‘Senin Hayrın Buysa...’ |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
‘Senin Hayrın Buysa...’‘Senin Hayrın Buysa’ Hz Mevlâna ks Mesnevî’de şöyle bir hikâye anlatır: Padişahın biri cuma günü camiye gidiyordu Muhafızları caddeye üşüşen halka bir taraftan çekilin diye haykırıyor, diğer taraftan da tekmeyle, sopalarla padişaha yol açamaya çalışıyorlardı Bu esnada tesadüfen orada bulunan zavallı bir fakir de muhafızlardan sopa yemiş, kan revan içinde kalmıştı Dayanamadı, padişahın arkasından şöyle bağırdı: – Şu yaptığın zulme bak! Halkın önünde böyle yaparsan, Allah senin gizli zulümlerinden cümleyi korusun! Güya camiye gidiyor, hayır işlediğini sanıyorsun! Senin hayrın buysa, şerrin kim bilir nedir? |
‘Senin Hayrın Buysa...’ |
08-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
‘Senin Hayrın Buysa...’Zulüm Çeşitleri Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim çok geniş zulüm tablosu çizer, onu çeşitlendirir ve her türünden sakınmamızı ister Buna göre zulüm: Allah’ın yasak kıldığı şeylere el uzatmak ve emrettiği hususlara karşı ilgisiz kalmak İnsanları dinî vecibelerini yerine getirmekten alıkoymak Halkın hukukuna tecavüz etmek Allah’ın haram ve helal kıldıklarını tanımamak Fitne ve fesada sebep olmak İnsanlara iftira atmak, haklarında gıybet etmek Dine hizmet edenlere karşı tavır almak, onlara düşmanlık etmek, onlarla uğraşmak Müslümanlar hakkında suizanda bulunmak Dini ve diyaneti şahsi çıkarlarına vasıta yapmak Mukaddes değerleri dünyevî hedeflere ulaşma yolunda kullanmak Yalan söylemek, sözden dönmek, emanete ihanet etmek gibi hususların hepsi birer zulümdür ve Allah bunların tamamından uzak durmamızı emreder” (Siraceddin Önlüer, Kalbin Hastalıkları, cilt II, Semerkand Yay,) |
‘Senin Hayrın Buysa...’ |
08-04-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
‘Senin Hayrın Buysa...’Ne Ekersen Onu Biçersin Şeyh Sadi Şirâzî “Bostan” adlı meşhur kitabında şöyle anlatıyor: Gaddarlığıyla ünlü bir köy ağası bir kuyuya düşmüştü Sabahlara kadar yalvarıp yakardı, inleyip sızladı Derken, adamın biri gelip tepesine bir taş yükledi ve şöyle dedi: – Sen kaç kişinin feryadına yetiştin ki can kurtaracak adam arıyorsun? Sürekli alçaklık, namertlik tohumları ektin, bugün harman vakti geldi Bak bakalım eline ne geçti Senin elinden yaralı gönüller inlerken senin yarana kim merhem olur? Bizim için sürekli kuyu kazıyordun, sonunda kazdığın kuyuya kendin düştün Halk içinde kuyu kazan iki tip insan vardır Biri güzel huyludur, hayır sahibidir, insanların içini serinletmek ister Öbürü kötü nam salmıştır, insanların oraya yuvarlanmasını ister Yaramaz kişiler iyilik ummasın Ilgın ağacının meyvesi asla üzüm olmaz Güzün tarlasına arpa eken, hasat zamanı buğday çekeceğini ummasın Ne kadar da emek çeksen zakkum ağacından meyve alamazsın Kardeşim, ne ekersen onu biçersin” |
|