“Ben Ona Ağlamıyorum Ki!” |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
“Ben Ona Ağlamıyorum Ki!”“Ben ona ağlamıyorum ki!” Semerkant’ta medfun bulunan büyük velî “Muhammed bin Fadl Belhî” hazretleri, bir gün şunu anlattı sohbetinde: Nuh aleyhisselâm zamanında insanlar bin sene kadar yaşarlardı O devirde bir kadının oğlu öldü bir gün Kadıncağız iki gözü iki çeşme ağlıyordu ki, komşu kadınlardan biri gelip teselli etti onu: - Niye bu kadar ağlıyorsun komşu Allahü teâlânın takdiri böyleymiş Dertli kadın; - Elbette, öyledir, dedi Ama ben ona ağlamıyorum ki - Ya neye ağlıyorsun? - Yavrum fazla bir gün görmedi de Annelik şefkatiyle ağlıyorum işte - Oğlun kaç yaşındaydı ki? - İkiyüzyetmişbeş - Vaah vah! Gerçekten henüz gençmiş Ama yine de şükret kardeş Sen böyle ağlarsan, âhir zamanda gelecek ümmet ne yapsın? - Onların ömürleri kısa mı olacakmış? - Evet Ancak elli altmış sene Kadın inanamadı - Ciddi mi söylüyorsun komşu? - Tabii ya - Allah Allah! Peki onlar bizim gibi ev de yapacaklar mıymış acaba? - Hem de kaç tane Köşkleri, sarayları bile olacakmış - Yaa, hayret doğrusu Ben onların yerinde olsaydım, bu kadarcık kısa ömürde çadırımın kazığını bile değiştirmezdim Doğruyu bulmak için Bir gün de; - Hocam, doğruyu bulmak için çok mu kitap okumak lâzım? diye sordular - Hayır, çok kitap okumak değil, doğru kitabı çok okumak lâzım, buyurdu Ve daha açıkladı: - Yâni rastgele yüz kitap okuyacağınıza, bir doğru kitabı yüz defa okuyun! Mertlik nedir? Bir gün de; - Fütüvvet nedir? diye sordular bu zâta - Fütüvvet, mertlik demektir ki, seni sevmeyene ihsanda bulunmak, sevmediğinle de tatlı konuşmaktır, buyurdu - Ama bu, çok zor, dediler - Elbette Ama mârifet, zoru başarmaktır |
|