Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Kişisel Gelişim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
80li, hakkında, yıllar, yıllarda

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



Dünya unutmak istemiyor, Türkiye ise hatırlamak

80'li yıllar dünyada büyük değişimlerin yaşandığı, duvarların yıkıldığı ve 2000'leri hazırlayan yıllar olarak kabul ediliyor Oysa Türkiye'de aynı yılları yaşayanların birçoğu, o günleri hatırlamak bile istemiyor
İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden Mirror, Allison Martin ve Warner Breaks adlı iki muhabirinin yetişkinler arasında yaptığı bir araştırmayı taşıdı sütunlarına Bu araştırmaya göre 80'ler dünyada köklü değişimlerin ve yeniliklerin yılları olarak kabul görürken, Türkiye'de aynı yıllar sancılı bir dönem olarak ortaya çıktı

MODA, MÜZİK, SİNEMA
Müzikten modaya, sinemadan sosyolojiye kadar Türkiye'nin 80'lerini konuştuğumuz uzmanlar, o yılların en tatsız, tuzsuz ve zevksiz yıllar olduğu konusunda hemfikirdi Mirror gazetesindeki araştırmaya göre 80'li yıllar yuppiler, Kajagoogoo gibi gruplar dikkate alındığında kültürel açıdan en 'aşağı' 10 yıl olarak nitelendirse de araştırmada bu yılların birçok kişi için 'unutulmaz' olduğunun altı çizildi 60'lı yıllar en iyi moda ve en iyi müziklerin yaşandığı yıllar olarak tarihe damgasını vururken, araştırma 80'li yılların da kendi unutulmazlarını ve en iyilerini yarattığını gösteriyor Boy George 80'li yıllarda Karma Chameleon adlı şarkısı ile listelerin başında yer alıyordu Bunu U2, Duran Duran grupları izledi ET, o günler için en iyi film seçilirken, bu dönemde yapılan unutulmaz filmler arasında Back to Future ve Top Gun vardı

DUVARLAR YIKILDI
80'lerin en önemli olayları ise Band Air'in konseri, Berlin Duvarı'nın yıkılışı ve John Lennon'un suikastı oldu Türkiye'de ise dünyanın aksine 80'ler neredeyse unutulmak istenilen yıllar olarak görülüyor Askeri darbenin ve ekonomik krizin etkileri 90'lara kadar tüm ülkede ağırlığını hissetiriyor İşte, sinema, moda ve sosyolojinin gözüyle Türkiye'de 80'li yıllar

Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



68 kuşağı ve 70 gençliği 'memleketi kurtarma' davaları peşinde koştu, 90'ların gençliği 'kendini kurtarma'nın önemini fark etti!

Gençlik 'birey' olmayı keşfetti


'Çemberimde Gül Oya' adeta kayıp bir kuşağın öyküsünü anlatıyor 12 Eylül'ün baskıcı ortamında, solda ve sağda politik idealler peşinde koşan genç insanlar oradan oraya savruldu Günümüz gençleri, anne ve babalarının yaşadıkları bu dramatik öyküleri biraz hayret biraz şaşkınlıkla izliyor Duygular ve insan tipleri artık oldukça değişti

Bir televizyon dizisi Türkiye'nin az bilinen ve çokça üstü örtülen bir dönemine yeniden ışık tuttu Kanal D'de her cuma oynayan 'Çemberimde Gül Oya' Yönetmen Çağan Irmak'ın bu dizisi, özellikle 40-50 yaş grubundaki insanları çok duygulandırdı Hatta daha yaşlı olanları da Çünkü birçok kişi orada kendisinden izler buldu


80'li yılların Türkiye'si 12 Eylül askeri darbesinin öncesi ve sonrası Kamplara bölünmüş Türkiye Kurtarılmış bölgeler Paylaşılmış sokaklar Bölünmüş aileler Fırtınalı aşklar Savrulan hayatlar İşkence, acı ve ihanetler Tam 'dizi film' gibi yıllar


'Çemberimde Gül Oya'yı izleyen ve o dönemi yaşamış olan birçok kişi bugün ister istemez kendisine soruyor: Bütün bunlar için değer miydi? O işkenceler, acılar, kavga ve nefret boşuna mı yaşandı? Yoksa bugün nostaljik hüzünlerin ötesinde hâlâ bir anlamı var mı?

Belki öncelikle şu saptamayı yapmak gerekiyor: Hızla değişen, hatta çok hızla değişen bir Türkiye ile karşı karşıyayız İnsanlar değişiyor, anlayışlar değişiyor, politikalar ve idealler değişiyor Ve tabii ülkenin gençliği de değişiyor

68 kuşağı adeta bir ihtilal bildirgesi ile büyümüş bir kuşaktır: Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi! Bu kışkırtıcı, ateşleyici ve vatan konusunda ciddi bir sorumluluk yükleyen milliyetçi metnin okullarda ezberlendiği yıllarda büyüyenler; sol, Marksist, sosyalist, Maocu düşünceleri bunun üzerine rahatlıkla ketçap döker gibi döküp benimsediler

Emekten yana olmak, halktan yana olmak, 'Bağımsız ve Sosyalist Türkiye'den yana olmak, ABD emperyalizmine karşı olmak İnsanların günlük yaşantısını, kaderini, seçtiği safı, okuldaki grubunu, gittiği kahvehaneyi belirleyecek kadar önemli kıstaslardı Bunlara karşı olmak da önemliydi Komünizme karşı olmak, solculardan nefret etmek, onlarla savaşmak, milliyetçi, ülkücü gençlerin yaşam nedeniydi İslamcılık henüz bu kadar güçlü değildi, ama ülkücü milliyetçilik sapına kadar silahlı ve örgütlüydü Sonradan çek-senet tahsilatına başlayacak kadar yaygın ve organize idi İşte 80'li yıllar daha güzel bir Türkiye için birbirinden nefret eden bu kampların ve baskıcı devlet mekanizmasının sonunda her ikisini de ezdiği bir kargaşa ortamında yaşandı



Örgüt, grup ve cemaatler

Evet, politize bir gençlikti bu Varlık nedenini politik kamplaşmaların rüzgârında buluyordu Örgütler, gruplar, cemaatler içinde birey olduğunu, insan olduğunu, değer olduğunu hissediyordu İdealleri, ülküleri, ilkeleri uğruna savaşmanın, çatışmanın yaşamak denen maceranın özü olduğuna inanmıştı

Yüzlercesi öldü, binlercesi işkencelerden geçti, binlercesi hapishanelere düştü, okulunu bıraktı, geleceğini kararttı, ailesini, belki eşini ve arkadaşlarını bu uğurda terk etti Büyük bir bölümü 30'lu 40'lı yaşların eşiğinde, adeta hayata sil baştan yeniden başlamak zorunda kaldı

Ve 90'lı yıllara, 2000'lere gelindiğinde, bu eski kavgalar, eski kamplaşmalar adeta unutulmuştu Sayfaları yağmurda silinen eski bir defter gibiydi o yıllar

Günümüz gençliği değişen Türkiye'de tamamen farklı bir atmosferde büyüdü TV, cep telefonu ve internet 80'li yılların gençliği için bugün 'ileri teknoloji' bile sayılabilir Ve çoğu kayıp kavgaların, yitik davaların peşindeki ana-babaların çocukları olan günümüz gençliği, artık kendi gerçekliği içinde büyüyor Keşfettiği en büyük gerçek politik kampların dışında 'birey' olarak büyüme şansı İlkeleri, idealleri, ülküleri olabilir Ama bunlar onun mutlaka bir gruba, partiye, örgüte ait olmasını gerektirmiyor Gençliğin eskisi gibi kitlesel örgütleri de kalmadı Maç ve konserler dışında gençleri kitlesel olarak bir arada görmek bile zor Onlar AB'ye aday bir Türkiye'nin ufukları hayli globalleşmiş çocukları Onları eski kitaplarla kandırmak zor 80'li yılların ideal uğrunda koşan gençleri ne kadar delikanlıysa, dünya olaylarını cool bir şekilde izleyip, kendi bireysel kurtuluşunu ve kariyerini hesaplamaya çalışan gençler de o kadar delikanlı Belki en önemli farkları, siyasal heyecanların rüzgârına kapılmayacak kadar bilgili ve 'görgülü' olmaları Babaları ve analarının anlatılan, anlatılmayan öyküleri yeni kuşak gençlerini 'özgürleştirdi' ise, 80'li yılların gençliğinin çektiği acılar ve verdiği kayıplar pek de boşa gitmiş sayılmayabilir

70-80 gençliği


Politik:
Kendini bir siyasi gruba ait hissetmek isterdi Sağcı-solcu veya bu fraksiyonlardan birine bağlıydı Politik görüşleri kimliğinin önemli bir parçasıydı İnançlarını geliştirmek ve karşıt grubu alt etmek için çok okurdu
Örgütlü:
Şu veya bu şekilde örgütsel bir bağı olurdu Örgütte yükselmek kişiliğini kanıtlamanın bir yoluydu Örgütlerin ilkeleri, gizliliği ve dayanışma kültürü vardı Bağlılık ve ihanet gibi kavramlar o zamanlar çok önemliydi
Kitlesel:
Yaşamı kalabalık grupların ortak hareketlerine bağlı olarak şekillenirdi 80 öncesi kitle hareketlerinde, 80 sonrası grupların ortak mekânlarında geçerdi Kendine ait zamanı kullanmak bu kuşak için adeta lükstü
Fedakâr:
Dava uğruna bireysel çıkarları ikinci plana atmak, sağda ve soldaki bütün hareketler için istenen ve teşvik edilen bir duyguydu Birçok genç bu yüzden kendi kişisel yaşamında ağır kayıplara uğradı ve zarar gördü
Aşk:
Politik kavgaların gölgesinde ve eşliğinde yaşanan şiddetli bir duyguydu Bu yüzden evlenen, birleşen veya kavga edip ayrılan çok genç insan vardı Ölümüne aşkların, sevdaların insanlarıydı onlar Cinsellik mahcup ve tutuk bir duyguydu 2000 gençliği


Apolitik:
Politik kamplaşmaların anlamını yitirdiği günümüz Türkiye'sinde gençler kimliklerini politik görüşlerde bulmuyor Takım tutma veya sevdiği müzik türü bile kişilik belirlemede daha etkili Daha az okuyan bir gençlik var
Örgütsüz:
Gençlerin bağlı olduğu kitlesel örgütler yok Partiler bu konuda başarısız Çevreci vBulletin dernekler de gençleri biraya getirmekte zorlanıyor Üniversite ortamlarında sosyal etkinlikler örgütlerin yerini almış durumda
Bireysel:
Gençler kendini bireysel özgürlükleri ile tanımlıyor Kitlesel davranış ve hareketlerden kaçıyor Orada kendini kısıtlanmış hissediyor Kendisi olmaya önem veriyor Ana-baba ve kurumsal ilişkide özgürlük istiyor
Faydacı:
Günümüz gençliği için kendi bireysel çıkarı ve hesabı daha önemli Olaylara ve ilişkilere faydacı bir yaklaşımı var Kolay ve bol para kazanmak onun için çok önemli bir kriter Ancak bu konuda asgari enerji harcamaktan yana
Aşk:
Değişen ilişkiler kuşağının çocuğu Ömür boyu aşklar onlara göre değil Değişik tatları tatmak istiyorlar Hızlı gelişen ve çabuk biten ilişkiler yaşıyorlar Uzun vadeli bağlılık sözleri yerine, kısa süreli yoğunluk peşindeler Cinsellik onlar için doğal bir şey

Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



80'lerde Yaşamiş Olmak

Yaşadığım döneme şükrediyorum ama yine de eskilerin tadı bi başka
-1980li yillarda hayatinin ilk tecrübelerini yasamis,
ilkokula gitmis, kenan evren‿i, erdal inönü‿yü, özali tanimis olmak, ajda pekkan‿in alo, michael jackson‿in pepsi reklamlarini hatirlayacak kadar sansli olmak demek Big in Japan , the final countdown , eye of the tiger demek
-icraatin içinden demek, semra koy bir kaset de nesemizi bulalim demek
köGoogle Page Rankingü demek, ödediginiz her kurus verginin yol, su,
elektrik olarak size geri dönmesi demek-voltran voltran voltran demek , depozito toplamak adina kola sisesi
biriktirmek demek , adile nasit ten masal dinlemek
demek-debbie gibson, tiffany, jason danovan, sandra,modern talking vBulletin…dinliyor >
olmak…comanchero‿nun ve life is lifein sözlerini
ezberlemeye çalismak demek…michael jackson, madonna, samantha fox demek-korhan abay,cenk koray,metin milli,ersen ve dadaslar demekclementine, he man, she ra, transformers demek-okula siyah önlükle gitmek demek
kayahan,nilüfer,sezen aksu, baris manço
ile büyümek demek ihtilal cocugu demek köle izaura demek, ziyaretçiler demek!!!! acidçi misin metalci mi demek…
-moruk demek, herild yani demek, hey corc versene borc
demek, olmaz maykil bende de yok cevabini isitmek demek,
geriye donup baktikca ic gecirmek demek…
-yüzyil içindeki en iyi, en kiyak kusak hem eski hem
yeni olmak demek
biraz gözü açik bir 80 li yüz yillik nesil kültürünü
bir porsiyonda almis demektir
-edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu sörli makleeyynn
yeeeeeee diye bagirip en az bir technotronic kasedine sahip olmak demek
-mahalle ce$melerinden su icmek, bayramlari iple
cekmek, cumhurba$kani denince kenan evreni hatirlamak demek
-koltukaltinda topla okul bahçesine yalniz giderken
‿nasilsa oyniycak birileri vardir‿ diyebilmek demek
-eti kemik geciyor demek; evden çikmayan bilgisayar
bebeleri haline gelmeden çocuklugunu yasayabilmis,son dönemin bir üyesi olmak, ne sorusuna zonk cevabi vermekten zevk duymak, , büyüteç ile kagit yakmak ve siyah
kagitlarin beyaza oranla daha kolay yandigini
kesfetmek, 9 voltluk pile dilinle dokunup o eksi ani yasamak, televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen susturmak, 23 nisan çocuk senliginde gelen yabanci çocuklara 5 dakikada asik olmak demek,
-son dersin son 5 dakikasinda parkeleri giyip zilin
çalmasini beklemek, hurraa kapiya dolusmak, disariya pestil olarak çikmak demek, sinek ilaci arabalarinin arkasinda biraktigi bulutta deli gibi dolasmak demek
-kutu kolayi actiktan sonra kapagini cekip cikarip
atmak demek, tipe bak demek, fon muzigi laura brannigandan self control olan gunler bakkala
gitmenin, sokakta oynamanin, harclik toplamanin
gecerli sayildigi, havuc‿un olmadigi yillar demek… her seye ragmen temiz ve el degmememis bir hayat
demek…sonrasinda biz buyuduk ve kirlendi dunya demek
-pazar aksamlari mecburen yikanmak ve erken yatmak
demek, sesi açip kismak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki dügmelere basmak zorunda olmak demek
-sehirlerarasi yolculuklara cikarken otobusun 302s
olmasi icin dua etmek bilet alirken arka kapinin onu ve tekerlek ustu olmasin demek
-resimli futbolcu kartlari demek, süper babaanne demek,
fantayla kolayi karistirmak demek, mahalle kavrami demek
-cavusevsku ve karisinin kursuna dizilisini tvden
seyretmek demek, o goruntulerin yillar sonra bile kafadan hala cikmami$ olmasi demek
-anket ve hatira defterlerinin olmasi bunlara seviyorum
ama kimi diye baslayan maniler yazmak,
-önünde tek arkasinda 2 çizgi olan külotlu çoraplarin
havada sallanarak giydirilmesi, içinde biri sabunlu iki islak bez olan mustili beslenme çantasi,dantel yaka,yenen kokulu silgi,leblebi tozu çekerken atlatilan ölüm tehlikeleri,hulahop,ayak bilegine takilarak çevrilen
top,sek sek oynamak,bayramda mahalleye dagilip seker toplamak, müsaitseniz annemler size gelecek demek
-trt‿nin yayin akisinin bitmesiyle çalan istiklal marsi
için ayaga kalkip,marsi hazirolda bangir bangir söylemek ve marsinbitiminden sonra çikan tiz ‿biiiiiiiiiiiiip‿sesine ragmen televizyonu kapatmamakdemek
-Zerrin Özer demek Nasil da geçmisti bütün bir yaz
demek Bu sarkiya
kafanda klip çekmek demek
-annelerin çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret
yedirmemesi demek
challengerin oldugu günkü haberleri hatirlamak demek
pkk saldirilarinda her gün mutlaka birilerinin
öldügünü duymak ama
anlamamak demek
veronica castroyu güzel zannetmek demek
kenan evreni atatürk zannetmek demek
Yazlik diskolarda içeri alinmamak demek bunun için
aglamak ve içeride -
her nedense- You are in the army now- sarkisinda
sarmas dolas danseden abi
ve ablalara bakip özenmek demek
-gorbaçov‿un kafasindaki kirmiziligin ne oldugunu merak
etmek, anneye ‿zeki
müren‿e teyze mi diyim amca mi diyim‿ diye sormak,
kenan evren‿in
cumhurbaskanligi görevinden ayrilirken çankaya köskü
basamaklarindan yavas
yavas inip sekreteriyle vedalasmasini hatirlamak,
‿hayat bilgisi‿ kitabinda
kenan evren‿in resmi olmasi, her yere modern cami insa
etme furyasina anlam verememek, batman ve sirnak‿in henüz il olmadigi günleri hatirlamak,
-özalin çenesinin enteresan yapisina anlam veremeyip,
‿acaba benim çenem de
ilerde böyle olur mu‿ kaygisiyla aynaya bakmak
demek…
-breyk breyk arkadas ariyorm demek
eve lazim olur diye fazlaca pul almak demek
ho ho ho hoover demek
zeki müren in size alo diyoruuuum demesi demek
ilkokulda halley, petrol ve komancero sarkilarini
uydurma sozlerle
soyleyerek danseden tolga han ozentisi sefil dans
gruplari kurmak okul
sonrasinda ise her gun kosturarak eve gidip; bu
topragin sesi programinda
kimil zararlisi ile mucadele yontemleri, orman
koylusunun sorunlari ve
yuksek randimanli durum bugdayiturleri ile ilgili
verilen faydali
bilgilerin ardindan kamber aga ile uyanik skeclerini
buyuk bir ilgi ile
izlemek demek kucuk yasta bilinçli bir ciftci kadar
ziraat bilgisine sahip
olmak demek
-sinemalarda the lord of the rings, harry potter vs
izlemek yerine jules
verne romanlari okumakla gecirilen bir cocukluk demek
-aldim çantami kolumaaa,
çiktim dallas yoluna,
ben babi‿yi beklerken
ceyar girdi koluma
sarkisini dansiyla birlikte bilmek demek
-kimler geliyo kimler?
sana ne,sana ne?
ama bunu söylemenize gerek yokki,
ben yapinca alisverisi,zaten aliyorum satis fisi
replikleri barindiran ali-aysegül atik reklami ve
bakkal amca,
bir pergel, bir kalem, bir de çikolata alacagim
erooooolll, eroooolll
(mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim size
buraya !
fisini de al oglum‿daki meshur erol,
hadi hep birlikte,hep birlikte,
biz biz olalim
yemeklerden önceeee,
lavaboya kosalim,
-hafta da bir kere tirnaklari keselim,
firçalayip onlari tertemiz olalim diye sarkilar
ezberleyen bir nesil olmak
-icraatin içinden izleyip özal‿in kalemine bakip
hipnotize olmaya çalismak
videocudan american ninja, kartal,kan sporu ve evil
dead gibi filmleri
kiralamak demek
-analogtan dijitale geçis devrini yasamis birey
oldugunu anlamak ve
ikisinden de farkli zevkler aldiginin farkina varmak
demek
-çok güzel bir ülkenin son yillarini hayal meyal
hatirlamak, sonra da
çivisinin çikisini görerek büyümek demek
-Hava durumlarinin eksi degil de ‿sifirin altinda
bilmem kaç‿ denildigini
bilmek demek
-Muhtemelen hayatimiz boyunca yasadigimiz en güzel 10
yil demek…
-trt 1‿de olu$an sorunlar sonucu yayina bir süre ara
verildiğinde ekrana
getirilen donuk agaç, dag bayir resmine 10 dakika
hareketsiz bakabilmek
demek,
-Türkiyede yasamis son mutlu kusak oldugunu hüzünle
hissetmek demek

Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



80's


80'ler! Modaya damgasını, çok ağır bir biçimde vuran o dönem Bu önemli dönemin ilk yazına gözlerimi açmıştım ben Döneme uygun bir biçimde rüküş bir bebek ve ardından rüküş bir kız çocuğu olma riskim fazlaydı ama annemin tarzı sayesinde bundan kurtuldum!

Prince’in ‘You’ve Got The Look’ şarkısındaki gibi herkes saplantılı bir biçimde nasıl göründüğüyle ilgileniyordu Herkes kusursuz olmalıydı- ya superman ya da superwoman! 70lerin hippi ve punklarının ardından çok farklı görüntülerdi bunlar…

“Başarı” herkes için en önemli hedefti ve dış görünüş bir çok kişiye göre başarıya götüren en önemli anahtardı Büyük vatkalar, bileğe doğru daralan plili pantolonlar ve mini etekler ‘cool’ olmak için yeterdi! (Hayal meyal hatırladığım) Miami Vice dizisindeki gibi herkes güçlü, zengin, ve güzel olmalıydı!

Erkekler ve kadınlar arasındaki farkların ise iyice yok olmaya başladığı bir dönemdi ayrıca, 80ler Genç profesyonellerin ‘yuppie’ ismiyle anıldığı bu yıllarda kadınlar erkeklerin giydiği tarzda takım elbiseler giymeye başladılar En meşhur “yuppie” ise hiç şüphesiz bir zamanlar dadılık yapmış olan Lady Diana Spencer’dı

Duran Duran, The Human League ve Spandau Ballet gibi pop grupları, kendilerine atfedilen ‘Yeni Romantikler’ isimleriyle ve desenli beyaz gömlekleri, brokar kuşakları, boyunlarına bağladıkları saten eşarpları ve farklı makyajlarıyla yepyeni bir akım başlattılar ‘Punk’ın yaratıcısı Vivienne Westwood da bu akımı takip etmişti Diğer bir tarafta ‘Joy Division’ ve ‘The Smiths’ gibi müzik grupları klasik 50’lerin kıyafetleriyle oluşturdukları stilleriyle adeta ‘büyük vatkalı’ amerikan tarzına bir reaksiyon gösteriyorlardı İsimlerini bile İngiltere’nin en yaygın soyadı olan ‘The Smiths’ koymalarının sebebi ‘normal ve basit’ olmaya karşı olan isteklerinden kaynaklanıyordu



1981 yılında üç Japon tasarımcı – Issey Miyaki, Yohji Yamamoto ve Comme Des Garçons markasıyla Rei Kawakubo- Paris’te ilk kez koleksiyonlarını sundular Üçü de aynı yaşlarda olduklarından savaştan sonra Japonya’daki köklü değişikliklerden çok fazla etkilenmişlerdi ve bu yüzden koleksiyonları Avrupa’daki tasarımcılardan çok farklıydı Öncelikle hepsi siyahtı Siyah giyinmenin ‘cool’ ve modern kabul edilmesi 1981 yılında bu şekilde gerçekleşmişti Bunun yanı sıra bir diğer yenilik de kıyafetlerin kesimleri ve kumaşlarıydı Kawakubo çok farklı dokuları bir araya getirerek yeni kumaşlar yarattı Hatta '82 koleksiyonunda sunduğu örme grubu çok özel bir teknikle tasarlanmış deliklerle dolu örmelerden oluşuyordu Dışardan bakıldığında güve yemiş gibi görünen bu kıyafetler için Kawakubo aylarca farklı denemeler yapmıştı Ayrıca bir şeyi hatırlatmak istiyorum; o yıllarda Kawakubo 40 yaşında ve tek kelime Fransızca ve İngilizce bilmeyen Japon bir kadındı…Erkeklerin baskın olduğu Japon toplumunda çektiği sıkıntılara bir tepki olarak yarattığı markanın adını ‘Commes Des Garçons’ (Tıpkı Erkekler Gibi) koydu

Takılarda da, adeta Versace’nin barok tarzına bir tepki olarak, daha sade bir stil gelişmeye başlamıştı Ettore Sottsass ve Giampaolo Babetto gibi endüstri tasarımcıları ve Arnaldo Pomodoro gibi heykeltıraşlar Japon tasarımcılar gibi sade geometrik şekillerle çalışmaya başladılar

80’lerin en önemli moda tasarımcılarından biri Gianni Versace’ydi Genny, Alma, Callaghan ve Complice gibi İtalyan firmalarında çalıştıktan sonra 1978 yılında Milano’da Via Della Spiga’da ilk butiğini açtı Renkli tasarımları, pahalı kumaşları ve birçok kontrast materyali tek bir tasarımda kullanmasıyla 80’lerde herkesin dikkatini çekti Versace, sadece kadın, erkek, çocuk giyiminde değil aynı zamanda, aksesuar ve ev dekorasyonunda da çok önemli bir isim oldu Hatta Versace tarafından dekore edilmiş bir oteller zinciri bile kurdu Versace’nin ideali bir kıyafetten bir bardağa, herkese Versace hayat tarzını anlatmaktı Çünkü ona göre bu yalnızca bir marka değil, bir yaş** tarzıydı Altın başlı medusa ise onun her yere attığı imzasıydı adeta









Versace gibi bir imparatorluk kuran bir başka İtalyan tasarımcı ise Giorgio Armani’ydi Armani’nin tarzı Versace’nin aksine oldukça sade bir şıklıktı Kullandığı renkler de yine ‘non colour’ denilen griler, siyahlar ve kahverengilerdi Armani’nin en sevdiği renk ise kendisinin ‘greige’ diye adlandırdığı gri ve bejin bir karışımıydı

Armani de kendine amblem olarak kartalı seçmişti Tasarımlarını ise zeki ve bağımsız kadınlar için yaptığını söylüyordu Birçok insan için Armani adeta bir güvenceydi İnsanlar ‘Eğer bütün gardrobum Armani olursa, asla hata yapmam!’ diye düşünüyordu

Richard Gere, başrol oynadığı ‘American Gigolo’ filminde Armani takım elbiseleriyle her zaman şık ve kendine oldukça güvenen bir erkek profili çiziyordu Hatta Armani’den o kadar etkilenmişti ki ‘Bu filmde başrol oyuncusu ben miyim yoksa Armani takım elbiseler mi?’ demişti

Modanın sürekli etkileşim içinde olduğu bir diğer sektör her zaman için müzik sektörü olmuştur 80’lere damgasını vuran isim hiç şüphesiz Madonna’ydı Madonna kariyerine 70’lerin sonlarında modellik yaparak ve çeşitli müzik gruplarında solistlik yaparak başlamıştı Atlantik’in diğer tarafında ‘Yeni Romantikler’ kendi tarzlarında devam ederken, New York’ta ‘Hip Hop’ ve Madonna’nın tarzı olan ‘Pop’ müzik gelişmeye başlamıştı Madonna onlardan aldığı birtakım detayları siyah deri motosiklet ceketiyle birleştirip kendi tarzını oluşturmuştu Hatta eskitilmiş ve yırtık kıyafetlerle danteli birlikte kullanabilecek kadar aykırı bir tarzı vardı İlerleyen yıllarda Madonna’yı giydiren tasarımcılardan biri Jean Paul Gaultier oldu

Gaultier aynı Madonna gibi sürekli insanları şaşırtan tasarımlar yaptı Ama seksi Fransız görüntüsü onun tarzının en göz alıcı noktasıydı 80’lerde ‘aerobic yapan kadın furyası’ Gaultier’in tasarladığı bodylerden vazgeçemiyordu



Madonna’yla sürekli birlikte olan bir başka tasarımcı ise genç Grafiti sanatçısı Keith Haring’di Picasso ve Miro’dan ilham aldığını söyleyen Haring’in eserleri New York’un her tarafında insanları hayran bırakıyordu Çok kısa bir süre sonra resimleri kartpostallara, galerilere ve hatta saatlere taşındı 1985 ve 86 yıllarında Haring, Swatch için özel bir seri tasarladı Swatch, 80’lerin başında ucuz, renkli ve eğlenceli saatler yapma ideolojisiyle oldukça ünlü olmuştu Benim de küçücük bir çocukken Paris’te görür görmez etkilendiğim ve bugün bile sakladığım ilk Swatch’ım içinden çarkları görünen rengarenk bir saatti

İşte 80’ler - moda anlamında en rüküş ve çirkin yıllar olduğu söylense de- bugüne birçok iz bıraktı O yıllar eğlenme ve hayal kurma zamanıydı! Bir taraftan moda imparatorlukları kurulurken diğer taraftan çok büyük kayıplar oldu Tıpkı o dönemlerin ünlü dizisi ‘Dynasty’den bir bölüm gibi!




Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



80 li yıllar deneme sınavı
Hemen kağıdı kalemi elinize alın Süre sınırlaması yok, soruları dikkatli okuyun Kopya çekmek yasak değil, ama ayıp

Testiniz bitince cevaplarınızı kontrol edin ve doğru cevap sayınıza göre yorumları okuyun
Haydi herkese bol zihin açıklığı
Kolaylar gelsin



1) 80’lerin ünlü “küçük” şarkıcıları kimlerdi?
a) Küçük İbo, Küçük Onur
b) Küçük Ceylan, Küçük Emrah
c) Küçük Prens, Küçük Kurbağa
d) Küçük 100bin, Büyük 200bin
e) Minik Serçe

2) Michael Jackson 80’lerde ne renkti?
a) Yavruağzı
b) Gri
c) Siyah
d) Beyazötesi
e) Beyaz




3) Şu sıralar Marmaris’te yaşayan, yaptığı nü resimleri ile ünlü ressamımız 80’lerde ne iş yapıyordu?
a) Overlokçuluk
b) Kabzımallık
c) Reis-i Cumhur’luk
d) Yaylalar Yaylalar
e) Hepbiri

4) ITT Şahap Lorenz televizyonların kanal ayarlama çubuğu ne renktir?
a) Eflatun
b) Siyah
c) Kırmızı
d) Prusya Mavisi
e) Rengarenk

5) Adile Naşit masal anlattığı programda çocuklara ne diye seslenirdi?
a) Kuzucuklarım
b) Yurttaşlar
c) Efendiler
d) Değerli gençler
e) Dostlar, Romalılar

6) Cenk Koray ünlü pazar programındaki yarışmada yarışmacılara ne derdi?
a) İyi olan kazansın
b) Bildiniz soruyu, aldınız boruyu
c) Alooo! Ne koyiyim?
d) Kutunuzu açıyorum
e) Çekinizi mi veriyim, devam mı edeceksiniz?

7) Pazar sabahları yayınlanan ünlü Japon çizgi filminde robotlardaki kahramanlar büyük parçayı oluşturmak için ne diye seslenirdi?
a) Gelin canlar bir olalım!
b) Ekibi yeniden topluyoruz
c) Susma sustukça sıra sana gelecek!
d) Voltron Voltron Voltron
e) Seni seçtim Pikaçu

8) Yakari’deki kartal uçarken nasıl bağırırdı?
a) Watasiva Kendiii
b) Yakarikuuuu, hakarikuuu!
c) Yaba daba duuu!
d) Tey tey tey!
e) Gag gag gag!

9) "Watasiva Kendiii" sözü hangi çizgi filmin müziğinde yer alırdı?
a) Tom ve Jerry
b) Okayi Yamaşita Kumbaba
c) Şeker Kız Kendi
d) Yakari
e) Pokemonlar

10) 80’lerde İstanbul’un telefon kodu neydi?
a) 1
b) 333
c) 1453
d) 212
e) 216

11) 80’lerde mahalle maçlarından sonra içilen o ünlü gazoz markası hangisiydi?
a) Fanta
b) Elvan
c) Sprite
d) Kazuz
e) Coca-Cola

12) BMX nedir?
a) 80’lerin ünlü pop grubu
b) 80’lerin ünlü kamyon markası
c) 80’lerin ünlü bisiklet markası
d) 80’lerin ünlü araba markası
e) Yanlış yazmışsınız, doğrusu BMW olcak

13) Pinokyo bir masal kahramanı olmak dışında senin için başka ne ifade ediyor?
a) Bir zamanların en popüler bisikleti
b) 80’lerin en ünlü çizgi film oyuncusu
c) Tüm zamanların en büyük süperstarı
d) Bir tür Japon halk sazı
e) Yalancı pezevengin teki

14) Misket oyunlarının en popülerlerinden olan “kuyu” da kaç kuyu vardır?
a) 1
b) 15
c) 5
d) 13
e) Kuyu da ne be?

15) 80’lerde ders kitaplarının arasını süsleyen yegane mecmualar hangisiydi?
a) Cosmopolitan, Cosmogirl, HeyGirl vs
b) Pokemon, Pikaçu vs
c) Zagor, Teksas, Tommiks ve Mandrake vs
d) Akbaba, Marko Paşa vs
e) Mecmua ne demek be?

16) Mekap ve Esem nedir?
a) 80’lerin çocuk oyunlarından biri
b) 80’lerin en ünlü filmi
c) 80’lerin en komik ikilisi
d) 80’lerin popüler spor ayakkabıları
e) Nedir?

17) ”Önce alışveriş, sonra
Noktalı yerlere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
a) seviş
b) fiş
c) tepiş
d) yemiş
e) Kemal Derwish

18) 80’lerde Almanya’dan gelen akrabalar hediye olarak en çok ne getirirlerdi?
a) Alaman Çikolatası
b) Alaman Birası
c) Alaman Rakısı
d) Alaman Karısı
e) Alaman da ne?

19) Bir zamanların en sevilen dizisi Dallas’ın kötü adamı kimdir?
a) Tecavüzcü Coşkun
b) Erol Taş
c) Ciğer
d) Ceyar
e) ”Ceyar” onun okunuşu akıllım, aslında “Jr” diye yazılır

20) 80’lerin ünlü futbolcusu Rıdvan Dilmen’in lakabı neydi?
a) Fırtına
b) Şeytan
c) İmparator
d) Karpatların Maradonası
e) Rıdvan Dilmen Fenerbahçe’nin Teknik Direktörü değil miydi ya?

21) 80’lerin sonuna kadar kaç tv kanalı vardı?
a) Bir
b) Birdirbir
c) Binbir
d) 3+1
e) Şifreli kanalları da sayacak mıyız?

22) Muhabbet arasında “Pac-Man” lafı geçse vereceğiniz tepki ne olur?
a) Ulan gene karnım acıktı
b) Olum en sevdiğim çizgi roman kahramanıydı lan!
c) Of! Var ya acayip bi bilgisayardır
d) Anaaaa Pac-Man! Abi var ya bi zamanlar en sevdiğim bilgisayar oyunuydu
e) Küfretme bak bozuşuruz!

23) Genellikle defter kağıdından yapılan külahların cephane olarak kullanıldığı “Tüftüf”te silah olarak ne kullanılırdı?
a) Su borusu
b) Soba borusu
c) Elektrik borusu
d) Kalk borusu
e) Buyur?

24) 80’lerde bakkalarda satılan “meyve tozu” dışındaki o lezzetli toz nedir?
a) Leblebi tozu
b) Süt tozu
c) Kabartma tozu
d) Çamaşır tozu
e) Bu dedikleriniz markette bulunur mu?

25) 80’lerde birçok evde televizyonun altında bulunan ve üzeri genelde dantelle örtülü devasa aletin adı nedir?
a) Video
b) VCD Player
c) DVD Player
d) Decoder
e) Aha bunu biliyorum: Play Station

26) "Güüüç bende artııık!”" kimin sözüdür?
a) Hitler
b) He-Man
c) Sokrates
d) Pikaçu
e) Bir reklam kahramanıydı ama adını şimdi tam hatırlayamıycam

27) 80’lerdeki o ünlü konuşan arabalı dizinin adı neydi?
a) Kara Şahin
b) Kara Şimşek
c) Kara Murat
d) Kara Oğlan
e) Karamürsel (eki eki eki)

28) Peki o konuşan arabalı dizideki arabanın adı neydi?
a) Herbie
b) Red Kit
c) Johnny
d) KİT
e) “KİT” bi kere “Kamu İktisadi Teşebbüsleri” demek akıllım

29) 80’lerde kabereleri meşhur olan ünlü ikili aşağıdakilerden hangisidir?
a) Lorel ile Hardi
b) Zeki ile Metin
c) İzel ve Çelik
d) Deniz’le Mehtap
e) Cem Yılmaz’la Yılmaz Erdoğan

30) “Aman tertip can tertip, hasrete katlan tertip!“ adlı güzide şarkıyı seslendiren grup hangisidir?
a) Moğollar
b) Esmeray ve Yaylalar
c) Ersen ve Dadaşlar
d) Mazhar-Fuat-Özkan
e) İzel-Çelik-Ercan

31) ”Çikolata renkli şarkıcı” sözü kime aittir?
a) Esmeray
b) Raga Oktay
c) Sezen Cumhur Önal
d) Bob Marley
e) Puff Daddy

32) Türkiye’de 80’lerin en ünlü dans grubu aşağıdakilerden hangisidir?
a) Birkaç İyi Adam
b) Çıtır Kızlar
c) Tolgahan Dans Grubu
c) Ersen ve Dadaşlar
d) Backstreet Boys

33) 80’lerin en ünlü pembe dizisi aşağıdakilerden hangisidir?
a) Köle Isaura
b) Cesur ve Güzel
c) Pembe Panter
d) Çarli’nin Melekleri
e) Memoli

34) batı/hafif/müziği/sözlü/Türkçe
Yukarıdaki kelimelerle 80’lere dair anlamlı bir söz grubu oluşturunuz
a) Türkçe sözlü hafif batı müziği
b) Sözlü batı hafif Türkçe müziği
c) Batı sözlü hafif Türkçe müziği
d) Hafif sözlü Türkçe batı müziği
e) Müziği Türkçe sözlü hafif batı

35) Heidi’nin en yakın arkadaşının adı neydi?
a) Kanki
b) Peter
c) Aziz Peder
d) Barbi
e) Cindy

36) 80’lerin en komik(!) üçlüsü aşağıdakilerden hangisidir?
a) Ahu Tuğba-Banu Alkan-Serpil Çakmaklı
b) Üç silahşörler
c) Mazhar-Fuat-Özkan
d) Komedi Dans Üçlüsü
e) Cem Yılmaz-Yılmaz Erdoğan-Beyaz

37) 80’lerin en çok okunan karikatür dergileri hangileriydi?
a) Marko Paşa-Akbaba
b) Gırgır-Fırt
c) Deli-Limon
d) Crocodil-Mad
e) Leman-Lemanyak

38) 80’lerin en büyük ve şaibeli bankeri kimdir?
a) Banker Bilo
b) Turgut Özal
c) Cotarelli
d) Kastelli
e) Cavit Çağlar

39) Fare yiyen garip uzaylıların dünyayı işgal ettiği fantastik dizi hangisiydi?
a) Uzaylı Zekiye
b) Tom ve Jerry
c) Visitors
d) Dünyayı Kurtaran Adam
e) Uzay Yolu

40) Robin Williams’ın bir uzaylıyı oynadığı dizi hangisiydi?
a) Vizitors
b) Mork ve Mindy
c) Deli Yürek
d) Uzay yolu
e) Kankigiller

41) Mahallenin sevgi kelebeği kimdi?
a) Perihan Abla
b) Panter Emel
c) Bülent Abla
d) Şakir
e) Temel ve Muhtar

42) 80’lerde TV’de teknik nedenlerden dolayı yayın kesildiğinde uzun süre neyi seyrederdik?
a) Necefli Maşrapa
b)Niagara Şelaleleri
c)İstiklal Marşı
d)Yurttan Sesler Halk Korosu
e)Reklamlar, Az Sonra

43) Bakkal amca tahmin et ne alacağım?
a) Paramın 3/8’i ile fındık alacağım
b) Paramın 4/8’i ile fındık alacağım
c) Bir kalem, bir pergel, bir de çikolata
d) İki ekmek, bir süt, üç yumurta
e) Piringıls

44) Who’s bad?
a) Simbad
b) Mortal Kombad
c) Michael Gorbaçov
d) Michael Jackson
e) Michael Jordan

45) Hangi peynir reklamında insanlar şarkı söyleyerek mutlu bir şekilde zıplıyorlardı?
a) Kaşar Peyniri
b) Yörsan
c) La vache Quiri
d) Pınar Peynir Mayası ile yapılmış peynirler
e) Burger peyniri

46) Her oyuncunun küçük bir kalesinin olduğu sokak futbolunun adı nedir?
a) Langırt
b) Gol atan kaleye
c) Hayber Kalesi’nin Fethi
d) Japon kale
e) FIFA 2002

47) Comodor 64’te aşağıdakilerden hangisi kullanılıyordu?
a) Disket
b) CD
c) Kaset
d) Plak
e) DVD

48) Akş** ezanı okunduktan sonra evlere dağılırken birisini ebeleyip kaçarak oynanan oyun aşağıdakilerden hangisidir?
a) Elim sende
b) Yatsı ebesi
c) Akş** ebesi
d) Vur kaç
e) Saklambaç

49) Erhan Konuk’un uzun yıllar sunduğu ünlü müzik programı aşağıdakilerden hangisidir?
a) İnleyen Nağmeler
b) Pop Corn
c) Top Saati
d) Pop Saati
e) MTV

50) Joe, Jordan vs adında 5 gençten oluşan ünlü pop grubu aşağıdakilerden hangisidir?
a) Batı çalışma grubu
b) New Kids On The Block
c) Step by Step
d) Grup Vitamin
e) Backstreet Boys

51) Ajda Pekkan’ın ünlü Petrol şarkısı aşağıdaki yarışmalardan hangisinde yarışmıştır?
a) Grammy
b) Çarkıfelek
c) Örovizyon
d) Kim 500 Milyar İster?
e) Kral Müzik Ödülleri

52) 80’lerin kelebek tokayla kıvırcık saçlarını tepesinde toplayıp şuh bakışlar atan esmer film artisti kimdir?
a) Banu Alkan
b) Ahu Tuğba
c) Suna Pekuysal
d) Serpil Çakmaklı
e) Sevda Demirel

53) Özellikle 80’ler Türk sinemasının genç kızları eroine alıştırarak habire ifal eden kötü adamı kimdir?
a) Yusuf Miroğlu
b) Tecavüzcü Coşkun
c) Nuri Alço
d) Ceyar
e) Yıldo

54) 80’lerin koca memeli seks sembolü kimdir?
a) Nadide Sultan
b) Sementha Fox
c) Marliyn Monroe
d) Pamela Anderson
e) Britney Spears

55) SSCB yıkılmasıyla dağılan doğu bloku ülkelerinin adı neydi?
a) 3 Dünya Ülkeleri
b) Demir Yumruk Ülkeleri
c) Demir Perde Ülkeleri
d) Uzak Doğu Ülkeleri
e) Nato Ülkeleri

56) SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) açılımını öğretmek için hangi eğlenceli kalıp kullanılırdı?
a) Soğan sarımsak, ciğer bağırsak
b) Sağına soluna, cananım yoluna
c) Seni seviyorum canım benim
d) Sofrana, sağlığına, cüzdanına bereket
e) Sevgilim seni cepten bulamıyorum

57) Reklamında bir kısım Türk gencinin „Ummah Ummah!“ diye sesler çıkararak ellerini çırptıkları kot markası hangisiydi?
a) Lee
b) Levi’s
c) Lee Cooper
d) Mavi Jeans
d) Donna Karan New York

58) Olur mu hiç dön de aynaya bak!
Noktalı yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
a) Salak
b) Şabalak
c) Tombalak
d) Üç kulak
e) Dangalak

59) Bir zamanlar trafik kurallarını öğretmek adına garip davranışlarda bulunan müthiş ikili aşağıdakilerden hangisidir?
a) Lorel ve Hardy
b) Bay Yanlış ve Doğru Ahmet
c) Bay Kuş ve Doğrucu Davut
d) Bay Bay Mr American Pay
e) Ahmet Mete ve Işıkara

60) Pembe, sarı, açık yeşil gibi renkleri bulunan bir dönemlerin meşhur kokulu silgilerinin üzerinde ne resmi vardı?
a) Mona Lisa
b) Banu Alkan
c) Arı Maya
d) Pak Maya
e) Resim yoktu, Rotring yazıyodu

61) İçinden araba resimleri çıkan, bir zamanların ünlü sakızı aşağıdakilerden hangisidir? a) Turbo
b) Formula 1
c) Falım
d) Tipitip
e) First Duo

62) Sevgilisinin suratına kezzap atması dolayısıyla bir gözünü kaybetmiş, bu yüzden garip bir saç modeli olan ünlü arbesk şarkıcısı kimdi?
a) Kibariye
b) Müslüm Gürses
c) Serdar Ortaç
d) Bergen
e) Sergen

63) Çantada, cepte?
a) Jelibon
b) Bonbon
c) Bonibon
d) Megafon
e) Telefon

64) İçinden komik karikatürler çıkan pembe renkli sakız aşağıdakilerden hangisiydi?
a) Pembiş
b) Penbo
c) Pembo
d) Pembelim
e) Vivident

65) Bir çizer tarafından yeşil bir fona çizilip silinen, habire yürüyen, komik bir şeyle karşılaştığında karnını tuta tuta ve püskürerek gülen animasyon kahramanı kimdir?
a) Kaptan Mağara Adamı
b) Reha Muhtar
c) Persil Adam
d) Bay meraklı
e) Cell-o

66) Aşağıdaki gruplardan hangisi 80’lerde en parlak dönemlerini yaş**ıştır?
a) Duran Duran
b) Pink Floyd
c) Athena
d) Grup Vitamin
e) Korn

67) Ünlü Meksika dalgasının ortaya çıktığı Dünya Şampiyonası nerede ve kaç yılında yapılmıştır?
a) İtalya 86
b) Meksika 86
c) Meksika 82
d) SSCB 82
e) Kore-Japonya 2002

68) 80’lerin ünlü gözlüklü “tonton”u kimdir?
a) Turgut Özal
b) Ümit Usta
c) Süleyman Demirel
d) Akrep Nalan
e) Fatboy Slim

69) Turgut Özal’ın icraatlarını gözümüze kalem soka soka anlattığı programın adı neydi? a) Susam Sokağı
b) Anadolu’dan Görünüm
c) 32 Gün
d) İcraatın İçinden
e) Siyaset Meydanı

70) Bir zamanlar cuma geceleri yayınlanan ve tüylerimizi diken diken eden program aşağıdakilerden hangisidir?
a) Sıcağı Sıcağına
b) Bir Başka Gece
c) Alacakaranlık Kuşağı
d) Söz Fatoda
e) BBG

71) 80’lerde Türkiye’de kaç il vardı?
a) 7
b) 37
c) 67
d) 61
e) 81

72) Ekranlarda ilk kez dans eden mankenimiz kimdir? (Eski yılbaşlarını hatırlayın)
a) Sibel Can
b) Nesrin Topkapı
c) Tan Sağtürk
d) Nesrin Edirnekapı
e) Asena

73) Pepe ve Balonu’nun ünlü repliği?
a) Üzüntü ve muz kabuğu
b) Ama haksızlık bu!
c) Size baba diyebilir miyim amca?
d) Hay bin kunduz!
e) Deermişim

74) Zeki Müren oynadığı deterjan reklamında bizlere ne diye sesleniyordu?
a) Bu yumuşaklığımı Omo’ya borçluyum?
b) Size Alo diyorum?
c) Oh! Harikasın Persil Adam
d) Öpsün sizi Zeki Müren!
e) Çamaşırdır kirlenir, Zeki böyle öğrenir!

75) TRT’nin ünlü pazar sineması kaçta başlardı?
a) 1000
b) 2200
c) 1205
d) 0905
e) Parlament Sinema Klubü’nden bahsediyorsanız her hafta farklı saatte başladığını belirtmek isterim

76) Bu sene içerisinde kaybettiğimiz ünlü müzik adamı Hikmet Şimşek uzun yıllar hangi müzik programını hazırlayıp sunmuştur?
a) Kara Şimşek
b) Pazar Konseri
c) Cumartesi Konseri
d) Bir Başka Gece
e) Kral Top 20

77) Akıllı Vosvos’un adı nedir?
a) Düldül
b) Haribo
c) Herbie
d) Kaplumbağa
e) Volkswagen

78) Reklamında “You take my breath away” şarkısı çalan, 80’lerin mavi şişe ve beyaz kapaklı ünlü şampuan markası hangisidir? (Halen piyasada bulunmaktadır)
a) Elidor
b) Blendax
c) Pantene
d) Hacı Şakir
e) Herbal Essences (Oh! Ah! Yea!)

79) Yakalayın yeşil ışığı!
Noktalı yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
a) Sonra da öpün Kenan Işığı
b) Mahallenin en büyük aşığı
c) Hesaplı parlak bulaşığı
d) Makinede tertemiz bulaşığı
e) Hepbiri

80) Her hafta başka bir ilden yayın yapan Pazar 86 programının sunucusu kimdi?
a) Halit Kıvanç
b) Mustafa Keser
c) Mustafa Yolaşan
d) Reha Muhtar
e) Kankigiller

Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



Bir NostaljiBir Efsane


1978 yılının yaz aylarında, lise ikinci sınıfı bitirmiş,futbol aşkıyla yanıp tutuşan bir gençtimBabamızın ,1974 Dünya Kupasından sonra , daha güzel olacağını söylediği ,1978 Dünya Kupası organizasyonu başlamak üzereydi Bir sebebi olmamasına rağmen, her nedense, babam tüm Dünya Kupalarında Arjantin takımını desteklerdiO sene de, yine aynı şekilde olduğu gibi, babamızın dışında Ağabeyim ve ben de Arjantin taraftarı olmuştuk

Harika bir yaz mevsimiydi Turnuva başladığında hepimizin heyecanı da aynıydıHem güzel maçlar seyretmeyi , hem de Arjantinin şampiyon olmasını istiyorduk� TRT, saat farkı nedeniyle, akş** saat 1800 civarında ve gece saat 0100 veya 0300�de, Siyah beyaz olarak, maçları ya naklen, yada banttan yayınlıyordu� Okullar tatil olduğundan , ağabeyim ve ben hemen hemen tüm maçları, babam da özellikle Arjantinin maçlarını mutlaka izliyordu�

Veeee�O maçların heyecanı içerisinde , Mario Kempes'i gördük, tanıdık� İnanılmaz düzgün fiziği, uzun kıvırcık saçları, klas hareketleri, kafa vuruşlarındaki değişik tarzı, sert şutları ve zeka ürünü golleri ile tam bir futbol güzelliğiydi O dönemde beraber oynadığı, bazı takım arkadaşları, Fillol , Ardiles, Tarantini, Passarella, Luque, Bertoni, Gajjego vs ne kadar klas ve karizmatik olsalarda , Mario Kempes hepsinden farklı , çok daha karizmatik ve klastı

1978 Dünya kupasının, unutulmaz maçlarında , ev sahipliği yapan Arjantin, zaman zaman hakemlerce korunup, kollanıyor dedikoduları çıksada, belki biz Arjantin taraftarı olduğumuz için ,bunlara pek önem
vermedik Finallere gelene kadar da çok güzel maçlar izledik�Hele ; Arjantin - Peru maçı şölen gibiydi Kempesli Arjantin, 6-0 kazanmıştıKempes yine maçın yıldızıydı

Arjantinin finaldeki rakibi, Hollanda olduğunda, 1974 Dünya Kupasında, Hollandanın 4-1 kazandığı, Cruyff�lu , Ayala�lı ve dehşet bir yağmur altında oynanan maçın, çok sıkı bir rövanşı olacağını düşündük Hollandanın da iyi futbol oynadığını , süper kaliteli futbolcuları olduğunu bildiğimiz için de , biraz çekindik

Ancak 25 Haziran 1978 tarihinde, Buenos Aires River Plate stadındaki final maçının başlamasıyla birlikte, Mario Kempes sahneye çıkmıştı�İlk golü o attı Sonra ,Hollanda'dan Naninga kafayla beraberliği sağladımaç uzatmalara gitti Uzatmalarla birlikte, bizde moraller biraz çökerken, yine Kempes sahneye çıktı ve 3 defans oyuncusuyla , kaleciyi de çalımlayarak, durumu 2-1 yaptı Yıkılan tribünler kadar bizde de coşku süperdi Sonra, Bertoni durumu 3-1 yaptı ve maç böyle sona erdi

Arjantin Dünya Şampiyonu, Kempes de kupanın gol kralı olmuştu

Ve bizler de süper mutlu olmuştuk�

Mario Kempes oynanan maçlarda gerçekten çok güzel goller atmışdı Bizler de mahalle maçlarında, onu ve stilini taklit etmeye başladık Onu canlı canlı izleyebilen bir nesilden olduğumuz için, ailecek şanslı olduğumuzu düşünüyoruz Güçlü fiziğiyle rakip defansları yıpratan, hava toplarının çoğuna kafa ile vurabilen, adam eksiltebilen çok iyi bir oyuncuydu

Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



80'li Yılların kayıp Yıldızları
80'li yıllarda isimlerini göklere yazdıran yıldızlar, şimdi ne yapıyor dersiniz? Sabun köpüğü misali var olup bir anda ortadan kaybolan şöhretlerin bazıları sessiz sedasız kendi kabuklarına çekildi Bazıları ise bilerek ve isteyerek o şaşalı günleri geride bıraktı Marie Claire dergisi; o kayıp yıldızlarımızın izini buldu İşte onlardan birkaçı

Kim Wilde
Değişimin böylesi!
'You Just Keep Me Hanging On' ve 'Kids in America' adlı şarkılarını, bir zamanlar bangır bangır dinlediğimiz Kim Wilde O artık bir bahçıvan! Bahçıvanlığının yanı sıra, peyzaj mimarlığı ve dekoratörlük yaptığını da hemen belirtelim Her üç konuda da son derece profesyonelce çalıştığını, hatta bahçeler üzerine televizyon programları hazırladığını, çiçek festivallerine onur konuğu olarak katıldığını da belirtmemizde fayda var Artık maddeleri yeniden işleyerek kullanabilir hale getirdiği özel dizaynlarıyla da hayranlık topluyor Wilde, Londra'nın gizli kalmış, en değişik parklarını konu aldığı dört kısa mesajlı filme de imza atmış

Richard Chamberlain
Televizyon dizilerinin esas adamıydı
Hepimiz Richard Chamberlain'i, 1980 yapımı TV dizisi Shogun'daki o unutulmaz tiplemesiyle tanıdık ve soluksuz izledik Ardından 1983 yapımı bir başka televizyon dizisi daha geldi: Gazap Kuşları Bu kez bir rahip rolündeydi Fakat sıradan bir rahip değildi! Eleştirmenlere göre; ne sinema ne de televizyon tarihinde hiç kimse, hiçbir şekilde bir rahibi o denli dokunaklı, o denli erotik ve o denli paradoksal bir anlatımla canlandıramamıştı Kadınlar o rahibe delicesine aşık oldular Ya şimdi? 80'li yıllardaki televizyon dizilerinin o unutulmaz, karizmatik oyuncusu şimdi ne yapıyor? Öncelikle 1995 yılında Bulgaristan'da çekilen Kayıp Yıllar adlı dizide rol aldığını hemen belirtelim Peki dizinin ne gibi bir önemi var? Gazap Kuşları'nın devamı niteliğini taşıyor Ve kadın hayranlarını üzecek bir haber! Zira 2003 yılında yayınladığı 'Shattered Love' adlı otobiyografisinde, eşcinsel olduğunu açıkladı Bugün 69 yaşında olan Chamberlain, Hawaii'de yeni satın aldığı evinde emekliliğinin tadını çıkarıyor

Nena
Kendini çocuklara adadı
1982 yılında, 99 Luftballons şarkısıyla bir numara olan Nena Kerner Kendi adını taşıyan grubun 1987 yılında dağılmasının ardından neler yaptı? Grup üyelerinden Rolf Brendel'dan tam dört çocuğu oldu Şimdi çizgi film müzikleri hazırlıyor

Phoebe Cates
Güzel kadılar arasındaydı
Bir zamanlar New York'un en meşhur gece kulüplerinden Studio 54'te dans ederken ünlü yönetmen Stuart Gilliard tarafından keşfedildi ve Paradise'da oynaması teklif edildi 1984 yılında; 'Dünyanın En Güzel On Kadını' arasında gösterilmişti Aktör Kevin Klein'la evlen Cates, zamanının büyük bir kısmını, çocuğuyla Manhattan'daki lüks çatı katlarıyla New York dışındaki kır evlerinin arasında gidip gelerek geçiriyor

Gazebo
Chopin'i Chopin'i onunla sevdik!
Gazebo'nun gerçek adı Paul Mazzolini'ydi 1981'de ilk albümü Gazebo'daki ilk hit parça 'I Like Chopin', pop müzik tarihinin en unutulmaz şarkıları arasında yer aldı Gazebo, Lunatic Park Şirketi'nin de sahibi Şimdi yaşamını prodüktör, aranjör ve şarkı sözü yazarı olarak sürdürüyor

Rob Lowe
80'li yılların Brad Pitt'iydi
Demi Moore ile başrollerini paylaştığı About Last Night, özgür aşklara yelken açmamız için en büyük nedenlerimizden biri halini almıştı John Parr'ın yönettiği St Elmo's Fire'da ise artık bir idole dönüşmüştü Ta ki, 1988 yılında, henüz rüştünü ispat etmemiş bir genç kızla cinsel ilişkiye girdiği ve aşk gecesini filme aldığı keşfedilene kadar Ardından uyuşturucu ve alkol bağımlılığı geldi Balon sönmüştü Peki bu sancılı dönem için neler yaptı? 1983 yılından beri tanıdığı, makyöz Sherly Berkoff ile 1991 yılında evlendi 1993 yılında Edward Matthew, 1995 yılında ise John Owen adını verdikleri iki erkek çocukları dünyaya geldi Kısacası; alkol, uyuşturucu ve seks bağımlılığından kurtularak, 90'lı yıllarda ağırbaşlı ve sevgi dolu bir babaya dönüştü Lowe şu sıralar parasızlıktan Las Vegas'daki CBS Stüdyoları'na turistik geziler düzenliyor

Grace Jones
Androjen kraliçe
Aslen Jamaikalı bir dansçı olan Grace Jones, bir zamanlar Paris moda çevrelerinin Josephine Baker'ı ya da Saarjite Baartman'ı gibiydi Dişi ya da erkek mi asla ayırt edemeyeceğimiz, neredeyse geometrik vücut yapısıyla hayallerimizin çok ötesinde geziniyordu 1980 yılında, bir Pretenders cover'ı olan Private Life adlı şarkısı, liste başı olduğunda buna aykırı görünümüyle bir fenomene dönüşmüştü 1984 yılında Arnold Schawerzenegger ile çevirdiği filmlerle, 80'lerin en kitsch rol modeli halini almıştı Şimdi Paris'te bir dans okulu açan Jones, New York'ta 'aykırı' bir bar da işletiyor

Samantha Fox
Üçüncü sayfa güzeliydi
The Sun için üstsüz poz verdiğinde henüz 16 yaşındaydı Fox, bunu artıya çevirmeye yemin etmişti ki, öyle de oldu Naughty Girls, Touch Me, Perhaps gibi hit şarkıları ile listelerin gediklisiydi artık Ancak, 80'li yılların sonunda ortadan kayboldu Menajeri Myra Stratton ile yaptığı lezbiyen evlilik büyük bir skandala neden oldu Şimdi Bulgaristan'da bir kumarhane işletiyor Angel With An Attitude albümü ise piyasada

Nick Kamen
Madonna'nın prensiydi
1980 yılında, Levi's 501 reklamı için poz verdiğinde yer yerinden oynamıştı Madonna, Nick Kamen için stüdyoya kapanarak Stephan Bray'in de desteğiyle unutulmaz bir albüm hazırladı Şimdi Londra'da Madonna'ya yakın bir semtte, Notting Hill Gate'de oturuyormuş ve neo-brit ressamlardan biri halini almış

Renee Toft Simonsen
Aşkıyla tanıdık
Efsanevi top-model'i Duran Duran grubunun baş gitaristi John Taylor ile yaşadığı aşkla tanıdık 1988 yılından sonra izini kaybettik 1993'te kızı Ulrikke dünyaya geldi 1995'te ise oğlu Jens- Kristian 1998 yılında Thomas Helmig'den Hugo adında bir oğlu oldu Şimdi; romanı "Karlas Kabale" bir best seller ve o bir yazar!

Talisa Soto
Melez top-model
Brezilyalı modeller, moda dünyasını istila edişlerini biraz da Talisa Soto'ya borçlular Talisa, 1997 yılında Costas Mandlor ile evlendi ancak bu evlilik 2000 yılına kadar devam edebildi Bu arada New York'ta ikinci el ve vintage butikler açarak iş kadınlığına soyundu Talisa Soto, 2002 yılında San Francisco'da Benjamin Bratt'le evlendi

kumarhane işletiyor Angel With An Attitude albümü ise piyasada

Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



Sezen Aksu'nun başkalarına verdiği her şarkının 'bir koparılma öyküsü' mevcuttur Ondan beste alanların daha sonra bu şarkıyı Sezen'den nasıl kopardığının öyküsünü anlatmaları da elzem bir durumdur Bu 'koparılma' öyküleri genelde birbirine benzer Muhakkak Sezen'in evine uğranılmıştır, Sezen tam o sırada bir beste üzerinde yoğunlaşmış haldedir, misafir sanatçımızın yanında o şarkıyı biraz mırıldanır Sezen ve elbette çok beğenilir dinleyenler tarafından Sonrası hep aynı 'Alcam, vermiycem, vercen' hikayesi
Hangi Sezen şarkısı kime yazıldı?
Sezen şarkılarının 'koparılması'ndan önceki aşama elbette bu şarkıların 'kotarılma' anlarıdır Sezen Aksu'nun hangi bestesini neden, kimin için ve ne zaman yaptığı her zaman merak konusu olmuştur İlk bestelerinden başlayarak gerek kendi söylediği, gerekse başkalarına kaptırdığı şarkıları hakkında doğru-yanlış bir çok teori dolaşır müzik ve basın çevrelerinde En çok da bir birliktelik yaşadığı insanlar için yaptığı şarkıların hangisinin kime olduğu üzerinde kafa yorulur
- Örneğin sözlerini yazdığı ve bestesi Cenk Taşkan'a ait olan 'Dört Günlük Bir Şey'i Sinan Çetin için yazdığı söylenir
- Bir ara evli olduğu Ahmet Utlu için yazdığı bestelerinden en bilineni ünlü gazeteciyle aynı adı taşıyan 'Ahmet'tir Bu şarkı da tipik bir şekilde el değiştirmiş ve Sezen yerine Deniz Seki tarafından yorumlanmıştır Ahmet Utlu için yaptığı bir başka şarkının da 'Seni Yerler' olduğu biliniyor
- Yine aynı dönemlerde birlikte olduğu marangoz Cem Baba için yazdığı şarkınınsa 'Erkek Güzeli' olduğunda çok kimse hemfikirdir
- Ölümlerinden önce olduğu kadar öldükten sonra da Aksu'nun hayatında bir hayli önemli yer tutmuş iki müzisyeni ise hepimiz hatırlarız Bu 'erken ölüm'lerden daha erken geleni Onno Tunç'unkidir Sezen Aksu, Tunç için sağlığında da, ölümünden sonra da birçok şarkı yapmıştır Hatta Düş Bahçeleri albümü Onno Tunç'a ithaf olunan bir albümdür Son büyük Sezen hit'lerinden sayılan 'Tutuklu'nun da Onno için yazıldığı söylenir
- Aksu'nun diğer büyük kaybıysa Uzay Heparı'dır Gülümse albümünden sonra çıkan Sezen albümü Deli Kızın Türküsü'nün altında ikilinin ortak imzası vardır Bu albümdeki şarkılardan özellikle 'Küçüğüm'ün Uzay için yapıldığı bilinir
- Sezen Aksu'nun kamuoyunun yakından bildiği ilişkilerinin yanı sıra bir de gözden ırak yaşadığı birliktelikleri olmuştur Örneğin 'Sarı Odalar'ı böyle bir İzmirli işadamı için yaptığı yayılmıştır kulaktan kulağa
- Halen birlikte olduğu Önder Fırat için yaptığı son şarkı 'Şanıma İnanma' yeni albümünde yer alıyor Ancak bu Aksu'nun Fırat için yaptığı ilk şarkı değil 'İstanbul İstanbul Olalı'nın da ona yazıldığı söylenir
- Oğlu Mithat Can için yaptığı beste 'Kınalı Kuzum' son albümü Bahane'de yer alıyor
Başkalarının hayatına
Sezen Aksu'nun besteleri sadece kendi hayatı ve kendi ilişkileriyle sınırlı değildir Diğer insanların hayatları da ona ilham kaynağı olmuştur çoğu zaman
- Artık kanlı-bıçaklı olduğu Hıncal Uluç yakın bir zaman önce gazetedeki köşesinde 'Sen Ağlama'yı ilk dinleyen kişinin kendisi olduğunu yazmıştır Amerikalı karısı Holly'den henüz ayrılan Uluç'u teselli etmek isteyen Sezen'in dilinden, hemen oracıkta 'Sen Ağlama'nın melodileri dökülmüştür
- Yasemin Penceresi programına konuk olan Gülben Ergen'in Erol Evcil'e olan aşkını gören Sezen çok etkilenmiş ve 'Sandık Lekesi' şarkısı ortaya çıkmıştır 'Adı Bende Saklı' ise şarkının sözlerini beraber yazdıkları Meral Okay'ın hayatından alınma olduğu söylenmektedir Bir de Şarkı Söylemek Lazım albümündeki 'Dansöz Dünya' şarkısı vardır ki, o da o günlerde gazetelerin birinci sayfalarına kadar çıkan haberlere göre Tarkan için yazılmış bir şarkıdır
Sezen'in entelektüel çevresi
Sezen Aksu'nun yanında her zaman entelektüel arkadaşları oldu Onlardan zaman zaman fikir alışverişlerinde bulundu, evinde ağırladı, hatta bazılarıyla ortak işler bile yaptı En önemlisi entelektüelleri yanından hiç ayırmadı, onlardan hiç vazgeçmedi
Ali Saydam'la birlikte yayımcılık yaptı
'1976'da askerdeyken televizyonda gördüm Sezen Aksu'yu ilk kez' diye anlatıyor Sezen Aksu'nun hayatına girişini Saydam, 'Sonranda öğrendim ki onun da ilk televizyona çıkışıymış 'Kaybolan Yıllar'ı dinledikten sonra onunla tanışmak istediğimi çevremdekilere söyledim, ortak dostlarımızdan Üstün Barışta bizi biraraya getirdi' Ali Saydam'la Sezen Aksu'nun dostluğu o yıllardan beri sürüyor Hatta Dönemli Yayıncılık'tan topluca istifa edildiğinde Sezen Aksu, aralarında Ali Saydam'ın dışında Enis Batur, Ömer Madra, Sevin Okyay gibi isimlerin de bulunduğu ekibe destek çıkmak ve yayınlarının sürmesi için yalısını satmayı önerdi Ancak, ekip bir sermayedar bulmanın daha mantıklı olacağını söyledi Böylece de Sezen Aksu, Mehmet Ali Yılmaz'la temasa geçti ve Güneş Yayınları bünyesinde ekiple işlere imza attı
Ahmet Tulgar onunla son söyleşiyi yaptı
Sezen Aksu'nun imtiyaz sahibi olarak gözüktüğü tek dergi olan Boom'da yayın yönetmeniydi Aksu'nun basın patroniçeliği döneminde çok yakınındaydı, sonra da dostlukları devam etti Tulgar, Aksu'nun eviyle ilgili dekorasyon dergilerine yazı yazacak kadar yakınındaydı Hem Ulus'taki hem de Kanlıca'daki yalısının ilk gazetecisi oldu, ilk fotoğrafları bu röportajlarla basına yansıdı Bu dostluk 2000 yazında Milliyet'teki röportajla sekteye uğradı, dört sene sonra Berlin'de barıştılar
Ahmet Altan sesini geri getirdi
Gazeteci-yazar Ahmet Altan'ın Sezen Aksu'nun hayatındaki rolü epey önemli Zira, sesini geri kazanmasını Altan'a borçlu Aksu'dan dinleyelim: 'Ahmet Altan 'Alexander Tekniği diye bir kitap var' dedi Adam çok hüzünlü bir şey yaşıyor, sahneye çıktığı anda kilitleniyor Ben bu kitabı getirttim yurtdışından Adam aynalarla çevirtiyor odasını ve şarkı söylerken ya da konuşurken vücuttaki organize hareketlerin nasıl bozulduğunu aynalardan izliyor Çözdüm ben bunu Allah vergisi, o kadar güçlü bir sesim var ki en olmayacak durumlarda şarkı söyledim'
Sevin Okyay onun için kitap çevirdi
Dostlukları birlikte çalıştıkları Güneş Yayınları dönemine dayanan Okyay, ileriki yıllarda Sezen Aksu'ya Alexander Tekniği kitabını çevirdi Her zaman da Sezen Aksu'nun yakın dostu olarak kaldı Hatta Hıncal Uluç'la Aksu'nun son polemiğinde, Radikal'e Sezen'i savunan bir yazı yazmıştı Aradığımız Sevin Okyay, Aksu için 'Sezen Aksu benim için, beni duygulandırmasının yanı sıra dönem dönem hislerime de tercüman olmuş iyi bir şarkıcı anlamına geliyor' yorumunu yaptı
Pakize Barışta'yla feci bir kavga etti
Eskiden Sevin Okyay, Pakize Barışta'nın ağabeyiyle evliydi Pakize Barışta da 10 parmağında 10 marifet olan bir kadın Şimdi gazetemnet'i yönetiyor ve reklamcı Üstün Barışta'yla evli Üstün Barışta için Sezen Aksu 'Ustam' diyor Hatta, 'Alaturka' klibini de o çekti Barışta'nın bir başka özelliği de bir dönem Oğuz Atay'la evli olması Bu konu, yıllar öcne Güneş Yayınları'nın reklam filmi çekilirken Aksu'yla Barışta arasındaki gergin tartışmada da gündeme gelmişti Pakize Barışta 'Sen bu gözaltlarımdaki şişliği ne olduğunu biliyor musun, bunlar Oğuz Atay'la evli kalmış bir kadının gözaltları' mealindeki sözlerle Aksu'ya çıkışmış ve büyük kavga çıkmıştı Ancak, dostlukları bugün hala sürmektedir Hatta pek çok Sezen şarkısında onun sözlerine rastlamak mümkün Barışta'ya 'Sezen Aksu sizin için ne anlam ifade ediyor?' diye sorduk ve şu cevabı aldık: 'Şefkat Bence Sezen gerek müziğiyle, gerek davranış diliyle, bize gönderdiği samimiyetiyle, safiyet ve sadakatten oluşan bir 'şefkat'i ifade ediyor İnsanının ve toplumunun kültürel mirasını da değerlendiren kollayıcı-koruyucu bir şefkat bu Sezen'in sesi ve nefesi, içimizdeki en kuytu odalarda saklı duyguların ifadesi sanki Söyleyemediğimiz ama söylemek istediğimiz her şey onun sözcükleriyle ve şarkılarıyla hayata geçiyor adeta Sezen, acılarımızdan, kederlerimizden, arzularımızdan, bazen de dalgacılığımızdan, dilin en gündelik özelliklerini kullanarak şarkılar yapıyor O şarkıları çok seviyoruz, 'biz de tam böyle hissetmiştik' diye düşünüyoruz Hayatın içinde tüketilen en sıradan kelimelerle, en sıra dışı duyguları anlatan ve hepimizin hayatlarına dokunan şarkılar yazabiliyor, o bir yaratıcı çünkü Yaratıcılar da en sıradan ayrıntıları ve sözcükleri bile bir büyüye çevirebilirler! Sezen'in son albümü Bahane'yi dinliyorum şimdi Çığlık yok, drama yok, olgun bir fısıltı gibi Şehrin duvarlarına, odaların duvarlarına, içimizdeki odalara, kocaman kocaman resimler yapıyor sanki, bildiğimiz hayat resimleri işte'
Ali Bayramoğlu'yla aşk yaşadı
Eski akademisyen ve köşe yazarı olan Ali Bayramoğlu'yle Sezen Aksu bir dönem aşk yaşamıştı Magazin basınının arşivine göre Aksu'nun adı daha önce, Yeni Yüzyıl'ın yazı işleri müdürü Gürsel Göncü'yle anılmıştı Ancak daha sonra aynı hafta içinde iki kez Ali Bayramoğlu ile yemeğe çıkınca basına şu açıklamayı yapmıştı - o zamalar gazetecilerle konuşurdu çünkü: 'Ben açık konuşan biriyim Evet, Ali Bayramoğlu ile ciddi bir arkadaşlığımız söz konusu İki gece yemeğe çıktık Yanımızda ortak dostlarımız vardı İzin verilirse ve 'Bastık yakaladık' teröründen fırsat bulursak birbirimizi tanıyacağız ve bu konuda en kısa zamanda bir açıklama yapacağız' Kısa süre sonra ayrıldılar
Enis Batur'un ardından 'Derlemeci' dedi
Gergedan dergisi bitmiş, Argos'un sahibi Mehmet Ali Yılmaz, Sezen Aksu da yönetim kadrosuna dahil, Ömer Madra, Enis Batur, işte o ekip hep birlikte yayıncılık yapıyorlar O zamanlar şair-yazar Enis Batur, Figen Batur'dan ayrılmış, hala eşi olan ressam Fatma Tülin'le de aralarının soğuk olduğu bir dönem Enis Batur'un Güneş Yayınları'ndan ayrılmasından sonra Sezen Aksu'yla aralarında kısa bir dönem aşk başlar Aksu, daha sonra Enis Batur için 'Ben Murat Belge'den öğrendim, Enis yazar değil, derlemeciymiş zaten' diye konuşur arkadaş çevresinde
Murat Belge onu ilk dinleyen aydın oldu
Popüler kültürden korkmayan bir sosyalist entelektüel olan Murat Belge, nasıl zamanında Birikim dergisi için Orhan Gencebay'la söyleşi yaptıysa, Sezen Aksu'yu da hiçbir kaygı taşımadan dinleyen ilk aydın olur Daha sonra yakın arkadaş olurlar ve bir dönem çok sık görüşürler Aksu, Belge'nin kendisine verdiği destekten dolayı hala minnettardır
Selim İleri'yle 80'lerde arkadaş oldu
Selim İleri'yle Sezen Aksu'nun ilk karşılaşmaları 80'li yıllara denk düşer Hümeyra'nın Yıllar Sonra albümüne ismini veren şarkının sözleri İleri'ye aittir ve Sezen Aksu bu şarkıyı birkaç yıl sonra kendi albümünde söylemek ister Her ne kadar Hümeyra'nın yorumundan bir hayli uzak bir yorum olmuşsa da Aksu-İleri dostluğunu pekiştiren bir şarkı olmuştur 'Yıllar Sonra' İleri ayrıca, sahipleri arasında Aksu'nun da bulunduğu Argos dergisini kısa bir süre yönetmiştir
Deniz Türkali onu Cihangir'e tanıttı
Çok iyi arkadaşlar Dostlukları çok eskiye dayanır Hatta can dostu tanımı bile uygundur Kızı Zeynep Casalini bir ara Sezen Aksu'nun vokalistiydi Deniz Türkali, Sezen Aksu'ya Cihangir Cumhuriyeti'nin yollarını açan kişi aynı zamanda Önce 5 Kat, sonra da Leyla'yı işleten Türkali, onu Yıldırım Türker'le tanıştırdı
Yıldırım Türker'e söz yazarı olarak iş verdi
Her şart altında Kraliçesi Sezen Aksu'yu savunan Radikal yazarı Yıldırım Türker, onun için pek çok övgü dolu yazı da kaleme aldı Hatta bu yazılardan birinin Sezen Aksu imzasıyla yayımlanan 'Hıncal sen bir zalimsin' olduğu da konuşuldu 'Ablan Aşktan Öldü', 'Bir Kış Masalı' ve altına her nedense kendi adını koymadığı 'Yaz (Doya Doya Seviş Benimle Hadi)' şarkılarının sözlerini yazdı Türker Son albümüne isim veren 'Bahane' şarkısının da de sözleri ona ait Bir ara, Türker'le Aksu'nun birlikte fotoğraflarını basan Star gazetesi, ikilinin aşk yaşadığını iddia etmiş, o zamanlar dazlaklarla sevgili olan Aksu'ya da zamanında uzun saçlı olan Yıldırım Türker'i yakıştırınca 'bu sefer dazlak bulmadı' demişti Ancak ikisinin de tercihlerini bilenler tabii ki bu haberi bir fars olarak yorumladı
Gani Müjde ve Tekin Aral'la aynı mizah dergisinde yazdı
Sezen Aksu'nun yolunun memleketimizin mümtaz mizahçılarıyla ilk kesişmesi, 70'li yılların mizah efsanesi Gırgır dergisi sayesinde oldu Aksu'nun ilk yazıları Gırgır'ın kendisinde değil ama derginin yaratıcıları Aral kardeşlerden Tekin Aral'ın, 70'li yılların sonlarına doğru Günaydın gazetesi için hafta sonu mizah eki olarak hazırladığı Laklak dergisinde yayınlandı Onun 'Minik Serçe' imajının yerleşmesine vesile olan yazılardı bunlar Bunda bir serçenin gövdesine kondurulmuş kocaman kulaklı bir Sezen karikatürünün de etkisi olduğu inkar edilemez (Belki artık hayal meyal hatırlıyoruz ama Sezen'in bir zamanlar kepçe kulakları vardı) Sanatçı, genç kızlık dönemlerinde bir kız arkadaşıyla ortaklaşa açıp işlettiği kuaför dükkanında yaşadıklarını her hafta ballandıra ballandıra anlatarak, mizah ve mizahçılarla olan bağlarını ilk olarak Laklak'ta oluşturmuştu Aksu'nun Oğuz-Tekin Aral kardeşler dışında Laklak aracılığıyla tanıştığı bir başka mizahçı, derginin editörü Gani Müjde'ydi Müjde, daha sonra Sezen Aksu-Uğur Yücel Şov'u yazacaktı
Şener Şen ve İlyas Salman'la müzikallerde oynadı
80'li yıllarsa ülkemize sadece askeri darbeler değil aynı zamanda 'Müzikal' darbeler de getirmişti Peş peşe sahnelenen müzikallerden çok azı iş yaptı Bunlar arasında 1981 yılında Aziz Nesin'in bir romanından uyarlanan Gol Kralı Sait Hopsait de yer alıyordu Sezen Aksu bu müzikalde bir başka mizahçı İlyas Salman ile başrolü paylaşması için yapılan teklifi kabul etmişti1982 yılındaysa Sezen Aksu Aile Gazinosu adlı müzikal perdelerini açıyordu Müzikalde yedi ayrı tipi canlandıran Aksu, Şener Şen ile aynı sahneyi paylaştı Şener Şen o günlerde henüz Muhsin Bey olmamış ve insanların Süt Kardeşler, Tosun Paşa ve Hababam Sınıfı gibi filmlerden komedyen olarak hatırladığı bir oyuncuydu Aksu'nun Şener Şen'le olan bağları o günden bu yana hiç eksilmedi Sanatçı son olarak, Şen'in İkinci Bahar dizisinde konuk oyuncu olarak katılmıştı
Uğur Yücel'den hiç ayrılmadı
Uğur Yücel Aksu'nun her daim en gözde 'komik adam'ı olageldi Çok kere birlikte sahneye çıktılar, aynı şarkıyı söylediler, aynı filmde oynadılar 90'lı yılların başında kendi adlarını taşıyan Sezen Aksu-Uğur Yücel gösterisini önce Oba restaurant'ta daha sonra da halka 'götürülmüş' versiyonuyla Bostancı Gösteri Merkezi'nde sahneye koydular Aradan geçen 6-7 yılın ardındansa 1997 yılında Kakara Kikiri Show'u yaptılar Hatta bu şovda Uğur Yücel'in söylediği 'Yalnızlık Senfonisi' yıllarca unutulmadı İkilinin en son birliktelikleri Uğur Yücel'in yönettiği Show TV dizisi Alacakaranlık'ta oldu Aksu'yu, dizinin geçen sezondaki birkaç bölümünde Tahir Kemal rolündeki Yücel'in eski sevgilisi Alev rolünde izledik
Cem Özer'in sürpriz nikahında hazır bulundu
Güldürmek konusunda ismini saymak abesle iştigal olsa da Cem Özer'in de yolu sık sık Sezen Aksu'yla kesişmiştir 80'li yıllardaki Şan müzikholünde sahneye konan bazı oyunların kadrosunda yer alan Cem Özer'in, bu sayede Sezen'le aynı anda sahne üzerinde bulunmuşluğu olmuştur Özel TV kanallarının yayına geçmesinin ardından Laf Lafı Açıyor adında bir talk show sunmaya başlayan Özer'in program orkestrasında sahne alan Yıldız Tilbe ve Zeynep Cassalini gibi isimler daha önce Sezen Aksu'nun vokalistliğini yapmıştı Cem Özer'in Esin Maraşlıoğlu'yla 'güya' sürpriz nikahında da Aksu hazır bulunanlar arasındaydı En son olarak Sezen Aksu, bugünlerde sinemalarda gösterime giren Eğreti Gelin filminin müziklerine imza attı Filmde bildiğimiz gibi Özer'in yeni eşi Nurgül Yeşilçay oynuyor
Beyazıt Öztürk'le Sevgililer Günü'nde sahneye çıktı
Yıllardır istikrarlı bir şekilde Beyaz Show'u sunan Beyazıt Öztürk, bundan birkaç yıl önce programına konuk olarak katılanlara bir defter imzalatıyordu Toplanan imzaların hedefi Sezen Aksu'nun Beyaz Show'a katılmasını sağlamaktı Yıllardır hemen hiçbir programa katılmayan Aksu, Beyaz Show'a da katılmadı Ancak Beyaz'a daha büyük bir ödül vererek geçtiğimiz yıllarda Sevgililer Günü'nde onunla birlikte sahneye çıktı Böylece hem Beyaz Sezen'le ortak bir şeyler yapma emeline ulaştı, hem de Sezen Aksu 'birlikte sahne aldığı komik adamlar' listesine Beyaz rengini de eklemiş oldu
Ata Demirer'in yıldızı parlayınca onu da kapıverdi
Sezen Aksu'nun en son 'Sevgililer Günü partneri' Ata Demirer oldu Son yıllarda, özellikle Avrupa Yakası'ndan sonra en popüler komedyenlerin başına yerleşen Demirer geçtiğimiz 14 Şubat'ta Sezen'le aynı sahneyi paylaşarak bir geleneğin de sürmesini sağladı Bu yakınlaşmada Avrupa Yakası'nda Demirer'in annesini canlandıran 'efsane kadın' Hümeyra'nın da rolü olduğu söylenebilir Çünkü Hümeyra ve Aksu'nun uzun yıllardır yakın arkadaş olduğu biliniyor
Cem Yılmaz'ı da boş bırakmadı
Sezen Aksu geçtiğimiz hafta sonunda Demet Akbağ, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan'la birlikte Hakkari'de depremden zarar görenler için aynı sahneyi paylaştı Geceye damgasını vuran isimse 'dominant komik karakter' Cem Yılmaz oldu Gecenin en büyük özelliği, son 10 yılın en çok 'iş yapan' iki erkek komedyeninin birden Sezen Aksu'nun listesine eklenmesiydi Bir başka 'güldüren adam' Okan Bayülgen de geçen sene Aksu'nun fasıl heyetine dahil olarak sahnede şarkı söyledi
(26022005 tarihli Akşam Cumartesi'den)


posted by SAB at Cuma, Kasım 11, 2005 0 comments
10 Kasım 2005

Manifesto


"Dinleyiciyle ilişkiyi oldum olası biraz baba-kız ilişkisine benzetmişimdir Ne kadarının korku, ne kadarının sevgi olduğunu uzun süre kestiremezsiniz, babanızın gözüne girmek için onun istediği gibi olmakla, işinizin size söylediği arasında gelip giderken
Bir yandan onun onayını istersiniz, bir yandan doğanız gereği, daha hızlı yürümek Korku aradan kalkıncaya kadar gelip gidip yolumuzu keser Halledilmesi hiç de söylendiği kadar kolay değil
Salih Ecer'in Deliveren'i elime geçtiğinde üçüncü şahısların gözündeki önemden bütünüyle feragat edebilecek kadar özgürlüğün asla mümkün olmadığını iyice hissettim
37' sıcaklıktan birdenbire dünya üstüne fırlatılıveren bir çaresiz fani olarak kendi işbirlikçiliğimi de esefle kabul ettim Tamamen teslim olmayı büyük ihtimalle yediremediğimden ya da kalbime ihanet saydığımdan bir cesaret makyajı sildim Deriyi kaldırabilir miyim, onu ben de bilmiyorum
Bu durumda hayatı bir ikinci halden geçirebilme şansı verip katlanabilir (?) kılan yeteneklerim için Tanrı'ya şükranlarımı sunarım"
_Sezen Aksu_
(Deliveren, albüm leaflet'inden)


posted by SAB at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments

Las Musicas de Turquia


İspanya’da Türk müziğine ilgi artıyor Sezen Aksu ve Türk gruplarının Temmuz ayında İspanya’da düzenlenen ‘La Mar de Musicas’ festivali kapsamında verdikleri konserlerle başlayan bu akım, ‘Turquia’ albümüyle sürüyor Geçen Temmuz ayında İspanya’nın Cartagena kentinde düzenlenen ‘La Mar de Musicas’ festivali kapsamında konserler veren Sezen Aksu, Mercan Dede, Baba Zula gibi Türk müzisyenlerini İspanyollar unutamadı
Festivale katılan Türk sanatçıların eserlerinden derlenen yeni bir albüm, İspanya’da piyasaya çıktı Festivalden bir ay sonra çıkarılan ‘Las Musicas de Turquia’ adlı albüm İspanya’da şimdiye kadar 10 bin sattı Güney Amerika ülkelerinde de dağıtımı yapılan albümün satışlarının yükselmesi bekleniyor Kapağında Atatürk’ün ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ özdeyişi yazılı olan albüm, sanatçılarımızın Latin ve Akdeniz müzik pazarında sesini duyurmalarını sağlayacak İngiliz müzik yazarı Simon Broughton’ın her şarkıcı ve grupla ilgili tanıtım ve yorumlarına yer veren bir sunumun da yer aldığı ‘Las Musicas de Turquia’nın 48 sayfalık kitapçığında, Türkiye haritası üzerinden, grupların hangi bölgelerden geldiği de anlatılmış
ALBÜMDEKİ İSİMLER
1- Orient Expressions (Ehmedo)
2- Sezen Aksu (Pişman Olduğun Zaman)3- Ö Faruk Tekbilek (Lachin)
4- Mercan Dede & Secret Tribe (Nar-ı Ney)
5- Kudsi Ergüner (Mediterranien)
6- Aynur (Bexo)
7- Oojami (Identity)
8- Burhan Öçal and Trakya All Stars
9- Babazula (Kısaltmalar)
10- Kardeş Türküler (Mirkut)
11- Erkan Oğur - Djivan Gasparyan
12- Harem (Virtual Voices)


posted by SAB at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments

Aşk ile Allah Allah!


TİM'in açılışında konser veren Sezen Aksu, hareketli bir şarkı seslendirirken zeybek oynamaya başlayınca, olanlar oldu! Kollarını iki yana açan Minik Serçe'nin sağ göğsünün ucu göründü Başına gelenlerden habersiz şarkısını söyleyip, dans etmeyi sürdüren Aksu'nun bu görüntüsü barkovizyondan tüm salona yansıdı
Türk Sineması'nın duayeni Türker İnanoğlu'nun 2 bin kişilik dev sanat ve eğlence merkezi, önceki gece ilk konuklarını ağırladı Renkli açılış; iş, sanat ve medya dünyasının ünlülerini buluşturdu
Renkli gece, kırmızı halılar, koltuklar ve kadife perdelerle döşeli antik tiyatro tarzındaki ana salonda; atv anchorman'i Ali Kırca'nın sunum konuşması ve Türker İnanoğlu'nun katkıda bulunanlara teşekkürüyle başladı Yılmaz Erdoğan ve Demet Akbağ'ın ardından sahneye 'CMYLMZ 2005' adlı gösterisiyle çıkan Cem Yılmaz, davetlileri kahkahaya boğdu Pop müziğin divası Sezen Aksu ise görkemli açılışa hem şarkıları hem de esprileriyle damgasını vurdu
(10112005 tarihli Sabah Günaydın'dan)


posted by SAB at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments

Hadi indir bakalım -12-


- Oh Oh : (Club Mix)
- Oh Oh : (Full Vox Remix)
- ***** Kader : (Club Mix)
- Susma : (Aşkın Nur Yengi, Vokal: Sezen Aksu)
- Ayıpsın : (Aşkın Nur Yengi, Vokal: Sezen Aksu)
- Bırak Seveyim : (Nazan Öncel, Vokal: Sezen Aksu)
- Aldatıldık : (Rengin)
- Yanıyom Ölüyom : (Rengin)


posted by SAB at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments

Böyle bir kadın


Fazla gösterişli sevgi sözcükleri hep yapmacık gelmistir bana
Erkeklerin en fazla ne kadar sevilebileceğini tahmin edemediğimden,
ağlayan, yas tutan, hatta ağıt yakan ‘terk edilen kadın figürünü’ kabul edemedim uzun süre
Sezen’in ağzından çıkan her ağıt, duam oldu bugün
Bir kadın en çekici böyle acı çekebilir

Ve sen, ağzının suları akarak dinlersin bu haykırışları
Benzer bir acıda kavrulmayı dilersin!
Karşına çıkan erkeklerde en ufak bir rol kabiliyeti ararsın,
Sezen’in yazdiğı aşkları sahnelemeye hazırlanırken
Kandırılmak istersin, aldatılmak, unutulmak, dayanamamak;
gitmesini istersin, kesmesini, kırmasını, ağlatmasını
Bir kadın en dokunulmaz böyle ağlayabilir

'Tüm dünya onun olsun’lar, ‘önemli olan onun mutluluğu olsun’lar
‘Ben her şekilde seni sevmeye devam edicem’ler,
ve ‘seni hiç unutmayacağım’lar
Bir kadın en mutlu böyle acı çekebilir

Kıskanırsın Lanet edersin kendine;
“ben de kadın mıyım?” diye
Gerçek bir kadın olabilmek için,
acını da tüm ihtişamıyla sergileyebilmelisin
Önce kendinden saklandığın yerden çıkmalı, sonra tüm korkularını sobelemelisin
Gerçek bir kadın olabilmek için,
gebermelisin aşkından!
Bir kadın en genç böyle tarihe geçebilir
(Ekşi Sözlük'ten Kırmızı tuborg)


posted by SAB at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments

Show dünyası Top 10


28 Ekim-03 Kasım tarihlerinde, 28 TV kanalında ve yazılı basında en fazla haberi çıkan isimlerde Sezen Aksu 69 haberle 4 sırada yer aldı Show dünyasındaki sıralamada Hülya Avşar beş haftadır zirveyi kimseye bırakmıyor Hülya Avşar 113 haberle ilk sırada yer alırken, O'nu 82 haberle Tarkan ve 70 haberle Gülben Ergen izliyor Kardelenler projesi için yoğun günler geçiren Sezen Aksu yorgunluğunu dinlenerek atıyor ve 69 haberle dördüncü sırada yer alıyor Beşinci sırada 66 haberle köşe yazarlığı yapmaya başlayan İbrahim Tatlıses var En çok haberi çıkan ünlüler listesinde ilk 5'ten sonra sırasıyla 55 haberle Sibel Can, 53 haberle Seda Sayan, 45 haberle Mehmet Ali Erbil, 44 haberle Ajda Pekkan ve 44 haberle Okan Bayülgen yer alıyor


posted by SAB at Perşembe, Kasım 10, 2005 0 comments

07 Kasım 2005

Git, git, gitme dur ne olursun


"madem ki istiyorsun öyleyse durma git
beni düşünme rahat ol yalnız kalabilirim
sen de bilirsin hiçbir acı sonusuza dek sürmez
hatta her an yeniden sevebilirim

olmazdı ben de biliyorum haklısın haydi git
korkma seninle gerçekten dost olabilirim
aslında ben de uzun zamandan beridir sana
ayrılmak istediğimi söylemedim haydi git
git, git

"İnsana böyle bi efelik gelir ilk önce Daha doğrusu, yani, hepimiz bildiğimiz halde ilişkilerdeki iktidar mücadelesini; kendimize yeniliyoruz, aynı numaraları döne döne yapıyoruz Yani, o karşısındakini tartıyo o sırada Yani, ben çok yaptım da Bi sallıyosun, bi gidiyo Bırakınca, işte o zaman çok fena oluyor Peki diyip giden bütün oyunu bozuyo Ondan sonra "me" demesi, dünyanın en onur kırıcı şeyi Yani, nereden çeviriceğini, ne dümen yapıcağını, şaşırıyo insan onun için ben artık değiştim yani direk "gitme, otur" diyorum ya, "şimdi napıcan?" diyorum Hani gitcen de ne olucak, başka bişey mi olucak? yine de tabi bu şarkılar çok şiddetli bi aşk sırasında yazıldığı için, acayip bir gerçeklik Ama kan, cinayet yani, ortalığı kan Tabancayla kovaladım adamı Evet, yemin ediyorum İçi boştu gerçi ama, tabancayla kovaladım Uzun namlulu smith wesson Benden büyük tabanca Levent sokaklarında Naapsın? O da dünya değiştirdi"

me dur ne olursun
gitme kal yalan söyledim
doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim
aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var
gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim

ikimiz için de doğru olan böylesi git
inan bana sandığın kadar üzgün değilim
içimde yepyeni bir hayata başlamanın
sevinci ve heyecanı var artık git


posted by SAB at Pazartesi, Kasım 07, 2005 0 comments

Sezen Aksu ile Tarkan el ele


Müzik sektörünün 2005 yılı için şu ana kadar ki bandrollü satış rakamları açıklandı Gördük ki satışlar geçen yıla göre yüzde 43 azalmış 2004 yılında, bu ülkede 19 milyon 926 bin adet bandrol alınırken bu rakam 2005'de 11 milyon 362 bine düşmüş Bu arada bandrol konusuna da bir açıklık getirelim Kültür Bakanlığı'ndan satın alınan bandroller mutlak satış demek değil Yapımcı bir albüm için istediği kadar bandrol satın alabilir Önemli olan alınan bandrol sayısı kadar net satışa ulaşmaktır 2005 yılında alınan 11 milyon 362 bin bandrol gerçek satışı ifade etmiyor Müzik sektörünün geçen yıla göre verdiği fire çok daha ciddi boyutlarda Şu anda depolarda bekleyen ve satılamayan yüz binlerce bandrollü kaset ve CD var Sektörün içinde bulunduğu bu vahim durumun yanıtını yine MÜYAP veriyor
MÜYAP, geçen yıl 300 bin satış adedini geçen albümleri ödüllendirilmişti Bu yıl ise ödülü 100 bin satış adedini geçenlere verecek Bence bu değerlendirme ile sektör kendini kandırıyor 100 adetlik satışı başarı olarak görüyor ve açık seçik hedef küçültüyor Halbuki 2005 yılında 300 bin barajını geçen albümlerde var Sezen Aksu "Bahane" albümü ve Tarkan "Ayrılık Zor" single ile bunu başardılar Her ne kadar Tarkan'ın satış başarısı Avea'nın kontör karşılığı verdiği promosyon başarısı olsa da sonuçta bu kadar insan gidip single'ı almış Bu yüzden MÜYAP kendini kandırmak yerine ödül gecesinde Sezen Aksu ve Tarkan'ı ödüllendirmeli Öbür türlüsü biraz danışıklı dövüş olmuyor mu?
(Şafak Karaman'ın 30102005 tarihli Bugün'deki yazısı)


posted by SAB at Pazartesi, Kasım 07, 2005 0 comments

06 Kasım 2005

Ah hayat nerede başlar, ya kader?


İstanbul’da mimoza zamanı
Hayat, sarı minik çiçek toplarından, yamacıma kadar gelen bir tarifsiz bahar kokusu bu günlerde Öyle Bildiğim diğer baharlara benzemiyor bir yandan da; erik ağaçları önce beyaza duruyor, sonra; daha önce hiç duymadığım bir ses gelip tüm çiçekleri mavi, lacivert ve beyaza boyuyor, aynı anda
Bir afacan çocuğun sesinden şarkı söyler oldu bahar kuşları, Boğaz, asırlık can dostum, hem mavi, hem lacivert, hem beyaz akıyor aynı anda Ve ben ilk kez, binleri aşan yaşımla ilk kez olduğum yerde çakılı kalmak yerine, onunla akıyorum Hayat bu günlerde kareli mavi-lacivert-beyaz bir gömlek çünkü Küçük, zayıf bir bedeni sarıp sarmalayan sıradan bir gömlek Hayat bu günlerde, radyo başlarında tutulan nöbet demek
Hayat, bu günlerde hüzün, hayat, bir o kadar da “yaşanmamış yıllar”a yazılmış ağıt
Size de olur mu? Bir duyulup, bir kaybolan ses misali, hayat duvarlarınıza vurup vurup durur mu?
Ben beni kendi içimdeee, bilmem ararsam bulur muyum?
Bilmem, ben sormuyorum bu kez, bir genç ses soruyor, bir koca dudak, harelerinde dünyanın turladığı elâ göz soruyor Adı Sezen
Bir deniz şehrini bırakıp, bu deniz şehrine geldiydi, birkaç yıl önceydi, 1974 Sonbaharı idi tam olarak Derdi şarkı söylemekti O zaman olmamıştı, söylediği ilk şarkı yüreğine uymamıştı Bir serap gibiydi, cebinde 500 lira, yanında neredeyse boyu kadar üç bavul ve arkadaşı Nilgün ile birkaç gün içinde geçti gitti şehrimden o vakit
Tam bir daha gelmez, taş duvarlarıma konmaz, kulemden şehrime bakmaz diyordum ki, bugün, mavi-lacivert-beyaz bir gömlek olup çıktı karşıma yeniden
Yaşanmamış genç yıllarımııı, ve sebebini suskunluğumun?
Salacak’ta ev hanımları bahar odaya dolsun diye pencereleri açık bırakmıyor mu, ben kendimi pervazların dibinde buluyorum, her açık radyoda, her cızırtılı orta dalgada “Yaşanmamış Yıllar”ı arıyorum
Görüyor musun Sezen, şimdi radyolar arka arkaya çalıyor şarkılarını; bir “Yaşanmamış Yıllar”a ağıt yakıyorsun, bir “Kusura Bakma” diyorsun
Yüzünü zar-zor hatırlıyorum Unkapanı yollarında bindiğin bir taksi ile şehrimi turlarken kaşık kadar yüzünü bir an için görmüştüm, bir de bir televizyon programında görünmüştün serap misali Ya sen hatırlar mısın, başını çevirip göz ucuyla bana baktığını, sıkıntılarını suyuma kattığını? Sormadan duramayacağım bu şehir halâ gurbet midir senin için yoksa alıştın mı? Sahi Sezen, seninle karşılaşmamız, kaynaşmamız henüz görmediğin bir rüyanın tılsımında mı saklı?
Yazayım mı? Zaten bildiğin, zamanı gelince fark edeceğin tılsımı dökeyim mi kelimelere?
Kanada’ya gideceksin birkaç ay sonra, eşinin yanına Biz burada şarkılarını dinlerken, bedenin Kanada’da, aklın notalarda olacak Ve bu şehre dönmek isteyeceksin bir süre sonra
Herşey nasıl da sığacak bavula, aşk dışında Aşk, öylece orta yerde kalıverecek, kim bilir belki de aşk ile hüzün yumak olup o gün yerleşecek yüreğine
Bir gece, tam da yola çıkmana bir gün kala, uykuya yatıp, hayata uyanacaksın Bunu yapacaksın Sahi sen o an mı gireceksin asıl hayatıma? Sahi ya, sen o an gireceksin asıl hayatıma
Kanada-İngiltere-Almanya-Türkiye Bu uzun yolun bir yerinde bindiğin uçağın düştüğünü göreceksin rüyanda “Eğer rüyamda gördüğüm uçak tipi, yarınki uçuşta da aynıysa, imkânı yok binmem” diyeceksin eşin Engin’e Doğru çıkacak rüyan Rüyanda düşen uçakla aynı diye binmeyeceksin, başka bir uçuşla değiştireceksin ucuz olsun diye aldığın öğrenci biletini
10 Eylül 1976 olacak zamanBiz henüz şarkılarını yeni yeni duyarken
Hay Allah, o rüya olmasa, o uçağa binsen sen, çıkıp gideceksin demek ki yeni girdiğin hayatlardan, daha asıl şarkılarını söylememişken
Ah hayat nerede başlar Sezen, ya kader?
Şimdi, İstanbul’da Nisan ortaları, “İzmir’den genç bir ses”diye takdim ediyor seni radyolar, bir yüzünde Yaşanmamış Yıllar”, diğerinde “Kusura Bakma” olan kırkbeşlik plağın kapışılıyor Ben ise, asırlık yaşımda gördüklerime rağmen halâ, şu mimoza zamanı, dallara konan her serçe kuşuna aynı soruyu soruyorum: Hayatın içinde mi gizlenir kader? Hayatın neresinde gizlidir kader? Hayatın bizzat kendisi midir kader?
(Fügen Ünal Şen'in 'Kuzey Yanım Ayazım' adlı kitabından)



Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında



Seyirciyi inletebilecek mi?


80'ler modası kolay geçecek gibi görünmüyor Bu akşam Samantha Fox'un Yeni Melek Gösteri Merkezi'ndeki konseri sayesinde, Touch Me'nin sözlerini ne kadar hatırladığımızı test edebileceğiz
80'li yıllar geride kaldığında kimse o günlerin tekrar kıymete bineceğini tahmin etmiyordu Herkeste bir pişmanlık, bir unutma telaşı Neredeyse topluca utanıyorduk 80'lerden ve o yıllarda yaptıklarımızdan Darbeyi ve yarattığı travmayı düşününce, belki bizler için anlaşılır ve yerindeydi bu ruh hali ama dünyanın öbür ucundakilerin durumu da pek farklı değildi Neyse ki çok geçmeden grunge modası aldı yürüdü, ayrıca 80'li yılların masum disko muhabbetleri yerini rave'lere bıraktı (aslında o da 80'lerin sonundan kalma bir gelenekti ya, neyse) Müzik dünyası söz konusu olunca brit pop, trip hop, ambient, IDM gibi türler de çıkıştayken içimiz rahattı Artık gönül rahatlığıyla 'o günleri' ve bayağı modasını geride bırakmıştık Elektronik çağa yeni yeni adım atılan 80'lerin ilkelliği de artık maziydi Ancak yavaş yavaş her eve internet bağlantısı gelir, yeni bir yüzyıla hazırlanırken olan oldu 90'ları tamamlamaya iki üç yıl kala bazılarımızın aklına tekrar düştü 80'ler Neredeyse günah çıkartır gibi, istenmeyen ve dışlanan çocuğu bağrımıza basarcasına "Ya, aslında o kadar da kötü değildi," demeye başladık önce Sonra dolaplardan çıkan tozlu kasetler ve plaklar, internet üzerinden paylaşılan şarkılar ve anılar, 10 yıl öncesinin nostaljisini taşıyan filmler (mesela The Wedding Singer) derken bir de baktık ki 80'ler epey "in" olmuş Yetmezmiş gibi bir de electroclash dalgası geldi üzerine Artık moda dünyası, defileler, reklamlar, video klipler, kulüpler, dans müziği, rock müziği, pop müzik, her şey bir nostalji ve 80'li yıllara geri dönüş duygusuna sahipti Bizim ülkemiz de epey nasiplendi bu eğilimden Televizyonda şov yapanlara iyi bir malzeme çıktı, barlarda ve kulüplerde sık 80'ler partileri düzenlenmeye başlandı Yavaş yavaş insanlar sıkılmaya mı başlıyorlar dememize kalmadı ki, o günlerin "en"lerinden Samantha Fox'un ülkemizde konser vereceğini öğrendik
İki konser de fiyaskoydu
Samantha Fox gerçekten 80'li yılların en gözde isimlerinden birisiydi Çoğunluk onu şarkılarından ziyade çıplak pozlarıyla hatırlıyor olmalı, hani şu göğüs uçlarının yıldızlarla kapatıldığı cinsinden Zaten bayan Fox'a şöhret basamaklarını tırmandıran ilk adımı da İngilizlerin The Sun gazetesi için çektirdiği üstsüz fotoğraflardı Evet, Samantha Fox'un imajını kuşatan bir cinsellik dalgası vardı ama o yıllarda "Abi, Samantha Fox'un pornosunu bulduk", gibi iddialarla el altından dolaşan porno filmlere varıncaya kadar değil Kendisinin böyle bir şehir efsanesine konu olması tamamıyla bir talihsizlikten ibaret Fox soyadlı ailesi ona 1966 yılında Samantha Karen adını verirken, 70'li yıllarda porno filmlerde oynayan Amerikalı bir aktrisin aynı takma ismi kullanacağını nereden bilebilirdi ki?
Aslında Fox iyi satmış bir ilk albüm (Touch Me) ve oradan çıkan bir iki hitin ötesine pek geçememiş bir şarkıcıydı O günlerin standartlarına göre belki erotik ve yüz kızartıcı, bugün dinlendiğindeyse bayağı ve komik kalan "Touch Me (I Want Your Body)"nin pek çok listede 1 numarayı parsellediği günlerde el üstünde tutulmasına tutuluyordu Hatta hafızamızı tazeleyelim, o zamanlar yine konser amaçlı olarak Türkiye'yi de ziyaret etmişti bayan Fox 1988 yılında önce İzmir'de Alsancak Stadı'nda, daha sonraysa İstanbul'da Stüdyo 54'te verdiği iki konser de fiyaskoyla sonuçlanmıştı ne yazık ki Seyirci sayısının azlığı bir yana, sadece yarım saat sahnede kalması ve playback olarak toplam yedi şarkı seslendirmesi epey tepki çekmişti Herhalde bu sefer daha sıkı bir performans hazırlamıştır diye tahmin ediyoruz
Peki aradan geçen onca yılda ne oldu? Fox, kapağında yırtık bir kot pantolonla boy gösterdiği Touch Me'nin (akıllardan çıkmayan bir popo frikiği veren bu kotu, hatırlarsanız aynı isimli şarkının video klibinde de giymişti) ardından birkaç albüm daha çıkarttı ama asla aynı başarıyı tekrarlayamadı Uzun bir süre ortadan kaybolduktan sonra, 90'ların ortalarında kendisini dine vermesiyle tekrar haber oldu "Samantha Fox artık bir rahibe" başlıklı haberleri gazetelerde okurken, bu ne yaman çelişki diye aklımızdan geçirmeden edemedik Fox ise benzer sorulara "Bunda bir çelişki yok Tanrı bana bu vücudu vermiş ve eğlence dünyasındaki varlığımla pek çok kişiyi mutlu ettim Ancak asla pornografiye bulaşmadım Hep inançlı birisiydim ve her gece yatmadan dua ederim," tarzı cevaplar verdi Bizimse aklımız bu beyanatlardan sonra tekrar 80'lere gitti Samantha Fox ile strip-poker oynanan, eğer kazanırsanız Fox'u çıplak görebildiğiniz şu Commodore 64 oyununun ne kadar yeniyetmeyi mutlu ettiğini hatırladık ve gülümsedik

Banu Alkan'la Beyaz'a çıksaydı
Sonraki yıllarda Erovizyon yarışmasında İngiltere'yi temsil etmek için ulusal seçmelere başvuran ama başarılı olamayan Fox, 90'ları kapatmaya yakın, hazır 80'ler de tekrar gündeme gelmişken yeni bir albümle kürkçü dükkânına, yani müziğe dönüş yaptı 1998 tarihli bu albümün adı 21st Century Fox idi, ki "gelmiş geçmiş en kötü albüm isimleri" gibi bir araştırma yapılsa bizim listemizde başa oynayabilir Bir iki yıl önceyse 'açılan' ve basına verdiği demeçlerde lezbiyen olduğunu ifade ederek tekrar medyanın dikkatlerini üzerine toplayan Fox, önce bir "best of" (şarkılarını say deseler bir elin parmaklarını geçemeyiz ama bu "en iyi" toplamalarından Fox'un kariyerinde bir değil, birkaç tane var) albümü çıkarttı Bu toplamayı, şu an turnesinde bulunduğu Angel With an Attitude isimli albüm takip etti
Sadede gelirsek, Fox 18 yıl önce ülkemize geldiğinde ortalık sallanmış, "Bir megastar Türkiye'de" diye reklamları yapılmıştı Hatırlarsanız, o yıllarda Türkiye'ye Hayat Ağacı'nın Sam'i gelse buldumcuk olurduk Ancak köGoogle Page Rankingünün altından çok su aktı Daha geçen yıl The Cure, Kraftwerk, Sonic Youth, Tori Amos gibi isimleri sahnede canlı izleme imkânı yakalamışken, Samantha Fox konserine 80'lerdekine benzer bir muamele yapamayacağız Fakat, eğer ki bayan Fox kendisini bilen bir kişiyse ve daha da önemlisi kendisiyle dalga geçebilecek bir mizah duygusuna sahipse, o zaman hep beraber çok eğlenebiliriz Elbette seyircinin de benzer bir mizah duygusuna sahip olması, Touch Me'deki inleme sesleriyle rezil olmak pahasına kendinden geçercesine dans etmesi bir diğer ön koşul Hatta bakarsınız, şarkının videosuna gönderme olarak bir erkek izleyiciyi sahneye davet eder ve beraber dans eder Fox
Bu arada geçtiğimiz gün gazetelerde bir haber çıktı Ailemizin şovmeni Beyaz, bu haftaki programında Samantha Fox ve Necati Şaşmaz'ı buluşturacakmış Bizce esas 'büyük' buluşma Fox ve Banu Alkan arasında gerçekleşirdi Aynı yılların bu iki idolü arasında geçecek bir Celebrity Deathmatch izlemeye hiç itirazımız olmaz açıkçası Kaldı ki, "miş gibi yapmak" konusunda usta bu iki ismin birbirlerinin halinden anlaması ve müthiş bir dostluk kurması da mümkün, ne dersiniz yapımcılar?

Alıntı Yaparak Cevapla

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında

Eski 08-16-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

80'Li Yıllar / 80'Li Yıllarda / 80'Li Yıllar Hakkında





Makyajda 80’lı yıllara dönüş
2000’li yıllara girerken kozmetikten otomotive her sektörde kendini gösteren ve “Milenyum” rengi olarak ifade edilen gümüş rengi, bu yıl yerini altının pırıltısına bıraktı




AA
Güncelleme: 12:24 TSİ 13 Aralık 2006 Çarşamba
ADANA - Altın rengi özellikle kadınların göz kapaklarında kendini hissettiriyor Dudaklarda ise pembe ve şeftali tonları revaçta
Bu yıl makyajda 1980’li yıllara dönüş yaşandığını belirten Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Adana Meslek Yüksekokulu (AMESYO) Cilt Bakımı ve Kuaförlük Bölümü Öğretim Görevlisi, Estetisyen ve Aromaterapi Uzmanı Zuhal Akbaba, 2000’li yılların, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kendini renkleriyle hissettirdiğini, son 6 yıldır “milenyum” rengi olarak bilinen gümüşün gündemden düşmediğini, ancak bu yıl yerini altının pırıltısına bıraktığını ifade etti

Bu yıl makyajda, gölgeler, gözlerde yeşil ve mor renkler, dudaklarda pembe ve şeftali tonlarının revaçta olduğunu ifade eden Akbaba, “Özellikle göz kapaklarında altın renginin parıltısı kendini hissettiriyor Gözlere ayrı bir anlam katan altı rengi farlara eşlik eden yardımcı renkte de haki yeşili ön planda Bu renkler, her yaş grubunda kadının öncelikli tercihi oldu” dedi

Gözlerdeki altın rengi ve haki yeşili farları, özellikle yeşil, ela ve kahverengi gözlü kadınlara önerdiklerini vurgulayan Akbaba, “Bu renkler, mavi gözlü kadınlarda ürkütücü bir görünüm yaratır Bu nedenle, mavi gözlüler far renginde, yine altın sarısının yanı sıra pembe, mor, mürdüm, kahverengi ve siyahı tercih edebilirler” dedi

Akbaba, kirpiğe sürülen kat kat rimellerin de 1980’li yıllara dönüşü en belirgin şekilde gözler önüne serdiğini, esmer, sarışın ya da kumral olsun her ten rengindeki kadınlara rimelin yanı sıra eye-lineri mutlaka önerdiklerini ifade etti Akbaba, son yıllarda yaygınlaşan kaşlara kalemle kavis vermeyi ise doğallığı yok ettiğinden önermediklerini vurguladı

Altın renginin makyajın yanı sıra saçlarda da görüldüğünü, altın rengi saçlar, altın rengi balyajlar ve kızıl röflelerin bu yılın modası olduğunu ifade eden Akbaba, “Modern görünüşte makyaj ve giyimde renk uyumu arandığı için makyaj rengindeki değişimler takılara da yansıyor” diye konuştu

Akbaba, abartılı altın ya da altın rengi takılar, saatler, zincirler, asimetrik, uzun ve kısa saçların sadece bu yıl ve yeni yılda değil, önümüzdeki 2-3 yıl modasının süreceğini tah

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.