Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bolu, efsaneleri

Bolu Efsaneleri ( Tüm Bolu Efsaneleri )

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bolu Efsaneleri ( Tüm Bolu Efsaneleri )







Bolu Efsaneleri



Sapanca gölü Efsanesi

Bir zamanlar Sapanca gölünün yerinde, verimli topraklar, bu toprakların üzerinde de zengin, varlıklı bir kasaba varmış Kasaba halkı zenginmiş, varlıklıymış ama , gözlerini dünya malı bürümüş, bencillik ve cimrilik ruhlarını karartmış

Bir gün, Adapazarı’nın güneyindeki Erenler tepesinde oturan, gözünü dünyaya kapamış, gönlünü aşk ve sevgiyle doldurmuş erenlerden bir eren, bu kasabaya inmiş

Selâm vermiş, selamını almamışlar, konuk olmak istemiş, kimse “buyurun” dememiş, hangi kapıyı çaldıysa yüzüne kapanmış, bu fakir, fakat gönlü zengin dervişe bir bardak içecek su bile vermemişler

Derviş gönlü bu, bir kırıldı mı onarılmaz, onarılsa da faydası olmaz Aksama değin yorgun-argın, aç-susuz kasabayı terk ederken, ötelerde küçük bir kulübeden sızan mum ışığına doğru yönelmiş, bir de bu kapıyı çalayım, belki bir gönül yoldaşı bulurum diye düşünmüş

Bu, kasaba halkına sapan yaparak geçimini sağlayan fakir bir sapancının is yeriymiş Kapıyı çalmış, az sonra sapancı güler yüzle konuğuna açmış kapıyı:

- Buyurun, hoş geldin, safa geldin Ocaktan tencereyi simdi indirdim Bir konuk göndermesi için Tanrı’ya niyaz ediyordum, demiş

Derviş memnun, baş köşeye oturmuş Sapancı sofrayı kurmuş, nesi var, nesi yoksa dervişin önüne getirmiş Yemekten sonra, içi talaş dolu yatağını sermiş, konuğunu yatırmış Sabah, erkenden kalkmışlar Derviş, Sapancı’dan izin istemiş, Sapancı da onu karşıdaki tepelere kadar uğurlamış Dönüsünde bir de ne görsün Kasabanın yerinde koca bir göl var Ne ev-bark kalmış, ne tarla-tapan Koca göl, hepsini bir anda yutuvermiş Kendisinden başka hayatta kimsecikler yok Dervişin ahı tutmuş, kırılan bir gönül, bir kasabaya mal olmuş O günden sonra, bu koca göle Sapanca adını vermişler



KÖROĞLU EFSANESİ

Bolu beyi, at meraklısı bir beydir Atçılıkta usta olan seyisi Yusuf'u, güzel ve cins 'at aramak üzere başka yerlere gönderir Yusuf günlerce gezdikten sonra, obanın birinde istediği gibi bir tay bulur Bu tayı doğuran kısrak, Fırat kıyısında otlarken, ırmaktan çıkan bir aygır kısrağa aşmış, tay ondan olmuştur Irmak ve göllerin dibinde yaşayan aygırlardan olan taylar çok makbuldür, iyi cins at olur

Yusuf, tayı sahiplerinden satın alır Yavrunun şimdilik gösterişi yoktur Hatta, çirkindir bile Ama ileride mükemmel bir küheylan olacaktır Yusuf bunu biliyor Sevinerek geri döner Bey, bu çirkin ve sevimsiz tayı görünce çok kızar, kendisiyle alay edildiğini sanır Yusuf'un gözlerine mil çektirir Tayı da ona verir, yanından kovar Kör Yusuf köyüne döner Olanı biteni oğluna anlatır Bolu Beyi'nden öc alacağını söyler

Baba Qğul, başlarlar tayı terbiye etmeye Yıllar geçer Tay artık mükemmel bir küheylan olmuştur Rüzgar gibi koşmakta, ceylan gibi sıçramakta, türlü savaş oyunu bilmektedir Bu arada Kör Yusuf'un oğlu Ruşen Ali de büyümüş, güçlü kuvvetli bir delikanlı olmuştur O da her türlü şövalyelik oyunlarım öğrenmiş pir babayiğittir

Bir gece Yusuf, düşünde Hızır'ı götür Hızır ona yapacağı işi söyler Hızır'ın önerisiyle baba oğul yola çıkarlar Bingöl dağlarından gelecek üç sihirli köpüğü Aras ırmağında beklerler Bu üç sihirli köpükle Yusuf' un hem gözleri açılacak, hem intikam almak için gereken kuvvet ve gençliği elde edecektir

Bunu bilen oğlu Ruşen Ali, köpükler gelince, babasına haber vermeden, kendisi içer Yusuf, durumu öğrenince üzülür, ama bir yandan, da sevinir Kendi yerine oğlu, öcünü alacak bir bahadır olacaktır Bu sihirli köpüklerden biri körün oğluna sonsuz yaşama gücü, biri yiğitlik, öteki de şairlik bağışlamıştır Bir süre sonra Yusuf, oğluna öç almasını vasiyet ederek ölür

Körün oğlu Ruşen Ali d:ağa çıkar Gelen geçeni soyar Ünü yayılmaya başlar Kendisi gibi kanun kaçakları yanında toplanmaya başlarlar Artık adı Köroğlu olmuştur Bolu şehrinin karşısında, Çamlıbel'de, bir kale yaptırır Küçük bir ordusu vardır Çamlıbel'de geçen kervanlardan bac alır Vermeyen kervanları soyar Üzerine gönderilen orduları bozguna uğratır

Bir gün, güzelliğini duyduğu Üsküdar Kasapbaşı'sının oğlu Ayvaz'ı kaçırır, Çamlıbel'e getirir, evlat edinir Başka bir gün, Bolu Beyi'nin bacısı Döne Hanım'ı kaçır'ır, evlenirler Aradan yıllar geçer, Bolu'yu basar, yakar, yıkar Bolu Beyi'nden babasının öcünü alır Bolu Beyi de Köroğlu'na karşı düzenler kurar Bir defasında Köroğlu'nu, başka bir seferde de Ayvaz'ı yakalatır Zindana atar Ama, Köroğlu ve adamları her zaman hile ve cenkle kurtulurlar

Köroğlu, ara sıra Gürcistan, Çin gibi uzak ülkelere de seferler açar Yeni yeni serüvenlere atılır, büyük vurgunlar yapar Bu arada küçük, fakat heyecanı birçok olay da geçer Sonunda delikli demir (tüfek) ortaya çıkınca eski bahadırlık geleneği bozulur, dünyanın tadı kalmaz Ve bir gün Köroğlu, beylerine dağılmalarını söyleyerek Kırklara karışır, kaybolur Daha önceden Kır-At da sır olmuştur O Kır-At ki, nice yıllar, olağanüstü bir güçle Köroğlu'na hizmet etmiştir
Başka bir söylentiye göre, bir Yahudi bezirganın getirdiği tüfekle oynayan beyler, birbirlerini öldürürler Köroğlu, buna üzülerek kayıplara karışır Yine bir başka sôylentiye göre de, Köroğlu dağda rastladığı çobanda tüfeği görür Sorar, ne olduğunu Aldığı karşılığa inanmaz Denemek için kendine çevirir, tetiğe dokunur Ve yaralanarak ölür Sonra beyleri de dağılırlar

Yaşlı bir çınar gibi devrilen Köroğlu'nun hikayesi sona erer
KÖROĞLUÜnlü bir destana konu olmuş bir halk kahramanıdır Bu isimde XVI yüzyılda yaşamış bir halk şairi de vardır Ama tarihî kişiliği bilinemeyen, asıl Köroğlu, XVII yüzyılda Bolu havalisinde yaşamış, sonradan ünü bütün Anadolu'ya yayılmıştır Babası da Bolu beyi tarafından gözlerine mil çektirilerek cezalandırıldığı için Köroğlu diye tanınmıştır Zulme karşı ayaklanarak halkın hakkını koruması, onu destansı bir kahraman haline getirir

XVII yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde merkeze bağlı olmayan teşkilâtın iyice meydana çıktığı, buna karşılık, saraya bağlı, sadrâzama bağlı beylerin, valilerin de yer yer başlarına buyruk olarak halka zulmedebildikleri bir devirdir
İşte böyle bir devirde Bolu Beyi Süleyman Bey, kendisine bunca yıl hizmet etmiş seyislerinden birine fena halde kızarak gözlerine mil çekilmesini emretmişti Bolu Bey'i son derece katı yürekli, zalim bir adamdı Her ne kadar kendisini sevenler araya girdilerse de dediğinden dönmedi Buyruğunu vaktinde yerine getirmemiş olan zavallı seyisin gözleri kör edildi ve sıska bir ata bindirilerek kaleden dışarı atıldı

Yaralı seyis at sırtında yolda kalınca sesini çok iyi tanıyan atının kulağına eğildi ve:
– Dünya bana zindan oldu, beni köyüme götür dedi
Az gittiler, uz gittiler, dere tepe düz gittiler, sonunda seyisin köyüne vardılar Uzaktan at sırtında yığılı babacığının geldiğini gören on beş yaşındaki oğlu, ermiş yetmiş bir insan gibi onun ıstırabını anladı, koşup attan indirdi, anasının yanına getirdi Seyis olanları “Hal ve keyfiyet böyle böyle” diye bir bir anlattı, oğulcuğundan öcünün alınmasını vasiyet ederek oracıkta ruhunu teslim etti
Köroğlu, on beş yaşında ata bindi Babasına verilen kır at canlandı, sıskalığı gitti, şahbaz bir hayvan oldu Köroğlu, atına atladığı gibi dağlara çıktı Kılıç kuşandı Babasının intikamını almak üzere ant içti Yolda rastladığı bir çobanın sazını alarak terkisine asmıştı Kime rastlasa hayvanını durdurur, sazını eline alır, tıngırdatarak Bolu Beyinin zulmünü anlatırdı
Her yerde aradığı bu zâlim adama günün birinde rastlayacağını biliyordu Giderek hayvanı rüzgâr kesildi Nerede bir yolsuzluk olsa köylü Köroğlu'na haber salardı O da gelir, ortalığı düzene kordu

Bir gün Çamlıbel'de konaklamıştı Bir kervancının, yolcularından bir genç adamı soyup döverek uçuruma attığını gördü Bir kılıçta kervancının başını uçurdu Öteki adamlar kendisine hayır dua ettiler Uçurumdan çıkardığı genç yolcu ise:
“Hayatımı kurtardın, gayri ben senin kulun kölenim” dedi Köroğlu onun adının Ayvaz olduğunu, kervanın da Bolu, Beyine yük götürdüğünü öğrenince Ayvaz'ı yanına aldı Beraber yola çıktılar

Bir Köroğlu, bir Ayvaz, etrafı kasıp kavuran, fakir köylüyü haraca kesen zâlim Bolu Bey'ini bulmaya çıktılar Şehre yaklaştıkları sırada bir kale vardı Sabahın bir vaktinde kale mazgallarından hazin bir şarkı duydular Bu şarkıyla bir genç kız kendisinin Bolu Beyi'nin kızı olduğunu, babasının sırf kimseyi sevmesin diye kendisini oraya kapadığını göz yaşları içinde anlatıyordu Köroğlu sazı eline aldı, kıza sabırlı olmasını, dönüşte kendisini kurtaracağını söyledi

Bolu'ya vardıklarında büyük bir alana halk toplanmıştı Şenlikler yapılıyordu Köroğlu elbise değiştirerek pehlivanlar arasına katıldı Bir bir hepsini alt etti Sonunda Bolu Bey'i huzuruna çağırttı onu ve:
– Bre pehlivan, sen kimsin? Seni muhafızlarıma bey yaptımdedi
Köroğlu da: “İşte ben o gözlerini kör ettirdiğin seyisin oğluyum” diyerek kılıcını çaldığı gibi herkesin dehşet dolu bakışları önünde Bolu beyinin kellesini uçurdu ve halkı bir zâlimden kurtardı
Ondan sonra hemen Ayvaz'ı gönderip kaleden Beyin kızını getirdi Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle kendine nikâhladı O tarihten sonra Bolu Bey'i olarak halka adaletle muamele etti
Onun şu sözleri yüzyıllar boyu dilden dile dolaşmıştır:

Bizden selâm olsun Bolu Beyi'ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından, kalkan sesinden
Dağlar sada verip seslenmelidir

Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır

Xxxxx

Benden selam olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden kargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir

Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır

Köroğlu düşer mi eski şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden düşman kanından
Çevre dolup şalvar ıslanmalıdır

**************
Kimisi pınar başında
Kimisi yolun dışında
Al giyen onbeş yaşında
İlle mavili mavili

Kimisi dağlarda gezer
Kimisi incisin dizer
Al giyen bağrımı ezer
İlle mavili mavili

Kimisi odun devşirir
Kimisi kahvesini pişirir
Al giyen aklım şaşırır
İlle mavili mavili

Köroğluyum derki’n olacak
Takdir yerini bulacak
Mavili benim olacak
İlle mavili mavili



Softalar Mezarlığı Efsanesi

Bolu'daki Köroğlu Dağı'nın (Kayasının) aşağısında Devren yolunun geçtiği yerde ,bir dizi mezar vardır
Efsaneye göre ,kırk softa, Köroğlu'nun eşkiyalığından usanarak onu öldürmeye karar verirlerDağa varmadan Köroğlu tümünü öldürürşimdiki Softalar Mezarlığı'nın olduğu yere yuvarlarBu mezarların o softaların mezarları olduğu sanılır



Efteni Gölü Efsanesi

Bolu Ormanları'nda irili ufaklı pek çok göl vardırBunlardan Efteni Gölü'nün oluşumu bir efsaneye konu olmuşturEfteni Gölü'ne Melen Gölü'de denirDüzce yakınlarındadırEfsaneye göre,bu gölün bulunduğu yerde önceleri bir köy varmış ,Hızır ASı yolu bu köye düşerEvlerden birinin kapısını çalarBir parça ekmek isterKapıya çıkan kadın "yok" diyerek ekmeği vermezÇaldığı öbür kapılardan da aynı cevabı alır
Hızır köyden ayrılırken: "Allah bu köyü suya garketsin" diye ilenirZamanla köy sular altında kalırEfteni gölü oluşur
Gölde avlananlar bugün bile,su altındaki minarenin zaman zaman küreklerine değdiğine inanırlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Bolu Efsaneleri ( Tüm Bolu Efsaneleri )

Eski 05-17-2015   #2
Kayıtsız
Icon4531

Cevap : Bolu Efsaneleri ( Tüm Bolu Efsaneleri )



SSSSSSSSSSSSSS
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.