Resûlünü razı etmeleri daha doğrudur


63 (Hâla) bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır İşte bu büyük rüsvaylıktır


64 Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin müminlere indirilmesinden çekinirler De ki: Siz alay edin! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır


65 Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler De ki: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?


66 (Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz


67 Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkor ve cimrilik ederler Onlar Allah'ı unuttular Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fâsıkların kendileridir


68 Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vâdetti O, onlara yeter Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır


69 (Ey münafıklar! Siz de) sizden öncekiler gibi (yaptınız) Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir


70 Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler


71 Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler İşte onlara Allah rahmet edecektir Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir


72 Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür İşte büyük kurtuluş da budur


73 Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran Onların varacakları yer cehennemdir O ne kötü bir varış yeridir!


74 (Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır Yeryüzünde onların ne dostu ne de yardımcısı vardır


75 Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah'a and içti


76 Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler


77 Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu


78 (Münafıklar), Allah'ın, onların sırrını da fısıltılarını da bildiğini ve gaybları (gizli şeyleri) çok iyi bilen olduğunu hâla anlamadılar mı?


79 Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir Ve onlar için elem verici azap vardır


80 (Ey Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek Bu, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmelerinden ötürüdür Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez


81 Allah'ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; "bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı!


82 Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!


83 Eğer Allah seni onlardan bir gurubun yanına döndürür de (Tebük seferinden Medine'ye döner de başka bir savaşa seninle beraber) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: Benimle beraber asla çıkmayacaksınız ve düşmana karşı benimle beraber asla savaşmayacaksınız! Çünkü siz birinci defa (Tebük seferinde) yerinizde kalmaya razı oldunuz Şimdi de geri kalanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!


84 Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler


85 Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor


86 "Allah'a inanın, Resûlü ile beraber cihad edin" diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler


87 Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu Bu yüzden onlar anlamazlar


88 Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir


89 Allah, onlara içinde ebedî kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte büyük kazanç budur


90 Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir


91 Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir


92 Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde: Sizi bindirecek bir binek bulamıyorum, deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de (sorumluluk yoktur)


93 Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir Çünkü onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular Allah da onların kalplerini mühürledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler


94 (Seferden) onlara döndüğünüz zaman size özür beyan edecekler De ki: (Boşuna) özür dilemeyin! Size asla inanmayız; çünkü Allah, haberlerinizi bize bildirmiştir (Bundan sonraki) amelinizi Allah da görecektir, Resûlü de Sonra görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduklarınızı size haber verecektir


95 Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler Artık onlardan yüz çevirin Çünkü onlar murdardır Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir


96 Onlardan razı olasınız diye size yemin edecekler Fakat siz onlardan razı olsanız bile Allah fâsıklar topluluğundan asla razı olmaz


97 Bedevîler, kâfirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah'ın Resûlüne indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir


98 Bedevîlerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belâlar gelmesini bekler (Bekledikleri) o kötü belâ kendi başlarına gelmiştir Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir


99 Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir


100 (İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte bu büyük kurtuluştur


101 Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir


102 Diğerleri ise günahlarını itiraf ettiler, iyi bir ameli diğer kötü bir amelle karıştırdılar (Tevbe ederlerse) umulur ki Allah onların tevbesini kabul eder Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir


103 Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin Ve onlar için dua et Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onları yatıştırır) Allah işitendir, bilendir


104 Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâla bilmezler mi?


105 De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Resûlü de müminler de görecektir Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir


106 (Sefere katılmayanlardan) diğer bir gurup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder Allah çok bilendir, hikmet sahibidir


107 (Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka birşey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder


108 Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır Allah da çok temizlenenleri sever


109 Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez


110 Yaptıkları bina, (ölüp de) kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir


111 Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır


112 (Bu alış verişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlardır O müminleri müjdele!


113 (Kâfir olarak ölüp) cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah'a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara


114 İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi


115 Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir Allah her şeyi çok iyi bilendir


116 Göklerin ve yerin mülkü yalnız Allah'ındır O diriltir ve öldürür Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır


117 Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti Sonra da onların tevbelerini kabul etti Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir


118 Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti) Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir


119 Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun


120 Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa dûçar olmaları, kâfirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez


121 Allah onları, yapmakta olduklarının en güzeli ile mükâfatlandırmak için küçük büyük yaptıkları her masraf, geçtikleri her vâdi mutlaka onların lehine yazılır


122 Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır Umulur ki sakınırlar


123 Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir


124 Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: "Bu sizin hanginizin imanını artırdı?" İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler


125 Kalplerinde hastalık (kâfirlik ve münafıklık) olanlara gelince, onların da inkârlarını büsbütün artırır ve onlar artık kâfir olarak ölürler


126 Onlar, her yıl bir veya iki kez (çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerıni görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar


127 Bir sûre indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir


128 Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir


129 (Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter O'ndan başka ilâh yoktur Ben sadece O'na güvenip dayanırım O yüce Arş'ın sahibidir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




10-YÛNUS


Yunus sûresi, 109 (yüzdokuz) âyet olup 40, 94, 95 ve 96 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir 98 âyette Hz Yunus'un kavminden bahsedildiği için sûreye bu ad verilmiştir Mekke halkı, kendi içlerinden bir adamın peygamber olabileceğine inanamıyorlar ve: "Allah, Ebû Tâlib'in yetimi Muhammed'den başka bir peygamber bulamadı mı?" diyorlardı Hiç olmazsa hatırı sayılır, zengin ve makam sahibi birisinin peygamber olmasını daha uygun görüyorlardı İşte bunun üzerine bu sûre inmiştir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm İşte bunlar hikmet dolu Kitâb'ın âyetleridir


2 İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?


3 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'dır Onun izni olmadan hiç kimse şefaatçı olamaz İşte O Rabbiniz Allah'tır O halde O'na kulluk edin Hâla düşünmüyor musunuz!


4 Allah'ın gerçek bir vâdi olarak hepinizin dönüşü ancak O'nadır Çünkü O, mahlûkatı önce (yoktan) yaratır, sonra da iman edip iyi işler yapanlara adaletle mükâfat vermek için (onları huzuruna) geri çevirir Kâfir olanlara gelince, inkâr etmekte oldukları şeylerden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve elem verici bir azap vardır


5 Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O'dur Allah bunları, ancak bir gerçeğe (ve hikmete) binaen yaratmıştır O, bilen bir kavme âyetlerini açıklamaktadır


6 Gece ve gündüzün değişmesinde (uzayıp kısalmasında) Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, (Onu inkâr etmekten) sakınan bir kavim için elbette nice deliller vardır!


7 Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar da vardır muhakkak


8 İşte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir!


9 İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir


10 Onların oradaki duası: "Allah'ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!" (sözleridir) Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise "selâm" dır Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur


11 Eğer Allah insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız


12 İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi


13 Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız


14 Sonra da, nasıl davranacağınızı görmemiz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık (Onların yerine sizi getirdik)


15 Onlara âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman (öldükten sonra) bize kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir! dediler De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım


16 De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum Hâla akıl erdiremiyor musunuz?


17 Öyleyse kim Allah'a karşı yalan uydurandan veya onun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir! Bilesiniz ki suçlular asla onmazlar!


18 Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir"


19 İnsanlar sadece bir tek ümmetti, sonradan ayrılığa düştüler Eğer (azabın ertelenmesi ile ilgili) Rabbinden bir söz (ezelî bir takdir) geçmemiş olsaydı, ayrılığa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilirdi (Derhal azap iner ve işleri bitirilirdi)


20 Ona (Muhammed'e) Rabbinden bir mucize indirilse ya! diyorlar De ki: Gayb ancak Allah'ındır Bekleyin (bakalım) ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim


21 Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar


22 Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar


23 Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz


24 Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz


25 Allah kullarını esenlik yurduna çağırıyor ve O, dilediğini doğru yola iletir


26 Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir) İşte onlar cennet ehlidirler Ve onlar orada ebedî kalacaklardır


27 Kötülük yapanlara gelince, kötülüğün cezası misli iledir Onları zillet kaplayacaktır Onları Allah'a karşı koruyacak hiç kimse yoktur Onların yüzleri sanki karanlık geceden bir parçaya bürünmüştür İşte onlar da cehennem ehlidir Onlar orada ebedî kalacaklardır


28 Onların hepsini biraraya toplayacağımız, sonra da Allah'a ortak koşanlara: "Siz ve koştuğunuz ortaklar yerinizde bekleyin" diyeceğimiz gün artık onların (putlarıyla) aralarını tamamen ayırmışızdır Ve onların ortakları, (putları) derler ki: "Siz, bize ibadet etmiyordunuz


29 Bu yüzden bizimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter Şüphesiz ki biz sizin (bize) tapmanızdan tamamen habersizdik"


30 Orada herkes geçmişte yaptıklarını karşısında bulur Artık onlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülmüşlerdir Uydurmakta oldukları şeyler (bâtıl tanrıları) da onları terkedip kaybolmuştur


31 (Resûlüm!) De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim mâlik (ve hakim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Her türlü) işi kim idare ediyor? "Allah" diyecekler De ki: Öyle ise (Ona âsi olmaktan) sakınmıyor musunuz?


32 İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır Artık haktan (ayrıldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır? O halde nasıl (sapıklığa) döndürülüyorsunuz?


33 İşte böylece Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki "Onlar inanmazlar" sözü gerçekleşmiş oldu


34 (Resûlüm!) De ki: (Allah'a) ortak koştuklarınız arasında, (birini yokken) ilk defa yaratacak, arkasından onu (ölümünden sonra hayata) yeniden döndürecek biri var mı? De ki: Allah ilk defa yaratıp (ölümden sonra) onu yeniden (hayata) döndürür O halde nasıl saptırılırsınız!


35 De ki: Ortak koştuklarınızdan hakka iletecek olan var mı? De ki: "Hakka Allah iletir" Öyle ise hakka ileten mi uyulmaya daha lâyıktır; yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı? Size ne oluyor? Nasıl (böyle yanlış) hükmediyorsunuz?


36 Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir


37 Bu Kur'an Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir Ancak kendinden öncekini doğrulayan ve o Kitab'ı açıklayandır Onda şüphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir


38 Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin


39 Bilakis, onlar ilmini kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine asla gelmemiş olan (Kur'an'ı) yalanladılar Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu!


40 İçlerinden öylesi var ki ona (Kur'an'a) inanır, yine onlardan öylesi de var ki ona inanmaz Rabbin bozguncuları en iyi bilendir


41 (Resûlüm! ) onlar seni yalanlarlarsa de ki: Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım


42 Onlardan seni dinleyenler vardır Fakat sağırlara -üstelik akılları da ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?


43 Onlardan sana bakan da vardır Fakat -hele (gerçeği) göremiyorlarsa- körleri sen mi doğru yola ileteceksin?


44 Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler


45 Allah'ın onları, sanki günün ancak bir saati kadar kaldıklarını zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacağı gün aralarında birbirleriyle tanışırlar Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar elbette zarara uğramışlardır Zira onlar doğru yola gitmemişlerdi


46 Eğer onları tehdit ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana (dünyada iken) gösterirsek (ne âlâ); yok eğer (göstermeden) seni vefat ettirirsek nihayet onların dönüşü de bizedir (O zaman onlara ne olacağını göreceksin) Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir


47 Her ümmetin bir peygamberi vardır Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez


48 Doğru iseniz bu vaad (azap) ne zamandır? diyorlar


49 De ki: "Ben kendime bile Allah'ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim" Her ümmetin bir eceli vardır Ecelleri geldiği zaman artık ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler


50 De ki: (Ey müşrikler!) Ne dersiniz? Allah'ın azabı size geceleyin veya gündüzün gelirse (ne yaparsınız?) Suçlular ondan hangisini istemekte acele ediyorlar!


51 Başınıza belâ geldikten sonra mı O'na iman edeceksiniz, şimdi mi? (Çok geç) Halbuki onu (azabın gelmesini) istemekte acele ediyordunuz?


52 Sonra o (kendilerine) zulmedenlere, "Ebedî azabı tadın!" denilecek Kazanmakta olduğunuzdan başkasının karşılığını mı bulacaksınız?


53 "O (azap) bir gerçek midir?" diye senden haber istiyorlar De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz âciz bırakacak değilsiniz


54 (O zaman) zulmeden herkes yeryüzündeki bütün servete sahip olsa (azaptan kurtulmak için) elbette onu feda eder Ve azabı gördükleri zaman için için yanarlar Aralarında adaletle hükmolunur ve onlara zulmedilmez


55 Bilesiniz ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır Yine bilesiniz ki, Allah'ın vâdi haktır, fakat onların çoğu bilmez


56 O hem diriltir hem de öldürür ve yalnız O'na döndürüleceksiniz


57 Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir


58 De ki: Ancak Allah'ın lütfu ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler Bu, onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır


59 De ki: Allah'ın size indirdiği rızıktan bir kısmını helâl, bir kısmını da haram bulmanıza ne dersiniz? De ki: Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?


60 Allah'a karşı yalan uyduranların kıyamet günü (âkıbetleri) hakkındaki kanaatleri nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı lütuf sahibidir Fakat onların çoğu şükretmezler


61 Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur'an'dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın


62 Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de


63 Onlar, iman edip de takvâya ermiş olanlardır


64 Dünya hayatında da ahirette de onlara müjde vardır Allah'ın sözlerinde asla değişme yoktur İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir


65 (Resûlüm) Onların (inkârcıların) sözleri seni üzmesin Çünkü bütün izzet (ve üstünlük) Allah'ındır O, işitendir, bilendir


66 İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa yalnız Allah'ındır (O halde) Allah'tan başka ortaklara tapanlar neyin ardına düşüyorlar! Doğrusu onlar, zandan başka bir şeyin ardına düşmüyorlar ve onlar sadece yalan söylüyorlar


67 O (Allah), geceyi içinde dinlenesiniz diye sizin için yaratan, (çalışıp kazanmanız için de) gündüzü aydınlık kılandır Şüphesiz bunda dinleyen bir toplum için ibretler vardır


68 (Müşrikler
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


69 De ki: Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler


70 Dünyada bir miktar geçim (sağlarlar), sonra dönüşleri bizedir; sonra da inkâr etmekte oldukları şeylerden ötürü onlara şiddetli azabı tattırırız


71 Onlara Nuh'un haberini oku: Hani o kavmine demişti ki: "Ey kavmim! Eğer benim (aranızda) durmam ve Allah'ın âyetlerini hatırlatmam size ağır geldi ise, ben yalnız Allah'a dayanıp güvenirim Siz de ortaklarınızla beraber toplanıp yapacağınızı kararlaştırın Sonra işiniz başınıza dert olmasın Bundan sonra (vereceğiniz) hükmü, bana uygulayın ve bana mühlet de vermeyin"


72 "Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim Benim ecrim Allah'tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu"


73 Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!


74 Sonra onun arkasından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik Onlara mucizeler getirdiler Fakat onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz


75 Sonra onların ardından da Firavun ve toplumuna Musa ile Harun'u mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar kibirlendiler ve günahkâr bir toplum oldular


76 Katımızdan onlara hak (mucize) gelince: "Bu elbette apaçık bir sihirdir" dediler


77 Musa: "Size hak geldiğinde onun için (hep böyle) mi dersiniz? Bu bir sihir midir? Halbuki sihirbazlar iflâh olmazlar" dedi


78 Onlar dediler ki: Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (dinden) bizi döndüresin ve yeryüzünde ululuk sizin ikinizin olsun diye mi bize geldin? Halbuki biz size inanacak değiliz


79 Firavun dedi ki: Bilgili bütün sihirbazları bana getirin!


80 Sihirbazlar gelince Musa onlara: Atacağınızı atın, dedi


81 Onlar (iplerini) atınca, Musa dedi ki: "Sizin getirdiğiniz sihirdir Allah onu boşa çıkaracaktır Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez"


82 "Suçluların hoşuna gitmese de Allah, sözleriyle gerçeği açığa çıkaracaktır"


83 Firavun ve kavminin kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için kavminden bir gurup gençten başka kimse Musa'ya iman etmedi Çünkü Firavun yeryüzünde ululuk taslayan (bir diktatör) ve haddi aşanlardan idi


84 Musa dedi ki: Ey kavmim! Eğer Allah'a inandıysanız ve O'na teslim olduysanız sadece O'na güvenip dayanın


85 Onlar da dediler ki: "Allah'a dayandık Ey Rabbimiz! Bizi o zalimler topluluğu için deneme konusu kılma!


86 Ve bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar!"


87 Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır'da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik


88 Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler)


89 (Allah): İkinizin de duası kabul olunmuştur O halde siz doğruluğa devam edin ve sakın o bilmezlerin yoluna gitmeyin! dedi


90 Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik Ama Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti Nihayet (denizde) boğulma haline gelince, (Firavun
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


91 Şimdi mi (iman ettin)! Halbuki daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun


92 (Ey Firavun!) Senden sonra geleceklere ibret olması için, bugün senin bedenini (cansız olarak) kurtaracağız İşte insanlardan bir çoğu, hakikaten âyetlerimizden gafildirler


93 Andolsun biz İsrailoğullarını güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz nimetlerden rızık verdik Kendilerine ilim gelinceye kadar ayrılığa düşmediler Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet günü onların, aralarında ihtilaf etmekte oldukları şeyler hakkında hükmedecektir


94 (Resülüm!) Eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor Andolsun ki, Rabbinden sana hak gelmiştir Sakın şüphecilerden olma!


95 Allah'ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma, sonra ziyana uğrayanlardan olursun


96 Gerçekten haklarında Rabbinin sözü (hükmü) sabit olanlar,inanmazlar


97Kendilerine (istedikleri) bütün mucizeler gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır


98 Yunus'un kavmi müstesna, (halkını yok ettiğimiz ülkelerden) herhangi bir ülke halkı, keşke (kendilerine azap gelmeden) iman etse de bu imanları kendilerine fayda verseydi! Yunus'un kavmi iman edince, kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir süre (dünya nimetlerinden) faydalandırdık


99 (Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?


100 Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz O, akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar


101 De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)" Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz


102 Onlar, kendilerinden önce gelip geçmiş toplumların (acıklı) günlerinin benzerlerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki: Haydi bekleyin! Şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim


103 Biz, sonra peygamberlerimizi ve aynı şekilde iman edenleri kurtarırız İnananları üzerimize bir borç olarak kurtaracağız


104 De ki: "Ey insanlar! Benim dinimden şüphede iseniz, (bilin ki) ben Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat ancak sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim Bana müminlerden olmam emrolundu"


105 "Ve (bana) hanîf (Allah'ın birliğini tanıyıcı) olarak yüzünü dine çevir; sakın müşriklerden olma, diye (emredildi)"


106 Allah'ı bırakıp da sana fayda veya zarar vermeyecek şeylere tapma Eğer bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun


107 Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan başka giderecek yoktur Eğer sana bir hayır dilerse, O'nun keremini geri çevirecek de yoktur O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir Ve O bağışlayandır, esirgeyendir


108 De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur'an) gelmiştir Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır Ben sizin üzerinize vekil değilim (Sadece tebliğ etmekle memurum)


109 (Resûlüm!) Sen, sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret O hakimlerin en hayırlısıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




11-HÛD


Hûd sûresi, 123 (yüzyirmiüç) âyet olup 12, 17 ve 114 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir 50 - 60 âyetlerde Arabistan halkına gönderilmiş peygamberlerden biri olan Hûd

(a s)'ın hayatından bahsedildiği için sûreye bu isim verilmiştir Yunus sûresinden sonra inmiş olup onun devamı niteliğindedir İtikada ait esasları, Kur'an'ın mucize oluşunu, ahiretle ilgili meseleleri, sevap ve cezayı ve Hz Hûd'dan başka Nuh, Salih, İbrahim, Lût, Şuayb ve Musa (a s) gibi peygamberlerin kıssalarını ihtiva etmektedir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm (Bu sana indirilen), hikmet sahibi (ve) her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından âyetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıklanmış bir kitaptır


2 (De ki: Bu Kitap) "Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi) Şüphesiz ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim


3 Ve Rabbinizden mağfiret dilemeniz, sonra da ona tevbe etmeniz için (indirildi Eğer bu emrolunanları yaparsanız), Allah sizi, tayin edilmiş bir süreye kadar güzel bir şekilde yaşatır, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını verir Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım"


4 Dönüşünüz yalnız Allah'adır O, her şeye kadirdir


5 Bilesiniz ki, onlar Peygamber'den, (düşmanlıklarını) gizlemeleri için göğüslerini çevirirler (gönüllerinden geçeni gizlerler) İyi bilin ki, onlar elbiselerine büründükleri zaman dahi, Allah onların gizlediklerini de, açığa çıkardıklarını da bilir Çünkü O, kalplerin özünü bilendir


6 Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir Allah o canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekanı bilir (Bunların) hepsi açık bir kitapta (levh-i mahfuz'da) dır


7 O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır Yemin ederim ki, (Resûlüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kâfir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler


8 Andolsun, eğer biz onlardan azabı sayılı bir süreye kadar ertelesek, mutlaka "Onun gelmesini engelleyen nedir?" derler Bilesiniz ki, kendilerine azap geldiği gün, bir daha onlardan uzaklaştırılacak değildir Ve alay etmekte oldukları şey, onları çepeçevre kuşatacaktır


9 Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur


10 Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette "Kötülükler benden gitti" der Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, kibirlidir


11 Ancak (musibetlere) sabredip güzel iş yapanlar böyle değildir İşte onlar için bir bağış ve bir büyük mükâfat vardır


12 Belki de sen (müşriklerin
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


13 Yoksa, "Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin


14 Eğer (onlar) size cevap veremiyorlarsa, bilin ki, o ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka tanrı yoktur Artık siz müslüman oluyor musunuz?


15 Kim, (yalnız) dünya hayatını ve zinetini istemekte ise, işlerinin karşılığını orada onlara tam olarak veririz ve orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar


16 İşte onlar, ahirette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir; (dünyada) yaptıkları da boşa gitmiştir; yapmakta oldukları şeyler (zaten) bâtıldır


17 Rabbin tarafından (gelmiş) açık bir delile dayanan ve kendisini Rabbinden bir şahidin izlediği, ayrıca kendisinden önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı (elinde) bulunan kimse (inkârcılar gibi) midir? Çünkü bunlar ona (Kur'an'a) inanırlar Zümrelerden hangisi onu inkâr ederse işte cehennem ateşi onun varacağı yerdir, bundan şüphen olmasın; zira bu, senin Rabbin tarafından bildirilmiş gerçektir; fakat insanların çoğu inanmazlar


18 Kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim olabilir? Onlar (kıyamet gününde) Rablerine arz edilecekler, şahitler de: İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir, diyecekler Bilin ki, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerinedir!


19 Onlar, (insanları) Allah'ın yolundan alıkoyan ve onu eğri göstermek isteyenlerdir Ahireti inkâr edenler de onlardır


20 Onlar yeryüzünde (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir; onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri) dostları da yoktur Onların azabı kat kat olacaktır Çünkü onlar (gerçekleri) ne görebiliyorlar ne de kulak veriyorlardı


21 İşte onlar kendilerini ziyana uğrattılar Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti


22 Şüphesiz onlar, ahirette en çok ziyana uğrayanlardır


23 İnanıp da güzel işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir Onlar orada ebedî kalırlar


24 Bu iki zümrenin (müminlerle kâfirlerin) durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimseler gibidir Bunların hali hiç eşit olur mu? Hâla ibret almıyor musunuz?


25 Andolsun, biz Nuh'u kavmine elçi gönderdik Onlara: "Ben (dedi), sizin için apaçık bir uyarıcıyım


26 Allah'tan başkasına tapmayın! Ben, size (gelecek) elem verici bir günün azabından korkuyorum"


27 Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: "Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan başkasının sana uyduğunu görmüyoruz Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz"


28 (Nuh) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?


29 Ey kavmim! Allah'ın emirlerini bildirmeye karşılık sizden herhangi bir mal istemiyorum Benim mükâfatım ancak Allah'a aittir Ben iman edenleri kovacak değilim; çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır Fakat ben sizi, bilgisizce davranan bir topluluk olarak görüyorum


30 Ey kavmim! Ben onları kovarsam, beni Allah'tan (onun azabından) kim korur? Düşünmüyor musunuz?


31 Ben size: "Allah'ın hazineleri benim yanımdadır" demiyorum, gaybı da bilmem "Ben bir meleğim" de demiyorum, sizin gözlerinizin hor gördüğü kimseler için, "Allah onlara asla bir hayır vermeyecektir" diyemem Onların kalplerinde olanı, Allah daha iyi bilir Onları kovduğum takdirde ben gerçekten zalimlerden olurum"


32 Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir!


33 (Nuh) dedi ki: "Onu size ancak dilerse Allah getirir Ve siz (Allah'ı) âciz bırakacak değilsiniz


34 Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdüm size fayda vermez (Çünkü) O sizin Rabbinizdir Ve (nihayet) O'na döndürüleceksiniz"


35 (Resûlüm!) Yoksa, "Bunu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurduysam günahım bana aittir Fakat ben sizin işlediğiniz günahtan uzağım"


36 Nuh'a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak Öyle ise onların işlemekte olduklarından (günahlardan) dolayı üzülme


37 Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!


38 Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!


39 Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve sürekli bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz"


40 Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik ki: "(Canlı çeşitlerinin) her birinden iki eş ile -(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!" Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti


41 (Nuh) dedi ki: "Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir"


42 Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi


43 Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi (Nuh): "Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur" dedi Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu


44 (Nihayet) "Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!" denildi Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti Ve: "O zalimler topluluğunun canı cehenneme!" denildi


45 Nuh Rabbine dua edip dedi ki: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir Senin vâdin ise elbette haktır Sen hakimler hakimisin"


46 Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim


47 Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!


48 Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır


49 (Resûlüm!) İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin O halde sabret Çünkü iyi sonuç (sabredip) sakınanlarındır


50 Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur Siz yalan uyduranlardan başkası değilsiniz


51 Ey kavmim! Ben, ona (peygamberliğe) karşılık sizden bir ücret istemiyorum Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir Hâla aklınızı kullanmıyor musunuz?


52 Ey kavmim! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O'na tevbe edin ki, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın Günah işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin


53 Dediler ki: Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz ve biz sana iman edecek de değiliz


54 Biz "Tanrılarımızdan biri seni fena çarpmış!" demekten başka bir söz söylemeyiz! (Hûd) dedi ki: "Ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de şahit olun ki ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım"


55 "O'ndan başka (taptıklarınızın hepsinden uzağım) Haydi hepiniz bana tuzak kurun; sonra da bana mühlet vermeyin!"


56 "Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a dayandım Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, O, onun perçeminden tutmuş olmasın Şüphesiz Rabbim dosdoğru yoldadır"


57 "Eğer yüz çevirirseniz şüphesiz ki benimle size gönderileni size bildirdim Rabbim (dilerse) sizden başka bir kavmi yerinize getirir de O'na hiçbir zarar veremezsiniz Çünkü benim Rabbim her şeyi gözetendir"


58 Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik


59 İşte Âd (kavmi) Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O'nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine uydular


60 Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lânete tâbi tutuldular Biliniz ki, Ad (kavmi) Rablerini inkâr ettiler (Şunu da) bilin ki Hûd'un kavmi Âd, Allah'ın rahmetinden uzak kılındı


61 Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur O sizi yerden (topraktan) yarattı Ve sizi orada yaşattı O halde O'ndan mağfiret isteyin; sonra da O'na tevbe edin Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir


62 Dediler ki: Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin (Şimdi) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu biz, bizi kendisine (kulluğa) çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz


63 (Sâlih) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden (verilen) apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu durum karşısında O'na âsi olursam beni Allah'tan (O'nun azabından) kim korur? O zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız


64 Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah'ın devesi Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin (içsin) Ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalar


65 Fakat Semûd kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yaşayın (sonra helâk olacaksınız)!" Bu söz, yalanlanamayan bir tehdit idi


66 Emrimiz gelince, Sâlih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir, (her şeye) galip gelendir


67 Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar


68 Sanki orada hiç oturmamışlardı Biliniz ki, Semûd kavmi gerçekten Rablerini inkâr ettiler Yine bilesiniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzak kılındı


69 Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: "Selam (sana)" dediler O da: "(Size de) selam" dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi


70 Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içine bir korku düştü Dediler ki: Korkma! (biz melekleriz) Lût kavmine gönderildik


71 O esnada hanımı ayakta idi ve (bu sözleri duyunca) güldü Ona da İshak'ı, İshak'ın ardından da Ya'kub'u müjdeledik


72 (İbrahim'in karısı
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


73 (Melekler) dediler ki: Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur


74 İbrahim'den korku gidip kendisine müjde gelince, Lût kavmi hakkında (adeta) bizimle mücadeleye başladı


75 İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah'a vermiş biri idi


76 (Melekler dediler ki): Ey İbrahim! Bundan vazgeç Çünkü Rabbinin (azap) emri gelmiştir Ve onlara, geri çevrilmez bir azap mutlaka gelecektir!


77 Elçilerimiz Lût'a gelince, (Lût) onların yüzünden üzüldü ve onlardan dolayı içi daraldı da "Bu, çetin bir gündür" dedi


78 Lût'un kavmi, koşarak onun yanına geldiler Daha önce de o kötü işleri yapmaktaydılar (Lût): "Ey kavmim! İşte şunlar kızlarımdır (onlarla evlenin); sizin için onlar daha temizdir Allah'tan korkun ve misafirlerimin önünde beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu!" dedi


79 Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin


80 (Lût
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


81 (Melekler) dediler ki: Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz Onlar sana asla dokunamazlar Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü Karından başka sizden hiçbiri geride kalmasın Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir Onlara vâdolunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir Sabah yakın değil mi?


82 Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık


83 (O taşlar
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


84 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin için ondan başka tanrı yoktur Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın Zira ben sizi hayır (ve bolluk) içinde görüyorum Ve ben, gerçekten sizin için kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum


85 Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın


86 Eğer mümin iseniz Allah'ın (helâlinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır Ben üzerinize bir bekçi değilim


87 Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!


88 Dedi ki: Ey kavmim! Eğer benim, Rabbim tarafından (verilmiş) apaçık bir delilim varsa ve O bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size aykırı davranmak istemiyorum Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum Fakat başarmam ancak Allah'ın yardımı iledir Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na döneceğim


89 Ey kavmim! Sakın bana karşı düşmanlığınız, Nuh kavminin veya Hûd kavminin, yahut Sâlih kavminin başlarına gelenler gibi size de bir musibet getirmesin! Lût kavmi de sizden uzak değildir


90 Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) çok sever


91 Dediler ki: Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden zayıf (âciz) görüyoruz! Eğer kabilen olmasa, seni mutlaka taşlayarak öldürürüz Sen bizden üstün değilsin


92 (Şuayb
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


93 Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Kendisini rezil edecek azabın geleceği şahsın ve yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Bekleyin! Ben de sizinle beraber beklemekteyim"


94 Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar


95 Sanki orada hiç barınmamışlardı Biliniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzak olduğu gibi Medyen kavmi de uzak oldu


96 Andolsun ki Musa'yı da mucizelerimizle ve apaçık bir delille gönderdik


97 Firavun'a ve onun ileri gelenlerine Fakat onlar Firavun'un emrine uydular Oysa Firavun'un emri doğru değildi


98 Firavun, kıyamet gününde kavminin önüne düşecek ve onları (çekip) ateşe götürecektir Varacakları yer ne kötü yerdir!


99 Onlar burada da, kıyamet gününde de lânete uğratıldılar (Onlara) verilen bu armağan ne kötü armağandır!


100 (Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır


101 Onlara biz zulmetmedik; fakat, onlar kendilerine zulmettiler Rabbinin (azap) emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da taptıkları tanrıları, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı


102 Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir) Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!


103 İşte bunda, ahiret azabından korkanlar için elbette bir ibret vardır O gün bütün insanların bir araya toplandığı bir gündür ve o gün (bütün mahlûkatın) hazır bulunduğu bir gündür


104 Biz onu (kıyamet gününü) sadece sayılı bir müddete kadar bekletiriz


105 O geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu


106 Bedbaht olanlar ateştedirler, orada onların (öyle feci) nefes alıp vermeleri vardır ki


107 Rabbinin dilediği hariç, (onlar) gökler ve yer durdukça o ateşte ebedî kalacaklardır Çünkü Rabbin, istediğini hakkıyla yapandır


108 Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur


109 O halde onların tapmakta oldukları şeylerden (bu şeylerin onları azaba götürdüğünden) şüphen olmasın Çünkü onlar ancak daha önce babalarının taptığı gibi tapıyorlar Biz onların (azaptan) nasiplerini mutlaka eksiksiz olarak vereceğiz


110 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik; fakat onda ihtilaf edildi Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, elbette onların arasında hüküm verilmişti (ve işleri de bitirilmişti) Şüphesiz ki onlar (Mekkeliler) de Kur'an hakkında derin bir şüphe içindedirler


111 Şüphesiz Rabbin, onların her birinin amellerinin karşılığını onlara tam olarak verecektir Çünkü Rabbin, onların yapmakta olduklarından haberdardır


112 O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir


113 Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız) Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz!


114 Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır


115 (Ey Muhammed!) Sabırlı ol, çünkü Allah güzel iş yapanların mükâfatını zayi etmez


116 Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları) bozgunculuktan alıkoyacak faziletli kimseler bulunsaydı ya! Fakat onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kısmı müstesnadır (bunlar görevlerini yaptılar) Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler Zaten günahkâr idiler


117 Halkı iyi olduğu halde Rabbin, haksızlıkla memleketleri helâk etmez


118 Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı (Fakat) onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler


119 Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır Zaten Rabbin onları bunun için yarattı Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduracağım" sözü yerini buldu


120 Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini (tatmin ve) teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir


121 İman etmeyenlere de ki: Elinizden geleni yapın! Biz de (gerekeni) yapmaktayız!


122 Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!


123 Göklerin ve yerin gaybı (sırrı) yalnız Allah'a aittir Her iş O'na döndürülür Öyle ise O'na kulluk et ve O'na dayan! Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




12-YÛSUF

Yusuf suresi, 111 (yüzonbir) âyet olup 1,2 ve 3 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir Sûrenin başından sonuna kadar Yusuf Peygamber'den bahsedildiği için bu adı almıştır


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir


2 Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik


3 (Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur'an'ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz Gerçek şu ki, sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin


4 Bir zamanlar Yusuf, babasına (Ya'kub'a) demişti ki: Babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm


5 (Babası
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


6 İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir


7 Andolsun ki Yusuf ve kardeşlerinde, (almak) isteyenler için ibretler vardır


8 (Kardeşleri) dediler ki: Yusufla kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir Halbuki biz kalabalık bir cemaatiz Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanlışlık içindedir


9 (Aralarında dediler ki
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


10 Onlardan biri: Yusufu öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız onu kuyunun dibine atın da geçen kervanlardan biri onu alsın (götürsün), dedi


11 Dediler ki: "Ey babamız! Sana ne oluyor da Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun! Oysa ki biz onun iyiliğini istemekteyiz


12 Yarın onu bizimle beraber (kıra) gönder de bol bol yesin (içsin), oynasın Biz onu mutlaka koruruz"


13 (Babaları) dedi ki: Onu götürmeniz beni mutlaka üzer Siz ondan habersizken onu bir kurdun yemesinden korkarım


14 Dediler ki: Hakikaten biz (kuvvetli) bir topluluk olduğumuz halde, eğer onu kurt yerse, o zaman biz gerçekten âciz kimseler sayılırız


15 Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusufa: Andolsun ki sen onların bu işlerini onlar (işin) farkına varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik


16 Akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler


17 Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusufu eşyamızın yanında bırakmıştık (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın


18 Gömleğinin üstünde sahte bir kan ile geldiler (Yakub) dedi ki: Bilakis nefisleriniz size (kötü) bir işi güzel gösterdi Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir Anlattığınız karşısında (bana) yardım edecek olan, ancak Allah'tır


19 Bir kervan geldi ve sucularını (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasını saldı, (Yusufu görünce) "Müjde! İşte bir oğlan!" dedi Onu bir ticaret malı olarak sakladılar Allah onların yaptıklarını çok iyi bilir


20 (Kafile Mısır'a vardığında) onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar Onlar zaten ona değer vermemişlerdi


21 Mısır'da onu satın alan adam, karısına dedi ki: "Ona değer ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydası olur Veya onu evlât ediniriz" İşte böylece (Mısır da adaletle hükmetmesi) ve kendisine (rüyadaki) olayların yorumunu öğretmemiz için Yusufu o yere yerleştirdik Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler


22 (Yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız


23 Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak istedi, kapıları iyice kapattı ve "Haydi gel!" dedi O da" (Hâşâ), Allah'a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel davrandı Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!" dedi


24 Andolsun ki, kadın ona meyletti Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik) Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı


25 İkisi de kapıya doğru koştular Kadın onun gömleğini arkadan yırttı Kapının yanında onun kocasına rastladılar Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir!


26 Yusuf: "Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi" dedi Kadının akrabasından biri şöyle şahitlik etti: "Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır"


27 "Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir Bu ise doğru söyleyenlerdendir"


28 (Kocası, Yusuf'un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce, (kadına): "Şüphesiz, dedi; bu, sizin tuzağınızdır Sizin tuzağınız gerçekten büyüktür"


29 "Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun"


30 Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusufun sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz


31 Kadın, onların dedikodusunu duyunca, onlara dâvetçi gönderdi; onlar için dayanacak yastıklar hazırladı Herbirine bir bıçak verdi (Kadınlar meyveleri soyarken Yusufa): "Çık karşılarına!" dedi Kadınlar onu görünce, onun büyüklüğünü anladılar (Şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve dediler ki: Hâşâ Rabbimiz! Bu bir beşer değil Bu ancak üstün bir melektir!


32 Kadın dedi ki: İşte hakkında beni kınadığınız şahıs budur Ben onun nefsinden murat almak istedim Fakat o, (bundan) şiddetle sakındı Andolsun, eğer o kendisine emredeceğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve elbette sürünenlerden olacaktır!


33 (Yusuf
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


34 Rabbi onun duasını kabul etti ve onların hilesini uzaklaştırdı Çünkü O çok iyi işiten, pek iyi bilendir


35 Sonunda (aziz ve arkadaşları) kesin delilleri görmelerine rağmen (halkın dedikodusunu kesmek için yine de) onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmaları kendilerine uygun göründü


36 Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi Onlardan biri dedi ki: Ben (rüyada) şarap sıktığımı gördüm Diğeri de: Ben de başımın üstünde kuşların yemekte olduğu bir ekmek taşıdığımı gördüm Bunun yorumunu bize haber ver Çünkü biz seni güzel davrananlardan görüyoruz, dedi


37 (Yusuf) dedi ki: Size yedirilecek yemek gelmeden önce onun yorumunu mutlaka size haber vereceğim Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir Şüphesiz ben Allah'a inanmayan bir kavmin dininden uzaklaştım Onlar ahireti inkâr edenlerin kendileridir


38 Atalarım İbrahim, İshak ve Ya'kub'un dinine uydum Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz Bu, Allah'ın bize ve insanlara olan lütfundandır Fakat insanların çoğu şükretmezler


39 Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı?


40 Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir Hüküm sadece Allah'a aittir O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir İşte dosdoğru din budur Fakat insanların çoğu bilmezler


41 Ey zindan arkadaşlarım ! (Rüyalarınıza gelince), biriniz (daha önce olduğu gibi) efendisine şarap içirecek; diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından (beynini) yiyecekler Yorumunu sorduğunuz iş (bu şekilde) kesinleşmiştir


42 Onlardan, kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki: Beni efendinin yanında an, (umulur ki beni çıkarır) Fakat şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu Dolayısıyla (Yusuf), birkaç sene daha zindanda kaldı


43 Kral dedi ki: Ben (rüyada) yedi arık ineğin yediği yedi semiz inek gördüm Ayrıca, yedi yeşil başak ve diğerlerini de kuru gördüm Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, benim rüyamı da bana yorumlayınız


44 (Yorumcular) dediler ki: Bunlar karmakarışık düşlerdir Biz böyle düşlerin yorumunu bilenlerden değiliz


45 (Zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olan, uzun bir zaman sonra (Yusufu) hatırlayarak dedi ki: Ben size onun yorumunu haber veririm, beni hemen (zindana) gönderin


46 (Yusufun yanına gelerek dedi ki
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


47 Yusuf dedi ki: Yedi sene âdetiniz üzere ekin ekersiniz Sonra da yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında (stok edip) bırakınız


48 Sonra bunun ardından, saklayacaklarınızdan az bir miktar (tohumluk) hariç, o yıllar için biriktirdiklerinizi yeyip bitirecek yedi kıtlık yılı gelecektir


49 Sonra bunun ardından da bir yıl gelecek ki, o yılda insanlara (Allah tarafından) yardım olunacak ve o yılda (meyvesuyu ve yağ) sıkacaklar


50 (Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: "Onu bana getirin!" Elçi, Yusufa geldiği zaman, (Yusuf) dedi ki: "Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir"


51 (Kral kadınlara) dedi ki: Yusufun nefsinden murat almak istediğiniz zaman durumunuz neydi? Kadınlar, Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler Azizin karısı da dedi ki: "Şimdi gerçek ortaya çıktı Ben onun nefsinden murat almak istemiştim Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir"


52 (Yusuf dedi ki): Bu, azizin yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını (herkesin) bilmesi içindir


53 (Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir


54 Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi


55 "Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim" dedi


56 Ve böylece Yusuf'a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz Ve güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz


57 İman edip de (kötülüklerden) sakınanlar için ahiret mükâfatı daha hayırlıdır


58 Yusufun kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onları tanıdı, onlar onu tanımıyorlardı


59 (Yusuf) onların yüklerini hazırlayınca dedi ki: "Sizin bababir kardeşinizi de bana getirin Görmüyor musunuz, ben ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafirperverlerin en iyisiyim


60 Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!"


61 Dediler ki: Onu babasından istemeye çalışacağız, kuşkusuz bunu yapacağız


62 (Yusuf) emrindeki gençlere dedi ki: Sermayelerini yüklerinin içine koyun Olur ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri gelirler


63 Babalarına döndüklerinde dediler ki: Ey babamız! Erzak bize yasaklandı Kardeşimizi (Bünyamin'i) bizimle beraber gönder de (onun sayesinde) ölçüp alalım Biz onu mutlaka koruyacağız


64 Ya'kub dedi ki: Daha önce kardeşi (Yusuf) hakkında size ne kadar güvendiysem, bunun hakkında da size ancak o kadar güvenirim! (Ben onu sadece Allah'a emanet ediyorum); Allah en hayırlı koruyucudur O, acıyanların en merhametlisidir


65 Eşyalarını açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verildiğini gördüler Dediler ki: Ey babamız! Daha ne istiyoruz İşte sermâyemiz de bize geri verilmiş (Onunla yine) ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız Çünkü bu (seferki aldığımız) az bir miktardır


66 (Ya'kub) dedi ki: Kuşatılmanız (ve çaresiz kalma durumunuz) hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adına bana sağlam bir söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!" Ona (istediği şekilde) teminatlarını verdiklerinde dedi ki: Söylediklerimize Allah şahittir


67 Sonra şöyle dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam Hüküm Allah'tan başkasının değildir (Onun için) ben yalnız O'na dayandım Tevekkül edenler yalnız O'na dayansınlar


68 Babalarının kendilerine emrettiği yerden (çeşitli kapılardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler Fakat bu tedbir) Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı; ancak Ya'kub içindeki bir dileği açığa vurmuş oldu Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik Fakat insanların çoğu bilmezler


69 Yusuf'un yanına girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı ve "Bilesin ki ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına üzülme" dedi


70 (Yusuf) onların yükünü hazırladığı zaman maşrabayı kardeşinin yükü içine koydu! (Kafile hareket ettikten) sonra bir tellal: Ey kafile! Siz hırsızsınız! diye seslendi


71 (Yusuf'un kardeşleri) onlara dönerek: Ne arıyorsunuz? dediler


72 Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var dediler (İçlerinden biri
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


73 Allah'a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz Biz hırsız da değiliz, dediler


74 (Yusuf'un adamları) dediler ki: Peki, siz yalancıysanız bunun cezası nedir?


75 "Onun cezası, kayıp eşya, kimin yükünde bulunursa işte o (şahsa el koymak) onun cezasıdır Biz zalimleri böyle cezalandırırız" dediler


76 Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini (aramaya) başladı Sonra da onu, kardeşinin yükünden çıkarttı İşte biz Yusufa böyle bir tedbir öğrettik, yoksa kralın kanununa göre kardeşini tutamayacaktı Ancak Allah'ın dilemesi hariç Biz kimi dilersek onu derecelerle yükseltiriz Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır


77 (Kardeşleri) dediler ki: "Eğer o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı" Yusuf bunu içinde sakladı, onlara açmadı (Kendi kendine) dedi ki: Siz daha kötü durumdasınız! Allah, sizin anlattığınızı çok iyi bilir


78 Dediler ki: Ey aziz! Gerçekten onun çok yaşlı bir babası var Onun yerine bizim birimizi alıkoy Zira biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz


79 Dedi ki: Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını yakalamaktan Allah'a sığınırız, o takdirde biz gerçekten zalimler oluruz!


80 Ondan ümitlerini kesince, (meseleyi) gizli görüşmek üzere ayrılıp (bir kenara) çekildiler Büyükleri dedi ki: "Babanızın sizden Allah adına söz aldığını, daha önce de Yusuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya benim için Allah hükmedinceye kadar bu yerden asla ayrılmayacağım O hükmedenlerin en hayırlısıdır


81 Babanıza dönün ve deyin ki: "Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik Biz gaybın bekçileri değiliz


82 (İstersen) içinde bulunduğumuz şehire (Mısır halkına) ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor Biz gerçekten doğru söylüyoruz"


83 (Babaları) dedi ki: "Hayır, nefisleriniz sizi (böyle) bir işe sürükledi (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir"


84 Onlardan yüz çevirdi, "Ah Yusuf'um ah!" diye sızlandı ve kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz geldi


85 (Oğulları
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


86 (Ya'kub
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


87 Ey oğullarım! Gidin de Yusuf'u ve kardeşini iyice araştırın, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez


88 Yusuf'un yanına girdiklerinde dediler ki: Ey aziz! Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz değersiz bir sermaye ile geldik Hakkımızı tam ölçerek ver Ayrıca bize bağışta da bulun Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır


89 Yusuf dedi ki: Siz, cahilliğiniz yüzünden Yusuf ve kardeşine yaptıklarınızı biliyor musunuz?


90 Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler O da: (Evet) ben Yusufum, bu da kardeşim (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi


91 (Kardeşleri) dediler ki: Allah'a andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış Gerçekten biz hataya düşmüşüz


92 (Yusuf) dedi ki: "Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir"


93 "Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, (gözleri) görecek duruma gelir Ve bütün ailenizi bana getirin"


94 Kafile (Mısır'dan) ayrılınca, babaları (yanındakilere): Eğer bana bunamış demezseniz inanın ben Yusuf'un kokusunu alıyorum! dedi


95 (Onlar da
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


96 Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz (Ya'kub) görür oldu Ben size: "Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim" demedim mi! dedi


97 (Oğulları) dediler ki: Ey babamız! (Allah'tan) bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten günahkârlar idik


98 (Ya'kub
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


99 (Hep beraber Mısır'a gidip) Yusufun yanına girdikleri zaman, ana-babasını kucakladı, "Güven içinde Allah'ın iradesiyle Mısır'a girin!" dedi


100 Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar (Yusuf) dedi ki: "Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur Rabbim onu gerçekleştirdi Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lütfetti Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir"


101 "Ey Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!"


102 İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir Onu sana vahyediyoruz Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin (ki bunları bilesin)


103 Sen ne kadar üstüne düşsen de insanların çoğu iman edecek değillerdir


104 Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini îfa için) onlardan bir ücret istemiyorsun Kur'an, âlemler için ancak bir öğüttür


105 Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler


106 Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah'a iman ederler


107 Allah tarafından kuşatıcı bir felâket gelmesi veya farkında olmadan kıyametin ansızın kopması karşısında kendilerini emîn mi gördüler?


108 (Resûlüm!) De ki: "İşte bu, benim yolumdur Ben Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz Allah'ı (ortaklardan) tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan değilim"


109 Senden önce de, şehirler halkından kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber göndermedik (Kâfirler) yeryüzünde hiç gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler! Sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha iyidir Hâla aklınızı kullanmıyor musunuz?


110 Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çıkarıldıklarını sandıkları sırada onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir (Fakat) suçlular topluluğundan azabımız asla geri çevrilmez


111 Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır (Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz değildir Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #13
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




13-er-RA'D


Ra'd Sûresi, 43 (kırküç) âyet olup Mekke'de mi, Medine'de mi indiği hakkında ihtilaf vardır Sûrenin muhtevası göz önüne alınırsa Mekke'de indiğini söyleyenlerin görüşü biraz daha ağırlık kazanır Sûrenin onüçüncü âyetinde gök gürültüsü manasına gelen "er-Ra'd" kelimesi zikredildiği için sûreye bu ad verilmiştir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm Mîm Bunlar, Kitab'ın âyetleridir Sana Rabbinden indirilen haktır, fakat insanların çoğu inanmazlar


2 Görmekte olduğunuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Arş'a istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah'tır (Bunların) her biri muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip âyetleri açıklamaktadır


3 Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır


4 Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır Bunların hepsi bir su ile sulanır (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır


5 (Resûlüm! Kâfirlerin seni yalanlamalarına) şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların: "Biz toprak olduğumuz zaman yeniden mi yaratılacağız?" demeleridir İşte onlar, Rablerini inkâr edenlerdir; işte onlar (kıyamet gününde) boyunlarında tasmalar bulunanlardır Ve onlar ateş ehlidir Onlar, orada ebedî kalacaklardır!


6 (Müşrikler) senden iyilikten önce kötülüğü çabucak istiyorlar Halbuki onlardan önce ibret alınacak nice azap örnekleri gelip geçmiştir Doğrusu insanlar kötülük ettikleri halde Rabbin onlar için mağfiret sahibidir (Bununla beraber) Rabbinin azabı da çok şiddetlidir


7 Kâfirler diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! (Halbuki) sen ancak bir uyarıcısın ve her toplumun bir rehberi vardır


8 Her dişinin neye gebe kalacağını, rahimlerin neyi eksik, neyi ziyade edeceğini Allah bilir Onun katında her şey ölçü iledir


9 O, görüleni de görülmeyeni de bilir; çok büyüktür, yücedir


10 Sizden, sözü gizleyenle onu açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüzün yürüyen (onun ilminde) eşittir


11 Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur


12 O, size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve (yağmur dolu) ağır bulutları meydana getirendir


13 Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar Ve O, azabı pek şiddetli olandır


14 El açıp yalvarmaya lâyık olan ancak O'dur O'nun dışında el açıp dua ettikleri onların isteklerini hiçbir şeyle karşılamazlar Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir Halbuki (suyu ağzına götürmedikçe) su onun ağzına girecek değildir Kâfirlerin duası kuşkusuz hedefini şaşırmıştır


15 Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah'a secde ederler


16 (Resûlüm!) De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır" O halde de ki: "O'nu bırakıp da kendilerine fayda ya da zarar verme gücüne sahip olmayan dostlar mı edindiniz?" De ki: "Körle gören bir olur mu hiç? Ya da karanlıklarla aydınlık eşit olur mu?" Yoksa O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma onlarca birbirine benzer mi göründü? De ki: Allah her şeyi yaratandır Ve O, birdir, karşı durulamaz güç sahibidir


17 O, gökten su indirdi de vâdiler kendi hacimlerince sel olup aktı Bu sel, üste çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir Köpük atılıp gider İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır İşte Allah böyle misaller getirir


18 İşte Rablerinin emrine uyanlar için en güzel (mükâfat) vardır Ona uymayanlara gelince, eğer yeryüzünde olanların tümü ile bunun yanında bir misli daha kendilerinin olsa, (kurtulmak için) onu mutlaka feda ederler İşte onlar var ya, hesabın en kötüsü onlaradır Varacakları yer de cehennemdir O ne kötü yataktır!


19 Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse, (inkâr eden) kör kimse gibi olur mu? (Fakat bunu) ancak akıl sahipleri anlar


20 Onlar, Allah'ın ahdini yerine getirenler ve verdikleri sözü bozmayanlardır


21 Onlar Allah'ın gözetilmesini emrettiği şeyleri gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir


22 Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır


23 (O yurt) Adn cennetleridir; oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından sâlih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan onların yanına varacaklardır


24 (Melekler
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


25 Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır


26 Allah dilediğine rızkını bollaştırır da daraltır da Onlar dünya hayatıyla şımardılar Oysa ahiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir


27 Kâfir olanlar diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi? De ki: Kuşkusuz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de hidayete erdirir


28 Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur


29 İman edip iyi işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir


30 (Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın Onlar Rahman'ı inkâr ediyorlar De ki: O benim Rabbimdir O'ndan başka tanrı yoktur Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır


31 Eğer okunan bir Kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitap yine bu Kur'an olacaktı) Fakat bütün işler Allah'a aittir İman edenler hâla bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi? Allah'ın vâdi gelinceye kadar inkâr edenlere, yaptıklarından dolayı ya ansızın büyük bir belâ gelmeye devam edecek veya o belâ evlerinin yakınına inecek Allah, vâdinden asla dönmez


32 Andolsun, senden önceki peygamberlerle de alay edildi de ben inkâr edenlere mühlet verdim, sonra da onları yakaladım (Görseydin ki) azabım nasılmış!


33 Herkesin kazandığını gözetleyip muhafaza eden, (hiç böyle yapamayan gibi olur mu?) Onlar Allah'a ortaklar koştular De ki: "Onlara ad verin (onlar necidir?) Yoksa siz Allah'a yeryüzünde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Yahut boş laf mı ediyorsunuz?" Doğrusu inkâr edenlere hileleri süslü gösterildi ve onlar doğru yoldan alıkonuldular Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek yoktur


34 Dünya hayatında onlara sadece bir azap vardır Ahiret azabı ise daha şiddetlidir Onları Allah'tan (onun azabından) koruyacak kimse de yoktur


35 Takvâ sahiplerine vâdolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar Yemişleri ve gölgesi süreklidir İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur Kâfirlerin sonu ise ateştir


36 Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilene (Kur'an'a) sevinirler Fakat (senin aleyhinde birleşen) guruplardan onun bir kısmını inkâr eden de vardır De ki: "Bana, sadece Allah'a kulluk etmem ve O'na ortak koşmamam emrolundu Ben yalnız O'na çağırıyorum ve dönüş de yalnız O'nadır


37 Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır


38 Andolsun senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik Allah'ın izni olmadan hiçbir peygamber için mucize getirme imkânı yoktur Her müddetin (yazıldığı) bir kitap vardır


39 Allah dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır Bütün kitapların aslı onun yanındadır


40 Biz, onlara vâdettiğimizin (azabın) bir kısmını sana göstersek de veya (ondan önce) seni öldürürsek de sana ancak (Allah'ın emirlerini) tebliğ etmek düşer Hesap yalnız bize aittir


41 Bizim, yeryüzüne gelip, onu uçlarından eksilttiğimizi görmediler mi? Allah (dilediği gibi) hükmeder, O'nun hükmünü bozacak kimse yoktur Ve O hesabı çabuk görendir


42 Onlardan öncekiler de (peygamberlerine) tuzak kurmuşlardı; halbuki bütün tuzaklar Allah'a aittir Çünkü O, herkesin ne kazanacağını bilir Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olduğunu yakında kâfirler bileceklerdir!


43 Kâfir olanlar: Sen resûl olarak gönderilmiş bir kimse değilsin, derler De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi olan (Peygamber) yeter

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




14-İBRÂHİM


İbrahim sûresi, 52 (elliiki) âyet olup 28 ve 29 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir 35-41 âyetler Hz İbrahim'in duasını ihtiva ettiği için sûreye bu ad verilmiştir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır


2 O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur Şiddetli azaptan dolayı kâfirlerin vay haline!


3 Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler


4 (Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir


5 Andolsun ki Musa'yı da: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felâket) günlerini hatırlat, diye mucizelerimizle gönderdik Şüphesiz ki bunda çok sabırlı, çok şükreden herkes için ibretler vardır


6 Hani Musa kavmine demişti ki: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın Çünkü O, sizi işkencenin en kötüsüne sürmekte ve oğullarınızı kesip, kadınlarınızı (kızlarınızı) bırakmakta olan Firavun ailesinden kurtardı İşte bu size anlatılanlarda, Rabbinizden büyük bir imtihan vardır"


7 "Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti"


8 Musa dedi ki: "Eğer siz ve yeryüzünde olanların hepsi nankörlük etseniz, bilin ki Allah gerçekten zengindir, hamdedilmeye lâyıktır"


9 Sizden öncekilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onları Allah'tan başkası bilmez Peygamberleri kendilerine mucizeler getirdi de onlar, ellerini peygamberlerinin ağızlarına bastılar ve dediler ki: Biz, size gönderileni inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz


10 Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!


11 Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz Fakat Allah nimetini kullarından dilediğine lütfeder Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur Müminler ancak Allah'a dayansınlar"


12 "Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkülde sebat etsinler"


13 Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: "Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zalimleri mutlaka helâk edeceğiz!" diye vahyetti


14 Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur


15 (Peygamberler) fetih istediler (Allah da verdi) Her inatçı zorba da hüsrana uğradı


16 Ardından da (o inatçı zorbaya) cehennem vardır; kendisine irinli su içirilecektir!


17 Onu yudumlamaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve ona her yandan ölüm gelecek, oysa o ölecek değildir (ki azaptan kurtulsun) Bundan ötede şiddetli bir azap da vardır


18 Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu küle benzer Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler İyiden iyiye sapıtma işte budur


19 Allah'ın gökleri ve yeri hak ile yarattığını görmedin mi? O dilerse sizi ortadan kaldırıp yepyeni bir halk getirir


20 Bu, Allah'a güç değildir


21 (Kıyamet gününde) hepsi Allah'ın huzuruna çıkacak ve zayıflar o büyüklük taslayanlara diyecekler ki: "Biz sizin tâbilerinizdik Şimdi siz, Allah'ın azabından herhangi bir şeyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da diyecekler ki: "(Ne yapalım) Allah bizi hidayete erdirseydi biz de sizi doğru yola iletirdik Şimdi sızlansak da sabretsek de birdir Çünkü bizim için sığınacak bir yer yoktur"


22 (Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: "Şüphesiz Allah size gerçek olanı vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancı çıktım Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz O halde beni yermeyin, kendinizi yerin Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim" Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır


23 İman edip de iyi işler yapanlar, Rablerinin izniyle içinde ebedî kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır Orada (birbirleriyle) karşılaştıkça söyledikleri "selam" dır


24 Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti)


25 (O ağaç), Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir


26 Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan (kötü) bir ağaca benzer


27 Allah Teâlâ sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sapasağlam tutar Zalimleri ise Allah saptırır Allah dilediğini yapar


28 Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve sonunda kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi?


29 Onlar cehenneme girecekler O ne kötü karargâhtır!


30 (İnsanları) Allah yolundan saptırmak için O'na ortaklar koştular De ki: (İstediğiniz gibi) yaşayın! Çünkü dönüşünüz ateşedir


31 İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli-açık harcasınlar


32 (O öyle lütufkâr) Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı


33 Düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kıldı; geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi


34 O size istediğiniz her şeyden verdi Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!


35 Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!"


36 "Çünkü, onlar (putlar), insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular, Rabbim Şimdi kim bana uyarsa o bendendir Kim de bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin"


37 "Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler"


38 "Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen bizim gizleyeceğimizi de açıklayacağımızı da bilirsin Çünkü ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz"


39 "İhtiyar halimde bana İsmail'i ve İshak'ı lütfeden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duayı işitendir"


40 "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!"


41 "Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!"


42 (Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor


43 Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar


44 Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin: "Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım" diyecekleri gün hakkında insanları uyar (Onlara denilir ki
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


45 "(Sizden önce) kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz Onlara nasıl muamele ettiğimiz size apaçık belli oldu Ve size misaller de verdik"


46 Hilelerinin cezası Allah katında (malum) iken, onlar, tuzaklarını kurmuşlardı Halbuki onların hileleriyle dağlar yerinden gidecek değildi!


47 O halde, sakın Allah'ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Çünkü Allah mutlak üstündür, kimsenin yaptığını yanına bırakmaz


48 Yer başka bir yer, gökler de (başka gökler) haline getirildiği, (insanlar) bir ve gücüne karşı durulamaz olan Allah'ın huzuruna çıktıkları gün (Allah bütün zalimlerin cezasını verecektir)


49 O gün, günahkârların zincire vurulmuş olduğunu görürsün


50 Onların gömlekleri katrandandır, yüzlerini de ateş bürümektedir


51 Allah herkese kazandığının karşılığını vermek için (onları diriltecektir) Kuşkusuz Allah, hesabı çabuk görendir


52 İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir

Alıntı Yaparak Cevapla

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #15
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




15-el-HİCR


Hicr sûresi, 99 (doksandokuz) âyet olup 87'si Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir Hicr, bir yer adıdır 80-84 âyetlerde Hicr'den bahsedildiği için sûreye bu ad verilmiştir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm Bunlar Kitab'ın ve apaçık bir Kur'an'ın âyetleridir


2 İnkâr edenler zaman zaman, keşke biz de müslüman olsaydık, diye arzu ederler


3 Onları bırak; yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalaya dursun (Kötü sonucu) yakında bilecekler!


4 Helâk ettiğimiz hiçbir ülke yoktur ki hakkında (bizce) bilinen bir yazgı olmasın


5 Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez, ve onu geciktiremez


6 Dediler ki: "Ey kendisine Kur'an indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir mecnunsun!"


7 "Eğer doğru söyleyenlerden idiysen, bize melekleri getirmeliydin"


8 Biz melekleri ancak hak ile indiririz O zaman onlara mühlet verilmez


9 Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız


10 Andolsun, senden önceki milletler arasında da elçiler gönderdik


11 Onlara bir peygamber gelmeyedursun, hemen onunla alay ederlerdi


12 İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız


13 Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hala buna (Kur'an'a) inanmıyorlar


14 Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,


15 "Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır" derler


16 Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyr edenler için onu süsledik


17 Onları, taşlanmış (kovulmuş) her şeytandan koruduk


18 Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür


19 Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik, yine orada miktarı ve ölçüsü belirli olan şeyler bitirdik


20 Orada hem sizin için hem de rızıkları size ait olmayanlar için (gerekli) geçim vasıtaları yarattık


21 Her şeyin hazineleri yalnız bizim yanımızdadır Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz


22 Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız


23 Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve her şeye biz vâris oluruz


24 Andolsun biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da biliriz


25 Şüphesiz Rabbin onları (kıyamette) toplayacaktır Çünkü O, hakîmdir, alîmdir


26 Andolsun biz insanı, (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık


27 Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık


28 Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım"


29 "Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan ütlediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!"


30 Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler


31 Fakat İblis hariç! O, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı


32 (Allah
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


33 (İblis
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


34 Allah şöyle buyurdu: Öyle ise oradan çık! Artık kovuldun!


35 Muhakkak ki kıyamet gününe kadar lânet senin üzerine olacaktır!


36 (İblis
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


37 Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin"


38 "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar"


39 (İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!


40 Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna


41 (Allah) şöyle buyurdu: "İşte bana varan dosdoğru yol budur"


42 "Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna"


43 Muhakkak cehennem, onların hepsine vâdolunan yerdir


44 Cehennemin yedi kapısı vardır Onlardan her kapı için birer gurup ayrılmıştır


45 (Allah'ın azabından korkup rahmetine sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar


46 "Oraya emniyet ve selâmetle girin" (denilir, onlara)


47 Biz, onların gönüllerindeki kini söküp attık; onlar artık köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olacaklar


48 Onlara orada hiçbir yorgunluk gelmeyecek ve onlar, oradan çıkarılmayacaklardır


49 (Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver


50 Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir


51 Onlara İbrahim'in misafirlerinden (meleklerden) de haber ver


52 Onun yanına girdikleri zaman, "selam" dediler (İbrahim
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


53 Dediler ki: Korkma; biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz


54 (İbrahim
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


55 Sana gerçeği müjdeledik, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma! dediler


56 (İbrahim
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


57 "Ey elçiler! (Başka) ne işiniz var?" dedi


58 Dediler ki: "Biz, suçlu bir topluma (onları helâk etmeye) gönderildik"


59 "Ancak Lût ailesi hariç Onların hepsini kurtaracağız"


60 "(Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik"


61 Melek olan elçiler Lût âilesine gelince,


62 Lût onlara: "Hakikaten siz tanınmayan kimselersiniz" dedi


63 Dediler ki: "Bilakis, biz sana, onların şüphe etmekte oldukları şeyi (azabı ve helâkı) getirdik


64 Sana gerçeği getirdik; biz, hakikaten doğru söyleyenleriz


65 Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından yürü Sizden hiç kimse, sakın dönüp de ardına bakmasın, istenen yere gidin"


66 Ona (Lût'a) şu hükmümüzü vahyettik: "Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır"


67 Şehir halkı, birbirlerini kutlayarak, (meleklerin yanına) geldiIer


68 (Lût) onlara "Bunlar benim misafirimdir Sakın beni utandırmayın;


69 Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin!" dedi


70 "Biz seni, elâlemin işine karışmaktan men etmemiş miydik?" dediler


71 (Lût
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


72 (Resûlüm!) Hayatın hakkı için onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı


73 Güneş doğarken onları o korkunç ses yakaladı


74 Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık


75 İşte bunda ibret alanlar için işaretler vardır


76 Onlar hâla gözler önünde duran bir yol üzerindedirler


77 Hakikaten bunda iman edenler için bir ibret vardır


78 Eyke halkı da gerçekten zalim idiler


79 Biz onlardan da intikam aldık İkisi de (Eyke ve Medyen) açık bir yol üzerindedir


80 Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı


81 Biz onlara mucizelerimizi vermiştik; fakat onlardan yüz çevirmişlerdi


82 Onlar, dağlardan emniyet içinde kalacakları evler oyarlardı


83 Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç ses yakaladı


84 Kazanmakta oldukları şeyler onlardan hiçbir zararı savmadı


85 Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile yarattık O saat (kıyamet), mutlaka gelecektir Şimdilik onlara güzel muamele et


86 Şüphesiz Rabbin hakkıyla yaratan pek iyi bilendir


87 Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve yüce Kur'an'ı verdik


88 Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve müminlere alçak gönüllü ol


89 De ki: Şüphesiz ben apaçık bir uyarıcıyım


90 Nitekim biz, (Kur'an'ı) kısımlara ayıranlara azabı indirmişizdir


91 Onlar, Kur'an'ı bölüp ayıranlardır


92 Rabbin hakkı için, mutlaka onların hepsini sorguya çekeceğiz


93 Yaptıklarından dolayı


94 Sana emrolunanı açıkça söyle ve ortak koşanlardan yüz çevir!


95 (Seninle) alay edenlere karşı biz sana yeteriz


96 Onlar Allah ile beraber başka bir tanrı edinenlerdir (Kimin doğru olduğunu) yakında bilecekler!


97 Onların söyledikleri şeyler yüzünden senin canının sıkıldığını andolsun biliyoruz


98 Sen şimdi Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol!


99 Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.