Aşk İnsanı Üşütür Mü?

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aşk İnsanı Üşütür Mü?



Aşk İnsanı Üşütür Mü?


Teker teker bastığı tuşlar kendisinde basma arzusunu arttırdıkça arttıracak seslerin yankı bulmasına sebebiyet veriyordu Kapkaranlık odanın en orta yerinde yılların birikintisine parlaklığıyla karşı koyamasa da yaratabildiği ahenkle fazlasıyla dayanabilmişti

Ufak bir mum yaktı Neden yaktığını bilmiyordu Baktı buğulanmış gözleriyle Onda bir ayakkabı boyacısının dram dolu hayatını anımsatan duygular uyandırıyordu Anlam verememesine şaşırmadı Sadece iki kadehti ona eşlik eden Büyülü iki kadeh… Ayağa kalktığını anımsaması uzun sürmedi Bir iki adım ilerledikten sonra vazgeçti Yetmemişti Yetmeyen neydi? Döndü sendeleyerek Düşünmeyi sevmezdi Soğutmuştu bir şeyler onu düşünmeye karşı İşte bu yüzden uzatmadı onun için anlamsızlaşmış eylemini…

Deri bir sandalyesi vardı Yıllar önce aldığında dört tane ayağı ve kusursuz bir görünümü olan sandalye şimdilerde bir mumun yanmaya küsüşü gibi yüz çevirmişti hayata

Parlak cildinden geriye kalan sadece matlaşması değil, sayısızca derdin esiri olan birçok sigaranın açtığı delikler de olmuştu Bir ayağı pasa mahkûm olup çoktan unutulmuş sandalyesine gıcırdama sesleri eşliğinde usulca oturdu Yeni bir oturuş demek farklı bir başlangıç demek değildi artık onun için Yine de üçüncü kadehini aldı Aldı ve dokundu Dokundukça sabah oldu Her sabah bir hüzünle uyandı ve her sabah ona dokundu Ona dokunmak isteyişi nedendi düşünmek istemezdi Aslında vardı her şeyin bir sebebi Olmaz mıydı? Aşk… Derinden, yapayalnız bir aşk…

Fakat mahzun yaşamış duygularına inat, kendine inat bir dürtü vardı içinde bu ara! Konuşmak istiyordu! Teker teker anlatmak… Yavaşça kapıyı araladı ve anahtarı yıpranmış kumaş pantolonunun cebine koydu Aklında o vardı Sakince ve yavaşça yürüyordu mümkün olduğunca Amacı yüzleşmekti… Cebine baktı Birkaç aydır haftada bir şarap, günde bir ekmek ve ayda aldığı bir kilogram peynirin sonucu olarak cebinde birikmiş otuz lira buldu Bu parayla tozlu bir aynaya bakabilirdi Haklı buldu kendini Haklıydı çünkü o büyüleyici oldu hep onun için Eskiyi görmek için bir bilet alması yetti Buna mı mahkûmdu aşkının sonu? Kınıyordu hayatı her bulduğu fırsatta Onu sevmek değerliydi Peki ya neden, neden böyle olmuştu? İç geçirdi Herkesin sevme yetisine sahip olmadığı bir şeyi sevmek hayatın acı bir yönünü ortaya çıkarmamalıydı

Verdiği değer, dokunuşlarında hissettiği değerden öte karşılık bulmamıştı çok uzun zamandır O sevmişti, çok sevmişti… Akşam olmak üzereydi Beş parasız İstanbul’un o eşsiz boğazına ulaştı Bulduğu ilk banka yüz çevirdi, istemedi oturmak Martılar akşam yemeğine, insanlar birilerine, bir yerlere kavuşma telaşına mensuptu Komikti, gülümsedi Etti yine alayını o meşhur “Vay be!” deyişiyle Alayı güzelliğindendi, özentisindendi, ağırına gidişindendi… Bu gülümseyişi, gördüğü manzaraya kendini dahil edemeyişindendi Sevmişti o, çok sevmişti… Çok yakınından geçen bir martıya sevgiyle baktı Elini uzatsa dokunacaktı Bir buruklukla çırpmıştı kanatlarını sanki martı Ya da ona öyle gelmişti Düşünemedi daha fazla karşılık bulmanın anlamını… Düşünmek istemedi Sevemedi düşünmeyi…

İlerliyordu Biletini yokladı ve sıkça tekrarladığı o iç geçirişlerine bir yenisini daha eklemiş bulundu, isteksiz ama içten bir şekilde Zamanında o biletler çok farklıydı onun için Sevdi o, gerçekten çok sevdi… Üşüyordu Ama bunu bile düşünmeyecek kadar nefret etmişti artık düşünmekten, düşünüp acılarına vurmaktan kendini!

Hayat çok anlamsız diyemedi, asla Dokunuşları vardı anlamlı olan, sevgisi vardı! O yüzdendi içinde piyanosu olan belki de tek gecekonduya sahip oluşu, o yüzdendi bu çizgiler ve ansızın gelen bastırılmış haykırışı! O yüzdendi… Sevmişti o, değer vermişti, çok sevmişti… Ama ne vardı bilir misiniz? Beş parasızlığı yakmasa da canını beş parasız bırakılışına yanardı Bir zamanlar çaldığı sahnede tanınmayan bir konuk olmaya gidiyordu yavaş adımlarıyla ve cebindeki son parasına talip olmaktan öteye geçmiş biletiyle

Tozlu aynasına bu denli yaklaşmış olmak canını mı yakmıştı yoksa yüzündeki gülümseyişi mi galipti ruhu üzerindeki bu adi hâkimiyet savaşında bilemedi Düşünmek de istemedi zaten Bilirsiniz, sevemedi düşünmeyi… Düşünmek ona acı verirdi

Oldukça az kalmışken önceden tadına pek de bakma ihtiyacı oluşmamış geçici koltuğuna, tozlu aynasına baktı Aniden aklına işte bu koskoca hayatı bütünüyle geldi Nelerdi yaşadıkları, gördükleri neler nelerdi… İnanmasını hata olarak yorumladı zamanında yaşadığı geçici değere, sevmesiniyse hayatı bildi!

Gerçek aşktı bu gözlerinden dökülmek için üzerinde bulunduğu gözlere bile saygı göstermeyip, izin almadan yol bulmaya çabalayan yaşlar… Ama yetemezdi güçleri bu kendisiyle meydan okuyan üstada! Ve işte tam da o sırada patladı bir flaş Ona değildi, fark etmek güç olmadı bu ansız şaşkınlığın ardından Olmasaydı da artık zaten Çünkü bir fotoğraf makinesi olsa o da az sonra sahnede olacak olanı çekerdi…

İç geçirdi Geçirilmeyecek gibi de değildi zaten Hem Leyla’yı da aynen böyle yaşamıştı… Geçti alayını yine o gülümseyişi ve içinden istemsizce çıkan “Vay be!” deyişiyle Attı ilk adımını Verdi biletini ve girdi içeri


Mehmet Cem UYSAL



İkinci Genç Sait Faik Öykü Yarışması'na katılmış bir öyküdür Yazarının ilk öykü denemelerinden olmasına rağmen sıradışılığıyla ve sağlam cümleleriyle okuyucusunu derinden etkilemektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.