Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hasan, iğdırlı, kimdir, onbaşı

İğdırlı Hasan Onbaşı Kimdir

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İğdırlı Hasan Onbaşı Kimdir




Iğdırlı Hasan onbaşı kimdir



Osmanlı ordusu Kudüs'ten çekilirken(9 Aralık 1917) Mescid-i Aksa'yı koruması

için nöbetçi bırakılan Onbaşı Hasan'ın yürekleri titreten öyküsü

Tam 57 yıl nöbetine sâdık kalan Osmanlı askerini, merhum tarihçimiz

İlhan Bardakçı 1972 yılının 12 Mayıs günü Mescid-i Aksa'nın

merdivenlerinde görür ve yıllar sonra bu inanılmaz karşılaşmayı kaleme

alır Sayesinde haberdar olduğumuz canlı tarih âbidesini şöyle dile getirir rahmetli tarihçimiz:

O’na Mescid Ül Aksa'da Rastladım

Mevki: Kudüs

Mekân: Mescid ül Aksa

Tarih: 21 Mayıs 1972 Cuma

Ben ve gazeteci arkadaşım rahmetli Said Terzioğlu, İsrail Dışişleri

rehberlerinin yardımı ile bu mübarek makamı dolaşıyoruz

Kudüs Kapalı Çarşısı'nda rüzgâr gibi dolanan entarili

kahvecilerin ellerindeki askılara çarpmadan biraz yürüdünüz mü,

önünüze çıkan kapı sizi Mescid ül Aksa'nın önüne

kavuşturur Mir'ac mucizesinin soluklanıldığı ilk Kıble'mize

yani Hemen oracıkta, ilk avlu vardır ki, hâlâ bizim

lâkabımızla anılır "12 bin şamdanlı avlu" derler oraya

Yavuz Selim 30 Aralık 1517 salı günü Kudüs'ü devlete

katmıştır da, ortalık kararmıştır Yatsı namazını o avluda

kılar Kendisi ve bütün ordu beraber Şamdanları yakarlar Tam 12

bin şamdan O isim oradan kalmadır Sekiz on basamaklı geniş

merdiveni adımladınız mı, o mukaddes Mescid'in bağdaş kurduğu

ikinci avluya ulaşırsınız

O'nu o merdivenin başında gördüm İki metreye yakın bir boy

İskeletleşmiş vücudu üzerinde bir garip giysi Palto? Hayır,

kaput, pardesü veya kaftan? Değil Öyle bir şey, işte

Başındaki kalpak mı, takke mi, fes mi? Hiçbirisi değil Oraya

dimdik, dikilmiş Yüzüne baktım da, ürktüm Hasadı yeni

kaldırılmış kıraç toprak gibi Yüzbinlerce çizgi, kırışık

ve kavruk bir deri kalıntısı

Yanımda İsrail Dışişleri Bakanlığı Daire Başkanı Yusuf var

Bizim eski vatandaşımız İstanbullu "Kim bu adam?" dedim

Lâkaydi ile omuz silkti "Bilmem," diye cevap verdi "Bir meczub

işte Ben bildim bileli, yıllardır burada dururmuş Çakılı gibi,

hâlâ duruyor ya Kimseye bir şey sormaz Kimseye bakmaz, kimseyi

görmez"

KAN MI ÇEKTİ NEDİR?

Nasıl, neden, niçin hâlâ bilmiyorum Yanına vardım Türkçe

"Selâmünaleyküm baba" dedim

Torbalanmış göz kapaklarının ardında sütrelenmiş gibi jiletle

çizilmişçesine donuk gözlerini araladı Yüzü gerildi Bana,

bizim o canım Anadolu Türkçemizle cevap verdi:

- Aleykümüsselâm oğul

Donakaldım Ellerine sarıldım, öptüm öptüm

- Kimsin sen, Baba? dedim

Anlattı ki, ben de size anlatacağım

Ama evvelâ biliniz O canım Devlet çökerken, biz Kudüs'ü 401

yıl 3 ay 6 günlük bir hâkimiyetten sonra bırakırız Günlerden 9

Aralık 1917 Pazar günüdür Tutmaya imkân yok Ordu bozulmuş,

çekiliyor, Devlet, zevalin kapısında İngiliz girinceye kadar

geçen zaman içinde yağmalanmasın diye oraya bir ardçı bölük

bırakırız Âdet odur ki; kenti zabteden gâlip, âsâyiş görevi yapan

yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmaz

Anlattı, dedim ya Gerisini tamamlayayım

- Ben, dedi, Kudüs'ü kaybettiğimiz gün buraya bırakılan

ardçı bölüğünden

Sustu Sonra, elindeki silahın namlusuna sürdüğü fişekleri

ateşler gibi zımbaladı:

- Ben, o gün buraya bırakılmış 20 Kolordu, 36 Tabur, 8

Bölük, 11 Ağır Makinalı Tüfek Takım Komutanı Onbaşı Hasan'ım

Yarabbi Baktım, bir minâre şerefesi gibi gergin omuzları

üzerindeki başı, öpülesi sancak gibiydi

Ellerine bir kerre daha uzandım Gürler gibi mırıldandı:

- Sana, bir emânetim var oğul Nice yıldır saklarım Emâneti

yerine teslim eden mi?

- Elbette, dedim, buyur hele

Konuştu:

- Memlekete avdetinde yolun Tokat Sancağı'na düşerse Git,

burayı bana emânet eden kumandanım Kolağası (Önyüzbaşı) Musa

Efendi'yi bul Ellerinden benim için bus et (Öp) O’na de ki

Sonra, kumandanı olduğu takımın makinalısı gibi gürledi:

- O'na de ki, gönül komasın O’na de ki, "11 makinalı takım

Komutanı Iğdır'lı Onbaşı Hasan, o günden bu yana,

bıraktığın yerde nöbetinin başındadır

Tekmilim tamamdır kumandanım" dedi dersin

Öleyazdım

Sonra yine dineldi(doğruldu) Taş kesildi Bir kez daha baktım Kapalı

gözleri ardından, dört bin yıllık Peygamber Ocağı ordumuzun

serhat nöbetçisi gibiydi Ufukları gözlüyordu Nöbetinin

başında idi Tam 57 yıl kendisini unutuşumuzdaki nâdanlığımıza

rağmen devletine küsmemişti…

YILLAR SONRA

Bu hatıramı, TV'deki uzun dizimin birisinde anlattığım vakit,

zamanın Genelkurmay Başkanı beni aramıştı "Bu aziz askeri

bulmak için" aracı olmamı istiyordu Hasan Onbaşı bizdendi O

halde unutulmak kaderi idi Öyle de oldu zaten Aramadık ki,

bulalım

Bulunamazdı zaten O ki, göklere başvermiş bir ulu selvi idi Ve

bizler ki, başımızı kaldırmış olsak bile, uzandığı feza

ufkuna yetişemeyecek cılız otlara dönüşmüştük Biz, sadece

unuturduk Unuttuğumuz diğerleri gibi o nöbet noktasındaki elmas

mânâyı da unutmuştuk Bilmem şu an ne yapıyorsunuz sevgili dostlar Ben sizlere Onbaşı Hasan’ı takdim ederim…

(İlhan BARDAKÇI, 22 Şubat 1926 Burhaniye - 28 Şubat 2004 Frankfurt)

Alıntı



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.